7 Mayıs 2025 Çarşamba
Ana Sayfa Blog Sayfa 7

At kılı fırçası sıkılaştırır mı? Selülite, çatlaklara iyi gelir mi?

At kılı fırçası pürüzsüz bir cilde sahip olmak için tercih edilen ve son dönemde popüler hale gelen bir cilt bakım ürünüdür. At kılı fırçasının doğal olmasına dikkat edilmelidir. Doğal olmayan at kılı fırçaları fayda sağlamadığı gibi cilde zarar verebilir. Bu nedenle güvendiğiniz online satış sitelerinden at kılı fırçası almaya özen gösterin.

Doğal At Kılı Fırçası Faydaları Neler?

Son zamanlarda en merak edilen soruların başında doğal at kılı fırçası faydaları neler sorusu gelmektedir. At kılı eskiden beri kullanılsa da son dönemlerde daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır. At kılı fırçasının dikkat çekmesine neden olan önemli faydaları şunlardır:

  • Kuru fırçalama lenf sistemini harekete geçirerek metabolizmayı hızlandırır.
  • Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
  • Vücuttaki yağın atılmasını sağlar.
  • Vücutta incelme sağlar.
  • Selülitlere iyi gelir.
  • Kan dolaşımını hızlandırarak gözeneklerin sıkılaşmasını sağlar.
  • Ciltteki pullanmayı engeller.
  • Kıl dönmesi, nasır, sivilce ve akne sorunlarını azaltır.
  • Sağlıklı ve dinç bir cilde sahip olmayı sağlar.

At Kılı Fırçası Gerçekten İşe Yarıyor Mu?

İnternette at kılı fırçası ile ilgili olumlu yorumları görenler at kılı fırçası gerçekten işe yarıyor mu yoksa abartılıyor mu merak etmektedirler. Kuru fırçalama tekniği ile uygulanan at kılı fırçası gerçekten işe yarıyor. Ancak bu uygulama ile beraber spor yapmaya ve düzenli beslenmeye dikkat edilmelidir.

At Kılı Fırçası Lekelere İyi Gelir Mi?

At kılı fırçası ile yapılan kuru fırçalama vücuttaki ölü derilerin atılmasına yardımcı olur. Ölü derilerin atıldığı vücuttaki lekelenmeler de azalır. Yani at kılı fırçası lekelerin giderilmesinde etkilidir.

At Kılı Fırçası Sıkılaştırır Mı?

Selülitlerinden kurtulurken incelmek isteyen kişiler at kılı fırçası sıkılaştırır mı öğrenmek istemektedirler. Gözeneklere nüfus ederek kirleri çıkaran at kılı fırçası gözeneklerin sıkılaşmasını sağlar. Ayrıca vücuttaki yağların atılmasına yardımcı olduğu için sıkılaşarak incelmeyi sağlar.

At Kılı Fırçası Yüze Uygulanır Mı?

At Kılı Fırçası Yüze Uygulanır Mı?

At kılı fırçası vücudun birçok yerinde kullanılmaktadır. Etkisini hemen gösteren at kılı fırçası yüze uygulanabilir. Düzenli kullanıldığı zaman ölü deriyi yüzden uzaklaştıran at kılı fırçası gözenekleri de sıkılaştırır.

At Kılı Fırçası Islak Kullanılır Mı?

At kılı fırçasının kuru cilde uygulanması önerilmektedir. Kuru cilde uygulandığında etkisini daha çok gösteren at kılı fırçasını uyguladıktan sonra duş alabilirsiniz.

Doğal At Kılı Fırçası Çatlaklara İyi Gelir Mi?

At kılı fırçasının faydaları saymakla bitmez. Doğum ya da kilo alıp-verme nedeni ile çatlak sorunu yaşayanlar doğal at kılı fırçası çatlaklara iyi gelir mi diye sormaktadır. Her gün düzenli olarak çatlak ve selülit olan bölgeye at kılı fırçası kuru olarak uygulanmalıdır. Bu işlem yağ hücrelerini kırarak dağıtacak ve böylece selülit görünümünü azaltacaktır. Kan akışını da hızlandıran at kılı fırçası çatlak oluşumuna da engel olacak.

Selülit Kremi ve At Kılı Fırçası Nasıl Kullanılır?

Akşam vakitlerinde selülit kremi selülitli bölgeye masaj yaparak sürülür. Krem sürdükten sonra 15-30 dakika içerisinde ısınma etkisi görülür. Kremdeki etken maddelerin aktivasyonu ile oluşan ısınma selülitlere iyi gelir. Krem uyguladıktan sonra at kılı fırçası ile kuru fırçalama yapılır. Böylece var olan selülit giderilirken yeni selülit oluşumu da engellenmiş olur.

At Kılı Fırçası Duştan Önce Mi Sonra Mı?

At kılı fırçası ile ilgili bazı kafa karışıklıkları vardır. Örneğin at kılı fırçası duştan önce mi sonra mı kullanılır konusu kafaları karıştırmaktadır. At kılı fırçası işleminin duştan önce uygulanması önerilmektedir. Bu sayede ölü derilerin vücuttan tamamen atılması sağlanır.

Kuru Fırçalamanın Faydaları Neler?

  • Selüliti azaltır
  • Ölü derilerin atılmasını sağlar
  • Kan ve lenf dolaşımını artırır
  • Toksinlerden arındırır, su tutulmasını azaltır
  • Derinlemesine temizlik sağlar ve gözenekleri açar
  • Ferahlatıcı ve rahatlatıcı etki sağlar.

At Kılı Fırçası ve Selülit Kremi Kullananların Yorumları

At kılı fırçasını selülit kremi ile beraber kullananların sayısı bir hayli fazladır. Bu konuda yapılan yorumlara bakıldığında genel anlamda bu ikiliden memnun kalındığı görülmektedir. Ancak bazı yorumlarda kullanıcıların kremin ve at kılı fırçasının anında etki etmesini beklediği görülmektedir. At kılı fırçası ve selülit kremi düzenli kullanım ile etkisini göstermektedir. Bu nedenle sabırla işlemlerin uygulanması önerilir.

Selülitlerimden At Kılı Fırçası İle Nasıl Kurtuldum?

Göğüs büyütme kremi evde nasıl yapılır? Memeyi ne büyütür?

Ameliyatla göğüs büyütme işlemi sonrasında ufakta olsa iz kalabilmektedir. Bu durumdan çekinen kadınlar evde doğal yollarla göğüslerini büyütmek istemektedirler. Doğal yollarla nasıl göğüs büyütülebileceği ile ilgili yaptığımız araştırmanın sonuçlarını sizlere sunuyoruz ve keyifli okumalar diliyoruz.

Doğal Yollarla Göğüs Büyütmek Mümkün Mü?

Tüm kadınlar kendini güzel bulmayı ve hissetmeyi hak ederler. Bu konuda trendleri ya da söylenenleri umursamadan kendinizi sevmeyi öğrenmeniz daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır. Kadınların estetik konusunda takıntılı oldukları en önemli yerleri göğüsleridir. Göğüslerinin küçük olmasından yakınanlar için doğal yollarla göğüs büyütmek mümkün inceleyeceğiz. Ameliyat masasına yatmadan göğüs büyütmenin doğal yolları şu şekilde sıralanabilir:

Beslenme Düzenine Dikkat Edin: Beslenme düzeni birçok konuda olduğu gibi göğüs büyütmede de etkilidir. Göğüslerini büyütmek isteyenlere fito-östrojen kaynaklı besinler tüketmeleri önerilir. Bu besinler kiraz, elma, erik, pancar, badem, salatalık ve pirinç olarak sıralanabilir.

Göğüs Büyüten Egzersizler Yapın: Düzenli olarak göğüs büyüten egzersizler yapmak göğüs kaslarını geliştirir. Şınav çekmek, duvarda şınav çekmek, bench press hareketleri göğüslerin büyümesine yardımcı olur.

Göğüslerinize Masaj Yapın: Masaj sayesinde göğüs dokuları uyarılmaktadır. Bu sayede daha diri göğüslere sahip olmak mümkündür.

Memeyi Ne Büyütür?

Büyük göğüslere sahip olmak isteyen kişilerin öncelikle beslenmesine dikkat etmesi gerekir. Bu kişiler memeyi ne büyütür öğrenmeli ve ona göre hareket etmelidir. Memeyi büyütmeye yardımcı olan besinlerin düzenli olarak tüketilmesi önerilir. Bununla beraber düzenli olarak egzersizler yapılmalıdır. Egzersiz dışında memeyi büyüten önemli besinler şunlardır:

  • Süt ürünleri
  • Soya
  • Tavuk baget
  • Arpa
  • Keten tohumu
  • Kabak
  • Anason tohumu
  • Ayçiçeği

Vazelin Memeyi Büyütür Mü?

Birçok kişi tarafından kullanılan vazelinin meme büyütme üzerinde etkisi olduğuna dair herhangi bir bilimsel çalışma yoktur. Vazelin yalnızca cildi nemlendirmek için kullanılmaktadır.

Ameliyatsız Göğüs Büyütme Nasıl Olur?

Göğüs büyütmenin tek yolu ameliyat değildir. Ameliyat olmak istemeyenler ameliyatsız göğüs büyütme nasıl olur öğrenerek uygulamak isterler. Ameliyata gerek kalmadan göğüs büyütmenin diğer yolları şu şekilde sıralanabilir:

  • Yağ enjeksiyonu
  • Dolgu maddesi
  • Hidrofilik jel
  • Aquafilling
  • Hylüronik asit

Yağ enjeksiyonunda kişinin kendi dokularından yağ alınarak göğüslere enjekte edilir. 5-8 yıla kadar etkisi süren hidrofilik jel uygulaması birçok kişi tarafından tercih edilmektedir. Bu yöntemde iğne ucu kadar açılan delikten dolgu maddesi enjekte edilir.

Göğüs Büyütücü Krem Doğru Mu?

Tek başına bir kremle istenilen büyüklükteki göğüslere sahip olunamaz. Bu kremler ödem oluşturduğu için geçici büyüme sağlarlar. Ödem gittiği zaman göğüsler eski küçük haline dönmektedir. Bazen bu kremler riskli olabilmektedir.

Göğüs Büyütme Kremi Evde Nasıl Yapılır?

Kimyasal içerikli göğüs büyütücüler yerine göğüs büyütme kremi evde nasıl yapılır öğrenerek uygulayabilirsiniz. İbrahim Saraçoğlu tarafından da önerilen bu krem kısa sürede etkisini göstermektedir. Bu krem için gerekli olan malzeme yalnızca sedef otu ve sudur. Bir fincan su ısıtıldıktan sonra içerisine 3 tutam sedef otu eklenerek krem kıvamına getirilir. Bu karışım daha sonra göğüs bölgesine sürülür ve masaj yapılır.

Keten Tohumu Yağı Göğüs Büyütme İçin Nasıl Kullanılır?

Birçok farklı faydası olan keten tohumu yağı göğüs büyütmede etkilidir. Tamamen doğal olan keten tohumu yağı ile 25 gün boyunca her gün göğüslerinize masaj yapmalısınız. Bu sayede göğüslerinizin normalden daha büyük olduğunu göreceksiniz.

Göğüs Büyütmek İçin Ne Yenir?

Beslenme düzeni göğüslerin büyümesinde etkilidir. Bazı besinler göğüslerin büyümesine yardımcı olur. Göğüslerinin küçüklüğünden yakınan ve büyük göğüslere sahip olmak isteyen kişilerin yemesi önerilen besinler şunlardır:

  • Karnabahar
  • Brokoli
  • Salatalık
  • Pancar
  • Havuç
  • Mantar
  • Domates
  • Brüksel lahanası
  • Kereviz
  • Soğan
  • Yeşil fasulye
  • Börülce

Memelerin Büyümesi İçin Bitkisel Çözüm

Sizlerde memelerin büyümesi için bitkisel çözüm önerilerinden yararlanabilirsiniz. Bitkilerin sağlığa olan faydaları saymakla bitmez. Bazı bitkiler bu faydaların yanında göğüs büyütmede de etkilidir. Göğüslerin büyümesine yardımcı olan bitkiler şunlardır:

Çemen Otu Tohumu: Göğüs büyütmede etkisi en çok bilinen bitkidir. İçeriğinde bol miktarda diogenin vardır. Ülkemizde boyotu olarak da bilinen çemen otu tohumu göğüsleri büyütmede etkilidir.

Susam: Göğüs büyütücü kremlerin çoğuna eklenen susam yağını doğrudan göğüslerinize sürebilirsiniz. Kalsiyum, demir ve fosfor yönünden zengin olan susam göğüsleri de büyütür.

Rezene Tohumu: Anne sütü artırıcı etkisi olan rezene tohumu göğüslerin büyümesine de yardımcı olur.

Göğüs Büyütme Egzersizleri İşe Yarıyor Mu?

Ameliyatsız göğüs büyütme egzersizleri işe yarıyor mu merak edenler için araştırdık. Göğüs büyütme egzersizleri tek başına istenen etkiyi sağlamıyor. Göğüslerin biraz büyümesine etki eden egzersizler tek başına göğüsleri büyütmede etkili değildir.

Şerbetçi Otu ve Hayıt Tohumu Göğüs Büyütmek İçin Nasıl Kullanılır?

İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen şerbetçi otu ve hayıt tohumu göğüsleri büyütmede etkilidir. İlk olarak şerbetçi otu suda kaynatılır ve 1 ay boyunca her gün içilir. 1 aydan sonra hayıt tohumu kürüne geçilir. Kaynatılan hayıt tohumu öğle ve akşam yemeklerinden 2 saat kadar sonra içilir. Hayıt tohumu da bir ay düzenli olarak içilmelidir.

Şerbetçi Otu ve Hayıt Tohumu Kullananların Yorumları

Şerbetçi otu ile hayıt tohumu kürünü uygulayanların yorumları İbrahim Saraçoğlu’nu haklı çıkarmaktadır. Kürün etkisinden bahseden Saraçoğlu kısa sürede göğüslerde büyüme olacağını belirtmiştir. Yorumlarda da bu kürü kullananlar hedeflerine ulaştıklarını söylemişlerdir. Bazı yorumlarda ise kürün göğüsleri büyüttüğü ancak istenilen büyüklüğün elde edilemediği yer almaktadır.

Bu Tarif İle Göğüsleri 3 Bedene Kadar Büyütmek Mümkün

Vajinadaki, bacaktaki batıklar, batık lekeleri nasıl geçer?

Bacaktaki batıklar genellikle hatalı ağda veya epilasyon sonrasında oluşurlar ve vücudun birçok bölgesinde de görülebilirler. Estetik açıdan güzelliğe gölge düşüren batıklar için önlem alınmadığı zaman bu batıklar iltihaplanır ve leke bırakır. Bu nedenle batıklar oluştuğu anda gerekli müdahaleler yapılmalıdır.

Bacaktaki Batıklar İçin Ne Yapmalı?

Bacaktaki batık oluşumu sivilce benzeri bir durumdur. Kişinin cilt yapısıyla alakalı olan bu durum bazı kişilerde görülmeyebilir. Elektrikli epilasyon ve ağda sonucunda oluşan batıkların bir diğer nedeni de jiletlerdir. Epilasyon için jileti tercih eden kişilerde batık sorunu çok daha fazla görülür. Peki bacaktaki batıklar için ne yapmalı biliyor musunuz? Batıklar vücudun birçok yerinde oluşabilse de, özellikle bacaklarda oluşan batıklar direkt olarak dışarıdan görüldüğü için estetik açıdan uygun değildir.

Bacaklarda oluşan batıkları azaltmak için elektrikli epilasyon aletlerinin mümkün olduğunca kullanılmaması gerekir. Çünkü bu aletler tüyleri her yöne alarak batık oluşumunu artırır. Bacaklarınıza yapacağınız peeling uygulaması ölü deriyi atarak batık oluşumunun önüne geçer. Bu nedenle peeling uygulamasının düzenli olarak yapılması önerilir.

Banyo esnasında yapacağınız keseleme batığa iyi gelir. Keseleme işlemi ile cilt ölü derilerden arınarak batığı engeller. Bacaklardaki batıklar için gül ve biberiye yağları önerilmektedir. Bu yağlar kıl köklerini yumuşatır ve batık oluşumunu engeller.

Bacaktaki Batıklar Nasıl Geçer?

Estetik açıdan güzelliğe gölge düşüren batıklar, zamanında önlem alınmazsa ciltte yara ve lekelenmelere neden olur. Bu nedenle bacaktaki batıklar nasıl geçer öğrenmenizde fayda var. Bacaklardaki batıklarla mücadele ederken en önemli silah kuru kesedir. Kuru kese ile bacaklardaki batıklar hızlı bir şekilde yok olur. Ancak hassas cilt yapısına sahip olan kişilere kuru kese önerilmez. Batık oluşmuş bacakları eski pürüzsüzlüğüne kavuşturmanın bazı yolları şunlardır:

Aspirin: 2 bardak su kaynatılır ve içerisine 5 tane aspirin atılarak eritilir. Dibine çöken tortu bırakılarak diğer karışım bir şişeye doldurulur. Bu karışım haftada bir kere bacaklara uygulanır ve 2 saat bekletilir. Bu sayede batıklar ve batıkların oluşturduğu lekeler yok olur.

Soda – Limon: Duştan çıkmadan bacaklar keselenir ve önceden hazırlanmış olan soda-limon karışımı pamukla bacaklara sürülür. Haftada bir kez uygulanması önerilen bu yöntemler batıklar kısa sürede yok olur.

Şeker: Ölü derileri arındıran ve uygulandığı yüzeye herhangi bir zarar vermeyen şekeri batık tedavisinde de kullanabilirsiniz. 4 çorba kaşığı şeker ile yarım çay bardağı limonu karıştırın ve bununla bacaklarınıza masaj yapın. Bu sayede ölü derilerden arınan bacaklardaki batıklar da yok olacaktır.

Bacaklardaki Kahverengi Batık Lekeleri Nasıl Geçer?

Birçok kadın bacaklarında oluşan batık lekelerinden şikâyetçidir. Bu şikâyetlerinden kurtulmak için bacaklardaki kahverengi batık lekeleri nasıl geçer çözüm önerilerini araştırmaktadırlar. Batıklara zamanında müdahale edilmediği zaman bu batıklar kahverengi lekelenmelere dönüşmektedir. Bu durumdan rahatsız olan kadınlar kısa etek ya da şort giymekten çekinmektedirler.

Batık nedeniyle oluşan lekelerden karbonat ile kurtulabilirsiniz. 3 yemek kaşığı yoğurdu 1 yemek kaşığı karbonatla karıştırın ve bacaklarınıza masaj yoluyla sürün. 30 dakika bekledikten sonra ılık su ile bacaklarınızı yıkayın. Batık lekeleri yok olana kadar bu yöntemi uygulayabilirsiniz.

Batık lekeleri için doğal yağlardan da faydalanabilirsiniz. Batık lekelerini gideren ve bu lekelerin oluşumunu engelleyen Hint yağı, badem yağı ve susam yağı en büyük yardımcınız olacaktır. Bu yağlar kıl köklerini yumuşatırken batık lekelerinin de zamanla kaybolmasını sağlar.

Bacaktaki Batık Lekeleri İçin Felil Batık Kremi Nasıl Kullanılır?

Bacaklarda oluşan batık lekeleri için Felil batık kremi önerilmektedir. Kremi kullanmadan önce kıl batıklarının olduğu bölge temizlenmelidir. Daha sonra uygulanacak alanın genişliğine göre yeterli miktarda Felil krem alınarak masaj yoluyla uygulanır. Daha sonra uygulanan alanın üzeri kapatılarak beklenir. Kremin gece yatmadan uygulanıp sabaha kadar bekletilmesi önerilir.

Bacaklardaki Batıklar İçin Ponza Taşı Nasıl Kullanılır?

Bacaklardaki Batıklar İçin Ponza Taşı Nasıl Kullanılır?

Bacaklardaki batıklar birçok kadının yaşadığı sorunlardan biridir. Batıkların önlenmesi için çeşitli yöntemler önerilmektedir. Buna bağlı olarak internette bacaklardaki batıklar için ponza taşı nasıl kullanılır sorusunun araştırıldığını görüyoruz. Bacaktaki batıkları gidermede çok etkili olan ponza taşı en önemli doğal çözümlerden biridir.

Bacaklardaki batık bölgelerine ponza taşı hafif hareketlerle uygulanmalıdır. Bu sayede peeling etkisi yaratan ponza taşı cildi ölü derilerden arındırır. Ayrıca bacaklardaki batıkla beraber kıl dönmelerine de iyi gelir.

Vajinada Batık Kıl Nasıl Çıkarılır?

Batıklar bacak dışında genital bölgede de çok sık görülmektedir. Özellikle jilet kullanımı sonrasında batık oluşumu artmaktadır. Batık kıllar içi iltihap dolu olan kabarcıklara neden olmaktadır. Batık kıllar iyileşene kadar kasık bölgesine epilasyon yapılmamalıdır.

Vajinadaki batık kıl ortalama 1 aya kadar kendi kendine yok olur. Ancak kıl yüzeye çıkarıldığı zaman batıktan daha hızlı kurtulmak mümkündür. Kılı yüzeye çıkarabilmek için öncelikle 15 dakika kadar batık bölgesine sıcak kompres uygulanmalıdır. Bu işlem kılın yüzeye çıkmasına yardımcı olur.

Cildin üst katmanını daha kolay sıyırabilmek için doktorunuzdan retinoid yazmasını isteyebilirsiniz. Retinoid sayesinde inatçı kıllar yüzeye daha kolay çıkmaktadır. Daha sonra cımbız temizlenir ve kılın yuvarlak kısmının üzerine yerleştirilir. Cımbız yerine temiz bir iğne de kullanılabilir. İğne ya da cımbızın ucu kıl halkasının altına geçirilerek kıl nazik bir şekilde kaldırılır. Bu sayede kılın ucu dışarı çıkar. Bu aşamada iğneyi cilde batırmamanız önerilir. Dışarı çıkan kıl, ucundan yakalanarak sağa ve sola doğru çevrilir. Çünkü kılı doğrudan çekmek acı verir.

Vajinadaki Batık İzleri Nasıl Geçer?

Vajinadaki batıklar zamanla lekelenmeye başlayarak iz bırakır. Bu durumda vajinadaki batık izleri nasıl geçer öğrenerek bu izlerden kurtulabilirsiniz. Vajinadaki batık tedavisinde ilk olarak keseleme çok önemlidir. Bunun dışında lazer tedavisi ile hem batıklar hem de batık izleri yok edilir.

Piyasada batık izleri için bazı kremler satılmaktadır. Bu kremlerden memnun olan ve olmayan kişilerin sayısı birbirine yakındır. Batık nedeniyle oluşan lekelerden kurtulmak için yukarıda anlattığımız doğal yöntemleri vajinadaki batık izleri için de uygulayabilirsiniz.

Bacaklardaki Batıklara Bitkisel Çözüm

Görülme olanı çok sık olan batıklara özellikle bacaklarda daha sık rastlanmaktadır. Bu nedenle sizlere şimdi bacaklardaki batıklara bitkisel çözüm önerilerini sunacağız. Bu öneriler sayesinde bacaklarınızdaki batıklardan kurtularak kusursuz bacaklara sahip olabilirsiniz. İşte, bacaklardaki batıklar için bitkisel çözümler:

Aloe Vera Jeli: Batıklar için doğal çözümlerin başında Aloe Vera jeli gelmektedir. Serinletici ve yatıştırıcı özelliği bulunan bu bitki sayesinde batığın neden olduğu iltihaplanma ve kaşıntı yok olur. Cildi nemlendiren aloe vera iyileşme sürecini de hızlandırır. Aloe vera yaprağının içinden jeli alarak batık olan bölgeye sürün ve bir saat bekletin. Daha sonra ılık su ile durulayın. Bu işlemi birkaç gün günde 2-3 kez yapabilirsiniz.

Bal: Batıklar için bir diğer doğal yöntem baldır. Antibakteriyel özelliğe sahip olan bal cildi nemlendirerek iltihabı ve şişliği azaltır. Batıkların olduğu bölgeye bal sürülerek 10 dakika bekletilir ve durulanır. Günde 3-4 defa bu yöntem uygulanabilir.

Bacaklardaki Batıklar Lazerle Geçer Mi?

Batıklar zamanla kızarıklık, sivilce ve lekelenmelere neden olabilirler. Bacaklardaki batıklar için kalıcı çözümlerin başında lazer tedavisi gelir. Lazer tedavisi son derece etkilidir.

Bacaklarda Batık Olmaması İçin Ne Yapmalı?

Bacaklarda batık olmaması için ne yapmalı öğrendiğiniz zaman batık ve batığın neden olduğu lekelerden kurtulabilirsiniz. Batık olmaması için öncelikle jilet ve elektrikli epilasyon aletleri kullanmamalısınız. Bunun dışında ağda ya da epilasyon sonrasında bacakları bir kremle nemlendirmelisiniz. Ayrıca düzenli olarak nazikçe kese yaparak batıkların önleyebilirsiniz.

Sadece 2 Dakika Pürüzsüz Batıksız Bacaklar

Midedeki şişkinlik ve gaz neyin habercisi? Nasıl geçer?

Midedeki şişkinlik ve gaz problemi çoğu insanın hayatlarının bir döneminde deneyimlediği çok sık görülen ve tanıdık bir semptomdur. Kendinizi şişkin hissetmenizin birçok nedeni vardır. Çoğu neden basit ve zararsızdır. Reçetesiz veya evde yapılan ilaçlarla kolayca tedavi edilebilir. Çok nadiren, karın şişkinliğine daha ciddi bir şey neden olur ve rahatsız edici semptomların hızla kötüleşmesine yol açabilir.

Karın Neden Şişer?

Artan bağırsak gazı, şişkin olmanızın en yaygın nedenlerinden biridir. Yediğiniz yiyecekler ve onları nasıl yediğiniz, artan gaz oluşumunun ana sebepleridir.

Gazın nedenleri şunlardır:

  • Çok fazla ve hızlı yemek yemek
  • Yağlı yiyecekler yemek
  • Bağırsak yolunda gaz oluşturan yiyecekler yemek (fasulye, sebze ve diğer yüksek lifli yiyecekler gibi)
  • Laktoz intoleransı
  • Bağırsak bozuklukları, örneğin, IBS (irritabl bağırsak sendromu), IBD ( Crohn hastalığı ve ülseratif kolit dahil olmak üzere inflamatuar bağırsak hastalığı ) ve SIBO (ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi).
  • Çölyak hastalığı (gluten intoleransı)
  • Karın veya pelvik bölgede önceki ameliyata bağlı karın yapışıklıkları, örneğin histerektomi.

Şişkinlik ve Gaz Nasıl Giderilir?

Midede gaz birikmesi, geğirme ve şişme bireysel önlemlerle hafifletilebilir. Sık sık midede gaz sorunu yaşayanların beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi gerekir. Bazı bireylerde, belirli besinler gaz oluşmasına neden olur. Gaz oluşmadan önce, ne yediğinizi hatırlayarak bu besini listenizden çıkarabilirsiniz. Gaz giderici ilaçlar da çözüm olabilir ama önce kişisel önlemler alarak gaz birikmesini engellemek daha sağlıklı olacaktır. Bazı ilaçlar, bağırsakları tembelleştirdiği için ve sürekli bu ilaçları almak gerekeceği için ilaç ikinci alternatif olmalıdır.

Gaz Giderme için Yediklerinizde Seçici Olun

Yemek menünüzü kısıtlayın, porsiyonları küçültün. Gaz yapacak besinleri ( kola, fasulye, mercimek, nohut vs) tüketmeyin. Sindirimi zor olan kızartma besinler, karbonhidratlar gaz yapar. Önlemek için de lifli besinler tüketmek gerekir. Meşrubatlar, sakızlar ve her türlü şeker gaz yapacağı için uzak durun.

Gazı azaltmak için marul, domates, kabak, avokado, üzüm ve dut kuru kayısı tüketimi önerilir. Gaz gidermek için mümkün mertebe yağlı besin tüketmemek gerekir. Tüm konserve besinler, yağlı ve kızartılmış besinler gaz yapar. Bunları tüketmeyin. Lokmalarınızı birkaç saniye daha çiğneyip midenin ve bağırsakların yükünü azaltın. Yemek süresini uzatmak, sindirimi kolaylaştırır. Probiyotik takviyeleri de sindirimi kolaylaştırır gazı keser. Yoğurt, lahana turşusu, kefir gazı azaltan takviye gıdalardır.

Spor Yapın

Gazı azaltmanın en kolay yolu, yemeklerden sonra 30 dakika yürüyüş yapmak ya da bisiklet kullanmaktır. Aralarda da günde 45 dakika yürüyüş tüm gazınızı yavaş yavaş alacaktır. Sürekli gaz şikayeti olan insanların, uykularından bir saat feragat etmesi ve bu bir saati spor yaparak geçirmesi şikayetleri azaltacaktır. Bir sonraki gaz sancısı sorununun çözümü ise ilaçlardır. Kronik hastalıklarınız yoksa, simetikon içeriği bulunan gaz sökücü ilaçları kullanabilirsiniz. İlaçları kafanıza göre değil, eczacıya ya da doktora danışarak alın. İlaçlar arasında yan etkilerin çakışması sorunu yüzünden, daha önce farklı ilaçlar kullanmakta iseniz, bu ilaçlarınızı da belirtin.

Midedeki Şişkinlik ve Gaz Evde Nasıl Geçer?

Midedeki şişkinlik ve gaz semptomlarını hafifletmenin ve hatta önlemenin en iyi yolu sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersizdir , ancak şişkinliği ve gazı önlemek ve rahatlatmak için yapabileceğiniz birçok şey vardır.

  • Şişkinliğe veya gaza neden olan yiyecekleri belirleyin ve bunları diyetinizden çıkarın.
  • Sebze ve meyveler dışında bu besinlerin çoğu sağlıklı ve dengeli beslenme için gerekli değildir .
  • Aktif kalın ve sindirim sisteminizin en iyi şekilde çalışmasına yardımcı olmak için egzersiz yapın.
  • Sigara içmeyin çünkü sigara şişkinlik ve gaza neden olabilir veya şiddetlendirebilir.
  • Fazla yedikten sonra şişkinlik hissediyorsanız daha küçük porsiyonlar yiyin.
  • Aşırı tok hissetmenize neden olabilecek yağlı gıdaların alımını azaltın.
  • Daha yavaş yiyin. Yemek yemeye başladıktan sonra kendinizi tok hissetmeniz 20 dakika kadar sürebilir.
  • Gaz ve şişkinliğe neden olabilecek gazlı içeceklerden uzak durun.
  • Diyette yüksek lifli gıdalar eklerken, vücudun uyum sağlamasına izin vermek için yavaş yavaş ekleyin.
  • Tuz alımını azaltın
  • Şişkinlik ve gaza neden olabileceğinden veya ağırlaştırabileceğinden sigara içmeyin.
  • Yemekten sonra sindirimi hızlandırmak için yürüyüşe çıkın.

Şişkinliği ve gazı gidermek için doğal ilaçları deneyebilirsiniz;

  • Nane çayı
  • Zencefil
  • Papatya çayı
  • Kabak

İstenmeyen yan etkileri veya halihazırda almakta olduğunuz ilaçlarla etkileşimleri olabileceğinden, herhangi bir doğal veya ev ilaçlarını kullanmadan önce doktorunuzla veya diğer sağlık uzmanınızla konuşun.

Mide Gazından Kurtulmanın En Kolay Yolu Budur!

2 haftada göbek eritmek mümkün mü? Neler yapılmalı?

2 haftada göbek eritmek zor olsa da imkansız değildir. Pekiyi, göbek yağlarını eritmenin en kolay ve zahmetsiz yolu nedir? Bu yazıda en etkili yolları göstererek 2 haftada göbek yağı eritmek için gerekenleri anlatacağız. Ancak, göbek eritmek için bu makalede yazan bilgileri aynen uygulamanız gerekiyor. Yağlar, ilk önce göbekte ve bel çevresinde birikirler, ama yağları eritirken tüm vücuttan eksilme orantılı olarak gerçekleşir. En kolay yağ toplayan bölge göbektir. En zor yağ eritilecek bölge yine göbek bölgesidir.

2 haftada göbek eritmek için öncelikle yediklerinize çok dikkat edeceksiniz. Kalori miktarını azaltmak; vücudun asgari olarak harcayacağı günde 2.000 kalori değerini etkilemez. Siz, hiçbir şey yemezseniz dahi, vücut, kendisi için ortalama 2.000 kalori harcayacaktır. Hücrelerin enerji ihtiyacını karşılamak için; vücudun ilk başvurduğu kaynak, yağlar değildir. Karbonhidratlardır. Vücutta bu kaynak tükenirse bu kez yağ yakmaya başlanır. Ancak siz, karbonhidrat alımını kısıtlamazsanız, istediğiniz kadar spor yapın yine de yağları eritemezsiniz.

2 Haftada Göbek Erir mi?

2 Haftada Göbek Erir mi?

Sebze ve protein ağırlıklı beslenerek, egzersiz yaparak 2 haftada göbek yağlarından kurtulabilirsiniz.

Bol miktarda sebze tüketin;

Bol miktarda sebze, metabolizmayı daha hızlı çalıştırır, bol su ile desteklenirse hem tok tutar hem yağ yakmayı hızlandırır.

Sağlıklı beslenin;

Yumurta, yoğurt, balık, tavuk ve mercimek, 2 hatalık süreçte kurtarıcı olacaktır. Bu arada yeterli miktarda D vitamini ve kalsiyum da almak için, süt tüketin, günde 10 dakika güneş ışığı alın. Sadece 2 haftalığına rafine şekeri ve buğday ekmeğini kesin. Bu dünyanın sonu değildir, sadece 14 gün için bu fedakarlığı yapmanızı öneriyoruz.

2 hafta işlenmiş besin tüketmeyin;

2 hafta boyunca konserve, çerez, sucuk vs… işlenmiş hiçbir besini tüketmeyin. Bu süreçte avokado, zeytinyağı, çia tohumu, kabuklu yemişler gibi sağlıklı yağ kaynakları barındıran besinleri tüketin.

Öğün aralarında meyve yiyin;

2 haftalık süreçte, atıştırmalık olarak, öğün aralarında mutlaka bir meyve tüketin. Kan şekeri dengesinin sağlanması, sağlık için çok önemlidir. Bu yüzden karbonhidratları tamamen kesmek zararlıdır. Bu 2 haftalık süre içinde, gazlı ve şekerli her tür yapay besini reddedin.

Porsiyonlarınızı küçültün;

Yemek porsiyonlarınızı yarı yarıya indirin.

Mutlaka yürüyüş yapın;

Bu süreç sadece 2 hafta sürecektir, her gün sabah 40 dakika, akşam 40 dakika yürüyüş yapın. Yürüyüşten sonra güzel bir duş alın. Rahatlatıcı müzik eşliğinde dinlenin. 2 hafta sonra dümdüz bir karna sahip olacağınızı imgeleyin. Yalnız yürümek istemiyorsanız yanınıza cep telefonunuzu ve suyunuzu alın. Bir şeyler dinleyerek yürüyün.

Egzersizleri ihmal etmeyin;

Her gece yatarken; sırt üstü uzanmış halde her iki ayağınızı ilk gün 10 kez kaldırıp indirin. Sonraki gün 15 kere, sonraki gün 20 kere şeklinde devam edin. Sabah kalktığınızda da aynı egzersizi yapın.

2 Hafta Göbek Yağlarını Eritmek İçin Tüyolar

Göbek çok aşırı yağlanmadıysa, 2 hafta içinde belirgin bir yağ yakma başarısı gösterebilirsiniz. Bunun sırrı, daha az yemek daha çok hareket etmek ve her gün bol su içmektir. Su içilmezse yağ erimez. İşlenmiş gıdalar ve şekerler tüketilirse, göbek asla erimez. Hiç spor yapmazsanız dahi, vücut enerji için kalori harcar. Vücudun iç işlerini yönetmesi için enerji şarttır. Ancak ne yediğiniz bu noktada çok önemlidir.

Bu makaledeki öneriler, kalp ve şeker hastalarına uygun olmayabilir. Öneriler 20-40 yaş aralığında, göbeği bir nedenle salmış olan, kronik hastalığı olmayan sağlıklı insanlar içindir.

2 Haftada Göbek Eritmek Mümkün Mü?

Doğal yollarla evde tüy sarartma nasıl yapılır?

Genelde lazer epilasyon sonrasında istediği sonucu elde edemeyenler tüy sarartma yöntemini tercih etmektedirler. Hem erkeklerin hem de kadınların tercih ettiği bu yöntem son derece etkilidir. Tüy sarartma yöntemi özellikle kollarda ve yüzde uygulanmaktadır. Tüy sarartma işlemi lazerle yapılabileceği gibi evde doğal yöntemlerle de yapılabilir.

Tüy Sarartma Ne İşe Yarar?

Son dönemlerde popüler olan tüy sarartma ne işe yarar sorusunu gündemimize aldık ve sizlere bu konuda bilgi vermeye karar verdik. Özellikle kadınların şikayet ettiği istenmeyen tüyler bazı erkekleri de rahatsız etmektedir. Bu tüylerden kurtulmak isteyen kişiler çeşitli yöntemler denemektedirler. Bu yöntemlerden biri olan tüy sarartma hem pratikliği hem de etkili sonucu ile çok tercih edilmektedir.

Tüy sarartma işlemi sonrasında tüyler siyah renkten sarıya dönmektedir. Bu sayede belirgin olan tüyler de görünmez hale gelmektedir. Tüy sarartma yöntemi herhangi bir acı ya da ağrı yaşatmaz. Bu sayede pratik bir yöntemle ağrı sızı hissetmeden istenmeden tüylerinizi görünmez hale getirebilirsiniz.

Doğal Yollarla Evde Tüy Sarartma Nasıl Yapılır?

Tüy sarartma sadece lazerle yapılan bir uygulama değildir. Şimdi sizlere doğal yollarla evde tüy sarartma nasıl yapılır anlatacağız. Bu sayede evinizde herhangi bir ücret harcamadan istenmeyen tüylerinize elveda diyebileceksiniz.

1 su bardağı su içerisine 1 tane limonu sıkın ve karışımı iyice karıştırın. Bu karışımı pamuk yardımı ile sararmasını hedeflediğiniz bölgedeki tüylere sürün ve 1 saat kadar güneş ışığı altında bekletin. Tüylerin sarardığını gördüğünüz zaman ılık suyla durulayın.

Bir diğer yöntemde ise bir kabın içerisine 1 yemek kaşığı limon suyu, 1 yemek kaşığı bal, 2 yemek kaşığı zeytinyağı ve 2 yemek kaşığı tarçın ekleyerek karıştırın. Homojen hale gelen karışımı tüylerin üzerine sürerek 4 saat bekletin. 4 saat sonra karışımı sürmüş olduğunuz bölgeyi durulayın.

Oksijenli Suyla Tüy Sarartma Nasıl Yapılır?

Tüy sarartma için uygulanan yöntemlerden biri de oksijenli sudur. Oksijenli sudan bir miktar pamuğa dökün ve tüylerin üzerine sürün. Biraz beklettikten sonra durulayın. Tüylerin çok daha hızlı sararmasını istiyorsanız, oksijenli suyu tüylere sürdükten sonra güneşte bekletin.

Oksijenli Suyla Tüy Sarartma Zararlı Mı?

Oksijenli su tüy dökme üzerinde etkili değildir. Ancak tüy sarartmada etkili olan bu yöntemi kullananlar oksijenli suyla tüy sararmak zararlı mı endişe etmektedirler. Oksijenli suyu tüy sarartmada kullanmanın herhangi bir zararı yoktur. Ancak oksijenli suyu kullanırken ısı ile temas etmemesi konusunda dikkat etmelisiniz. Ayrıca hassas ciltlere olumsuz etki etme ihtimali vardır.

Papatya Suyu Tüy Sarartma Nasıl Yapılır?

Papatya Suyu Tüy Sarartma Nasıl Yapılır?

Tüy sarartmada doğal yöntemlerden biri olan papatya suyu tüy sarartmada nasıl yapılır önemlidir. İşlemleri doğru şekilde yapmanız elde edeceğiniz sonucu olumlu etkilemektedir. Bir su bardağı suyu kaynattıktan sonra içerisine kurutulmuş papatya çiçeğinden bir yemek kaşığı ekleyerek bekletin. Hazırladığınız suya pamuğu batırın ve tüylerin üzerine sürün. Bu şekilde 2 saat kadar güneşlenin. Güvenli bir yöntem olan papatya tüylerin rengini açacaktır.

Q-Switch İle Tüy Sarartma Nasıl Yapılır?

Son dönemlerde adını sıkça duyduğunuz Q-Switch ile tüy sarartma mümkündür. Lazer epilasyon ile yok edilemeyen tüyler için uygulanan bu yöntem oldukça etkilidir. Ağrı ve acı hissi oluşturmayan bu lazer yönteminde hafif batma hissi olmaktadır. Deriyi yenileyici etkisi olan Q-Switch ile tüylerin hemen sarardığını göreceksiniz. Bu yöntem tüm cilt tiplerine uygulanabilir.

Tüy Sarartma İşlemi Kalıcı Mı?

Tüy sarartma işlemi uygulanan tüyler incelmektedir. Tüylerin incelmesi kalıcı bir durum olsa da sararması maalesef kalıcı değildir. Bu yüzden işlemin düzenli aralıklarla tekrarlanması gerekmektedir.

Tüy Sarartıcı Göbekte Uygulanır Mı?

İstenmeyen tüyler yalnızca kollarda, yüzde ya da bacakta olmaz. Göbek bölgesindeki tüylerden rahatsız olan kişiler de vardır. Bu kişilerin tüy sarartıcı göbekte uygulanır mı sorusuna evet yanıtını verebiliriz. Tüy sarartıcının göbek bölgesinde uygulanmasının herhangi bir olumsuz etkisi yoktur.

Tüy Sarartıcı Krem Nerelerde Kullanılır?

Koyu renkli tüyleri güçlendirmeden sarartan tüy sarartıcı kremler oldukça popülerdir. Bu kremler kol ve bacak bölgelerinde tereddüt etmeden kullanılabilir.

Sesu Tüy Sarartıcı Yüzde Kullanılır Mı?

Tüy sarartıcı kremler arasında yer alan Sesu, birçok kişi tarafından tercih edilen önemli bir markadır. Papatya özlü sesu kremlerin kullanım talimatında kremin kol ve bacaklarda kullanılabileceği yazmaktadır.

Yüzdeki Tüyleri Sarartmak İçin Bitkisel Çözüm

Bazı kişilerin yüz bölgelerinde koyu renkli tüyler görülür. Bu görüntüden rahatsız olan kişiler yüzdeki tüyleri sarartmak için bitkisel çözüm aramaktadırlar. Yüzdeki tüyleri sarartmak için yukarıda anlattığımız papatya suyu ve limon suyu kürlerini rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Bunların dışında evde uygulayabileceğiniz doğal tüy sarartıcı yöntemler şunlardır:

Zerdeçal Kürü: 2 çorba kaşığı zerdeçal üzerine bir miktar süt ilave ederek macun kıvamına getirin. Tüylenme sorunu olan yüzünüzdeki bölgeye karışımı sürün ve 15 dakika kadar bekletin. Haftada bir kere uygulayabileceğiniz bu yöntemin herhangi bir zararı yoktur.

Soğan Kürü: Soğan içerisinde bulunan şeffaf zarları çıkarın ve rondodan 10 adet fesleğen ile geçirin. Bu tarifte iki adet soğan kullanmalısınız. Hazırladığınız karışımı yüz bölgenizdeki tüylere sürün ve 25 dakika beklettikten sonra durulayın. Bu kür haftada 3-4 kere olmak üzere 1 ay uygulanabilir.

Tüy Sarartıcı Krem Gerçekten İşe Yarıyor Mu?

Sivrisinek ısırığına ne iyi gelir? Evde 15 çözüm

Açık havada uzun süre kalmayı sevenler ya da nemli ortamlarda veya sıcak ortamlarda kalanlar için sivrisinekler büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Sivrisinek ısırıkları çeşitli virüslerin ve hastalıkların bulaşmasına yol açabiliyor. Bazı sivrisinek ısırıkları zararsız olsa da bazıları çok zararlı olabiliyor. Zararsız olanlar için sivrisinek ısırıklarını tedavi ettirmekte bazı basit yöntemler var. Biz de bu yazımızda sivrisinek ısırığına ne iyi gelir? evde çözüm nedir? konusunu ele aldık.

Sivrisinek Isırığı Nasıl Geçer?

Sivrisinek ısırığının oluşturduğu kaşıntı ve ağrıları gidermek için elleri iyice sabunlayıp soğuk su ile yıkamak faydalı olabilir. Bu yöntem enfeksiyon riskini azaltmaktadır, soğuk su sivrisinek ısırıklarının verdiği acıyı azaltmaktadır.

Sivrisinek Isırığına Ne İyi Gelir?

Sivrisinek Isırığına Ne İyi Gelir?

Sivrisinek ısırığına ne iyi gelir sorusunun yanıtı mutfağınızda. Mutfağınızda bulunan birçok ürün ile sivrisinek ısırığına bağlı şişlik ve ağrıyı kolayca dindirebilirsiniz.

Karbonatlı su;

Kaşıntıyı ve oluşan tahrişi azaltmak için karbonatlı su kullanmak da yararlıdır. Karbonatlı su iyi bir tahriş giderici etki gösterir.

Çay ağacı yağı;

Sivrisinek ısırığına ne iyi gelir sorusunun bir diğer cevabı da çay ağacı yağı olacaktır. Bu yağ, modern tıp ilaçları yokken de eski medeniyetlerde sivrisinek ısırığına çare olarak kullanılıyordu. Bu yağı bulamazsanız, lavanta yağını da kullanabilirsiniz.

Muz kabuğu;

Taze muz kabukları, ısırılan bölgeye sürüldüğünde ağrı ve kaşıntıyı geçirir.

Elma sirkesi;

Her evde bulunan elma sirkesi de sivrisinek ısırığı için ilaçtır. Bir ölç suya bir ölçü soğuk su katarak oluşturduğunuz karışımı dolaba koyun ve her ihtiyaç duyduğunuzda kullanın.

Soğan veya sarımsak;

Bu keskin bileşenler, şişliği azaltmaya ve kaşıntıyı yatıştırmaya yardımcı olur. Ayrıca, güçlü aroması böcekleri ve sivrisinekleri uzak tutabilir. Etkilenen bölgeye kıyılmış soğan veya sarımsak sürün, birkaç dakika bekletin ve sonra yıkayın.

sivrisinek isirigina ne iyi gelir evde cozum 3 Sivrisinek ısırığına ne iyi gelir? Evde 15 çözüm

Buz torbası;

Sivrisinek ısırığının üzerine buz torbası koyarak tüm ağrıyı hafifletebilirsiniz.

Cadı fındığı – epsom tuzu;

Bir diğer yöntem Cadı fındığı yağını kullanmaktır ki biraz zor bulunan bir yağ olduğu için epsom tuzunu da kullanabilirsiniz. Bir leğenin içine ılık su koyarak epsom tuzunu ekleyip homojen bir çözelti hazırlarsanız sivrisinek ısırıklarına karşı hafifletici bir önlem almış olacaksınız. Aynı şekilde küvete epsom tuzu ekleyerek küvette 20 dakika kalmanız yararlı olacaktır.

Isırgan otu;

Bir diğer yöntem ısırgan otudur. Isırgan otu bilindiği gibi iltihabı kontrol altına almakta yardımcı olmaktadır.

Hint fesleğeni;

Hint fesleğeni sivrisinek ısırıklarına hafifletebiliyor. Fesleğen yaprağını biraz buharla ıslatıp ısıttıktan sonra ısırılan bölgeye koymak ya da bu yaprağı ezerek melhem haline getirdikten sonra ısırılan bölgelere sürmek ağrıyı hafifletir.

Bal;

Sivrisinek ısırığına biraz bal sürün. Balın antibakteriyel özellikleri vardır ve bu nedenle ısırığın enfekte olmasını önleyebilir. Organik bal kullanmak en iyisidir. Kaşıntılı bir ısırık üzerine küçük bir damla bal iltihabı azaltabilir.

sivrisinek isirigina ne iyi gelir evde cozum 4 Sivrisinek ısırığına ne iyi gelir? Evde 15 çözüm

Aloe vera;

Aloe Vera, doğal bir antiseptik görevi görür. Kaşıntı ve şişliği azaltır ve daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca güneş yanığı için iyi bir tedavidir. Bitkinin sert kabuğunu soyun ve jeli çıkarın. Jeli yaklaşık 10-15 dakika soğutun ve ardından ısırık bulunan bölgeye sürün.

Limon suyu;

Limonlar, anti-inflamatuar ve anestezik özellikleri ile bilinir. Şişliği ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olurlar. Sadece bir limonu dilimleyin ve etkilenen bölgeye sürün. Ayrıca limon suyu ve ezilmiş fesleğen ezmesi yapabilir ve yatıştırıcı bir etki için uygulayabilirsiniz. Nane yapraklarını da kullanabilirsiniz, serinletici hisleriyle bilinirler.

Kekik;

Kekik sivrisinek ısırığının kaşınmasını hafifletmeye yardımcı olabilir. Kekik antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir, bu nedenle bir sivrisinek ısırığı çevresindeki cildi tahriş etme ve enfekte etme riskini azaltmanıza yardımcı olabilir.

Kekikten en iyi şekilde yararlanmak için yapraklarını ince ince kıyın. Yaprakları doğrudan sivrisinek ısırığı bölgesine uygulayın ve 10 dakika bekletin.

Yulaf ezmesi;

Rahatsız edici bir sivrisinek ısırığı için bir çare de en sevdiğiniz kahvaltılardan birisi olabilir. Yulaf ezmesi, içerdiği özel maddeler nedeniyle kaşıntı ve şişliği giderebilir. Yulafın içerdiği bileşikler tahriş önleyici niteliklere sahip olan.

Eşit miktarda yulaf ezmesi ve suyu bir kapta pütürlü bir madde elde edene kadar karıştırın. Bir beze hazırladığınız yulaf ezmesi macununu dökün ve tahriş olmuş cilt üzerinde yaklaşık 10 dakika boyunca bekletin. Ardından alanı silerek temizleyin.

Kaşıntı giderici losyonlar;

Deride kaşıntı giderici losyonların kullanılması yararlı olabilir. Hidrokortizon içeren kaşıntı azaltıcı losyonları kullanabilirsiniz.

Sivrisinek Kaşıntısını Geçirmek İçin 5 Doğal Yöntem

Silverdin güneş yanığına iyi gelir mi, yanık izini geçirir mi?

Kısa sürede etkisini gösteren Silverdin krem doktorlar tarafından reçete edilen özel bir kremdir. Özellikle yanık tedavisinde etkili olan Silverdin krem yara ve yanık nedeni ile oluşan iltihaplarda da etkilidir. Yaranın hem kızarıklığını hem de acısını alan bu krem doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.

Silverdin Krem Ne İşe Yarar?

Silverdin kremin etken maddeleri sülfadiazin ve lidokaindir. Yardımcı maddeleri ise setil alkol, parafin ve profile glikoldür. Bu etken ve yardımcı maddeler sayesinde yanık ve yaraları tedavi etmesi Silverdin krem ne işe yarar sorusunun en iyi cevabıdır. Bakterilerin cilt yüzeyinde gelişmesine engel olan ve artmasını önleyen Silverdin krem oldukça etkilidir.

Silverdin krem yanık ve yara dışında güneş yanıklarına da iyi gelmektedir. Uzmanlar yara izlerinde de bu kremin etkili olduğundan bahsetmektedir. Kremin hamilelerde ve çocuklarda doktor gözetiminde kullanılması önerilmektedir.

Silverdin Krem Nasıl Kullanılır?

Herhangi bir krem ya da ilaçtan maksimum fayda sağlamak için o ilacın nasıl kullanıldığının bilinmesi gerekir. Bu bağlamda sizlere silverdin krem nasıl kullanılır anlatacağız. Yara ve yanık olan bölge öncelikle güzelce temizlenmelidir. Temizledikten sonra uygulanacak alana ince bir tabaka halinde günde 1-2 kez silverdin krem sürülebilir.

Silverdin Yanık Kremi Güneş Yanığına İyi Gelir Mi?

Bir yanık kremi olan Silverdin kremin etkileri çok fazladır. Normal yanıklar dışında güneş yanıklarında da Silverdin krem kullanılabilir. Güneşten etkilenen bölgeye silverdin krem sürerek hem yanma hissini azaltabilirsiniz hem de yanığın kısa sürede iyileşmesini sağlarsınız.

Silverdin Krem Yanık İzini Geçirir Mi?
Silverdin Krem Yanık İzini Geçirir Mi?

Silverdin Krem Yanık İzini Geçirir Mi?

Silverdin kremin etkilerini bilen kullanıcılar silverdin krem yanık izini geçirir mi araştırmaktadırlar. Yanıkları ve yaraları kısa sürede tedavi eden Silverdin krem yanık izlerini de geçirmektedir. Kullanmadan önce doktorunuza danışarak yanık izlerinde bu kremi kullanabilirsiniz.

Silverdin Piercinge Sürülür Mü?

Piercing taktırmayı seven kişilerin enfeksiyona karşı dikkatli olmaları gerekmektedir. Dikkat edilmediği zaman o bölgede oluşan yaralar can sıkıcı olabilmektedir. Yaraları iyileştirme özelliği olan Silverdin krem piercing bölgesine sürülebilir. Ancak yine de kullanmadan önce doktorunuza danışınız.

Dövmeye Silverdin Sürülür Mü?

Bir yanık ve yara kremi olan Silverdin birçok konuda yardımcı olmaktadır. Yeni yapılan dövmelerde enfeksiyon ve iltihap riskini önlemek için Silverdin krem günde 1 kez kullanılabilir.

Silverdin Yüze Sürülür Mü?

Silverdin krem ile alakalı en çok gelen sorulardan biri Silverdin yüze sürülür mü sorusudur. Kremin prospektüsü incelendiğinde Silverdinin yüze sürülüp sürülemeyeceği ile ilgili herhangi bir bilgi olmadığı görülmektedir. Bu nedenle Silverdin kremi yüzünüze kullanmadan önce uzman bir hekime danışmanız önerilmektedir.

Silverdin Göz Çevresine Sürülür Mü?

Silverdin krem haricen kullanılır. Göze ya da göz çevresine silverdin krem kullanmayınız.

Silverdin Vajinaya Sürülür Mü?

Silverdin kremin vajina bölgesine uygulanıp uygulanamayacağı ile ilgili içeriğinde herhangi bir bilgi yoktur. Bu nedenle kremin vajinaya kullanılmadan önce mutlaka doktora danışılması önerilmektedir.

Silverdin Pişikte Kullanılır Mı?

Silverdin krem yanıklarda kullanıldığı için kremin pişikte de kullanılabileceği düşünülmektedir. Ancak silverdin krem pişik için kullanılmaz.

Silverdin Hamilelerde ve Emzirenlerde Kullanılır Mı?

Silverdin krem anne sütüne geçebilir. Süt aracılığı ile çocuğa da geçeceği için emziren annelerin silverdin kremi kullanmadan önce doktoruna danışması gerekir. Gebelik döneminde de silverdin kullanılması önerilmez. Hamile olduğunu bilmeden bu kremi kullananların doktorlarına bilgi vermeleri önerilir.

Silverdin Krem Kullananların Yorumları

İnternet üzerinden Silverdin krem kullananların yorumları incelendiğinde, kullanıcıların kremden memnun olduğu görülmektedir. Özellikle yanığa hemen sürüldüğünde yanık bölgesindeki acının ve kızarıklığın hemen gittiği belirtilmektedir.

Beyazlatıcı Leke Giderici Yanık Kremi Silverdin

Bu 10 besin ile yaz sıcaklarında vücudunuzun sıvı ihtiyacını karşılayın!

Yaz mevsiminin aşırı sıcaklarında vücudun sıvı gereksiniminin karşılanmasına destek veren 10 besin ile ilgili toplumu bilgilendiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Binöz, “Yaz sıcaklarıyla birlikte vücutta terleme arttığından dolayı vücut çok hızlı bir şekilde sıvı kaybetmektedir. Vücut uzun süre susuz kaldığı zamanda baş ağrısı, halsizlik, konsantrasyon bozukluğu gibi problemlerle karşı karşıya kalınabilmektedir. Vücudun yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmesi için vücudun sıvı gereksiniminin susamayı beklemeden karşılanması gerekmektedir.

Günlük 10-12 bardak su tüketilmesine yani 2-2,5 litre su tüketimine çok dikkat edilmelidir. Yazın sıcak günlerinde çay, soğuk kahve ve gazlı içecek türlerinin bol miktarda tüketilmesiyle vücudun sıvı gereksiniminin karşılandığı kesinlikle düşünülmemelidir. Tam aksine içeriğinde kafein barındıran bu içecekler idrar söktürücü yani diüretik etkisiyle vücudun daha fazla sıvı kaybetmesine neden olmaktadır.” dedi.

Hipoglisemi, insülin direnci ve diyabet rahatsızlığı olanların yaz meyvelerini tüketirken ölçüyü kaçırmaması gerektiğine değinen Beslenme ve Diyet Uzmanı Binöz, yaz meyvelerinin aşırı tüketildiği takdirde vücutta yağa dönüşeceğinin unutulmaması gerektiğinin altını önemle çizdi.

Vücudunuzun Sıvı İhtiyacını Karşılayan 10 Besin

Salatalık;

Yüzde 95’i su olan salatalık yüksek oranda su içerdiğinden dolayı vücudun kaybettiği sıvının yerine konmasında tüketilmesi gereken besinlerin başında gelmektedir. Ayrıca salatalığın içeriğindeki A ve C vitaminlerinin yanı sıra potasyum ve folat mineralleri kan basıncını düşürmektedir. Yaz sıcaklarının ferahlatıcı besini olan salatalığın kalorisi düşük olduğu gibi uzun süre tokluk hisside vermektedir. Yaz sıcaklarında limon ilave edilerek salatalık tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

Yoğurt;

İçeriğinde bol miktarda protein, fosfor, kalsiyum su ve riboflavin barındıran yoğurt, sindirim sistemini rahatlatmaktadır. Yoğurt probiyotik bileşimi sayesinde sindirimi kolaylaştırdığı gibi bağışıklık sistemini de güçlendirmektedir. Yoğurt bol miktarda su içerdiğinden dolayı yaz sıcaklarında vücudun kaybettiği sıvının yerine konmasında çok etkili bir besindir. Günlük 150 gram yani 1 porsiyon yoğurt tüketilmesi kesinlikle ihmal edilmemelidir.

Erik;

Lif bakımından çok zengin olan eriğin glisemik indeksi düşük olduğundan dolayı kan şekerinin dengelenmesinde çok etkilidir. Ayrıca diyet sürecinde de tercih edilen besinler arasında yer almaktadır. Zengin su içeriğiyle vücudun sıvı gereksinimini karşıladığı gibi uzun süre tokluk hissi vererek zayıflamaya yardımcı olmaktadır. Eriğin kesinlikle tuzlanarak tüketilmemesi gerekmektedir. Çünkü böyle tüketimi vücutta ödem oluşumunu tetiklemektedir. Özellikle hipertansiyon hastaları erik tüketirken tuzdan kaçınmalıdır. Günlük 7 orta boy erik yani 1 porsiyon tüketilmesi vücudun sıvı gereksiniminin karşılanmasına yardımcı olmaktadır.

Karpuz;

Yüzde 90’ı su olan karpuz vücuttaki su dengesini koruduğu gibi uzun süre tokluk hissi vermektedir. Ayrıca güçlü bir antioksidan olan likopen içeriği yüksek bir besindir. İçeriğindeki likopen sayesinde hücreleri koruduğu gibi toksinlerin vücuttan hızla uzaklaştırılmasına yardımcı olmaktadır. İçeriğindeki potasyum sayesinde de kan basıncını düzenlemektedir. İçeriğinde bol miktarda barındırdığı A vitaminiyle de bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. İçeriğinde barındırdığı bol miktarda suyla vücudun sıvı gereksiniminin karşılanmasında önemli bir yardımcı olan karpuz, yaz akşamlarında tüketilebilecek hafif besinler arasında yer almaktadır. Ancak hipoglisemi, diyabet ve insülin direnci olanların günlük 220 gram yani 1 porsiyon karpuzu uzman hekim kontrolünde tüketmeleri gerekmektedir.

Kabak;

Yaz mevsiminin o aşırı sıcaklarında ağır yemekler tercih edilmemelidir. Ağır yemeklerdense yüzde 95’i sudan oluşan kabakla hafif ve farklı yemek türleri yapılarak tüketilebilir. İçeriğinde bol miktarda su barındıran kabak, kilo kontrolünün sağlanmasında önemli bir yardımcıdır. Sindirim sistemini rahatlattığı için kabızlık riskini de azaltmaktadır. Lif bakımından çok zengin olan kabak, A, B6 ve C vitaminlerinin yanı sıra folat, magnezyum ve fosfor mineralleri bakımından da çok zengindir. Kabağın sağlığa önemli faydaları arasında hücre hasarına yol açan serbest radikallerden vücudu koruması da yer almaktadır. İçeriğinde yüksek miktarda barındırdığı su ve lif sayesinde açlık hissini bastırarak iştahı azaltmaktadır. Rendeden geçirilen kabak salatalarda, çorbalarda, güveç yemeklerinde, ya da garnitür olarak tüketilebileceği gibi zeytinyağı ile sotelenerek de tüketilebilir.

Kavun;

Folat, potasyum mineralleri ile birlikte A vitamini bakımından da çok zengin olan kavunun yüzde 91’ini su oluşturmaktadır. Kavun, yaz mevsiminin aşırı sıcaklarında vücudun kaybettiği sıvının karşılanması için en iyi alternatifler arasında yer almaktadır. Kendisine has bir aroması olan kavun, smoothielerde, salatalarda tüketilebileceği gibi küçük küçük dilimlenen kavunlar suyun içerisine katılarak da farklı aromaya sahip bir su içilebilir. Kavunun glisemik indeksi yüksek olduğu için günlük tüketimi 1 porsiyonu yani 170 gramı kesinlikle geçmemelidir. İnsülin direnci, diyabet, hipoglisemi ve böbrek rahatsızlığı olanlar ise kavunu mutlaka uzman kontrolünde tüketmelidir.

Şeftali;

Bol miktarda su içerdiğinden dolayı sıcak havalarda vücudun kaybettiği sıvının karşılanmasında oldukça etkili besinler arasında yer almaktadır. İştahın kontrol edilmesine yardımcı olan şeftali, kan şekerini de dengelemektedir. İçeriğinde bol miktarda C vitamini barındıran şeftali bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği gibi içeriğindeki A vitamini sayesinde de göz sağlığını desteklemektedir. İçeriğindeki lif ile de kilo kontrolüne yardımcı olmaktadır. Ara öğünlerde, salatalarda ya da kahvaltılarda orta boy yani 1 porsiyon şeftali tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

Çilek;

Bol miktarda C vitamini barındıran çileğin yüzde 91’ini su oluşturmaktadır. İçeriğindeki lif sayesinde bağırsaklardaki faydalı bakterileri besleyen çilek, sindirim sistemini rahatlatmaktadır. Glisemik indeksi düşük olduğundan dolayı kan şekerinde ani dalgalanmalara neden olmaz. Uzmanlar tarafından günlük orta boy 10 adet çilek tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Antioksidan içerdiğinden dolayı kalp sağlığını desteklemektedir. İçeriğindeki su sayesinde vücudun kaybettiği sıvıyı karşılayan çilek, uzun süre tokluk hissi vererek zayıflamaya yardımcı olmaktadır.

Marul;

Marulun yüzde 95’ini su oluşturur. Sıcak havalarda vücudun kaybettiği sıvının karşılanması için marul tüketiminin artırılması gerekmektedir. A ve C vitaminleri bakımından zengin olan marul, içeriğindeki lif ile de sağlığı koruduğu gibi toksinleri vücuttan hızla uzaklaştırmaktadır. İçeriğindeki su ve lif sayesinde uzun süre tokluk hissi veren marul, kan şekerini de dengede tutmaktadır. Kalori değerleri çok düşük olan marul, salatalarda, kahvaltılarda ve ara öğünlerde çiğ olarak mutlaka tüketilmelidir.

Domates;

Yüzde 95’ini suyun oluşturduğu domates, vücudun kaybettiği sıvının karşılanmasında en etkili besinler arasında yer almaktadır. İçeriğinde bol miktarda antioksidan barındıran domates, A ve C vitaminleri sayesinde de serbest radikallerin sağlığa zararlarına karşı vücudu koruduğu gibi bağışıklık sistemini de kuvvetlendirmektedir. Domatesteki antioksidanlardan biri olan likopenin etkisini artırabilmek için domatesin üzerine zeytinyağı ekleyerek tüketilmelidir.

İstanbul’da sivrisinekler hayatı kabusa çevirdi

İstanbul’un Avcılar ilçesine bağlı Yeşilkent Mahallesi’nde görüldükten sonra birçok ilçeye yayılan sivrisineklerin özellikle çocukların vücutlarında yaraya neden olduğu öğrenildi.

Sarıyer ilçesindeki Ferahevler Mahallesi’nde ikamet edenler, sivrisinek ısırığından dolayı çocukların vücutlarında yaralar oluştuğunu ifade ederken, ilaçlama çalışmalarının ise yetersiz olduğunu iddia ettiler. Mahalle sakinleri özellikle ara sokak ve parkların ilaçlanmasını talep ettiler. Mahalle sakinleri çocuklarını sivrisineklerden korumak için evlerinin camlarına sineklik taktırıyor.

Çok Fazla Sivrisinek Var

30 yıldan bu tarafa Sarıyer ilçesinin Ferahevler Mahallesi’nde ikamet ettiğini ifade eden vatandaş Bülent Demirci, “Özellikle çocuklarımızda izlerine rastlıyoruz. Gerçekten aşırı rahatsız ediyorlar. 3 evladım var. O kadar çok fazla sivrisinek var ki iki dakika yerimizde durmamız imkansız. Çocuklarımız olduğu için sivrisinekleri hafife alamayız. Sonuçta bulaşıcı hastalık yayabilirler. Çocuklarımız vücutlarında sivrisinek ısırıklarının neden olduğu kaşıntı nedeniyle yara ve iltihaplanmalar oldu.” dedi.

İlaçlamanın daha fazla olması gerektiğine değinen bir başka mahalle sakini, parkların ve çıkmaz sokaklarında ilaçlanması gerektiğinin altını önemle çizdi.

Bahçeye İlaçsız Çıkmak İmkansız

Bir başka mahalle sakini olan Ahmet Sarıkaya ise, “Sarıyer ilçesi İstanbul’un en yeşil ilçelerinden biri olduğu için sivrisinekler genellikle fazla oluyor. İlaçlama çalışmaları ise çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Ama bu sivrisinekler diğer sivrisineklere hiç benzemiyor. Değişik bir sivrisinek türü.” ifadelerine yer verdi.

Sivrisineklere karşı verdiği mücadeleyi anlatan 9 yaşındaki bir çocukta, “Bahçemiz sivrisineklerle doldu. Bahçemize yuva yaptıklarını düşünüyorum. Sivrisineklerin ısırdığı yerdeki izler neredeyse 1 hafta geçmiyor. Bahçeye ilaçsız inmemiz imkansız hale geldi. Bu sivrisinek türü gerçekten çok değişik.” diye konuştu.

İBB’den Hep Birlikte Mücadele Edelim Uyarısı

Sivrisineklere karşı halkı SMS ile uyaran İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), “Değerli halkımız, göl ve dere gibi büyük alanlarda belediyemiz tarafından sivrisinek türlerine karşı gerekli mücadele yapılmaktadır. Havuzlar, bidonlar ve saksı altları gibi su birikebilen alanlar sivrisineklerin üremeleri için en uygun yerlerdir. Çevreye aşırı rahatsızlık verecek kadar sivrisinek üreyebilmesi için sadece bir bardak su yeterlidir. Sivrisineklere karşı mücadeleyi hep birlikte verelim.” ifadelerine yer verdi.

Mesajın son kısmında ise bir animasyon filmi linkine paylaşımı yapıldı. Animasyon filminde sivrisineklerin üreyebileceği alanlar gösteriliyor. Animasyon filminde paylaşılan bir başka önemli bilgi ise sivrisineklerin üremesi için uygun alanların yüzde 80’ini insanın kendisinin oluşturduğu oldu.  

Sınırda kişilik bozukluğu (Borderline) belirtileri ve tedavisi?

Kişilik bozuklukları, çocukluk ve ilk gençlik dönemleri itibariyle, kişilik özelliklerinin sıkıntılı gelişmesiyle ortaya çıkar. Dış çevre ve kişinin kendi iç dünyası ile iletişiminin kopuk olması, sorunlu hissetmek ve düşünmek, dışarıya bunu belli edecek davranışlarda bulunmak gibi özelliklere sahip olmak kişilik bozukluklarından birine sahip olunabileceğini gösterir.

Sınırda Kişilik Bozukluğu (Borderline) Nedir?

Birçok kişilik bozukluklarından biri olan sınırda kişilik bozukluğu kısaca borderline, en tehlikeli psikolojik rahatsızlıklarından biridir. Kişilerin, kendisinin ve dışarıdaki yabancı insanların tehlikeli olabileceğine, sosyal yaşamda sıkıntıya düşmelerine neden olabilecek bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip insanların kendini zor duruma sokması, davranış bozuklukları sergilemesi ve istikrarsız ilişkiler içine girmesi aile ve çevredeki insanların fark edebileceği özelliklerdir.

Sınırda Kişilik Bozukluğu Belirtileri ve Tanısı

Bu rahatsızlığa sahip olup olmadığınızı anlamak için sınırda kişilik bozukluğu testi gibi bilimden uzak şeyler yapmak mantıksız olur. Bu gibi hastalıkların tanısını da tedavisini de psikolog ve psikiyatristler yapar. Bu hastalığın dışarıdan gözlemlenebilen bazı belirtileri vardır. Etrafındaki bazı insanlara karşı duyguları keskinlik gösterir.

Duyguları ve tercihlerinde kararsız kalırlar. Meslek seçimlerinde bile zorlanırlar. Kötü alışkanlıklara sahip olabilirler. Aniden sinirlenip aniden sakinleşirler. Küsme huyları olabilir. Ne kadar para harcadığını anlayamama durumu vardır. Terk edilme korkuları vardır ve sadakatsiz olabilirler. Tavırlarında alaycılık vardır. Karşısındaki insanı küçümsemeye meyillidirler. Kişiden kişiye, bünyeden bünyeye değişebilen bu belirtiler daha da uzayabilir. Muayeneden geçen hastalara tanı konur. Sınırda kişilik bozukluğu tanısı koyulan hastanın geçmişi, travmaları, kaç yaşında olduğu, genetiğinde bu gibi hastalıkların olup olmadığına dikkat edilir.

Sınırda Kişilik Bozukluğu Tedavisi

Tedavi aşamasına geçen hastanın, başka ruh hastalıklarına sahip olup olmadığı önemli bir konudur. Öfke kontrolünde sorun yaşama, depresyon, kaygı bozukluğu gibi sorunlar yaşayan hastalara doktor kontrolünde başka tedaviler uygulanabilir. İlaç tedavileri bunlara dikkat edilerek yapılır. Şema terapisi, bireylerin içlerinde kalan soruları çözmesi açısından önemlidir. Tercih edilebilir. Diyalektik davranışçı terapi ve psikodinamik terapiler de bazı hastalara uygulanır. Doktorların uygun gördüğü herhangi bir tedavi hastalık üzerinde etkili olabilir. Hastalığın düzeyine ve semptomların gerileyip gerilememesine bakılarak doktorlar hastanede tedaviye de geçebilir.

Birlikte Görülen Yaygın Bozukluklar

Borderline kişilik bozukluğu nadiren kendi başına teşhis edilir. Ortak birlikte ortaya çıkan bozukluklar şunları içerir:

  • Depresyon veya bipolar bozukluk
  • Madde bağımlılığı
  • Yeme bozuklukları
  • Anksiyete bozuklukları

Borderline kişilik bozukluğu başarılı bir şekilde tedavi edildiğinde, diğer bozukluklar da sıklıkla düzelir. Ama tersi her zaman doğru değildir. Örneğin, depresyon belirtilerini başarılı bir şekilde tedavi edebilir ve yine de borderline kişilik bozukluğu ile mücadele edebilirsiniz.

Reflü olup olmadığı nasıl anlaşılır? Ne iyi gelir Saraçoğlu

Ağza alınan her gıdanın mideye inmesini yemek borusu sağlamaktadır. Hortuma benzeyen bir şekle sahip olan yemek borusu ve mideyle birleşen alt kısmında kapakçık vardır. Bu kapakçıkta yaşanan gevşeklik nedeni ile mide asidi yemek borusuna geri kaçarak reflüye neden olur. Reflü erişkinlerin %20’sinde görülmektedir.

Reflü Nedir, Neden Olur?

Birçok kişi internette ‘’Reflü nedir, neden olur? ’ diye araştırma yapmaktadır. Mide asidi ile mukus tarafından oluşturulan salgıların midede ya da yemek borusunda yer değiştirmesine reflü denir. Reflü farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Reflüsü olan kişilerin öncelikle doğru ve düzenli beslenmeyi öğrenmesi gerekir.

Birçok insanda yemek yedikten sonra ekşime, hazımsızlık ve yanma şikayetleri görülür. Özellikle mide asidi ve ağza kadar gelen yemek şeklinde ortaya çıkan reflü bazı kişilerde oldukça rahatsız edici bir etki bırakmaktadır. Kadınlarda daha sık görülmesi ile beraber erkeklerde de görülebilen bir hastalıktır. Reflü farklı etkenlere bağlı olarak meydana gelebilir. Reflüye neden olan etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Yağlı ve kızartılmış besinler
  • Alkol
  • Sigara
  • Kafein
  • Naneli yiyecekler
  • Nane
  • Mide fıtığı
  • Hamilelik
  • Asitli içecekler

Reflü Belirtileri Nelerdir?

Reflü tipik ve atipik semptomlar şeklinde görülür. En çok karşılaşılan tipik reflü belirtileri midede ekşime, yanma, göğüste ağrı, ağızda acı tat hissi ve yenilenlerin ağıza gelmesidir. Atipik reflü belirtileri arasında ise kuru öksürük, sinüzit, seste kısılma, ağız kokusu ve diş çürümesi yer alır. Bu belirtiler genelde kulak burun boğaz hastalıkları ile karıştırılmaktadır.

Göğüs ağrısına neden olan reflü hastalığı kalp hastalıkları ile de karıştırılmaktadır. Kesin teşhis için mutlaka bir doktora gidilmeli ve gerekli tetkikler yaptırılmalıdır. Reflü birçok farklı hastalığa neden olabilmektedir. Reflü nedeni ile en çok karşılaşılan hastalıklar farenjit, astım ve akciğer hastalıklarıdır.

Reflü Nerelerde Ağrı Yapar?

Reflü semptomları artan kişilerin en merak ettiği konulardan biri de reflü nerelerde ağrı yapar sorusudur. Reflü gecenin bir vaktinde bir anda göğüs ağrısına neden olabilir. Bunun dışında bazı kişiler reflüye bağlı yanma hissini sırt, kol ve omuz bölgelerinde hissedebilir. Reflü karın kasları ve göğüs kaslarında da ağrıya neden olur.

Reflü Olup Olmadığı Nasıl Anlaşılır?

Yemek yeme alışkanlıkları ile bazı besinlerin sık tüketilmesi mide asidine neden olur. Buna bağlı olarak yiyecekler boğaza kadar geri gelir ve midede yanma hissi oluşur. Bu durum reflünün anlaşılmasını sağlayan temel belirtilerdir. Boğazda ve göğsün ön kısmında yanmaya neden olan reflü bu etkilerinden dolayı kalp spazmı ile karıştırılmaktadır.

Reflü şikayetleri arasında; diş hastalıkları, kuru öksürük, boğaz ağrısı, kulak iltihabı yer alır. Yaşanan semptomların reflüye bağlı olduğunu anlamak için mutlaka bir doktora giderek gerekli tahlillerin ve tetkiklerin yapılması önerilmektedir.

Reflü Ciddi Bir Hastalık Mıdır?
Reflü Ciddi Bir Hastalık Mıdır?

Reflü Ciddi Bir Hastalık Mıdır?

Reflü tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. Reflü tedavi edilmediği zaman yemek borusunda iltihap, kanama, ülser, darlık gibi çeşitli hastalıklara neden olur. Hücre bozulmasına da neden olan reflünün önemsenmesi ve bir an önce tedavi edilmesi gerekir.

Reflü Özofajit Kanser Yapar Mı?

Reflünün ciddi bir hastalık olduğunu bilen kişiler reflü özofajit kanser yapar mı korkusuna kapılmaktadır. Reflü yemek borusunda kanama ve daralma gibi problemler yaratabilir. Ancak reflünün oluşturmuş olduğu hasarların en önemlisi prekanserözdür. Yani kansere hazırlayıcı değişikliklerdir. Reflü hastalarında yemek borusu ve mide kanserlerine daha fazla rastlanmaktadır.

Reflüye Ne İyi Gelir İbrahim Saraçoğlu

Reflü genelde yağlı gıdalar ve çikolata gibi yanlış beslenme ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Beslenmenin önemine dikkat çeken İbrahim Saraçoğlu reflü konusunda önemli bilgiler vermiştir. Reflüye ne iyi gelir İbrahim Saraçoğlu tarafından süt olarak cevaplanmıştır. Mide ağrısı ve yanması olduğu anda iki yudum süt içilmesini öneren Saraçoğlu, sütün 3 dakika içerisinde etki edeceğini belirtmiştir.

Süt içtikten sonra geçen yanma ve ağrılar tekrarladığında yine süt içilebilir. Reflü tedavisinde havuç etkilerinden de bahseden Saraçoğlu, akşamları yatmadan önce bir bardak havuç suyu içilmesini önermektedir.

Reflü İçin Hangi Doktora Gitmeliyim?

Birçok hastalıkla karıştırılan reflü için Dahiliye ya da Gastroenteroloji bölümüne gidilmelidir.

Mide Yanmasını Gideren 5 Pratik Yöntem

Gastrit mide duvarını kalınlaştırır mı? Saraçoğlu tedavisi

Midede yanma ya da ağrı şeklinde kendini gösteren gastrit son dönemlerde çok sık görülen bir mide rahatsızlığıdır. Genelde geçiştirilen ve önemsenmeyen gastrit, mide asidinin normalden fazla salgılanması ile ilişkilidir.

Gastrit Nedir, Neden Olur?

Mide rahatsızlıkları içerisinde en sık karşılaşılan gastrit nedir, neden olur gibi soruları son dönemlerde çok sık görüyorsunuzdur. Günlük hayatı ciddi anlamda etkileyen bu hastalığın çeşitli türleri de vardır. Midede koruyucu bir görev üstlenen mukozanın iltihaplanması ve enfeksiyon kapmasına gastrit denir.

Gastritte iltihap oranı kişiden kişiye değişmektedir. Bu da hastalığın belirtilerinin şiddetini değiştirmektedir. Gastritin nedenleri arasında en sık karşılaşılan Helicobacter Pylori isimli bakteridir. Bunun dışında gastrite neden olan etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Aşırı alkol tüketmek
  • Sigara kullanmak
  • Fiziksel stres yaşamak
  • Zihinsel stres yaşamak
  • Gıda alerjileri
  • Yaşın ilerlemesi
  • Besin zehirlenmesi

Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Gastrit belirtileri ve semptomları hastalığın seyrine göre değişmektedir. Ayrıca belirtiler kişiden kişiye göre de değişmektedir. Bazı hastalarda herhangi bir belirti görülmezken bazı hastalarda ağır semptomlar görülür. Gastrit hastalığından şüphelenmenize neden olacak belirtiler şunlardır:

  • Mide ekşimesi
  • Sırt ağrısı
  • Kusma
  • Bulantı
  • Sürekli geğirme
  • İştahsızlık
  • Karında şişkinlik hissi
  • Dışkıda kan
  • Siyah dışkı
  • Kanlı kusma
  • Karında yanma

Gastrit Sancısı Nasıl Geçer?

Gastrit hem kronik hem de akut olarak görülebilmektedir. Ancak her iki durumda da hastalık direkt olarak mideyi etkilemektedir. Bu nedenle gastrit sancısı nasıl geçer diyenlerin beslenme düzenine dikkat etmesi gerekmektedir. Gastrit sorunu olan kişilerin çok yağlı ve fast food besinler tüketmemesi önerilir. Bununla beraber gastritin neden olduğu sancıyı azaltacak besinler şunlardır:

  • Brokoli
  • Yulaf ezmesi
  • Yoğurt
  • Tarhana
  • Hindistan cevizi yağı
  • Renkli sebze ve meyveler
  • Meyan kökü
  • Zencefil
  • Enginar
  • Nane

Gastrit Gaz Yapar Mı?

Mide kaynaklı bir rahatsızlık olan gastrit karının üst kısmında ağrı, geğirme, gaz, ekşime, yanma, bulantı ve kusmaya neden olur. Özellikle yemek yedikten sonra geğirme ve gaz hissi çok fazla olmaktadır.

Gastrit Mide Duvarında Kalınlaşma Yapar Mı?

Gastritin bazı farklı türleri olduğunu yukarıda söylemiştik. Bu türlerden biri olan süpüratif gastrit rahatsızlığı mide duvarında kalınlaşma yapar. Bununla beraber mukozada kanama ile beraber koyu kırmızı görünüme neden olur.

Gastriti Olanlar Sabah Kahvaltıda Ne Yemeli?

Gastrit hastalığında beslenmenin önemi çok büyüktür. Yanlış beslenme durumunda karın ve midede ciddi rahatsızlıklar meydana gelmektedir. Bu nedenle gastriti olanlar sabah kahvaltıda ne yemeli bilmelidir. Günün il öğünü olan sabah kahvaltısı çok önemlidir. Gastrit ağrılarını azaltmak için sabahları kahvaltıda açık çay, lor peyniri, haşlanmış yumurta ve tam buğday ekmeği önerilmektedir.

Kronik Gastriti Olanlar Ne Yememeli?

Ne yenilmesi gerektiği kadar gastriti olanlar ne yememeli konusu da çok önemlidir. Gastrit riskini artıran, var olan gastritin şiddetini artıran ve yenilmemesi önerilen besinler şu şekilde sıralanabilir:

  • Kızartmalar
  • Kafeinli içecekler
  • Çok soğuk ve çok sıcak içecekler
  • Greyfurt
  • Portakal
  • Turşu
  • Ekşi krema
  • Baharatlar

Gastriti Olanlar Maden Suyu İçebilir Mi?

Gastriti olan kişiler, midelerinde meydana gelen yanma ve ağrıyı azaltmak için önerilen besinleri ve içecekleri tüketmeye özen gösterirler. Mide hazımsızlığında ilk olarak akla gelen maden suyu, gastrit hastalarına önerilen içeceklerden biridir.

Canan Karatay Gastrit Tedavisi

Söylemleri ile dikkatleri her zaman üzerine çekmeyi başaran Canan Karatay gastrit tedavisi bilgileri ile ilgi görmüştür. Canan Karatay gastrit hastalarına gastrit diyeti yapmalarını önermektedir. Bu diyete göre sabahları sağlıklı bir kahvaltı yapılmalıdır. Daha sonraki öğünlerde ise fazla yağlı olmayan sağlıklı besinler tüketilmelidir. Bu diyette ara öğünlerde yarım su bardağına eklenmiş bir ceviz önerilmektedir.

Gastrite Ne İyi Gelir İbrahim Saraçoğlu

Önemli bilgileri ile birçok kişinin beğenisini kazanan ünlü kimyager İbrahim Saraçoğlu, gastrit hastalarının brokoli tüketmelerini önermiştir. Brokoli sayesinde gastrite neden olan bakteri ortadan kaybolmaktadır. Ayrıca midede ve yemek borusunda yanma hissedenlere bir kahve fincanı süt içmelerini tavsiye etmiştir. Süt mide yanmasına ve ağrısına iyi gelerek kişiyi rahatlatmaktadır. İbrahim Saraçoğlu’nun önerileri ile gastrit şikayetlerinizi azaltabilirsiniz.

Gastrit Problemine Doğal Öneriler

Kiraz sapı çayına dikkat! Karaciğer yetmezliğine neden olabilir!

Vücutta ödem problemi oluştuğu zaman el ve ayaklarda şişlik oluşmasının yanı sıra 1-2 kilo alıp verme gibi sağlık sorunları görülebilir. Özellikle yaz mevsiminin sıcak günlerinde vücudun çok fazla su ve tuz tuttuğuna değinen Prof. Dr. Terekeci, “İnsan sağlığını ciddi şekilde tehdit eden karışımlara karşı vatandaşlarımız çok dikkatli olmalıdır. Vücudun su tutmasından dolayı oluşan şişlik doğal yollarla giderilmeye çalışılmalıdır.” ifadelerine yer verdi.

Sıcak Havalar Cilde Yakın Damarları Genişletiyor

Yaz mevsiminde hava sıcaklıkları arttığından dolayı cilde yakın damarların genişlediğini kaydeden Prof. Dr. Terekeci, “Bu durumda ödem artışıyla birlikte ciltte gerilme gibi sağlık problemlerinin görülmesine neden olmaktadır. İnsan vücudundaki su akışı bir döngü gibi sürekli tekrarlamaktadır. Bazı durumlarda ise vücut daha fazla su tutmaktadır.

Vücutta fazla su tutulumunun en fazla görülen nedenleri arasında alt bacakta yer alan damarlarda görülen bozukluklar, kalp ve böbrek rahatsızlıkları, hareketsiz yaşam tarzı, tuzun aşırı tüketilmesi, iş yerlerinde çalışırken çok fazla oturulması ve hamilelik yer almaktadır. Bacakların, ayak ve ayak bileğinin şişmesi ve gerilmesi, eklemleri hareket ettirirken zorluk çekilmesi ve ara sıra görülen kızarıklıklar en sık rastlanan ödem belirtilerindendir. Ayrıca ödem yüzde, kollarda ve göz kapaklarında da görülebilir. Bazı sağlık problemlerinde ise iç organlarda dahil olmak üzere bütün vücutta ödem oluşabilir.” diye konuştu.

Aşırı Tuz İçeren Gıdalardan Kesinlikle Kaçınılmalı

İçeriğinde aşırı tuz barındıran besinlerin yanı sıra tuz tüketiminden de uzak durulması gerektiğinin sağlık açısından önemine dikkat çeken Prof. Dr. Terekeci, İyotlu deniz tuzunun yanı sıra kaya tuzu da sodyum içermesi nedeniyle vücutta fazla su tutulumuna neden olmaktadır. Turşu türleri, jambon, salam fazla tuz barındıran zeytinler vücutta ödem oluşturmaktadır. Hareketsiz kalındığı zamanlarda da vücutta kan dolaşımı azaldığından doku aralıkları ile cilt altında fazla su birikmektedir. Bu nedenle de hareketsiz kalmamak için her iki saatte bir hareket edilmelidir.

Özellikle oturarak çalışan kişiler, iş yerlerinde 10 dakikalık egzersiz veya yürüyüş yapmayı ihmal etmemelidir. Bacaklarda ödem oluştuğu zaman ara sıra bacakları yukarıya doğru kaldırmak ödem oluşumunu engellemektedir. Bunun için iki yastıkla 15-30 dakikalık kürler halinde bacaklar yukarıya kaldırılabilir. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar neticesinde her gün 2 defa bacaklara 20’şer dakika masaj yapılması halinde ödemin tamamen kaybolduğu tespit edildi.” şeklinde konuştu.

Doğal ve Basit Formüllere Dikkat Edilmeli

Ödemi doğal ve basit yollardan çözen formüller hakkında da vatandaşları uyaran Prof. Dr. Terekeci, “Bazı karışımlar var ki hayatı tehdit etmektedir. Bu karışımlar içerisinde en tehlikelisi maydanoz kürüdür. Maydanoz kürü hazırlamak için 1 bardak kaynamış suya çeyrek su bardağı maydanoz kıyıldıktan sonra süzülmesi için 5 dakika bekletilmeli ve sonrada direkt içilmelidir. Bu karışımın günlük 2 kez içilmesi yeterlidir. İlk karışımın sabahın erken saatlerinde içilmesi sağlığa daha faydalıdır. Maydanozun besin destek ürünü olarak da kullanılması mümkündür.

Karahindiba bitkisinin en önemli özelliği etkili bir idrar söktürücü olmasıdır. Uçucu yağlar arasında yer alan greyfurt rezene gibi etkisi vardır. Bu yağların çayın içerisine damlatılarak tüketilmesi mümkün olduğu gibi masaj yağı olarak da kullanılmaktadır. Birçok bilimsel araştırma ile sağlığa olan faydaları ispatlanmıştır.

Şahsen yoğun bakım ünitesinde de uzman doktor olarak görev yapmaktayım. Yoğun bakım ünitelerinde kiraz sapı çayı tüketiminden kaynaklanan iki hastayı yakından takip ettim. Kiraz sapı çayı bilinçsiz tüketildiği takdirde karaciğerde toksik etkiye neden olabildiği gibi kanda pıhtılaşmaya da neden olabilmektedir. Kiraz sapı çayının bilinçsizce tüketiminden kesinlikle kaçınılmalıdır. Aşırı miktarda kiraz sapının sıcak suda kaynatılması bilinçsiz tüketime en iyi örnektir. Kirazlar ilaçlandığından dolayı çok iyi yıkanmadığı takdirde kendi yan etkilerine bir de tarım ilaçlarının yan etkisi eklenmektedir.

Ödem probleminin süreklilik arz etmesi halinde vücuttaki doku bütünlüğü bozulmaktadır. Ödemle birlikte enfeksiyonda görülürse yara oluşumu ve bu oluşumun ilerlemesi çok rahat olacaktır. Ödem probleminin en iyi tedavi yöntemi hareketli yaşam tarzıdır. Gün içerisinde hareket halinde olunması suyun vücudun belli bölgelerinde toplanmasını engelleyeceği gibi bütün vücutta suyun dengede olmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle gün içerisinde hareket edilmesi kesinlikle ihmal edilmemelidir.” değerlendirmesinde bulundu.  

Kronik hastalar aile hekimliklerinde düzenli takip edilecek

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ile Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ortak çalışma sayesinde kronik hastaların tarama ve izlemlerinin ayrıntılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için geliştirildikten sonra 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle uygulanmasına başlanan Hastalık Yönetim Platformu (HYP), 1 Temmuz tarihinden itibaren de bütün aile sağlığı merkezlerinde uygulanmaya başlandı.

HYP sistemi sayesinde obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları olanların risk değerlendirmesinin yanı sıra takibi de aile hekimleri tarafından yapılacak.

Aile hekimleri tarafından hastalara yönelik yapılan tedavi planı ve tavsiyeler sisteme kaydedilecek. Hastaların tedavi planı ile düzenlenen hedefe ulaşıp ulaşmadığı takibi de sisteme kaydedilen bu bilgiler ile yapılacak.

Hastaların Tüm Verileri Takip Edilecek, Risk Etkenleri Tam Değerlendirilecek

HYP ile birlikte kronik hasta takibinin daha rahat ve detaylı olarak gerçekleştirilebileceğine değinen Ekin Çamlık Aile Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Yücel Vurmaz, “Kronik hastaların takibinin düzenli yapılması çok önemlidir. HYP sistemi sayesinde kronik hastalığın seyri ve bu hastalığa dair risk faktörleri daha iyi değerlendirilebileceği gibi herhangi bir sıkıntı yaşandığı zamanda hastaların yönlendirmesi hızlı bir şekilde yapılabilecektir. İkinci basamak sağlık kuruluşlarına hastalar tarafından müracaat edildiği zaman hastanın o ana kadar ki bütün verileri takip edilmiş ve hastalığa dair risk faktörleri tam manasıyla değerlendirilmiş olarak uzman hekimin önünde olacaktır.” dedi.

HYP’nin Topluma Yansıması Pozitif Olacak

HYP sistemi ile takibi gerçekleşecek kronik hastaların muayene sıklıklarına dairde önemli bilgiler paylaşan Dr. Vurmaz, “Obezite ve hipertansiyon gibi kronik hastalar yılda 1 defa takip edilirken, kardiyovasküler ve diyabet hastalarının takibi ise risk faktörleri değerlendirildikten sonra belirlenecek tedavi programına göre yapılacaktır.

Bulaşıcı özelliği bulunmayan kronik hastalıkların takibinin HYP sistemi sayesinde daha ciddi bir şekilde yapılmasının topluma yansıması kesinlikle pozitif olacaktır. Kalp krizi ve diyabet kaynaklı risk faktörlerinin azalmasındaki etkisi ise çok önemli olacaktır. Bu sistem sayesinde hastaların ömrü uzayacağı gibi toplum sağlığına da çok ciddi katkı sağlayacaktır.” ifadelerine yer verdi.

Hedef 70 Yaş Altı Ölümlerin Yüzde 25 Azalması

Sağlık Bakanlığı tarafından dünya genelinde en fazla ölüme ve engellilik durumuna neden olan kanser, diyabet, kalp ve damar gibi hastalıklardan kaynaklanan 70 yaş altı ölüm oranlarının 2025 yılına kadar yüzde 25 gibi ciddi bir oranda azaltılması hedeflenmektedir.

HYP yazılımı sayesinde aile hekimlerinin bu tür kronik hastalıklara dair tarama ve izlemlerinin geliştirilmesiyle birlikte kronik hastalığı bulunanların yaşadığı sağlık problemlerinin en aza indirilmesi sağlanarak yaşam kalitelerinin yükseltilmesi hedeflenmektedir. Belirlenen hedeflere ulaşılabilmesi için HYP yazılımı ülke genelinde aile hekimleri tarafından kullanılmaktadır.  

Boğaz reflüsü belirtileri neler, kansere dönüşür mü?

Soğuk algınlığınız olmamasına veya kendinizi hasta hissetmemenize rağmen geçmeyen öksürüğünüz, boğazınızda gıdıklanma, kaşıntı veya hırıltılı bir sesiniz oldu mu? Aşırı mukus sebebiyle boğazınızı sık sık temizleme ihtiyacı duydunuz mu? Tüm bunlar boğaz reflüsü rahatsızlığınızın olabileceğine işaret ediyor.

Boğaz Reflüsü Nedir?

Mide rahatsızlıkları içinde en sık rastlanan ise mide reflüsü ile boğaz reflüsüdür. Larengofarengeal Reflü (LFR) boğaz reflüsünün Tıp dilindeki ismidir. Mide reflüsü midede oluşun ekşime hissi ile kendisini gösterirken, Boğraz reflüsü ise boğazda verdiği bazı şikâyetler ile ortaya çıkıyor. Mide reflüsünde görülen şikâyetler arasında mide yanması, mide ekşimesi ve göğüste ağrı olurken boğaz reflüsünde bu şikâyetlerin hiç birisi görülmez. Bu sebeple zor teşhis edilen boğaz reflüsü halk arasında sessiz reflü olarak da adlandırılır.

Boğaz reflüsü mide asidinin yemek borusundan yukarıya doğru çıkarak boğazda verdiği tahriş sonucunda oluşan boğaz gıcık, ses kısılması ile gündeme gelir. Teşhis edilmesi ne kadar zor olsa da boğaz reflüsü beslenme kontrolleri ve hekimlerin verdiği ilaçlar ile tedavi edilebilir.

Boğaz Reflüsü Neden Olur?

Boğaz reflüsü en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birisidir. Boğaz reflüsüne neden olan mide asidinin yemek borusunun üst kısımlarına kadar yükselmesidir. Mide asidinin gırtlakta birikmesi boğazı tahriş eder ve boğazda şiddetli gıcık hissi oluşturur.

Boğaz reflüsü, boğazda hissettirdiği ses kısıklığı gibi şikâyetler ile göstermeye başlar ve bu şikâyetlerin hiç ardı arkası kesilmediği gibi her geçen günde sürekli artarak hastanın yaşam kalitesini etkilemeye başlar. Boğaz reflüsü şikâyeti olan kişiler toplum arasında girmekten çekinir hatta toplum içinde konuşmaktan kaçınırlar. Bunun sebebi boğaz reflüsünün gırtlağa kadar yükselen ve baskı yapan mide asidinin verdiği şikâyetlerdir.

Boğaz Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Boğaz reflüsü belirtileri nelerdir? dediğimizde mide reflüsünden çok daha farklı reaksiyonlar gösteren boğaz reflüsü sadece gırtlak ve boğaz içi rahatsızlıkları ile kendini gösteriyor.

Boğaz reflüsü belirtileri arasında görülen şikâyetlerden bazıları şunlardır:

  • Kısa kısa öksürük hissi,
  • Ses kısılması ve ses tonu değişikliği yaşanması,
  • Nefes alıp verme zorluğu hissi,
  • Hırıltılı nefes alma,
  • Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı duyma,
  • Sık sık yutkunma ihtiyacı ve boğazda takılma hissetmesi,
  • Geniz akıntısı olması,
  • Gırtlakta düğüm hissetme.

Boğaz reflüsü, teşhis edilmesi yukarda saydığımız şikâyetler ile ortaya çıkarak mide reflüsünden ayrılıyor.

Boğaz Reflüsü Nelere Sebep Olur?

Mide asidinin boğazda verdiği rahatsızlıkları gören hastaların bir an önce bir hekime başvurması gerekir. Tedavi edilmeyen boğaz reflüsü ileride şu hastalıklara sebep olabiliyor:

  • Kalıcı bir boğaz ağrısı
  • Kronik öksürük
  • Kronik rinit, sinüzit, franjit, lanerjit
  • Ses tellerinde şişme
  • Boğazda kitle oluşumu
  • Uykuda tıkanma hissi
  • Ani bebek ölümleri
  • Gırtlak kanseri
  • Dental problemler
  • Astım ve solum yolları sorunları
  • Kronik olarak sık sık büyük tuvalet ihtiyacına çıkılması durumu

Ayrıca tedavi edilmeyen boğaz reflüsü orta kulak iltihabına, orta kulakta sıvı birikimine ve sürekli olan geniz akıntısına neden olabiliyor.

Reflü Kansere Dönüşür Mü?

Reflü kansere dönüşür mü? sorusu en korkulan ve en çok merak edilen sorulardan birisidir. Mide asidinin yemek borusuna kaçmasıyla boğaza verdi basınç boğaz reflüsü adını alan bir sağlık problemidir.

Yani tıp dili ile gastroözofagial reflü  (GÖRH) halk arasında yaygın olarak görülen ve mide rahatsızlığıdır. Maalesef uzun süre görmezlikten gelinen ve tedavi edilmeyen reflü kansere yol açabilir.

Boğaz Reflüsü Nasıl Geçer?

Boğaz reflüsü nasıl geçer? Boğaz reflüsü, mideden boğaza yükselen asit sonucunda meydana gelen rahatsızlıkların genel adıdır. Boğazda takılma hissi, gıcık ve ses kısılması gibi rahatsızlıkları olan kişilerin gastroentoloji uzmanına görünmeleri tavsiye ediliyor. Çeşitli beslenme diyetleri ve hekimlerin verdiği ilaçlar ile kontrol altına alınabilen boğaz reflüsü ihmal edilmemsi gereken bir sağlık problemidir.

Boğaz reflüsü tanısı konulan hastalar doktorun verdiği ilaçları düzenli bir şekilde kullanmasının yanı sıra şunlarda boğaz reflüsünü geçirebilir:

  • Vücudu ideal kiloda tutmak,
  • Sağlığa zararlı (sigara kullanımı ve alkol kullanımı) alışkanlıkları bırakmak,
  • Doktor önermedikçe aspirin ve benzeri ilaçları kullanmamak,
  • Asitli içeceklerden uzak durmak,
  • Aşırı kafein tüketiminden sakınmak,
  • Yatış pozisyonunda başın vücuttan daha yüksekte olmasında dikkat etmek.

Gaviscon Boğaz Reflüsüne İyi Gelir Mi?

Gaviscon Boğaz Reflüsüne İyi Gelir Mi? Sorusuna cevap vermeden önce Gaviscon nedir? Gaviscon Ne işe yarar? Sorularına değinmek gerekiyor.

  • Gaviscon nedir? Gaviicon hekimler tarafından boğaz reflüsü ve ya mide reflüsü tanısı konulan hastalara reçete ile verilen bir ilaçtır.
  • Gaviscon Ne işe yarar? İçerdiği sodyum ve karbonat ile mideden boğaza kadar yükselen asidin basıncını ve boğazda oluşan semptomları giderir.

Gaviscon Boğaz Reflüsüne İyi Gelir. Ancak bu ilaç doktorlar tarafından reçete edilerek kullanılıyor. Haricen Gaviscon kullanılması sakıncalı olabilir.

Boğaz Reflüsüne Evde Ne İyi Gelir?

Boğaz Reflüsüne Evde Ne İyi Gelir? Sorusu sıkça karşılaştığımız sorulardan birisidir. Boğazda verdiği bazı sıkıntılar ile yaşam kalitesini düşüren boğaz refülüsü için evde yapabileceğimiz yöntemlerden bazıları şunlardır:

  • Düzenli olarak sebze (brokoli, patates, kuşkonmaz, salatalık, yeşilbiber gibi sebzeler) tüketerek beslenmek,
  • Hazmı kolaylaştıran kimyon, kekik, zencefil, zerdeçal gibi baharatları kullanmak boğaz reflüsüne iyi gelir.

Boğaz Reflüsü Bitkisel Tedavisi İbrahim Saraçoğlu

Ünlü kimyager Prof. Dr İbrahim Saraçoğlu boğaz reflüsü bitkisel vedavisi için önerdiği tedavi yöntemlerinden bazıları şunlardır:

  • Boğaz reflüsü için Saraçoğlu birkaç yudum (30ml) soğuk yağsız ve kaymaksız süt içilmesini öneriyor.
  • Boğaz reflüsünden kurtulmak için üç ay düzenli olarak günde bir adet havuç suyu içilmesini öneriyor.
  • Ünlü kimyager, dengeli beslenerek yeşil renkli sebzelerin tüketilmesini tavsiye ediyor.
  • Boğaz reflüsünün şikâyetlerini azaltmak için sakız çiğnemenin iyi geldiğini de ünlü kimyager destekliyor.
  • Günde en fazla iki fincan papatya çayı tüketmenin de boğaz reflüsüne iyi geldiğini söylüyor.
  • İbrahim Saraçoğlu karnabahar tüketmenin boğaz reflüsü için mucizevî etkisi olduğunu söylüyor.
  • Saraçoğlu Aynısafa bitkisi diğer bir adı ile portakal çiçeği, günde bir defa yemeklerden sonra, bir bardak suya bir tatlı kaşığı aynı safa bitkisi eklenerek kaynatılıp, ılık olarak içilirse boğaz reflüsü yok eder diyor.
  • Saraçoğlu’nun en önemli uyarıları arasında, brokoli tüketmenin boğaz reflüsünün neden olduğu gırtlak kanserini önlediği bulunuyor.
  • Saraçoğlu, yemeklerden önce bir yemek kaşığı Süpürge tohumu havanda dövülerek yenilirse boğaz reflüsüne iyi geldiğin söylüyor.
  • Saraçoğlu, yemeklerden sonra bir fincan limon melisa çayını içmek boğaz reflüsüne iyi geldiğini söylüyor.
  • Ünlü kimyager fermente olmuş (yoğurt, boza, besinlerin reflüye iyi geldiğini söylüyor.

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu boğaz reflüsü olanlara şunları öneriyor;

  • Karpuz tüketimini azaltın
  • Domates tüketimini azaltın
  • Fazla süt tüketimini azaltın
  • Aşırı acı tüketmeyin
  • Baharat tüketmeyin
  • Sarımsak ve soğanı çiğ olarak tüketmeyin
  • Sigara ve alkolden uzak durun.

Saraçoğlu, yaptığı açıklamalarda boğaz reflüsü tanısı almış  hastaların, öncelikle doktorunun verdiği ilaçlara düzenli olarak devam etmeleri gerektiğini söylüyor. Aksi takdirde bitkisel kürlerin boğaz reflüsünde etkisinin olamayacağının dikkatini çekmek için altını çiziyor.

Boğaz Reflüsüne 3 Etkili Önlem

Burun tıkanıklığına 25 saniyede çözüm!

Burun tıkanıklığına 25 saniyede çözüm sağlayan uygulama ile yılın hangi döneminde olursa olsun, soğuk algınlığı, alerji ve hatta bazı kronik rahatsızlıklardan kaynaklanan burun tıkanıklığınızı 25 saniye gibi kısa bir sürede gidereceksiniz.

Burun tıkanıklığı, soğuğun karakteristik semptomlarından biridir ve çoğu insan için son derece can sıkıcı ve rahatsız edici bir durumdur. İçlerinde biriken mukus sebebiyle burun deliklerinden yeterince nefes alamamak, gündelik yaşamı olumsuz etkiler bu nedenle burnu hızla boşaltmaya yardımcı olan burun spreyleri icat edilmiştir, ancak bu ürünlerin çoğu uzmanlar tarafından önerilmemektedir. Çünkü bu burun spreyleri uzun vadede zararlı olabilmektedirler.

Burun Tıkanıklığına Ne Sebep Olur?

Tıkalı burnunuzun çok kalın mukusun sonucu olduğunu düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, burun tıkanıklığı genellikle burnunuzu kaplayan dokuların şişmesi nedeniyle oluşur.

Bu şişme, vücuda giren virüsle savaşmak için bağışıklık tepkisi hücrelerini buruna almak için burun dokularınızdaki kan damarları genişlediğinde olur.

Burun tıkanıklığı nedenleri şunlardır:

Bir virüs. Soğuk algınlığına veya gribe neden olan virüsler genellikle vücuda doğrudan burnunuzdan girer. Bir kez orada, burun duvarınızın astarında çoğalmaya başlarlar. Vücudun enfeksiyona tepkisi, burun tıkanıklığına neden olan iltihaplanmaya yol açar.
Alerjiler. Bazı alerjileriniz varsa, burnunuzun sıklıkla tıkalı olduğunu görebilirsiniz. Toz, polen ve evcil hayvan tüyü gibi bazı tetikleyiciler, burun dokularınızın şişmesine ve burun tıkanıklığına neden olan alerjik bir tepkiye neden olabilir.

  • Sinüs enfeksiyonu
  • Kuru hava
  • Genişlemiş adenoidler
  • Hormonal değişiklikler
  • Dekonjestan burun spreyi aşırı kullanımı
  • Septum eğriliği
  • Buruna kaçan yabancı cisim
  • Yüksek tansiyon ilacı gibi ilaçlar
  • Burun polipleri
  • Alerjik olmayan rinit
  • Mesleki astım
  • Kirlilik
  • Gebelik
  • Stres
  • Tiroid bozuklukları
  • Tütün dumanı

Burun Tıkanıklığı Ne Kadar Sürer?

Burun tıkanıklığınız soğuk algınlığı veya gripten kaynaklanıyorsa, muhtemelen soğuk algınlığınız veya gribiniz kadar (beş ila 10 gün arasında) veya daha uzun sürecektir. Burun tıkanıklığınız alerjiden kaynaklanıyorsa, o alerjene maruz kalmanıza bağlı olarak daha uzun sürebilir.

Tıkalı Burun Nasıl Açılır Evde?

Evde tedavi, daha fazla tahrişi önlemek için burun deliklerinizi ve sinüslerinizi nemli tutmaya odaklanmalıdır. İşte burun deliklerinizi nemli tutmanın bazı yolları:

Nemlendirici veya buharlaştırıcı kullanın. Nemli bir ortam oluşturmak, burnunuzun kurumasını ve tıkanmasını önleyebilir. Ayrıca sıcak bir duş alabilir veya burnunuzdaki mukusu gevşetmek için başınızı örten bir sıcak su kabına yüzünüzü koyabilirsiniz.

Bol sıvı tüketin. Mukusunuzu ince tutmak ve bağışıklık sisteminizi desteklemek için bol sıvıya ihtiyacınız vardır. Dehidrasyonu kötüleştirebilecekleri için alkol, kahve veya soda gibi kafeinli içeceklerden uzak durun.

Burun Tıkanıklığı 25 Saniyede Nasıl Açılır?

Burun tıkanıklığına 25 saniyede çözüm sağlayacak iki uygulama ile kısa sürede burun delikleriniz açılacak ve rahat bir nefes alacaksınız.

Burun tıkanıklığına 25 saniyede çözüm
Burun tıkanıklığına 25 saniyede çözüm

1- Basınç uygulayın.

Bu yöntem, burun deliklerini temizlemek için burun kemiğinin hareket ettirilmesine dayanır. Yapmanız gereken ilk şey, dilinizin ucunu ağzınızın tavanına yerleştirip bir saniye bastırmaktır, hemen bir saniye de işaret ve orta parmaklarınızla alnınıza bastırmanız gerekecektir. Son olarak bir saniye rahatlayın ve işlemi on kez tekrarlayın, bu burun tıkanıklığından kurtulmanıza yardımcı olacaktır.

Burun Tıkanıklığı 25 Saniyede Nasıl Açılır?
Burun Tıkanıklığı 25 Saniyede Nasıl Açılır?

2- Nefesinizi tutun!

Bu yöntem, nefesinizi tutmaya başlarsanız, beyninizin yeterince hava almadığınızı fark edeceği ve vücudunuza otomatik olarak burun deliklerinizi açmasını ve böylece havanın bu kanalda dolaşmasını emredeceği fikrine dayanır.

Bu tekniği uygulamak için başınızı arkaya koymalısınız, başparmağınız ve işaret parmağınız yardımıyla burun deliklerinizi kapatın, aynı zamanda nefesinizi tutmaya başlayın, birkaç saniye içinde burun deliklerinizin açıldığını hissedeceksiniz.

Ne Zaman Doktora Görünmelisiniz?

Bazen, özellikle semptomlarınız başka bir sağlık durumundan kaynaklanıyorsa, ev ilaçları tıkanıklığı gidermek için yeterli değildir. Bu durumda, özellikle durumunuz ağrılıysa ve günlük aktivitelerinizi etkiliyorsa tıbbi tedaviye ihtiyaç duyulabilir.

Aşağıdakilerden herhangi birini yaşadıysanız, hemen bir Kulak Burun Boğaz uzmanına görünün:

  • 10 günden uzun süren tıkanıklık,
  • 3 günden fazla süren yüksek ateşin eşlik ettiği tıkanıklık
  • Sinüs ağrısı ve ateş ile birlikte yeşil burun akıntısı,
  • Zayıflamış bir bağışıklık sistemi, astım veya amfizem

Ayrıca yakın zamanda kafa travması geçirdiyseniz ve şu anda kanlı burun akıntısı veya sürekli berrak akıntı akıntınız varsa hemen doktorunuzu görmelisiniz .

Burun Tıkanıklığını 25 Saniyede Geçiren Yöntem

Multivitamin içeren Hayrix şurup ne işe yarar? Yan etkisi var mı?

Hayrix şurup; takviye edici gıda olarak kullanılan ve bileşenlerinde hibiscus olarak isimlendirilen bir multivitamindir. Herhangi bir hastalığı iyileştirmek için kullanılmaz.

Takviye Edici Gıda Hayrix Şurup Ne İşe Yarar?

Diyet sürecinde vitamin eksikliği yaşayanlar, takviye edici gıda hayrix şurup ne işe yarar sorusuna yanıt arar. Kilo verme sürecinde vitamin kaybı yaşayanlar multivitamin bakımından doyurucu olan Hayrix’den destek alır.

Hayrix şurubu sindirim problemi olanlar, hamileler ve yanlış beslenme alışkanlıkların neden olduğu olumsuz etkileri azaltmak isteyenler de kullanılır. İçeriğimizin devamında Hayrix vitamin ne işe yarar sorusu için derlediğimiz cevapları sırasıyla okuyabilirsiniz.

  • Hayrix vücut direncini korur ve enerji verir. Enerji depolayan ve güçlenen vücut çabuk yorulmaz.
  • Anne sütünü artırır.
  • Kolesterol problemlerini çözer.
  • Hipertansiyon sorunu olanların tansiyon değerlerini dengede tutar.
  • Kan basıncını düşürür.
  • Kandaki yağ ve şeker seviyesinin minimuma indirir
  • Rahim kasılmalarını azaltır.
  • Mide rahatsızlıklarını engeller.
  • Bağırsakları çalıştırır.
  • Vücutta direnen inatçı virüs ve bakterileri yok eder.

Hayrix Şurup Nasıl Kullanılır?

Hayrix şurup nasıl kullanılır diye merak edenler, ürünü satın aldıklarında içerisinde bulunan kullanma kılavuzunu dikkatli okumalıdır. Buna göre yetişkin kullanıcılar birer ölçek sabah ve akşam tok karnına içmelidir. Fakat on bir yaşın altındaki çocuklar (4–10 yaş) günde bir ölçek ve tok karnına kullanmalıdır.

Hayrix Şurubunun Yan Etkisi Var Mı?

Piyasadaki birçok multivitamin gıdaları gibi Hayrix şurubunun da yan etkileri vardır. Kimi insanda vücut vitamine direnç gösterebilir. Geçici olarak bulanık görme, mide bulantısı ve ishal başlıca şikâyetler arasındadır. Ancak yan etkilerinin birçoğu aşırı doz kullanımından kaynaklanır.

Hayrix Multivitamin 150 ML Şurup Fiyatı

Hayrix multivitamin 150 ml şurup fiyatı eczane ve diğer online mağazalarda farklılık gösterebilir. Güncel fiyatlar 60,85 lira ile 71,80 lira arasında değişiyor.

Hayrix Vitamin Kullanıcı Yorumları

  • Hayrix kullanmadan önce çok önyargılıydım. Fakat kullandıktan sonra tüm olumsuz düşüncelerim değişti. Artık kendimi daha enerjik hissediyorum.
  • Hayrix, diyet yaparken bana yardımcı olan takviye gıdadır kendisi.
  • Bu vitamin sayesinde tansiyon sorunum yok denecek kadar azaldı. Kullanım talimatına uygun olarak tüketilirse bir sorun oluşmayacağını düşünüyorum.
  • Hayrix vitamin kullanıcı yorumları için ben de deneyimimi eklemek isterim. Uzman hekimime danışarak kullanmaya başladım. Kendimi eskisinden daha sağlıklı ve güçlü hissediyorum. Sizlerin de uzman görüşü alarak kullanmanızı öneririm.

Dr. Hayri Gözlükgiller Boy Uzatan, Kilo Aldıran Karışım

Terramycin burun içine, kulağa, göze, vajinaya sürülür mü?

Çok uzun zamandır eczanelerde satılan Teramisin krem; vücutta meydana gelen kızarıklıklardan şişliklere kadar birçok soruna iyi gelmektedir. Kısa sürede etkisi gösteren bu krem yanık, yara, sivilce, iltihap gibi sorunlarla da baş etmektedir.

Terramycin (Teramisin) Krem Ne İşe Yarar?

Etken maddesi Polimiksin B sülfat ve Oksitetrasiklin hidroklorür olan Teramisin krem ne işe yarar sorusuna bu etken maddeleri ile cevap verir. İltihap ve çıban kremi olarak bilinen Teramisin kremin etkisi daha fazladır. Her türlü cilt sorununda kullanabilen Teramisin kremin faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Dudak çatlakları ve uçuklarda etkilidir.
  • Ciltteki iltihaplı yaraların tedavisinde etkilidir.
  • Ağız içerisinde çıkan Aft yaralarında etkilidir.
  • Çizik ve yaralanmalarda etkilidir.
  • Yanıklarda ve yanığa bağlı enfeksiyonlarda etkilidir.
  • Böcek, haşere ve arı sokmasında etkilidir.
  • Çatlak tedavisinde etkilidir.
  • Kulakta meydana gelen yaralarda etkilidir.
  • Çıbanların tedavisinde etkilidir.

Teramisin Merhem Neye İyi Gelir?

Sarı, yumuşak ve homojen bir krem olan Teramisin merhem neye iyi gelir öğrendikten sonra ilk fırsatta bu kremi satın alacaksınız. Antibiyotikler grubundan olan Teramisin merhem duyarlı organizmalar tarafından oluşan iltihaplı deri hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca lokal cilt enfeksiyonları ve yanıkların tedavisinde de etkilidir.

Teramisin sivilceler için de kullanılabilir. İltihaplı sivilcelere iyi gelen kremin yara, uçuk, çıban tedavilerinde de etkisi bilinmektedir. Vücutta herhangi bir nedenle oluşan yarada ciddi oranda enfeksiyon oluşmuşsa, doktorlar tarafından Teramisin merhem reçete edilmektedir.

Teramisin Sivilceye İyi Gelir Mi?

Toplumda hemen hemen sivilce sorunu yaşamayan kişi yoktur. Sivilcelerden kurtulmak isteyenler için Teramisin sivilceye iyi gelir mi sorusuna evet yanıtını vermek istiyoruz. Teramisin krem sivilce konusunda oldukça etkilidir. Krem sivilceli bölgeye sürüldükten sonra 24 saat içerisinde etkisini göstermektedir.

Teramisin Nerelere Sürülür?
Teramisin Nerelere Sürülür?

Teramisin Nerelere Sürülür?

Teramisin kremin etkileri bilinse de Teramisin krem nerelere sürülür tereddüt yaşanmaktadır. Teramisin kremi teraddüt etmeden sürebileceğiniz bölgeler şunlardır:

  • Sivilceler
  • Sivilce lekeleri
  • Çıban
  • Dudak uçuğu
  • Dudak içi yaraları
  • Arı sokması
  • İltihaplanmış açık yaralar
  • Deri enfeksiyonları

Terramycin Kaç Gün Kullanılır?

Teramisin kremin ne kadar süre ve dozda kullanılacağı ile ilgili doktorunuzun önerilerini dikkate almalısınız. Doktor tarafından doz önerisi yapılmadığı durumlarda günde 4-6 kez olmak üzere birkaç hafta teramisin krem kullanılabilir.

Terramcyin Burun İçine Sürülür Mü?

Terramcyin krem burun içine sürülür sorusuna düşünmeden evet cevabını verebiliriz. Ancak burun içerisinde çok derine gitmemesine dikkat edilmelidir. Burun içi yaralarda oldukça etkilidir.

Terramcyin Kulağa Sürülür Mü?

Terramcyin krem birçok yaranın tedavisinde etkilidir. Birçok kişide görülen kulak yarasında da Teramisin merhem kullanılabilir. Yani Teramisin kulağa sürülür.

Terramcyin Deri Merhemi Açık Yaraya Sürülür Mü?

Teramisin merhemin en çok bilinen faydası açık deri hastalıklarını tedavisidir. Deride oluşan iltihaplı yaralar, yanıklar ve iltihaplı tüm deri hastalıklarında Teramisin kullanılabilir. Ancak açık yaralara direkt olarak kullanılmamalıdır. Açık yaraların iyileşme sürecinde Teramisin kullanılabilir.

Terramycin Göz Merhemi Dudağa Sürülür Mü?

Göz merhemi olarak bilinen Terramcyin dudak yaralarında da etkilidir. Dudakta meydana gelen uçuk ve yaralar için Teramisin dudağa sürülebilir.

Terramcyin Deri Merhemi Göze Sürülür Mü?

Terramcyin deri merhemi göze sürülür mü sorusuna uzmanlar evet yanıtını vermektedir. Göz enfeksiyonlarında en çok kullanılan krem olan Teramisin göz çevresinde dikkatli olarak kullanılmaktadır. Kremin uç kısmının göze değmemesi gerekmektedir.

Terramcyin Vajinaya Sürülür Mü?

Genital bölgede görülen problemlerde kısa süreli Teramisin kullanılabilmektedir. Ancak merhemin vajina içine sürülmemesine dikkat edilmelidir.

Terramcyin Vajinal Mantara İyi Gelir Mi?

Mantar tedavisinde önerilen Terramcyin vajinal mantara iyi gelir mi sorusunu evet olarak yanıtlayalım. Ancak Teramisin merhem ilerlemiş olan mantar hastalıklarında kullanılmamaktadır. İlerleyen mantarların tedavisinde başka ilaçlar doktorlar tarafından önerilmektedir.

Terramcyin Nasıl Kullanılır?

  • Kremin sürüleceği yeri temizleyiniz.
  • Kremi hafif parmak dokunuşlarıyla iltihaplı ve sorunlu bölgeye uygulayın.
  • Uyguladığınız bölgeyi gazlı bezle kapatın.
  • Günde 2 defa uygulanmalıdır. Sorun ortadan kalkana kadar krem ​​kullanımına devam edilmelidir.

Etki süresi cilt probleminin boyutuna göre değişir.

Terramcyin Göz Merhemi Bebeklerde Kullanılır Mı?

Terramcyin göz merheminin 8 yaşın altındaki çocuklarda ve bebeklerde kullanılması önerilmez. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan bebeklerde Teramisin kremi asla kullanmayın.

Hamileyken, Emzirirken Terramcyin Kullanılır Mı?

Hamileyken Terramcyin kremin kullanılması üzerine kapsamlı çalışmalar yoktur. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır. Emzirme döneminde de yine doktor tavsiyesi ile hareket edilmelidir.

Uykusuzluğa kedi otu iyi gelir mi, faydaları neler?

Kedi otu sıvı veya kapsül formda tüketilebilir. Birçok faydası bulunan bu yağın köklerinden yapılan çay rahatlatıcı özelliğinden dolayı uyku düzensizliği için kullanılır. Kimi parfümün koku notalarında kedi otu esansı bulunur. Bunun için bitkinin çiçekleri damıtılır. Bu bitki çoğu aktarlardan kolaylıkla temin edilebilir.

Kedi Otu Nedir?

Bu bitki ülkemizde Erzurum, Van, Kars ve Ağrı bölgesinde yetişir. Kedi otu nedir diye merak edenler, sonbahar mevsiminde başlayan hasat döneminde yakından süreci izler. Kuzey Amerika, Asya ve Avrupa’da 250 çeşit kedi otu bitkisi görülür.

Kedi otu bitkisinin boyu ortalama 1 ila 1,5 metre civarındadır. Yaz mevsiminde pembe, mor ve beyaz çiçekleri açar. Toprak gibi kokan bitkinin bileşenlerinde antioksidan bulunur. Bu nedenle sakinleştiricidir.

Kedi Otu Neye İyi Gelir?
Kedi Otu Neye İyi Gelir?

Kedi Otu Neye İyi Gelir?

Kedi otu insanların hayatında yüzyıllardır var olan bir bitkidir. Peki, kedi otu neye iyi gelir, merak ediyor musunuz?

Uykusuzluk ve stres için kedi otu yağı;

Bu bitkinin kökünde bulunana antioksidanlar sakinleştiricidir. Bu nedenle huzursuzluk, stres ve uykusuzluk çekenler için şifa olur. Zihni ve ruhu dinlendirir. Uyku problemlerini kısa sürede çözer.

Tansiyonu kontrol altına alır;

Kan basıncı seviyesini dengede tutan kedi otu bu sayede tansiyonu da kontrol altına almış olur. Özellikle düşük tansiyon sorunu olanlara kedi otu çayı tavsiye edilir. Kan basıncı seviyesinde sıkıntı olanlar için bu bitkinin kullanım önerisi şudur: Banyo sırasında birkaç damla kedi otu yağı damlatılmış suyla durulanmak istenilen sonuca ulaştırır. Ayrıca avuç içinde ısıtılarak göğse de masaj yapılabilir.

Cilt problemlerini iyileştirir;

Kedi otu ciltte bulunan bakterileri yok ederek, derinlemesine temizler. Bunun yanı sıra çıban, irinli sivilceler, akne ve egzama gibi birçok cilt problemlerini iyileştirir. Böylelikle cilt eskisinden daha sağlıklı hale gelir ve pürüzsüz görünür. Antibakteriyel olmasından dolayı yara tedavisinde de kullanılır. Arı sokması, cilt morarması ve açık yaralar için bire birdir.

Anksiyete bozukluğu ve depresyon tedavisinde kullanılır;

Bitkinin oldukça sakinleştirici özelliği olduğuna defalarca vurgu yapan bitki bilimciler, depresyon ve anksiyete bozukluğu tedavisinde büyük destek olduğunu söyler. Kaygı ve duygu problemleri, özgüvensizlik, asabiyet, sürekli stresli olma hali gibi birçok olumsuz ruh halleri için enerji verici hormon salgısına yardım eder. Bu alternatif tedavi için banyo suyuna birkaç damla kedi otu yağı damlatmak yeterli olacaktır.

Doğal bir ağrı kesicidir;

Başta adet ağrısı olmak üzere tüm siyatik ağrılara iyi gelir. Vücut kaslarını gevşetir.

Kalp dostudur;

Kedi otu bitkisinin bileşenlerinde hesperidin adlı madde bulunur. Bu madde kalp krizi ve kalp çarpıntıları olasılığını en aza indirir. Kalp dostu olan kedi otu yüksek tansiyon hastalarına da şifa olur.

Kedi Otu Nasıl Kullanılır?

Kedi otu nasıl kullanılır diye merak edenler için üç yöntem paylaşacağız. Bu yöntemlerin neler olduğuna göz atalım.

Kedi otu çayı:

Birinci yöntem çay formudur. Genelde yatmadan 1 saat önce tüketilmesi önerilir.

Kedi otu kapsülü:

Gece uyumadan 1 saat önce ortalama 3 gram kurutulmuş kedi otu kapsülü tüketilir. (kedi otu kökü)

Kedi otu yağı:

Banyo sırasında durulama suyuna damlatılarak veya vücuda masaj yapılarak kullanılır. Bu vücudu dinlendirir ve dinç tutar.

Cilt bakım rutinlerinde kullanmak isteyenler bir bardak suyun içine 5 damla kedi otu yağı damlatarak, spreyli bir şişeye alarak tonik olarak kullanabilir. Ayrıca portakal yağı ile karıştırılarak, evin havasını değiştirmek ve rahat solunum için oda kokusu olarak kullanılanların sayısı hayli fazla.

Ayak masajı için kullanılır. Bir leğenin içine 2 litre su, birkaç damla kedi otu yağı, çay ağacı yağı ve 1 çorba kaşığı tuz atılır. Ayaklar yarım saat bu suda bekletilir. 10 dakikalık masajın ardından kurutulur.

Kedi Otu Çayı Nasıl Yapılır ve Faydaları Neler?

Kedi otu çayı nasıl yapılır ve faydaları neler diye merak edenler için öncelikle malzemeleri sıralayalım.

Malzemeler:

  • 2 bardak su
  • 1 yemek kaşığı bal
  • 2 çay kaşığı kedi otu kökü

Nasıl hazırlanır?

2 bardak suyun içine kedi otu kökünü ilave ederek, kaynatın. Yaklaşık yarım saat demlenmesini bekleyin. Kedi otu kökü çok acı olduğundan bal veya şeker ekleyerek tüketin.

Kedi otu çayının faydaları neler?

  • Sakinleştirir. Asabiyet ve benzeri olumsuz duygulardan uzaklaştırır.
  • Uykusuzluğa yardımcı olur.
  • Kalp çarpıntısı riskini düşürür.
  • Sindirimi kolaylaştırır.
  • Baş ve karın ağrısını dindirir.
  • Zihin açıcıdır.
  • Vücudu dinç tutar.

Kedi Otu Yağı Kedilerde Ne İşe Yarar?

Kedi otu yağı kedilerde ne işe yarar diye merak edenlerin izledikleri videolarda bitkinin kedilere uyarıcı etki yarattığını fark eder. Bu otun içerisinde bulunan nepetalakton maddesinden kaynaklanır. Nepetalakton dozunda kullanıldığı takdirde kedilere zarar vermez.

Kedi eğitiminde kullanılan bu bitki aynı zaman kedi nanesi olarak da bilinir. Kedi nanesi kediye koklatılarak agresif davranışları önlenmeye çalışılır. Bu durumda kedi daha uysal ve sevecen olur. Ancak etkisi en fazla 15 dakika sürer.

Kedi Otu Yağı Fiyatı Ne Kadar?

Kedi otu yağı hem aktarlardan hem de birçok online mağazalardan temin etmek mümkün. 10 ml kedi otu yağı fiyatı 12 lira ile 60 arasında değişiyor.

Kedi Otunun Yan Etkisi Var Mı?

Kedi otunun yan etkisi var mı sorusunun cevabını kişinin mevcut sağlık durumu ve kedi otunu ne kadar sıklıkla kullandığı belirler. Her ne kadar doğadan gelen bir şifa olsa da herkeste aynı etkiyi vermeyebilir. Yüksek miktarda kullanımlarda ise tam tersi etki yaratır. Örneğin; baş ağrısı, yorgunluk, sersemlik gibi yan etkiler gösterir. Ayrıca küçük çocuklar ve hamilelerin kedi otu kullanması tavsiye edilmez.

Kedi Otu Faydaları – İbrahim Saraçoğlu

Procto Glyvenol krem cilde, yüze, vajinaya sürülür mü?

Procto Glyvenol hücre zarında bulunan sinirlerin hem oluşumunu hem de iletimini engelleyen  ağrıyı azaltır. Lokal anestezik bir krem olan Procto Glyvenol genelde doktorlar tarafından tedavi amacıyla reçete edilmektedir. Beyaz renkli ve karakteristik kokuya sahip olan kremin tüm detaylarını sizlere aktarıyoruz.

Procto Glyvenol Nedir, Ne İçin Kullanılır?

30 gramlık tüp içerisinde satılan Procto Glyvenol nedir, ne için kullanılır konusu takipçilerimiz tarafından merak edilmektedir. Kremin etken maddelerinden yukarıda bahsettik. Kremdeki yardımcı maddeler stearik asit, saf su, sorbitol solüsyonu, propil paraben ve sorbitan stearattır. Procto Glyvenol’ün etken maddelerinden olan tribenosid sayesinde kan damarlarında oluşan iltihaplanma ve ağrı engellenir.

Bir diğer etken madde lidokain ise hemoroid yani basur nedeni ile oluşan acı, ağrı ve kaşıntıyı azaltır. Lokal anestezik bir krem grubunda yer alan Procto Glyvenol aşağıda sıralayacağımız şu durumlar için kullanılmaktadır:

  • Vasküler tonusunun düzenlenmesinde etkilidir.
  • Hemoroid nedeniyle oluşan kaşıntı, acı ve ağrıyı tedavi eder.
  • Hem iç hemoroid hem de dış hemoroid tedavisinde etkilidir.
  • Küçük kan damarlarında oluşan iltihaplanmayı ve ağrıyı giderir.
  • Damar şişliğinin tedavi edilmesinde etkilidir.

Procto Glyvenol Nasıl Kullanılır?

Procto Glyvenol nasıl kullanılır önemli bir konudur. Kullanım konusunda öncelikle doktorunuzun önerisini dikkate almalısınız. Doktorunuz gerekli dozu ve kullanım süresini hastalığınıza göre belirler. Doktor önerisi olmadığı durumlarda Procto Glyvenol rektal olarak uygulanır.

İç hemoroidlerin tedavisi için yanında bulunan kanülle uygulanmaktadır. Kanül Procto Glyvenol tüpe takılır. Kullanmaya başlamadan önce koruyucu kapak çıkarılır. Kullanımdan sonra ise kapak yerine geri takılır.

Procto Glyvenol Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Hemoroid tedavisinde kullanılan Procto Glyvenol kremin vajinaya sürülüp sürülemeyeceği merak konusudur. Hemen bu konuya açıklık getirelim. Procto Glyvenol kremin vajinaya sürülmesi önerilmemektedir.

Procto Glyvenol Krem Cilde Sürülür Mü?

Uzmanlar tarafından yapılan açıklamaya göre Procto Glyvenol kremin cilde sürülmemelidir. Bu krem genital bölge kullanımına uygundur.

Procto Glyvenol Krem Nereye Sürülür?
Procto Glyvenol Krem Nereye Sürülür?

Procto Glyvenol Krem Nereye Sürülür?

Procto Glyvenol krem nereye sürülür konusu oldukça önemlidir. Çünkü yanlış yerlerde kullanım istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Dış ve iç hemoroidlerin tedavisinde önerilen Procto Glyvenol rektal-anal bölgedeki kaşıntı, ağrı ve acı için sürülebilir.

Procto Glyvenol Krem Ne Zaman Etki Eder?

Lokal anestezik bir krem olan Procto Glyvenol sürüldüğü anda etki etmeye başlar. 20-30 dakika içerisinde de ağrıyı azaltmaya başlar. Sürüldükten sonra ortalama olarak 8-10 saat ağrıyı azaltır.

Procto Glyvenol Ne Kadar Süre Kullanılır?

Kısa sürede etkisini gösteren Procto Glyvenol ne kadar süre kullanılır diye merak edenler için herhangi bir süre olmadığını söyleyelim. Kortizon içermeyen Procto Glyvenol kremin herhangi bir yan etkisi de olmadığı için uzun süre kullanılabilir. Günde iki kez krem ilgili bölgeye sürülebilir.

Procto Glyvenol Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?

Procto Glyvenol kremin hamileliğin ilk 3 ayında kullanılması önerilmez. Hamileliğin 4.ayından sonra ise önerilen dozun aşılmaması şartıyla kullanılabilir.

Procto Glyvenol Krem Emzirirken Kullanılır Mı?

Procto Glyvenol kremi içerdiği etken maddeler sebebiyle emzirenlerde kullanımı doktor tavsiyesi ile olmaktadır.

  • Tribenosid etken maddesi sebebiyle lütfen riskleri ve faydaları hakkında doktorunuzla görüşün.
  • Lidokain etken maddesi sebebiyle lütfen riskleri ve faydaları hakkında doktorunuzla görüşün.

Procto Glyvenol Ne Zaman Kullanılmamalıdır?

Procto Glyvenol Kreme karşı aşırı duyarlılık bir kontrendikasyondur. Buna ek olarak, eğer aşağıdaki durumlardan birine sahipseniz Procto Glyvenol krem kullanmayın;

  • 12 yaşın altındaki çocuklar
  • Açık yaralar veya hasarlı alanlar

Procto Glyvenol Kremin Yan Etkileri Neler?

Her kremin yan etkisi olabileceği için Procto Glyvenol kremin yan etkileri neler bilinmesinde fayda vardır. İçeriğinde bulunan etken maddelerden herhangi birine karşı alerjisi olan kişilerde bazı yan etkiler görülebilir. Herhangi bir yan etki görüldüğü anda krem kullanımı durdurularak doktora danışılmalıdır. Procto Glyvenol kremin olası yan etkileri şunlardır:

  • Nefes almada güçlük
  • Yüz, boğaz, dil ve dudakta şişme
  • Ciltte yoğun kaşıntı
  • Düzensiz kalp atışları
  • Kaşıntı
  • Yanma
  • Kızarıklık

Procto Glyvenol Ne İçin Kullanılır?

Krauterhof selülit kremi sıkılaştırır mı, zayıflatır mı?

Beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak alınan kilolar yağa dönüştüğü zaman selülit kaçınılmaz oluyor. Spor, düzenli beslenme, kuru fırçalama ile beraber selülit kremi selülitle savaşınızda sizlere yardımcı olmaktadır. Cildi aktivite eden selülit kremleri engebeli görünüme son vererek vücudunuzu yaza hazırlar.

Hangi Selükit Kremi Daha İyi?

Piyasada birçok farklı markanın selülit kremi bulunmaktadır. Bu nedenle hangi seülit kremi daha iyi karar vermekte zorlanıyor olabilirsiniz. Yapılan araştırmalarda etkisi diğerlerine göre çok daha fazla olan selülit kremleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Anne Semonin Liposiss
  • Murad Firm and Tone Serum
  • Sisley Cellulinow İnstensive Anti – Cellulite Body Care
  • Elemis Cellutox Active
  • Krauterhof

Krauterhof Selülit Kremi Nasıl Kullanılır?

En etkili selülit kremlerinden biri olan Krauterhof selülit kremi nasıl kullanılır detaylı olarak öğrenilmelidir. Etken maddesi sayesinde portakal kabuğu görünümünü azaltan kremin kokusu çok hoştur. Cildinize tazelik ve ferahlık veren Krauterhof kremi akşamları selülit olan bölgeye masaj yaparak uygulayabilirsiniz. Uygulama sırasında ve sonrasında 15-30 dakika kadar ısınma hissi oluşması normaldir.

Krauterhof Selülit Kremi Günde Kaç Kez Kullanılır?

Yoğun selülit sorunu yaşayan kişilere önerilen Krauterhof selülit kremi oldukça etkilidir. Krauterhof selülit kreminden en iyi faydayı sağlamak için bu kremden önce Krauterhof Anti selülit serumun kullanılması önerilmektedir. 14 günlük kür halinde bu serum uygulandıktan sonra Krauterhof krem ile vücut bakımına günlük olarak devam edilebilir.

Krauterhof Selülit Kremi Ne Kadar Sürülür?

Her gün akşam saatlerinde sorunlu bölgenin genişliğine göre yetecek şekilde krem kullanılmalıdır. Krauterhof selülit kremi ne kadar sürülür sorusunun cevabı kişinin selülit oranına göre değişmektedir. Selülit oranı az ise az miktarda krem sürülmesi gerekirken, yoğun selülit durumlarında daha fazla krem kullanılabilir.

Krauterhof Selülit Kremi Sıkılaştırır Mı?
Krauterhof Selülit Kremi Sıkılaştırır Mı?

Krauterhof Selülit Kremi Sıkılaştırır Mı?

Selülitlerden kurtulurken sıkılaşmak isteyen kişiler Krauterhof selülit kremi sıkılaştırır merak etmektedirler. Krauterhof markasının özel olarak ürettiği selülit kreminin inceltici kompleks içermesi sıkılaşmaya yardımcı olur. Düzenli kullanım sonrasında selülitlerden kurtulurken sıkılaştığınızı da hissedeceksiniz.

Krauterhof Selülit Kremi Zayıflatır Mı?

Krauterhof selülit kremi selülit tedavisinde kullanılan etkili kremlerden biridir. Bu kremin direkt olarak zayıflatmak gibi bir etkisi yoktur. Ancak içeriğindeki etken madde sıkılaşmayı sağladığı için dolaylı yoldan zayıflatır denilebilir.

Krauterhof Selülit Kremi Göbeğe Uygulanır Mı?

Portakal kabuğu görünümü anlamına gelen selülit birçok kişinin korkulu rüyası olmaktadır. Çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşan bu görünümden Krauterhof selülit kremi sayesinde kurtulabilirsiniz. Bu kremi ayrıca göbeğinize de uygulayabilirsiniz.

Krauterhof Selülit Kremi Kullananların Yorumları

Krauterhof selülit kremi kullananların yorumları incelendiğinde kremden memnun kalanların sayısının çok fazla olduğu görülmektedir. Krauterhof krem ilk sürüldüğü zaman selülit olan bölgede ısınma etkisi yaratmaktadır. Bu hissi duyan kişiler sporla beraber kısa sürede selülitlerinden kurtulduklarını ve inceldiklerini söylemektedirler.

Doğal Selülit Kremi Yapımı Nasıldır?

Her ne olursa olsun doğallıktan vazgeçmeyenler için doğal selülit kremi yapımı nasıldır anlatacağız. Evde yapabileceğiniz bu doğal krem ile selülitlerinizden kurtulabileceksiniz. Cam bir kase içerisine Hindistan cevizi yağı ile balmumunu ekleyin. Benmari usulü ile bu karışımı eritin. Eriyen balmumu içerisine kalan yağları da ekledikten sonra selülit kreminiz artık hazır. Bu kremi 2 günde bir temiz cildinize uygulayabilirsiniz. Krem içerisindeki maddelere alerjisi olanların kremi uygulamadan önce doktora danışması gerekmektedir.

Selülit Azaltmak İçin Ev İlaçları

Selülit tedavisinde kullanılan birkaç popüler ev ilacı vardır, ancak bunların çoğu bilimsel kanıttan yoksundur. Bu ev ilaçları, yaşam tarzınızdaki ve egzersiz alışkanlıklarınızdaki iyileştirmelerle birlikte bir öz bakım rutininin parçası olarak kullanılabilir.

Egzersiz yapmak;

Egzersiz, selülitin daha az fark edilmesini sağlar ayrıca vücut yağını azaltmanıza yardımcı olabilir. Aerobik egzersizi ve kuvvet antrenmanını birleştiren bir egzersiz programı seçin. Bu, vücut yağını yakmanıza ve kaslarınızı güçlendirmenize ve tanımlamanıza yardımcı olacaktır. Daha kaslı bir vücut daha pürüzsüz ve daha sıkı görünecek ve hissedilecektir. Vücudunuzun selülite eğilimli bölgelerine odaklanan bir egzersiz rutini oluşturun .

Kuru fırçalama;

Bu tekniğin kan ve lenf akışını uyardığı, ölü deri hücrelerini çıkardığı ve yeni hücre büyümesini teşvik ettiği söylenir. Bu destekleyebilir detoksifikasyon ve sinir sistemini uyarırlar.

Kuru cildi beş dakikaya kadar nazikçe pürüzsüz hale getirmek için doğal bir bitki lifi veya vücut fırçası kullanın. Ayaklardan başlayabilir ve yukarı doğru hareket edebilirsiniz. Uzun sıvı darbeleri veya dairesel hareketler kullanın. Bu en iyi banyo veya duştan önce yapılır.

Kahve telvesi uygulamak;

Kahve telvesini pul pul dökmek için kullanmak, ölü hücreleri çıkarmanın, yeni hücre büyümesini teşvik etmenin ve cildi sıkılaştırmanın popüler bir yoludur. Kahve telvesini tek başına kullanabilir veya hindistancevizi yağı, zeytinyağı veya şekerle karıştırabilirsiniz. Etkilenen alanı birkaç dakika boyunca hafifçe ovalayın. Karışımı durulamadan önce 10 dakika cildinizde bırakmayı da deneyebilirsiniz.

Kahve telvesi şişkinliği azaltabilir, kan dolaşımını uyarabilir ve lenf akışını teşvik edebilir. Ancak, bu iddiaları destekleyecek bilimsel bir araştırma maalesef yok.

Elma sirkesi tüketmek;

Elma sirkesi tüketmek kilo vermeye yardımcı olabilir. Günde üç kez bir çorba kaşığı seyreltilmiş organik elma sirkesi için. Veya eşit miktarda elma sirkesi ve su karışımını cildinize uygulayın.

Selülitlerden Nasıl Kurtuldum?

Porselen makyaj ne kadar kalıcı, silinir mi, ne kadar dayanır?

Porselen makyaj cildin bütün kusurlarını kapatma garantisi veren ve kadınlarının tenini tıpkı porselen bebek haline getiren popüler bir makyaj türüdür. Kalıcı özelliği ile göz kamaştıran porselen makyaj özel malzemeler ve tekniklerle yapılmaktadır.

Porselen Makyaj Nedir?

Bir makyaj tekniği olan porselen makyaj nedir merak ediyor musunuz? Sizi daha fazla merakta bırakmıyoruz ve porselen makyajla ilgili tüm bildiklerimizi sizlere aktarıyoruz. Cildin kusursuz, pürüzsüz, aydınlık ve tek tonda görünmesini sağlayan tekniğe porselen makyaj denir.

Doğru makyaj malzemeleri alınarak evde yapılabilecek porselen makyajı genelde gelinler, özel günlerini kutlayacaklar ve özel davete katılacaklar tercih etmektedirler. Tüm cilt kusurlarını gizleyebilen porselen makyaj beceri ve dikkat istemektedir.

Normal Makyaj İle Porselen Makyaj Arasındaki Fark Nedir?
Normal Makyaj İle Porselen Makyaj Arasındaki Fark Nedir?

Normal Makyaj İle Porselen Makyaj Arasındaki Fark Nedir?

Güzel görünmeyi seven ve kusursuz bir görünüme sahip olmak isteyenlerin tercihi porselen makyajdır. Porselen makyaj bu kadar bilinmeden önce normal makyaj teknikleri uygulanıyordu. Ancak günümüzde normal makyaj ile porselen makyaj arasındaki fark nedir araştırılmaktadır. Porselen makyaj diğer makyaja göre daha kalıcıdır. Normal makyaj kısa sürede dağılırken porselen makyaj davet boyunca dağılmaz.

Porselen makyajda bozulma ve akma sorunu görülmez. Ancak normal makyajda sıcaklık derecesi arttığında dağılma kaçınılmazdır. Porselen makyaj profesyonel kişiler tarafından yapılırken normal makyajı herkes yapabilir.

Porselen Makyaj Nasıl Yapılır Evde?

Ufak tüyoları alarak porselen makyaj nasıl yapılır evde öğrenebilirsiniz. Makyaj yapmayı seven ve güzel görünmeye önem veren kadınlar için porselen makyajın yeri ayrıdır. Ancak pahalı olan porselen makyajı güzellik merkezlerinde yaptırmak yerine evde yapmayı tercih eden kişilerin sayısı bir hayli fazladır. Porselen makyajın nasıl yapıldığına başlamadan önce gerekli olan malzemeleri temin etmeniz gerekir. Bu malzemeler şunlardır:

  • Makyaj bazı
  • Fondöten
  • Bronzer
  • Aydınlatıcı
  • Pudra
  • Sir ağda
  • Kapatıcı
  • Ruj
  • Dudak kalemi

Ortalama olarak 42 saate kadar ciltte bozulmadan kalan porselen makyaj günlük hayatta tavsiye edilmez. Porselen makyaja başlamadan önce tüm yüzün temizlenmesi gerekir. Daha sonra sir ağda ve peeling işlemi uygulanır. Nemlendirici ile nemlendirilen yüze makyaj bazı sürülerek cilt pürüzsüz hale getirilir. Daha sonra fondöten sürülerek pudra ile sabitleme işlemi yapılır.

Göz altına kapatıcı uygulandıktan sonra göz farı sürülür. Doğal görünüme sahip takma kirpikler ile makyaja devam edilir. En son allık ve ruj sürülerek makyaj tamamlanır. Kullanılacak renk tonlarının birbirine yakın olması tavsiye edilir.

Porselen Makyajın Zararları Neler?

Cilt yüzeyindeki yanık, yara, sivilce ve leke gibi sorunların görünmemesi için tercih edilen porselen makyajın zararları neler bilinmelidir. Porselen makyaj günlük hayatta önerilmemektedir. Özel günlerde ve davetlerde tercih edilen porselen makyaj cildi kusursuz hale getirse de cilde bazı zararları da vardır.

Sürekli uygulanan porselen makyaj, zamanla cildin doğal görünümünü kaybetmesine neden olur. Ayrıca cilt tazeliğini yitirir. Yoğun kapatıcı kullanılan ciltte zamanla ağırlık nedeni ile gevşeme meydana gelmektedir. Çok uzun zaman ciltte kalan porselen makyaj gözenekleri kapatarak cildin nefes almasını engeller.

En İyi Porselen Makyaj Fondöteni Hangisi?

Porselen makyaja merak salanlar en iyi porselen makyaj fondöteni hangisi öğrenmek istemektedirler. Piyasada uzun süredir bulunan ve birçok kişi tarafından tercih edilen önemli fondötenler şunlardır:

  • Note BB Krem
  • 3.Nars All Day Luminous Weightless
  • Fenty Beauty Pro Filt’r

Porselen Makyaj Ne Kadar Kalıcı?

Kalıcılığı ile uzun süre bozulmadan duran porselen makyaj ile katıldığınız davetlerde gözleri üzerinizde toplayabilirsiniz. Porselen makyaj ortalama olarak 42 saat bozulmadan durmaktadır.

Porselen Makyaj Silinir Mi, Ne Kadar Dayanır?

Suya dayanıklı olan porselen makyaj nem, ter, sıcaklık ve su gibi etmenler nedeniyle silinmez. Özenle yapılan porselen makyaj 42 saate kadar dayanır.

Porselen Makyaj Nasıl Çıkar?

Makyajı yapmak kadar temizlemekte önemlidir. Özellikle kalıcılığı yüksek olan porselen makyajı temizlemek daha zordur. Normal ya da porselen makyaj olduğu fark etmeksizin yatmadan önce makyajların temizlenmesi cilt sağlığı için gereklidir. Porselen makyajı çıkarmak için temizleme özelliği çok yüksek olan temizleme sularını kullanabilirsiniz.

Porselen Makyaj Fiyatı Ne Kadar?

Porselen makyaj fiyatı ne kadar bazı faktörlere göre değişmektedir. Porselen makyajı yapan güzellik merkezine ve make-up artiste göre fiyat fark etmektedir. Ancak ortalama olarak porselen makyaj fiyatı 500-800 TL arasındadır.

Porselen Makyaj Öncesi Sonrası

Mide ülseri kansere dönüşür mü, ameliyatla geçer mi?

Mide ülseri gastrik ülser olarak da bilinir. Birçok kişiyi etkileyerek her gün daha fazla kişinin hastaneye başvurmasına neden olan yaygın bir rahatsızlıktır. Bazen çocuklarda da görülebilen mide ülseri ağrılı bir rahatsızlıktır. Bir bakteri nedeni ile oluşan bu hastalığı stres, sinir ve aşırı mide asidi üretimi tetiklemektedir.

Mide Ülseri Nedir, Neden Olur?

Görülme sıklığı arttığı için mide ülseri nedir, neden olur soruları da artmaktadır. Mide zarında meydana gelen enfeksiyon sonucunda oluşan, mide asidine karşı savunmasız kalan midede yara oluşmasına mide ülseri denir. Mide zarı ile dokusunun tahriş olması sonucu iltihaplanması ile ülser meydana gelmektedir.

Mide ülserinin bilinen en temel nedeni Helikobakter Pilori isimli bakteridir. Bu nedenle çevre temizliği iyi derecede olmayan ülkelerde mide ülseri daha fazla görülmektedir. İlaçla tedavisi mümkün olan mide ülserinin diğer nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Mideyi koruyan tabakanın delinmesi ve mide asidine karşı midenin savunmasız hale gelmesi
  • Aşırı stres ve sinir
  • Mide asidinin aşırı ve düzensiz üretimi
  • Kalp rahatsızlığı
  • Karaciğer yetersizliği
  • Gastrit
  • Sindirimi zor besinlerin çok tüketilmesi
  • Kullanılan ilaçların zamanından önce ya da sonra bitirilmesi
  • Alkol, çay ve sigara tüketimi

Mide Ülseri Belirtileri Nelerdir?

Ciddi bir ağrı yaşatan mide ülseri belirtileri nelerdir aktaracağız. Mide ülseri genelde 60 yaş sonrasında çok sık görülür. Ülserin belirtileri çok belirgindir. Bu nedenle kişiyi rahatsız etmektedir. Mide ülserinin bilinen belirtileri şunlardır:

  • Bulantı
  • Midede ağrı ve yanma
  • İştahsızlık
  • Kusma
  • Gaz
  • Şişkinlik
  • Kilo kaybı
  • Yemekten sonra midede ağrı
  • Sık sık yeme isteği
  • Hazımsızlık

Mide Ülseri Ölümcül Mü?

Ciddi ağrı yaşayan hastalar mide ülseri ölümcül mü merak etmektedirler. Mide veya bağırsakta yırtılma ya da kanamaya neden olabilen mide ülseri bu durumlarda ölümcül olabilen önemli bir rahatsızlıktır.

Mide Ülseri Kansere Dönüşür Mü?

Mide içerisinde oluşan her türlü ülserin kansere dönüşme riski vardır. Bu nedenle mide ülserinin çok yakın takip edilmesi gerekir. Geçmiş dönemde çeşitli nedenlerle mide ameliyatı geçiren hastalarda mide kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Bu hastaların yakından takip edilmesi gerekir.

Ülser Ameliyatla Geçer Mi?

Uzmanlar tarafından yapılan açıklamaya göre, ülser ameliyatla tedavi edilmemektedir. Ancak ülser kanamaya ya da yırtılmaya yol açmış ise komplikasyonların düzeltilebilmesi için hasta ameliyat edilmektedir.

Mide Ülserine Ne İyi Gelir Bitkisel?

Yaşadığı ağrılardan kurtulmak isteyen hastalar mide ülserine ne iyi gelir bitkisel olarak araştırmaktadırlar. Mide dokusunda bulunan zarın iyileşmesi ile açık olan yaralar da düzelmektedir. Mide ülseri hastalarına iyi gelen besinler şunlardır:

  • Avokado
  • Ispanak
  • Kuşkonmaz
  • Lahana
  • Çavdar unu
  • Soya
  • Aspir yağı

Mide yaralarının hızlı bir şekilde iyileşmesine yardımcı olan bal, mide ülserinde kullanılabilecek önemli yöntemlerden biridir. İçeriğindeki bakteri önleyici etkenler sayesinde ülsere neden olan bakterileri yok etmektedir. Bunun dışında günde en az 8-10 bardak su içilmesi önerilmektedir.

Feridun Kunak Mide Ülseri Tedavisi

 Bitkilerin gücünden faydalanmayı öneren Feridun Kunak mide ülseri tedavisi için etkili bir yöntem olduğunu belirtmektedir. Feridun Kunak tarafından önerilen kürün malzemeleri sarı leblebi tozu ve yoğurttur. Sarı leblebi tozunu bal ve yoğurt ile karıştırarak tüketmelisiniz. Mide asidini alan sarı leblebi tozu midenin rahatlamasına yardımcı olur. Feridun Kunak ayrıca sabahları aç karına patates suyunu içmenin de mide ülserine iyi geleceğini söylemiştir.

Ender Saraç Ülser Tedavisi

Sabahları TV’de sunduğu programla izleyicilerine çeşitli konularda bilgi veren Ender Saraç ülser tedavisi için de etkili bir yöntemden bahsetmiştir. Bu yöntemde yer alan anason mide spazmına iyi gelmektedir. Tarifte 1 tatlı kaşığı anason kullanılacaktır. Gaz ve sindirimde etkili olan havlıcan yarım tatlı kaşığı kadar eklenmelidir.

Anti asit etkisi olan damla sakızı bir leblebi tanesi kadar eklenir. Zeytinyağında bekletilmiş 2 tatlı kaşığı kudret narı eklenerek hazırlanan karışım aç karına tüketilmelidir. Bu karışım tüketildikten sonra yemek yenmelidir.

İbrahim Saraçoğlu Mide Ülseri Kürü

Mide ülserinde etkili yöntemlerden birini de İbrahim Saraçoğlu iletmiştir. Saraçoğlu, taze sıkılmış havuç suyu, aynı safa bitkisi ve karnabaharın mide ülserini tedavi ettiğini belirtmektedir. Mide ülseri hastalarının uygulamasını önerdiği kürde ise 300 gram karnabahar doğranarak 5 dakika haşlanmalıdır. Süzüldükten sonra elde edilen su içilmelidir. Ayrıca öğlen ve akşam yemeklerinde karnabaharın taneleri tüketilmelidir. Bu kür haftada 3-4 gün olacak şekilde 1 ay yapılmalıdır.

Mide Rahatsızlıkları için Mucize Kür Tarifi

Kasık fıtığı ağrısı nerelere vurur, ameliyatsız tedavi edilir mi?

Kasık fıtığı, yeni doğan bebeklerden ileri yaşlardaki bireylere kadar herkeste görülebilen ve ciddiye alınması gereken bir sağlık problemidir. Genelde karın duvarının zayıf olan bölümlerinde görülen kasık fıtığı kişi kendini zorladığında görülürken yattığında görülmez. Tedavisi mümkün olan kasık fıtığından korkmanıza hiç gerek yok.

Kasık Fıtığı Nedir, Neden Olur?

Karın içerisinde bulunan bağırsak yağları ve ince bağırsaklar gibi organların, karın duvarından çıkması ve cilt altında şişlik oluşturması kasık fıtığı nedir sorusunun en net cevabıdır. Yani kasık fıtığında karın içerisinde bulunan organlar cilt altından dışarı çıkarak belirgin hale gelir.

Kasık fıtığı direk, indirekt ve femoral şeklinde 3’e ayrılır. Toplumda özellikle indirekt fıtıklara çok rastlanmaktadır. Ayrıca bu fıtık türü her yaşta görülebilen ve testislere kadar inebilen bir türdür. Direkt fıtıklar ise karın duvarından çıkan fıtıktır. Yaş ilerledikçe direkt fıtık görülme ihtimali artmaktadır. Diğer bir tür olan femoral fıtıklar çok daha nadir görülmektedir. Bu fıtık türü kadınlarda daha fazla görülürken fıtığın boğulma riski de yüksektir.

Kasık fıtığı neden olur sorusunun çeşitli cevapları vardır. Kasık fıtığı doğuştan olabilen bir hastalıktır. Ancak bazı durumlarda vücudun normalden fazla zorlanmasıyla kasık fıtığı oluşabilir. Kasık fıtığına neden olan etmenler genel olarak şu şekilde sıralanabilir:

  • Kabızlık
  • Şişmanlık
  • Şiddetli öksürük
  • Karın içi tümörler
  • Hamilelik
  • Ağır yük kaldırma
  • Prematüre doğma
  • Fazla egzersiz yapma
  • Sigara tüketme
  • Travmalar
  • Bağ dokularında zayıflık
  • Prostat hastalıkları
  • Fıtık ameliyatı geçirmek

Kasık Fıtığı Belirtileri Neler?

Hastalıkların belirtilerini kısa sürede fark etmek tedaviden alınacak sonucu olumlu olarak etkilemektedir. Bu bağlamda kasık fıtığı belirtileri neler olduğunu bilmek çok önemlidir. Kasık fıtığının en temel belirtisi hem kasık bölgesinde hem de testislerde şişlik olmasıdır. Bunun dışında kasık fıtığı belirtileri şunlardır:

  • Kabızlık
  • Kusma
  • Bulantı
  • İştahsızlık
  • Büyük abdest çıkarmada zorlanma
  • Gaz çıkarmada zorlanma
  • Ateş
  • Karında şişlik
  • Fıtık bölgesinde morarma ve kızarıklık

Kasık Fıtığı Ağrısı Nerelere Vurur?

Kasık fıtığı ağrılı bir hastalıktır. Bu nedenle kişinin sosyal yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Kasık fıtığı ağrısı nerelere vurur önemli bir konudur. Kasık fıtığı ile ortaya çıkan ağrı genel olarak bel, karın ve kasık bölgesine vurur. Erkeklerde ise testislerdeki ağrı önemli bir belirtidir.

Fıtık Sağda Mı Solda Mı?

Kasık fıtığı akut olarak temel bir belirti göstermese de kasık bölgesinde kabarıklık ve şişlik ile kendini gösterir. Kasık fıtıkları yalnızca sağda, yalnızda solda ya da aynı anda hem sağda hem solda görülebilmektedir. Yapılan araştırmalara göre en sık sağda olan fıtık ile karşılaşılmıştır.

Kasık Fıtığı Ne Zaman Tehlikeli Olur?

Normal zamanlarda içeri girip çıkan fıtık, belli bir zaman sonra dışarıda sıkışarak kalır ve karın içerisine dönmez. Bu duruma fıtık boğulması denir. Boğulmuş olan fıtık acil bir durumdur ve kasık fıtığı ne zaman tehlikeli olur sorusunun cevabıdır. Boğulmuş fıtığa mutlaka tıbbi yardım yapılmalıdır. Boğulan fıtık kesesi içerisine bağırsakların kalması acil ameliyat gerektiren tehlikeli bir durumdur.

Kasık Fıtığı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Kasık fıtığının uzun süre tedavi edilmemesi ciddi sorunlara yol açabilir. Kasık fıtığı organ kaybına yol açabilen tehlikeli bir hastalıktır. Bu nedenle hemen tedavisine başlanmalıdır. Tedavi edilmeyen kasık fıtığında fıtık boğulması görülebilir. Fıtık boğulması durumunda kişide ateş, bulantı, kusma, kasıkta morarma ve çarpıntı gibi semptomlar görülür.

Kasık Fıtığına Ne İyi Gelir?

Kişide ciddi ağrılar hissettiren kasık fıtığına ne iyi gelir öğrenerek ağrılarınızı hafifletebilirsiniz. Kasık fıtığının ilaçlı bir tedavisi yoktur. Tek tedavi cerrahi müdahaledir. Ancak bazı uygulamalar ile fıtığın yarattığı ağrılar azaltılabilir.

Özellikle dinlenmek kasık fıtığı ağrısına iyi gelmektedir. Bu nedenle fırsat buldukça dinlenmeniz önerilir. Bununla beraber lavanta çayı ve rezene çayı gibi bitki çayları tüketilebilir. Tek yolu cerrahi tedavi olan kasık fıtığında ameliyat sonrasında sebze, lifli besinler ve meyve tüketilmelidir.

Kasık Fıtığına Sıcak Mı Soğuk Mu İyi Gelir?

Bazı hastalıklar sıcağı severken bazı hastalıklar soğuğu sevmektedir. Kasık fıtığında oluşan şişliği ve ağrıyı azaltmak için soğuk kompres yapılması önerilmektedir. Yani kasık fıtığına soğuk iyi gelmektedir. Düzenli olarak soğuk kompres yapıldığında hissedilen ağrı ve acı azalacaktır.

Kasık Fıtığı Ameliyatsız Tedavi Edilir Mi?

Birçok hastalığın ameliyatsız tedavisi mümkündür. Ancak kasık fıtığında böyle bir durum maalesef söz konusu değildir. Kasık fıtığının tek tedavi yolu ameliyattır.

Kasıktaki Fıtık Patlarsa Ne Olur?

Kasıktaki fıtığın patlamasına fıtık boğulması denir. Peki, kasıktaki fıtık patlarsa ne olur? Bu durum bağırsakların çürümesine neden olabilir. Fıtık boğulması yaşayan kişilerde bulantı, kusma, çarpıntı ve ateş görülebilmektedir. Hayati tehlike yaratan bu durumda acil müdahale gerekmektedir.

Kasık Fıtığına Hangi Bölüm-Doktor Bakar?

Kasık fıtığı hastalığına Genel Cerrahi Bölümünde Genel Cerrah bakar.

Kasık Fıtığı Nasıl Anlaşılır?

Güneş yanıklarına ne iyi gelir? En çabuk nasıl geçer?

Güneş yanıklarına ne iyi gelir? sorusu tatil sezonunun açılması ve yaz sıcaklarının başlaması ile birlikte cevabı en çok araştırılan soruların başında geliyor.

Güneş Yanığı En Çabuk Nasıl Geçer?

Güneş yanığı oluştuktan sonra soğuk suyla yıkamak ve iyileşene kadar sık ​​sık yıkamak gerekir. Soğuk suyla duş alırken su basıncı düşük olmalıdır. Ayrıca soğuk suyla yıkanan bezle düzenli kompresler yapılabilir.

Güneş yanıklarına ne iyi gelir? araştırılırken güneşte yanmış vücutlarda kimyasal madde içeren ürünler kullanılmamalıdır. Çünkü kimyasallar aşınmış deriye daha fazla zarar verebilir. Bu durumlarda, durum daha ciddi hale gelebilir. Soğuk su ile düzenli soğutma, güneşten yanmış ciltler için idealdir.

Güneş yanıklarına ne iyi gelir?

Aloe vera İçerikli Ürünler

Güneş yanıklarına ne iyi gelir? sorusuna aloe vera içerikli ürünler  olarak yanıt verebiliriz. Güneş yanığına iyi gelen bitki özleri arasında papatya ve aloe içeren ürünler bulunmaktadır. Bu ürünler anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Bu nedenle yanıklar için hızlı bir iyileşme süreci sağlar. Düzenli kullanım sonucunda yanan bölge iyileşir. Yetişkinlerde ve çocuklarda güneş yanığı 48 saate kadar sürebilir. Bu süreç acı verici olabilir. Bu nedenle yanıkları gidermek için mümkün olan en kısa sürede tedavi yapılmalıdır. Güneş yanığı bitkisel ürünlerle hızla tedavi edilebilir.

Nemlendirici Ürünler Uygulayın

Güneş yanığı belirtileri yaşıyorsanız güneş yanığı için günde 3 defa nemlendirici ürünler kullanmalısınız. Bu sayede cilt kendini daha hızlı yenileyecek ve sağlıklı hale gelecektir. Nemlendirici ürünlerle birlikte soğuk su kullanmak evde güneş yanıklarının iyileşmesine yardımcı olacaktır.

Yoğurt Yanıklara İyi Gelir

Güneş yanığı için kullanılan ve en yaygın bilinen ürünlerden biri de yoğurttur. Yoğurt formu cildi nemlendirebilir ve rahatlatabilir. Bu ürün halk kullanımı içindir ve evde güneş yanığı tedavisi için çok uygundur. Sabah, öğlen ve akşam sık sık kullanın, cildiniz tazelenmiş görünecektir.

Lavanta Yağı Yanıkları İyileştirir

Güneş yanığı sırasında lavanta yağı kullanmak sadece cilt ağrısını gidermekle kalmaz, aynı zamanda yanıkları da onarır. Lavanta yağındaki özler sayesinde cildin daha hızlı onarılmasını sağlar. Doğal bir tedavi olarak kullanmak ve iyileşmesine izin vermek iyidir.

Elma Sirkesini Duşta Kullanın

Elma sirkesi, birçok farklı faydası ile bilinen doğal ürünlerden biridir. Elma sirkesinin özelliklerinden biri de PH’ı dengeleyebilmesidir. PH dengesi sağlamak güneş yanığına da iyi gelir. Elma sirkesini banyo suyuna eklemek gerekir. Direkt olarak kullanılmamalı, bol miktarda suya eklenmelidir.

Salatalık Bol Su İçerir

Salatalık, su içeriği en fazla olan besinlerden biridir. Salatalık ayrıca nemlendirici özelliklere sahiptir. Bu nedenle cilt yapısı için çok iyidir. Cildi gençleştirir ve derinlemesine temizler. Salatalık ayrıca cildi onarabilir. Salatalık güneş yanığı için en yaygın kullanılan tedavilerden biridir. Yanmış bölgeye salatalık sürün ve sonuçları görün.

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanığı Nasıl Geçer?

https://www.youtube.com/watch?v=tCC3U1WMWPo

Aşılara önyargılı paylaşımlara Prof. Dr. Mehmet Ceyhan tepki gösterdi

Covid-19 aşılarına dair önyargılı paylaşımlara ateş püsküren Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ceyhan, “Aşı ya da ilaç ruhsatı aldıktan ve uygulanmaya başlanmasından sonra yürütülen çalışmalara Faz-4 denilmektedir. Yani bugün uygulanan aşılarda yürütülen çalışmalar Faz-4 aşamasıdır. ‘Faz-4 tamamlanmadan aşılar niçin uygulanıyor?’ şeklinde bir soru zaten sorulmaz.” ifadelerine yer verdi.

Covid-19 Enfeksiyonunda Miyokardit Riski Daha Yüksek

Covid-19 virüsü aşılarının miyokardit yani kalp kası iltihabına neden olma riskine dairde önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ceyhan, “Kalp kası iltihabına perikardit değil, miyokardit denilmektedir. Ayrıca kardiyolog söylemleri bilimsel açıdan bir delil oluşturmaz. 300 milyon doz Covid-19 virüsü aşısında sadece 1.100 miyokardit vakasına rastlandı. Bu ise aşı olmayanlarla anlamlı bir fark teşkil etmedi. Bu vakaların hepsi gençti ve hafif atlattılar. Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirenlerde ise yüz kat daha fazla ve ağır vakalara rastlanıyor.” diye konuştu.

Bu Yaklaşımlar Aşı ve İlaç Geliştirilmesinin Önünde Engel Teşkil Eder

Çin ve Alman aşısı arasındaki farklara da değinen Prof. Dr. Ceyhan, “Alman aşısının üretimi Almanya’da değil, Amerika’da yapılmaktadır. Çin’in ise üretimle ilgili tecrübesinde büyük sıkıntı var. Çin aşısı vurulmayı tercih edenler tekrar aşılandı. Aşının 5 yıl sonra ne yapacağını kimse bilmiyor. Buna pandemi ve aşının acı gerçeği diyebiliriz. Yani 5 yıl beklemek gibi bir durum söz konusu olamaz.

Covid-19 virüsü salgını boyunca neler yaşanacağını kimse bilmiyor. Ancak bu yaklaşımlara bakılırsa hiçbir aşı ya da ilaç geliştirmek mümkün olmaz. Bugün içiler ağrı kesiciler olsun, antibiyotikler olsun, kanser ilaçları olsun değil 5 yıl, 5 hafta dahi beklenmedi. Uzun sürede yan etkilerinin neler olacağını öngörmek için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemler, aşılarda da kullanıldığı için aşılar güvenli bulundu. Vatandaşlarımız, Google’dan iki cahilin yazdığını okuyarak fikir sahibi olmasınlar. Karpuza gösterilen saygının bilime de gösterilmesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.  

Yüzdeki benler nasıl geçer İbarahim Saraçoğlu, Suna Dumankaya

Yüzdeki benler can sıkıcı olsa da uzmanlar benlerin genel olarak zararsız lekelenmeler olduğunu söylemektedirler. Ancak bazı istisnai durumlarda benler sağlık problemlerine işaret edebilirler. Bu nedenle benlerin kontrol altında tutulması ve takip edilmesi gerekir. Yüzünüzde ben oluştuysa ya da doğuştan varsa mutlaka bir doktora giderek kontrol ettirmelisiniz.

Yüzdeki Benler Neden Oluşur?

Halk arasında ciltteki leke olarak bilinen yüzdeki benler birçok kişide görülebilir. Cilde rengini veren hücrelerin cildin altına normalden farklı şekilde yerleşmesi ile ben oluşmaktadır. Ciltte kahverengi renk değişimiyle kendini belli eden benler genelde zararsızdır.

Ciltte görülen her lekenin ben olduğunu söylemek yanlış olur. Yüzde oluşan lekelenmelerin ben olup olmadığı Dermatolojik muayene ile netleştirilir. Ben olan lekelenmelerin kansere dönüşme riski olup olmadığı da kontrol edilir. Yüzdeki benler neden oluşur merak ediyorsanız, bu benlerin temel nedeni ailesel geçiştir. Ailesinde yüzünde ben olan kişilerde de ben görülme ihtimali yüksektir. Güneşte kolay yanabilen açık tenli kişilerde ben görülme ihtimali yüksektir. Ayrıca mavi ve yeşil gözlü kişilerle sarı – kızıl saçlı kişilerde de ben görülme olasılığı fazladır.

Yüzdeki Benler Nasıl Yok Edilir?

Yüzdeki benlerin kendilerine özgü yaşam döngüleri vardır. Benler oluştuktan uzun yıllar sonra çeşitli değişimlere uğrayabilir. Bazı benler kendiliğinden kaybolur. Ancak bu zaman alır. Kaybolmayan benler için yüzdeki benler nasıl yok edilir anlatacağız. Öncelikle benler için mutlaka bir doktora gitmeniz gerektiğini unutmayınız.

Normal ve sağlıklı olan bir ciltte cilt yüzeyine hücreler eşit miktarda dağılmaktadır. Fakat bazı durumlarda hücrelerin yapısı bozulur ve bu hücreler tek bir noktada toplanırlar. Hücrelerin toplandıkları bu bölgede koyu benekler oluşur. Bu benekleri yok etmek için uygulayabileceğiniz bazı yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

Kaju Fıstığı: Yarım kâse kadar kajuyu suya atarak bir gece bekletin. Sonraki gün kajuları çıkarın ve ezin. Hamur haline gelen kajuyu benin rengi solana kadar yüzünüze sürün.

Elma Sirkesi: Cildinizi temizledikten sonra elma sirkesini benin üzerine sürün. Pamuğu benin üzerine yara bandı ile yapıştırın ve 1 saat bekletin.

İyot: Benlerin yayılmasını engelleyen iyotu birkaç damla benin üzerine dökerek kurumasını bekleyin. Bu yöntemi günde iki kere uygulayabilirsiniz.

Yüzdeki Benler Neden Çoğalır?

Benler üzerine yapılan araştırmalar neticesinde benlerin güneş ışınlarının etkisi ile ortaya çıktığı belirlenmiştir. Benleri etkileyen güneş ışınları benlerin renginin koyulaşmasına ve çoğalmasına neden olmaktadır. Ayrıca güneş ışınlarına çok fazla maruz kalan kişilerde bu benler kansere bile dönüşebilmektedir.

Yüzdeki Benleri Nasıl Kapatabilirim?

Yüzündeki benlerle barışık olan kişiler olduğu gibi bu benlerden rahatsız olan kişiler de vardır. Bu kişiler yüzdeki benleri nasıl kapatabilirim diye yöntemler ararlar. Yüzünüzdeki benleri makyajla kapatabilirsiniz. Bunun için bir renk eşitleyici almalısınız. Ayrıca kapatıcılığı yüksek bir kapatıcı ile transparan pudra gerekmektedir.

Benin üzerine direkt olarak sürülen kapatıcı ya da fondöten beni kapatmayabilir. Bunun için öncelikle benin tonuna uygun renk eşitleyici kullanmalısınız. Ben siyah ya da kahverengi tonlarda ise karamel renk eşitleyici doğru bir tercih olacaktır. Renk eşitleyici benin üzerine sünger ile sürüldükten sonra ten rengine uygun kapatıcı tampon hareketlerle uygulanmalıdır.

Elma Sirkesi Beni Yok Eder Mi?

Benlerden kurtulmak için en hesaplı ve en doğal yöntemlerin başında elma sirkesi gelmektedir. Elma sirkesi beni yok eder mi merak edenler için söyleyelim evet. Ciltte oluşacak tahrişi engellemek için elma sirkesini su ile seyreltebilirsiniz. Bir pamuğa birkaç damla elma sirkesi damlatın ve benin üzerine sürün. Pamuğu ben üzerinde 1 saat kadar beklettikten sonra yüzünüzü yıkayın. Benin rengini solduran elma sirkesi zamanla benin yok olmasına yardımcı olur.

Yüzdeki Benler Sildirilir Mi?

Yüzünüzde görünür halde bulunan benlerde rahatsız oluyor musunuz? Artık rahatsız olmanıza gerek yok. Çünkü yüzünüzdeki benleri aldırabilirsiniz. Benler özelliklerine göre cerrahi kesi, lazer ya da radyofrekans ablasyonla silinebilmektedir.

Yüzdeki Benler İçin Krem Eczane

Birçok kişide görülebilen yüzdeki benler için krem eczane aracılığı ile satılmaktadır. Doğal yöntemlerle uğraşmak yerine kremleri tercih edenler doktor tavsiyesi ile ben tedavisinde kullanılan kremleri alarak kullanabilirler. Ben tedavisi için önerilen bazı kremler şunlardır:

  • Madecassol
  • Expigment
  • Contraxtubex
  • kazan
  • Nadixa

Yüzdeki Benler Nasıl Geçer Suna Dumankaya

Güzellik uzmanı Suna Dumankaya, yüzdeki benler için etkileyici bir tarif vermiştir. Evde zorlanmadan hazırlayabileceğiniz ve uygulayabileceğiniz bu kür ile ben sorunundan kurtulabilirsiniz. İşte Suna Dumankaya’nın popüler ben kürü:

Sarımsak Kürü: İçeriğindeki doğal enzimler sayesinde benlere neden olan pigmentlerin parçalanmasını ve normal rengine dönmesini sağlayan sarımsağı ben tedavisinde mutlaka denemelisiniz. 1 diş sarımsağı ezin ve yatmadan önce beninizin üzerine koyun. Sargı bezi ile sarımsağı sabitleyebilirsiniz. Bu şekilde sarımsağı 4-5 saat beklettikten sonra yüzünüzü su ile durulayın. Bu işlemi haftada 3-4 gün düzenli olarak yapmanız önerilir.

Yüzdeki Benler Nasıl Geçer Saraçoğlu

Sizde yüzdeki benler nasıl geçer Saraçoğlu kürünü arıyorsanız doğru yerdesiniz. İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen kürlerden biri olan elma sirkesi kürünü yukarıda anlattık. Bunun dışında yine Saraçoğlu tarafından önerilen bir diğer kür şu şekildedir:

Çekilmiş keten tohumundan bir miktar alarak keten tohumu yağı ve bal ile karıştırın. Bu karışımı benlerin üzerine sürün ve 3-4 saat bekletin. Benler tamamen kuruyana kadar bu yöntemi uygulayabilirsiniz. Keten tohumu benlerin deri olan kısımlarının kuruyarak düşmesini sağlayacak.

Yüzdeki Benler Evde Nasıl Geçer?

Kabarcıklı ayak mantarı nasıl geçer evde? Bitkisel tedavisi

Kabarcıklı ayak mantarı tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Tedavi edilmediği zaman ayağın altında oluşan mantar ayak parmanlarına ve ayağın diğer kısımlarına sıçrar. Bir tür deri hastalığı olan kabarcıklı ayak mantarından korkmanıza gerek yok. Erken müdahale ile tedavisi mümkündür.

Kabarcıklı Ayak Mantarı (Vezikülobüllöz) Nedir?

Genelde parmak arasında görülen kabarcıklı ayak mantarı ilerleyerek bütün taban yayılan bir rahatsızlıktır. Birçok kişi kabarcıklı ayak mantarı (Vezikülobülloz) nedir bilmemektedir. Akut olarak gelişen kabarcıklı ayak mantarı bir nevi inflamatuar bir döküntüdür. Genelde tek taraflı olan kabarcıklı ayak mantarı bu özelliği ile egzamadan ayrılmaktadır.

Ayak mantarı türleri arasında daha az görülen kabarcıklı ayak mantarı önemsenmesi gereken bir mantar türüdür. Bazı kişiler ayak mantarlarını önemsemez ve tedavi sürecini aksatır. Ancak kabarcıklı ayak mantarı tedavi edilmediği zaman yayılarak çoğalır. Bu durumda tedavi süreci daha da uzar.

Kabarcıklı Ayak Mantarı Belirtileri Nelerdir?

Eğer kabarcıklı ayak mantarı belirtileri nelerdir öğrenirseniz hastalığı kısa sürede fark ederek tedaviye başlayabilirsiniz. Bu sayede tedavi süresi de kısalır. Kabarcıklı ayak mantarından şüphelendirecek belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Kaşıntı
  • Ağrı
  • Yanma hissi
  • Kızarıklık
  • Kötü koku
  • Derinin su toplaması
  • Kepeklenme
  • İçi su dolu olan kabarcıklar

Kabarcıklı Ayak Mantarı Neden Olur?

Ayak mantarı yaygın olarak görülen deri problemlerinden biridir. Bunların bir türü olan kabarcıklı ayak mantarına daha az rastlanmaktadır. Ancak yinede önemsenmesi ve tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Peki, kabarcıklı ayak mantarı neden olur merak ettiniz mi? Kabarcıklı ayak mantarına neden olan etmenler şunlardır:

  • Sıcak ve nemli ortam
  • Duş aldıktan sonra ayakların kurutulmaması
  • Kapalı ve sıkı ayakkabı giymek
  • Bağışıklığın düşük olması
  • Diyabet
  • Kuaförlerde ortak kullanılan pedikür malzemeleri
  • Aşırı terleme
  • Aşırı kilo
  • Derinin kuru tutulmaması
  • Hipertiroidi

Kabarcıklı Ayak Mantarı Nasıl Geçer Evde?

Ayak mantarları bazı doğal yollarla tedavi edilebilmektedir. Sizlerde kabarcıklı ayak mantarı nasıl geçer evde uygulanabilecek doğal yöntemler var mıdır diyorsanız doğru yerdesiniz. Ayak mantarı sorunu yaşayanların evde uygulayabilecekleri bazı yöntemler şunlardır:

Karbonatlı Su: Karbonat yardımı ile kabarcıklı ayak mantarını tedavi edebilirsiniz. Karbonatlı su içerisine ayaklarınızı koyarak bir süre bekletin. Bu sayede mantar enfeksiyonları temizlenir ve koku ile kaşıntı giderilir.

Kına: Eski zamanlardan bu yana uygulanan yöntemlerden biridir. Ayak kokusunu gideren kına ayak mantarına da iyi gelmektedir. Ayağınıza kına yakarak kaşıntıyı da önleyebilirsiniz.

Kabarcıklı Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Nemli ve sıcak ortamlarda ortaya çıkan kabarcıklı ayak mantarı tedavisi mümkün olan bir mantar türüdür. Bu sorunu yaşayan kişilerin her fırsatta ayaklarına nefes aldırması mantara iyi gelir. Evde sürekli çorap giyilmemesi önerilir. Çıplak ayaklar nefes alarak mantarın ilerlemesini durdurur. Ayak mantarına elma sirkesi, pirinç unu, karbonat, zeytinyağı, kekik yağı iyi gelir.

Antibiyotik özelliği bulunan sarımsak da kabarcıklı ayak mantarına iyi gelmektedir. Sarımsağı zeytinyağının içerisine doğradıktan sonra kaynatın. Karışımı süzerek ılımasını bekleyin. Soğuyan karışımı pamuk yardımı ile ayağınıza sürün. Bu uygulamayı düzenli olarak her gün yapabilirsiniz.

Kabarcıklı Ayak Mantarı Bitkisel Tedavi

Doğanın sunduğu mucizevi şifalardan yararlanarak birçok sağlık sorunundan kurtulabilirsiniz. Bu sorunlardan biri olan kabarcıklı ayak mantarı bitkisel tedavi yöntemleri ile artık sorun olmaktan çıkacak. Evde uygulayabileceğiniz bu doğal tedaviler şöyledir:

Elma Sirkesi: Ayak mantarı tedavisinde popüler olan elma sirkesi kabarcıklı ayak mantarına iyi gelir. Sadece ayaklarınız için kullanacağınız size özel kabın içerisine 1 bardak elma sirkesi ile beraber su doldurun. Bu karışım içerisinde ayaklarınızı 20 dakika bekletin. Bakterileri temizleyen elma sirkesi hastalığın semptomlarına da iyi gelir.

Aloevera Bitkisi: Mucizevi bitkilerden biri olan Aloevera kabarcıklı ayak mantarının tedavisinde kullanılmaktadır. Aloevera bitkisinin içerisinden çıkan jeli ayaklarınıza sürün. Günde iki kez bu uygulamayı yapabilirsiniz.

Zerdeçal: Her türlü derde deva olan zerdeçal kabarcıklı ayak mantarını tedavi edici özelliğe sahiptir.

Hindistan Cevizi Yağı: Doğal yağlardan biri olan Hindistan cevizi yağını kabarcıklı ayak mantarında kullanabilirsiniz. Ayak mantarı olan bölgeye bu yağı sürerek masaj yapabilirsiniz.

Anestol krem uçuğa, basura iyi gelir mi? Vajinaya sürülür mü?

Etken maddesi lidokadin hidroklorür olan Anestol merhem uygulandığı alanda hissizleşme sağlamaktadır. 3-5 dakika içerisinde etkisi gösteren Anestol lokal anestezik bir kremdir. Yara, kaşıntı, yıpranma, tahriş gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak kullanılabilir.

Anestol Merhem Nedir, Ne İşe Yarar?

Kullanıldığı bölgeyi uyuşturma özelliği olan anestol merhem nedir, ne işe yarar detaylı olarak anlatacağız. Etken maddesi olan lidokain ile vücuttaki sinir sinyallerini bloke eden Anestol, mukozalarda ve ciltte geçici uyuşma ile his kaybına neden olur. 30 gramlık alüminyum tüplerde satışa sunulan kreme eczanelerden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Lokal uyuşturucu özelliği olması sebebi ile ağda ya da kulak deldirme sırasında kullanılması önerilen Anestol pomadı son dönemlerde kadın platformlarında sıkça görmüş olabilirsiniz. Uzman doktorlar tarafından çeşitli amaçlarla reçete edilen kremin içerisinde propil paraben, metil paraben, polietilen glikol 1500 ve propilen glikol bulunmaktadır. Kullanıcılarının memnun kaldığı Anestol pomadın faydaları şunlardır:

  • Meme ucu çatlaklarına iyi gelir.
  • Basur acısını azaltır.
  • Güneş yanıkları acısına iyi gelir.
  • Böcek sokmalarına ve böcek ısırmasına iyi gelir.
  • Zehirli bitki alerjisine iyi gelir.
  • Küçük kesikler, sıyrıklar, tahrişlerde etkilidir.
  • Dudak çatlaklarını tedavi eder.

Anestol Krem Nerelerde Kullanılır?

Kullanım alanı yaygın olan Anestol krem nerelerde kullanılır öğrenmeniz önemlidir. Anestol merhem mukozanın ve derinin yüzeysel yanıkları, kaşıntı, anüs, dudak ağrısı ve çatlakları, meme ucu, soluk borusuna tüp yerleştirilmesi gibi işlemlerde kullanılır. Kremi kullanmadan önce doktorunuza danışmanız ve doktorun önerdiği miktarda kullanmanız önerilir.

Anestol Pomad Nasıl Uygulanır?

Son dönemlerin popüler kremlerinden biri olan Anestol pomad nasıl uygulanır öğrenmeden kullanılmamalıdır. Anestol pomad doktor tarafından reçete edilmiş ise doktorun önerdiği dozda kullanılmalıdır. Doktorunuza danışmadan doz ve süre değişikliği asla yapmayın.

Kremi kendi kendinize uygulayacağınızda mutlaka kullanma talimatlarını okuyun. Kullandığınız zaman etkisini hiç görmezseniz ya da çok yüksek etki görürseniz mutlaka doktorunuza bilgi veriniz. Kremi kullanacağınız bölgeyi temizleyerek kurulayın. İnce bir tabaka halinde kremi ilgili bölgeye sürün. Anestol krem 30-60 dakika arasında etkisini göstermeye başlayacaktır.

Anestol Pomad Uçuğa İyi Gelir Mi?

Anestol pomadın etkilerini duyan kişiler anestol pomad uçuğa iyi gelir mi araştırmaktadırlar. Uçuk sorunu birçok kişide görülen önemli bir sorundur. Soğuk havalardan etkilenen dudaklarda oluşan uçuklar için Anestol pomad kullanılabilir. Çünkü bu krem uçuk tedavisinde de etkilidir.

Anestol Krem Basura (Hemoroid) İyi Gelir Mi?

Anüs çevresinde acı, kaşıntı ve ağrı hissi yaratan basur birçok kişide görülebilen bir rahatsızlıktır. Basur için birçok farklı krem reçete edilmektedir. Bu kremlerden biri de Anestol pomaddır. Anestol krem basur, fissür yani çatlak gibi ağrılı durumlara iyi gelir.

Anestol Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Çok etkili lokal anestezik bir krem olan Anestol kısa sürede acının geçmesine yardımcı olur. Anestol krem vajinaya sürülür mü merak edenler araştırdık. Anestol krem vajinaya uygulanabilir. Ancak kullanılacak miktarın az olmasına dikkat edilmelidir.

Anestol Krem Vajinada Nasıl Kullanılır?

Anestol kremin vajinaya kullanılabileceğinden yukarıda bahsettik. Cinsel ilişki esnasında ağrı ve acı hisseden kadınların nohut büyüklüğündeki Anestol merhemi vajina etrafına sürmeleri önerilir. Krem vajina içine sürülmemelidir.

Anestol Pomad Muadili İlaçlar Hangileri?

Ağrı kesici etkisi olan Anestol pomad bazen eczanelerde bulunamayabiliyor. Kremin çok büyük ilgi görmesi bu durumun en temel nedenidir. Bu durumda Anestol pomad muadili ilaçlar hangileri öğrenirseniz sorununuza çare bulabilirsiniz. Anestol pomadı bulamadığınız zaman yerine alabileceğiniz eşdeğerdeki ilaçlar şunlardır:

  • Jetex
  • Lidorin
  • Lokalen
  • Lidestol
  • Ksidilin
  • Lincaine
  • Redekain

Anestol Pomad SGK Karşılıyor Mu?

Her şeyin çok pahalılaştığı günümüzde ilaç almakta zorlanan birçok kişi vardır. Etkisi ile birçok doktor tarafından reçete edilen Anestol krem SGK tarafından karşılanmaktadır. Kremin güncel fiyatı 16 TL’dir.

Anestol Pomad Geciktirici Olarak Kullanılır Mı?

Anestol pomad kullanma talimatı incelendiği zaman, kremin erkeklerde görülen erken boşalmayı yavaşlatmak için kullanılabileceğine dair bir bilgi yoktur. Bu nedenle doktorunuza danışarak bu konuda bilgi alabilirsiniz. Doktorunuza danışmadan Anestol pomadı geciktirici olarak kullanmayın.

Anestol Pomad Cinsel İlişkide Nasıl Kullanılır?

Anestol pomad cinsel birliktelik öncesi kullanılabilir. Cinsel birliktelik esnasında acı hisseden ve özellikle ilk gece kaygısı yaşayan kişiler nohut büyüklüğünde kremi vajina etrafına sürebilirler. Kremin vajina içine sürülmemesi önerilmektedir.

Anestol Pomad Krem Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

KETEM’e randevusuz gidilir mi? Başvuru nasıl yapılır?

Günümüzde yaşam şartları ve beslenme koşullarının değişmesi ile beraber kanser hastalığı eskiye göre daha fazla görülmektedir. Bazı kanser hastalıkları belirtileri ile fark edilir. Ancak bazı kanser türlerinde erken teşhis çok önemlidir. Hastalığın erken zamanda fark edilmesini KETEM sayesinde birçok kanser hastası tedavi edilmektedir.

KETEM Nedir?

Kanser hastalıklarında en önemli adım erken teşhis ve tedavidir. Bunun bilincinde olarak hareket eden KETEM nedir diyenler için önemli tanı merkezi adı verilebilir. Kanser araştırmaları yapılan merkezde hastalıkla karşılaşıldığında nasıl davranılması gerektiğine dair eğitim verilmektedir.

Kanser türleri arasında ölümcül olan türler bir hayli fazladır. Özellikle geç kalınan kanser tedavisi maalesef olumlu sonuç veremeyebiliyor. Ancak KETEM sayesinde kanser hastalıkları erken teşhis edilerek tedavi edilebilmektedir.

KETEM’de Ne Yapılır?

Kısaca kanser tarama merkezi olan KETEM’de ne yapılır merak edilmektedir. Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet veren KETEM’de sağlık açısından faydalı birçok uygulama yapılmaktadır. Hemen her ilde bir tane KETEM bulunmaktadır. Aynı teknolojik cihazlara ve olanaklara sahip olan KETEM, aile hekimleri ile iş birliği içerisinde hareket etmektedir.

KETEM’de serviks, meme ve kolon kanserlerinin taramaları yapılmaktadır. Bu kanser türleri ulaşıbilir noktalardadır. Ayrıca hızlı bir gelişim ve yayılma göstermezler. Kolay, basit ve ekonomik taramalarla tespit edilebileceği için KETEM’de bu üç kanser taraması yapılmaktadır.

KETEM’de Kimler Çalışır?

Tamamen ücretsiz olarak hizmet veren KETEM’de kimler çalışır öğrenmek isteyebilirsiniz. KETEM’de kadın-doğum uzmanı, patoloji uzmanı, genel cerrahi uzmanı, radyodiagnostik, 3 pratisyen hekim, iki hemşire, röntgen teknisyeni, tıbbi teknolog, 1 ebe, veri hazırlama –kontrol işletmeni ve laboratuvar teknisyeni çalışır.

KETEM’e Randevusuz Gidilir Mi?
KETEM’e Randevusuz Gidilir Mi?

KETEM’e Randevusuz Gidilir Mi?

KETEM’in çok faydalı işler yaptığını öğrenen kişiler KETEM’e randevusuz gidilir mi öğrenmek istemektedirler. Ücretsiz olarak hizmet veren KETEM’e randevusuz da gidilebilmektedir. Ancak yoğunluktan dolayı sıra beklememek için randevu almanız yararınıza olacaktır.

KETEM’e Nasıl Başvurulur?

Kanser taramalarını en kısa sürede yaptırmak isteyen vatandaşlar KETEM’e nasıl başvurulur öğrenerek gerekli hizmetleri alabilirler. KETEM’i 0538 336 73 00 ya da 0344 415 04 26 numaraları telefonlardan arayarak başvurunuzu yapabilirsiniz.

KETEM’den Randevu Nasıl Alınır?

Aile Hekimliği ile ortak çalışma yürüten KETEM, belirli yaş aralığındaki kişileri başvuru olmadan çağırarak kanser taramasından geçirmektedir. Ancak KETEM’in çağıracağı zamandan önce kanser taramasını yaptırmak isteyenler randevu alabilirler. Randevu için yukarıda aktardığımız iki telefon numarasından birini arayabilirsiniz.

KETEM Taraması Nedir?

Kanser hastalıkları ve buna bağlı ölümlerin artması ile beraber kanserin erken teşhis edilerek tedavi edilmesi için KETEM kurulmuştur. KETEM’de Bilgisayarlı Tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), kemik sintigrafisi, ultrason, X-ışınları, pozitron tomografi (PET) ve diğer bazı taramalar yapılmaktadır. Bu taramalar ile varsa kanser teşhis edilerek hemen tedavisine başlanmaktadır.

KETEM’de Hangi Testler Yapılır?

KETEM’de hangi testler yapılır konusundan önce KETEM taramasından korkmamanız gerektiğini belirtmek istiyoruz. Tamamen sizlerin sağlığı için yapılan bu taramalara mutlaka girmelisiniz. KETEM’de rahim ağzı kanseri, meme kanseri ve kolon yani barsak kanseri testleri yapılır. Ayrıca Obezite ile beraber beslenme konusunda da halk bilgilendirilir.

KETEM’e Hangi Hastalık Taramaları İçin Gidilir?

30 yaş üzeri kadınlar rahim ağzı (serviks) kanseri taramaları için, 30 yaş üzeri kadınları meme kanseri taramaları için ve 50 yaş üstü kadın ve erkekler kalın bağırsak kanseri taramaları için illerinde bulunan Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezlerine başvurabilirler. (KETEM)

KETEM Yaş Sınırı Var Mı?

KETEM’de yürütülen kanser tarama işlemlerinde meme kanseri taramasında hedef 40-69 yaş arasındaki kadınlardır. Rahim ağzı kanserinde 30-65 yaş grubu kadınlar hedeflenir. Kolon kanserinde ise 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkekler hedeflenir.

KETEM Sonuçları Güvenilir Mi?

Ücretsiz olarak hizmet veren KETEM son derece faydalı bir kurumdur. Bazı kişilerin aklına KETEM sonuçları güvenilir mi diye gelebilir. KETEM sonuçları güvenilirdir. KETEM’de tespit edilen kanser için hastanede tekrar çeşitli testler yapılmaktadır. Bu nedenle KETEM sonuçlarından şüphe etmemeniz ve zaman kaybetmeden gerekli taramaları yaptırmanız önerilmektedir.

KETEM Nerelerde Var?

Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) Türkiye’nin her ilinde 1 tane olmak üzere 81 ilde 127 adet bulunmaktadır.

Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM)

Basur (Hemoroid) memesi patlarsa ne olur?

Makat ya da anüs bölgesindeki damarların şişmesi ya da büyümesi ile ortaya çıkan basurun çeşitli evreleri vardır. Hemen herkeste görülebilme ihtimali olan basurun tedavisi mümkündür. Basur nedeni ile meydana gelen ağrıları bitkisel yöntemlerle azaltabilirsiniz. Bu bitkisel yöntemler nedir dediğinizi duyar gibiyiz. Gelin hem basur nedir ayrıntısıyla öğrenelim hem de nasıl tedavi edilir inceleyelim.

Basur Nedir ve Neden Olur?

Varislere benzeyen basur makat çevresinde ya da rektumun alt kısmında şişmiş damarlar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Nedeni tam olarak bilinemeyen basur nedir birçok kişi öğrenmek istemektedir. Yetişkinlerin ¼’inde görülen basur oldukça yaygındır. Her zaman belirti göstermeyen basurun en temel belirtileri kaşıntı ve kanamadır.

Halk dilinde mayasıl olarak da bilinen basur iç basur ve dış basur olarak farklı şekillerde görülebilmektedir. İç basurlar genel olarak makatın görülmeyen derin noktasında ortaya çıkar. Bu basur ağrı ya da acı vermez. Dış basur ise makatın hemen dış çeperinde yer alır. Dış basur kişiye daha fazla acı ve ağrı verir. Basurun neden olduğu tam olarak bilinemese de basuru tetikleyen etkenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Genetik yatkınlık
  • Rektum bölgesine fazla basınç uygulamak
  • Obezite
  • Dışkı esnasında zorlama
  • Düşük lifli besinler tüketme
  • Makattan cinsel ilişki yaşama
  • Uzun süre ayakta durmak, oturmak

Basur Olup Olmadığını Nasıl Anlarız?

Bazen makat çatlağı gibi çeşitli hastalıklarla karıştırıldığı için basur olup olmadığını nasıl anlarız diyebilirsiniz. Aslında basuru anlamak çok kolaydır. Anüs çevresinde ortaya çıkan şiddetli kaşıntı ile rahatsızlık hissi en önemli belirtilerdendir. Bununla beraber anüs yakınlarında kaşınan ve ağrıyan yumrular oluşmaktadır.

Basur Başlangıcına Ne İyi Gelir?

Makat bölgesinde oluşan basur tedavi edilmediği zaman dayanılmaz semptomlara neden olabilmektedir. Ancak başlangıç aşamasında alacağınız bazı önlemler ile bu semptomları hafifletebilirsiniz. Basur başlangıcına ne iyi gelir derseniz öncelikle beslenme düzeninizi ayarlamalısınız. Lifli gıdalar tüketerek kabızlık riskini ortadan kaldırabilirsiniz.

Yoğurt, meyve, kefir ve sebze bol bol tüketilmelidir. Bu besinler sindirimi kolaylaştırarak dışkının yumuşamasına yardımcı olur. Ayrıca bol su tüketmek de basura iyi gelmektedir. Basur etrafında hissedilen ağrıyı hafifletmek için kremler ya da pomadlar kullanılabilir. Tüm bunlara rağmen dayanılamayacak ağrılar yaşanıyorsa mutlaka cerrahi tedavi aşamasına geçilmelidir.

Hemoroid Memesi Patlarsa Ne Olur?

4 ayrı derece ve evreden oluşan hemoroidin 1. ve 2.evrelerinde ciddi ağrılar ve şikayetler görülmez. Ancak 3. ve diğer evrelerde hemoroid memeleri ciddi oranda belirginleşerek dışkılama sırasında makat dışına çıkarlar. Elle müdahale edilmediği sürece makat dışında kalabilen hemoroid memeleri patlayabilirler.

Hemoroid memesi patlarsa kişiye ağrı ve acı hissi yaşatır. Bir nevi tromboze basur olan hemoroid memesi hastaya ciddi sıkıntılar yaşatabilir. Bu durumda mutlaka bir doktora görünmek ve gerekli tedaviyi uygulatmak gerekmektedir.

Basur Hastalığı İlerlerse Ne Olur?

Basur makat bölgesinde meydana geldiği için bazı kişiler çekinerek doktora gitmekten vazgeçerler. Bu durumda basur ilerler ve daha ciddi sorunlara yol açabilir. Basur hastalığı ilerlerse ne olur diyenler için şikayetlerin ciddi oranda arttığını söyleyebiliriz. Basurda görülen kanama şiddeti artar ve kan kaybına neden olacağı için kansızlık gelişebilir. Tedavi edilmeyen hemoroidler boğulma yani tromboze basura dönüşerek şişer ve ağrır.

Dış Basur Memesi Kendiliğinden Geçer Mi?

Basurun dış ve iç basur şeklinde görüldüğünden yukarıda bahsetmiştik. Dış basur memesi birçok kişide görülebilen bir rahatsızlıktır. Bu nedenle dış basur memesi kendiliğinden geçer mi sorusunun cevabını merak eden kişi sayısı fazladır. Sizi fazla meraklandırmadan dış basur memesinin kendiliğinden geçtiğini söyleyelim.

Makatta Kaşıntı Neyin Belirtisidir?

Makatta meydana gelen kaşıntı birçok hastalığın belirtisi olabilir. Genelde basur ya da makat çatlağı akıllara gelse de makattaki kaşıntıya neden olan durumlar şöyle sıralanabilir:

  • Hemoroid
  • Fissür
  • Fistül
  • Mantar enfeksiyonları

Basur İlaçsız Kendiliğinden Geçer Mi?

Özel bir bölgede görülen basur için doktora gitmeye çekinen kişiler bir hayli fazladır. Bu nedenle evde tedavi uygulamak isteyen kişiler basurun kendi kendine geçip geçmeyeceğini bilmek isterler. Dış basur kendiliğinden geçebilir. Ancak iç basurun lazer ya da cerrahi tedavisi dışında kendiliğinden geçmesi mümkün değildir.

Basura Zeytinyağı Sürmek İyi Gelir Mi?

Basur nedeni ile yaşanan ağrıyı hafifletmek için çeşitli yöntemler uygulanabilir. Hemen her şeye kullanılabilen zeytinyağı için basura zeytinyağı sürmek iyi gelir mi diyenlere evet cevabını veriyoruz. Antioksidan özelliğe sahip olan zeytinyağı ödem atıcıdır. Bu nedenle dış hemoroidlerin tedavisinde kullanılabilir.

Hemoroide Hangi Krem İyi Gelir?

Hemoroid hastalığı olan kişilerin ilk olarak doktora giderek muayene olmaları ve hemoroidin durumuna göre tedaviye başlamaları gerekir. Ancak doktora gitmeden hemoroide hangi krem iyi gelir öğrenmek isteyenler için bir araştırma yaptık. Hemoroid tedavisinde doktorlar tarafından genelde Procto Glyvenol ve Proctolog kremleri reçete edilmektedir.

Vazelin Basura İyi Gelir Mi?

Koruyucu bir bariyer oluşturan vazelin hemoroidlerin yumuşamasına yardımcı olur. Hasarın artmasını önlemek ve bununla beraber kaşıntıyı azaltmak için anal bölgeye vazelin sürülebilir. Ancak basura vazelin sürmeden önce her ihtimale karşı doktorunuza danışmanız önerilmektedir.

Kantaron Yağı Basur Memesine İyi Gelir Mi?

Yaraları iyileştirme özelliği olan kantaron yağı, kantaron çiçeklerinden elde edilmektedir. Tamamen doğal olan kantaron yağı hemoroide iyi gelmektedir. Hemoroidleri yumuşatan kantaron yağı ağrı ve kaşıntıyı da azaltmaktadır.

Basur Hastalığına Hangi Bölüm-Doktor Bakar?

Basur hastalığına Genel Cerrahi bölümünde Genel Cerrah Uzmanı bakmaktadır.

Basur (Hemoroid) Memesi Nasıl Geçer? Saraçoğlu

Bepanthol krem sivilceye, cilt lekelerine iyi gelir mi?

Her evde bulunması gereken kremlerden biri olan Bepanthol krem hoş kokusu ve yumuşak yapısı ile ön plandadır. Genelde yanık, yara, kesik, sıyrık gibi deri yangılarında kullanılan Bepanthol kremi emziren anneler meme ucu çatlaklarında da kullanabilir. Ayrıca ameliyat yaraları ile beraber yatak yaralarında da etkilidir.

Bepanthol Cilt Bakım Kremi Ne İşe Yarar?

Yenileyici ve onarıcı özelliklere sahip olan Bepanthol cilt bakım kremi ne işe yarar sorusuna birçok farklı cevap verilebilir. Nemlendirici özelliği ile vücudun her yerinde gönül rahatlığı ile kullanılabilen Bepanthol kremin canlandırıcı yapısı dikkat çekiyor. Bepanthol kremin sağladığı diğer faydalar ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Cildin nem oranını dengeler.
  • Cildi nemli tutar.
  • Pul pul dökülen cilde iyi gelir.
  • Cildin yenilenme süresini kısaltır.
  • Cildi sağlıklı hale getirir.
  • Hassas cilt bariyerini güçlendirir.
  • Cildin nefes almasına yardımcı olur.
  • Bebeklerde pişiğe iyi gelir.
  • Dudak çatlağını tedavi eder.
  • Güneş yanıklarına iyi gelir.
  • Soğukta çatlayan ellere iyi gelir.
  • Cildi dış etmenlere karşı korur.
  • Sivilce ve akne tedavisinde etkilidir.
  • Saç ekim işleminden sonra saçı yıkamadan önce kullanılır.
  • Çeşitli nedenlerle kızaran cildi rahatlatarak kızarıklığı giderir.

Bepanthol Krem Leke Giderir Mi?

Çeşitli nedenlere bağlı olarak ciltte lekelenmeler görülebilir. Özellikle kadınları rahatsız eden bu durum için Bepanthol krem leke giderir mi merak edilmektedir. Zaman zaman güneş ışınları vücuda zarar verir. Bununla beraber yaşın ilerlemesi, hamilelik, akne gibi etkenlerle cilt yüzeyinde lekelenmeler meydana gelir. Ciltte oluşan bu lekelerin iyileştirilmesi için Bepanthol krem önerilmektedir.

Yenileyici ve onarıcı bir etkisi bulunan Bepanthol krem, ciltte meydana gelen lekeleri gidererek cilde ipkesi bir görünüm kazandırır. Cilde doğal yapısını kazandıran Bepanthol krem yağlılık hissi de yaratmaz.

Bepanthol Yüze Sürülür Mü?

Herhangi bir kremi kullanırken yüze sürülüp sürülmediğinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Bazı kremler yüze kullanılmaması gerektiği halde kullanıldığı zaman ciddi sorunlar meydana gelebilir. Bu sorunları yaşamak istemeyen kişiler Bepanthol yüze sürülür mü öğrenmek istemektedir. Bepanthol kremin içeriği incelendiğinde, kremin yüze sürülebileceği görülmektedir. Kremi yüzünüze sürdüğünüz zaman cildinizin kısa sürede rahatladığını göreceksiniz.

Bepanthol Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Kadın-erkek hemen herkesin yaşadığı sivilce sorunu can sıkıcı olmaktadır. Birbirinden farklı sorunlar için kullanılabilen Bepanthol krem, cildin nem oranını sağlarken sivilce ve akneye iyi gelir. Çatlayarak gerginleşen cildi rahatlatan krem sayesinde cildiniz dış etmenlere karşı korunur.

Bepanthol Krem Sivilce İzlerini Geçirir Mi?

İlthaplı sivilceler bazı kişilerde lekelenmelere neden olabilmektedir. Bu durumdan şikayetçi olanlar için Bepanthol krem sivilce izlerini geçirir mi sorusuna evet yanıtını rahatlıkla verebiliriz. Cildi yenileyici etkisi olan Bepanthol krem sayesinde cildiniz ölü hücrelerden arınırken sivilce izleri de yok olur.

Bepanthol Krem Yaraya Sürülür Mü?

Hiçbir krem açık yaraya direkt olarak sürülmez. Bepanthol krem de açık yaraya direkt olarak sürülmemelidir. Ancak ameliyat yaralarının tedavisinde Bepanthol krem etkilidir. Yenileyici ve onarıcı etkileri dışında nemlendirme özelliği bulunan Bepanthol kremi yatak yaralarında da kullanabilirsiniz.

Bepanthol Krem Vajinal Mantara İyi Gelir Mi?

Vajinal mantar kadınların birçoğunda görülen önemli bir sorundur. Kaşıntı ve yanmaya neden olan vajinal mantar bir an önce tedavi edilmelidir. Birçok cilt sorununa fayda sağladığı bilinen Bepanthol krem vajinal mantara iyi gelir mi? Bu sorunun cevabı birçok kişi tarafından araştırılmaktadır. Bepanthol krem, vajinada meydana gelen tahrişler ile beraber vajinal mantar için de kullanılmaktadır. Ancak kremi kullanmadan önce doktordan tavsiye alınması önemlidir.

Bepanthol Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?

Hamilelik döneminde her krem ya da ilacın doktora danışılmadan kullanılmaması gerekir. Bazı krem ve ilaçlar normal zamanda etki etmese de hamilelik döneminde etki ederek bebeğe zarar verebilir. Hamilek ve emzirme döneminde Bepanthol krem kullananlarda herhangi bir yan etki gözlenmemiştir. Hamilelik döneminde doktorunuza danışarak Bepanthol kremi kullanabilirsiniz.

Bepanthol Krem Pişik İçin Kullanılır Mı?

Bepanthol krem toplumda pişik kremi olarak bilinmektedir. Birçok farklı sorun için kullanılan Bepanthol krem pişik için kullanılır mı sorusuna evet yanıtını düşünmeden verebiliriz. Özellikle bebeklerde sık sık görülen pişik için doktorlar tarafından Bepanthol krem önerilmektedir. Pişik oluşumunun önlenmesine yardımcı olan Bepanthol krem, oluşan pişiğin tedavi edilmesinde etkilidir.

Bepanthol Krem Kullananların Yorumları

Bepanthol krem kullananların yorumları incelendiğinde Bepanthol kremden genel olarak memnun kalındığı görülmektedir. Özellikle cildi çok çabuk tahriş olanlar ve cildini sürekli nemlendirmek isteyenler Bepanthol kremin çok etkili olduğunu belirtmektedirler. Bepanthol krem hakkında yapılan yorumlar sizlere yol gösterecektir. Kremi kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önerilir.

Güneş ve Cilt Lekelerine Gözenek İyi Gelen Krem

Fucitec krem yüze sürülür mü, yanık için kullanılır mı?

Stafilokokal bakteri denilen mikroplar ciltte enfeksiyonlara neden olur. Bu enfeksiyonlara enfekte kesikler, impetigo, enfekte dermatit ve sıyrıklar örnek verilebilir. Fucitec krem bu noktada devreye girerek enfeksiyona yol açan mikropların büyümesini engeller. Krem içerisinde bulunan sodyum fusidat, fusidik asit tuzu gibi çalışarak etki eder.

Fucitec Krem Ne İşe Yarar?

Bir tür antibiyotik olan Fucitec krem ne işe yarar ve nasıl kullanılır? Bu özel krem, enfeksiyona yol açan bakterileri öldürür. Bu sayede bakterilerin neden olduğu cilt enfeksiyonlarını da tedavi eder. Fucitec kremin tedavi ettiği cilt hastalıkları şunlardır:

  • Sivilce
  • Akne
  • Çıban
  • Ciltte oluşan iltihap
  • Kıl kökü iltihabı
  • İltihaplı egzama
  • Kıl dönmesi
  • İmpetigo
  • Dolama
  • Ter bezi iltihabı

Topikal antibiyotik olan Fucitec kremin güçlü bir antibakteriyel etkisi bulunmaktadır. 20 gramlık tüplerde satılan kremin sarı renk kutusu vardır. Piyasada mevcut olan krem reçete ile satılmaktadır. Bu nedenle bir başkasından kremi alarak kullanmayınız. Öncelikle doktorunuza muayene olun ve doktorunuz reçete ederse Fucitec kremi kullanın.

Fucitec Krem Ne İçin Kullanılır?

Fucitec kremin etkisini duyanlar Fucitec krem ne için kullanılır merak ederler. Fucitec krem bir tür antibiyotik olduğu için iltihabı cilt enfeksiyonlarında etkilidir. Ciltte meydana gelen bakteriye bağlı enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Fucitec kremin etken maddesi fusidik asittir. Bu kremin sağladığı faydalar ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Cilt enfeksiyonlarını iyileştirir.
  • Ciltte oluşan iltihabı kurutur.
  • Cilt yüzeyindeki bakterilerin kurumasını sağlar.
  • Çıban benzeri büyük ve iltihaplı cilt sorunlarını yok eder.
  • Enfeksiyon kapmış olan yanık ve yaralara iyi gelir.
  • İltihaplı egzamayı tedavi eder.
  • Sivilce ve akne tedavisinde etkilidir.
  • Cilt renginin korunmasında etkilidir.

Fucitec Krem Yanık İçin Kullanılır Mı?

Birçok farklı cilt sorununda kullanılan fucitec krem yanık için kullanılır mı sorusunun cevabını birçok kişi araştırmaktadır. Fucitec kremi iltihaplı yanıklarda kullanabilirsiniz. Kısa sürede etki eden Fucitec kremi doktor önerisi ile kullanmanız güvenli olacaktır.

Fucitec Krem Pişik İçin Kullanılır Mı?

Genelde yaz aylarında görülse de pişik sorunu her mevsim karşılaşılan sorunların başında gelmektedir. Bazen fazla kiloya bağlı olarak görülen pişik bazen çok yürümekten ya da dar kıyafetler giymekten de oluşabilir. Özellikle çocuklarda çok sık karşılaşılan pişik için Fucitec krem kullanılması önerilmez. Pişiğe iyi gelecek çinko oksit içeren kremlerin kullanılması daha sağlıklı ve etkili olacaktır.

Fucitec Krem Yüze Sürülür Mü?

Ciltte olulan yaralar, sivilce ve akne için kullanılan Fucitec krem yüze sürülebilir. Tek başına kullanılması önerilen kremi açık yaralara kullanmayınız. Açık yaralar dışında yüzdeki sorunlu bölgeye direkt olarak sürülebilir.

Fucitec Plus Sivilceye İyi Gelir Mi?

Çeşitli deri hastalıkları ile inflamasyonlara karşı kullanılan Fucitec plus, bakteriler nedeni ile görülen deri hastalıklarının yayılmasını önler. Ayrıca ciltte oluşan yanma ve kaşıntı hissini yok eder. İltihabı kurutma etkisi olduğu için akıllara Fucitec plus sivilceye iyi gelir mi sorusu gelmektedir. İlacın prospektüsünde akne ve akneli bölgelerde kullanılmaması gerektiği yazıyor. Bu konu biraz kafa karıştırıcı olsa da enfeksiyona bağlı durumlarda krem kullanılabilir. Ancak bu konuda doktorunuzun görüşünü almanız çok daha doğru olacaktır.

Fucitec Krem Nerelerde Kullanılır?

Fucitec’e duyarlı olan organizmaların neden olduğu deri hastalıklarında fucitec krem kullanılabilir. Fucitec krem dudak, göz, ağız içi, burun içi, kulak içi ve saçlı deri haricinde tüm vücutta kullanılabilmektedir.

Fucitec Krem Reçetesiz Satılır Mı?

Fucitec kreme acil ihtiyacı olanlar fucitec krem reçetesiz satılır mı araştırmaktadır. Antibiyotik benzeri bir krem olduğu için Fucitec krem reçetesiz satılmamaktadır. Öncelikle doktora giderek muayene olmanız ve doktor gerekli görürse kremi reçete ile almanız sağlığınız için daha güvenlidir.

Fucitec Krem Kullananların Yorumları Neler?

Her kremde olduğu gibi Fucitec krem kullananların yorumları neler önemlidir. Yapılan araştırmalara göre Fucitec krem kullananların yorumlarının genel olarak olumlu olduğu görülmektedir. Kısa sürede etki eden kremin sorunlu bölgeyi iyileştirdiği ve herhangi bir yan etki yaratmadığı anlaşılmaktadır. Ancak içeriğinde bulunan etken maddelere karşı alerjisi olan kişilerde az da olsa yan etkilere rastlanmıştır. Bu nedenle kullanmadan önce doktora danışmanız daha güvenli ve doğru olacaktır.

Sivilcelerden En Ucuza Nasıl Kurtuldum?

Göbek fıtığına ne iyi gelir? Bitkisel tedavisi Saraçoğlu

Göbek fıtığı olan kişilerde göbek deliği dışarıya uzanıyormuş gibi görünür. Fıtığın boyutu bazen fındık kadar olurken bazen portakal büyüklüğüne ulaşmaktadır. Kadınlarda hamilelik döneminde görülebilen göbek fıtığı doğumla beraber bebeklerin yüzde 15-20’lik kısmında da görülebilir. Şimdi sizlere göbek fıtığı ile ilgili tüm merak edilenleri aktaracağız.

Göbek Fıtığı Nedir, Neden Olur?

En basit tanımı ile göbek fıtığı nedir sorusuna yanıt vereceğiz. Yağ dokularının ya da bağırsağın göbek deliğinin çok yakınındaki bir bölgeden geçmesi ile dışarıya doğru bir çıkıntı oluşur. Bu çıkıntıya göbek fıtığı denir. Bebeklerde görülen göbek fıtığı yaygın olmakla beraber zararsızdır. Genelde ilk iki yaş içerisinde tedaviye ya da cerrahi müdahaleye gerek kalmadan geçmektedir. Ancak yetişkinlerde görülen göbek fıtığı genelde cerrahi müdahale gerektirir.

Yaşam kalitesini çok fazla düşüren göbek fıtığı iş kaybına da sebep olabilmektedir. Göbek fıtığı gebelik döneminde ya da sonrasında oluşabilir. Bazı gebelerde doğum ile beraber fıtığın kendi kendine geçtiği görülür. Fıtığın görülmesi çeşitli nedenlere bağlı olabilir. Bu nedenler sırası ile şöyledir:

  • Göbek bağı kesildiğinde bağın tamamı ile kapanmaması
  • Karında su birikimi
  • Aşırı kilo alımı
  • Prematüre doğum
  • Düşük doğum ağırlığı
  • Şiddetli öksürük
  • Kısa zamanlarda hamilelik yaşama
  • Karın bölgesinden geçirilen ağır ameliyatlar
  • Çoğul gebelik

Göbek Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

Kadınlarda daha sık görülen göbek fıtığının belirtileri nelerdir bebeklerde ve yetişkinlerde değişmektedir. Bebeklerde görülen fıtığın en önemli belirtisi, bebek ağladığı zaman göbek deliğinin dışa çıkmasıdır. Yetişkinlerde ise göbek bölgesinde dışarıya doğru bir şişkinlik görülür. Buna bağlı olarak şekil bozukluğu meydana gelir.

Fıtık nedeni ile göbek bölgesinde baskı meydana geleceği için kişilerde yürüme zorluğu görülebilir. Ayrıca fiziksel aktiviteler normalde vücuda iyi gelirken göbek fıtığı olan kişilerde ağrı yaşanır. Bazı kişilerde fıtık gözle görülür derecede büyüktür. Bu kişilerde dayanılmaz ağrılar görülebilir. Fakat bazı kişilerde fıtık olduğu görülmediği gibi herhangi bir ağrı da hissedilmez. Göbek fıtığı ilerlediği zaman kişilerde şu belirtiler görülür:

  • Boşaltım esnasında ağrı hissi
  • İleri derecede kanlı büyük abdest
  • Ikınma
  • İç organ işlev bozukluğu
  • Öksürük ve sonrasında ağrı

Bebekteki Göbek Fıtığı Nasıl Geçer?

Göbek bölgesindeki içe ya da dışa doğru şişlik olarak adlandırılan göbek fıtığı özellikle bebeklerde çok sık görülmektedir. Anne ve babalar bu durumdan büyük korku duymaktadırlar. Ancak endişelenecek bir durum yoktur. 4 yaşına kadar herhangi bir müdahale yapılmaz. 4 yaşından sonra geçmeyen göbek fıtığına müdahale edilir.

Bebekteki göbek fıtığı nasıl geçer diye araştırma yapan ebeveynler için göbek fıtığının 1 yaşına kadar kendiliğinden geçtiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle ilk etapta müdahale edilmez. Ancak 1 yaşına kadar geçmeyen fıtık ağrı ile devam ederse mutlaka bir doktora giderek bebeği muayene ettirmek gerekir. Bebek belirli bir yaşa geldikten sonra geçmeyen fıtık için doktor önerisi ile cerrahi müdahale yapılır.

Göbek Fıtığı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Göbek fıtığı önemsenmesi gereken ciddi bir rahatsızlıktır. Genelde ilk etapta küçük olarak oluşan fıtıklar önemsenmediği zaman büyüyerek kişiye ağrı ve acı yaşatabilir. Bu nedenle mutlaka göbek fıtığı için doktora gidilerek muayene olunmalıdır. Göbek fıtığı tedavi edilmezse ne olur derseniz, bağırsaklarda tıkanmaya yol açar. Buna bağlı olarak karın şişliği ve kusma ile beraber fıtık boğulması ortaya çıkar.

Zaman içerisinde büyüyen göbek fıtığı yer çekimi ve karın içi basıncın etkisi ile daha da büyür. Fıtık büyüdükçe içeriden dışarıya doğru yer değiştiren organ sayısı da artar. Ayrıca fıtık deliğinden geçen iç organlar kendi etrafında dönerek bağırsakların düğümlenmesine neden olur. Bu gibi ciddi durumları yaşamak istemiyorsanız, göbek fıtığının tedavisini aksatmamalısınız.

Göbek Fıtığına Ne İyi Gelir?

Göbek fıtığı ilerlemeden tedavi edilmelidir. Aksi takdirde büyüyen göbek fıtığı kişinin sosyal yaşamını kalitesiz hale getirir. Peki, göbek fıtığına ne iyi gelir merak ediyor musunuz? Hafif göbek fıtığı durumlarında hastalara iyi gelecek öneriler şu şekilde sıralanabilir:

Sıvı Tüketimini Artırmak: Sıvı tüketimini artırmak bağırsak hareketlerini düzenler. Bu sayede kabızlığı önler ve gerilmeyi engeller. Bu da fıtığın büyümesine engel olur.

Lifli Gıdalar Tüketmek: Bağırsak hareketlerini artıran lifli gıdalar kabızlığı önler. Bu da karın içi basıncı azaltarak fıtığın büyümesine engel olur.

Ağır Kaldırmamak: Göbek fıtığı olan kişiler ağır kaldırdığı zaman fıtığa baskı olur ve bu durum fıtığın büyümesine neden olur.

Göbek Fıtığına Hangi Bölüm-Doktor Bakar?

Fıtık şikayetlerine genel olarak ortopedi uzmanı bakmaktadır. Göbek fıtığına hangi bölüm-doktor bakar diyenler için ortopedi uzmanlarından randevu almalarını önerebiliriz. Uzman ortopedist doktorların takibinde fıtığın gelişimi izlenir ve gerekirse cerrahi müdahale ile tedavi aşamasına geçilir.

Açık Göbek Fıtığı Ameliyatı Kaç Saat Sürer?

İlerlemiş göbek fıtığının tek tedavisi ameliyattır. Ameliyattan çekinen hastalar açık göbek fıtığı ameliyatı kaç saat sürer öğrenmek isterler. Ameliyat ortalama olarak 30-60 dakika arasında sürmektedir. Ancak bu süre kişinin önceden karın ameliyatı geçirip geçirmediğine ve fıtığın büyüklüğüne göre değişmektedir.

Göbek Fıtığı Bitkisel Tedavisi Saraçoğlu

Göbek fıtığı tedavisi için tıbbi yardım alınmalıdır. Ancak fıtığın ilerlemesini durdurmak ve ağrıları azaltmak için göbek fıtığı bitkisel tedavisi Saraçoğlu tarifini uygulayabilirsiniz. İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen göbek fıtığı kürü oldukça yaygınlaşmıştır. At kuyruğu ismi ile bilinen kırkkilit otu ile göbek fıtığına dur diyebilirsiniz.

Taze olarak alacağınız 1 yemek kaşığı kırkkilit otunu 1 bardak suda 5 dakika kadar kaynatın. Dinlendirdikten sonra derin bir kâseye süzün. Bu suyu masaj yoluyla karın bölgenize uygulayabilirsiniz. 15 kere yapılan masaj sonrasında kesinlikle sıcak ortamda kalmanız gerekmektedir. Gün aşırı olacak şekilde 1 ay boyunca küre devam edebilirsiniz.

Bebeklerde Göbek Fıtığı Nasıl Anlaşılır ve Nasıl Geçer?

Hemoroid kremi göz altı torbalarına iyi gelir mi?

Hemoroid yani halk dilinde basur ya da mayasıl, ciddi bir sağlık sorunudur. Kişiye ağrı ve rahatsızlık veren bu durum için özel kremler üretilmiştir. Bu kremleri amacı dışında kullanan bazı kişiler hemoroid kreminin göz altı torbalarına ve morluklarına iyi geldiğini söylemektedir. Gelin herkes tarafından merak edilen bu konuyu yakından inceleyelim.

Hemoroid Kremi Göze Sürülür Mü?

Hemoroid konusunda kapsamlı bir araştırma yapan uzmanlar hemoroid kremi göze sürülür mü konusuna açıklık getirmişlerdir. Hemoroidi tedavi etmesi için önerilen bazı kremlerin göz altı sorunlarında kullanılabileceği fikri bir filmde ortaya atılmıştır. Filmin yayınlanmasından sonra güzelliğine önem veren kadınlar bu tedavinin geçerli olup olmadığını araştırmaktadırlar.

Hemoroid kremleri kortizon içermektedir. Bu sayede kullanıldığı alandaki ödemi azaltır. Ancak bu ürünlerin çok hassas olan göz çevresinde kullanılması doğru karşılanmamaktadır. Hemoroid kremleri amacı dışında kullanıldığı zaman faydadan çok zarar verir. Dermotolojik anlamda gelişme yaşanan çağımızda hemoroid kremi yerine gözl atlı torbalarına iyi gelecek daha etkili kremler bulunmaktadır.

Hemoroid Kremi Cilde İyi Gelir Mi?

Pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen kişiler her yolu denemektedirler. Hemoroid tedavisinde kullanılan kortizon içerikli kremleri kullanarak pürüzsüz ve sağlıklı cilde sahip olacağını düşünenler maalesef yanılıyorlar. Hemoroid kreminde bulunan kortizon cildi inceltmektedir. Krem ilk etapta olumsuz etkisi yokmuş gibi görünse de zamanla kortizon etkisi ile bu kremler cilde zarar vermektedir. Bu nedenle cilde kullanılması önerilmez.

Hemoroid Kremi Göz Altı Torbalarına İyi Gelir Mi?

Göz altı torbaları yorgunluk, yoğun iş temposu ve genetik yatkınlık gibi etmenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu durumdan rahatsız olan kişiler, göz altı kapatıcıları kullanmaktan sıkıldıkları için kalıcı çözüm arayışına girmişlerdir. Çeşitli TV kanallarında mankenlerin göz altı torbalarından hemoroid kremi ile kurtulduğu haberinin yayınlanması ile hemoroid kremi göz altı torbalarına iyi gelir mi sorusu gündeme gelmiştir. Bu kremi kullanarak göz altı torbalarından kurtulduğunu belirtenler vardır. Ancak uzmanlar hemoroid kreminin göz altı torbaları için kullanılmasının doğru olmadığını belirtmektedirler.

Hemoroid Kremi Botoks Etkisi Gösterir Mi?

Hemoroid kremleri kortizon içermektedir. Buna bağlı olarak kullanıldığı alanın gerginleşerek incelmesini sağlar ve kullanıldığı bölgedeki ödem giderir. Bu özelliği akıllara hemoroid kremi botoks etkisi yaratır mı sorusunu getirir. Aslında hemoroid kremi botoks etkisi yaratmaz. İçeriğindeki bileşenler nedeni ile cildin incelerek gerginleşmesini sağlar.

Göz Altı Torbaları İçin Hemoroid Kremi Adı

Kullanıldığı ilk anda göz altındaki şişliği azaltarak göz altı torbalarını gideren hemoroid kremleri uzun vadede aynı etkiyi göstermez. Bu nedenle hekimler tarafından hemoroid kremleri göz altı için önerilmez. Ancak göz altı torbaları için hemoroid kremi kullandığını söyleyen kişiler Anestol, Pruzon ve Proctolog adındaki kremleri tercih ettiklerini belirtmişlerdir.

Hemoroid Kremi Göz Altına Nasıl Uygulanır?

Hemoroid kremi göz altına nasıl uygulanır anlatmaya başlamadan önce bu kremin doktorlar tarafından göz altına kullanılmasının önerilmediğini bir kez daha belirtelim. Ancak kendi kararı ile yine de bu kremi kullanmak isteyenler ince bir tabaka halinde morlukların ve şişliklerin olduğu yere kremi sürebilirler.

Hemoroid Kremini Güzellik İçin Kullananların Yorumları

Doktorların tüm uyarılarına rağmen hemoroid kremini güzellik için kullananların yorumları farklıdır. Hemoroid kremini kullanan kişilerden bazıları anında etki gördüklerini belirtmişlerdir. Bu kremin göz altında oluşan şişlikleri giderdiği görülmektedir. Ancak doktorların uyarıları nedeni ile hemoroid kremini kullanmaya çekindiklerini söyleyenler de vardır. Sizlerde bu konuda net bilgiye doktorunuz sayesinde ulaşabilirsiniz. Birçok uzman hekim hemoroid kremini güzellik için önermez. Ancak doktorunuza danışarak kremi kullanıp kullanmayacağınıza karar verebilirsiniz.

Evde Göz Altı Torbaları Nasıl Geçer?

Birçoğunu daha önce duymuş olabileceğiniz göz torbalarından evde kurtulmak için pek çok doğal çözüm ve kullanışlı önerilerimiz ar. Sabırla en az birkaç hafta boyunca bunlardan birini her gün deneyin – kendinize mükemmel çözümü bulabilirsiniz.

Çay poşeti uygulayın;

Bu sadece bir kocakarı masalı değildir. Çay (özellikle yeşil çay), göz altı bölgenizi yatıştırmaya yardımcı olabilecek anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Bir çay poşetini temiz, sıcak suda birkaç dakika bekletin. Poşeti dikkatlice çıkarın ve soğumasını bekleyin (buzdolabına koyabilirsiniz) ve ardından gözlerinizin üzerine koyun. Çıkarmadan ve durulamadan önce 10 dakika bekletin.

Soğuk kompres veya yüz maskesi yapın;

Çay poşetleri ile oyalanmak istemiyor musunuz? Göz altı torbaları ve göz altı morlukları probleminiz varsa bir jel soğutma maskesi alın. Maskeyi 30 dakika buzdolabına koyun ve sihrini göstermesi için yaklaşık 20 dakika uygulayın.

Salatalık

Salatalık göz altılarınızda oluşan morlukları azaltmaya yardımcı olur. Buzdolabında beklettiğiniz salatalığı çıkarır çıkarmaz birkaç kalın dilim doğrayın ve 10 dakika gözlerinizin üzerine koyun. Göz altlarınız daha parlak görünecek ve kendinizi daha iyi hissedeceksiniz!

Güneş gözlüğü takın;

Ünlülerin 7/24 güneş gözlüğü takmasının bir nedeni var. Çünkü güneşe bakarken gözlerini kısmak zorunda kalmıyorlar! Güneş gözlüğü takmak, gözlerinizin rahatlatır ayrıca ince çizgi ve kırışıkların oluşmasını engeller.

Gözaltı Torbaları ve Morluklarla Nasıl Başa Çıkıyorum? Çağla Şikel

Kasık mantarına elma sirkesi, pudra iyi gelir mi? Saraçoğlu tedavisi

Kepeklenme, değişik renkte lekeler ve sulanma gibi deri belirtileri ile kendini gösterir. Kişilerin günlük yaşamını ve cinsel hayatını olumsuz etkileyen kasık mantarının (Tinea inguinalis) mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Bu hastalığa yakalanan kişilerin vakit kaybetmeden doktora gitmeleri önerilir.

Kasık Mantarı Neden Olur?

3 farklı mantarın birleşmesi ile kasık bölgesinde veya çevresinde görülen tinea inguinalis kaşıntılı bir hastalıktır. Tıp dilinde Tinea crusis kasıklar ile beraber uylukların iç kısımlarında ve kalçalarda görülebilmektedir. Vücudun terleyen nemli kısımlarında yanan ve kaşınan döküntülere sebep olur. Peki, kasık mantarına ne sebep olur? Kasık mantarına neden olan etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Aşırı terleme
  • Vücudun uzun süre nemli kalması
  • Aşırı kilo
  • Diyabet
  • Hipertiroidi
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması
  • Uzun süre antibiyotik kullanımı
  • Sık cinsel yaşam
  • Yanlış iç çamaşırı seçimi
  • Deodorant kullanımı

Kasık Mantarı Belirtileri Neler?

Kasık mantarının belirtileri neler olduğunu bildiğinizde hastalığa hemen müdahale edebilme şansınız olmaktadır. Kasık mantarının temel belirtisi kaşıntıdır. Bazen kaşıntıya yanma da eşlik eder. Bunun dışında kasık mantarına yakalanan kişilerde görülen belirtiler şunlardır:

  • Kızarıklık
  • Yanma hissi
  • Kaşıntı
  • Cildin soyulması, çatlaması ve dökülmesi
  • Cilt renginin değişmesi
  • Deriden açık renkte büyüyen plaklar

Kasıklarda Mantar Nasıl Giderilir?

Kasık mantarından mustarip kişi sayısı bir hayli fazladır. Kasık mantarının neden olduğunu yukarıda anlattık. Ancak bazı önlemler ile kasık mantarını önleyebilirsiniz. Öncelikle her gün duş almanız çok önemlidir. Bununla beraber iç çamaşırların her gün değiştirilmesi ve sık sık yıkanması gerekir.

Mayo ile çok uzun süre durulmamalıdır ve mayo sık sık değiştirilmelidir. Kıyafetler temiz bir şekilde yıkanmalıdır. Bu ve buna benzer önlemler ile kasıklardaki mantar kısa sürede giderilebilir. Tüm önlemlere rağmen tinea inguinalis oluştuysa bir doktora muayene olmak gerekir.

Erkekte Kasık Mantarı Bulaşıcı Mıdır?

Genital bölgede oluşan bu mantar hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilmektedir. Ancak erkeklerde daha sık görülmektedir. Erkekte kasık mantarı bulaşıcı mıdır merak edenler için yanıtlayalım. Tinea inguinalis bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık hem direk hem de indirek olarak bulaşabilir. Ayrıca cinsel ilişki ile de bulaşabilir.

Kasık Mantarına Elma Sirkesi İyi Gelir Mi? Nasıl Kullanılır?

Kasık mantarının yarattığı kaşıntı ve yanma hissinden kurtulmak isteyenler elma sirkesini deneyebilirler. Elma sirkesi kasık mantarına iyi gelen doğal yöntemlerden biridir. Kullanılacak elma sirkesinin doğal yöntemlerle yapılmış olmasına dikkat edilmelidir.

Elma sirkesinin içeriğinde bulunan bileşenler mantarı öldürmektedir. Bu sayede mantar nedeni ile oluşan tahriş, yanma ve kaşıntı hissi azalmaktadır. Bir pamuğa elma sirkesinden damlatarak nazikçe mantarın olduğu bölgeye sürebilirsiniz.

Kasık Mantarına Hangi Krem İyi Gelir?

Kasık mantarının ilerlemesine göre uygulanacak tedavi yöntemleri değişmektedir. Doktor tarafından kontrol edilen hastaya bazı kremler reçete edilir. Bu kremler kasık mantarının semptomlarını hafifleterek hastanın rahatlamasını sağlar. Kasık mantarına hangi krem iyi gelir merak edenler için bazı krem isimleri veriyoruz. Ancak bu kremleri kesinlikle doktor önerisi ile kullanmalısınız. Kasık mantarına iyi gelen kremler şunlardır:

  • Lamisil Krem
  • Naftin kREM
  • Lotrimin Ultra Krem

Kasık Mantarına Pudra İyi Gelir Mi?

Kasık mantarına iyi gelen ürünlerden biri de pudradır. Pudrayı mantar oluşan kısma sürdüğünüz zaman o bölgenin kurumasını sağlar ve nemi yok eder. Bu da mantarın meydana getirdiği kaşıntıyı ve yanmayı azaltır.

Kasık Mantarı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Genital bölgede oluşan mantar mutlaka tedavi edilmelidir. Bu hastalık tedavi edilmezse, kasık bölgesinden başlamış olan hastalık zamanla anüs çevresi, perine, dış genital bölge, göbek, üst bacak ve sırt bölgelerine yayılır. Bu durum kişinin günlük hayatı ile cinsel yaşamını olumsuz etkiler.

Kasık Mantarı Tedavisi Saraçoğlu

Bulaşıcı bir hastalık olan kasık mantarı tedavisi Saraçoğlu kürleri ile mümkündür. Evde rahatlıkla uygulayabileceğiniz kürler ile mantarın yarattığı olumsuzluklara son verebilirsiniz. İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen ve kasık mantarına iyi gelen kürler şu şekildedir:

Sarımsak-Zeytinyağı Kürü: 3 diş sarımsak ile 1 tatlı kaşığı saf zeytinyağı blenderda karıştırın. Bu karışımı mantarlı bölgeye sürerek 20 dakika bekletin ve soğuk su ile yıkayın. Bu kürü günde 2 kere olmak üzere mantar bitene kadar yapabilirsiniz.

Çay Ağacı Yağı Kürü: Bir pamuğa doğal çay ağacı yağını damlatın ve mantar bölgesine sürerek 20 dakika bekletin.

Kasık Mantarına Hangi Bölüm-Doktor Bakar?

Birçok kişi kasık mantarına hangi bölüm-doktor bakar bilmemektedir. Kasık mantarına Dermatoloji yani Cildiye bölümünde Cildiye uzmanı bakar.

Genital, Vajinal Mantar Nedir, Nasıl Geçer?

Evde kulunç ağrısına ne iyi gelir? Egzersizleri ve Saraçoğlu tedavisi

Kasların gerilerek gevşeyememesi olarak bilinen kulunç ağrısı kadınlarda daha yaygın görülür. Kas düğümlenmesi sonucu huzursuz ağrılara neden olan bu rahatsızlık sırt, boyun ve omuz bölgesinde oluşur. Ağır spor hareketleri, cereyanda kalmak, ani hareketler kulunç ağrısının nedenlerinden bazılarıdır.

Kimi hastalarda kas düğümlenmesi kronik hale gelir. Tıp literatüründe bu ağrılara miyofasiyal ağrı sendromu denir. Tedavi edilemeyen kulunç ağrısı hastanın ruhsal ve zihinsel sağlık durumunu bozar. Panik atak, yüksek stres, depresyon gibi psikiyatrik hastalıklara davetiye çıkarır.

Kulunç Nedir?

Kulunç en yalın tanımı ile kas düğümlenmesidir. Fakat kulunç nedir sorusuna ayrıntılı cevap isteyenler için şu bilgiyi paylaşabiliriz. Kulunç, kas zarı veya ağrı yapan bölgedeki kasların tamamının gevşeyememesidir. Yani kas düğümcükleri sıkışır ve ağrıya neden olur. Bu ağrıların en sık gözlemlendiği bölgeler omuz, boyun ve sırttır.

Kulunç ağrılarının tetik noktası bulunur. Bu bölgedeki ağrı diğer bölgelere göre daha fazla hissedilir. Hareketsizlik veya ağrının bulunduğu noktaya yapılan küçük bir baskı kişinin daha fazla ağrı duymasına neden olur. Vücudu zorlamayarak yapılan küçük egzersizler ağrıyı giderek azaltır.

Kulunç Neden Olur?

Kulunç neden olur sorusuna özellikle masa başı işlerde çalışanlar cevap arasa da her meslek grubu ve her yaşta görülebilir. Kaslarda hareketsizlik veya fazla zorlama, oturma pozisyonları, omur bölgesi sağlık sorunları, pasif yaşam, cereyana maruz kalmak, soğuk algınlığı kulunç ağrısı nedenleri arasındadır. Fakat daha çok aşağıda sıraladığımız nedenlerin ağrıya neden olduğu gözlenir.

  • Beslenme alışkanlıkları
  • Uzun süre masa başında oturmak
  • Ağır spor hareketleri
  • Hormonal rahatsızlıklar
  • Uykusuzluk
  • Klima ve rüzgâr
  • Sigara kullanmak
  • Vücut iltihaplanması
  • Anksiyete bozukluğu
  • Aşırı kilo
  • Kas –iskelet sisteminde yaşanan sağlık sorunları
  • Kalsiyum ve vitamin eksikliği
  • Stres, depresyon

Kulunç Ağrısı Belirtileri Neler? (Kas Romatizması)

Kulunç ağrısı yaşayanlar kas içi dolaşım bozukluğu yaşarlar. Dolayısıyla kulunç ağrısı belirtileri neler sorusuna verilen ilk cevap kaslardaki karıncalanmadır. Kasılan küçük birimler uyuşmaya başlar. Bunun nedeni bölgedeki dolaşımın durmasıdır.

Kas romatizması olarak da bilinen kulunç ağrılarında doku sertliği görülür. Nedeni ise kasılan kaslar olduğundan fazla kalsiyum biriktirir. Bu durum kişinin hareket kabiliyetini kısıtlar. Bunun yanı sıra mide bulantısı, nefes alma sırasında batma, halsizlik, eklem ağrıları, sürekli yorulma, uyku problemleri ve çabuk sinirlenme gibi kulunç ağrısı belirtileri görülebilir.

Kulunç Nasıl Tedavi Edilir?

Uzun süren kulunç ağrıları kronik olduğuna işaret eder. Kulunç nasıl tedavi edilir sorusuna ilk karşılık gelen cevaplardan biri masajdır. Ağrının olduğu bölgeye yapılan masaj kasların gevşemesine ve rahatlamasına neden olur. Ancak bu masajı mutlaka işin uzmanı yapması gerekir.

Kulunç tedavisi için iyi gelen yöntemlerden biri de sıcak kompres uygulamalarıdır. Bunun için sıcak su torbasından yardım alınır. İyileşme sürecine yardımcı olacak diğer tedaviler ise şunlardır: Fizik tedavi, şok dalga yöntemi, kuru iğne uygulaması ve gevşeme hareketi içeren egzersizler. Kulunç ağrısı için hastanelerin Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon servislerine başvurulur.

Kulunç Kırmak Nedir?

Gerilen bant ve kaslar masaj yoluyla yumuşatılır. Buna halk dilinde kulunç kırmak denir. Ancak uzman bir hekim kontrolünde yapılmayan masajlar hastaya kalıcı hasar verir. Bu nedenle uzmanlar, merdiven altı bu masajı yapanlara karşı dikkatli olunması gerektiği konusunda hastalarını uyarır.

İbrahim Saraçoğlu’ndan Kulunç Tedavisi Kürü

İbrahim Saraçoğlu kulunç ağrılarının özellikle kürek kemiğini etkilediğini ve daha çok bu bölgelerde ağrı yaptığını söyler. Bunun dışında omuz ve boyun bölgesinde de görülebilen bu ağrılar için yüzde yüz oranında etkili olduğunu iddia ettiği bu kür önerisini şiddetle hastalarına tavsiye eder.

İbrahim Saraçoğlu’ndan kulunç tedavisi kürü için ana malzeme kırkkilit bitkisidir. Saraçoğlu bu bitkinin taze olmasına dikkat edilmesi konusunda uyarır. En fazla 1 aylık kırkkilit bitkisi kür için kullanılabilir. 15 gram yani yaklaşık iki buçuk tutam kırkkilit bitkisi bir bardak suya atılarak,7 dakika boyunca kaynatılır. Ilıdıktan sonra ağrıyan bölgeye sürülür. Ağrı geçene kadar kür uygulanmaya devam edilir.

Evde Kulunç Ağrısına Ne İyi Gelir? Doğal Çözümler

Evde kulunç ağrısına ne iyi gelir diye merak ediyorsanız aşağıda sıraladığımız doğal çözümlerin neler olduğunu incelemenizi öneririz.

Kekik yağı;

Bitkisel tedavilerde kullanılan kekik yağı ağrı gidericidir. Ağrılı bölgeye birkaç damla damlatılır ve parmak ucuyla mesaj yapılır. Masaj yaparken sert hareketlerden kaçınarak, hafiften bastırılması gerekir. Günde 2 defa uygulanır.

Karanfil yağı;

Kulunç için doğal çözümlerden biri karanfil yağıdır. Bu yağ kas gevşetici ve ağrı kesicidir. Avuç içinde biraz ısıtıldıktan sonra bölgeye sürülür ve ardından masaj yapılır. Etkili olabilmesi için her gün düzenli uygulanması gerekir.

Biberiye yağı;

Diğer bitkisel yağlar gibi ağrı kesici özelliği vardır. Sürülen bölgeye çok çabuk nüfuz eder. Yine masaj yapılarak uygulanması gerekir.

Kulunç Ağrısı Egzersizleri Neler?

Kaslardaki sertleşmiş şeritler kulunç ağrısı çekenler için bazen dayanılmaz boyutta olabilir. Kimi inatçı ağrılar kişinin günlük ve iş hayatını olumsuz yönde etkiler ve uykusuzluğa neden olur. Bu nedenle uzman hekimlerin ortak görüşü kasları gevşeten egzersizlerdir. Peki, kulunç ağrısı egzersizler neler? İşte o sorunun yanıtı…

  • Ayakta dik pozisyon alınır ve her iki kol yanlara doğru iyice açılır. Ardından 20 kez öne daire ve 20 kez arkaya daire çizilir. Bu hareket 3 set şeklinde uygulanır.
  • İkinci egzersiz önerisinde yine ayakta pozisyon alınır. Boyun bölgesi gevşek bırakılır. Her iki kol yarım bükülür ve eller baş bölgesinden birleştirilir. Bu egzersiz 15 defa tekrar edilerek 3 set halinde yapılır.
  • Üçüncü egzersizde kollar öne doğru aynı açıda uzatılır ve aynı anda geriye doğru çekilir. Bu çekilme anında amaç kürek kemiğini büzüştürmektir. 15 defa tekrar edilerek 3 sette tamamlanır.
  • Dördüncü egzersizde 2 adet 1 litrelik su ile ağırlık çalışmasıdır. Kollar çok serbest olmadan yarım yukarı –yarım aşağı şekilde indirilip kaldırılır. 20 defa tekrarlanır.
  • Beşinci egzersizde yine ağırlık çalışması yer alır. Yine 1 litrelik su şişesi ile hayali sekiz yazılır. Ardından diğer kola alınarak tekrar sekiz yazılır. İsterseniz kendi adınızı da yazabilirsiniz.15 defa 3 set halinde uygulanır.

Kulunç ağrısı tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Haberimizde paylaştığımız birtakım alışkanlıkları değiştirerek bu ağrılardan kurtulmak mümkün. Özellikle kas romatizmasına en iyi gelen yöntemlerden ikisi egzersiz ve masaj uygulamalarıdır.

Kulunç Ağrısına Kesin Çözüm!

Kantaron yağı makat çatlağına, kaşıntısına iyi gelir mi?

Dışkılama esnasında cam batması gibi bir his yaratan makat çatlağı can sıkıcı sağlık sorunlarından biridir. Zaman zaman kişide makatı yırtılıyormuş hissi yaratan bu durum kişinin dışkılamaktan kaçınmasına neden olmaktadır.

Makat Çatlağı Nedir?

Yapısı ve çok sayıda sinir uçları bulundurması nedeni ile anüs bölgesi çok hassas bir yapıya sahiptir. Çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ishal ve kabızlık durumlarında fazla ıkınma nedeni ile anüs bölgesinde yırtılmalar görülebilmektedir. Rektum yani anal kanalın bitiş kısmından başlayan yırtıklar cilt tabakasına kadar ulaşabilmektedir. Makat çatlağı nedir sorusunun cevabı olan bu durum kişide ağrı, yanma ve acı hissi uyandırır. Anal fissür de denilen bu durum dışkılama sorunları devam ettiği sürece sürmektedir.

Makat bölgesinde oluşan çatlaklar basit görünümlü olabilir. Ancak yine de yüksek acı ve ağrı hissi uyandırmaktadır. Kişiler dışkılama esnasında makat bölgesine cam batırıldığını hissedebilir. Kaliteli yaşamı olumsuz etkileyen bu durumdan kurtulmak mümkündür.

Makat Çatlağı Neden Olur?

Tanısı fiziki muayene ile konulan makat çatlağı neden olur sorusunun çeşitli cevapları vardır. Hemen herkeste görülme ihtimali olan makat çatlağının oluşma nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Yoğun ve uzun süren kabızlık
  • Sert ve kuru dışkının zorla makattan geçmesi
  • Beslenme değişiklikleri
  • Lifli besinlerin az tüketilmesi
  • Sürekli olarak dışkı yumuşatıcı kullanılması
  • Crohn hastalığı
  • Lösemi hastalığı
  • Makat yolundan cinsel temas
  • Hamilelik ve lohusalık dönemi
  • Zayıflayan bağışıklık sistemi
  • Makat bölgesine gelen küçük darbeler
  • Yoğun ishal

Makatta Çatlak Olduğu Nasıl Anlaşılır, Belirtiler Nelerdir?

Anal fissür yani makat çatlağı ağrı ve acı hissi ile kendini hemen belli etmektedir. Ancak birçok kişi makatta çatlak olduğu nasıl anlaşılır, belirtiler nelerdir bilmemektedir. Makatta çatlak olduğuna işaret eden belirtiler şunlardır:

  • Makatta şişlik
  • Makatta ağrı ve acı hissi
  • Dışkılamada güçlük yaşama
  • Makatta kanama
  • Dışkılama esnasına makatın yırtılma hissi ya da makata cam batıyor hissi
  • Makatta kaşıntı
  • Makatta ıslaklık

Makat Çatlağı Kendi Kendine Geçer Mi?

Tedavisi olan makat çatlağı için doktora gitmeye çekinen birçok kişi vardır. Bu kişiler makat çatlağı kendi kendine geçer mi diye merak ederler. Uzun süren kabızlık durumunda makat çatlağı geçmez ve ilerler. Ancak kısa süreli ishal ya da kabızlık durumunda makat çatlağı kendi kendine geçebilir. Uzun süren kabızlık ya da ishal durumunda mutlaka bir doktora görünmeniz gerekmektedir.

Makat Çatlağına Ne İyi Gelir Krem?

Makat çatlağının yarattığı ağrıyı hafifletmek için çeşitli yöntemler denenmektedir. Ancak makat çatlağına ne iyi gelir krem olarak derseniz sizlere bazı kremlerin isimlerini verebiliriz. Fakat bu kremleri kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önemlidir. Makat çatlağına iyi gelen kremler şu şekilde sıralanabilir:

  • Anrecta
  • Rectogesic
  • Rectoderm
  • Anuflex

Vazelin Makat Çatlağına İyi Gelir Mi?

Makat çatlağı ağrısı yaşayanlar bu ağrıyı azaltmak için çeşitli kremler kullanmaktadır. Bu aşamada devreye giren vazelin birçok durumda fayda sağlamaktadır. İçerisinde bazı petrol atıkları bulunan vazelin sizleri korkutmasın. Makat bölgesine vazelini sürebilirsiniz. Bu sayede dışkının sertleşmesi engellenerek makat çatlağının tedavi edilmesi sağlanır.

Kantaron Yağı Makat Çatlağına, Kaşıntısına İyi Gelir Mi?

Kantaron çiçeklerinin toplanarak zeytin yağında bekletilmesi sonrasında elde edilen kantaron yağının faydaları saymakla bitmez. Daha kapsamlı bilgi için kantaron yağının faydalarını anlattığımız yazımızı okuyabilirsiniz. Kantaron yağı makat çatlağına da fayda sağlayan çok özel bir yağdır.

Kantaron yağı makat çatlağına, kaşıntısına iyi gelir mi merak ediyorsanız hemen soruyu yanıtlayalım: Kantaron yağı makat bölgesindeki çatlak ve ağrıya iyi gelir. Küçük bir pamuğu kantaron yağına batırdıktan sonra fitil şeklinde makat bölgesine sürebilirsiniz. Şiddetli ağrıya neden olan dışkının yumuşamasını sağlayarak çatlağın tedavi edilmesine yardımcı olur.

Makat Çatlağı Ne Kadar Sürede İyileşir?

Şiddetli ağrı ve acı hissi yaratan makat çatlağı ne kadar sürede iyileşir kişiye göre değişmektedir. Normal dışkılama düzeni sağlandığı zaman makat çatlağı genelde birkaç haftada kendi kendine iyileşir. Ancak düzensiz beslenmeye devam edilirse kabızlık da devam edeceği için makat çatlağının tedavisi zaman alır.

Makat Çatlağı Kanser Yapar Mı?

Birçok kişinin kafasından makat çatlağı kanser yapar mı sorusu geçmektedir. Rahat nefes alabilirsiniz. Çünkü makat çatlağı ile kanser hastalığı arasında herhangi bir ilişki yoktur. Makat çatlağının bazı belirtileri ile kolon ve rektum kanseri belirtileri benzerlik gösterebilir. Bu durumda bir doktora muayene olarak hastalığın teşhisini netleştirebilirsiniz.

Makat Çatlağı Olan Ne Yememeli?

Makat çatlağı beslenme ile yakından ilişkilidir. Beslenme düzeni dışkılamayı etkilediği için makat çatlağına neden olabilmektedir. Bu nedenle makat çatlağı sorunu yaşayan kişilerin aşağıda sıralanan şu besinleri yememesi gerekir:

  • Kara biber
  • Kırmızı biber
  • Acı biber
  • Pul biber
  • Turşu
  • Alkol
  • Fast food yemekler
  • Sınırlı çay ve kahve

Makat Çatlağı Basura Dönüşür Mü?

Makat çatlağı ile basur bazen karıştırılmaktadır. Makat çatlağında makat bölgesinde yırtılma meydana gelir. Ancak basur rahatsızlığında makat bölgesinde küçük bir et şeklinde parça oluşur. Makat çatlağında ciddi ağrı varken basurda genelde ağrı olmaz. Ayrıca makat çatlağı basura dönüşmez. İkisi farklı şekillerde meydana gelen rahatsızlıklardır.

Makat Çatlağı Bitkisel Tedavisi İbrahim Saraçoğlu

Makat çatlağı genelde iki hafta içinde kendi kendine geçer. Ancak yarattığı ağrı hissi çok fazla olduğu için kısa sürede bu durumdan kurtulmak isteyen kişiler makat çatlağı bitkisel tedavisi İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen kürleri uygularlar. Evde uygulayabileceğiniz doğal yöntemler ile makat çatlağından kurtulabilirsiniz.

Makat Çatlağı İçin Isırgan Otu Kürü

İbrahim Saraçoğlu katıldığı bir televizyon programında anal fissür yani makat çatlağı için ısırgan otunu önerdi. Makat çatlağı için ısırgan otu kürünün çok etkili olduğunu belirten İbrahim Saraçoğlu bu konuda birçok kişiden de teşekkür mesajı aldığını dile getirdi. İşte fissür tedavisi için Saraçoğlu bitkisel  kür:

Bir miktar ısırgan otunu yarım çay bardağı suda kaynatın. Lapa halini aldıktan sonra 5 dakika kadar dinlendirin. Lapa şeklini alan ısırganı bir tülbente sarın ve yarım saat aralıksız makat çatlağı bölgesinde bekletin. Bu uygulamanın bir ay boyunca düzenli olarak yapılması önerilmektedir.

Makat Çatlağı Ameliyatla Düzelir Mi?

Makat çatlağı için doğal tedavi yöntemlerini ya da kremleri tercih etmeyenler için makat çatlağı ameliyatla düzelir mi merak edilmektedir. Genelde makat çatlağına çatlağın kendisine cerrahi işlem uygulanmaz. Ancak çatlağın ucunda oluşan şişlik çok fazla ise çatlak ameliyatla çıkarılmaktadır. Bu kararı doktorunuzla beraber vermeniz gerekmektedir.

Makatta Çatlak Nasıl Geçer? İbrahim Saraçoğlu Kürleri

Varis evde nasıl geçer? Saraçoğlu, Feridun Kunak bitkisel tedavisi

Çağımızın hastalıklarından biri olan varis tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Hareketsiz uzun süre ayakta kalan kişilerde görülme riski yüksek olan varisten kendinizi korumanız mümkündür. Yazımızın tamamını okuyarak varis ile ilgili püf noktalara ulaşabilirsiniz.

Genç Yaşta Varis Neden Olur?

Toplardamardaki tansiyonun yükselmesi sonrasında damarın genişleyerek uzaması, kıvrılması ve daha sonra ciltte görünür hale gelmesine varis denir. Varisler genel olarak baldır ile uyluğun iç kısmında görülmektedir. Son dönemlerde varisin gençlerde de çok sık görüldüğü belirtilmektedir. Masa başında çok uzun süre hareketsiz çalışma gençlerde varisin görülmesinin en önemli sebebidir.

Genç yaşta varis genetik özelliklere bağlı olarak da görülebilmektedir. Ailesinde varis ile ilgili problem yaşanan kişilerde de varis görülme ihtimali çok yüksektir. Yaşam kalitesini oldukça düşüren bu durumdan kendinizi koruyabilirsiniz. Çalışma süresi boyunca sık sık mola vermek ve hareket etmek en önemli tavsiyedir. Peki, genç yaşta varis görülmesinin diğer sebepleri nelerdir?

  • Hamilelik
  • Aşırı kilo alımı
  • Doğum kontrol hapları kullanmak
  • Hormon tedavisi görmek
  • Dar giysiler giymek
  • Bazı meslek gruplarında çalışmak

Varis Başlangıcı Belirtileri Nelerdir?

Mutlaka tedavi edilmesi gereken varis başlangıcı belirtileri nelerdir bildiğiniz zaman hastalık ilerlemeden tedavi aşamasına geçebilirsiniz. Varis olduğunu şüphelendirecek ilk aşamadaki belirtiler şunlardır:

  • Ayakta durunca ağrı hissedilmesi
  • Ayaklarda şişlik
  • Ayak bileği ile baldır kısımlarında dışarıdan görülen damarlar
  • Bacaklardaki damarların boğumlu bir hale gelmesi
  • Mavi ve mor kabarmalar
  • Bacaklarda uyuşukluk
  • Bacaklarda kaşıntı

Yukarıda sıralanan belirtilerden yaşıyorsanız mutlaka bir doktora gitmeniz önerilmektedir. Ağrılı bir hastalık olan varisin olumsuz etkilerinden kurtulmak için bir an önce tedaviye başlanması çok önemlidir.

Varis Evde Nasıl Geçer?

Çok yaygın görülen varis rahatsızlığına genelde kadınlarda rastlanmaktadır. Tedavi edilmediği zaman sürekli ilerleyen ve ağrılı bir süreç yaşatan varis evde nasıl geçer önemlidir. Varisli damarlar için evde uygulayacağınız bazı yöntemler işinize yarayabilir.

İltihap söktürücü etkisi bulunan zencefil, evde varis tedavisinde kullanabileceğiniz ilk bitkilerden biridir. Zencefil özünü varisli bölüme sürerek kan dolaşımını artırabilir ve böylece ağrılarınızı azaltabilirsiniz. Bir diğer iltihap söktürücü etkisi olan sarımsak da bu anlamda etkilidir. Sarımsağı direkt olarak tüketebilirsiniz. Ayrıca 3 sarımsağı ezerek içerisine limon damlatabilir ve yiyebilirsiniz.

Kan dolaşımını hızlandıran sarı kantaron yağı ve biberiye yağını varis tedavisinde kullanabilirsiniz. Bu iki yağı da varis üzerine sürdüğünüz zaman ağrınızın azaldığını göreceksiniz. Ayrıca bu yağlar damarların şişkinliğini de azaltmaktadır.

Varisten Kurtulmak İçin Ne Yapmalı?

Ciddi ağrılar çeken kişiler varisten kurtulmak için ne yapmalı araştırmasına girmişlerdir. Sizleri bu araştırmadan ve zaman kaybından kurtarıyoruz. Varisten kurtulmak ve varis riskini azaltmak için yapılması gerekenler şunlardır:

  • Bol bol hareket edilmelidir.
  • Yüzme, bisiklet sürme ya da yürüme gibi aktiviteler yapılmalıdır.
  • Bir yerde bir saatten daha uzun oturulmamalıdır.
  • Soğuk su ile ayaklara duş aldırılmalıdır.
  • Yüksekliği 5 cm’den fazla olan topuklu ayakkabılar giyilmemelidir.
  • Günde en az 2,5 litre kadar sıvı tüketilmelidir.
  • Beslenmeye dikkat edilerek kilo vermeye çalışılmalıdır.

Varis Kendi Kendine Geçer Mi?

Herhangi bir damar genişlemesi ya da kılcal damarlardaki varisler kendi kendine geçmez. Bu hastalıkların zaman kaybedilmeden tedavi edilmesi gerekmektedir. Yukarıda sıralanan belirtiler görüldüğü anda mutlaka bir doktora giderek muayene olunması önerilmektedir.

Varis Ameliyatsız Nasıl Geçer?

Varis tedavisinde ameliyat tedavisi en son aşamada uygulanmaktadır. Varis ameliyatsız nasıl geçer diye sorarsanız, buna birkaç farklı yöntem örnek verilebilir. Varis tedavisinde yüksek başarı elde edilen ameliyatsız yöntemlerin başında skleroterapi ve köpük gelmektedir.

Ağrısız, acısız, ameliyatsız ve herhangi bir yan etki riski olmayan bu yöntemlerden Skleroterapi yönteminde damara çok ince bir iğne ile sıvı uygulanmaktadır. Köpük yönteminde de aynı yöntemle damara köpük uygulanır. Bunun dışında bitkisel tedavilerden de yararlanılabilir.

Limonla Varis Tedavisi Nasıl Yapılır?
Limonla Varis Tedavisi Nasıl Yapılır?

Limonla Varis Tedavisi Nasıl Yapılır?

Varis tedavisinde bitkilerin gücünden mutlaka yararlanmalısınız. Bunlardan biri olan limonla varis tedavisi sayesinde ağrılarından kurtulabilirsiniz. Birçok kişi varis tedavisinde limonu tercih ederek olumlu sonuçlar almıştır. Hücreleri yenileyen çeşitli mineraller ve vitaminler barındıran limonu varis tedavisinde şu şekilde kullanabilirsiniz:

  • Bir kâsenin içerisine 10 diş sarımsağı ezerek ekleyin.
  • 3 tane limon suyunu sarımsağa ekleyin ve içerisine 4 yemek kaşığı kadar zeytinyağı ekleyin.
  • Hazırladığınız karışımı 24 saat beklettikten sonra pamuk yardımı ile varisli damar üzerine sürün. Bu uygulamayı bir ay düzenli olarak devam ettirmelisiniz.

Varis İçin Kantaron Yağı Nasıl Kullanılır?

Kantaron yağının birçok sağlık sorununda etkisi bilinmektedir. Varis tedavisinde de tercih edilen kantaron yağını dahili ve harici kullanabilirsiniz. Varisli damarları geçirmekte birebir olan sarı kantaron yağını doğrudan varisli bölgeye masaj yaparak uygulayabilirsiniz. Ayrıca çay olarak da bu ürünü tüketebilir ve varis ağrılarından kurtulabilirsiniz. Ancak yüksek tansiyonu olanların ya da kantaron çiçeğine alerjisi olanların doktora danışmadan bu tedaviyi uygulamaması önerilir.

İbrahim Saraçoğlu Varis Kürü

Popüler tedavi yöntemlerinden biri olan İbrahim Saraçoğlu varis kürü oldukça etkilidir. Kötü görüntüsü dışında kişiye ağrı da yaşatan varislerden kurtulmak için İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen varis kürünü denemelisiniz. Kür için gerekli olan malzemeler şunlardır:

  • 20 tane at kestanesi
  • 2 litre doğal zeytinyağı

20 tane at kestanesini soyun ve blenderden geçirerek toz haline getirin. Toz haline gelen at kestanelerini zeytin yağına ekleyerek bir hafta kadar bekletin. Bir hafta sonrasında karışımı varisli bölgeye masaj yaparak uygulayın.

Feridun Kunak Varis Tedavisi

Kadın erkek birçok kişide görülmeye başlayan varis için çeşitli tedaviler önerilmektedir. Feridun Kunak varis tedavisi de etkili olan yöntemlerden biridir. Feridun Kunak tarafından önerilen kürde de at kestanesi ve zeytinyağı vardır. Yukarıda verdiğimiz tarife göre hazırlayacağınız bu kür dışında Feridun Kunak tarafından önerilen diğer kürler şunlardır:

Lahana Lapası: 6 tane lahana yaprağını haşladıktan sonra dolapta soğutun. At kestanesi yağı ile lahana yapraklarını harmanlayarak dinlendirin. Hazırladığınız lahanaları varisli kısma uygulayın. Bir saat kadar beklettikten sonra yıkayın.

Özel Karışım: 1 tatlı kaşığı at kestanesi yağı, 2 çorba kaşığı vazelin, 1 tatlı kaşığında üzüm çekirdeği tozu, 1 tatlı kaşığı kadar limon suyu ve 1 tatlı kaşığında ozon yağını karıştırın. Karışımı aşağıdan yukarıya doğru varisli bölgeye sürün.

Varise Karşı Mucizevi Kür – Saraçoğlu

Madecassol krem makat çatlağına iyi gelir mi, vajinaya sürülür mü?

İçeriğinde Centella Asiatica bitkisi bulunan Madecassol krem, bu bitki sayesinde cildi onarma, yenileme ve yaraları iyileştirme özelliğine sahiptir. Yanık, yara, cilt lekeleri, çatlaklar, sivilce izleri gibi birçok farklı sorun için kullanılan Madecassol krem uzmanlar tarafından önerilen kremlerdendir. Ancak kremin bilinçli ve tavsiye edildiği gibi kullanılması gerekmektedir. Yanlış kullanımların önüne geçmek için Madecassol rehberini sizlere sunuyoruz.

Madecassol Krem Ne İşe Yarar?

Son günlerde adını sıkça duyduğunuz Madecassol krem çeşitli sorunlar için kullanılmaktadır. Her bölgede farklı şekilde kullanılan ve etkisi farklı olan Madecassol krem ne işe yarar? Bu konuya değinmeden önce kremin içeriğinde bulunan etken maddelere alerjisi olabilme ihtimali olan kişilerin doktor önerisi olmadan Madecassol kremi kullanmaması gerektiğini belirtmek istiyoruz. Birçok kişinin kullanarak etkili sonuçlar elde ettiği Madecassol kremin faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Cildi yenileme özelliği vardır.
  • Sivilce izlerine iyi gelir.
  • Cilt lekelerine iyi gelir.
  • Ciltteki tahrişe iyi gelir.
  • Cilt bakımı ya da lazer sonrasındaki tahrişe iyi gelir.
  • Ameliyat sonrasında meydana gelen yaralara iyi gelir.
  • Doğumdan sonra göğüs ucunda oluşan yaralara iyi gelir.
  • Cildi nemlendirme özelliğine sahiptir.
  • Kuru ciltlere iyi gelir.
  • 1.derece ve 2.derece yanıkları tedavi eder.
  • Radyoterapi sonrasında oluşan radyo epidermitise iyi gelir.
  • Lokal ülserlere iyi gelir.
  • Ağda sonrasında cildin kendini yenilemesine yardımcı olur.
  • Sedef hastalığına iyi gelir.
  • Varisli damar hastalığına iyi gelir.
  • Akne izlerini tedavi eder.
  • Güneş hasarlarının tedavisinde etkilidir.

Madecassol Yüze Nasıl Uygulanır?

Yanık ve yara tedavisinde en çok tercih edilen krem olan Madecassol yüze nasıl uygulanır önemli bir konudur. Cilt yenileme özelliği olan Madecassol krem yüze gönül rahatlığı ile sürülebilir. Ciltte oluşan her türlü sorunları tedavi eden Madecassol kremi sorunlu bölgeye ince bir tabaka halinde sürebilirsiniz.

Madecassol Yüzde Ne Kadar Kalmalı?

İnce bir tabaka halinde yüze sürülen Madecassol yüzde ne kadar kalmalı dikkat edilmelidir. Madecassol kremi tek başına kullanabileceğiniz gibi bazı etkili kremlerle karıştırarak da kullanabilirsiniz. Bu sayede daha fazla fayda sağlanır. Madecassol krem göz ve dudak çevresi dışındaki tüm yüze sürüldükten sonra 1 saat kadar beklenmelidir. 1 saat yüzde kalan Madecassol krem bol sabunlu su ile temizlenmelidir.

Madecassol Krem Yüzdeki Lekelere İyi Gelir Mi?

Cildi yenileme özelliğine sahip olan Madecassol krem yüzdeki lekelere iyi gelir. Bu özelliği sayesinde ciltteki lekeleri yok eden Madecassol sivilce izlerinde de etkilidir. Yüze rahatlıkla uygulanabilen kremin etkileri ilk iki hafta içerisinde görülebilmektedir. Ancak kesin sonuç alabilmek için kremin doktor kontrolünde 3 – 4 ay düzenli kullanılması gerekir.

Madecassol Krem Yara İzlerini Geçirir Mi?

Madecassol çok yönlü bir kremdir. Yani ciltte meydana gelen hemen her türlü sorun için doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Hamileler ve emziren anneler de Madecassol kremi rahatlıkla kullanabilirler. Ancak her ihtimale karşı doktorun bilgisi dahilinde kullanılması daha doğru olacaktır.

Madecassol kremin iyileştirici özelliği bulunmaktadır. Bu nedenle ameliyat sonrasında oluşan yaraların tedavisinde etkilidir. Vücudunuzda bulunan tüm yara izlerini geçirebilen Madecassol kremi açık yaralara asla sürmeyin. Açık yaraların sulanmasına ve iltihaplanmasına neden olabileceği için yara izinin uzun süre vücudunuzda kalmasına neden olabilir.

Madecassol Krem Çatlaklara İyi Gelir Mi?
Madecassol Krem Çatlaklara İyi Gelir Mi?

Madecassol Krem Çatlaklara İyi Gelir Mi?

Madecassol kremin önemli bir özelliği de çatlak tedavisinde kullanılabiliyor olmasıdır. Çeşitli nedenlerle çatlak sorunu yaşayanlar Madecassol krem çatlaklara iyi gelir mi araştırmaktadırlar. Madecassol kremin etkili bir çatlak giderici olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle bazı kremlerle karıştırıldığı zaman hamilelik dönemi ve sonrasındaki çatlakların tedavisinde etkilidir. Madecassol krem hem beyaz çatlakların hem de soğuktan çatlayan cilt tedavisinde kullanılabilir.

Sezaryen Sonrası Madecassol Krem Nasıl Kullanılır?

Kucağında bebeği ile evine dönen taze anneler ameliyat bölgelerinin bakımına dikkat etmelidirler. Sezaryenle doğum yapan kişilerin yaraları uzun süre geçmeyebilir. Temiz ve düzenli bakım yapıldığı zaman ise kısa sürede ameliyat yarası geçer. Sezaryen sonrası ameliyat yarasının kısa sürede geçmesi için Madecassol kremi kullanabilirsiniz.

Sezaryen dikişleri alınmaz ve kendiliğinden iyileşir. Ancak iz kalmasını istemiyorsanız ve yaranın kısa sürede iyileşmesini istiyorsanız Madecassol kremi ince bir tabaka halinde yara bölgesine sürebilirsiniz. Madecassol kremi kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışarak onayını alınız.

Madecassol Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Bazen genital bölge çevresinde de çeşitli yaralar oluşabilmektedir. Bu durumda devreye giren Madecassol krem vajinaya sürülür mü derseniz, vajina içine sürmeden kremi kullanabilirsiniz. Vajinanın etrafına ince bir tabaka halinde kremi sürebilirsiniz. Ancak içine sürmemeye dikkat ediniz.

Madecassol Krem Makat Çatlağına İyi Gelir Mi?

Madecassol pomad şeklinde satılan kremi makat çatlağında kullanabilirsiniz. Makat bölgesindeki çatlaklarda ve kaşıntılarda etkili olan Madecassol krem basur sorununda da makat bölgesindeki tahrişi tedavi eder.

Madecassol, Bepanthol ve E Vitamini Karışımı Nasıl Yapılır?

Tek başına sayısız faydası bulunan Madecassol, Bepanthol ve E vitamini karışımı ile daha büyük faydalar sağlamaktadır. Güçlü bir içeriğe sahip olan bu kür ile cilt problemlerinizden kurtulabilirsiniz. Bu KÜRÜN hazırlanma aşamaları şu şekildedir:

  • Bir kabın içerisine kremlerden eşit oranlarda sıkın ve kremleri karıştırın.
  • Hazırlanan karışımın içerisine 2-3 damla E vitamini ekleyin.
  • Karışımı haftada bir kere cildinize uygulayın. 1 saat beklettikten sonra yüzünüzü durulayın.

Hazırlanan karışımın göz ve dudak çevresine sürülmemesi önerilmektedir. Bu bölgeler dışında yüzünüze ve boynunuza sürebilirsiniz. Son dönemlerde oldukça popülerleşen bu karışım sayesinde cildiniz nemlenerek beslenir. Ayrıca cilt yaralarına ve lekelerine de iyi gelir.

Madecassol, Bepanthol ve E Vitamini Karışımı Kaç Gün Kullanılır?

Güçlü bir içeriğe sahip olan Madecassol, Bepanthol ve E vitamini karışımını haftada bir kere uygulayabilirsiniz. Ancak doktor kontrolünde haftada 3 gün de kullanılabilir. Ciltteki sorun geçene kadar kullanılabilecek bu karışım kısa sürede etkisini göstermeye başlar.

Madecassol Krem Kullananların Yorumları Neler?

Çeşitli forum sitelerinde Madecassol kullananların yorumları neler görebilirsiniz. Kremi kullanma konusunda tereddüt yaşıyorsanız, bu yorumları okuyarak kararınızı netleştirebilirsiniz. Madecassol kremi kullananlar kısa sürede sonuç aldıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca Madecassol kremin herhangi bir yan etkisi ile karşılaşmadığını belirten kişilerin sayısı bir hayli fazladır. Sizlerde cilt sorunlarınızdan mustaripseniz, doktorunuza danışarak bu mucizevi kremi kullanmaya başlayabilirsiniz.

Sivrisinek ısırığı, şişmesi ve kaşıntısı nasıl geçer?

Kişileri gece boyunca rahatsız eden sivrisinekler uykuları bölmektedir. Dokunduğu yerde kaşıntıya neden olduğu için kişiyi huzursuz etmekle kalmaz kaşınan yerde tahrişe ve kızarıklığa neden olur. Bu gibi durumların yaşanmaması için sivrisinek neye gelmez bilmek gereklidir. Ufak ama etkili tüyolarla sivrisinek sorununa elveda diyeceksiniz.

Sivrisineği Ne Kaçırır, Sivrisinek Neye Gelmez?

Bazı bölgelerde yaz aylarında yoğun bir şekilde sivrisinek görülür. Dünya genelindeki en tehlikeli hayvanlardan biri olan sivrisinekler ısırdığı kişiye Batı Nil virüsü, sıtma ya da Deng humması bulaştırabilir. Bu nedenle sivrisineği ne kaçırır, sivrisinek neye gelmez bilindiği zaman bu riskler de en aza indirilir. Havalar ısındığı zaman ortaya çıkan sivrisineklerden kurtulmanız hiç zor değil.

Sivrisinekler bazı kokuları sevmezler ve bu kokuların sürüldüğü alanlara gelmezler. Portakal, lavanta, limon, ada çayı, okaliptüs, karanfil, reyhan, defne, soğan, sarımsak, biberiye ve sirke kokuları sivrisineğin en sevmediği kokulardır. Bunun dışında sivrisinekler koyu renkleri severler. Kendi özel alanları olarak gördükleri koyu renk kıyafetlere daha çok gelirler. Bu nedenle açık renkli kıyafetler tercih ederseniz sivrisinekler gelmez.

Sivrisinekler C ve B vitamini içeren besinleri sevmezler. Vücutta birikmeyen C vitamini terlemeyi önleyen bir özelliğe sahiptir. Sivrisinekler bu durumdan nefret ederler. Cam önlerine koyacağınız reyhan, fesleğen ve karanfiller de sivrisineğin gelmesini engeller.

Sivrisinek Nasıl Yok Edilir?

Sivrisineğin ısırması ile ortaya çıkacak riskleri bilen kişiler sivrisinek nasıl yok edilir öğrenmeye çalışırlar. Tüm çabalarına rağmen sivrisineklerden kurtulamayan kişiler pes edebilirler. Ancak sizlere vereceğimiz tüyolar ile sivrisinekleri yok edebilirsiniz.

Sivrisineklerden korunmak isteyen kişilere kimyasal sivrisinek kovucu yöntemi önerilmektedir. Bu sayede sivrisinekler sizi ısırmaz ve vücudunuzda kızarıklık meydana gelmez. Bunun dışında sivrisinekler için özel olarak üretilen ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlar sivrisineklerin gelmesini engellediği gibi gelen sivrisineklerin de yok olmasını sağlar.

Bulunduğunuz ortama sivrisineklerin gelmesini istemiyorsanız kahve telvesinden yararlanabilirsiniz. İçtiğiniz kahvenin kalan telvesinin sivrisinek kovucu olacağını hiç düşünür müydünüz? Kahve telvesini küçük bir çay tabağına koyarak bulunduğunuz ortama bırakın. Kahve kokusunu sevmeyen sivrisinekler o ortama gelmezler.

Odadaki Saklanan Sivrisinek Nasıl Bulunur?

Zayıf bir yapısı olan sivrisinekler hızlı ve bir o kadar da akıllıdırlar. Bu nedenle odada bazı yerlere saklanan sivrisinekleri bulmak zor olabilir. Sizlere odadaki saklanan sivrisinek nasıl bulunur anlatacağız. Sivrisinekleri kolaylıkla yakalamanızı sağlayacak bazı basit ama etkili yöntemler şunlardır:

Sivrisinek Tuzağı: Pet şişeyi ikiye ayırın ve altta kalan kısmına su-şeker karışımı ekleyin. Daha sonra karışıma maya ekleyin ancak karıştırmayın. Karışımın kokusunu alan tüm sivrisinekler saklandıkları yerden çıkarak pet şişeye doğru gelecekler.

Mum Yöntemi: Asya ot esanslı olan mumlar yakıldığı zaman sivrisinekleri kendisine çekmektedir.

Sivrisinek Işığa Mı Gelir Karanlığa Mı?

Yapılan çalışmalar sivrisineklerin ışıktan hoşlandıklarını ortaya koymuştur. Döllenmiş yumurtaları olan sivrisineklerin kan emme ihtiyaçları vardır. Bu dişi sivrisinekler gün boyunca dalga boyu ne olursa olsun ışıklı ortama gelmektedirler. Gece ısıran sivrisinek türleri ise gün boyunca UV ışığından uzak durduğu gibi mavi ışıktan da uzak duruyor.

Sivrisinek Gelmemesi İçin Ne Yapmalıyız?

Sivrisinek gelmemesi için ne yapmalıyız sorusuna birçok farklı cevap bulabilirsiniz. Yaz aylarında sivrisinek derdi ile uğraşmak istemiyorsanız, bu yöntemleri önceden öğrenerek uygulamalısınız. Sivrisinek gelmesini engelleyen püf noktalar şunlardır:

  • Reyhan ve fesleğen kokusu kullanılmalıdır.
  • Açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir.
  • Sirkeli su hazırlayarak pencere önüne koyulmalıdır.
  • Sarımsak ve soğan kokusu sivrisineklerin gelmesini engeller.

Sivrisinek Isırığına Ne İyi Gelir?

Sivrisinek ısırdığı yeri yakar ve ve kaşındırır. Sürekli kaşınan bölgelerde kızarıklıklar ve tahriş oluşur. Bu durumu önlemek için sivrisinek ısırığına ne iyi gelir sizlere aktaracağız. Sivrisinek ısırdığı zaman muz kabuğundan yararlanabilirsiniz. Muzun kabuğunu sivrisineğin ısırdığı yere sürmelisiniz. Bu sayede hem kaşıntı ve acı azalacak hem de kızarıklık yok olacaktır.

Bir bardağın içerisine bir tane limon sıkarak hazırlayacağınız limonlu su sivrisinek ısırığına iyi gelmektedir. Bunun dışında diş macunu da sivrisinek ısırığına birebirdir. Diş macununu sivrisineğin ısırdığı yere sürdüğünüz zaman kaşıntı ve kızarıklık yok olacaktır.

Sivrisinek Isırığı, Şişmesi ve Kaşıntısı Nasıl Geçer?

Sivrisinek ısırığı can sıkıcı sorunların başında gelmektedir. Sivrisinek ısırdığı zaman ısırılan bölgede şişlik ve kaşıntı meydana gelir. Bu durum kişiyi gece boyu huzursuz eder ve kişinin uykusunu böler. Sivrisinek ısırığı şişmesi ve kaşıntısı için soğuk kompres oldukça etkilidir. Sivrisineğin ısırdığı bölgeye 10 dakika kadar soğuk kompres uygulayın.

Antibakteriyel bir etkiye sahip olan bal da sivrisinek ısırığı ile şişliğine iyi gelir. Balı bir miktar alın ve şişen bölgeye sürün. Soğutulmuş poşet çay sivrisinek ısırığında etkili bir yöntemdir. Poşet çay şişliği alarak o bölgenin nemlenmesini sağlar. Bu sayede kaşıntıyı da önler.

Sivrisinek Kaşıntısına Hangi Krem İyi Gelir?

Sivrisinek ısırmasını önlemek için uygulanabilecek doğal yöntemleri yukarıda anlattık. Ancak bu yöntemleri uygulayamadığınız ve sivrisinek ısırığına maruz kaldığınız zaman yaşayacağınız kaşıntıyı en aza indirecek kremler mevcuttur. Doktor tavsiyesi ile bu kremlerden birini tercih ederek kaşıntıyı yok edebilirsiniz. İşte o meşhur kremler:

  • Stilex krem
  • Stiderm jel
  • Ovadril losyon
  • Seroderm pomad
  • Advantan krem
  • Vaderm krem

Gece uykuda aşırı terleme neden olur, neyin belirtisi? Nasıl geçer?

Gece uykuda terleme sıklıkla yaşanıyorsa kişiyi rahatsız eder ve uyku kalitesini düşürür. Bunun başlıca nedenleri: kanser, nörolojik hastalıklar, diyabet, mide rahatsızlığı, uyku apnesi, menopoz, depresyon, tiroid veya hormonal bozukluklardan kaynaklıdır. Altında yatan kesin nedeni bulmak için uzman hekimlerden randevu alınmalıdır.

İnsan fizyolojisi uykuya ihtiyaç duyar. Vücut bu sırada dinlenir ve kendini yeniler. Ancak gece terlemesi kişinin bu sürecini sabote eder. Vücut istediği vakti değerlendiremediği için yorgun düşer. Kişi gün boyu kendini halsiz hisseder ve günün akışına yeteri kadar konsantre olamaz. Eğer terleme her gece yaşanır bir durum ise kilo kaybı ve eklem ağrıları başlar.

Gece Uykuda Terleme Neden Olur?

Terlemek vücut reaksiyonlarından biridir. Korku, aşırı heyecan veya spor yapma anlarında ortaya çıkması olağan bir durumdur. Yani terlemek vücudun ısı dengesini sağlayan mekanizmanın kendisidir. Peki, gece uykuda terleme nedenleri neler olabilir? Aşağıda sıraladığımız nedenlerin tümü gece terlemesinin tetikçileridir.

Hiperhidroz

Fizyolojik bir reaksiyon olarak kendini gösteren terleme vücudun sıcaklık kontrolünü yapar. Ancak hiperhidroz yani halk dilinde aşırı terleme sorunu vücudun ısı dengesinden bağımsız bir şekilde çalışır. Sadece geceleri değil gün içinde bile başta avuç içleri olmak üzere aşırı terleme görülür.

Hipertiroid

Tiroid hastalığı vücudun hormonal sistemini etkileyerek aşırı terlemeye neden olur. Kişide saç dökülmesi, çarpıntı, gece uykuda terleme, sinirlilik gibi belirtiler görülür.

Beslenme alışkanlıkları

Kızartılmış yiyecekler, baharatlı yiyecekler, unlu mamuller, alkol ve bol kahve tüketimi gece terlemesini tetikler.

Menopoz

Menopaza giren tüm kadınlarda ilk belirti gün içinde ve gece uykuda olan terlemedir.

Nörolojik rahatsızlıklar

Nörolojik rahatsızlıklardan kaynaklı oluşan gece terlemesi disrefleksi, nöropati ve felçli kişilerde daha sık görülür.

Lenfoma kanseri

Lenfoma kanseri hastalarda kilo kaybı, uyurken terleme ve yüksek ateş görülür.

Ruhsal sağlık sorunları

Kişinin yaşam kalitesini düşüren depresyon, stres ve anksiyete gibi ruhsal sağlık sorunları gece terlemesi yapar.

Bazı ilaçların kullanımı

Kimi ağrı kesiciler, antidepresan ilaçları, insülin ve birtakım antibiyotikler terlemeye neden olabilir.

Uykuda Aşırı Terleme Neyin Belirtisi?

Yukarıda saydığımız nedenler dışında şunlar da gece uykuda terleme nedenleri arasındadır.

  • Tüberküloz
  • D ve C vitamini eksikliği
  • Hipoglisemi yani düşük kan şekeri
  • Diyabet
  • Kalp damar hastalıkları
  • Akciğer hastalıkları
  • Ateşli enfeksiyonlar
  • Morfin
  • Böbrek üstü bezlerinin iltihaplanması
  • Yağlı besinler
  • Vücutta yayılan virüs veya bakteriler
  • Beyin hasarı

Kadınlarda Gece Terlemesi Neden Olur?

Kadınlarda gece terlemesi yaygın olarak menopoz ile ilişkilidir. Menopoza giren veya girmek üzere olan kadınlarda sıcak basması görülür. Vücudun hormonal düzeni yeni bir biçim aldığı için bunaltıcı terlemelere rastlanılır. Terlemeyi kontrol eden sinirler zayıflar. Ayrıca aşırı kilolu ve pasif yaşam süren kadınlarda da gece terlemesi görmek mümkündür.

Gece Terlemesi İçin Hangi Doktora Gidilir?

Gece terlemesi sıklıkla yaşanıyorsa derhal uzman bir hekimden yardım alınmalıdır. ‘’Gece terlemesi için hangi doktora gidilir’ diye merak edenler hastanelerin göğüs ve iç hastalıkları servislerine başvurması gerekir.

Gece Terlemesi Nasıl Geçer, Tedavi Edilir?

İlerlemiş ve sıklıkla devam eden gece terlemeleri aynı zamanda cilt sorunlarına yol açar. Bunlardan ilki tırnak mantarıdır. Ayrıca kişinin cilt dokusunda bozulmalar görülür. Bu durumdan muzdarip pek çok kişi gece terlemesi nasıl tedavi edilir sorusuna cevap arıyor.

Gece uykuda terlemenin tedavi edilebilmesi için altında yatan nedeni bulmak gerekir. Bunun için doktor hastasından tıbbi bir hikâye geçmişi ister ve daha sonra bazı tetkikler için yönlendirir. Hastalığın tespitine göre ilaç tedavisi veya cerrahi yöntemlere başvurulur.

Gece terlemesi ilaç tedavisi için terlemeyi önleyen veya azaltan antiperspirantlar yazılabilir. Sinirleri kısa süreli felç eden botoks enjeksiyonu uygulanabilir. Ya da sempatik blokanlar ile sinirler saf dışı bırakılır.

İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi yöntemlerden biri olan ter bezi çıkartılır. Koltukaltından küçük bir kesi yapılarak, liposuction tekniği uygulanır. Diğer cerrahi yöntem ise daha kalıcıdır. Bu yönteme sinir cerrahisi adı verilir. Bölgede yaşanan tüm terlemenin bu operasyonla önlenir.

Son kullanılan cerrahi yöntem ise iyontoforez operasyonudur. Bir kabın içine jel ve tıbbi sıvı doldurularak elektrik akımı verilir. Hasta ellerini bu kaba daldırır. Bu işlem devam ettiği sürece etkilidir. Toplamda 30 dakika sürer.

İbrahim Saraçoğlu’nun Aşırı Terleme İçin Kür 

İbrahim Saraçoğlu’nun aşırı terleme için mucizevî kür önerisi oldukça beğenildi. Bu kürü deneyenler oldukça etkili olduğunu söylüyor. Saraçoğlu terleme için 15 gün boyunca sabah ve akşam olmak üzere 2 bardak adaçayı içilmesini tavsiye ediyor. Burada önemli nokta 15 gün aralıksız adaçayının tüketilmesi gerektiğidir.

İkinci aşamada ise yine 15 gün boyunca atlamadan lavanta çayı içilmesini önerir. Ancak bu sefer sadece akşamları içilmesi yönünde uyarı yapar. Bu kür 30 gün sonunda sonuç vermeye başlayacaktır.

Gece Terlemesini Önleyen Doğal Yöntemler

  • Gece terlemesini önleyen doğal yöntemlerden ilki domates suyudur. Domates suyu magnezyum ve B vitamini bakımından zengin olduğundan vücutta biriken bakterileri kolaylıkla atar. Güçlü bir antioksidandır.
  • Yeşil çay yatıştırıcıdır. Günde iki bardak tüketilen yeşil çay ile vücuttaki zararlı toksinler kolaylıkla dışarıya atılır.
  • Gece uykuda terleme sorunu yaşayanlar için bu doğal yöntem harika bir seçenek olabilir. Okaliptus, ceviz ağacı yaprağı ve meşe kabuğu 1 litre suda kaynatılır. Ardından aynı ölçekte soğuk su ilave edilir. Bir bez yardımı ile tüm vücuda bu karışım yedirilir.

Bel soğukluğu (Gonore) tedavi edilmezse ne olur?

Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz bel soğukluğu, tüm dünya genelinde görülebilen ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilen bel soğukluğu erkeklerde daha fazla görülmektedir. Genelde 15-24 yaş arasındaki gençlerde karşılaşılan bel soğukluğu dikkate alınmalıdır.

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir?

Adıyla insanları ürküden bel soğukluğu (gonore) nedir sorusuna bir enfeksiyon hastalığıdır cevabı verilebilir. Cinsel ilişki esnasında vajinal sıvılar ve semen ile bulaşan bel soğukluğu özellikle de idrar yolunu, cinsel organları, boğazı ve rektumu etkilemektedir.

Kadınlarda rahim ağzında gonore görülebilmektedir. Ayrıca efekte olan annelerin doğum sırasında bebeklerinde de bel soğukluğu görülme riski yüksektir. Bel soğukluğu bebeklerde özellikle de gözleri etkiler. Bu nedenle bel soğukluğundan korunmak için korunmasız ilişkiden kaçınılmalıdır. Gonore hastalarının partnerleri tedavi edilmez ise hastalığın yeniden görülme riski yüksektir. Kalıtsal bir hastalık olmayan bel soğukluğu cinsel hayatı aktif olan herkeste görülebilmektedir.

Bel Soğukluğu Neden Olur?

Uzun süredir bilinen ve topkum sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden bel soğukluğu bir bakteriye bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bakteri ile enfekte olan kişi, sağlıklı partnerine de hastalığı bulaştırmaktadır. Bakterinin yayılımı bu şekilde gerçekleşmektedir. 25 yaş altındaki cinsel hayatı aktif olan kişiler risk altındadır. Hastalığın görülme olasılığı yüksek olan risk grupları şunlardır:

  • Yeni partner ile cinsel hayatın olması
  • Birden çok kişi ile cinsel birliktelik yaşanması
  • Başka partneri olanlarla cinsel yaşam
  • Daha önce gonore geçirmiş olmak

Bel Soğukluğu Belirtileri Nelerdir?

Bel soğukluğuna neden olan bakteri vücuda girdikten ortalama olarak 2-14 gün arasında bel soğukluğu belirtileri ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler sayesinde hastalık fark edilerek hemen tedaviye başlanabilir. Herkesin bilmesi gereken bel soğukluğu belirtileri şunlardır:

  • İdrar sırasında yanma ve ağrı hissi
  • Penisten sarı, beyaz ve yeşil renkteki akıntı
  • Penis ucunda kızarıklık ve şişlik
  • Testislerde ağrı ve şişlik
  • Kadınlarda vajinal pürülan akıntının artması
  • Vulvada kızarıklık ve yanma
  • Adet ağrılarının artması
  • Adet dönemi dışında kanama görülmesi
  • Karnın alt kısmında ağrı
  • Eklemlerde ağrı ve kızarıklık
  • Anal bölgede kanama, kaşıntı ve ağrı
  • Çok sık idrara çıkma
  • Cinsel ilişki esnasında ağrı

Bel Soğukluğu Kendi Kendine Geçer Mi?

Bel soğukluğu ciddi bir sağlık sorunudur. Tedavisi olan bel soğukluğu kendi kendine geçer mi merak edilmektedir. Hastalığın neden olduğu belirtiler zamanla geçse de bel soğukluğu kendi kendine tamamen geçmez. Ayrıca tedavi edilmediği zaman farklı sağlık sorunlarına da neden olabilmektedir. Bu sorunlardan en bilineni ise kısırlıktır.

Bel Soğukluğu Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Belirtileri ile kendini kısa sürede belli eden bel soğukluğu mutlaka tedavi edilmelidir. Bel soğukluğu tedavi edilmediği zaman meni yollarının iltihaplanmasına neden olur. Bu iltihaplanma ise kısırlığa neden olur. Bel soğukluğu kişilerde sık idrara çıkma ihtiyacı hissettirir. Ancak hastalar idrara çıktığında az idrar yapar. Daha farklı sorunlarla karşılaşmamak için bel soğukluğu tedavisi aksatılmamalıdır.

Bel Soğukluğu Nasıl Tedavi Edilir, Kaç Gün Sürer?

Bel soğukluğu tedavisi olan bir rahatsızlıktır. Bel soğukluğu olduğu düşünülen kişilere çeşitli tetkikler uygulanır. En bilinen tanı yöntemi idrar testidir. Bununla beraber hastalığın görüldüğü yerlerden sürüntü alınarak da hastalık teşhis edilebilir.

Hastalık teşhis edildikten sonra tedavi aşamasına geçilir. Bakteri nedeni ile görülen bel soğukluğu tedavisinde antibiyotik ilaçlar kullanılır. Doktor tarafından reçete edilen ilaçların düzenli olarak kullanılması tedavi aşamasında çok önemlidir. Hasta kendini iyi hissettiğinde ilaç kullanımını kendi kafasına göre bırakmamalıdır. Bakteri tam olarak tedavi edilmez ise ilerde yeniden görülebilir.

Hastalığın tedavisi için verilen antibiyotikler kullanılmaya başlandıktan 1 hafta kadar sonra tekrar idrar tahlili ya da diğer tetkikler yapılarak bakterinin geçip geçmediği kontrol edilir. Buradan da anlaşılacağı gibi bel soğukluğu tedavisi kısa sürer.

Bel Soğukluğuna Ne İyi Gelir?

Bel soğukluğunun ilaçla tedavisi dışında bitkisel tedavisi de mümkündür. Tabiki tek başına bitkisel tedavi bazen işe yaramayabilir. Hastalığın ilerlediği ve bakterinin yayıldığı durumlarda antibiyotik tedavisi tek çözümdür. Ancak hastalığın başında ve bakterinin henüz tam olarak yayılmadığı durumlarda bitkisel tedavi tercih edilebilir.

Sıcak olarak tüketilen bitki çayları idrar yollarını yumuşatarak bel soğukluğuna iyi gelir. Kebabiye ve Mersin yağı bitkileri bel soğukluğunda kullanılmaktadır. İdrara çıkmakta zorlanılan zamanlarda ise sıcak duş ya da sıcak kompres idrar yapmayı kolaylaştırır.

Bel Soğukluğu Bitkisel Tedavisi Ahmet Maranki

İlaçla tedavisi mümkün olan bel soğukluğu bitkisel tedavisi Ahmet Maranki kürleri oldukça popülerdir. Hastalığın tedavisine destek olan Ahmer Maranki’nin en çok kullanılan kürleri şu şekildedir:

Hasır Otu Kürü: 1 su bardağı kaynamış suyun içerisine 4 gram kadar hasır otu atılarak 10 dakika demlenmesi beklenir. 10 dakika sonrasında hazırlanan su içilir.

Salatalık Çekirdeği Kürü: 10 gram kadar salatalık çekirdeği ezilerek toz haline getirilir. İçerisine 1 gram Türk kahvesi eklenerek aç karnına içilir.

Turp Tohumu Kürü: Toz haline getirilen turp tohumu bal ile macun haline getirilir. Daha sonra bu macun tüketilir.

Bel Soğukluğu (Gonore) Hangi Bölüm-Doktor Bakar?

İdrar yolu enfeksiyonu belirtisi ile kendini daha çok gösteren bel soğukluğu hastalığına Üroloji bölümü ve Ürolog doktoru bakar.

Papatya çayı zayıflatır mı, tiroide iyi gelir mi?

Kurutulmuş papatya çiçeklerinden hazırlanan papatya çayı dünya genelinde popüler olan bir bitki çayıdır. Birçok çayda bulunmayan etkileri aynı anda sunan papatya çayı birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Şimdi, papatya çayının faydalarına daha yakından bakalım.

Papatya Çayının Faydaları Neler?

Doğal tadı ile içenleri kendine hayran bırakan papatya çayının faydaları neler konusu oldukça geniştir. Öncelikle kafein içermediği için siyah ve yeşil çaya alternatif olarak tüketilen papatya çatı içerisinde çeşitli antioksidanlar bulunmaktadır. Bu yararlı antioksidanlar sayesinde kanser ve kalp hastalığı gibi birçok sağlık sorununda etkilidir. Papatya çayının merak edilen diğer faydaları ise şunlardır:

Uyku Düzenini Sağlar: Papatya çayının en bilinen faydası uykuyu düzene sokmasıdır. Eski tıp uygulamalarından bu yana uyku düzenini sağlaması için önerilen papatya çayı uykuyu getiren antioksidan içermektedir. Bu sayede uykuyu getirirken kaliteli bir uyku uyumaya yardımcı olur.

İltihabı Azaltır: Anti – enflamatuar etkisi ile bağırsak ve mide kramplarını tedavi eder. Düzenli olarak tüketildiği zaman ise iltihabı azaltmada etkilidir.

Kanser Riskini Azaltır: Yapılan çeşitli araştırmalar papatya çayının kanser riskini azalttığını göstermiştir. Tiroid kanserini önlediği gibi meme, prostat ve cilt kanserlerinde de etkilidir.

Diyabete İyi Gelir: Şeker hastalığı sorunu yaşayan kişiler için papatya çayı çok faydalıdır. Kan şekeri seviyesini düşüren papatya çayı kandaki insülin miktarını da azaltır.

Cilt Sağlığında Etkilidir: Cilt sorunları için topikal olarak kullanılan papatya çayı, döküntülü ve kaşıntılı cilt hastalıklarını tedavi eder.

Kaygıyı ve Stresi Azaltır: Sakinleştirici etkisi bulunan papatya çayı kaygı ve stresi de azaltmaktadır.

Osteoporozu Düzenler: Kemik yoğunluğunun artmasına yardımcı olarak osteoporozun etkilerini en aza indirir.

Saç Bakımında Etkilidir: İçeriğindeki bileşenler sayesinde saç tellerini güçlendirirken kepeklenmeyi de önler. Saçlara ipeksi bir görünüm kazandıran papatya çayı kafa derisindeki tahrişe de iyi gelir.

Ağız Sağlığında Etkilidir: Antiseptik özelliği ile etkisini artıran papatya çayı ağız enfeksiyonları ile savaşmaktadır.

Sindirim Sistemini Düzenler: Gaz ve bulantı gibi sindirim rahatsızlıklarına iyi gelir.

Papatya Çayı Zayıflatır Mı?

Kilo sorunu yaşayan kişiler çeşitli bitkilerin zayıflatıcı etkilerinden yararlanmaktadırlar. Bunlardan biri olan papatya çayı zayıflatır mı derseniz, papatya çayının kilo kontrolünü sağladığını söyleyebiliriz. Papatya çayının zayıflama üzerindeki etkisi ile ilgili herhangi bir bilimsel çalışma yoktur. Ancak kan şekerini düzenliği için tokluk hissi verdiği ve bu sayede kilo kontrolü sağlamaya yardımcı olduğu söylenmektedir.

Papatya Çayı Tansiyonu Yükseltir Mi?

Günümüzde birçok kişi maalesef tansiyon sorunu yaşamaktadır. Bu kişiler herhangi bir şeyi içerken ya da yerken çok dikkat etmelidirler. Son zamanlarda birçok kişi tarafından tüketilmeye başlanan papatya çayının tansiyonu dengeleyici bir etkisi bulunmaktadır. İçeriğinde bulunan apigenin maddesi sayesinde kan basıncını düzenleyen papatya çayı yüksek tansiyonun düşmesine yardımcı olur. Düşük olan tansiyonu ise normal seviyelerine getirir.

Papatya Çayı Tiroide İyi Gelir Mi?

Uykusuzluk ve uyku apnesi gibi uyku bozukluklarında etkili olan papatya çayının tiroid kanseri riskini azalttığından yukarıda bahsetmiştik. Buna bağlı olarak papatya çayı tiroide iyi gelir denilebilir. Ancak yine de kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önerilmektedir.

Papatya Çayı Günde Kaç Bardak İçilmeli?

Her şeyin fazla kullanımının zararı olduğu gibi papatya çayı da önerilenden fazla tüketilmemelidir. Uzmanlar tarafından papatya çayının günde 1 veya en fazla 2 fincan içilmesi önerilmektedir.

İbrahim Saraçoğlu Papatya Çayı Nasıl Yapılır?

Papatya çayının faydalarını bilmeyen yok. Her defasında bu faydalardan bahseden İbrahim Saraçoğlu papatya çayı nasıl yapılır tarifini vermektedir. Saraçoğlu’nun tarifine göre; bir su bardağı su içerisine bir tutam kadar kır papatyası atılarak 5 dakika kadar demlenir. Demlenen çay süzülür ılıyınca tüketilir. Çayı tatlandırmak için bal ve limon da kullanabilirsiniz.

Papatya Çayı Aç Mı Tok Mu İçilir?

İştah açıcı, idrar çoğaltıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkileri bulunan papatya çayı sabahları aç karnına içilebilir. Diyete destek sağlaması için tüketileceği zaman yemeklerden 1 saat kadar sonra içilmesi önerilir.

Papatya Çayının Yan Etkileri Var Mıdır?

Papatya çayı birçok kişi için herhangi bir risk teşkil etmez. Ancak papatya bitkisi ailesinden olan krizantem ve yakup otuna alerjisi olan kişilerin papatya çayına da alerjisi olma ihtimali çok yüksektir. Bu kişilerin papatya çayını kullanmadan önce doktoruna danışmaları gerekmektedir. Ayrıca içeriğinde papatya bulunan kozmetik ürünlerin gözle teması durumunda gözde tahriş oluşabilir.

Papatya Çayı İçenlerin Yorumları

Birçok etkisi bulunan papatya çayı içenlerin yorumları ilk kez papatya çayını kullanacak kişiler için önemlidir. Papatya çayını kullananlar genel olarak çayın bir saat içerisinde sakinleştirici bir etki yarattığını söylemektedirler. Vücuttaki kasları gevşeten papatya çayının herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı da yorumlar arasında görülmektedir.

Ceviz yağı kaşa sürülür mü, cilt lekelerine iyi gelir mi?

Kuruyemiş olarak sağlığa birçok faydası bulunan cevizin beyin hücrelerini geliştirme gibi bir özelliği vardır. İçeriğinde B6, C, B1 ve B2 vitaminleri bulunduğu için de şifa kaynağı olarak kabul edilmektedir. Cevizden elde edilen ceviz yağının da faydaları saymakla bitmez. Ancak ceviz yağının kullanımına dikkat edilmelidir. Özellikle alerjisi olan kişilerin doktor önerisi olmadan ceviz yağını kullanmaması gerekir.

Ceviz Yağı Ne İçin Kullanılır?

Isıtılmadan kullanılması önerilen ceviz yağı ne için kullanılır derseniz, ceviz yağını kullanmanız için birçok neden sayabiliriz. Ceviz yağı içilerek kullanılabileceği gibi direkt olarak cilde sürülerek de kullanılabilir. Ayrıca salatalara ve yemek soslarına da ayrı bir tat vermektedir.

Ceviz yağını yapmak için olgunlaşan cevizlerin toplanarak kabuklarından ayrılması gerekir. Kabuklarından ayrılan cevizler soğuk press yöntemi ile yağa dönüştürülür. Bir sene kadar saklanabilen ceviz yağının güçlü antioksidan etkileri vardır. Bu sayede kanser türlerini önlemede etkilidir. Ayrıca uyku düzenini sağlamak için de ceviz yağı kullanılabilir.

İçeriğinde çinko, demir, fosfor, kalsiyum, selenyum gibi maddeler bulunan ceviz yağı vücudun hormon seviyesini düzenlemek için kullanılabilir. Kan dolaşımını hızlandırma etkisi olduğu için damarların korunmasına da etki eder.

Ceviz Yağı Faydaları Neler?

İçeriğindeki vitamin çeşitliliği ile dikkat çeken ceviz yağı faydaları neler merak edenler için ceviz yağının kozmetikten medikal alana birçok faydası olduğunu söyleyebiliriz. Birçok alanda yaygın şekilde kullanılan ceviz yağının bilinen ya da bilinmeyen tüm faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Uyku düzenini sağlar.
  • Kansere karşı etkilidir.
  • Tiroid fonksiyonlarını düzenler.
  • Kemik gelişimini destekler.
  • Kalp krizi riskini azaltır.
  • Kırışıklıkları gidermede etkilidir.
  • Egzama sorununa etki eder.
  • Dikkat dağınıklığını önler.
  • Unutkanlığa iyi gelir.
  • Hafızanın güçlenmesini sağlar.
  • Gözaltı morluklarına ve torbalarına iyi gelir.
  • Kolesterolün düşürülmesinde etkilidir.
  • Öksürüğü kesmede etkilidir.
  • Cildin bronzlaşmasına yardımcı olur.
  • İştahı keserek zayıflamaya yardımcı olur.
  • Sakal ve bıyık çıkarmada etkilidir.
  • Saç boyalarının saça verdiği zararları azaltır.
  • Saç dökülmesine etki eder.
  • Saçlardaki beyazlaşmayı yavaşlatır.
  • İki yaşında saçı çıkmayan bebeklerde saç çıkarmada etkilidir.
  • Saçların parlamasına yardımcı olur.
  • Saçlardaki kepeği önler.
  • Siğil tedavisinde etkilidir.
  • Güneş ışınlarından cildi korur.
  • Kan dolaşımını hızlandırıcı etkisi vardır.
  • Sedef hastalığının tedavisinde etkilidir.
  • Romatizmal ağrılara iyi gelir.
  • Kadınlardaki adet kanamalarını düzenler.
  • Mantar enfeksiyonlarında etkilidir.
  • Tansiyonun düşmesine yardımcı olur.

Ceviz Yağının Saça Faydaları Neler?

Birçok farklı faydası olmasına rağmen ceviz yağının saça faydaları neler özellikle merak edilmektedir. Saçları ile ilgili problem yaşayan kişiler ceviz yağının saça faydalarından yararlanmak isterler. Saç serisini besleyici özelliği bulunan ceviz yağı saçları nemledirerek saçlara ihtiyacı olan tüm besinleri sunar.

Saç Dökülmesini Azaltır: Ceviz yağının saçlara bilinen en önemli faydası saç dökülmesini azaltmasıdır. Çeşitli nedenlerle saçlarında dökülme yaşayan kişiler ceviz yağını kullanabilirler. Omega 3 yağ asitleri içeren ceviz yağı saç köklerini besleyerek güçlendirir. Bu da saçların dökülmesini önler.

Hücre Hasarlarını İyileştirir: Saç problemleri arasında süt sıralarda yer alan saç derisi sorunları birçok kişide görülmektedir. İçeriğindeki doğal vitamin ve mineraller sayesinde hücre hasarlarını iyileştiren ceviz yağı ile kepeklenme, tahriş ve dökülme sorunları da sona erer.

Hücreleri Yeniler: Saç derisindeki hücreler yenilenme özelliklerini kaybettiği zaman saç dökülmesi meydana gelir. Ceviz yağı sayesinde hücreler yenilerek bu sorunlara son verilir.

Kepek Oluşumuna Engel Olur: Can sıkıcı saç sorunlarından olan kepeklenme için ceviz yağı çok etkilidir. Kafa derisine masaj yaparak uygulanan ceviz yağı ile kepeklenme sorunu son bulur.

Saç Foliküllerini Uyarmada Etkilidir: Yeni saçların oluşumunun artması için saç foliküllerinin canlı kalması önemlidir. Zamanla çeşitli etkenlerle özelliğini kaybeden saç folikülleri saç dökülmesinin en önemli sebeplerinden biridir. İçeriğindeki omega 3 yağ asitleri sayesinde saç foliküllerini uyaran ceviz yağı yeni saçların çıkmasında etkilidir.

Ceviz Yağının Cilde Faydaları Neler?

İçeriğinde çeşitli aminoasitler ile E vitamini bulunan ceviz yağı sayesinde ciltte meydana gelen yıpranmalar azalır. Cildi besleyen ve onaran ceviz yağı sayesinde cildin esnekliği artar. Bu sayede yaşlanma belirtileri de azalır.

Deriyi kurutarak pul pul bir görünüme neden olan egzama ya da sedef hastalıklarının tedavisinde ceviz yağı oldukça etkilidir. Ancak her cilt tipinin yapısı ve özelliği farklı olduğu için cildin ceviz yağına nasıl tepki verdiğini önceden denemeniz önemlidir. Ceviz yağının cilt üzerindeki faydalarından biri de mantar enfeksiyonuna iyi gelmesidir. Mantarlı bölgeye ceviz yağını sürebilirsiniz. Bu sayede doğal bir yöntem ile mantar hastalığından kurtulabilirsiniz.

Ceviz Yağı Kaşa Sürülür Mü?

Sakal ve bıyık çıkarmada etkisi bilinen ceviz yağı kaşa sürülür mü merak edilmektedir. Kaşlarının azlığından memnun olmayan kişiler kaşlarına ceviz yağını sürebilirler. Kaşların dökülmesine engel olan ceviz yağı sayesinde yeni kaşlar da çıkmaktadır. Bununla beraber kaşlardaki kepeklenme de son bulacaktır.

Ceviz Yağı Cilt Lekelerine İyi Gelir Mi?

Ciltte meydana gelen hasarları tedavi eden ceviz yağını cilt lekelerinde de güvenle kullanabilirsiniz. Cilt lekelerini yok etme etkisi bulunan ceviz yağı ile hint yağını karıştırarak cildinize sürebilir ve ortaya çıkan etkiyi artırabilirsiniz.

Ceviz Yağı Cilde Nasıl Uygulanır?

Ceviz yağını cildi için kullanacak olan kişiler ceviz yağı cilde nasıl uygulanır bilmelidirler. Ceviz yağını ısıtmadan kullanmak önerilmektedir. Ceviz yağını cilde doğrudan uygulayabilirsiniz. Çok sık kullanılacağı durumlarda ise bir çay bardağı suyun içerisine 5-6 damla ceviz yağı damlatarak seyrelttikten sonra kullanılabilir.

Ceviz Yağı Saça Nasıl Uygulanır?

Saçları besleyici özelliği hemen herkes tarafından bilinen ceviz yağı saça nasıl uygulanır derseniz öncelikle saçların uzunluğuna göre ceviz yağının miktarının değişeceğini belirtebiliriz. Saçların uzunluğuna göre değişmekle beraber bir miktar ceviz yağı saçlara masaj yaparak uygulanır. Masaj süresinin 5 dakikadan az olmaması önemlidir. Masaj yaptıktan sonra saç bonesi ile saçlar kapatılarak en az iki saat bekletilmelidir. Sonrasında saçlar şampuanlanarak bol su ile durulanmalıdır. Ceviz yağının içerisine Hindistan cevizi yağı da eklenebilir.

Ceviz Yağı Kullananların Yorumları

Ceviz yağı kullananların yorumları incelendiğinde, yorumların genelde olumlu olduğu görülmektedir. Tüm vücuda hem günlük bakım hem de tedavi amacı ile kullanılan ceviz yağının cildi beslediğini söyleyen kullanıcılar ceviz yağını güneş kremi yerine de kullandıklarını belirtmektedirler. Yorumlarda doğal ceviz yağı bulamayanlar bekledikleri etkileri göremediklerini söylemişlerdir. Bu nedenle güvendiğiniz aktarlardan ya da online satış sitelerinden doğal ceviz yağını bulmanız önemlidir.

Madecassol krem yüze sürülür mü, selülite iyi gelir mi?

Özellikle yanık, yara, cilt lekeleri, çatlaklar ve sivilce tedavisinde kullanılan Madecassol kremi hamileler ve emziren anneler de güvenle kullanabilmektedir. Açık yaralara kullanılmaması önerilen Madecassol kremi doktor tavsiyesi ile kullanmanız daha doğru olacaktır.

Madecassol Krem Nedir, Ne İşe Yarar?

Cilt sorunlarının temel yardımcısı olarak bilinen Madecassol krem nedir, ne işe yarar diyenler soranlar için bu kremin cildi ölü derilerden arındırdığını söyleyebiliriz. Dünya genelinde bilinen ve en çok tercih edilen krem olan Madecassol hücreleri yenileme özelliğine sahiptir. Madecassol kremin diğer faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Yara izlerini tedavi etmede etkilidir.
  • Cilt üzerindeki tüm yaralarda kullanılabilir.
  • Yanık izlerinde etkilidir.
  • Sivilcelerden dolayı oluşan izleri hafifletir.
  • Güneş lekeleri için kullanılır.
  • Çatlak tedavisinde etkilidir.
  • Cildi beyazlatarak parlatır.
  • Kırışıklıklarda etkilidir.
  • Varislerde etkilidir.
  • Ciltte oluşan tahrişlere iyi gelir.
  • Meme ucu yara ve çatlaklarında etkilidir.
  • Egzama tedavisinde etkilidir.
  • Sedef hastalığında etkilidir.
  • Yatak yaralarında kullanılır.
  • Sünnet yarasını iyileştirir.
  • Doğum esnasında meydana gelen genital yırtılmalarda etkilidir.

Madecassol Krem Nasıl Kullanılır?

Madecassol kremin olası yan etkilerinden korkan kişiler Madecassol krem nasıl kullanılır sorusunun yanıtını merak etmektedirler. Madecassol kremin ciddi yan etkileri olmasa da, kremi kullanmadan önce doktorunuza danışmanız güvenliğiniz açısından önemlidir. Krem üzerinde bulunan sivri bölge ile tüpü delebilirsiniz.

Kapağını açtığınız kremi ince bir tabaka şeklinde cilt üzerine sürebilirsiniz. Doktorun önerdiği sıklıkta ve miktarda kullanmaya dikkat edilmelidir. Kremden fayda sağlayamadığınızda ya da herhangi bir yan etki yaşadığınızda mutlaka doktorunuza danışın. Kremi gözlerinize sürmeyin. Ayrıca kremi kullanmayı unuttuğunuzda dengelemek amacıyla çift doz asla uygulamayın.

Madecassol Günde Kaç Defa Kullanılır?

Madecassol günde kaç defa kullanılır doktor tarafından tavsiye edilmektedir. Ancak doktor tarafından tavsiye edilmediğinde, Madecassol kremin günde 1-2 kere kullanılması önerilir. Fazla kullanımının olası yan etkileri olabilir.

Madecassol Ne Kadar Sürede Etki Eder?

Çeşitli cilt sorunları yaşayan kişiler için Madecassol ne kadar sürede etki eder önemlidir. Madecassol kremi kullandıktan sonra ciltteki ilk etkilerini 2 hafta içerisinde görmeniz mümkündür. Ancak kesin sonuç alabilmek için 3-4 ay kesintisiz kremin kullanılması gerekir. Bazı özel durumlarda kremin 6 ay kullanılması tavsiye edilir.

Madecassol Yüze Sürülür Mü, Nasıl Uygulanmalı?

Madecassol krem yüze sürülür. Bir tür medikal krem olan Madecassol’ü dudak ve göz çevresi haricinde yüzünüzün her yerine ince tabaka halinde sürebilirsiniz. Krem yüzünüzde ortalama 1 saat kaldıktan sonra yüzünüzü ılık su ile durulayın.

Madecassol Krem Leke Giderir Mi?
Madecassol Krem Leke Giderir Mi?

Madecassol Krem Leke Giderir Mi?

Madecassol krem birçok konuda etkilidir. Cildi beyazlatma etkisi bulunan Madecassol kremin hücre yenileyici özelliği de vardır. Bu özelliği sayesinde cilt lekelerini gidererek cilt renginin açılmasına yardımcı olur.

Madecassol Selülite İyi Gelir Mi?

Her türlü cilt tahrişinde etkili olan Madecassol ile ciltte oluşan kızarıklıklar giderilir. Bu krem sayesinde selülitlerinizden ve çatlaklarınızdan da kurtulabilirsiniz. Birçok kadının ortak sorunu olan selülit tedavisi oldukça uzun bir süreçtir. Ancak Madecassol kremi kullanarak selülit tedavi sürecini kısaltabilirsiniz.

Madecassol Kremi Kimler Kullanamaz?

Madecassol kremin etken maddesi olan Centella Asiatica ekstresine veya krem içerisindeki diğer etken maddelere alerjisi olan kişiler Madecassol kremi kullanamaz. Ayrıca ağır enfekte lezyonu olan kişilerin de bu kremi kullanması önerilmez.

Madecassol Merhemin Zararları ve Yan Etkileri Neler?

  • Genelde herkese hitap eden bu merhemin içindeki etken maddeye karşı alerjiniz varsa sorun yaşayabilirsiniz. Oluşan yan etkilerden bazıları alerjik kontakt dermatit, kaşıntı, döküntü ve cilt hassasiyeti olabilir.
  • Emziren anneler meme ucundaki çatlaklar için kullanacaksa önce bebeğini emzirin ve ardından merhemi o bölgeye uygulayın. Bebeğini tekrar emzireceği zaman o bölgeyi yıkamalı ve kurutmalıdır. Bu işlemden sonra bebeğinizi emziriyorsunuz.
  • Açık yara ve yanıklara kesinlikle uygulanmaz. Yaranın daha fazla sulanmasına neden olur.
  • Merhem yağlı olduğu için fazla kullanıldığında sivilcelere neden olabilir.
  • Merhem saç köklerini beslemeye yardımcı olduğunda, uzun süreli kullanımda saç uzamasına neden olabilir.

Expigment Madecassol Karışımı Kullananlar

Ortak sorunlara fayda sağlayan kremler beraber kullanıldığı zaman elde edilen fayda artmaktadır. Bunlardan biri olan Expiment Madecassol karışımı kullananlar tarafından geçer not almıştır. Tüm vücuda kullanılabilen bu iki krem cilt rengini açmaktadır. Kısa sürede cilt sorunlarına iyi gelen bu karışımın doktora danıştıktan sonra kullanılması önerilmektedir.

Skualan yağının cilde faydaları neler? Nasıl kullanılır?

Skualan yağı ülkemizde kadınların en çok tercih ettiği ve cilde faydası oldukça fazla olan bir cilt bakım ürünüdür. Tamamen doğal olan bu ürün, temiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen hanımların, ilk tercih ettiği ürünlerin başında gelmektedir. Sadece cilt üzerine değil aynı zaman bu ürünün, sağlığa faydaları da vardır.

Bu ürünün önemli bir özelliği ise, antioksidan özelliğine sahip olması ve cilt üzerinde meydana gelebilecek alerjilerin önüne geçmesidir. Bu ürünü özellikle cilt kuruluğu yaşayan hanımlar tercih etmekte ve kısa süre kullanım sonrası da etkilerini hızlı şekilde görmektedir.

Skualan yağı kuru olan ciltler için oldukça etkili olup, cildin daha nemli olmasını sağlar. Güzel ve temiz bir cilde sahip olmak isteyen bayanların vazgeçmediği bir ürün olan skualan yağı, cilt üzerinde bulunan gözeneklere hızlı şekilde nüfuz ederek, soğuk havalarda cildin çatlamasını önler.

Skualan Yağının Cilt Bakımına Etkileri Nelerdir?

Ünlü cilt bakımı uzmanlarının tavsiye ettiği ve kullanılması halinde birçok faydasının görüldüğü skualan yağı, cilt bakımı için için oldukça önemli doğal bir güzellik ürünüdür.

Skualan yağının cilt bakımına etkileri şunlardır.

  • Her cilde uygulanma özelliğine sahip olan skualan yağı, cilt altına hızlı şekilde ulaşır ve meydana gelebilecek kuruluğun önüne geçer.
  • Doğal ve bitkisel bir ürün olması sebebi ile cildin alerji olması gibi bir yan etkiye sahip değildir.
  • Belirli periyotlar içerisinde cilde uygulanması ise, hızlı şekilde cildin daha güzel olmasını sağlar.
  • Cilt üzerinde meydana gelen sivilcelerin hızlı şekilde iyileşmesine fayda verir.

Bunların dışında cilt üzerinde kronik hale gelmiş olan yaraların iyileşmesinde de son derece etkilidir. Bayanların cilt bakımı için kullanması gereken önemli bir bitkisel ve doğal bir üründür. Hiçbir yan etkisi olmadığı gibi, yüksek miktarda omega 3 ve antioksidan içerir.

Cilt üzerindeki ölü hücrelerin yenilenmesi ve canlanmasına faydaları kısa süre içerisinde olur. Yaşın ilerlemesi gibi durumlarda meydana gelen sarkmalara karşı da hızlı şekilde etki gösteren ve sarkmaların oluşmasını önleyen skualan yağı, cildin ipeksi bir görünüm almasını sağlar.

Skualan Yağının Kullanılması Nasıldır?

Skualan yağı kullanım açısından kolay olan ve koku yapmayan bir cilt bakım üründür. Her ürünün kullanırken dikkat edilmesi gerektiği hususlar olduğu gibi, skualan yağını da kullanırken dikkat etmeniz gereken bazı hususlar vardır. Bu hususlara dikkat etmeniz ürünün kısa sürede etki göstermesini sağlayacaktır. Ürün gelişi güzel kullanılmamalı ve kullanılmadan önce bazı işlemler yapılmalıdır.

Skualan yağının kullanılması şu şekilde olmalıdır.

  • Ürünü cildinizin üzerine sürmeden önce, sürülecek olan bölgenin temiz olmasına dikkat edilmelidir.
  • Her zaman temiz bir cilde uygulanan skualan yağı, kısa sürede etki göstermeye başlayacaktır.
  • Ürünü kullanırken parmak ucunuza bir miktar skualan yağı alın ve uygulamak istediğiniz bölgeye, masaj yapar şekilde ve sekiz çizerek sürün.
  • Uygulama sonrası cildin üzerine kapatmayın ve hava almasını sağlayın.
  • Sürme işlemi sonrası cildinizin su ile temas etmesini engelleyin.
  • Aynı şekilde skualan yağını sürdüğünüz bölgeyi kapatmayın.

Skualan yağının cilt bakımı için önemi ve kullanılması oldukça önemlidir. Fakat bu mucizevi ürün cilt dışında saçlarınıza da uygulayabileceğiniz ve faydasını göreceğiniz bir üründür. İçeriğindeki zeytinyağı sayesinde saçlarınız beslenecek ve kırılmalara karşı dayanaklı olacaktır. Saçlarınıza uygularken ise, saçınızın dibine parmak uçlarınız ile kaşır vaziyette uygulayın.

Saç köküne yağı yedirdikten ve sürdükten sonra, yaklaşık bir saat su ile saçınızı yıkamayın. Saç dibine işleyecek olan skualan yağı, saçlarınız besleyecek ve canlı olmasını sağlayacaktır. Vermiş olduğu parlaklık etkisi ile de güneş ışığında saçlarınız, daha güzel görünecektir.

Skualan Yağının Sağlığa Faydaları Nelerdir?

Ne kadar cilt bakım ürünü olarak kullanılsa bile skualan yağının sağlığa faydaları oldukça fazladır. Mükemmel bir antioksidan olan bu ürün, cilt üzerinde oluşabilecek çeşitli rahatsızlıkların da önlenmesini sağlar. Özellikle cilt kanserine karşı son derece etkilidir. Cilt kanserine neden olan kanser hücrelerinin yok olmasını sağlar.

Cilt üzerinde bulunan hücrelerin korunması görevini ise, ürünün ana maddesi olan izoprenoid sağlar. Bu madde hücreleri koruma altına alarak, oluşabilecek farklı cilt rahatsızlıklarının da önüne geçmiş olur. Skualan yağı dışında cilt için fayda sağlayacak farklı ürünleri kullanan çok sayıda bayan, istedikleri sonucu alamadıkları için hüsrana uğramakta ve psikolojik olarak da kendilerini iyi hissetmemektedir.

Özellikle skualan yağını kullanan hanımlar, ürünün kendilerine sağladığı faydalardan oldukça memnun olmaktadırlar. Eğer cilt kanseri gibi rahatsızlığınız bulunuyorsa, bu ürünü doktor hekimin tavsiye edeceği şekilde kullanmanız halinde, cilt kanserinin zamanla iyileştiğini göreceksiniz. Cilt üzerinde oluşan çok sayıda farklı hastalıklara da iyi gelen bu ürün egzama, kurdeşen, akne ve sedef hastalıklarının tedavi edilmesinde de kullanılmaktadır.

Skualan yağına ulaşmak ise oldukça kolaydır. Siz de bu ürünün sağlığa olan etkilerinden faydalanmak ve daha parlak bir cilde sahip olmak isterseniz, ilgili kurumlar üzerinden bu ürünü temin edebilirsiniz.

Anemi belirtileri neler? Kansızlığa ne sebep olur?

Anemi (kansızlık), vücudun dokularına ihtiyaç duydukları tüm oksijeni sağlamaya yetecek kadar başarılı kırmızı kan hücresinin bulunmadığı bir durumdur. Kırmızı kan hücreleri, akciğerlerden oksijen alır ve vücut dokularınıza iletmek için vücudunuzdan geçer. Yeterli kırmızı kan hücreniz olmadığında veya kan hücrelerinizden bazıları oksijeni taşıyamaz veya damarlarınızda verimli hareket edemezse, kendinizi zayıf ve yorgun hissedebilirsiniz.

Anemi Belirtileri Nelerdir?

Anemi semptomlarının şiddeti ve uzunluğu değişebilir. Belirtiler şu şekilde olmaktadır:

  • Zayıflık
  • Yorgunluk
  • Düzensiz kalp atışı
  • Baş dönmesi
  • Sersemlik
  • Göğüste ağrı
  • Soluk veya sarımsı cilt
  • Baş ağrısı
  • Soğuk eller ve ayaklar

Anemiye Ne Sebep olur?

Her biri farklı bir nedenle kanın vücutta yeterli oksijen taşıyamamasıyla sonuçlanan çeşitli anemi türleri vardır. Bunlar:

  • Aplastik anemi, kemik iliğinizin yeteri miktarda kan hücresi üretmediği nadir bir durum olarak bilinir. Bu, zararlı maddelere maruz kalmanın bir sonucu olabilir. Toksik kimyasallara maruz kalmaktan kaçınmak ve sadece gerektiğinde antibiyotik kullanmak, aplastik anemi geliştirme riskinizi azaltmanın iki yoludur.
  • Orak hücreli anemi de bir diğer kansızlık türüdür. Bu rahatsızlıkta kırmızı kan hücrelerinin şeklini etkileyen genetik bir durum söz konusudur. Hücreler yuvarlak olmak yerine orak veya hilal şeklindedir. Bu anormal şekilli hücreler, küçük kan damarlarında sıkışarak vücudun geri kalanına kan akışını yavaşlatabilir veya önleyebilir. Orak hücreli anemi için bilinen bir önleme veya tedavi yoktur, ancak semptomları hafifletmenin yolları vardır.
  • Talasemi, kalıtsal bir anemi türüdür. Talasemili kişilerde daha az kırmızı kan hücresi ve daha az hemoglobin yer almaktadır.
  • Bir başka kansızlık çeşidi demir eksikliği olmaktadır. Bu, kandaki düşük demir seviyelerinden kaynaklanan yaygın bir rahatsızlıktır. Demir, kırmızı kan hücrelerinin oksijen taşımasını sağlayan madde olan hemoglobinin önemli bir bileşenidir. Demir eksikliği anemisi, yetersiz demir alımı veya zayıf emiliminden kaynaklanır. Çoğu durumda, takviyeler veya diyet değişiklikleri yoluyla önlenebilir ya da tersine çevrilebilir.
  • Vitamin eksikliği anemisi, kanın oksijen taşınmasında yer alan belirli vitaminleri yeterince içermediğinde ortaya çıkar. Bu, folat ve B12 vitamini içerebilir. Kandaki bu vitaminlerin düşük seviyeleri, diyet seçimlerinin veya vitaminleri emme ya da işleme yeteneğinin azalmasının sonucu olabilir. Bağırsaklar B12’yi düzgün bir şekilde ememediğinde buna pernisiyöz anemi denir. Diyet değişiklikleri ve takviyeleri, vitamin eksikliklerinden kaynaklanan anemiyi önleyebilir veya düzeltebilir.

Anemiyi Önleme Yolları Neler?

Bazı anemi türleri kalıtsaldır ve önlenemezken, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri yoluyla çeşitli türlerden kaçınılabilir. Diyet eksiklikleri veya kemik iliği hasarından kaynaklanan anemi türlerini önlemek için atabileceğiniz birkaç adım vardır:

  • Çeşitli vitamin ve mineraller, özellikle demir, folat ve B12 vitamini açısından zengin bir diyet yapın.
  • Diyetiniz öncelikle bitki bazlı, vejetaryen veya vegan ise, diyet takviyelerine ihtiyacınız olup olmadığını doktorunuza sorun.
  • Demirle zenginleştirilmiş tahıllar ve ekmekler yiyin.
  • Kahve, çay, enerji içecekleri ve soda gibi kafeinli içeceklerin tüketimini azaltın.

Kansızlığınız olabileceğini düşünüyorsanız ya da bunu nasıl önleyeceğiniz konusunda tavsiye istiyorsanız, bir uzmandan yardım alın.

Sırt ağrısı neden olur, nasıl geçer? Sırt ağrısı tedavisi

Sırt ağrısı çok yaygın bir sorundur ve çoğumuzu hayatımızın bir noktasında mutlaka etkiler.
İyi haber şu ki, sırt ağrısı çoğu durumda ciddi bir sorun değildir ve sadece bir kas veya bağın basit gerilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Olabildiğince kısa sürede normal günlük aktivitelerinize devam etmek ve hareket etmeye devam etmek en iyisidir. Aktif olmak ve egzersiz yapmak, başlangıçta biraz ağrınız ve rahatsızlığınız olsa bile sırt ağrınızı daha da kötüleştirmez. Aktif kalmak daha iyi olmanıza yardımcı olacaktır.

Sırt Ağrısının Nedenleri Neler?

Sırt ağrısının birçok olası nedeni vardır. Sırt, ağırlığımızın çoğunu desteklediğinden, bu bölgedeki ağrı çarpıcı biçimde yaygın bir sağlık şikayetidir. Sırt ağrısına genellikle fiziksel travma, gergin veya zayıf kaslar, kötü duruş, omurga yapısı ile ilgili sorunlar neden olur.

Sırt Ağrısına Eşlik Eden Semptomlar Neler?

Sırt ağrısı, akut veya kronik olarak karakterize edilebilir. Sırt ağrınızın nedenine bağlı olarak, normal ağrı, ani ağrı, sırt spazmları veya hareketle ağrı hissedebilirsiniz. Ağrınızın yeri de nedene bağlı olarak değişecektir; bel ağrısı, orta sırt ağrısı ve üst sırt ağrısı olası semptomlardır.

Sırt ağrısına kollarınızda, bacaklarınızda veya boynunuzda ağrı veya uyuşukluk da eşlik edebilir. Vücudunuzdaki ağrı, karıncalanma ve zayıflığı not etmeniz ve bunu doktorunuza bildirmeniz önemlidir.

Sırt Ağrısı Nasıl Tedavi Edilir?

Sırt ağrısının en etkili şekilde nasıl tedavi edileceğini belirlemenin ilk adımı, ağrının nedenini teşhis etmektir. Sağlık uzmanınızın ağrılı bölgeyi bulması ve bir dizi hareket, nörolojik fonksiyon vb. için test yapmasına yardımcı olmak için bir fizik muayene yapılacaktır. Bulgulara bağlı olarak, bu muayenenin yapılması gerekebilir. Ardından kan testi, idrar testi, röntgen, MRI, CT taraması veya EMG yapılabilir.

Teşhis konulduktan sonra, tıbbi uzmanınız ağrının nedenini ele almak için kapsamlı bir tedavi planı oluşturacak ve sırtınızın sağlıklı çalışmasına yardımcı olacaktır.

Tavsiye edilebilecek tedavilerden bazıları şunlardır:

Anti-inflamatuar İlaçlar

Birçok sırt ağrısı vakası için ilk eylem planı, ibuprofen (Motrin) veya naproksen (Aleve) gibi steroid olmayan bir anti-inflamatuar ilacın (NSAID) kullanımını içerir. Bu ilaçlar ağrı ve iltihabı azaltarak rahatlama sağlar.

Steroidler

Steroidler, güçlü anti-inflamatuar özelliklere sahip bir tür reçeteli ilaçtır. Ağızdan veya enjeksiyonla alınan steroidler, bel ağrısı için önemli bir rahatlama sağlayabilir. Steroidlerle tedavi süresi tipik olarak kısa sürelidir.

Egzersiz ve güçlendirme

Ağrının nedenine ve şiddetine bağlı olarak, doktorunuz sırt ağrınızın tedavisine yardımcı olmak için egzersiz önerebilir. Doktorunuz, sizin için güvenli olan ve sırt, karın ve bacak kaslarınızı güçlendirmeye yardımcı olan bir egzersiz planı oluşturabilir. Bu kaslar omurganın desteklenmesinde önemli bir rol oynar. Bu kasları güçlendirmek sırt ağrısını hafifletebilir ve gelecekteki yaralanmaları önlemeye yardımcı olabilir. Doktorunuz ayrıca kas gerginliğini azaltmak, omurganın esnekliğini artırmak ve sırt spazmlarını ve ağrılarını azaltmak için sırt esnemeleri önerebilir.

Evde Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Tüm sırt ağrıları için kliniğe bir ziyaret gerekli değildir. Bununla birlikte, semptomlarınız şiddetliyse veya iki haftadan uzun sürüyorsa, tıbbi yardım almalısınız. Bir sağlık kuruluşunu ziyaret etseniz de etmeseniz de sırt ağrınızdan kurtulmak amacıyla evde yapabileceğiniz bazı yöntemler söz konusudur.

Sırtınız iyileşirken, daha fazla yaralanmaya neden olabileceğinden, sırtınızı önemli ölçüde zorlayabilecek aktivitelerden kaçının. Ancak, doktorunuzun rehberliğinde orta derecede egzersiz yapmaya devam etmelisiniz. Çoğu durumda, egzersiz sırt ağrısı için dinlenmekten daha faydalıdır.

Şişmeyi azaltmak için ağrılı bölgeye bir buz paketi uygulayın. Ağrıyı hafifletmek ve rahatlığı artırmak amacıyla reçetesiz satılan ağrı kesicileri de kullanabilirsiniz.

Sırt ağrınız kronikse, orta sertlikte rahat bir yatakta uyuduğunuzdan emin olun. Yüzüstü yatmaktan kaçınılmalıdır. Son olarak, özellikle bilgisayar kullanırken veya uzun süre otururken, günlük olarak uygun duruş alıştırması yapmayı alışkanlık haline getirin.

Geçmeyen sırt ağrısı nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi

Bu Hareket İle 20 Saniyede Sırt Ağrısına Son!

Sırt ve bel ağrısı neden olur, nasıl geçer? İbrahim Saraçoğlu bitkisel çözüm

Kahve telvesi maskesi nasıl yapılır? Cilde faydaları neler?

Hem lezzetli hem faydalı olan Türk kahvelerinizi içtikten sonra telvesinden de yararlanmanız mümkündür. Telvenin içeriğindeki doğal peeling ile cilt üzerindeki akneler temizlenerek cilde muazzam bir parlaklık nemlilik katabilirsiniz.

Cilde her ne kadar kahve telvesinin yararları olsa da her cilt yapısı bir olmayabilir. Bunun için önceden cildinizin ufak bir bölgesine kahve telvesi uygulayarak hassaslığınızı kontrol edebilirsiniz.

Türk Kahvesi Telvesinin Cilde Faydaları Neler?

  • Cildi nemlendirir.
  • Cilde canlılık verir
  • Cilt üzerindeki ölü hücreleri yok ederek yeni hücrelerin oluşumuna yol açar
  • Cilde parlaklık verir
  • Akneleri temizler
  • Ciltteki sarkmaları zamanla azaltır.
  • Yıpranmış cilt yüzeyini besler canlılık verir
  • Selülitleri yok eder
  • Siyah noktaları yok eder.

Türk Kahve Telvesi Maskesi Nasıl Yapılır?

Türk kahvesinin telvesiyle yapabileceğiniz maske tariflerini sizler için derledik

1- Kahve Telvesi + Limon + Su ile Cildinizi Canlandırın

  • 1 tatlı kaşığı bal
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu
  • 1 tatlı kaşığı hazır su

İçeriğinde bolca C vitamini barındıran limon cildi temizleyerek besler ve daha aydınlık bir görünüm kazandırır. Bir kâse içerisine aldığınız bu malzemeleri homojen bir kıvam alana kadar kaşık yardımıyla iyice karıştırın. 5 dakika kadar dinlenmeye bıraktıktan sonra cilt üzerine masaj yaparak uygulayın.

10 dakika sonra cildinizi bol ılık su ile temizleyin. Hafta da 2 gün uyguladığınız takdirde parlak, sağlıklı bir görünüm elde edebilirsiniz.

2- Kahve Telvesi + Pamuk ile Göz Altı Morluklarını Ortadan Kaldırın

Yoğun iş hayatı, uykusuzluk insan vücuduna zarar verdiği gibi cilt yüzeyinde de bozukluklar meydana getirebilir. Özellikle göz altı çevrelerinde oluşan morlukları ortadan kaldırmak için yapmanız gereken tek şey pamuk yardımı ile kahve telvesini göz altı çevresine sürmek. 10 dakika beklemenin ardından ılık su ile temizleyiniz.

Bu işlemi haftada 3-4 gün yaptığınız takdirde Göz altında oluşan morluk, şişlikleri yok edebilirsiniz.

3- Kahve Telvesi + Su ile Selülitleri Ortadan Kaldırın

Yarım su bardağı kahve telvesini biraz su yardımı ile cıvık bir yapı elde edene kadar karıştırın. Oluşan karışımı selülit bölgelerini masaj yaparak uygulayın.

Hafta da 34 gün bu tarifi yapmanız halinde zamanla selülitlerin azaldığını yok olduğunu göreceksiniz.

4- Türk Kahvesi + Zeytinyağı ile Siyah Noktalara Elveda

  • 1 tatlı kaşığı Türk kahvesi
  • 1 tatlı kaşığı kadar zeytinyağı

İster kahvenin kendinden isterseniz kahvenin telvesinden yararlanacağınız bu tarifle malzemeleri bir kâse içerisinde iyi bir şekilde karıştırdıktan sonra cilt üzerine masaj yaparak sürünüz. 7 dakika bekledikten sonra bol su ile cildinizi yıkayınız. Bu sayede siyah noktalara kısa sürede veda edebilirsiniz. Hafta da 2 defa yapmanız önerilir.

5- Türk Kahvesi + Soda ile Cildinizi Sıkılaştırın

  • 1 yemek kaşığı Türk kahvesi ya da 1 yemek kaşığı kahve telvesi
  • 5 damla soda macun kıvamı alacak kadar.

İçtiğiniz bir fincan Türk kahvesinin telvesine birkaç damla soda ekleyiniz. İsterseniz kahvenin kendisinden de yararlanabilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken 1 yemek kaşığı

Türk kahvesine soda eklemek olacak. Homojen macun bir kıvam alana kadar malzemeleri karıştırdıktan sonra cildinize masaj yaparak uygulayın. 10 dakika bekledikten sonra bol su ile cildinizi yıkayın. Hafta da 2 defa yapmanız önerilir.

Sizler için Türk kahvesi telvesinin cilt üzerindeki faydalarını derledik ve karşınıza sunduk. Her ne kadar doğal yollarla cildinize bakmak isterseniz de eğer ki cildiniz ile ilgili çok sorun yaşıyorsanız her zaman bir doktora başvurmanızı öneririz.

Kahve Telvesi Maskesi Yapanların Yorumları

Koronavirüs enfeksiyonu geçirenler bu şikayetlere dikkat! 

Covid-19 virüsü enfeksiyonunu geçirdikten sonra 12’inci hafta ve daha sonrasını takip eden ‘Post Covid’ sürecinde vakaların şikayetleri sürebiliyor. Dünya genelinde Covid-19 virüsünü geçiren vakaların benzer şikayetlerle hastanelere müracaat ettiğine değinen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Ağalar, “Bu şikayetler arasında halsizlik başı çekmektedir. Halsizlikten sonra başı çeken şikayet ise uyku bozukluğudur.” dedi.

Covid-19 virüsü enfeksiyonunun ardından vakaların yaşadığı problemleri değerlendiren enfeksiyon alanında uzman hekimler ise enfeksiyon sürecini geçiren vakaların bir kısmında 4 haftanın ardından belirti, semptom ve bulguların sürdüğüne değiniyor.

Halsizlik ve Uyku Bozukluğu En Fazla Görülen Şikâyet

Covid-19 virüsü enfeksiyon sürecinin ilk 4 haftasının akut enfeksiyon süreci olarak, 12’inci haftadan sonraki sürecin ise Post Covid süreci olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Ağalar, “Post Covid kliniğimizde vakaların şikayetlerine göre tedavi programı düzenlemekteyiz. Bu uygulama bize özgü değildir. Yurt dışında gerçekleştirilen birçok çalışma tarafından da bu desteklenmektedir. Dünya genelinde Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçiren vakalar benzer şikayetlerle hastanelere müracaat ederek tedavi görmektedir. Bu konuda en fazla araştırmayı gerçekleştiren Amerika’da şikayetlerin başını halsizlik çekmektedir. Halsizliği uyku bozukluğu takip etmektedir. Uyku bozukluğunda bazı vakalar aşırı uyurken, bazı vakalar ise hiç uyuyamamaktadır. Geceler boyunca hiç uyuyamamak ise vakaların yaşam kalitesini düşürmektedir.” ifadelerine yer verdi.

Psikolojik Desteğe İhtiyaç Duyan Vakalar Var

Vakaların gün sonu eve gittikleri zaman uykuya gereksinim duyduğunu kaydeden Prof. Dr. Ağalar, “Tedavi süreçlerini takip ettiğim vakalar arasında Covid-19 virüsü enfeksiyon sürecinin ardından en fazla görülen şikayet halsizliktir. Vakalar bütün gün çalıştıktan sonra eve gittikleri zaman uyuma gereksinimi hissetmektedir. Saçı aşırı döküldüğü için başvuran hastalar oldu. Huzursuzluk ve anksiyete şikayetleriyle gelen hastalar oldu. Hatta bazı vakalarda huzursuzluk o kadar derindi ki psikiyatri kliniklerine müracaat ederek danışmanlık hizmeti alan vakalar oldu. Bu şikayetlerin neden kaynaklandığı Post Covid kliniklerinde araştırılmaktadır. Kan tetkikleri yapılarak bir fonksiyonun bozuk olup olmadığı araştırılmaktadır. Nörolojik, kardiyolojik ve solunum fonksiyon testleri yapılarak bozukluklar tespit edilmeye çalışılmaktadır.” diye konuştu.

Enfeksiyonu Ağır Geçirenler Dikkatli Olmalı

Nefes darlığı, öksürük ve derin nefes alamama semptomlarıyla da karşılaştıklarını ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hülya Bayiz, “Covid-19 virüsü enfeksiyonunun 12’inci haftasını takip eden sürece Post Covid denilmektedir. Vakanın geçirdiği ilk 4 haftalık süreç ise akut enfeksiyon süreci olarak adlandırılmaktadır. Vakaların bir kısmında semptomlar, bulgular ve belirtiler ilk 4 haftanın ardından da sona ermemektedir. Hatta vakaların bir kısmında 12’inci haftadan sonrada bu semptomlara rastlanmaktadır. Göğüs hastalıkları uzmanı olduğum için kliniğimize nefes darlığı, derin nefes alamama ve emboli bulgularıyla müracaat eden vakalar olmaktadır. Bu tür semptomlara daha fazla enfeksiyon sürecini ağır geçirenlerde rastlanmaktadır. Yaşlı kesimde yüksek risk altında bulunmaktadır.” dedi.

Yüzde 36 ile Yüzde 80 Aralığında Nörolojik Tutulma Görülüyor

Post Covid sürecinde rastlanan nörolojik semptomlar ile ilgili önemli bilgiler paylaşan Nöroloji Uzmanı Dr. Behice Şebnem Usta, “Covid-19 virüsü üzerine gerçekleştirilen araştırmalar virüsün akciğerler kadar beyinde de tutunduğunu ortaya çıkardı. Araştırmalar neticesinde nörolojik tutulmanın yüzde 36 ila yüzde 80 aralığında olduğu tespit edildi. Nörolojik tutulmanın olduğu vakalarda enfeksiyon süreci daha ağır geçtiği gibi ölüm oranlarının da çok yüksek olduğu dikkat çekmektedir. Merkezi sinir sistemini tutan koronavirüs baş ağrısına, baş dönmesine, epileptik nöbetlere, inmeye ve bilinç bozukluklarına neden olmaktadır. Burada en ciddi sağlık sorunları inme ve bilinç bozukluklarında görülmektedir. Post Covid sürecinde de hasta inme geçirebiliyor. Bu vakaların kendilerine uygun olan kan sulandırıcıları hekim kontrolünde uygun sürede almaları inme riskini azaltmaktadır.

Post Covid sürecinde dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, beyin sisi olarak adlandırılan yoğunlaşamama durumu sürmektedir. Bu semptomlar, 3 ay ile 6 ay aralığında devam edebilmektedir. Bu semptomları süren hastaların nöroloji polikliniklerine müracaat ederek EEG, beyin MR’ı ve ileri tetkiklerini yaptırarak altta yatan bir neden olup olmadığını öğrenmeleri gerekmektedir.” ifadelerine yer verdi.

Kalp Zarının Tutulması Göğüs Ağrısına Neden Oluyor

Covid-19 virüsünün solunum sisteminden sonra en fazla kalp ve damar sistemine etki ettiğine değinen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Yiğiner, “Covid-19 virüsünden kaynaklanan bütün ölümlerin neredeyse 3’te 1’ine kalp hastalıkları neden olmaktadır. Kalp ve damar hastalıklarında kalbin bütün komponentleri virüsten etkilenebilmektedir. İlk önce kalp zarı olmak üzere kalp kası, kalbin beslendiği damarlar, hatta kalpten çıkmakta olan bütün damar sistemi ve damarın içerisinde yer alan ince hücre katmanı olan endotel de virüsten etkilenmektedir.

Covid-19 virüsü direkt olarak endotel katmanına tutunmaktadır. Kalp kası tutulduğu zamanda en fazla kalbin pompa fonksiyonu etkilenmektedir. Bu da vakalarda nefes darlığına neden olmaktadır. Kalbin ileti sistemi tutulduğu zamanda vakada çarpıntı, bayılma ve bayılır gibi olma şikayetleri görülmektedir. Kalp zarı tutulduğu zamanda vakada göğüs ağrısı şikayeti olmaktadır. Covid-19 virüsü enfeksiyonundan sonra bu şikayetler sürebilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

25 Gün Tedavi Görmesine Rağmen Şikayetleri Sürüyor

Semptomları sürdüğü için Post Covid kliniğine müracaat eden 25 yaşındaki Selda Daymaz, Covid-19 virüsü enfeksiyonunu nisan ayında ağır geçirmiş. Hastanede 25 gün boyunca Covid-19 tedavisi gören Selda Daymaz, “Aşırı yorgunluk hissinin yanı sıra merdiven çıktığım zaman nefes nefese kalıyorum. Öksürük problemim ara sırada olsa sürüyor. Tatları keskin olan gıdaların bazılarını algılamakta halen zorlanıyorum. Bu şikayetlerim sürünce tedavi görmek için Post Covid kliniğine başvurdum. Farklı bir sağlık problemim olup olmadığını ve almam gereken tıbbi tedavinin ne olduğunu merak ettim. Şu an en büyük korkum bu semptomlarımın kalıcı olmasıdır. Özellikle tat alamadığım ve hızlı yorulduğumdan dolayı spor yapamadığım için büyük endişe duyuyorum.” şeklinde konuştu.

40 yaşından sonra kilo verilir mi? Zayıflama egzersizleri

40 yaş üzeri kilo verme güç ama imkânsız değildir. Bunun için günlük yaşantıda ufak değişiklikler yapmak yeterlidir. 40 yaş üstü kilo almak kolay ama vermek daha zordur. Bunun başlıca nedenleri: değişen hormonlar, vücudun yağı depolama biçimi, metabolizma, beslenme alışkanları, günlük yaşam aktivitelerdeki azalmalardır.

Yaş aldıkça vücut kompozisyonunda bazı değişiklikler olur. En etkili nedenlerden biri olan metabolizmanın yavaşlaması kilo verme hızını düşürür. 40 yaş sonrası kilo vermek için çabalayanlar arasında kas kütlesi kaybı yaşayanlar daha geç zayıflarlar. Bunun nedeni; vücut dokularının değişerek daha az kalori yakmasıdır.

40 Yaş Üzeri Kilo Verdiren Yeme Alışkanlıkları Neler?

40 yaş üstü kilo vermek için stratejik olmak gerekir. Buradaki ana hedef metabolizma hızını artırmaktır. 40 yaş üzeri kilo verdiren yeme alışkanlıkları neler sorusu için derlediğimiz yönergeler aranan cevap olacak. Bu yönergelerde sağlık unsurları gözetilir ve daha az kalori ile kilo kaybı hedeflenir.

Kızartmalardan kaçının:

Kızartılmış tüm yiyecekler kilo alımını kolaylaştırır.20 yaşından sonra kas inşası duran vücut, yağ içerikli yiyecekler yüzünden kas kaybına uğruyor.

Bol sebze ve meyve tüketin:

Düşük kalorili sebzeler, mineral ve vitamin bakımından zengin olduğundan sağlıklıdır. Özellikle lif açısından zengin sebzeler seçilmelidir. Bu besinler kişiyi gün boyu tok tutar. Gün içinde şeker ihtiyacı meyvelerden sağlanabilir.

Kahvaltı yapmayı atlamayın:

Hangi yaş grubu olursa olsun en önemli öğün kahvaltıdır. Yağsız besinler, bitkiler ve lifler en iyi seçenekler arasında. Bu öğün kişinin güne başlamadan önce vücuduna yüklediği en sağlam enerjidir.

Fazla protein az kalori tüketin:

Protein sindirmeye çalışan vücut daha fazla kalori yakar. Bu beslenme alışkanlığı yağ yüzdesini düşürür ve kilo vermeyi hızlandırır. Vücudun tüm kasları kalori yakmak için organize olur. Ancak protein ve kalori oranını dengelemek şarttır. Yüksek miktarda protein alınması tavsiye edilmez.

Hormon dengeleyici besinler tüketin:

40 yaş üstü yaş gruplarında menopoza girenlerin hormon seviyeleri değişir. Bu durum metabolizmanın düzenini bozar. Östrojen salgısına yardımcı olan susam tohumu, soya fasulyesi, kuru meyve ve susam tohumu tüketilebilir.

İyice çiğneyin ve yavaş yiyin:

Yemek yerken iyice çiğnemek midenin işini kolaylaştırır. Sindirimi kolaylaşan besinler vücuttan çabuk atılır. 40 yaş üzeri kilo verme konusunda hızlandırıcı adım beynin tokluk sinyali vermesidir. Bu da ancak yavaş yiyerek gerçekleşir.

Şekerli içecek ve yiyeceklerden uzak durun:

Şekerli içecek ve yiyecekler kilo almayı kolaylaştırır. Kan şekerini yükseltir ve yağ yakımının önüne geçer. Bu nedenle doğal aromalı içecekler tüketilmelidir. Gün içinde su içilmeli tatlı ve benzeri besinlerden uzak durulmalıdır. Tatlı isteği taze veya kuru meyvelerden sağlanır.

Geceleri asla yemeyin:

Özellikle geceleri tüketilen atıştırmalıklar kilo vermenin önüne geçer. Bu nedenle gece yemek yeme alışkanlığı tamamen terk edilmelidir. Bunun önüne geçmek için geceleri bir adet salata yenebilir.

40 Yaş Üzeri Zayıflama Egzersizleri Nasıl Olmalı?

Yeme alışkanlıkları dışında kalori vermenin diğer bir yolu harekettir. Günde 30 dakika bile bunun için yeterlidir. 40 yaş üzeri zayıflama egzersizleri nasıl olmalı diye merak edenler kas kütlesini koruyan egzersizlere yönelmelidir. Bu egzersizler aynı zamanda yeni kas kütlesinin oluşmasına yardım ederler.

Vücutta yeterli miktarda bulunan kaslar, kalori yakmaya destek olur. O nedenle haftada iki kere şınav çekme veya ağırlık kaldırma çalışmaları yapılabilir. Sağlık unsurları dikkate alınarak squat gibi kuvvet egzersizi gerektiren çalışmalar hızlı sonuç verir. Burada önemli nokta egzersizleri artırarak sürdürebilirliğini korumaktır.

40 yaş üzeri kilo verdiren egzersizler içinde yüzmek, kas gücünü korur. Bu sayede tüm kaslar organize olarak çalışır ve akciğer kapasitesi artar. Ayrıca kalp sağlığını korumak için bisiklet sürmek en iyi yoldur. Kemik yoğunluğunu ve sağlığını iyileştirici ağırlık kaldırma çalışmaları yapılabilir. Bu aynı zamanda başta kollar olmak üzere vücudun sıkılaşmasına yardımcı olur.

40 Yaş Sonrası İçin Kilo Vermeye Yardımcı Öneriler

40 yaşından sonra kilo vermek için zorlanan birçok kişi mevcut sağlık durumunu değerlendirmelidir. Örneğin; tiroid rahatsızlığı olanlar kilo vermede güçlük yaşarlar. Kas ve eklem ağrısı, yorgunluk, sık acıkma gibi etkileri olduğundan kişiyi çabuk pes ettirir. Bu nedenle tiroid kontrol edilmelidir.

Zayıflama programı içinde mutlaka her gün kalsiyuma yer verilmesi önerilir. Orta yaşlardan sonra zayıflayan kemik ve kas dokusu için kalsiyum olmak zorundadır. Karbonhidrat, tuz ve şekerden kaçınmalı, yağsız proteinlere yer verilmelidir. Tüm bunların yanı sıra uyku ve stres kiloyu etkileyen diğer unsurlardır. 40 yaş üzeri kilo verme stratejilerini bozan en etkili faktör depresyondur. Bunun için uzman kişilerin yanı sıra aile ve arkadaşlardan destek alınmalıdır.

Boğmaca hastalığından nasıl korunulur? Belirtileri ve tedavisi

Boğmaca, bulaşıcı nitelikteki bir solunum yolu hastalığı şeklinde bilinmektedir. Şiddetli bir öksürük ve ardından boğmaca gibi gelen yüksek perdeden bir nefes alımı ile karakterizedir. Bu rahatsızlık, hapşırma veyahut öksürme sebebi ile oluşan damlacıklar yoluyla hızlı şekilde yayılır, ancak bağışıklama ile önlenebilir.

Boğmaca Belirtileri Nelerdir?

Boğmaca ile enfekte olduktan sonra, semptomlar enfeksiyondan 7-10 gün sonra ortaya çıkar ve genellikle hafiftir ve soğuk algınlığı semptomlarına benzer. Bu erken belirtiler şunları içerir:

  • Düşük dereceli ateş
  • Burun akması
  • Öksürük
  • Kırmızı, sulu gözler
  • Burun tıkanıklığı

Yaklaşık bir veya iki hafta sonra, solunum yollarında kalın mukus biriktiğinden semptomlar kötüleşir ve şiddetli öksürüğe neden olur. Bu öksürük atakları şunlara neden olabilir:

  • Kusma
  • Yüzünde kırmızı veya mavi
  • Aşırı yorgunluk
  • Nefes alırken tiz bir “boğmaca” sesi
  • Boğmaca bebeklerde en tehlikelidir. Bebekler için öksürük minimal olabilir veya hiç olmayabilir.

Boğmaca Tedavisi Nasıldır?

Boğmacanın erken tedavisi, enfeksiyonunuzu daha az ciddi hale getirebileceği için çok önemlidir. Tedavi genellikle antibiyotik içerir ve ayrıca hastalığın yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir. Ne yazık ki, hastalığın yaklaşık üç haftasından sonra, semptomların devam etmesi muhtemel olsa da bakteriler vücudunuzdan gittiği için tedavinin yardımcı olması olası değildir.

Bu rahatsızlığın yayılmasını önlemek için şunları yapmanız önemlidir:

  • Antibiyotik kullanımı için talimatları izleyin.
  • Evinizi duman, toz ve kimyasal dumanlar dahil öksürüğe neden olabilecek bileşenlerden uzak tutun.
  • İyi hijyen uygulayın.
  • Mukusu gevşetmeye ve öksürüğü yatıştırmaya yardımcı olmak için temiz, sisli bir buharlaştırıcı veya nemlendirici kullanın.
  • Dehidrasyonu önlemek için bol sıvı tüketin.
  • Kusmayı önlemek için birkaç saatte bir küçük öğünler yiyin.

Boğmaca Rahatsızlığını Önleme Yolları

Boğmacayı önlemenin en iyi yolu aşı olmaktır. Bu aşı, üç hastalığın kombinasyonuna karşı koruma sağlar: difteri, tetanoz ve boğmaca. Bununla birlikte, yakın çevrenizde boğmaca dolaşıyorsa, bazen aşılanmış birinin bile hastalığa yakalanma şansı olduğunu unutmamalısınız.

Birçok hastalık gibi, boğmaca da yakındaki diğer insanlarla birlikte öksürme veya hapşırma yoluyla yayılır. İyi hijyen uygulamak, boğmacanın yayılmasını önlemenin etkili bir yoludur. İyi hijyen uygulamak şunları içerir:

  • Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu mendille kapatmak.
  • Kullanılmış mendillerinizi çöp kutusuna atmak.
  • Mendil yoksa ellerinize değil üst kolunuza veya dirseğinize öksürme veya hapşırma.
  • Ellerinizi sabun ve suyla sık şekilde yıkamak.
  • Su ve sabunun olmadığı zamanlarda alkol bazlı dezenfektan kullanmak.

Boğmaca Aşısı Nedir?

Boğmacaya karşı koruyan iki aşı vardır:

  • DTaP, yedi yaşından küçük bebekler ve çocuklar içindir.
  • Tdap, yedi yaş ve üstü çocuklar, ergenler ve yetişkinler (hamile kadınlar dahil) içindir.

Boğmaca Aşısına Kimin İhtiyacı Var?

Her yaştan insan boğmaca aşısı olmalıdır. Hangi aşıya ihtiyacınız olduğu yaşınıza bağlıdır. Aşı, boğmacaya karşı en iyi korumadır ve kendinize, hassas bebeklere ve hamile kadınlara yönelik riski azaltmaya yardımcı olur.

Siyah noktaları yok etmek için ne yapılmalı?

Siyah noktalar, neredeyse tüm insanlarda olan kaçınılmaz bir şeydir. Bu sinir bozucu küçük noktalar ölü deri hücreleri ve yağlar gözeneklere yerleştiği zaman oluşmaktadır. Eğer gözeneklerin üstü açık kalır ise, bu yağlar daha sonra oksitlenir ve daha koyu bir renge dönüşürler. Siyah noktalara sahip olmak gözeneklerinizde kir biriktiği veya az temizlik yaptığınız anlamına gelmez. Bunlar daha çok yüzdeki yağ üretiminin bir sonucudur. Ancak herkes siyah noktalara sahip olması, onlar hakkında bir şeyler yapmak istemediğiniz anlamına gelmez.

Siyah Noktaları Yok Etmek İçin Ne Yapılmalı?

Siyah noktaların temizlenmesine yardımcı olacak 7 potansiyel yolu keşfetmek için okumaya devam edin.

Salisilik Asit

Salisilik asit, tezgah üstü akne tedavilerinde yaygın olarak bulunan hafif bir asittir. Bu nazik asit, gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olmanın yanı sıra düzenli kullanıldığında gözeneklerin zamanla yeniden tıkanmasını önlemede rol oynayarak çalışır. Bazı insanlar bu maddeyi siyah noktalardan uzak tutmak için düzenli olarak kullanabilirler, ancak kuru cilde sahip olanlar için salisilik asit düzenli kullanım için fazla kuru olabilir.

Retinoidler

Retinoidler dermatoloji dünyasının biricik aşkıdır ve A vitamini türevidir. Daha zayıf retinoidler çoğu yerde bulunabilir ancak Tretinoin gibi daha güçlü olanlar sadece reçete ile verilir. Retinoidler, cildin üst katmanlarının (bu siyah noktaların kendilerini içine yerleştirdiği katmanların aynısı) devir hızını artırmaya yardımcı olarak siyah nokta yakalama sihrini gerçekleştirir. Bazı insanlar, kızarıklık, soyulma, batma ve kuruluk gibi yan etkilerinin olduğunu söylerler ve retinoidlerden kaçınırlar. Ancak bazıları için bu bahsettiğimiz yan etkiler, siyah noktaların geçmesi için göze alınabilecek bir şey.

Deri Temizleyici Yüz Fırçaları

Clarisonic gibi dönen deri temizleme fırçaları, yüzünüzü yıkarken gözeneklerin daha derinlerine inmenize ve siyah noktalardan kurtulmanıza yardımcı olabilir. Bazıları, sağladıkları orta düzeyde mekanik pul pul dökülme nedeniyle bu fırçaları günlük kullanım için çok yoğun bulabilir, ancak haftada 1-2 kez çoğu kişi tarafından oldukça iyi bir tercihtir. İnternette bunun satışını sağlayan bir sürü web sitesi var. Onlara bir göz atarak fikir elde edbilirsiniz.

Yüz Bakımı

Yüzünüzde siyah noktalar fazla ise profesyonel yardımlar alabilirsiniz. Estetisyenler, kolay, ağrısız ve cilde zarar vermeyecek bir şekilde siyah noktaların giderilmesini sağlar. Bu nedenle siyah nokta durumunuz şiddetli ise veya şiddetli olmasa bile birkaç ayda bir profesyonele görünmek cilt bakımınız ve siyah noktaların giderilmesi için önemldir. Siyah noktaları kendi başınıza halletmeye çalışmak ve sıkmak, yara izi, bakteri yayılımı ve siyah noktaların kötüleşmesi için bir neden olur.

Spironolakton Tabletler

Spironolakton, şiddetli ve kalıcı aknelerin temizlenmesine yardımcı olmak için ağızdan alınan reçeteli bir ilaçtır. Bu ilaç sadece kadınlar içindir ve yüzdeki aşırı yağ üretimine katkıda bulunan vücuttaki aşırı androjenlerin bloke edilmesine yardımcı olarak çalışır. Siyah nokta ve akne durumunuzun güçlü bir hormonal bileşene sahip olduğunu düşünüyorsanız, spironolakton tedavisi hakkında doktorunuzla konuşmanız faydalı olabilir.

Antibiyotik Kremler

Antibiyotikli kremler siyah nokta ve akne sorunu olanlar için her zaman birinci basamak tedavi olmasa da bazen şiddetli veya kalıcı vakalarda kullanılır. Yüzünüzde aşırı miktarda belirli bakteri bulunduğunda gözenekler de tıkanabilir, bu nedenle bu bakteri seviyelerini normal tutmaya yardımcı olmak bu gözeneklerin daha temiz kalmasına yardımcı olabilir. Yüz için antibiyotik kremler sadece reçeteyle verilir, bu nedenle sizin için iyi bir yol olup olmadığını görmek için bir doktorla konuşmanız gerekir.

Düzenli Nemlendirme

O küçük siyah noktaların gözeneklerinizden çıktığını gördüğünüzde, aslında baktığınız şey gözeneklerin açılmasıdır. Cilt kuruduğunda veya susuz kaldığında gözenekler genişleme eğilimindedir ve bu siyah noktaları daha belirgin hale getirir. Bu gözenekleri nemli, küçük ve mutlu tutmaya yardımcı olmak için günde en az iki kez nemlendiriciler yardımıyla yıkayın. Yüzünüzün hem yumuşak olmasını sağlar hem de siyah noktalar kurtulursunuz.

Covid-19’un beta varyantı aşılara karşı direnç gösterebilir!

ABD’de bulunan Boston Çocuk Hastanesi’nde görev yapan araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen ve sonuçları ‘Science’ dergisinde yayımlanan araştırmaya göre ‘Beta varyantı’ olarak adlandırılan B.1.351 mutasyonunun insan hücrelerine tutunmasını sağlayan diken proteinin yapısında değişiklikler oldu.

Antikorların Diken Proteine Bağlanmasını Engelleyebilir

Varyantın içerisinde yer alan diken proteinin oluşumuyla ilgili ‘kayro-elektron mikroskopisi’ olarak adlandırılan teknikle inceleme yapan bilim insanları tarafından Beta varyantının hücrelerle temas etmesini sağlayan belli yüze kısımlarında değişimler olduğunu gözlemledi.

Diken proteini üzerindeki değişikliklerin, aşılar tarafından üretilen Covid-19 virüsüne karşı koruyan antikorların diken proteinine tutunmasına engel olabileceği ve bunun da aşının direncini azaltabileceği bilim insanları tarafından ifade edildi.

Diken proteini üzerinde gerçekleşen değişikliklerin diken proteinin hücrelere tutunma etkisini azalttığını ifade eden bilim insanları, bu nedenle de Beta varyantının Alfa varyantına göre daha az bulaşıcı olduğuna dikkat çekti.

Araştırmaya liderlik yapan Boston Çocuk Hastanesi Moleküler Biyoloji Bölümünde görev yapan Bing Chen, “Aşılar tarafından üretilen koruyucu antikorların etkisini mutasyonlar daha az etkili kılmaktadır. Piyasadaki aşıların ürettiği koruyucu antikorlara karşı Beta varyantının daha dirençli olduğu söylenebilir. Virüsün yeni genetik sekansı dikkate alınarak geliştirilecek güçlendirici aşı dozunun Beta varyantıyla daha etkili bir şekilde mücadele edebileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Endişe Verici Varyant Olarak Tanımlandı

Covid-19 virüsünün ‘B.1.351’ olarak adlandırılan Beta varyantına dünyada ilk defa 2020 Ekim ayında Güney Afrika’nın Nelson Mandela Körfezi civarında bulunan yerleşim birimlerinde rastlandı.

2020 yılının Mayıs ayında mutasyona uğradığı düşünülen Beta varyantının, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından ‘Endişe Verici Varyant’ (VOC) olarak tanımlanmasının ardından Beta varyantı endişe verici 4 Covid-19 mutasyonu arasına girdi.

Yaşam öyküsünde hiçbir akut rahatsızlığı bulunmayan gençler arasında daha fazla yayılan Beta varyantı, Covid-19 virüsünün yabani tipiyle kıyaslandığı zaman gençler arasında ciddi hastalık yaratma riskinin daha fazla olduğu bildirilmişti.

2020 yılının sonbahar mevsiminden başlayarak bu yılın başına kadar Güney Afrika’da yayılan Beta varyantının vaka sayısının artmasında etkisinin büyük olduğu düşünülüyor.

Alfa varyantıyla benzerlikler gösteren Beta varyantının var olan çivi proteinde ek mutasyonlara neden olması aşılara karşı direnç gösterebileceği yönünde endişelere yol açıyor.

Covid-19 virüsü aşılarını üreten Johnson&Johnson, Pfizer-BioNTech, Sinopharm, AstraZeneca-Oxford ve Moderna tarafından yapılan açıklamalarda ise Covid-19 virüsü aşılarının koruyuculuğunu varyantın azalttığı ve aşılar tarafından üretilen koruyucu antikorlara karşı direnç geliştirdiği ifade edilmişti.

Mutasyonlar Virüsün Etkisini Farklılaştırıyor

Covid-19 virüsü de her virüs gibi değişime uğramaktadır. Covid-19 virüsünün uğradığı değişimlerin önemli bir kısmı virüsün temel özelliklerini değiştirmese de mutasyon adı verilen değişimler, virüsün temel özelliklerinin yanı sıra etkisini de kayda değer seviyede farklılaştırıyor.

Bilim insanları tarafından Covid-19 virüsünün uğradığı mutasyonların virüsün kolay yayılımına, hastalık tablosuna, aşılar tarafından sağlanan bağışıklığa, teşhise, tedaviye ve koruma tedbirlerinin başarısına olumsuz etki ettiğine değiniliyor.

Covid-19 virüsünün bugüne kadar görülen mutasyonları içerisinde 4’ü Dünya Sağlık Örgütü tarafından endişe verici, 8’i ise izlenmesi gereken varyant olarak tanımlandı.

Alfa, Beta, Delta ve Gamma varyantları Dünya Sağlık Örgütü tarafından endişe verici varyant olarak tanımlanırken, Eta, Zeta, Lota, Epsilon (2 varyant), Teta, Lambda ve Kappa varyantları ise izlenmesi gereken varyant olarak değerlendirildi.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından endişe verici varyant olarak değerlendirilen mutasyonlar, virüsün bulaşıcılığını ve hastalım riskini artırırken, virüsün öldürücülüğü ve hastalık semptomlarını ise değiştiriyor. Ayrıca önleme ve kontrol önlemlerindeki etkinliği de azaltıyor.

10 bin adım atana bisiklet!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında sağlıklı hayat ve temiz çevre için sloganı ile “100 Milyon Adım 100 Bisiklet” projesini hayata geçirdi.

10 Bin Adım Atana Bisiklet

Proje “Birlikte 100 Milyon Adım Atıyoruz” sloganı ile katılımcıları 10 bin adım atmaya teşvik ediyor. Katılımcılar attıkları 10 bin adımı sosyal medya hesaplarında “#100MilyonAdım” etiketiyle paylaşacak. 20 Temmuz 2021 tarihine kadar sosyal medya üzerinden 10 bin attığını göstererek proje katılım sağlayan 100 kişiye bisiklet hediye edilecek.

Sağlıklı hayat ve temiz çevre için, BİRLİKTE 100 MİLYON ADIM ATIYORUZ!

  • 10 bin adım at.
  • 100milyonadim.com’ a ekran görüntüsünü yükle.
  • #100MilyonAdım etiketi ile paylaş.
  • 100 bisikletten biri senin olsun.

Biz değişirsek iklim değişmeyecek.

10 Bin Adım Atana Bisiklet Projesinin Amacı

Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden oluşur. Covid-19 ile birlikte oluşan yeni normallerle daha az aktivite yapan, daha durağan yaşayan bireyler haline geldik. Biz bunu değiştirmek istiyoruz. Toplumca sağlığımıza dikkat etmek, motive olmak ve psikolojik olarak yenilenmek için herkesi 20 Temmuz 2021 tarihine kadar 10 bin adım atmaya davet ediyoruz.

Neden 10 Bin Adım?

  • Yürüyüş en ucuz ve yapılabilir egzersizdir.
  • Kalp ritmini düzenler, kalbi güçlendirir.
  • Solunum kapasitesini artırır.
  • Metabolizmayı hızlandırır.
  • Fiziksel direnç oluşturur.
  • Özgüveni artırır.
  • Olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirir.

10 Bin Adım Atana Bisiklet Projesinin

20 Temmuz 2021 tarihine kadar, 10 bin adım atmanız ve bunu sağlık uygulamalarınızdan aldığınız ekran görüntüleriyle birlikte kanıtlamanız gerekmektedir.

Proje Kapsamı

7’den 77’ye, engel teşkil edecek sağlık sorunları olmayan herkes projemize katılabilir.

Evde hızlı saç uzatan maske tarifleri ve öneriler

Saç güzelliği bakımlı olmanın kıstasları arasındadır. Her kadın, canlı, sağlıklı ve uzun saçlarla kendini güzel hisseder. Saçların sağlıklı ve hızlı uzaması için evde kolayca hazırlanacak maskelerden yardım alınabilir. Saçları hızlı uzatan doğal maske tarifleri ile sizde hem canlı hem de uzun saçlara sahip olabilirsiniz.

Saç Uzatma Maskesi Nasıl Yapılır?

Saç uzatan elma sirkesi maskesi tarifi;

Saçları uzatan saç maskesi tarifi için elma sirkesi, zeytinyağı ile balı karıştırarak saç diplerinize uygulamanız gerekir. Bunun için bir yarım çay bardağı elma sirkesine bir çay kaşığı bal ve bir çay kaşığı zeytinyağını karıştırın. Karışımı 5 dakika dinlendirerek, saç diplerinize masaj yaparak uygulayın. Saç uzatan elma sirkesi maskesi saçlarda 40 dakika bekletilerek durulanmalıdır. Maskeyi iki haftada bir uygulayabilirsiniz.

Saç uzatan yağ maskesi tarifi;

Saç uzatan maske tarifleri arasında en etkili maskelerden biri de yumurta, zeytinyağı, bademyağı ve Hint maskesi ile hazırlanır. Seyrek ve kısa saçlar için bıldırcın yumurtası kullanabilirsiniz. Saç uzatan yağ maskesi yapımı için bir tatlı kaşığı zeytinyağı ile bir çorba kaşığı Hint yapını karıştırarak bu karışımı yumurtaya ekleyip çırpın. Maskeye 5 damla bademyağı ekleyin ve saç diplerinize masajla uygulayın. Maskeyi 40-50 dakika beklettikten sonra ılık su ile duş alın. Maskeyi haftada bir kez uygulayabilirsiniz.

Saç uzatan sarımsaklı maske tarifi;

Saçları hızlı uzatan sarımsaklı maske yapmak için bir diş sarımsağı dövün, sarımsağa bir çorba kaşığı zeytinyağı ile 5-6 damla bademyağı ekleyin. Maskeyi saç diplerinize uygulayın ve 1 dakika saç diplerinizi saç kurutma makinesi ile ısıtıp, başınızı bone ile kapatın. Saçı uzatan maske saçlarda 1 saat bekletilerek ılık suyla durulanmalıdır.

Saç uzatan soğan suyu maskesi;

Soğan suyu hızlı saç uzatır. Soğan suyu ile saçlarınızın daha kolay uzamasını istiyorsanız, saç uzunlunuza göre dört bardak su ve yarım soğanı ve bir diş sarımsağı kaynatın. Haşlama suyu ılıdığında saçlarınızı bu su ile iyice ıslatın. Saç diplerine Hint yağı ile masaj yaparak, saçlarınızı 40 dakika sonra ılık suyla şampuanlayıp durulayın. Saç uzatan soğan suyu kürünü haftada bir kez tekrarlayabilirsiniz.

Saçları hızlı uzatan tarçın maskesi tarifi;

Bir tatlı kaşığı tarçın ile bir çorba kaşığı Hint yağını karıştırarak saç diplerinize uygulayın. Tarçının mucizevi etkisiyle haftada bir uyguladığınız bu kolay maske, saçlarınıza sağlık katarken saçlarınızın hızlı uzamasına da yardımcı olacak. Ayrıca haftada bir kez, banyo öncesinde bir tatlı kaşığı zeytinyağı ve bir çay kaşığı tarçını karıştırarak saç diplerinize masaj yapabilirsiniz.

Yukarıdaki tüm saç uzatan doğal maske tariflerini haftada bir kez farklı bir maske ile ve 5 haftalık kür şeklinde uygulayabilirsiniz. Saçlarınızı maske uygulamasının ardından önce soğan suyu ile yıkayıp sonra şampuanlayarak maskenin etkisini de arttırabilirsiniz.

Saç Uzamasını Hızlandırmak İçin Günlük Öneriler

  • Saç derinize her gün bir kez masaj yapın. Bu masaj saç köklerinize kan akışını artıracak ve saç büyümesini teşvik edecektir.
  • Saçınızı nazikçe tarayın. Bu kırılmayı önlemek için önemlidir.
  • Saçınızı soğuk suyla durulayın. Sıcak su, uçucu yağları uzaklaştırabilir ve kırılmaya neden olabilir.
  • Saçınızı çok sık toplamaktan kaçının. Saçınızı bağlamak, iltihaplı foliküllere neden olabilir.
  • Saç serumu kullanın. Saç serumları anında parlaklık sağlar ve saçın zarar görmesini engeller. Ayrıca karışıklıkları azaltır ve kırılmayı önler.
  • Çok fazla ısı üreten aletler kullanmaktan kaçının. Saçınızı kızartmak, kızarmış yemek yemek kadar kötüdür! Sıcak düzleştirici, fön makinesi ve saç ekipmanı kullanmaktan kaçının. Bu aletler kırılmaya neden olur ve ayrıca saçınızı kurutarak nem içeriğini yok eder.

Saçınızı Daha Hızlı Uzatmak İçin Doğal Çözümler

Aloe vera;

Bu sihirli bileşen, çeşitli cilt koşullarını tedavi etmek için kullanılır. Daha da iyisi, tıkanmış gözenekleri açarak saç büyümesine de yardımcı olan özelliklere sahiptir. Aloe vera saç derinizin tazelenmiş hissetmesini sağlar. Aloe vera kepek tedavisinde de etkilidir. Saf aloe vera jelini haftada birkaç kez saç derinize uygulayabilirsiniz.

Limon;

Bir başka harika bileşen olan limon, C Vitamini açısından zengindir. Bu bileşen saç büyümesine yardımcı olur ve sağlıklı bir saç derisini koruyabilir. Saçınızı yıkamadan 10-15 dakika önce limon suyu uygulamak yeterli olacaktır. Limon yağı sağlıklı bir saç derisinin korunmasında da etkilidir.

Köri yaprakları;

Protein açısından zengin olan bu yapraklar saç büyümesini hızlandırarak sıkılığını ve kalitesini artırır. Ayrıca saç köklerini güçlendiren ve saç derinizi nemlendiren amino asitler içerirler.

Saç Büyümesini Hızlandırmak İçin Evde Tedaviler

1- Uçucu yağlar

Biberiye yağı, kabak çekirdeği yağı ve nane yağı gibi uçucu yağlar saç büyümesine katkıda bulunabilir. Bir çalışma, kabak çekirdeği yağının erkeklerde saç büyümesini yüzde 40’a kadar artırdığını göstermiştir.

Not: Uçucu yağları taşıyıcı yağlarda seyreltmeyi unutmayın. Saf uçucu yağların uygulanması o kadar etkili olmayabilir ve ayrıca alerjik reaksiyonlara neden olabilir.

2- Topikal merhemler

Saç dökülmesi yaşıyorsanız dermatoloğunuz topikal merhemler önerebilir.

Topikal melatonin: Saç dökülmesini azaltır ve saçınızın kalınlığını ve yoğunluğunu iyileştirir.
Topikal minoksidil: Yüzde 5’lik konsantrasyonlarda kullanıldığında saç dökülmesi sürecini yavaşlatabilir.
Propecia: Saç dökülmesi semptomlarını iyileştirmeye yardımcı olur.

3- Protein kullanın

Saçınız proteinden oluşur. Bu saçınıza güç ve sıkılık kazandırır. Protein tedavileri eklemek saçınızı çevresel saldırganlardan koruyabilir. Hindistan cevizi yağı kullanmak, saç gücüne yardımcı olmada da faydalı olabilir. Protein kaybını önleyen yağ asitleri içerir .

Uyarı! Bununla birlikte, çok fazla protein böbreklerinizi etkileyebilir, bu nedenle proteininizi nereden aldığınıza dikkat edin. Takviyeler yerine diyet alımı önerilir.

Saç Uzatma Tedavileri Neler?

1- Saç Ekimi

Saç ekimi, saç derinizin veya vücudunuzun bir kısmından saç tellerinin tedavi edilmesi gereken kel kısımlara çıkarılmasını içerir.

Saç ekimi yüksek bir başarı oranına sahiptir ve tüm dünyadaki doktorlar tarafından kelliği tedavi etmek için yaygın olarak benimsenmiştir. Foliküler ünite ekstraksiyonu ve foliküler ünite nakli, doktorlar tarafından saç dökülmesini tedavi etmek için kullanılan iki ana saç ekim yöntemidir. Sizin için hangi tekniğin önerilmesi gerektiği konusunda doktorunuzla konuşun.

2- Kök Hücre Saç Büyümesi

Kök hücreler vücuttaki kırık veya hasarlı dokuların onarılmasına yardımcı olur ve erkek-kadın tipi kellik tedavisinde kullanılır. Bu prosedür, hasarlı dokuları bölmek, değiştirmek ve saç büyümesini teşvik etmek için kök hücrelerin kullanılmasını içerir.

Kök hücre saç ekimi tekniği, saç köklerinin büyüdüğü küçük bir deri örneğini çıkarır ve kullanır. Bu foliküller laboratuvarlarda çoğaltılır ve ardından saç derisine veya vücudunuzdaki diğer saçsız bölgelere ekilir.

3- Mikroiğneleme

Yara izini tedavi etmek için mikro iğnelemeyi duymuş olmalısınız. Peki bu yöntemin, saç dökülmesini tedavi etmedeki etkinliğini kanıtlamak için yeterli kanıt var mı?

Mikroiğneleme, kafa derisi/cilt üzerinde küçük yaralanmalara neden olan küçük iğneli bir rulo kullanma işlemidir. Araştırmacılar, bu prosedürün saç köklerinizdeki kök hücrelerin indüklenmesine yardımcı olabileceğini kanıtlayan kanıtlar göstermiştir. Bu saç büyümesini teşvik edebilir.

Bunun dışında, bu süreç aynı zamanda saç dökülmesini veya kelliği tedavi etmek için kullanılan ürünlerin emilimini de destekler.

4- PRP
Saç dökülmesi için trombositten zengin plazma tekniği, bir kişinin kanını çekmeyi, işlemeyi ve etkilenen bölgeye geri enjekte etmeyi içerir. Araştırmacılar, bu tekniğin kan dolaşımını ve saç folikülüne akışını artırarak saç büyümesini uyardığına inanıyor. PRP genellikle doktorlar tarafından diğer saç dökülmesi tedavileri ile birlikte önerilir .

5- Lazer Tedavisi

Düşük seviyeli lazer tedavisi tekniği, erkeklerde ve kadınlarda saç incelmesini ve dökülmesini tedavi etmek için UV ışığını kullanır. Bu teknik non-invazivdir ve saç büyümesini teşvik etmek için ağrısız bir teknik haline getirir. Tedaviler hacimli ve kalın saçlarla sonuçlanır.

Saç Uzamasını Hızlandırmak İçin Diyet

Saç büyümesini iyileştirmek, mevcut hasarlı saç köklerinizi canlandırmayı içerir. Vücudunuz, saçlarınızın daha hızlı uzaması için iyi miktarda enerjiye ihtiyaç duyar. Diyetinize belirli yiyecekleri dahil etmek saç büyümesini artırabilir. Daha iyi saç büyümesi için bu vitaminleri ve mineralleri diyetinize ekleyin:

1- Omega-3 Yağ Asitleri

Kadınlar üzerinde yapılan araştırmalar, omega-3 ve 6 yağ asitlerini tüketenlerin saç dökülmesinde azalma olduğunu gördü.

2- Çinko

Araştırmalar çinko eksikliğinin saç dökülmesine katkıda bulunabileceğini düşündürmektedir. Diyetinize eklemek veya takviyeleri tüketmek saç büyümesine yardımcı olabilir.

3- C vitamini

Ağırlıklı olarak turunçgillerde bulunan C vitamini saç dökülmesini önlemeye yardımcı olabilir. Antioksidan özellikleri vücudunuzdaki serbest radikallerle savaşır, böylece daha gür saçlara katkıda bulunur. Serbest radikaller, DNA’ya zarar verebilecek ve saç dökülmesine neden olabilecek moleküllerdir.

4- Demir

Demir eksikliği saç dökülmesine yol açabilir. Bunu önlemek için demir açısından zengin besinler tükettiğinizden emin olun.

5- D vitamini

Araştırmalar, saç dökülmesi yaşayan kişilerin D Vitaminlerinin eksik olduğunu göstermiştir. Alopesi, saçsızlığa neden olan bir durumdur. Ayrıca D vitamininin vücudunuzda küçük kıl kökleri oluşturma yeteneğine sahip olduğu bulunmuştur.

Erkeklerde görülen 5 yaygın kanser türü, belirtileri ve önleme yolları

Günümüzde en yaygın hastalıklardan biri hiç şüphesiz kanserdir. Ancak bazı kanser türlerini önlemek, erken teşhis etmek ve hatta tedavi etmek mümkündür. Diğer yandan belirli kanser türleri kadın ve erkeklerde farklı şekillerde görülebilir. Hatta bazı kanser hastalıkları yalnızca kadınlarda veya yalnızca erkeklerde görülür. Bu makalede erkeklerde görülen 5 kanser türü hakkında detaylı bilgiler bulabilirsiniz.

1- Akciğer Kanseri

Sigara içmek akciğer kanserinin önde gelen nedeni olmasına rağmen, kişinin sigara içip içmediğine bakılmaksızın tüm bireyler bu hastalıktan mustarip olabilir. En kötü kanser türlerinden biri olan akciğer kanseri çevre kirliliği, sigara ve diğer kanserojenlerden kaynaklı olarak ortaya çıkabilir.

Özellikle KOAH öyküsü olan 60 yaşını geçen kişilerin akciğer kanseri geliştirme olasılığı çok daha yüksektir. Ayrıca, erkeklerde akciğer kanseri olasılığı kadınlara kıyasla daha fazladır.

Akciğer Kanseri Belirtileri:

Akciğer kanserinin ilk aşamalarında, semptomlar belirgin bir şekilde görülmez. Öksürük (kan tükürmek dahil), nefes darlığı, göğüs ağrısı, daha yüksek ve daha gürültülü nefes alma, balgamda farklılaşma yaygın belirtiler arasındadır.

Önleyici Tedbirler:

Sigarayı bırakmak ve sigara içenlerin yanında durmaktan kaçınmak akciğer kanserine yakalanma olasılığını azaltan etkili bir tedbirdir.

2- Prostat Kanseri

Son yıllarda, dünya genelinde prostat kanseri vakalarında ciddi bir artış vardır. Bu kanser türü prostat bezlerini etkiler ve ilerlemesi yıllarca sürer.

Prostat kanserinin gelişimi ise üriner sisteme ve işleyişine yavaş yavaş müdahale etmeye başladığında gerçekleşir. Prostat kanserine yakalanma riskleri aile geçmişine, yaşa ve beslenme alışkanlıklarına bağlıdır.

Prostat Kanseri Belirtileri:

Ne yazık ki, prostat kanserini ileri evreye ulaşana kadar teşhis etmek çok zordur. Çünkü bu dönemde çok fazla belirti görülmez. Prostat kanserinin yaygın belirtileri ise idrar kaçırma, kemiklerde ağrı, idrarda kan bulunması ve idrar yaparken ağrı hissedilmesidir.

Önleyici Tedbirler:

Prostat kanserini önleyici tedbir olarak yapılması gereken dengeli bir diyetle sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmektir. Ayrıca, sigara içmekten de mutlaka kaçınılmalıdır.

3- Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri

Kalın bağırsak kanseri, genellikle 50 yaşın üzerindeki erkekleri etkiler. Rektumun ve kolonun iç astarları aşırı hücre büyümesine tanık olduğunda ortaya çıkar.

Kişi sigara içiyorsa, iltihaplı bağırsak hastalığı varsa veya obez ise kolorektal kansere yakalanma olasılığı daha yüksektir. Ailede kolorektal kanser veya polip öyküsü bulunması, lif yönünden yetersiz bir beslenme tarzı ve aşırı kırmızı et tüketimi gibi çeşitli faktörler bu hastalığı daha da karmaşık hale getirir.

Neyse ki, kalın bağırsak (kolorektal) kanser önlenebilir. Zamanında tespit edilirse tedaviye en iyi cevap veren kanser türlerinden biridir.

Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri Belirtileri:

Kalın bağırsak kanserinin erken evrelerde belirgin bir semptom yoktur. Bununla birlikte, zamanla kişide rektal kanama, karın ağrısı, düzensiz bağırsak rahatsızlığı, aşırı kilo kaybı ve halsizlik gibi belirtiler görülebilir.

Önleyici Tedbirler:

50 yaşını geçtikten sonra erkeklerin kolorektal kanser taramasından geçmesi gerekir. Düzenli egzersiz, dengeli ve sağlıklı beslenme, kilo yönetimi, sigara içmeme ve sınırlı alkol tüketimi bu kanseri önlemede işe yarayan en etkili yöntemlerden bazılarıdır.

4- Testis Kanseri

Erkekler her yaşta testis kanserinden etkilenebilir. Fakat, bu kanser genellikle 15-44 yaş aralığında görülür.

Testis kanseri nadiren görülen ve tedavisi en kolay kanser türlerinden biridir. Babası/kardeşi bu kansere sahip erkeklerde, inmemiş testis problemi olan erkeklerde veya testislerinde anormal hücreleri olan erkeklerde testis kanseri görülme olasılığı daha yüksektir.

Testis Kanseri Belirtileri:

Testis kanseri belirtileri olarak testiste genellikle ağrısız şekilde görülen bir kitlenin bulunması, testis şişmesi, skrotumda ek bir ağırlık hissi, testis, kasık veya testiste ağrı ve erkek meme dokusunda yumuşaklık gibi durumlarla karşılaşılabilir.

5- Penis Kanseri

Penis kanseri çok nadir görülen bir kanser türüdür. Bu kanser çeşidi genellikle dışarıdan içeriye doğru ilerler.

Penisin deri hücrelerinde başlar ve hızlı bir hücresel büyüme meydana gelir. Tespit ve teşhisi genellikle çok kolaydır.

 4 tip penis kanseri vardır. Bunlar;

  • Epidermoid karsinom: Vakaların yüzde 95’ini oluşturur ve genellikle sünnet derisinde başlar. Bu tür penisin farklı yerlerinde de görülebilir.
  • Sarkom: Bu kanser tipi, kaslar, yağ ve kan damarları gibi dokularda oluşur.
  • Melanom: Melanom, penisin üzerindeki cilt hücrelerinde meydana gelir.
  • Karsinom: Bu kanser cildin daha derin katmanlarında başlar ve yavaş büyür. Başka bir yere yayılma ihtimali yoktur.

Penis Kanseri Belirtileri:

Penis kanserinin belirtileri arasında deri renginde değişiklik, peniste yumru mavimsi veya kahverengi renkte bir şişlik, sünnet derisinin altında kokulu bir akıntı ve peniste şişme veya kanayan yara sıralanabilir. Bu belirtilerin varlığı mutlaka kanser olduğu anlamına gelmez. Bu aşamada mutlaka bir doktora danışmak ve hemen ihtiyaç duyulan testleri yaptırmak gerekir.

Önleyici Tedbirler:

Penis kanserini önlemek için alınabilecek bir tedbir yoktur. Ancak tütünden uzak durmak, sünnet olmak ve sünnet derisini düzenli olarak temizlemek bu kansere yakalanma ihtimalini azaltmaya yardımcı olabilir.

Genel olarak değerlendirildiğinde kanser hastalıklarının teşhis ve tedavisi çok zordur. Ayrıca, hastalık ve tedavi süreci hastalar açısından oldukça yorucu ve yıpratıcıdır.

Bu nedenle, herhangi bir kanser hastalığına yakalanmamak için olası risk ve tehlikelerden uzak durulmalıdır. Mümkün olduğunca sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirmek ve dengeli beslenmek her türlü kanseri önlemeye veya tedavi etmeye yardımcı olabilir.

Histamin intoleransını doğal olarak düşürmenin 7 yolu

Bazı gıdalar istenmeyen belirtilerinizi tetikliyor mu? Gıda alerjileri ve hassasiyetlerine benzer şekilde, histamin intoleransı da gıdaya karşı olumsuz reaksiyonlarınızın başka bir nedeni olabilir. Bununla birlikte, histamin intoleransı çoğu insan tarafından iyi anlaşılmamıştır ve teşhisi zor olabilir. Yine de semptomları hafifletmek için histamini doğal ve kolay yollarla azaltmanın yolları vardır.

Histamin İntoleransı Nedir?

Histamin vücutta birçok işlevi olan bir kimyasaldır. Bazı gıdalarda doğal olarak bulunur ve en iyi alerjik veya inflamatuar reaksiyon sırasındaki güçlü etkileri ile bilinir. Ancak, histamin intoleransı nedir? Adına rağmen, histamin intoleransı, histaminin kendisinin bir “reaksiyonu” değildir. Buna karşılık, histamin intoleransı, vücudunuzun etkili bir şekilde parçalayabileceği çok fazla histamininiz olduğunda ortaya çıkar. Histamini parçalamaktan sorumlu vücudunuzdaki ana enzime diamin oksidaz (DAO) denir.

Histamin İntoleransı Belirtileri Neler?

Histamin intoleransının semptomları değişiklik gösterse de bu durumun bir sonucu olarak bazı yaygın reaksiyonlar şunları içerebilir:

  • Baş ağrısı veya migren
  • Burun akması
  • Burun tıkanıklığı
  • İshal
  • Astım
  • Düşük kan basıncı
  • Kurdeşen ve/veya kaşıntı
  • Kronik yorgunluk
  • Düzensiz adet döngüsü
  • Kaygı
  • Baş dönmesi

Ve daha fazlası. Bununla birlikte, histamin intoleransının teşhisi çok karmaşıktır, bu nedenle (yalnızca semptomlara dayanmak yerine) sorunun kökenine ulaşmak için bireyselleştirilmiş fonksiyonel tıp testleri kullanılır.

Histamini Doğal Olarak Azaltmanın 7 Yolu

Histamin intoleransını düzeltmek için kök nedenlerin bulunması gerekir. Eşsiz kök nedenlerini keşfetmek için muhtemelen bazı laboratuvar testlerine ihtiyacınız olacak ve bir histamin uzmanıyla birlikte çalışacaksınız. Yine de histamin seviyenizi doğal olarak düşürmek için şimdi başlayabileceğiniz birkaç adım var.

  • Hormonlarınızı doğal olarak dengeleyin.
  • Histamin içeriği yüksek yiyecekleri azaltın.
  • Besin açısından yoğun gıdalardan uzak durun.
  • Kaliteli bir multivitamin takviyesi alın.
  • Takviyelerde yüksek düzeyde niasin kullanmaktan kaçının.
  • Histamini azaltmak için takviyeler alın.
  • Her gün rahatlayın ve meditasyon yapın.

Histamin Açısından Zengin Besinler Neler?

En yüksek histamin içeriğine sahip yiyeceklerden bazıları şunlardır:

  • İşlenmiş ve paketlenmiş gıdalar.
  • 48 saatten eski kalan besinler.
  • Şarap, şampanya, bira, viski, brendi gibi alkoller.
  • Fermente gıdalar: lahana turşusu, sirke, soya sosu, kefir, yoğurt, kombucha vb.
  • Soğuk etler: pastırma, salam, sucuk, söğüş ve sosis.
  • Karagenan, renklendiriciler, sodyum benzoat, monosodyum glutamat, guar zamkı gibi gıda katkı maddeleri.
  • İsviçre, Cheddar, Parmesan gibi eski peynirler.
  • Kahve
  • Kemik suyu
  • Balık ve kabuklu deniz ürünleri
  • Sığır eti
  • Kuru meyveler
  • Fıstık ve kaju fıstığı
  • Ispanak
  • Çilekler
  • Ananas
  • Narenciye

Histamin açısından zengin besinler listesine bakıyorsanız ve yiyecek bir şey kalmadığından endişeleniyorsanız endişelenmeyin. Evet, bu yiyecekleri alımınızı azaltmanız gerekecek, ancak bunları histamini azaltan birçok lezzetli yiyecekle de değiştirebilirsiniz.

Histamin Azaltan Besinler Neler?

Bu, histamini azalttığı gösterilen bazı gıdaların bir listesidir. Bu yüzden mümkün olduğunca çoğunu tüketmeye çalışın.

  • Fesleğen, kişniş, biberiye, maydanoz, zencefil ve kekik gibi taze otlar.
  • Bitkisel çaylar: nane, tulsi, lavanta, zencefil.
  • Kuşkonmaz
  • Roka
  • Brokoli
  • Brüksel lahanası
  • Yeşil ve kırmızı lahana
  • Havuç
  • Karnabahar
  • Rezene
  • Sarımsak
  • Çin Lahanası
  • Soğan- her türlü
  • Frenk soğanı (yeşil soğan, özellikle yeşil kısımları)
  • Turp
  • Kırmızı ve yeşil yaprak marul
  • Elma
  • Yaban mersini
  • Böğürtlen
  • Kiraz
  • Mango

Sonuç:

  • Çok az işlenmiş ve paketlenmiş yiyecekler yiyin.
  • Histamin içeriği yüksek yiyecekleri azaltın.
  • Bu yiyecekleri histamini azaltan yiyeceklerle değiştirin.

Bunları yaparsanız, daha düşük histamin seviyelerine ulaşacaksınız. Çok önemli bir ipucu da, mümkünse uzun süreli antihistaminik ilaç kullanımından kaçınmaktır. Bunun nedeni, antihistaminiklerin aslında histamini ortadan kaldırmamasıdır. Sadece histamin reseptörlerini bloke ederler. Bu, kısa süreli semptomlara yardımcı olur. Ancak uzun vadede, antihistaminikler, vücudu histamin seviyelerinin çok düşük olduğunu düşünmesi için kandırır. Vücut daha fazla histamin pompalayarak tepki verir. Ne kadar çok antihistaminik ilaç alırsanız, vücudunuz o kadar çok histamin üretecektir. Bu sağlıksız bir döngü oluşturabilir.

Bunun yerine, histamin seviyenizi gerçekten düşüren takviyeleri deneyebilirsiniz. Bunlar uzun vadede çok daha iyi çalışacaktır. Pek çok seçenek var, ancak başlayabileceğiniz 3 iyi seçenek önerebiliriz:

  • Kuersetin
  • Diamin oksidaz
  • Camu Camu olarak C vitamini

Bu adımları izliyorsanız ve hala yüksek histamin semptomlarınız varsa, size yardımcı olabilecek bir uzmana görünme zamanı gelmiştir. İşlevsel bir uygulayıcı olan bir histamin uzmanı bulun. Bu tür bir doktor, histamin intoleransının benzersiz nedenlerini belirlemenize ve bir eylem planı oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Çoklu besin alerjisi olan bebeklerin anneleri nasıl beslenmeli?

Kurdeşene ne iyi gelir? Evde bitkisel çözüm Saraçoğlu

Kurdeşen kaşıntısı nasıl geçer? Kurdeşene ne iyi gelir? Saraçoğlu kürü

Bebeğiniz için ilk adım arabası mı yürüteç mi sağlıklı?

Bebeğinizin yaptığı her yeni hareket sizleri mutlu eder. Büyüdükçe bebeklerin göstermiş oldukları gelişimler aileler için son derece heyecan vericidir. Bebekler genellikle 1-2 yaş arasında yürüme becerisine kavuşur. Emekleme ile başlayan etrafı dolaşma serüvenleri, minik adımlar atmaları ile devam eder.

Aileler genellikle bebeklerinin çabucak yürümesine şahitlik etme konusunda da bir hayli acelecidir. Motor becerisi gelişen bebek emekleme becerisinden yürümeye geçiş yapar. Hareketler ile alakalı olan motor gelişim sayesinde bebeğiniz nesneleri elleri ile kavrayabilmeyi, bağırsaklarını ve idrar sistemini kontrol edebilmeyi, konuşmayı öğrenir. Peki bebeklerin yürüme becerisini öğrenebilmesi adına ailelerin yürüteç kullanmayı tercih etmesi ne kadar doğru? Gelin bu sorunun yanıtını öğrenelim.

Yürüteç aslında iyi bir fikir değil!

Bebekler gelişimleri süresince ne kadar serbest kalırlarsa o kadar hızlı bir ilerleme kaydederler. Bu nedenle bebeğin hareket alanı kısıtlanmamalı ve oyuncakları ile dilediği gibi oynamasına, emeklemesine ve çeşitli hareketler yapmasına müsaade edilmelidir. Bazı aileler 4. aydan itibaren bebeklerine yürüteç alıp onun içinde gezmesini isteyebilirler. Böylece daha hızlı bir şekilde yürümeyi öğreneceğini zannederler. Aslında bu pek de iyi bir fikir değildir. Çünkü rahata alışan bebek kendi çabaları ile hareket etme ve zorlanarak da olsa yürümeye çalışma kabiliyetine daha geç ulaşır.

Bebekler doğal haline bırakıldığında, yürümeye yeltenirken zaman zaman düşer, çömelir, ya da tutunarak sıralama yapar. Tekrar ayaklarının üzerinde sabit kalmaya çalışır ve denge sağlama konusunda ise beceri sahibi olur. Ancak yürüteç kullanımı tüm bu çabaların önüne geçerek bebeğin motor gelişimi açısından olumsuz etki yapar.

  • Özellikle çok erken dönemde yürütece koyulan bebekler dik durma konusunda yeteneksizdir. Bu da vücutlarının yığılmış bir vaziyette durmasına neden olur. Skolyoz veya kifoz gibi omurga eğriliği rahatsızlıkları da kaçınılmaz olmaktadır.
  • Yürüteç ile evi dolaşan bebek, siz o sırada yanında değilken erişebildiği eşyaları eli ile çekerek üzerine düşürebilir. Bu da çok ciddi yaralanma ve travmalara sebep olur. Araştırmalara göre bebeklerin ilk 1 yılda geçirdiği kazaların ve kafa travmalarının en büyük sorumlusu yürüteçlerdir.
  • Yürüme konusuna hazır olmayan bebeklerin ayaklarında deformiteler meydana gelebilir.
  • Bebeğiniz yürütecin içindeyken aslında kısıtlanmış olacaktır. Bu da özgürce hareket edebilmesi için tamamen engel sebebidir.
  • Bebeklerin henüz kalça yapıları tam olarak gelişmemişken, vücut ağırlıklarını kalçalara yüklemeleri ciddi kalça problemlerine sebep olabilir.
  • Ailelerin en büyük yanılgıya düştüğü nokta ise bebeklerinin yürüteç içindeyken gerçekten yürüdüğünü zannetmeleridir. Aslında bebek sadece ayakları ile iteleme hareketi yapar ve tekerlekli olan yürüteç de kolaylıkla hareket eder. Parmak uçları ile yere basma alışkanlığı nedeni ile yürüteci bıraktıktan sonra da aynı şekilde parmak uçları ile basma durumu söz konusu olabilir.
  • Yürütece koyulan bebekler annesi ile iletişim kurma ve ilgi konusuna biraz daha uzak kalır ve bazen ebeveynleri yürütece güvenip bebeklerini yalnız bırakabilirler. Psikolojik bakımdan bu durum bebekler için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Uzmanlar ise yürütecin genel olarak zararlı olduğunu ve eğer kullanılacaksa da 8 aydan önce tercih edilmemesi gerektiğini söylemektedir. Sürekli olmamak kaydı ile günde sadece yarım saat süre ile ve aile gözetiminde bebekler yürütece binebilir.

Peki ya ilk adım arabaları?

Bebekleri kısıtlayan gerek psikolojik gerek fiziksel anlamda zararlı olan yürüteçlerin zararlarından bahsettik. Ancak son yıllarda popüler olan ilk adım arabaları da ”yürüme arkadaşı” adı ile pek çok yerde gözümüze çarpar oldu. Aslında bebeğinizin yürüme sürecine geçişine en iyi şekilde yardım eden ilk adım arabalarını gönül rahatlığı ile tercih edebilirsiniz. Çünkü bu ürünler bebeğinizin tamamen kendi çabaları ile hareket etmesine olanak sağlayan, kazalara sebebiyet vermeyen, hatta gelişimi konusunda da katkılar sağlayan bir tasarıma sahiptir.

Yürüme arkadaşları birçok modelde olabilir. Ancak hepsinin ortak özelliği, bir tutma yerinin olması ve bebeğin bu oyuncakları elleri ile itebilmesidir. Bu sayede bebeğin motor gelişimi de olumlu yönde gelişmiş olur. Hem de kendi çabaları ile yürümeye geçiş dönemini sağlıklı bir şekilde tamamlar. Ayrıca yürüme arkadaşları bebekler için oldukça ilgi çekici ve sevimli ürünlerdir. Çünkü sadece arkadan itilmekle kalmazlar ve üzerlerinde de genelde bir takım melodi çalan tuşlar, resimler ve düğmeler yer alır.

Hem bebek bu düğmelere basarak oyun oynar, hem de her istediğinde ilk adım arabasını iterek ayağa kalkar ve dengesini sağlamaya çalışır. Böylece keyifli bir yürüme serüveni deneyimlemiş olur.

Hamilelikte düşük yapmanın belirtileri ve nedenleri neler?

Düşük, 20. haftadan önce hamileliğin ani ve beklenmedik bir şekilde kaybedilmesidir. Gebeliklerin yaklaşık %10-20’si düşükle sonuçlanır. Bununla birlikte, kesin rakam daha yüksek olabilir, çünkü birçok düşük, hamileliğin o kadar erken döneminde meydana gelir ki, bir kadın hamile olduğunu bile fark edemez. Düşüklerin %80’den fazlası hamileliğin ilk 3 ayında gerçekleşir. Düşüklerin 20 haftadan sonra meydana gelme olasılığı çok düşüktür, bu da erken düşüklerin çok yaygın olduğu anlamına gelir. Hamilelikte yaşanan düşük, yanlış giden bir şeyleri anlatan tıbbi bir terimdir.

Çoğu düşük, fetüs normal gelişmemişse gerçekleşir. Düşük, ağrılı ve rahatsız edici semptomları olduğu için kadınlar için zor olabilir. Hatta psikolojik etkiler bırakabilir. Düşükten sağlıklı bir şekilde kurtulmak için hem duygusal hem de fiziksel iyileşme önemlidir . Ayrıca, düşük yapmanın ana risk faktörlerini ve düşük yaptıktan sonra gereken tıbbi bakımı da bilmek gerekir. Ultrason ile embriyonun ölüp ölmediğini veya hiç oluşmadığını belirlemek artık çok daha kolay. Bir düşüğün arkasındaki nedeni bilmeye bile yardımcı olabilir.

Düşük Nasıl Anlaşılır? Belirtileri Neler?

Düşükte kadınlar 2-3 haftaya kadar kramp, ağrı, kanama gibi birçok sorun yaşayabilir. Düşükten kurtulmak birkaç hafta veya ay sürebilir. Bu süre her kadında farklıdır ve bazılarında uzun sürebilir. Düşük, bir kadını hem fiziksel hem de duygusal olarak etkiler. Kadın, düşük yapıyorsa, daha az hamilelik belirtisi gösterebilir. Pekiyi düşük nasıl anlaşılır, belirtileri neler? İşte düşük belirtileri:

1- Kanama;
Kanama, düşüklerin en erken ve yaygın belirtilerinden birisidir.

Düşükte kanama nasıl olur?

Hafif lekelenme olarak başlayabilir ve ardından ağır kanamaya ve hatta pıhtılaşmaya doğru ilerleyebilir. Rahim ağzı boşalmak üzere genişledikçe, kanamanın ağırlaşması muhtemeldir. En ağır kanama, çoğunlukla başladığı andan itibaren üç ila beş saat içinde meydana gelir. Hamilelik döneminde herhangi bir kanama görür görmez doktorunuzla iletişime geçmeniz önemlidir.

2- Şiddetli kramplar;

Kanama ve kramp, hamilelik erken veya sonraki aşamadaysa da değişebilir. İlk üç aylık dönemin ortalarından sonlarına doğru bir düşük yapıyorsanız, kramplarınız neredeyse hiç fark edilmeden şiddetli ve yoğun olabilir. Düşük sırasındaki şiddetli kramplar çoğunlukla tıbbi bir acil durum belirtisi olarak kabul edilmez, ancak endişeleniyorsanız, diğer komplikasyonları ekarte etmek için bir doktor tarafından kontrol edilmesi iyi olur. Doktorunuz uygun bir ağrı kesici almanızı önerebilir. Kramp, çoğunlukla normal adet döneminde olandan daha yoğundur.

3- Kilo kaybı;

Sabit kilo alımından sonra hamilelikte kilo kaybı, olası bir erken düşük belirtisidir. Bu nadir görülen bir semptomdur ve çoğunlukla ikinci trimesterde ortaya çıkar. Hızlı ve fazla kilo vermeye başlarsanız derhal doktorunuzla iletişime geçmelisiniz. Diğer faktörlere de bağlı olabileceğinden, hızlı tıbbi yardım almak ve teşhis hakkında bir doktorla konuşmak da önemlidir. Annenin hamilelik sırasında önemli kilo kaybetmesi doğru değildir.

4- Zayıflık;

Halsizlik, düşüklerin çok yaygın bir belirtisidir, düşüklere ağır ve uzun süreli kanamalar eşlik eder ki bu genel dönemler, uygun diyet ilaçları ve tıbbi gözetim için annenin geçmesi ve sonunda kan kaybını telafi etmesi gerekir. Kan kaybı bazen sersemliğe neden olabilir. Halihazırda anemi gibi eksikliklerden mustaripseniz, baş dönmesi ve hatta bayılma gibi daha fazla semptomla karşılaşabilirsiniz.

5- Göbek ve sırt ağrısı;

Düşüklere karın ağrısı ve sırt ağrısı eşlik eder, kadınların en sık yaşadığı semptomdur. Hafiften şiddetliye kadar değişebilir, bu ağrı sabit ve aralıklı olabilir, çoğunlukla rahimde doğal olarak oluşan kasılmalar nedeniyle oluşur. Ayrıca kan pıhtılarının veya doku benzeri maddelerin lekelenmesi de eşlik edebilir. Kadınlar, birkaç kan lekesine sahip olabilen berrak bir sıvı akıntısı hissedebilirler.

Düşük Nedenleri Neler?

Düşüklerin çoğu, doğmamış bebekte ölümcül genetik problemler nedeniyle olur. Genellikle bu sorunlar anne ile ilgili değildir. Bununla birlikte, anne ile ilgili düşüklere yol açabilecek birçok başka sorun vardır. Artan yaşla birlikte düşük yapma ihtimali daha yüksektir. Bu nedenle, düşük yapmanın ana nedenleri şunlardır :

1- İçki ve sigara;

Düşük yapmamak ve doğacak bebeğinizin sağlığı için hamilelik sırasında hem sigara hem de alkol kullanımına kesinlikle son verilmelidir. içki ve sigara düşüklerin en önemli nedenlerinden biridir. Düşük olmasa bile, sigara ve alkol kullanımı anne ve bebeğin sağlığına zarar verebilir. Hem sigara hem de alkol kan basıncınızı yükselterek bebeği riske atabilir. Ayrıca alkol tüketimi, anne karnında bebeğiniz için fiziksel anormalliklerden zihinsel anormalliklere kadar birçok soruna neden olabilir. Düşük yapma riskini azaltmak için annenin bu zararlı alışkanlıkları bırakması gerekir.

2- Rahim anormallikleri;

Uterus anormallikleri de düşük yapma nedeni olabilir. Submukoz fibroidler (rahim boşluğuna çıkıntı yapan ve şeklini değiştirenler) ve intrakaviter fibroidlerin (rahim boşluğu içindekiler), intramural miyomlara (rahim duvarı içindeki miyomlar) veya subserozal miyomlara (rahim dışındaki miyomlar) göre daha yüksek bir düşüğe neden olma ihtimalleri vardır.

3- Enfeksiyon;

Sistemik enfeksiyonların sıtma, bruselloz, sitomegalovirüs ve insan immün yetmezlik virüsü, dang humması, influenza virüsü ve vajinal enfeksiyonun düşük yapma riski yüksek bakteriyel vajinoz ile bağlantısı da birkaç araştırmada görülmektedir. Enfeksiyon da düşük için bir neden olabilir.

4- Bazı sağlık sorunları (diyabet veya tiroid gibi);

Diyabet ve tiroid gibi bazı tıbbi rahatsızlıklar da düşüklere neden olabilir. Bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kandaki normal proteinlere saldırdığı bir bozukluğa Antifosfolipid sendromu denir. Bu sendromda atardamar, toplardamar ve organlarda kan pıhtıları oluşabilir. Ayrıca kadınlarda düşüklere ve ölü doğumlara neden olabilir. Bu, düşük yapmanın arkasında büyük bir risk faktörü olabilir.

5- Servikal yetmezlik;

Bir araştırmaya göre, annenin serviksi zayıf olduğunda bazen düşük olur. Sağlık uzmanlarına göre buna servikal yetmezlik denir. Rahim ağzının hamileliği tutma yeteneği veya gücü olmadığı anlamına gelir. Bu tür düşük, çoğunlukla hamileliğin erken evrelerinde değil, ikinci trimesterde olur.

6- Genetik faktörler;

Genetik faktör de hamilelik sırasında düşüklere neden olabilir. Bir kadının tıbbi geçmişi, hamile kalma sürecinde önemli bir rol oynar. Özellikle anneniz veya büyükanneniz tekrarlayan düşük yaptıysa, bu sizin düşük yapma riskinizi daha da artırır.

Tüm bunlar, hamilelikte yaşanan bir düşüğün belirtileri ve nedenleridir. Çoğu düşük, fetüsün normal şekilde gelişmediği için meydana gelir. Düşüklerin yaklaşık yüzde 50’si diğer faktörlerle ilişkilidir. Yukarıda belirtilen düşük belirtilerinden herhangi birini yaşıyorsanız, mutlaka acilen kadın doğum uzmanınızla konuşmalısınız.

Limon ve sarımsak merhemi ile varis tedavisi nasıl yapılır?

Varisli damarlar için sarımsak ve limon merhemi doğal ve ev yapımı olmasının yanı sıra düzenli olarak kullanıldığında da oldukça etkilidir. Bu sayede bu dolaşım sorununun önüne geçebilir ve harika genç bacaklara sahip olabilirsiniz!

Bu yazımızda sarımsak ve limon ile yapılan bu kremin tarifini paylaşacağız. Ayrıca size sarımsak ve limonun sağlık özellikleri hakkında her şeyi anlatacağız. Her iki tıbbi bileşen de evde inanılmaz kozmetik kullanımları için öne çıkıyor. Bu merhemi deneyin! Gerçekten çok basit ve sonuçlara şaşıracaksınız!

Varis İçin Doğal Tedaviler

Varisli damarları doğal yollarla tedavi edecekseniz, aşağıdakileri göz önünde bulundurmalısınız:

  • Her zaman meyve ve sebzeler, kepekli tahıllar, baklagiller ve kuruyemişler açısından zengin dengeli bir diyet yapın.
  • Düzenli fiziksel egzersiz çok önemlidir.
  • Alkol veya sigara gibi kötü alışkanlıkları kesin.
  • Ayakta veya otururken, uzun süre aynı duruşta kalmaktan kaçının.
  • Doğru şekilde oturan giysiler ve ayakkabılar giyin.
  • Takviyeler veya şifalı bitkiler, dolaşımın ve venöz dönüşün iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

Bu yönergeleri takip etmenin yanı sıra, varisli damarlar için sarımsak ve limon merhemi ile doğal tedaviyi tamamlayabiliriz. Çok etkilidir ve en güzeli de evde çok ucuza hazırlanabilmesidir.

Sarımsak ve Limon Merhemi İçin Malzemeler Neler?

Merhem hazırlamak için varisli damarları önlemek ve tedavi etmek için mükemmel özelliklere sahip 5 bileşene ihtiyacımız olacak.

Sarımsak: Sarımsak, hem dış hem de içteki varislerin tedavisinde çok etkilidir. Bu süper gıda, dolaşımı destekleyen güçlü bir vazodilatör ve kan inceltici etkiye sahiptir.

Limon: Limon, sitrik asit içeriğinin yanı sıra güçlü bir antioksidan olmasını sağlar.

Zeytinyağı: Zeytinyağı, merhemin yağlı tabanıdır. Etkilenen bölgeye kolayca uygulanabilmesi için losyon dokusu verir. Ayrıca sarımsağın yumuşamasını da sağlar, bu şekilde doğrudan kullanmamıza gerek kalmaz. Tekli doymamış yağları cildi derinlemesine besler ve iltihaplanmayı önler.
Aloe vera: Aloe vera, yağı emülsifiye etmek ve uygulamasını kolaylaştırmak için ideal bir bileşendir, ancak aynı zamanda tazelik sağlar ve iltihabı yatıştırır. Nem sağlar ve cildi dışarıdan korur.
Biberiye esansiyel yağı: Biberiye esansiyel yağı , dolaşımı iyileştirmede ve etkilenen bölgenin iyi oksijenlenmesini sağlamada en etkili olanıdır.

Limon ve Sarımsak İle Varis Tedavisi

Malzemeler;

  • 10 diş sarımsak
  • 1 limonun suyu
  • 1 su bardağı zeytinyağı (200ml)
  • ½ bardak aloe vera jeli (100 ml)
  • 20 damla biberiye esansiyel yağı

Nasıl yapılır?

  • Önce sarımsakları soyun ve doğrayın.
  • Daha sonra limonun suyunu çıkarın.
  • Her iki malzemeyi de zeytinyağı ile bir cam kavanoza koyun ve karıştırmak için sallayın. Ardından kavanozu hava almayacak şekilde sıkıca kapatın.
  • Karanlık bir yerde 21 gün marine edin.
  • Üç hafta dolduğunda, sarımsağı çıkarmak için sıvıyı bir elekten geçirin. Sarımsağı çöpe atabilirsiniz.
  • Eritilmiş yağa aloe vera jeli ekleyin ve bir merhem dokusu elde etmek için karıştırın.
  • Merhem aromasını arttırmak için biberiye esansiyel yağı ekleyin

Sarımsak ve Limon Merhemi Nasıl Uygulanır?

  • Her gece yatmadan önce varisli damarlar için sarımsak ve limon merhemini etkilenen bölgelere uygulayın ve bir bandaj veya bezle sarın.
  • Koku sizi rahatsız etmiyorsa bunu sabahları da tekrarlayabilirsiniz.

Tedavinin yalnızca tutarlı ve sabırlıysanız etkili olduğunu unutmayın. Varisli damarların ilerlemesini durdurmaya yardımcı olmanın yanı sıra ortaya çıkan küçük örümcek damarlarının kötüleşmesini önlemede faydalıdır.

Saçkıran hangi vitamin eksikliğinden olur?

Genelde genç yaşlardaki bireylerde görülen saçkıran hastalığı erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür. Yapılan araştırmaya göre saçkıran hastalığını yaşayan her 100 kişiden 70 – 80’i 40 yaş altındaki bireylerdir. Bu kadar sık ve erken yaşlarda görülebilen bu hastalıkla ilgili tüm bilgileri sizlere sunuyoruz. Saatlerce araştırmanıza gerek kalmadan yazımızda tüm ayrıntılara ulaşabilirsiniz.

Saçkıran Hastalığı Nedir, Neden Olur?

Herkesin duymuş olduğu saçkıran hastalığı özellikle saçlarda görülmesi ile dikkat çekmektedir. Kıl kaybı olarak bilinen saçkıran hastalığı saçlar dışında kirpikler, kaşlar ya da vücudun herhangi bir yerinde görülebilir. Bu hastalıkta kıl köklerinin bulunduğu deri yüzeyindeki gözenekler yeterli verimi veremez. Buna bağlı olarak da bu bölgelerde kıllar dökülerek boşluklar oluşur.

Dış görünümü olumsuz etkilemesinden dolayı kişilerin korktuğu bir hastalık olan saçkırana yakalananların zaman kaybetmeden doktora gitmeleri önerilmektedir. Saçkıran hastalığının nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak saçkıran hastalığına etki eden bazı faktörler şöyle sıralanabilir:

  • Yoğun stres
  • Genetik etmenler
  • Bağışıklık sisteminin güçsüz olması
  • Egzama
  • Kronik iltihaplı tiroid hastalığı
  • Sedef hastalığı
  • Atopik alerjik astım
  • Saman nezlesi

Saçkıran Belirtileri Nasıl Olur?

Ciddi bir hastalık olan saçkıran bazı belirtilerle kendini gösterir. Sizlerde saçkıran belirtileri nasıl olur öğrenirseniz, erkenden bu hastalığı fark ederek tedaviye başlayabilirsiniz. Saçkıran hastalığından şüphelendiren temel belirtiler şunlardır:

Saçlı deride birden fazla tüysüz bölge oluşumu

  • Tırnak yapısında değişiklikler
  • Vücuttaki kılların aniden dökülmesi
  • Yoğun kepek
  • Mat saç rengi
  • Ağrılı saç kökleri
  • Yağlı saçlar
  • Kaşıntılı deri

Saçkıran Hangi Vitamin Eksikliğinden Olur?

Demir eksikliği kansızlığa neden olur. Kansızlık ile beraber saç dökülmesi meydana gelebilir. Bu nedenle demir eksikliği saçkıran hastalığına da neden olabilir. Bununla beraber B12, biotin, E vitamini, D vitamini, çinko ve folik asit eksikliği de saçkırana neden olabilmektedir.

Saçkıran Kendiliğinden Geçer Mi?

Saçkıran hastalığının hemen tedavi edilmesi gerekir. Tedavi edilmeyen saçkıran hastalığında saç dökülmesi oluşan alanda kalıcı kellik meydana gelebilir. Saçkıran tedavisi süresi kişiye göre değişmektedir. Ancak saçkıran 6 ay ile 1 sene arasında kendiliğinden geçmektedir.

Saçkıran Hastalığına Ne İyi Gelir?

Saçkıran hastalığı tedavisi olan bir deri hastalığıdır. Tedaviye başlandığı zaman ilk olarak saçkırana neden olan mantar enfeksiyonlarının temizlenmesi hedeflenir. Mantar ilaçları bu aşamada doktorlar tarafından önerilir. Saçkıran tedavisinde bitkisel içerikli spreyler de önerilmektedir. Saç köklerini besleyen bu spreyler saç dökülmelerinin de önüne geçmektedir. Yaygın olarak kullanılan iğne tedavisi de saçkırana iyi gelir.

Saçkıran Tehlikeli Midir?

Birçok kişi saçkıran hastalığına yakalanmaktan çok korkar. Ancak saçkırandan korkmanıza gerek yok. Çünkü bu deri hastalığının tedavisi mümkündür. Önemli olan en kısa sürede tedaviye başlanmasıdır. Saçkıran tehlikeli midir diye soranlar çok fazladır. Saçkıranın tehlikeli olmadığını söylemek mümkündür.

Saçkıran Ne Kadar Sürede Geçer?

Temelde stres nedeniyle görülen saçkıran tedavisi sabır isteyen bir süreçtir. Bu hastalığa yakalananlar saçkıran ne kadar sürede geçer diye sabırsızlanmakta elbette haklılar. Saçkıran tedavisi düzgün yapıldığı sürece süreç kısalmaktadır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde 6 ayda saçkıran geçebilmektedir.

Saçkıran Cinsel Yolla Bulaşır Mı?

Bazı hastalıklar cinsel yolla diğer kişilere geçebilmektedir. Mantar hastalıklarının normalde bulaşıcı olduğu bilindiği için saçkıran hastalığının da bulaşıcı olabileceği düşünülmektedir. Ancak yapılan araştırmalar saçkıranın cinsel yolla bulaşmayacağını göstermiştir.

Saçkıran Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Saçkıran tedavisi için öncelikle saçkırana neden olan etmen belirlenir. Eğer bir mantar enfeksiyonu nedeni ile saçkıran görülmüş ise öncelikle bu enfeksiyon temizlenir. Bu aşamada toz, tablet ya da krem şeklinde mantar ilaçları kullanılır. Yaygın olarak iğne tedavisi saçkıran hastalığında kullanılmaktadır.

Cilt hastalıkları uzmanları tarafından yürütülen tedavi süreci genelde kısa sürmektedir. Hafif derecedeki saçkıran vakalarında genelde ciddi bir tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Ancak geç kalınmış ve ilerlemiş saçkıran hastalıklarında steroid ilaçlar kullanılır. İlk olarak krem formunda uygulanan bu tedavi zamanla enjektörle kafa derisine uygulanabilmektedir.

Saçkıran Bitkisel Tedavisi İbrahim Saraçoğlu

Saçkıran tedavisinde sürecin uzun olduğunu düşünen kişiler saçkıran bitkisel tedavisi İbrahim Saraçoğlu yöntemlerini denemek isterler. Kısa sürede etkisini gösteren İbrahim Saraçoğlu saçkıran kürü aşağıda anlatılmıştır.

Fındık – Ceviz Kürü: Bir avuç içi kadar ceviz ya da fındık içi bir bardak suda benmari tekniği ile bir buçuk saat kadar kaynatılır. Kaynayan karışım süzülür ve soğuduktan sonra sorunlu bölgeye masaj yaparak uygulanır. Bu şekilde 1 saat bekledikten sonra yıkanır. Bu kür 5 hafta boyunca haftada bir kere uygulanmalıdır. Karışım her defasında taze olarak hazırlanmalıdır.

Sarımsak Kürü: En etkili saçkıran kürlerinden biridir. Saçkıran bölgesine sarımsağın düzenli olarak sürülmesi önerilmektedir. Ayrıca bir iki diş sarımsağı ezdikten sonra zeytinyağı ile karıştırarak bir karışım elde edebilirsiniz. Bu karışım dökülme olan bölgeye sürüldükten sonra 1 saat beklenir ve yıkanır.

Saçkıran İçin Hangi Doktora Gidilir?

Saçkıran hastalığında mutlaka bir doktora muayene olunmalıdır. Saçkıran hastalığına Dermatoloji yani Cildiye doktoru bakmaktadır.

Kaş ve kirpik serumu evde nasıl yapılır, kullanılır?

Yanlış makyaj uygulamaları, genetik faktörler ve diğer bazı nedenlere bağlı olarak kaşta ve kirpiklerde istenilen uzunluğa ve yoğunluğa sahip olunamaz. Bu durumda devreye giren kaş ve kirpik serumu sayesinde bu sorunu kısa sürede çözüme kavuşturabilirsiniz. Göz kapağındaki ve kaşlardaki tüylerin artmasına yardımcı olan bu serum doğal güzellik kazandırır.

Kaş ve Kirpik Serumu Nedir?

Kaş ve kirpik serumu, kaş ve kirpikleri yoğunlaştırmaya yarayan bir üründür. Göz kapağındaki tüylerin artmasını sağlayan bu ürün kirpik köklerini de besleyerek kirpiklere tamamen doğal bir güzellik kazandırır. Serum içerisinde bulunan etken maddeler sayesinde kaş ve kirpikler doğal bir şekilde uzamaktadır.

Kişilerin yüz ifadesini en iyi şekilde yansıtmasını sağlayan gözler ve kaşlar çok önemlidir. Bazı etkenlere bağlı olarak bazı kişilerin kaş ve kirpikleri istedikleri güzelliğe sahip olmayabilir. Ancak bu durumda üzülmeye hiç gerek yok. Kaş ve kirpik serumu düzenli kullanıldığı zaman istenilen görünüme kavuşmak mümkündür.

Kaş ve Kirpik Serumu Ne İşe Yarar?

Kaş ve kirpiklerin sağlıklı olması bakışlarla beraber bütün surat ifadesini değiştirmektedir. Ancak kaş ve kirpiklere istenilen şeklin verilebilmesi için bu bölgedeki tüylerin sağlıklı olması gerekmektedir. Son dönemlerde adı sıkça duyulan ve birçok kişi tarafından kullanılan kaş ve kirpik serumu ne işe yarar öğrendikten sonra bu serumu kullanmaktan vazgeçemeyeceksiniz. Kaş ve kirpik serumunun faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Kaş ve kirpik köklerini derinlemesine besler.
  • Kaş ve kirpiklerin sağlıklı bir şekilde uzamasına yardımcı olur.
  • Kaş ve kirpiklerdeki seyrekliği giderir.
  • Kişiye doğal bir güzellik katar.
  • Kaş ve kirpiklerin güçlenmesini sağlar.
  • Kaş küsmelerine iyi gelir.
  • Kaş ve kirpiklerdeki dökülmelere iyi gelir.

Kaş ve Kirpik Serumu Nasıl Kullanılır?

Kaş ve kirpik serumu nasıl kullanılır detaylı olarak bilinmesi gerekmektedir. Çünkü yanlış kullanım nedeni ile istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Kirpik serumu günde bir kere düzenli olarak kullanılmalıdır. İşlem öncesinde kirpiklerin güzelce silinmesi ve tamamen kurulanması önerilir. Tek kullanımlık aplikatörler ile serumun tam kirpik diplerine uygulanması gerekir. Uygulama sonrası serum tamamen kuruduktan sonra yatılmalıdır. Hızlı etki eden kirpik serumu ile iki haftada sonuç alabileceksiniz. Kaş serumu sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere uygulanabilir. Özel fırça ile kuru ve temiz kaşa serum uygulanır.

Kaş Kirpik Serumu Ne Kadar Süre Kullanılır?

Kaş kirpik serumu kullanan kişiler en kısa sürede sonucu almak isterler. Sabırlı olmanız gereken bu süreçte düzenli kullanım çok önemlidir. Kirpiklerde 6 haftaya kadar istenilen sonuçlar alınırken kaşlarda bu süre 8 – 10 hafta olarak değişmektedir.

Kaş Kirpik Serumu Evde Nasıl Yapılır?

Canlılığını yitiren ve dökülen kaş ve kirpikleri canlandırmaya yarayan kaş kirpik serumu evde kolay bir şekilde yapılabilir. Hazır olarak satılan kaş kirpik serumunu kullanmak istemeyenler evde bu serumu doğal yöntemlerle kendileri yapabilirler. Kaş kirpik serumu için gerekli olan malzemeler şunlardır:

  • 2 tatlı kaşığı badem yağı
  • 2 tatlı kaşığı Hint yağı
  • 6 damla argan yağı
  • 6 damla üzüm çekirdeği yağı
  • 6 damla Hindistan cevizi yağı

Temiz bir şişe içerisine tüm malzemeleri ekleyerek iyice karıştırın. Bir kirpik fırçası ile her akşam bu karışımı kaş ve kirpiklerinize kullanabilirsiniz.

Kaş ve Kirpik Serumu Kullananların Yorumları

Kaş kirpik serumu kullananların yorumları oldukça farklıdır. Bazı kişiler bu serumlar sayesinde kısa sürede istedikleri gür kaş ve kirpiklere kavuştuklarını belirtirken, bazı kişiler istedikleri sonucu kısa süre alamadıklarını söylemektedirler. Bu durum kişinin düzenli kullanımına ve kaş – kirpik yapısına göre değişmektedir. Sizlerde forum sitelerindeki bu yorumları okuyarak kaş kirpik serumu hakkında genel bir ön bilgi edinebilirsiniz.

Evde Kaş Ve Kirpik Serumu Yapma Videosu

Fito krem leke giderir mi, sivilceleri kurutur mu, ne işe yarar?

Reçetesiz bir şekilde eczanelerden satın alınabilen fito krem hücre yenileme özelliğine sahiptir. Bu sayede sorunlu bölgenin iyileşme süresini kısaltır. Yaygın olarak kullanılan fito kremi birçok alanda rahatlıkla kullanabilirsiniz. Fito krem hakkında aklınıza takılan tüm soruları yanıtlıyoruz.

Fito Krem Nedir, Ne İşe Yarar?

Ciltteki lekeleri gidermek ve sivilce sorununa son vermek isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği fito krem 40 gramlık tüplerde satılmaktadır. Bu kremin etken maddesi buğday ekstresidir. Cilt bakım uzmanları tarafından da sık sık önerilen fito krem ne işe yarar? Sorusuna cilt hücrelerini yeniler diye genel bir cevap vermek yanlış olmaz. Hücre yenileme özelliği sayesine çeşitli cilt sorunlarına da iyi gelen fito kremin genel faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • İltihaplı sivilceleri kurutur.
  • Yanık ve yara izlerine iyi gelir.
  • Yeni hücre oluşumuna destek verir.
  • Doğumda oluşan çatlak izlerini giderir.
  • Egzama ve sedef hastalığı gibi cilt sorunlarının semptomlarını hafifletir.
  • Sivilceleri yok eder.
  • Ameliyat nedeni ile oluşan yaraları iyileştirir.
  • Cildi nemlendirir.
  • Suçiçeği izlerine iyi gelir.
  • El ve ayaktaki kuruluğu giderir.
  • Dudak çatlaklarına iyi gelir.
  • Emziren annelerin yaşadığı meme ucu yaralarına iyi gelir.
  • Ciltteki tahrişi azaltır.
  • Sünnet sonrasında iyileşmeyi hızlandırır.
  • Yaşın ilerlemesi ile görülen kırışıklıklara iyi gelir.

Fito Krem Nasıl Kullanılır?

Fito krem temiz cilde uygulanmalıdır. Temiz cilde günde bir kere sürmek yeterli olacaktır. Kremi sorunlu bölgeye sürerek cildin tamamen kremi emmesi için ovalamalısınız. Ameliyat yarası benzeri derin bir kesik için kullanılacaksa yaranın üzeri gazlı bir bezle kapatılmalıdır.

Fito Krem Günde Kaç Kez Kullanılır?

Ciltteki problemli alana hafif tabaka şeklinde sürülmesi gereken fito krem günde kaç kez kullanılır sorusu yaranın boyutuna göre değişir. Ancak genel olarak fito kremin günde 1 – 2 kez kullanılması önerilir.

Fito Krem Leke Giderir Mi?

Fito kremin birçok faydası vardır. Ancak leke sorunu ile uğraşan kişiler fito kremin leke giderip gidermediğini merak etmektedirler. Fito krem ciltteki lekeleri gidermede etkilidir.

Fito Krem Sivilceleri Kurutur Mu?

Özellikle ergenlik döneminde çok sık karşılaşılan sivilceler ile birçok dönemde karşılaşmak mümkündür. Birçok cilt sorununa iyi gelen fito kremin sivilceleri kurutma etkisi vardır.

Fito Krem Yüze Sürülür Mü?

Fito kremin genel faydalarından yukarıda bahsettik. Buna göre, fito krem yüzdeki cilt sorunlarında da rahatlıkla kullanılabilir. Ancak fito kremi kullanmadan önce doktorunuza danışmanız etkili sonuç almanıza yardımcı olacaktır.

Fito Krem Açık Yaraya Sürülür Mü?

Açık yaraların bakımı ve iyileşme süreci bazen sıkıntılı olabilmektedir. Bu nedenle çok dikkat edilmelidir. Ameliyat sonrasında dikişlerin ve yara izlerinin enfeksiyondan korunmasını sağlamak için fito krem açık yaralara sürülebilir.

Fito Krem Yanıklara İyi Gelir Mi?

Popüler ilaç firmalarından Abdi İbrahim ürünlerinden olan fito krem, cilt üzerinde meydana gelen yanık ve yaralarda rahatlıkla kullanılabilir. Yanık tedavisinde etkili olan fito krem bu sorun için çok sık tercih edilmektedir.

Fito Krem Çatlaklara İyi Gelir Mi?

Çatlak sorunu çok kilo alıp veren ya da hamilelik dönemi geçiren kişilerde çok sık görülmektedir. Birçok konuda etkili olan fito krem çatlaklara iyi gelir mi merak ediyorsanız hemen yanıtlayalım: Fito krem çatlak tedavisinde de etkilidir. Özellikle kalça ve bacak bölgesindeki çatlaklara iyi gelmektedir.

Fito Kremin Yan Etkileri Nelerdir?

Her kremde olduğu gibi fito kremin de yan etkileri olabilir. Kremin uygulandığı alanda kabarıklık, kızarıklık ya da morarma gibi yan etkiler görülebilir. Kremin etken maddelerine karşı alerjisi olan kişilerde ise dilde büyüme, nefes darlığı ya da boğazda kızarıklık gibi yan etkiler görülebilir. Bu durumda kremi kullanmayı durdurarak mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Fito Krem Kullananların Yorumları Neler?

Cildin hücresel olarak yenilenmesini hızlandıran fito krem kullananların yorumları neler öğrendikten sonra fito kremin etkileri hakkında net bilgilere ulaşabilirsiniz. Fito kremi kullananlar 3.günden sonra kremin etkilerini gördüğünü belirtmektedirler. Fito krem farklı sorunlar için kullanılmaktadır. Ancak genel olarak bakıldığında tüm cilt sorunlarında fito kremin çok etkili olduğu yorumları görülmektedir.

İstenmeyen tüylerden nasıl kurtuluruz bitkisel?

İstenmeyen tüylerden nasıl kurtuluruz tüm kadınların gündeminden hiçbir zaman düşmeyen bir sorudur. Her kadının sahip olduğu en büyük problemlerden biri istenmeyen tüylerdir. Sorunu çözmenize yardımcı olacak pahalı kremler ya da araçlar vardır, ancak bunların çoğu ya pahalı ya da acı verici, hatta bazen ikisi de vardır. Dolayısıyla, bugün size bu en tatsız durum için en güçlü ve daha da önemlisi, dayanıklı çözümlerden birini sunuyoruz. Bu inanılmaz epilasyon tekniği birçok ünlü tarafından kullanılmıştır.

İstenmeyen Tüylerden Nasıl Kurtuluruz?

Siz de istenmeyen tüylerden nasıl kurtuluruz diye soranlardansanız, size tarifini verdiğimiz bu ceviz kürü ile sadece birkaç ayda hem yüz hem de vücuttaki tüylerinizden sonsuza kadar kurtulabileceksiniz.

Ceviz Kabuğu Kürü

Tüylerden doğal yollarla kurtulmak için pek çok seçenek vardır ama içlerinden en etkili olanı ceviz kürüdür. Bu kürün kullanımına düzenli olarak devam ederseniz kısa sürede tüy probleminizden kurtulabilirsiniz.

Bu kürü uygulamadan önce cildinizde test etmeyi unutmayın. Özellikle cevize alerjisi olanlar bu kürü kullanırken dikkatli olmalı ve bir uzmana danışmalıdır.

Malzemeler:

  • Ceviz kabuğu,
  • Gazlı bez,
  • Onun.

Uygulanışı :

İlk olarak avucunuza sığacak kadar ceviz kabuğu alın. Kullanacağınız cevizler normal ceviz olsun. Ardından bu kabukları uygun bir kap içerisinde yakarak kül haline getirin. Bu işlemi yaparken yanıcı jöle tarzı kimyasal maddeler kullanmamaya özen gösterin.

Hazırlamış olduğunuz külleri bir su bardağı suya ekleyerek temiz bir ortamda 12 saat boyunca bekletiniz. Daha sonra bu suyu gazlı bez yada pamuk yardımıyla tüylerden kurtulmak istediğiniz bölgeye sürün ve yarım saat boyunca bölgede bekletin. Düzenli olarak kullandıktan sonra tüylerin nasıl yok olduğuna şahit olacaksınız.

Zerdeçal ve Gül Suyu / Süt Kürü

Malzemeler:

  • 1-2 çay kaşığı zerdeçal
  • Gül suyu veya süt

Nasıl yapılır?

  • Zerdeçal tozunu gül suyuna veya süte batırın (evde hiçbir malzemeye sahip değilseniz ve bunları satın almak için çok tembel hissediyorsanız, musluk suyu kullanabilirsiniz!).
  • Pürüzsüz bir macun haline getirin.
  • Macunu, istenmeyen tüylerin olduğu bölgelere sürün.
  • Yaklaşık 15-20 dakika veya kuruyana kadar bekletin.
  • Ilık suyla yıkayın.
  • Kalın kıllardan kurtulmak için karışıma, öğütülmüş yulaf veya pirinç unu ekleyebilirsiniz.

Bunu Ne Sıklıkta Yapmalısınız?

İstenmeyen tüylerden nasıl kurtuluruz kaygısı çekmemek için isterseniz bu kürü her gün yapabilirsiniz.

Neden İşe Yarıyor?

Hindistan’da zerdeçal egzama gibi cilt hastalıklarını tedavi etmek ve yaraları iyileştirmek için yüzyıllardır kullanılmaktadır. İnanılmaz antibakteriyel ve antiseptik özelliklere sahiptir. Bu nedenle, istenmeyen tüyler alındıktan sonra cildi koruduğu için tüyleri almak için ideal bir ajandır.

Hangi cilt için uygun?

Zerdeçal ve gül suyu karışımı yağlı ciltler için ideal iken zerdeçal ve süt karışımı kuru ciltler için harikadır. Normal deriye sahip olanlar, bir seçim yapın.

Dikkat

Çok fazla zerdeçal cildinize sağlıksız, sarı bir renk verebilir. Yani, bunu her gün kullanıyorsanız, sadece bir tutam kullandığınızdan emin olun. Ayrıca zerdeçal kullandıktan sonra cildinizi koyulaştırabileceği için sabun kullanmanız tavsiye edilmez. Bunu destekleyecek bilimsel bir bilgi olmasa da, bu tavsiye çoğu ailede her nesle aktarılmıştır. Öyleyse güvende olsan iyi olur!

İstenmeyen Tüylere Şems Arslan’dan Mucizevi Tarif

İstenmeyen Tüylerden Doğal Yöntemler Sonsuza Dek Kurtulun!

Travazol krem yüze, göz çevresine, vajinaya sürülür mü?

Bir tür medikal krem olan travazol sadece eczanelerde satılmaktadır. Bakteri rahatsızlıkları için kullanılan bu kremin doktor önerisi olmadan kullanılmaması önerilmektedir. Çünkü her kremde olduğu gibi bu kremde de etken maddeler vardır. Bu etken maddelerden birine karşı alerjiniz var ise durumunuz daha da kötüye gidebilir.

Travazol Krem Nedir, Ne İşe Yarar?

Kaşıntı, egzama, mantar, ağrılı iltihaplar ve bakteri rahatsızlıkları gibi sağlık sorunlarında kullanılan travazol krem cilteki enfeksiyonların tedavisi için doktor tarafından reçete edilmektedir. Travazol krem ne işe yarar derseniz bu soruya çeşitli cevaplar verilebilir. İyileştirici bir fonksiyonu olan bu krem sayesinde sorunlu bölgedeki ağrı, sızı ve kaşıntı azalmaktadır.

Ciltte meydana gelen sağlık sorunlarını tedavi eden travazol kremin uzman bir hekim tavsiyesi ile kullanılması gerekir. Bileşimindeki maddelerin etkisi ile alerjik rahatsızlıkları gidermede de etkilidir. Sık sık meydana gelen cilt problemlerinde yanma, ağrı, sızıntı ve kaşıntı görülebilmektedir. Travazol krem tüm bu şikayetleri ortadan kaldırır.

Özellikle mantar hastalıklarında faydası bilinen travazol krem bebeklerde, çocuklarda ve erişkinlerde pişik tedavisinde de kullanılır. Yaz sıcaklıklarında baş gösteren yanık sonucunda iltihaplanmalarda travazol krem işe yarar. Sinek ısırması, arı sokması, böcek ısırığı gibi durumlarda da fayda sağlar. Ayak, el ve genital bölgedeki mantarlı dokuların temizlenmesine yardımcı olur.

Travazol Krem Nasıl Kullanılır?

Etkileri anlaşılan travzol krem nasıl kullanılır dikkat edilmelidir. Travazol kremin doktorun önerdiği şekilde kullanılması önemlidir. Doktor tarafından nasıl kullanılacağı söylenmemiş ise krem içerisindeki prospektüsün detaylı bir şekilde incelenmesi gerekir. Önerilen miktardan fazla kullanımın ve sürenin aşılması durumunda ciltte istenmeyen durumlar oluşabilir

Ciltteki problemli bölgeye önerilen miktarda travazol krem hafif masaj yaparak uygulanmalıdır. Etken maddesi Diflukortolon Valerat ve İzokonazol Nitrat olan kremi kullanırken beklenen sonucu alamadığınızda ya da sorunlu bölgenin daha kötüye gitmesi durumunda kremi kullanmayı derhal durdurmalı ve doktorunuza danışmalısınız.

Travazol Krem Yüze Sürülür Mü?
Travazol Krem Yüze Sürülür Mü?

Travazol Krem Yüze Sürülür Mü?

Ciltteki sivilce ya da diğer cilt sorunları için travazol krem yüze sürülür mü merak edenler için kremin yüzdeki sivilcelere kullanılması önerilmemektedir. Uzun süre kullanılan travazol kremin tüylenme sorunu yaratacağı da unutulmamalıdır.

Travazol Krem Göz Çevresine Sürülür Mü?

Travazol kremi kullanırken göz çevresine çok yakın uygulanmaması önemlidir. Göz kapağına, göz çevresine ve göz içine travazol krem sürülmemelidir.

Travazol Krem Vajina İçine Sürülür Mü?

Genital bölgede çeşitli nedenlerle mantar ve enfesikyon hastalıkları görülebilir. Bununla beraber yanma, kaşıntı ve kızarıklık gibi sorunlar meydana gelebilir. Travazol krem bu sorunların giderilmesi için vajina kısmına sürülebilir. Vajinanın iç kısmına sürülmemesi önerilir.

Travazol Krem Yan Etkileri Neler?

Her krem ya da hapların yan etkileri olması mümkündür. Travazol kremin içeriğindeki etken maddelere karşı duyarlı olan kişilerde bazı yan etkiler oluşabilir. Kıl kökü iltihabı, ağız çevresinde iltihaplanma, deride yumuşama, isilik seyrek görülen yan etkilerdir. Travazol krem deri yoluyla emilir ve çeşitli organlara geçer. Bu şekilde vücuttan idrar ve dışkılama yoluyla atılır. Bu nedenle hamile ve emziren annelerde kullanılmamalıdır .Kremin herhangi bir yan etkisi ile karşılaşırsanız eczacınıza ya da doktorunuza danışmalısınız.

Travazol Krem Muadili Hangi Krem?

Bazen travazol kremi bulamayabilirsiniz. Bu durumda travazol krem muadili hangi krem olduğunu bilirseniz tedavinize bu kremlerle devam edebilirsiniz. Travazol kremin muadili kremler şunlardır:

  • Fuggy krem
  • Izıcort krem
  • Troderm
  • Mantazol krem
  • Fungoid krem
  • Tevarol krem
  • Travacort krem

Travazol Krem Kullananların Yorumları

Travazol krem kullananların yorumları incelendiğinde, travazol kremin mantar tedavisinde kısa sürede etki ettiği görülmektedir. Doktor tavsiyesi ile kremi kullananlar kremin kısa sürede etki ettiğini ve yaşanılan sorunların kısa sürede giderildiğini söylemişlerdir. Çok az da olsa kremden fayda sağlamadığını belirten yorumlar da mevcuttur. Travazol krem ​​kullanıcıları mantar tedavisinde kullanılan en iyi kremlerden biri olduğu yorumunu yaptı.

Travazol Krem ​​Hakkında Tüm Sorular

Açık yaraya Travazol krem ​​sürülür mü?

Travazol merhem asla açık yaralara veya yanıklara uygulanmamalıdır.

Sporcu ayağı için Travazol krem ​​kullanılır mı?

Mantar tedavisinde kullanılsa da sporcu ayağı için kesinlikle doktorunuzdan reçetesiz kullanmayınız.

Travazol krem ​​cinsel organlara sürülür mü?

Travazol merhem genital bölgeye uygulansa da tedaviden sonra belli bir süre kullanılır.

Travazol krem ​​egzamaya iyi gelir mi?

Egzama için kullanılan travazol asla egzama tedavisi yapılmadan kullanılmamalıdır.

Travazol krem ​​genital bölgeye uygulanabilir mi?

Genital bölgedeki enfeksiyonlar ve mantarlar için vajinal bölgeye uygulanır.

Travazol krem ​​günde kaç kez kullanılır?

Aksi belirtilmedikçe krem ​​günde 2 defadan fazla kullanılmamalıdır.

Kortizonlu Travazol krem?

Travazol merhem kortizonlu krem ​​sınıfının bir ürünüdür. Kortizon içerdiğinden, asla reçete edilenden daha uzun süre kullanmayın.

Travazol mantarı kaç günde iyileştirir?

Kişiden kişiye değişen duruma rağmen genellikle 1 hafta veya 10 gün içinde mantar düzelir.

Travazol krem ​​sivilcelere uygulanabilir mi?

Travazol akne kremi değildir. Sivilceler için asla önerilmez.

Travazol krem ​​saç uzamasına neden olur mu?

Krem uzun süre kullanıldığında saç uzamasına neden olur.

Travazol krem ​​yanıklara iyi gelir mi?

Travazol yanık kremi değildir. Travazol kremin yanıklarda kesinlikle kullanılması tavsiye edilmez.

EMG hangi bölümde çektirilir, ne kadar sürer, acı verir mi?

Çevresel sinirleri etkileyen bazı hastalıklarda doğru tanı koymak çok önemlidir. EMG sayesinde çevresel sinirlerde meydana gelen yapısal hasarlar ve işlev bozuklukları kolayca belirlenir. Bu sayede hastalık sürecini yakından takip edilerek olumlu sonuçlar alınır.

EMG Nedir? EMG Testi Neden Yapılır?

Nörologlar tarafından sık sık başvurulan EMG nedir sorusunun cevabı çeşitli hastalıkları kapsamaktadır. Çeşitli kas, sinir ve beyin hastalıklarının tanı aşamasında EMG’den yardım alınır. EMG sayesinde birçok farklı hastalık keşfedilerek kontrol altına alınmaktadır. Bu da hastaların yaşam kalitesini artırmaktadır.

Vücutta bulunan kas ve sinirler EMG sayesinde elektriksel yöntemle izlenmektedir. Peki, EMG testi neden yapılır? EMG testinin yapılmasının gerekli olduğu durumlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Sinir sıkışması
  • Sinir yaralanması
  • Boyun fıtığı
  • Bel fıtığı
  • Omurilik ve kas hastalıkları
  • Sinir kesilmesi
  • Siyatik sinir zedelenmesi
  • Yüz felci
  • Sinir felçleri

EMG Çekimi Nasıl Yapılır?

Doktoru tarafından EMG çektirmesi gerektiğini duyan kişiler tedirgin olmaktadırlar. Bu tedirginliği yaşamamanız için önceden EMG çekimi nasıl yapılır anlatmaya çalıştık. Bu sayede çekim sırasında nelerle karşılaşacağınızı bileceğiniz için tedirginliğiniz ve korkunuz azalacaktır.

EMG çekimine tok gelinmesi gerekir. Ayrıca kolay bir şekilde çıkarılıp giyilebilecek kıyafetler tercih edilmelidir. Cilde herhangi bir krem sürülmemesi ve işlem öncesinde hastaneye duş alınarak gidilmesi önemlidir. Kalp pili olan kişilerin işlem öncesinde doktoruna bu konuda bilgi vermesi gerekir.

EMG çekimi iki aşamadan oluşmaktadır. Hastanın tanısına göre sinirlerin ileti ölçümü ve kasların incelenmesi aşamaları gerçekleştirilir. Sinir ileti ölçümünde deri üzerine elektrot ile elektrik akımı verilir. Bu sayede sinirler uyarılır ve ortalama olarak 5-10 sinirden ölçüm yapılır. Kasların incelenmesi aşamasında bacak, kol ve diğer bir alandaki kas içerisine iğne ile elektrot yerleştirilir. Bu sayede kaslardaki elektriksel aktivite incelenir.

EMG’de Hangi Hastalıklar Çıkar?

Çeşitli hastalıkların tanısı için kullanılan EMG ağrılı bir işlem değildir. Bu nedenle korkmanıza gerek yok. Birçok kişi EMG’de hangi hastalıklar çıkar bilmemektedir. Yaptığımız araştırmalara göre EMG’de teşhis edilebilen hastalıklar şunlardır:

  • Organ yetmezliği
  • Kronik alkol kullanımı
  • Diyabet
  • B12 eksikliği
  • Çocuk felci
  • ALS
  • Bel ve boyun fıtıkları
  • Kas hastalıkları
  • Omurilik hastalıkları
  • Yüz felci
  • Bağışıklık sisteminde hastalıklar

EMG Acı Verir Mi?

EMG çekimini ilk kez duyanlar acılı bir işlem olup olmadığından endişe ederler. EMG işlemi invaziv bir işlemdir. Yani bu işlem elektriksel uyarı ve iğne kullanılarak yapılmaktadır. Elektriksel uyarımlar düşük seviyede başlar ve sinir uyarım düzeyine göre artırılabilir. Acı eşiği kişilerde farklılık gösterse de, EMG’nin acılı bir işlem olmadığını söylemek mümkündür.

EMG Çekimi Ne Kadar Sürer?

EMG işlemi genelde 20 – 30 dakika sürmektedir. Ancak hastanede 1-1,5 saat geçireceğinizi düşünerek gelmeniz uygun olur.

EMG Hangi Bölümde Çektirilir?

EMG çekimi çeşitli hastalıkların belirlenmesi aşamasında uygulanır. Bu nedenle genelde Nöroloji, Fizik Tedavi veya Beyin Cerrahi bölümlerinde çektirilir.

EMG Sonucu Hemen Çıkar Mı?

İşlem için gidilen sağlık kuruluşunun o günkü yoğunluğuna göre EMG sonucunun çıkma süresi değişiklik gösterebilir. Ancak genel olarak EMG sonucu aynı gün çıkmaktadır.

EMG Sonucu Normal Değerleri Nedir?

EMG testi sonucunun yorumlanması uzman hekimler tarafından yapılmaktadır. İlgili sağlık kuruluşunda belirlenen referans değerlerinin dışında bir değer elde edildiğinde sonuç anormal olarak değerlendirilir. Normal ve anormal değerler arasında keskin bir sınır yoktur.

Çam terebentin yağının saca ve cilde faydaları neler?

Son dönemlerde kimyasallardan uzaklaşarak doğal ürünler kullanma popüler olmuştur. Doğal yağlardan olan çam terebentin yağı da en çok tercih edilen yağlardan biridir. Sağladığı faydalar saymakla bitmeyen çam terebentin yağı ile ilgili gerekli olan tüm bilgileri bir parmak uzağınıza getirdik. Şimdi arkanıza yaslanın, çay veya kahvenizi yudumlarken bu özel bilgilere göz gezdirin.

Çam Terebentin Yağı Ne İşe Yarar?

Sağlık açısından çeşitli sorunlara fayda sağlayan çam terebentin yağını saç ve cilt bakımı için kullananların sayısı bir hayli fazladır. Bu kadar çok kullanıcıya sahip olan çam terebentin yağı ne işe yarar diyebilirsiniz. Çam terebentin yağının sağladığı faydalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Romatizmal ağrılar ve eklem ağrılarına iyi gelir.
  • Buhar banyosunda kullanıldığında nefesi açarak akciğerleri temizler.
  • Burnu ve boğazı rahatlatır.
  • Strese ve yorgunluğa iyi gelir.
  • Ciltteki bakteri kaynaklı hastalıklara iyi gelir.
  • Kan dolaşımını hızlandırarak vücudu dinç hale getirir.
  • Varisi engeller.
  • Yaşlanma karşıtıdır.
  • Sivilce ve egzamaya iyi gelir.
  • Saçların parlamasına yardımcı olur.
  • Kırışıklıkları azaltır.
  • Kepek oluşumunu engeller.
  • Saç köklerini besler.
  • Saç dökülmesini azaltıyor.
  • Saçların kısa sürede uzamasına yardımcı olur.
  • Pürüzsüz bir cilde sahip olmaya yardımcı olur.
  • Kaşıntı ve kızarıklıklara iyi gelir.
  • Cilt kusurlarını kapatır.
  • Üst solunum yolu enfeksiyonlarında etkilidir.

Çam Terebentin Yağının Cilde Faydaları Neler?

Belirli çam ağaçlarının reçinesi ile yapılan ve ilaç olarak kullanılan çam terebentin yağının faydaları oldukça fazladır. Kullanımı pratik ve kolay olan çam terebentin yağının cilde faydaları dikkat çekicidir. Canlı ve pürüzsüz bir cilde sahip olanların vazgeçemeyeceği çam terebentin yağının cilde olan faydaları şunlardır:

  • Pürüzsüz bir cilde sahip olmayı sağlar.
  • Cildi canlandırır.
  • Cilt sorunlarına iyi gelir.
  • Kızarıklık, kaşıntı ve sedef hastalıklarında etkilidir.
  • Cildi güneş ışınları gibi çevresel faktörlerden korur.

Çam Terebentin Yağının Saça Faydaları Neler?

Herkes gür ve sağlıklı saçlara sahip olmak ister. Ancak bazen genetik etkenler bazen de çevresel faktörler nedeni ile bu mümkün olamayabiliyor. Bu durumda devreye giren çam terebentin yağının saça faydaları neler sorusu birçok kişi için önem taşıyor. Bu özel ve doğal yağın saça faydaları saymakla bitmez.

Saçlara doğal bakım yapan çam terebentin yağı saçların daha canlı görünmesine yardımcı olur. Bununla beraber, saç köklerini besleyerek saçların daha hızlı uzamasını sağlar. Ayrıca saç dökülmesini önler. Saçlarının sürekli yağlanmasından şikâyet edenlerin mutlaka kullanması gereken bu ürün saçlardaki yağlanmayı önler. Saçların koparak dökülmesinin de önüne geçer.

Çam Terebentin Saça Nasıl Sürülür?

Çam terebentin yağını saçlara kullanırken çeşitli alternatifler karşınıza çıkar. Çam terebentin yağını şampuanınıza ekleyerek kullanabilirsiniz. Şampuanın içerisine 20 damla olarak ekleyeceğiniz çam terebentin yağının saçlara olan faydalarından bu şekilde yararlanabilirsiniz.

Saçlarınıza maske yaparken çam terebentin yağını kullanmak istiyorsanız, zeytinyağı ve badem yağı ile çam terebentin yağını karıştırın. Hazırladığınız karışımı saç diplerinden saç uçlarına kadar sürün ve 3 – 4 saat kadar beklettikten sonra bol su ile durulayın.

Çam Terebentin Saç Çıkarır Mı?

Çam terebentin saç çıkarır mı sorusuna düşünmeden evet yanıtı verilebilir. Saç köklerini besleyerek saç uçlarını uyaran çam terebentin yağı, dökülme olan kısımlarda yeni saçların çıkmasına yardımcı olur. Kısa sürede iyi bir sonuç almak için düzenli kullanım önemlidir.

Çam Terebentin Yağı Saç Kırana İyi Gelir Mi?

Yavaş ilerleyen ve hemen kendini göstermeyen saç dökülme hastalığına saçkıran denir. Saçkıranın temel nedeni, cilde bulaşan mantarlardır. Bulaşıcı bir hastalık olan saçkırandan kurtulmak için çeşitli bitkisel yollar önerilmektedir. Bu önerilerden biri de çam terebentin yağıdır. Cilde kan toplayıcı bir özelliği bulunan çam terebentin yağı saçkırana iyi gelir. Badem yağı ile çam terebentin yağını karıştırarak saçlarınıza sürebilirsiniz.

Çam Terebentin Yağı Yüzde Kıllanma Yapar Mı?

Yeni saç çıkarma ve uzatma özelliği olduğu için çam terebentin yağı yüzde kıllanma yapar mı diye tereddüt eden çok kişi vardır. Çam terebentin yağı saça, cilde ve vücuda uygulandığı zaman tüylenme ya da kıllanma yapmaktadır. Çam terebentin yağını kullananların yorumlarına bakıldığında, bu kişilerde kıllanmanın arttığı anlaşılmaktadır.

Çam Terebentin Yağı Şampuana Ne Kadar Katılır?

Saçlar için çam terebentin yağını kullanmanın en pratik yolu şampuana eklemektir. 200 ml yani 1 su bardağı şampuana 20-25 damla kadar çam terebentin yağı ekleyerek kullanabilirsiniz.

Çam Terebentin Yağı Kullananların Yorumları

Kullanıcı sayısı her geçen gün artan çam terebentin yağı kullananların yorumları olumlu ve olumsuz olarak değişmektedir. Saçları için bu yağı kullanan kişiler, kısa sürede yeni saçların çıktığını ve saçlarının daha parlak bir görünüme kavuştuğunu belirtmişlerdir. Cildi için kullananlar ise daha parlak ve canlı bir cilde sahip olduklarının yanında cilt sorunlarından kurtulduklarını söylemişlerdir. Çam terebentin yağını ağrı için kullananlar da olumlu sonuçlar almışlardır. Herkeste olmasa da çam terebentin yağının kıllanma yaptığını belirten yorumlar da vardır.

1 hafta boyunca sadece su içerek kaç kilo verilir?

Yaşam kaynağı olan suyun insan vücuduna faydaları saymakla bitmez. Ancak bazı kişiler bu faydaların bilincinde olmadan günlük su tüketim miktarını önemsememektedir. Su ihtiyacını çay ve kahve gibi içeceklerle sağlayan bu kişilerde zamanla kilo problemi de görülebilmektedir. En sağlıklı içecek olan suyun kilo vermeye olan etkisi unutulmamalıdır.

Çok Su İçerek Zayıflanır Mı?

Sağlıklı bir yaşam ve beden için suyun ihmal edilmemesi gerektiğini söyleyen uzmanlar, günde ortalama olarak 2,5 – 3 litre su tüketilmesini gerektiğini belirtmektedirler. Vücudu susuz kalan kişiler özellikle de ilerleyen yaşlarında ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Suyun zayıflamaya etkisi olduğunu duyan kişiler ‘’ Çok su içerek zayıflanır mı? ‘’ sorusunun cevabını merak etmektedirler. Bu sorunun cevabı şüphesiz evettir. Ancak bazı ayrıntılara da dikkat etmek gerekmektedir. Su içmek tokluk hissi vereceğinden daha fazla yemek yemeyi ve kalori almayı engeller. Bu sayede kilo vermeye yardımcı olur. Ancak sırf zayıflatıyor diye normalin çok üstünde su tüketmek doğru değildir.

Çok Su İçmek Nasıl Kilo Verdirir?

Vücut sıcaklığını dengeleyen su, eklemlerin de tüm fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlar. Ayrıca zayıflamaya yardımcı olan suyu dengeli olarak tüketmek gerekir. Bu esnada aklınıza çok su içmek nasıl kilo verdirir sorusu gelebilir. Sadece su içerek zayıflamayı beklemek yanlıştır. Bol su içme ile beraber düzenli beslenme ve egzersiz çok önemlidir.

Kahve ve çay gibi sıvılar suyun yerini asla tutmaz. Ne kadar çok kahve ve çay içerseniz o kadar çok su içmeniz gerekir. Kalorisiz bir içecek olan su tokluk hissi vermektedir. Bu sayede daha az acıkma olacağı için hızlı kilo verilebilecek. Ayrıca su sayesinde metabolizma daha hızlı çalışmaktadır.

Suyun zayıflama üzerindeki etkilerinden biri de sindirime yardımcı olmasıdır. Yemeklerden önce içilen su iştahı azaltırken, yemeklerden sonra içilen su tok tutmaktadır. Ayrıca gıdaların daha kolay parçalanmasına yardımcı olmaktadır. Kabızlık sorununu da gidererek kilo vermeye yardımcı olur.

1 Hafta Boyunca Sadece Su İçerek Kaç Kilo Verilir?

Su diyeti ile kolay ve hızlı kilo vermek isteyen kişiler için 1 hafta boyunca sadece su içerek kaç kilo verilir önemlidir. Sağlığını koruyarak kilo vermek isteyenlerin tercih ettiği su diyeti 1 haftada 7 kiloya kadar vermeyi sağlamaktadır. Verilen kilo kişiye göre değişebilmektedir.

Vücuttaki zararlı toksinlerin dışarıya atılmasını sağlayan su diyeti, kişiye enerji verir. Su diyetinde 1 hafta boyunca sadece su tüketilmez. Sadece su içilen diyette hiçbir diyetisyen ya da doktor tarafından önerilmez. Bol su içerken düzenli beslenerek ve egzersiz yaparak bir haftada 7 kiloya kadar verebilirsiniz. Ancak bu diyete başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Su Diyeti 1 Haftada Kaç Kilo Verdirir?

Doğru bir şekilde yapılan su diyeti 1 haftada 7 kilo verdirir. Su diyetinde ağır yiyeceklerle beslenilmez. Sabahları yumurta olan sağlıklı bir kahvaltı, öğle ve akşam menülerinde hafif – sıvı ağırlıklı bir menü ile su diyeti düzenlenir.

Su Diyeti ile 5 Günde 3 Kilo

Su diyetinin sürekli yapılması önerilmez. Kırılamayan ve takılan kilolar, son kilolar ve ödemler için önerilen su diyeti ile 5 günde 3 kilo vermek mümkündür. Su diyeti sebze, meyve ve sıvı ağırlıklı bir detoks diyetidir. Diğer şok diyetlerde olduğu gibi sağlığa herhangi bir zararı yoktur.

Su İçerek Zayıflayanların Yorumları

Çeşitli forumlarda su içerek zayıflayanların yorumları ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu yorumlara bakıldığında su diyetinin kısa sürede 7 kiloya kadar verdirdiği görülmektedir. Su diyetine tam olarak uyulduğu zaman hedeflenen kilo verilebilir. Ancak beslenmesine dikkat etmeyen ve egzersiz yapmayan kişiler su diyetinden istedikleri sonucu alamadıklarını belirtmişlerdir.

Saraçoğlu prostata ne iyi gelir? Bitkisel prostat tedavisi

Prostat gelişmeye başladığı zamanlarda tedavi başlanmaz ise daha büyük sorunlar meydana gelebilir. Bu nedenle prostat belirtilerinin kendinizde olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir doktora gitmeli ve gerekli tetkikleri yaptırarak sonuca ulaşmalısınız.

Prostat Nedir, Neden Olur?

İdrar torbasının hemen alt kısmında ve bağırsakların ön tarafında bulunan, idrar torbası çıkışını saran salgı bezine prostat denir. Erkeklerde üreme sisteminin bir parçası olan prostatın temel görevi, spermleri koruma görevi üstlenen sıvıyı üreterek spermlerin bu sıvı içerisinde sağlıklı bir şekilde saklanmasını sağlamaktır. Ayrıca mesanenin ağzını sıkan prostat idrar kaçırmayı da engeller.

Yaşın ilerlemesi ile prostat nedir, neden olur soruları araştırılmaya başlar. Yaşla beraber erkeklerin çoğunda prostatın boyutu büyümektedir. Zamanla normal boyutların üzerine çıksa da her erkekte aynı sonuçları göstermez. Bazı kişilerde prostatın içerisinden geçen idrar kanalına doğru büyüme gerçekleşir. Bazı kişilerde ise idrar torbasının iç tarafına doğru büyüme gerçekleşir.

Ultrason görüntülerinde prostat az büyümüş gibi görünse de hastada ciddi sıkıntılar görülebilir. Ancak dışarıya doğru genişleyen çok büyük prostat olmasına rağmen herhangi bir şikâyeti olmayan hastalar da bulunmaktadır. Prostat neden olur sorusu da erkekler tarafından çok merak edilmektedir. Prostatın büyümesinin temel nedenleri şunlardır:

  • Hormonal faktörler
  • Yaşın ilerlemesi
  • Testosteron hormonunun azalması
  • Oströjen seviyesinin artması
  • Hücre sayısının artması

Prostat Belirtileri Nelerdir?

Bazı hastalarda herhangi bir şikâyet olmamasına rağmen bazı hastalarda prostatın büyümesi çok ciddi şikayetlere neden olabilmektedir. Bu durum tamamen kişinin yapısına ve prostatın büyüklüğüne göre değişmektedir. Ancak erken tedavi ile bu şikayetler azaltılmaktadır. Bunun için prostat belirtileri çok önemlidir. Bu belirtiler sayesinde hastalık erkenden fark edilerek tedavi edilebilir. Prostatın genel belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • İdrar akımında şiddetin azalması
  • Kesintili idrar yapma
  • İdrara çıkmakta ve idrarı yapmakta güçlük çekme
  • İdrarın tam boşaltılamaması hissi
  • Çok sık idrar çıkma hissi
  • İdrar kaçırma
  • Aniden idrara çıkma isteği
  • Geceleri çok sık idrara çıkma
  • İdrarda kan
  • Mesanenin doluluk hissi
  • Ereksiyon sorunları
  • İstemsiz bir şekilde kilo verme
  • Boşalma esnasında ağrı duyma

Prostat Büyümesi Nasıl Engellenir?

Her erkekte görülme ihtimali yüksek olan prostat büyümesi bazı önlemler ile engellenebilir. Öncelikle su tüketeceğiniz zaman bir kerede çok miktarda su içmek yerine bu süreci zamana yayın. Suyu aralıklı ve makul düzeyde tüketin. Akşam saatlerinde alkol tüketmemeye dikkat edin. Ayrıca düzenli olarak egzersiz yapmaya gayret edin.

Soğuk havalarda prostat sorunu yaşayan erkeklerin şikayetleri artar. Soğuk hava prostatı etkilediği için idrar yakınmaları ve akut kötüleşmeler görülebilir. Bu nedenle bu kişilerin soğuk havalardan kendilerini koruması gerekmektedir. Bu kişilerin yatmadan en az 2 saat önce su içmeyi bırakmaları önerilir. Ayrıca soğuk algınlığı ilaçlarının idrar yakınmalarını artırması nedeni ile doktora sormadan içilmemesi önemlidir.

Prostat Tedavisi İçin Ne Yemeli?

Yapılan araştırmalar, bazı yiyeceklerin prostat sağlığını olumlu etkilediğini göstermektedir. Bu süreci daha hafif atlatmak isteyen kişilerin prostat tedavisi için ne yemeli bilmesi gerekir. Bunu siz değerli okuyucularımız için araştırdık ve prostat tedavisinde tüketilmesi önerilen yiyecekleri sıraladık:

  • Sarımsak
  • Yumurta
  • Selenyum içeren besinler
  • Deniz ürünleri
  • Çinko içeren besinler
  • Süt
  • Fındık
  • Kabuklu deniz ürünleri
  • Baklagiller
  • Yumurta akı
  • Az yağlı süt ürünleri
  • Soğuk su balıkları
  • Domates
  • Karpuz
  • Greyfurt
  • Kuşburnu
  • Tam tahıllar
  • Kiraz
  • Mango
  • Çilek
  • Üzüm
  • Kivi
  • Erik
  • Kavun
  • Papaya
  • Portakal

Prostatın En Etkili İlacı Nedir?

Prostat tedavisinde en sık olarak önerilen ilaçlar ‘’Alfa Bloker‘’ ismi verilen ilaçlardır. Son yıllarda yapılan çalışmalar ile bu ilaçların yan etkileri de azaltılmıştır. Prostat büyüklüğü 35 gramın üzerine çıkan hastalarda prostatın büyümesini durdurmaya yarayan ‘’ 5 alfa redüktaz inhibitörleri ‘’ verilmektedir. Bu ilaçlar prostata bağlı düz kasları gevşetir ve hastalığın belirtilerini azaltır.

Saraçoğlu Prostata Ne İyi Gelir?

Tüm erkeklerde doğuştan var olan ve yaşın ilerlemesi ile büyümeye başlayan prostat, kişilerin hayat kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Aile öyküsü, yaş, hormonlar, çok yağlı beslenme gibi çeşitli nedenler prostatın görülme riskini artırmaktadır. Beslenme düzeni prostat üzerinde oldukça etkilidir. Bu nedenle beslenmeye dikkat edilmelidir.

Bitkisel tedavi yöntemlerinde kendini aşan İbrahim Saraçoğlu, erkeklerin korkulu rüyası olan prostat ile ilgili çeşitli bilgiler vermektedir. İbrahim Saraçoğlu prostat bitkisel tedavisi için şu önemli ayrıntıları sunmuştur:

Kabak Çekirdeği: Büzücü özelliği bulunan kabak çekirdeği, prostat büyümesini yavaşlatır. Bu nedenle günde 1 avuç kadar kabak çekirdeği tüketilmesi önerilmektedir.

Elma Sirkesi: Şişen prostat bezlerini küçültmeye yardımcı olur. 1 bardak su içerisine 2 yemek kaşığı elma sirkesi ekleyerek günde iki kere tüketin.

Mısır Püskülü: Prostat büyümesi nedeni ile ortaya çıkan şikayetleri azaltır. Ayrıca idrar sökücü özelliği ile idrar kaslarını gevşetir. 4 su bardağı su içerisine 6 mısırın püskülünü koyun ve 10 dakika kaynatın. Süzdükten sonra günde 3 bardak tüketin.

İbrahim Saraçoğlu Prostat Bitkisel Tedavisi

Doğal yaşamı destekleyen İbrahim Saraçoğlu, bitkilerin faydalarından yararlanmak gerektiğini savunmaktadır. Birçok farklı kür tarifi veren İbrahim Saraçoğlu prostat bitkisel tedavisi için de iki farklı kür önermektedir. Evde zorlanmadan hazırlayabileceğiniz ve uygulayabileceğiniz kür tarifleri şu şekildedir:

İbrahim Saraçoğlu Karabaş Otu Melisa Kürü Prostat: Saraçoğlu’nun en popüler kürlerinden biridir. İdrar söktürücü özelliği bulunan karabaş otu ve melisa sayesinde prostatın büyümesi durdurularak ağrılar azaltılır. Bir miktar su içerisine 1 tatlı kaşığı kurutulmuş karabaş otu ile 1 tatlı kaşığı melisa eklenir. Kaynadıktan sonra ocaktan alınarak ılıması beklenir. Bu karışımın 1 çay bardağı olarak sabah ve akşam içilmesi önerilir.

İbrahim Saraçoğlu Prostat Brokoli Kürü Tarifi: Bir diğer popüler prostat kürü ise brokoli ile hazırlanmaktadır. 1 – 2 yıldır iyi huylu prostat büyümesi sorunu olanlar bir litre suyu kaynatarak içerisine 250 gram brokoliyi eklemelidirler. 5 dakika kaynattıktan sonra su süzülür ve suyun 3’te biri sabah, 3’te biri öğlen, son kalan 3’te biri ise akşam aç karnına içilmelidir.

Prostat Tedavisi Ahmet Maranki

Bitkilerin gücünden yararlanan bir diğer isim Ahmet Maranki’dir. Prostat büyümesini engelleyen bu kürler sayesinde şikâyetleriniz de azalacak. Ahmet Maranki tarafından önerilen ve uygulayanların memnun kaldığı kürler şu şekildedir:

1- 10 gram kereviz yaprağı ve 10 gram domates tozu ayrı ayrı olacak şekilde 10 dakika kaynatılır. Daha sonra 30 dakika demlenmesi beklenir ve karışım tok karnına sabah – akşam bir bardak şeklinde tüketilir. Bu küre 1 ay devam edilebilir.

2- 8 litre kaynatılmış su içerisine yarım kilo sarı kantaron koyulur ve 40 dakika kaynatılır. Süzüldükten sonra 3 öğün yemeklerden 1 saat önce içilir.

Yüz beyazlatmak için Şems Arslan pirinç unu maskesi nasıl yapılır?

Kadınların popüler bakım maskelerinden biri haline gelen pirinç unu maskesi cildi beyazlatıcı bir etkiye sahiptir. Ayrıca ciltte oluşan lekelerin azalmasına da yardımcı olmaktadır. Maskenin yapımı son derece kolaydır. Ancak püf noktalarına dikkat edilmelidir.

Şems Arslan Pirinç Unu Maskesi Nasıl Yapılır?

Birçok farklı doğal tedavi yöntemi öneren Şems Arslan pirinç unu maskesi ile cilde birçok fayda sağlanacağını belirtmektedir. Uzun zamandır kozmetik sektöründe kullanılan pirinç, gençlik ve güzellik sırrı olarak adlandırılmaktadır. Her markette bulunan pirinç unu ile cildinizin daha pürüzsüz ve beyaz olmasını sağlayabilirsiniz. Güzellik uzmanı Şems Arslan tarifi ile uygulayabileceğiniz pirinç unu maskesi şu şekildedir:

Malzemeler

  • Bir miktar su
  • 4 çay kaşığı pirinç unu

Pirinç unu içerisine yarım çay bardağı kadar su eklenir. Hazırlanan karışım tüm yüze uygulanır ve kuruması beklenir. Kuruyan maske ılık su ile güzelce yıkanır. Cildin kurumasına neden olabileceği için maskeden sonra nemlendirici kullanmanız önerilir. Malzemelerin içerisine bal ekleyerek de maskenizi yapabilirsiniz.

Pirinç Unu Maskesinin Faydaları Neler?

Birçok kişi tarafından uygulanan pirinç unu maskesi özellikle gençliği ve güzelliği ile dikkat çeken Asyalı kadınların en önemli sırrıdır. Evde kolay bir şekilde hazırlanabilen pirinç unu maskesi faydaları şunlardır:

  • Cilt kuruluğuna iyi gelmektedir.
  • Güneş lekelerini gidermektedir.
  • Cildin pH dengesini korumaktadır.
  • Ciltteki yağlanmayı önlemektedir.
  • Sivilcelerin ve siyah noktaların azalmasına etki etmektedir.
  • Cilt gözeneklerini sıkılaştırarak pürüzsüzleşmesine yardımcı olmaktadır.
  • Cildi ölü hücrelerden arındırarak cilt temizliğini sağlamaktadır.

Pirinç Unu ve Süt Maskesi Ne İşe Yarar?

Pirinç unu maskesinin birçok farklı şekli bulunmaktadır. Cilt sorununun ne olduğuna göre pirinç unu maskesine eklenen ürünler değişmektedir. Popüler pirinç unu maskelerinden biri de süt – pirinç unu maskesidir. 1 tatlı kaşığı pirinç ununa 1 fincan süt, 4 damla limon suyu ve 1 çay kaşığı süt tozu ekleyerek maskeyi hazırlayabilirsiniz.

Temizlenen cilde maskeyi sürüp 15 dakika beklettikten sonra yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Pirinç unu ve süt maskesi ciltteki lekelerinizden kurtulmanıza yardımcı olmaktadır. Lekeleri giderme dışında cilt rengini de açan bu maskeyi haftada iki kere uygulayabilirsiniz.

Yüz Beyazlatmak İçin Pirinç Unu Maskesi Nasıl Yapılır?

Cilt ve cilt yaralarını iyileştirici bir etkisi bulunan pirin unu, cildin esnekliğini düzenleyerek kırışıklıklara da iyi gelmektedir. Pirinç maskesinin özellikle cilt beyazlatma etkisinden yararlanmak isteyen kişilerin sayısı bir hayli fazladır. Yüz beyazlatmak için pirinç unu maskesi nasıl yapılır? Merak edilen maske için gerekli olan malzemeler şunlardır:

  • 1 fincan süt
  • 3 damla limon suyu
  • 1 tatlı kaşığı pirinç unu

Yukarıda verilen tüm malzemeler bir kapta karıştırılır. Kremsi kıvama gelen maske cilde uygulanır ve 15 dakika bekletildikten sonra iyice durulanır. Haftada iki kez yapılması önerilen bu maske ile cilt rengini beyazlatmak mümkündür.

Pirinç Unu Maskesi Cildi Beyazlatır Mı, Cilt Rengini Açar Mı?

Genç ve sağlıklı cildin anahtarı olan pirinç unu maskesi cildi beyazlatır mı? Cilt renginin koyuluğundan muzdarip olan kişiler için bu sorunun cevabı son derece önemlidir. Yukarıda aktardığımız pirinç unu maskesi ile cilt renginizi beyazlatmanız mümkündür. Cilt renginin doğal olarak açılmasını sağlayan pirinç unu maskesinin herhangi bir yan etkisine rastlanmamıştır.

Pirinç Unu Maskesi Ne Kadar Sürede Etki Eder?

En kolay hazırlanan maskelerden olan pirinç unu maskesi cilt renginin açılmasından cilt lekelerinin giderilmesine kadar birçok fayda sağlamaktadır. Haftada 3 – 4 kere uygulanabilen pirinç unu maskesinin etkileri iki hafta içerisinde görülmektedir. Pirinç unu maskesinin herhangi bir yan etkisi yoktur. Ancak pirinç ununa alerjisi olan kişilerin bu maskeyi uygulamaması önerilmektedir.

Pirinç Maskesi Göz Altına Sürülür Mü?

Göz altı morlukları, lekeleri ve şişlikleri istenmeyen cilt sorunlarının başında gelmektedir. Bu sorunlardan kurtulmak isteyenler için pirinç maskesi göz altına sürülür mü sorusu önem teşkil etmektedir. Pirinç maskesi göz altına sürülebilir. Göz altındaki koyu lekelerin giderilmesine yardımcı olan pirinç maskesi sayesinde bir gün sonra mor, şiş ve koyu göz altlarından kurtulabilirsiniz.

Yağlı Ciltler İçin Pirinç Unu Maskesi

Pirinç unu maskesinin en önemli özelliği her cilt tipine uygun olarak değiştirilebilmesidir. Yağlı cilt tipine sahip olan kişiler için hazırlanan yağlı ciltler için pirinç unu maskesi son derece etkilidir. 4 kaşık pirinç unu ile 2 kaşık su karıştırılarak cilde sürülür ve 10 dakika beklenir. 10 dakika sonrasında kuruyan maske ılık su ile temizlenir. Bu maskenin haftada bir kez uygulanması önerilir.

Keloid büyür mü, nasıl geçer? Bitkisel tedavisi Saraçoğlu

Normalde herhangi bir yara iyileşirken doku onarımı yavaşlamaktadır. Yara tamamen iyileştiğinde ise doku onarımı tamamen durur. Keloidlerde ise doku onarımı ısrarla devam ettiği için iyileşen yara büyür. Herkeste görülme ihtimali olan keloid hakkında merak ettiğiniz her şeyi bu yazımızda bir araya getirdik.

Keloid Nedir, Neden Olur?

Birçok kişide görülebilen keloid nedir, neden olur? Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yaraların iyileşme döneminde hücre üretiminin fazla olması ile fibröz doku oluşmaktadır. Bu dokuya keloid denir. Keloidler kırmızı, pembe ya da ten renginde olabilir. Omuz, göğüs, çene, sırt, alt bacaklar ve kulaklarda çok sık olarak görülür.

Keloid genelde 10-30 yaş aralığında daha çok görülmektedir. Nadir olarak 10 yaş öncesinde ve 30 yaş sonrasında da görülür. Esmer tenli kişilerde keloid görülme riski daha yüksektir. Keloidin nedenleri arasında şu maddeler sayılabilir:

  • Hormonların fazla çalışması
  • Ergenlik dönemi
  • Hamilelik
  • Hormon hastalıkları
  • Cerrahi kesi
  • Kulak delme
  • Yanıklar
  • Sivilcenin sıkılması
  • Aşı
  • Suçiçeği hastalığı
  • Ameliyat sonrası dikişler

Keloid Olduğu Nasıl Anlaşılır, Belirtiler Neler?

Vücutta herhangi bir yara oluştuktan hemen sonra keloid görülmeyebilir. Bu nedenle yaranın keloid olduğu nasıl anlaşılır, belirtiler neler bilinmesi önemlidir. Yara izinin oluşumundan aylar ya da seneler sonra da keloid görülebilir. Keloidin en dikkat çeken belirtisi, yaranın sınırından taşarak etraftaki ciltten kabarık olan görüntüdür. Bunun dışında keloidin diğer belirtileri şunlardır:

  • Normal ciltten daha kabarık ve topak bir alan
  • Cildin tamir dokusu ile büyümesi
  • Kaşıntı
  • Kıl içermemesi
  • Normal ciltten parlak olması
  • Ağrı

Keloid Tamamen Geçer Mi?

Keloid sorunu yaşayan kişiler bu durumun tamamen geçip geçmeyeceğini merak ederler. Keloid tedavi edilmezse ciltte kalmaya devam eder. Ancak uygun tedavi ile keloid tamamen geçebilir. Keloid için ilaç tedavisi dışında lazer tedavisi de uygulanabilmektedir. Ayrıca yazımızın devamında anlatacağımız bitkisel tedavi yöntemlerini uygulayarak da keloidden kurtulabilirsiniz.

Kulakta Keloid Nasıl Geçer?

Birçok farklı alanda görülebilen keloid kulakta da görülebilmektedir. Yaranın anormal şekilde iyileşmesi olarak bilinen keloidin kulaktaki tedavisi çok işlemli ve buna bağlı olarak uzun sürelidir. Keloidin kendiliğinde gerileme oranı düşüktür. Ayrıca yeniden oluşma oranı yüksektir. Bu nedenle mutlaka bir doktora giderek gerekli tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.

Keloid için tek başına herhangi bir tedavi yöntemi yeterli değildir. Keloidin yerleşimi, büyüklüğü, derinliği, lezyonun boyutları gibi etkenler tedavi yöntemlerini ve süresini etkilemektedir. Kulaktaki keloid için öncelikle cerrahi olmayan ilaç tedavisi uygulanır. Bu yöntem ile istenilen sonuç elde edilemediği zaman cerrahi tedavi yöntemine geçilir.

Keloid Sürekli Büyür Mü?

Keloidle ilgili birçok soru aklınıza takılıyor olabilir. Bu sorulardan biri olan keloid sürekli büyür mü derseniz, keloidin büyüme eğilimli olduğunu söyleyebiliriz. Genelde esmer ve koyu tenli kişilerde görülen keloid tedavi edilmediği zaman büyümeye devam eder. İleride herhangi bir sorun yaşamamak için tedavi aşamasına bir an önce geçilmelidir.

Keloid Nasıl Yok Olur?

Bazı ciltlere uygulanan masaj ve basınç keloidi hafifletmektedir. Ayrıca retinoid kremler, kortizonlu kremler ve slikonlu kremler keloidi azaltmaktadır. Keloid içerisine uygulanan lokal kortizon injeksiyonları da tedavi sürecinde çok faydalıdır. Bunun dışında lazer tedavisi de keloidin yok olmasında etkilidir.

Keloid İçin Hangi Kremler Kullanılır?

Keloid tedavisinde kremlerin yeri çok büyüktür. Etkili sonuçlar elde edildiği için keloid kremleri birçok kişi tarafından kullanılmaktadır. Keloid tedavisinde ilk olarak kortizonlu kremlere yer verilir. Ayrıca silikonlu kremler, retinoid kremler ve imuquimod içeren kremler keloid tedavisinde kullanılır. Ancak kremleri kullanmadan önce mutlaka Dermatoloji doktorunun tavsiyelerini almalısınız.

Keloid Bitkisel Tedavisi Saraçoğlu

Keloid bitkisel tedavisi birçok kişinin merakla beklediği ve evde uygulamak istediği yöntemler arasında yer almaktadır. Bitkisel tedavilerde uzman olan İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen keloid için bitkisel tedavi yöntemleri aşağıda aktarılmıştır.

Soğan: Yaraların iyileşmesinde oldukça etkil olan soğanı keloid tedavisinde de kullanabilirsiniz. Günde üç kere soğan özünü yaranın üzerine sürerek tedaviyi gerçekleştirebilirsiniz. Ancak soğanın yakıcı etkisi deriye zarar verebilir. Bu yüzden çok uzun süre bu yöntemin uygulanması önerilmez.

Badem Yağı: Cilt onarımında etkili olan badem yağı içerisinde E vitamini bulunmaktadır. Düzenli olarak badem yağını keloid üzerine sürerek iyileşmeye katkı sağlayabilirsiniz.

Çoklu besin alerjisi olan bebeklerin anneleri nasıl beslenmeli?

Pek çok kişinin ortak problemi olan gıda alerjisi ile ilgili merak ettiğiniz tüm bilgileri bu yazımızda bulabilirsiniz. Gıda alerjisi nedir, neden olur, nasıl tedavi edilir, ne zaman geçer gibi soruların yanıtlarını öğrenerek besin maddelerinin vücuttaki olumsuz etkilerine karşı hazırlıklı olabilirsiniz. Bağışıklık sisteminin besinlere karşı anormal cevabı olarak ifade edilen bu durum dikkat edilmediği takdirde tekrarlayan bir yapıdadır.

Gıda Alerjisi Nedir?

Gıda alerjisi, bağışıklık sisteminin bir besinin içinde bulunan maddeye karşı verdiği cevaptır. Genellikle bu madde proteindir. Savunma mekanizması harekete geçer ve IgE adı verilen bir antikor oluşur. Alerjiye yol açan besin tekrar tüketildiğinde bu antikor histamin isimli kimyasalı açığa çıkarır ve bu sebeple o besine karşı vücutta aşırı duyarlılık ortaya çıkar. Özellikle ceviz, badem, çilek, süt, yumurta, soya ürünleri, buğday gıda alerjisine sebep olan besinler olarak bilinir. Gıda alerjisi her yaşta görülebilir. Mercimek, inek sütü, buğday, soya, yumurta akı gibi alerjiler 1 yaşının öncesinde daha sık yaşanır. Bu alerji hali gıda intoleransı ile sıklıkla karıştırılır. Ancak ikisi birbirinden farklı kavramlar olup gıdanın içindeki maddenin sindirilememesi veya enzim eksikliği sebebiyle görülür. Örneğin laktoz intoleransı olan kişilerde laktoz enzimi eksikliği vardır. Bu enzim sütün içinde bulunan laktoz karbonhidratının sindirilmesini sağlar.

Gıda Alerjisinin Belirtileri Nelerdir?

Alerji sebebi kişiden kişiye farklılık gösterse de en sık görülen gıda alerjisi belirtileri şu şekildedir:

  • Ağızda karıncalanma,
  • Göz, yüz ve dudak şişmesi,
  • Kurdeşen ya da vücutta kızarıklık,
  • Karın ağrısı, ishal, kusma,
  • Boğazda şişlik veya gerginlik,
  • Hırıltılı ya da zor nefes alıp verme,
  • Bilinç kaybı,
  • Ses kısıklığı ya da konuşmada güçlük,
  • Dil şişmesi,
  • Çocuklarda deride sarılık ve solgunluk

Bu belirtiler gıdayı tükettikten sonraki yarım saatin ardından kendini belli etmeye başlar. Alerji olup olmadığının anlaşılabilmesi için ikinci kez tüketilmesi gerekir. İlk etapta hafif belirtiler çıkar ve zamanla daha şiddetli hale dönüşür.

Besin Alerjisine Neden Olan Besinler

Bebeklerde besin alerjisine neden olan besinler arasında ilk sırada inek sütü gelir. Fakat bu alerji çocuk üç yaşlarına geldiğinde geçer. Bunu önlemek adına bebeklere 1 yaşından önce inek sütü verilmemesi tavsiye edilir.

Yetişkinlerde ise bakliyatlar, susam, balık, kabuklu deniz ürünleri, yer fıstığı, tahin, portakal, muz, çilek, çavdar, arpa, yulaf gibi besinler alerjiye sebep olabilir.

Hangi Yiyecekler Alerji Kaşıntı Yapar?

Alerjiye en fazla sebep olan besinler oldukça fazladır. Bunlar arasında çikolata, ketçap, bal, mayonez, margarin, tahıllar, yengeç, ıstakoz, karides, domates, kabuklu kuruyemişler yer alır. Tahıllarım içinde bulunan gluten proteini özellikle işlenmiş gıdalarda sıklıkla vardır ve alerjiye yol açar.

Besin Alerjisi Olunca Ne Yapmalı?

Gıda alerjisi oluşumunu önlemek için besinlerin içerisinde bulunan katkı maddeleri araştırılmalıdır. Belirtiler ortaya çıktığında bunları azaltmak için ilaç tedavisi uygulanabilir. Doğrudan alerjiye yönelik uygulanan bir tedavi yoktur. En etkili tedavi yöntemi alerjiye sebep olan besini tüketmemektir. Besin alerjisi olunca ne yapmalı diye araştırıldığında verilen ilk öneri bu olur.

Besin Alerjisi Kaç Günde Geçer?

Besin alerjisinin ne zaman normale döneceği alerjiye sebep olan besinin türüne göre değişir. Örneğin bebeklerde inek sütü alerjisi bebeğin 24 ayına geldiği dönemlerde kendiliğinden geçer. Yumurta ve süt alerjisi de çocukluk döneminde son bulur. Fakat kuruyemiş alerjisi olan kişiler bu durumu bir ömür boyunca yaşayabilirler. Alerjinin belirtileri ortaya çıktığında bunların geçme süresi de belirtinin şiddetine ve çeşidine göre farklılık gösterir. Karın ağrısı, kusma ve ishal gibi belirtiler genellikle daha kısa süre içerisinde son bulur.

Çoklu Besin Alerjisi Olan Bebekleri Anneleri Nasıl Beslenmeli?

Anne adayları çoklu besin alerjisi olan bebekler için beslenmelerine çok dikkat etmeli, alerjiye sebep olan besinleri tüketmemelidir. Paketli gıdaların tüketiminde etiket incelenmeli, alerjiye yol açacak maddelerin varlığı kontrol edilmelidir. Anne için uzman tarafından bir beslenme listesi hazırlanmalıdır. Bu sayede çoklu besin alerjisinin yönetimi hem anne hem de bebek açısından daha sağlıklı olacaktır.

Gıda Alerjisi Testi Nasıl Yapılır?

Bebeklerde ve yetişkinlerde gıda alerjisi testi için uygulamanın cilt üzerinden yapılması önem taşır. Bunun nedeni ise kandan uygulanan testlerde cihaz kalitesinin test sonuçları üzerinde etkili olmasıdır. Ciltten yapılan testlerin daha net sonuçlar verdiği ifade edilir.

Alerjinin tespit edilebilmesi için uygulanan testler ciltten ve kandan gıda testi, besin yükleme testleri, alerjiye sebep olabilecek besinlerin alımına ara verilmesi şeklinde ifade edilir. Ciltten yapılan testlerde sonuç 15 – 20 dakika içerisinde çıkar. Bu testler her yaşta yapılabilir. Bazı kişiler alerji testlerinin 3 yaşından önce yapılamayacağı gibi yanlış bir düşünceye sahiptir. Oysa iki aylık çocuklarda bile alerji tespit edilebilir. Erken teşhis hastalığın kısa sür içerisinde kontrol altına alınabilmesi açısından son derece önemlidir.

Kandan alerji testi yapılırken kan dolaşımındaki IgE miktarına bakılır. Bu oran çocuğun bağışıklık sisteminin gıdalara olan reaksiyonunu gösterir. Alınan kan örneği laboratuvar ortamında incelenir ve içindeki antikorlar ölçülür.

Gıda Alerjisi Tedavisi

Her yaşta görülebilen gıda alerjisi tedavisi için başlıca yöntem alerjiye yol açan gıdaları ortadan kaldırmaktır. Bunun yanı sıra diyetisyen desteği alınmalıdır. Hastanın ve ailesinin yaşam kalitesinin düşmemesi adına hastaya nasıl yemek yemesi gerektiği ile ilgili yol gösterilir. Yapılacak olan planlama kişiye özgü olduğundan daha verimli sonuçlar alınır. Diyetisyen ilgili besinden alınacak vitamin, mineral ve protein değerlerini alternatif besinlerle dengeleyerek programa başka besinler dahil eder. Bu sayede bağışıklık sistemi diyetten olumsuz etkilenmez.

Bazı kişilerde alerji şok tedavisi uygulanır. Fakat bu uygulama hastanede yapılır ve hastada alerjik reaksiyonların ölümcül olabileceği boyutlarda öne çıkar. Bunun için hastaya adrenalin otoenjektörü verilir. Eğer belirtiler sürekliyse hastaya bunu nasıl kullanacağı gösterilir ve hangi durumlarda kullanması gerektiği anlatılır. Hafif belirtilerin olması ilerleyen dönemdeki alerji reaksiyonlarının öngörücüsü olarak değerlendirilemez. Bu nedenle hastaların hazırlıklı olmaları her zaman etkili sonuçlar verir. Alerji uzmanı, birinci basamak sağlık hizmeti ve duyarlı bir aile ile tedavi süreci hız kazanır.

Gül sabunu ne işe yarar, saça ve cilde faydaları neler?

Antibakteriyel özelliği bulunan gül sabunu son günlerde herkes tarafından araştırılmaya başlanmıştır. Birçok farklı online satış sitelerinde ve aktarlarda satılan gül sabununun doğal olması çok önemlidir. Bu nedenle güvendiğiniz yerlerden gül sabununu satın almanız önerilmektedir.

Gül Sabunu Ne İşe Yarar?

Yağlı ciltlerde iyileşme sağlayan gül sabunu faydaları ile dikkat çekmektedir. Nemlendirici bir özelliğe sahip olan gül sabunu kuru ciltleri besleyerek cilde canlılık kazandırır. Bununla beraber gül sabununun sağladığı faydalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Ciltte iltihap oluşumunu engeller.
  • Sedef hastalığına iyi gelir.
  • Mantar hastalığına iyi gelir.
  • Dermatit gibi cilt rahatsızlıklarını iyileştirir.
  • Kolajen üretiminde etkilidir.
  • Cildin erken yaşlanmasını engeller.
  • Ciltteki çatlaklara iyi gelir.
  • Göz altı morluklarına iyi gelir.
  • Varis oluşumunu engeller.
  • Cildin yağ dengesini düzenler.
  • Tırnak sağlığında etkilidir.
  • Gül hastalığının tedavisinde etkilidir.

Gül Sabunu Saça Kullanılır Mı, Yıkanır Mı?

Cilde sağladığı faydalar saymakla bitmeyen gül sabunu saça kullanılır mı merak edilmektedir. Nemlendirici ve besleyici özelliği olan gül sabunu saça da kullanılabilir. Saç derisini nemlendirerek besleyen gül sabunu yeni saç tellerinin çıkmasına yardımcı olur. Ayrıca kepek oluşumunu engelleyerek saçların çok daha güçlü bir hale gelmesini sağlar.

Gül Sabununun Saça ve Cilde Faydaları Neler?

Gül sabununun saça ve cilde inanılmaz faydaları vardır. Bu faydalardan en iyi şekilde yararlanmak için gül sabununun doğal olması önemlidir. Şimdi sizlere ayrı ayrı gül sabununun saça ve cilde faydalarını aktaracağız.

Gül Sabununun Saça Faydaları:

  • Saç derisinde görülen enfeksiyonları tedavi eder.
  • Yıpranan saçları onararak güçlendirir.
  • Saç dökülmesini azaltır.
  • Saçların hacimli ve dolgun görünmesine yardımcı olur.
  • Saçı UV ışınlarının etkilerinden korur.
  • Saçın yağlanmasını azaltır.
  • Saçlardaki kuruluğu giderir.
  • Saçkıran hastalığında etkilidir.

Gül Sabununun Cilde Faydaları:

  • Ciltteki renk eşitsizliğini dengeler.
  • Cildin pH seviyesini dengeler.
  • Yağ dengesini düzenler.
  • Cildi nemlendirir.
  • Nem kaybına engel olur.
  • Gözenekleri temizler.
  • Kan akışını hızlandırır.
  • Varis tedavisinde etkilidir.

Gül Sabunu Sivilcelere İyi Gelir Mi?

Özellikle ergenlik döneminde karşılaşılan sivilce sorunu birçok kişinin korkulu rüyası haline gelmiştir. Ancak artık bu sorundan korkmanıza hiç gerek yok. Ciltteki tahrişleri tedavi eden gül sabunu gözenek tıkanıklığı, siyah nokta ve kırışıklık gibi cilt sorunlarının yanında sivilceye de iyi gelir. Yağlı ciltlerde nem dengesini sağlayarak sivilce oluşumunu engeller. Kuru cildi ise nemlendirerek sivilceler ile savaşır.

Gül Sabunu Günde Kaç Defa Kullanılır?

Gül sabunundan istenilen faydanın sağlanabilmesi için düzenli kullanım çok önemlidir. İçeriğindeki herhangi bir bileşene karşı alerjisi olmayanların günde iki kere gül sabunu kullanmaları önerilmektedir.

Gül, Susam, Papatya Sabunu Ne İşe Yarar?

Gül sabununun etkileri papatya ve susam sabunları ile birleştirildiği zaman daha da artmaktadır. Eşsiz ve doğal bir kokuya sahip olan bu üçlü etkili sabun sayesinde cildiniz daha canlı ve parlak görünür. Ayrıca cildi egzoz dumanı ve hava kirliliği gibi zararlı etmenlere karşı koruyarak nemlendirir. Cildi derinlemesine temizleyen bu mucizevi sabun sayesinde siyah nokta, akne, sivilce gibi cilt sorunlarına da kısa sürede elveda diyebilirsiniz. Ancak düzenli kullanılması elde edilecek faydalarda çok önemlidir.

Genital bölgede tüy dökücü krem kullanılır mı?

Son dönemlerin popüler kozmetik ürünlerinden olan tüy dökücü krem, acı veren epilasyon yöntemlerine son vermektedir. Konforlu bir kullanım olanağı sunan tüy dökücü krem vücudun birçok yerinde rahatlıkla kullanılabilmektedir. Etkisini görenlerin vazgeçemeyeceği tüy dökücü kremle ilgili tüm merak ettiklerinize yazımızın devamında yer verdik.

Tüy Dökücü Krem Nasıl Kullanılır?

Temizlenmek istenen alanlardaki tüylerin keratin maddesini eriten tüy dökücü krem kıl köklerinin dökülmesini sağlar. Peki, tüy dökücü krem nasıl kullanılır? Öncelikle ürün içerisindeki talimatların atlamadan okunması gerekir. Paket üzerinde yazan sürenin aşılmaması da önemlidir.

Tüyleri temizlemek istediğiniz bölgedeki kılları tamamen kapatacak şekilde kremi spatula yardımı ile sürün. 3 dakika cildinizde kremi beklettikten sonra küçük bir bölgeyi sıyırarak kılların çıkıp çıkmadığını kontrol etmelisiniz. Tüyler dökülüyorsa kremi tamamen temizleyebilirsiniz. Tüyler 3 dakika sonrasında çıkmıyorsa 2 dakika kadar daha bekleyebilirsiniz. En son cildinizi bol su ile durulayın. Kullanacağınız suyun çok sıcak olmaması önerilmektedir.

Tüy Dökücü Krem Hangi Bölgelerde Kullanılır?

Birçok bölgede bulunan tüylerden kurtulmak isteyenler çareyi tüy dökücü kremde bulurlar. Tüy dökücü kremi bacak, kol, bikini bölgesi, genital bölge, sırt ve kol altı bölgelerinde rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Tüy Dökücü Krem Ne Kadar Etkili?

Diğer epilasyon yöntemlerine göre tüy dökücü kremi kullanmak oldukça kolaydır. Tüy dökücü kremlerin etkisi tıraş bıçağından farklı olarak 1 haftaya kadar sürmektedir. İşlemden en iyi sonucu alabilmek için cildin deodorant ve krem kalıntılarından arındırmanız gerekmektedir.

Tüy Dökücü Krem Kılları Çoğaltır Mı?

Tüy dökücü kremi kullanmak isteyenlerin çoğu tüy dökücü krem kılları çoğaltır mı tereddütü yaşamaktadırlar. Tüy dökücü kremin kılları çoğaltma gibi bir yan etkisi yoktur. Bu nedenle tereddüt etmeden kullanabilirsiniz.

Tüy Dökücü Kremin Zararı Var Mı?

Tüy dökücü kremlerin bilinen herhangi bir zararı yoktur. Çok düşük bir ihtimal olarak alerjik yapıya sahip kişilerde bazı reaksiyonlar görülebilir. Genital bölgede ise işlem sonrasında hafif bir yanma görülebilir.

Genital Bölgede Tüy Dökücü Krem Kullanılır Mı?

Özellikle genital bölgedeki tüylerden kurtulmak için kullanılan epilasyon yöntemleri can acıtmaktadır. Bu nedenle tercih edilen tüy dökücü krem genital bölgede rahatlıkla kullanılabilir.

Tüy Dökücü Krem Kaç Yaşında Kullanılır?

Tüy dökücü kremlerin ergenlik öncesinde kullanılması önerilmez. Özellikle kız çocuklarının adet görmeye başlamasının üzerinden birkaç sene geçtikten sonra ortalama 15 yaş civarında tüy dökücü krem kullanmaları önerilir.

En İyi Tüy Dökücü Krem Erkek – Kadın Hangisi?

Sektörde birçok farklı markaya ait tüy dökücü kremler mevcuttur. Bu nedenle en iyi tüy dökücü krem erkek – kadın hangisi sizler için araştırdık. En iyi tüy dökücü kremler arasında ilk sıralarda Veet tüy dökücü kremi görüyoruz. Hassas ciltlere özel olarak hazırlanan tüy dökücü kremin tahriş etme gibi bir etkisi de yoktur. Acil çözüm ürünleri sloganı ile piyasaya sürülen Sesu tüy dökücü krem de etkisi ile en çok tercih edilen ürünler arasında yerini almıştır. Sesu kalın tüylere özel olarak hazırlanmıştır. Bu özelliği ile erkekler tarafından da tercih edilmektedir.

Tüy Dökücü Krem Kullananların Yorumları

Tüy dökücü krem kullananların yorumları ve deneyimlerine bakarak marka konusunda tercihlerinizi netleştirebilirsiniz. Tüy dökücü kremlerin yaşam kalitesini artırdığını belirten yorumlar ile tüylerin hemen döküldüğünü söyleyenlerin sayısı bir hayli fazladır. Genel olarak yorumlara bakıldığında tüy dökücü kremlerin beklentileri karşıladığı anlaşılmaktadır. Bazı yorumlarda ise ciltte kızarıklık ya da yanma gibi sorunlar yaşayanların olduğu görülmektedir. Bu kişiler doğru ve kaliteli ürünün tercih edilmesinin öneminden bahsetmişlerdir.

Covid-19 enfeksiyonu geçirenler 6 aydan önce aşı olabilir mi?

Covid-19 virüsü salgınıyla mücadele etmek için belirlenen aşı gruplarının ardından son olarak 18 yaş üstü gençlerin aşılanmaya başlanmasıyla birlikte Covid-19 enfeksiyonu geçirdiğinden dolayı Covid-19 aşısı olmak için 6 ay beklemek zorunda kalanlar, Covid-19 aşısını daha erken olup olamayacağını sorgulamaya başladı. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirenlerin 6 aydan evvel aşı olmalarına bilimsel olarak gerek duyulmadığını ifade etti.

Sonbahara Kadar Toplumsal Bağışıklık Hedefleniyor

Covid-19 virüsü salgınıyla etkili bir şekilde mücadele edebilmek için Covid-19 aşı uygulaması Sağlık Bakanlığı tarafından büyük bir hızla yürütülüyor. 18 yaş ve üstündeki vatandaşların Covid-19 virüsü aşı uygulamalarına ülke genelinde başlanırken, Covid-19 virüsü aşısı olmaya gidemeyenlere ise Sağlık Bakanlığı personeli tarafından yerinde aşı uygulaması ile aşıları yapılıyor. Sağlık Bakanlığı, sonbahar mevsimine kadar toplumsal bağışıklığın kazanılmasını hedefliyor.

Bilimsel Olarak Aşı Olmalarına Gerek Yok

Covid-19 virüsü aşı uygulamaları belirlenen gruplar ve 18 yaş üstü vatandaşların aşılanmaya başlamasıyla birlikte büyük bir hızla sürüyor. Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirdiği için aşı olmayı 6 ay beklemek zorunda kalanların ise aşılarını 6 aydan evvel olup olamayacağı sorusu bugünlerde gündemi meşgul ediyor.

Gündemi meşgul eden bu soruyla ilgili görüşlerini ifade eden Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, Covid-19 virüsü enfekte olduğundan dolayı enfeksiyon sürecini geçirenlerin 6 aydan evvel Covid-19 virüsü aşısı olmalarına bilimsel olarak gerek olmadığı değerlendirmesini yaptı.

6 Aydan Daha Fazla Koruyabilir

Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirenlerin tıbbi olarak aşı olmalarına gerek olmadığına değinen Prof. Dr. Ünal, “Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirenlerin aşı olmaları için 6 ay dahi kesin bir süre değil. Çünkü Covid-19 virüsü enfeksiyonu esnasında vücutta oluşan antikorların 6 aydan daha uzun bir süre virüse karşı koruma olasılığının oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirenlerin aşılanması bugünlerde gündeme gelse de 6 aydan evvel aşı olmalarına bilimsel olarak gereksinim yoktur. Hatta 6 ayın ardından dahi aşı yapılıp yapılmaması gerektiğiyle ilgili tartışmalar halen sürüyor.” dedi.

Enfeksiyonu Geçiren Sağlık Personeli 1 Ay Sonra Aşı Olabiliyor

Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu’na göre de Covid-19 virüsünün enfekte olduğu vakalarda antikorlar tarafından sağlanan koruyuculuk bir süre daha sürmektedir. Covid-19 virüsü enfekte olan sağlık personeline ise virüs enfekte olma oranı en yüksek grup olduğundan dolayı enfeksiyonu geçirdikten 1 ay sonra; Covid-19 virüsü enfekte olan diğer risk gruplarına ise enfeksiyonu geçirdikten 6 ay sonra Covid-19 virüsü aşısı uygulanabilir.

Aşılamada Grup Sıralaması Nasıl Yapıldı?

Sağlık Bakanlığı tarafından aşılamada grup sıralaması yapılırken, Covid-19 virüsü enfeksiyonunu geçirme, enfeksiyon sürecini ağır geçirme ve bulaştırma risklerinin yanı sıra enfeksiyonun toplumsal yaşamın işleyişi üzerindeki etkileri dikkate alındı.  

Boyun fıtığına ne iyi gelir evde? Bitkisel çözüm

Vertebra adıyla isimlendirilmiş olan boyun fıtığı birtakım hareketler sırasında zedelenen omurga disklerinde meydana gelir. Omurgaların arasında meydana gelmiş olan şok dalgalarının, absorbsiyonundan sorumlu olan jelatinöz adındaki bir madde yer almaktadır. Diskin hasarlanması sonucunda omuriliğin kanalına doğru bu tür maddenin yer değişmesi sonucu bel ve boyun fıtığı ortaya çıkar.

Omurgnın ortasından omurilik adı verilen sinir ağı geçmektedir. Boynumuzda ise 7 adet omur ve bunların ortasında 5 adet disk bulunmaktadır. Disklerin içi ise jelatinöz adındaki madde ile doludur. Disklerin dışı sert doku adı verilen anulus fibrosula ile çevrilidir. Ligament veyahut kaslara benzer birkaç çeşitli bağ dokuları tarafından desteklenmektedir.

Boyun kısmında bulunmuş olan toplamda 7 omurun ortalarında, 8 adet çift sinir kökü çıkmaktadır. Omur kısmında meydana gelmiş olan değişiklikler, sinirlere direkt olarak veya kanal üzerinde güçlü baskı kurarak boyun fıtığı belirtileri sorununun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Boyun Fıtığı Neden Ortaya Çıkar?

Boyun fıtığının nedenleri; bilgisayar ve televizyon karşısında uzun vakit oturma, egzersiz yapmamak boynu uzun bir süre hareket ettirmeden bir noktaya bakmak ve klimaların çalıştığı ortamda bulunmanız olarak sayılabilmektedir. Bazen sorunlar yalnızca yapısal olarak ortaya çıkabilmektedir. Boyun fıtığı hastalığında, ailevi faktörler de önemli olmaktadır. Eğer ki aile genlerinde boyun fıtığı bulunmaktaysa, kişinin kendisinde de ortaya çıkma olasılığı bulunmaktadır.

Boyun bölgesine alınmış olan darbeler veya geçirilmiş olan kazalar boyun fıtığına yol açabilmektedir. Boyun fıtığı, bir tür meslek hastalığı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Şoförlerde, bankacılarda, ev hizmetlerinde çalışan kişilerde ve onun dışında uzun süre bilgisayarla çalışılmasını gerektiren meslekler yapanlarda boyun fıtığı sık görülmektedir.

Boyun fıtığı gelişimine zemin hazırlayabilecek faktörlerden biri de yaşlanmadır. Kişinin yaşı ilerleyince omurların arasında bulunmuş olan disklerde, zamanla dejenerasyon meydana gelebilmektedir. Destek maddelerinin jelatin özünü zaman içerisinde kaybetmesiyle, kişide fıtık gelişimi kolaylaşmaktadır.

Boyun Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

Boyun bölgesinde olan fıtıklaşmalar için hem kadınlar hem de erkeklerde yaşlanmayla beraber meydana gelecek olan risk artışı söz konusudur. Boyun fıtığı genelde 30 ila 60 yaş arasındaki yaş gruplarında bulunan insanlarda tespit edilmektedir. Boyun fıtığı belirtileri kadınlarda, erkeklere nazaran daha çok görülmektedir.

Boyun ağrıları toplumumuzda sıklıkla rastlanmaktadır. En büyük nedenlerinden biri ise boyun fıtığı olmaktadır. Boyun fıtığı 5. ve 6. omurlar arasında, görülmektedir. Bunun nedeni ise buradaki omurların hareket halinde olması, strese fazla maruz kalmasından kaynaklanmaktadır. İnsanda boyun fıtığının gelişimiyle birlikte birkaç çeşit belirti meydana gelebilmekte bu belirtiler;

  • Her iki kolda hissedilmiş olan güç kayıpları.
  • Reflekslerde azalma meydana gelmesi
  • Kollarda incelme görülmesi
  • Kişinin Sırt, kol, boyun ve omuzlarında ciddi bir ağrı olması
  • Kollarda uyuşma ve his kaybı olması
  • Kollarda karıncalanma meydana gelmesi

Evde Boyun Fıtığına Ne İyi Gelir?

Kişide boyun fıtığı olabildiğince önemli ve riskli rahatsızlık olduğu için, evde boyun fıtığı tedavisi uygulamaya çalışmak yerine uzman bir hekime başvurulmalıdır.

Boyun Fıtığına Ne İyi Gelir?

  • Lavanta yağları
  • Biberiye yağıları
  • Elma, üzüm sirkesi
  • Zerdeçal tozu
  • Çeşitli badem yağları

Boyun Fıtığına Bitkisel Çözüm İbrahim Saraçoğlu

İbrahim Saraçoğlu’nun boyun fıtığı tedavisi için yapmış olduğu boyun fıtığı bitkisel çözümü için malzemeler:

  • 1 tatlı kaşığı Adaçayı
  • 1 yemek kaşığı Susam yağı

İbrahim Saraçoğlu boyun fıtığı bitkisel çözüm kürü hazırlanışı

1 tatlı kaşığı Ada çayı yağı ufak bir kâsenin içine koyulur. İçerisine 1 yemek kaşığı kadar susam yağı eklenir. İyice karıştırdıktan hemen sonra, kuyruk sokumundan, ense köküne doğru sürülür. Hafif bir şekilde bastırılarak yapılan bu uygulamaya, sabah ve akşam düzenli olarak devam edilir. 1 aylık bir süreçte düzenli olarak kullanılan boyun fıtığı kürü sayesinde, fıtığın verdiği rahatsızlık hissi azalacaktır.

Boyun Fıtığına Ne İyi Gelir? Feridun Kunak

Bel fıtığı ve boyun fıtığı Feridun Kunak bitkisel çözüm tarifi

Boyun fıtığı bitkisel çözüm arayanlar için bir de Feridun Kunak’ın yöntemi bulunmaktadır. Feridun Kunak boyun fıtığı kürü için malzemeler ise,

  • Yarım litre zeytinyağı
  • 1 su bardağı susam
  • 1 su bardağı yer fıstığı

Feridun Kunak boyun fıtığı bitkisel çözüm kürü hazırlanışı

Yarım litre sızma zeytinyağı bir kaba koyulur. İçine bir su bardağı susam ve bir su bardağı dolusu yer fıstığı eklenir. Akabinde bu karşım bir blander yardımıyla parçalanır. İyice parçalanmasına dikkat edilmelidir. Hazırlanan bu karışım, 1 gün bekletildikten sonra fıtık olan bölgeye masaj yardımıyla sürülür. Bu kür 1 ay boyunca düzenli olarak uygulanmalıdır.

2021 yaz sokak modası trendleri

Yaz sıcaklarının kendini iyiden iyiye hissettirmesiyle birlikte ‘2021 yaz sokak modası trendleri neler?’ sorusu akla gelmeye başladı. 2021’ in yaz aylarında ne giyeceğiz? Koronavirüs karantina günlerini yavaş yavaş geriye bırakırken, evde alıştığımız rahatlığı sokaklara da taşıyacağız.

Beyazın hakimiyeti kendini hissettirecek

Yaz sokak modasında beyaz rüzgârı esecek. Eteklerden pantolonlara, gardrobunuzda beyaz birkaç parça mutlaka olmalı. Beyaz strech pantolonunuzu biraz geniş bir tunikle tamamlayarak, beyaz spor ayakkabılarınızla sokaklara akabilirsiniz. Beyaz tiril tiril eteklerle sporcu atletlerini, sandaletinizle deneyebilirsiniz. Koronavirüs ve karantina günlerinin ardından biraz doğal ve rahat olalım değil mi!

Kısa kot şortlar yazın olmazsa olmazı!

Kısa kot şort kombinleri 2021 yaz sokak modası içinde kendini bir hayli hissettirecek. Siyah denim kotunuzla dantelli beyaz bir bluzu, uzun askılı spor bir çanta ile tamamlayabilirsiniz. Şıklığınıza göz alıcı sandaletlerinizle hava katmayı da unutmayın! Akşam gezmeleri için de denim kot şort siyah bluz kombininden şaşmamak lazım. 2021 sokak modası trendleri içindeki denim kısa şortu, askılı beyaz bluz üzerine alacağınız uzun gömleklerle kombinleyerek oldukça havalı olabilirsiniz.

Bol paçalı kapri pantolonlar oldukça moda

2021 sokak modasının en önemli trendlerinden biri de paçaları bol kapriler. Paçalarında dantel işlemeli oldukça zarif modelleri akşam gezmelerinde tercih edebilirsiniz. Bol kaprilerinizi yine sezonun trendlerinden spor atletlerle yatıştırabilirsiniz. Bol paçalı kapri pantolonlar yaz aylarında beyaz, ince askılı şık bir bluzla çok iyi bir uyum yaratır. Elinize bir zarf çanta almayı da unutmayın.

Yırtık jeanler geri döndü!

Yeni sezonda çoktandır kendini unutturan yırtık jeanler geri döndü! Üstelik bu kez yırtıklar bir hayli cesur. Dizlerde ve baldırlarda jeanlere hareket katıyor. Oldukça hareketli ve gösterişli bir parça olan yırtık jeanlerinizi sade bir bluzla tamamlayarak sokaklara akabilirsiniz. Klasik ayakkabılarla ayrı, spor ayakkabılarla ayrı havalı olacaksınız.

Zincir askılı çatalar

Ünlülerin sokak stillerinde gözden kaçmayan bir tema, zincir askılı çantalar, 2021 yaz sokak modası içinde bayağı tutulacak gibi duruyor! Oldukça şık, spor ve klasik karışık stilleri ile gardlobunuzda zincir askılı bir çanta mutlaka olsun. Bu çantaları, sezonun trendi kısa denim şortlarla da rahatlıkla kombinleyebilirsiniz.

Tril tril elbilseler

Elbise ve sandalet kombini, bu yaz sokak modasının adeta simgesi. Diz altında beden yapınıza uygun, yazlık tril tril elbiselerle hem rahat hem de şık olacaksınız. 2021 yaz sokak modası içinde düşük kollu elbiseler de bir hayli gözde olacak. Sade elbiselerin sezonun trendleri arasında yer alan gladyatör sandaletlerle oldukça hoş bir ikili oluşturduğunu da hatırlatalım.

Bandanasız olmaz

2021 yaz sokak modası aksesuar olarak bandanaları öne çıkarmış görünüyor. Sade bir kombini hareketli bir bandana ile tamamlayabilirsiniz. Hareketli parçalarınızı, kıyafetinizdeki renk tonlarından sade bir bandanayla daha dikkat çekici hale getirebilirsiniz. Açık renk kombinlerinizde düz ve koyu renk bir bandana harika bir dokunuş olacaktır!

Saç kırıklarını onaran mucizevi maske tarifleri

Evde basitçe hazırlayacağınız saç kırıklarını onaran avakado maske tarifi için biraz bal, zeytinyağı ve avakado ile bıldırcın yumurtasına ihtiyacınız olacak.

Saç Kırıklarını Onaran Maske Tarifi

Saç kırıklarını onarıcı doğal maske tarifi için malzemeler:

  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı,
  • 1 çorba kaşığı püre haline getirilmiş avakado,
  • 1 adet bıldırcın yumurtası,
  • 1 çay kaşığı bal.

Saç kırıklarını onaran maske yapmak için yumuşamış avakadonun yarısını bir çatalla iyice ezin. Bu karışıma bir tatlı kaşığı zeytinyağını ekleyin ve yarım saat buzdolabında, cam bir kapta dinlendirin. Yarım saat sonra karışıma bir bıldırcın yumurtası kırarak iyice karıştırın ve bir çay kaşığı balı ekleyin. Karışımı iyice homojen hale getirin ve saçlarınızın ucuna maskeyi uygulayın. Maskeyi saçınızda 30-45 dakika beklettikten sonra saç tipinize uygun bir şampuanla duş alın.

Saç kırıklarını önleyen maskeyi haftada bir kez uygulayabilirsiniz. Saç kırıklarınız yoksa ya da çok yoğun değilse, saçlarınızda kırıkların oluşumunu engellemek için de ayda bir kez saç kırıklarını onaran avakado maskesi hazırlayabilirsiniz.

Saç Kırıklarını Onaran Jojoba Maskesi Tarifi

Jojoba yağı, saçları besleyerek hem kolay uzamasına yardımcı olur hem de doğal yollarla hazırlayacağınız maskelerde kullandığınızda saç kırıklarını onarır. Saç kırıklarınızı jojoba yağının mucizevi formülü ile onarmak için saç maskesi malzemeleri:

  • 1 çorba kaşığı jojoba yağı
  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı bal

Saç kırıklarını onaran jojoba maskesi için tüm malzemeyi karıştırarak, saç uçlarınıza hafif masajla yedirin. Maskeyi saçlarınızda bir saat beklettikten sonra şampuanla durulayın. Saç kırıklarını onaran maske on beş günde bir saçlarınıza uygulanabilir.

Saç Kırıklarını Onaran Süt Maskesi Tarifi

Saçlar için süt maskesi, oldukça etkili bir doğal üründür. Saç kırıklarını düzelten süt maskesi malzemeleri:

  • 1 tatlı kaşığı krema,
  • 1 çorba kaşığı süt
  • 1 yumurta akı
  • Birkaç damla badem yağı

Saç kırıklarını onaran maske yapmak için tüm malzemeyi karıştırarak, on dakika buzdolabında dinlendirin. Maskeyi saç uçlarınıza yedirin ve 30 dakika beklettikten sonra saçlarınızı yıkayarak maskeyi arındırın. Saç kırıkları için maske, on beş günde bir saçlara uygulanabilir.

Sürekli geğirmek hangi hastalığın belirtisidir, neden olur?

Sürekli geğirmek birçok farklı sebebe bağlı olabilir. Bu nedenle detaylı olarak araştırılması gerekmektedir. Kimi zaman geğirmek normal kabul edilebilir. Normal sıklıkla olan geğirmeden korkmanıza gerek yok. Ancak bu durum tekrar ettiğinde altında yatan sebeplerin neler olduğu tespit edilerek önlemler alınmalıdır.

Geğirme Neden Olur, Nedenleri Nelerdir?

Midede ya da sindirim sisteminde meydana gelen bazı sorunlar sürekli geğirmeye neden olabilir. Sürekli geğirme sorunu yaşayanlar internetten bu durumun nedenlerini detaylı olarak araştırmaktadır. Siz değerli okuyucularımızın değerli zamanlarını harcamalarını önlemek için bu konuyu detaylı olarak araştırdık. Bu araştırmalarımıza göre sürekli geğirme nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Çölyak hastalığı
  • Gastrit
  • Hassas bağırsak sendromu
  • Mide kanseri
  • Hava yutma
  • Hamilelik
  • Sindirim sistemi bozukluğu
  • Beslenme alışkanlıkları
  • Mideyi boşaltma güçlüğü

Sürekli Geğirmek Hangi Hastalığın Belirtisidir?

Bazen çok normal bir durum olan geğirmek bazen bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Örneğin çölyak hastalığı olan kişiler sürekli geğirmektedirler. Bu kişilerin ince bağırsakları hastalığa bağlı etkilendiğinden sürekli geğirirler. Sürekli geğirmek hangi hastalığın belirtisidir derseniz; reflü, ülser, mide fıtığı, gastrit gibi hastalıkları sayabiliriz. Bu hastalığı netleştirmek için bir an önce doktora giderek muayene olmanız gerekmektedir.

Geğirmeye Ne İyi Gelir?

Bağırsak ile midedeki gaz problemlerini gideren anason çayı geğirmeye de iyi gelmektedir. Bununla beraber çeşitli hastalıklarda kullanılan zencefil çayı da geğirmeye iyi gelir. Bunlarla beraber kişinin beslenmesine de çok dikkat etmesi önemlidir. Öncelikle bir doktora giderek geğirmeye neden olan problemin saptanması ve tedavi edilmesi gerekir. Daha sonra bitkilerin mucizevi etkilerinden yararlanarak geğirme problemi ortadan kaldırılır.

Geğirmeye Bitkisel Çözüm Nedir?

Midede biriken gaz ya da yutulan hava gibi çeşitli nedenlerle görülen geğirmeye bitkisel çözüm nedir öğrendikten sonra bu sorundan kısa sürede kurtulabilirsiniz. Evde kolaylıkla hazırlayacağınız bu yöntemler aşağıda sıralanmıştır:

Zencefil Çayı: Kasların gevşemesini sağlayan zencefil çayı geğirmeye iyi gelmektedir. Ufak bir parça zencefili rendeledikten sonra bir barda sıcak su içerisine ekleyin. Demlendikten sonra süzerek için. Zencefili tek başına sevmeyenler içine bal ve limon da ekleyebilir.

Nane Çayı: Geğirme probleminde çok sık kullanılan yöntemlerden biridir. Bir çay kaşığı kadar kuru naneyi bir bardak sıcak suya ekleyin ve birkaç dakika demlendirdikten sonra süzerek için.

Papatya Çayı: Bir diğer bitkisel çözüm papatya çayıdır. Sakinleştirici özelliği için kullanılan papatya çayı hazımsızlığı da önleyerek geğirmeye iyi gelir.

Geğirmeye Ne İyi Gelir İbrahim Saraçoğlu

Günümüzde en çok rastlanan hastalıklardan olan geğirmeye ne iyi gelir İbrahim Saraçoğlu tarifleri oldukça dikkat çekicidir. Kısa sürede mide şişkinliğini giderecek bu tarifler geğirmeye de iyi gelmektedir. İşte o tarifler:

Limonlu su: Evet, yanlış duymadınız! Sadece limonlu su ile geğirmeye elveda diyebilirsiniz. Sabahları uyanır uyanmaz ılık su içerisine bir dilim limon ekleyin ve için. Antioksidan etkisi ile karındaki şişkinliği azaltarak geğirmeyi azaltmaktadır.

Melisa çayı: Şişkinliklerde oldukça etkili olan melisa çayını geğirme için de kullanabilirsiniz. Günde bir fincan taze melisa çayını hazırlayarak tüketin.

Geğirmeye Hangi Bölüm – Doktor Bakar?

Geğirmeye Gastroenteroloji bölümü bakmaktadır. Sindirim sistemi hastalıklarıyla ilgilenen bu bölümün doktoruna Gastroenterelog denir.

Turkovac hakkında tüm merak edilenler

Covid 19 salgını ile mücadele etmek için Erciyes Üniversitesi ve TÜSEB (Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) tarafından çalışmalarına başlanmış olan yerli aşımız Turkovac, 3.fazına geçerek 40 bin 822 gönüllü kişiye uygulanacaktır. Aşılama yapılacak olan kişilerin daha önce Covid 19 geçirmemiş olması, 18 ile 55 yaş aralığında olması,PCR testinin pozitif çıkmaması, BT (Toraks bilgisayarlı tomografi) testi ve antikorunun pozitif olmaması gibi şartlar aranarak bu özelliklere dikkat edilmiştir.

Halk arasında kelebek hastalığı olarak tabir edilen ve bağışıklık sistemini etkileyen kronik bir rahatsızlık olan Sistemik veya Kutanöz Lupus Eritematozus, Sjögren Sendromu,Haşimato hastalığı, otoimmün hastalıklar, Romatoid Artrit, HIV, dev hücreli arterit, Glomerülonefrit ve Guillain-Barre Sendromu gibi hastalıkları taşıyanlar, çalışma dışında bırakılmıştır. Peki aşı ne zaman çıkacak?

Turkovac, 3.faz çalışmasının tamamlanmasının ardından kullanıma sunulacaktır. Bu da genel bir tarih olarak yıl sonuna doğru mümkün hale gelecektir.Aşılama yapılan gönüllülerin yakın takibi yapılacak ve büyük oranda başarı sağlanırsa Turkovac için Ekim ayında üretiminin yapılması, Kasım ayında ise acil kullanım onayı alınması planlanmaktadır.

Turkovac ile ilgili merak edilen bir diğer konu da, aşının mutasyon ve varyantlar karşısında etkili olup olmayacağı.. Öncelikle bu hususta belirtilen bilgilere göre Turkovac’ın, yapılan son çalışmaya göre İngiliz varyantına karşı etkili olacağı, diğer varyantlara ise hali hazırda inaktif bir aşı olması sebebiyle etkisinin geniş olacağı bildirilmiştir.

Aşılama Nasıl Yapılacak?

Gönüllülük başvurusunda bulunup kabul edilen kişiler için ilk olarak hastane kaydı oluşturulacaktır. Akabinde PCR ve kan testlerinin ardından aşılama işlemi uygulanacaktır. 30 dakika bekletilen gönüllerden, herhangi bir yan etki yaşamaları halinde 0850 222 00 79 numarasından arama yaparak sağlık ekiplerine durumları hakkında bilgi vermeleri istenecektir.

Turkovac Gönüllü 5 Ülkede Daha Uygulanacak

Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Macaristan ve Polonya ülkeleri, Turkovac için gönüllü olduklarını bildirilmiştir. Bu doğrultuda Turkovac faz 3 çalışmaları, bu ülkelerde de uygulanabilecektir. Söz konusu 5 ülkenin Sağlık Bakanlıkları ile iş birliği içinde yürütülecek olan aşı çalışması, gönüllüler belirlendikten sonra uygulanmaya başlanacaktır.

Yaz aylarında yıpranan saçlara maske tarifi

Yaz aylarında denizin, klorun ve güneşin etkisi ile yıpranan saçlarınıza doğal maskelerle hayat verebilirsiniz. Ayrıca düzenli olarak uygulayacağınız saç maskeleri, yazın saçlarınızın yıpranmasını da engelleyecektir.

Yıpranan Saçlarınızı Doğal Maskelerle Canlandırın

Yaz döneminde saçlar, birçok etmene maruz kalır. Terleme, klor, güneş gibi etkenler saçların sağlığını da etkiler. Saçları yazın canlı tutmak için doğal maskeler uygulayabilirsiniz.

Yazın saçlar için doğal maske tarifi için zeytinyağı, yoğurt, bal, sarımsak ve yumurta gibi malzemeleri rahatlıkla bir arada kullanabilirsiniz.

Yazın yıpranan saçlara bıldırcın yumurtası tarifi

Yumurtalı saç maskesi yapmak için bir çay kaşığı yoğurt, bir tatlı kaşığı zeytinyağını karıştırarak karışıma bir bıldırcın yumurtası kırın. Hazırladığınız maskeyi saç uçlarınıza yedirerek 15 dakika bekletin. Daha sonra ılık su ile duş alın. Tarif, omuz hizasında ve seyrek saçlar içindir, daha uzun ve gür saçlar için malzeme oranını iki katına çıkarabilirsiniz.

Yazın saçları nemlendiren sirke maskesi

Yaz aylarında elma sirkesi maskesi, saçlarınızın nem dengesini koruyarak saçlarınızı parklatır. Saçı nemlendiren sirkeli maske tarifi için bir yarım çay bardağı elma sirkesini bir çorba kaşığı bal ile karıştırın, karışıma bir tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyin. Karışımı saç dipleri ile saç uçlarına yedirin ve 20 dakika sonra ılık suyla duş alın. Maskeyi haftada bir uygulayabilirsiniz.

Saçı parlatan bal maskesi

Yazın yıpranan saçlarınıza parlak bir görünüm kazandırmak için bal ile basit bir maske hazırlayabilirsiniz. Saçı parlatan maske tarifi bir çorba kaşığı bal ve iki çorba kaşığı hindistan cevizi yağı ile hazırlanır. Karışımı, 10 dakika buz dolabında beklettikten sonra saç dipleri ve saç uçlarına yedirin. Saçlarınızı 15 dakika maske ile dinlendirin ve tarağınıza bir parça zeytinyağı dökerek saçlarınızı tarayın. Ilık su ile duş alın.

Seyrelen saçlar için sarımsaklı maske tarifi

Seyrelen saçlarınıza hayat vermek için 2 diş sarımsağı döverek bir çorba kaşığı zeytinyağıyla karıştırın. Karışımı saç diplerinize masajla uygulayın ve kalan maskeyi saç uçlarına doğru yedirip ılık duş öncesi yarım saat bekleyin. Sarımsaklı saç maskesi tarifini yaz aylarında iki haftada bir uygulayabilirsiniz.

Gastroskopi nedir, zor mu, ne kadar sürer, hangi bölüme girer?

Radyolojik yöntemler yardımı ile tespit edilemeyen hastalıkların teşhisi gastroskopi ile kolaylıkla teşhis edilebilmektedir. Bu yöntem ile üst gastrointestinal sistemler kolay bir şekilde incelenebilmektedir. Herhangi bir rahatsızlığınızdan dolayı gastroskopi yapılacaksa korkmanıza hiç gerek yok. Detaylı araştırmalarımız sonucu hazırladığımız yazımız sayesinde korkularınızı bir kenara atabileceksiniz.

Gastroskopi Nedir, Nasıl Yapılır?

Basit anlamda midenin görüntülenmesi demek olan gastroskopi çok önemli bir işlemdir. Midesinde sorun yaşayanlara yapılan gastroskopi nedir, nasıl yapılır? Diğer adı ile endoskopi olarak bilinen gastroskopi, ağızdan endoskop optik ile midenin incelenmesidir. 40 yıllık bir geçmişi olan gastroskopi sayesinde birçok hastalık kolaylıkla teşhis edilebilmektedir.

Gastroskopi işleminden önce midenin tamamen boş olması gerekmektedir. Bu nedenle hastaya bir önceki gece yarısından sonra herhangi bir şey yiyip içilmemesi söylenir. Gastroskopi öncesinde hastaya verilen ilaçlar nedeniyle hastanın uyuması ihtimaline karşı yanında bir refakatçi olması istenir.

Hasta hazırlandıktan sonra lokal anestezi ile hastanın boğazı uyuşturulur. Daha sonra damar içerisinden ilaç verilir ve hastaya oksijen bağlanarak tansiyon, nabız değeri ve kandaki oksijen ölçülür. Plastik, bükülebilen yumuşak endoskopi aleti ile hastanın ağzından girilerek midesi incelenir.

Gastroskopi Ne İçin Yapılır?

Mide, yemek borusu ve onikiparmak bağırsağındaki iyi huylu ya da kötü huylu hastalıkların tedavisi amacı ile gastroskopi işlemi yapılır. Gastroskopi yani endoskopi yöntemi ile aşağıdaki hastalıkların gidişatı incelenir:

  • Uzun süredir tedavi edilemeyen gaz, şişlik, mide ağrısı ve hazımsızlık.
  • Tekrarlayan mide bulantısı, reflü, kusma ve öksürük.
  • Yutmada güçlük.
  • Mide ağrısı ile görülen kilo kaybı, hafif ateş ve terleme.
  • Sebebi teşhis edilemeyen kansızlık.
  • Mide ameliyatı hikayesi.
  • Mide kanseri.

Gastroskopi Kimlere Yapılır?

Gastroskopi kimlere yapılır konusu önemlidir. Genel tetkikler yapılmak amacı ile uygulanan gastroskopi işlemi mide ekşimesi, yutma güçlüğü, mide kanaması, reflü gibi rahatsızlıkları olan kişilere uygulanır. Ayrıca uzun süre tedavi edilemeyen kabızlık sorunu yaşayan kişilere de gastroskopi yapılmaktadır.

Gastroskopi Zor Mu, Ne Kadar Sürer?

Üst sindirim sistemindeki organların görüntülendiği gastroskopi işlemi özel durumlar dışında ortalama olarak 10 dakika sürmektedir. İşlem öncesi hastaya uyuşturucu sprey sıkıldığı için herhangi bir ağrı ya da acı hissedilmemektedir. Bu nedenle gastroskopi işleminin kişiye herhangi bir zorluğu yoktur.

Gastroskopi Hangi Bölüme Girer?

Hastalar tarafından gastroskopi hangi bölüme girer merak edilmektedir. Mide ağrısı yaşayan ya da midesi ile ilgili herhangi bir sorunla karşılaşan kişilerin hastanelerin İç Hastalıkları (Dahiliye) ya da Gastroenteroloji bölümlerine başvurması gerekir. Gastroenteroloji bölümünde mide, yemek borusu, ince barsak, kalın barsak, makat bölgesi, safra kesesi ve karaciğer hastalıkları incelenir. Yani böbrekler haricinde karın içindeki organların incelenmesi gastroskopi sayesinde sağlanır.

İbrahim Saraçoğlu geçmeyen öksürük için ne yapmalı?

Genelde solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile meydana gelen kuru öksürük uzun süre geçmez. Bu durum kişileri rahatsız edebilir ve sosyal yaşamda zor duruma sokabilir. Öksürük sorunu genelde çocuklarda görülse de büyük küçük herkesin korkulu rüyası olmuştur.

Geçmeyen Öksürük Neyin Habercisi?

Genel olarak kendiliğinden geçmesi beklenen öksürük bazen uzun süre geçmez. Üst solunum yollarının temizlenmesine yardımcı olan öksürük aslında faydalıdır. Boğaza takılan balgam ya da yabancı cisim gibi rahatsızlık veren etken maddelerin hava yolu ile dışarı atılmasını sağlar. Bunun dışında viral enfeksiyonlara bağlı öksürükler de oluşur. Geçmeyen öksürüklerin temel nedeni budur. Bunun dışında geçmeyen öksürük aşağıdaki hastalıkların habercisi olabilir:

  • Üst solunum yolu enfeksiyonları
  • Soğuk algınlığı hastalıkları
  • Astım atakları
  • Alerjik burun akıntısı
  • Akciğer kanseri
  • Akciğer tüberkülozu
  • Gırtlak kanseri

Kuru Öksürük Neden Olur?

Göğüste hırıltı, nefes darlığı ve göğüste sıkışma gibi belirtilerle kendini gösteren kuru öksürük birçok neden bağlı olarak oluşur. Kuru öksürük neden olur derseniz, en net cevap olarak reflüyü verebiliriz. Öksürük akut – kronik ya da balgamlı – balgamsız olarak farklı şekillerde görülebilir. Kuru öksürük balgamın olmadığı ya da zorlanarak çıktığı öksürük türüdür. Kuru öksürüğe neden olan temel etmenler ise şunlardır:

  • Reflü
  • Astım
  • Tüberküloz
  • Akciğer hastalıkları
  • Alerjiler
  • Sinüzit
  • Tiroid bezi iltihapları
  • Hipertansiyon ilaçları
  • Gırtlak kanseri
  • Az nem olan ortamlarda çok fazla zaman geçirme
  • Psikolojik etmenler

Öksürüğü En Çabuk Ne Keser?

Günlük yaşamı olumsuz bir şekilde etkileyen öksürüğü en çabuk ne keser merak edilen sorulardan biridir. Öksürüğü kesmek için en etkili yol su tüketimini artırmaktır. Günde en az 2 – 2,5 litre su tüketilmelidir. Bununla beraber zencefil, tarçın, kekik, ayva gibi ürünler öksürüğü hafifletir.

En Hızlı Öksürük Kesici

Farklı nedenlere bağlı olarak görülen öksürük uzun süre devam ettiğinde can sıkıcı olabiliyor. Bu durumda size şifa gibi gelecek en hızlı öksürük kesici tarifini aşağıda aktardık. Tarifte yer alan malzemelerden herhangi birine karşı alerjiniz var ise uygulamadan önce doktorunuza danışın.

Karabiber Çayı: Kan dolaşımını ve balgam akışını hızlandıran karabiber çayına bal eklendiği zaman doğal antibiyotik niteliği taşır ve öksürüğü keser. 1 çay kaşığında taze çekilmiş olan karabiberi 2 çay kaşığı bal ile karıştırın. Üzerine kaynadıktan sonra bir süre bekletilen sıcak suyu dökün ve 15 dakika ağzını kapatarak bekletin. Daha sonra süzerek için.

Ballı Kekik Çayı: Bronşit ve üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelir. Kekik yaprağının ispatlanmış bir öksürük kesici olduğunu unutmayın. İki tatlı kaşığı ince ince kıyılmış taze kekiğin üzerine bir bardak kaynamış suyu dökün. Üstü kapalı olarak 5 dakika kadar bekletin. Süzdükten sonra bir tatlı kaşığı bal ekleyerek için.

Kuru Öksürük Nasıl Geçer?

Bakterilere bağlı olarak oluşan kuru öksürüklerde doktorlar tarafından antibiyotik ilaçlar reçete edilir. Bununla beraber boğaz spreyleri ve pastiller de önerilir. Öksürük şurubu da kuru öksürüğü geçirmede etkilidir. Öksürük sorunu yaşayan kişilerin yastıklarını yükseltmeleri önerilir.

Kuru öksürüğü kesmek için sıcak içecekler tüketilmesi önemlidir. Bu dönemde bol su ve C vitamini tüketilmelidir. Tahin ve pekmez karışımı kuru öksürüğü geçirmede etkilidir. Kuru öksürüğe ayva çayı, yaseminli portakal çayı, kuşburnu çayı iyi gelmektedir.

Kuru Öksürük Ne İyi Gelir?

Bir savunma sistemi olan kuru öksürüğe ne iyi gelir? Öksürük nedeni ile doktora gitmek istemeyen ve evlerinde doğal yöntemlerle bu soruna çare bulmak isteyen kişiler için bu sorunun cevabı çok önemlidir. Üzülmenize hiç gerek yok. Kuru öksürüğe neyin iyi geldiğini sizler için derledik ve bir araya getirdik. Kuru öksürüğe iyi gelenler şunlardır:

  • Ekinezya çayı
  • Ayva çayı
  • Pekmez
  • Pastil
  • Zencefil
  • Adaçayı
  • Ihlamur
  • Sütlü bal
  • Kuşburnu çayı
  • Zencefil
  • Zerdeçal

Balgamlı Öksürük Neden Olur?

Öksürük bagamlı ve balgamsız olarak farklı şekillerde görülmektedir. Balgamlı öksürük neden olur diye sorarsanız, tek bir nedeni yoktur. Akciğerde hasar meydana gelmesi, soğuk algınlığı, sigara içmek, yabancı madde kullanımı, bronşit, zatürre, göğüs hastalıkları, sinüzit, alerji ve soğuk havalara maruz kalma gibi etkenler balgamlı öksürüğe neden olmaktadır.

Balgamlı Öksürük Ne Geçirir?

Balgamlı öksürük olması durumunda balgam söktürücü yöntemler denenmelidir. Bu yöntem ile sonuç alınamadığı zaman doktor tavsiyesi ile ilaç tedavisine geçilebilir. Balgamın azalmasını ve böylece öksürüğü bitiren doğal ürünler şunlardır:

  • Zencefil ve zerdeçal
  • Rezene
  • Sinemaki çayı
  • Ihlamur
  • Bal

İbrahim Saraçoğlu Öksürük İçin Ne Yapmalı?

Kış aylarında yaşanan üst solunum yolu enfeksiyonları etkisi ile oluşan kuru öksürük ve kronik öksürük için İbrahim Saraçoğlu tarafından bir kür önerilmektedir. Bir bardak süt kaynatılır ve içerisine bir tutam kadar hatmi eklenir. Birkaç dakika karıştırıldıktan sonra yudum yudum olarak içilir. Bu karışım günde iki kere tüketilebilir.

İbrahim Saraçoğlu Balgam Söktürücü

Balgam denilen şey alsında mukustur. Bu mukus vücut tarafından üretilir. Nemlendirici ve koruyucu bir özelliği bulunan mukusların normalden fazla salgılanması sağlık için sakıncalıdır. Akciğer ve alt solunum yollarını koruyan balgamın artması rahatsızlık verir. Bal ile ılık su içerek balgamı söktürebilirsiniz. Yukarıda sıraladığımız kürleri de deneyebilir ve sonuçlarını kısa sürede alabilirsiniz. Bunlar dışında İbrahim Saraçoğlu balgam söktürücü tarifini sizlere aktaracağız. Balgam söktürücü için gerekli olan malzemeler şunlardır:

  • 6 tane keçiboynuzu
  • Yarım litre su

Yarım litre suyun içerisine keçiboynuzları eklenir. Bir süre kaynatıldıktan sonra ılık olarak tüketilir. Bu kürün 3 gün düzenli olarak tüketilmesi çok önemlidir. Keçiboynuzuna alerjisi olmayan kişiler bu balgam söktürücü tarifi uygulayabilirler. Bir diğer kür için gerekli malzemeler şunlardır:

  • Yarım bardak süt
  • Bir tutam hatmi çiçeği

Süt kaynatılır. Sütün içerisine hatmi çiçeği eklenir ve bir süre demlenmesi beklenir. Ilıdıktan sonra içilir. Bu kür günde bir kere uygulanmalıdır. Yazımızın tamamında verilen kürler öneri niteliğindedir. Ürünlerden herhangi birine karşı alerjisi olan kişilerin bu kürleri uygulamadan önce mutlaka doktorlarına danışmaları tavsiye edilmektedir.

Prof İbrahim Saraçoğlu Kuru Öksürük için Mucize Kür Tarifi

Divertikül kansere dönüşür mü? Divertikül bitkisel tedavisi Saraçoğlu

İsim olarak çok fazla bilinmeyen divertikül son dönemlerde birçok kişide görülmeye başlamıştır. Bu nedenle divertikülün belirtileri, tedavisi ve kişilerin beslenme düzeninin nasıl olması gerektiği çok önemlidir. Divertikülden muzdarip kişiler için hazırladığımız yazımızda sizlerde bu hastalığın içeriğini öğrenerek ileride kendinizi takip edebilirsiniz.

Divertikül Nedir, Tehlikeli Midir?

Kalın bağırsağın duvarında küçük keselerin oluşması olarak adlandırılan divertikül tehlikeli midir? sorusu divertikül sorunu yaşayanların ya da yaşama ihtimali olanların en merak ettiği soruların başında gelmektedir. Tedavisi mümkün olan divertikül tedavi edilmediği zaman tehlikeli olabilmektedir. Bu nedenle kısa sürede divertikülün tanılanması ve tedavi aşamasına geçilmesi önerilmektedir.

Divertikülün kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı risk faktörleri bulunmaktadır. Obezite, yaşlılık, hareketsiz yaşam, sigara içmek gibi etkenler divertikül riskini artırmaktadır. Divertikülü önleyebilmek için düzenli olarak egzersiz yapılmalıdır. Lifli gıdaların daha fazla tüketilmesine dikkat edilmelidir. Sigara içilmemelidir ve bol sıvı tüketilmelidir.

Divertikül Belirtiler Nelerdir?

Hastalıkların belirtileri çok önemlidir. Bu belirtiler sayesinde hastalığın tanısı kolaylaşır ve erken tedaviye başlanır. Bu anlamda divertikül belirtileri de hastalığın teşhisi ve tedavisi için çok önemlidir. Yaptığımız detaylı araştırmalar sonucunda elde ettiğimiz divertikül belirtileri şunlardır:

  • Karnın sol alt kısmında geçmeyen ağrı
  • Ateş
  • Mide bulantısı
  • İshal
  • Kabızlık
  • Şişkinlik
  • Makatta kanama
  • Üşüme
  • Titreme
  • Bağırsakların alışkanlığının değişmesi
  • Kalın bağırsağın delinmesi
  • İltihap birikmesi

Divertikül Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Divertikül hastalığı ile karşı karşıya kalan kişiler divertikül tedavi edilmezse ne olur iyi bilmelidirler. Divertikül hastalığı tedavi edilmediği zaman bazı komplikasyonlar oluşturarak riskli durumlara neden olmaktadır. Divertiküler kanama nedeni ile kişilerde ciddi kan kaybı görülebilir. Enfekte olan divertikülller ise bağırsağın delinmesine neden olmaktadır. Bu nedenle divertikül hastalığından şüpheleniyorsanız mutlaka bir doktora giderek hastalığı teşhis ettirmeli ve hemen tedaviye başlamalısınız.

Divertikül Kansere Dönüşür Mü?

Divertikül hastalığı son zamanlarda çok sık görülmektedir. Hastalığı yaşayanlar ya da yaşama riski olanlar, divertikülün kansere dönüşmesinden endişe ederler. Ancak divertiküllerin kansere dönüşme ihtimali yoktur.

Divertikülit Hastası Ne Yemeli Ne Yememeli, Nasıl Beslenmeli?

Divertikül hastalarına diyet yapılması önerilmektedir. Hafif divertikül rahatsızlıkları antibiyotik ile beraber düşük lifli beslenme ile tedavi edilebilmektedir. Divertikül diyetinde tüketilmesine izin verilen besinler şunlardır:

  • Çay
  • Kahve
  • Et suyu
  • Elma suyu
  • Meyve özü ya da parçası içermeyen içecekler

Tüketilmesi sınırlandırılan besinler ise şunlardır:

  • Lahana
  • Fasulye
  • Lahana turşusu
  • Armut
  • Elma
  • Erik
  • Süt ürünleri
  • Soğan
  • Sarımsak
  • Bürüksel lahanası

Divertikül Bitkisel Tedavisi Saraçoğlu

Divertikül hastalığı tedavi edilebilen bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavi ile kısa sürede etkili sonuçlar alınabilmektedir. Bunun dışında divertikül bitkisel tedavisi Saraçoğlu tarafından aktarılmıştır. Evde uygulayabileceğiniz bitkisel tedavi ile divertiküle veda edebilirsiniz. Divetikül tedavisinde İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen bitkisel tedavi yöntemleri şunlardır:

Kuşkonmaz Suyu: Hastalığın tedavisini hızlandıran kuşkonmaz çok önemlidir. Kuşkonmazı meyve suyu gibi tüketmeniz önerilmektedir. Ancak içerisine asla şeker eklenmemelidir.

Arpa: Anti inflamatuar özelliği ile besinlerin sindirilmesine yardımcı olur. Bu sayede divertikül hastalığının etkilerini de azaltır. Arpayı çok fazla pişirmeden mezelere, salatalara ve yemeklere ekleyebilirsiniz.

Nane Çayı: Yemeklerden sonra düzenli olarak bir fincan nane çayı içilmesi önerilmektedir. Nanenin kuru ya da taze olması fark etmiyor.

Divertikül Ameliyatı Olanların Yorumları Neler?

Daha çok erkeklerde görülen divertikül hastalığı ameliyat ile tedavi edilebilmektedir. Hastalar ameliyattan çok korktuklarını belirtmektedirler. Divertiküllerin iltihaplanması anlamına gelen divertikülit sık sık tekrarlandığı zaman ameliyatla tedavi aşamasına geçilmektedir. Divertikül ameliyatı olan kişiler, ilk başta korktuklarını ancak ameliyat sonrasında korkacak bir şey olmadığını anladıklarını belirtmektedirler. Ameliyat sonrasında yaşanan ağrılardan kurtulan hastalar da ilerleyen divertikül hastalığında ameliyattan çekinilmemesi gerektiğini belirtmektedirler.

Sürekli burun tıkanıklığı neyin belirtisi? Ne iyi gelir evde çözüm

Birçok kişinin yaşadığı burun tıkanıklığı rahatsızlığı kişilere çeşitli sıkıntılar yaşatabilmektedir. Koku alma fonksiyonlarını da zayıflatan burun tıkanıklığında kişinin uykuya geçişi zorlaşır. Ancak bu sorun için artık üzülmenize gerek yok. Yaptığımız araştırmalar sonrasında burun tıkanıklığı sorunundan sizleri kurtaracak çözümleri derleyerek yazımızın devamında sunduk.

Burun Tıkanıklığı Neden Olur?

Farklı etkenlere bağlı olarak gelişen burun tıkanıklığı bir anlamda belirti olarak değerlendirilmektedir. Burnun en temel görevlerinden biri solunumu sağlamasıdır. Bu solunumun sağlanamadığı durumlarda ortaya çıkan burun tıkanıklığının temel nedenleri şunlardır:

  • Saman nezlesi
  • Alerji
  • Bazı kimyasallara maruziyet
  • Kronik sinüzit
  • Nezle
  • Grip
  • Burun eti
  • Mevsim geçişleri
  • Uyku apnesi
  • Mesleki astım
  • Gebelik
  • Tiroid rahatsızlığı
  • Baharatlı yemeklerin çok fazla tüketilmesi
  • Hormonal değişiklikler
  • Alkol tüketimi
  • Horlama

Sürekli Burun Tıkanıklığı Neyin Belirtisi?

Burun tıkanıklığı genelde kısa sürmektedir. Ancak bazı kişilerde sürekli tekrarlayan burun tıkanıklığı görülebilmektedir. Bu sebeple uzun süren burun tıkanıklığı neyin belirtisi diye araştırma içerisine girmektedirler. Uzun süre görülen burun tıkanıklığının burnun orta direğinin eğriliği yani deviasyon durumundan kaynaklandığı belirtilmektedir. Bunun yanında geniz eti büyümesi, burun eti, nazal polip gibi nedenler de sürekli burun tıkanıklığının en önemli belirtileridir.

Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir Evde Çözüm

Burun tıkanıklığı için sürekli doktora gitmek istemeyen kişiler burun tıkanıklığına ne iyi gelir evde çözüm önerileri nelerdir araştırmaktadırlar. Evde kolaylıkla bulabileceğiniz malzemelerle hazırlayabileceğiniz çözüm önerileri aşağıda sıralanmaktadır:

Tuzlu Su: Burun tıkanıklığı durumlarında ilk olarak uygulanan yöntem tuzlu sudur. Bir bardak ılık su içerisine 1 çay kaşığı kadar tuzu ilave ettikten sonra burnunuzu temizleyebilirsiniz. Tuzlu su sayesinde tıkanan burnunuzun hemen açıldığını göreceksiniz.

Zeytinyağı: Tamamen doğal olarak hazırlanan zeytinyağını birkaç damla burnunuza damlattığınız zaman tıkanıklık son bulacaktır.

Zencefil Çayı: Mukozanın akışkanlığını artıran zencefil geniz kanallarını da açmaktadır. Bu işlem burun tıkanıklığı ile boğaz ağrısına da iyi gelmektedir.

Elma Sirkesi: Elma sirkesi mukusun incelmesini sağlar. Ayrıca asidik yapısı sayesinde burnun içerisindeki virüs ve bakteri oluşumunu engeller.

Lavanta Çiçeği: Burun tıkanıklığında evde uygulayabileceğiniz doğal yöntemlerden biri de lavanta çiçeğidir. Bir tutam kadar lavanta çiçeğinin yapraklarını kaynamış suda 10 dakika bekletin ve suyunu süzdükten sonra her saat başı bu suyu burnunuza çekin.

Burun Tıkanıklığı Nasıl Açılır İbrahim Saraçoğlu

Grip, nezle gibi kış hastalıkları ya da diğer çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşan burun tıkanıklığı nasıl açılır İbrahim Saraçoğlu tarafından basit bir şekilde anlatılmıştır. Doğal ürünleri ve bitkisel tedavi yöntemini seven İbrahim Saraçoğlu’nun burun tıkanıklığını kısa sürede giderecek kürleri aşağıda aktarılmıştır.

Soğan Kürü: En popüler kürlerden biri olan soğan kürü sayesinde burun tıkanıklığı giderilmektedir. Bir çay bardağı su içerisine bir soğanın suyunu ve balı ekleyerek karıştırın. Bu karışımı günde iki kere tüketin.

Çörek Otu Kürü: Bu kür için bir yemek kaşığı çörek otu, 5 dal maydanoz, 3 parmak kalınlığında kesilmiş kırmızı lahana gerekmektedir. Tüm malzemeler havanda dövülür ve 10 dakika kadar 1 bardak suda kaynatılır. Soğuduktan sonra üçer damla şeklinde burna damlatılır.

Gece Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Burun tıkanıklığı özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde daha da sıkıntı vermektedir. Bu nedenle uyku kalitesi de düşmektedir. Geceleri burun tıkanıklığını gidermek ve daha rahat uyumak için bol su içilmelidir. Bunun yanında akşamları yatmadan alkol ya da kafein tüketilmemelidir. Yastığı hafifçe yükseltmek de burun tıkanıklığına iyi gelir.

Alerjik Burun Tıkanıklığı Nasıl Açılır?

Burun tıkanıklığı bazen hastalıklara bağlı olarak kısa süreli görülse de, alerjik burun tıkanıklığı çok sık tekrar etmektedir. Bu durumu yaşayan kişiler için alerjik burun tıkanıklığı nasıl açılır anlatılmıştır. Alerjik burun tıkanıklığı yaşayanlara sıcak içecek tüketmeleri önerilmektedir.

Alerjik burun tıkanıklığı yaşayan kişilerin bulunduğu ortamın nemlendirilmesi burun tıkanıklığına iyi gelir. Bununla beraber burun spreyi ve tuzlu su işlemi burun tıkanıklığını kısa sürede açmaktadır. E vitamini içeriğine sahip nemlendirici krem ve yağlar da burundaki kuruluğu kaldırarak burun tıkanıklığına iyi gelir.

Suya dayanıklı rimel nasıl yapılır, nasıl çıkar?

Makyaj malzemeleri arasında rimelin ayrı bir yeri vardır. Tüm makyaj yapıldıktan sonra makyajı tamamlayıcı özelliği olan rimel asla unutulmamalıdır. Denize ya da havuza giderken, yağmurda veya yaz sıcaklarında suya dayanıklı rimel kullanılmalıdır. Peki, suya dayanıklı rimelin kirpiklere zararı var mı? Suya dayanıklı rimel nasıl temizlenir? Gelin beraber öğrenelim.

Suya Dayanıklı Rimel Nasıl Yapılır?

Suya dayanıklı rimel üreten çeşitli markalar vardır. Bu markalar arasından ihtiyacınıza en uygun olanı tercih edebilirsiniz. Ancak evde suya dayanıklı rimel nasıl yapılır diye sorarsanız, bunun da pratik yolu vardır. Ancak satın alınacak suya dayanıklı rimeller kadar etkili olmayacağını en başta belirtmemiz gerekiyor.

Rimelin kalıcılığını artırmak için rimel sürmeden önce göz çevresine krem uygulamayın. Krem kayganlaştırmayı artıracaktır. Ayrıca kapatıcı ya da göz kremlerini de sürerken kirpiklere değmemesi için dikkat edilmelidir. Rimeli sürmeden önce kirpiklerinize hafif miktarda transparan pudra uygulayabilirsiniz.

Suya Dayanıklı Rimel Nasıl Çıkar?

Suya dayanıklı rimeli kullanmak ne kadar güzelse, bu rimeli kirpiklerden çıkarmak o kadar zordur. Diğer rimeller gibi kolayca temizlenemeyen bu rimeli yanlış yöntemlerle temizlemeye çalışırsanız gözlerinize zarar verirsiniz. Suya dayanıklı rimel temizleyici ürünler satın alabilirsiniz. Zahmetsiz olan bu işlem ile rimeli kolayca çıkarabilirsiniz. Bir pamuğa üründen biraz damlatarak nazikçe kirpiklerinizi silebilirsiniz. Bunun dışında doğal malzemelerle de rimeli çıkartabilirsiniz.

Suya Dayanıklı Rimeli Ne Çıkarır?

Suya dayanıklı rimeli ne çıkarır merak ediyor olabilirsiniz. Aşağıda vereceğimiz doğal yöntemler ile rimeli temizlerken gözlerinize ve kirpiklerinize de zarar vermeyeceksiniz. Suya dayanıklı rimeli çıkartmak için en çok tercih edilen ürünlerin başında badem yağı, Hindistan cevizi yağı ve zeytinyağı gelmektedir.

Tamamen doğal olan bu yağlar ile kirpiklerinize zarar vermeden rimeli temizleyebilirsiniz. Pamuğun üzerine bu üç yağdan birini damlatarak kirpiklerinizi hafif bir şekilde silebilirsiniz. Bunun dışında bebek şampuanı da rimel temizleme de etkilidir. Nemlendirilmiş pamuğa az miktarda bebek şampuanı dökün ve kirpiklerinizi temizleyin.

Suya Dayanıklı Rimel Kirpik Döker Mi?

Her güzel şeyin bir olumsuz yanı olduğu gibi suya dayanıklı rimelin kirpik dökme ihtimali maalesef vardır. Kaliteli ve doğal markaların ürünlerini tercih etmeniz bu noktada çok önemlidir. Kirpiklerin en az şekilde etkilenmesi için suya dayanıklı rimeli yukarıda bahsettiğimiz doğal yöntemlerle temizlemeniz önerilmektedir.

Suya Dayanıklı Rimel Önerileri

Kirpiklerini gürleştirirken akmasını da önlemek isteyenler için suya dayanıklı rimel önerileri önemlidir. Suya dayanıklı rimeller içerisinde Max Factor, MAC, Lancome, Bobbi Brown, Maybelline gibi markalar en çok tercih ürünlerdir. Çeşitli online satış sitelerinde satışa sunulan bu ürünler içerisinde hem bütçenize hem de kullanım amacınıza uygun olanı tercih edebilirsiniz.

Suya Dayanıklı Rimel Kullananlar

Makyaj ürünleri arasında önemli bir yere sahip olan rimel, gözlerin daha etkileyici olmasını sağlayarak makyajı tamamlamaktadır. Bu nedenle seçimi oldukça önemlidir. Rimelin akmasından şikayet edenler suya dayanıklı rimel tercih etmektedirler. Suya dayanıklı rimel kullananlar bu ürünlerden oldukça memnun olduğunu belirtmektedirler. Bu rimel ile denize ve havuza rahatça girdiklerini ifade eden kullanıcılar, yağmur ya da terleme durumlarında da rimelin akmadığını söylemektedirler.

Yüzdeki güneş lekeleri nasıl geçer evde? Saraçoğlu

Kozmetik yönden kişilerde sıkıntı yarayan yüzdeki güneş lekeleri çeşitli nedenlerle görülebilmektedir. Özellikle yaz sıcaklıklarında güneşe maruz kalan kişilerde ciltte iz kalması ile ortaya çıkan güneş lekeleri can sıkıcı olmaktadır. Sizleri bu sıkıntıdan kurtaracak yöntemlerin neler olduğunu detaylıca anlattık.

Yüzdeki Güneş Lekeleri Neden Oluşur?

Yüzde cilt tonundan farklı renklerde görülen doku bozuklukları güneş lekesi olarak adlandırılır. Güneş ışınlarına maruz kalan kişilerde ortaya çıkan güneş lekeleri, güneş ışınlarından yayılan zararlı dalgaların etkisi ile oluşmaktadır. Ancak güneş ışınları her tende böyle bir etki yaratmayabilir. Bu noktada devreye başka etmenler girmektedir. Yüzde oluşan güneş lekelerinin genel sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Genetik yatkınlık
  • Ultraviyole ışınlarına çok fazla maruz kalmak
  • Doğum kontrol ilaçları
  • Gebelik
  • Guatr hastalığı
  • Yanlı kozmetik uygulamalar
  • Çeşitli ilaçlar
  • Hormon tedavisi

Yüzdeki Güneş Lekeleri Nasıl Geçer Evde?

Cildine iyi bir dokunuş yaparak güneş lekelerinde kurtulmak isteyen kişiler, yüzdeki güneş lekeleri nasıl geçer evde nasıl yöntemler uygulanır araştırmaktadırlar. Güneş lekelerini geçirmeyi vadeden birçok farklı ürün piyasada yerini almıştır. Ancak bunların dışında doğal yöntemlerle bu sorunu çözmeniz de mümkündür.

Öncelikle güneşin dik olarak geldiği saatlerde dışarıya çıkmamaya özen gösterilmelidir. Ayrıca 2 – 3 saatte bir güneş kremi sürülmelidir. Kuruyan cilt bölgeleri uygun nemlendirici ile nemlendirilmelidir. Ayrıca güneşin yoğun olduğu dönemlerde epilasyon işlemlerinden uzak durulmalıdır. Bunun dışında evde güneş lekelerine iyi gelen uygulamalar da vardır.

Limon Suyu: Cilt bakımı ve sivilce izleri için kullanılan limon, yüzdeki güneş lekelerinde de etkilidir. Taze olarak sıkılan limon suyunu doğrudan güneş lekesi üzerine sürebilirsiniz. Bu işlem 2 ay kadar düzenli olarak uygulanmalıdır.

Elma Sirkesi: İçeriğinde bulunan doğal asitler sayesinde güneş lekelerine iyi gelmektedir. Elma sirkesini yüzünüze direkt olarak ya da su ile seyrelterek sürebilirsiniz. Etkili sonuç almak için uzun süre uygulanması gerekmektedir.

Patates: Farklı cilt problemlerinde kullanılan patatesi güneş lekeleri için de kullanabilirsiniz. Bir dilim patatesi güneş lekesi üzerinde gezdirin ve 15 dakika kadar bekletin.

Yüzdeki Güneş Lekelerine Ne İyi Gelir, Bitkisel Çözüm?

Birçok farklı cilt sorunlarında bitkisel tedavi yöntemi olumlu sonuçlar vermektedir. Bunun gibi yüzdeki güneş lekelerine iyi gelen bitkisel çözümler bulunmaktadır. İşte, evde kolaylıkla uygulayabileceğiniz bitkisel çözümler:

Yoğurt Maskesi: Cildi beyazlatma özelliği bulunan karbonat, cildi besleyen yoğurt ve cilt lekelerine iyi gelen limon ile hazırlanan bir maskedir. 1 yemek kaşığı yoğurt içerisine 1 çay kaşığı karbonat ve yarım çay kaşığı limon suyu eklenir. Göz çevresi haricindeki yerlere sürülür ve 15 dakika bekletildikten sonra durulanır. Bu maske haftada bir kez uygulanabilir. Maskede kullanılan malzemelerden birine karşı alerjiniz var ise maskeyi uygulamadan önce doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

Yeşil Çay: Antioksidan özelliği ile cilt problemlerinde kullanılan yeşil çayı demledikten sonra bir pamuk yardımı ile cildinize sürebilirsiniz. Bu işlem gün içerisinde iki kere yapılabilir.

Aloe Vera: Çeşitli cilt sorunlarının giderilmesinde çok büyük etkileri olan Aloe Vera güneş lekelerinde kullanılan bitkisel çözümlerden biridir. Bitkiden çıkaracağınız jeli güneş lekeleri olan bölgeye sürebilirsiniz. Bu yöntem ile alacağınız sonuç zaman alabilir.

Güneş Lekelerine Kesin Çözüm Nedir?

Güneş lekesi tedavisi zor ve uzun bir süreçtir. Bütün tedavi sonrasında dikkat etmeden güneş lekelerine maruz kalındığında giden lekeler geri gelmektedir. Bu nedenle güneş koruyucu sürmeden güneşe çıkmamanız gerekmektedir.

Güneş lekeleri ile uğraşan kişiler güneş lekelerine kesin çözüm nedir merak etmektedirler. Güneş lekelerini gidermek için bitkisel çözüm önerileri yukarıda anlatılmıştır. Ancak bu yöntemler istediğiniz etkiyi kısa zamanda göstermeyebilir. Yani bitkisel çözümler elbette etkilidir. Fakat bu biraz zaman alabilir.

Çeşitli lazer tedavileri de güneş lekelerini gidermektedir. Ancak güneş lekeleri giderilse de, yukarıda da bahsettiğimiz gibi dikkat edilmediği zaman yeniden oluşma riski çok yüksektir. Bu durumu yaşamamak için doğal güneş koruyucuların mutlaka kullanılması gerekmektedir.

Yüzdeki Güneş Lekeleri İçin Hangi Kremler Kullanılır?

Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden kendinizi koruyarak güneş lekelerini önleyebilirsiniz. Ancak yine de yüzünüzde güneş lekeleri oluştuysa üzülmeyin. Güneş lekeleri için çeşitli kremler mevcuttur. Bu kremleri düzenli kullanarak güneş lekelerinden kurtulabilirsiniz. Güneş lekeleri için en çok tercih edilen kremler şunlardır:

  • Madecassol Krem
  • Expigment Krem
  • Contractubex Krem
  • Fito Krem
  • Nadixa Krem

Yüzdeki Güneş Lekeleri Nasıl Geçer İbrahim Saraçoğlu?

Birçok farklı cilt sorunu için bitkisel çözümler öneren İbrahim Saraçoğlu, yüzdeki güneş lekeleri için de bazı bitkisel çözümler önermiştir. Evde kolayca hazırlayabileceğiniz öneriler için gerekli malzemeler ve uygulama şekli aşağıda aktarılmıştır.

Avokado Maskesi: Cildi besleyen avokadonun güneş lekelerine iyi geldiği söylenmektedir. Yumuşamış olan avokadodan bir yemek kaşığı alınır ve içerisine bir yemek kaşığı keten tohumu yağı eklenir. Keten tohumunun soğuk pres yöntemi ile hazırlanmış olmasına dikkat edilmelidir. Bu karışım cilde sürülür ve 10 dakika beklettikten sonra yıkanır.

Avokado maskesi dışında yukarıda anlatmış olduğumuz yoğurt, karbonat ve limon maskesi de İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen yöntemlerden biridir. Güneş lekelerinden bitkisel yöntemlerle kurtulmak için bu maskeleri uygulayabilirsiniz.

DSÖ’den uyarı! Delta varyantından sonra Lambda varyantı yayılıyor

Dünyanın ilk defa Hindistan’da görülen Delta varyantıyla mücadele ettiği bugünlerde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Lambda varyantı uyarısı yapıldı. Lambda varyantının Latin Amerika’da hızla yayıldığı bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), C.37 olarak adlandırılan Lambda varyantının eş zamanlı olarak birkaç ülkede yayıldığını açıkladı. Lambda varyantına ilk defa ağustos ayı içerisinde Peru’da rastlandığı ve yeni vakaların yüzde 82’sini oluşturduğu gelen bilgiler arasında yer alıyor.

29 Ülkede Hızla Yayılıyor

Covid-19 virüsü salgınında kabus bir türlü bitmek bilmiyor. Hindistan’da ortaya çıkan Delta varyantından sonra şimdide Peru’da ortaya çıkan Lambda varyantı dünyaya hızla yayılıyor. C.37 varyantı da denilen Lambda varyantına yedisi Latin Amerika ülkesi olmak üzere toplamda 29 ülkede rastlandı. Ağustos ayı içerisinde Peru’da rastlanan Lambda varyantı yeni vakaların yüzde 82’sini oluştururken, Şili’de tanı konan her 3 vakadan birine Lambda varyantının enfekte olduğu belirlendi. Lambda varyantının bugünlerde Brezilya, Kolombiya, Arjantin, Meksika ve Ekvador’da hızla yayıldığı bildirildi.

Şimdilik Agresif Belirtisi Yoktur

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), daha evvel görülen varyantlar olan Alfa (B.1.1.7), Beta (B.1.351), Delta (B.1.617.2) ve Gamma (P.1) varyantlarını endişe verici olarak değerlendirdikten sonra bu varyantlara karşı dikkatli olunması hususunda önemli uyarılar yapmıştı.

Bugüne kadar Lambda varyantının diğer varyantlardan daha agresif olduğuna yönelik bir belirtiye rastlanmadığını ifade eden DSÖ Viroloğu Jairo Mendez-Rico, “Lambda varyantında daha yüksek enfeksiyon oranları görülebilir. Fakat Gamma ve Delta varyantı ile kıyaslamak için yeterli ve güvenilir bir veri henüz elimizde yoktur. Olası bir durum olsa da şu an itibariyle varyantların daha tehlikeli olduğuna dair bir belirti bugüne kadar görülmedi. Ayrıca ölüm oranlarını artıracağına yönelik bir belirtide yoktur. SARS-CoV-2 virüsünün evrimi süresince daha bulaşıcı bir hale gelme olasılığı olsa da konakçıya daha fazla zarar vermesine gerek yoktur.” dedi.

Aşılar Varyantlara Karşı Koruyor mu?

Covid-19 virüsü aşılarının en etkili savunma sistemi olduğuna da değinen Virolog Mendez-Rico, “DSÖ tarafından dünya genelinde onaylanan bütün aşılar, şu an dolaşımda olan Covid-19 virüsü varyantlarına karşı etkili koruma sağlamaktadır. Lambda varyantına karşıda daha az koruduğuna yönelik endişelenmek için herhangi bir neden bulunmuyor.” ifadelerine yer verdi.  

Hamileler covid-19 aşısı yaptırmalı mı?

Covid-19 virüsünün tüm dünyayı etkilemeyi sürdürdüğü bugünlerde ülkemizde, Covid-19 virüsüyle daha güçlü bir şekilde mücadele edebilmek için aşılama çalışmalarına büyük bir hız verdi. Aşılama oranlarının her geçen gün arttığı ülkemizde hamile bayanlar, Covid-19 virüsü aşısıyla ilgili internetten çok detaylı araştırma yapmaktalar.

Aşı Bebekte Anomali Riskini Artırmıyor

Anne adaylarının zihinlerini meşgul eden sorulara açıklık getiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, “Hamileliğin her döneminde Covid-19 virüsü aşısı yapılabilmektedir. Hamileliğin ilk üç aylık sürecinde Covid-19 virüsü aşısı yaptırmanın he bebek, hem de anne açısından bir sakıncası olduğu bugüne kadar tespit edilemedi. Yani hamileliğin ilk üç aylık sürecinde anne adayına Covid-19 virüsü aşısı uygulanması, bebekte anomali riskini artırmadığı gibi anne adayındaki düşük riskini de artırmamaktadır.” dedi.

Düşüğün Nedeni Aşı Olmasın Diye Aşı 3. Ayda Uygulanmalı

Günümüzde hamile kalan her 7 anne adayından birinin hamileliğin ilk ayında düşük yaptığının altını önemle çizen Prof. Dr. Buyru, “Hamileliğin ilk üç ayı bütün gebelikler için büyük risk içermektedir. Hamileliğin ilk üç ayında düşük riski diğer dönemlere göre çok daha fazladır. İlk 3 ay içerisinde neredeyse 7 gebeliğin biri düşükle sonuçlanmaktadır. Bundan dolayı da başka faktörün neden olacağı düşüklerin ve gebelik kayıplarının Covid-19 virüsü aşısıyla ilişkilendirilmemesi için aşının hamileliğin ilk üç ayından sonra yapılması tavsiye edilmektedir. Zorunlu haller haricinde hamileliğin ilk 3 ayında aşı yapılmasını birçok uzman tavsiye etmemektedir. Şunu da yeniden vurgulamak gerekir ki hamileliğin ilk 3 ayında aşı yaptırmanın anne ve bebek sağlığı açısından bir sakıncası bulunmamaktadır.” ifadelerine yer verdi.

Aşı Anne ve Bebek Sağlığını Korumaktadır

Covid-19 virüsü aşıları içerisinde yer alan BioNTech aşısıyla alakalı hamilelere yönelik verilerin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Buyru, “20 bini aşkın gebe üzerinde gerçekleştirilen bir araştırma bulunmaktadır. Bu gebeliklerin bir bölümü de doğumla sonuçlanmıştır. Bir bölümünde de gebelik süreci halen sürmektedir. Bu araştırmalar neticesinde gebelik sürecinde Covid-19 virüsü aşısı yaptırmanın anne ve bebek sağlığını koruduğu tespit edildiği gibi aşının önemli bir yan etkisine rastlanmamıştır.” diye konuştu.

Hamilelik sürecinde anne adayına uygulanan aşıların yan etkileri olup olmadığına da değinen Prof. Dr. Buyru, “Aşıdan sonra anne adayında küçük alerjik reaksiyonlar, hafif ateş ve aşı uygulanan bölgenin ağrıması gibi yan etkiler görülebilmektedir. Aşı nedeniyle aşırı alerji, herhangi bir hastalığa yakalanma ve ölümcül yan etki anaflaksi gibi yan etkilere rastlanmamıştır. Bundan dolayı da aşının gebelik sürecinde güvenle uygulanabileceğine dair yeterince veri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen verilerin birçoğu BioNTech aşısıyla ilgili verilerdir. Sinovac aşısıyla ilgili doğrudan bir araştırma bugüne kadar yapılmamasına rağmen Sinovac vb. inaktif virüs aşılarının hamilelik sürecinde uygulanabileceğini ve ciddi bir yan etkisinin bulunmadığını söyleyebiliriz. Bundan dolayı da Sinovac aşısının hamile bayanlara uygulanmasında bir sakınca yoktur. Ancak Sinovac aşısının gebelik sürecinde doğrudan uygulanmasına dair sonuçlarla alakalı bir veri henüz bulunmuyor.” şeklinde konuştu.

Risk Grubundaki Hamileler Aşıyı İhmal Etmemeli

Risk grubunda yer alan hamilelerin Covid-19 virüsü aşısını yaptırmalarını özellikle öneren Prof. Dr. Buyru, “Aslında bütün gebelerin Covid-19 virüsü aşısını yaptırmasını tavsiye etmekteyiz. Özellikle diyabet, tansiyon veya başka bir kronik rahatsızlığı olan gebeler, öğretmen, sağlık personeli ve insanlarla yakın temas kuran meslek grubunda çalışan anne adayları, Covid-19 virüsü aşısı olmayı kesinlikle ihmal etmemelidir. Anne adaylarının önemli bir kısmı Covid-19 virüsü aşısını yaptırmak istiyorlar. Anne adaylarının önemli bir kısmının danışarak aşı yaptırma taraftarı olduğunu söyleyebiliriz.

Hamilelik sürecinde uygulanan aşılar nedeniyle anne adayının vücudunda oluşan antikorlar kan yoluyla bebeğe geçebilmektedir. Hamilelik sürecinde plasentadan bebeğe geçebiliyor. Ayrıca bebeğini emziren annenin vücudundaki antikorlar süt yoluyla bebeğe geçerek bebeği korumaktadır. Ancak Covid-19 virüsü aşısı yaptıran anne adayları, aşının rehavetine kapılarak tedbirleri elden bırakmamalıdır. Covid-19 virüsüne karşı alınan tüm tedbirlere uymaya devam etmelidirler. Kapalı ortamlara girdikleri zaman maskelerini kesinlikle takmalı, ellerini sık sık yıkamayı ihmal etmemeli ve kalabalık ortamlara girmekten kesinlikle kaçınmalıdırlar. Bu sayede hem kendi sağlıklarını, hem de bebeklerinin sağlıklarını güvence altına olurlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünyada pandemi sonrası yeni dönem

1 Temmuz 2021 Yeni Dönem Kararlarının uygulanacağı tarih olup, aşılama oranında 1.doz
otuz bir milyon beş yüz bin doz, 2. Doz 15milyon doz ile toplam 25 Temmuz 2021 de 47 milyon doz aşıdayız. Hafta sonu yasaklarının kalkması, sokağa çıkma kısıtlamasının son bulması, kamuda normal mesaiye dönülmesi, müzik faaliyetlerinin 24.00 itibariyle durdurulması, şehirlerarası, şehir içi toplu taşıma sınırlamalarının kaldırılması kararları Yeni Dönem kararlarıdır.

Turizm faaliyetlerinde; Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ,turizm faaliyetleri ve Türkiye ye seyahat için gerekli çalışmalar yapılmaktadır. 22 Haziran 2021 de 57 ülke düşük düzeyde kısıtlama, 27 ülke orta düzeyde kısıtlama, 70 ülke ise yüksek düzeyde kısıtlama ile yurtdışı giriş çıkışlarda aşı
pasaportu istendiğinde temin edilerek seyahat edilecektir. Son olarak Rus turistlerin 22 Haziran itibariyle Türkiye seyahatleri açıldı. PCR Testi belgelenmesi ve karantina tedbirleriyle yedi milyon turistin kasım ayına kadar ziyareti bekleniyor.

13 haziranda G 7 Liderler Zirvesine katılan ülkeler; gelişmekte olan ülkelere sağlanacak Covit19 aşısı ve finansmanına yönelik anlaşmaya varıldığı, kürese aşılamada büyük adım atıldığı, ekonomik iyileşme için pandeminin bitirilmesinin gerekliliği tespit edilmiştir.
Nato Liderler Zirvesi ; 14 Haziranda olup Belçika’nın başkenti Bürüksel de 13 ülkenin katılımıyla toplanmıştır. Zirvede NATO Genel Sekreteri Stoltenberg “ bugün ttifakımız için yeni bir sayfa açıyoruz güvenliğimiz için önemli kararları aldık. Tüm müttefiklere güçlü bağlılığımızla, küresel rekabet çağında değerlerimizi, ve çıkarlarımızı savunmak için Avrupa ve Kuzey Amerika’nın NATO da birlikte güçlü durmasının gerekliliği konusunda hemfikiriz” dedi. Rusya ve Çin gibi otoriter rejimlerin kurallara meydan okuduğu zamanda, müttefikler, Cenevre de Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin ile Biden’in görüşmesi öncesi görüşmeleri olumlu karşıladı ve desteklediklerini belirtti. Zirvede NATO nun 2030 vizyonu açıklandı, Türkiye’nin Kuzey Atlantik İttifakı için önemine değinildi. İsviçre’nin Cenevre şehrinde ABD-Rusya Zirvesi gerçekleştirildi. Açıklanan ortak bildiride “Nükleer bir savaşın asla başlatılmamasına yönelik bağlılığımızı teyit ediyoruz” açıklamasında bulunulmuştur.

AB Liderler Zirvesi; 24-25 Haziran 2021 de Bürüksel de toplandı. BM Genel Sekreteri Antonio
Guaterres liderlerle bir araya geldi. Uluslararası ortaklar, özellikle G20 üyeleri Glasgowdaki
COP26 toplantısı öncesinde hedeflerini arttırma çağrısında bulunuldu. İklim krizi ele alındı,
Aşıya tüm ülkelerin erişiminin önemi değerlendirildi. C 19 salgınıyla mücadele, AB üye ülkeleri
kurtarma fonları, göç konusu, Türkiye, Belarus, Rusya ile dış ilişkiler, Gümrük Birliği
güncellenmesi, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konuları değerlendirildi. AB Konseyi AB Komisyonu’na Türkiye, Ürdün, Lübnan ve bölgenin diğer bölümlerindeki Suriyeli mülteciler ve ev sahibi topluluklara sağlanacak finansman devamı için resmi teklifi sunması çağrısında bulunmuştur. Bildiride AB Konseyi bölgesel barış ve istikrarda Türkiye ve AB’nin orta çıkarları doğrultusunda Türkiye ve tüm aktörlerin bölgesel krizlerin çözümüne olumlu katkı sağlaması beklenmekte, olduğu belirtildi.

Güneydoğu Avrupa İşbirliği Zirvesi Antalya da 13 ülkenin devlet, hükümet başkanları, dışişleri
başkanlarını katılımıyla 2. Kez Türkiye de düzenlendi. Digital düzenlenen forum bölümü,
diplomasiye odaklanmış olup, Yeni dönem, Yeni yaklaşımlar, Yaratıcı, Özgürlükçü, Liberal, etik
değerlerle diplomasi konuları değerlendirildi. Sağlık Bakanlığı desteği ve Kültür ve Turizm

Bakanlığının organizasyonuyla toplantı gerçekleştirilmiştir. Kıbrıs’ın Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethinin 450. Yılı kutlamaları Antalya’da yapıldı. Bu Hafta sonu 26 – 27 Haziranda ÖSYM sınavları yapılacaktır. Pandemi döneminde sınava giren tüm gençlerimize ve ailelerine kolaylıklar dilerim.

Betül Serpil AYKAN

Gece yatarken limonlu su içmek zayıflatır mı? Faydaları neler?

Tüm gıdaların insan vücuduna çeşitli etkileri vardır. İçeriğinde farklı vitamin ve mineral bulunan besinler, vücudun direncini artırarak hastalıklara karşı kişileri korumaktadır. Birçok yönden zengin bir içeriğe sahip olan limonlu su özellikle formda kalmak isteyenler tarafından tercih edilmektedir. Kilo vermeye yardımcı olan limonlu suyun bunun dışında da birçok faydası bulunmaktadır.

Limonlu Su İçmenin Faydaları Neler?

Taze sıkılmış limon suyu güçlü bir antioksidandır. Anti kanser özelliklerine de sahip olan limonlu suyun çeşitli hastalıklara iyi geldiği saptanmıştır. Peki, her gün bir bardak limonlu su içmenin faydaları neler? Birçok kişinin merak ettiği limonlu suyun faydaları şu şekilde sıralanabilir:

Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: Limonlu su içmenin en önemli faydası bağışıklık sistemini güçlendirmesidir. C vitamini açısından zengin olan limonlu su sindirim sisteminin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar.

Boğaz Ağrısında Faydalıdır: Grip ve soğuk algınlığı nedeni ile boğazda meydana gelen ağrıya iyi gelir.

pH Alkalin Seviyesini Dengeler: Kronik hastalıklarla savaşma sırasında vücudun pH alkalin seviyesi çok önemlidir. Asit içeren limon vücudun alkalize olmasına katkı sağlar.

Karaciğere İyi Gelir: Karaciğerde yer alan sindirim enzimleri, içilen limonlu su ile harekete geçer. Bununla beraber kanın oksijen durumu da dengelenir.

Kan Şekerini Dengeler: İçeriğindeki asit sayesinde besinlerin kan şekeri üzerindeki etkisini dengeler.

Kanı Temizler: Kandaki toksinlerin temizlenmesini sağlar.

Zayıflamaya Yardımcı Olur: Limonlu su pektin lifler içermektedir. Bu sayede açlık hissini bastırırken toksinlerin atılmasını sağlar. Bu da kilo alımını azaltarak zayıflamaya yardımcı olur.

İdrar Söktürmede Etkilidir: Toksinlerin atılmasını sağlayan limonlu su, idrar yollarının da sağlığını korumaktadır. Ayrıca kabızlığa da iyi gelir.

Kemik Erimesini Durdurur: İçeriğindeki C vitamini sayesinde kalsiyumu absorbe ederek kemik erimesini yavaşlatır.

Böbrek Taşını Engeller: Vücuda yeni su kazandıran limonlu su idrarı da sulandırır. Bu da böbrek oluşumunu engeller.

Limonlu Su Çok İçilirse Ne Olur?

Herşeyin fazlasının zararı olduğu gibi limonlu su da çok içilirse fayda sağlamak yerine zarar vermektedir. Peki, limonlu su çok içilirse ne olur? Öncelikle normalden çok fazla limonlu su içmek mide ekşimesine neden olabilir. Zaten midesinde problem yaşayan kişiler daha sıkıntılı duruma düşerler. Limonlu suyu çok tüketmenin diğer zararları şunlardır:

  • Reflüye neden olur.
  • Diş minesine zarar verir.
  • Sıtma hastalarının tedavisini olumsuz etkiler.
  • Alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
  • Böbrekler için risklidir.
  • Hamilelikte risklidir.

Limonlu Su Günde Ne Kadar Tüketilmeli?

Faydaları saymakla bitmeyen limonlu suyun normalden fazla tüketilmesinin zararlarından yukarıda bahsettik. Bu nedenle limonlu su günde ne kadar tüketilmeli bilinmelidir. Yapılan araştırmalara göre, limonun günlük tüketilecek 1 litre suyun içerisine eklenerek tüketilmesinin birçok faydası vardır. Bu ölçüden fazla tüketilmesi önerilmemektedir.

Limonlu Su Sabah Mı Akşam Mı İçilir?

Limonlu suyu sabahları içmek çok faydalıdır. Kuvvetli antibakteriyel özelliğe sahip olan limonlu su bağışıklığı da güçlendirmektedir. Yağ yakıcı bir özelliği bulunan limonlu suyun özellikle sabahları tüketilmesi önerilmektedir.

Limonlu Su Aç Karnına Mı, Tok Karnına Mı İçilir?

Limonlu suyun mide boşken yani sabahları aç karnına içilmesi önerilmektedir. Sabahları aç karnına içilen limonlu su pH dengesini sağlayarak alkali hale gelmesine yardımcı olur. Bu da faydalarını daha da artırır.

Gece Yatarken Limonlu Su İçmek Zayıflatır Mı?

Limonun zayıflatıcı etkisinden yararlanmak isteyen kişiler, gece yatarken limonlu su içmek zayıflatır merak etmektedirler. Asite karşı herhangi bir alerjisi olmayanların içmesi önerilen limonlu suyu gece yatarken içmek zayıflamaya yardımcı olmaktadır. Ancak midesi ile ilgili problem yaşayan kişilerin geceleri yatarken limonlu su içmemeleri önerilmektedir.

Limonlu Su Ciğerleri Temizler Mi?

Limonlu suyun faydalarını anlatırken limonun ciğerleri temizlediğinden bahsetmiştik. Enfeksiyon, astım ve diğer akciğer hastalıklarından şikayetçi olanların limonlu su içmeleri önerilmektedir. Akciğer hastalıkları için bir deva olan limonlu su ciğerleri temizlemektedir.

Gece Limonlu Su İçmenin Zararları Var Mı?

Geceleri yatmadan önce limonlu su içmenin faydası olduğu gibi bazı zararları da vardır. Geceleri limonlu su içmek bazı kişilerde midede ekşimeye neden olmaktadır. Bununla beraber kanın sulanmasına da neden olabilmektedir. Özellikle kronik hastalıkları ya da mide sorunları yaşayan kişilerin geceleri limonlu su içmemeleri önerilmektedir.

Aç Karnına Limonlu Su İçmenin Faydaları Neler?

Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olan limonlu su aç karnına tüketildiğinde özellikle yağ yakımına yardımcı olmaktadır. Vücuda yeniden su kazandıran limonlu suyun böbrek taşı oluşumunu engelleme etkisi de vardır. Bununla beraber aç karnına limonlu su içmenin faydaları şunlardır:

  • Kilo vermeye yardımcıdır.
  • Vücudu zinde tutar.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Vücudu iltihaplardan arındırır.
  • Kanser riskini azaltır.
  • Bağırsaklara iyi gelir.
  • Kabızlığa iyi gelir.
  • Ağızda meydana gelen aft rahatsızlığında etkilidir.
  • Diş eti şişliklerine iyi gelir.
  • Karaciğer üzerinde olumlu etkileri vardır.

Koltuk altını jiletle almak karartır mı, kararmasına ne iyi gelir?

Birçok kişinin kabusu haline gelen koltuk altı kararması özellikle yaz aylarında can sıkıcı olmaktadır. Sizleri bu kabustan kurtaracak, istediğiniz zaman istediğiniz kıyafetleri giymenizi sağlayacak yöntemleri araştırdık. Yazımızı detaylı bir şekilde incelediğiniz zaman koltuk altı kararmasından kurtulacaksınız.

Koltuk Altı Kararması Neden Olur?

Her insanın genetik yapısı, vücut yapısı ve bağışıklık düzeni birbirinden farklıdır. Buna göre yaşanan cilt sorunları da farklı olmaktadır. Genel olarak yaşanan temel cilt sorunlarından biri olan koltuk altı kararması çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Koltuk altındaki deri yapısı çok ince ve hassastır. Bu nedenle vücudun diğer bölümlerine göre daha fazla etkilenmektedir. Koltuk altının kararmasına neden olan etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Genetik yapı
  • Jilet kullanımı
  • Aşırı terleme
  • Yoğun deodorant kullanımı
  • Yanlış bakım ürünleri kullanımı
  • Epilasyon aletleri kullanımı
  • Doğum kontrol hapı kullanımı
  • Antidepresan kullanımı

Koltuk Altını Jiletle Almak Karartır Mı?

Birçok farklı nedene bağlı olarak kararan koltuk altı, kadınların dış görünümünü etkileyen önemli sorunların başında gelmektedir. Kararmanın önlenmesi için öncelikle koltuk altı temizliği çok önemlidir. Çünkü koltuk altı temizliğinde kullanılan yanlış yöntemler kararmanın en temel nedenidir.

Koltuk altı temizliğini jiletle yapan kişiler azımsanamayacak kadar çoktur. Bazen acil işi olanlar, bazen hemen dışarı çıkmak isteyenler bazen de kolaylığı sebebi ile koltuk altını jiletle almak isteyen kişiler kararma sorunu ile karşılaşacağını unutmasınlar. Jiletle geriye doğru temizlemek daha pürüzsüz bir ten sağlasa da kararmanın oranını artırır. Jiletle alınan tüyler bir dahaki sefer daha kalın ve daha siyah çıkmaktadır.

Koltuk Altı Kararmasına Ne İyi Gelir?

Vücutta en yaygın kararma yaşanan bölgeler koltuk altı ve bikini bölgeleridir. Koltuk altı kararmasına ne iyi gelir soruları bikini bölgesi için de sorulmaktadır. Koltuk altı kararmasından kurtulmak için uygulayabileceğiniz yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

1- Doğal Beyazlatıcılar Kullanın: Koltuk altı kararmasını gidermek için doğal beyazlatıcılar tercih edebilirsiniz. Bu beyazlatıcılardan biri olan patatesi ince ince dilimleyerek koltuk altınıza sürebilirsiniz. Bununla beraber limon ve salatalık da doğal beyazlatıcılar arasında yer almaktadır.

2- Koltuk Altı Bölgesini Ölü Derilerden Arındırın: Ölü derilerin koltuk altı bölgesinde birikmesi ile kararma riski artmaktadır. Bu nedenle koltuk altınızı ölü derilerden arındırarak bu riski azaltabilirsiniz.

3- Koltuk Altı Kararmasına İyi Gelen Deodorant Tercih Edin: Deodorant kullanmadan yapamıyorsanız, piyasada koltuk altı kararmasına iyi gelen deodorantlar bulunmaktadır. Bunlardan birini tercih edebilirsiniz.

Lazerle Koltuk Altı Kararması Geçer Mi?

Koltuk altı kararmasından çok çektiyseniz artık üzülmeyin. Lazerle koltuk altı kararması işlemi son derece başarılı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Spektra özelliğine sahip olan lazer ile uygulanan işlem yani lazer toning ağrısız ve acısız bir işlemdir. Lazer işlemi 15 – 20 gün ara ile olmak üzere 4 – 6 seans uygulanmaktadır.

Koltuk Altına Karbonat Sürülür Mü?

Koltuk altı kararmasını gidermek için çeşitli yöntemler geliştirilmektedir. Ancak lazer ya da daha farklı diğer yöntemleri tercih etmek istemeyenler doğal yöntemlere yönelmektedirler. Bu doğal yöntemlerden biri olan karbonat ile koltuk altı kararmasını azaltabilirsiniz. Yaygın olarak kullanılan karbonatı su ya da gül suyu ile karıştırarak macun kıvamına getirin ve koltuk altınıza sürün. Koltuk altı beyazlayana kadar düzenli olarak uygulamaya devam edilmesi gerekmektedir.

Koltuk Altı Beyazlatma Kremi Evde Nasıl Yapılır?

Evde doğal yöntemlerle koltuk altı kararmasını geçirmeye çalışan kişiler için koltuk altı beyazlatma kremi evde nasıl yapılır detaylı olarak bilinmesi önemlidir. Çok güçlü beyazlatma etkisi olan limon ve şeker ile bu etkili kremi hemen hazırlayabilirsiniz. Limonun beyazlatma etkisinin yanında şekerin de ölü hücrelerden arındırma etkisi vardır.

1 yemek kaşığında esmer ya da işlenmemiş şekeri yarım bardak limon suyu ile karıştırın. Hazırladığınız karışımı koltuk altı bölgenize sürerek 15 dakika bekleyin ve bol su ile yıkayın. Düzenli olarak kararma geçene kadar uygulayabilirsiniz. Limonun asidik etkisinden zarar görmemek için işlem sonrası bir süre güneşe çıkmamanız önerilmektedir.

Aşıların kısırlık yaptığı iddialarına son veren araştırma yapıldı

Ülkemizde de mRNA aşıları yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak mRNA aşılarının erkeklerde kısırlığa neden olduğu yönündeki iddiaların neden olduğu endişeye Amerika’da gerçekleştirilen bir araştırma son verdi. Miami Üniversitesi Üroloji Bölümü’nde görev yapmakta olan Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmadan elde edilen sonuçları 17 Haziran tarihinde dünyadaki en saygın tıp dergilerinden biri olan ve Amerikan Tıp Cemiyeti’nce yayımlanan JAMA dergisi yayımladı. Araştırmaya katılan ve mRNA aşısı yaptıran erkelerin üreme sisteminde herhangi bir sağlık problemiyle karşılaşılmadığı gibi tam aksine sperm sayısı ve hareketliliğinde artış tespit edildi.

Bu araştırmadan elde edilen sonuçları değerlendiren İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Bölümü’nde görev yapan Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, bu araştırmanın, Covid-19 virüsü aşılarının üreme sistemine zarar vermediğinin ispatı olduğunu söyledi.

Virüs Sperm Sayısını Yarı Yarıya Düşürüyor

Covid-19 virüsünün neden olduğu enfeksiyonun sadece akciğeri değil, erkek üreme sistemini de çok sevdiğine değinen Prof. Dr. Kadıoğlu, “Tıpkı akciğerlerde olduğu gibi testiste de ACE2 reseptörleri yoğun olarak bulunmaktadır. Bu reseptörlere tutunan Covid-19 virüsü hücreleri olumsuz etkilediğinden dolayı testiste inflamasyon yani iltihap gelişmektedir. Böylelikle ‘Leydig’ olarak adlandırılan hücrelerden testosteron salgılanması azaldığı gibi hormonlarda da çeşitli problemler oluşmaktadır.

İmmünolojik olaylar geliştiği gözlemlenmektedir. Covid-19 virüsü enfeksiyonu sürecinde ateşin çok yüksek olması da testislere olumsuz etki etmektedir. Covid-19 vakalarında ateş 37.8’in üzerine çıktığı zaman testis bu durumdan olumsuz etkileniyor. Bu da genital sistemde yani üreme sisteminde olumsuz yönde değişimlere neden oluyor. Sperm sayısında yüzde 50 azalma oluyor. Sperm hareketliliğinde ise azalma olduğu tespit edildi. Yine spermlerin canlılığı da virüsten olumsuz etkilenmektedir.” dedi.

Gençler Açısından Risk Daha Büyük

Genç hastaların Covid-19 virüsünün bu olum etkilerinden daha fazla etkilendiğini belirten Prof. Dr. Kadıoğlu, “Genç hastalardaki ACE2 reseptörleri yaşlılarla kıyaslandığı zaman daha fazladır. Bu da genç erkeklerin testislerinin Covid-19 virüsünden daha olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Covid-19 virüsünün neden olduğu enfeksiyonun hafif, orta veya ağır geçirilip geçirilmediği de çok büyük önem arz etmektedir. Enfeksiyon sürecini ağır geçiren vakalarda bu değişikliklere daha fazla rastlanmaktadır. Tüm bunlar ise gençlerin ve enfeksiyon sürecini ağır geçirenlerin üreme sisteminin virüsten daha fazla etkilendiğini göstermektedir.” ifadelerine yer verdi.

Aşının Ardından Sperm Sayısında ve Hareketliliğinde Artış Olmuş

JAMA tarafından sonuçları yayımlanan araştırmada Covid-19 virüsü aşısının erkeklerin üreme sisteminde herhangi bir olumsuzluğa neden olup olmadığının incelendiğini aktaran Prof. Dr. Kadıoğlu, “JAMA en prestijli tıp dergileri arasında yer almaktadır. 45 erkek üzerinde gerçekleştirilen aşı araştırmasında aşıdan 7 gün evvel ve aşıdan 70 gün sonrasına kadar meni analizinin yanı sıra semen parametreleri de değerlendirildi. Bu değerlendirmeler neticesinde elde edilen veriler gösteriyor ki sperm sayısında, hacminde, hareketliliğinde total ileri sperm sayısı artmış. Mesela santimetreküp içerisindeki sperm sayısı 26 milyondan 30 milyona kadar çıkmış.

Sperm hareketliliğinde ise yüzde 58 seviyelerinden yüzde 65 seviyelerine kadar bir yükselme var. Bu çalışmanın içerisinde özel bir grup daha oluşturulmuş ki 8 erkeğin sperm sayısı normal değerlerin altında bulunuyor. Aşının ardından yapılan değerlendirmede bu hastaların 7’sinde olumlu yönde bir değişiklik söz konusu. Bu hastalarda santimetreküp içerisindeki sperm sayısı 8.3 milyondan, 22 milyona kadar yükselmiş. Bu veriler, şu ana kadar yapılan ilk ve tek araştırmadan elde edildi. Vaka sayısı ise o kadar da yüksek değil. Bu veriler, diğer merkezlerce de konfirme edilmeli, tekrarlanmalı ve daha geniş hasta grupları üzerinde incelenmelidir.” diye konuştu.

Benzer Bir Çalışmayı İsrail’de Yapıyor

Nüfusunun önemli bir kısmını aşılayan İsrail’de de benzer bir çalışmanın yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Kadıoğlu, “İsrail’de yürütülen araştırmada da bilim insanların tarafından Amerika’daki gibi 40-45 hasta incelenmektedir. İncelenen hastalar içerisinde tüp bebek tedavisine gidenlerde bulunmaktadır. Aşıdan evvel 29 hastanın normal semen parametreleri üzerinde gözlem yapılmış. 14 hastanın ise semen parametreleri normal değerlerin altında bulunmaktadır.

Semen parametreleri normal olan gruptaki hastaların santimetreküp içerisindeki sperm sayısı 43 milyondan 47 milyona yükselmiş. Sperm sayısı normal değerlerin altında olan hastalarda ise sperm sayısı 4 milyondan 8 milyona yükselmiş. Bu araştırma sayesinde üreme sisteminde sağlık problemi olan hastaların sperm sayısında bir miktar yükseliş olduğunu öğreniyoruz. İsrail tarafından gerçekleştirilen bu araştırmadan elde edilen veriler henüz bir bilim dergisi tarafından yayımlanmadı. Şimdilik takibi veri tabanında yapılmaktadır. Makalesi yayınlandığı zaman daha ayrıntılı bilgiler edineceğiz.” şeklinde konuştu.

Daha Büyük Gruplarda Uzun Süreli Takip Edilmeli

Covid-19 virüsünün neden olduğu enfeksiyonun üreme sistemi için daha riskli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Covid-19 virüsünün neden olduğu enfeksiyon üreme sisteminin sağlığını olumsuz etkilemektedir. Covid-19 virüsü aşısının ise üreme sisteminin sağlığına herhangi bir olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Hatta üreme sisteminin sağlığını olumlu etkilediğine dair bu araştırmalar sayesinde bir umut ışığı doğmuştur. Ama bunların ispata muhtaç veriler olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu araştırmalar kısıtlı, vaka sayısı az olan ve kontrol grubu olmayan araştırmalardır. Ayrıca hastaların takip süreside çok kısadır.

Semen parametrelerindeki mevsimsel değişkenlerde hastalarda gelişerek sonuca etki etmiş olabilir. Bundan dolayı da kontrol grubunun olması, daha fazla hastanın takip edilmesi ve uzun süreli takipte zorunludur. Semen parametreleri ise araştırmalarda sayıya göre sınıflandırılmalıdır. Semen parametresi kötü olanlar, orta derecede iyi olanlar gibi sınıflandırmaya gereksinim var. Tüm bunların hepsi daha yüksek vaka sayıları ile uzun süreçli takip edilmeli ve kontrol grupları ile karşılaştırılmalıdır. Bu araştırmalardan aşılar kısırlığa çare sonucuna da kesinlikle varılmamalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Yay burcunun genel özellikleri neler?

Yay burcu insanı, genelde gezmeyi çok seven burç olarak bilinir. Dünyayı keşfeden önemli insanların burçlarından biridir. Belki çoğu kıtanın keşfedilmesine onlara borçluyuz. En zor anlarında, rahatsızlıklarında bile gözlerini kırpmadan gezme fırsatlarını bir hışım ile değerlendirirler.

Onları tutmak mümkün değildir. Özgür ruhlu insanlardır. Çok neşeli olarak da bilinirler. Yine de içlerinde öyle olmadıkları zamanlar yaşarlar. Bunu her ne kadar dışarıya yansıtmasalar da. Özgürlükçü karakterlerinden dolayı boşanmaların en sık rastlanabileceği burçtur. Bir insana uzun süre bağlı kalmaya tahammül gösteremezler. Özgürlüklerine aşık, gezgin insanlardır. Bir çok kez evlenip boşanmış olabilir ya da uzun süre dul olmuş olabilirler.

Küçüklüklerinde de olgun, büyüklüklerinde de olgun karakterli insanlardır yay burcu. Bu burcun insanı dürüst, iyi niyetli, yumuşak kalpli olduğu için de çok çabuk kandırılırlar. Kendi iç benliklerine göre karşıdakini yargılarlar. Yani başkalarını, ayndaki yansıması gibi yargılar. O yüzden hayat boyunca insanlardan çok fazla karakter konusunda tecrübe niteliğinde ders alırlar.

Bu burcun insanlarının felsefeci tarafları vardır. Edebiyat ve sanata değer verirler. Empati yetenekleri güçlüdür. Karşısındakini anlayışla dinler fakat kendini başkasının olaylarına dahil etmez. Kendinden başka bir insana derin ilgi içerisinde bulunup canını sıkmak istemez. Yıldızı parlayan insanlarla haşır neşir olmayı severler. Onlardan manevi yönden beslenmeye özen gösterirler. Özgürlüklerinden dolayı enerji onlar onlar için çok önemli. Bu sebepten dolayı ünlü insanlardan etkilenir ve onların çevresinde bulunarak, o parlayan enrjilerinden nasibini almak ister. Derin inançlı insanlardır.

Yay burcu insanı estetik görünüşe önem veirler. Bu yüzden spor yapmaya önem gösterirler. Bir çok spor hocası yay burcudur. Voleybol, basketbol ve futbolcu olurlar.

Yay burcu eski eşleriyle en iyi arkadaş olan burçtur. Kinli insan olmadıkları için dost, arkadaş kalmayı; eski sevgili veya eşleriyle biliyorlar. Yeni eşlerini, eski eşlerini tanıştırıp arkadaş yapabiliyorlar. Terk edilmeleri onlara koymaz. Bu durum için kin tutmazlar.

İyi huylu yay olduğu gibi kötü huylu yaylarda vardır. Bu kötü huyları, sabit fikirli ve tutumlu olmalarıdır. Bu durum onları çok ketun gösterebilir. Çok daha nadir de olsa sabit ve ketun kafalı yaylar da vardır.

Yay burcu insanı özgürlükçü kafaların dolayı giyim tarzlarında da pek özgür takılırlar. Rahat giyinmeyi severler. Giydikleri kıyafette uydurdukları kombin çok ilginçtir. Ruh durumlarına yani modlarına göre giyinirler. Genç bir yayı çok klasik veya olgunca, yaşlanmış bir yayı çok genç bir şekilde giyinirken de görebiliriz. Onlarda belirli bir tarz bulmak zordur. Yine de özenerek giyinip süslenmeyi severler.

Hemogram kan testinde nelere bakılır, aç karnına mı yapılır?

Tam kan sayımı anlamına gelen Hemogram, kişilerin genel sağlık durumları ve varsa diğer hastalıkları hakkında fikir veren kan testidir. Hastaneye giden hemen herkesten hemogram testi istenmektedir. Hemogram testinde birçok farklı değere bakılmaktadır. Her zaman karşınıza çıkması muhtemel olan hemogram testi nedir? Bu testte hangi değerlere bakılır?

Hemogram (Tam Kan Sayımı) Nedir, Kaç Olmalı?

Kanda bulunan hücre sayısını ve bu hücrelerin kandaki oranlarını ölçmeye yarayan kan testine hemogram (tam kan sayımı) adı verilir. Birçok rahatsızlığın tanısında yönlendirici etkiye sahip olduğu için hemogram çok önemlidir. Tanı aşamasında tespit edilebilen hastalıklar şunlardır:

  • Kan kanseri
  • Diğer kanser türleri
  • Enfeksiyon hastalıkları
  • Anemi
  • Kemik iliği hastalıkları
  • Otoimmün rahatsızlıklar
  • Talasemi
  • Akdeniz anemisi

Hemogram kaç olmalı denildiği zaman bakılan değerlerin ne olduğuna göre sonuçlar değişmektedir. Her parametrenin farklı anlamları bulunmaktadır. Yapılan her testte referans aralıkları da belirtilmektedir.

Hemogram Testi Ne Demektir?

Kan hücrelerinin hem nitelik hem de nicelik açısından incelenmesine yardımcı olan teste hemogram testi denir. Bir tarama testi niteliğinde olan hemogram testi ile genel sağlık durumu hakkında fikir sahibi olunabilmektedir.

Hemogram testinde koldaki damardan, topuktan ya da parmak ucundan kan örneği alınır. Bu test için önceden bir hazırlık yapılmasına gerek yoktur. Ancak kullanılan ilaçlar var ise öncesinde doktora danışarak bırakılabilir.

Hemogram Kan Testinde Nelere Bakılır?

Çok önemli testlerden biri olan hemogram kan testinde nelere bakılır konusu da hastalar tarafından merak edilmektedir. Kanın farklı bölümlerinin incelendiği tam kan sayımında bakılan ve ölçülen değerler şunlardır:

WBC: Beyaz kan hücreleri yorumlanır.

HGB: Hemoglobin sayısına bakılır.

RBC: Kırmızı kan hücre sayıları yorumlanır.

MCV: Alyuvarın ortalama büyüklüğüdür.

HCT: Alyuvarların hacminin kandaki yüzdesini gösterir.

PLT: Trombosit sayısına bakılır.

MCHC: Alyuvarlarda bulunan hemoglobin ağırlığını ifade eder.

MCH: Alyuvarda bulunan hemoglobin miktarını ifade eder.

Hemogram Testi Aç Karnına Mı Yapılır?

Herhangi bir tahlinin sonucunu etkileyen bazı etmenler bulunmaktadır. Hemogram testinde de sonucun doğru elde edilmesi için bazı kriterlere dikkat edilmelidir. Bakılacak değerin sonucunu etkileyecek bir ilaç kullanılıyor ise, doktor tavsiyesi ile bu ilacın kullanımı o günlük durdurulabilir. En çok merak edilen konulardan biri de hemogram testi aç karnına mı yapılır sorusudur. Hemogram testinin sonucunu açlık ya da tokluk etkilemez. Yani bu testi aç ya da tok karnına yaptırabilirsiniz.

Hemogram Testi Nerede Yapılır?

Hemogram tam kan sayımının yapılabilmesi için herhangi bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir. Sağlık ocakları, devlet hastaneleri, özel hastaneler, aile hekimlikleri ve laboratuvarlarda hemoglobin testi yapılabilmektedir.

Hemogram Ne Kadar Olmalı?

Hemogram testinde bakılan değerlerin ne kadar olması gerektiği, bakılan parametrelere göre değişmektedir. Ayrıca kadın ve erkeklerde de bu değerler farklılık göstermektedir. Hemogram normal değerleri şu şekildedir:

RBC: 3,8 – 5,3 milyon / ml

MCV: 80 – 100 fl

Hemoglobin: 11,7 – 15,5 g / dL

MCH: 30 – 34 pikogram

WBC: 4,400 – 11.000 mm küp

PLT: 150.000 – 400.000 ml

Kan Düşüklüğü Hangi Tahlilde Belli Olur?

Ülkemizde kan düşüklüğü sorunu yaşayan kişi sayısı bir hayli fazladır. Bu nedenle kan düşüklüğü hangi tahlilde belli olur konusu önem kazanmaktadır. Demirin düşük olmasına bağlı olarak kırmızı hücrelerdeki kan oranının azalması kan düşüklüğü olarak adlandırılır.

Yapılan Hemogram tam kan sayımında MCH değerinin düşük olması kan düşüklüğü olarak yorumlanmaktadır. MCH yani Mean Corpuscular Hemoglobin, kan hücrelerinde bulunan hemoglobin miktarıdır. Yapılan tam kan sayımı tahlilinde bu değerin düşük olması kansızlık olduğunun göstergesidir.

Kan Değerinin Kaça Düşerse Tehlikeli Olur?

Vücutta yeterli oranda demir olmadığı zaman kırmızı kan hücrelerinde yeteri kadar hemoglobin üretilemez. Hamilelik, adet dönemi, bağırsak ve mide sistemindeki kan kayıpları, sağlıksız beslenme gibi durumlar demir eksikliğine bağlı anemiye neden olmaktadır. Kan değerlerinin belirli bir değerin altına düşmesi tehlikeli olmaktadır. Bu değer erkeklerde 13,8 iken kadınlarda 12’dir.

Expigment krem ne işe yarar, niçin kullanılır? Yan etkileri neler?

Mucizevi krem olarak adlandırılan Expigment krem renk eşitsizliklerinden sivilcelere, cilt lekelerinden cilt renk tonu sorunlarına kadar birçok farklı soruna çare olmaktadır. Ancak kremin kullanım şekli de sağlayacağı faydada oldukça önemlidir. Bildiğiniz tüm cilt kremlerini unutturacak Expigment krem hakkında her şeyi öğrenmek için hazır olun.

Expigment Krem Nedir, Ne İçin Kullanılır?

Expigment krem, %2 – % 4’lük 30 gramlık ambalajlarda satılan ve deri üzerine sürülerek kullanılan bir üründür. Bu krem etken madde olarak hidrokinon içerir. Deri rengini açma özelliği bulunan hidrokinon, koyulaşma görülen alanlarda renk açılmasına yardımcı olmaktadır. Doktor kontrolünde kullanılması gereken bu krem ile güneş lekeleri, bölgesel kararmalar ve kortizon kullanımı nedeni ile oluşan lekelerden kurtulabilirsiniz.

Expigment %2’lik kremin 1 gramında 20 mg hidrokinon varken, %4’lük kremin 1 gramında 30 mg hidrokinon bulunmaktadır. Bu nedenle inatçı ve koyu lekelerde %4’lük krem önerilirken, hafif lekelerde %2’lik krem önerilmektedir.

Expigment Krem Ne İşe Yarıyor?

Kullanıcı sayısı arttıkça Expigment krem ne işe yarıyor merak ediliyor. Farklı cilt sorunlarının tedavisinde kullanılan Expigment, semptomların iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Expigment kremin fayda ettiği diğer cilt sorunları şunlardır:

  • Doğum lekeleri
  • Yaşlılık lekeleri
  • Hamilelik lekeleri
  • Güneş lekeleri
  • Koyu lekeler
  • Çiller
  • İltihaplı sivilceler

Expigment Krem Ne Kadar Sürede Etkisini Gösterir?

Doktor kontrolünde kullanılması önerilen Expigment krem son derece etkili bir kremdir. Expigment krem ilk 4 hafta sonrasında etkisini göstermeye başlar. 2 ay sonunda etkisini kesin olarak gösterir. 2 ay geçmesine rağmen herhangi bir fayda sağlamadıysanız kremi kullanmayı bırakarak doktorunuza danışmanız önerilmektedir.

Expigment %2 – %4 Yan Etkileri Nelerdir?

Her kremde olduğu gibi Expigment kremde de bazı yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler kişiye göre değişiklik göstermektedir. İlaç içeriğinde bulunan etken maddelere alerjiniz olup olmadığını kontrol ettirdikten sonra kullanmanız yan etki riskini azaltır. Expigment kremin olası yan etkileri şunlardır:

Ciddi yan etkiler: Batma hissi, yanma hissi, dilde kaşıntı, nefes almada zorluk.

Seyrek yan etkiler: Kuruluk, kızarıklık.

Çok seyrek yan etkiler: Deri çatlaması, cilt renginde mavi ve siyah koyulaşma.

Expigment Krem Reçetesiz Alınır Mı?

Expigment krem reçetesiz bir şekilde eczanelerden alınabilir. Ancak krem içerisinde bulunan etken maddelerin yan etkileri düşünüldüğünde bir hekim önerilir ile kullanılması önerilmektedir. Çünkü bu etken maddelere alerjisi olan kişilerde kremin ciddi yan etkileri görülebilir.

Expigment Madecassol Karışımı Kullananlar

Expigment krem kadar popüler olan kremlerden biri de Madecassol’dür. Günümüzde sayısız kadının yaşadığı cilt sorunlarında kullanılan Expigment ve Madecassol kremlerin birlikte kullanıldığında daha yüksek etki gösterdiği söylenmektedir. İçeriğindeki etken maddeler sayesinde cildi onaran Madecassol Expigment karışımını kullananlar daha kısa sürede cilt sorunlarından kurtulduklarını söylemektedirler. Ancak bu karışımı kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız önerilmektedir.

Expigment Krem Kullananlar Yorumları

Expigment krem kullanmayı düşünenler, Expigment krem kullananlar yorumları ile kremi kullanıp kullanmamaya karar vermektedir. Kremi kullananların deneyimlerini paylaştığı yorumlar yol gösterici olmaktadır. Bu yorumlar incelendiğinde, Expigment kremin son derece etkili olduğu anlaşılmaktadır. Bu yorumlardan kremin düzenli kullanılması gerektiğinin öneminden de bahsedilmiştir.

Expigment Krem Fiyat 2021

Expigment krem fiyat 2021 yılı içerisinde güncellenmiştir. Bu üncellemeye göre Expigment %2 ‘lik fiyatı 15.93 TL’dir. %4’lük Expigment krem fiyatı ise 16,26 TL olarak belirlenmiştir.

Argan yağı saç dökülmesini engeller mi, saç çıkarır mı?

Sıvı altın olarak adlandırılan argan yağının hem saçlara hem de cilde inanılmaz faydaları bulunmaktadır. İçeriğinde omega dışında A ve E vitamini barındırması, bu yağın sağladığı yararı artırmaktadır. Farklı şekillerde kullanılabilen argan yağı, alternatif tıpın vazgeçilmezlerindendir.

Argan Yağının Saça Faydaları Neler?

Cilt bakımında tercih edilen argan yağının saça faydaları neler? Bu faydalardan yararlanmak maksimum oranda faydalanmak için doğru kullanım çok önemlidir. Saçı ağırlaştırmayan argan yağının saçlara parlaklık verme özelliği bulunmaktadır. Şifa olarak bilinen argan yağının saçlara olan faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Saçların parlak görünmesine yardımcı olur.
  • Saçtaki boyanın uzun süre kalmasını sağlar.
  • Saç diplerini besleyerek saçların daha gür görünmesine yardımcı olur.
  • Saçların sağlıklı olarak uzamasını sağlar.
  • Saçların daha kolay şekil almasını sağlar.
  • Saç kırıklarını onarır.
  • Kuru saçları nemlendirir.
  • Kepek oluşumuna engel olur.
  • Saç dökülmesini azaltır.
  • Maşa ve düzleştirici gibi yüksek ısıya sahip ürünlerin saça zarar vermesini engeller.
  • Saçların uzamasını hızlandırır.

Argan Yağı Saça Nasıl Uygulanır?

Argan yağı saça nasıl uygulanır öğrenirseniz, bu yağın faydalarından daha çok yararlanabilirsiniz. Argan yağının saçlara uygulanmasında iki yöntem öne çıkmaktadır. Duşa girmeden önce avucunuza alacağınız argan yağı ile saçlarınıza masaj yapabilirsiniz. Daha sonra saçlarınızı streç film ile sararak yarım saat bekletin ve yıkayın.

Diğer yöntemde ise, duş sonrasında argan yağı ile saçlarınıza masaj yapabilirsiniz. Bu aşamada nemli olması gereken saçlarınıza çok fazla argan yağı sürmeniz önerilmez. Fazla yağ kullanımı saç yapısını bozarak saçın daha hızlı yağlanmasına neden olur.

Argan Yağı Saç Dökülmesini Engeller Mi?

Günümüzde saç dökülmesi sorununu yaşayan hem erkek hem de kadın birçok kişi bulunmaktadır. Argan yağının saça olan etkisini öğrenen kişiler, bu yağın saçların dökülmesini engelleyip engellemediğini merak ederler. Saçın yapısını gürleştiren argan yağı, saçları dış etkenlere daha dayanıklı hale getirir. Saçlı deriye argan yağı ile düzenli olarak yapılan masaj sayesinde saç dökülmesi azalmaktadır.

Argan Yağı Saç Çıkarır Mı?

Saç dökülmesi sorunu yaşayanların gözdesi olan argan yağı saçların dökülmesini engellemektedir. Bununla beraber argan yağı saç çıkarır mı sorusunun cevabı da merak edilmektedir. İçeriğindeki vitamin ve mineraller yönünden zengin olan argan yağı yeni saçların çıkmasına yardımcı olur. Ancka bu noktada tamamen doğal argan yağının kullanıldığına dikkat edilmelidir.

Argan Yağı Saçı Gürleştirir Mi?

Saç dökülmesine iyi gelen ve yeni saçların çıkmasını sağlayan argan yağının saçları gürleştirme özelliği de bulunmaktadır. Tamamen saf olarak üretilen argan yağı saçların daha hacimli ve gür görünmesini sağlar. Argan yağı ile günde bir kere saçlarınıza bakım yaparak bu etkiden yararlanabilirsiniz.

Argan Yağı Saçı Düzleştirir Mi?

Kıvırcık saç şekline sahip olan kişiler, saçlarına doğru bakımı yapmadıkları zaman kuruma ve kabarma sorunu ile karşı karşıya kalırlar. Bu durumdan kurtulmanın en kolay yolu argan yağı kullanmaktır. Çünkü argan yağı saçı düzleştirir ve saçın elektriklenmesini önler. Ayrıca saçlarda keratin bakım etkisi yaratarak düz görünüme yardımcı olur.

Argan Yağı Saçı İnceltir Mi?

Saçları faydası saymakla bitmeyen argan yağının saçları inceltici bir etkisi yoktur. Saçları besleyen ve onaran argan yağı ile saç renginde açılma görülebilir. Ayrıca saç köklerini ve tellerini derinlemesine besleyen argan yağı saç tellerinin kalınlaşmasına yardımcı olur.

Argan Yağı Saçları Döker Mi?

Argan yağı kırılarak dökülen saçlara iyi gelmektedir. Saç köklerini besleyen argan yağının saç dökülmesini önleyerek yeni saç çıkardığından bahsetmiştik. Bu bilgiler doğrultusunda argan yağının saç dökmediğini söyleyebiliriz.

Argan Yağı ile Saç Rengini Koyulaştırma

Saç rengi kişinin ifadesini ve dış görünümünü etkilemektedir. Bu nedenle cilt rengine uygun saç rengi tercih dilmesi önerilmektedir. Saçlarının rengini çok açık bulan kişiler argan yağı ile saç rengi koyulaştırma yöntemlerini araştırmaktadırlar. Saçlara canlılık kazandıran argan yağı, mat görünen saçlara parlaklık verse de saç rengini koyulaştırma gibi bir özelliği bulunmamaktadır.

Son Haberler