27 Haziran 2025 Cuma
Ana Sayfa Blog Sayfa 3

Varis neden olur, nasıl geçer? Sarımsak ile evde varis tedavisi

Varisli damarlar, cildin yüzeyine yakın, çoğunlukla bacaklarda ve uyluklarda anormal derecede büyük damarlarla kendisini gösteren oldukça yaygın bir sorundur. Genellikle duvarları zayıflamış damarlar veya kan akışını düzenleyen zayıf çalışan valfler geliştirdiğinde ortaya çıkar. ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı’na göre, varisli damarlar kadınların yaklaşık % 25’ini ve erkeklerin ise % 10’unu etkilemektedir.

Varisli damarlar ağrı, yorgunluk, huzursuzluk, bacaklarda yanma, zonklama, karıncalanma veya ağırlık hissine neden olabilir. Şişkin damarların görünümü de özellikle kadınlar için büyük bir endişe kaynağıdır.

Genç Yaşta Varis Neden Olur?

Genç yaşta oluşan varisli damarların yaygın nedenleri kalıtım, çok fazla ayakta durmanın gerekli olduğu çalışma ortamları, obezite, doğum kontrol hapları, hamilelik, ergenlik ve kabızlıktır.  Ayrıca menopoz sırasında vücutta oluşan hormonal değişikliklerde varis oluşumunu tetiklemektedir. Varisli damarlar için standart tedaviler bulunmaktadır. Ancak hem tıbbi hem de cerrahi tedaviler oldukça pahalı olabilir. Neyse ki, varisli damarları evde tedavi edebilecek ve neden olabileceği rahatsızlıkları ortadan kaldırabilecek uygun maliyetli bitkisel ilaçlar mevcuttur. Bu yazımızda varisli damarların etkilerini kolayca hafifletebileceğiniz iki farklı tariften bahsedeceğiz.

Varisler İçin Sarımsaklı Tedavi

Varisli damarları tedavi etmek ve örümcek damarları ortadan kaldırmak için sarımsak, portakal suyu ve zeytinyağı tedavisi harika sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Sarımsak, kan damarlarının iltihaplanmasını önlemeye yardımcı olan allisin adı verilen bir bileşik içerir. Ayrıca vücudunuzdaki zararlı toksinleri atmak ve genel sağlık durumunuzu iyileştirmek için kullanılır. Sarımsak, portakal suyu ve zeytinyağı karışımını mutlaka deneyin.

Malzemeler;

  • 6 diş sarımsak
  • 3 adet portakal
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı;

6 diş sarımsağı ezin ve 3 adet portakaldan taze sıkılmış meyve suyu ile karıştırın. Karışıma 2 yemek kaşığı zeytinyağı ekleyin. Karışımı kullanmadan önce yaklaşık 12 saat kadar bekletin.

Uygulanışı;

Karışımı 15 dakika boyunca varisli bölgedeki cildinize tamamen emilene kadar dairesel hareketlerle uygulayın. Bunu her gün sonuç alıncaya kadar aksatmadan uygulamanız tavsiye edilir. Ayrıca bölgeyi bir bezle sarabilir ve varisli damarların boyutunu azaltmak için 15 dakika bekletebilirsiniz. Diyetinize düzenli olarak sarımsak da dahil edilmesi önerilir.

Varisler İçin Limon-Sarımsak Tedavisi

Bu karışımın etkili olması için kesinlikle kaliteli malzemeler seçmelisiniz. Özellikle yağın kalitesinde ısrar ediyoruz, sızma zeytinyağı tercih etmelisiniz. Sarımsak için de yerli olanları tercih edin.

Malzemeler:

  • 12 diş sarımsak
  • 1/2 su bardağı sızma zeytinyağı
  • 1 adet limon suyu

Hazırlanışı:

Sarımsakları soyduktan sonra ikiye bölün ve havanda homojen oluncaya kadar iyice ezin. Sonra sarımsakları bir cam kavanoza alarak üzerine zeytinyağı ve limon suyunu ekleyin. Kavanozun kapağını örterek serin ve karanlık bir yerde bir gece bekletin. Ertesi sabah malzemeleri tahta bir kaşık ile karıştırın ve posasını ayırmak için süzgeçten geçirin

Uygulanışı;

Elinize bol miktarda karışımdan alarak varisli damarlardan etkilenen bölgelere sürün. Kan dolaşımını uyarmak için parmak uçlarınızla hafifçe masaj yapın. Bir saat boyunca cildinizin karışımı emmesi için bekleyin. Daha sonra soğuk suyla durulayın. Uygulamayı haftada en az üç kez olmak kaydı ile akşamları tekrarlayın.

Kırkkilit otu nedir, nasıl kullanılır, faydaları neler?

Kırkkilit otu geçmiş zamanlardan bu yana çeşitli hastalıklara şifa sağlaması amacıyla kullanılan bir ot türüdür. Kırkkilit otunun sağlık açısından birçok faydaları bulunmaktadır. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun önerdiği kırk kilit otunun ne olduğunu ve kırkkilit orunun faydalarını sizler için araştırıp bir araya getirdik. Kırkkilit otunu Prof. Saraçoğlu’nun tavsiyesi üzerine herkes merak etmeye başladı ve insanların kafasında, kırkkilit otu ile alakalı birtakım sorular belirdi. Peki, nedir bu sorular diyorsanız hemen açıklayalım.

Kırkkilit Otu Nedir?

Kırk kilit otu yol kenarlarında, genellikle sulak yerlerde yetişebilen bir ot türüdür. Kırkkilit otu ülkemizin birçok yerinde yetişmektedir. Küçük sivri uçları ve yapraklara sahip olan kırkkilit otu görüntü itibariyle biberiye bitkisine benzemektedir. Dünya üzerinde birçok çeşidi olan kırkkilit otunun en az 7 türü olduğu söylenmektedir. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun tavsiyesi ile gündeme gelen kırkkilit otunun sağlık açısından çeşitli faydaları bulunmaktadır.

Kırkkilit Otunun Faydaları Nelerdir?

İbrahim saraçoğlunun adından sıkça söz ettiği kırkkilit otunun sağlık açısından birçok faydası bulunmaktadır. Kırkkilit otunun faydalarını merak ediyorsanız sizler için araştırıp bir araya getirmiş olduğumuz bilgilere göz atabilirsiniz. İşte kırkkilit otunun faydaları:

Kemikleri, saçları ve tırnakları güçlendirir

Kırkkilit otu yüksek bir silikon içeriğine (kemik sağlığı için gerekli bir mineral) sahiptir ve bu nedenle kemiklerin, saçların ve tırnakların güçlendirilmesine yardımcı olmak için kullanılmıştır. Osteoporoz için olası bir tedavi seçeneği olarak bile önerilmiştir. Çalışmalar, kırkkilit otu kemik hücrelerinin üretimini doğrudan artırdığını ve artan kemik dokusu oluşumuna yol açtığını göstermiştir.

Bağışık sistemini güçlendirir

Ek olarak, kırkkilit otu bitkisindeki yüksek silika içeriği, aşırı kanama riskini azaltmaya yardımcı olur ve sağlıklı kan hücrelerinin inşasına katkıda bulunur. Araştırmalar, kırk kilit otunun, tüm bağışıklık sistemini iyileştiren fagositlerin sayısını, mikroorganizmaları ve diğer yabancı maddeleri yok eden beyaz kan hücrelerinin sayısını artırdığını göstermiştir. Ayrıca, kırkkilit otu toksik kalıpların büyümesini engelleyebilir.

Eklem ağrılarını yok eder

Kırkkilit otu tıpkı kemiklerde olduğu gibi zengin slika içeriği sayesinde eklem ağrılarının da kısa süre içerisinde azalmasına yardımcı olmaktadır. Osteoporaza bağlı eklem ağrılarının azaltılmasında kırkkilit otu önemli bir yere sahiptir.

Kırkkilit Otunun İyi Geldiği Diğer Hastalıklar

  • Böbrek ve mesane taşları tedavisinde
  • Boğaz ağrısı tedavisinde
  • Kilo vermek için
  • Saç dökülmesi ve güçlendirilmesi tedavisinde
  • Tırnak güçlendirilmesi tedavisinde
  • Gut hastalığı tedavisinde
  • Ağır adet dönemlerinde
  • Vücudun sıvı tutma durumunda ve ödem atma tedavisinde
  • İdrar yolu enfeksiyonları tedavisinde
  • İdrar kaçırma tedavisinde
  • Açık yaraların çabuk iyileşmesi tedavisinde
  • Eklem çatlamaları tedavisi
  • Kemik romatizmaları tedavisi
  • Dölyatağında meydana gelen poliplerin tedavisinde
  • Genital bölge iltihaplarında
  • Böbrek taşı tedavisinde
  • Kepekli saç derisi şikayetleri tedavisinde kırkkilitotu kullanılabilir.

Kırkkilit Otu Çayı Nasıl Demlenir?

Kırkkilit otu yaprakları kullanılarak çayı yapılmaktadır. Kırkkilit otunun çayının nasıl demlendiği sorusunun cevabını Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu açıklamıştır. İşte Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’na göre kırkkilit otu çayı nasıl demlenir sorusunun cevabı:

Malzemeler

  • 2 tutam kırkkilit otu
  • 1 bardak su

Kırkkilit otu bir bardak klorsuz su ile kaynatılır. Daha sonra 5 dakika demlenmesi beklenir. Ilınınca aç karnına 2 bardak öğünlerden önce soğutulmadan içilir.

Prof. Dr. Saraçoğlu’nun önerdiği bel fıtığına kırkkilit otu:

Malzemeler;

  • 2 tutam kırkkilit bitkisi
  • 1 bardak su

Nasıl hazırlanır?

Kırkkilit otunu bir bardak suyun içerisinde 5 dk boyunca kaynatın. Ilıdıktan sonra bu karışımı 1 yoğurt kâsesine boşaltın. Normal sıcaklıkta olan bir odada yatağın üzerine uzanın. Masajı yapacak kişinin 5 parmağını kırkkilit suyuna batırarak ense kökünden kuyruk sokuma kadar 15 20 defa karışıma 5 parmağını batırarak uygulamalıdır. Karışımı sürdükten 1 sonra bu bölgeye aynı şekilde ardıç yağı ile masaj yapılmalıdır. 3. Gün ise kırkkilit karışımı ile aynı masaj uygulanmalıdır. 4. Gün ardıç yağı uygulanmalıdır. 1 ay boyunca uygulanan bu karışım ağrıları ve bel fıtığı şikâyetinin tedavi edilmesine yardımcı olmaktadır.

Kırkkilit Otu Zayıflatır Mı?

Kırkkilit otunun ödem atıcı ve idrar söktürücü özelliği olması nedeniyle zayıflatıcı etkisi de bulunmaktadır. Kırkkilit otu çayı demlenerek her gün 2 defa yemeklerden önce içilirse kilo vermenize ve ödem atmanıza yardımcı olmaktadır.

Depresyonun tedavisi çekirdek çitlemek

Ay çekirdeği, yüksek protein içeren şaşırtıcı derecede besleyici bir atıştırmalık olmakla birlikte birçok önemli vitamin, mineral ve antioksidan içeriyor. İçerdiği mineral ve antioksidan ile depresyon, panik atak ve unutkanlığı azaltıyor.

Depresyona Karşı Çekirdek Çitleyin!

Yapılan araştırmalar ay çekirdeğinin stres, anksiyete, depresyon ve unutkanlığa karşı yardımcı besin olduğunu ortaya koyuyor..

Ay çekirdekleri kolaylıkla bulunabilen ve yüksek kalorili şekerlerin veya diğer daha az sağlıklı atıştırma alternatiflerinin yerine geçebilen bir yiyecek olarak ön plana çıkıyor. Bir avuç ay çekirdeği tüketilmesi, günlük gıda alımının besin değerini arttırmada önemli rol oynuyor.

Ay çekirdekleri B1, B5, E ve folik asit içeriyor. Aynı zamanda önemli mineraller arasında yer alan bakır, magnezyum, selenyum ve fosfor açısından da sağlıklı bir besin sunuyor. Yalnızca çeyrek fincan -dört yemek kaşığı- kadar çekirdek, bu önemli besinlere olan günlük ihtiyacınızın yarısından daha fazlasını karşılayabiliyor. Ay çekirdeklerinde bulunan yağ da, iyi kolesterolü artırabilen, kalp ve kardiyovasküler sistemini koruyan kalp dostu yağlardan.

Panik Atak ve Depresyon Tedavisinde Yardımcı

Ay çekirdeği, besinler arasında özellikle E vitaminiyle güçlü bir antioksidandır, kardiyovasküler sağlığın korunmasına yardımcı olduğu gibi, çeyrek fincan ay çekirdeği tavsiye edilen günlük E Vitamini alımının yüzde doksanını karşılıyor. Kardiyovasküler sağlık ve kolesterol korumaya yardımcı olan diğer besinler arasında lignan, arginin ve fenolik asitler de yer alıyor. bu besinlerin alımını artırmanın faydalarını gösteren birçok araştırma yapılmaktadır.

Uzm. Dr. Baha Murat Aydoğ’a göre, Ay çekirdeğinde bulunan diğer maddeler arasında triptofan ve kolin de yer almaktadır. Aynı zamanda balkabağı çekirdeğinde de bulunan triptofan; stres, anksiyete ve depresyonun azaltılmasına yardımcı olabilir. Kolin ise özellikle hafızanın iyileştirilmesine yardımcı olarak beyin fonksiyonlarının artırılmasına destek olabilir. Bu zengin bitkisel, vitamin ve mineraller kombinasyonu ile ay çekirdekleri şaşırtıcı derecede besleyici bir yiyecek olarak ön plana çıkıyor.

Nar gibi kızarmış çıtır kabak tatlısı

En İyi Bal Kabağı Nasıl Seçilir?

Alacağınız bal kabağının nefis bir lezzette olmasını istiyor, özellikle tatlısını yaptığınızda tam kıvamında olsun, ağzınıza attığınız gibi damağınızda erisin istiyorsanız uygulamanız gereken birçok püf noktası var. Önceliğimiz tabii ki en iyi bal kabağını seçebilmek. Bunun için de şu adımlara dikkat etmeniz önemli:

Bal kabağını bütün halde alacaksanız öncelikle kabuğunu mutlaka incelemelisiniz. Kabuğunda farklı benekler, çatlaklar varsa o kabağı asla almamalı, olabildiğince çatlaksız, yarasız olan bal kabaklarını tercih etmelisiniz.

Aynı şekilde kabuğun mat olması da önemli. Eğer bal kabaklarının kabukları çok parlaksa bu ilaçlamalar dolayısıyla ortaya çıkmış kalıntılardan ya da başka bir yabancı maddeyle temastan kaynaklı olmuş olabilir, uzak durmanızda fayda var.

Bal kabağının kabuğu sert olmalı. Eğer kabuk yumuşak ya da kendini salmış bir haldeyse bu bozulmaya başladığının göstergesi olabilir. Bunun yerine gergin, sert kabuklu olanları tercih etmelisiniz.

Alacağınız bal kabağının ne kadar olgun olduğunu anlamak içinse güneş ve toprakla ne kadar temasta kaldığını gözlemleyebilirsiniz. Bütün haldeki bal kabağının alt kısmını çevirdiğiniz sarı tonların hakim olduğunu görüyorsanız o kabağı gönül rahatlığıyla alabilirsiniz. Çünkü bu, bal kabağının uzun süre toprakta kaldığını gösteren bir izdir. Uzun süre toprakta kaldığı için de olgunlaştıktan sonra toplandığını fark edebilirsiniz.

Eğer bal kabağını ters çeviremeyecekseniz ya da bir test daha yapmak isterseniz bal kabağının sapını kontrol edebilirsiniz. Alacağınız bal kabağının sapının tamamen kurumuş olması gerekir. Eğer yeşil saplı ya da yer yer yeşil kalmış saplı bir bal kabağı görürseniz bu, olgunlaşmadan toplandığı anlamına gelir. Onlar yerine sapı tamamen sararmış ve kurumuş olanları tercih etmelisiniz.

Son olarak, eğer bütün halde bal kabağı alacaksanız çok büyük ya da küçük bir kabak yerine orta büyüklükte kabakları tercih etmeniz doğru olacaktır. Bu, hem alacağınız kabağın olgun olduğunu gösterir hem de orta büyüklükte olduğu için eve gidip kesmeye, doğramaya başladığınızda çok daha pratik bir şekilde onu kesip dilimlemenizi sağlar.

Çıtır Kabak Tatlısı Tarifi

Malzemeler;⠀⠀

  • 6 kilo soyulmuş doğranmış kabak⠀
  • 4 kilo şeker⠀
  • 2 avuç sönmemiş kireç ⠀⠀

Hazırlanış Aşaması;

  • Kabakları soyup eşit boylarda doğrayın.
  • Bir kaba kabakların üzerini geçecek kadar su ilave edin.
  • Sönmemiş kireç i suya ekleyin.
  • Kireç harekete geçene kadar bekleyin.
  • Kireç dibe çöküp su durulandıktan sonra dikkatlice yüzeydeki suyu başka bir kaba alın.
  • Kabakları bu suyun içine ilave edin 1 gece bekletin.
  • Suyu süzüp iyice yıkayın.
  • Kabakları tencereye alın suyunu ve şekerini ilave ettikten sonra şerbeti iyice geri çekildikten sonra altını kapatın.
  • Uzun süreli saklamak için bir kaba alabilirsiniz.
  • Şekerlenmemesi için şerbeti çok kaynatmayın, gerekirse az bir miktar su ilavesi yapabilirsiniz.⠀

Alinazik nasıl yapılır? Nefis lezzetli alinazik tarifi

Süzme Yoğurt Malzemeleri;

  • 4 litre taze süt
  • 3 kaşık yoğurt⠀

Hazırlanış;

  1. Sütü 10 dakika kaynatın.
  2. Ilıdıktan sonra yoğurdu ılık süt ile karıştırıp ekleyin.
  3. 3-4 Saat sonra dolaba kaldırın.
  4. Soğuduktan sonra mutfak tülbentinde süzdürün.

Taban Malzemeleri; (3 kişilik)

  • 6 yemek kaşığı süzme yoğurt⠀
  • 4 adet patlıcan⠀
  • 1 diş sarımsak⠀
  • Tuz⠀

Hazırlanış Aşaması;

  1. Patlıcanları közleyip soyup doğrayın.
  2. Tüm malzemeleri karıştırın.

Et Malzemeleri;

  • 500 gr dana eti⠀
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ⠀
  • 1 yemek kaşığı salça⠀
  • 1 tatlı kaşığı toz biber⠀

Hazırlanış;

  1. Eti yağda kavurun.
  2. Piştikten sonra salçayı ekleyin.
  3. Toz biber ve tuzu da ekleyip ocaktan alın.

Not: Etleri daha ince doğrayabilirsiniz. Amacımız orijinali gibi yapmak değil bana lezzetli gelen tarifi sizlere sunmak.

Gül Şerbeti Malzemeleri;

  • 2 yemek kaşığı kuru gül⠀
  • 1 yemek kaşığı nar çiçeği⠀
  • 4 yemek kaşığı şeker⠀
  • 4 su bardağı su⠀

Hazırlanış;

  1. Tüm malzemeleri 10 dakika kaynatın.
  2. Ardından soğutun.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Afiyet olsun..

Hünnap’ın faydaları neler, neye iyi gelir?

Hünnapın en ilginç sağlık yararları arasında kanserin ilerlemesini yavaşlatma, cilt sağlığını iyileştirme, kilo vermeye yardımcı olma, kanı temizleme, stresi azaltma, dinlendirici uykuyu teşvik etme, bağışıklığı güçlendirme, karaciğeri koruma, kemik mineral yoğunluğunu artırma, ve vücudu detoksifiye etme bulunur.

Hünnap’ın Faydaları Neler?

Uykusuzluğa iyi gelir,

Hünnap özellikle uykusuzluk ve diğer uyku sorunları stres ve kaygıyla ilişkili olan insanlar için etkilidir. Hünnap’ın en güçlü faydalarından biri, zihni sakinleştirme, sinirsel aktiviteyi susturma ve uykuyu teşvik etmeye ve sürdürmeye yardımcı olmasıdır. Bilimsel çalışmalar hünnap’ın farelerde uyku süresini uzattığını gösteriyor. Hem flavonoidlerin hem de saponinlerin – hünnapta bulunan biyoaktif bileşiklerin – uyku süresini arttırdığı da gösterilmiştir. Diğer araştırmalar, hünnaptaki flavonoidlerden birinin, uykunun en onarıcı iki aşaması olan yavaş dalga uykusu ve REM uykusunda harcanan zamanı artırabildiğini gösteriyor.

Kaygı ve stres için rahatlama sağlar,

Birçok insan için uyku sorunları ve kaygı el ele gider. Hünnapta bulunan ve uykuyu iyileştirmeye yardımcı olan aynı biyoaktif bileşikler, uyku sorunu olsun ya da olmasın kaygıyı da giderebilir. Hünnap’ın ruh hali ve rahatlama için iki önemli nörotransmiter olan GABA ve serotonin üzerindeki etkileri, bitkinin anksiyolitik güçlerinin kaynaklarıdır.

Sindirime yardımcı olur,

Hünnap binlerce yıldır şişkinlik, mide ağrısı ve kabızlık gibi gastrointestinal sorunları tedavi etmek için kullanılmıştır. Araştırmalar hünnapın mide asidini azaltabildiğini ve ayrıca mide ülserlerine karşı korunmaya ve tedavi etmeye yardımcı olduğunu gösteriyor. Araştırmalar ayrıca hünnapın kronik kabızlığı iyileştirmede oldukça etkili olduğunu gösteriyor.

Kan şekerini düşürmede etkilidir,

Hünnap kan şekerini düşürmede etkili olabilir, bu da onu diyabet ve metabolik sendrom gibi kan şekeriyle ilgili diğer rahatsızlıklara karşı koruma ve tedavi etmede potansiyel olarak yararlı bir doğal terapi haline getirir. Araştırmalar ayrıca hünnabın vücutta yağ birikimini engelleme yeteneği ile obezite önleyici etkileri olduğunu da tanımlamıştır.

Kalp damar sağlığını destekler,

Hünnapın antioksidan ve anti-inflamatuar yetenekleri, kalbe ve kardiyovasküler sisteme geniş faydalar ve korumalar sağlayabilir. Hünnapta bulunan saponinler kolesterolü düşürmeye yardımcı olabilir. Bilimsel araştırmalarda hünnapın “kötü” LDL kolesterolü artırmadan sağlıklı HDL kolesterol seviyelerini arttırdığı gösterilmiştirÇalışmalar ayrıca hünnapın trigliserit seviyelerini ve C-reaktif protein konsantrasyonlarını azaltabildiğini göstermiştir. Hünnap,arterlerde sağlıklı kan akışını bozan maddelerin birikmesi olan arterioskleroza karşı koruma sağlayabilir.

Beyin ve sinir hücrelerini korur,

Araştırmalar hünnapın, sinir hücrelerini hasara ve bozulmaya karşı koruma, hafızayı onarma ve öğrenmeyi iyileştirme ve bilişsel bozulmaya karşı koruma da dahil olmak üzere beyne bir dizi koruyucu fayda sağlayabileceğini gösteriyor . Yeni araştırmalar, hünnapın Alzheimer hastalığının bir nedeni olan beyindeki işlevsiz aktiviteyi engelleyebileceğini gösteriyor.

Bağışıklığı güçlendirir,

Hünnap, bağışıklık sistemini zayıflatan ve bizi hastalıklara karşı daha savunmasız hale getiren inflamasyonu ve oksidatif stresi azaltan, bağışıklık sistemi için güçlü bir potansiyel destekçi olarak kabul edilmektedir. Saponinler, flavonoidler ve polisakaritler dahil olmak üzere hünnapta doğal olarak bulunan bileşiklerin birçoğu hünnabın bağışıklık desteğinin arkasındaki ajanlar olarak tanımlanmıştır.

Kanserden korur,

Hünnapın kanserle mücadele özelliklerine çok fazla bilimsel ilgi. Saponinler, flavonoidler, antioksidanlar, polisakkaritler ve triterpenoidler de dahil olmak üzere hünnapta bulunan biyoaktif bileşiklerin çoğunun, bazı kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatma ve öldürme yeteneğine sahip olduğu gösterilmiştir. Bilim adamları giderek artan bir şekilde hünnapı kanser için potansiyel bir önleyici tedavi ve tedavi olarak inceliyorlar.

Karaciğeri korur,

Hünnap çok kuvvetli bir antioksidandır. Çünkü, içeriğinde çok güçlü C vitamini vardır. İçinde niasin adlı madde bol miktarda bulunduğundan kan dolaşımına karşı çok faydalıdır. “Niasin” ayrıca soğanda ve sarımsakta da bol miktarda bulunmaktadır.

İçerdiği antioksidanlar karaciğere koruma sağlar ve yenilenmesini sağlar. Bu bilgi yaklaşık 40 dakika boyunca kan temininden mahrum bırakılan karaciğerin hünnap meyvesi yardımıyla iyileşme gösterdiği bir hayvan çalışmasında elde edilmiştir.

Güzel kokulu bir ev için 8 kokulu ev bitkisi

Güzel kokulu bir eve sahip olmak sizi rahatlatabilir ve hatta misafirlerinizi etkileyebilir, ancak güzel kokulu bir evin tadını çıkarmak için sentetik oda spreylerine veya kokulu mumlara başvurmanız gerekmez. Birçok iç mekân bitkisi, tamamen doğal bir şekilde tadını çıkarabileceğiniz güzel kokular üretir, bu nedenle bunları evinizin etrafında tutmak, herhangi bir kokulu ürün ihtiyacını ortadan kaldırabilir. Evinizin güzel kokmasını istiyorsanız, bu 8 kokulu ev bitkisinden birini yetiştirmeyi deneyin.

Evinizi Misler Gibi Kokutacak 8 Bitki

İşte evinizin güzel kokmasını sağlayacak ve biraz da güzellik katacak 8 çiçeğin listesi.

Yasemin
Yasemin

1- Yasemin

Tüm yasemin çiçekleri kokulu değildir, ancak Jasminum polyanthum genellikle iç mekanlarda yetişen bir türdür ve geceleri tatlı bir koku yayar. Bu yasemin türünü bir pencerenin yakınında tutun, böylece bol güneş ışığı alır.

Gardenya

2- Gardenya

Gardenya bitkisi etrafındaki en güzel kokulu bitkilerden biridir ve parfüm gibi kokar. Gardenyaların dışarıda büyümesi daha yaygın olsa da, uygun bakım verildiği sürece içeride de yetiştirilebilirler. Onları doğru ortama koyun ve aromatik çiçeklerinin tadını çıkarabilirsiniz.

Sardunya
Sardunya

3- Sardunya

Her biri kendi özel kokusuna sahip bir dizi sardunya türü arasından seçim yapabilirsiniz. Kayısı, elma, limon, nane, çilek veya diğer kokuları tercih edin, bu güzel çiçekleri evinizin rahatlığında yetiştirebilirsiniz.

Narenciye
Narenciye

4- Narenciye

Narenciye bitkileri portakal, limon ve greyfurtun tatlı kokularını yayar ve bu rahatlatıcı kokuları kim evinde istemez ki? Bu tür bitkiler çok fazla güneş ışığı, sürekli sulama ve iyi drene edilmiş saksı toprağı gerektirir.

Çay Gülü Begonya
Çay Gülü Begonya

5- Çay Gülü Begonya

Çoğu begonya kokulu değildir, ancak çay gülü begonya çeşidinin kendi hafif, tatlı kokusu vardır. Bu güzel bitkiler, sepet asmak veya bir pencere pervazına saksı koymak gibi iyi çalışır ve kokuları kadar güzel görünürler.

Lavanta
Lavanta

6- Lavanta

Lavanta, sizi sakinleştiren ve hatta geceleri uyumanıza yardımcı olan yatıştırıcı ve rahatlatıcı bir kokudur. İç mekânda lavanta yetiştirmenin anahtarı, onu çok fazla güneş ışığına maruz bırakmaktır. Gerekirse yapay ışık kullanın ve serin bir odada saklayın.

Orkide
Orkide

7- Orkide

Orkide popüler bir ev bitkisidir ve bunun iyi bir nedeni vardır. İçeride tutmaları kolaydır ve çok çeşitli kokulara sahiptirler. Bazıları yasemin gibi kokulara sahiptir, diğerleri daha narenciyedir ve bazıları vanilya ile karşılaştırır, ancak ne seçerseniz seçin, eviniz lezzetli bir kokuya sahip olacaktır – bitkinize düzgün bir şekilde bakmanız şartıyla.

Plumeria (Hint Mabet Ağacı)
Plumeria (Hint Mabet Ağacı)

8- Plumeria (Hint Mabet Ağacı)

Frangipani olarak da adlandırılan Plumeria, Hawaii’de bulunabilen çarpıcı bir tropikal bitkidir. Ananas gibi kokar. Eşsiz kokusu parfümler, mumlar ve losyonlar için kullanılır. Gül, gardenya, ananas, erik, narenciye, olgun muz, üzüm, hindistancevizi, zencefil, şeker veya baharat gibi çeşitli kokular sunan bu bitkiden uçucu yağlar da elde edilir.

Aspirini eritip bacaklara sürmek neye iyi gelir?

Tıraş, istenmeyen tüyleri almanın hızlı bir yoludur. Ayrıca jilet yanığı olarak bilinen kırmızı iltihaplı cilt lekeleri ve yumrulara neden olması ile de ünlüdür. Bacaklarınızdan koltuk altlarınıza kadar tıraş ettiğiniz her yerde jilet yanması ve cilt tahrişi meydana gelebilir.

Jilet tahrişi çok yaygın görülen bir durumdur. Tıraş olan çoğu insan bu durumu en az bir kez yaşamıştır. Bazı insanlar bunu her tıraş sonrası yaşarlar. Siz de jilet yanıklarından muzdaripseniz, cildinizi rahatlatmak ve tekrar jilet yanığı olma riskinizi azaltmak için atabileceğiniz adımlar vardır.

Birçok jilet yanık ilacı, anekdot niteliğindeki kanıtlarla desteklenen halk ilaçlarıdır. Jilet yanıklarının çareleri üzerine herhangi bir bilimsel çalışma yoktur. Bununla birlikte, genel olarak yanıklara yönelik şifalı bitkiler üzerine bazı çalışmalar yapılmıştır. Sizin için tıraş sonrası tahrişi ve jilet yanıklarını önlemeye yardımcı doğal çözümler derledik.

Jilet Tahrişi İçin Doğal Çözümler

1- Aloe vera jeli:

Aloe vera, yatıştırıcı özelliği ve yanıkları iyileştirmesiyle bilinir. 2007 tarihli bir sistematik incelemeye göre, kanıtlar aloe veranın birinci ve ikinci derece yanıkları iyileştirme potansiyelini desteklemektedir. Jilet yanmasını tedavi etmek için, etkilenen bölgeye ince bir kat saf aloe vera jeli sürün. Aloe vera jeli çoğu eczanede mevcuttur. Ayrıca bir aloe vera bitkisinden de elde edebilirsiniz.

2- Hindistan cevizi yağı:

Hindistan cevizi yağı yemek pişirmede kullanılır ancak cildiniz için de harikadır. Hindistan cevizi yağı yanıkları iyileştirmek için güvenli ve etkili bir terapi olabilir. Araştırmacılar, hindistan cevizi yağının antienflamatuar ve antiseptik özelliklere sahip olduğuna inanıyor. Jilet yanmasını tedavi etmek için, iltihaplı bölgeye ince bir tabaka organik hindistancevizi yağı sürün.

3- Aspirin:

Aspirin, medikal alandaki yararlarının yanı sıra döküntü ve tahrişle başa çıkmak için de son derece etkilidir. Aspirin, tıraş sonrasında oluşan yanma hissinin hafifletir ve cildin tahriş olmasını engeller. Bir bardak suda 2-3 aspirin tabletini eritin. Tahriş olmuş bölgeye uygulayın ve yaklaşık 10 dakika bekletin. Bölgeyi ılık su ile durulayın.

4- Tatlı badem yağı:

Tatlı badem yağı, kurutulmuş badem çekirdeklerinden yapılır. Süper yumuşatıcı ve harika bir doğal nemlendiricidir. Tıraş olduktan sonra cildinize tatlı badem yağı sürmeyi deneyin. Gerektiğinde doğrudan iltihaplı cilde de uygulayabilirsiniz. Bademe alerjiniz varsa tatlı badem yağı kullanma.

5- Çay ağacı yağı:

Çay ağacı yağı, anti-inflamatuar ve antimikrobiyaldir. Küçük yaraları iyileştirmek ve yanıkları tedavi etmek için doğal çare olarak kullanılır. Çay ağacı yağı seyreltilmeden kullanılmamalıdır. Tatlı badem yağı veya hindistancevizi yağı gibi bir taşıyıcı yağ ile karıştırın. Taşıyıcı yağın çay kaşığı başına 1 ila 3 damla çay ağacı yağı kullanın. Seyreltilmiş çay ağacı yağı bile bazı insanlarda alerjik reaksiyona veya daha fazla cilt tahrişine neden olabilir. Cildinizin nasıl tepki verdiğini görmek için bir yama testi yapmak iyi bir fikirdir.

6- Kabartma tozu:

Kabartma tozu cilt üzerinde serinletici bir etkiye sahiptir. Bu teoriyi destekleyecek bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen, tahrişi ve acıyı hafiflettiği düşünülüyor. Kabartma tozu ve su ile kalın bir kıvamda macun elde edin. Macunu traşlı bölgeye sürün, kuruyana kadar bekletin ve iyice durulayın.

7- Soğuk ve ılık kompresler:

Soğuk kompres, tahriş olmuş cildin gevşemesine yardımcı olabilir. Cildinizde büyümüş tüylerden kaynaklanan kırmızı yumrular görüyorsanız, tıraştan önce cildinize uygulayacağınız ılık bir kompres gözenekleri açmaya ve kılları gevşetmeye yardımcı olabilir.

Jilet Yanmasını Önlemek İçin Neler Yapılmalı?

Jilet tahrişini için önlemek için adım atmazsanız, kendinizi kısır bir döngü içinde bulacaksınız. Jiletle yanmış cildi tıraş etmeye devam ettikçe sorun daha da kötüleşecektir. Bazı insanların cildi diğerlerine göre jiletle tıraş olmaya daha yatkındır. Öyle olsa bile, durumu önlemeye yardımcı olmak için atabileceğiniz birkaç adım vardır. İşte jilet yanmasını önlemek için yapmanız gerekenler:

  1. Tıraş olmadan önce tıraş kremini iyice köpürtün.
  2. Kılları yumuşatmak için ılık bir duş alın.
  3. Kılları her zaman aynı yönde tıraş edin.
  4. Her gün tıraş olmayın.
  5. Eski jiletleri kullanmayın.
  6. Jiletinizi temiz tutun.
  7. Tıraşlar arasında cildinizi mutlaka nemli tutun.

Bazı tıraş kremleri ve tıraş sonrası bakım ürünleri, hassas cildi tahriş edebilecek kimyasallar içerir. Yeni bir ürünü kullanmadan önce, hassasiyeti kontrol etmek için mutlaka alerji testi yapın.

İzmir Alsancak’ta görmeniz gereken mekanlar

Ege’nin incisi İzmir’e uğradıysanız mutlaka görmeniz gereken muhteşem güzellikleri barındıran Alsancak’ı görmeden dönmemelisiniz. Hem gezerken hem de tatil yaparken doğal güzelliklerini ve eğlenceli hayatını deneyimleyebilirsiniz. Şehrin en popüler bölgeleri arasında olan Alsancak’ta görebileceğiniz birçok mekan barınmaktadır. Alsancak gece hayatı ile adından söz ettiren yerler arasında yer alır. Gazi kadınlar sokağına uğrayarak birçok mekan arasından dilediğinize girebilirsiniz. Kordon ise Alsancak’ın en meşhur yerleri arasında birinci sırayı alır. Kordon boyunca uzanan çimlerde arkadaşlarınızla ve ailenizle oldukça keyifli vakit geçirebilirsiniz. İçinde gazi kadınlar sokağını da barındıran Kıbrıs şehitleri caddesinde amacınıza uygun mekanlar arasından seçeceğiniz mekanı ziyaret edebilirsiniz. İkinci el kitapları ve takı tezgahlarını seviyorsanız her iki tarafı palmiye ağaçlarıyla süslü sevgi yolunu da rotanıza ekleyebilirsiniz. 

İzmir Alsancak’ta Gece Hayatı

İzmir gündüz tatil beldeleri ile capcanlı gece ise eğlenceli gece hayatıyla ışıl ışıldır. İzmir’de gerek tatil gerekse gezmek için geldiyseniz geceleri eğlenmek için mekan arıyorsanız hiç zorlanmazsınız. Sabahlar olmasın dedirten gecelerde meyhaneleri, gece kulüplerini ve barlar arasından dilediğinizi tercih edebilirsiniz. İzmir Alsancak gündüzleri olduğu kadar geceleri de yaşayan bir bölgedir. Sahil boyunca uzanan restaurantlarda ve müzik sesi hiç kısılmayan gece kulüplerinde eğlenceli vakit geçirebilirsiniz. Birbirinden farklı konsepte sahip gece kulüpleri arasından tarzınıza uyacak ve arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçirebileceğiniz kulüplerini tercih edebilirsiniz. İzmir Alsancak başta olmak üzere çeşitli yerlerinde gece hayatı hiç durmaz ve müzik sesi hiç durmaz. İzmir’i ziyarete geldiyseniz Alsancak’ı mutlaka ziyaret ederek gece hayatını tatmalısınız.

Alsancak Konaklama

İzmir’e tatile veya geziye geldiyseniz Alsancak mutlaka deneyimlemeniz gereken mekanlar arasında yer alır. İzmir’i gezerken Alsancak’ta konaklayabileceğiniz oteller ve pansiyonlar bulunmaktadır. Alsancak otelleri arasından dilediğiniz özelliklere uygun otelleri neredekal.com ile bulabilirsiniz. Neredekal.com ile aradığınız otelleri filtreleyerek kısa bir süre içinde bulabilirsiniz. Alsancak apart oteller de oldukça tercih edilen oteller arasında yer almaktadır. Tatilinizin veya gezinizin keyifli geçmesi için konaklayacağınız otel önem teşkil etmektedir. Oteller arasında yiyecek ve içeceklerin fiyata dahil olanları olduğu gibi olmayanları da olabilir. Neredekal.com ile yapacağınız araştırma sonucunda öğrenebilirsiniz. Çeşitli hizmetler barındıran Alsancak otelleri arasından kendinize en uygununu bulabilirsiniz.

Altın çileğin 13 harika faydası!

Altın Çilek (Goldenberry) Nedir?

Physalis periviana veya cape bektaşi üzümü olarak da bilinen altın çilekler tomatillo’ya çok benzeyen bir meyvedir. Altın çilek, And Dağları’ndan gelir, ancak şu anda Kaliforniya, Tayvan, Hindistan ve Büyük Britanya gibi yerlerde de yetiştirilmektedir. Türkiye’de Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yetiştiriciliği yapılan bu meyve genellikle taze veya kurutulmuş olarak yenir. Ayrıca reçel, Hint turşusu ve puding haline getirilebilir.

Altın Çilek İçerisindeki Bileşenler Neler?

  • Antioksidan görevi görebilen fitosteroller
  • Antioksidan olarak da kullanılabilen linoleik asit
  • Oleik asit
  • Palmitik ve stearik asit
  • Antioksidan aktiviteye sahip olabilen ve E vitamini kaynağı olarak hareket edebilen tokoferoller
  • A vitamini kaynağı olan Beta-Karoten
  • K vitamini
  • Anti-inflamatuar etkilere sahip olabilen, doğal olarak oluşan bir steroid grubu olan Withanolides

Altın Çileğin Faydaları Nelerdir?

Altın çileğin en etkileyici sağlık yararları arasında kilo vermeye yardımcı olma, vücudu detoksifiye etme, diyabeti yönetme, bağışıklık sistemini güçlendirme, böbrek fonksiyonunu optimize etme ve iltihabı azaltma yetenekleri sayılabilir. Altın çilek ayrıca belirli dejeneratif hastalıkları önleyebilir, kalp sağlığını iyileştirebilir ve genel sağlığınızı önemli ölçüde iyileştirebilecek besinler ve antioksidanlarla dolu bir süper gıda olarak kabul edilir. İşte altın çileğin tüm faydaları..

1- Bağışıklık sistemini güçlendirir

Lezzetli altın çileğin her porsiyonunda A Vitamini ve C Vitamini bulunur! Bu inanılmaz meyve, hastalıklardan korunmanıza ve vücudunuzdaki her sistemin işlevlerini artırmanıza yardımcı olmak için bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir. Kış aylarında tüketilen altın çilek ile kış ayları boyunca soğuk algınlığı ve grip etkilerinden kendinizi koruyabilirsiniz.

2- Stres ve kaygıyı azaltır

Altın çileğin en şaşırtıcı ve benzersiz özelliklerinden biri, withanolid içeriğidir. Withanolide, adrenal sisteminizin sağlığını iyileştirerek vücudunuzun strese uyum sağlamasına yardımcı olan, doğal olarak oluşan bir adaptojendir. Bu da, kaygı ve sinirlilik duygularını azaltabilir. Zamanla, adaptojenler daha iyi duygusal esenlikle ilişkilendirilmiştir.

3- Sindirim sağlığını destekler

Her tohumun %25’i diğer tohum ve kuruyemişlere kıyasla son derece yüksek olan saf proteindir. Badem %13 protein ve ceviz sadece %8. Yüksek proteini, yeni hücreler oluşturmaya ve kasları onarmaya yardımcı olur. Altın çilek egzersiz sonrası, egzersiz öncesi veya tam acıktığınız her an harika bir atıştırmalıktır.

4- Enflamasyonla savaşır

Antik İnka kültürü, altın çileği iyileştirici bir yiyecek olarak ödüllendirmişlerdir. Modern araştırmalar, altın çileğin güçlü anti-inflamatuar özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Enflamasyon, kas sertliği, yorgunluk, bronşit, astım, egzama, şişmiş eklemler ve baş ağrıları gibi birçok rahatsızlığın yaygın bir nedenidir. Enflamatuar rahatsızlıkları önlemeye yardımcı olmak için günlük rutininize altın çileği ekleyin.

5- Vücudu detoksifiye eder

Bu küçük meyveler güçlü detoksifiye edicilerdir. Her meyvenin vitaminler, mineraller ve antioksidanlarla dolu sağlam beslenme profili karaciğeri ve böbreği besler. Her iki organ da toksinlerin vücuttan atılmasında kritik bir rol oynar. Vücudunuzdaki toksinler ne kadar az olursa, o kadar canlı hissedersiniz!

6- Antioksidanlar sağlar

Altın çilekler, polifenoller ve karotenoidler dahil olmak üzere güçlü bir antioksidan dozu sağlar. Bu antioksidanlar, dejeneratif hastalıklara yol açabilecek hücrelere zarar veren serbest radikallerle savaşır. Zamanla kanser gibi hastalıkları önlemeye yardımcı olmak için bu hoş, ekşi, altın çileğin tadını düzenli olarak çıkarın.

7- Kilo verdirir

Altın çilek mükemmel bir atıştırmalıktır! Onları fındık ve çerezlerle birlikte tüketebilir veya tek başına yiyerek tadına varabilirsiniz. Onları ne şekilde yerseniz yiyin, maceralarınız boyunca sizi beslemeye devam edecekler. Altın çilekler %16 protein içerdikleri için açlığı bastırmakta harikadır. Nispeten, kızılcık ve yaban mersini sıfır protein içerir.

8- Göz sağlığını iyileştirir

Altın çilek (görsel) sistem üzerindeki oksidatif stresi azaltmaya ve makula dejenerasyonu ve katarakt gibi görme ile ilgili durumları önlemeye yardımcı olan karotenoidler içerir. Ayrıca yaşa bağlı makula dejenerasyonunu önleyen lutein içerirler.

9- Kemik sağlığını iyileştirir

Altın çilek, kemik sağlığını korumaya yardımcı olan yağda çözünen bir besin olan K vitamini içerir. Berlin Teknik Üniversitesi (Almanya) tarafından yürütülen bir araştırma, altın çilek yağındaki K vitamininin kemik metabolizmasını (kemik büyümesi, doku oluşumu ve bakımı) desteklediğini buldu. Bununla birlikte, altın çileklerin insanlarda kemikle ilgili faydalarını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

10- Kolesterolü dengeleyebilir

Birçok insan yağları olumsuz bir bileşen olarak düşünse de, gerçekte insanlar vücuttaki birçok işlemin düzgün çalışması için çeşitli esansiyel yağ asitlerine ihtiyaç duyar. Örneğin, altın çilekteki oleik ve linoleik asit, vücudumuzdaki LDL kolesterol (kötü kolesterol) miktarını düşürür ve sağlıklı bir kalp sağlamak için kolesterol dengesini yeniden kurabilir.

11- Karaciğer ve böbrek sağlığını iyileştirir

Bu yararın kesin yolu tam olarak anlaşılmamış olsa da, altın çilekte bulunabilecek wittanolidlerden biri, karaciğer skarında azalma ve karaciğer bozulmasının tersine çevrilmesi ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, altın çilekler, idrara çıkmayı uyararak ve lenfatik sistemden fazla yağları, tuzları ve toksinleri temizleyerek toksinleri ortadan kaldırmaya yardımcı olabileceğinden, optimal böbrek sağlığına bağlanabilir.

12- Kanseri önler

Fenol bileşenleri ve witanolidler gibi bol miktarda antioksidan barındıran altın çilekler, sağlıklı hücreleri ve dokuları oksidatif serbest radikal hasarından etkili bir şekilde korur. Bu şekilde zararlı toksinlerin vücuttaki organlara saldırması engellenir, böylece dokulardaki iltihaplanmayı azaltır ve kanser riskinin önüne geçer.

13- Yüksek tansiyonu düşürür

Altın dut, kalp hücrelerini, dokuları koruyan ve kan damarlarının kolesterol, yağ asitleri ile tıkanmasını önleyen kayda değer miktarda antosiyanin antioksidanlarına sahiptir. Ayrıca, çözünür pektin lifleri kan kolesterol seviyelerini kontrol eder, böylece kalp kaslarındaki, kapakçıklardaki gerilimi hafifletir, yüksek tansiyonu düşürür ve hipertansiyon semptomlarını hafifletir.

Görme yetisini %97 oranında iyileştiren mucize baharat

Safran, dünya çapında en pahalı baharattır ve büyük faydaları nedeniyle baharatın kralı olarak kabul edilir. Kızıl Altın olarak da bilinir, çünkü çağlar boyunca doğal bir takviye olarak yararlanan bazı zengin besinlere sahiptir. Bu büyüleyici baharatın her santiminde saklı birçok sağlık faydası vardır. Safran antioksidanlarla dolu bir baharattır. Depresyonla mücadeleye ve tansiyonu düşürmeye, cildinizi ve saçınızı yumuşatmaya yardımcı olan bu baharat yüzyıllardır şifa dağıtmaktadır.

Safran Baharatının Özellikleri Neler?

Safran’ın iyi etkinliği nedeniyle, tüm dünyadaki araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Safran’ın bazı sentetik ilaçların yerini alabileceği bile söyleniyor. Safran’ın özellikleri şunlardır:

  • Ağrı kesici etkisi vardır
  • Görme yetisini artırır
  • Mutluluk ve heyecan duygusunu artırır
  • Hafızayı geliştirmeye yardımcı olur
  • Antiinflamatuar potansiyele sahiptir
  • Kan basıncını düşürmeye yardımcı olur
  • Nefes almayı iyileştirmeye yardımcı olur
  • Sindirime yardımcı olur
  • Yaşlanma belirtilerini yok eder
  • Karaciğeri korumaya yardımcı olur
  • Dalağı korumaya yardımcı olur
  • Kalbi korumaya yardımcı olur
  • Bir antioksidan görevi görür

Safran Baharatı Neye İyi Gelir?

Dünyanın en pahalı baharatı olan safranın cilt, saç ve genel sağlık için sayısız faydası vardır. Elle hasat edilen baharatın yüksek fiyatı, emek yoğun üretim yöntemine bağlanıyor. Tıbbi özellikleri nedeniyle saygı duyulan safran, sağlık yararları ve aroması nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. Potansiyel sağlık yararları arasında gelişmiş kalp hastalığı riski, kan şekeri seviyeleri, gelişmiş libido, ruh hali, görme ve hafıza bulunur. Safranı günlük yaşamınıza dahil etmenin en etkileyici nedenlerinden bazılarını inceleyelim:

Mide rahatsızlıklarıyla mücadele eder

Safranın özellikleri mide rahatsızlıklarından kurtulmayı sağlar. Sindirime yardımcı olduğu bilinen safran, bağırsak yollarında gaz birikmesini önleyerek mide üzerindeki gerilimi de azaltır. Spazmlara karşı tepki verir, dizanteri semptomlarını azaltır, mide kramplarından kurtulmayı sağlar ve karaciğer iltihabını önler.

Kalp sağlığını iyileştirir

Safran, kötü kolesterol seviyesini düşürür, böylece hipertansiyon riskini düşürür. Safranda bulunan bileşikler, kalp damar sağlığına dikkat ederek kalp hastalıklarını önler. Düşük kolesterol seviyesi, plakların arterlerde birikmesini engeller.

Kanserle mücadele özelliği vardır

Antioksidanları yüksek olan safran ve bileşiklerinin kolon kanseri hücrelerini öldürdüğü veya normal hücrelere zarar vermeden büyümelerini baskıladığı bilinmektedir. Safranın antikanser etkileri cilt, kemik iliği, akciğer, meme, serviks, prostat ve diğer kanser hücreleri için de geçerlidir. Safrandaki ana antioksidan kanser hücrelerini kemoterapi ilaçlarına duyarlı hale getirir.

PMS (Premenstrüel sendrom) belirtilerini azaltır

Safran yemek, PMS semptomlarına eğilimli olanlara faydalar göstermiştir. Safran, sinirlilik, istek, baş ağrısı, ağrı ve anksiyete gibi adet öncesi sendromu (PMS) semptomlarının tedavisine yardımcı olabilir. Baharatı koklamak ayrıca stres hormonu kortizol seviyelerinin düşmesine ve anksiyete gibi PMS semptomlarının azalmasına yardımcı oldu.

Duygudurum sorunlarını giderir

‘Güneş ışığı baharatı’ lakaplı safran, ruh halinizi iyileştirmeye yardımcı olabilir. Safran takviyelerinin, geleneksel tedavilere kıyasla hafif ila orta dereceli depresyon semptomlarının tedavisinde daha etkili olduğu kanıtlanmıştır. Ek olarak, diğer tedavilere kıyasla daha az insan safrandan yan etkiler yaşadı.

Safran sarı nokta göz hastalığına iyi gelir

Safran gözlerinizde %97 oranında iyileşme sağlıyor. İtalyan uzmanlar yaşla bağlantılı ortaya çıkabilen sarı nokta hastalığını ortadan kaldıracak ve yaşınız kaç olursa olsun görüşünüzü %97 oranında iyileştirecek basit bir baharat olduğunu açıkladılar.

Sarı nokta hastalığı, insanlarda körlüğün ana sebebi olarak gösterilebilir. Sarı noktamız, görme alanından sorumlu olup gözümüzün merkezinde bulunur.

Bizler yaşlandıkça, sarı noktamız fonksiyonlarını yitirmeye başlar. Bu da görmede kayıplara neden olur. Bu hastalık, buğulu görmeye kadar yavaşça ilerler ve en son noktası olan körlüğe kadar gidebilir.

Dünya genelinde milyonlarca insan bu hastalıktan muzdariptir. Burada genetik faktörler de bazen etkili olsa da bu süreç sigara kullanımına bağlı olarak hızlanabilir. Neyse ki, sarı nokta hastalığından bizi koruyacak ve görme bozukluklarını tedavi edecek bir baharatımız var: Safran!

Görme yetisinin artırılmasında safran kullanımının faydası

Bir Hint baharatı olan safranın görme kabiliyetine ciddi faydası var. İtalyanların araştırmaları sonucunda, her gün 20mg safran baharatı alan insanların 3 ayda daha iyi sonuçlara geldiği saptandı.

Safran otu, vücuttaki oksijen dolaşımını kuvvetlendirirken, hücre ölümünü de engeller. Ki bu da görmenizle doğrudan bağlantılı olan sinir sisteminizin daha sağlıklı olmasına neden olur.

Safran içerdiği güzel kokulu yağımsı madde ile hücrelerinizin yaşlanmasını yavaşlatacak ve böylece gözlerinize ışık getirip, gözlerinizdeki damarların çalışmasını iyileştirecektir.

Sarı nokta hastalığının ilerleyişini her gün safran çayı içerek veya safranı baharat olarak kullanırsanız durdurabilirsiniz.

Kötü kolesterolün baş düşmanı mucize baharat!

Size mucize bir baharattan bahsedeceğiz. Öyle ki bu baharat tam bir şifacı. Ödemi atıyor, gaz problemini çözüyor. Balla tüketen annelerin sütü artıyor, yoğurtla tüketilince faydası kat kat artıyor. Bu mucizevi baharatın adı kimyon.

Yemeklerimize lezzet katan baharatlardan olan kimyon aslında bir şifa deposu. Özellikle çorbalara eklenen kimyonun faydaları saymakla bitmiyor. Antioksidan özelliğiyle öne çıkan baharat kimyon hakkında bilmeniz gerekenleri ve sağlığımıza faydalarını Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez sizler için anlattı…

Kimyon Baharatının Faydaları Neler?

1- Ödemi atar, gaz problemini çözer

Kimyon sindirim problemi olan bireyleri rahatlatan, etkisini hemen gösteren mükemmel bir baharat. Bu etkisini hem tükürük salgısını hem de karaciğerden salgılanan, yağ sindiriminde görev alan safrayı uyararak gösteriyor. Bu özelliği sayesinde yemeklerinize kimyon eklemek, yemeğin ardından yaşadığınız hazımsızlığı önleyebilir. Bunun yanında yağların sindirim sürecini hızlandırdığınız için kilo kaybınız için de önemli bir destek sağlarsınız.

İdrar söktüren ve gaz sorununa iyi gelen kimyonun kuru baklagiller ile tüketildiğinde de olumlu etkisi görülüyor. Çalışmalar düzenli tüketilen kimyonun bağırsak problemlerini azaltıcı etki göstermesi için iki hafta gibi kısa bir sürenin yeterli olduğunu gösteriyor.

2- Balla tüketen annelerin sütünü artırır

Kimyon, yüksek oranda demir içeriğine sahip. Özellikle demir ihtiyacının arttığı gebelik ve emziklilik döneminde kadınların mutlaka tüketmesi gerekir. Aynı dönemde gereksinimi artan bir diğer mikro besin öğesi ise kalsiyum. Kalsiyum yeterli düzeyde alınmadığında annede diş çürükleri, osteoporoz gibi hastalıkların gelişim riski artar. Bu nedenle kalsiyumdan zengin kimyonu anneler yemeklere eklemeli.

Bunun yanında kimyon fitoöstrojen içeriği ile idrarla kalsiyum atımını da azaltır, böylece kemiklerin güçlenmesine katkısı iki katına çıkar. Ayrıca kimyon, içerisindeki timol adı verilen mucize bileşen sayesinde emzikli kadınlarda süt üretimini artırır. Kimyonun bal ile beraber tüketimi bu etkiyi artırıcı etki gösterir.

3- Kalp hastalıklarına iyi gelir

Mucize baharat kimyon içerdiği östrojen benzeri etki yapan molekül fitoöstrojen ve antioksidan bileşenleri kuersetin ve luteolin sayesinde yüksek kolesterolden korunmaya yardımcı olur. Bir çalışmada kanda bulunan kötü kolesterol olan LDL seviyesi yüksek olan hastaların 15 gün kimyon tüketmeleriyle, LDL düzeylerinin yüzde 10 düştüğü bulunmuştur.

Başka bir çalışma sonuçlarına göre sekiz hafta kimyon tüketimiyle kalp damar sağlığını olumsuz yönde etkileyen kan yağları olan trigliserit düzeyleri azalmıştır. 88 kadın üzerinde yapılan süper bir çalışmada ise yoğurdun üzerine eklenen kimyonun üç aylık sürede hem LDL’yi düşürdüğü, hem de iyi kolesterol olan HDL seviyelerini yükselttiği görülmüştür. Yemeklerinizle beraber tükettiğiniz bir kase yoğurda bir çay kaşığı kimyon ekleyebilirsiniz.

3- Diyabetlilerin doğal ilacıdır

Kimyon içerdiği biyolojik aktif bileşen olan kumin aldehit ile diyabet oluşumunda rol alan enzimleri inhibe eder ve vücutta insülin üretimini sağlayan pankreastaki beta hücrelerini koruyup, insülin düzeyini artırır. Böylece glikoz seviyesini kontrol altına alır. Şeker hastaları hemen her yemekte kullanabilir.

4- İyi bir uyku çekmenize yardımcı olur

Kimyon içerisindeki esansiyel yağlar sayesinde stresi önler, rahat bir şekilde uykuya dalmanızı kolaylaştırır. Kimyon melatonin üretiminde görev alan B vitaminleri içerir ve böylece uykunuzu düzene sokar.

5- Astım tedavisine yardımcı olur

Kimyon tohumları mükemmel bir anti-konjestif ajandır. Solunum yollarınızda, akciğerlerinizde, bronşlarınızda ve trakeada mukus birikimini temizlemeye yardımcı olur. Astım , akciğer zarının şişmesi ve artan mukus üretimi nedeniyle nefes alamama ile sonuçlanır. Yolu temizledikten sonra, kimyonun anti-inflamatuar özellikleri şişliği yatıştırır ve mukusu uzak tutar.

6- Antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir

Kimyon tohumları, hafif grip, soğuk algınlığı ve öksürüğü uzak tutabilen sayısız antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir. Bir bardak kimyon çayı veya kimyon ile tatlandırılmış bir domates çorbası enfeksiyonları önlemeye yardımcı olabilir.

7- Anemiyi (kansızlık) tedavi eder

Anemi , akut demir eksikliği ile karakterize bir durumdur. Demir en hayati minerallerden biridir ve vücudun düzgün işleyişinde önemli bir rol oynar. Kırmızı kan hücrelerinin oluşumunda gereklidir. Düşük demir alımı da düşük enerji seviyelerine neden olur. Kimyon, anemi tedavisinde yardımcı olabilecek yüksek miktarda demir içerir. Bir yemek kaşığı bütün kimyonun 22 miligram demir içerdiğini biliyor muydunuz

8- Bağışıklık sistemine iyi gelir

Kimyon tohumlarında bulunan C vitamini , bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Ayrıca enfeksiyonları ve hastalıkları uzak tutan birçok antibakteriyel özelliğe sahiptir.  Mükemmel bir demir ve diyet lifi kaynağıdır. Bağışıklık sisteminizin normal işlevselliğini korumak için kimyon suyu içmek şarttır. Hastalıklarla savaşır ve hastalanma ihtimalinizi azaltır.

9- Sindirime yardımcı olur

Kimyonun en önemli özelliklerinden biri de sindirime yardımcı olmasıdır. Yüzyıllar boyunca, kimyon vile tatlandırılmış hafif sos, Hint evlerinde sindirim sorunları için kusursuz bir çare olarak kullanılmıştır. Uzmanlar, sindirim sularının daha iyi salgılanmasını sağlayan enzimleri uyaran kimyonda bulunan bir bileşik olan timol olduğunu söylüyor.

Kimyonun Yan Etkileri Neler?

Sonuç olarak sağlık üzerinde bu kadar olumlu etkileri olan, inanılmaz lezzetli bu baharatı çorbalarınızda ve yemeklerinizde bolca kullanmanızı, yoğurt ve peynirlerin üzerine eklemenizi öneririm. Ancak kan şekeri üzerinde düşürücü etkisi olduğundan dolayı ciddi hipoglisemi hastasıysanız, kanın akışkanlığını fazlasıyla artırdığı için kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsanız ya da yakın bir zamanda ameliyata girecekseniz kimyon tüketiminde dikkatli olmanız gerektiğini unutmamalısınız

Yağ Yakan Kimyon Çayı Tarifi

Malzemeler:

  • 1 çay kaşığı kimyon tohumu
  • 1 çay kaşığı rezene
  • 5 kuru karanfil
  • Yarım limon

Hazırlanışı:

Sıcak suya kimyon tohumu, rezene tohumu ve karanfili atıp üç dakika demleyin. Süzüp içine yarım limonu sıkın. Yağ yakması için sağlıklı beslenmede ana öğünlerden sonra birer su bardağı içmeniz yeterli.

İlaç kadar faydalı bu şifalı bitkiyi doktorlar bile öneriyor!

Yabani pırasa olarak da bilinen çiriş otunun suyu ayrı kendi ayrı şifa. Toplanma zamanı geldiğinde çiriş otunun adını sık sık duyarız. Türkiye’nin birçok ilinde yetişen çiriş otu, şifalı bitkilerden sadece biri. Çiriş otundan yemek yapan da var salata yapan da.

Çiriş otu, Asphodelaceae familyasından bir bitkidir. Nisan ve Mayıs aylarında yetişen çiriş otu, dağlardan toplanır ve sebze olarak satılır. Kendine has bir kokusu olan çiriş otu, bazı yörelerde ‘kirkiş, kirgiç ve güllük’ olarak da bilinir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde de yetiştirilir. Çiriş otu pazarlarda, manavlarda ve marketlerde satılmaktadır. Özellikle yöresel pazarlarda rastlama ihtimaliniz daha yüksektir. İşte köylerde yetişen çiriş otunun faydaları…

Çiriş Otunun Faydaları Neler?

  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • C vitamini bakımından oldukça zengindir.
  • Kan basıncını dengelediğinden tansiyon hastalarına fayda sağlar.
  • Yüksek demir içerdiğinden kandaki kan yapıcı beyaz kan hücrelerini artırır.
  • Kas yorgunluğu ve burkulmalara iyi gelir.
  • Adet düzensizliğinin azalmasını sağlar. Bu dönemi daha rahat atlatmanıza yardımcı olabilir.
  • Vajinal akıntı sorununun azalmasına ve zamanla bitmesine destek verir.
  • Suyu kulak iltihabı ve diş ağrısını giderir.
  • Şurup şeklinde içilirse öksürük ve yan ağrılarına iyi gelir.
  • İdrar yolu enfeksiyonlarının iyileşme sürecini hızlandırır.
  • Saç dökülmesini azaltarak saç köklerinin güçlenmesini teşvik eder.
  • Haşere ve akrep sokmalarında kullanılır.
  • Çiriş otu tohumu sirke ile birlikte içildiğinde başta akrep zehri olmak üzere pek çok zehri vücuttan atar.
  • Saçkıran gibi rahatsızlıklar için kullanılabilir.
  • Kökü temizleyicidir
  • Hemoroide iyi gelir.
  • RomatizmaL hastalıklara iyi gelir.
  • Suyu sivilceleri ve agzamayı iyileştirir
  • Suyu kulak iltihabı ve diş ağrısını giderir
  • Saç dökülmesini önler
  • Emziren kadınlarda, anne sütünün artmasına destek olur.

Çiriş Otu Nasıl Kullanılır?

Çiriş otu, en çok yemeklerin içerisinde kullanılır. Börek, çorba gibi tariflere lezzet verir. Ancak en popüler olanı zeytinyağı ile hazırlanan çiriş otu yemeğidir.

Çay olarak tüketilmesi de mümkündür. Bunun için yaprakları kaynar suda demleyip süzdükten sonra, balla karıştırarak tüketmeniz yeterlidir.

Saç sağlığı için, çiriş otu bol suyun içinde demlenmelidir. Çıkan su ılıdıktan sonra içerisine 3 yemek kaşığı sirke eklenir ve saçlar bu suyla durulanır. Ardından temiz suyla karışımın saçlardan akması sağlanır.

Çiriş otunu demleyip elde ettiğiniz suya pamukla batırarak egzama ve sivilce tedavisi için de uygulayabilirsiniz.

Çiriş Otu Suyunun Faydaları Nelerdir?

Çiriş otu suyu birkaç farklı yöntem ile elde edilebilir ve elde edilme yöntemine göre sağladığı faydalar değişiklik göstermektedir.

Çiriş otu yapraklarının ezilmesiyle ile elde edilen su mantar hastalıklarının ve egzamanın tedavisinde, köklerinin kaynatılması ile elde edilen su ise diyabetin (şeker hastalığının) tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca saçkıran, idrar söktürücü, basur semptomlarını giderici ve vücuttaki mikropları öldürerek bağışıklık sistemini destekleyici etkilerde göstermektedir. Çiriş otu suyu faydaları arasında doğal antioksidan içeriği ile orta derece serbest radikal giderici etki de yer almaktadır.

Çiriş Otunun Zararı Var Mı?

Çiriş otunun bilinen bir zararı yoktur. Ancak idrar söktürme konusunda çok başarılı olduğu için, fazla tüketilmesi halinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Şevketi bostan otu nedir, faydaları nelerdir?

Papatyagiller ailesinden olan ve kültür bitkisi olarak üretilen Şevketi Bostan sarı çiçekleri ile dikkat çeken dikenli bir yapıya sahiptir. Akdeniz ikliminin nemli havasını seven, doğada kendiliğinden yetişen ve çayırlarda sıklıkla gördüğünüz bu yabani ot, şevketi bostan olarak bilinir.

Şevketi bostan ilginç ismiyle de oldukça dikkat çekiyor. Şevketi bostan adı nereden geliyor, Şevket adında biri hakkında mı gibi komik sorularla karşılaşmış olabilirsiniz. Şevket kelimesi aslında “diken” anlamına gelen Arapça bir kelimeden türetilmiştir. Yani şevketi bostan anlamı; Meyve bahçesinin dikeni veya bahçenin dikenidir.

Şevketi Bostan Otu Nedir?
Şevketi Bostan Otu Nedir?

Şevketi Bostan Otu Nedir?

Anason kokulu bu şifalı otu sizlere tanıtmaya başlayalım,

  • Bostanotu, akkız ve mübarekotu olarak da bilinen Şevketi bostan, kökleri gıda veya ilaç olarak kullanılabilen mucizevi bir bitkidir.
  • Kültür bitkisi kapsamına giren ve sofralarda kendine yer bulan bir bitkidir.
  • Portekiz, Fransa ve İran gibi Akdeniz ülkelerinde sıkça görülen Şevketi bostan, son yıllarda şifa kaynağı olarak beslenme listemizdeki yerini almıştır.
  • Belki de çayırlarda sıkça rastladığınız ama ne olduğunu bilmediğiniz çalısı bir bitkidir.
  • Bu makaleyi okuduktan sonra çayırlarda dolaşırken sarı çiçekli bir bahçeye rastlarsanız onu eve götürüp mutfağınızda kullanmak isteyebilirsiniz.

Şevketi Bostan Otunun Faydaları Nelerdir?

  • Şevketi bostan faydaları açısından tıp dünyasında sıklıkla kullanılan bir bitkidir.
  • Ülkemizde üç çeşit şevketi bostan olduğunu biliyor muydunuz?
  • Tıpta da kullanılan şevketi bostan, geçmişte bu tür kuzu eti keşfedilmeden önce insanlar onu kaynatıp suyunu içerlerdi.
  • Sağlıklı olması için bu şekilde tüketilen şevketi bostanın böbreklere iyi geldiğine inanılıyordu.
  • Ayrıca Şevketi bostanının faydaları arasında boşaltım sisteminin de etkisi vardır, halk arasında böbrek taşlarını düşürmede faydalı olduğu söylenmektedir.
  • Karaciğeri temizleyen ve hücre yenileyici etkiye sahip olan şevketi bostan, kırışıklıkların giderilmesi, kronik baş ağrısı, şiddetli ateş, bronşit, sarılık, adet dönemlerindeki hormon dengesizlikleri ve cilt rahatsızlıkları gibi durumlarda da tercih edilmektedir.
  • Sindirime yardımcı olan, kabızlığı önleyen ve gaz problemlerini gideren Şevketi bostan, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına da iyi gelir.
  • Şevketi bostan otunun kasılma ve gevşemeye yardımcı olduğu keşfedilmiş, ayrıca antispazmodik, antibakteriyel, antiinflamatuar ve antitümör etkileri tıbbi olarak kanıtlanmıştır.
  • Şevketi Bostan, Türkiye’de ruhsatlı ilaç yapımında kullanılan ender bitkilerden biridir.
  • Üretimi zahmetli olan şevketi bostan kurutulup süzülerek çay olarak tüketildiğinde de sağlığa iyi geldiği düşünülmektedir.
  • Haşlanmış otların bol limon ve zeytinyağı ile harmanlanmasıyla hazırlanan Şevketi bostan salatası hem lezzet hem de içerik olarak enerji veriyor.

Şevketi Bostan Otu Nerelerde Yetişir?

  • Şevketi bostanın diğer adı Şevket otudur ve yaygın olarak bu isimle bilinir.
  • Şevketi Bostan, Akdeniz ikliminin etkili olduğu ılıman bölgelerde yetişir.
  • Türkiye’de Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinde doğada kendiliğinden yetişen şevketi bostan, Ege Bölgesi’nde en çok yemeklik olarak kullanılmaktadır.
  • İzmir ve çevresinde sıkça yetiştirilen ve tüketilen Şevketi bostan kalorisi de oldukça düşüktür.
  • Sağlık açısından da faydalı olan Şevketi bostan, Türkiye dışında İtalya ve İspanya’da yetişiyor.

Şevketi Bostan Otu Nerelerde Bulunur?

  • Şevketi bostan bitkisini bulmak zor değil. Şevketi bahçelerini nemli alanlarda, yol kenarlarında ve nadas alanlarında bulabilirsiniz.
  • Bir arazide yürürken bile aniden rastlayabilirsiniz.
  • Özellikle bahar aylarından itibaren aralık ayından nisan ve mayıs sonuna kadar büyür.
  • Son yıllarda daha fazla tanınması ve tüketilmesi nedeniyle doğal ortamda neredeyse yok olma tehlikesi nedeniyle kültürel bir ortamda yetiştirilmeye başlanmıştır.
  • Yenilebilir amaçla toplandığı için bulunması zor olan şevketi bostan bitkisi, köylü pazarlarında ya dikenlerinden temizlenmiş ya da temizlenmemiş olarak bulunur.
  • Şevketi bostan otunun anavatanı gibi olan İzmir ve çevresinde bu bitkiye sıklıkla rastlayabilirsiniz.

Şevketi Bostan Otu Nasıl Temizlenir?

  • Şevketi bahçeden temizlenmesi zor bir bitkidir.
  • Özel temizleme yöntemi ile temizlenir.
  • Şevketi dikenli olduğu için bahçeden temizlenirken eldiven giyilmelidir.
  • Temizlemeden önce büyük bir kâse limonlu su da hazırlanır. Havucu andıran kökleri ve yaprakları dikenlerinden ayrılır.
  • Daha sonra kökler ve yapraklar birbirinden ayrılır. Ancak bitkinin temizliği bitmez.
  • Şevket bostanı ayıklamanın kolay olmadığını başından beri söyledik.
  • Topraklı bir bitki olduğu için bolca yıkanmalı ve toprak kalıntısı kalmamasına dikkat edilmelidir.
  • Köklerin üzerindeki kahverengi tabaka soyulurken kök dikey olarak kesilir ve içindeki sert tabaka da çıkarılır.
  • Bu temizlikler yapıldıktan sonra bitki daha hijyenik olması için bir süre sirkeli suda bekletilir ve temizlenen kısımlar doğranarak pişirmeye hazır hale getirilir.

Şevketi Bostan Otunun Fiyatı Ne Kadar?

  • Doğa insanlara karşı her zaman cömerttir, ancak insanlar genellikle onu takdir etmezler.
  • Şevketi bostan otu doğada yaygın bir bitki iken, insanlar tarafından gıda tüketimi için tüketilmeye başlandığından beri artık fazla rastlanmamıştır.
  • Talep yüksek olduğunda ne olur? Değeri artar ve değeri artarsa ​​fiyatı artar.
  • Şevketi bahçe fiyatı da bu denklemden payını alıyor.
  • Bu nedenle Şevketi bahçesinin çok ucuz olmayan fiyatı 25 lira civarında.
  • İnternet üzerinden bile sipariş ağına sahip olan Şevketi bostan, son yıllarda en çok tercih edilen Ege otları arasında yer almakta ve her geçen gün daha çok tanınmaktadır.

En Popüler Şevketi Bostan Yemek Tarifleri

  • Şevketi bostan kalori açısından oldukça düşük bir bitkidir. Bu otun hem zeytinyağlısı hem de etlisi hünerli eller tarafından yapılmaktadır.
  • Besin değeri oldukça yüksek olan Şevketi bostan, sadece kullanışlılığıyla değil, lezzetli tadıyla da tercih edilmektedir.
  • Burada size bostan yemeklerinin 2 tarifini sunacağız.
  • Damak tadınıza en uygun ya da en çok merak ettiğiniz Şevketi bostan tarifi ile mutfakta geçireceğiniz lezzetli anlar için şimdiden iyi eğlenceler!
  • Ana yemeklerden örnekler verdiğimiz listenin yanı sıra Şevketi bostan meze olarak da tüketilmektedir. Haşlanmış ot ile zeytinyağı ve sarımsaklı yoğurt karıştırılarak hazırlanan bu tarifi siz de deneyebilirsiniz.
  • Ayrıca Şevketi bostan cipsi balık lokantalarının özel mezeleri arasındadır.

1- Kuzu etinin lezzeti şevketi bostanın şifasıyla buluştu: kuzu etli şevketi bostan için:

Şifalı ot denilince akla ilk gelen zeytinyağlı yemek oluyor. Ancak kuzu eti Şevketi bahçesini en lezzetli yapan tariflerden biridir. Kuzu eti ve şevketin bahçeden bir araya geldiği bu tarifin püf noktası, yemeğin terbiye ediliş şekli olduğunu da eklemeden geçmeyelim.

2- Her derde deva zeytinyağlı şevketi bostan yemeği tarifi:

Şevketi bostan otlu yemek denilince zeytinyağlı tarif vermek mümkün değil! Bu yüzden şevketi Boston tariflerimizden bir diğeri de zeytinyağlı olanıdır. İyice temizlenmiş şevketi temizleyip Boston otunu soğan ve domatesle kavurup bulgurla buluşturup güzelce pişirip servis ediyoruz. Bu tarif
hem soğuk hem de sıcak olarak yenebilir. Üzerine yoğurt dökerek tatlandırabileceğiniz zeytinyağı şevketi Boston tarifimizi mutlaka incelemelisiniz.

Muşmulanın faydaları nelerdir, nasıl yenir?

Muşmula (Mespilus germanica), Rosaceae familyasına ait çiçekli bir bitki türüdür, 3000 yıl önce Kuzey İran’ın Hazar Denizi bölgesinde yetiştirilen bir meyvedir. İran. Kırmızımsı kahverengi meyvesi için yetiştirilen ve süs bitkisi olarak da yetiştirilen büyük bir çalı veya yaprak döken ağaçtır.

Muşmula meyvesinin faydaları, içeriğindeki zengin besin maddelerine bağlanabilir. Düzenli olarak tüketildiğinde antioksidanlar açısından zengin olduğu için diyabet ve ateroskleroz riskini azaltabilir. Antibakteriyel ve antienflamatuar özelliklere sahiptir. Muşmula meyvesi bağışıklığı artırabilir, kabızlık, kolesterol seviyeleri ve diyabetin yönetilmesine yardımcı olabilir. Alzheimer hastalığını da önleyebilir.

Muşmulanın Sağlığa Faydaları Neler?

Muşmulanın meyveleri sağlığa faydalı besinlere sahiptir. Yüksek miktarda B2, B1, C ve A vitamini içerir. Muşmula tıbbi özellikleri için de kullanılır. Düşük miktarda karbonhidrat ile tanen, protein, doğal organik asitler ve pektin içerir. Kalsiyum, potasyum, demir ve magnezyum gibi mineraller de meyvede bulunur ve bu da bağışıklık sağlığını geliştirmeye yardımcı olur. Bu meyvenin günlük alımı böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları olan kişiler için faydalıdır. Organları ve vücudu detoksifiye ederek ve nemlendirerek sağlığı iyileştirir.

Muşmula meyvesi, bağırsak enfeksiyonları ve iltihapları, adet düzensizlikleri, ishal, mide şişkinliği, iç kanama tedavisinde yardımcı olur ve ayrıca sinirleri güçlendirir. Aşağıdaki faydaları da sunar:

Antioksidanlar açısından zengindir

Muşmula, polifenolik bileşiklerin, özellikle güçlü antioksidan özellikler gösteren fenolik asitlerin doğal bir kaynağıdır. Muşmula meyvesi, kabuğu ve yaprakları önemli miktarda bitki flavonoidleri ve polifenoller içerir. Polifenoller açısından zengin gıdaların tüketimi, ateroskleroz ve diyabet gibi çeşitli hastalıkların riskinin azalmasına yardımcı olur.

Anti-inflamatuar ve antibakteriyel özelliklere sahiptir

Gallik asit, muşmula özlerinde en yüksek oranda bulunan bir polifenoldür. Anti-inflamatuar özellikleri ile gallik asit, obez kişilerde yağ depolanmasını azaltmada etkili olabilir. Aynı zamanda, gıda ile ilgili Pseudomonas suşlarına karşı potansiyel antibakteriyel aktiviteye sahip olabilir. Bu, gıda muhafaza endüstrisinde de muşmula özlerinin olası bir uygulaması anlamına gelir.

Bağışıklığı güçlendirici mineraller açısından zengindir

Muşmula meyvesinde bulunan kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir ve diğer mineraller genel bağışıklığı artırmaya yardımcı olur. Zengin C vitamini içeriği ile muşmulalar aynı zamanda iskorbüt tedavisine yardımcı olma potansiyeline sahiptir.

Sağlığı destekleyen pektin açısından zengindir

Pektin, bitkilerin hücre duvarlarından elde edilen iyi bir diyet lifi kaynağıdır. Zengin pektin içeriği ile muşmula meyvesi, diğer anti-inflamatuar etkileriyle birlikte kolesterol seviyelerini düşürmeye, kabızlığı önlemeye ve bağırsak aktivitesini uyarmaya yardımcı olabilir.

Diyabet tedavisine yardımcı olur

Muşmulada bulunan polifenollerin, özellikle fenolik asitlerin ve flavonoidlerin, karbonhidrat metabolizmasında α-glukosidaz ve α-amilazı inhibe ettiği bilinmektedir. Bu, diyabet tedavisi için önemli olan ilaçların ve nutrasötiklerin formülasyonunda faydalı olabilir.

Alzheimer hastalığını önlemeye yardımcı olur

Fareler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, muşmula meyvesindeki yüksek seviyelerde flavonoidler, hafıza kaybı ve sinirsel hasarın önlenmesinde etkili olabilir. Bu, insanlarda benzer nörodejeneratif hastalıkların potansiyel tedavi seçenekleri için daha fazla araştırılabilir

Muşmula Tüketmenin İyileştirici Özellikleri Neler?

  • Görüşü iyileştirir.
  • Çay olarak tüketildiğinde kuru öksürüğe iyi gelir.
  • Karaciğer ve böbrekleri güçlendirir
  • Astım, bronşit ve üst solunum yolu hastalıklarının iyileşme sürecini hızlandırır.
  • Muşmula özellikle, nezle, grip ve soğuk algınlığı gibi kış hastalıklarının doğal ilacıdır.
  • Vücutta oluşan iltihaplanmaları daha hızlı iyileştirir.
  • Vertigoyu iyileştirir.
  • Sindirimi iyileştirir.
  • İktidarsızlığa karşı yardımcı olur.
  • Kolesterolü düşürür.
  • Bademcikler ve solunum yollarının iltihaplanmasına yardımcı olur.
  • Mide rahatsızlıklarını ortadan kaldırır.
  • Analjezik gibi davranır.
  • Uykusuzluğu giderir.
  • Hipotansiyonu düzenler
  • Saçı ve cildi korur

Geleneksel Kullanımlar

  • Geleneksel tıpta müshil olarak kullanılır.
  • Yaprakların ve tohumların sırasıyla büzücü ve litontripik özelliklere sahip olduğuna inanılmaktadır.
  • İran’da muşmula, yüksek tansiyon, kalp hızı ve kalp toniği gibi hastalıkları tedavi etmek için kullanılır.
  • Yaprak özü boğaz ve ağız enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılır.
  • Meyve, ishale yardımcı olan gevşetici ve müshil özelliklere sahiptir.
  • Tohum mesane taşının dışarı atılmasına yardımcı olur.
  • Muşmula meyvesi kabızlığı tedavi etmeye yardımcı olur ve mesane ve böbrek taşlarını ortadan kaldırır.
  • Bu bitki ağız apsesi, mide şişkinliği, boğaz apsesi, ateş düşürme, şişmanlama, iç kanamayı gidermeye, cildi, sinirleri güçlendirmeye ve bağırsak iltihabını tedavi etmeye yardımcı olur.
  • Muşmula yapraklarından yapılan çay böbrek taşlarını tedavi etmek için kullanılır.
  • İran’da kabuğu, meyvesi, çiçekleri ve yaprakları ishal, boğaz apsesi ve ateşi tedavi etmek için kullanılır.
  • Muşmula ağacının kabuğu, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir.

Muşmula Çayı Nasıl Yapılır?

Muşmulaları güzelce yıkayın ve çekirdeklerini çıkarttıktan sonra doğrayın. 1 litre suyun içerisine bir avuç dilimlenmiş muşmula ekleyin ve kaynatın. Kaynayan çayı süzdükten sonra demlenmesi için 5 dakika bekleyin. Ardından içerisine 1 tatlı kaşığı bal ilave ederek afiyetle içebilirsiniz.

Muşmula çayı yapmak için kullanılan diğer yöntem ise kurutulmuş muşmula yapraklarını kullanmaktır. Bu yaprakları güvenilir aktarlardan bulabilirsiniz.

Muşmulanın Çekirdeği Yenir Mi?

Muşmula, tariflerde kullanılacağında genellikle çekirdekleri temizlenir. Muşmula çekirdeği sindirim sistemi için çok faydalı olsa da, çiğ bir şekilde tüketilmemelidir. Bunun yerine çekirdekleri kaynatıp içebilirsiniz.

Muşmula Nasıl Yenir?

  • Meyveler muşmula jöle, şekerlenmiş meyve, karışık reçel, marmelat ve şurup yapmak için kullanılır.
  • Tatlı olarak muşmula peynirle yenir.
  • Muşmula peyniri yumurta, meyve posası ve tereyağı ile yapılır.
  • Olgunlaşmamış meyveler şeker ve sirke ile salamura edilir.
  • Meyveler, pektin içeriği yüksek olduğu için pişirilir ve jöle yapılır.
  • Muşmula şekerle karıştırılarak jöleler, kremalar ve reçeller yapılabilir.
  • Yeşil meyveler çay yapmak için kullanılır.

Ölümden başka 1001 derde deva bu baharatı mutlaka tüketin!

29Birçok yiyecekte kullanılan çörek otu küçük olsa da faydası oldukça büyüktür. Virüs, mantar ve mikroplara karşı öldürücü bir etkiye sahip olan çörek otu sayesinde soluk borusu genişlemektedir. Kan şekerini düşürmeye de yardımcı olan çörek otunun hazmı kolaylaştırma ve damar hastalıklarını önleme etkisi de bulunmaktadır. Ancak çörek otunun faydalarından yararlanmak için doğru şekilde kullanılması önemlidir. Yazımızın devamında çörek otunun faydaları ve kullanım şekli anlatılmıştır.

Çörek Otunun Faydaları Nelerdir?

Faydaları saymakla bitmeyen çörek otu çok sık kullanılmaktadır. Alternatif tıp düşkünlerinin vazgeçilmezi olan çörek otunun birçok hastalığın tedavisinde etkisi bulunmaktadır. Özellikle ilaç kullanmayı sevmeyen kişiler için mucizevi etkiler yaratan çörek otunun çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği bir gerçektir. Çörek otunun saymakla bitmeyen faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Mide ağrılarını ve mide bulantılarını geçirir.
  • Kansere karşı etkili koruma sağlar.
  • Kalbi korur.
  • Saçların yapısını koruyarak sağlıklı uzamasını sağlar.
  • Sinüzit hastalığına iyi gelir.
  • Saç dökülmesini önler.
  • Saçların erken beyazlamasını önler.
  • Depresyona iyi gelir.
  • Gerginliği azaltır.
  • Şeker hastalığına iyi gelir.
  • Kronik yorgunluğu geçirir.
  • Kan damarı duvarının esnekliğini artırır.
  • Dolaşım sistemini geliştirir.
  • Böbreklerde taş oluşumunu engeller.

Safra kesesinde taş oluşumunu engeller.

  • Cinsel gücü artırır.
  • Amfizem hastalığında etkilidir.
  • Ateşi düşürmeye yardımcı olur.
  • Kan basıncı ile beraber yüksek tansiyonu düşürür.
  • Kolesterolü dengeler.
  • Diş ağrılarını azaltır.
  • Doğum yapan annelerde süt oranını artırır.
  • Uykusuzluk sorununa iyi gelir.
  • Eklem ağrıları ve romatizmaya iyi gelir.
  • Kas ağrılarına iyi gelir.

Yaraları çabuk iyileştirir.

  • Baş ağrısına iyi gelir.
  • Kabızlığı giderir.
  • Bağırsak parazitlerini geçirir.
  • Dizanteri tedavisinde etkilidir.
  • Sindirim sistemini düzenler.
  • Gaz giderici özelliği vardır.
  • Burun tıkanıklığına iyi gelir.
  • Basura iyi gelir.

Alerjik reaksiyonlara iyi gelir.

  • Astıma iyi gelir.
  • Öksürüğe ve bronşite iyi gelir.
  • Kanı sulandırma etkisi vardır.
  • Hücreleri yeniler.
  • Antioksidan özelliği vardır.
  • Zayıflamaya yardımcı olur.
  • Tümör oluşumuna engel olur.
  • Dermatolojik hastalıkların ilerlemesine engel olur.

Alzheimer hastalığına iyi gelir.

  • Epilepsi tedavisinde etkilidir.
  • İdrar söktürücü etkisi vardır.
  • Adet ağrılarını hafifletmektedir.
  • Şişen bademciklerin tedavisinde etkilidir.
  • Cilt bakımında etkilidir.

Çörek Otu Nasıl Kullanılır?

Çörek otu faydalarından yararlanmak için kullanım şekli son derece önemlidir. Uzmanlar tarafından çörek otunun öğütülmüş şekilde kullanılmaması önerilmektedir. Öğütülme aşamasında çörek otunun içeriğinde bulunan faydalı bileşenler uçmaktadır. Bu nedenle çörek otunun tohum halinde alınması tavsiye edilmektedir.

Çörek otu böreklerde, salatalarda, poğaçada, kurabiyelerde ve salatalarda kullanılabilir. Bununla beraber kahvaltılardan ortalama 1 saat önce bir tatlı kaşığı çörek otu tüketilebilir. Çörek otu kullanmaya yeni başlayanlar 2 hafta süresince günde 3 kere olmak üzere bir çay kaşığı çörek otu tüketebilirler. 2 hafta sonrasında ise günde 1 – 2 çay kaşığı tüketilebilir.

Çörek otundan elde edilen çörek otu yağı da kullanılabilir. Bu yağın ağzı açıldıktan sonra buzdolabında saklanmalıdır. Ancak çörek otu yağını tercih ederken çok dikkat edilmelidir. Çünkü bazı firmalar çörek otu yağının içerisine çiçek yağı karıştırmaktadır. Bu durumda çörek otunun faydalarından yararlanılamamaktadır.

Sindirimini kolaylaştırmak için bal ile tüketin!

Çörek otunun sindirimini kolaylaştırmak için su veya bal ile karıştırılarak tüketilebilir. Yoğurt ya da süt ile çörek otu karıştırılarak kullanılmamalıdır. Taze olarak tüketilecek çörek otu armut, elma ya da muz gibi meyvelerin üstüne atılarak kullanılabilir. Çok acıkıldığı zaman bir dilim ekmeğin üzerine bal sürüldükten sonra çörek otu serpilerek tüketilmesi de çok fayda sağlamaktadır.

Çörek Otunun Zararları Nelerdir?

Çeşitli faydaları bulunan çörek otu bazı zararlar da vermektedir. Ağız yolu ile az oranda alındığı zaman güvenli olan çörek otu uzun vadeli kullanımlarda güvenli değildir. Çörek otunun özellikle alerjik reaksiyonlara neden olduğu söylenmektedir. Genel olarak çörek otu fazla kullanıldığı zaman zararları şu şekilde sıralanabilir:

  • Dudakların ve dilin şişmesine neden olur.
  • Karın krampı yaratır.
  • Bulantı ve kusmaya neden olur.
  • Kan basıncını düşürür.
  • Yorgunluk hissi yaratabilir.
  • İshale neden olabilir.
  • Emziren ya da hamile olan kadınların tüketmesi sakıncalıdır.
  • Böbrek ve karaciğere zarar verebilmektedir.

Çörek Otu İle Zayıflama Nasıl Olur?

Birçok faydası bulunan çörek otu özellikle zayıflamak için kullanılmaktadır. Sağlıklı olarak zayıflamak isteyen bireyler çörek otunu tercih etmektedirler. Kilo vermek isteyenlerin öncelikle beslenme düzenine dikkat etmesi ve egzersiz yapmayı aksatmaması gerekmektedir. Bu ayrıntılara dikkat edilmediği sürece çörek otu ile zayıflamak mümkün değildir.

Çörek otunun protein içeren gıdalar ile tüketilmesi önerilmektedir. Bu sayede daha çabuk doyar ve tokluğu uzun süre hissedersiniz. Çörek otunun faydalarını artırmak için limonlu su içmeye özen göstermelisiniz. Sindirim sistemini düzene sokan çörek otu metabolizmanın hızlanmasını sağlayarak zayıflamaya yardımcı olmaktadır.

Mikropların vücuttan atılmasını sağlayan çörek otu antibiyotik etkisi ile sık hastalanmaların önüne geçmektedir. Karaciğeri de temizleyen çörek otu metabolizmanın hızlanmasını sağladığı için kısa sürede yağ yakmaya yardımcı olur.

Çörek Otu Yağının Faydaları Saraçoğlu

Çörek otu tohum olarak tüketilebileceği gibi yağ şeklinde de tüketilebilmektedir. Soğuk pres yöntemi ile hazırlanan çörek otu yağı oldukça faydalıdır. İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen çörek otu yağının temel faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Eklem, kas ve kemik ağrılarına iyi gelir.
  • Baş ağrısının azalmasını sağlar.
  • Kansere karşı koruyucu etkiye sahiptir.
  • Mineraller ve vitaminler sayesinde besleyici özelliği vardır.
  • Sindirim sistemini rahatlatır.
  • Damar hastalıklarına iyi gelir.

Melisa çiçeğinin bu faydalarına şaşıracaksınız!

Nane ailesinin bir üyesi olan melisa ( Melissa officinalis ) sakinleştirici bir bitki olarak kabul edilir. Orta Çağ’a kadar stres ve kaygıyı azaltmak, uykuyu teşvik etmek, iştahı iyileştirmek ve hazımsızlıktan (gaz ve şişkinlik ve kolik dahil) kaynaklanan ağrı ve rahatsızlığı hafifletmek için kullanılmıştır. Orta Çağ’dan önce bile, melisa ruhları iyileştirmek, yaraları iyileştirmeye yardımcı olmak ve zehirli böcek ısırıklarını ve sokmalarını tedavi etmek için kullanıldı.

Bugün, melisa çiçeği genellikle rahatlamayı teşvik etmek için kediotu, papatya ve şerbetçiotu gibi diğer sakinleştirici, yatıştırıcı bitkilerle birleştirilir. Ayrıca soğuk yaraları (oral uçuk) tedavi etmek için kremlerde kullanılır.

Melisa Çiçeğinin Faydaları Neler?

Trigliseritleri düşürür

Aromatik olarak kullanıldığında (bu, onu soluduğunuz anlamına gelir) Melisa esansiyel yağının çeşitli diğer sağlık koşullarını etkileyebilecek trigliseritleri düşürdüğü gösterilmiştir.

Kalp çarpıntısını tedavi eder

Herhangi bir kalp ritmi sorunu için melisa çiçeğini denemeyi planlıyorsanız dikkatli olun, ancak araştırmalar melisanın bazı insanlarda çarpıntı olaylarını azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir.

Doğal antibakteriyeldir

Vücuttaki bir dizi bakteriyle savaşma kabiliyeti ile melisa, beyin sisine, sindirim sorunlarına, yorgunluğa ve daha fazlasına neden olabilen bir tür maya olan candida’ya karşı özel bir etkinlik göstermiştir.

Diyabeti tedavi eder

Öncelikle tip 2 diyabet için yapılan araştırmalar, melisa özü veya yağının kan şekeri seviyelerinin düşürülmesinde faydalı olduğunu göstermiştir. İnsülinin yerine geçmez.

Kaygıyı yatıştırır

Bu ifadeyle çelişen dış kaynaklardan yapılan bazı araştırmalara rağmen, birçok insan melisa çiçeğinin kaygı ile savaşlarına fayda sağladığını söylüyor.

Uykusuzluğun etkilerini giderir

Melisa çiçeğinin sakinleşmeye yardımcı olduğu ve uykuyu teşvik eden hafif bir yatıştırıcı etki sunduğu söylenir.

Bilişsel işlevi ve odaklanmayı geliştirir

Dahili olarak melisa çiçeği tüketen genç yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırma, ruh halinde ve odaklanma yeteneğinde bir gelişme buldu.

Çocuklarda DEHB’yi yönetmeye yardımcı olur

Belki sakinleştirici etkisi sayesinde, melisa çiçeği hiperaktiviteyi ve dürtüselliği azaltır ve bazı okul çocukları için odaklanmayı geliştirir.

Herpes virüsüyle savaşır

Uçuk virüsünü vücudunuzdan atmanın hiçbir yolu olmasa da, salgınları önlemeye odaklanabilirsiniz ve bu da virüsü kontrol altında tutmak anlamına gelir. Uçuk hastaları için melisa çiçeği salgınları, süreyi ve ağrı/kaşıntıyı azalttı. Ayrıca, bitkiye zamanla viral bir direnç göstermez, bu nedenle tekrar tekrar kullanılabilir.

Kanserle savaşır

Melisa çiçeğinin, glioblastoma multiforme adı verilen ölümcül beyin kanserinde kanser hücresi ölümüne neden olduğu gösterilmiştir. Ayrıca belirli meme türleri, karaciğer ve bazı lösemi türleri üzerinde olumlu bir etki göstermiştir.

İltihapla savaşır

Kronik iltihap, çeşitli hastalıkları destekleyebilir ve vücutta ağrıyı tetikleyebilir. Melisa çiçeğinin vücuttaki iltihabı azalttığı gösterilmiştir.

Aşırı aktif tiroidi yönetir

Melisa çiçeği, tiroidi tetikleyen bazı maddelerin reseptör hücrelere bağlanmasını durdurur ve aşırı aktif tiroidi yavaşlatmaya yardımcı olur.

Kabızlığı giderir

Çalışmalar halen devam etmektedir, ancak erken araştırmalar melisa çiçeğinin, nane ve melekotu kökünün kabızlık için yararlı tedaviler olabileceğini göstermektedir.

PMS semptomlarını azaltır

Melisa çiçeği, bir kapsül şeklinde alındığında, lise çağındaki kadınlarda bu sinir bozucu ruh hali değişimlerini, kilo alımını ve şişkinliği azaltmıştır.

Melisa çiçeğinin diğer faydaları

  • Sinirleri yatıştırıcı, sakinleştirici özellikleri vardır. Gerginliği azaltır günün yorgunluğunu alır.
  • Vücutta oluşan ağrıları giderir.
  • Reflü, gastrit, bulantı gibi mide rahatsızlıklarını azaltır.
  • Yüksek ateş, grip, nezle, balgam, soğuk algınlığı, nefes darlığı gibi sorunların oluşmasına engeller.
  • Vücuttaki toksinleri ter yoluyla atabilmeyi sağlar.
  • Uçuk, egzama ve mantar gibi ciddi cilt rahatsızlıkları üzerinde faydalıdır.
  • İdrar sökücü özelliği vardır.
  • Erken yaşlanmayı önler, cildin kırışmasını geciktirir.
  • Migren gibi şiddetli baş ağrılarını dindirir.
  • Regl ağrılarını geçirir, adet gecikmesini önler.
  • Böcek ısırıklarına karşı kullanılır.
  • Kalbi ve kan dolaşımını kuvvetlendirir.
  • Kan şekerini ve tansiyonu düşürür.
  • Sindirim sistemini rahatlatır, hazmı kolaylaştırır.
  • Alzheimer, epilepsi, sara, hafıza kaybı ve konsantrasyon gibi rahatsızlıkların oluşumunu engeller.
  • Böbrek hastalıklarını önler.
  • Yüksek tansiyonu düşürür.
  • Hıçkırığı keser.
  • Krampları geçirir.
  • Bayılmalara karşı kullanılır.
  • Kulak çınlamalarını dindirir.

Melisa Çiçeğinin Zararları Nelerdir?

  • Melisa çiçeği sedatif ilaçlar ve tiroit ilaçlarıyla etkileşime girebilir.
  • Uykusuzluk, kaygı ya da psikolojik bir nedenden dolayı ilaç kullanıyorsanız melisa çayı tüketmeyin.
  • Hamile ve emziren kadınlar doktorunuza danışmadan tüketmeyin.

Melisa Çiçeği Ne Zaman Dikkatli Kullanılmalı?

Kronik rahatsızlığı bulunan kişiler melisa çiçeğini dikkatli kullanmalıdırlar. Hipotiroidiniz varsa melisadan kaçınmalısınız çünkü tiroid ilaçlarınızı olumsuz etkileyebilir.

Bazı insanlar melisa çiçeğine karşı anafilaktik tepkiler ve kızarıklıklara kadar değişen alerjik reaksiyonlar yaşamıştır. Melisa çiçeğini yeni tüketmeye başladıysanız Limon dikkatli olun.

Ve elbette, emziriyorsanız veya hamileyseniz, melisa çiçeği kullanmaya başlamadan önce doktorunuza danışın.

Melisa Nasıl Tüketilir?

Pediatrik

Melisa çiçeği çocuklarda uçukları tedavi etmek için topikal olarak kullanılabilir. Çocuğun yaşına uygun dozaj için sağlık uzmanınızla konuşun.

Yetişkin

Uyumakta zorluk çekmek veya hazımsızlık, gaz veya şişkinliği azaltmak için, ihtiyaçlarınıza en uygun spesifik doz için bir umana danışın. Olası dozlar aşağıdaki gibi olabilir:

  • Kapsüller: Günde 3 kez veya gerektiğinde 300 ila 500 mg kurutulmuş melisa alın.
  • Çay: Sıcak suda 1,5 ila 4,5 gram (1/4 ila 1 çay kaşığı) kurutulmuş melisa otu. Günde 3 bardak içilebilir.
  • Tentür: Günde 60 damla
  • Topikal: Etkilenen bölgeye günde 3 kez veya belirtilen şekilde topikal krem ​​uygulayın.

Soğuk yaralar veya uçuk yaraları için 2 ila 4 çay kaşığı melisayı demleyin. 1 bardak kaynar suda 10 ila 15 dakika ezilmiş yaprakları bekletin. Gün boyunca yaralara pamuk topları ile çay uygulayın.

Melisa Çayı Nasıl Hazırlanır?

Melisa çayı, melisa çiçeğinin sağlığa olan faydalarının tadını çıkarmanın lezzetli bir yoludur.

Malzemeler

  • 1/4 su bardağı doğranmış taze melisa yaprağı
  • 1 su bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı organik bal isteğe bağlı

Hazırlanışı

  • Yağlarını serbest bırakmak için melisa yapraklarını doğrayın. Kenara koyun.
  • Suyu bir kapta mikrodalgada veya ocakta kaynayana kadar ısıtın.
  • Yaprakları ve suyu bir bardağa koyun ve 10 dakika demlenmesi için bekletin.
  • Süzün ve sıcak olarak için. Tercihen bal ekleyerek de tüketebilirsiniz.

Libidonuzu tavan yaptıracak afrodizyak etkili içecekler

Yaşla birlikte vücudumuz çeşitli değişikliklere uğrar ve vücudunuzdaki değişikliklerle birlikte cinsel dayanıklılığınız ve gücünüz de azalır. Bunun sonucunda düşük libido veya erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) yaşayabilirsiniz. Kadınlarda gözlenen temel değişikliklerden biri ise vajinal kuruluktur. Bu, cinsel gücünüzün sona erdiği anlamına gelmez. Sağlıklı yaşam tarzının gereklerini uygulayarak hayatınız boyunca aktif bir cinsel hayata sahip olabilirsiniz.

Egzersiz ve doğru beslenme tarzı ile cinsel sağlığınızı iyileştirebilirsiniz. Günlük diyet planınıza bazı içecekler ekleyerek daha uzun süre dayanabileceksiniz. Bu destekleyiciler ilişkinizin daha uzun sürmesini sağlayacaktır. İşte cinsel dayanıklılığınızı artıracak enerji içeceği tarifi ve içeceklerin bir listesi.

Evde Hazırlayabileceğiz Libidonuzu Artıracak Sağlıklı Enerji İçeceği Tarifi

Malzemeler;

  • 4  adet orta boy domates
  • Yarım salatalık
  • Yarım yeşil biber
  • 1 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı organik bal
  • 1 adet limonun suyu

Hazırlanışı;

Tüm sebzeleri bol suyla yıkadıktan sonra küçük parçalara bölün. Sarımsağı da soyup diğer ürünlerle birlikte robottan geçirin. Bal ve limon suyunun hızlı etkisi ile cinsel sağlığınız güçlenecek ve kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

Libidonuzu Tavan Yaptıracak Afrodizyak Etkili İçecekler

1- Aloe vera suyu

Bazı araştırmalara göre, aloe vera suyu, birincil erkek cinsiyet hormonu olan testosteron üretimini artırma potansiyeline sahiptir. Aloe vera suyu içmek, artan cinsel enerji ve yüksek libido ile sonuçlanabilir. Aloe vera suyu da genel olarak sağlığınız için iyidir.

2- Nar suyu

Bir araştırmaya göre, nar suyu, kan dolaşımını iyileştiren yüksek konsantrasyonda antioksidanlar içerdiğinden erektil disfonksiyonu iyileştirme potansiyeline sahiptir. Nar suyu da kalp hastalıkları riskini azaltabilir.

3- Süt

Yeni evlilere düğün gecelerinde neden bir bardak süt verildiğini hiç düşündünüz mü? Çünkü süt sağlıklı bir cinsel dürtüye sahip olmanıza yardımcı olur. Besinlerle doludur ve anında enerji sunar. İlişkiden öncesi bir bardak süt içmeden önce laktoz intoleransı olmadığınızdan emin olun.

4- Muz

Bromelain olarak bilinen enzim açısından zengin olan muz, cinsel enerjinizi ve libidonuzu artırabilir. Enerji ve dayanıklılık sağlayan vitaminler ve besinler içerdiğinden her gün muzlu shake içilmesi tavsiye edilir. Muzlu milkshake de içebilirsiniz.

5- Karpuz suyu

L-sitrülin adı verilen bir amino asit bakımından zengin olan karpuzlar, ereksiyonunuzu güçlendirme potansiyeline sahiptir. Karpuzda bulunan L-sitrülin vücudunuzda L-arginine dönüştürülür ve bu bileşik nitrik oksit üretimini uyarır, bu da penise kan akışını iyileştirir. Bu, daha iyi bir ereksiyona sahip olmanıza yardımcı olacaktır.

Dünyanın en sağlıklı 10 baharatı ve etkileri

Sabah kahvenize bir tutam tarçın ekleyebilir veya makarnanızın üzerine bir avuç taze kıyılmış fesleğen serpebilirsiniz. Otların ve baharatların hemen hemen her yemeği nasıl lezzetlendirebileceğini herkes bilir. Ama aynı zamanda bu baharatların birçok sağlık yararları da bulunmaktadır. İşte en sevdiğimiz bitki ve baharatlardan bazılarının sağlığa olan faydaları ve bunları kullanmanın lezzetli yolları.

Önemli: Bazı otlar yüksek dozlarda yan etkilere neden olabilir veya ilaçlarla etkileşime girebilir. Ölçülü kullanın ve aldığınız bitkisel takviyeleri doktorunuza bildirin.

Dünyanın En Sağlıklı 10 Baharatı ve Sağlığınıza Olan Faydaları

Modern tıptan çok önce, antik Yunanlılar iyileştirici özellikleri için çeşitli baharatlar ve şifalı otlar kullandılar. Hipokrat (MÖ 460-377), safran, tarçın, kekik, kişniş ve diğer bitkileri tedavi olarak kullandı; bunların çoğu bugün hâlâ ateş, ağrı ve sızılar ve diğer rahatsızlıklar için bütünsel çareler olarak kullanılıyor. İşte sağlığınıza sağlık katacak 10 baharat.

1- Zerdeçal

Yardımcı olabilir: Enflamasyonu hafifletir, kanseri yavaşlatır, tip 2 diyabet riskini düşürür, depresyon ve diğer durumları tedavi eder.

Güçlü bir antioksidan kaynağı olan zerdeçal, içerdiği yüksek miktardaki kurkumin sayesinde bazı altın faydalar sağlar. Çalışmalar, kurkuminin küçük diş ağrılarından artrit, kalp hastalığı ve diyabet gibi kronik durumlara kadar bir dizi sağlık sorununun tedavisine yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ayrıca, kan şekerini düzenleyen hormon benzeri maddelerden oluşan bir aile olan adipokinlerin vücudun dengesini düzenleyerek tip 2 diyabete karşı koruma sağladığı da gösterilmiştir. Curcumin ayrıca ağrı, iltihaplanma ve metabolik sendromla mücadeleye yardımcı olabilir.

Araştırmacılar ayrıca Alzheimer hastalığının yanı sıra kolon, prostat ve meme kanserleri için bir tedavi olarak potansiyelini de araştırıyorlar. 2014 yılında yayınlanan küçük bir klinik araştırmanın sonuçları, kurkuminin depresyon için güvenli ve etkili bir tedavi olabileceğine dair kanıtları artırdı.

2- Zencefil

Yardımcı olabilir: Mide bulantısını yatıştırır, artrit ağrısıyla savaşır, migreni yatıştırır.

Zencefil, mide bulantısını hafifletmesiyle bilinir. Araştırmalar, sabah bulantılarının yanı sıra ameliyat veya kemoterapiden kaynaklanan mide bulantısını hafifletmeye yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ve işe yaradığına dair kesin bir kanıt olmasa da, birçok insan taşıt tutması (hareket hastalığı) için zencefil alıyor.

Zencefil ayrıca, bazı uzmanların bazı kanserlerle savaşmaya, osteoartrit ağrısını azaltmaya ve ağrıyan kasları yatıştırmaya yardımcı olabileceğine inandığı, iltihapla savaşan bileşikler olan gingeroller ile doludur. Başka bir çalışma, zencefil özü enjeksiyonlarının osteoartrit ile ilişkili diz ağrısını hafifletmeye yardımcı olduğunu buldu.

3- Acı Biber

Yardımcı olabilir: İştahı yatıştırın, metabolizmayı hızlandırın, gıda kaynaklı patojenlerle savaşın

Akşam yemeğinizle birlikte bir tutam acı biber, özellikle baharatlı şeylere alışkın değilseniz, kilo verme çabalarınızı biraz hızlandırabilir. Cayenne biberi, arnavut biberi ve kırmızı biber gibi baharatlarda bulunan bileşik olan kapsaisin içerir. Çalışmalar, kapsaisinin vücudun metabolik hızını artırdığını ve biraz daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olduğunu gösteriyor. Ayrıca açlığı gidermeye yardımcı olan beyin kimyasallarını da uyarabilir.

4- Tarçın

Yardımcı olabilir: Kan şekerini kontrol eder,

Amerikan Kalp Derneği, şeker ve diğer tatlandırıcılar yerine lezzet katmak için tarçın gibi tatlı baharatların kullanılmasını önerir. Çoğu Amerikalı, obezite, diyabet, kalp hastalığı ve diğer ciddi rahatsızlıklara yol açabilecek çok fazla şeker tüketir. Bazı araştırmalar, tarçının tip 2 diyabetli kişilerde kan şekeri artışlarını düşürmeye yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Yine de sonuçlar karıştırılmıştır, bu nedenle daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

Tansiyonu düşürmenin tek yolu tuzu kesmek değildir. Gıda Bilimi ve Beslenme meta-analizinde 2020 Kritik İncelemeleri, günde 2 g öğütülmüş tarçın (yaklaşık 3/4 çay kaşığı) tüketmenin, düşük doz ilaçların etkilerine benzer şekilde, kan basıncını ortalama 7,2/2,8 mmHg düşürdüğünü bildirdi. Bu baharat sihrini bir gecede çalışmaz; en iyi sonuçlar en az 3 ay süren çalışmalardan geldi. Uzmanlar tarçının kan basıncını nasıl kontrol ettiğinden emin değiller, ancak kan damarlarını açabileceğinden ve kalbe giden kan akışını iyileştirebileceğinden şüpheleniyorlar, bu yüzden çok fazla çalışması gerekmiyor.

5- Sarımsak

Yardımcı olabilir: Yüksek tansiyonu düşürür, bağışıklığı artırır.

Güçlü biyoaktif bileşikleri ve diğer besin maddeleri ile sarımsak sağlığınız için harika faydalar sağlar. Sarımsak özleri, tozları ve takviyeleri ile yapılan tedavilerin yüksek tansiyonu önemli ölçüde düşürdüğü bulunmuştur. Hipertansiyonu olan 200’den fazla kişiyle yapılan bir çalışmada, günlük sarımsak takviyesi almak, kan basıncını beta bloker ilaç atenolol kadar etkili bir şekilde düşürdü.

Ve bazı uzmanlar kanıtların şüpheli olduğunu söylese de, bazı araştırmalar sarımsak takviyelerinin soğuk algınlığını önlemeye ve iyileşmeyi hızlandırmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor.

6- Nane

Yardımcı olabilir: Ruh halini ve odağı iyileştirir, IBS semptomlarını hafifletir, mide bulantısını giderir.

Kötü bir gün geçirdiğinizde bir demlik nane çayı demleyin. Araştırmalar, nane aromasının ruh halini yükseltmeye ve bulanık düşünceyi keskinleştirmeye yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Bazı araştırmalar, kokunun mide rahatsızlığını da yatıştırabileceğini öne sürüyor. Küçük bir çalışmada, ameliyattan sonra nane ruhu koklayan kadınlar, plasebo veya mide bulantısı önleyici ilaçlar alanlara göre çok daha az mide bulantısı bildirdiler.

Bu alanlarda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulurken, birçok çalışma nane yağının irritabl bağırsak sendromundan (IBS) kaynaklanan ağrıyı hafifletebileceğini gösteriyor. Uzmanlar, kolondaki şişkinliği azaltarak ve kasları gevşeterek çalıştığını düşünüyor.

7- Kekik

Yardımcı olabilir: Kalp sağlığını artırır, enfeksiyonlarla savaşır.

Bu küçük ama güçlü yapraklar, K ve E vitaminleri, kalsiyum, demir, manganez ve lif dahil olmak üzere pek çok besine sahiptir. Ve kekik, antioksidanlar bakımından oldukça zengindir. Aslında, Amerikan Kimya Derneği tarafından yapılan bir analiz, sadece 1 yemek kaşığı taze kekik orta boy bir elma kadar antioksidan aktiviteye sahip olduğunu ve kekiğin diğer birçok bitkiden 20 kat daha fazla antioksidan güce sahip olduğunu buldu.

Tüm bunlar kalbiniz için iyi haberler ve daha fazlası. Antioksidanlar, serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarını önleyerek kalp hastalığı, felç ve kanserden korunmaya yardımcı olur. Ayrıca kekik, enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olan bitkisel besinlere sahiptir.

8- Biberiye

Yardımcı olabilir: Beyin işlevini, hafızayı ve ruh halini iyileştirir, saç büyümesini teşvik eder, ödem attırır.

Nane ailesinin bir üyesi olan biberiye, hem lezzeti hem de kokusuyla beğeni topluyor. Araştırmalar, odunsu kokusunun konsantrasyonu artırmaya yardımcı olduğunu ve ruh halini iyileştirebileceğini gösteriyor. Son araştırmalar, biberiyenin yemek pişirmede yaygın olarak kullanılan küçük miktarlarda bile, yaşlı insanlarda bilişsel gerilemeyi önlemeye yardımcı olabileceğini düşündürmektedir.

Biberiye saç dökülmesine karşı savaşabilir. 2015 yılında yapılan bir çalışmada, araştırmacılar biberiye yağını kellik için yaygın bir tedavi olan minoksidil ile karşılaştırdı. Saç derilerini biberiye yağı ile tedavi eden grup, ilacı kullananlara kıyasla altı ay boyunca benzer saç büyümesine (ve daha az kafa derisi kaşıntısına) sahipti.

9- Karabiber

Yardımcı olabilir: Kanser riskini azaltır

2019 Applied Sciences incelemesine göre, karabiberlere etkisini veren doğal olarak oluşan bir bileşik olan piperine, göğüs, akciğer, prostat, yumurtalıklar ve sindirim sistemi kanserleri de dahil olmak üzere belirli kanserlerin riskini azaltabilir. Piperinin en önemli faydalarından biri, hücrelere kontrolden çıkma ve tümör oluşturma şansı vermeden önce kendi kendini yok etmelerini söyleyen biyokimyasal bir süreç olan apoptozu tetikleyebilmesidir.

10- Adaçayı

Yardımcı olabilir: Ödem attırır, günlük stresi azaltır, beyin nöronlarının arasındaki bağlantıyı iyileştirir, hafızayı kuvvetlendirir.

Omega-3 içeren adaçayının hafızaya katkısı büyüktür. Özellikle odaklanma sorunu yaşayan kadınlar için adaçayı bir numaralı doğal ilaçtır.

Kansere sebep oluyor, herkesin evinde var!

Kanser, dünyada ve ülkemizde en sık görülen ölüm nedenleri arasında kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de her yıl 175 bin yeni kanser teşhisi konulmakta ve yüzlerce insan çeşitli kanser türleri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Yaşam şekli, genetik miras ve başka sebeplerle oluşabilen kanser risklerini basit önlemlerle en aza indirilebilirsiniz. İşte günlük hayatınızda dikkat etmenizi gerektiren 5 hassas konu…

Kansere Yol Açan Bu Faktörlere Dikkat!

1- Plastik eldivenler yerine izci eldivenleri kullanın;

Plastik eldivenler yerine izci eldivenleri kullanın. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir.

2- Bulaşık deterjanları masum değil, önlem alın;

Bulaşıkları yıkamış olduğunuz deterjanlar petrol ürünüdür. Yani kanserojendir. Bulaşık makinesinden aldığınız bulaşıkları sirkeli ve limonlu suyla silebilirsiniz.

3- Halı temizliğine dikkat edin;

Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle halı temizliğine çok fazla dikkat etmek gerekir. Halıyı deterjanla temizlemek yerine sirkeli suyla temizlemek bütün pestisitleri temizlemeye yardımcı olacaktır.

4-Evde ayakkabılarla gezmeyin;

Eve dışarıda gezilen ayakkabılarla girmeyin. Eve girildiğinde dışarıda giyilen ayakkabılar çıkarılmalı, başka ayakkabılar giyilmeli. Çünkü dışarıda kullanılan ayakkabı eve pestisitleri sokar. Bu durumda kanserin oluşmasına zemin hazırlar. Pestisit, tarım ürünleri, kimyasallar ve egzozdan çıkan gazlardır.

5- Güneşe maruz kalmayın;

Her yıl diğer tüm kanser türlerinin toplamından daha fazla kişiye cilt kanseri teşhisi konuyor. Güneşten gelen UV radyasyonu ana sebeplerden biridir. Uzun süre dışarıda olduğunuzda, güneş kremi ve koruyucu giysiler uygulayın ve riskinizi azaltmak için mümkün olan her yerde gölge arayın.

6-Tütün ve alkol tüketmeyin;

Amerikan Kanser Derneği’ne göre, çok sigara içenler, içmeyenlere göre 10 yaş daha yaşlı. Aynı zamanda çok fazla alkol tüketimi ağız, boğaz, yemek borusu, gırtlak, karaciğer ve meme kanseri riskini de artırmaktadır.

7- Stresten ve stresli ortamlardan uzak durun;

Ulusal Kanser Enstitüsü’ne göre, stres doğrudan kansere neden olmazken, vücudun strese tepkisi – örneğin yüksek tansiyon, hızlanan kalp atış hızı ve yüksek kan şekeri seviyeleri – tedavi edilmediği takdirde kaçınılmaz olarak kansere yol açabilir.

8- Obeziteye karşı önlem alın;

Bir araştırmaya göre, eğer obezseniz kansere yakalanma riskiniz büyük oranda artabilir. Aşırı kilo ve obeziteye bağlı olarak inflamasyon ve hormon düzeylerinde değişiklik olur. Vücuttaki insülin gibi biyokimyasalları etkileyebilir.

Defne Sabunu ve Zeytinyağı Sabunu Kullanmaya Özen Gösterin;

Günlük kullanımda devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu tercih edin. Ellerinizi ve vücudunuzu hakiki zeytinyağı ve defne sabunuyla yıkayarak kanserojen etkilerden korunun.

Ağzınıza 30 dakika sarımsak koyarsanız ne olur?

Sarımsağın hemen hemen tüm faydalı etkilerini hepimiz biliyoruz. Sarımsak, çok çeşitli hastalıkları önlemek veya tedavi etmek için bir ilaç olarak kullanılmıştır. Sarımsak, kalp ve kan sistemi ile ilgili birçok hastalık için kullanılmaktadır. Bu hastalıklar arasında yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, koroner arter hastalığı, kalp krizi ve ateroskleroz bulunur. Sarımsak aslında kan basıncını orta derecede düşürerek ateroskleroz gelişimini yavaşlatmada etkili olabilir. Bazı insanlar kolon kanseri, mide kanseri, meme kanseri, prostat kanseri ve akciğer kanserini önlemek için sarımsak kullanır. Ayrıca prostat kanseri ve mesane kanserini tedavi etmek için kullanılır.

Ancak çarelerin çoğu, çoğumuzun gerçekten sevmeyebileceği çiğ sarımsak yemeyi içerir. Ayrıca yemek borusuna ve mideye giren sarımsak bazılarında yanma hissine neden olabilir. Sarımsak, allisin olarak bilinen güçlü bir tıbbi bileşen içerir. Sarımsakları gerçekten yemeden tüm bu faydaları elde etmenin başka bir yolu var mı?

Evet, işte diğer tüm sarımsak ilaçlarından tamamen farklı bir yöntem. Bu yöntemi Çinliler uzun yıllardır uygulamaktadırlar. Bu yöntemi 10-15 gün denediğinizde sarımsağın tüm faydalı etkilerini yaşamaya başlayabilirsiniz.

Bu Çözüm Nasıl Denenir?
Bu Çözüm Nasıl Denenir?

Bu Çözüm Nasıl Denenir?

Ağzınıza bir diş sarımsak koyun. Tükürük salgılamasına izin verin. Daha fazla tükürük salgılamak için diş sarımsağı ağzınızda hareket ettirmeye devam edin.

Ne Zaman Denemeli?

Sabah ilk iş olarak 30 dakika boyunca yöntemi uygulayın. Sarımsakları ağzınızda yaklaşık 30 dakika bekletin.

Bunu Yaparsanız Ne Olur?

Sarımsağın faydalı özellikleri tükürüğünüze karışır ve vücudunuza girer. Sarımsağın iyileştirici etkileri kan dolaşımınıza ulaştığında lenf sisteminiz ve kılcal damarlarınız temizlenir. Ayrıca sarımsak kötü kokmasına rağmen ağız hijyeniniz için iyidir. Ayrıca;

  • Vücudunuzu temizler,
  • Böbrek sağlığını destekler,
  • Cildinizi temizler,
  • Sistemik bir bağışıklık sistemi güçlendiricisi görevi görür,
  • Bronşiti tedavi eder,
  • İştahı kontrol eder.
  • Kronik öksürük ve böbrek taşlarıyla mücadelede harikadır.

30 Dakika Sonra Ne Yapmalı?

Ağzınızda kalan tükürüğü tükürün. Ağzınızdaki sarımsak kokusundan kurtulmak için dişlerinizi fırçalayın ve birkaç nane veya maydanoz maydanoz  çiğneyin.

Bu Uygulama Faydalı Mı?

Evet, bağışıklığınızı güçlendirir, iştahınızı artırır, grip, kansızlık, solunum sorunlarını önler, bronşite iyi gelir ve ayrıca mesane ve böbrekleriniz için faydalıdır.

Başka Ne Yapar?

Ayrıca kronik öksürüğü azaltmada işe yarayabilir ve böbrek taşı oluşumunu önlemeye de yardımcı olabilir.

Dikkat!

Sarımsağa alerjiniz varsa, bu ilacı asla denemeyin. Ayrıca, zaten ağız kokusu çekiyorsanız, sarımsak durumu daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle, bu ilacı denemeden önce doktorunuza danışın.

Sarımsağın Vücudunuz İçin Faydaları

Sirken otu neye iyi gelir, faydaları neler?

Cins adı Antik Yunanca “kaz ayağı” anlamına gelir. Cinse bağlı bitkilerin yapraklarının kaz ayağını andırmasına işaret eder. Buna uygun olarak bitkiler birçok dilde kazayağı olarak bilinmektedir. Dilimizdeki “sirken” kelimesi doğrudan Türkçe kaynaklı olmalıdır. Türkçede “sirkenmek” kötü koku nedeniyle iğrenmek anlamına gelir. Kelime ıspanak ve semizotu gibi sebze olarak tüketilen bitkiler için kullanılmaktadır. Bitkilerin haşlanırken yaydıkları kokuya işaret ediliyor olabilir.

Sirken otu (yabani ıspanak), ülkemizde özellikle Ege ve Akdeniz bölgesinde yetişen yaprakları yayvan ve tırtıklı, ıspanakgiller familyasından bir bitkidir. Yabani ıspanak olarak da bilinmektedir. Boyları 150 santimetreye kadar uzayabilir. Ispanağa göre besin değeri daha yüksek olan sirken otuna “ak kaz ayağı” veya “ak pazı” isimleri de verilmektedir.

Sirken Otunun Faydaları Neler?

Sirken Otunun Faydaları Neler?

  • Kabızlığa iyi gelir.
  • Kanı saflaştırır.
  • İştah açıcı, kabızlık giderici ve kan saflaştırıcıdır.
  • Kalp sağlığına iyi gelir.
  • Sindirime yardımcı olur, sindirim sistemini sağlıklı tutar.
  • Böbrek taşlarına iyi gelir.
  • Diş sağlığını korur, diş ağrısını giderir.
  • Emziren annelerde süt artırıcı özelliği vardır.
  • Şişlikleri giderir.
  • Anti-inflamatuardır
  • Detoksifiye edici özelliği vardır
  • Güçlü bir antioksidandır
  • Antimikrobiyaldır.
  • Anti-parazitik özelliği vardır.
  • Antiromatizmal (İltihaplı romatizmayı yavaşlatır).
  • Müshil olarak kullanılabilir (kök çayı en iyisidir).
  • Kaşıntıyı giderir.

Not: Romatizma, eklem iltihabı, gut, böbrek taşı veya aşırı asitlik eğilimi olan insanlar, bu bitkiyi diyetlerine dahil ederlerse durumları daha da kötüleşebileceğinden özellikle dikkatli olmalıdırlar.

Sirken Otunun Özellikleri Neler?

1- Klorofil içeriği yüksektir;

Sağlık meraklıları bunun ne kadar önemli olduğunu anlayacaktır. Vücudumuza alınan klorofil, kanserle savaşmak ve kanserden korunmak gibi inanılmaz şeyler yapabilir, kırmızı kan hücreleri oluşturur, yaşlanmayı yavaşlatır, uyumanıza yardımcı olur ve daha pek çok fayda sağlar. Yeşiller, istisnai olarak yüksek klorofil içeriği nedeniyle istenmeyen toksinlerin vücutlarını arındırmak için değerlidir. Klorofil, yağ hücrelerinde depolanabilen toksinleri bağlar veya şelatlar ve bunları idrarla uzaklaştırır. Vaktiniz varsa klorofil tüketmenin faydalarını araştırın. Faydalı olduğu kadar bilgilendirici de bulacağınızı düşünüyorum!

2- Sirken otu amino asitler için değerli bir kaynaktır;

Vücudumuz “temel” amino asitlerden on dördünü üretebilse de, bunlardan sekizinin başka bir yerde bulunması gerekir ve tam da bu noktada kuzu çeyreği işe yarar!

3- Mineral bakımından oldukça zengindir;

Her yaprağın üzerinde bulunan beyazımsı toz, topraktan gelen mineral tuzlardan oluşur ve bu da mineralce zengin değerinin bir göstergesidir!

4- Sirken otu temel vitamin ve minerallerle doludur.

Örneğin, yaklaşık 1 fincan yeşillik olan 100 gram sirken otu, USDA tarafından önerilen önerilen günlük vitamin ihtiyacınızın yüzde 73’ü A vitamini ve yüzde 96’sı C vitamini içerir. Aynı zamanda tiamin, riboflavin ve niasin de dahil olmak üzere B vitaminleri kompleksinin harika bir kaynağıdır.

5- Sirken otu besin içeriği;

  • Düşük doymuş yağ ve kolesterol içermez.
  • Aynı zamanda iyi bir Niasin, Folat, Demir, Magnezyum ve Fosfor kaynağıdır
  • Çok iyi bir diyet lifi içerir,
  • Protein, Vitamin A, Vitamin C, Vitamin K, Tiamin, Riboflavin, Vitamin B6, Kalsiyum, Potasyum, Bakır ve Manganez bakımından zengindir.
Sirken Otu İle İlgili Yapılan Araştırmalar
Sirken Otu İle İlgili Yapılan Araştırmalar

Sirken Otu İle İlgili Yapılan Araştırmalar

  • Kapsamlı bir çalışma ile Kardiyovasküler hastalık riskinde azalmaya neden olduğu saptanmıştır.
  • Sperm hareketsizleştirme aktivitesi: Chenopodium albüm, vajinal kontraseptifin bir efektör yapısı olarak keşfedilebilecek kayda değer sperm öldürücü potansiyele sahip olduğu tespit edilmiştir.
  • İdrar taşının mineralizasyonunun inhibisyonu: Sirken otundan elde edilen meyve suyu ve tohum ekstraktının artan alımının inhibisyon etkinliği araştırıldı, idrar taşı profilaksisinde yardımcı olduğu tespit edildi.

Sirken  Otunun yapraklarından yapılan lapalar ya da yıkamalar aşağıdakilerin tedavisinde faydalıdır:

  • Romatizma (şişmiş eklemler ve ayaklar)
  • Böcek ısırıkları
  • Güneş çarpması
  • Cilt problemleri
  • Yanıklar vb.

Tıbbi Kullanımı

  • Beslenme yetersizliklerine bağlı çeşitli semptomları tedavi etmek için kullanılır.
  • Sakinleştirici ve serinletici özelliklere sahip olduğu da söylenmektedir.
  • Çürük dişler için suyu kaynatılarak kullanılırsa iyi gelir.
  • Romatizmal hastalıklarda infüzyon tedavisi olarak kullanılır.
  • Tohumları idrarla ilgili sorunların tedavisinde çiğnenir ve idrar yoluyla meni atılımını gidermede faydalı kabul edilir.
  • Saplarının suyu çillere ve güneş yanıklarına sürülürse iyileşmeye ve hafiflemeye yardımcı olur.
  • Sirken otunun kök suyu kanlı dizanteri tedavisinde kullanılır.
  • Toz haline getirilmiş bitkinin %25.5’ini içeren yiyecekler östrus döngüsünü baskılayabilir.
  • Yapraklar iltihabı azaltarak ve dolaşımın artmasını sağlayarak ağrının azalmasına destek olur
  • İshal önleyici olarak kullanılır (yüksek lifli).
  • İştah açıcı olarak tüketilebilir.
  • Sirken otu suyu cildi sıkılaştırır ve tonlandırır.
  • Kansızlıkla (yüksek demir) savaşır.
  • Dişetlerini tedavi etmek ve ağız kokusunu gidermek için de yararlı bir gargaradır.
Sirken Otu Nasıl Tüketilir?
Sirken Otu Nasıl Tüketilir?

Sirken Otu Nasıl Tüketilir?

Sirken otu yaprakları çiğ ya da pişirilerek tüketilebilir. Bitki içerdiği oksalik asit nedeniyle aşırı tüketilmemelidir. Aşırı tüketimi ishale neden olabilir. Tohumları; protein, vitamin A, kalsiyum, fosfor, demir, magnezyum ve potasyum bakımından zengindir. Ancak tohumları düşüğe ve doğurganlığın azalmasına neden olabilir. Hindistan’da yaygın olarak yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Yaprak ve tohumları kümes hayvanlarına yem olarak verilir.

Limonlu sarımsaklı sirken otu (Yabani Ispanak) tarifi:

Malzemeler:

  • 1 demet sirken otu
  • 1 diş sarımsak
  • 1 tane biber
  • 1 limonun suyu
  • Tuz
  • Zeytinyağı

Sirken otları tıpkı ıspanak gibi olduğundan çok yıkanması gereken bitkilerdendir. İyice yıkayıp süzüldükten sonra iri olarak doğranır. Bir tencerenin içerisinde yaklaşık 2 litre su kaynatılır.

Doğranan sirken otları diriliğini çok kaybetmeyecek şekilde kısa bir süre haşlanır. Ardından süzülerek soğuk sudan geçirilir. Bu sırada tencerede zeytinyağı ile 1 adet biber kavrulur. Ayrı bir kapta zeytinyağı, limon ve ezilmiş sarımsak karıştırılır. Haşlanmış sirken otlarının üzerine dökülür. Kavrulmuş biberde eklenir. Soğuduktan sonra servis yapılır.

Kaynak: https://quailsandtailsrabbitry.com/lambs-quarter-frf-post/

Canesten krem ne işe yarar, sivilceye iyi gelir mi?

Beyaz, kırmızı ve mavi kutusu ile dikkat çeken Canesten krem, Türkiye dışında farklı birçok ülkede kullanılmaktadır. Genital bölgede kullanıma uygun olan Canesten kremin farklı formları da bulunmaktadır. Doktor tarafından rahatsızlığınıza uygun olan Canesten krem reçete edilmektedir.

Canesten Krem Nedir?

Antifungal şeklinde tabir edilen ilaç grubunda yer alan Canesten krem nedir konusu hem kadınların hem de erkeklerin merak ettiği bir konudur. Çünkü bu kremi kadınlar da erkekler de kullanabilmektedir. Son zamanlarda en fazla tercih edilen ilaçlar arasında yer alan Canesten krem, çok güvenilen ilaç firmalarından biri olan Bayer firması tarafından üretilmektedir.

Canesten kremin etken maddesi, klotrimazol mikronize ismindeki bir yapıdır. Son derece güçlü olan bu etken madde sayesinde kahverengi lekeler, maya, mantar gibi hastalıklar tedavi edilmektedir. Canesten kremin doktor önerisi ile kullanılması tavsiye edilmektedir.

Canesten Krem Ne İşe Yarar?
Canesten Krem Ne İşe Yarar?

Canesten Krem Ne İşe Yarar?

Genelde mantar hastalıklarını tedavi eden Canesten krem ne işe yarar konusu geniş kapsamlıdır. Antifungal ilaç grubunda olan Canesten krem mantar veya maya kaynaklı cilt enfeksiyonlarını tedavi etmektedir. Enfeksiyon meydana getiren mantarın ya da mayanın yayılmasını engellemektedir. Bununla beraber ayak mantarı, kasık mantarı, maya enfeksiyonları, saçkıran hastalığı, vajinal mantar ve bebek bezi döküntüsü gibi durumlarda da Canesten krem kullanılmaktadır.

Canesten Krem Ne İçin Kullanılır?

Vücut yüzeyine uygulanan Canesten krem 20 mg’lik tüplerde satılmaktadır. Canesten kremin fayda sağladığı birçok farklı hastalık bulunmaktadır. Canesten kremi aşağıda sıralanan durumlarda kullanabilirsiniz:

  • Mayalar
  • Küfler
  • Kırmızı ve kahverengi lekeler
  • Genital bölge mantarı

Canesten Krem Nasıl Kullanılır?

Canesten krem nasıl kullanılır konusunda doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir. Doktorunuz farklı bir tavsiyede bulunmadığı zaman Canesten kremi sorunlu bölgeye günde 2-3 kere ince bir tabaka şeklinde sürebilirsiniz. Hastalığın ne olduğuna göre kullanma süresi değişiklik göstermektedir.

Canesten Krem Kaç Günde Etki Eder?

Birçok kişi Canesten krem kaç günde etki eder diye araştırma yapmaktadır. Canesten krem uygulandığı andan itibaren etki etmeye başlamaktadır. Kesin sonucu alabilmek için Canesten kremin 2 hafta kadar kullanılması önerilmektedir.

Canestenen Krem Kortizonlu Mu?

Kremlerin ya da ilaçların kortizonlu olması birçok kişiyi korkutmaktadır. Ancak doktor tarafından önerildiyse kortizonlu ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır. Canesten krem Kortizon içermez. Bu sayede gönül rahatlığı ile kullanılabilir.

Canesten Krem Gebelikte Kullanılır ?

Gebelik B kategorisinde olan Canesten kremin gebelikte kullanılması önerilmez.

Canesten Krem Emziren Anneler Kullanabilir Mi?

Canesten kremin içeriğindeki etken maddelerin anne sütüne geçtiği belirlenmiştir. Bu nedenle emzirme döneminde kesinlikle doktora danışılarak kullanılmalıdır.

Canesten Krem Bebeklerde Kullanılır ?

Anne babaların akıllarında Canesten krem bebeklerde kullanılır sorusu yer almaktadır. Canesten kremin son dönemlerde çok fazla tercih edilmesi bu soruyu akıllara getirmektedir. Ancak Canesten krem bebeklerde kesinlikle kullanılmamalıdır.

Canesten Krem Ayak Mantarına İyi Gelir Mi?

Canesten krem mantar hastalıkları tedavisinde kullanılmaktadır. Bir tür mantar hastalığı olan ayak mantarı için Canesten krem kullanılabilir. Doktorunuza danışarak uygun kullanım şeklini öğrenebilirsiniz.

Canesten Krem Basura ( Hemoroid ) İyi Gelir Mi?

Canesten krem bir tür mantar ilacıdır. Bu nedenle basur için kullanılamaz.

Canesten Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Canesten krem çok yönlü bir kremdir. Bu nedenle Canesten krem egzamaya iyi gelir mi merak konusudur. Canesten krem doktor önerisi ile egzama tedavisinde de kullanılabilir.

Canesten Krem Kaşıntıya İyi Gelir Mi?

Enfeksiyona neden olan mantarlar için kullanılan Canesten krem, enfeksiyon kaynaklı kaşıntıyı da gidermektedir. Enfeksiyonu tamamen tedavi eden Canesten krem, kaşıntı sorununa da çözüm sağlamaktadır.

Canesten Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?
Canesten Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Canesten Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Canesten krem bir sivilce kremi değildir. Bu nedenle sivilce sorunu için kullanılmamalıdır.

Canesten Krem Yanığa İyi Gelir Mi?

Birçok cilt sorununa iyi gelen Canesten krem Yanığa iyi gelir mi konusunu araştırdık. Canesten krem yanığa iyi gelen bir krem değildir.

Canesten Krem Mantara İyi Gelir Mi?

Canesten krem bir mantar kremidir. Ayak mantarı, kasık mantarı, genital bölge mantarı gibi birçok hastalıkta etkilidir. Yani Canesten krem mantara iyi gelir mi sorusuna evet yanıtı verilebilir. Ancak etkili sonuç alabilmek için düzenli kullanıma dikkat edilmelidir.

Canesten Krem Yüze Sürülür ?

Canesten krem göz içerisine değdirmeden yüz bölgesinde kullanılabilir.

Canesten Krem Vajina İçine Sürülür ?

Canesten krem vajina içine sürülür kesinlikle öğrenilmesi gereken bir konudur. Canesten krem doktorun önerdiği şekilde özel bölgede kullanılmalıdır.

Canesten Krem Makata Sürülür ?

Canesten kremin prospektüsü incelendiği zaman Canesten krem makata sürülür sorusuna hayır yanıtı alınmaktadır. Makat çatlağı gibi sorunlar için doktorunuza danışarak uygun ilacı yazdırabilirsiniz.

Canesten Krem Genital Bölgede Kullanılır ?

En çok merak edilen sorulardan biri de, Canesten krem genital bölgede kullanılır sorusudur. Canesten kremi genital bölgede meydana gelen mantar enfeksiyonları için doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz.

Canesten Krem Reçetesiz Satılır ?

Canesten krem yalnızca eczanelerde satılmaktadır. Kremi reçetesiz satın alabilirsiniz. Ancak reçete edildiği zaman SGK tarafından ücreti karşılanmaktadır.

Canesten Krem Fiyatı 2022

Canesten krem güncel fiyatı 25 TL’dir.

Canesten Krem Kullananların Yorumları Neler?

Canesten krem kullananların yorumları neler incelendiği zaman genelde kremden memnuniyet duyulduğu görülmektedir. Canesten kremin düzenli kullanılması gerektiğine işaret eden kullanıcılar, kısa sürede hastalıklarından kurtulduklarını belirtmektedirler.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Lierac krem ne işe yarar? Kullananların yorumları neler?

Çatlak konusu tüm kadınların en büyük sorunlarından biridir. Görüntü olarak kadınları rahatsız eden çatlaklar birçok nedene bağlı olarak meydana gelebilir. Can sıkıcı çatlakların azalmasına yardımcı olan Lierac krem doktorlar tarafından önerilmemektedir. Ayrıca kremi kullanan kişiler, Lierac kremin kısa sürede etki etmesinden duydukları memnuniyeti aktarmaktadırlar.

Lierac Krem Nedir?

Popülaritesi artan Lierac krem nedir birçok kişi tarafından araştırılmaktadır. Hamilelik döneminde karın, kalça, göğüs bölgesi ve bacak bölgelerinde hızlı kilo almaya bağlı olarak çatlamalar meydana gelebilir. Cildin yeterince nemlendirilmemesi bu çatlak oranını artırmaktadır. Bu noktada devreye giren Lierac krem, cildi elastik bir yapıya ulaştırarak çatlakları önler.

İçeriğinde yer alan aslan pençesi, zembek 30 ve sarmaşık sayesinde cildi derinlemesine nemlendiren Lierac krem çatlakları da önlemeye yardımcı olur. Lierac kremin etkisini gösterebilmesi için düzenli kullanılması önemlidir. Lierac krem çatlaklar dışında ince çizgiler, kırışıklıklar ve kuru cilt problemlerine de iyi gelir.

Lierac Krem Ne İşe Yarar?
Lierac Krem Ne İşe Yarar?

Lierac Krem Ne İşe Yarar?

Faydaları ile ilgili olumlu kullanıcı yorumları Lierac krem ne işe yarar sorusunu gündeme getirmiştir. Bir Fransız markası olan Lierac krem doğal içeriği ile ön plandadır. Etkili ve geliştirilmiş formülü ile çatlakların önlenmesine yardımcı olmaktadır. İçeriğindeki doğal maddeler sayesinde cilt kendini daha hızlı yenilemektedir. Bu sayede çatlak olan bölgelerin iyileşme süresi kısalmaktadır.

Kadınların en büyük sorunlarından olan çatlaklar zor tedavi edilen bir durumdur. Bu nedenle kadınlar hızlı çözümler aramaktadır. Lierac krem bu hızlı çözümlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Lierac çatlak kremi düzenli kullanıldığı zaman hem kilo alıp verme ile oluşan hem de hamilelik dönemi çatlakları iyileştirmektedir.

Lierac Çatlak Kremi İçeriği Nedir?

Lierac doğal bir içeriğe sahiptir. Lierac çatlak kremi içeriği nedir öğrenerek kremin temiz bir yapıya sahip olduğunu öğrenebilirsiniz. Lierac çatlak kreminin içerisinde kırık kilit otları, aslan pençesi otu ve sarmaşık yer almaktadır. Bu ürünler vücudun kollajen üretimini artırarak çatlakları iyileştirmektedir.

Lierac Krem Nasıl Kullanılır?

Lierac kremden fayda sağlamak için Lierac krem nasıl kullanılır iyi bilinmelidir. Kremi günde bir iki kez kullanabilirsiniz. Basen, karın, bacak ve göğüs gibi bölgelerde oluşan çatlaklar için kullanabileceğiniz Lierac kremi temizlediğiniz cilde uygulamanız tavsiye edilmektedir. Üründen biraz alarak parmak uçlarınızla masaj yaparak uygulamanız gerekmektedir.

Lierac Krem Günde Kaç Kere Sürülür?

Lierac kremin etkisini artırmak için düzenli kullanım çok önemlidir. Lierac kremi günde bir iki kez uygulayabilirsiniz.

Lierac Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?
Lierac Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?

Lierac Krem Hamilelikte Kullanılır ?

Çatlaklar özellikle hamilelik döneminde artmaktadır. Bu dönemde vücuda ihtiyacı olan nem verilmediği zaman çatlak oranı artmaktadır. Lierac krem temiz içerikli olduğu için hamilelik döneminde kullanılabilir. Ancak her ihtimale karşı doktorunuza danışarak kullanmanız tavsiye edilmektedir.

Lierac Kremi Emziren Anneler Kullanabilir Mi?

Herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmamak için Lierac kremi emziren anneler kullanabilir mi öğrenmeniz gerekmektedir. Güvenilir markaların başında gelen Lierac kremi emziren anneler de rahatlıkla kullanabilir.

Lierac Çatlakları Geçirir Mi?

Lierac çatlak kremi serisi, çeşitli dönemlerde oluşan çatlakların azalmasını sağlamaktadır. Günde bir iki kere düzenli kullandığı zaman oluşan çatlakları yok etmektedir. Lierac çatlak kremini kullanan kişilerin yorumları incelendiği zaman kremin etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Lierac Çatlak Kremi Orijinal Mi?

Birçok kişinin aklına Lierac çatlak kremi orijinal mi sorusu gelmektedir. Farklı firmaların orijinal olmayan Lierac kremlerini almamak için dikkat etmeniz tavsiye edilmektedir. Güvenilir online satış sitelerinden ve satıcılardan orijinal Lierac çatlak kremini almalısınız.

Lierac Çatlak Kremi Tüylenme Yapar ?

Bazı çatlak kremlerinin tüylenme etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle Lierac çatlak kremi tüylenme yapar tereddüt edilmektedir. Lierac çatlak kreminin tüylenme gibi bir etkisi yoktur.

Lierac Çatlak Kremi Alerji Yapar ?

Lierac çatlak kreminin alerji yapma gibi bir etkisi yoktur. Ancak kremin içeriği doğal olsa da, içeriğinde bulunan maddelere karşı alerjisi olan kişilerde alerji riski olabilir.

Lierac Çatlak Kremi Yan Etkileri Neler?

Lierac çatlak kreminin görülen bir yan etkisi yoktur.

Lierac Krem Eczane Fiyatı

Lierac krem eczane fiyatı 200 ml 270 TL’dir.

Lierac Krem Kullananların Yorumları Neler?

Lierac krem kullananların yorumları neler diye araştırma yaptığımız zaman kullanıcıların kremden oldukça memnun kaldığını görüyoruz. Düzenli kullanım ile çatlakların ciddi derecede azaldığını belirten kullanıcılar Lierac kremin etkisini hemen gösterdiğini söylemektedir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Sağlığınızı korumanın 5 altın kuralı

Sağlıklı yaşam tarzını benimserseniz hem daha konforlu bir hayat sürebilir hem de hastalıklara yakalanma riskinizi en aza indirirsiniz. Bunun için dikkat etmeniz gereken başlıca noktalar vardır. İlk olarak dijital özel sağlık sigortası yaptırarak sağlığınızı risklere karşı güvence altına alabilirsiniz.

Diğer yandan mutlu ve huzurlu bir hayat sürmenin yolları geniş olup her bir tavsiye “Her şeyin başı sağlıktır.” sözünü doğrular. Bu noktada verilen en önemli tavsiyelerden biri beslenme ile ilgilidir. Özellikle omega 3 içeren yiyecekler vücut sağlığınız üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Kendinize uzun ve kaliteli bir yaşam haritası çizmek için ise şu kurallara dikkat etmelisiniz:

1. Stresten Uzak Durun

Beden ve ruh sağlığının en büyük düşmanı strestir. Ekonomik sıkıntılar, iş yaşamı ve ilişkiler strese neden olan başlıca durumlar olup bunlardan korunarak yaşam kalitenizi artırmalısınız. Stresin yol açtığı hastalıkları göz ardı etmemeli ve her zaman önce ben diyerek depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların oluşumunu önlemelisiniz. Stresten uzak durmak için size neyin iyi geldiğini bulup onu yapmalısınız.

2. Dengeli ve Düzenli Beslenin

Beslenme tarzı hayat kalitesi ve fiziksel sağlık açısından son derece önemlidir. Vücudun ihtiyacı olan tüm besinler yeterli miktarda ve doğru zamanda tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler mutlaka mevsiminde yenilmeli, vitamin ve mineral yönünden zengin olan yiyecekler tercih edilmelidir. Böylece bağışıklık sistemi daha da güçlenecektir. Ayrıca omega 3 içeren besinler tüketilmeli ve bol su içilmelidir.

Dengeli ve Düzenli Beslenin
Dengeli ve Düzenli Beslenin

3. Hareket Edin

Hareketli bir yaşam tarzını benimsemek yaşlanmanızı geciktirir ve daha fit bir vücuda sahip olmanızı sağlar. Solunum sistemi, kan damarları, genel dolaşım sistemi, eklem ve kemikler yetersiz hareket halinden olumsuz etkilenir. Bunu önlemek adına hayatınızı daha hareketli hale getirmelisiniz. İş çıkışlarında yürümek, asansöre binmek yerine merdiven kullanmak, sabahları esneme hareketleri yapmak, düzenli yürüyüş oldukça işe yarayacaktır.

Probiyotik Tüketin
Probiyotik Tüketin

4. Probiyotik Tüketin

Bağırsaklar vücudun ikinci beyni olarak kabul edilir. Bu nedenle düzenli ve sağlıklı şekilde çalışması için yeterli miktarda probiyotik tüketmeniz gerekir. Bağırsak florasını olumlu etkileyen probiyotikler vücutta enfeksiyonlara karşı savaşır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

5. Fazla Kilolardan Kurtulun

Aşırı kilo beraberinde pek çok hastalık getirir. Bu hastalık riskini en aza indirmek adına hem kilo kontrolü sağlamalı hem de dijital özel sağlık sigortası ile sağlığınızı güvence altına almalısınız. Bu süreçte uzman desteği almanız işinize yarayacaktır. Demir Sağlık ihtiyaç duyduğunuz tüm profesyonel desteği size özel şekilde verecektir.

Nizoral krem vajinaya sürülür mü, ne işe yarar?

Son dönemlerde mantar hastalıkları ile savaşan kişi sayısı artmaktadır. Bu durum Nizoral kreme duyulan ilgiyi ve merakı artırmıştır. Mantar ve maya kaynaklı enfeksiyonları tedavi eden Nizoral kremin etkisi oldukça fazladır. Kremi kullanan kişilerin yüksek memnuniyetleri Nizoral kremin ne kadar faydalı olduğunu ortaya koymaktadır.

Nizoral Krem Nedir?

Çeşitli formları bulunan Nizoral krem nedir öğrenerek mantar hastalığınıza son verebilirsiniz. Etken maddesi ketokonazol olan Nizoral krem, hücre zarında delikler açar ve bu sayede enfeksiyonları yok eder. Bu sayede mantar ve maya gibi sağlık sorunlarını da iyileştirir.

Nizoral krem kasık mantarı, saçkıran ve ayak mantarı gibi hastalıklara iyi gelmektedir. Doktorunuzun önerdiği şekilde düzenli olarak kullanıldığı zaman etkisini kısa süre içerisinde göstermektedir. Nizoral krem ayrıca SEBOREİK DERMATİT denilen kırmızı ve pullu hastalığa iyi gelmektedir. Mantar enfeksiyonu ile ilgili bir sorun yaşadığınız zaman doktorunuza danışarak Nizoral kremi reçete ettirebilirsiniz.

Nizoral Krem Ne İşe Yarar?
Nizoral Krem Ne İşe Yarar?

Nizoral Krem Ne İşe Yarar?

Yalnızca cilt yüzeyinde haricen kullanılan Nizoral krem ne işe yarar sorusu bir çok kişi tarafından araştırılmaktadır. Nizoral kremin sağladığı bazı faydalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Mantar enfeksiyonlarını iyileştirir.
  • Maya sorununa iyi gelir.
  • Kasık mantarını iyileştirir.
  • Saçkıran hastalığına iyi gelir.
  • Kol, bacak, göğüs ve boyun kısmında kararmaya neden olan mantar hastalığına iyi gelir.

Nizoral Krem Niçin Kullanılır?

Çeşitli cilt sorunlarını tedavi eden Nizoral krem niçin kullanılır detaylı olarak öğrenilmelidir. Cilt üzerinde mantar enfeksiyonlarının çoğalmasını engelleyen Nizoral krem, oluşan mantarın kısa sürede iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Nizoral kremi ciltte oluşan bazı kepek sorunları için de kullanabilirsiniz.

Nizoral Krem Nasıl Kullanılır?

Yalnızca cilt üzerinde haricen kullanılan Nizoral kremin kullanım şekli etkisini artırmaktadır. Bu nedenle Nizoral krem nasıl kullanılır iyi bir şekilde öğrenmeniz tavsiye edilmektedir. Öncelikle uygulanacak alanın temizlenmesi ve kurulanması gerekmektedir. Doktorunuzun önerdiği sayıda kullanmanız önemlidir. Ancak herhangi bir sayı verilmesiyse, günde 2 – 3 kez kremi kullanabilirsiniz. Enfeksiyonun durumuna göre kullanım sıklığı değişmektedir. Kremi ince bir tabaka şeklinde uyguladıktan sonra üzerini kapatmayın.

Nizoral Krem Bebeklerde Kullanılır ?

Nizoral kremin bebeklerde kullanımı uygun değildir. Bu nedenle bebeklere kesinlikle uygulamayınız.

Nizoral Krem Yüze Sürülür ?

Birçok kişinin aklına Nizoral krem yüze sürülür sorusu gelmektedir. Bu konuda yaptığımız araştırmalar sonucunda Nizoral kremin yüze sürülebileceğini söylemek istiyoruz.

Nizoral Krem Vajinaya Sürülür Mü?
Nizoral Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Nizoral Krem Vajinaya Sürülür ?

Vajinal mantar enfeksiyonları, kadınların en çok karşılaştığı mantar hastalıklarından biridir. Bu nedenle Nizoral krem Vajinaya sürülür sorusunun yanıtı merak edilmektedir. Nizoral krem kontrollü bir şekilde olmak kaydıyla vajinaya sürülebilir.

Nizoral Krem Saça Sürülür ?

Nizoral krem çeşitli hastalıklar için kullanılmaktadır. Bu hastalıklardan biri de saçkıran hastalığıdır. Nizoral kremi doktorunuza danışarak saçlarınıza sürebilirsiniz.

Nizoral Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Nizoral kremin egzama üzerinde herhangi bir olumlu etkisi yoktur. Bu krem Egzama için kullanılmamalıdır.

Nizoral Krem Mantar İçin Kullanılır ?

Nizoral krem bir mantar kremidir. Bu nedenle Nizoral krem mantar için kullanılır sorusuna evet yanıtı verilebilir. Mantar enfeksiyonlarının ilerlemesini durduran Nizoral krem enfeksiyon oluşumunu da engellemektedir.

Nizoral Krem Sivilce İçin Kullanılır ?

Nizoral krem belirli hastalıkların tedavisine iyi gelmektedir. Bu kremi kesinlikle sivilce tedavisi için kullanmamanız tavsiye edilmektedir.

Nizoral Krem SEBOREİK DERMATİT İçin Kullanılır ?

Bir mantar kremi olan Nizoral krem SEBOREİK DERMATİT için kullanılır sorusuna evet yanıtı verilmektedir. Enfeksiyonun durumuna göre günde birkaç kez Nizoral kremi SEBOREİK DERMATİT için kullanabilirsiniz. Ancak kullanım sıklığı konusunda doktordan öneri almanız daha faydalı olacaktır.

Nizoral Krem Reçetesiz Alınır ?

Nizoral krem reçetesiz alınamaz. Bu kremi doktora reçete ettirdikten sonra eczanelerden satın alabilirsiniz.

Nizoral Krem Kortizonlu Mu?

Nizoral krem ile alakalı özellikle Nizoral krem Kortizonlu mu sorusu merak edilmektedir. Nizoral krem içerisinde kortizon bulunmaktadır.

Nizoral Krem Eşdeğeri (Muadili) Kremler Hangileri?

Nizoral kreme ulaşamadığınız zaman Nizoral krem muadili kremler Hangileri öğrenerek bu kremleri kullanabilirsiniz. Ancak bu konuda doktorunuz veya eczacınıza danışmanız önemlidir. Nizoral kremin muadili kremler şunlardır:

Nizoral Krem Yan Etkileri Neler?

Nizoral kremin ciddi yan etkileri görülmemektedir. Ancak etken maddelere karşı alerjisi olan kişilerde kremin uygulandığı bölgede batma hissi, yanma hissi, kaşıntı, şişlik, kızarıklık ve tahriş görülebilir.

Nizoral Krem Fiyatı 2022

Nizoral krem güncel fiyatı 24.72 TL ‘ dir.

Nizoral Krem Kullananların Yorumları Neler?

Nizoral krem kullananların yorumları neler konusu birçok kişiye fayda sağlamaktadır. Çünkü krem hakkında net bilgisi olmayan kişiler bu yorumlar sayesinde bilgi edinebilmektedir. Nizoral kremi kullanan kişiler kremin etkisini kısa sürede gösterdiğini belirtmektedir. Mantar sorunundan kısa sürede kurtulan kullanıcılar herhangi bir yan etki yaşamadıklarını söylemektedir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Ölüm riski tek ayak üstünde 10 saniyeden fazla dengede kalamayanlarda daha fazla

Bir insanın ne kadar sağlıklı olduğu hakkında dengede kalma süresi ciddiye alınması gereken fikir verebilir. Mesela daha önce yapılan araştırma sonuçları tek ayak üstünde dengede duramayan insanların felç geçirme riskinin çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Dengesi Zayıflığı Bunama ile İlişkilendiriliyor

Denge zayıflığı olanların zihinsel gerileme testlerindeki performanslarının daha kötü olduğu ve bunamayla ilişkisinin olabileceği düşünülüyor. ABD, Finlandiya, Avustralya ve Brezilya’dan uluslararası uzman grubu tarafından türünün ilk örneği olan denge ve ölüm oranı arasındaki ilişkiyi araştıran 12 yıllık araştırmanın tamamlandığı açıklandı.

Araştırmanın Bulguları Çarpıcıydı

Araştırma gözlemsel olarak yapılsa ve nedeni tespit edilemese de araştırmadan elde edilen bulguların oldukça çarpıcı olduğu gözlerden kaçmadı.

Orta ve üstündeki yaşlarda 10 saniye ve daha fazla ayakta duramamanın, önümüzdeki 10 yıllık yaşam içerisinde herhangi bir nedenden dolayı ölüm riskinin denge sağlayanlara göre yaklaşık iki kat daha fazla olduğu belirlendi.

Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar ise British Journal of Sports Medicine tarafından yayımlandı.

Rutin Sağlık Kontrollerine Denge Testide Eklenmeli

Araştırmadan elde edilen sonuçlar o kadar çarpıcı ki Rio de Janerio’da faaliyet gösteren Clinimex egzersiz tıbbi kliniğinde görevli Dr. Claudio Gil Araujo liderliğindeki araştırmacılar, insanların rutin sağlık kontrolleri yapılırken denge testinin de bu kontrollere eklenmesini savunuyor.

Kas gücü, esneklik ve aerobik kondisyonun tam aksi denge, hızlı bir şekilde azalmaya başladığı hayatın altıncı on yılına kadar çok iyi korunuyor. Ancak bir kişinin dengede durması büyük bir olasılıkla standart bir test olmadığından dolayı orta yaşlı ve yaşlı insanların sağlık kontrollerinde yer almıyor.

Bugüne kadar düşmeler haricindeki klinik sonuçlar ile denge arasındaki ilişkiyi gösteren kesin verilerin ise çok az olduğu biliniyor.

Söz konusu araştırmada 2008 ila 2020 yılları arasında yaşları 51 ila 75 aralığında olan ve yürüyüşü stabil toplam bin 702 kişinin takibi yapıldı.

Araştırmanın ilk başlarında katılımcıların herhangi bir ek desteğe gereksinim duymadan 10 saniye boyunca tek ayak üstünde dengede kalmaları istendi.

Her İki Ayak İçinde En Fazla Üç Deneme İzni Verildi

Araştırmaya katılan katılımcılardan yüzde 21’i testi geçemeyerek başarısız oldu. Testi geçemeyenlerden 123 kişi, takip eden 10 yıl içerisinde 123 kişi sağlık problemlerinden dolayı hayatını kaybetti. Yaş, cinsiyet ve altta yatan faktörler göz önünde bulundurulduğunda ise desteksiz bir şekilde 10 saniye tek ayak üstünde durulamamasının herhangi bir sağlık problemi nedeniyle ölüm riskini yüzde 84 artırdığı görülüyor.

Araştırmacılar, çalışmaya katılanlarının tümünün beyaz Brezilyalı olmasını da dikkate alarak çalışmanın sınırlı olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenle de araştırmadan elde edilen bulguların, diğer etnik kökenlere ve uluslara daha yaygın uygulanmasının son derece yanlış olduğu araştırmacılar tarafından ifade ediliyor.

Buna rağmen araştırmacılar, 10 saniye boyunca uygulanan denge testinin “hasta ve sağlık profesyonelleri için statik denge hakkında hızlı ve nesnel geri bildirimde bulunacağını” ve “orta yaşlı ve yaşlı insanların önümüzdeki 10 yıllık yaşamda ölüm riskleriyle ilgili önemli ipuçları verebileceğini” söylüyor.

Bıyık bölgesi kararması neden olur, evde nasıl geçer?

Bıyık bölgesindeki koyu lekelere zemin hazırlayan faktörler arasında sir ağdanın neden olduğu yanma hissi, kozmetik ürünlerin yanlış kullanılması, yaralanma ve bölgenin güneş ışınlarına maruz kalması ön plana çıkmaktadır. Bir tür cilt kusuru olarak kabul edilen ve estetik görünümü bozan bıyık bölgesi kararması probleminden günümüzde pek çok kadın etkilenmektedir.

Bıyık Bölgesi Kararması Nasıl Geçer?
Bıyık Bölgesi Kararması Nasıl Geçer?

Bıyık Bölgesi Kararması Nasıl Geçer?

Tıp literatüründe ‘Hipermelanoz’ denilen bıyık bölgesindeki kararmanın birçok farklı tedavi yöntemi vardır. Bıyık bölgesindeki kararmanın tedavisinde kimyasal peelingler, lazerler, kojik asit, azelaik asit gibi pigment giderici kimyasallardan faydalanılır. Bıyık bölgesindeki kararmadan doğru tedavi yöntemiyle kurtulmak için direkt olarak bıyık bölgesindeki kararmanın nasıl geçeceğinin araştırılmasındansa, nedenleri üzerinde durulması oldukça önemlidir.

Bıyık Bölgesi Kararması Neden Olur?

Hiperpigmentasyon

Bıyık bölgesi kararmasının en sık rastlanan nedeni olan hiperpigmentasyon probleminde cildin belirli bölgeleri aşırı melanin üretir. Aşırı melanin üretimi ise ciltte koyu lekeler oluşmasına yol açmaktadır. Hiperpigmentasyon probleminin yaş ve cilt yapısı fark etmeden herkeste görülme riski olsa da bu sağlık probleminden en fazla gebelik sürecindeki hormonal değişikliklerden dolayı gebe kadınlar etkilenmektedir.

Hava Şartları

Cildi güneşten korumak için tedbir alınmaması, bıyık bölgesinin yanması ya da yaralanmasına neden olan farklı bir sebep, havanın soğuk olduğu zamanlarda dudakların ve dudak kenarlarının aşırı sık yalanması bıyık üstü kararmasının en yaygın nedenleri arasında yer almaktadır. Hava şartları cilt sağlığını olumsuz etkileyerek ciltte renk bozulmasına ve cildin koyu görünmesine yol açabilir.

İlaçlar

Bıyık üstü bölgesini pigmentasyon etkisi yaratabilecek bazı ilaçlarda bıyık bölgesi kararmasına yol açarak bölgeyi koyulaştırabilmektedir. Bu tür yan etkisi olan ilaçlar, hem oral bazlı, hem de merhem bazlı olabilir.

Travma Kaynaklı Pigmentasyon

Ciltte çıkan akne veya sivilceler, cilt yaralanmaları, yanığı ya da bir enfeksiyonda bıyık üstü bölgesinde hiperpigmentasyona yol açabilmektedir.

Vitamin Eksikliği

2018 yılımda gerçekleştirilen bir araştırmadan elde edilen sonuçlar bıyık üstü bölgesindeki hiperpigmentasyonun nedenleri arasında B12 ve D vitamini eksikliğinin de olabileceğini göstermiştir. İnsanlardaki melazmanın en önemli nedenlerinden biri de vücuttaki D vitamini eksikliğidir.

Bıyık Bölgesi Kararmasına Ne İyi Gelir?

Bıyık üstünde yaşanan kararmayla mücadeleye yönelik önemli tavsiyelerde bulunan cildiye uzmanları, kimyasal peelinglerin, lazerlerin, azelaik asitlerin ve kojik asitlerin pigment giderici maddeler olduğunu ifade ederler. Bıyık bölgesindeki kararmaya iyi gelen yöntemler ise şu şekilde sıralanabilir;

Eksfoliasyon

Ağız etrafında zamanla biriken ölü derileri hızla ciltten uzaklaştıran eksfoliyatör, oldukça nazik bir kimyasal olup, bu etkisiyle cilt rengini açmaktadır.

OTC İçerikler (Bileşenler)

C vitamini, kojik asit, üzüm çekirdeği ekstresi, bir meyan kökü ekstresi olan glabridin, arbutin, azelaik asit, niasinamid gibi bileşen maddeler cildin melanin üretmesi için gereksinimi olan tirozinaz üretimini önlediğinden dolayı bıyık üstü kararmasına yol açan etkeni yok edebilir.

Ancak cildi hassas olanların içeriğinde kojik asit barındıran ürünlerden kesinlikle uzak durması gerekmektedir. Ayrıca çölyak hastaları ile glüten alerjisi olanların da buğdaydan üretilen azelaik asit barındıran ürünlerden uzak durmasında fayda vardır.

Reçeteli Merhemler

Bıyık bölgesi kararmasına içeriğinde hidrokinon barındıran merhemlerde çok iyi gelmektedir. Ancak kullanılacak merhemi mutlaka bir cildiye uzmanı reçete etmelidir. Hidrokinon, pigment üreten ve tirozinaz üretilmesinin yavaşlamasını sağlayan hücreleri kısıtladığı için koyu lekeleri çok hızlı bir şekilde soldurmaktadır.

Lazer

Bıyık üstünde yaşanan kararmalardan en hızlı şekilde kurtulmak için en etkili yöntemler arasında lazer tedavisi de yer almaktadır.

Asitli Peelingler

Glikolik asit ya da salisilik asit ile bıyık üstü bölgesine düzenli olarak uygulanan peeling, pigmentasyonu sonlandırabilir. Ancak bu tedaviden fayda görebilmek için güneşe çıkılmamalı, güneş kremi sürülmeli ve cilt mutlaka korunmalıdır.

Bıyık Bölgesi Kararması İçin Doğal Yöntemler Nelerdir?

Ağız etrafında oluşan koyu renkli cildin tedavi edilmesinde doğal ilaçlardan da faydalanılmaktadır.

Yulaf Ezmesi

Domates posası, zeytinyağı ve yulaf ezmesinden hazırlanan karışımın bıyık üstü bölgesine dairesel hareketler çizilerek uygulanması, bölgedeki ölü derinin atılmasında oldukça etkilidir.

Limon Suyu

Bıyık üstü kararmasının giderilmesinde en etkili doğal yöntemlerden biri de içeriğinde sitrik asit barındıran limondur. İkiye bölünen limonun yarısı kararan bıyık üstü bölgesine 10-15 dakika boyunca sürülmelidir. Bu işlemin tamamlanmasının ardından bölge durulanmalıdır. Bıyık üstü kararmasına karşı limon suyundan istifade edilecekse de bölgeye limon suyu uygulandığı zaman kesinlikle güneşli ortama çıkılmamalıdır. Yine limonun cildi kurutma riski olduğu için uygulamanın sonlanmasıyla birlikte bölgenin nemlendirilmesi ihmal edilmemelidir.

Patates

Patatesin özellikleri arasında ağartıcı etkisi de yer almaktadır. bıyık üstü kararmasıyla mücadelede patatesin bu etkisinden faydalanılabilir. Çiğ halde olan yarım patates, bıyık üstü bölgesine dairesel hareketler çizilerek 202 dakika uygulanmalıdır. Bu uygulamanın tamamlanmasının ardından uygulama yapılan bölge yıkanmalıdır.

Papaya

A ve C vitaminlerini bol miktarda içeriğinde barındıran papaya, ciltte çeşitli nedenlerden dolayı oluşan koyu lekelerin azalmasında oldukça etkilidir. Çiğ halde olan birkaç dilim papayadan kalın bir macun yapıldıktan sonra içerisine bir miktar gül suyu ilave edilerek karıştırılmalıdır. Bu karışım, bölgeye maske şeklinde uygulandıktan sonra yaklaşık 30 dakika beklenmeli ve bölge yıkanarak kurulanmalıdır.

Aloe Vera

Aloe vera bitkisinin içeriğindeki aloesin maddesi, bıyık bölgesindeki cildin aydınlanmasında oldukça etkilidir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Genital bölge beyazlatma evde nasıl yapılır?

Genital bölge temizliğinde birçok ayrıntıya dikkat edilmelidir. Kullanılan ürünlerden iç çamaşırına kadar tüm ayrıntıların bilinmesi gerekmektedir. Bu makalemizde sizlere genital bölge temizliği ve diğer genital bölge sorunlarından kurtulmanın yollarını aktaracağız.

Genital Bölge Temizliği Nasıl Yapılır?

Birçok kişi genital bölge temizliği nasıl yapılır konusunda az çok bilgi sahibidir. Ancak genital bölge temizliğinde birçok ayrıntı bulunmaktadır. Genital bölge temizliği tam olarak sağlanmadığı zaman koku, kaşıntı ve yanma gibi sorunları beraberinde getirir. Bu sorunları yaşamamak için dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde sıralanabilir:

Pamuklu İç Çamaşırı Tercih Edilmeli: Genital bölgede terleme olmaması için sentetik iç çamaşırları yerine pamuklu iç çamaşırları tercih edilmelidir. Bu sayede genital bölgenin nefes alması sağlanmaktadır. Bununla beraber, tercih edilen pantolonların da genital bölgeyi sıkmayacak bollukta olmasına dikkat edilmelidir.

Genital Bölge Kuru Tutulmalı: Genital bölge temizliği için, genital bölgenin kuru tutulması çok önemlidir. Banyo sonrasında genital bölgenin gerekirse fön makinesi ile kurutulması mantar enfeksiyonlarını önleyecektir. Havuz ve deniz sonrasında da bu bölgenin kurulanması gerekmektedir.

Banyoda Sabun Kullanmamaya Dikkat Edilmeli: Birçok kişi banyoda sabunla genital bölge temizliği yapmaktadır. Ancak bu çok yanlış bir işlemdir. Sabun nedeni ile genital bölgenin florası bozulur ve mantar enfeksiyonları meydana gelir. Duş sırasında genital bölgenin dış kısmının sadece su ile yıkanması yeterlidir.

Vajinal Duş Yapılmamalı: Yapılan en büyük hatalardan biri de, vajinal duştur. Vajina içerisini su ve sabunla yıkamak, vajinanın pH dengesini yükselterek enfeksiyona neden olur.

Genital Bölge Jeli Kullanılmalı: İçerisinde besleyici vitaminler bulunan ve asit pH’lı genital bölge temizleyicileri kullanılabilir.

Tuvaletten Sonra Vajina Kurulanmalı: İdrar ya da büyük abdest sonrasında vajinal bölge su ile temizlenmeli ve sonrasında kurutulmalıdır.

Cinsel Birliktelik Sonrası Temizlik: Cinsel birliktelikten sonra genital bölge yıkanarak kurulanmalıdır.

Genital Bölge Tıraşına Dikkat Edilmeli: Genital bölgenin tüylerden temizlenmesi sağlanmalıdır. Bu sayede terlemeye bağlı koku ve enfeksiyonun önüne geçilmiş olur.

Genital Bölge Kararması Nasıl Önlenir?

Kadınların en büyük şikayetlerinden olan genital bölge kararması, birçok kişide görülebilen bir durumdur. Vücudun en hassas bölümü olan genital bölgeye yapılan işlemlere dikkat edilmelidir. Bazı yanlış işlemler nedeni ile genital bölgede kararma meydana gelir. Bu durum tüm kadınları rahatsız etmektedir. Özellikle jiletle tıraş yapılması kararmanın yoğunluğunu artırmaktadır. Bu nedenle jilet yerine farklı bir epilasyon yöntemi tercih edilmelidir.

Genital bölgede oluşan sivilcelere müdahale edilmemelidir. Bu durum da kararmaya neden olabilir. Tüm bu işlemlere dikkat ederek kararma önlenebilir. Ayrıca genital bölge için doğal yöntemleri uygulayarak bu bölgenin beyazlamasını sağlayabilirsiniz.

Genital Bölge Beyazlatma Evde Nasıl Yapılır?

Kadınların korkulu rüyası olan genital bölge kararması için genital bölge beyazlatma evde nasıl yapılır öğrenebilirsiniz. Genital bölgenin beyazlamasını yardımcı olacak bazı yöntemler şunlardır:

Limon Kürü: Limonun vücudu beyazlatma üzerinde olumlu bir etkisi bulunmaktadır. Ölü derilerin ve hücrelerin atılmasını sağlayan limon, genital bölgenin beyazlamasına yardımcı olmaktadır. Genital bölgeye limon suyu ile birkaç dakika masaj yapılması önerilmektedir. Genital bölgede kesik ya da yara olduğu zaman limon kürü uygulanmamalıdır.

Yoğurt Kürü: Yoğurt ile limon suyu karıştırılarak kür elde edilir. Bu karışımı haftada iki üç kere genital bölgeye sürerek beklemeli ve sonrasında yıkayarak kurulamalısınız.

Genital Bölge Kaşıntısı Doğal Çözüm Nedir?

Kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyen genital bölge kaşıntısı doğal çözüm nedir öğrenerek bu sorundan kurtulabilirsiniz. Hemen her kadında görülen kaşıntı için uygulanabilecek doğal çözümler kısa sürede etkisini göstermektedir. Vajinal kaşıntı için genital bölgeye buz torbası ile kompres uygulayabilirsiniz. Bu yöntem özellikle geceleri artan kaşıntıları azaltacaktır.

Elma sirkesi de vajinal kaşıntı için etkili olan doğal yöntemlerden biridir. İki yemek kaşığı elma sirkesini ılık su ile karıştırarak vajina bölgenizi bu karışım ile günde iki üç kere yıkayabilirsiniz. Mucizevi etkilere sahip olan fesleğen yaprakları da vajinal kaşıntı için kullanılabilir. Su dolu bir kabın içerisine fesleğen yaprağı ekleyerek kaynatın. Demlenen suyu günde iki kere içebilirsiniz.

Genital Bölge İçin Tüy Dökücü Kremler Hangileridir?

Genital bölgede meydana gelen tüyler can sıkıcı olmaktadır. Sürekli temizlenmesi gereken tüyler temizlenmediği zaman kaşıntı ve kokuya neden olabilir. Bu nedenle tüy dökücü kremler kullanılabilir. Her tüy dökücü krem genital bölgede kullanılmaz. Bu nedenle genital bölge için kullanılan tüy dökücü kremler hangileridir öğrenilmelidir.

Genital bölge için tüy dökücü kremler arasında Veet popülerdir. Veet markasının birçok bölge için tüy dökücü kremi bulunmaktadır. Genital bölge için de hazırlanan tüy dökücü kremi kullanım şekline uygun olarak kullandığınız zaman tüylerinizden kurtulabilirsiniz. Bir diğer marka ise Luis Bien tüy dökücü kremdir. Online satış sitelerinde satın alabileceğiniz bu kremleri kullanım önerisine uygun olarak kullanmanız elde ettiğiniz sonucu artıracaktır.

Genital Bölgede Sivilce Gibi Şişlik Neden Olur, Nasıl Geçer?

Genital bölgede sivilce benzeri şişlikler vajinanın girişinde ya da kızlık zarının ilerisindeki vajinal bölgede görülmektedir. Bu şişliğin en önemli nedeni, HPV’ye bağlı olarak oluşan genital siğillerdir. Üreme çağına gelen kadınların % 20 – 45 inde HPV görülmektedir. Kıl kökü iltihabı ve cinsel yolla bulaşan virüsler de sivilceye benzer şişliğe neden olabilmektedir.

Sivilce benzeri şişlikten kurtulmak için vajina yıkanarak kurulanmalıdır. Daha sonra bir damla kadar lavanta yağı şişliğin üzerine sürülmelidir. Şişlik kaybolana kadar bu işlemi günde 2 – 3 kere uygulayabilirsiniz. Vajinadaki şişlik için etkili ve kolay yollardan biri de sıcak komprestir.

Genital Bölge Kokusu Neden Olur, Nasıl Geçer?

Genital bölgede meydan gelen koku, kadınların en çok rahatsız olduğu konulardan biridir. Kadınların günlük yaşamını ve eşleri ile ilişkisini etkileyen genital bölge kokusu neden olur, nasıl geçer önemli bir konudur. Genital bölge kokusuna neden olan etmenlerden bazıları şunlardır:

  • Vajinal akıntı
  • Genital bölgenin terlemesi
  • Sentetik iç çamaşırı
  • Dar giymek
  • Genital bölgeyi yıkamak ve nemli bırakmak
  • Vajinal mantar ve bakteriler

Genital bölge kokusu kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bazı kokular aynı ortamda bulunan kişiler tarafından da fark edilecek derecededir. Bu durum kişinin kendini rahatsız hissetmesine neden olmaktadır. Öncelikle vajinal temizliğe dikkat edilmelidir. Genital bölge tüyleri temizlenmelidir. Vajinal duş kesinlikle yapılmamalıdır. Tuvalet sonrasında genital bölgenin kuru kalması sağlanmalıdır.

Genital Bölge Islak Mendille Silinir Mi?

Birçok kişi genital bölge temizliğinde ıslak mendil kullanmaktadır. Ancak bu önerilen bir durum değildir. Yani genital bölge ıslak mendille silinir mi sorusuna hayır yanıtı verilmektedir. Genital bölge temizliğinde ıslak mendil, sabun ya da genital bölge temizleyicisi kullanılmamalıdır. Bu ürünler genital bölgenin florasını bozmaktadır.

Genital Bölge Çevresinde Batık Sorunu İçin Ne Yapılabilir?

Kadınların en çok karşılaştığı sorunlardan biri de, genital bölge batıklarıdır. Özellikle yaz döneminde kadınların kabusu olan istenmeyen tüylerden kurtulmak için uygulanan epilasyon yöntemleri batıklara neden olmaktadır. Sivilceye benzeyen batıklar zamanla şişerek ağrılı bir hale gelmektedir. Batıklardan kurtulmak duş öncesinde genital bölge peelingi yapılabilir. Bu sayede vücut ölü deriden arındırılmaktadır.

Epilasyon yöntemi olarak genelde tıraş tercih edilmektedir. Ancak kuru cilde yapılan tıraş cildi tahriş ederken batığa neden olmaktadır. Tüylerden kurtulmak için ağda tercih edildiğinde dikkat edilmelidir. Çok uzamış olan kıllara ağda yapılırken kıllar kırılarak batığa neden olmaktadır. Bu nedenle kıl kökleri nemlendirilerek tüylerin yumuşaması sağlanmalıdır. Bunun için çay ağacı yağı kullanılabilir.

Genital Bölge Hastalıkları İçin Hangi Doktora Gidilmeli?

Genital bölge hastalıkları için Jinekoloji, Dermatoloji ya da Üroloji bölümlerine gidilmelidir.

Genital Bölgeye Lazer Epilasyon Yaptıranların Yorumları Neler?

Genital bölge temizliğinde lazer epilasyon yöntemi çok sık tercih edilmektedir. Bu nedenle genital bölgeye lazer epilasyon yaptıranların yorumları neler öğrenerek bu konuda bilgi sahibi olabilirsiniz. Lazer epilasyon konusunda birçok kişi korku yaşamaktadır. Ancak gelişen sistem sayesinde lazer epilasyon işleminin herhangi bir zararı olmamaktadır. Bu işlemi düzenli olarak yaptıran kişiler, seans sonrasında çok rahat ettiklerini belirtmektedir. Lazer epilasyon ile azalan ya da tamamen biten tüyler büyük rahatlık sağlamaktadır.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Kadınlarda tüylenme neden olur, hangi doktora gidilmeli?

Vücutta ortaya çıkan fazladan tüyler kadınların en büyük sorunları arasında yer almaktadır. Kadın vücudunda Androjen isimli hormonun baskın olması ile beraber tüyler daha sık ve sert çıkmaktadır. Kadınlarda erkek tipi kıllanma olarak adlandırılan Hirsutizm, modern yöntemler sayesinde kısa zaman içerisinde kontrol altına alınabilmektedir.

Kadınlarda Tüylenme Neden Olur?

Her bireyin vücudunda belirli miktarda kıl bulunmaktadır. Kadınlarda bazen sebebi bilinmeyen ancak hormonal etkenlere dayandığı düşünülen sebepler ile aşırı tüylenme sorunu görülmektedir. Birçok kişi kadınlarda tüylenme neden olur araştırmaktadır. Tüylenme sorunu Androjen hormonuna karşı duyarlıdır. Bu hormon baskın hale geldiği zaman tüylenme de artmaktadır. Hirsutizm olarak adlandırılan bu rahatsızlık kadınlara özgüdür.

Ağda, tıraş veya epilasyon gibi yöntemler ile vücudun belirli noktalarındaki tüylerden kurtulmaya çalışmak kadınlar arasında alışılmış bir durumdur. Fakat tüylerin müdahale edilemeyecek tarzda ve bölgede olması hormon bozukluğunu akıllara getirmektedir. Genelde üst dudak üstü, yanaklar, göğüs kafesi, göbek çevresi ve çene kemiği bölgesi tüylenme sorunu görülebilen bölgelerdir. Bazı kadınlarda hormon bozukluğu olmasa bile tüylenme görülebilmektedir. Bu durumun nedeni için doktora gidilerek bir tahlil yaptırmak gerekmektedir.

Kadınlarda Tüylenme Artışı Nedenleri Nelerdir?
Kadınlarda Tüylenme Artışı Nedenleri Nelerdir?

Kadınlarda Tüylenme Artışı Nedenleri Nelerdir?

Kadınların en büyük sorunları arasında yer alan tüylenme artışı nedenleri nelerdir öğrenilerek gerekli önlemler alınmalıdır. İlk olarak Androjen hormonunun fazlalığından olduğu düşünülen tüylenme şu gibi nedenlere bağlı olarak da görülebilir:

  • Böbrek üstü bezi hastalıkları
  • Yumurtalık tümörü
  • Hipofiz bezi hastalıkları
  • Tiroid hastalıkları
  • Polikistik over sendromu

Kadınlarda Tüylenme Hamilelik Belirtisi Mi?

Kadınlar tüylenme Hamilelik belirtisi mi diye düşünerek heyecana kapılmaktadır. Tüylenme tek başına bir hamilelik belirtisi olmasa da, hamilelik döneminde tüylenme görüldüğü bir gerçektir. Hamileliğin ikinci trimesterinde göbek deliğinden aşağıya ve yukarıya uzayan bir çizgi oluşur. Tüylenme de bu çizgi etrafında meydana gelir. Hamileliğin ilk dönemlerinde oluşan tüylenme daha sonra kaybolmaktadır.

D Vitamini Eksikliği Tüylenme Yapar Mı?

Vücudun temel ihtiyaçlarından olan D vitamini yüzde 90 oranında güneş ışığı ile yüzde 10 oranında ise besinlerle alınmaktadır. D vitamini eksikliğinin üreme fonksiyonlarının üzerinde olumsuz etkisi vardır. Ancak direkt olarak tüylenmeye neden olduğundan bahsedilmektedir.

Tüylenme Yapan Kremler Hangileridir?

Bazı kremler yapısı gereği ve yanlış kullanım sonucu ile tüylenmeye neden olabilir. Ancak her krem tüylenme yapmaz. Tüylenme yapan kremler hangileridir öğrenerek ona göre doğru kremleri kullanabilirsiniz. Saf A ve E vitaminini içeren kremler sürekli kullanıldığı zaman tüylenmeye neden olabilir. Vücutta oluşan kıl köklerinin yaşam döngüsü 6 ay sürmektedir. Bu süre beslenmeye, hormonal düzene ve kullanılan ilaçlara göre değişmektedir. Burada tüylenmeye neden olan kremler ile ilgili isim vermek doğru olmaz. Çünkü kremlerin içeriği bazı kişilerde tüylenmeye neden olmayabilir. Bu nedenle E ve A vitamini içeren kremleri kullanırken dikkat etmeniz önerilmektedir.

Kadınlarda Tüylenme Nasıl Geçer?
Kadınlarda Tüylenme Nasıl Geçer?

Kadınlarda Tüylenme Nasıl Geçer?

Tüylenme sorunu yaşayan kadınlar tüylenme nasıl geçer araştırmaktadır. Tüylenme için lazer epilasyon ve elektroliz gibi kişisel bakım yöntemleri uygulanabilir. Bunun yanında ilaç tedavisi de önerilmektedir. Doktorlar tarafından doğum kontrol hapları reçete edilmektedir. Ayrıca anti _ antrojen ilaçlar da önerilir. Bu ilaçların etkili olabilmesi için en az 6 ay kullanılması önerilmektedir.

Kadınlarda Tüylenme Sorunu Nasıl Giderilir?

Kadınlarda karşılaşılan tüylenme sorunu önemsenmesi gereken bir durumdur. Tüylenmenin nedeninin belirlenmesi için öncelikle bazı testler yapılır. Tüylenmenin nedenine göre tedavi yöntemi uygulanır. Özellikle hormon tedavisi uygulanır ve bu sayede yeni tüylerin çıkması engellenir. Tüylenme için uygulanan bazı doğal yöntemler de bulunmaktadır. Bu yöntemlere dair bilgileri yazımızın devamında bulabileceksiniz.

Kadınlarda Tüylenmeyi Ne Azaltır?

Kadınların korkulu rüyası olan tüylenmeyi ne azaltır merak edilmektedir. Tüylenme sorunu için öncelikle mutlaka bir doktora gidilmelidir. Tüylenmenin asıl nedeni tespit edilerek bu nedene yönelik tedavi uygulanmalıdır. Yapılan bazı çalışmalar, doğal tedavinin tüylenmeyi azaltmada yardımcı olduğunu göstermektedir. Evinizde rahatlıkla uygulayabileceğiniz yöntemler ile tüylenme sorununa elveda diyebilirsiniz.

Doğal Tüylenme Yapmayan Yağlar Hangileridir?

Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan tüylenme sorununu bazı yağlar hızlandırmaktadır. Bu nedenle doğal tuylenme yapmayan yağlar hangileridir öğrenerek bu yağları kullanmanız tavsiye edilmektedir. Tüylenme yapmayan ve bu soruna iyi gelen yağlardan bazıları şunlardır:

Çay Ağacı Yağı: Antiseptik özelliği ile enfeksiyonları önleyerek tedavi etmektedir. Tüylenme yapmayan doğal yağlar arasındadır.

Lavanta Yağı: Kan dolaşımını artırır ve gerginliğe iyi gelir. Düzenli kullanım ile tüylenme yapmaz.

Papatya Yağı: Sakinleştirici özelliğe sahiptir. Tüylenme yapmayan doğal yağlardan biridir.

Kadınlarda Tüylenme Azaltıcı İlaçlar Hangileridir?

Tüylenme için çeşitli yöntemlere başvurulmaktadır. Aslında bu sorun için yapılması gereken ilk şey, doktora giderek tüylenme azaltıcı ilaçlar hangileridir öğrenmektir. Doktorun önerdiği ilaçları kullanarak tüylenme sorununu azaltabilirsiniz. Kıl köklerinin yaşam süresi uzun olduğu için tedavi sürecinde etkin sonuçlar alabilmek için biraz sabretmek gerekmektedir. İlaç olarak genellikle oral konstraseptifler, finasterid, flutamid ve siproteron asetat önerilmektedir.

Kadınlarda Tüylenme İçin Hangi Doğum Kontrol Hapı Kullanılır?

Birçok kişi tüylenme yaptığı düşüncesi ile doğum kontrol hapı kullanmamaktadır. Ancak bilinenin aksine, doğum kontrol hapları hormonları düzenleyerek tüylenmeyi azaltmaktadır. Tüm doğum kontrol haplarının amacı aynıdır. Bazı hapların dozları değişiklik göstermektedir. Bu nedenle hangi ilacın kullanılacağına doktorunuzun karar vermesi gerekmektedir.

Tüylenme İçin Doğum Kontrol Hapı Kullananların Yorumları Neler?

Yaşadıkları tüylenme için doğum kontrol hapı kullananların yorumları sevindiricidir. Doğum kontrol hapının birçok faydası bulunmaktadır. En önemli faydalarından biri de tüylenmeye neden klan antrojen hormonunu baskılayarak tüylenmeyi azaltmasıdır. Yapılan yorumlarda, doğum kontrol haplarının hem adetleri düzenlediği hem de tüylenmeyi azalttığı belirtilmektedir.

Kadınlarda Tüylenme İçin Hangi Doktora – Bölüme Gidilir?

Fazla tüylenme sorunu yaşayan kişilerin Dahiliye (İç Hastalıkları) ya da Endokrinoloji bölümüne gitmeleri gerekmektedir.

Kadınlarda Tüylenme İçin Hormon Tedavisinde Hangi Doktora Gidilir?

Dahiliye ve Endokrinoloji bölümüne gidilmelidir. Gerek görüldüğü takdirde Kadin Hastalıkları ve Doğum Bölümüne sevk edilmektedir.

Kadınlarda Tüylenme Bitkisel Tedavisi

Bunlar da ilginizi çekebilir!

OLY PLUS krem ne için kullanılır, ne işe yarar?

İçeriğindeki etken maddeler sayesinde mantar enfeksiyonlarını tedavi eden OLY PLUS krem, kısa sürede etki gösterdiği için birçok kişi tarafından kullanılmaktadır. Bazı yan etkileri de olabilen Oly Krem doktor önerisi ile kullanılmalıdır. Kullanım sıklığı ve miktarı da yine doktorun kararı ile belirlenmelidir. Oldukça başarılı sonuçlar sunan Oly Krem ile ilgili tüm bilgileri sizler için araştırdık ve bu makalemizde sizlere sunduk.

OLY Krem Nedir?

Temelde mantar enfeksiyonları için kullanıldığı bilinen Oly Krem nedir öğrendiğiniz zaman kremin aslında farklı cilt sorunları için de kullanıldığını anlayacaksınız. İçeriğinde izokonazol nitrat olan Oly kremin etkisi kısa sürede ortaya çıkmaktadır. OLY Krem, mantar ve buna benzer enfeksiyonların cilt üzerinde yayılmasını engellemektedir. Derideki yüzeysel mantar enfeksiyonlarına iyi gelen Oly Krem, maya ve küf hastalıklarını de tedavi etmektedir.

Harici kullanım için hazırlanan Oly Krem göze, ağız bölgesine, burun içine asla temas ettirilmemelidir. İstemeden temas etmesi halinde bol su ile durulanmalıdır. Beyaz ve yeşil renklerden oluşan Oly Krem normal reçeteli bir kremdir. Eczanelerden reçeteli veya reçetesiz olarak alınabilmektedir. Çok etkili olan 30 gramlık Oly kremin Oly sprey ve Oly plus Krem formları da bulunmaktadır.

OLY Krem Ne İşe Yarar?
OLY Krem Ne İşe Yarar?

OLY Krem Ne İşe Yarar?

Bakterilerin ve mantarların cilt üzerinde yayılmasını engelleyen Oly Krem ne işe yarar iyi bilinmelidir. Temelde mantar enfeksiyonlarını tedavi eden Oly Krem bunun dışında küf mantarları, mayalar ve mayaya benzeyen mantarların tedavi edilmesinde ise yaramaktadır. OLY Krem doktorun önerildiği şekilde kullanıldığı zaman etkisini en kısa sürede göstermektedir.

OLY Krem boyun, kolların üst kısmı, sırt ve göğüs bölgelerinde görülen bronz renkten kahverengiye ve beyazdan pembeye çalan lekelenmeleri ve pullanmaları iyileştirmektedir. Ayrıca ayak parmakları, dış genital organlar, meme altları, kasık bölgesi, koltuk altı ve testislerde ortaya çıkan eritrazma yani bulaşıcı deri hastalığına iyi gelmektedir.

OLY Krem Ne İçin Kullanılır?

Ağır iltihabi ya da egzamalar ile beraber seyreden yüzeysel mantar enfeksiyonlarının hem başlangıç hem de ara tedavisinde etkili olan Oly krem ne için kullanılır öğrenerek doğru hastalıklarda kullanılmalıdır. Haricen kullanılan Oly Krem, deride mantar enfeksiyonlarının ilerlemesini başlangıç aşamasında durdurmaktadır. İlerleyen mantar hastalıklarında ise enfeksiyonun tamamen kaybolmasına yardımcı olmaktadır.

OLY PLUS Krem Faydaları Neler?

OLY kremin diğer bir formu olan Oly Plus Krem faydaları neler konusunda bilgiler vereceğiz. Cildin üst tabakasında meydana gelen ilerlemiş mantar hastalıkları bireyleri rahatsız etmektedir. Bu durumda doktorlar tarafından önerilen Oly Plus Krem devreye girerek mantar enfeksiyonlarını öldürmektedir. İzokonazol imidazol ilaç grubunda olan Oly Plus Krem mantar ve buna benzer deri hastalıklarının tedavi edilmesini sağlamaktadır.

OLY PLUS Krem Nerelerde Kullanılır?

Yanlış kullanımları engellemek için Oly Plus Krem nerelerde kullanılır iyi bilinmelidir. OLY Plus Krem parmak arası, kasıklar, vajinal ve genital bölge gibi mantar enfeksiyonları gören alanlarda kullanılmaktadır.

OLY Krem Nasıl Kullanılır?

Oly Krem nasıl kullanılır doktor tarafından belirlenmelidir. Ancak doktorunuzla bu konuda konuşmadıysanız, Oly kremi günde bir kere sorunlu bölgeye sürebilirsiniz. Kremin tedavi süresi ortalama 2 – 3 hafta arasında değişmektedir. Ancak el ve ayak parmakları arasında görülen mantar hastalıkları inatçıdır ve uzun sürmektedir. Bu durumda tedavi bir ayı bulabilir.

OLY Krem Günde Kaç Kere Sürülür?

Oly kremin hastalıklı deriye günde bir kere sürülmesi önerilmektedir. Doktorunuza danışmadan daha fazla kullanmayınız.

Oly Krem İçeriği Nedir?

Herhangi bir hastalık için kullanılacak ilacın içeriği çok önemlidir. Özellikle alerjik reaksiyonu olan kişilerin Oly Krem içeriği nedir öğrenmelidir. 1 gram Oly , 10 mg izokonazol nitrat içermektedir. Kremin içerisinde bulunan yardımcı maddeler ise beyaz yumuşak paraf n, tween 60, sodyum EDTA olarak belirtilmiştir.

OLY PLUS Krem Genital Bölgede Kullanılır Mı?
OLY PLUS Krem Genital Bölgede Kullanılır Mı?

OLY PLUS Krem Genital Bölgede Kullanılır Mı?

Yüzeysel mantar enfeksiyonlarına iyi gelen Oly plus kremi genital bölgede meydana gelen mantar enfeksiyonları için kullanabilirsiniz. Ancak her ihtimale karşı kullanmadan önce doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

OLY Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?

Anne olma heyecanı taşıyan kadınlar, hamilelik döneminde kullanacakları ilaçlara çok dikkat etmelidirler. Bu dönemde doktor önerisi olmadan asla ilaç kullanılmamalıdır. OLY Kremi hamilelik döneminde mümkün olduğunca kullanmayınız. Kullanmak zorunda kaldığınız zaman ise hamileliğin ilk üç ayında geniş alanlarda kullanmayınız.

OLY PLUS Krem Vajinaya Sürülür Mü?
OLY PLUS Krem Vajinaya Sürülür Mü?

OLY PLUS Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Vajinal bölgede meydana gelen bazı sorunlar için Oly plus krem Vajinaya sürülür öğrenilmelidir. Özellikle mantar nedeniyle meydana gelen kaşıntı, tahriş ve yanma hissini Oly krem kullanarak yok edebilirsiniz.

OLY Krem Muadili Kremler Hangileri?

OLY Krem bazen eczanelerde bulunamayabiliyor. Bu durumda Oly kreme muadil olan kremler kullanılmalıdır. Bu kremler şunlardır:

  • Albacort krem
  • Dermo – Rest krem
  • Fuggy krem

OLY Krem Fiyatı Kaç Lira?

Etkisi kanıtlanmış olan Oly Krem fiyatı kaç lira araştırılmaktadır. OLY Krem eczane fiyatı 30 TL’dir.

OLY Krem Yan Etkileri Nelerdir?

Her kremin yan etkisi olabildiği için Oly krem yan etkileri nelerdir detaylı öğrenilmelidir. OLY kremin çok ciddi yan etkileri olduğu görülmemektedir. Ancak kremin içeriğinde bulunan maddelere karşı alerjisi olan kişilerde yan etkiler görülebilmektedir. OLY kremin olası yan etkileri arasında tahriş ve yanma vardır. Bebeklerde ise böbrek üstü bezi gerilemesi görülebilir.

OLY Krem Kullananların Yorumları Nelerdir?

OLY Krem kullananların yorumları yol gösterici olması açısından önemlidir. Kremi kullanan kişiler, mantar enfeksiyonu nedeni ile meydana gelen semptomların hemen azaldığını söylemiştir. Düzenli kullanımla beraber bu etkilerin tamamen sona erdiğini belirten kullanıcılar, herhangi bir yan etki yaşamadıklarını da belirtmişlerdir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Stafine krem ayak mantarı ve dolama için kullanılır mı?

Neler Okuyacaksınız?

Stafine krem kesinlikle uzman bir doktora danışarak kullanılmalıdır. Kullanım konusunda prospektüs yardımı da alınabilir. Ancak bir doktor gözetiminde kullanmak daha sağlıklı ve yararlı olacaktır. Cilt yüzeyinde oluşan birçok farklı soruna fayda sağlayan Stafine krem ile ilgili tüm detaylar yazımızın devamında sizleri bekliyor.

Stafine Krem Nedir?

Etkisi birçok kişi tarafından test edilen Stafine krem nedir öğrenerek bu kremin faydalarından yararlanabilirsiniz. Stafine krem, temelde cilt yüzeyinde meydana gelen bakteriyel enfeksiyonların iyileşmesini sağlamaktadır. Kıl kökü iltihaplarına da iyi gelen bu kremi yanık tedavilerinde de kullanabilirsiniz.

Yaşanan hastalıkların tedavi süresi ve şekli değişiklik göstereceği için Stafine kremi doktorun önerisine göre kullanmanız tavsiye edilmektedir. Kremin ana etken maddesine karşı alerjisi olan kişilerin Stafine kremi kullanmamaları ve doktora danışmaları gerekmektedir.

Stafine Krem Ne İşe Yarar?
Stafine Krem Ne İşe Yarar?

Stafine Krem Ne İşe Yarar?

Kullanım alanı çok geniş olan Stafine krem ne işe yarar detaylı olarak öğrendikten sonra birçok sağlık sorununuzdan kurtulabilirsiniz. Renkli ve homojen bir yapıya sahip olan Stafine krem deri enfeksiyonlarının tedavisinde etkilidir. İki farklı ilacın kombinasyonu olan Stafine kremin faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Öldürücü etkisi ile mikropları yok eder.
  • Ciltteki şişliği ve kaşıntıyı azaltır.
  • Dermatit ve egzama sorununa iyi gelir.
  • İltihaplanan cildi tedavi eder.

Stafine Krem Nasıl Kullanılır?

Her ilaçta olduğu gibi Stafine krem nasıl kullanılır dikkat edilerek kremin etkileri artırılabilir. Doktorun önerisi dışında yanlış bir şekilde kullanılan kremin etkileri en aza inmektedir. Stafine krem sadece cilt yüzeyine kullanılmalıdır. Krem kullanmadan önce eller bol su ile temizlenmelidir. Stafine krem günde 1-2 kere sorunlu bölgeye sürülebilir. Kremin kullanım sayısı doktor tarafından belirlenmelidir.

Stafine Krem Günde Kaç Kere Kullanılır?

Stafine krem günde kaç kere kullanılır sorusuna en doğru yanıtı doktorunuz verecektir. Hastalığın durumuna göre kullanım şekli ve miktarı değişecektir. Ancak genel olarak kremin günde 2 kere kullanılabileceği belirtilmektedir.

Stafine Krem Antibiyotik Mi?

Birçok kişi Stafine krem antibiyotik mi merak etmektedir. Stafine krem içeriğindeki etken maddelerle güçlü bir antibiyotik etkiye sahiptir. Bu sayede iltihaplı cilt hastalıklarını kısa sürede iyileştirmektedir.

Stafine Krem Bebeklerde Kullanılır Mı?

Stafine krem bebeklerde ya da çocuklarda kullanılabilir. Ancak doz ayarlanması konusunda mutlaka doktora danışılmalıdır.

Stafine Krem Emziren Anneler Kullanabilir Mi?

Stafine kremin etken maddeleri anne sütüne geçmektedir. Bu nedenle zorunlu olmadıkça emzirme döneminde bu kremin kullanılması önerilmemektedir.

Stafine Krem Ayak Mantar İçin Kullanılır Mı?
Stafine Krem Ayak Mantar İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem Ayak Mantar İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem ayak mantar için kullanılır sorusunun yanıtını merak eden kişi sayısı bir hayli fazladır. Stafine krem bir mantar kremi değildir. Ancak doktorlar tarafından ayak mantarı için de kullanımı önerilebilmektedir.

Stafine Krem Tırnak Batması İçin Kullanılır Mı?

Ayak tırnaklarında çok sık meydana gelen ve ağrısı ile kişiye zor anlar yaşatan tırnak batması, enfeksiyon oluşmasına neden olmaktadır. Bir antibiyotik olan Stafine krem, etken maddesi sayesinde tırnak batması durumunda oluşan iltihabı kurutmaktadır.

Stafine Krem Genital Bölgede Kullanılır Mı?

Stafine Krem, genital bölgede yaşanan kaşıntı sorunu için kısa süreli kullanılabilir. Ancak bu konuda mutlaka doktora danışılmalıdır.

Stafine Krem Dolama İçin Kullanılır Mı?

Doktor önerisi ile bu kremi dolama tedavisinde kullanabilirsiniz.

Stafine Krem Çıban İçin Kullanılır Mı?

Birçok soruna iyi gelen Stafine kremi çıban için kullanabilirsiniz.

Stafine Krem Kulak Deliği İçin Kullanılır Mı?

Kulak memesinde meydana gelen ufak enfeksiyonlar için doktorunuza danışarak bu kremi kullanabilirsiniz.

Stafine Krem Egzama İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem egzama için kullanılır sorusu ile çok sık karşılaşıyoruz. Bu krem egzama tedavisinde kullanılmaktadır. Kullanım sıklığı ise doktor tarafından belirlenmelidir.

Stafine Krem Pişik İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem pişik tedavisinde kesinlikle kullanılmamalıdır.

Stafine Krem Uçuk İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem uçuk tedavisinde kullanılmaktadır. Uçuk yarasının büyümesini ve acısını engelleyerek kişiyi rahatlatır.

Stafine Krem Siğil İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem siğil tedavisi için kullanılmaz.

Stafine Krem Yanık İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem yanık için kullanılır sorusuna yanıt vermek istiyoruz. Stafine kremi yanık tedavisinde kullanabilirsiniz. Yanığın durumuna göre doktorunuza danışarak önerilen ölçüde kullanabilirsiniz.

Stafine Krem Zona İçin Kullanılır Mı?

Mantara bağlı cilt hastalıklarından olan zona için Stafine kremi kullanabilirsiniz.

Stafine Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Stafine Krem içerisinde bulunan etken maddeler çeşitli egzama hastalıklarına iyi gelmektedir.

Stafine Krem Uyuza İyi Gelir Mi?

Uyuz böceğinden bulaşan uyuz hastalığı için doktorunuz önerdiği takdirde Stafine kremi kullanabilirsiniz.

Stafine Krem Arpacık İçin Kullanılır Mı?

Stafine Krem arpacık için kullanılmaz. Ancak Stafine Viskoz göz damlası doktora danışarak arpacık için kullanılabilir.

Stafine Krem Basura (Hemoroid) İyi Gelir Mi?

Bu krem basur tedavisinde etkili değildir.

Stafine Krem Sivilceye, Sivilce Lekelerine İyi Gelir Mi?

İltihaplı cilt sorunlarına iyi gelen Stafine krem iltihaplı sivilce için kullanabilirsiniz. Ancak bu krem bilinçsiz kullanılmamalı ve doktora danışarak kullanılmalıdır.

Stafine Krem Yaraya Sürülür Mü?

Stafine Krem açık yaralara kesinlikle kullanılmamalıdır.

Stafine Krem Burun İçine Sürülür Mü?

Burun estetiği sonrasında doktor tarafından reçete edilir ise burun içine sürülebilir.

Stafine Krem Dudağa Sürülür Mü?

Stafine Krem dudak için uygun bir krem değildir. Bu nedenle dudağa sürülmemelidir.

Stafine Krem Göze Sürülür Mü?

Stafine Krem göze sürülmemelidir.

Stafine Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Genital bölgede kullanılabilen bu kremi vajinada sorun olması halinde kullanabilirsiniz. Ancak adet döneminde kesinlikle kullanılmamalıdır.

Stafine Krem Yüze Sürülür Mü?

Stafine Krem yüze sürülür merak edilmektedir. Bu krem yüze sürülür. Ancak yüzün tamamına sürülmemelidir ve özellikle göz çevresinde kullanılmamalıdır.

Stafine Krem Muaili Kremler Hangileri?

Stafine Krem muadili kremler hangileri öğrendiğiniz zaman tedavinize rahatlıkla devam edebilirsiniz. Stafine kremin muadili olan bazı kremler şunlardır:

Stafine Krem Devlet Karşılıyor Mu?

Stafine Krem devlet tarafından karşılanmaktadır.

Stafine Krem Aile Hekimi Yazabilir Mi?

Stafine Krem aile hekimi tarafından reçete edilebilir.

Stafine Krem Reçetesiz Alınır Mı?

Reçetesiz alınabilir. Ancak bu durumda ücretin tamamını siz ödersiniz.

Stafine Krem Yan Etkileri Neler?

Her kremin olduğu gibi Stafine kremin de yan etkileri bulunabilir. Kremin çok nadir görülen yan etkileri kurdeşen, ciltte kızarma, ciltte döküntü ve göz çevresinde şişme olarak sıralanabilir. Bu etkiler çok nadir görülmektedir. Bu yan etkileri gördüğünüz anda kremi kullanmayı bırakarak derhal doktorunuza danışmalısınız.

Stafine Krem Fiyatı Ne Kadar?

Stafine Krem fiyatı 21 TL’dir.

Stafine Krem Kullananların Yorumları Neler?

Stafine Krem kullananların yorumları olumludur. Kremin yan etkilerini yaşamadıklarını belirten kullanıcılar, kısa sürede kremin etkilerini olumlu olarak gördüklerini belirtmektedirler.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Cleocin T yüze sürülür mü, lekelere iyi gelir mi?

%1 oranında topikal çözelti içeren Cleocin T, iltihaplı sivilce tedavisinde etkilidir. İlacın içerisinde bulunan etken maddelere karşı alerjisi olan kişilerin kesinlikle Cleocin T kullanmaması tavsiye edilmektedir.

Cleocin T Topikal Çözelti Nedir?

Sivilce sorunu ile uğraşan kişi sayısı oldukça fazladır. Buna bağlı olarak Cleocin T topikal çözelti nedir sorusunun yanıtı sürekli araştırılmaktadır. Etken maddesi Klindamisin Fosfat olan Cleocin T alkol içermektedir. Bu nedenle ciltte yanma ve kızarıklık görülebilir. Hem 30 ml hem de 60 ml şeklinde hazırlanan Cleocin T renksiz ve berrak bir görünüme sahiptir.

İçerisinde bulünen asit sayesinde etkisini kısa süre içerisinde gösteren Cleocin T , akne ve sivilcelere iyi gelmektedir. Ciltte oluşan sivilceleri iyileştiren bu ilaç yeni sivilce oluşumuna da engel olmaktadır.

Cleocin T Ne İşe Yarar?
Cleocin T Ne İşe Yarar?

Cleocin T Ne İşe Yarar?

Siz değerli okuyucularımıza Cleocin T ile ilgili temel bilgileri verdikten sonra Cleocin T ne işe yarar konusunda bilgiler vermek istiyoruz. Cleocin T özellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan sivilceler ile baş etmektedir. Siyah noktalara da iyi gelen bu ilaç sivilce lekeleri için de kullanılmaktadır. Sadece eczanelerde satılan Cleocin T faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Sivilcelerin azalmasına yardımcı olur.
  • Aknelerin geçmesini sağlar.
  • Sivilce lekelerinin azalmasında etkilidir.
  • Akne oluşumuna neden olan bakterileri azaltarak yok eder.
  • Ciltteki yağ salgılanmasını kontrol eder.
  • Hem siyah hem de beyaz noktalara iyi gelir.

Cleocin T Nasıl Kullanılır?

Birçok kişi Cleocin T nasıl kullanılır tam olarak bilmemektedir. Buna bağlı olarak yanlış kullanım nedeni ile beklenen etki alınamamaktadır. Cleocin T doktorun tarif ettiği şekilde kullanılmalıdır. Günde iki kere kullanılması önerilen Cleocin T, kullanım öncesinde mutlaka çalkalanmalıdır.

Cleocin T Etkisini Ne Zaman Gösterir?

Cleocin T etkisini görebilmek için ilacın doktorun tarif ettiği şekilde kullanılması gerekmektedir. Doğru şekilde kullanıldığı zaman etkisini kısa süre içerisinde göstermektedir. Bu süre için net bir sayı varılması doğru değildir. Kişinin yaşadığı soruna ve büyüklüğüne göre etki süresi değişmektedir.

Cleocin T Yüze Sürülür Mü?
Cleocin T Yüze Sürülür Mü?

Cleocin T Yüze Sürülür Mü?

Cleocin T yüze sürülür mü? sorusunun cevabı sıkça merak edilmektedir. Cleocin T Topikal Çözelti yüz bölgesinde çıkan inatçı sivilcelere sürülebilir. Ayrıca omuz ve sırt bölgelerinde görülen sivilceleri tedavi etmek için de kullanılabilir.

Cleocin T Lekelere İyi Gelir Mi?

Cleocin T lekelere iyi gelir mi? sıklıkla araştırılan bir konudur. Cleocin T Topikal Çözelti sivilce lekelerine ve siyah noktalara karşı oldukça etkilidir.

Cleocin T Açıldıktan Sonra Ne Kadar Kullanılır?

Cleocin T açıldıktan sonra son kullanma tarihine kadar kullanılabilir.

Cleocin T Üzerine Nemlendirici Sürülür Mü?

Herhangi bir sivilce kremi kullanırken cilt hassas hale gelmektedir. Cildi bazı zararlı etkilerden korumak için Cleocin T üzerine nemlendirici sürülebilir.

Cleocin T Üzerine Makyaj Yapılır Mı?

CLEOCİN T etkisini en kısa sürede almak için üzerine makyaj yapmamaya dikkat edilmelidir.

Cleocin T Antibiyotik Mi?

Birçok kişi Cleocin T antibiyotik mi merak etmektedir. Bu ilaç antibiyotik ilaç grubunda yer almaktadır.

Cleocin T Hamilelikte Kullanılır Mı?

Hamilelik döneminde kullanılan ilâçlara çok dikkat edilmelidir. Cleocin T kullanımının hamilelikte bir etkisi olup olmayacağına dair herhangi bir çalışma yoktur. Bu nedenle hamilelik döneminde kullanılması önerilmemektedir.

Cleocin T Akne İçin Kullanılır Mı?

Cleocin T akne tedavisinde etkilidir. Doktorunuzun önerdiği şekilde kullanarak etkisini kısa sürede görebilirsiniz.

Cleocin T Sivilce İzlerine İyi Gelir Mi?

Cleocin T birçok cilt sorununa iyi gelmektedir. Sivilceleri ve akneleri tedavi eden Cleocin T sivilce izlerini de geçirmektedir.

Cleocin T Genital Bölgede Kullanılır Mı?

Cleocin T genital bölgede kullanılmamalıdır.

Cleocin T Göze Zarar Verir Mi?

Cildinizdeki sorunlar için Cleocin T kullanırken çok dikkat etmelisiniz. Bu kremin göze sürülmemesi tavsiye edilmektedir. Gözle teması halinde gözler bol su ile durulanmalıdır.

Cleocin T İz Bırakır Mı?

Birçok kişinin aklında Cleocin T iz bırakır sorusu yer almaktadır. Çok etkili olan bu ilaç iz bırakmaz.

Cleocin T İshal Yapar Mı?

Cleocin T yan etkileri olan bir ilaçtır. İlacın önemli yan etkilerinden biri de ishaldir. Geçmeyen ishal ile karşı karşıya kaldığınız zaman derhal doktorunuza danışmalısınız.

Cleocin T Yüzde Tüylenme Yapar Mı?

Birçok platformda Cleocin T yüzde tüylenme yapar sorusunun yanıtı aranmaktadır. Cleocin T kullanımı hormon bozukluğu olan kişilerde tüylenme yapabilir. Ancak hormon bozukluğu olmayan kişilerde tüylenme sorunu görülmez.

Cleocin T Muadili İlaçlar Hangileri?

Cleocin T ile aynı etkilere sahip başka ilaçlar da bulunmaktadır. Bu ilaçlar arasında Biocline ampul, Clin ampul, Clin kapsül ve Clamine T losyon yer almaktadır.

Cleocin T Devlet (SGK) Karşılıyor Mu?

Bu ilaç Devlet (SGK) tarafından karşılanmaktadır.

Cleocin T Aile Hekimi Yazabilir Mi?

Bu ilacı aile hekimi yazabilir. Reçete edilen Cleocin T ücreti devlet tarafından karşılanmaktadır.

Cleocin T Reçetesiz Alınır Mı?

Cleocin T reçeteli olarak satılmaktadır.

Cleocin T Yan Etkileri Nelerdir?

Cleocin T kullanımı bazı yan etkiler ortaya çıkarabilir. Ancak bu durum çok nadir yaşanmaktadır. Deride tahriş, deride kuruluk, kurdeşen gibi yan etkiler görüldüğü zaman doktora danışılmalıdır.

Cleocin T Fiyatı Ne Kadar?

Cleocin T fiyatı 39,58 TL’dir.

Cleocin T Topikal Çözelti Kullananların Yorumları Neler?

Cleocin T kullananların yorumları çokça merak edilmektedir. Bu yorumlara bakarak ilaç hakkında önceden fikir sahibi olabilirsiniz. Bu ilacı kullananlar, ilacın etkilerini kısa sürede gördüklerini belirtmektedirler. İlacın yan etkilerini yaşayan kişi sayısının da çok az olduğu görülmektedir.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Ketoral krem vajinaya, yüze sürülür mü? Yan etkileri neler?

Ketoral Krem Nedir?

Vücuda zarar verme ihtimali yüksek olan mantar enfeksiyonlarının yayılmasının önüne geçmek için üretilen Ketoral krem nedir açıklayalım: Etken maddesi ketokonazol olan Ketoral krem, mantar enfeksiyonlarının yayılmasını engelleyerek, bu enfeksiyona bağlı olarak gelişen semptomları iyileştirmektedir. Bunun yanında, kaşıntılı ve döküntülü yaraların da iyileşmesini sağlamaktadır.

Her evin ecza dolabında bulunması önerilen Ketoral krem ayak mantarı, kasık mantarı ve saçkıran hastalığının tedavisinde etkilidir. Ketoral kremin doktor tavsiyesi ile kullanılması önerilmektedir. Kremin nasıl kullanılacağı da yine doktor tarafından reçete edilmelidir.

Ketoral Krem Ne İşe Yarar?

Derinin yüzey kısmında oluşan mantar ve buna benzer enfeksiyonların tedavisinde kullanılan Ketoral krem ne işe yarar sorusuna çeşitli yanıtlar verilebilir. Hijyen konusuna çok dikkat edilmediği zaman oluşan enfeksiyonun şiddetine göre Ketoral krem tedavisi uygulanır. Bu sayede enfeksiyonların ve mantarın vücuda zarar vermesinin önüne geçilir.

Ketoral krem iltihaplı yaraları da iyileştirmektedir. Bununla beraber ayak ve ellerde oluşan mantarlara iyi gelen Ketoral krem, vücutta mantara bağlı oluşan kaşıntı ve yanmayı hafifletir. Vücudun yağlı bölümlerinde oluşan ve kaşınan deri döküntüleri için de Ketoral krem kullanılabilir.

Ketoral Krem Neye İyi Gelir, Hangi Hastalıklar İçin Kullanılır?
Ketoral Krem Neye İyi Gelir, Hangi Hastalıklar İçin Kullanılır?

Ketoral Krem Neye İyi Gelir, Hangi Hastalıklar İçin Kullanılır?

Ketoral krem neye iyi gelir, hangi hastalıklar için kullanılır öğrenilmesi gerekmektedir. Çünkü her cilt hastalığı için bu krem kullanılmaz. Ketoral krem aşağıda sıralanan hastalıklar için kullanılır ve bu hastalıkların iyileşmesine yardımcı olur:

  • Kasık mantarı
  • Saçkıran hastalığı
  • Ayak mantarı
  • İltihaplı yaralar
  • Kaşınan deri döküntüsü
  • Kolların üst kısmında ve sırtta meydana gelen kahverengi lekeler
  • Pullanma
  • Genital bölge kabuklanması
  • Meme ve koltuk altı kabuklanması

Ketoral Krem Ne İçin Kullanılır?

Ketoral krem ne için kullanılır sorusuna makalemizin başında yanıt verdik. Ketoral krem temelde mantar enfeksiyonları için kullanılmaktadır. Ayak mantarı, kasık mantarı, saçkıran hastalığı, ellerde meydana gelen kepek ve mantar enfeksiyonları için Ketoral krem kullanılabilir. Ancak kremi doktor önerisi ile kullanmanız tavsiye edilmektedir. Kremin etken maddesine karşı alerjiniz var ise sorun yaşayabilirsiniz. Bu nedenle doktor kontrolünde kullanmanız önerilmektedir.

Ketoral Krem Faydaları Neler?

Çeşitli cilt sorunlarında kullanılan Ketoral krem faydaları ile dikkat çekmektedir. Egzama, mantar ve cilt hastalıklarında kullanılan Ketoral kremin temel faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Vücut mantarı, el mantarı, kasık mantarı, ayak mantarı gibi hastalıklara iyi gelir.
  • Kaşınan döküntülü yaraları iyileştirir.
  • Saçkıran hastalığına iyi gelir.
  • Vücudun değişik bölgelerinde oluşan kırmızı ve pilli deri döküntülerini iyileştirir.

Ketoral Krem Nasıl Kullanılır?

Ketoral krem genel olarak hastalığın durumuna göre farklı şekillerde kullanılabilir. Bu nedenle mutlaka doktora danışmanız önerilmektedir. Kremi önerilen şekilde elinize alarak hastalıklı bölgeye hafifçe ovalayarak sürebilirsiniz. Krem 2 – 6 hafta arası günde bir kere kullanılmalıdır. Seboreik dermatit tedavisi için 4 hafta boyunca günde iki kere kullanılmalıdır.

Ketoral Krem Emzirirken Kullanılır Mı?

Topikal bir şekilde kullanılan Ketoral kremin anne sütüne geçip geçmediği detaylı olarak araştırılmamıştır. Annenin rahatsızlığının önemine bakılarak ya emzirme sonlandırılır ya da ilacın kullanılmamasına karar verilir. Bu konuda karar verme yetkisi tamamen doktora aittir.

Ketoral Krem Gebelikte ( Hamilelikte ) Kullanılır Mı?

Ketoral krem Gebelikte kullanılır merak edilmektedir. Ketoral kremin gebelik sınıfı C’dir. Hamilelik döneminde kullanımı kontrendikedir. Hamile kişilerde kullanımı hakkında geniş çaplı araştırmalar yoktur.

Ketoral Krem Kortizonlu Mu?

Kortizon genelde kişileri korkutmaktadır. Bu nedenle Ketoral krem kortizonlu mu konusu araştırılmaktadır. Ketoral kremin içeriğinde Kortizon yoktur.

Ketoral Krem Bebeklerde Kullanılır Mı?

Ketoral kremin bebeklerde kullanılması önerilmemektedir.

Ketoral Deri Kremi Vajinada Kullanımı Nasıldır?

Ketoral kremin adet kanamasının bitmesinden sonraki ilk gün kullanılması önerilmektedir. Adet döneminden sonra 3 – 5 gün vajinada mantar olan bölgeye sürülebilir.

Ketoral Krem Vajina İçine Sürülür Mü?

Ketoral krem Vajina içine sürülebilir. Ancak yine de doktorunuza danışmanız önerilmektedir.

Ketoral Krem Vajinal Mantar İçin Kullanılır Mı?

Ketoral krem Vajinal mantar için kullanılır sorusuna evet yanıtını verebiliriz. Mantara neden olan enfeksiyonları yok eden Ketoral krem, mantarın etkilerini de en aza indirir.

Ketoral Krem Genital Bölgede Kullanılır Mı?

Ketoral Krem Genital bölgede kullanılabilir. Genital bölgede oluşan kabuklanma sorununa iyi gelir.

Ketoral Krem Yüze Kullanılır Mı?

Yüz bölgesinde oluşan mantar enfeksiyonları için Ketoral krem kullanılabilir. Kremi kullanmadan önce doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

Ketoral Krem Yüze Sürülür Mü?

Ketoral krem yüze sürülür öğrendikten sonra kullanılmalıdır. Yüz bölgesinde meydana gelen mantar için Ketoral krem kullanılabilir. Ancak göz bölgesine sürmemeye dikkat edilmelidir.

Ketoral Krem Ayak – Tırnak Mantarına İyi Gelir Mi?

Mantar hastalıkları için kullanılan en güçlü ilaçların başında Ketoral krem gelmektedir. İlerlemiş ayak ve tırnak mantarı için Ketoral krem reçete edilmektedir.

Ketoral Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Ketoral krem mantar enfeksiyonları için kullanılmaktadır. Bu nedenle egzamaya iyi gelmez.

Ketoral Krem Basura İyi Gelir Mi?

Basur yani hemoroid hastalığı için Ketoral krem kullanılmaz.

Ketoral Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Sivilce veya akne sorunu için Ketoral krem kullanılmaz.

Ketoral Krem Sedefe İyi Gelir Mi?

Ketoral krem sedef hastalığı için kullanılmaz.

Ketoral Krem Yan Etkileri Neler?

Her kremin bazı yan etkileri olabilir. Ketoral krem yan etkileri neler öğrenerek kremi daha bilinçli kullanabilirsiniz. Kremin en yaygın yan etkisi yanma hissidir. Bunun dışında çok nadir döküntü ya da kabarma oluşabilir. Bu durumda kremin kullanımı bırakılarak mutlaka bir doktora gidilmelidir.

Ketoral Krem Muadili Kremler Neler?

Ketoral krem bulunmadığı zaman yerine kullanabileceğiniz muadili kremler şunlardır:

  • Ketoderm krem
  • Konazol krem
  • Nizoral şampuan
  • Nizora ovül
  • Nizoral krem

Ketoral Krem Reçetesiz Satın Alınır Mı?

Ketoral krem reçetesiz olarak da satın alınabilir.

Ketoral Krem Fiyatı Ne Kadar?

Ketoral Krem eczanelerde 24 TL’ye satılmaktadır.

Ketoral Krem Kullananların Yorumları Neler?

Ketoral krem kullananların yorumları genel itibari ile olumlu yöndedir. Kremin yan etkilerini yaşayan da olmuştur. Ancak bu sayı çok azdır. Ketoral kremi kullananlar, kremin etkisini hemen gördüklerini ve mantar enfeksiyonunun semptomlarından kurtulduklarını belirtmişlerdir.

Bunlarda ilginizi çekebilir!

Lansinoh krem ne işe yarar? Kullananların yorumları neler?

Meme uçları ve çatlayan ciltlere Özel olarak üretilen Lansinoh krem, İngiliz Alerji Kurumu’ndan onay almış özel bir kremdir. Son dönemlerde oldukça popüler hale gelen Lansinoh krem hem emziren annelerin hem de hamile olan anne adaylarının çantalarından eksik etmediği bir kremdir.

Lansinoh Krem Nedir?

Etkisini kısa sürede göstermesi ile dikkat çeken Lansinoh krem nedir iyi bilinmesi ve ona göre kremin kullanılması önerilmektedir. HPA teknolojisi kullanılarak saflaştırılan Lansinoh krem hassaslaşan göğüs uçlarını yumuşatarak korumaktadır. Annelere özel olarak üretilen Lansinoh krem kısa sürede göğüs ucuna iyi gelmektedir.

Emziren annelerin en önemli yardımcısı olan Lansinoh krem düzenli olarak kullanıldığı zaman göğüs ucu yaraları iyileşmektedir. İçeriği temiz olduğu için emzirmeden önce Lansinoh krem sürdüğünüz göğsünüzü yıkamanıza gerek yoktur.

Lansinoh Krem İçeriği Nedir?

Özellikle anne adayları ve emziren anneler Lansinoh krem içeriği nedir diye araştırmaktadır. Lansinoh kremin içeriği oldukça temizdir. Bu nedenle çekinmeden bu kremi kullanabilirsiniz. Lansinoh lanonin krem yüzde yüz doğaldır ve yalnızca HPA lanonin içermektedir.

Lansinoh Krem Neye İyi Gelir?

Doğumdan sonra emzirme sürecine giren annelerin meme uçlarında yara hem de hassasiyet oluşmaktadır. Bu durumda çok acı çeken anneler Lansinoh krem neye iyi gelir diye araştırdığında kremin meme ucu hassasiyetine iyi geldiğini öğrenirler. Yanlış emzirme pozisyonu ile ortaya çıkan yara ve hassasiyet için Lansinoh krem oldukça etkilidir.

Lansinoh Krem Ne İşe Yarar?
Lansinoh Krem Ne İşe Yarar?

Lansinoh Krem Ne İşe Yarar?

Ciltte kullanılması için tasarlanan Lansinoh krem cilt kuruluğu, kaşıntı ve pişik gibi sorunlara iyi gelmektedir. Ayrıca radyasyon nedeni ile ciltte meydana gelen yanık ve tahrişler için de Lansinoh krem kullanılabilir.

Lansinoh Lanonin Krem Nasıl Kullanılır?

Cilt tahrişlerinde çok etkili olan Lansinoh Lanonin krem nasıl kullanılır öğrenmeniz kremin etkisini artıracaktır. Lansinoh kremi doktorunuzun önerdiği şekilde kullanmanız tavsiye edilmektedir. Önerilen miktardan daha çok veya daha geniş alanlarda kullanılmamalıdır.

Lansinoh krem gözlere, burna, rektuma, vajinaya ve ağza sürülmemelidir. Sadece cilt için kullanılan krem bu bölgelere değdiği anda bol su ile durulanmalıdır. Kremi göğüs uçlarında kullanacağınız zaman her emzirme sonrasında kremi göğüs ucunuza sürebilirsiniz. Pisik için kullanılacağı zaman bebeğin altını güzel bir şekilde temizleyin ve cildi kuruduktan sonra temiz cilde uygulayın. Radyasyon tedavisinden sonra oluşan yaralar için kullanırken doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

Lansinoh Krem Kaç Günde Etki Eder?

Lansinoh krem ile alakalı Lansinoh krem kaç günde etki eder sorusu merak edilmektedir. Lansinoh krem, etkisini hemen göstermektedir. Düzenli kullanım ile beraber bir hafta içerisinde sonuç alınmaktadır.

Lansinoh Krem Açıldıktan Sonra Ne Kadar Kullanılır?

Lansinoh krem açılmadığı sürece son kullanma tarihine kadar saklanabilir. Ancak açıldıktan sonra sadece 12 ay kullanılabilir. 12.aydan sonra kremin kullanılmaması gerekir.

Lansinoh Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?

Lansinoh krem genelde emzirme döneminde kullanılan bir krem olduğu için Lansinoh krem hamilelikte kullanılır bilinmemektedir. Lansinoh kremi doğum öncesinde gebeliğin 32.haftasından itibaren kullanmaya başlayabilirsiniz.

Lansinoh Krem Bebek Emzirirken Silinir Mi?
Lansinoh Krem Bebek Emzirirken Silinir Mi?

Lansinoh Krem Bebek Emzirirken Silinir Mi?

Lansinoh krem emzirme döneminde göğüs ucunda oluşan yaraları iyileştirerek hassasiyeti gidermektedir. Lansinoh kremi kullanırken bebeği emzirmeden önce göğüs ucunu silmeye gerek yoktur. Krem tamamen doğaldır ve bebeğe bir zararı yoktur.

Lansinoh Krem Makat Çatlağına İyi Gelir Mi?

Lansinoh krem temelde göğüs ucu kremi olarak bilinse de bazı diğer hastalıklara da iyi gelmektedir. Lansinoh kremi doktor kontrolünde makat çatlağı için kullanabilirsiniz.

Lansinoh Krem Uçuğa İyi Gelir Mi?

Lansinoh kremin mucizelerinden biri de uçuk tedavisinde etkili olmasıdır. Bir uçuk kremi olmayan Lansinoh kremi uçuk için de kullanabilirsiniz. Dudakları yumuşatan Lansinoh krem uçuğun kısa sürede geçmesine yardımcı olmaktadır.

Lansinoh Krem Pişiğe İyi Gelir Mi?

Lansinoh krem pişiğe iyi gelir mi sorusuna evet yanıtını verebiliriz. Bebeklerde çok sık yaşanan pişik probleminde, Lansinoh kremi temizlenen pişik bölgesine kullanabilirsiniz. İnce bir tabaka halinde sürdüğünüz kremin etkilerini kısa sürede görmeye başlarsınız.

Lansinoh Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Genel olarak cildi yumuşatma etkisi bulunan Lansinoh krem pullu, kuru, pürüzlü ve kaşıntılı cilt sorunlarında da kullanılabilir. Lansinoh kremi doktorunuza danışarak sivilce için kullanabilirsiniz.

Lansinoh Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Lansinoh Krem Egzamaya iyi gelir mi sorusu da çok sık karşılaştığımız bir sorudur. Lansinoh Lanonin krem egzama tedavisinde kullanılan bir kremdir.

Lansinoh Krem Yanığa İyi Gelir Mi?

Ciltte kullanılması için tasarlanan Lansinoh krem radyasyon nedeni ile oluşan cilt yanıklarına iyi gelmektedir. Ayrıca diğer cilt tahrişlerinde de etkilidir.

Lansinoh Krem Yüze Sürülür Mü?

Lansinoh krem yüzde oluşan yaralar ve yanıklar için kullanılabilir.

Lansinoh Krem Hemoroid İçin Kullanılır Mı?

Kişinin ciddi ağrılar yaşamasına neden olan hemoroid için çeşitli tedaviler uygulanmaktadır. Lansinoh krem Hemoroid için kullanılır merak ediyorsanız hemen yanıtlayalım: Lanonin içeriğe sahip olan kremler hemoroide bağlı kanama, kaşıntı ve yanmaya iyi gelmektedir. Ancak doktorunuza danışmadan Lansinoh kremi hemoroid için kullanmayınız.

Lansinoh Krem Anal Fissür İçin Kullanılır Mı?

Lansinoh kremi doktor gözetiminde anal fissür için kullanabilirsiniz. Doktora danışmadan anal fissür için Lansinoh kremi kullanmayınız.

Lansinoh Krem Lekesi Nasıl Çıkar?

Lansinoh krem doğal içerikli bir kremdir. Bu nedenle temizlenmesine gerek yoktur.

Lansinoh Krem Muadili Kremler Hangileridir?

Lansinoh krem Muadili Kremler Hangileridir öğrenmenizi tavsiye ediyoruz. Acil durumlarda Lansinoh kremi bulamadığınız zaman muadili kremleri kullanabilirsiniz. Lansinoh kremi bulamadığınız zaman yerine kullanabileceğiniz kremler şunlardır:

  • Mustela göğüs ucu kremi
  • Dermolife Lanonin
  • Philips Avent göğüs ucu kremi

Lansinoh Krem Eczanelerde Var Mı?

Lansinoh krem reçetesiz olarak satılan ve SGK tarafından karşılanmayan bir kremdir. Bu kremi eczanelerde veya online satış sitelerinde bulabilirsiniz.

Lansinoh Krem Fiyatı Ne Kadar?

Lansinoh Lanonin kremin 40 ml fiyatı 155 TL’dir.

Lansinoh Krem Kullananların Yorumları Neler?

Lansinoh krem kullananların yorumları neler merak ediyor olabilirsiniz. Lansinoh kremi kullananlar arasında yer alan emziren anneler, çektikleri göğüs ucu yarasından ve ağrısından Lansinoh krem sayesinde kurtulduklarını belirtmektedirler. Kremin herhangi bir yan etkisi olmadığını belirten kullanıcılar kısa sürede etkisini gördüklerini belirtmektedirler.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Kadınlarda kasık fıtığı neden olur, belirtileri neler?

Erkeklere göre kadınlarda daha az görülen kasık fıtığı, kasık bölgesinde oluşan yumuşak açıklıktan organların dışarıya doğru gitmesidir. Kasık bölgesinde oluşan şişlik ile kendini belli eden bu durumun farklı belirtileri de bulunmaktadır.

Kadınlarda Kasık Fıtığı Neden Olur?

Kadınlarda kasık fıtığı neden olur konusunda birçok etken öne sürülebilir. Erkeklere oranla daha az görülen kasık fıtığının kadınlarda görülmesinin nedenleri arasında şu etkenler sıralanabilir:

  • Doğumdan sonra gelişen anatomik açıklıklar
  • Kabızlık
  • Ağır kaldırma
  • Yaşlanma
  • Aşırı kilo alma
  • Ikınma
  • Karın içinde artan basınç
  • Karın duvarında önceden var olan bir zayıf nokta
  • Yorucu fiziksel etkinlik
  • Gebelik
  • Kronik öksürük veya hapşırma
Kadınlarda Kasık Fıtığı Belirtileri Neler, Nasıl Anlaşılır?
Kadınlarda Kasık Fıtığı Belirtileri Neler, Nasıl Anlaşılır?

Kadınlarda Kasık Fıtığı Belirtileri Neler, Nasıl Anlaşılır?

Kadınlarda kasık fıtığı çoğu zaman belirti vermeyebilir. Hatta rutin doktor kontrolünde fark edilene kadar hastanın bu durumdan haberi olmayabilir. Ancak bazı kişilerde kasık fıtığı olduğunu gösteren belirtiler şunlardır:

  • Kaşık bölgesinde oluşan şişlik
  • Şişlik bölgesinde yanma ve ağrı
  • Kabızlık
  • İştahsızlık
  • Bulantı
  • Kusma

Bu gibi belirtileri yaşadığınız zaman mutlaka bir doktora gitmeniz tavsiye edilmektedir. Uzman hekim tarafından yapılan muayeneler ile kasık fıtığının olup olmadığı teşhis edilmektedir.

Kadınlarda Kasık Fıtığı Risk Faktörleri Neler?

Kasık fıtığı gelişimine neden olan faktörler şunlardır:

  • Kadın olmak. Erkeklerin kasık fıtığı geliştirme olasılığı kadınlara göre sekiz kat daha fazladır.
  • Yaşlı olmak. Yaşlandıkça kaslar zayıflar.
  • Beyaz tenli olmak.
  • Aile öyküsü. Bu duruma sahip bir ebeveyn veya kardeş gibi yakın bir akrabanız varsa riskiniz daha fazladır.
  • Sigara içenlerde görülen kronik öksürük .
  • Kronik kabızlık. Kabızlık, bağırsak hareketleri sırasında ıkınmaya neden olur.
  • Hamile kalmak karın kaslarını zayıflatabilir ve karnınızın içindeki basıncın artmasına neden olabilir.
  • Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı. Prematüre veya düşük doğum ağırlıklı doğan bebeklerde kasık fıtıkları daha sık görülür.
  • Önceki kasık fıtığı veya fıtık onarımı. Önceki fıtığınız çocuklukta ortaya çıkmış olsa bile, başka bir kasık fıtığı geliştirme riskiniz daha yüksektir.

Kadınlarda Kasık Fıtığı İçin Ne Zaman Doktora Görünmeli?

Fıtık çıkıntısı kırmızıya, mora veya koyu renge dönerse veya boğulmuş bir fıtıkla ilgili başka herhangi bir belirti veya semptom fark ederseniz derhal bir genel cerrah uzmanına başvurun.

Kasık kemiğinizin her iki tarafında kasıkta ağrılı veya fark edilir bir şişkinlik varsa doktorunuza görünün. Ayakta dururken şişkinliğin daha belirgin olması muhtemeldir ve genellikle elinizi doğrudan etkilenen alanın üzerine koyarsanız hissedebilirsiniz.

Ameliyatsız Kasık Fıtığı Tedavisi Nasıldır?
Ameliyatsız Kasık Fıtığı Tedavisi Nasıldır?

Ameliyatsız Kasık Fıtığı Tedavisi Nasıldır?

Birçok kişi ameliyatsız kasık fıtığı tedavisi nasıldır diye araştırma yapmaktadır. Ancak maalesef kasık fıtığı ameliyatsız tedavi edilemeyen bir sağlık sorunudur. Kasık Fıtığı için cerrahi müdahale şarttır. Yalnızca ameliyat olamayacak durumdaki kişiler için kasık bağı kullanılmaktadır.

Kadınlarda Kasık Fıtığı Kısırlık Yapar Mı?

Kasık fıtığı ameliyatı kadınlarda genital kas spazmına neden olmaktadır. Bu da cinsel hayatı olumsuz etkilemektedir. Kasık Fıtığı ameliyatının direkt olarak kısırlık yaptığı söylenemez. Ancak kasık fıtığı sorunu görülen kişilerde kısırlık çok sık görülmektedir.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Kasık Fıtığı sorunu yaşayan kişiler, kasık fıtığı ameliyatı nasıl yapılır öğrenmek istemektedir. Fıtık nedeni ile kârın duvarında oluşan yırtık büyüme meyillidir. Bu sebeple Fıtık tanısı konulan kişilerin zaman geçirmeden cerrahi operasyon olmaları tavsiye edilmektedir. Kasık Fıtığı ameliyatı açık ya da kapalı olarak yapılabilmektedir.

Açık ameliyatta kasık bölgesine 5 cm kadar bir kesi uygulanır. Laparoskopik cerrahide ise 3 tane küçük kesi uygulanır. Bu küçük kedilerden gönderilen kamera ile ameliyat gerçekleştirilir.

Laparoskopik Kasık Fıtığı Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Laparoskopik kasık fıtığı onarım cerrahisi, fıtık cerrahisinin minimal invaziv bir şeklidir. Bu kasık fıtığı tedavisi şekli daha küçük kesikler gerektirir, bu da daha az potansiyel komplikasyon ve hasta için daha hızlı iyileşme süreleri ile sonuçlanır. Kesilere içi boş tüpler yerleştirilir, daha fazla görünürlük ve boşluk sağlamak için karnı şişirmek için gaz kullanılır ve ameliyatı gerçekleştirmek için tüplere küçük bir kamera dahil cerrahi aletler yerleştirilir.

Açık Kasık Fıtığı Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Açık kasık fıtığı onarımı ameliyatı, fıtık çıkıntısını ortaya çıkarmak için kasıkta yaklaşık 10 cm uzunluğunda bir kesi yapmayı içerir. Çıkıntı daha sonra karın boşluğuna geri döndürülür ve karın duvarı daha sonra genellikle ağ ile takviye edilir. Açık kasık fıtığı ameliyatı ile daha iyi sonuçlar elde edilebilir. Açık kasık fıtığı ameliyatı genellikle hastaların olağan aktivitelerine daha erken dönmesine, hastanede kalış sürelerinin kısalmasına ve fıtığın tekrarlama olasılığının azalmasına yardımcı olur.

Robotik Kasık Fıtığı Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Kasık fıtıkları robotik yaklaşımla tamir edilebilir ve bu durumlarda fıtığın geliştiği delik robot yardımı ile dikilerek kapatılabilir ve daha sonra onarımı güçlendirmek için kullanılan ağ da yerine dikilir. Teknik olarak robotik yaklaşım kullanılarak kusurun kapatılmasına da büyük ölçüde yardımcı olunmaktadır.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Ne Kadar Sürer?

Açık ya da kapalı fark etmeksizin, kasık fıtığı ameliyatı 1 saat kadar sürmektedir. Hastanın anestezi etkisinden kurtularak uyanması ile beraber odasına dönmesi 90 dakikayı bulmaktadır.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?

Ameliyattan sonra 1 – 2 gün hastanede kalınmaktadır. Taburculuk sonrasında hasta günlük yaşamına dönebilir. İlk bir ayda hastanın ağır fiziksel aktivitelerden kaçınması önerilir. Bunun dışında herhangi bir kısıtlama yoktur.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Olanların Yorumları Neler?

Kasık Fıtığı ameliyatı olanların yorumları neler öğrenerek ameliyat korkunuzu yenebilirsiniz. Birçok kişi kasık fıtığı ameliyatından çekinmektedir. Ancak bu ameliyat sanıldığı kadar zor bir ameliyat değildir. Ameliyatı olan kişiler, ağrılarından anında kurtulduklarını belirtmektedirler.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Sedef hastalığı bulaşıcı mı, cinsel yolla bulaşır mı?

Sedef hastalığı nedeni ile ciltte oluşan pullanmalar cildin herhangi bir bölümünde büyümeye başlayabilir. Fakat genel olarak dirsekte, dizde ve kafa derisinde daha çok büyüdüğü görülür.

Sedef Hastalığı Nedir?

Genelde erken yetişkinlik döneminde görülen sedef hastalığı nedir önemsenmesi gereken bir konudur. Bulaşıcılığı olmayan sedef hastalığı aynı aile üyelerinde görülebilmektedir. Birçok vakada cildin birkaç bölgesinde görülen bu hastalık ağır vakalarda birçok bölümde görülebilir. Oluşan lekeler zamanla iyileşebilir ve yeniden oluşabilir.

Sedef Hastalığı Çeşitleri Nelerdir?

Sedef hastalığının farklı türleri bulunmaktadır. Bu türlere göre belirtiler de değişiklik göstermektedir. Sedef hastalığının türleri şunlardır:

Plak Tipi Sedef Hastalığı: En sık görülen türdür. Bu türde gümüş renginde pullanmalar oluşur. Genelde oval kızarıklıklardır.

Guttat Tipi Sedef Hastalığı: Genelde ergenlerse ve çocuklarda görülür. Yağmur damlası büyüklüğünde pullanmalar ortaya çıkar.

Eritrodermik Tipi Sedef Hastalığı: Bu türde hastalık vücudun yüzde 80’inden fazlasını kaplamaktadır. Sedef hastalığının en şiddetli türüdür.

Sedef Hastalığı Belirtileri Neler?
Sedef Hastalığı Belirtileri Neler?

Sedef Hastalığı Belirtileri Neler?

Uzmanlara göre hastalık doğuştan gelir. Ancak belirtiler sonradan ortaya çıkabilir. Sedef hastalığının belirtileri neler denildiği zaman birçok belirti sayılabilir. En çok görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Eklem bölgesinde şişlik ve ağrı
  • Ciltte kuruluk
  • Ciltte yanma ve kızarıklık
  • Tırnakta çukurluklar
  • Dirsek ve diz bölgelerinde sedef renginde kabuklanma ve pullanmalar

Sedef Hastalığı Kaşıntı Yapar Mı?

Birçok kişi sedef hastalığı kaşıntı yapar öğrenmek istemektedir. En sık görülen plak tipi sedef hastalığının en önemli belirtisi kaşıntıdır. Yanı sedef hastalığı kaşıntı yapar.

Sedef Hastalığı İlk Nerede Başlar?

Sedef hastalığı ciltte beyaz pullu kırmızı lekeler şeklinde görülmeye başlar. Cildin herhangi bir bölümünde büyüyebilen bu lekeler genelde dirsekte, sırtta, kafa derisinde ve dizlerde başlar.

Sedef Hastalığı Neden Olur, Tetikleyen Şeyler Nelerdir?

Sedef hastalığının nedeni kesin olarak belirlenmemiştir. Son dönemlerde yapılan çalışmalar, hastalığın genetik faktörler ve bağışıklığa bağlı olarak oluşabileceğini göstermiştir. Sedef hastalığını tetikleyen bazı etmenler şunlardır:

  • Cilt veya boğaz enfeksiyonu
  • Deri travmaları
  • Kuru ve soğuk iklim
  • Stres
  • Çok fazla alkol tüketmek

Sedef Hastalığı Başlangıcı Nasıl Önlenir?

Sedef hastalığı başlangıcı nasıl önlenir öğrenmek ve uygulamak isteyen birçok kişi bulunmaktadır. Hastalık ilk evrelerinde ise kremler ve nemlendiriciler kullanılabilir. Ayrıca fototerapi işlemi de uygulanmaktadır.

Sedef Hastalığı Kendiliğinden Geçer Mi?

Sedef hastalığı kronik bir hastalıktır. Hastaların büyük bir bölümünde hastalık oldukça yaygındır. Sedef hastalığının kendiliğinden geçmesi çok nadirdir. Bazı kişilerde yatışma ve alevlenme periyotları görülmektedir.

Sedef Hastalığı Tedavisi Nasıldır?

Sedef hastalığı kronik olduğu için tamamıyla bir tedavisi yoktur. Ancak günümüzde kullanılan tedavi yöntemleri en şiddetli vakalarda bile etkili olmaktadır. Uygulanan tedaviler kaşıntıyı giderirken yeni cilt hücrelerini büyümesini yavaşlatır. Sedef hastalığı tedavisi nasıldır sorusuna tek bir tedavi yöntemi cevabı verilemez. Hastalığın durumuna göre uygulanacak tedavi yöntemleri değişmektedir.

Genel olarak steroid kremler, nemlendiriciler, losyonlar ve şampuanlar önerilmektedir. Ayrıca kömür katranı ve D vitamini tedavileri de uygulanmaktadır. Kişinin yasina ve hastalığın türüne göre tedavi yöntemi değişiklik göstermektedir.

Canan Karatay Sedef Hastalığı Tedavisi

Sedef hastalığı için doğal tedavi yöntemlerini tercih eden kişiler Canan Karatay sedef hastalığı tedavisi üzerine araştırma yapmaktadırlar. Bu sayede sorunun köküne inerek kısa sürede sonuç almayı hedeflemektedirler. Sedef hastalığının ilerlemesinde bağırsak yapısının etkisi olduğu için özellikle beslenmeye dikkat edilmesini belirten Canan Karatay, sebze ve meyve tüketiminin yanında kefir, yoğurt, baklagiller ve fındık tüketilmesini önermektedir.

Sedef Hastalığı Bulaşıcı Mı, Cinsel Yolla Bulaşır Mı?
Sedef Hastalığı Bulaşıcı Mı, Cinsel Yolla Bulaşır Mı?

Sedef Hastalığı Bulaşıcı Mı, Cinsel Yolla Bulaşır Mı?

Sedef hastalığı ile ilgili en çok sedef hastalığı bulaşıcı mı, cinsel yolla bulaşır mı sorusunun yanıtı merak edilmektedir. Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir.

Sedef Hastalığından Kurtulanların Yorumları Neler?

Sedef hastalığından kurtulanların yorumları neler konusu birçok hastaya umut olmaktadır. Hastalıktan kurtulanlar doktorların tavsiyelerine birebir uyduklarını belirtmişlerdir. Verilen ilaçların ve uygulanan tedavilerin hastalığın etkilerini azalttığı söylenmektedir.

İbrahim Saraçoğlu Sedef Hastalığı Tedavisi

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Kadınlarda mesane sarkması belirtileri neler? Görüntüsü

Genelde kadınlarda görülen mesane sarkması çeşitli şekillerde kendini belli etmektedir. Mesane sarkması nadiren doğum yapmayan kişilerde ve gençlerde görülmektedir. Mesane sarkmasının meydana gelmesinin en önemli nedeni olarak normal doğum gösterilmektedir. Kadınlarda genelde menopozdan sonra ortaya çıkan mesane sarkması önemsenmesi gereken bir durumdur.

Mesane Sarkması Nedir?

Son dönemlerde çok sık görüldüğü için mesane sarkması nedir detaylı olarak araştırılmaktadır. Güçsüz ve gevşemiş dokular nedeniyle sarkan pelvik dokular mesane sarkmasına neden olmaktadır. Mesane sarkmasının bir ilaç tedavisi olmadığı için bu durumu yaşayan kişileri korkutmaktadır. Mesane sarkmasının risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Çok sayıda gebelik
  • Vajinal doğum yapmak
  • Yaşın ilerlemesi
  • Ağır bir yük kaldırmak
  • İri bebek doğumu
  • Şişmanlık
  • Kronik kabızlık

Mesane Sarkması Neden Olur?

Mesane sarkması neden olur sorusuna çeşitli yanıtlar verilebilir. Mesane sarkmasının en çok karşılaşılan nedeni gebelik ve doğum yapmaktır. Bu dönemlerde bağlar ve kaslar iyice zayıfladığı için mesanenin sarkması kolaylaşmaktadır. Ancak her hamile kalan veya doğum yapan kadında görülecek diye bir kural yoktur. Kadınların kas ve bağ yapıları birbirinden farklıdır. Kasları güçlü olan kişilerde böyle bir problem yaşanmamaktadır.

Kilonun fazla olması, ağır yük kaldırmak, kronik bronşit, kronik kabızlık, öksürük gibi etkenler kalça kaslarını gererek mesanenin sarkmasına neden olmaktadır. Rahmin alınmış olması da mesane sarkmasına neden olan etmenlerden biridir.

Mesane Sarkması Belirtileri Neler?
Mesane Sarkması Belirtileri Neler?

Mesane Sarkması Belirtileri Neler?

Mesane sarkması belirtileri neler öğrenerek yaşadığınız durumun ne olduğunu netleştirebilirsiniz. Mesane sarkması bazen hiç belirti göstermeyebilir. Normal muayeneye kadar kişi mesane sarkması yaşadığını anlamayabilir. Çünkü hafif mesane sarkmalarına şişlik bile olmayabiliyor. Ancak mesane sarkmasından şüphe ettirecek önemli belirtiler de vardır. Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Uzun süre ayakta kaldıktan sonra vajina bölgesinde baskı hissetme
  • Ikınma veya öksürme durumlarında rahatsızlık hissetme
  • İleri seviyelerde vajinadan dışarıya şişliğin sarkması
  • İdrar sonrasında mesanenin boşalmadığı hissi
  • Hapşururken, gülerken ya da öksürürken idrar kaçırma
Mesane Sarkması Görüntüsü Nasıldır?
Mesane Sarkması Görüntüsü Nasıldır?

Mesane Sarkması Görüntüsü Nasıldır?

Mesane sarkması durumunda vajinanın içerisinde bir şişkinlik hissedilmektedir. El ile kontrol edildiğinde bu şişkinlik fark edilecek boyuttadır. Çok ileri vakalarda vajen dışına organın çıkması şeklinde bir görünüme sahip olur.

Mesane Sarkması Nasıl Geçer?

Kadınlarda yaşın ilerlemesi ile beraber artan mesane sarkması problemi için öncelikle hastanın öyküsü dinlenir. Mesane sarkması nasıl geçer belirlemek için hastanın durumu ve hastalığın nedeni saptanır. Daha sonra yaşam tarzı ve davranış değişikliği önerilir. Mesane sarkmasının bir ilaç tedavisi yoktur. Bu nedenle ameliyat ile tedavi yöntemi tercih edilir. Bu konuda detaylı bilgiyi yazımızın devamında sunacağız. Mesane sarkması için bazı bitkisel tedavi yöntemleri de bulunmaktadır.

Mesane Sarkması Ağrı Yapar Mı?

En çok merak edilen sorulardan biri de mesane sarkması ağrı yapar sorusudur. Mesane sarkması ismi itibari ile kişilere korkutucu gelebilir. Ancak bazen hiçbir ağrı ve belirti vermeyebilir. Bunun yanında, mesane sarkması cinsel birliktelik esnasında ağrı yapabilir. Aşırı baskı ve idrar kaçırma da diğer etkileri arasında yer almaktadır.

Mesane Sarkması Kabızlık Yapar Mı?

Mesane sarkması genelde spesifik bir probleme yol açmaz. Ancak kabızlık problemine neden olabilir. İleri seviyedeki mesane sarkmalarına büyük abtestini yapamayan kişiler kabızlık problemi yaşamaktadır.

Mesane Sarkması Normal Doğuma Engel Mi?

Hamileliğin sonunda doğum zamanı geldiğinde doğumun nasıl olacağı annenin ve bebeğin durumuna göre belirlenmektedir. Anneler genelde normal doğumdan korkarlar. Ancak hem anne hem de bebek için en sağlıklı doğum şekli vajinal doğumdur. Ancak annenin ıkınmasına engel olacak mesane sarkması gibi bir durumda normal doğum gerçekleştirilemez. Mesane sarkması tedavi edilmediği zaman sezaryen doğum önerilmektedir.

Mesane Sarkması Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Mesane sarkması mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Birçok kişi korktuğu için mesane sarkması tedavi edilmezse ne olur sorusunun yanıtını aramaktadır. Mesane sarkması tedavi edilmediği zaman idrar tam olarak boşaltılamayacağı için hem kişi kendini rahatsız hisseder hem de idrar yolu enfeksiyonu meydana gelebilir. Ayrıca ele gelen kitle sebebi ile kadınların yaşam kalitesi azalır.

Mesane Sarkması Nasıl Tedavi Edilir?

Mesane sarkması nasıl tedavi edilir konusunda hastanın yaşına, sağlık durumuna ve hastalığın seviyesine bakılarak karar verilmektedir. Mesane sarkması tedavisinde cerrahi yöntem uygulanır. Yapılan Sling ameliyatları ile hastanın yaşam kalitesi yerine getirilir. TOT ameliyatı, mesane sarkması nedeniyle oluşan idrar kaçırma sorunu için en etkili tedavi yöntemlerinden biridir. TVT ameliyatı ise hastaneye yatmaya gerek kalmadan spinal anestezi ile yapılmaktadır.

Mesane Sarkması Ameliyatı Kaç Saat Sürer?

Mesane sarkması ameliyatı lokal anestezi ile 20 dakika sürmektedir. Doktorun talebi ile hastaya genel anestezi de uygulanabilir.

Mesane Sarkmasına Ne İyi Gelir?

Mesane sarkmasına ne iyi gelir birçok kişi merak etmektedir. Mesane sarkmasının ilaçla tedavisi yoktur. Tek tedavi yöntemi ameliyattır. Ancak bazı bitkisel kürlerin mesane sarkmasına iyi geldiği söylenmektedir.

Mesane Sarkması Bitkisel Tedavisi Var Mı?

Mesane sarkmasında uygulanan bazı bitkisel tedavi yöntemleri vardır. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu tarafından önerilen kür sayesinde biraz rahatladığınızı hissedebilirsiniz. Kaynayan bir bardak su içerisine 1 yemek kaşığı Aslan pençesi eklenir. 6 dakika kadar kısık ateşte demledikten sonra süzülür. Elde edilen karışım sabah ve akşam olacak şekilde günde iki kere yemekten yarım saat önce içilir. Ayrıca öğle yemeğinden önce bir Yemek kaşığı kadar kabak çekirdeği tüketilmesi önerilmektedir.

Mesane Sarkması Ameliyatı Sonrası İdrar Kaçırma Yaşanır Mı?

Mesane Sarkması Ameliyatı sonrasında idrar kaçırma genelde yaşanmaz. Ancak istisnai durumlar her zaman olabilir.

Mesane Sarkması İçin Hangi Doktora – Bölüme Gidilir?

Mesane sarkması için Üroloji ya da Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümüne gidilmelidir.

Saraçoğlu Mesane Sarkması Kürü Nasıl Yapılır?

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Asiviral krem sivilce için vajinada kullanılır mı?

Uçuk virüsünün neden olduğu ve kişinin genelde yüz bölgesinde meydana gelen uçukların tedavisinde kullanılan Asiviral krem bu virüsün tekrarlamasını önlemektedir. Antiviral bir krem olduğu için etkisini hemen göstermektedir.

Asiviral Krem Nedir?

Etkisi yüksek olduğu için Asiviral krem nedir birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Kremin etken maddesi Asiklovir olarak belirtilmiştir. Bu sayede uçuk virüsünün oluşumu ve yayılması engellenmektedir. Beyaz ve mavi kutuda satışa sunulan krem kortizon içermemektedir. Topikal antiviral ilaç grubunda yer alan Asiviral krem normal reçetelidir. Yani kremi hem reçeteli hem de reçetesiz olarak satın alabilirsiniz.

Asiviral krem doktorun önerisine göre kullanılmalıdır. Yanlış kullanım sonucunda ilacın etken maddeleri alerji yapabilir ve kötü sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle tedavi boyunca doktorun önerilerine harfi harfine uyulmalıdır.

Asiviral Krem Ne İşe Yarar?
Asiviral Krem Ne İşe Yarar?

Asiviral Krem Ne İşe Yarar?

Genelde uçuk tedavisi için kullanılan Asiviral krem ne işe yarar önemlidir. Uçuk ve kızarıklık tedavisinde etkili olan Asiviral krem sadece eczanelerde satılmaktadır. Asiviral kremin sağlamış olduğu faydalar genel itibarı ile şu şekilde sıralanabilir:

  • Cilt yaralarını tedavi eder.
  • Genital bölge, dudak ve burun bölgesinde oluşan uçaklara iyi gelir.
  • Uçuk nedeniyle oluşan kaşıntıyı hafifletir.
  • Uçuk ve diğer tüm virüslerin yayılmasını engeller.
  • Yaralar nedeni ile oluşan yangınları azaltır.
  • Uçuk nedeniyle oluşan zonklamalara iyi gelir.

Asiviral Krem Nasıl Kullanılır?

Asiviral krem nasıl kullanılır çok iyi bir şekilde öğrenilmelidir. Yanlış kullanım nedeni ile yaraların daha kötüye gitmesi durumu yaşanabilir. Bu nedenle doktorun önerisi dikkate alınmalıdır. Asiviral krem uçuk ve diğer bakteriyel yaraların üzerine direkt olarak sürülür. Kremin etkisini göstermesi için en az 4 gün kullanılması önerilmektedir. Günde 3 – 4 saatte bir olmak üzere en fazla 5 kere kullanılması tavsiye edilmektedir.

Asiviral Krem Uçuğu Kaç Günde Geçirir?

Asiviral krem çok etkili bir uçuk kremidir. Asiviral krem uçucu kaç günde geçirir sorusuna genel bir cevap verilebilir. Düzenli kullanım ile 4 gün içerisinde etkisini gösterdiği belirtilmektedir.

Asiviral Krem Bebeklerde Kullanılır Mı?

Bu kremin 12 yaş üstü çocuklarda ve yetişkinlerde kullanılması önerilmektedir. Yani Asiviral krem bebeklerde kullanılmamalıdır.

Asiviral Krem Gebelikte Kullanılır Mı?

Anne adayları asiviral krem gebelikte kullanılır öğrenmek istemektedir. Asiviral kremin anne karnındaki bebeğe zarar verip vermeyeceği bilinmemektedir. Bu nedenle özellikle doktor önerisi olmadan asla gebelikte kullanılmamalıdır.

Asiviral Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Asiviral krem bir egzama kremi değildir. Bu nedenle egzama için asla kullanılmamalıdır.

Asiviral Krem Sivilce İçin Kullanılır Mı?

Mikrobik ya da ve virüs etkili yaralarsa faydalı olan Asiviral krem sivilce için kullanılmaz.

Asiviral Krem Ağız İçine Sürülür Mü?

Asiviral krem kesinlikle ağız içine sürülmemelidir. Dudak ve dudak kenarındaki uçuklar için kullanılabilir.

Asiviral Krem Burun İçine Sürülür Mü?

Asiviral krem burun içine, kulak içine, ağız içine ve göze asla sürülmez.

Asiviral Krem Dudağa Sürülür Mü?

Asiviral krem dudağa sürülür sorusunun yanıtını dudağında çok sık uçuk çıkan hastalar merak etmektedir. Bu kremi dudağınıza sürebilirsiniz.

Asiviral Krem Vajinada Kullanılır Mı?

Asiviral krem vajinada kullanılabilir. Ancak çok dikkat edilmelidir.

Asiviral Krem Genital Bölgedeye Sürülür Mü?

Bu kremi genital herpes için genital bölgede kullanabilirsiniz.

Asiviral Krem Fiyatı Ne Kadar?

Asiviral kremin güncel fiyatı 35 TL ‘dir.

Asiviral Krem Devlet (SGK) Karşılıyor Mu?

Önemli konulardan biri de Asiviral krem devlet (SGK) karşılıyor mu konusudur. Asiviral krem SGK tarafından karşılanmaktadır.

Asiviral Krem Muadili Kremler Hangileri?

Asiviral krem muadili kremler sayesinde tedavinize ara vermeden devam edebilirsiniz. Asiviral kremin muadili kremler şunlardır:

  • Acyl krem
  • Aklovir krem
  • Hernovir krem
  • Zovirax krem

Asiviral Krem Yan Etkileri Neler?

Asiviral kremin etken maddelerine alerjiniz olmadığı sürece yan etki oluşma olasılığı çok düşüktür. Kremi kullandıktan sonra bölgesel döküntü, şişme ya da ağrı olduğu anda kremi kullanmayı bırakarak doktorunuza danışmalısınız.

Asiviral Krem Kullananların Yorumları Neler?

Asiviral krem kullananların yorumları neler öğrenmek istediğinizi düşünüyoruz. Çünkü kremi kullanmaya çekinenler ya da kremi kullanmadan önce etkilerini merak edenler bu başlığı araştırmaktadır. Asiviral kremi kullanan kişilerin kremden memnun oldukları görülmektedir. Kısa sürede kremin etkisini gördüklerini belirten kullanıcılar herhangi bir yan etki durumu da yaşamadıklarını söylemektedirler.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Exoderil krem vajinaya, yüze sürülür mü? Ne işe yarar?

Mantar sorununun cilt yüzeyinde büyümesini engelleyen Exoderil krem, belirli bölgelerde görülen mantar hastalığının etkilerini azaltmaktadır. Pul pul bir görünüm ortaya çıkaran mantar hastalığı el, ayak, tırnak, bacak, kol ve vücudun bazı bölgelerinde kızarıklığa neden olmaktadır. Exoderil krem bu kızarıklığı kısa sürede azaltmaktadır.

Exoderil Krem Nedir?

Son dönemlerde popüler olan ve hemen hemen her evde bulunan Exoderil krem nedir birçok kişi tarafından bilinmektedir. Ancak hala mantar hastalığı yaşamamış ve bu kremi keşfetmemiş kişiler bulunmaktadır. Etken maddesi Exoderil Naftifin Hidroklorür olan Exoderil krem bir mantar kremidir. Reçeteli satılan kremin hem 15 gr hem de 30 gr tüp formu mevcuttur.

Exoderil krem mantar dışında egzamaya bağlı iltihaplı durumlarda da kullanılmaktadır. Meme altı, kol altı ve testislerde oluşan mantar etkilerini azaltmaktadır. Ancak Exoderil kremin çok dikkatli kullanılması önerilmektedir. Doktorun tavsiyesine göre kullanılması gereken kremin etkisi oldukça yüksektir.

Exoderil Krem Ne İşe Yarar?
Exoderil Krem Ne İşe Yarar?

Exoderil Krem Ne İşe Yarar?

Deride oluşan kızarıklık, mantar ve egzama gibi durumlarda kullanılan Exoderil krem ne işe yarar geniş kapsamlı aktarmak istiyoruz. Exoderil krem temelde bir mantar ilacıdır. Oluşan mantarları tedavi eden bu krem mantar enfeksiyonlarının yayılmasını engelleyerek yeni mantarların çıkmasının önüne geçmektedir.

Mantar hastalığı dışında maya ve küf gibi rahatsızlıklar için de Exoderil kremin kullanılması tavsiye edilmektedir. Bu rahatsızlıklar nedeni ile ciltte görülen kızarıklık, kaşıntı ve yanmayı hafifletmektedir.

Exoderil Krem Nasıl Kullanılır?

Exoderil krem nasıl kullanılır dikkat edilmelidir. Gerekenden fazla ya da az kullanım istenen sonuçları maalesef vermez. Doktorunuz veya eczacınız bir kullanım önerisinde bulunduysa bu öneriye göre kremi kullanmalısınız. Haricî olarak kullanılan kremi cildinize ya da tırnaklarınıza sürebilirsiniz. Ancak öncesinde ilgili bölge ılık su ile yıkanarak kurulanmalıdır. Daha sonra günde bir defa gece yatmadan önce nohut büyüklüğünde krem sorunlu bölgeye sürülmelidir.

Tırnakta meydana gelen bir sorun için kullanılacağı zaman tırnağın dip kısmından kesilmesi önerilmektedir. Daha sonra krem tırnağa sürülerek üzeri bantla kapatılmalıdır. Tırnaklara da günde bir kere gece yatmadan önce sürülmelidir. Kremin tedavi süresi hastalığa göre değişiklik göstermektedir. Vücut mantar hastalığında 1 ay, tırnak mantarı hastalığında 6 ay, kıvrımlı cilt bölgelerinde oluşan mantarlar için ise 15 gün tedavi uygulanmalıdır.

Exoderil Kremi Hamileler Kullanabilir Mi?

Exoderil krem kana geçmez. Bu nedenle hamilelik döneminin ilk üç ayından sonra kullanılabilir. Ancak herkesin hamileliği farklı olacağı için mutlaka doktora danışmakta fayda vardır.

Exoderil Krem Pişik İçin Kullanılır Mı?

Exoderil krem pişik için kullanılır sorusu özellikle bir kesim tarafından çok araştırılmaktadır. Exoderil krem pişiğe iyi gelir. Ancak pişik kremi olmadığı için bir pişik kremi kullanılması önerilmektedir.

Exoderil Krem Ayak Mantarı İçin Kullanılır Mı?

Exoderil kremin temel kullanım alanlarının başında ayak mantarı gelmektedir. Yani bu kremi doktorunuzun önerdiği şekilde ayak mantarı için kullanabilirisiniz. Kısa sürede faydasını göreceksiniz.

Exoderil Krem Yüze Sürülür Mü?

Genelde Exoderil krem yüze sürülür sorusu ile karşılaşılmaktadır. Exoderil krem yüze sürülebilir. Ancak temelde bir vücut kremidir.

Exoderil Krem Vajinaya Sürülür Mü?
Exoderil Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Exoderil Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Exoderil krem dikkatli olmak şartı ile vajina bölgesindeki mantar için kullanılabilir.

Exoderil Krem Özel Bölgede (Genital) Kullanılır Mı?

Exoderil kremi genital bölgede kullanabilirsiniz. Ancak bu bölgeler hassas olduğu için kullanım dozuna dikkat etmelisiniz.

Exoderil Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Exoderil krem egzamaya iyi gelir mi sorusunun yanıtını sizler için araştırdık. Exoderil krem egzama kremi olmadığı için egzamaya tam bir fayda sağlamayacaktır. Bu nedenle egzama için üretilen kremlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.

Exoderil Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Exoderil kremin sivilceye bir faydası yoktur.

Exoderil Krem Uçuğa İyi Gelir Mi?

Exoderil krem bir mantar kremidir. Bu nedenle uçağa iyi gelmez.

Exoderil Krem Kaşıntıya İyi Gelir Mi?

Exoderil krem kaşıntılı ya da kaşıntısız mantar enfeksiyonlarını tedavi etmektedir. Yani mantara bağlı kaşıntıya iyi gelir.

Exoderil Krem Yanığa İyi Gelir Mi?

Yanık kremi olmadığı için Exoderil krem yanığa iyi gelmez.

Exoderil Krem Fiyatı Ne Kadar?

Exoderil Kremin güncel fiyatı 69 TL’dir.

Exoderil Krem Devlet (SGK) Karşılıyor Mu?

Exoderil krem SGK tarafından karşılanmaktadır. Reçete ettirdiğiniz zaman ücret karşılanmaktadır.

Exoderil Krem Muadili Kremler Hangileri?

Exoderil kreme ulaşamadığımız zaman muadili olarak Dermifin krem, Exelderm krem ve Naxoder krem önerilmektedir. Bu konuda doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

Exoderil Krem Yan Etkileri Neler?

Genelde olumlu sonuçlar veren Exoderil krem yan etkileri neler araştırıldığı zaman pek bir yan etkisinin olmadığı görülmektedir. Kremin kullanımından sonra ciltte yanma, kaşıntı, döküntü ya da kızarıklık olursa mutlaka doktora danışılmalıdır.

Exoderil Krem Kullanıcı Yorumları Neler?

Exoderil kremi kullanan kişiler mantar kaynaklı sorunlardan kurtulduklarını belirtmektedirler. Mantar enfeksiyonunu iyileştiren bu krem sayesinde iyileştiklerini belirten kullanıcılar yan etki de yaşamadıklarını söylemektedir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Gut hastalığı nedir, neden olur? Gut hastalığı tedavisi

Gut, genellikle genetik faktörlerden ve sağlıksız beslenmeden kaynaklanır. Gut hastalığından etkilenenlerin kandaki ürik asit seviyeleri çok yüksektir ve bu tabloya hiperürisemi adı verilir. Vücutta bulunan fazla ürik asit eklemlerde, deride ve böbrekler gibi önemli organlarda kristaller halinde birikir. Beslenme alışkanlıkları ve eşlik eden rahatsızlıklar gibi diğer faktörler gut hastalığının gelişiminde rol oynar. Erken teşhis edilir ve tedaviye başlanırsa gut hastalığının ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Gut önce kanda sonra eklemlerde biriken yüksek ürik asit düzeylerinin neden olduğu eklemleri etkileyen iltihabi bir hastalıktır. Ürik asit düzgün bir şekilde vücuttan atılmadığında eklemlerde kristaller şeklinde birikir. Bağışıklık sistemi, ürik asit kristallerinin anormal varlığını algılar ve saldırmaya başlar, bu da gut için tipik inflamatuar semptomların ortaya çıkmasına neden olur.

Erkekler risk altında

Gut hastalığı genellikle 40- 60 yaşları arasında başlar. Gut hastalığı erkekleri daha çok etkilemektedir. Kadınlarda ise gut olasılığı menopozla birlikte artmaktadır. Gut hastalığının nedenleri arasında, düzensiz ve sağlıksız beslenme, metabolik ve romatizmal hastalıklar, ailede gut hastalığı varlığı, kronik böbrek hastalıkları, diyabet, aşırı alkol kullanımı ve hareketsiz bir yaşam bulunmaktadır.

Çoğunlukla ayak başparmağını etkiler

Gut atakları genellikle gece ya da sabaha karşı olur. Gut hastalığı olan kişilerde eklemlerde şiddetli ağrı ve şişlik görülür ve ataklar tedavi edilmezse ataklar daha sık ve ağrılı hale gelebilir. Gutun ortaya çıktığı en yaygın semptomlar; yoğun ağrı, kızarıklık, şişme ve ilgili eklemde artan hassasiyettir. Çoğu hastada ilk atak ayak başparmağının metatarsofalangeal ekleminde görülür ancak ayak bilekleri, topuklar, dizler, bilekler, parmaklar ve dirsekleri de etkileyebilmektedir.  Ataklar genellikle birkaç gün içinde düzelir, ancak tedavi edilmez ve ihmal edilirse durum yıllar içinde daha sık ve ağrılı atakların nedeni haline gelir. Şiddetli vakalarda, parmak veya ayak bileği eklemleri, ilaçla bile geri döndürülemeyen gözle görülür deformasyonlar gösterir.

Erken teşhiste tedavinin başarı oranı artıyor

Gut hastalığının tanısında ürik asit düzeylerinin ölçüldüğü kan testi önem taşır. Eklem sıvısının incelenmesi sonucu ise kesin tanı konulabilmektedir. Erken teşhis durumunda tedaviye iyi yanıt verir ancak gut, özellikle tedavi edilmezse yaşam kalitesi üzerinde çok ağır bir etkiye sahip olabilir. Gut hastalığı tedavisinde; ürik asit seviyelerini azaltan ve antiinflamatuar (iltihap önleyici) ilaçlar kullanılmaktadır. İlaç tedavileri atakların neden olduğu ağrıyı hafifletir, eklemlerdeki iltihabı azaltır ve kandaki ürik asit seviyesini azaltarak yeni atakları önler.

Sağlıklı beslenme ve egzersiz tedaviye destek oluyor

Sağlıklı ve doğru bir yaşam tarzının benimsenmesi de tedavinin büyük bir parçasını oluşturmaktadır. Gut hastalarının bir beslenme ve diyet uzmanına danışması önerilmektedir. Fazla kilosu olan bir gut hastasının sağlıklı bir diyet ve bol egzersiz yoluyla fazla kilolarından kurtulmasında fayda vardır. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin genel ilkeleri gut hastaları için de geçerlidir. Bazı besinler vücutta ürik asit üretimine neden olan pürin içermektedir. Gut hastaları pürinden zengin besinlerden uzak durmalıdır. Doğru beslenme hastalık ataklarının önlenmesine yardımcı olacaktır.

Cevizin bu faydalarına şaşıracaksınız. Damarları 4 saatte temizliyor!

Yapılan araştırmalar cevizin insan sağlığına faydalarını bir kez daha gözler önüne serdi. Cevizin özellikle beyin gelişimine katkıları biliniyordu. Ancak yapılan araştırmalar sonucu ceviz tüketiminin kısa sürede vücuda etki ettiği ve damarları temizlediği anlaşıldı. Ceviz tüketiminin kalp krizini önlediği, damarları temizlediği ve birçok fayda sağladığı ortaya çıktı!

Bir Avuç Ceviz Veya 3 Yemek Kaşığı Ceviz Yağı Damarları Temizliyor!

Bu yazıda, cevizlerin sağlığınıza farklı şekillerde nasıl iyi geleceğinden bahsedeceğiz. Ceviz çeşitli vitaminler ve mineraller açısından o kadar zengin ki, bir avuç yemeniz, bir sonraki öğüne kadar size yetecek kadar yapı maddesini sağlıyor. Bu yapı maddeleri arasında; antioksidanlar, E vitamini, omega-3 yağ asitleri, çoklu doymamış yağ asitleri, fenoller var. Başta da belirtildiği üzere sağlık için mükemmel gıdalar olan cevizin başlıca faydaları arasında şunlar geliyor:

Daha sağlıklı bir kalp;

Düzenli olarak ceviz yemek, kalp sağlığınızı belirgin şekilde iyileştirir. Cevizlerin antioksidan içeriği çok yüksektir ve antioksidanlar kalp hastalıklarına ve dejenerasyonuna neden olan serbest radikallerle savaşmada hayati öneme sahiptir. Dr. Penny Kris Eterton, yapılan bir araştırmadan bahsediyor: “Haftada dört gün, bir avuç ceviz veya ceviz yağı tüketmek, kalp hastalıkları riskinizi önemli ölçüde düşürür.”
Aynı araştırmada, bir avuç ceviz veya 3 yemek kaşığı ceviz yağı tüketmenin aynı zamanda kan damarlarınızı da 4 saat içinde iyileştirdiği gösteriliyor.

Yaşlanmaya bağlı dejenerasyona karşı beyni koruma;

Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda kansere, ADHD (Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) ve depresyona karşı korunmada oldukça önemli. Hatta bu kuruyemişlerin düzenli şekilde tüketilmesinin Alzheimer’s hastalığını azalttığına dair bağlantı bulundu. New England Tıp Dergisinde yayınlanan diğer bir araştırmaya göre de, ceviz yiyen kişilerin kötü kolesterol seviyesi, ceviz yemeyen kişilere göre daha düşük oluyor.

Daha düşük stres seviyesi

Ceviz, özellikle de stres kaynaklı fiziksel rahatsızlıklar çekiyorsanız veya stresli durumlara karşı hassassanız, stres düzeyinizde harikalar yaratabilir. Ceviz, vücudun stres tepkisini azalttığı için ve strese bağlı oluşan fiziksel yan etkileri daha kolay yok ettiği için, bu durumlarda harikalar yaratır.

Daha sağlıklı saçlar, cilt ve tırnaklar;

Cevizde bulunan yapı maddeleri, tırnaklarınızı güçlendirir, saçlarınızın daha parlak olmasını sağlar ve cildinizi pürüzsüzleştirir. Yani anlayacağınız, çoklu doymamış yağ asitleri ve omega-3 yağ asitleri, dış görünüşünüzde harikalar yaratır.

Kilo verme;

Cevizde bulunan çoklu doymamış yağ asitleri, damarların tıkanmasının ve doymuş yağların olumsuz etkilerinin önüne geçtiği için, vücudun düzgün işleyişi açısından hayati öneme sahiptir. Ayrıca, çoklu doymamış ağ asitleri sağlıksız atıştırmaları azaltır ve daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar.

Sağlık açısından tüm bu faydalarından dolayı cevizler günlük yeme düzeninizin bir parçası olmalı. Cevizi dilerseniz salatanıza doğrayabilir, dilerseniz aperatif olarak yiyebilirsiniz.

Ancak, cevizin çok faydalı olmasının yanı sıra, kalori ve yağ açısından zengin olması nedeniyle aşırıya kaçmanız tavsiye ediliyor. Günde sadece 5 adet ceviz yemeniz, gün boyu ihtiyacınız olacak tüm gerekli yapı maddelerini sağlar.

Bir Avuç Ceviz Yedikten 4 Saat Sonra Ne Olduğunu İzleyin!

Tamamlayıcı Sağlık Sigortası: Nedir, Ne Değildir?

Tamamlayıcı sağlık sigortası var olan sağlık sigortalarına ek olarak yapılan bir sigortadır. Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlı çalışanların Genel Sağlık Sigortası devlet hastanelerinde ücretsiz şekilde tedavi olmaları için yeterlidir. Ancak SGK ile anlaşmalı özel hastanelerde ödenmesi gereken ekstra ücretler çıkabilir. Tamamlayıcı sağlık sigortası sayesinde bu hastanelerde bir ücret ödemenize gerek kalmadan muayene olmanız mümkündür. Peki, tamamlayıcı sağlık sigortası ne işe yarar?

Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Ne işe Yarar?

Tamamlayıcı sağlık sigortası, yaşayabileceğiniz sağlık sorunlarında kendinizi daha güvende hissetmenize yardımcı olur. SGK ile anlaşmalı hastanelere gittiğinizde genel sağlık sigortası muayene, tetkik ve teşhis ücretlerinin bir kısmını karşılar. Ancak sizin de ödemeniz gereken ekstra ücretler çıkabilir. Özellikle beklenmedik ciddi sağlık sorunları ile karşılaşırsanız ödemeniz gereken tutarlar oldukça yüksek olabilir. Bu noktada yalnızca sağlığınızı düşünmek için tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırabilirsiniz.

Sigortanızı yaptırdıktan sonra özel hastaneye gittiğinizde ücretsiz bir şekilde muayene olabilir, tahlillerinizi yaptırabilirsiniz. Ufak operasyonlar ve yatarak tedavi görmeniz gerekiyorsa oda ücreti sigorta tarafından karşılanır. Ayrıca diyaliz gibi yatarak gerçekleştirilen tedaviler de sigortaya dahildir. Ancak doğum gibi bazı ekstra hizmetlerin sigortaya dahil olması için ek paket yaptırılması gerektiğini unutmamalısınız.

Tamamlayıcı sağlık sigortasının geçerli hale gelebilmesi için SGK Genel Sağlık Sigortası’nın devam etmesi gerekir. Ödemelerinizin yapılmaması gibi nedenlerle SGK sigortanız aktif değilse tamamlayıcı sağlık sigortası da geçerli olmaz.

Poliçeler yıllık yapılır, poliçenin başlangıç tarihi saat 12.00’da başlar ve bitiminde de aynı saatte sonlanır. Dijipol, müşterilerine süre dolduktan sonra poliçe yenileme garantisi de sunar. Bu sayede yıl içerisinde bir sağlık sorununuz çıksa dahi sigortanızın yenileneceğinden emin olabilirsiniz.

Tamamlayıcı Sağlık Sigortasını Kimler Yaptırabilir?

Tamamlayıcı sağlık sigortasını Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı çalışan kişiler yaptırabilir. Mesleğiniz ya da çalıştığınız kurum fark etmeksizin tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırma hakkına sahip olabilirsiniz. Ancak yaptırdığınız sigortanın yalnızca sizi kapsadığını unutmamalısınız.

Genel Sağlık Sigortası kişinin bakmakla zorunlu olduğu kişiler için de geçerlidir. Ancak çocuklarınız ya da çalışmayan eşinizin de tamamlayıcısı sağlık sigortası faydalarından yararlanmasını istiyorsanız, her biri için ayrı sağlık poliçelerine ihtiyaç vardır.

Doğum için Özel Sağlık Sigortası

Doğum sigortası, ekletebileceğiniz ek paketlerden birisidir. Eğer hamilelik planınız bulunuyorsa öncesinde sigorta acentenizle görüşmenizde fayda vardır. Doğum için özel sağlık sigortasında bekleme süresi bulunduğundan planlanmayan gebeliklerde faydalanılması mümkün olmayacaktır.

Bekleme süresi dolduktan sonra hamilelik kontrolleriniz ve doğum için tercih edeceğiniz hastaneye karar verebilirsiniz. Yaptırmış olduğunuz sigorta sayesinde hamilelik sürecinde yaptıracağınız kontroller ve tahliller için ödeme yapmanıza gerek kalmaz. Gebelik kaynaklı komplikasyonlarda poliçenizde belirtilen limitler dahilinde tedavinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Doğum sağlık sigortası normal ve sezaryen doğumları kapsar. Doğum şekliniz önemli olmaksızın ekstra bir ödeme yapmanıza gerek kalmaz. Ayrıca doğum sonrasında hastanede kalmanız gerekirse oda masrafları da sigorta tarafından karşılanır.

Sağlık Sigortası Firmaları

Tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırırken seçeceğiniz sigorta firması son derece önemlidir. Dijipol.com gibi alanında uzman bir firma ile çalıştığınızda daha kaliteli bir hizmet alabilirsiniz. Aklınıza takılan bir konuda ya da yaşayacağınız sorunda müşteri memnuniyetini ön planda tutan Dijipol.com çalışanları kısa sürede yardımcı olur.

Tamamlayıcı sağlık sigortasının geçerli olması için hastanın SGK ve sigorta firması ile anlaşmalı olması gereklidir. Dijipol.com anlaşmalı hastaneleri oldukça fazla olduğundan müşterilerine diledikleri hastanede muayene ve tedavi olmaları için seçenek sunabilir.

Tamamlayıcı sağlık sigortası hakkında daha fazla bilgi almak ve poliçenizi hazırlatmak için zaman kaybetmeden Dijipol.com ile iletişime geçebilirsiniz.

Sağlık Bakanlığı, hava ambulans hizmetini 5 ilde sonlandıracak

Sağlık Bakanlığı tarafından bazı illerde maliyet artışından dolayı Ekim 2022 tarihi itibariyle hava ambulans hizmetlerinin sonlandırılması kararı alındı. Bu karara ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, hava ambulans hizmetlerine Sağlık Bakanlığı tarafından bazı illerde son verilmesinin kış koşullarında hastaların hastaneye taşınmasında ciddi sorunlara neden olabileceğinin altını çizdi.

5 İlde Hava Ambulans Hizmetini Sonlandıracak

İllere bir mail gönderen Sağlık Bakanlığı, kur farkı nedeniyle maliyetlerin artmasından dolayı Çanakkale, Bursa, Malatya, Sivas ve Afyon’da Ekim 2022 tarihinden itibaren hava ambulans hizmetlerine son verileceğini bildirdi.

Personel Ücretsiz İzne Çıkarıldı

Bu beş ildeki hava ambulans hizmetleri merkezlerinin kaderine terk edildiği, bu merkezlerde görev yapan personelin ise ücretsiz izne çıkarıldığı öğrenildi. Türkiye’nin en büyük yüzölçümüne sahip olan Sivas’ta kış koşullarının ağır geçtiğine ve hastaların hastaneye taşınmasında ciddi sorunlar yaşanabileceğine değinen CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Sivas halkına verilen hava ambulans hizmetinin sonlandırılmasının Sivas’a verilen bir ceza olduğunu söyledi.

CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, sözlerine şöyle devam etti;

“AKP hükümeti iktidara gelmeden evvel Sivas’ta altı hastane halka hizmet veriyordu. Şu anda Sivas’ta halka hizmet veren iki hastane var. Dolayısıyla da yatak sayısında da azalma oldu. AKP hükümeti iktidara geldikten sonra Devlet Demir Yolları, Numune, Askeri, Kızılay ve SSK hastaneleri kapatıldı. Şimdi de Sivas’ta hava ambulans hizmetine son verildi. Ambulans helikopterine en fazla gereksinimi olan iller arasında yer alan Sivas’ta bu hizmete son verilmesini çok manidar buluyoruz. Sivas’taki yönetimin beceriksizliği ve beceriksiz siyaseti nedeniyle Sivas, ambulans helikopter hizmetinden de yoksun kaldı.”  

Sağlık personelinin mali haklarının iyileştirilmesini kapsayan kanun teklifi TBMM’de kabul edildi.

Sağlık personelinin mali haklarının iyileştirilmesini de kapsayan Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulunda görüşülerek kabul edildi.

TBMM Genel Kurulunda kabul edilen kanun kapsamında 1 Ocak 2029 tarihine kadar sözleşmeli aile hekimi olarak görev yapan personeller, tıpta uzmanlık sonuçlarına göre merkezi yerleştirme sistemine tabi olmadan, Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından belirlenen esaslar kapsamında aile hekimliği uzmanlık eğitimi yapabilme hakkına sahip olacaklar.

Tabip ya da diş tabibi kadro ve pozisyonları esas alınmak suretiyle emekli, adi malullük ya da vazife malullüğü aylığı alanlar, aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödemesine hak kazanamayan tabip ve diş tabiplerinden ilgili mevzuat çerçevesinde uzman statüsünde olan personele 26 bin gösterge rakamının, uzman olmayan personele ise 20 bin gösterge rakamının memur aylık katsayısının çarpımıyla bulunacak tutarda her ay emekli aylılarıyla birlikte ek ödeme yapılmasına karar verildi.

Her bir sağlık tesisinin ek ödemeye esas işlemlerinin denetlenmesi için inceleme heyetleri kurulacak.

Sağlık kurum ve kuruluşlarında Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hizmetin sunulmasına yönelik şartlar ve kriterler, sağlık personelinin unvanı, görevi, disiplin sicili, çalışma koşulları ile süresi, sağlık hizmetlerine olan katkısı, göstermiş olduğu performans, tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri ile birlikte muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özel nitelik taşıyan riskli bölümlerde görev yapma gibi faktörler göz önüne alınarak yapılacak ek ödemenin oranı Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenecek.

TBMM Genel Kurulunda kabul edilen kanun, sağlık personeline dağıtılacak ek ödeme tutarlarını da belirliyor.

Bağış, faiz ve kira gelirlerini kapsamayan döner sermaye gelirleri, Sosyal Güvenlik Kurumundan elde edilmiş olan kaynakların hepsi ve diğer nakit kaynaklarını Sağlık Bakanlığı, bünyesinde görev yapan personele ek ödeme dağıtımında kullanma yetkisine sahip olacak.

Vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, sağlık hizmetlerinin verimli ve kaliteli sunumunun teşvik edilmesi, sağlık kurum ve kuruluşlarının kendi maddi olanaklarıyla karşılayamadıkları ihtiyaçlarının karşılanması, eğitim, araştırma, geliştirme faaliyetleri ile bakanlık taşra teşkilatının desteklenmesi maksadıyla yapılacak harcamalara katılmak için aylık gayrisafi hasılattan aylık tahsil edilen tutarın yüzde 6’sının aşılmaması koşuluyla bakanlık döner sermaye işletmeleri, Sağlık bakanlığı tarafından belirlenecek oran miktarında Bakanlık Döner Sermaye Merkez Saymanlığı hesabına aktarım yapma yetkisine sahip olacak.

Sağlık Bakanlığı ve bakanlığa bağlı kuruluşlardaki kadro ve pozisyonlara atanan döner sermaye gelirlerinden ek ödeme alma hakkına sahip eğitim görevlilerine, en yüksek devlet memuru maaşının yüzde 410’u kadar, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan personeller ve uzman diş tabiplerine yüzde 335’i kadar, pratisyen tabip ve diş tabiplerine de yüzde 265’i kadar oranda herhangi bir katkıya bağlı kalınmaksızın her ay merkezi yönetim bütçesinden ek ödeme yapılması da kanun kapsamında yer aldı.

Bu kanun hükmü, il sağlık müdürlüğünde ve hastanelerde sözleşmeli olarak görev yapan tabipler ile bakanlık ya da bağlı kuruluşların kadrosunda tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatı kapsamında diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi ya da yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılanları da kapsayacak.

Alacakların Tahsil Edilmesi

Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık tesisleri tarafından sağlık sigortası imkanından faydalanamayanlara sunulmakta olan sağlık hizmetlerinin bedellerinden, 31 Aralık 2021 tarihine kadar tahsil edilemeyen alacak miktarları 10 bin lira ve altında ise bu tutarın tümü resen, alacak miktarının yarısının 10 bin liranın altında olması durumunda da 10 bin lira terkin edilmesi suretiyle bakiyenin kalan tutarı tahsil edilecek.

Yükseköğretim Kanunu’nda da yapılan değişiklikle, üniversite hastaneleri bünyesinde çalışan sağlık personelinin sabit olan ek ödemelerinin de merkezi yönetim bütçesinden karşılanması maksadıyla Sağlık Bakanlığı ile paralel düzenlemeye gidilmesi öngörülüyor.

Sağlık Personeline Merkezi Yönetim Bütçesinden Ek ödeme Yapılacak

Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan personelin merkezi yönetim bütçesinden ek ödeme alabilmesi için gerekli düzenleme yapılacak. Sağlık personeline dağıtılabilecek ek ödeme miktarının belirlenmesinde sağlık kurum ve kuruluşlarının tek tek tahakkukları veya gelirlerinin esas alınması yerine Sağlık Bakanlığının toplam gelirleri ve nakit olanaklarının esas alınması suretiyle sağlık personeline ek ödeme yapılacak.

Öğretim üyelerinin normal mesai saatleri haricinde üniversite bünyesinde verdikleri sağlık hizmetleri nedeniyle almaya hak kazandıkları ek ücretlere yönelik belirlenmiş olan tavanın yükseltilmesi de belirlenen kanun kapsamında yer aldı.

Adli Tıp Kurumlarında görev yapan sağlık personelinin sabit ek ödemelerinin de merkezi yönetim bütçesinden karşılanmasına kanunda yer verildi.

Adli Tıp Kurumu ve birimlerinde görev yapan memur ve sözleşmeli personele döner sermaye geliri ödemesi yapılırken unvanı, görevi, çalışma koşulları, sınıfı, sağlık hizmetlerine olan katkısı, hizmet nitelikleri, gösterdiği performans ve benzeri unsurlar dikkate alınacak.

Sağlık personeline yapılacak ödemenin tavanı ise ilgili sağlık personelinin bir ayda alacağı aylık miktarı, yan ödeme ve her türlü tazminat miktarı toplamının, verilen sağlık hizmetinin niteliğinden kaynaklanan görevin zorluk ve risk derecesi yüksek olduğu tespit edilen personel ve otopsi görevlileri için yüzde 215’e, diğer sağlık personelleri içinde yüzde 200’e yükseltilecek.

Sözleşmeli kadroda görev yapan sağlık personeline yapılacak ek ödemenin miktarı da aynı birimde ve aynı unvanlı kadroda görev yapan ve hizmet süresi aynı olan emsal personel esas alınmak suretiyle belirlenecek. Bu personellere yapılacak ek ödeme hiçbir koşulda emsaline yapılabilecek ek ödemenin tavan miktarını aşamayacak.

Uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman, tabip, diş tabibi ve eczacı kadrosuna ve pozisyonlarına ilk defa yapılacak ya da yeniden atamalara ve kuraya dair koşullarda kabul edilen kanun kapsamında düzenlenecek. Kura ve bunların Sağlık Bakanlığındaki atamalarına yönelik usul ve esasları ise Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulacak yönetmeliğin belirlemesine kanun kapsamında yer verildi.

Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimini ise ilgili branşta tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman unvanda olan profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, eğitim görevlisi ve başasistanlar verebilecek. Ayrıca doktor öğretim üyesi ve başasistanların tıpta uzmanlık eğitimi vermelerinde uzmanı oldukları branşta fiilen en az 1 yıl çalışmış olma şartı aranacak.

Eleman Temin Edilmesinde Güçlük Yaşanan Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ve Bazı kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da da değişiklik yapılması da kabul edilen kanun kapsamına girdi. Bu kapsamda ilgili kanuna göre devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getiren sağlık personeli, görev yaptıkları ilde ilgili kanuna tabi sözleşmeli sağlık personeli pozisyonunda çalıştırılabilecek.

Pozisyon yetersizliğinden dolayı sözleşmeli personel istihdamında zorluk yaşanırsa, bu zorluğun ortadan kalkması için pozisyon sayısı artırılabilecek.

Eğitim aile sağlığı merkezi ya da eğitim aile hekimliği birimlerinde görevli öğretim üyeleri ve eğitim görevlilerine asıl görevli oldukları kurumları tarafından da ödeme yapılacak.

Sağlık Bakanlığı araştırmacı kadrosunda görev yapan sağlık personeline döner sermaye bütçesinden temin edilen ek ödeme, uygulamada birliğin sağlanması için merkezi yönetim bütçesinden yapılacak.

Evladı can çekişen baba sağlık bakanlığı önünde protesto eylemi gerçekleştirdi

Bebeği SMA TİP 1 tedavisi gören Atakan Altunöz adlı vatandaş, evladının tedavisinde kullanılacak ilacın ülkeye getirilerek maliyetinin devlet tarafından karşılanması için Sağlık Bakanlığı önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın buraya gelmediği takdirde kendisine zarar vereceğini ifade eden baba Atakan Altunöz, “Benim bebeğim şu an can çekişmekte, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca buraya gelecek.” şeklinde konuştu.

SMA TİP 1 hastalığı nedeniyle tedavisi sürmekte olan Göktuğ bebeğin babası Atakan Altunöz, SMA hastalığından dolayı tedavi görmekte olan bebek ve çocukların aileleri ve evlatlarının yaşam hakkı için geldiği Sağlık Bakanlığı önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. Elinde yanıcı madde bulunan Altunöz, Sağlık Bakanı gelmediği takdirde kendisine zarar vereceğini ifade etti.

Acılı babayı teselli etmeye çalışan etraftaki vatandaşlar ise “Çocuğunu ve eşini düşün, yapma” diyerek babayı sakinleştirmeye çalıştılar. Acılı babanın ‘Kendimi yakarım’ ifadelerinden sonra olay yerindeki özel güvenlik görevlilerinden biri, “Geçen günlerde senin gibi birisi gelerek Bakanla görüştü ve işi çözüldü.” ifadeleriyle acılı babayı kendisine herhangi bir zarar vermemesi için ikna etmeye çalıştı.

CHP Kırşehir Milletvekili Metin İlhan tarafından paylaşılan olayla ilgili video incelendiği zaman baba Atakan Altunöz’ün kendisine zarar vermesine engel olmaya çalışan vatandaşlara şu ifadeleri kullandığı görülüyor:

Evladım Şu An Can Çekişiyor

Hiç kimse bana yanaşmaya kalkışmasın, evladım şu an can çekişmekte, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca buraya gelecek. Yaklaşmayın. Benim evladım SMA TİP 1 hastası ve şu an can çekişiyor. Bana hiç kimsenin yaklaşmasına izin vermeyeceğim, uzak durun. Hiçbir şey konuşmayacağız, hiç kimse bana yaklaşmaya kalkışmasın. Benim evladım Göktuğ, SMA TİP 1 hastası, tedavisi için gerekli ilacın devlet tarafından getirilerek maliyetinin karşılanmasını istiyorum. Kimse yaklaşmasın, kendimi yakarım. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca buraya gelecek. Hepiniz evlat sahibisiniz, bakın ve görün, benim evladım Göktuğ can çekişiyor.

Elindeki Yanıcı Madde Gözüne Sıçradı

Sağlık Bakanlığı önünde yaptığı protesto eylemi esnasında elinde bulundurduğu yanıcı maddenin gözüne sıçraması üzerine Bilkent Şehir Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınan baba Altunöz’ün tedavisinin tamamlanmasından sonra Balgat Polis Karakolu’na götürülerek ifadesine başvurulacağı bilgisine ulaşıldı.

CHP Kırşehir Milletvekili Sağlık Bakanlığına Tepki Gösterdi

Göktuğ bebeğin babası Atakan Altunöz’ün Sağlık Bakanlığı önünde gerçekleştirdiği eyleme sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösteren CHP Kırşehir Milletvekili Metin İlhan, “Evladının tedavisinde çaresiz kalan acılı bir baba, kendisine evladının tedavisiyle ilgili muhatap bulabilmek için Sağlık Bakanlığı önünde böyle bir protesto eylemi gerçekleştirmek zorunda kalmış. Sadece çaresiz kalan bir baba için değil, toplum içinde çok üzücü bir durum. Faizcilere, rantçılara, 5’li çetelere kur farkıyla birlikte para bulan hükümet, SMA hastalığı olan çocukların tedavisi içinde gerekli paranın bulunması için harekete geçmelidir. Aksi takdirde size yazıklar olsun!” ifadelerine yer verdi.

GSS prim borçları silinecek!

TBMM Genel Kurulu’na gönderilen sağlık torba kanun teklifi kapsamında sağlık borçlarının bir kısmı affedilerek silinecek. Geriye kalan borç miktarı içinse ödeme kolaylığı getirilecek. Sağlık sigortasından istifade edemeyen vatandaşlar, kanun tasarısı yasalaştığı takdirde borç tutarının yüzde 50’sini peşin öder veya bu miktarı taksitlendirirse, geriye kalan borç tutarı silinecek. Borç tutarının 5 bin liranın altında olması halinde de borç tutarının tümü silinecek.

Prim borcu olduğu için sağlık hizmetlerinden istifade edemeyen vatandaşlara TBMM’ye sunulan kanun teklifi kapsamında af geliyor. TBMM Genel Kurulu’na gönderilen sağlık torba kanun teklifi kabul edildiği takdirde sağlık borcu olan vatandaşların borçları silinecek.

GSS Kapsamına Kimler Giriyor?

Zorunlu sağlık sistemi anlamına gelen GSS kapsamında ülke nüfusunun tümü sağlık hizmetlerinden istifade etmektedir. Kamu ve özel sektörde çalışanlar ile emekliler, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bağlı oldukları için bakmakla yükümlü oldukları kişilerde dahil GSS kapsamında devlet tarafından sunulan sağlık hizmetlerinden istifade etmektedir. Herhangi bir sosyal güvenlik güvencesi olmayanlar ile çalışmayanlar da kendileri ve aileleri sağlık hizmetleri aldıkları zaman bu sağlık hizmetinin primlerini kendi ceplerinden karşılamaktadırlar. Sağlık primlerini karşılayamayan vatandaşlar ise gelir testine tabi tutulmakta ve bu test sonucuna göre karşılanamayan primler devlet tarafından karşılanmaktadır. Bu kapsamda geliri brüt asgari ücretin üçte birinin üstünde olan vatandaşların ödemesi gereken prim miktarı brüt asgari ücretin yüzde 3’ü tutarına tekabül etmektedir. 2022 yılı için bu tutar her ay 150 liraya tekabül eder.

Kanun Teklifi Kapsamına Kimler Giriyor?

Son veriler incelendiği zaman sosyal güvenlik şemsiyesi altında görev yapan çalışanlar ve emekliler ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler haricinde genel sağlık sigortası kapsamında 9,4 milyon vatandaşın bulunduğu görülüyor. Bu vatandaşlardan 2 milyonu primlerini kendisi öderken, 7,4 milyon vatandaşın primlerini ise devlet karşılamaktadır. Bunlar haricinde de sağlık sigortası tescilli olduğu halde primlerini ödemediği için devlet tarafından sunulan sağlık hizmetlerinden istifade edemeyen yüzlerce vatandaş bulunmaktadır. Bu vatandaşların prim borçlarını ödeyerek sağlık hizmetlerinden istifade etmesi için geçmiş dönemlerde çok sayıda yapılandırma olanağı sağlandı.

Son olarak geçen sene yapılan yapılandırma kapsamında 2021 yılının Nisan ayını da kapsayan önceki genel sağlık sigortası prim borcu bulunanlara bu borçlarını yapılandırmaları için hak verildi. Prim borçlarının hepsini 31 Aralık 2021 tarihine kadar ödeyenlerin borçlarına dair gecikme faizi ve cezaların tümü silindi. 2020 yılında da buna benzeyen bir yapılandırma fırsatı sunuldu. Bu yapılandırma fırsatında da 2020 yılı Ağustos ayı öncesinde prim borcu olan vatandaşlara, bu borçlarını yapılandırma imkanı tanındı. Ancak bu yapılandırmalarda ortaya çıkan tablo incelendiği zaman bu yapılandırmalara başvuru sayısının beklenenden çok aşağıda olduğu görülüyor. 2022 yılı başında alınan kararla genel sağlık sigortası kapsamında olduğu halde prim borcundan dolayı sağlık hizmetlerinden istifade edemeyen vatandaşlara, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık tesisleri ve devlete ait üniversite hastanelerinde 31 Aralık 2022 tarihine kadar sağlık hizmetlerinden istifade etme imkanı sağlandı.

Beş Bin Liranın Altındaki Borçlar Silinecek

Şimdi de TBMM Genel Kurulu’na gönderilen sağlık torba kanun teklifiyle sağlık borçlarının bir kısmı silinirken, bir kısmına da ödeme kolaylığı getirilecek. Peki, ‘Bu borçlar nasıl silinecek?’ ve ‘Bu kanun teklifinden kimler istifade edebilecek?’ İşte merak edilen ve vatandaşlar tarafından çok fazla araştırılan bu iki sorunun madde madde yanıtı;

Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık tesislerinde sağlık hizmeti almakta olan ama herhangi bir nedenden dolayı sağlık sigortasından istifade edemeyen vatandaşlar yeni düzenlemeden faydalanabilecek. Ancak Bağ-Kurlu olanlar bu olanaktan yararlanamayacak.

Sağlık sigortasından istifade edemeyen vatandaşların 31 Aralık tarihine kadar olan borçlarında kolaylık sağlanacak. Bu kapsamda kanun tasarısının yasalaştığı tarih itibariyle bir yıl içerisinde borcun yüzde 50’sini peşin veya taksitlendirerek ödeyen vatandaşların geriye kalan yüzde 50 borcu silinecek.

Borcun tutarı 5 bin liranın altındaysa borcun tümü silinecek.

Borç tutarının yarısının 5 bin liranın altında olması halinde de 5 bin liranın tümü silindikten sonra kalan tutarın tahsili yapılacak.

Borcun peşin ödenmesi durumunda bu kişiler hakkında açılmış olan davalar düşecek. Borcunu taksitlendirerek ödeyenlerin ise taksit ödemeleri bitene kadar hakkında açılmış olan davalar durdurulacak.

Hastalıklarla etkili mücadele için vücutta gezinen ‘Transformers’ tasarlandı

ABD’de en prestijli üniversiteler arasında yer alan Stanford’da görevli bilim insanları tarafından hastalıkların daha etkili tedavi edilebilmesi için insan vücudunun içerisinde gezinebilen ‘Transformers’ tarzı robot tasarımı yapıldı.

Parmak Ucu Büyüklüğünde Robotla Hastalıklı Bölgeye İlaç Taşınıyor

Nature Communications adıyla yayın yapan bilimsel derginin yayımladığı çalışmada parmak ucu büyüklüğündeki minik robotun tanıtımı yapıldı. Kablosuz bağlantıyla kontrol edilebilen minik robot sayesinde vücutta tümör, enfeksiyon veya kan pıhtısının olduğu bölgelere doğrudan ilaç taşınabiliyor.

Robotun Manevra Kapasitesi Yüksek

Kendi etrafında dönebilecek kadar manevra kapasitesi yüksek olan robot, vücuttaki dar bölgelere vücut sıvıları içerisinde yüzerek girebilmektedir. Bilim insanları tarafından tasarlanan bu minik robotun gelecekte intravenöz yani damar içi enjeksiyonların ve hap tarzı ilaçların kullanımının yerine geçebileceği öngörülüyor.

Robotun Vücutta Takibi İçin Özel Ultrason Görüntüleme Sistemi Tasarlandı

Araştırmanın yazarları arasında yer alan ve minik robotu milimetrik origami robot diye nitelendiren bilim insanı Ruike Renee Zhao, “Bu minik robot sayesinde hap veya iğne kullanımının tam tersi ilaç vücutta hedeflenen bölgeye direkt ulaşıyor. Bu minik robot, günümüze kadar tasarlanmış olan robotlar içerisinde en dayanıklı ve çok işlevli kablosuz robot olma özelliğini taşıyor. Minik robot hedefe ulaştığı zaman özel olarak hazırlanan yoğun konsantrasyonlu ilaç direkt olarak tedavi edilecek bölgeye uygulanıyor.

Ayrıca minik robotun vücuttaki hareketlerinin dışarıdan takibi için özel bir ultrason görüntüleme sistemi tasarlandı. Yine minik robotun tasarlanırken kenarlarının kesik ve ortasının delik şeklinde tasarlanması suya karşı direnci azaltmakta ve robotun vücutta daha rahat ilerlemesine yardımcı olmaktadır. Günümüzde vücutta sadece ilaç taşıyabilen robotlar, gelecekte farklı tıbbi araç gereçler ve kameralar da taşıyabilecektir.” şeklinde konuştu.

Mahkeme, kanser hastasına ilaç parasının geri ödenmesine hükmetti

İstanbul’da yaşayan ve akciğer kanserine yakalanan M.B., akciğer kanseri tedavisi gördüğü süreçte Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), kendisine tedavisi için yazılmış olan ilacın ücretini karşılamadı. M.B., tedavisinin aksamaması için ilaç ücreti olan 53 bin 839 lirayı kendi cebinden ödeyerek ilacı aldıktan sonra İstanbul 10’uncu İdare Mahkemesi’ne SGK hakkında dava açtı. Mahkeme, ilaç bedeli olan 53 bin 839 liranın yasal faiziyle birlikte M.B.’ye geri ödenmesine hükmetti.

İki Kutu İlaca 53 Bin 839 Lira Ödedi

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hekim olarak görev yapmakta olan M.B., 2021 yılında akciğer kanseri hastalığına yakalandığı için özel bir hastanede tedavi görmeye başladı.

Özel hastanede tedavi sürecinin devam ettiği esnada doktorunun tedavisi için kendisine yazdığı 2 kutu ilacın parasını SGK karşılamadı. M.B., tedavisinin aksamaması için 2 kutu ilacın ücreti olan 53 bin 839 lirayı kendisi karşıladı.

Daha sonra M.B.’nin avukatı Volkan Çakır, akciğer kanserinin tedavisi için gerekli olduğu halde ilaçların ücretini karşılamayı reddeden SGK hakkında İstanbul 10. İdare Mahkemesi’ne dava açtı.

Dava dosyasını inceleyen mahkeme heyeti, devletin vatandaşı olan herkesin sağlıklı bir yaşam ikame edebilmesi için gerekli teşkilatı kurmakla, yaşam hakkını sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile örtüşmeyecek şekilde sınırlayan yasal, sosyal ve ekonomik engelleri ortadan kaldırmakla ve sosyal güvenlik hakkının sağlanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğuna vurgu yaptı.

Hukuken İmkansız

Mahkeme heyeti, sosyal güvenlik hakkı bulunan vatandaşların tedavi giderlerinin karşılanmasına yönelik usul ve esasların belirlenmesi için içlerinde davalı idarenin de bulunduğu bazı kurum ve kuruluşların düzenleme yapma yetkisine sahip olduğuna, ancak bu yetkinin veriliş maksadının aşılmak suretiyle ilgililerin sağlık hizmetlerine erişebilmesinin engellenmesi ya da ağır mali yük altında bırakılmasına neden olacak uygulamaların hukuken imkansız olduğuna da değindi.

M.B.’nin tedavisi için gerekli olan ve doktoru tarafından uygun görülen ilacın, ‘bedel ödenecek ilaçlar listesinde’ ve ‘hasta katılım payından muaf ilaçlar listesinde’ bulunmamasının Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na aykırı olduğunu gerekçe gösteren mahkeme heyeti, 2 kutu ilacın bedeli olan 53 bin 839 liranın yasal faiziyle birlikte M.B.’ye geri ödenmesi yönünde karar verdi.

Bu Tarz Kararlar Emsal Teşkil Ediyor

Mahkeme heyeti tarafından verilen karar ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan M.B.’nin avukatı Volkan Çakır, “İdare mahkemesi tarafından alınan bu karar son derece önem arz etmektedir. Müvekkilimle aynı mağduriyeti yaşayan ve alması gereken sağlık hizmetinden yoksun kalan çok sayıda vatandaşımız var. Mahkemeler tarafından verilen bu tarz kararlar, mağdur olan vatandaşlarımız içinde emsal teşkil etmektedir. Vatandaşlarımızın, Anayasal hakları olan yargıdan çekinmelerine gerek yoktur. İdare mahkemelerine başvuru yaparak haklarını yasal olarak arayabilirler.” ifadelerine yer verdi.

Malpraktis Yönetmeliği nedir, neler getirdi?

Malpraktis yönetmeliği, Malpraktis davalarında sağlık personelinin kastı olmadığı sürece tazminatı devletin üstlenmesini temin eden kanun maddesine dair yönetmeliktir.

Bu yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle birlikte önemli açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Sağlık personelleri hakkında yürütülecek soruşturmalarda soruşturma izninin verilmesi ve tazminat ile ilgili konular hakkında yetkili olan Mesleki Sorumluluk Kurulu kuruldu. Devlet üniversiteleri kadrosunda görev yapan öğretim görevlileri haricinde görevli sağlık personellerinin tıbbi iş ve işlemleri nedeniyle yapılan şikâyetler, ilgili savcılıklarca soruşturma izni için Mesleki Sorumluluk Kuruluna gönderilecektir.” dedi.

Yönetmelik Özel Sağlık Kuruluşlarını Kapsıyor

Sağlık Bakanı Koca, yönetmeliğin kapsamına dair açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Özel sağlık kurumlarında görev yapan sağlık personeli ve mesleklerini serbest olarak icra eden hekimlerin soruşturulması içinde Mesleki Sorumluluk Kurulu’ndan izin alınacaktır. Mesleki Sorumluluk Kurulu söz konusu şikâyetlere dair ön incelemesini yaptıktan sonra soruşturma izni verilip verilmemesine dair kararını verecektir.

Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından soruşturma iznine dair alınan karara karşı itiraz mercii ise Ankara Bölge İdare Mahkemesidir.”

Rücu İşleminin Uygulanması İçin Kesinleşmiş Mahkeme Kararı Olacak

Kamu idareleri tarafından tazminata hükmedildiği takdirde tazminat ödemesine hükmedilen sağlık meslek personelinin görevinin getirdiği sorumluluklara aykırı hareket ederek görevini kötüye kullanmasının tazminata sebebiyet doğurduğuna ilişkin ceza mahkemesinin verdiği kesinleşmiş karar olmadıkça rücu işlemi uygulanamayacak.

Tıbbi işlem ve uygulamalardan dolayı idare tarafından ödenen tazminat miktarının ilgili sağlık çalışanına rücu edilmesi için sağlık personelinin görevinin getirdiği sorumluluklara aykırı hareket ederek görevini kötüye kullandığına dair ceza mahkemesi tarafından verilmiş olan kesinleşmiş karar olması şartı aranacak.

Rücu Miktarını Kurul Belirleyecek

Mahkeme tarafından hükmedilen tazminat miktarının, bu şartlar kapsamında rücu edilmesi halinde de ilgili sağlık çalışanının kusur oranı gözetilmek suretiyle rücu miktarını Mesleki Sorumluluk Kurulu belirleyecektir.

Mesleki Sorumluluk Kurulu üyeleri, rücu ile ilgili verdikleri kararlardan dolayı kesinleşmiş yargı kararı bulunmadığı sürece mali ve idari açıdan sorumlu olmayacaklardır.

Yönetmelik Hekimlerimizi Hâkimlerimiz Gibi Koruma Altına Aldı

Bu yönetmelik kapsamında hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık sektöründe görevli bütün personelimiz, Malpraktis baskısı altında kalmadan bilimsel çerçevede mesleklerini özgürce icra etme olanağı elde etmişlerdir.

Bu yönetmelik, hâkimlerimiz gibi hekimlerimizi de koruma altına almıştır. Hekimlerimiz ve sağlık personelimiz, bu yönetmelik sayesinde dünyada benzeri olmayan bir güvence altında görevlerini yapacaklardır.  

Ankara Eczacı Odası “İlaca yüzde 20’nin üstünde zam gelebilir”

Eczanelerin büyük bir ekonomik darboğazın içerisinde olduğunu ve bu nedenle de eczacılık mesleğinden ayrılanlar olduğunu ifade eden Ankara Eczacı Odası Başkanı Taner Ercanlı, birçok ilacın üretiminin yapılmadığını da ifade ederek sözlerine şöyle devam etti;

“Ülkemizde yaşanan kriz nedeniyle eczaneler ciddi manada ekonomik bir darboğazdan geçmektedir. Bu süreçte eczanelerimizin bir kısmı kapandı. Eczacılık mesleğine yıllarını vermiş olan bazı meslektaşlarımızın mesleğe yönelik hevesleri artık kalmadığı için mesleği bırakmayı tercih ediyorlar.”

14 Bin Eczane Kapanma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

Eczacıların ekonomik darboğazdan kurtarılması gerektiğine, aksi takdirde 14 bin civarında eczanenin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamayla değinen Kayseri Eczacı Odası Başkanı Uğur Nuri Akın, “Ülke olarak zor bir süreçten geçmekteyiz. Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu zor süreçten sağlık sektörü de yakından etkilendi. Bu durumdan en fazla etkilenen ise bir tarafı danışmanlık hizmeti veren, diğer tarafı ise ticari faaliyetlerini sürdüren eczacılar oldu. Ayrıca uzun zamandır sürmekte olan sorunlarımız çözüme kavuşturulmadığı için 28 bin eczanenin yarısının kapanma tehlikesi var. Bu ise halk sağlığı açısından çok ciddi bir problemdir.” şeklinde konuşmuştu.

Önümüzdeki Engel Fiyat İse Çözülmeli

Çeşitli nedenlerden dolayı birçok ilaçta maalesef yokluk yaşanmaktadır. Kurdaki artış ve pandemi sürecinden dolayı ilaç yokluğunda yenide tırmanış olduğu görülüyor. Şu an elimizde bulunan veriler ilaç yokluğunun yüzde 17 oranında olduğunu gösteriyor. İlaçların birçoğu yurt dışından ithal edilememektedir. İlaç hammadde fiyatları uluslararası alanda yükselişte olduğu için sanayimiz birçok ilacı üretememektedir.

İlaçta yaşanan yoksunluk nedeniyle hastalarla karşı karşıya gelmekteyiz. Hastalarımızda ilaç yokluğunun nedeninin eczacılar olduğu yönünde bir algı var. İlaç üretiminden itibaren hastaya ulaşana kadar takip edilmektedir. Reçetesiyle gelen hastalarımıza ilacı temin etmek için çabalıyoruz. Önümüzdeki engel fiyat ise bu çözülmelidir. Eczacılar ilaca zam isteyen tarafta saf tutmak yerine ilacın ulaşılabilir olmasını isteyen tarafta saf tutmayı tercih etmektedir.  

Eczacılar Görmezden Gelindi

Sağlık personeline yönelik iyileştirmelerde eczacılar bir kez daha görmezden gelindi. Kamu hastanelerinde 3 bin 300’ü aşkın eczacı görev yapmaktadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu ve İl Sağlık Müdürlükleri dahil kamu sektörünün her alanında görev yapan eczacılarımızın yasal düzenlemeye dahil edilmediğini gördük.

Greve giden sağlık çalışanlarından halka destek çağrısı

Hekimler ve sağlık personelinin haklarını düzenleyen yasa teklifi TBMM Genel Kurulu’na sunuldu. Bu yasa teklifini protesto amacıyla 11 meslek örgütünün çağrısıyla sağlık sektörü 15 Haziran Çarşamba günü bir günlük greve gidecek. Bu grev öncesinde Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından halka bir çağrı yapıldı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından halka yapılan çağrıda şu ifadelere yer verildi;

“15 Haziran tarihinde acil durumlar haricinde sağlık kuruluşlarına müracaat etmeyerek halkımızdan bize destek vermesini bekliyoruz. Taleplerimizin gerçekleşmesinin yanı sıra sağlıksız değil, sağlık üreten sağlık sisteminin inşası için halkımızla el ele vermeliyiz. Geçmiş tarihlerde yapılan grev etkinliklerinde olduğu gibi bu grevde de yaş fark etmeksizin acil hastaların, diyaliz hastalarının, acil gebelerin ve yoğun bakım ünitelerinde tedavi görmekte olan hastaların tedavisinde ve muayenesinde hiçbir aksama yaşanmayacağı gibi Covid-19 ya da Covid-19 şüphesiyle sağlık kuruluşlarına müracaat eden hastaların muayene işlemleri de yapılacaktır.”

Sabrımız Kalmadı

Mevcut sağlık sisteminde yıllardır biriken sorunlar artık çığa dönüştü. Sağlık hizmetleri üretmeye çalışan sağlık personelinin sabrının kalmadığına da değinen TTB tarafından halka yapılan çağrıya şöyle devam edildi;

“Sağlıkta Dönüşüm Programı, toplumun sağlını ön planda tutmaktansa şirket karını ön plana çıkaran sağlık politikalarının ürünüdür. Bu program, halkı nitelikli sağlık hizmetlerinden yoksun kıldığı gibi bizleri de her gün yeniden boğmak suretiyle sağlık hizmetlerinde yıkımı getirdi.

Bu sıkışıklığın içerisinde bir nebze olsun nefes alabilmek, insanca yaşayabilmek adına gerekli koşulları sağlayabilmek için sağlıkta şiddetin son bulması, sağlığımız için uygun çalışma koşullarının sağlanması ve sağlık personelinin yoksulluğa mahkum olmaması için ücret taleplerimizi her fırsatta ifade ettik.

Bu taleplerimiz sadece bizleri kapsamamakta olup, halkımızın da nitelikli sağlık hizmetlerinden faydalanmasını sağlayacaktır. Aylardan beri sesimizi yetkililere duyurmak için eylemlerimize devam ederken, hayatta kalmakta dahi güçlük çektiğimizi yetkililer görse de algı yönetimine ve oyalama politikalarına ısrarla devam ediliyor.”

Bu Yasa Teklifi Kabul Edilemez

TBMM’de görüşmeleri süren düzenlemenin, 2021 Aralık ayı içerisinde Meclis’e getirildikten sonra hızla geri çekilen düzenlemeden çok daha geri bir düzenleme olduğunun altının önemle çizildiği açıklamada, “Bu yasa teklifi emeğimize hürmetsizliğin açık bir göstergesi olduğu için tarafımızdan asla kabul edilemez. Hakkımızı elde edene dek susmayacağız.” ifadelerine de yer verildi.

Eklem ağrıları için zencefilli doğal çözüm!

Bir çok insan eklem ağrısı çeker, bu genelde eninde sonunda başa çıkmanız gereken bir ağrıdır. Ancak bu ağrıları azaltabilecek ve hayatınızı iyileştirebilecek doğal yöntemler vardır. Bugün sizlere zencefil ile hazırlayacağınız bir tarif sunacağız.

Eklem Ağrısı Tedavi Edilebilir mi?

Ne yazık ki bugüne kadar bir tedavi bulunmadı. Eklem iltihabı, artroz veya romatizma yaygın durumlardır ve sizi enfeksiyon giderici veya rahatlatıcı ilaçlar almak zorunda bırakabilirler. Bunların uzun vadede özellikle böbrekler ve karaciğer üzerinde yan etkileri olabilir.

Bildiğiniz üzere, eklemler kemikleri birbirine bağlar, hareketi sağlar ve esnekliği mümkün kılar. Kıkırdak ile kaplıdırlar. Kıkırdak sadece düzgün beslenme ile oluşur. Peki hala bazılarımız neden eklem ağrısından sıkıntı duyuyoruz? Bazı durumlarda bu genetiktir, zaman içinde aşırı kullanımdandır, kolajen eksikliğindendir, enfeksiyon, lezyon veya bilinmeyen bazı durumlardan kaynaklanır.

Eklem ağrılarınız arttığında bir doktora görünün. Ancak bazı durumlarda şu tarifi deneyebilirsiniz. Gelin beraber bakalım…

Eklem Ağrısı İçin Zencefil

Zencefil çok güçlü tıbbi bir bitkidir. Yüzyıllardır kullanılır, sindirime yardımcı olur ve eklem iltihabının ağrılarına iyi gelir. Peki sırrı ne? İçeriğindeki gingerol maddesi. Ağrıların tedavisinde o kadar çok kullanılmıştır ki bir çok çalışma eklem iltihabı için zencefil önerir.

2007’de Arizona Üniversitesi’nde zencefilin içindeki iltihap dindirici madde bulunmuştur. Gingerol’un kimyasal üretiminin enfeksiyonu aldığı ortaya çıkarıldı. Bu çalışma bunun ne kadar iyi olduğunu kanıtladı.

Daha da fazlası var. Prestijli John Hopkins Üniversitesi zencefilin içeriğindeki iltihap dindirici kimyasalları buldu. Bunlar kullanıldığında geleneksel ilaçlara bile ihtiyaç yok. Sonuç olarak kesinlikle değer!

Ağrı İçin Zencefili Nasıl Hazırlanır?

  • Bir kaşık doğranmış zencefil
  • Bir bardak su
  • İki çay kaşığı bal
  • Biraz tarçın

Bazı makalelerimizde tarçın ve balın eklem ağrılarına nasıl iyi geldiğinden bahsettik. Eğer bunları beraber sabahları kullanırsanız iltihaplar için çok güçlü bir karışımdır. Bu karışıma zencefil ekleyin ve ağrıyı azaltacaksınız. Bu karışımı denemeye değer; ağrınız olduğunda geleneksel ilaçların yerine geçecektir. Sağlığınız için doğal yollardan yararlanın.

Zencefil çayı yapın ve içine biraz bal ve tarçın ekleyin. Eğer isterseniz tarçın çubuğu kullanın. Güne başlamak için harikadır ve öğlenleri de durumunuza çok iyi gelecektir. Neden denemeyesiniz ki?

Büyük İlaç Firmalarının Kabusu; Karbonat

Çoğu insan karbonat gibi kolaylıkla bulunan bir ürünün sağlık üzerinde birçok ilaçtan daha çok faydası bulunduğuna inanmakta güçlük çekmektedir. Karbonatın kanser ve diyabet gibi kronik sağlık problemleri dahil olmak üzere birçok hastalığı önlediği ve tedavi ettiği kanıtlanmıştır. Aslında, bazı doktorlar bu doğal ürünü kullanmaya başlamışlardır ve birçok fayda sunması sebebiyle artık hastalarına daha sık önermektedirler.

Karbonatın Faydaları Nelerdir?

İnsanlar karbonatın birçok sağlık sorununu tedavi edebilme özelliğini ciddiye almalıdır. Bu basit ürün böbrekler ve karaciğer gibi önemli organlarda kemoterapi ve radyasyonun yan etkilerini azaltabildiğinden onkologlar tarafından da kullanılmaktadır.

Dünyanın birçok köşesinde, insanlar asidoz ve diğer ilgili sağlık problemlerini tedavi eden bazik bir içecek yaratmak üzere küçük miktarda karbonatı suyun içinde çözmeye başlamıştır. Karbonatın faydalarının farkına varan acil servis odalarında da karbonat hayat kurtarıcı olmuştur. Karbonatın iyot ve magnezyum klorür gibi diğer maddelerle birleşiminin birçok farklı tıbbi tedavide kullanılabilecek son derece güçlü bir uygulama yarattığı tespit edilmiştir.

Karbonatın en temel faydalarından biri vücudu doğal yollarla bazikleştirmesidir. Bikarbonat iyon eksikliği söz konusu olduğunda, kanın pH seviyesi düşer ve bu da beraberinde vücut içindeki asidik ortamın sonucu olarak birçok hastalık ve sağlık sorunu getirir. Vücut hücrelerinin daha bazik bir ortamda daha iyi çalıştıkları gerçeği karbonatın etkinliğini doğrular niteliktedir.

Beslenme kanın pH seviyesinin uygun oranlarda seyretmesinin anahtarıdır. Ancak, hayat tarzı, yetersiz beslenme ve fast food gibi sağlıksız yiyecekler tüketmek bir süre sonra vücutta çeşitli hastalıklara yol açacak şekilde asitli bir ortam yaratır. Vücudun pH seviyesi asidik olduğunda, buna bağlı olarak kanser, kemik erimesi, diyabet ve kalp hastalığı gibi kronik hastalıklara yakalanma riski artmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında, karbonat dokuların içindeki kan damarlarını açıp daha fazla oksijen taşınmasına yardımcı olarak, pH seviyesinin normal ya da daha çok bazik düzeyde seyretmesini sağlar. Karbonatın eklem yangısı, gut, grip, böbrek taşı ve diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.

Karbonatın sağlık üzerindeki önemli faydaları dikkate alındığında, hastalıkların tedavisinde güvenli ve doğal bir yol olarak kullanılmaya başlanılabilir. Aslında, karbonat ve magnezyum klorürün oral solüsyon olarak birlikte alınması birçok sağlık sorununu önleyebilir. Her iki madde de doku, hücre ve organlarda birikmiş toksin ve asidin atılmasına yardımcı olur.

Karbonat sahip olduğu faydalar sayesinde büyük ilaç firmalarının kabusu haline gelmiştir. Karbonat, ekonomik, güvenli ve etkilidir. Doğru ve sınırlı miktarlarda kullanıldığında hiçbir probleme sebep olmaz.

Her zaman tekrarladığımız gibi, sağlığınız için karbonat kullanmanın herhangi bir risk içerip içermediğinden emin olmak adına mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Bazı insanlarda susuzluk, baş ağrısı, dizlerde şişkinlik veya zayıflık gibi yan etkilere sebep olabilir.

KARBONAT – SODYUM BİKARBONAT KULLANIM TARİFİ (Kemal Milar)

Karbonat ( Sodyum Bikarbonat – İngilizce: Sodium bicarbonate – Kimyasal formülü : NaHCO3 )
Eczanelerde: İngiliz Karbonatı, Solvey Karbonatı, Karbonat, Cep sodası, Garra Karbonat gibi isimlerle satılmaktadır. Eczanelerden almanızı tavsiye ederim. Markette satılanı alsak olmaz mı? Aktardan satın alsak olmaz mı ? Bakkal’dan alsak olmaz mı gibilerinden bana soru sormayın. Ben size TEKRAR SÖYLÜYORUM ECZANEDEN ALACAĞINIZ KARBONAT EN GÜVENİLİR OLAN KARBONATTIR!!!.

Hasta olmamak için her gün 1 çay kaşığı karbonatlı su içebilirsiniz. Bunu yarım çay kaşığı sabah, yarım çay kaşığı akşam 1 bardak suya karıştırıp 3dk bekleyip iyice karışmasını bekleyin sonra tekrar karıştırıp için. Her beden ve her bedenin göstereceği tepki farklı olacaktır. Çünkü herkesin farklı beslenme biçimi var. Bundan dolayı herkesin kendi bedenini dinleyip buna bağlı olarak karbonat miktarını ayarlaması gerekir.

Eğer grip, nezle gibi rahatsızlıklar olursa günde 3 çay kaşığı karbonatlı su içebilirsiniz. Fazla gelirse o zaman günde 3 kere yarım çay kaşığı içerek buna devam edebilirsiniz.

3 yaşından büyük çocuklarda hastalık olursa yarım çay kaşığı karbonatı 1 bardak suya karıştırıp içirebilirsiniz.

Eğer Karbonatlı su içmekte zorlanıyorsanız, boş ilaç kapsülleri temin edip içlerine sodyum Bikarbonatla doldurup bol suyla hap olarak içebilirsiniz.

Eğer Tansiyonunuz yüksekse yada hipertansiyonunuz varsa, hazırladığınız karbonatlı suyu tek seferde içmeyin, gün içinde yudum yudum az az içip öyle bitirin yani güne yayarak ve bol alkali su tüketin.

Eğer yüksek Tansiyonunuz varsa yada yaşlıysanız Karbonatlı suyu içtikten sonra Kanepe yada yatağa uzanın 10 – 20 dakika uzanıp dinlenin. Bazı insanlarda tansiyonda yükselme yaratabilir ama kısa sürer bu. O yüzden TANSİYONUNUZUN YÜKSELMESİNDEN ENDİŞE EDİYORSANIZ UZANIP 10 – 20 DAKİKA DİNLENİN. ARKADAŞIMIN ANNESİ YÜKSEK TANSİYON HASTASIYKEN ŞUANDA YÜKSEK TANSİYON HASTASI DEĞİL! AMA KARBONATLI SU İÇTİKTEN SONRA VÜCUDUNU DİNLİYOR EĞER ÇIKARMIŞ GİBİ HİSSEDERSE YATAĞA UZANIP DİNLENİYOR SONRA KALKIP GÜNLÜK İŞLERİNE DEVAM EDİYOR!.

KANSER HASTASIYSANIZ..!

Eğer Kanser gibi bir hastalığınız varsa Öncelikle sakın Kemoterapi almayın Kemoterapi notumda yazılanları muhakkak okuyun!!!. Gidip dijital pH ölçer alıp idrarınızı sabah akşam kontrol edip pH ı 8 in üzerine çıkarmanız ve bu seviyede en az 2 hafta tutmanız gerekir. Buna bağlı olarak karbonat içimi günde 5 – 6 çay kaşığı karbonatlı su içmeniz gerekebilir. 1 çay kaşığı karbonatlı suyu bir miktar içip yatağa yada kanepeye uzanıp 360 derece sağa sola dönerek hareket etmelisiniz . Bu hareketleri yaparken ara ara bardaktaki karbonat tüketilmelidir.

Tıpta çok hastalık var. O yüzden bana şuna iyi gelir mi diye sormayın!. Deneyin görün iyi gelip gelmeyeceğini. Duvarımda yığınla hastalığa iyi geldiğini bildiren görüşler var. Diyabet iyileşmez diye geçiyor, bakın demek ki geçiyormuş, kanserin tedavisi yok bakın tedavisi varmış. Trombositleri onkologlar yükseltemeyiz diye konuşurlarken bakın alkali hale gelince trombositler yükseliyormuş .. Daha bir çoğunu paylaştım artık tek tek cevap yazamam. Tek başıma herkese cevap yazmam mümkün değil!!.

Eğer şu zamana kadar çok asidik beslendiyseniz, vücudunuz asit tutmuşsa ishal olup sıvi şeklinde wc’ye çıkarabilirsiniz. Ben abartarak 5 gün günde 5 defa içerek her gün 5 -6 defa wc e gittim sırf asitli su çıktı. O 5 gün devamlı salatalık edim, bitkisel beslenmeye ağırlık verdim. 6 cı gün normal sağlıklı bir şekilde dışarı çıktım ve vücut biriktirdiği asitleri attı, 10. gün laktik asitler eridi kulunçlar kalmadı. 15 ci gün sigara içtiğim için alt ciğerlerime nefes almakta zorluk çekiyordum ama nefes alma sorunum yoktu sadece derin nefes almakta zorluk vardı, o kalktı derin nefes alabilme başladım.

Hangi hastalık olursa olsun, her hastalıkta ayrıca kolloidal gümüş suyu kullanılmasını tavsiye ederim. D vitamini almayı unutmayın çünkü zamanınızın çoğu kapalı alanlarda geçiyor. Kanser dahil pek çok hastalığın nedeni D vitamini eksikliği. Türkiye Cumhuriyetinde eczanelerde Devit-3 ampul satılıyor 300.000 İU bunu ayda 1 kere şekere yada ekmeğe emdirip tüketmeniz gerekir. Bunu hasta olsanızda olmasanızda herkese tavsiye ediyorum. Yetişkinler için 1 ampul 1 aylık D Vitamini ihtiyacınızın hepsini karşılar.

Karbonatın dozunu bana artık sormayın 1,5 senedir anlatmaktan bıktım. Karbonatlı su içerek alkoloz olunsaydı, ben ve beni takip eden herkez ciddi sıkıntılara girerlerdi kimse girmedi. En fazla gaz apar geğirirsiniz geçer yada gaz olarak alttan çıkarırsınız. Yada ishal olursunuz, asit atarsınız.

Fazla bitkisel beslenmei doğru bulmuyorum, fazla magnezyumda ishal yapar. Kalsiumla dengelemeniz gerekir, kalsiyum almak için y11oğurt yiğin. Ben laktozsuz süt içilmesini daha doğru buluyorum.

En Önemlisi Şu bilgileri Lütfen Anlamaya çalışın!!!!.

Sodyum Bikarbonatın Önemi

Tükürük bezlerinin yoğun miktarda karbonat iyonları salgılayarak yediklerimizi alkali yapar. Midemizin çevresi kandan alınan sodyum klorür’le çevrilidir. Sodyum su ve karbon dioksitle birleşerek alkali TUZ yani SODYUM BİKARBONAT OLUŞTURUR. Biyokimyada bu şu şekilde formüle edilir: H20 + CO2 + NaCl = NaHCO3 + HCL. Bundan dolayı midemiz aslında yediklerimizi ALKALİ yapmaktan sorumludur. BRUNNER BEZLERİ (12 PARMAK BAĞIRSAĞINDA BULUNUYOR) yüksek miktarda karbonat salgılayarak yediklerimizin alkali halde sindirilmesini sağlıyor. Pankreasımız Yüksek miktarda Sodyum Bikarbonat salgılayarak mideden gelen asitleri nötralize etmek ve yediklerimizi alkali yapmaktan sorumlu. Karaciğerde safra salgısında da yüksek miktarda karbonat içerir. Bedenimiz çürümemek için (kanser olmamak için) kendisini hep karbonatla alkali hale getiriyor. Böbreklerimizin kendisi karbonat ürettir. Böbreklerimiz kanın pH seviyesini alkali tutmakla sorumludur.

Kaynak: Kemal Milar

Alzheimer’a yakalanmamak için terk etmeniz gereken 9 alışkanlık

Alzheimer hastalığı unutkanlıkla başlayan bir hastalık olarak kendini gösterir. Ancak her unutkanlık Alzheimer hastalığı anlamına gelmez. Demans hastası olan bir tanıdığınız varsa hastalığın kişi ve ailesi üzerindeki etkisini çok iyi bilirsiniz. Alzheimer bir demans çeşididir ve maalesef tedavisi yoktur. Peki haftada üç kez spor yapmanın demansa yakalanma şansını %70 azalttığını biliyor muydunuz?

Amerikan Alzheimer Derneği, 5 milyondan fazla Amerikan’ın Alzheimer hastası olduğunu ifade ediyor.

Alzheimer’a Yakalanmamak İçin

İlaçlar hastalığın belirtilerini azaltırken, Alzheimer için kesin bir tedavi yöntemi hala bulunamadı. Demansa yakalanmak istemiyorsanız derhal terk etmeniz gereken 9 alışkanlık:

1- Sigarayı bırakın

Sigara içmek vücudunuz çeşitli bölgelerine zarar verir ve beyin de bunlardan biridir. Sigara içenlerin, içmeyenlere oranla Alzheimer’a yakalanma riski %45 daha fazla.

İşte sigarayı bırakmanız için iyi bir neden.

2- Daha fazla B12 vitamini alın

B vitamini sizi demanstan korur. Finlandiya’da yapılan bir araştırmaya göre B12 vitaminini ne kadar çok alırsanız, Alzheimer’a yakalanma riskiniz o kadar düşüyormuş. Genelde yaşlılarda B12 vitamini eksikliği görülmekte. B12 vitamini yumurtada, ette, balıkta ve deniz mahsullerinde bolca bulunmakta.

3- Daha aktif olun

Düzenli olarak spor yapın. Hem kalbiniz düzenli atacaktır hem de kan dolaşımınız sağlıklı bir şekilde gerçekleşecektir. Tansiyonunuza dikkat etmenizde de fayda var. Orta yaşlıysanız ve kolesterolünüz yüksekse, Finlilerin yaptığı araştırmaya göre demansa yakalanma riskiniz çok fazla.

4- Daha fazla D vitamini alın

D vitamini eksikliği Alzheimer’a neden olmakta.ABD’de yapılan bir araştırmada D vitamini eksikliğinin Alzheimer’a yakalanma riskini %125 arttırdığı görüldü. Araştırmacı Miia Kivipelto, SVT’ye “D vitamini alımı Alzheimer’a yakalanmamak için önemli faktörlerden” dedi.

Olabildiğince güneş ışığı almaya çalışın. Güneşin fazla olmadığı yerlerde yaşıyorsanız D vitamini takviyesi alın.

5- Kahve için

Kahve içiyor musunuz? Çoğu kişi bilmese de kahve beyninizi korumakta. Kahve bolca magnezyum içerir ve güçlü bir antioksidandır. Alzheimer’a yakalanma riskinizi %50 azaltır. İtalya’da yapılan bir araştırma günde bir bardak kahve içmenin Alzheimer’ı önlediğini savunuyor.

6- Başınızı koruyun

Başınızı çok sert bir yere çarparsanız demansa yakalanma riskiniz var. ABD’de yapılan bir araştırmada travmatik beyin yaralanmasının, Alzheimer’a yol açtığı görüldü.

Motor sürüyorsanız kask takmayı ihmal etmeyin.

7- Alkol tüketimi demans riskini arttırıyor.

Fazla alkol tüketimi demans riskini arttırıyor. Alkol tüketiminin Alzheimer’a neden olduğu bir gerçek.

8- Beyin egzersizleri yapın

Beyninize tıpkı kaslarınıza davrandığınız gibi davranmalısınız.

Bunun için de en bilinen yöntemler bulmaca çözmek ve puzzle. Yeni şeyler öğrenmekten çekinmeyin. Yeni şeyler öğrenirken beyniniz ekstra efor sarfeder ve bu da sizin için sağlıklıdır.

9- İyi dinlenin

Araştırmacılar stresle demans arasında bir bağlantı olduğuna inanıyorlar. Stres kişiden kişiye değişebilen bir ölçüye sahip. Bu nedenle Alzheimer’ı gelişimini nasıl etkilediğine dair araştırmalar sürüyor.

Yine uyku beyin için çok önemlidir. Yeterince uyumamak demansa yol açmaktadır. İsveç’te yapılan bir araştırmada uyku sorunu olan erkeklerin demansa yakalanma risklerinin bir hayli fazla olduğunu kanıtladı.

Alzheimer’i Bu Belirtiler Ele Veriyor!

Alzheimer’in her yaşta herkes için geçerli olan basit unutma ile karıştırıldığını kaydeden Prof. Tanrıdağ, öğrenme ve unutmanın birbiriyle yakından ilgili olduğunu, yeni bilgiler alındıkça, beynin eski bilgileri zamanla sildiğini bunun da doğal bir süreç olduğunu vurguladı.

Bir beyin hastalığı olan Alzheimer’ın çeşitli uyarıcı belirtileri olduğunu da kaydeden Tanrıdağ, bu belirtileri 12 maddede şöyle sıraladı:

1-Gündelik hayatı etkileyen unutkanlıklar. Özellikle çok yakın dönemi ilgilendiren randevu, toplantı, alışveriş listesi ve diğer güncel bilgilerin unutulması.

2-Planlama ve hesaplama zorlukları. Faturaların unutulması, sürekli yaptığı bir yemeğin tarifini bile hatırlayamama, günlük işlerin sırası ve süresiyle ilgili yaşanan zorluklar.

3-Daha önce sorunsuz yapılan iş ve ev görevlerinde aksama. Evin düzeniyle ilgili karışıklık, eşyaların nasıl kullanıldığıyla ilgili bilgilerin hatırlanmasında zorluk.

4-Zamanla ve yerlerle ilgili yaşanan kafa karışıklığı. Düzenli gidilen dükkanların, caminin ya da işyerinin bulunamaması. Günün saatlerini, günleri, ayları karıştırma, evin odalarını karıştırma.

5-Görüntüleri algılama zorluğu. Bu zorluk hem yazıları okumada hem de şekil algısındaki bozuklukla ortaya çıkar. Bazı görüntüler çok önceleri görülmüş başka mekanlarla karıştırılabilir. İnsanların birbirine benzer yüz
ifadelerinden farklı kimlik çıkartmak. Trafikte sorun yaşamak.

6-Konuşma ve anlamada zayıflama, kelime sayısında azalma, anlam kaymaları.

7-Eşyaları olağan yerlerden farklı yerlere koymak ve unutarak yakınlarını kaybetmekle veya hırsızlıkla suçlama. Örneğin ayakkabıyı buzdolabına koyma, yumurtaları yatak altına saklama gibi.

8-Yargılama ve karar vermede güçlük. Gündelik hayat içinde önceleri kolaylıkla alınan kararlar için uzun zamanlar geçirme, bir türlü karar verememe ya da olağandışı şaşırtıcı kararlar.

9-Sosyal aktivitelerden çekilme. Düzenli olarak yapılan sosyal birlikteliklerden vazgeçme. Sınıf toplantılarına gitmeme gibi. Buna karşılık eve kapanma ve tek düzen yaşantıya geçiş.

10-Kişilik ve davranış değişiklikleri. Örneğin eli açık bir kişiyken cimri birisine, ya da cimriyken savurgan birine dönüşmek.

11-Abartılmış cinsel eğilimler.

12-Hiçbir şeyden zevk alamama.

El ele vererek bu bilgilerin yayılmasını sağlayabilir ve insanları demans hakkında bilinçlendirebiliriz.

Gaz sıkışması belirtileri neler, neden olur, nasıl geçer?

Gaz sıkışması problemine çoğu zaman beslenme tarzı neden olmaktadır. Gaz sıkışmasına neden olan başlıca nedenler ise yanlış beslenme tarzı, asitli içecekler, alkol ve süt tüketilmesidir. Karın bölgesinde şişlik hissi ve şiddetli sancı ise gaz sıkışmasının en önemli iki belirtisi arasında sayılmaktadır.

Gaz sıkışmasının şiddetli olduğu durumlarda midenin ve bağırsakların rahatlaması için hastanın bazı ilaçları kullanması gerekebilir. Gaz sıkışmasını engellemek için evde uygulanan bitkisel ve doğal yöntemlerinde oldukça etkili olduğu bilinmektedir. Özellikle zencefil, kimyon, tarçın, sirke, rezene tohumu gibi doğal besinler gaz sıkışması problemine hızlı çözüm olabilmektedir. Yine egzersiz yapılması da vücutta gaz birikmesini engelleyerek gaz sıkışmasını önleyebilmektedir. Gaz sıkışması probleminin ön plana çıkan nedenleri arasında yemeğin hızlı yenmesi ve sakız çiğnenmesi de yer almaktadır.

Gaz Sıkışması Belirtisi (Belirtileri) Neler?
Gaz Sıkışması Belirtisi (Belirtileri) Neler?

Gaz Sıkışması Belirtisi (Belirtileri) Neler?

Gaz belirtileri nedene bağlı olarak değişir. Bağırsak gazının bazı tipik belirtileri şunlardır:

  • Geğirme.
  • Şişkinlik.
  • Yellenme.

Aşağıdakilerle birlikte gaz yaşarsanız, sağlık uzmanınıza başvurmalısınız:

  • Karın ağrısı veya hassasiyet.
  • Kronik veya ani başlayan ishal.
  • Ateş.
  • Mide bulantısı ve kusma.
  • Rektal kanama, kanlı dışkı veya yağlı dışkı (sarı, yağlı görünümlü ve kötü kokulu).
  • Açıklanamayan kilo kaybı.

Gaz Sıkışmasına Ne İyi Gelir?

Bağırsaklarda bulunan bakterilerin yutulan havayla birlikte tüketilen besinlerin fermente edilmesiyle bağırsaklarda ve midede oluşan sağlık problemine gaz sıkışması denilmektedir. Karın bölgesindeki gaz sıkışması ise hastayı oldukça rahatsız etmektedir. Bir tür sağlık problemi olan gaz sıkışmasına ilaç tedavisi, dengeli ve sağlıklı beslenme tarzı, papatya, zencefil gibi bitkisel çaylar çok iyi gelmektedir. Yine sırta yapılan masajda gaz sıkışması problemine iyi gelen etkili yöntemler arasındadır.

Gaz Sıkışması Problemine Evde Bitkisel ve Doğal Çözüm Önerileri Nelerdir?

Zencefil

Bağırsaklarda gaz sıkışmasından kaynaklı gaz sancılarının hafiflemesinde ve karın bölgesinde gazın neden olduğu ağrı ve acıların geçmesinde en etkili bitkisel çözümlerden biri zencefildir. Zencefilin aşırı tüketimi mide ağrılarını tetikleyebileceği için ölçülü tüketmeye çok dikkat edilmelidir. Bundan dolayı zencefil taze olarak tüketilecekse yemeklerin ardından ağza ufak bir parça alınarak çiğnenebileceği gibi toz halindeki zencefilin tüketilmesi durumunda da 1 çay kaşığından fazla tüketmemeye çok dikkat edilmelidir. Yine 1 fincan zencefil çayı tüketilmesi de gaz sıkışmasına neden olmaktadır.

Kimyon

Gaz sıkışması problemiyle mücadelede en etkili besinler arasında kimyonda yer almaktadır. Midede ve bağırsaklarda aşırı gaz yapan besinlerin başında gelen kuru baklagillerden yapılan yemeklerin içerisine genellikle kimyon atılmaktadır. Gaz sancısı hissedildiği zamanlarda 1 bardak sıcak suya 1 tutam kimyon attıktan sonra yaklaşık 10 dakika demlenmesi için beklenmeli ve bu bitkisel çay süzüldükten sonra yemeklerden sonra içilmelidir. Yine sütün içerisine yaklaşık 1 çay kaşığı kimyon katılarak içilebilir. Gaz sancısının hafiflemesinde kimyonun her türlü tüketimi oldukça etkilidir.

Sirke

Her derde deva besinler arasında adı çok sık geçen sirke, gaz sancısı probleminin çözümünde de tam bir uzmandır. 1 su bardağı ılık suya 1 yemek kaşığı civarında doğal elma sirkesi katılarak içilmesi karın bölgesinde hissedilen şiddetli gaz sancısını hafifletmektedir.

Rezene Tohumu

Sağlığa faydalı lifleri içeriğinde barındıran rezene tohumu gaz giderici özelliğiyle de bilinmektedir. Aynı zamanda bağırsak problemlerinin giderilmesinde en etkili doğal çözümler arasındadır. Aktarlarda kurutulmuş olarak satılan rezene tohumundan ağza birkaç tane atılarak çiğnenebileceği gibi çayının demlendikten sonra içilmesi de gaz sancısını kısa sürede gidermektedir.

Tarçın

Tarçın daha fazla ağrı kesici etkisiyle bilinmektedir. Midede ve bağırsaklarda gazdan kaynaklanan sancıların kesilmesinde, mide ve bağırsakların rahatlamasında da tarçının etkili olduğu bilinmektedir. Tarçının çayı demlenerek içilmesi ve yoğurdun içerisine katılarak tüketilmesi sağlığa olan faydalarından istifade etmek için yaygın tüketim şekillerindendir.

Karbonat

Vücudun alkali dengesini sağlayan en önemli besin maddelerinin başında gelen karbonatın bu özelliği gaz sancısını da kısa sürede gidermektedir. Sirke gibi sağlığa çok faydalı olan ve çok sayıda sağlık problemine iyi gelen karbonat, 1 su bardağı ılık suyun içerisine yaklaşık 1 veya yarım çay kaşığı katılarak tüketilebilir.

Sıcak Su Torbası

Gaz sancısının giderilmesinde yaygın olarak kullanılan doğal yöntemler arasında sıcak su torbası da yer almaktadır. Gaz sancısının hissedildiği bölgeye pamuklu bir beze sarılan sıcak su torbasının konulması ve yaklaşık 5 dakika kadar bekletilmesi gaz sancısını hafifletmektedir.

Egzersiz

Vücutta aşırı gaz biriktiği zaman en etkili doğal çözümlerin başında hareket etmek gelmektedir. Yere sırt üstü uzandıktan sonra yarım mekik çekilmesi, yine yere sırt üstü uzandıktan sonra bacakların dizden kırılarak karın bölgesine doğru çekilmesi gaz sancısını çok kısa sürede gideren en etkili egzersiz yöntemleridir.

Gaz Sıkışması Nasıl Geçer?
Gaz Sıkışması Nasıl Geçer?

Gaz Sıkışması Nasıl Geçer?

Sürekli ve sağlıklı yapılan spor gaz sıkışmasının en etkili çözümüdür. Gaz sıkışmasının en belirgin ve kötü sonuçlarından biri şiddetli bir şekilde hissedilen gaz sancısıdır. Bu tür şiddetli gaz sancıları hissedildiği zaman uzman bir hekime müracaat edilerek muayene olunması sağlık için ihmal edilmemelidir.

Midede ve bağırsaklarda gaz oluşmasının ve bunun ardından gaz sıkışması yaşanmasının nedeni havanın yutulmasıdır. Ayrıca süt ürünlerine karşı hassasiyeti olan kişilerde süt ve süt ürünleri tüketildikten sonra gaz sıkışması oluşma riski oldukça yüksektir. Kabızlık problemi de gaz sıkışmasına neden olabilmektedir. Gaz sıkışmasından kaynaklanan sancıyı geçirmenin en etkili yolları arasında sağlıklı ve dengeli beslenme, papatya, zencefil, kimyon gibi bitki çaylarının içilmesi yer almaktadır.

İbrahim Saraçoğlu Kürü Gaz Sıkışmasına İyi Geliyor

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu tarafından hazırlanan kürde gaz sıkışmasının giderilmesine çok iyi gelmektedir. İbrahim Saraçoğlu kürü şöyle hazırlanır;

Kür İçin Malzemeler

  • Süpürge otu – 1 tutam
  • Su – 1 ya da 2 yudum

Kürün Hazırlanması

Süpürge otu iyice dövüldükten sonra 1 ya da 2 yudum su ile yutulmalıdır.

Kür İçin Malzemeler

  • Ebegümeci – 1 tutam (Ebegümecinin iri olanları daha etkilidir.)
  • Su – 1 bardak

Kürün Hazırlanması

Tepeleme 1 tatlı kaşığı ebegümeci 1 bardak su ile yutulmalıdır. Ebegümecinin çayı günde 2 defa demlenip içildiği zaman huzursuz bağırsak sendromuna çok iyi gelmektedir. Bu küre 15 gün boyunca devam edilmesi tavsiye edilir.

Gaz Sıkışmasının Nedenleri Nelerdir?

  • Karın bölgesinde hissedilen ağrı ve kramplar
  • Gaz çıkarılması ve geğirmek
  • Karın bölgesinde fiziksel olarak dışa doğru büyüme olması
  • Karın bölgesinde hissedilen şişkinlik, dolgunluk, spazm ve basınç

Midede ve Karın Bölgesinde Hissedilen Gaz Sancısı Nasıl Giderilir?

Yetişkinlerde görülen gaz sıkışması probleminin giderilmesinin bebeklere ve çocuklara göre daha karmaşık olduğu söylenebilir. Yetişkinlerin tükettiği brokoli, soğan, fasulye, enginar, lahana, armut, karnabahar, elma gibi besinlerin gaz sıkışmasına neden olduğu bilinmelidir. Gaz sıkışması problemi olanların, kendilerinde gaz sıkışmasına neden olan problemi bulabilmeleri için beslenme tarzlarını gözden geçirmeleri ve beslenme tarzını yeniden düzenlemeleri gerekmektedir.

Süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketimi gaz sıkışmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Bunu engellemek için laktoz içermeyen süt ürünleri tüketilmelidir. Gün içerisinde suyun bol tüketilmesi de sindirim sisteminin düzenlenmesinde etkili olduğu için gaz sıkışmasının olumsuz etkilerinden korumaktadır. Gaz sıkışmasını gidermek için denenen çözüm yöntemlerine rağmen gaz sıkışması halen devam ediyorsa uzman bir hekime şikayetler dile getirilerek muayene olunmalıdır. Bu sayede gaz sıkışması probleminden kısa sürede kurtulmak mümkündür.

Gaz Sıkışması Bebeklerde Nasıl Geçer?

Bebeklerde çok sık görülen gaz sıkışması problemini bir sağlık sorunu olarak algılamak yerine bebeğin dış dünyaya uyum sağlama sürecindeki fizyolojik bir durum olarak algılamak daha doğrudur. Bebeğini emziren anneler gaz yapan besinleri tüketirlerse, bebeğin içtiği anne sütüne doğrudan etki ettiğinden dolayı bebekte gaz sıkışması görülme olasılığı yüksektir.

Bebeklerde gaz sancısı beklenmeden her beslendikten sonra gazın çıkarılması gerekmektedir. Bu sayede bebeklerde gaz sıkışması engellenmektedir. Yine bebeklerde gaz sıkışmasını engellemek için anne, kuru baklagiller, karnabahar, fasulye, lahana, armut, elma, asitli içecekler tüketmekten kaçınmalıdır.

Bebeklerde gaz sıkışması olduğu zaman sancıyı hafifletmek için karın bölgesine ve sırtına yağlarla masaj yapılmalı, sırtına ılık bir bez konulmalıdır. Yine bebeğin hafifçe sallanması da gaz sıkışmasının giderilmesinde etkilidir. Bu yöntemler sayesinde bebekteki gaz sıkışması rahatlıkla giderilebilir.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Mide yanması ve reflüyü  doğal yollar ile tedavi edin!

Birçok insanda reflü semptomları sıklıkla görülür. Bazıları ise bu yanma hissini midelerinde, göğüslerinde ve boğazlarında her gün yaşıyor. Antasitler ve anti-reflü ilaçlar semptomları hafifletirken rahatlamayı sağlayacak çeşitli doğal ev ilaçları da vardır.

Mide Yanması ve Reflüye Ne İyi Gelir?

1. Sakız çiğneyin.

Sakız, mide yanmasını sakinleştirmek için etkilidir. Bunun nedeni, çikletin doğal bir asit tamponu görevi gören tükürük üretmesine yardımcı olmasıdır. Sakız ayrıca, daha sık yutmaya ve özofagustan geri gelmek isteyen asitleri geri itmeyi sağlar.

2. Daha az ve sık sık yiyin.

Günde üç öğün yemek yerine, gün boyunca öğünlerinizi 5-6’ya çıkararak, öğünlerde daha az şeyler tüketin.. Böylelikle reflü semptomlarınız hafifleyecek, aynı zamanda kilo alma problemleriniz de yavaş yavaş ortadan kaybolacaktır. Gün boyunca daha küçük yemek yeme alışkanlığı kazanmak, kan şekerinizi dengelemek için ilk olarak uyandığınızda hemen kahvaltı yapmak ve yemeği yavaş yavaş sindirerek yemek mide yanma problemlerinizin hafiflemesine yardımcı olacaktır.

3. Soda veya karbonatlı su için.

Sodyum bikarbonat, ya da hazır soda, yüksek bir pH seviyesine sahiptir. Bu nedenle mide asidinin nötralize edilmesinde ve mide yanmalarını önlemede etkilidir. Bir çay kaşığı kabartma tozunu bir bardak suya ekleyin. Karbonatlı suyu yemekten önce veya midenizde yanma hissi oluştuğunda hemen için. Midenizdeki yanma hissi heemn kaybolduğunu göreceksiniz. Ancak yüksek tuz içeriği şişkinliğe, mide bulantısına ve yüksek tansiyona neden olabileceğinden 24 saatlik periyodda çok fazla tüketmemeye dikkat edin.

4. Taze zencefil kökü çayı için.

Hindistan’ın Mysore kentindeki Central Food Technological Research Institute tarafından yapılan bir araştırmada zencefil, asit reflü tedavisinde Prevacid gibi farmasötik asit blokerlere göre daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Zencefil etkili bir doğal ilaçtır, çünkü kök doğal olarak amino asitleri parçalayan enzimlere sahiptir. Uzmanlara göre zencefil, antibakteriyel, antiviral ve anti-parazitik olma avantajına sahiptir . Mide ekşimesi hafifletmek için, taze zencefili soyun, küçük dilimler halinde veya rendelenmiş olarak bir fincan kaynar suyun içerisine atın. Biraz demlenmesini bekleyin. Zencefil kökünden hazırlanmış BU çay midenizdeki yanma hissini mucizevi bir şekilde geçirecektir.

5. Yemeklerden sonra badem yiyin.

Mide yanmalarını bastırmak için yemekten sonra sadece iki veya üç badem yemenin olumlu etkileri bulunuyor. Mide yanmasını önlemede pek çok kişi badem, badem sütü ve badem yağının reçeteli ilaçlardan daha etkili olduğunu iddia ediyor. Sabahları badem sütü ile hazırlanan bir bardak çayı içmek gün boyunca mide ekşimesi önlemede etkilidir. Badem, asitleri nötralize etmeye yardımcı olan alkaliler ürettikleri için mide yanmasına iyi gelir.

6. Organik elma sirkesi için.

Organik elma sirkesi ile asit reflüsünü daha fazla asitle bastırın. Evet, aslında asit reflü, genellikle yeterli miktarda mide asidi içermeyen bir semptomdur. Midede yeterli asit üretilemediğinde özofagus gevşer ve açılır. Daha fazla asidin akmasına izin verir. Asit reflü ile mücadele etmek için yatmadan önce veya gün boyunca 2-3 kez bir bardak suya, 1 yemek kaşığı organik elma sirkesi ekleyerek için.

7. Sol tarafınızda uyuyun.

Çok basit veya tuhaf gelebilir, ancak Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları tarafından yapılan çalışmalar sonucunda , deneklerin sağ tarafta uyuduklarında asit reflü arttığını, sol tarafta uyuduklarında ise semptomlarda bir düşüş olduğunu gözlemledirler. Bu uygulamanın nedenleri belirsiz olsa da sonuçlar, bu basit yaşam tarzı değişikliği ile kronik mide ekşimesi problemlerinden kurtulabilirsiniz.

8. Bir muz yiyin.

Badem gibi muzlar mide içindeki pH seviyesini dengelemek için etkili olan alkalin üreten gıdalardır. Evde yaşam için telafi yasalarına göre , muzlar mide astarını kaplayarak ağrılı mide asidinden koruyarak mide yanmasını engellerler. Ayrıca, muzların zararlı toksinleri atmada öneminin yanı sıra gıdanın midede emilimi için gerekli potasyum bakımından da zengindir. Asit reflüyü önlemek ve mide ekşimesi oluştuğunda yatıştırmak için günlük diyetinize muz eklemeyi ihmal etmeyin.

Mide ekşimesi çeken herkes, asit reflüsünü önlemek ve tedavi etmek için basit doğal yolların olduğunu öğrenince rahatlayacaktır. Yatmadan önce organik elma sirkesi ile karıştırılmış suyu, sol tarafta uyuyarak ve sabah uyandıktan sonra, badem sütü ve muzdan yapılmış lezzetli bir smoothie’yi içerek midenizi rahatlatabilirsiniz.

Gün boyunca sık aralıklarla azar azar yemek yemeyi ihmal etmeyin. Aşırı yemenizi önlemek için ve midenizi rahatlatmak için sakız çiğneyin. Mide ekşimesi yaşarsanız, zencefil çayı ya da karbonat tozu ile hazırlanmış su için. Bu doğal reçeteler ve basit yaşam tarzı değişiklikleri ile, ilaçlara gerek kalmadan mide yanması ve reflü problemlerinizi ortadan kaldırabilirsiniz.

Reflü Şikayetini Anında Geçiren Doğal Yöntem:
Reflü Şikayetini Anında Geçiren Doğal Yöntem:

Reflü Şikayetini Anında Geçiren Doğal Yöntem

Malzemeler:

  • 1,5 tatlı kaşığı anason
  • 1 tatlı kaşığı rezene tohumu
  • 2 tatlı kaşığı sarı leblebi

Uygulanışı:

1,5 tatlı kaşığı anason, 1 tatlı kaşığı rezene tohumu, 2 tatlı kaşığı sarı leblebiyi yutun. Hemen arkasından da 1 avuç sarı leblebi yiyin. Leblebi, mide suyunun fazlasını alır, rezene ve anason ise, gaz şikayetlerini azaltır. Bu işlemi yaptıktan sonra en az 20 dakika uyumayın ve dik olarak oturun. Yatarken de yüksek yastık kullanın.

Ödem neden olur? Belirtileri nelerdir? Nasıl atılır? Saraçoğlu ödem kürü

Vücutta şişlik ya da kilo artışı anlamına gelen ödem günlük hareketlerin kısıtlanmasına neden olur. Genelde fiziki sorunlara yol açan ödemin ciddi hastalıkların da habercisi olduğu göz ardı edilmemelidir. Peki, ödem nedir ve neden olur? Ödemle ilgili her şeyi yazının devamında bulabileceksiniz.

Ödem Nedir?

Sabah uyandığı zaman yüzünde, kollarında ve vücudunda anormal şişlik görenler için ‘’ ödem nedir? ‘’ sorusu önem kazanmaktadır. Bazı etkenlere bağlı olarak vücuttaki bazı dokular normal dışı sıvı biriktirmektedir. Genelde cilt altında biriken bu sıvıya bağlı olarak bacaklar ya da akciğerlerde şişlik yani ödem görülür.

Daha çok sıcak dönemlerde artan ödem, tuz ve su tüketiminin arttığı her dönemde ortaya çıkmaktadır. Genelde eklem bölgeleri ile beraber eller, ayaklar, kollar, bacaklar ve bilekler ödemin görüldüğü yerlerdir. Şişlikler ile beraber kişilerde kilo artışı görülür. Buna bağlı olarak sabah ve akşam saatlerinde tartıldığınız zaman uçuk farklarla karşılaşabilirsiniz. Vücuttan atılması gereken suların birikmesi ve eklemlerde kendine yer bulması ile bu sorun meydana gelir.

Ödem Neden Olur?

Bu sorun ile çok sık karşılaşan kişiler ‘’ödem neden olur?‘’ sorusuna göre önlem almak isterler. Farklı sebeplere bağlı olarak meydana gelen ödem kadınların hayatını olumsuz olarak etkilemektedir. Günlük yaşamı ciddi anlamda zorlaştıran ödemin nedenleri şu şekilde açıklanabilir:

Kan dolaşımı olmaması: Hareketli bir yaşam çok önemlidir. Ancak ofiste çalışmak gibi farklı nedenlere bağlı olarak spordan, yürüyüşten ve hareketsiz yaşamdan uzak kalmak kan dolaşımını yavaşlatır. Bu durumda metabolizma yavaşlar ve vücut su toplamaya başlar. Böylece ödem oluşur.

Tuz ve su tüketiminin artması: Ödemin en büyük zehri tuzdur. Tuzu çok fazla tüketmek en temel ödem sebebidir. Tuz nedeni ile vücudun su toplama oranı artar. Tuz dışında vücudun ihtiyacı olan miktardan daha fazla su tüketmek de ödeme neden olur.

Hava değişimi: Farklı bir iklime, sıcaklığa ya da bir anda soğuk yerlere gitmek ödeme neden olur.

Regl dönemi: Her ay düzenli olarak adet dönemine giren kadınlar bu dönemden ortalama 10 gün öncesinde şişlik yaşamaya başlarlar. Bu nedenle karın bölgesinde ödem oluşur.

Hamilelik dönemi: Hormonal değişikliklerin yaşandığı hamilelik döneminde vücut su ve tuz tutma miktarını artırır. Bu da ödem şişliklerine neden olur.

Ödem Belirtileri Nelerdir?

Ödemin farklı türleri vardır. Bu türlere göre ödem belirtileri değişir. Periferik yani çukur ödemi ve pulmoner ödem farklı nedenlere bağlı olarak oluşur. Bu yüzden belirtileri de farklıdır. Ancak genel anlamda ödemin belirtileri şunlardır:

  • Nefes darlığı
  • Nefes nefese uyanmak
  • Solunum güçlüğü
  • Genelde bacak ile kollardaki cildin alt dokusunun şişmesi
  • Gerilen ya da parlayan cilt
  • Karın boşluğunda şişlik
  • Ödemli kısımlara birkaç saniye el basılı tutulduğunda çukurluk oluşması
  • Yürümede zorlanma

Ödem rahatsızlığında görülen bu belirtiler nedeni ile doktora başvurulduğu zaman hastalığın teşhisi için bazı tetkikler yapılır. Fiziksel muayene sonrasında ödem teşhisi için yapılan testler şunlardır:

  • Karın – bacak ultrasonu
  • Göğüs röntgeni
  • Kan tahlili
  • İdrar tahlili
  • Karaciğer, kalp ve böbrek fonksiyonları testi
  • Manyetik rezonans görüntüleme

Ödem Tedavisi Nasıl Yapılır?

Şişliğe neden olan soruna göre ödem tedavisi belirlenir. Karaciğere bağlı bir ödem oluştuğunda kişinin sigarayı bırakması istenir. Kroner kalp yetmezliğine bağlı bir ödem oluşursa tuz ve sıvı tüketimi kontrol altına alınır.

Ödem tedavisinde temel amaç, sıvının kan damarları içerisinde tutulmaya çalışılmasıdır. Kan damarlarının dışarıya sızmasına neden olan etmenler ortadan kaldırılır ve kan damarı duvarının nedenleri belirlenir.

Vücutta biriken fazla sıvının atılabilmesi için idrar sökücü ilaçlar verilir. Farklı etkilere sahip olan diüretikler sayesinde fazla sıvının vücuttan atılması ve sıvı oranının azalması sağlanır. Ödemin sağlığa birçok zararı bulunmaktadır. Bu nedenle tedavisinin aksatılmaması gerekir.

Ödem Nasıl Atılır? Doğal Çözümler?

Vücudun belirli noktalarında su birikmesine bağlı olarak meydana gelen ödem şişliği oluşmaktadır. Ödemin oluşmasını önlemek için öncelikle tuz tüketiminin azaltılması gerekir. Bir diğer etken de fazla su tüketimidir. Herkesin vücut ağırlığına göre alması gereken su miktarı belirlidir. Bu miktarın üzerinde su tüketmek sıvı birikimini artırır. Bir diğer önemli etken ise işlenmiş gıdalardır. İşlenmiş gıdalar yerine doğal beslenmeye önem verilmelidir. Ödem sorununa iyi gelen doğal çözümler şunlardır:

  • Papatya çayı
  • Kakule çayı
  • Maydanoz çayı
  • Rezene
  • Karahindiba yaprakları
  • Isırgan otu
  • Mısır püskülü

İbrahim Saraçoğlu Ödem Kürü

Her sağlık sorunu için etkili ve doğal kürler öneren İbrahim Saraçoğlu ödem kürü ile fazla şişkinliğinizden kurtulmanızı sağlar. Vücudunuzda biriken ödemin atılmasını sağlayan ve kilo vermenize yardımcı olan ödem kürü için malzemeler şunlardır:

  • Yarım demet maydanoz
  • Yarım elma
  • 1 su bardağında maden suyu
  • Yarım limon
  • 1 tatlı kaşığında zencefil
  • 1 tane salatalık

Yukarıda sıralanan malzemelerin hepsi blenderden geçirilir ve gün içerisinde bir kere aç karına içilir. Emziren annelerin mutlaka doktora danışarak bu kürü uygulaması önerilir. Kür içerisine isteğe bağlı olarak taze nane ya da dereotu atılabilir.

Prof. İbrahim Saraçoğlu tarafından verilen ödem kürü tarifleri bu kadarla sınırlı değildir. Yukarıda verilen besinleri tüketmek istemiyorsanız hazırlamanız gereken malzemeler şunlardır:

  • Kiraz sapı
  • Lahana

Lahana ile kür yapmak için lahanaların dış yaprakları temizlenir ve 2 – 3 dal alınır. 3 su bardağı suda bekletilir ve tüketilir. Kiraz sapı kürü için 30 adet kiraz sapı ir bardak suda 5 dakika kaynatılır. Hazırlanan çay düzenli olarak tüketilmelidir. Kısa sürede etkisine sizlerde şaşıracaksınız

Ödem Attıran Çay Tarifi

Belden, kalçadan bacağa vuran fıtık ağrısı nasıl geçer?

Fıtığın oluştuğu bölgede şiddetli ağrı hissinin yanı sıra hareket kabiliyetinde de ciddi azalma olmaktadır. Bel bölgesinde oluşan fıtığın tedavisinin ihmal edilmesi halinde bacağa vurabilmekte ve şiddetli ağrı hissine neden olabilmektedir. Bacaklarda fıtığın neden olduğu şiddetli ağrı hissinin tedavisi ise ya cerrahi yöntemlerle ya da fizik tedavi yöntemleriyle yapılmaktadır. Peki, bacağa vuran fıtık ağrısı nasıl geçer, doğal çözümler ve egzersizler nelerdir ? Bu sorunun yanıtı için yazımızı okumaya devam edin.

Fıtık Ağrısı Bacağa Vurur Mu?

Fıtık genellikle bel bölgesinde görülen bir sağlık problemidir. Kalça bölgesinden başlayan fıtık ağrısı zamanla bacağa kadar yayılabilir. Bel fıtığı ağrısından şikâyet edenlerin ağrının bacağa vurduğundan şikâyet ettiğine çok sık rastlanır. Fıtık ağrısının bacak bölgesine indiğinin en önemli belirtileri arasında zamanla bacakların karıncalanması, bacaklarda ağrı ve uyuşukluk hissedilmesi yer almaktadır. Bu tür şikayetler görüldüğü anda zaman kaybetmeksizin uzman bir hekime muayene olunmalı ve tedavi sürecine başlanmalıdır.

Bacağa Vuran Fıtık Ağrısına Ne İyi Gelir?
Bacağa Vuran Fıtık Ağrısına Ne İyi Gelir?

Bacağa Vuran Fıtık Ağrısına Ne İyi Gelir?

Fıtık ağrısından kaynaklanan şikayetlere kadın ve erkeklerde çok sık rastlanmaktadır. İlk aşamada bel fıtığıyla başlayan şikâyet zamanla bacaklara vurursa hareket kabiliyetinde çok fazla kısıtlamaya neden olmaktadır. Bu nedenle de insanlar, bacağa vuran fıtık ağrısına ne iyi geldiği sorusunun yanıtını çok fazla araştırmaktadır. Fıtık ağrısı bacağa vurduğu takdirde en etkili tedavi yöntemi fizik tedavidir. Fizik tedavi haricinde ağrı kesici ilaçlar ile egzersizlerde fıtık ağrısına çok iyi gelmektedir. Ancak hekim kontrolü dışında fıtık ağrısı için ilaç alınmamalı ve egzersiz yapılmamalıdır. Çünkü yanlış yapılan egzersizler nedeniyle fıtık daha da kötüleşebilir. Bu tür problemlere sebebiyet vermemek için hekim tarafından tavsiye edilen set ve sürelere kesinlikle uyulmamalıdır.

Bacağa Vuran Fıtık Ağrısına Doğal ve Bitkisel Çözümler

Bacağa vuran fıtık ağrısına karşı bitkisel tedavi yöntemlerine başvuran insanlarda bir hayli fazladır. Bacağa vuran fıtık ağrısı ile mücadelede etkili olan doğal ve bitkisel tedavi yöntemleri ise şöyledir;

Zencefil:

Zencefil köküyle deri üstüne uygulama en etkili bitkisel çözümler arasındadır. Zencefil kökü kompleks uygulamayla sıcak hale getirildikten sonra zencefil kökü ağrı hissedilen bölgeye sürülmeli ve bir süre bekletilmelidir.

Papatya çayı:

Papatya çayının kas gevşetici etkisi ağrının hafiflemesinde oldukça etkili olabilir. Her gün tüketilen iki fincan papatya çayı kaslarda hissedilen ağrıyı azaltmaktadır.

Zerdeçal:

Ağrının hissedildiği bölgeye zerdeçal sürülmesi de etkili bitkisel çözüm yöntemleri arasındadır.

Sıcak havlu ile kompres

Sıcak havluyla bacağa yapılan kompres uygulamada etkili bitkisel çözüm yöntemleri arasındadır.

Bacağa Vuran Fıtık Ağrısı Nasıl Geçer?

Fıtık problemi olan kişilerde tedavi yöntemleri arasında cerrahi operasyon olsa da ilk akla gelen tedavi yöntemi bu değildir. Cerrahi operasyon kararı alınmadan evvel fıtığın durumu ile ilgili farklı hekimler tarafından değerlendirmeler yapılmaktadır. Beldeki fıtık probleminin bacağa olan olumsuz etkisi ve şiddetli ağrısı dayanılmaz seviyelere ulaştığı zaman hastaya fizik tedavi yönteminin yanı sıra ilaç tedavisi uygulanmaktadır.

Bu tedavi yöntemlerinden olumlu bir sonuç alınmadığı takdirde cerrahi operasyon kararı yeniden değerlendirilmektedir. Fıtık ağrısının bacağı etkilemesiyle birlikte bacakta oluşan his kaybı, uyuşma ve ağrı gibi şikayetlerin günlük yaşama olumsuz etkisi çok fazla olmaktadır. Hastaya uygulanan bütün tedavi yöntemlerinden sonuç alınamaması halinde içerdiği risklerin tümü göz önüne alınarak fıtığa cerrahi operasyonla müdahale edilebilir.

Bacağa Vuran Fıtık Ağrısına İyi Gelen Egzersizler

Fıtık problemine dair ilk belirtiler görülmeye başlandığı andan itibaren hekimler egzersiz yapmayı tavsiye etmektedir. Doğru egzersizlerle kasların çalışması sağlanarak bölgedeki fıtığın dağılması mümkün hale gelebilir. Fıtık ağrısı hissedildiği anda yere ya da bir yâre uzanmak ve istirahat etmek hekimlerin önerdiği bir durum değildir. Hekim tarafından tavsiye edilen ve evde de rahatlıkla yapılabilecek egzersizlerle fıtık ağrısı hafifletilebilir. Ancak bu egzersizlerin düzenli aralıklarla belirlenen saatlerde ve aralıklarda yapılması kesinlikle ihmal edilmemelidir.

Kalçaya, Bacağa Vuran Fıtık Ağrısını Anında Geçirme Yöntemi

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Damarlardaki tıkanıklıkları açarak kalp krizi riskini azaltır!

Kalbimiz en hayati organlarımızdan birisidir, ancak şaşırtıcı bir şekilde, en az onun sağlığıyla ilgileniriz. Bir yandan sağlıksız beslenme; diğer yanda kendimizi koruyamadığımız üzüntüler ve stres kaynakları ve hareketsiz yaşam kalbimizi yoruyor, damarların plakalarla kaplanmasına neden olarak kalbimizi de hasta ediyor.

Kalp Damarlarındaki Tıkanıklığı Açan Kür

Kalp sağlığı için sağlıklı beslenme, egzersiz ve tıbbi bakımlar yanında önerilen bir doğal içecek var ki, hem mutfağımızda kolayca hazırlayabiliriz; hem de düzenli kullanım sonucu damarlarımızdaki tıkanmaları açabiliriz…

İşte size kalp damarlarındaki tıkanıkları çözecek, yağ plakalarını eritecek ve kalp krizi geçirme riskini minimuma indirecek güzel bir içecek tarifi…

Malzemeler:

  • 1 diş rendelenmiş sarımsak
  • Yarım limon suyu
  • ½ çay kaşığı rendelenmiş zencefil kökü
  • 1 yemek kaşığı elma sirkesi
  • 1 yemek kaşığı organik bal

Hazırlanışı:

Taze zencefili doğrayarak blenderden geçirin. Bal haricindeki bütün malzemeleri bir tencereye alın, 30 dakika sürekli karıştırarak, orta ateşte pişirin. Pişen karışımı soğumaya bırakın. Bal ekleyin, karıştırın ve karışımı temiz bir şişeye boşaltın.

Bu içeceği 1-2 ay buzdolabında saklayabilirsiniz. Her sabah aç karnına 1 yemek kaşığı bu karışımdan tüketin..

Kürdeki Malzemelerin Faydaları

Sarımsak:

Besinler ve kükürt bileşikleri açısından çok zengin olan sarımsak, güçlü iyileştirici özelliklere sahiptir. Bağışıklık sisteminin savunmasını güçlendirmeye, patojen bakterilerle savaşmaya ve soğuk algınlığı, grip, karaciğer problemleri gibi çeşitli hastalıkları tedavi etmeye yardımcı olur. Ayrıca yüksek antioksidan içeriği, vücuda saldıran, iltihaplanma ve kardiyovasküler hastalık riskini artıran serbest radikallerin zararlı etkisine karşı savaşmasına izin verir .

Zencefil:

Güçlü anti-enflamatuar, antibakteriyel ve antioksidan özelliklere sahip bu baharat, iltihabı azaltmaya, sindirimi iyileştirmeye, çeşitli sindirim bozukluklarını tedavi etmeye ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur. Ek olarak, zencefil kan dolaşımını uyarıcı etkisi ve arterleri güçlendirme ve kalp fonksiyonunu artırma kabiliyeti ile bilinir. Ayrıca kolesterol seviyelerini ve yüksek tansiyonu düzenlemede etkilidir .

Elma sirkesi:

Lif, asetik asit, antioksidanlar ve besinler açısından çok zengin olan elma sirkesi, sindirimi iyileştirmeye, yağ yakma metabolizmasını hızlandırmaya ve kandaki yağ seviyelerini azaltmaya yardımcı olur. Vücutta biriken toksinleri atar. Ayrıca elma sirkesi, iyi kan dolaşımını destekler ve kolesterol, trigliserit ve kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur. Bioscience, Biotechnology and Biochemistry’de yayınlanan bir araştırmaya göre, 250 ml suda seyreltilmiş 1-2 çay kaşığı elma sirkesi tüketmek kandaki kolesterol, trigliserit seviyesini ve kan basıncını etkili bir şekilde düşürüyor.

Bal:

Besinler ve antioksidanlar açısından zengin olan bu doğal tatlandırıcı, birçok antibakteriyel, antiseptik, antifungal ve iyileştirici özelliklere sahiptir. Mantar ve patojen bakterilerin neden olduğu çeşitli enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olur ve hücre yenilenmesini destekler. Kandaki kolesterol ve kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesinde ve kalbinizin sağlıklı kalmasında oldukça etkilidir. Journal of Agricultural & Food Chemistry tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, balın antioksidan içeriğinin kötü kolesterolün oksidasyon sürecini yavaşlatmaya ve kalbi korumaya yardımcı olduğunu gösterdi .

Uyarı!

Bu içecek hamile ve emziren kadınlar ile şeker hastası veya kan hastalığı olan kişiler için tavsiye edilmez.

15 günde bir adet olmak normal mi, neyin belirtisi?

1 ayda 2 kez adet olmak normal mi? çokça araştırılan bir konudur. Çoğu durumda, 15 günde bir adet olmanın (ayda iki kez) basit bir açıklaması vardır. Bununla birlikte, tekrar tekrar olursa, herhangi bir belirti ve semptomun farkına varmak önemlidir. Aynı ayda neden iki adet döngüsünün olabileceğini öğrenmek için okumaya devam edin.

Bir Ayda İki Kez Adet Olmak Normal Mi?
Bir Ayda İki Kez Adet Olmak Normal Mi?

Bir Ayda İki Kez Adet Olmak Normal Mi?

Adet döngüsü kısa olan kişiler sıklıkla bir ayın başında ve sonunda adet görürler. Tipik bir adet döngüsü olan biri için – genellikle yaklaşık 28 gün – ayda iki kez adet görmek biraz şaşırtıcı olabilir ve olağandışı görünebilir. Düzensiz kanamanın tıbbi bir endişeye işaret edebileceğini ve bir dönem için hata yapmanın kolay olduğunu hatırlamak önemlidir. Bazı durumlarda, kanama aşağıdakilerden birini gösterebilir:

  • Hamilelik (rahim veya rahim dışı) – Hamilelik sırasında vajinal kanama meydana gelebileceğinden, hamilelik ihtimali varsa bir sağlık uzmanıyla konuşmak önemlidir.
  • Cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon (CYBE) – CYBE, anormal vajinal akıntının yanı sıra hafif kanamaya veya lekelenmeye neden olabilir .
  • Düşük – Düşüklere genellikle ağır vajinal kanama eşlik eder. Hamilelik sırasında vajinal kanama olursa hemen bir sağlık kuruluşunu ziyaret etmek önemlidir.
  • Hormonlar – Hormonal dengesizlik veya tiroid fonksiyon bozukluğu, hiperprolaktinemi ve polikistik over sendromunun neden olduğu yumurtlama sorunları, düzensiz vajinal kanamaya neden olabilir.
  • Kilo – Stres, çok fazla egzersiz ve kilo değişiklikleri bir ayda iki adet periyoduna neden olabilir.
  • Hormonal kontrasepsiyon kullanmak – Hormonal kontrasepsiyon almanın ilk birkaç ayında dönemler arasında kanama yaygındır. Daha uzun sürerse, bir sağlık uzmanına başvurduğunuzdan emin olun.
  • Servikal veya endometriyal polipler – Bunlar, bir ayda iki adet periyoduna neden olabilen uterus veya servikal astarın iyi huylu büyümeleridir.
  • Rahim ağzındaki herhangi bir değişiklik – Ektropion, servikal intraepitelyal neoplazi ve rahim ağzı kanseri, dönemler arasında kanamaya neden olabilir.
  • Rahim anormallikleri – Fibroidler, adenomyozis ve endometrium (rahim iç tabakası) aşırı büyümesi de bir ayda iki adet periyoduna neden olabilir.
15 Günde Bir Adet Mi Yoksa Lekelenme Mi? Farkı Bilin
15 Günde Bir Adet Mi Yoksa Lekelenme Mi? Farkı Bilin

15 Günde Bir Adet Mi Yoksa Lekelenme Mi? Farkı Bilin!

Bu ipuçlarından bazıları, beklenen sürenin dışında kanamanın adet düzensizliği, yumurtlama veya üremeyle ilgili bir sorundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirlemenize yardımcı olabilir:

  • 15 günde bir adet olmak üzere tipik adet kanaması, genellikle birkaç saatte bir tampon veya pedde ıslanma anlamına gelir. Kan genellikle parlak veya koyu kırmızı, kahverengi veya pembedir.
  • Lekelenme ile genellikle kanama bir tampon veya pedden geçmek için yeterli olmaz. Kan genellikle kahverengi, pembemsi veya koyu kırmızı renktedir ve tipik olarak bir ila iki günden fazla sürmez.

Bir Ay İçinde Birden Çok Adet Görmenin Nedenleri Neler?

15 günde bir adet görmek neyin belirtisidir? Bir ayda 2 kez adet görmek kısa bir adet döngüsü veya vajinal kanama ile sonuçlanan bir sağlık durumu nedeniyle olabilir.

15 günde bir adet görmeye neden olabilecek şeylerden bazıları şunlardır:

1- Perimenopoz 

Perimenopoz, 15 günde bir adet görmenin altında yatan neden olabilir. Bu, vücudun hormonlarının değişmeye başladığı menopoza giden aşamadır. Perimenopoz süresi kişiden kişiye değişir ve on yıla kadar sürebilir. Bu yıllarda, daha kısa veya daha uzun adet döngüleri, daha hafif veya daha ağır kanamalar ve hatta tamamen atlama dönemleri yaygındır. Menopoz resmen 12 ay üst üste adet görmemesinden sonra başlar.

2- Rahim miyomları 

Bunlar rahimdeki büyümelerdir. Genellikle kötü huylu veya kanserli değildirler, ancak özellikle ağır veya düzensiz kanamalara neden olabilirler. Rahim fibroidlerinin ek semptomları şunları içerir:

  • Sık idrara çıkma
  • Pelvik bölgede baskı veya dolgunluk hissi
  • Alt sırtta ağrı
  • İlişki sırasında ağrı

Uzmanlar, bir pelvik muayene veya ultrason ile uterus fibroidlerini teşhis edebilirler.

3- Tiroid sorunları 

Hipertiroidi ve hipotiroidi gibi tiroid sorunları da adet düzensizliğine neden olabileceğinden 15 günde bir adet görülmesine neden olabilir. Hipotiroidizmde tiroid bezi yetersiz çalışır ve yeterli tiroid hormonu üretemez. Hipotiroidizmin belirti ve semptomları şunları içerir:

  • Sürekli üşüme hissi
  • Kabızlık
  • kronik yorgunluk
  • Ağır dönem akışı
  • Soluk ten
  • Yavaş kalp hızı
  • Şişmiş yüz
  • Kilo alma

Hipertiroidizmde tiroid bezi aşırı aktiftir ve çok fazla tiroid hormonu üretir. Hipertiroidizmin belirti ve semptomları şunları içerir:

  • Sıcak basması
  • Şişkin gözler
  • İshal
  • Sinirlilik
  • Uyumakta zorluk
  • Kilo kaybı
  • Hızlı kalp atış hızı

Her ikisi de tedavi edilebilir olduğundan, herhangi bir tiroid rahatsızlığınız varsa, mutlaka sağlık uzmanınıza görünün. Stres, doğum kontrolü kullanımı, aşırı kilo alıp verme ve kanama bozuklukları da adet döngülerinin aniden kısalmasına ve 15 günde bir adet görülmesine neden olabilir.

Bunlar da ilginizi çekebilir!

Sürekli kabız olmak neyin belirtisidir, nasıl geçer?

Sürekli kabız olmak neyin belirtisidir? sorusuna yanıt vermeden önce kabızlık nedir? cevaplayalım. Kabızlık bir hastalık değil bir semptomdur ve birçok faktörden kaynaklanabilir. En yaygın nedenleri ise kötü beslenme ve egzersiz eksikliğidir.

Kabızlık Belirtileri Nelerdir?

Her birey kabızlık semptomlarını farklı şekilde yaşayabilir. Bununla birlikte, en yaygın semptomlardan bazıları şunlardır:

  • Birkaç gün boyunca bağırsak hareketi yapamama veya sert, kuru dışkılama,
  • Karın şişkinliği, kramplar veya ağrı,
  • İştah azalması,
  • Letarji (sürekli uyuşukluk ve uyku hali).

Kronik Kabızlık Neden Olur?

Kronik kabızlık probleminizi tek bir nedene bağlayabilseydiniz çözümü ne kadar kolay olurdu değil mi? Genelde durum böyle olmasa da kronik kabızlığınız bir veya birden fazla nedene işaret ediyor olabilir. Bağırsaklarınızın size ne söylemeye çalıştığını ve bu konuda neler yapabileceğinizi öğrenmek için okumaya devam edin.

Yaşam Tarzı ve Beslenme Düzeni Nasıl Kabızlığa Neden Olabilir?

Kabızsanız, bağırsaklarınız yaşam tarzınızla büyük bir anlaşmazlık içinde olduğunu söyleyebiliriz. Kötü beslenme ve fiziksel aktivite eksikliği kabızlığın en yaygın nedenleridir, bu nedenle diğer nedenlere bakmadan önce bunları ekarte etmek iyi bir fikirdir.

Kabızlığa neden olabilecek diyet ve yaşam tarzıyla ilgili bazı faktörler:

  • Et ve süt ürünlerinden oluşan ağır bir beslenme düzeni,
  • Yağ ve şeker oranı yüksek işlenmiş gıdalardan oluşan ağır bir beslenme düzeni,
  • Yüksek lifli gıdaların tüketimindeki eksiklik,
  • Yeterli su ve diğer sıvıların tüketilmeyişi,
  • Çok fazla alkol veya kafein tüketimi,
  • Egzersiz eksikliği
  • Sıkışma hissine rağmen tuvalet ihtiyacını ertelemek.

Yaşam tarzınızda birkaç değişiklik yapın ve bunların herhangi bir olumlu bağırsak değişikliğine yol açıp açmadığına bakın. Örneğin:

  • Öğünlerinize daha yüksek lifli yiyecekler ekleyin: meyveler, sebzeler, tam tahıllar.
  • Her gün büyük bir bardak su ile birlikte bir lif takviyesi alın.
  • Sadece uzun bir yürüyüş olsa bile, her gün 30 dakika bir tür fiziksel aktivite yapın.
  • Sıkışma ihtiyacınız olduğunda hemen tuvalete gidin.
  • Alkol ve kafeinden kaçının.

Değişikliklere rağmen düzelme olmadıysa!

Diyetinizde ve yaşam tarzınızda değişiklikler yaptınız ve hala rahatlayamıyor musunuz? Bu noktada, yaşadığınız kronik kabızlık sorununuzun vücudunuzdaki başka bir sağlık probleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığını öğrenmek için doktorunuzu ziyaret etmeniz iyi bir fikir olabilir.

Bu, özellikle yorgunluk, saç dökülmesi, karın krampları, kilo değişiklikleri veya görme sorunları gibi başka semptomlarınız varsa doktorunuzun isteyeceği bazı ek tanı testleri yaptırmanız gerekebilir.

Sürekli Kabız Olmak Neyin Belirtisi?
Sürekli Kabız Olmak Neyin Belirtisi?

Sürekli Kabız Olmak Neyin Belirtisi?

Kronik kabızlık aşağıdaki durumların bir işareti olabilir:

Az çalışan tiroid (hipotiroidizm):

Boynunuzun ön tarafında bulunan küçük bir bez olan tiroidiniz yeterli hormon üretemediğinde, metabolizmanız üzerinde ciddi bir etkisi olabilir. Yavaş bir metabolizma, tüm sindirim sürecinin yavaşlamasına neden olur ve bu da kronik kabızlığa yol açar.

Hipotiroidizm semptomları genellikle zamanla yavaş yavaş gelişir. Kabızlığın yanı sıra, az çalışan bir tiroidiniz varsa, şunları da yaşayabilirsiniz:

  • Tükenmişlik,
  • Soğuğa karşı artan hassasiyet,
  • Kuru cilt,
  • Kilo almak,
  • Kadınsanız düzensiz adet dönemleri,
  • Seyrekleşen saç,
  • Kırılgan tırnaklar,
  • Zayıf bellek,
  • Kabarık bir yüz.

Tiroid fonksiyon testi olarak bilinen bir kan testi, tiroidinizin fonksiyonunu değerlendirmeye yardımcı olabilir. Hipotiroidiniz olduğu tespit edilirse, doktorunuzun muhtemelen daha fazla test yapması gerekecektir. Hipotiroidizme aşağıdakiler de dahil olmak üzere diğer koşullar neden olabilir:

  • Hashimoto tiroiditi olarak bilinen bir otoimmün hastalık,
  • Radyasyon tedavisi,
  • Doğuştan gelen hastalıklar,
  • Hipofiz bozuklukları,
  • Gebelik,
  • Iyot eksikliği,
  • Lityum gibi bazı ilaçlar,
  • Kanser,
  • Tiroid ameliyatı.

Hipotiroidizm, levotiroksin (Levothroid, Unithroid) adı verilen sentetik bir tiroid hormonu ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir.

Diyabet:

Hipotiroidizm gibi diyabet de hormonal bir sorundur. Şeker hastalığında, vücudunuz yeterince insülin hormonu üretmeyi durdurur, böylece vücudunuz artık kanınızdaki şekeri parçalayamaz.

Tip 1 ve 2 diyabette görülen yüksek kan şekeri seviyeleri, diyabetik nöropatiye veya sinir hasarına yol açabilir. Sindirim sistemini kontrol eden sinirlerin zarar görmesi kabızlığa neden olabilir.

Diyabetin mümkün olduğunca erken teşhis edilmesi zorunludur. Tedavi edilmezse diyabet semptomları daha da kötüleşecektir. Kabızlıkla birlikte, aşağıdakiler de dahil olmak üzere diğer semptomlara dikkat edin:

  • Her zaman susuz olmak,
  • Özellikle geceleri sık idrara çıkma,
  • Tükenmişlik,
  • Kilo kaybı,
  • Bulanık görme.

Huzursuz bağırsak sendromu:

Kabızlık, irritabl bağırsak sendromu (IBS) olarak bilinen bir bağırsak hastalığının sonucu olabilir. IBS’nin kesin nedeni tam olarak anlaşılmamıştır, ancak beyninizin ve bağırsağınızın birbiriyle etkileşime girme şekliyle ilgili sorunların bir sonucu olduğu düşünülmektedir.

Belirtilerinizi değerlendirerek IBS tanısı konulabilir. Kabızlığın yanı sıra, IBS’nin diğer semptomları şunları içerir:

  • Karın ağrısı ve kramp,
  • Aşırı şişkinlik,
  • Ara sıra ishal,
  • Mukus.

Endişe:

Endişeli veya stresli olduğunuzda vücudunuz “kaç ya da savaş” moduna girer. Sempatik sinir sisteminiz aktif hale gelir, bu da sindiriminizin beklemeye alındığı anlamına gelir.

Bazen genelleşmiş anksiyete bozukluğu (GAD) olarak da adlandırılan kaybolmayan anksiyete, sindirim sürecinizi olumsuz etkileyebilir.

Anksiyete bozukluğunun diğer belirtileri şunlardır:

  • Aşırı endişe
  • Huzursuzluk
  • Uykusuzluk hastalığı
  • Sinirlilik
  • Konsantrasyon zorluğu

Anksiyete ilaçlar ve psikolojik danışmanlık veya terapi ile tedavi edilebilir.

Depresyon:

Depresyon çeşitli nedenlerle kabızlığa neden olabilir. Depresyonda olan insanlar bütün gün yatakta kalabilir ve fiziksel aktiviteleri azalmış olabilir.

Ayrıca diyetlerini değiştirebilir, şeker veya yağ oranı yüksek yiyecekler yiyebilir veya hiç yemeyebilirler. Bu tür yaşam tarzı ve diyet değişiklikleri muhtemelen kabızlığa yol açabilir.

İlaçlar ve psikolojik danışma depresyonu olan kişiler için çok etkilidir. Depresyon belirtileri şunları içerir:

  • Umutsuzluk veya değersizlik duyguları,
  • İntihar düşünceleri,
  • Kızgın patlamalar,
  • Zevkli faaliyetlere ilgi kaybı,
  • Odaklanmada zorluk,
  • Tükenmişlik,
  • İştah azalması.

Bu semptomlardan herhangi birini yaşıyorsanız, bir terapistle konuşmayı düşünün. Psikolojik sorunlarınız ele alındığında, bağırsaklarınız rahatlayacaktır.

Diğer durumlar:

Bazı durumlarda kabızlık belirtileri daha ciddi bir sorunun işareti olabilir. Örneğin, beyniniz veya sinir sisteminizle ilgili sorunlar, bağırsaklarınızdaki kasların kasılmasına ve dışkıyı hareket ettirmesine neden olan sinirleri etkileyebilir.

Alternatif olarak, bir tümör gibi bağırsağınızı tıkayan bir şey de kabızlığa yol açabilir. Bu durumların çoğunda kabızlık genellikle tek semptom değildir. Kabızlığa neden olabilecek diğer durumlar şunlardır:

  • Hiperkalsemi veya kan dolaşımınızda çok fazla kalsiyum,
  • Multipl skleroz, sinir sisteminizi etkileyen bir durum,
  • Parkinson hastalığı, beyninizin bir kısmının giderek hasar gördüğü bir durum,
  • Bağırsak tıkanıklığı,
  • Kolon kanseri,
  • Omurilik yaralanması,
  • Felç.

Gebelik

Kabızlık hamilelik sırasında yaygındır. Beş kadından en az ikisi hamileyken kabızlık yaşar. Bu, vücudun daha fazla progesteron hormonu üretmesinden kaynaklanır, bu da bağırsak kaslarının kasılmasını zorlaştırabilir.

Hamileyseniz, bebeğinize zarar vermeden kabızlığı güvenli bir şekilde tedavi etmenin yollarını doktorunuza sorun.

İlaçlar:

Kabızlığınız aslında tıbbi durumunuzdan değil, durumu tedavi etmek için kullanılan ilaçlardan kaynaklanabilir. Aşağıdaki ilaçların kabızlığa neden olduğu bilinmektedir:

  • Kodein ve morfin gibi afyonlu ağrı kesiciler
  • Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı için kalsiyum kanal blokerleri
  • Kas spazmlarını tedavi etmek için kullanılan antikolinerjik ajanlar
  • Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar
  • Trisiklik antidepresanlar
  • Parkinson hastalığını tedavi etmek için kullanılan ilaçlar
  • Böbreklerinizin kanınızdaki sıvıyı atmasına yardımcı olmak için kullanılan diüretikler
  • Mide asidi için antasitler, özellikle kalsiyum içeriği yüksek antasitler
  • Kalsiyum takviyeleri
  • Anemi tedavisi için demir takviyeleri
  • İshal önleyici ajanlar

Bu ilaçlardan herhangi birine başladıktan sonra bağırsak hareketlerinizin sıklığında veya kalitesinde bir değişiklik fark ederseniz, endişelerinizi doktorunuza bildirin.

İlaçlarınızı ayarlamak, sizi yeni bir ilaca geçirmek veya kabızlık belirtilerinizi yönetmek için size ek bir ilaç yazmak isteyebilirler.

Sürekli Kabız Olmak Ne Zaman Tehlikeli?

Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri bağırsak sorunlarınızı çözmezse, daha fazla teşhis testi için doktorunuzu ziyaret edin.

Yorgunluk, saç incelmesi veya kilonuzdaki değişiklikler gibi doktorunuzun bilmek isteyebileceği diğer belirtileri düşünmek için bir dakikanızı ayırın. Doktorunuza, ilaçlarınızdan herhangi birinin bağırsak hareketlerinizde değişikliğe neden olup olmadığını sorun.

Kronik kabızlık her zaman altta yatan başka bir durumunuz olduğu anlamına gelmese de doktorunuz emin olmak için bazı tanı testleri yapmak isteyecektir.

Size başka bir tıbbi sorun teşhisi konulursa, endişelenmeyin. Doktorunuz size mümkün olan en kısa sürede bir tedavi planı uygulayacaktır.

Son zamanlarda depresif veya endişeli hissediyorsanız ve bunun sindiriminiz üzerinde bir etkisi olabileceğini düşünüyorsanız, bir terapistle konuşmak için mutlaka randevu alın.

Kabızlığa Son Veren Feridun Kunak Karışımı

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Liposuction kalıcı bir kilo verme yöntemi midir?

Kilo verme ve yağ yakma aktiviteleri en popüler internet aramaları arasında. Vazgeçmenin eşiğindeyken, düşünecek çok şey var. Fiziksel ve duygusal iyiliğiniz için doğal ve kapsamlı bir yaklaşım benimsemenizi öneririz. Peki ya tüm antrenmanlarınız, yoga pozisyonlarınız ve diyetleriniz işe yaramıyorsa ne yapmalısınız?

Kilo vermek istiyor ama çok çalışmanıza rağmen bir türlü bu amaca ulaşamıyor musunuz? Sorunun nerede olduğunu ve ideal vücut şeklini elde etmek için hangi adımların atılması gerektiğini yeniden düşünmenin zamanı geldi.

İyi besleniyor, spor ve egzersiz yapıyor olsanız bile, vücudunuzun belirli bölgelerinde kalıcı, diyete dirençli ve kalıtsal yağ birikintileri vardır. Gizli bir hastalık veya hormonal sorun nedeniyle kilo vermek bazen zor olabilir. Bu gibi durumlarda liposuction önerilir.

Liposuction Tam Olarak Nedir?

Liposuction, VASER (yüksek frekanslı Ultrason 4. nesil cihaz), Lazer lipo veya Power lipo gibi özel aletlerin kullanıldığı, vücudun herhangi bir bölgesindeki inatçı yağ parçalarını çıkarmak için kullanılan bir tekniktir.

Liposuction Kalıcı Mıdır?

Evet, işlemin sonuçları kalıcı olarak kabul edilir. Ancak diyetinizi ve sporunuzu bırakmadan önce vücut ağırlığınızın kalıcı olmadığını unutmayın. Liposuction’dan sonra bile, sonuçları eski haline getirmek için uygun diyet ve egzersiz yönetimi ile yaşam tarzınızı sürdürmelisiniz.

Lipo trenine binmeden önce, birkaç soruyu yanıtlıyor ve tüm lipo efsanelerini çürütüyoruz.

Liposuction İçin Kimler Uygundur?

  • 18-70 yaşındaki herkes
  • Güçlü kasları ve iyi bir cildi olan, ancak inatçı yağlara sahip olan kişiler
  • Normal vücut kitle indeksi (BMI) olan hastalar
  • Kilo vermek için sağlıklı bir yaşam tarzına ve diyete bağlı kalmaya istekli kişiler

Liposuction ameliyatı olmadan önce almanız gereken bazı önlemler var. Aşağıda ameliyat öncesi bazı tavsiyeler yer almaktadır:

  • En iyi sonuçlar için, birkaç hafta önce ve en az 6 hafta sonra sigara içmekten kaçının.
  • Bu prosedürü planlamadan önce, tek hedef inatçı yağlarınız olacak şekilde mümkün olduğunca fazla kilo vermeye çalışın.
  • Herhangi bir tıbbi sorun değerlendirilmeli ve kapsamlı bir tıbbi muayene yapılmalıdır.

Liposuction hastaları ameliyat sonrası aşağıdaki önlemleri almalıdır:

  • Sağlıklı bir diyet sürdürün.
  • Operasyonun ikinci veya üçüncü gününde aktif olmanız önerilir. Her gün 20-30 dakika yürüyüşe çıkılmalıdır. Kilo kaybını sürdürmek için, hasta ikinci veya üçüncü haftadan itibaren egzersize başlamalıdır.
  • Doktorunuzun önerdiği ilaçları kullanın.
  • Ameliyattan sonra en az 6 hafta kompresyon giysisi giyin.

Peki Liposuction’ın sadece kilo vermekten daha fazla avantaj sağladığını biliyor musunuz?

Liposuction’ın tıbbi alanlardaki diğer avantajları

  • Diyet ve egzersizin tek başına yapamayacağı şekillerde vücut şeklini iyileştirir.
  • Liposuction’ın trigliseritleri ve kolesterol seviyelerini düşürdüğü ve zamanla kilo kaybına neden olduğu gösterilmiştir.
  • Selülitleri azaltır ve cildi sıkılaştırır.
  • Obez hastalarda tip 2 diyabet riskini azaltır.

Liposuction Maliyeti Nedir?

Liposuction, kalp, beyin cerrahisi veya üroterapi gibi diğer süper özel operasyonlarla aynıdır. Ancak bu masraflar, cerrahi amacına, ameliyatın kapsamına ve işlemi yapan cerrahın deneyim ve niteliklerine bağlı olarak hastadan hastaya değişebilir.

Ancak liposuction’ı son çare olarak düşünmeden önce iyi beslenmeye, düzenli egzersiz yapmaya ve mümkün olduğunca sağlığınızı korumaya çalışın.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

El ve ayak uyuşması neyin belirtisidir?

El ve ayak uyuşması yaşayan birçok kişi, uyuşma ile ilişkili üst veya alt ekstremitelerde (kol ve bacaklarda) kısa süreli yanma ve karıncalanma hakkında bilgi sahibi değildir. Uyuşma  genellikle, sinir uçları ve kan damarları sıkıştığında olur. Vücudun pozisyonunu değiştirerek veya rahatsız eden kısma masaj yaparak hassasiyeti geri kazandırabilirsiniz.

Eller ve Ayaklar Neden Uyuşur?

Ellerde ve ayaklarda sık sık uyuşma, karıncalanma ve duyu kaybı, bozulmuş kan akışı veya sinir sıkışmasından kaynaklanır. Bu semptomlara yanma hissi, kol ve bacaklarda ağrı eşlik edebilir. Bu tür şikayetler, hareketsiz bir yaşam tarzı (sağ el ve ayak parmaklarının uyuşması, ) olan kişilerde yaygındır ve bu da skolyoz veya siyatik gelişimine yol açabilir ve bir pozisyonda uzun süre kalmak kan akışını zorlaştırır. Bununla birlikte, kollarda ve bacaklarda uyuşma, patolojik bir sürecin (sol elin parmaklarının uyuşması) ortaya çıktığını gösterebilir.

Birçok kişi ellerin sadece uyurken uyuşabileceğini düşünür ancak uzuvlarda böyle bir hissin ortaya çıkmasının başka nedenleri de var. İşte el ve ayak uyuşmasına yol açan etkenler:

El uyuşmasının nedenleri:

1- Osteokondroz:

Osteokondroz, omurların disklerini etkileyen bir rahatsızlıktır. Servikal bölgenin omurlara bası yapması, sinir uçlarının sıkışması durumunda eller uyuşabilir. Durum, zayıf koordinasyon, başta şiddetli ağrı, baş dönmesi ile kendini gösterir. Bu belirtiler ortaya çıkarsa, bir doktora başvurmalı, randevu almalı ve tedavi görmelisiniz. Osteokondrozun önlenmesi için duruşunuzu kontrol etmeniz, beden eğitimi, jimnastik ile uğraşmanız gerekir.

2- Karpal Tünel sendromu:

Bilgisayarda uzun süreli çalışma ve kolun doğal olmayan bir şekilde bükülmesi, bilekte akut ağrı ve elin uyuşması ile kendini gösteren karpal tünel sendromuna yol açabilir. Manuel sürekli monoton iş ve hobilerle uğraşanlar için tipik bir hastalıktır. Hastalık genellikle müzisyenleri, terzileri veya programcıları etkiler.

Parmaklar, tendonların şişmesine yol açan aynı hareketleri gerçekleştirir. Dar kanal siniri sıkışmaya başlar. Bu nedenle genellikle sabahları ellerde karıncalanma meydana gelir. Hastalık başladığında parmak kasları körelebilir. Muayene için bir nöroloğa başvurmanız önerilir.

3- Multipl skleroz (MS hastalığı:

Multipl Skleroz (MS) hastalığı, kişinin bağışıklık sistemindeki bozukluk sonucu beyin ve omurilikte çok sayıda plakların oluşmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Multipl sklerozlu ellerin uyuşması ile, sinir uyarıları vücutta iyi hareket etmediğinden hasta kesinlikle bir nöroloğu ziyaret etmelidir.

4- Derin Ven Trombozu (İç toplardamarlarda pıhtı oluşması):

Derin Ven Trombozu el ve ayaklarda uyuşmaya neden olabilir. Bir kan pıhtısı kan akışını engeller. Uzuvların işleyişi genellikle besin eksikliği nedeniyle bozulur.

Tromboz ile ödem vardır. Hastalığın bir komplikasyonu ile kan pıhtısı oluşabilir ve bazen kangrene yol açabilir. Bu hastalık teşhis edilmelidir. Muayene sonuçlarına göre uygun tedavi reçete edilir.

5- Brakiyal pleksusun nevraljisi:

Brakiyal pleksus, boyun bölgesinden kaynaklanan ve üst uzuvdaki hareketi kontrol eden sinirlerin çoğuna neden olacak şekilde dallanan bir grup sinirdir. Brakiyal pleksusa bağlı yaralanmalar yaygındır ve zayıflatıcı olabilir. Yaralanma şiddetli ise, tüm üst uzuvda güçsüzlüğe veya felce neden olabilir.

Brakiyal pleksusun bir sonucu olarak, uzman doktorların başa çıkmasına yardımcı olacak uyuşukluk görünebilir.

6- Anemi – Diyabet:

Anemi ve diyabet genellikle dolaşım bozukluklarına ve dolayısıyla uyuşukluğa neden olur.

7- Felç:

Kol ve bacaklarda uyuşmanın en tehlikeli nedeni felçtir. Kafada gürültü, kafa karışıklığı, duyu kaybı, çift görme, şaşkın konuşma – bunlar hemen ambulans çağırmanız gereken işaretlerdir!

Ellerde ve Ayaklarda Uyuşmanın Diğer Nedenleri

  • Diskopati (bel fıtığı),
  • Fıtıklaşmış disk – sinirler üzerinde baskıya neden olur,
  • Osteokondroz (servikal) – parmakların uyuşması,
  • Kemik lezyonları (kemik kanseri),
  • Kardiyovasküler hastalıklar: kalp krizi – sol kolun uyuşmasına, kalpte (göğüste) kısa süreli bıçaklama ağrısı eşlik eder; periferik damar hastalığı (kan damarlarının daralması kan akışını kısıtlar): ateroskleroz, geceleri el uyuşmasının nedenidir.
  • Beyin hastalıkları:
  1. Vücudun bir tarafında bir uzvun uyuşması iskemik inmeyi gösterebilir;
  2. Beyin kanseri
  3. Meninks iltihabı
  • Guillain-Barré sendromu, periferik sinir sisteminin bir hastalığıdır.
  • Sistemik lupus eritematozus (SLE) – doku ve organlarda inflamatuar süreçler
  • Toksik maddelerle zehirlenmeye bağlı sinir iletim hasarı (kurşun zehirlenmesi)
  • Çölyak hastalığı, maddelerin emilim bozukluğunun bir sonucu olarak vitamin eksikliğidir.
  • Nörolojik hastalıklar: Hamilelik sırasında ellerde uyuşma. Hamile kadınlarda el uyuşması, vücutta su tutulmasına yol açan hormonal değişikliklerden kaynaklanabilir. Bilek eklemi kapsülünde, birçok sinirin geçtiği ödem oluşur. Bu, bir semptomu kolda uyuşma hissi olan bireysel sinirler üzerinde baskıya neden olur.
  • Multipl skleroz
  • Epilepsi
  • Nevroz ( sağ elin uyuşması )
  • Migren
  • Nöropati (ilaç, alkol, diyabet)
  • Yanıklarda veya donmalarda sinir iletim bozuklukları.

Alt veya üst ekstremite uyuşmasının olası nedenlerini verdik. Kollarda ve bacaklarda uzun süreli veya sürekli uyuşma hissettiğinizde hemen acil olarak bir uzmana danışmanız gerekir!

Hastalığın ilk belirtileri ortaya çıkar çıkmaz tıbbi kurumlara başvurmalısınız. Aksi takdirde, komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

El ve Ayak Uyuşması İçin Hangi Doktora Gidilir?

Uyuşma belirtileriniz varsa, hastalığın nedenini belirlemek için bir nöroloğa danışmalısınız. Muayeneden sonra, doktor laboratuvar ve enstrümantal muayene yöntemlerini reçete edecektir.

El ve Ayak Uyuşması Tedavisi

Uyuşukluk tedavisi, nedenine bağlıdır. Altta yatan hastalığın tedavisi hem tıbbi hem de karmaşık ve cerrahi olabilir. Nörologlar el uyuşmasının nedenleri ve tedavisi, gece el uyuşmasının nedenleri ve tedavisi, el uyuşmasının nedenleri ve tedavisi, parmak uyuşmasının nedenleri ve tedavisi ile ilgili sorularınızı yanıtlayacaktır.

Diz kapağındaki çıtırtı sesi neyin belirtisi, neden olur?

Dizlerim Neden Çatırdıyor?

Dizlerdeki çatırdama her zaman bir sağlık sorununun belirtisi olarak ortaya çıkmayabilir. İnsan vücudundaki eklemler, kemiklerin eklem yüzeyleri tarafından oluşturulur ve özel bir kabuk içindedir, bu kabuk eklem sıvısını içerir, sürtünmeyi azaltır, bu nedenle kemiklerin kaymasını sağlar. Eklemler hareket sırasında yastıklamaya yardımcı olur.

Fiziksel egzersizler yaptığınızda, eklemleriniz gerildiğinde doktorların krepitus dediği hoş olmayan sesleri fark edebilirsiniz ve bu bir tür patoloji değildir ve eklemlerle ilgili sorunları göstermez.

Spor yaparken dizleriniz çatırdıyorsa endişelenmeyin. Bu özellikle çocuklarda ve ergenlerde yaygın olarak görülür. Bu yaşta vücut sadece gelişiyor ve büyüyor, bu nedenle eklemlerin boyutlarında bir orantısızlık olabilir. Bu nedenle, diz eklemleri büküldüğünde bir çatırtı duyulabilir.

Diz Eklemlerinde Çıtırtı Ne Zaman Hastalık Belirtisidir?
Diz Eklemlerinde Çıtırtı Ne Zaman Hastalık Belirtisidir?

Diz Eklemlerinde Çıtırtı Ne Zaman Hastalık Belirtisidir?

Dizlerdeki çatırtıya aşağıdakilerden birisi veya hepsi eşlik ediyorsa bu bir hastalığın göstergesi olabilir, bu durumda önlem alın:

  • Dizlerde ağrı,
  • Şişlik,
  • Hareketteki zorluklar,
  • Uyuşma.

Hastalık belirtisi olarak dizlerde çıtırtı

Çok sık olarak, dizde çatırdama ve ağrı ciddi eklem hastalıklarını gösterebilir. Bunlar arasında artrit, artroz, osteoartrit ve diğerleri vardır.

Artrit

Artrit, eklem dokularında şiddetli ağrıya neden olan ve kıkırdak için dejeneratif sonuçlara yol açan inflamatuar bir süreçtir.

Artroz

Artroz, kemik süreçlerinde bir artış, dokuların tükenmesi ve tahribatı ve sinovyal sıvıda bir azalmanın eşlik ettiği eklemde fizyolojik bir değişikliktir.

Eklem hipermobilite sendromu

Hastalık, eklemlerin aşırı esnekliği ve hareketliliği ile ilişkilidir. Bu gibi durumlarda, diz ekstansiyon ve fleksiyon sırasında çok kuvvetli bir şekilde çatırdar. Çoğu zaman, bu patolojiye genetik ve hormonal bozukluklar neden olur.

Diz Çıtırdaması Daha Çok Kimlerde Görülür?

Çoğu zaman, dizlerde çatırdama ve eklemlerde ağrı şu kişilerde görülür:

  • Fazla kilolularda,
  • Rahatsız ayakkabılar giyenlerde,
  • Uzun süre uyuşturucu kullananlarda,
  • Hormonlar ve metabolizma ile ilgili sorunları olanlarda,
  • Çok yüksek fiziksel aktivitede bulunanlarda veya hareketsiz yaşam tarzı sürenlerde,
  • Düz tabanlı kişilerde.

Dizleriniz Çatırdıyorsa Ne Yapmalısınız?

İlk önce bir ortopedi uzmanı veya romatolog ile iletişime geçmeniz gerekir. Uzman, sizi muayene edecek, röntgen veya MRI isteyecek, tavsiyelerde bulunacak, teşhis koyacak ve bir hastalık olduğu ortaya çıkarsa, çatırtının nedeninin ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır.

Diz Çatırdamasını Azaltmak İçin Öneriler

  • Orta derecede fiziksel aktivitede bulunun.
  • Kilonuzu verin ve sağlıklı beslenin.
  • Rahat ve tercihen ortopedik ayakkabılar giyin.

Doktora gitmeyi uzun süre erteleyemezsiniz, onu ziyaret etmek ciddi bir hastalığın ortaya çıkmasını tespit etmeye veya önlemeye yardımcı olacaktır. Çıtırtı herhangi bir hastalığa işaret etmiyorsa hasta sağlıklı olduğunu anlayacak ve çıtırtı konusunda endişelenmeyecektir.

Ne Zaman Doktora Görünmelisiniz?

Sıkıntıya ağrı ve rahatsızlık eşlik ettiğinde bir uzmana başvurmak gerekir. Dizler yük altında, çömelme sırasında çatırdıyor ve herhangi bir rahatsızlığa neden olmuyorsa, bu durum genel olarak fizyolojik bir norm olarak kabul edilebilir.

Ayrıca doktora gitme nedeni diz bölgesinde herhangi bir şişlik, iltihaplanma, yanma hissi ve karıncalanma olmalıdır. Bu durumlarda, kendi kendinize ilaç veya merhem kullanmamalısınız.

Orada bir şey hareket ediyor veya yuvarlanıyor” gibi mekanik bir hisle tek tıklamalar duyulursa, bir inceleme yapmak zorunludur. Bu semptom, dizin biyomekaniğinin ihlal edildiğini gösterir.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Prostat büyümesi doğal olarak nasıl tedavi edilir? Bitkisel tedavisi

Prostat, mesane ile penis arasında yer alan küçük bir bezdir. Sperm sağlığını korumaktan sorumludur. Prostat büyümesinin semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilecek bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve doğal çözümler vardır. Ayrıca, bazı bitkisel ilaçlar prostat büyümesi semptomlarıyla mücadele eder. Unutmayın, prostat büyümesi için doğal tedaviyi tercih etmek istiyorsanız, önce doktorunuzla konuşmanız her zaman daha iyidir.

Prostat Büyümesi İçin Doğal İlaçlar Neler?

Büyümüş prostat semptomlarıyla savaşmak için işe yarayabilecek doğal ilaçlar da vardır. Bu doğal ilaçlardan herhangi birini denemek isterseniz, önce doktorunuzla konuşun. Bazı bitkisel tedaviler reçeteli ilaçlarla etkileşime girebilir.

Cüce Palmiye (Saw Palmetto)
Cüce Palmiye (Saw Palmetto)

Cüce Palmiye (Saw Palmetto)

Saw palmetto, bir tür palmiye ağacının meyvesinden elde edilen ve insanların yüzyıllardır idrar sorunlarını tedavi etmek için kullandıkları bitkisel bir ilaçtır. İnsanlar onu büyümüş prostatı tedavi etmek için doğal bir çare olarak kullanırlar. Genellikle güvenlidir ancak baş ağrısına veya mide rahatsızlığına neden olabilir.

Saw Palmetto’nun en yaygın kullanımlarından biri, prostat büyümesi olarak da bilinen iyi huylu prostat büyümesinin (BPH) tedavisidir. BPH ciddi bir sağlık sorunu olarak kabul edilmez, ancak artan idrara çıkma ihtiyacı ve idrar kaçağı gibi önemli semptomlara neden olabilir. Ayrıca idrar yolu enfeksiyonu riskini artırabilir.

Saw palmetto, kapsül, yumuşak jel ve tablet formlarında yaygın olarak bulunur ve bu nedenle günlük rutininize eklemeniz inanılmaz derecede kolaydır.

Daha az yaygın olarak, öğütülmüş, kurutulmuş, sıvı ekstrakt veya toz çay formunda da bulunabilir. Çoğu araştırma sonucuna göre, günde 320 mg’lık dozlarda, genellikle 2 doza bölünmüş olarak tüketilmesi tavsiye edilir.

Bazı uzmanlar, sindirim sorunlarını en aza indirebilecek ve olumsuz etkileri önleyebilecek olan takviyeyi yiyeceklerle birlikte almanızı önerir.

Isırgan otu

Yapraklarındaki tüyler canınızı yaksa da ısırgan otu ilaç olarak kullanıldığında bazı faydalar sağlayabilir. Isırgan kökünün bazı prostat büyümesi semptomlarını iyileştirdiği düşünülmektedir ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılmaktadır.

BPH’li kişilerde yapılan araştırmalar, ısırgan otu özlerinin kısa ve uzun vadeli idrara çıkma sorunlarının tedavisine yardımcı olduğunu gösteriyor – yan etkiler olmadan. Prostat büyümesi sorunları için ısırgan otu kapsül ve çay formunda bulunabilir.

Prostat Büyümesi Nasıl Önlenir?
Prostat Büyümesi Nasıl Önlenir?

Prostat Büyümesi Nasıl Önlenir?

Yaşam tarzı değişiklikleri yoluyla prostat büyümesini doğal olarak azaltabilirsiniz.

  • Vücudunuzu her gün iyi nemlendirin. Günde 2 litre su için. 
  • Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyun.
  • Düzenli olarak özellikle pelvik taban egzersizleri yapın.
  • Alkol ve sigaradan kaçının.
  • İdrar kaçağını önlemek için her seferinde evden çıkmadan önce tuvaleti kullanın.
  • Tam veya yarı dolu mesaneden kaçınmak için uykudan iki saat önce hiçbir şey içmemeye çalışın.
  • İdrar yapma dürtüsü ile ilgili stres yapmayın.
  • Üretral masaj, sızıntıları önlemek için parmağınızı skrotumun tabanından yukarıya doğru hafifçe bastırarak da yardımcı olabilir.

Prostat Büyümesini Azaltmaya Yardımcı Olan Yiyecekler

İşte prostat büyümesiyle ilişkili semptomları azaltmaya yardımcı olabilecek yiyeceklerin listesi:

  • Lif bakımından zengin besinler  – tam tahıllar, baklagiller, fasulye ve koyu yeşil yapraklı sebzeler.
  • Antioksidan bakımından zengin meyve ve sebzeler – yaban mersini, ahududu, çilek.
  • Çinko bakımından zengin besinler  – yumurta, çoğu deniz ürünü ve kuruyemiş.
  • Fitoöstrojen içeren ürünler  – soya gıdaları, nohut, yonca ve bakla.
  • Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin besinler  – balık, somon ve kenevir ve chia gibi bazı kuruyemişler ve tohumlar.

Proatat Büyümesini Engellemek İçin Uzak Durmanız Gerekenler

Sağlıklı bir prostat için kaçınmanız gereken birkaç şey vardır:

  • Yapay tatlandırıcılar
  • Kafein
  • Alkol
  • Asitli içecekler
  • Yağlı, rafine gıdalar
  • Düşük sodyum

Bu yiyecekler ve yaşam tarzı değişiklikleri etkili olmazsa, doktor ameliyat önerebilir.

Prostat Büyümesinin Belirtileri ve Semptomları

Çoğunlukla 45 yaş üstü erkeklerde olur. Nedeni hala bilinmiyor ama hormonlarda – östrojen ve testosteronda – bir dengesizlik olduğuna inanılıyor. Erkekler yaşlandıkça, bu hormon seviyeleri değişme eğilimindedir ve bu da prostat hücrelerinin anormal şekilde bölünmesini ve büyümesini tetikleyebilir. İşte belirtiler:

  • Sık idrara çıkma dürtüsü
  • İdrar yapma zorluğu
  • Tek seferde mesaneyi tamamen boşaltamama
  • İdrar yaparken ağrı
  • İdrarda kan
  • Boşalma sonrası ağrı
  • İdrar retansiyonu (idrar çıkaramama)

Prostatta Doğru Tedavi Önemlidir!

Prostat büyümesi için doğal tedavinin her zaman etkili ve güvenli olması gerekmez. Doktorlar, prostatın durumuna ve ciddiyetine bağlı olarak ilaç veya ameliyat önerebilir. Doğal tedavilerin yan etkileri vardır. Bu nedenle, yukarıdaki prostat büyümesi semptomlarını fark ederseniz bir doktora danışın. Prostat büyümesi için daha hızlı iyileşmenize ve prostat probleminden kurtulmanıza yardımcı olabilecek birkaç cerrahi tedavi vardır.

Prostatit (Prostat İltihabı) İçin Halk İlaçları

Kabak çekirdeği, erkeklerin prostatit ve iktidarsızlığın üstesinden gelmesine yardımcı olan en etkili ilaçtır. Kabak çekirdeği, vücuttaki testosteron seviyeleri üzerinde doğrudan etkisi olan çok miktarda çinko içerir. Günde en az 100 tohum yemelisiniz. Bu dozajın üç doza bölünmesi arzu edilir ve bu tedavinin süresi zaman çerçevesi ile sınırlı değildir.

İktidarsızlık ve prostatit için aşağıdaki tarifi uygulayın; 300 gram soyulmuş ve kurutulmuş kabak çekirdeğini alın, 150 gram doğal bal ile karıştırın ve bir gün bekletin. Günde üç kez bir çay kaşığı tüketin.

M-Furo krem yüze sürülür mü, cilt beyazlatır mı?

Birçok kişi tarafından kullanılan ve hakkında iyi yorumlar yapılan MFuro krem etkisini kısa süre içerisinde göstermektedir. Vücutta şişlik, iltihap ve kızarıklık gibi etkilere neden olan kimyasalların bu etkisini azaltan M-Furo krem doktorun tavsiye ettiği şekilde kullanılmalıdır.

M-Furo Krem Nedir?

Kullanım oranı arttığı için MFuro krem nedir soruları ile çok sık karşılaşmaya başladık. Bir cilt kremi olan M-Furo krem uzman doktorlar tarafından reçete edilmektedir. M-Furo kremin etken maddesi Mometazon furoat’tır. Cilt üzerine uygulanarak kullanılan M-Furo krem Egzama, atopik dermatit ve sedef gibi hastalıkların tedavisinde etkili olmaktadır.

İltihaplı deri hastalıkları nedeni ile görülen iltihap ve kaşıntı belirtilerini de azaltan M-Furo krem oldukça etkilidir. M-Furo kremin teşhis edilmeyen cilt hastalıkları için kullanılmaması önerilmektedir. Ayrıca kremin etken maddesine karşı alerjisi olan kişilerin bu kremi kullanmaması tavsiye edilmektedir.

M-Furo Krem Ne İşe Yarar?
M-Furo Krem Ne İşe Yarar?

M-Furo Krem Ne İşe Yarar?

Cilt rahatsızlıkları için eczanelerde çok farklı kremler satılmaktadır. Bu kremlerden biri olan MFuro krem ne işe yarar öğrenerek kremin etkilerinden faydalanabilirsiniz. M-Furo kremin sağlamış olduğu faydalardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Vücuda zararı olan kimyasalların etkilerini azaltır.
  • Sedef hastalığına iyi gelir.
  • Atopik dermatit hastalığına iyi gelir.
  • Alerjik dermatit hastalığına iyi gelir.
  • Vücutta oluşan kaşıntı ve kızarıklığa iyi gelir.

M-Furo Krem Nasıl Kullanılır?

MFuro krem nasıl kullanılır konusunda doktorun önerisi dikkate alınmalıdır. M-Furo krem sorunlu bölgeye günde birkaç damla ile masaj yapılarak kullanılmalıdır. Yüz kısmına en fazla 5 gün kullanılmalıdır. Krem kullanıldıktan sonra sorunlu bölge kapatılmamalıdır.

M-Furo Krem Bebeklerde Kullanımı Nasıldır?

Bazı kremler bebeklerde kullanılabilir. Ancak bazı kremlerin içeriği bebeklerin kullanımına uygun değildir. MFuro krem Bebeklerde kullanımı nasıldır öğrendikten sonra kullanmanız tavsiye edilmektedir. M-Furo krem doktor önermedikçe 2 yaş altı çocuklarda kullanılmamalıdır.

M-Furo Krem Emziren Anneler Kullanabilir Mi?

Emziren annelerin bir ilaç ya da krem kullanırken çok dikkat etmesi gerekmektedir. M-Furo kremin emziren anneler tarafından kullanılmaması önerilmektedir. Bu konuda doktorunuza danışmanızda fayda vardır.

M-Furo Krem Gebelikte Kullanımı Nasıldır?

M-Furo kremin zorunlu olmadıkça gebelik döneminde kullanılmaması tavsiye edilmektedir. Gebelikte M-Furo kremi kullanmanın etkilerini gösteren kapsamlı bir çalışma yoktur. Bu nedenle hamilelik döneminde doktor tarafından fayda ve riskler göz önüne alınarak karar verilmektedir.

M-Furo Krem Kortizon İçerir Mi?

MFuro krem Kortizon içerir mi merak edilen bir konudur. M-Furo krem Kortizon içermektedir.

M-Furo Krem Egzama İçin Kullanılır Mı?

M-Furo kremin kullanım alanı oldukça geniştir. Atopik dermatit denilen egzama rahatsızlığı için M-Furo krem kullanılabilir. Kullanım şeklinin doktor tarafından önerilmesi kremin etkisini artıracaktır.

M-Furo Cilt Beyazlatma İçin Kullanılır Mı?
M-Furo Cilt Beyazlatma İçin Kullanılır Mı?

M-Furo Cilt Beyazlatma İçin Kullanılır Mı?

Son günlerde özellikle MFuro cilt beyazlatma için kullanılır sorusu araştırılmaktadır. M-Furo kremin bir miktar cilt beyazlatma etkisi vardır. Ancak bu krem direkt olarak cilt beyazlatma için kullanılmaz.

M-Furo Sivilce İçin Kullanılır Mı?

M-Furo krem Kortizonlu bir kremdir. Bu nedenle sivilce tedavisinde kullanılmaz.

M-Furo Losyon Saç, Kaş Çıkarır Mı?

Egzama ya da sedef gibi hastalıklar nedeni ile saç ve kaş dökülmesi yaşandıysa, M-Furo krem saç ve kaş çıkarır. Ancak bunun dışında saç ve kaş çıkarma etkisi yoktur.

M-Furo Losyon Saç Dökülmesine İyi Gelir Mi?

M-Furo Losyon uzman doktorlar tarafından çeşitli hastalıklar için reçete edilmektedir. Bu kremin etkilerinden biri de saç dökülmesine iyi gelmesidir. Bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan saç dökülmesi sorununa iyi gelmektedir.

M-Furo Losyon Egzamaya İyi Gelir Mi?

M-Furo Losyon egzama için kullanılan bir kremdir. İçeriğinde bulunan etken maddeler sayesinde egzama sorununa iyi gelmektedir.

M-Furo Krem Genital Bölgeye Sürülür Mü?

M-Furo krem çeşitli bölgelerde kullanılabilir. MFuro krem genital bölgeye sürülür merak edilmektedir. Kremin içeriğinde Kortizon olduğu için genital bölgede kullanılması önerilmez.

M-Furo Krem Vajinaya Sürülür Mü?

M-Furo krem vajinada kullanılmamalıdır.

M-Furo Krem Yüze Sürülür Mü?

M-Furo krem yüz bölgesinde 5 günden fazla kullanılmamalıdır.

M-Furo Krem Mantara İyi Gelir Mi?

M-Furo krem Mantara iyi gelmez. Bu nedenle bu kremi mantar için kullanmayınız. Doktorunuza mantar için uygun kremi reçete ettirerek kullanabilirsiniz.

M-Furo Losyon Saçkırana İyi Gelir Mi?

M-Furo Losyon saçkıran hastalığı için kullanılabilir. Bu soruna iyi geldiği söylenen M-Furo kremin kullanımı konusunda doktorunuzun önerisini dikkate almalısınız.

M-Furo Krem Reçetesiz Satılır Mı?

M-Furo krem yalnızca eczanelerde satılmaktadır. Reçetesiz satılan kremi reçete ile aldığınız zaman ücreti SGK tarafından ödenmektedir.

M-Furo Krem Eşdeğeri (Muadili) Kremler Hangileri?

MFuro krem muadili kremler arasında Tirecort, Fucidox, Fucudin gibi kremler yer almaktadır. M-Furo kremi bulamadığınız zaman doktorunuza danışarak muadili kremleri kullanabilirsiniz.

M-Furo Krem Yan Etkileri Neler?

MFuro krem yan etkileri neler denildiği zaman kremin ciddi yan etkilerinin olmadığı görülmektedir. Kremin olası yan etkileri döküntü, nefes almada zorluk, yüz ve dudaklarda şişmedir. Bunlar ciddi yan etkilerdir. İlacın etken maddesine karşı alerjisi olan kişilerde görülen bu yan etkiler durumunda mutlaka bir doktora gidilmelidir.

M-Furo Krem Fiyatı 2022

M-Furo kremin güncel fiyatı 17.50 TL’dir.

M-Furo Krem Kullananların Yorumları Neler?

MFuro krem kullananların yorumları genel itibari ile olumlu yöndedir. Kremin düzenli kullanım ile etkisini hemen gösterdiği belirtilmektedir. Ayrıca kremin yan etkilerine de çok fazla rastlanmamıştır.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Göbek yağlarından kurtulmanın doğal ve kolay yolu

Göbek bölgesinde oluşan kilolar bir çok kişinin en büyük sorunlarından bir tanesidir. Hele ki yaz ayları da yaklaşıyorsa görsellik açısından çok büyük bir sıkıntınız var demektir. İşte bu büyük sorundan tam 3 günde kurtulmak için yazının devamında sizler için hazırlayacağımız formülü kesinlikle denemelisiniz. Formülde kullandığımız bütün malzemeler bilindik ve faydalı besinler oldukları için kesinlikle sağlığınız için hiç bir zararı olmayacaktır. Sizde 3 gün içerisinde göbek yağlarınızda gözle görünür bir değişiklik yaşamak istiyorsanız bu formülü kesinlikle denemelisiniz.

3 Günde Göbek Yağlarını Eriten Formül;

Sizinde bildiğiniz gibi Dünya’da aşırı kilolarını vermek için uğraşan milyonlarca insan bulunmaktadır. Ülkemizde bu oran her yıl artmaya devam ederken, her 10 kadından 7 sinin kilo endeksi sağlık sınırlarının üzerinde yer almaktadır. Erkeklerde oranın daha korkutucu olduğu söylenebilir.

Aşırı kiloların dışında farklı bir sorun daha var. Vücut endeksine göre zayıf olan fakat göbek çevresinde yer alan aşırı yağlanmadan rahatsız olan büyük bir kitle yer almaktadır. İşte burada vereceğimiz formülü uygulayarak göbek çevrenizde oluşan yağlanmaların 3 gün içerisinde erimeye başladığını göreceksiniz.

Malzemeler;

  • 2 dilim ananas
  • 5 tane nane yaprağı
  • 1 su bardağı Hindistan cevizi suyu
  • 1 çorba kaşığı Keten tohumu
  • 2 tane kuru erik

Formülün Tarifi;

Bütün malzemeleri rondo içerisine alarak güzelce karıştırıyoruz. İçerisine buz ekleyerek tüketebilirsiniz.

Bu yazımızda aradığınız şeyi bulamadıysanız sitemizde yer alan diğer kısa sürede kilo verdiren diyet önerilerini inceleyebilirsiniz.

Rahim kanseri ağrısı nereye vurur, belirtileri nasıl anlaşılır?

Vücudun birçok farklı bölümünde görülen kanser hastalığı kadınlarda en çok rahim bölgesinde görülmektedir. Vücudun dokusunu oluşturmaya yarayan sağlıklı hücreler düzenli bir şekilde büyümektedir. Ancak bazı hücreler anormal olarak gelişerek kontrolsüz bir şekilde çoğalır ve tümörleri meydana getirir. Günümüzde en çok rastlanan kanser türlerinden olan rahim kanserinin tedavisi mümkündür. Ancak tedavi için geç kalmamak çok önemlidir.

Rahim Kanseri Nedir?

Kadınların korkulu rüyalarından biri olan rahim kanseri nedir önemli ve öğrenilmesi gereken bir konudur. Ülkemizde çok sık rastlanan rahim kanseri genel itibari ile orta ve ileri yaş grubundaki kadınlarda görülmektedir. Kadın üreme organını olumsuz etkileyen rahim kanserinin 10 tanesinden 9’u menopoz sonrasında ortaya çıkmaktadır. Rahim kanserinin çeşitli belirtileri vardır. Bu belirtiler fakr edildiği zaman erken tedavi ile olumlu sonuçlar elde edilebilmektedir.

Rahim kanserinin diğer kanser türlerinden en önemli farkı, erken dönemde teşhis edilebiliyor olmasıdır. Bu sayede tedavide başarı oranı da yüksektir. Tümörün yayılma alanına göre rahim kanserinin evreleri bulunmaktadır. Rahim kanserinin kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı risk faktörleri rahim kanserini görülme olasılığını arttırmaktadır.

Rahim Kanseri Neden Olur?
Rahim Kanseri Neden Olur?

Rahim Kanseri Neden Olur?

Görülme sıklığı arttığı için birçok kişi rahim kanseri neden olur diye araştırma yapmaktadır. Önce de söylediğimiz gibi rahim kanserinin nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ancak aşağıda sıralanan şu risk faktörleri rahim kanserinin görülme sıklığını artırmaktadır:

Yaşın ilerlemesi (Yapılan çalışmalar rahim kanserinin genelde 50 yaş üstünde daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur.)

  • Hormonal bozukluklar
  • Düzensiz adet
  • Menopoza geç girilmesi
  • Obezite
  • Doğum yapmamış olmak
  • Birinci derece akrabalarda rahim kanseri görülmesi
  • Hipertansiyon
  • Diyabet
  • Over tümör
Rahim Kanseri Belirtileri Resimli
Rahim Kanseri Belirtileri Resimli

Rahim Kanseri Belirtileri Nasıl Anlaşılır?

Rahim kanseri belirtileri nasıl anlaşılır öğrendiğiniz zaman kanseri erken evrelerde fark edebilirsiniz. Rahim kanserinden şüphe duymanıza neden olacak önemli belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Anormal akıntı
  • Vajinal kanama
  • Adet arası kanama
  • Pelvik ağrı hissedilmesi
  • Menopozdan sonra kanama
  • Cinsel ilişki sırasında ağrı
  • Adet süresinin uzaması
  • Kilo kaybı

Yukarıdaki belirtileri yaşadığınız zaman mutlaka bir doktora görünmeniz tavsiye edilmektedir. Hastanın pelvik ve fiziki muayenesi yapıldıktan sonra bazı farklı tetkikler yapılarak belirtilerin nedeni anlaşılır ve buna göre uygun tedaviye başlanır.

Rahim Kanseri Evreleri Nasıl Anlaşılır?

En çok görülen jinekolojik kanser türlerinin başında rahim kanseri gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ nün yaptığı araştırmaya göre, 2020 yılı içerisinde 417.367 kadında rahim kanserine rastlanmıştır. Rahim kanseri, tümörün yayıldığı alana göre farklı evreleri ayrılmaktadır. Rahim kanserinin evreleri şu şekildedir:

1. Evre: Bu evrede tümör yalnızca rahimde bölgesel bir şekilde görülmektedir ve kanser yayılmamıştır.

2. Evre: İkinci evrede tümör rahim ile beraber rahim ağzındaki destek bağ dokularında görülmektedir. Ancak bu aşamada kanser lenf bezlerine ulaşmamıştır.

3. Evre: Bu evrede tümör rahmin dışına kadar yayılmıştır. Ayrıca lenf bezlerinde de yayılma vardır.

4. Evre: Bu evrede tümör rahmin dışına da ulaşmıştır. Mesane, kemikler, barsak ve akciğer gibi organlarda da metastaz görülmektedir.

Rahim kanserinin ilk evrelerinde vajinal kanama en sık görülen belirtidir. Kanserin ileri evrelerinde ise pelvik ağrısı ile kilo kaybı görülmektedir. Normalden farklı bir durum yaşadığınız zaman mutlaka bir doktora muayene olmanız erken teşhis ve tedavi için çok önemlidir.

Rahim Ağzı Kanseri Kanda, Tomografide Çıkar Mı?
Rahim Ağzı Kanseri Kanda, Tomografide Çıkar Mı?

Rahim Ağzı Kanseri Kanda, Tomografide Çıkar Mı?

Rahim ağzı kanseri kanda, Tomografide çıkar birçok kişi merak etmektedir. Rahim ağzı kanserini gösterecek bir kan tahlili yoktur. Kesin tanı koyabilmek için biyopsi yapılması gerekmektedir. Bilgisayarlı tomografi denilen BT ile rahim içerisindeki anormallikler teşhis edilir. Ayrıca bu işlem ile tümörün boyutu da belirlenir.

Rahim Ağzı Kanseri Jinekolojik Muayenede Belli Olur Mu?

Rahim ağzı kanseri belirti göstermeden ilerleyebilir. Genelde jinekolojik muayenede kanser tespit edilebilir. Ancak bazı jinekolojik muayenede herhangi bir soruna rastlanmayabilir. Bu durumda hasta ileri evrelere geldiğinde hastalık fark edilebilir.

Rahim Kanseri Smear Testi İle Belli Olur Mu?

Rahim kanserinin tedavisi için erken teşhisin önemli olduğundan bahsettik. Bu doğrultuda rahim kanseri Smear Testi ile belli olur mu konusu gündeme gelmektedir. Smear Testi sayesinde rahim ağzı kanseri belli olmaktadır. Kadınların erken müdahale için belirli aralıklarda Smear Testi yaptırması tavsiye edilmektedir.

Rahim Kanseri Patoloji Sonuçları Kaç Günde Çıkar?

Rahim kanserinde kesin sonuçlar elde etmek için patoloji işlemi yapılmaktadır. Patolojik inceleme süresi farklı etkenlere bağlı olarak değişmektedir. Ancak ortalama olarak sonuçlar 2-7 gün arasında belli olmaktadır.

Rahim Kanseri Öldürür Mü, Ölüm Oranları Nedir?

Kanser hastalığı ölümcül bir hastalık olduğu için ismi bile herkese korkutucu gelmektedir. Ancak gelişen sağlık çalışmaları ile beraber bazı kanser hastalıkları tedavi edilebilmektedir. Özellikle çok sık rastlanan rahim kanseri öldürür , ölüm oranları nedir merak edilmektedir. Rahim kanserinin birinci evresinde %90 oranında beş yıllık yaşam süresi vardır. Evre arttığı zaman kanser hücreleri başka organlara yayılacağı için yaşam süresi de kısalmaktadır.

Rahim kanserinin ikinci evresinde %75 oranında beş yıllık yaşam süresi vardır. Üçüncü evrede yaşam süresi %40’lara düşmektedir. Dördüncü evrede ise beş yıllık yaşam süresi oranı %20’dir. Ancak bu genel bir ortalamadır. Kişinin bağışıklığına ve dayanıklılığına göre bu oranlar değişmektedir. Rahim kanseri tedavisi olan bir kanser türüdür. Ancak buna rağmen en ölümcül kanser türlerinden biridir.

Rahim Kanseri Rahim Duvarı Kalınlaşması Yapar Mı?

Adet görmeye yardımcı olan rahim içindeki astar dokusunun rahatsızlanmasına rahim duvarı kalınlaşması denir. Rahim kanseri rahim duvarı kalınlaşması yapmaz. Çünkü rahim kanserine sebep olan etmenlerden biri rahim duvarı kalınlaşmasıdır. Yani rahim duvarı kalınlaşması kanser nedeni ile olmaz. Kalınlaşma nedeni ile kanser meydana gelebilir.

Rahim Kanseri ve Rahim Ağzı Kanseri Arasındaki Fark Nedir?

Kadınlarda hem rahim kanseri hem de rahim ağzı kanseri görülebilmektedir. Peki, rahim kanseri ve rahim ağzı kanseri arasındaki fark nedir öğrenmek ister misiniz? Rahim kanseri, rahmin iç dokusunu çevrelemiş olan bölgedeki hücrelerde başlamaktadır. Rahim ağzı kanseri ise serviks bölgesinde başlamaktadır.

Rahim Kanseri Bulaşıcı Mı?

Rahim kanseri bulaşıcı sorusunu özellikle erkekler merak etmektedir. Rahim kanseri olan kadın ile cinsel birliktelik yaşayan erkekler kanserin bulaşıcı olup olmadığını öğrenmek istemektedir. Rahim kanseri bulaşıcı değildir. Ancak rahim ağzı kanserine neden olan HPV virüsü bulaşıcıdır. Cinsel ilişki ise bu virüsün temel bulaşma yoludur.

Rahim Kanseri Tedavisi Nasıldır?

Rahim kanseri erken teşhis edildiği zaman tamamen tedavisi olan bir hastalıktır. Bu nedenle rahim kanseri tedavisi nasıldır sorusundan önce erken teşhis çok önemlidir. Erken teşhis edilemeyen rahim kanseri maalesef öldürücü sonuçlar doğurabilmektedir. Erken evrede tedaviye başlandığında hastanın beş yıllık yaşama şansı %95’tir. Rahim kanseri tedavisinde en çok cerrahi yöntem uygulanmaktadır. Ancak bunun yanında kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri de denenmektedir.

Cerrahi tedavi yönteminde overlar, tüpler ve uterus çıkarılmaktadır. Ayrıca çevre dokulardan örnekler de alınmaktadır. Cerrahi tedaviden sonra elde edilen bulgulara göre hastalığın tekrar etme riski var ise radyoterapi yöntemine başvurulmaktadır. Rahmin alınmasından sonra radyasyon tedavisi uygulanmaktadır. Radyoterapi dışında uygulanan kemoterapi yöntemi, kanser hücrelerini öldürmeyi hedefleyen bir ilaç tedavisidir.

Rahim Kanseri Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Rahim kanserinde genelde cerrahi yöntem olan ameliyat tercih edilmektedir. Bu işlemden korkan kişiler, ameliyat öncesinde rahim kanseri ameliyatı nasıldır diye araştırma yapmaktadır. Rahim kanserinde ameliyat genel olarak histerektomi yöntemi ile yapılmaktadır. Rahmin alınması anlamına gelen bu yöntem açık, kapalı ya da robotik olarak gerçekleştirilebilir. Karar tamamen hastanın durumuna ve doktora göre değişmektedir.

Rahim Kanseri Ameliyatı Kaç Saat Sürer?

Rahim kanseri ameliyatı ortalama olarak 2 – 3 saat sürmektedir. Ameliyat açık olarak yapıldığı zaman hastanın iki gün hastanede kalması gerekmektedir. Kapalı olarak yapılan ameliyatta ise hasta bir gün hastanede müşade altında tutulur.

 Rahim Ağzı Kanseri Aşısı Kaç TL?

Kadınlarda rahim ağzında kansere neden olan HPV virüsünden aşı ile korunmak mümkündür. Bunu duyan kişiler rahim ağzı kanseri aşısı kaç TL merak etmektedir. Çünkü bu aşı ülkemizde sigorta kapsamında değildir. 2 – 3 doz yapılması tavsiye edilen aşının iki doz fiyatı ortalama 2.100 TL civarındadır.

Rahim Kanseri Tedavisi Başarı Oranı Nedir?

Rahim kanserinde tedavinin başarılı olabilmesi için hastalığın erken evrede tespit edilmesi önemlidir. Hastalığın birinci evresinde teşhis edilen rahim kanseri tedavisinin başarı oranı %95’tir. Diğer evrelerde bu oranın tedavisi düşmektedir.

Rahim Kanserine Ne İyi Gelir?

Rahim kanserinde cerrahi tedavi, ilaç tedavisi ve hormon tedavisi önemlidir. Ancak bu tedavileri desteklemesi açısından rahim kanserine ne iyi gelir öğrenilebilir. Tedavi esnasında düşük dozlarda yeşil çay, papatya, zencefil ve rezene çayları tüketilebilir. Rahim kanseri hastalarına çilek, kızılcık ve vişne tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Ancak bu ürünleri kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

Rahim Kanserine Bitkisel Çözüm Var Mı?

Rahim kanserini kesin olarak tedavi eden bitkisel bir çözüm yoktur. Ancak tedavi esnasında başarı oranını artıracak bitkiler tüketilebilir. Bu bitkilerle alakalı bilgileri bir önceki başlık altında aktardık.

Rahim Kanseri Cinsel İlişkiye Girebilir Mi?

Rahim kanseri hastalarında tedavi döneminde yorgunluk ve halsizlik görülebilmektedir. Bu nedenle cinsel isteksizlik görülebilir. Ayrıca rahim ağzı kanserine neden olan HPV virüsü cinsel ilişki ile bulaştığı için dikkat edilmelidir.

Rahim Kanseri Cinsel Yolla Erkeğe Bulaşır Mı?

Cinsel ilişki ile bir başkasına bulaşan kanser türü yoktur. Ancak rahim ağzı kanserine sebep olan HPV virüsü, cinsel birleşme sırasında diğer kişiye bulaşabilir.

Rahim Kanseri Cinsel İsteksizlik Yapar Mı?

Çiftler için cinsel hayat çok önemlidir. İlişkinin temeli olan cinsel ilişki birçok nedene bağlı olarak olumsuz etkilenebilir. Rahim kanseri olan bir kadın tedavi aşamasında cinsel isteksizlik yaşayabilir. Kullanılan ilaçlar ve alınan tedaviler hem yorgunluk hem de isteksizlik yaratabilir.

Rahim Kanseri Olan Hamile Kalabilir Mi, Çocuğu Olur Mu?

Gebelikte bebeğin büyüdüğü yer olan rahimde kanser birçok kişinin korkulu rüyasıdır. Bu nedene rahim kanseri olan hamile kalabilir mi, çocuğu olur mu endişe edilmektedir. Rahim kanseri erken evrede fark edilerek ilaçla tedavi uygulandığında tedavi sonrası hasta hamile kalabilir. Ancak ileri evrelerde rahmin alınması gerektiği zaman hamilelik şansı ortadan kalkmaktadır.

Rahim Kanseri Ağrısı Nereye Vurur?

Rahim kanseri hakkında araştırma yapan kadınlar rahim kanseri ağrısı nereye vurur? sorusunun cevabını aramaktadırlar. Rahim kanseri olan hastalar, pelvik bölgelerinde (Göbek altında karnın en alt bölümü) orta-şiddetli ağrıdan şikayet edebilirler. Ağrı genellikle kanser büyüdükçe karın ve göğüs bölgesine yayılır. Ancak pelvik bölgede ağrı sadece rahim kanserinin ileri evrelerinde gelişebilir.

Rahim Kanseri Mide Bulantısı, Makat Ağrısı Yapar Mı?

Rahim kanserinin çeşitli belirtileri ve etkileri vardır. Rahim kanserinin etkileri arasında makat ağrısı ya da mide bulantısı yoktur. Mide ağrısı yapabilir ancak bulantı yapmaz. Fakat tedavi nedeniyle kullanılan ilaçlar ya da alınan kemoterapi nedeni ile hastada mide bulantısı görülebilir.

Rahim Kanseri Karında Şişkinlik Yapar Mı?

Rahim kanseri belirtilerinden biri olan kadında şişkinlik herkeste görülmeyebilir. Özellikle yumurtalık kanserinin en önemli belirtisi olan karında şişkinlik rahim kanserinde de az da olsa görülmektedir.

Rahim Kanseri Zayıflatır Mı?

Kadınlarda rahim kanserinin görülme oranı son yıllarda oldukça artmıştır. Bu nedenle kanserin belirtileri üzerinde geniş çalışmalar yapılmaktadır. Rahim kanseri hastanın zayıflamasına neden olmaktadır. İstediği halde kilo alamayan kişilerin diğer rahim kanseri belirtilerinden birini daha yaşaması durumunda doktora gitmesi tavsiye edilmektedir.

Rahim Kanseri Işın Tedavisi Yan Etkileri Neler?

Rahim kanseri tedavisinde başvurulan yöntemlerden biri de ışın tedavisidir. Işın tedavisi sonrası mide bulantısı, şişkinlik, ağrı gibi yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler tedavinin ilk günlerinde başlar ve ikinci haftadan sonra biter.

Rahim Kanseri Geçirenlerin ve İyileşen Kişilerin Yorumları Neler?

Rahim kanseri geçiren ve tedavi ile iyileşen kişiler sürecin zorluğundan bahsetmektedir. Kanser tedavisinin sabır ve moral gerektirdiğini söyleyen kişiler, manevi desteğin de ne kadar önemli olduğunu belirtmişlerdir. Hastalar ilk olarak hastalığı duyduklarında bir korku yaşayabilirler. Ancak rahim kanseri tedavi edilebilen bir hastalıktır. Moralinizi yüksek tutarak tedavi sürecinize yardımcı olabilirsiniz.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Nibulen krem yüze sürülür mü, genital bölgede kullanılır mı?

Mantar enfeksiyonlarının ortaya çıkardığı sorunları gidermeyi hedefleyen Nibulen krem, mantarları öldürür ve oluşumunu engeller. Doktorunuzun önerdiği şekilde düzenli olarak kullandığınız zaman Nibulen kremin etkileri daha da artmaktadır. Nibulen krem birçok mantar hastalığına iyi gelmektedir. Kremin yalnızca doktor reçetesi ile kullanılması tavsiye edilmektedir.

Nibulen Krem Nedir?

Son günlerde Nibulen krem nedir soruları ile çok sık karşılaşmaya başladık. Kullanım oranının artması bu kreme olan ilgiyi arttırmaktadır. Nibulen kremin etken maddesi siklopiroksolamin isimli bir maddedir. Mantar nedeni ile ortaya çıkan rahatsızlıkları iyileştiren Nibulen krem oldukça etkilidir. Kremi kullanan kişilerin yapmış olduğu olumlu yorumlar Nibulen kremin etkisini ortaya koymaktadır.

Eczanelerde 20 gramlık tüpler halinde satışa sunulan Nibulen kremin iki farklı formu daha bulunmaktadır. Deri yüzeyine sürülen Nibulen kremin başka kullanım şekli yoktur. Kullanım konusunda doktorun verdiği reçeteye birebir uyulması gerekmektedir. Bu sayede krem etkilerini artırarak sorunu daha çabuk ortadan kaldırmaktadır.

Nibulen Krem Ne İşe Yarar?
Nibulen Krem Ne İşe Yarar?

Nibulen Krem Ne İşe Yarar?

Nibulen kremin içeriğinde bulunan etken maddesi mantar enfeksiyonlarını tedavi etmektedir. Nibulen krem ne işe yarar sorusuna genel itibari ile mantar hastalıklarına iyi gelir yanıtı verilebilir. Mantar enfeksiyonlarını iyileştiren Nibulen krem, bu enfeksiyonların dağılmasını da engellemektedir. Nibulen krem SEBOREİK DERMATİT hastalığına da iyi gelmektedir.

Nibulen Krem Ne İçin Kullanılır?

Nibulen krem ne için kullanılır sorusuna yanıt vererek bu konuda sizleri bilgilendirmek istiyoruz. Nibulen krem çeşitli mantar hastalıkları için kullanılabilir. Nibulen kremin kullanıldığı hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Tırnak mantarı
  • Ayak mantarı
  • Seboreik Dermatit
  • Güneş mantarı
  • Kasık mantarı
  • Saçkıran
  • Vajinal mantar
  • Genital mantar

Nibulen Krem Nasıl Kullanılır?

Birçok kişi Nibulen krem nasıl kullanılır konusunda bilgi sahibi değildir. Bu konuda doktorun vermiş olduğu öneri dikkate alınmalıdır. Ancak doktor kullanım konusunda herhangi bir bilgi vermediği zaman kremin prospektüsünde yer alan bilgiler uygulanmalıdır. Vücudunuzda hasta olan bölüme Nibulen kremden biraz alarak sürün ve üzerini asla kapatmayın. Nibulen kremi günde iki defa kullanabilirsiniz.

Nibulen Krem İçeriği Nedir?

Nibulen kremin 1 gramında 10 mg kadar siklopiroksolamin bulunmaktadır. Kremin yardımcı maddeleri ise polietilenglikol, benzil alkol ve arıtılmış sudur.

Nibulen Krem Kortizonlu Mu?

Birçok kişi Nibulen krem Kortizonlu mu diye merak etmektedir. Nibulen krem Kortizon içermeyen etkili bir kremdir.

Nibulen Krem Bebeklerde Kullanılır Mı?

Doktor tarafından kullanılması zorunlu görülmedikçe Nibulen kremin 6 yaşından küçük olan çocuklarda ve bebeklerde kullanılmaması önerilmektedir.

Nibulen Krem Hamilelikte Kullanılır Mı?

Anne adayları tarafından Nibulen krem hamilelikte kullanılır sorusunun yanıtı merak edilmektedir. Nibulen krem sadece doktor tarafından zorunlu görüldüğü zaman hamilelikte kullanılmalıdır. Bunun dışında hamilelik döneminde kullanılması tavsiye edilmez.

Nibulen Krem Yüze Sürülür Mü?

Nibulen krem gözlere temas ettirilmeden yüz bölgesinde kullanılabilir.

Nibulen Krem Genital Bölgede Kullanımı Nasıldır?
Nibulen Krem Genital Bölgede Kullanımı Nasıldır?

Nibulen Krem Genital Bölgede Kullanımı Nasıldır?

Nibulen krem genital mantarlar için kullanılabilir. Kremin içerisinde verilen ablikatörü kullanarak mantarlı bölgeye kremi sürebilirsiniz. Daha sonra üzerini kapatmadan kremin kurumasını beklemelisiniz.

Nibulen Krem Ayak Mantarı İçin Kullanılır Mı?

Nibulen kremin kullanım alanı geniştir. Bu kremi ayak mantarı için de kullanabilirsiniz. Düzenli kullanıldığı zaman etkisini çok kısa süre içerisinde göstermektedir.

Nibulen Krem Tırnak Mantarı İçin Kullanılır Mı?

Nibulen krem tırnak mantarı hastalığında da etkili bir kremdir.

Nibulen Krem Egzama İçin Kullanılır Mı?

Egzama birçok kişide görülen bir rahatsızlıktır. Nibulen kremin prospektüsünde egzamaya iyi geldiğine dair bir bilgi yoktur.

Nibulen Krem Sivilce İçin Kullanılır Mı?

Nibulen krem sivilceye iyi gelmez. Sivilce için doktorunuzdan uygun bir kremi reçete etmesini isteyebilirsiniz.

Nibulen Krem Seboreik Dermatit İçin Kullanılır Mı?

Nibulen krem Seboreik Dermatit hastalığı için kullanılabilir. Düzenli kullanım ile etkisini hemen gösterir.

Nibulen Krem Reçetesiz Satılır Mı?

Normal reçeteli bir ilaç olan Nibulen kremi reçeteli veya reçetesiz olarak eczanelerden satın alabilirsiniz. Nibulen Krem Eşdeğeri (Muadili) Kremler Hangileri?

Nibulen krem muadili kremler hangileri öğrendiğiniz zaman tedavinize ara vermeden devam edebilirsiniz. Nibulen kremin yerine Canolen ve Siroksil kremleri kullanabilirsiniz.

Nibulen Krem Yan Etkileri Neler?

Her kremin olduğu gibi Nibulen krem yan etkileri vardır. Nibulen kremin çok nadir görülen yan etkileri kızarıklık, kaşıntı, yanma hissi ve cilt tahrişidir. Bu yan etkileri gördüğünüz zaman kremi kullanmayı bırakarak doktorunuza danışmalısınız.

Nibulen Krem Fiyatı 2022

Nibulen krem güncel fiyatı 35 TL’dir.

Nibulen Krem Kullananların Yorumları Neler?

Nibulen krem kullananların yorumları neler merak edilen önemli bir konudur. Bu yorumlar sayesinde Nibulen krem ile ilgili önemli bilgilere ulaşabilirsiniz. Nibulen krem kullanan kişiler, kremin çok etkili olduğunu belirtmektedir. Düzenli kullanıldığı zaman kısa süre içerisinde mantar sorununu yok ettiği söylenen Nibulen kremin ciddi bir yan etkisi de olmadığı görülmektedir.

Bunlar da dikkatinizi çekebilir!

Zayıflamadan tansiyonu düşürmeye kadar etkili zencefilin faydaları

Kilo vermek kolay bir iş değildir. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam alışkanlıkları olan kişiler için değişim süreci biraz zor olabilir. Yaşam biçiminizde önemli bir değişiklik yaparak zayıflama programı başlattıysanız bile, zaman zaman istediğiniz kadar kilo veremediğiniz olmuştur.

Bunun ana sebebi, vücut ve organların zaten toksinler ve kimyasallarla dolu olması ve işlevlerinin tehlikeye atılmasıdır. Üstelik metabolizma yavaş bir hızda çalışır; bu nedenle vücudun detoksifikasyonu önemlidir. Bu bitkisel kür, toksinlerden vücudunuzu temizleyecek ve metabolizma çalışmalarınızı hızlandıracaktır. Bundan sonra kilo vermeniz çok daha hızlı ve kolay olacaktır.

Vücudunuzu detoks için en iyi yol doğal olanıdır. Zencefil suyu faydalı özelliklere sahip olduğu gibi aynı zamanda bel, sırt, karın ve uyluk bölgelerinden yağ yakımında da çok etkili olur. Bu çözüm yeni bir şey değildir ve binlerce kişi bu yöntemi kullanarak kilo vermişlerdir.

Zencefil Suyunun Sağlığınıza Faydaları

Yüksek tansiyonu düşürür

Zencefil suyunu düzenli olarak içmek kan basıncınızı düşürmenize yardımcı olur ve kan pıhtılarının oluşmasını önler.

Antioksidan özelliği bulunur

İçeriğin güçlü antioksidan özellikleri vardır ve vücudunuzdaki serbest radikallerle savaşarak organlara ve dokulara zarar vermesini önler.

Kolesterol seviyenizi düşürür

Yüksek kolesterol seviyelerini azaltmada etkilidir ve bu soruna bağlı hastalıkların gelişimini önler.

Enfeksiyonlara karşı savaşır

Zencefil suyu birçok bulaşıcı hastalıklara karşı çok güçlüdür. Böylece osteoartrit ve eklem ağrısı riskini azaltarak, iltihaplarla savaşır

Antienflamatuar etkisi vardır

Enflamasyonu önler, bu nedenle her türlü kansere karşı mücadelede güçlü bir yardımcıdır.

Şifa Kaynağı Zencefil Karışımı Tarifi

Malzemeler :

  • Zencefil kökü ( Birkaç ince dilim )
  • 1 limon suyu
  • ½ litre su

Hazırlanışı:

Suyu bir tencereye boşaltın ve ocağa koyun. Su kaynama noktasına geldiğinde zencefili ekleyin ve 15 dakika daha kaynatın. Tencereyi ocaktan alın ve soğumaya bırakın. Soğuyan zencefil suyunu içerisindeki parçacıklardan ayırmak için süzün ve limon suyu ekleyin. Bir şişeye koyduğunuz zencefil suyunu gün boyunca tüketebilirsiniz. Etkisini daha fazla hissetmek için, sabah kahvaltıdan önce bir bardak mutlaka tüketin.

Şifa Kaynağı Zencefil Karışımının Faydaları

  • Kilo verdirir,
  • Açlık kan şekeri ve lipit değerleri düşürmede etkilidir.
  • Kan akışını hızlandırır, yüksek tansiyonun dengelenmesini sağlar.
  • Antikanserojen etki gösterir.
  • Dolaşımı geliştirir,
  • Besin emilimini iyileştirir,
  • Gribe karşı korur,
  • Sindirimi hızlandırır,
  • Bağışıklık sisteminizi güçlendirir,
  • Eklem ağrılarını hafifletir.

Bu 10 belirti gizli şeker hastalığına işaret ediyor. Önlem alın!

Gizli şeker, şeker hastalığının başlangıcı olarak tanımlanıyor. Bir başka deyimle, ‘Diyabet öncesi’ durum olarak adlandırılıyor. Gizli şeker hastalığı bulunan insanların, diyabet hastalığına dönüşmemesi için kişinin sağlıklı beslenmesi, egzersiz yapması ve kilo vermesi önem arz ediyor. Şeker hastalığına önlem alınması için ‘Endokrin’ uzmanına görünerek de tedbir alınabilir. Peki, gizli şeker nasıl teşhis edilir, belirtileri nelerdir, nasıl önlemler alınmalı? İşte merak edilenler…

Gizli Şeker Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

1- Aşırı susama ve sık idrara çıkma:

Günde dört ile altı kereden fazla mı idrara çıkıyorsunuz? Sürekli su içmenize rağmen hala susuzluk  mu hissediyorsunuz? Bu değişiklik normal vücut dalgalanmalarından ve dış etkenlerden kaynaklanıyor olsa da, tüm diyabet tiplerinde belirgin bir semptomdur. Yüksek kan şekeri, böbreklerinizi daha fazla idrar üretmeye zorlar. Bu belirti tip 1, tip 2 ve prediyabet içindir.

2- Açıklanamayan kilo kaybı:

Sık idrara çıktığınızda ve aşırı glikozu vücudunuzdan attığınızda, bununla birlikte kalori de yakıyorsunuz. Bu, vücudunuzun yakması için daha az kalori almanıza ve hızlı kilo kaybına neden olabilir. Bu belirti, tip 1’de daha yaygındır.

3- İyileşmeyen maya, deri enfeksiyonları ve morluklar:

İyileşmesi sonsuza kadar süren bir kesik, enfeksiyon veya morluğunuz mu bar? Uzun süreli yüksek kan şekeri cildinizin iyileşme sürecini yavaşlatarak sizi enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale getirebilir. Maya enfeksiyonları hem erkekler hem de kadınlar için yaygın olabilir. Bu belirti tip 1 ve tip 2 içindir.

4- Ağız kuruluğu veya susuzluk:

Çoğu semptom gibi, bu da yüksek kan şekeri ile ilişkilidir. Yüksek şeker seviyeleri susamanıza ve daha sık idrara çıkmanıza neden olur ve bu da giderilemeyen susuzluğa yol açar. Hem tip 1 hem de tip 2 semptomu paylaşır

5- Yemek yedikten sonra artan iştah:

Yemek yemenize rağmen hala kendinizi aç  hissediyorsanız diyabetik olabilirsiniz. Şeker hastalığında vücudunuzda ekstra glikoz bulunur. Hücreleriniz onu normal şekilde ememez. Vücudunuz fazladan glikozu yakıt olarak da yakamaz, bu yüzden onun yerine idrarla atmaya çalışır. Bu, vücudunuzun daha fazla yakıt istemesine ve tekrar yemeniz için sinyaller göndermesine neden olur. Bununla birlikte, döngü kişiye bağlı olarak kilo kaybına veya alımına neden olabilir. Tip 1 ve tip 2 şeker hastalarında yemekten sonra şiddetli açlık ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bir erken uyarı işareti olarak prediyabette de yaygındır.

6- Kusma, mide bulantısı veya göbek ağrısı:

Ağrı, vegus siniri ile ilişkilidir ve sinir hasarı, özellikle tedavi edilmezse şeker hastalarında yaygındır. Vejetaryen sinirinizin hasarlanması sindirimin yavaşlamasına ve bu da ağrıya neden olabilir. Ayrıca mide bulantısı ve kusma da olabilir. Hem tip 1 hem de tip 2 diyabet hastaları bunu yaşayabilir, ancak ilkinde daha yaygındır.

7- Ciddi yorgunluk:

Diyabet hastası kişilerde yorgunluğun gerçek nedeni hala araştırılmaktadır, ancak doktorlar ve bilim adamları bunun mevcut ve bir şikayet olduğu konusunda hemfikirdir. Semptomlar kronik yorgunluk sendromunu taklit eder ve birçok şeker hastası bunu ikincil tanı olarak alır.

8- Titreme hissi:

Kan şekeriniz değiştiğinde titreme yaşayabilirsiniz. Bunun ani artış veya düşüşle gerçekleşebileceğini unutmayın. Sağlıklı bir kan şekeri seviyesini stabilize etmek ve korumak, her iki türü de etkileyen bu semptomu ortadan kaldırabilir.

9- Karıncalanma :

Elleriniz, bacaklarınız, kollarınız veya ayaklarınızda açıklayamadığınız bir karıncalanma veya uyuşma oldu mu? Diyabetik nöropati bir sebep olabilir. Sinirlerin zarar görmesi zaman aldığı için bu diyabetik semptomun ortaya çıkması uzun yıllar alabilir. Bununla birlikte, teşhis edilmemişseniz ve yüksek kan şekeri ile yaşıyorsanız, bu ilk semptomunuz olabilir. Bu belirti her iki türü de etkiler.

10- Bulanık görme:

Bulanık görme, birçok insanın gözden kaçırdığı erken bir semptomdur. İlk adımınız muhtemelen görüşünüzü test edebilmeleri için göz doktorunuza gitmektir. Belki görüşünüz diyabetik semptomu görmezden gelmenize yetecek kadar değişmiştir. Bununla birlikte, tedavi edilmezse, bulanık görüşünüz diyabetik retinopatiye dönüşebilir ve bu da körlüğe yol açabilir. Ani başlayan bulanık görme yaşıyorsanız, göz doktorunuzdan ve pratisyen hekiminizden iki kez randevu alın.

Gizli Şeker Nasıl Teşhis Edilir?

Açlık kan şekeri 100 ile 126 mg/dl arasında ise sizde gizli şeker var denilebilir. Ancak açlık kan şekeri bazen normal yani 100 mg/dl’nin altında olduğu halde OGTT denilen ‘Şeker Yükleme Testi’ sırasında 2. saat kan şekeri 140-200 mg/dl arasında çıkması da sizde gizli şeker olduğunu gösterir. Yeni yapılan çalışmalar OGTT sırasında 1. saat kan şekerinin 156 mg/dl’den fazla olmasının, gizli şeker olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Gizli Şeker Varsa Ne Yapılabilir?

Gizli Şekeri olan ya da şeker hastalığı riski olan veya ailesinde şeker olan kişilerin öncelikle bir Endokrin uzmanına başvurması gerekiyor. Öncesinde de şu önlemler alınabilir:

  • Sağlıklı beslenme şart.
  • Karbonhidrat alımını azaltılmalı
  • Faydalı yağlar (zeytinyağı gibi sıvı yağ) yenmeli
  • Sebze ve meyve tüketimi artırılmalı
  • Fazla kiloların verilmeli,
  • Düzenli egzersiz yapılmalı
  • Stresli bir yaşamdan uzak durulmalı
  • Düzenli uyku alışkanlığı kazanılmalı
  • Alkol tüketimine son verilmeli
  • Yeşil çay içmek vb. gibi yapılması gereken durumlar arasında yer alıyor.

Her gün bir bardak sarımsak suyu için, ne mucizeler yaşayacağınızı görün

Birçok uzmanın gözdesidir ve görünüşümüz ve sağlığımız için ne kadar faydalı olduğunu söyleyip dururlar. Peki, gerçekten bu kadar iyi mi? Ve eğer her gün içerseniz sizi nasıl etkiler?

Sarımsak Kokusundan Korkuyor musunuz?

Bunu okuduktan sonra sarımsağın kokusundan nefret etmeyi bırakacağınıza emiz. Sarımsak bazı şaşırtıcı özelliklere sahiptir ve Hindistan ve diğer ülkelerde en iyi bilinen ve yaygın olarak kullanılan baharatlardan birisidir. İçerisinde sarımsak kullanılmayan yemeklerin eksik olduğu kabul edilir. Kokusundan dolayı yemeklere tamamen farklı bir tat ve aroma verir.

Sarımsak Suyunun Faydalarını Nelerdir?

Astım:

Bir bardak su içerisine 2 yemek kaşığı bal ile 10 damla sarımsak suyunu karıştırın. Astım ataklarını kontrol etmek için her gün bunu karışımı için.

Boğaz Ağrısı:

Boğaz ağrısından kurtulmak için sarımsak suyunu sıcak suyla karıştırın ve gargara yapın.

Öksürük:

Bir bardak nar suyuna 20 damla sarımsak suyu ekleyin. Bu karışım her türlü öksürüğü tedavi etmeye yardımcı olur.

Sivilce:

Sarımsak suyu, yüzdeki sivilceleri iyileştirmek için 5 dakika boyunca sivilceli bölgeye uygulanabilir. Bu uygulamayı gece boyunca yapmaktan kaçının. Sivilce kaybolana kadar bunu uygulamaya devam edin.

Kellik:

Sarımsak, kel ve daha az saçlı insanlar için mucizevi bir nimettir. Kel bölgelere uygulayarak, kurumasını bekleyin. Sonuç alıncaya kadar bunu günde iki kez uygulayabilirsiniz.

Saç Biti:

Evet, sarımsak suyu saçınızdaki bitlerden kurtulmanıza bile yardımcı olabilir. Sarımsak suyunu limon suyuyla karıştırarak gece saçınıza masaj yapın ve sabahleyin yıkayın. 5 gün boyunca her gün bunu tekrarlayın. Bu, sarımsak suyunun saçlar için en etkili faydalarından biridir.

İktidarsızlık:

Her gün sabahın erken saatlerinde süt ile karıştırılmış sarımsak suyu içilir. Kadınlarda kısırlığın kontrol altına alınmasına yardımcı olur.

Zehirli böceklerin ısırması:

Böcek ısırığı acısından kurtulmak için sarımsak suyunu uygulayın ve ısırığa masaj yapın.

Kolesterol:

Sarımsak suyunun en iyi ve en etkili ilacı, dolaylı olarak kalp krizi ve hastalıklarının önlenmesinde yardımcı olan kolesterolü azaltmaktır. Sarımsak suyu içmek, damarların kalınlaşmasını, büzülmesini ve sertleşmesini azaltır.

Sarkık Göğüsler:

Sarımsak suyu göğüs sarkmaları için bile faydalıdır. Bunun için günlük sarımsak suyu içilir.

Kadınların düzenli tüketmesi gereken 9 besin

Bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalıktan koruyan bu 9 besin, ideal kiloda kalınarak formda ve sağlıklı bir yaşam sürülmesinde de oldukça etkilidir. Aslında sadece kadınların değil, sağlıklı yaşam için erkeklerinde düzenli tüketmesi gereken bu 9 besinin faydalarını açıklıyoruz.

Düzenli Tüketilmesi Gereken 9 Mucizevi Besin

İşte bağışıklık sisteminizi güçlendirerek sağlığınıza sağlık katacak 9 besin;

Badem
Badem

Badem

Yüksek miktarda lif içeren badem, prebiyotik bir kuruyemiş türüdür. İshal, huzursuz bağırsak sendromu gibi günümüzde oldukça sık görülen bağırsak sorunlarının hafiflemesinde oldukça etkilidir. Bademin, vücuttaki kalsiyum emilimini artırdığı da bilinmektedir. Yüksek miktarda E vitamini içerdiği için yaşlanma belirtilerini azalttığı gibi cilt yapısını destekleyerek daha sağlıklı bir cilde sahip olunmasına yardımcı olmaktadır.

Lahana
Lahana

Lahana

Kanser üzerindeki olumlu etkileriyle bilinen lahana, kalp sağlığının korunmasında da en etkili besinler arasında yer almaktadır. Bir araştırmaya göre 3 ay boyunca günlük yarım su bardağı lahana tüketenlerin iyi kolesterol seviyelerinin yüzde 27 arttığı gözlemlenirken, damar tıkanıklığına neden olan faktörler arasında başı çeken kötü kolesterol seviyeleri ise azalmaktadır.

Sardalya
Sardalya

Sardalya

D vitamini, Omega-3 ve kalsiyum deposu olan sardalya, güçlü antioksidan etkiye sahip olduğu gibi vücudun detoks sistemini de aktifleştiren selenyum mineralini de bol miktarda barındırmaktadır. Menopoz döneminin ardından görülme riski çok yüksek olan osteoporoz riskini azaltmasının yanı sıra vücuttaki antioksidan alımını da artırmaktadır.

Yaban Mersini
Yaban Mersini

Yaban Mersini

Yaban mersinine rengini antioksidan bileşiklerden olan antosiyanidinler vermektedir. Bu antioksidan bileşikler üzerine yapılan araştırmalar, bu bileşiklerin diyabete, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini düşürdüğü gibi artrit riskini de azaltmaktadır. Ayrıca bu bileşikler, antienflamatuar etkisiyle de bilişsel sağlığı korumaktadır. Bu meyvenin taze, kurutulmuş ya da dondurulmuş olarak saklanması ve bütün bir yıl boyunca düzenli olarak tüketilmesi mümkündür.

Brokoli
Brokoli

Brokoli

Brüksel lahanası, karnabahar gibi turpgil familyasına ait sebzelerin içeriğindeki sülforafan maddesi kansere karşı etkili koruma sağlamaktadır. Brokoli de bu madde bakımından en zengin besinler arasında yer almaktadır. Ayrıca Çin’de sülforafan maddesi üzerine gerçekleştirilen bir araştırmanın sonucuna göre bu madde özellikle meme kanserinin yayılımını yavaşlatmaktadır.

Kinoa
Kinoa

Kinoa

Proteinlerin yapıtaşı olan amino asitler vücut tarafından üretilmediği için dışarıdan alınması gerekmektedir. Amino asitler bakımından en zengin besinler arasında Kinoa da yer almaktadır. Organ, doku, kas ve tendonların yapımında görev alan amino asitlerin, antioksidan, demir, lif ve kalsiyum bakımından çok zengin olduğu bilinmektedir. Vücudun proteine yoğun gereksinim duyduğu hamilelik ve emzirme süreçlerinde Kinoa tüketilmesi ihmal edilmemelidir. Ayrıca içeriğindeki magnezyum migren ağrılarını hafifletmektedir. Yine yüksek miktarda lif içerdiği için uzun süre tokluk hissi vererek zayıflamaya yardımcı olur.

Siyah Fasulye
Siyah Fasulye

Siyah Fasulye

Magnezyum, folat ve demir mineralleri bakımından çok zengin bir besin maddesidir. Yüksek miktarda bitkisel proteinin yanı sıra karbonhidratta barındırmaktadır. Yapısında çözünür lif barındırdığı için düzenli olarak tüketilmesi halinde kan şekerini düzenleyerek daha kolay kilo verilmesine destek olmaktadır. Kuru baklagillerle kıyaslandığı zaman Omega-3 yağ asitlerini 3 kat daha fazla içerdiği görülür. Yine siyah fasulyeye rengini veren flavonoidler kansere karşı çok etkili bir koruma sağlamaktadır. Hamilelik sürecinde düzenli tüketilirse içeriğindeki Omega-3 yağ asitleri sayesinde bebeğin beyin gelişimine çok ciddi katkı sağlar.

Pancar
Pancar

Pancar

Sadece 1 su bardağı pancar suyunun içilmesinin hipertansiyonun düşmesinde hızlı bir etkisi olduğu gerçekleştirilen bir araştırma ile ispatlanmıştır. Ayrıca pancarın içeriğinde bol miktarda bulunan antioksidan bileşenlerden olan fitokimyasallar kanserden etkili bir şekilde korumaktadır. Vücutta iltihap oluşumunu yani inflamasyonu engellemektedir. Folat ve potasyum mineralleri bakımından en zengin sebzeler arasında sayılır.

Zerdeçal
Zerdeçal

Zerdeçal

Zerdeçala o meşhur altın rengini veren pigment, kurkumin pigmentidir. Enfeksiyonların tedavisinin yanı sıra yaraların hızlı iyileşmesindeki etkisi nedeniyle enfeksiyon ve yara tedavisinde kullanılır. Ayrıca kurkumin maddesinin sindirim sistemi sorunlarının, artrit, Alzheimer ve inflamasyon gibi hastalıkların tedavisini desteklediği yapılan araştırmalar ile ispatlanmıştır. Yine kansere karşıda etkili bir koruma sağlayan zerdeçal, karabiber ile beraber tüketildiği takdirde daha da etkili olmaktadır.

Avil merhem yüze sürülür mü, ne işe yarar?

Beyaz renkli ve homojen bir yapıya sahip olan Avil merhem 25 gramlık tüplerde satışa sunulmuştur. Kullanım alanı oldukça geniş olan Avil merhemi doktorunuza yazdırarak eczanelerden satın alabilirsiniz. Hemen hemen her cilt yapısına uygun olan Avil merhem oldukça faydalı bir kremdir.

Avil Merhem Nedir?

Günümüzde birçok farklı hastalığın tedavisinde kullanılan Avil merhem nedir öğrenmek isteyen takipçilerimiz için bu özel yazımızı hazırladık. Avil merhem birinci derecede yanıklar için önerilmektedir. Bununla beraber alerjik deri lezyonları için de Avil merhem reçete edilmektedir. Yaz aylarının gelmesi ile beraber artan güneş yanıklarının tedavisinde Avil merhem kullanılmaktadır.

Antihistaminik bir ilaç olan Avil merhemin etken maddesi feniramin hidrojen maleattır. İlacın bu etken maddesine karşı alerjisi olanlar dışında merhemin herhangi bir yan etki riski çok düşüktür. Fakat her ihtimale karşı doktor kontrolünde kullanılması tavsiye edilmektedir.

Avil Merhem Ne İşe Yarar?
Avil Merhem Ne İşe Yarar?

Avil Merhem Ne İşe Yarar?

Avil merhem ne işe yarar diye merak eden takipçilerimiz için geniş kapsamlı bir araştırma yaptık. Uzmanlar tarafından genelde güneş yanığı sonrası reçete edilen Avil merhem kaşıntı ve batma hissine iyi gelmektedir. Bununla beraber Avil merhemin sağladığı faydalar şu şekilde sıralanabilir:

Şişkinliğe neden olan kimyasalların etkisini yok etmektedir.

  • Kaşıntıyı azaltır.
  • Böcek sokmalarına iyi gelir.
  • Birinci derece yanıkları tedavi eder.
  • İltihap semptomlarına iyi gelir.
  • Kas ağrısına iyi gelir.
  • Baş ağrısını azaltır.
  • Kas ve sırt ağrılarını azaltır.
  • Adet ağrılarını hafifletir.
  • Kurdeşen ağrısına iyi gelir.

Avil Merhem Nasıl Kullanılır?

Öncelikle Avil merhem nasıl kullanılır konusunda doktorunuza danışmanız önerilmektedir. Kremi kullanmadan önce ve kremi kullandıktan sonra ellerinizi sabunlu su ile yıkamanız tavsiye edilmektedir. Kullanacağınız alanı da temizledikten sonra kremi ince bir tabaka halinde sürebilirsiniz. Günde iki veya üç kez kremi kullanabilirsiniz. Kremi kullandığınız alanı bandajlamayın veya üstünü kapatmayın. İki saat sonra kremi sürdüğünüz bölgeden silebilirsiniz.

Avil Merhem Gebelikte (Hamilelikte) Kullanılır Mı?
Avil Merhem Gebelikte (Hamilelikte) Kullanılır Mı?

Avil Merhem Gebelikte (Hamilelikte) Kullanılır Mı?

Avil merhemin hamilelik döneminde kullanılması önerilmez. Ancak uygulanacak tedavinin faydası oluşacak risklerden fazla ise doktorunuz ilacı kullanmanıza izin verebilir.

Avil Merhem Emziren Anneler Kullanabilir Mi?

Avil merhemin emzirme döneminde kullanılması tavsiye edilmez. Ancak doktorunuza danışarak bu konuda daha doğru bilgileri alabilirsiniz.

Avil Merhem Bebeklerde Kullanılır Mı?

Anne ve babalar çocukları için kullanacakları ilaçlarda endişe etmektedir. Özellikle bebeklerde kullanılan ilaçlara çok dikkat edilmelidir. Avil merhem bebeklerde kullanılır merak edilen bir konudur. Avil merhemin 1 yaş altındaki bebeklerde kullanılması kesinlikle tavsiye edilmemektedir.

Avil Merhem Kortizonlu Mu?

Her kremde olduğu gibi Avil merhem kortizonlu mu sorusunun yanıtı araştırılmaktadır. Avil merhem içeriğinde Kortizon yoktur.

Avil Merhem Göze, Göz Çevresine Sürülür Mü?

Avil merhemin göze ve göz çevresine temasından kaçınılmalıdır.

Avil Merhem Genital Bölgeye Sürülür Mü?

Avil merhemin hassas olan genital bölgede kullanılması önerilmez.

Avil Merhem Yüze Sürülür Mü?

Önemli konulardan biri de Avil merhem yüze sürülür konusudur. Göz çevresine değdirmeden Avil merhemi yüzünüzde kullanabilirsiniz.

Avil Merhem Pişik İçin Kullanılır Mı?

Avil merhem pişik kremi olarak kullanılmaz.

Avil Merhem Hemoroid İçin Kullanılır Mı?

Avil merhemin hemoroid için kullanılıp kullanılmadığı konusunda doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir. Kremin prospektüsünde bu konuda herhangi bir bilgi yoktur.

Avil Merhem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Avil merhem sivilceye iyi gelir mi sorusuna maalesef hayır yanıtı verilmektedir. Sivilce tedavisi için doktorunuzdan başka bir krem reçete etmesini talep edebilirsiniz.

Avil Merhem Mantara İyi Gelir Mi?

Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan Avil merhem mantara iyi gelmez.

Avil Merhem Uçuğa İyi Gelir Mi?

Kremin prospektüsü incelendiği zaman uçuğa iyi geldiğine dair herhangi bir bilgi yoktur. Bu nedenle doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

Avil Merhem Kaşıntıya İyi Gelir Mi?

Birçok takipçimiz Avil merhem kaşıntıya iyi gelir mi merak etmektedir. Avil merhem, güneş yanıkları ya da alerjik hastalıkların neden olduğu kaşıntıya iyi gelmektedir.

Avil Merhem Yanığa İyi Gelir Mi?

Avil merhem bir yanık kremidir. Güneş yanıkları ve birinci derece yanıklar için Avil merhem reçete edilmektedir.

Avil Merhem Uyuza İyi Gelir Mi?

Avil kremin Uyuza iyi geldiğine dair net bir bilgi yoktur. Bu nedenle uyuz için Avil kremin kullanılıp kullanılmadığı konusunda doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

Avil Merhem Muadili Kremler Hangileri?

Avil merhem her eczanede satılan bir kremdir. Ancak bazen Avil merhemi bulamadığınız zaman Avil merhem muadili kremler hangileri öğrenerek bu kremleri kullanabilirsiniz. Avil merhemin muadili kremler şu şekilde sıralanabilir:

  • Aviject Ampül
  • Fenamed Ampül
  • Daizyn Enjeksiyonluk çözelti

Avil Merhem Fiyat 2022

Avil merhemin güncel fiyatı 23,68TL’dir.

Avil Merhem Reçetesiz Alınır Mı?

Avil merhem reçetesiz alınır birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Avil merhem hem reçeteli hem de reçetesiz olarak satın alınabilir. Ancak reçete edildiği zaman ücreti SGK tarafından karşılanmaktadır.

Avil Merhem Yan Etkileri Neler?

Avil merhemin etken maddelerine karşı alerjisi olan kişilerde ciddi yan etki riski bulunmaktadır. Ancak alerjisi olmayan kişilerde yan etki görülme riski çok azdır. Avil merhemin olası yan etkileri arasında kurdeşen, nefes almada güçlük, karın ağrısı gibi etkiler sayılabilir.

Avil Merhem Kullananların Yorumları Neler?

Avil merhem kullananların yorumları neler öğrenerek Avil merhem hakkında bilgilere önceden sahip olabilirsiniz. Avil merhem kullanan kişiler, yaşadıkları sorunun en kısa sürede geçtiğini belirtmektedir. Kremin yan etkileri de çok fazla görülmemiştir.

Rahim sarkması ameliyatı sonrası iyileşme süreci nasıldır?

Tıp dilinde uterus denilen rahim, doğum yapmayan kadınlarda 5 – 6 cm büyüklüğündedir. Doğum yapmış olan kadınlarda ise 6 – 7 cm büyüklüğündedir. Bazı nedenlerle yeterli desteği alamayan rahim aşağıya doğru sarkarak rahim sarkması oluşur. İleri vakalarda rahmin vajinanın dışına çıktığı görülür. Bu gibi durumlar kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyeceği için tedavi edilmelidir.

Rahim Sarkması Nedir?

Kadınların son dönemlerde çok sık araştırdığı konuların başında rahim sarkması nedir gelmektedir. Rahim, kadın üreme organlarından biridir. Sınırlı hareket yeteneğine sahip olduğu için bulunduğu yerde sabit kalmamaktadır. Çeşitli nedenlerle rahmin olması gereken yerden aşağıya sarkması durumuna rahim sarkması denilmektedir.

Pelvik kasları ve bağ dokuları gevşeten bazı etmenlere yer çekiminin etkisi de eklenerek rahmin aşağıya doğru sarkmasına neden olur. Rahim sarkması her zaman tedavi gerektirmez. Ancak rahmin vajinanın dışına çıkacak kadar ileri boyutta sarkması mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Çünkü bu durum kisinij normal yaşamını olumsuz etkilemektedir.

Rahim Sarkması Neden Olur?
Rahim Sarkması Neden Olur?

Rahim Sarkması Neden Olur?

Rahim sarkması sorunu ile karşı karşıya kalan kişiler, rahim sarkması neden olur merak etmektedir. Rahmin normal yerinden aşağıya doğru sarkmasına neden olan etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Normal doğum
  • Çoğul gebelik
  • Yaşlılık
  • Östrojen hormonunun yetersiz kalması
  • Doğumsal travmalar yaşamak
  • İri bebek doğurmak
  • Obezite
  • Pelvis operasyonları
  • Ağır kaldırma
  • Kronik öksürük
  • Kronik kabızlık yaşamak

Rahim Sarkması Belirtileri Nelerdir, Nasıl Anlaşılır?

Rahim sarkması bazen kendini uzun süre belli etmez. Rutin muayene esnasında doktor tarafından fark edilebilir. Ancak ileri derecede gelişen rahim sarkması durumunda ortaya çıkan belirtiler şunlardır:

  • İdrar kaçırma
  • İdrar yapmada zorlanma
  • Belin alt bölümünde ağrı hissetme
  • Vajinal kanama
  • Problemli bağırsak hareketleri
  • Ağrılı cinsel ilişki
  • Vajinal akıntının artması
  • Vajinadan dışarıya doğru doku çıkması

Rahim Sarkması Görüntüsü Nasıl Anlaşılır?

Rahim sarkması yaşayan kişilerde vajinadan dışarıya doğru bir doku çıkmaktadır. Kişi tahminde ağırlık hissetmektedir. Bu durum, rahim sarkmasının ileri boyutta olduğunun göstergesidir. Zaman kaybetmeden bir doktora giderek tedavi olmak gerekmektedir.

Rahim Sarkması Ultrasonda Görülür Mü?

Rahim sarkması ultrasonda görülür araştırılmaktadır. Ancak ultrason ile görüntüleme bu durumda tercih edilen bir işlem değildir. Ancak bazen rahim sarkmainin boyutunu belirlemek için görüntüleme cihazlarından yararlanılabilir.

Rahim Sarkması Elle Hissedilir Mi?

Eğer rahim sarkması ileri seviyede ise kadınlar elini vajinaya değdirdiği zaman rahmi hissedebilirler. Bazı durumlarda rahim tamamı ile vajinanın dışına çıkabilir.

Rahim Sarkması Kendiliğinden Geçer Mi, Düzelir Mi?

Birçok kişi rahim sarkmasından korktuğu için rahim sarkması kendiliğinden geçer mi merak etmektedir. Hafif derecedeki rahim sarkmasının tedavi edilmesine gerek yoktur. Ancak tedavi aşamasında hastanın söyleyecekleri de çok önemlidir. Hafif rahim sarkmaları sizi rahatsiz ediyorsa mutlaka tedavi edilmelidir. Rahmin tamamen vajinanın dışına çıkması durumunda kendiliğinden tedavi olması beklenemez.

Rahim Sarkması Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Birçok kişinin aklında rahim sarkması tedavi edilmezse ne olur sorusu yer almaktadır. Hafif rahim sarkmalarının tedavi edilmesine gerek yoktur. Ancak rahmin vajina dışına çıkması durumu kişiye bazı sorunlar yaşatabilir. Rahim iç çamaşırına temas ettiği zaman ülser hastalığına neden olabilir. Bu yüzden rahim sarkmasının tedavi edilmesi gerekmektedir. Rahim sarkması günlük yaşamı da olumsuz etkiler. Ağrı hissinin yanında cinsel birliktelik esnasında da kişiye rahatsızlık verebilir.

Hamilelikte Rahim Sarkması Bebeğe Zarar Verir Mi?

Anne adayları hamilelikte rahim sarkması bebeğe zarar verir mi diye korku yaşamaktadır. Hamilelik döneminde yaşanan rahim sarkmasının bebeğe zarar vermez. Ancak bebeğin baskısı ile sarkma daha da şiddetlenebilir. Bu durumu yaşamamak için gebelikten önce varsa rahim sarkması sorununun tedavi edilmesi önerilmektedir.

Rahim Sarkması Düşüğe Neden Olur Mu?

Rahim sarkmasının düşüğe neden olup olmayacağı ile ilgili kapsamlı bir araştırma yoktur. Bu nedenle sürecin doktor ile yürütülmesi önerilmektedir.

Rahim Sarkması Doğuma (Gebeliğe) Engel Mi?
Rahim Sarkması Doğuma (Gebeliğe) Engel Mi?

Rahim Sarkması Doğuma (Gebeliğe) Engel Mi?

Rahim sarkması ileri seviyede olduğu zaman hastaya sezaryen doğum önerilmektedir. Hastanın durumuna bakarak doğum şekline doktor karar vermektedir.

Rahim Sarkması Cinselliği, Cinsel İlişkiyi Etkiler Mi?

Rahim sarkması ileri derecede yani 3. ya da 4.derece olduğu zaman vajina kapanacağı için cinsel birliktelikte sorunlar yaşanabilir. Bu durumda rahim sarkmasının mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Rahim sarkması, cinsel birliktelik esnasında acı duymaya da neden olabilmektedir.

Rahim Sarkması Cinsel İsteksizlik Yapar Mı?

Rahim sarkması sorunundan şikayetçi olan kişiler rahim sarkması cinsel isteksizlik yapar merak etmektedir. Rahim sarkması cinsel isteksizliğe neden olabilmektedir. Bunun yanında, cinsel ilişkide ağrı ve orgazm olamama sorunlarını da ortaya çıkarabilmektedir.

Rahim Sarkması Bacak Ağrısı Yapar Mı?

Rahim sarkmasının en önemli belirtilerinden biri de bacak ağrısıdır. Kadınlar bacak ağrısının rahim sarkmasından kaynaklandığını bilmeyebilir. Bu nedenle yaşanan bacak ağrısının ortopedik bir nedene bağlı olduğu da düşünülebilir. Ancak rahim sarkması, uzun süren bel ve bacak ağrılarına neden olmaktadır.

Rahim Sarkması Kansere Neden Olur Mu?

İlerlemiş rahim sarkması durumunda vajinada yaralar oluşabilir. Nadiren bu durum mikrop kapmasına da yol açabilir. Ancak rahim sarkmasının kansere yol açtığına dair herhangi bir bilgi yoktur.

Rahim Sarkması Nasıl Tedavi Edilir?

Hafif rahim sarkmaları için tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Ancak ileri seviyedeki rahim sarkmaları için cerrahi operasyon gerekmektedir. Ameliyat esnasında zayıflayan pelvik dokular onarılarak hastanın rahatlaması sağlanır.

Rahim Sarkması Ameliyatı Riskli Mi?

Her ameliyatta olduğu gibi rahim sarkması ameliyatında da bazı riskler bulunmaktadır. Ameliyat esnasında komşu organlar olan mesane ve bağırsaklar zedelenebilir. Ayrıca damar zedelenmesi de yaşanabilir. Bu riskler düşük risklerdir. Ameliyatın işin ehli doktor ve ekip tarafından yapılması çok önemlidir.

Rahim Sarkması Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?

Rahim sarkması ameliyatı sonrası iyileşme süreci hastanın durumuna göre değişiklik göstermektedir. Ancak genel olarak iyileşme süreci 15 günü bulmaktadır. Hastanın cinsel ilişki için 40 gün kadar beklemesi gerekmektedir. Doktorun tavsiyelerine uyarak bu süreci çok daha rahat geçirebilirsiniz.

Rahim Sarkması Ameliyatı Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Neler?

Rahim sarkması ameliyatından sonra doktor tarafından yapmanız ve yapmamanız gerekenler hakkında bilgiler verilmektedir. Bu uyarılara birebir uymanız tavsiye edilmektedir. Ameliyattan sonra 40 gün boyunda küvette yatmak, cinsel ilişki, havuz ve deniz yasaktır. İlk birkaç gün ise sıcak su ile temastan kaçınılmalıdır.

Rahim Sarkması Egzersizleri Nelerdir?

Rahim sarkması egzersizleri nelerdir öğrenerek bu egzersizleri düzenli olarak yapabilirsiniz. Bu sayede sarkan rahmin biraz toparlanmasını sağlayabilirsiniz. Pelvik taban kaslarınızı sıkarak 5 saniye o şekilde durun. Daha sonra 5 saniye dinlenin ve aynı işlemi 3 – 4 kere tekrarlayın. Sonrasında süreyi artırın ve 10 saniye boyunca kaslarınızı sıkarak durun. 10 saniye dinlendikten sonra tekrar yapın. Bu işlemi günde 3 – 4 kere yapabilirsiniz.

Rahim Sarkmasına Ne İyi Gelir?

Rahim sarkmasında ilaçla tedavi yoktur. Fakat sarkma ile beraber idrar kaçırma sorunu da var ise bu durumda ilaç tedavisi uygulanabilir. Bunun yanında Level egzersizleri yapılarak pelvik kaslarının güçlenmesi sağlanabilir.

Rahim Sarkması Ameliyatı Olanların Yorumları Neler?

Rahim sarkması ileri boyuta ulaşan ve ameliyat olan kişiler, ameliyat sürecinde çok sıkıntı yaşamadıklarını söylemektedirler. Bu süreçte doktorun önerilerine dikkat etmenin ne kadar önemli olduğundan bahsedilmektedir. Ameliyat sonrasında yaşadıkları baskı ve ağrının hafiflediğini belirten birçok kişi bu ameliyatı önermektedir.

Rahim Sarkması Bitkisel Tedavisi Saraçoğlu

Rahim sarkması bitkisel tedavisi Saracoğlu tarafından verilmiştir. Evinizde yapabileceğiniz bu doğal yöntemler ile sarkmanın şiddetini azaltabilirsiniz. Saraçoğlu tarafından önerilen kürler şu şekildedir:

1. kür için gerekli malzemeler

  • Kabak çekirdeği yağı
  • Testere dişli aslan pençesi

1 su bardağı su kaynatılarak içerisine 1 yemek kaşığı testere dişli aslan pençesi koyularak 6 dakika kaynatılır. Daha sonra süzerek ılıtın. Hazırladığınız içeceği sabahları ve Akşamları yemekten önce 2 su bardağı tüketin. Öğle yemeklerinden önce de 1 yemek kaşığı kabak çekirdeği yağı tüketin.

2. kür için malzemeler

  • Su
  • Çoban çantası

İki litre kaynamış olan suya 3 yemek kaşığı kurutulmuş olan çoban çantasını ekleyin ve 10 dakika kısık ateşte pişirin. Daha sonra süzün ve ılıyan suyu bir leğene alarak bunlarında bekleyin. Bu işlemi haftanın ilk iki gününde iki kere yapabilirsiniz.

Rahim Sarkmasına Hangi Bölüm – Doktor Bakar?

Rahim sarkması için Jinekoloji yani Kadın Hastalıkları bölümüne gidilmelidir.

Proctolog krem göz altına sürülür mü, nasıl kullanılır?

Hemoroid hastalığı son zamanlarda birçok kişide görülmeye başlamıştır. Bu durum özellikle beslenme düzenine bağlı olarak meydana gelmektedir. İçeriğindeki etken maddesi sayesinde hemoroide iyi gelen Proctolog krem, iltihabı hastalıklar ve makat çatlağı gibi sorunları da tedavi etmektedir. Ayrıca bu rahatsızlıklara bağlı olarak görülen kaşıntı, yanma, ağrı gibi semptomlara da iyi gelmektedir.

Proctolog Krem Nedir?

Son zamanların en çok tercih edilen kremleri arasında yer alan Proctolog krem nedir birçok kişi tarafından araştırılmaktadır. Hareketsiz yaşam, yanlış beslenme ve yetersiz su tüketimi gibi nedenlerle meydana gelen hemoroid sorununu tedavi eden Proctolog kremin etken maddesi, Trimebutin Ruscogenin’dir. Etken maddesi sayesinde anal bölgede oluşan iç ve dış hemoroid, makat çatlağı yani anal fissür, acı, ağrı, yanma, şişlik ve anal bölgede görülen diğer hastalıklar iyileşmektedir.

Bir Steroid ilaç grubunda olan Proctolog krem, vücuttaki iltihabın azalmasını sağlamaktadır. Sadece eczanelerde satılan Proctolog kremin 18 yaşından küçüklere kullanılmaması gerektiği belirtilmektedir. Kullanım konusunda doktorunuzla görüşmeniz çok daha doğru olacaktır. Kremin ana etken ve yardımcı etken maddelerine karşı alerjisi olan kişilerde yan etkiler meydana gelebilir. Bu durumu yaşamamak için hastalığınızın durumuna göre doktorun önerdiği şekilde kullanmanız tavsiye edilmektedir.

Proctolog Krem Ne İşe Yarar?
Proctolog Krem Ne İşe Yarar?

Proctolog Krem Ne İşe Yarar?

Kullanımı konusunda dikkatli olunması gerektiği söylenen Proctolog Krem ne işe yarar öğrendikten sonra krem hakkında doktorunuzla görüşebilirsiniz. Proctolog rektal krem hemoroid ve anal çatlaklar ile beraber rekral kanama, anal iltihap, bağırsak yolu hareketi, tekrar eden karım ağrısı, ishal ve anal fissür gibi rahatsızlıklar için kullanılmaktadır. Bağırsakların anormal hareketlerini normalleştiren Proctolog Krem birçok kişi tarafından tercih edilmektedir.

Anal bölgede zorlama, yanma, kaşıntı, karıncalanma, tahriş gibi durumlarda da Proctolog Krem önerilmektedir. Bu kremi kullandığınız zaman diğer tedavi edici ilaçlara ara vermenize gerek yoktur. Kısa süreli tedavi için kullanılan Proctolog kremin herhangi bir olumlu etkisini görmezseniz, kremi kullanmayı bırakarak doktorunuza danışmanız tavsiye edilmektedir.

Proctolog Krem Nasıl Kullanılır?

Kişide ciddi ağrılar yaşatan hemoroid veya anal çatlak gibi rahatsızlıklarda Proctolog Krem nasıl kullanılır iyi bilinmelidir. Kremi doktorunuz nasıl reçete ettiyse o şekilde kullanmanız önerilmektedir. Tedavi aşamasında mutlaka doktorunuzun direktiflerine uymanız önemlidir. Talimat dışı yanlış kullanımlar hastalığın seyrini olumsuz etkileyerek sağlığınızı tehlikeye atabilir.

Kremin uygulanacağı bölgenin temizlenerek kurulanması tavsiye edilmektedir. Doktor tarafından bir kullanım önerisi verilmesiyle, Proctolog kremi günde 1 veya 2 kere makat bölgenize steril bir gazlı bez ile sürebilirsiniz. İç hemoroid tedavisinde ise tüpe kanül takılarak kanül ile sürülür.

Proctolog Günde Kaç Kez Kullanılır?

Ciddi ağrı yaşayan kişiler Proctolog günde kaç kez kullanılır merak etmektedir. Proctolog kremin prospektüsünde günde 1 veya 2 kere kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Ancak kişinin sağlık sorununa ve ağrısına göre kullanım miktarı değişebilmektedir. Bu nedenle mutlaka doktorunuza danışarak Proctolog kremi kullanmanız önerilmektedir.

Proctolog Krem Ne Kadar Sürede Etki Eder?
Proctolog Krem Ne Kadar Sürede Etki Eder?

Proctolog Krem Ne Kadar Sürede Etki Eder?

Proctolog Krem ne kadar sürede etki eder konusu özellikle şiddetli ağrı çeken kişileri yakından ilgilendirmektedir. Proctolog Krem, uygulandıktan 5 dakika kadar sonra etkisini göstermeye başlamaktadır. Düzenli kullanım ile 1 – 2 haftaya kadar hastalığı iyileştirmektedir. Ancak hastalığın durumuna göre tedavi süresi daha da uzayabilmektedir.

Proctolog Krem Kortizon İçerir Mi, Kortizonlu Mu?

Birçok kişi, herhangi bir ilacı kullanmadan önce ilacın kortizon içerip içermediğini merak etmektedir. Proctolog Krem Kortizon içermez. Bu nedenle uzun süre güvenle kullanılabilir.

Proctolog Krem Yanma Yapar Mı?

İçeriğindeki etken madde sayesinde uyusturucu etki yaratarak ağrıyı azaltan Proctolog Krem yanma yapar sorusunun yanıtı kişiye göre değişmektedir. Proctolog kremin bazı yan etkileri olabilir. Özelikle etken maddesine karşı alerjisi olan kişilerde geçici bir yanma hissi oluşturabilir.

Proctolog Emzirirken Kullanılır Mı?

Emzirme döneminde bütün anneler ilaç kullanırken tedirgin olmaktadır. İlaçların bebeğe süt ile geçip geçmeyeceği ve ne gibi etkileri olacağı iyice araştırılmalıdır. Proctolog Krem bebeğe bir zarar vermez. Bu nedenle emzirme döneminde kullanılabilir. Yine de bu konuda doktorunuza danışmanız daha doğru olacaktır.

Proctolog Hamilelikte (Gebelik) Kullanılır Mı?

Hamileliğin ilk üç ayında tedbir amacı ile Proctolog Krem kullanımı önerilmemektedir. Diğer aylarında ise doktor tarafından önerilen dozu aşmadıkça herhangi bir sorun yaşanmaz.

Proctolog Krem Bebeklerde Kullanılır Mı?

Proctolog kremin prospektüsünde ” Çocuklarda kullanımı ” diye bir bölüm yer almaktadır. Bu bölümde, Proctolog kremin 18 yaş altındaki çocuklarda kullanımı konusunda çalışmalar yapılmadığı ve bu nedenle kremin 18 yaş altında kullanılmaması gerektiği belirtilmektedir.

Proctolog Krem Basur İçin Kullanılır Mı?

Proctolog Krem bir basur kremidir. Bu nedenle doktor önerisi ile basur tedavisinde kullanılabilir. Kullanım miktarı ve süresi yine doktor kontrolünden sonra belirlenmelidir. Proctolog krem, basur nedeni ile ortaya çıkan ağrıyı ve yanma hissini azaltmaktadır.

Proctolog Krem Cilde Sürülür Mü?

Proctolog krem, anal fissür ve basur nedeniyle o bölgede oluşan kızarıklık, tahriş ve şişliğe iyi gelmektedir. Bu gibi cilt reaksiyonlarında kullanılan Proctolog Krem doktor reçetesi ile satılmaktadır.

Proctolog Krem Vajinaya Sürülür Mü?

Proctolog krem Vajinaya sürülmemelidir.

Proctolog Krem Yüze Sürülür Mü?

Basur kremlerini yüzüne sürerek olumlu sonuç alan kişilerin yorumları Proctolog krem yüze sürülür sorusunu gündeme getirmektedir. Bir miktar vazelin ile karıştırılarak kullanılan Proctolog kremin yüze sürülmesi doktorlar tarafından önerilmemektedir.

Proctolog Krem Göz Çevresine, Göz Altına Sürülür Mü?

Birçok kişi tarafından hemoroid tedavisi için kullanılan Proctolog krem göz çevresine sürülmemelidir.

Proctolog Krem Göz Altı Torbalarına İyi Gelir Mi?

Bazı mankenler tarafından göz altı torbaları için kullanıldığı ve iyi sonuç alındığı belirtilen Proctolog krem, göz altına sürülmemelidir. Bu krem göz altı torbaları için kullanılmamalıdır.

Proctolog Hemoroid (Basur) Geçirir Mi?

Proctolog krem bir hemoroid kremidir. Doktorun önerdiği şekilde düzenli olarak kullanıldığı zaman kısa sürede etkisini göstermektedir.

Proctolog Makat Çatlağına İyi Gelir Mi?

Makat çatlağı yani anal fissür, kişinin ciddi ağrı çekmesine neden olan bir rahatsızlıktır. Hemoroid için kullanılan Proctolog Makat çatlağına iyi gelir mi sorusuna evet yanıtını vererek bu sorunu yaşayan kişileri rahatlatmak istiyoruz. Proctolog kremi önerilen şekilde kullandığınız zaman makat çatlağı ağrısı hafifletmektedir.

Proctolog Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Uzmanlar Proctolog kremin yüze sürülmesini tavsiye etmemektedir. Bu nedenle Proctolog krem sivilcelere iyi gelmez. Sivilce için daha uygun kremlerin kullanılması önerilmektedir.

Proctolog Krem SGK Karşılıyor Mu?

Bazı ilaçlar SGK tarafından ödenmektedir. Bu durumda ilacın belli bir yüzdesi ödenir ve kalan tutar SGK’dan alınır. Ancak Proctolog krem SGK tarafından karşılanan ilaçlar grubunda değildir.

Proctolog Krem Reçetesiz Alınır Mı?

Proctolog krem reçetesiz alınır merak edilmektedir. Normal reçeteli bir ilaç olan Proctolog krem reçeteli veya reçetesiz olarak alınabilir.

Proctolog Eş Değeri (Muadili) Nelerdir?

Proctolog kremi bulamadığımız zaman doktorunuza danışarak muadili yani eş değeri kremleri kullanabilirsiniz. Proctolog kremin muadili kremler arasında Recbutin Rectal ve Proctolog Spozituar yer almaktadır.

Proctolog Krem Fiyatı Kaç Lira?

Proctolog Krem fiyatı 25,17 TL’ dir.

Proctolog Krem Yan Etkileri Nelerdir?

Proctolog kremin çok ciddi yan etkileri yoktur. Kremin etken maddesine kadar alerjisi olan kişilerde ciddi yan etkiler görülebilir. Bu nedenle kremi kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önerilmektedir. Proctolog krem az miktarda yanma hissine yol açabilir. Hemen uyuşturma etkisi olduğu için ağrıları en kısa sürede geçirmektedir.

Proctolog Krem Kullanıcı Yorumları Nelerdir?

Proctolog krem kullanıcı yorumları incelendiği zaman kremin etkisini hemen gösterdiği anlaşılmaktadır. Proctolog krem, sorunlu bölgeye sürüldüğü anda uyuşturucu etkisi ile ağrıyı hafifletmektedir. Bunun yanında, Proctolog kremin yan etkileri de kullanıcılarda görülmemiştir.

Birçok kanser çeşidi ile savaşıyor, antibiyotik yerine geçiyor!

Soğanın kanserle mücadele başta olmak üzere sağlığa sayısız faydaları vardır. Özellikle halsizlik, grip, soğuk algınlığı, burun tıkanıklığı gibi sağlık problemlerinin iyileşme sürecini hızlandıran soğan, enfeksiyon, mikrobiyal gibi faktörlerden kaynaklanan sağlık problemleri de ise antibiyotik görevi üstlenmektedir. Aynı zamanda solunum yollarını açan soğan, daha rahat nefes almaya yardımcı olmaktadır.

Soğan Neye İyi Gelir?

Soğanın kalp ve damar sağlığını koruyucu etkisi de vardır. Özellikle kandaki kötü kolesterol seviyesini ve yüksek tansiyonu düşürerek kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini en aza indirmektedir. Bütün kanser türleriyle etkili şekilde mücadele eden soğan, bağırsaklardaki yararlı bakterileri de korumaktadır. Yüksek kan şekerini düzenleyici etkisi olan soğan, ciltteki yaraların üstüne sürüldüğü zamanda iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Karanfilin batırılıp odaya bırakılması ise öksürüğe ve burun tıkanıklığına çok iyi gelmektedir.

Kış mevsiminde soğukların da etkisi ile yaygınlaşan grip, soğuk algınlığı, halsizlik, burun tıkanıklığı gibi sağlık problemlerinin iyileşme sürecini hızlandırmakta doğal yöntemler oldukça işe yaramaktadır. Gece saatlerinde öksürük nöbetleri tuttuğu zaman soğan ve karanfil ikilisi öksürüğün hızlıca kesilmesinde oldukça etkilidir. Yetişkinlerin yanı sıra çocuklarında kullanabileceği bu yöntem sayesinde ilaca gerek duyulmadan öksürük nöbetinden kurtulmak mümkündür.

Soğana Karanfil Batırmanın Faydaları Nelerdir?
Soğana Karanfil Batırmanın Faydaları Nelerdir?

Soğana Karanfil Batırmanın Faydaları Nelerdir?

Burun tıkanıklığı, soğuk algınlığı gibi enfeksiyon ve mikrobiyal kaynaklı sağlık problemlerinde antibiyotik işlevi gören soğan ile karanfilin hoş kokusu solunum yollarını rahatlatmaktadır. Sağlığa faydalı baharatlar sınıfında bulunan karanfilin soğanla birleşmesinin neye iyi geldiği ise son zamanlarda çok fazla araştırılmaktadır. İsrafı önlediği gibi şifada olan bu doğal yöntemin evde denenmesi tavsiye edilmektedir. Bu yöntem sayesinde ilaca gerek kalmadan yeniden sağlığa kavuşma imkanı vardır.

Bu yöntemi uygulamak için öncelikle 1 tane soğan ikiye bölünmelidir. Daha sonra soğanın düz olan kısımlarına karanfiller teker teker batırılmalıdır. Soğana en az 5-6 tane karanfilin batırılmasının ardından soğan, düz ve küçük boyutta bir kabın içerisine konulmalıdır. Bu işlemden sonra içerisinde soğan olan kap yatak odasında başucuna yerleştirilmelidir.

Günlük uygulanması gereken bu doğal tedavi yönteminin her seferinde yeniden hazırlanarak uygulanması gerekmektedir. Bu uygulama için çocukların odasına da bir tane kap yerleştirilebilir.

Soğana Karanfil Batırmanın Püf Noktaları Nelerdir?

Soğan her ne kadar her derde deva olsa da insanı rahatsız eden bir kokusu vardır. Soğanın kokusundan rahatsız olanlar soğanı ikiye böler bölmez karanfilleri rastgele soğanın üstüne yerleştirebilirler. Bu sayede soğanın ağır kokusundan kurtulmuş olunur. Soğanın kabukları soyulup ikiye bölünebileceği gibi kabuklu olarak da ikiye bölünebilmektedir.

Çiğ Soğanın Faydaları Nelerdir?

  • Kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürücü etkisi vardır.
  • İltihap ve enfeksiyon problemlerinde doğal antibiyotik görevi görmektedir.
  • Yüksek tansiyonu düşürmektedir.
  • Tüm kanser türleriyle etkili şekilde savaşmaktadır.
  • İçeriğinde bol miktarda antioksidan maddeler barındıran soğan bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalıktan korumaktadır.
  • Bağırsaktaki yararlı bakterileri korumaktadır.
  • Vücudun sindirmekte zorluk çektiği besinlerin parçalanmasına yardımcı olmaktadır.
  • Kan şekeri yükseldiği zaman düşürmektedir.
  • Çiğ soğan cilde sürüldüğü zaman ciltteki yaraların iyileşme sürecini hızlandırmaktadır.
  • Bağırsakların daha hızlı çalışmasına yardımcı olduğu gibi müshil görevi görmektedir.
  • Ciltte akne ve sivilce oluşmasını önlemektedir.
  • Kan şekeri yükseldiği zaman normal değerlere düşürmektedir.

Çiğ Soğan Tüketmenin İyi Geldiği Hastalıklar Hangileridir?

İltihabi ve enfeksiyonel sağlık problemlerinde çiğ soğan tüketilmesi, vücudun bu hastalıklarla etkili bir şekilde mücadele etmesine yardımcı olmaktadır. Özellikle idrar yollarında görülen iltihabi hastalıklara yakalanma riskini çiğ soğanın düzenli tüketilmesi düşürmektedir. İdrar yollarında görülen iltihabi hastalıklarda ise çiğ soğan tüketilmesi iyileşme sürecini hızlandırır. Çiğ soğanın iyi geldiği hastalıklar arasında tansiyon, diyabet ve bazı kanser türleri de yer almaktadır.

Çiğ Soğan Suyunun Faydaları Nelerdir?

İçeriğinde yüksek miktarda vitamin ve mineral barındıran çiğ soğan suyu, hastalıklarla mücadelede etki bir ilaç olduğu gibi sağlığa faydalı bir besin kaynağıdır. Etkili bir idrar sökücü olan çiğ soğan suyunun sağlığa faydaları arasında kan şekeri seviyesinin düşmesini önlemesi, bağırsaklardaki hareketleri düzenlemesi ve sindirim sisteminin çalışmasını hızlandırması da yer almaktadır.

Seyrek saçlar için ne yapılmalı? Gürleştirmek için şampuan önerileri

Fizyolojik ve çevresel faktörlerin etkisi ile saç dökülmesi sorunu meydana gelmektedir. Günümüzde en çok erkek tipi saç dökülmesi görülmektedir. Bu tip dökülmede saçlar hacmini yitirerek incelir ve zamanla dökülmeye başlar. Bu tip dökülme hem kadınlarda hem de erkeklerde görülmektedir. Evde uygulayabileceğiniz bazı yöntemler ile saç dökülmesini durdurabilir, saçlarınızı gürleştirebilirsiniz.

Seyrek Saçlar Nasıl Gürlestirilir?

Birçok kişinin yaşadığı problemlerin başında gelen seyrek saç gürleşir mi, seyrek saçlar nasıl gürleştirilir konuları oldukça dikkat çekmektedir. Dış görünümü önemli ölçüde etkileyen saçların gür ve sağlıklı olması istenir. Ancak bazı sebepler nedeni ile saçlarda dökülme ve seyrekleşme meydana gelebilir. Günlük yaşamda dikkat edilecek birkaç önemli püf noktası ile seyrek saçlarınızı daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.

Seyrek saçları gürleştirmek için saç bakımına dikkat edilmesi gerekmektedir. Vücudumuzun her bölümünün olduğu gibi saçların da beslenmeye ihtiyacı vardır. Bu konuda gerekli bakımlar yapılmadığı zaman saçlar güçsüzleşir ve dökülerek seyrelir. Bu durumla karşı karşıya kalmamak için saç bakımına önem verilmesi tavsiye edilmektedir.

Seyrek Saçları Sıklaştırmak İçin Ne Yapmalı?
Seyrek Saçları Sıklaştırmak İçin Ne Yapmalı?

Seyrek Saçları Sıklaştırmak İçin Ne Yapmalı?

Seyrek saçlardan sıkılan kişilerin aklında seyrek saçlı erkekler ne yapmalı, seyrek saçları sıklaştırmak için ne yapmalı soruları yer almaktadır. Seyrek saçları gürleştirmek için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Doğal bakım maskesi düzenli olarak yapılmalıdır. Bunun için doğal yağları kullanabilirsiniz.
  • PRP ve Mezoterapi tedavisi uygulanabilir. Bu uygulamalar ile saçların ihtiyacı olan vitamin, protein ve mineraller saç köklerine aktarılmaktadır.
  • En çok uygulanan yöntemlerden biri de saç ekimidir. Usta ellerde yapılan saç ekimi işleminden sonra saçlar yeniden çıkmaktadır.

Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Doğal Yöntemler Neler?

Doğal ve gür saçlara sahip olmak hem kadınların hem de erkeklerin en çok istedikleri şeylerin başında gelir. Saç dökülmesi ise her iki grupta da en sık rastlanan sorunlardan biridir. Bu nedenle seyrek saçları gürlestirmek için doğal yöntemler neler araştırdık. Bu yöntemleri uygulayarak saçlarınızı dogal yollardan güçlendirebilirsiniz. Saçları güçlendirmek için saçlara düzenli olarak bakım yapılmalıdır. Ayrıca seyrekleşmeye neden olan etmenler ortadan kaldırılmalıdır.

Temiz olması için saçların çok sık yıkanması doğru değildir. Sık yıkanan saçların nem dengesi bozulur. Ayrıca yanlış tarakla ve yöntemle uygulanan tarama işlemi saç köklerine zarar vermektedir. Bütün bu zararları en aza indirecek doğal yöntemler şunlardır:

  • Haftada 2-3 defa zeytinyağı ile saç diplerine masaj yapılmalıdır. Bu işlem ile saçların ihtiyacı olan E vitamini doğal yoldan sağlanmış olur.
  • Cansız saçların güçlenmesini sağlayan Argan yağı ile saçlara bakım yapılmalıdır.
  • Dökülen saçların, kaşların ve kirpiklerin yeniden çıkması için badem yağı kullanılabilir.
  • Saçları besleyerek hacim kazandıran ve gürleştiren karanfil kullanılabilir. Yarım litre su içerisine 20 tane karanfili atın ve 10 dakika kaynatın. Daha sonra saçlarınıza bu sudan sürün.
Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Maske Tarifi
Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Maske Tarifi

Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Maske Tarifi

Saçları dökülen ve iyice seyrelen kişilere özel seyrek saçları gürleştirmek için maske tarifi araştırdık. Aşağıda vereceğimiz tarifleri evinizde zorlanmadan hazırlayabilir ve saçlarınızda yaratacağı farkı görebilirsiniz.

AvokadoMuz Maskesi: 1 tane muz ve 1 tane avokado ezilerek karıştırılır. Bu karışım her hafta saçlara uygulanır ve 15 dakika saçlarda bekletildikten sonra yıkanır.

Yumurta Maskesi: Protein maskesi de denilen yumurta maskesi oldukça etkilidir. Bir yumurta ve bir miktar zeytinyağını karıştırarak saçlarınıza uygulayın. 30 dakika bekledikten sonra saçlarınızı şampuan ile yıkayın.

Sarımsak Yağı Maskesi: Saçı gürleştirme etkisi fark edilen sarımsak yağı doğal yöntemlerden biridir. 1 tatlı kaşığı sarımsak yağına 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı bal ve 1 yumurta sarısı ekleyerek karıştırın. Elde ettiğiniz homojen karışımı saç diplerinize masaj yaparak uygulayın. Bu maskeyi haftada bir kere yapabilirsiniz.

Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Şampuan Hangileri?

Seyrek saç sorunu yaşayan kişi sayısı fazla olduğu için kozmetik firmaları seyrek saçları gürleştiren şampuan üretimine geçmiştir. Birçok farklı markanın farklı şampuanları seyrek saçları gürleştirmeyi hedeflemektedir. Öncelikle sülfatsız şampuan tercih etmeye dikkat edilmelidir. Bu açıdan en çok kullanılan şampuanların başında Bioxin gelmektedir. İçeriğindeki doğal ürünler sayesinde saçı besleyen Bioxin şampuan saç dökülmesini önler ve saçların yeniden çıkmasına yardımcı olur.

Seyrek saçlar için şampuan önerilerinden bir diğeri ise Restorex şampuandır. Saçların yağlanmasını önleyen bu şampuan saçlara hacim vermektedir. Bunun yanında Bioblas şampuan da saç dökülmesi ve gürleşmesi için kullanılan markalardan biridir.

Erkeklerde Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Yapmanız Gerekenler
Erkeklerde Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Yapmanız Gerekenler

Erkeklerde Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Yapmanız Gerekenler

Saç dökülmesi hem erkeklerde hem de kadınlarda görülen bir sorundur. Bazı platformlarda erkeklerde seyrek saçları gürleştirmek için yapmanız gerekenler konusu araştırılmaktadır. Saçlarını gürleştirmek isteyen herkesin öncelikle saçların ihtiyacı olan vitaminleri sağlaması gerekmektedir. Vitamin ve mineral açısından zayıf olan saçlar zamanla dökülür ve seyrekleşir. Bunun için erkeklerin saçlarına uygun şampuan, bakım kremi ve saç bakım yağları kullanması tavsiye edilmektedir. Bu konuda bir cildiye doktorundan da tavsiye alabilirsiniz.

Seyrek Saçları Gürleştirmek İçin Yapmanız Gerekenler İbrahim Saraçoğlu

Kansızlıktan strese kadar birçok farklı nedene bağlı olarak meydana gelen saç dökülmesi için doğal yöntemleri uygulayabilirsiniz. Seyrek saçları gürleştirmek için yapmanız gerekenler İbrahim Saraçoğlu tarafından açıklanmıştır. Bu açıklamaya göre, bir tutam lavantayı 2 su bardağı kaynayan suya eklemeniz ve 5 dakika kadar kısık ateşte demlemeniz söylenmektedir. Daha sonra bu su ile saçlarınızı yıkayın ve yarım saat kadar saçlarınızda kalmasını sağlayın. Bir diğer uygulama ise aynı yöntemlerle ısırgan otunu hazırlamanızdır.

Modern ev dekorasyonunda dikkat edilmesi gereken öğeler

Ev dekorasyonu, her yönüyle titiz bir şekilde düşünülmesi gereken bir alan ve en ufak aksesuarlarda bile, ince dokunuşlar çok önemli. Modern ev dekorasyonunda fark yaratmak istiyorsanız, mum ya da çerçeve gibi öğelerde doğru seçimler yapmalısınız. Çerçeve ve mumların yanı sıra, eve ruhunu katan halı modellerinde de doğru tercihler çok önemli. Eve rengi, karakteri veren halılar istediğiniz tarzı yaratmanızı sağlayabilir. Modern bir konsept oluşturmak istiyorsanız tercih etmeniz gereken aksesuarlara bakalım.

Dekoratif Evlere En Şık Dokunuş: Mum

Geçmişte bir gereklilikten tercih edilse de, mum modelleri günümüzde modern ve estetik bir dekorasyon anlayışının ayrılmaz bir parçası. Aralarında kokulu mum modellerini de içeren mumlarda, tüm odalarda tercih edilebilecek konseptte seçenekler var. Evlerin yanı sıra toplantı odalarında da güzel bir görünüm sunan mumlar aynı zamanda ev hediyesi için de iyi bir seçenek. Her mum modeli kendi konseptini iyi bir şekilde yansıtıyor, mum modellerinin kokulu ve renkli olması görsel bir güzellik katıyor. Renklerin anlamlarına geldiğimizde, evinizde genellikle beyaz ve sade tonlar hakimse renkleri ile öne çıkan mum seçeneklerini tercih edebilirsiniz. Buna ek olarak sakinliğin ifadesi olan sarı renkli mumlar da ön planda.

Estetik Çerçeve Modelleri

Ev dekorasyonuna özen gösteren kişilere hitap eden çerçeve modelleri, tarzını ortaya koymak isteyenler için uygun. Yüzyıllardan bu yana gelen bir dekorasyon kültürü olan çerçeve modelleri, elit bir dekor tarzı sunuyor. Duvarlara fotoğraf asmak için tercih edilen çerçevelerde her ne kadar ana unsur çerçevelenmiş görsel olsa da şık bir görünüm için çerçevenin de önemi yüksek. Zamansız bir şıklık sunan çerçeve modellerinde renk seçimi, evinizin duvarına ya da çerçeveyi kullanacağınız fotoğrafa göre değişebilir. Çeşitli işlemelere sahip çerçeve modellerinin yanı sıra düz renkli sade modeller de tercih edilebilir.

Evin Başrol Oyuncusu: Halılar

Halı modelleri evde kapladığı geniş alan, rengi ve tarzı ile ön planda bir öğe olması ile dikkat çekiyor. Evinizin ister klasik isterseniz de modern bir dekorasyon anlayışı olsun, halı seçeneklerinde ize hitap eden modeller keşfedebilirsiniz. Post halı, kilim gibi alternatiflere de sahip olan halı modellerine baktığımızda herkese hitap eden seçenekler var. Kumaş kalitesi, tasarım ve detayları ile, halılar evinizde istediğiniz tarzı yaratmanızı sağlayacak. 2022 ev dekorasyon trendlerinde en çok tercih edilen halılar arasında dokuma halı ve kadife halı geliyor diyebiliriz. Buna ek olarak embos, jüt ve dijital baskılı halılar, şönil halı modelleri de ilgi gören konseptlerden.

Halı modellerinin yanı sıra, mum ve çerçeve gibi aksesuarlarda en iyisini arıyorsanız, English Home online satış sitesine göz atabilirsiniz.

Üzüm çekirdeğinin pek bilinmeyen şaşırtıcı faydaları!

Birçok kültürde bulunan üzüm, meyve, meyve suyu ve tatlı bir dokunuş katmak için kullanıldığı bazı tariflerde tüketilmektedir. Farklı içecek türlerinde de kullanıldıkları için dünya çapında vazgeçilmez bir yiyecek olarak kendini kabul ettirmiştir. Pekiyi bu kadar geniş yelpazede kullanılan üzümün çekirdekleri de faydalı mı?

Üzüm Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

Meyvenin ötesinde, bazı araştırmalar üzüm çekirdeğinde bulunan birçok vitamin ve mineral sebebiyle üzüm çekirdeğini de çok sağlıklı bir gıda haline getirmiştir. Özellikle kardiyovasküler rahatsızlıkların önlenmesinde, hücre yaşlanmasının yavaşlatılmasında, cildin yenilenmesinde ve kanser hücrelerinin yok edilmesinde hayati rol oynarlar.

Beyin yaşlanmasını yavaşlatıyor

Üzüm çekirdeği, kardiyovasküler hastalıkların başlamasını önlemedeki faydalarının yanı sıra, beyni yaşa bağlı bilişsel bozukluklara karşı korumada ve hafıza ile ilgili bölgeleri güçlendirmede etkilidir. Bu etki, antioksidan özellikleri bilişin kesintiye uğramasını önleyen ve hafızayı iyileştiren OPC’lerde bulunan polifenoller sayesinde gerçekleşir. Bu maddeler ayrıca atardamarlarda plak oluşmasını engeller ve böylece beyindeki iletişimin kesintiye uğramasını engeller.

Üzüm çekirdeğinin hücre yapısını güçlendirmeye yardımcı olduğu ve beyindeki hasarlı hücrelerin canlandırılmasından sorumlu genleri uyardığı bulunmuştur.

Kardiyovasküler hastalıkları önlüyor

Hala çok az bilinen üzüm çekirdeğinin etkileri, kardiyovasküler fonksiyonu iyileştirmede ve belirli bozuklukların başlamasını önlemede gerçekten etkilidir. Tansiyon, atardamarlarda plak birikimi ve üzüm çekirdeği arasındaki bağlantıyı kurmak için çok sayıda araştırma ile konu incelendi. Kırmızı üzümleri (beyazdan daha etkili) tercih etmek özellikle gereklidir, çünkü tohumları ProCyanidolik Oligomerler (OPC) açısından zengindir, bunlar aynı zamanda antioksidan özellikleri ve cilt üzerindeki yararlı etkileri ile bilinen birçok meyve, sebze ve tahılda bulunan doğal moleküllerdir.

Bu maddeler ayrıca serbest radikallere karşı savaşmaya yardımcı olur ve böylece beyin hücrelerine bağlı hasarın ortaya çıkmasını ve kan damarlarında plak oluşumuna neden olan kolesterol oksidasyonunu önler ve kanın düzgün dolaşımını sağlar.

Ek olarak, üzüm çekirdeğinin kan basıncını ortalama %7 oranında azalttığı için sadece hipertansiyonu tedavi etmekle kalmayıp, aynı zamanda arterlerin sertleşme riskini de azalttığı tespit edilmiştir.

Cildi yeniliyor

Üzüm çekirdeği cildin yaşlanmasını yavaşlatan ve cilt dokularını katılaştırarak yenileyen bileşenlerde yoğunlaşmıştır. Üzüm çekirdeği taze ve ışıltılı bir cilde yeniden kavuşmak için cildi canlandırır, onarır ve gençleştirir. Bu faydaları, cilt için her derde deva olan OPC’lerin yüksek antioksidan içeriğine borçludurlar çünkü serbest radikallere karşı savaşarak birçok fayda sağlarlar.

Üzüm çekirdeğinin antioksidan etkisi sayesinde cildin yaşlanmasını hızlandıran tüm tehlikeler böylece ortadan kalkar. İçerdikleri bioflavonoidler ayrıca yara çevresinde çoğalan bakterileri nötralize ederek epidermisin dokularını onarmayı ve yaraların iyileşmesini hızlandırmayı mümkün kılar. Üzüm çekirdeği lezyonların yenilenmesini uyararak yara dokusu oluşumunu engeller, cilt genç ve güzellikle ışıl ışıl kalır.

Kanser önleyici özelliği bulunuyor

Zengin üzüm çekirdeğinin son derece güçlü kanser önleyici özelliklere sahip olduğunu öğrendiğinizde çok şaşıracağınızı düşünüyoruz. Evet, kanser önleyici maddeler içerirler – gezegendeki diğer meyvelerden daha fazla.

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, üzüm çekirdeği ekstresinin kanser hücrelerini öldürmek için geleneksel kemoterapiden daha etkili olduğunu keşfetti. Muhtemelen kendinize soruyorsunuz – nasıl çalışıyor? Kanser ileri evredeyken üzüm çekirdeği ekstresi kanser hücrelerinin yok edilmesinde daha etkilidir.

Üzüm çekirdeği ekstresi sadece kemoterapiye dirençli kanser hücrelerine karşı çalışır ve en iyisi üzüm çekirdeği ekstresinin sağlıklı hücrelere zarar vermemesidir – kötü hücreleri öldürür ve iyi hücrelere zarar vermez.

Uzmanlar, üzüm çekirdeği ekstresinin Apoptoz olarak bilinen planlı bir hücre ölümüne neden olan oksidatif basınca neden olduğuna inanıyor. Ve hastanın kanser hücrelerini öldürmek için sadece küçük bir miktara ihtiyacı var.

Kanser hücreleri, geleneksel ilaç ve terapilerin aksine, hücrelerin direnç geliştirdiği bu öze karşı direnç geliştirmezler.

Üzüm çekirdeğinin vücudun sağlığı ve düzgün işleyişi üzerindeki tüm faydalarını tanımlamaya çalışmak için birçok çalışma yapılmaya devam etmektedir.

Kanser Önleyici Olarak Üzüm Çekirdeği Nasıl Tüketilmeli?

Aşağıdaki malzemelere ihtiyacınız olacak:

Malzemeler

  • 1 su bardağı üzüm çekirdeği
  • 1 cam kavanoz (kapaklı)
  • 1 temiz havlu

Hazırlanışı:

Yapmanız gereken her şeyden önce tohumları suyla iyice durulamalısınız. Daha sonra suyunu çekmesi için bir havlunun üzerine koyun. Daha sonra kurumaları için 2-3 gün bekletin. 3 gün sonra, onları öğütün. Serin ve karanlık bir yerde saklayacağınız bir cam kavanoza aktarın.

Nasıl kullanılır?

Tozu günde 2-3 kez kullanmalısınız. Bir bardak su veya meyve suyuna bir çay kaşığı toz ekleyin. İyice karıştırın ve için, bu kadar! Bu doğal ilacı arka arkaya 3 ay kullanmak önemlidir. Ardından iki ay ara verin. O zaman sonuçlarına şaşıracaksınız.

Üzüm Çekirdeğinin Vücudumuza Faydaları

Yukarıda bahsedilen 4 temel faydasının ötesinde, onlara özgü diğer özellikler şunlardır:

  • Kan arıtma özelliği vardır,
  • Antiinflamatuar özellikleri sayesinde sinüzit ve artrit tedavisi sağlar
  • Bağırsak temizliği yapar,
  • Dejeneratif hastalıkların önlenmesine yardımcı olur,
  • Saç dökülmesine karşı savaşır,
  • Görme ile ilgili bozuklukların başlamasının önlenmesi: katarakt ve glokom oluşumunu yavaşlatır,
  • Akciğerleri güçlendirir ve solunum yolu hastalıklarının önlenmesine yardımcı olur,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kadınların görmezden geldiği 10 kanser belirtisi

Kadınlar sağlıkları konusunda erkeklerden daha dikkatlidirler, ancak onlar da bazen ciddi hastalıkların belirtileri olabilecek bazı semptomları görmezden gelirler. Belirli semptomları görmezden gelerek, kanser gibi ciddi bir hastalığın ilk belirtilerini gözden kaçırma riskinizi artırabilirsiniz. Kanserin ilk belirtileri her zaman belirgin değildir ve sadece deneyimli bir doktor tarafından tespit edilebilir. Ancak kansere işaret edebilecek belirtileri bilmeniz ve zamanında doktora başvurmanız gerekir.

Kadınlarda Yaygın Kanser Belirtileri Nelerdir?
Kadınlarda Yaygın Kanser Belirtileri Nelerdir?

Kadınlarda Yaygın Kanser Belirtileri Nelerdir?

10 şaşırtıcı kanser belirtisini keşfetmek için okumaya devam edin. Bu bilgi, sağlığınızı ve sevdiklerinizin sağlığını sağlamanıza yardımcı olacaktır. İşte kadınların görmezden gelmemesi gereken bazı genel kanser belirtileri.

1. Aşırı kilo kaybı

Bazı kadınlar, ciddi kilo kaybını potansiyel bir uyarı işareti yerine bir nimet olarak algılayabilir. Ancak bu, vücudunuzdaki ciddi bir sorunun belirtisi olabilir. Birkaç kanser türü ciddi kilo kaybına neden olabilir. İştahsızlıkla birlikte aşırı kilo kaybı yaşıyorsanız, bu değişiklikleri derhal doktorunuza bildirmeniz gerekir.

2. Ağızda oluşan leke ve yaralar

Ağzınızda uzun süre iyileşmeyen beyaz ve kırmızı lekeler ağız kanseri belirtisi olabilir. Ağzınızdaki yaralar üç haftadan fazla devam ederse, en iyi diş uzmanından randevu almanız gerekir. Ağız kanserini erken bir aşamada tespit etmenize yardımcı olacaktır. Diş hekiminizi yılda iki kez görün ve rutin bir kanser muayenesinin temizlik ziyaretinin bir parçası olup olmadığını sorun.

3. Kronik pelvik ağrı

Pelvik sorunları mümkün olan en kısa sürede çözmek önemlidir. Düzenli veya tekrarlayan şekilde ağrı yaşıyorsanız, jinekoloğunuzla randevu almanız gerekir. Bir muayeneden geçerek sağlığınızı ve esenliğinizi sağlayabilirsiniz. Tedaviyi zamanında alabilmeniz için bunu kanserin erken belirtilerinden biri olarak tespit etmek önemlidir.

4. Bulantı veya kusma

Bulantı ve kusma, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen yaygın semptomlardır. Viral gastroenteritin veya başka bir geçici hastalığın ilk belirtilerinden biri olabilir. Uzun süre devam eden kalıcı mide bulantısı ve kusma, belirli kanser türlerinin belirtileri olabilir.

5. Şiddetli yorgunluk

Sebepsiz yere ortaya çıkan kronik yorgunluk, kanserin bir uyarı işareti olabilir. Kendinizi umutsuz ve günde birkaç kez uyuklarken bulabilirsiniz. Birinci basamak doktorunuzu ziyaret etmeniz ve şikayetlerinize göre tarama testleri yaptırdığınızdan emin olmanız gerekir.

6. Cilt değişiklikleri

Sadece bazı kadınlar sırtlarını, başlarının üstünü veya kulaklarının arkasını düzenli olarak kontrol eder. Vücudun bu bölgeleri kanser riski altındadır ancak genellikle gözden kaçar. Tırnaklarınızın altındaki cildi kontrol etmek de önemlidir. Tırnaklardaki dikey koyu çizgiler, subungual melanomun bir belirtisi olabilir. Deride herhangi bir anormal değişiklik olup olmadığını görmek için tüm vücudunuzu yılda bir kez kontrol etmeniz gerekir.

7. Şişlikler

Kasık kemiğinden göğüs kafesinin altına kadar ortaya çıkan ve uzun süre devam eden şişlik veya basınç bir uyarı işaretidir, ancak çoğu kadın bu kanser belirtilerini görmezden gelir. Bu şişlikler Yumurtalık kanseri belirtisi olabilir. Jinekologunuzla bir randevu ayarlamanız ve bu semptomu mümkün olan en kısa sürede bildirmeniz gerekir.

8. Baş ağrısı

Hepimizin zaman zaman başı ağrır. Bunları günlük veya aylık olarak deneyimleyebilirsiniz, ancak çoğu insan için bu baş ağrıları aynı kalıplara sahiptir. Yeni bir tür baş ağrısı yaşıyorsanız, doktorunuza danışmanız önerilir. Bir beyin tümörü beyin üzerindeki basıncı arttırır ve beyin omurilik sıvısının emilimini engeller. Bu, donuk ve “basınç tipi” baş ağrılarını tetikleyebilir. Yeni bir baş ağrısı tipi yaşamaya başlarsanız doktorunuzu ziyaret etmeniz gerekir.

9. Göğüslerdeki değişiklikler

Çoğu meme kanseri, banyo yapmak gibi rutin günlük aktiviteler sırasında kadınların kendileri tarafından tespit edilir. Göğüste veya koltukaltında kitlelere karşı dikkatli olunmalıdır. Dikkat edilmesi gereken diğer belirtiler şunlardır: göğüs derisindeki değişiklikler, göğüslerin görünümü ve hissindeki değişiklikler ve meme uçlarındaki anormallikler.

10. Anormal vajinal kanama

Endometriyal kanser teşhisi konan kadınların %90’ından fazlasında düzensiz kanama görülür. Menopoz sonrası kanama, lekelenme dahil değerlendirilmelidir.

Menopoz öncesi kadınlarda dönemler arasında kanama, ağır kanama veya cinsel ilişki sırasında kanama varsa, bu aynı zamanda servikal veya vajinal kanser belirtisi olabilir . İlişki, duş veya pelvik muayene sonrası kanama göz ardı edilmemeli ve bu nedenle derhal değerlendirilmelidir.

Bu Belirtileri Yaşadığınızda Ne Yapmalısınız?

Kanser testleri çok etkili olsa da vücudunuzdaki tüm anormal değişiklikleri tespit etmek önemlidir. Kanserin erken belirtilerini tespit etmek ve bilmek hayat kurtarmaya yardımcı olabilir. Yeni endişe verici semptomları doktorunuzdan daha hızlı fark edebilecek olan sizsiniz. Kanseri erken evrede teşhis edebilmek için kanserin sahip olduğu tüm semptomların farkında olmanız gerekir.

Bu belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız endişelenmeyin. Kanser varlığını tespit etmek için kan testleri, mamografi, ultrasonlar, MRI’lar ve biyopsiler gibi daha fazla araştırma yapılması gerekecektir. Unutmayın, çoğu kanser söz konusu olduğunda erken teşhis yaşam ve ölüm arasındaki farktır. Bu yüzden bu uyarı işaretlerini görmezden gelmeyin ve doktorunuzu ziyaret edin.

Ekmek nasıl daha uzun süre dayanır?

Fırından yeni çıkmış taze ekmek uzun süre yumuşak, sıcak ve lezzetli kalmaz; kaçınılmaz olarak zamanla küf oluşur veya bayat hale gelir. Peki, ekmeği bayatlamadan sağlıklı olarak nasıl saklayabilirsiniz?

Ekmek bayatlayarak (dehidrasyon veya nem eksikliği) veya küflenerek (çok fazla nemin sonucu) bozulabilir. Bu iki durum sebebiyle ekmeğin çöpe gitmesini engellemek için neler yapılabilir? Yiyecek israfını önlemek ve paradan tasarruf etmek istiyorsanız, ekmeği daha uzun süre taze tutmak için bazı uzman ipuçlarını bir araya getirdik.

Ev Yapımı Ekmek Nasıl Taze Tutulur?
Ev Yapımı Ekmek Nasıl Taze Tutulur?

Ev Yapımı Ekmek Nasıl Taze Tutulur?

Kendi ekmeğinizi yapıyorsanız, tereyağı, sıvı yağ veya yumurta gibi katı yağlar içeren tarifleri seçin. Bu bileşenler ekmeğin korunmasına ve daha uzun süre yumuşak kalmasına yardımcı olacaktır.

Yeni pişirdiğiniz ekmeği saklamadan önce tamamen soğumasını bekleyin. Taze ekmeği mümkün olan en kısa sürede tüketmeye çalışın, ekmek soğuduktan sonra bayatlamaya başlayacaktır.

Ev yapımı ekmeği dondurmayı planlıyorsanız, bunu en kısa sürede pişirip soğuttuktan sonra yapın. Plastikle sarın ve ideal olarak ekmeği dondurmadan önce dilimleyin. Dilimlendiğinde, yaklaşık 10 dakika içinde çözülür veya buz çözme ayarı kullanılarak çabucak kızartılabilir.

Fırından Alınan Ekmek Nasıl Taze Tutulur?
Fırından Alınan Ekmek Nasıl Taze Tutulur?

Fırından Alınan Ekmek Nasıl Taze Tutulur?

Ekmeğinizi asla buzdolabında saklamayın. Ekmeğin içindeki nişasta molekülleri, soğuk sıcaklıklarda çok hızlı bir şekilde yeniden kristalleşir ve buzdolabında soğutulduğunda ekmeğin çok daha hızlı bayatlamasına neden olur.

Fırından satın alınan ekmekler buzdolabında değil, oda sıcaklığında hava almayan plastik bir torbada saklanmalıdır. Genellikle kese kağıdı içinde satılan fırın ekmeklerini eve getirdiğinizde poşetinden çıkarın, streç filme sıkıca sarın ve oda sıcaklığında saklayın. Bir somunu birkaç günde tüketecekseniz ekmek dolapları bunun için harika bir seçim olacaktır.

Ekmeği Dondurucuda Saklayabilir miyim?

Ekmek çok iyi şekilde donabilir. Ekmeği bütün somun halinde dondurmaktan ziyade dilimler halinde dondurabilirsiniz, böylece tost yapmak veya sandviç yapmak için her seferinde bir veya iki dilim çıkarabilirsiniz.

Bayat Ekmekle Ne Yapabilirim?

Bayatlamış ekmeği tazelemenin en iyi yolu, somunu suyun içerisinde kabukları ıslanana kadar bekletin ve ardından 180°C fırında 5-10 dakika ısıtın. Nişasta molekülleri suyu tekrar emecek ve ekmeğiniz güzel bir şekilde tazelenecektir.

Ekmeğiniz gerçekten bayatlamışsa, çöpe atmayın – ekmek kırıntıları yapın- ve ekmek kırıntılarını farklı yemelerde ve çorbalarda kullanın.

Çoban çökerten otu neye iyi gelir, faydaları nelerdir?

Çoban çökerten otunun ana vatanı Güney Afrika’dır. Ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaygın olarak yetişmekte olan çok yıllık bir bitkidir. Girintili çıkıntılı yaprakları vardır, çiçekleri açık pembe, koyu pembe ve ya beyazdır. Genel olarak süs bitkisi olarak kullanılır. Çoban çökerten bitkisinin içeriğinde; sabit yağlar, rezin, alkoloitler bulunur. Genel olarak kullanım nedeni sindirim sistemini harekete geçirmek için ve hazımsızlık için kullanılır. Fakat bunun yanında insan sağlığı için pek çok faydaları vardır.

Çoban Çökerten Otunun Diğer İsimleri Neler?

Çoban Çökerten, Demir Dikeni, Çakır Dikeni, Çoban İğnesi, Kokulu Sardunya, Çoban Gülü, Çoban Kaldıran, Dikenli Defne, Çoban Tarağı, Işıgan, Turna Gagası, Çarık Dikeni, Pıtırak, Domuz Pıtırağı, Deve Çökerten, Tribulus, Tribulus Terrestris

Çoban Çökerten Otu Neye İyi Gelir?

Çoban Çökerten Vücudumuzda özellikle karaciğer tarafından belirli hormonları üretmek için kullanılan temel yağ asitlerinin (EFA) emilimini kolaylaştırmaktadır. Demirdikeni, testesteron seviyesini LH seviyesini arttırarak yükseltmektedir. Bağımsız çalışmalar demirdikenini testesteron seviyesini yükseltmek, normal seviyesini korumak ve kas gelişimini desteklemek için önermektedirler. Testesteron, erkeklerin güçlü fiziklerini, kaslarını ve hatta vücutlarındaki yağ miktarını bile ayarlayan bir hormondur.

Erkeklerde er bezinde (haya, testis) üretilen androjen hormonlarının en önemli üyesi olan testesteron kas gelişimini sağlar, vücut kullanmasını düzenler, spermleri olgunlaştırır ve cinsel gücü arttırır. LH ve FSH hormonları her iki cinste de (kadın ve erkek) hipofiz bezi tarafından üretilirler. Bunlar eşeysel bezlerimizin (kadınlarda yumurtalık, erkeklerde er bezleri) fonksiyonlarını kontrol ederler. Demirdikeni bu iki hormonun dengelenmesine yardımcı olmaktadır.

Çoban Çökerten Otunun Faydaları Neler?

  • Vücut direncini arttırır.
  • Damar içi plakların ortadan kalkmasını sağlar,
  • Hipertansiyon ve kolestrol yüksekliğini düşürür
  • Kas gücünü, vücut dayanıklılığını ve fiziksel performansı artırır,
  • Kas artışı sayesinde yağ yakımını hızlandırır,
  • Vücut enerjisini ve dayanıklılığı arttırır,
  • Fiziksel, zihinsel, duygusal dinçlik ve kuvvet verir,
  • Libido kaybını engeller. Ereksiyon problemlerini ortadan kaldırır,
  • Erkeklerde iktidarsızlık, sertleşme (ereksiyon), kadınlarda yumurtlama problemlerine karşı yardımcıdır,
  • Her iki cinste de cinsel istek ve libido arttırıcı özelliği vardır,
  • Antiinflamatuar, antiartrit, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için de kullanılmaktadır.
  • Saponinler içerir. Saponinler insanda cinsel hormon sistemini dengeleyen LH (luteinizing) hormon üretimini ve testesteron seviyesini düzenler
  • Kadınlarda yumurtlama problemlerine karşı kullanılır.
  • Erkeklerde antrapoz belirtilerini azaltıcı etkisi vardır,
  • Erkeklerde testesteronu arttırıcı, dengeleyici ve normal seviyesini koruyucu etki gösterir
  • Erkeklerde sperm sayısı, miktarı ve hareketliliğini artırıcı etkisi vardır.
  • İdrar söktürücüdür,
  • Taş düşürücü etkiye sahiptir,
  • Mide ve bağırsak gazlarının giderilmesinde kullanılır,
  • İshali keser.
  • Kalp ve damar hastalıklarında damar açıcı, taş düşürücü, idrar söktürücü ve kuvvet verici olarak kullanılır.

Çoban Çökerten Otu Nasıl Kullanılır?

Çoban çökerten bitkisi çay yapılarak içilir.

Çay hazırlama:

Yarım litre kaynamış suyun içerisine bir çay kaşığı (2 gr.) kurutulmuş bitki tozundan (aktarlardan satın alabilirsiniz) dökülür ve 10 dakika demlenmeye bırakılır. Günde iki defadan fazla içilmemelidir. Çoban çökerten bitkisinin bir ay ile iki ay arasında kullanılması tavsiye ediliyor.

Uyarı:

Hamileler ve çocuklar doktora danışmadan kullanmamalıdır. Tansiyonu düşük olanlar kullanmamalıdır çok güçlü tansiyon düşürücü etkisi vardır.

Çoban Çökerten Otunun Zararları ve Yan Etkileri Neler?

Hamileler ve çocuklar doktora danışmadan kullanmamalıdır. Tansiyonu düşük olanlar kullanmamalıdır çok güçlü tansiyon düşürücü etkisi vardır.

Sahte (Plastik) pirinç diye bir şey var mı? Nasıl ayırt edilir?

Plastik pirincin yiyecek olarak satıldığına dair şüpheler 2017’de viral oldu. 5 yıldır gündemden düşmeyen plastik pirinç hakkında, gıda güvenliği kurumları henüz söylentileri destekleyen bir kanıt bulamasalar da bu konu birçok yabancı kaynaklı web sitesinde gündeme taşındı. İşte NaturalNews.com‘da yer alan o haber..

Sahte pirinç

NaturalNews.com – Çin Plastik Pirinç Üretiyor!

(NaturalNews) Çin, toplu halde plastik pirinç üretiyor ve bu, bir çok ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Çin’in Wuchang pirinci, son derece popüler ve güzel kokulu kokusu ve belirgin tadı nedeniyle iyi biliniyor – normal pirincin neredeyse iki katı fiyatına mal oluyor.

Wuchang pirincine olan talebin bu kadar yüksek olmasıyla, şirketler fırsatı değerlendirmeye ve aynı yüksek fiyata sattıkları sahte pirinç yaratmaya başladılar.

Çin’in bu sahte “Wuchang pirincini” en az dört yıldır ürettiği ve iyi bir ölçü için patates, tatlı patates ve bazı zehirli plastik kullanarak popüler ürünü yeniden yarattığı düşünülüyor. Şekil ve boyut açısından gerçek anlaşma ile aynı görünüyor; ancak plastik pişirildikten sonra sert kalır ve sağlığınız için ciddi şekilde kötüdür.

Ünlü Wuchang Pirincinde Sahtekarlık

Gizli bir gazeteci, Çinli şirketlerin sahte pirinci üretirken az miktarda gerçek Wuchang pirincini plastik pirinciyle karıştırdığını ve ardından orijinali ve ambalajı aynı şekilde kopyalamak için bir koku püskürttükleri ihbarını aldı.

Her yıl 800.000 ton gerçek Wuchang pirinci üretilirken, yılda 10 milyon tonluk korkunç bir “Wuchang” satıldığı düşünülüyor – bu, her yıl satın alınan 9 milyon tondan fazla “Wuchang pirincinin” sahte olduğu anlamına geliyor.

The Korea Times’a göre, distribütörler, özellikle şu anda talep edilen muazzam miktarlarda suni pirinç satmanın son derece karlı olduğunu belirttiler. Şirketler, Çin’in dışında Hindistan, Vietnam ve Singapur gibi ülkelere dağıtmaya başlayana kadar dört yılı aşkın bir süredir bu sentetik ürünü satmaktan kurtulmayı başardılar.

Filipinler Cumhuriyeti Ulusal Gıda Kurumu şu anda plastik pirinç raporlarını inceleme sürecinde ve söz konusu pirincin yasal olup olmadığını tespit etmek için bir spektroskopi cihazı kullanıyor. Ayrıca bir uyarı yayınlandı.

Plastik Tüketmek Tehlikeli!

Bu sahte “Wuchang pirinci”nden sadece üç kase yemenin, bütün bir plastik poşeti tüketmekle aynı şey olduğu ve özellikle sık sık olduğu gibi günlük olarak tüketildiğinde ciddi ve hatta ölümcül sindirim sorunlarına neden olduğu düşünülüyor.

Aslında, Çin’deki çoğu insan her gün yarım kilodan fazla pirinç tüketiyor ve son zamanlardaki sağlık tartışmaları, bırakın plastik pirinci yemeyi, gıda endüstrisinde plastik ambalaj kullanmanın güvenli olup olmadığı sorusunu gündeme getirdi!

Araştırmalar, bisfenol A ve yaygın olarak plastiklerde bulunan ftalat adı verilen bir kimyasal sınıfıyla ilişkili potansiyel olarak ciddi sağlık riskleri bulmuştur. Bisfenol A, hormonlarımızın, özellikle östrojenin fonksiyonlarını bozma yeteneğine sahiptir. Birkaç hayvan çalışmasında üreme gelişimi üzerindeki etkilerle ilişkilendirilmiştir.

Bu arada ftalatlar, 2005’ten beri AB’de yasaklanmış olmasına rağmen çeşitli ürünlerde bulunan bir grup “plastikleştirici”dir. Ftalatlar ayrıca hormonları bozabilir; bununla birlikte, bisfenol A’dan farklı olarak, etkilenen testosterondur.

Plastik kaplarda saklanan gıda ürünlerinin kontaminasyonu nedeniyle her birimiz muhtemelen vücudumuzda hem ftalat hem de bisfenol A’nın saptanabilir bir miktarına sahibiz. Bununla birlikte, tüketilirse, Çin’deki plastik pirinç, bu tehlikeli kimyasalların seviyelerinde büyük bir artışa neden olacaktır.

Şu ana kadar ABD’de plastik pirinçle ilgili herhangi bir rapor olmadı; ancak, pirincin Çin dışında ihraç edilip tüketiliyor olması, ülkelerin mal ithal etmeden önce gıda kaynakları hakkında yeterince soru sorup sormadıklarını sorguluyor.

Pirincin Gerçek Mi Yoksa Sahte Mi Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Pirincin Gerçek Mi Yoksa Sahte Mi Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Pirincin Gerçek Mi Yoksa Sahte Mi Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Su Testi:

İçinde biraz pirinç taneleri bulunan bir bardağa su ekleyin ve karıştırın, hepsi suyun altına yerleşirse pirinç gerçektir; ancak pirinçler yüzüyorsa, tüketim için güvenli değildir.

Kaynama Testi:

Plastik veya sahte pirinç haşlanırken kalın bir tabaka oluşturur, gerçek pirinç ise tabaka oluşturmaz.

Yakma Testi:

Adından da anlaşılacağı gibi, sahte pirinç ‘plastik’tir. Birkaç tane pirinç tanesini yakın ve yanıcıysa, bu, pirincinizin doğal olmadığının kanıtıdır.

Yağ Testi:

Pirinç tanelerini ısıtılmış yağa bırakın; Sahte iseler, yağda eriyecek, birbirine yapışacak veya tavanın dibine yapıştırılacaktır.

Havan ve tokmak testi:

Eğer bir tokmak ve havan yardımıyla birkaç pirinç tanesini ezdiğinizde bembeyaz bir toz haline geliyorsa sorun yoktur. Ama eğer bir sarılık varsa bu tozda, bildiğiniz plastiktir.

Küf testi:

Eğer pirinci iyi bir şekilde pişirdiğinizi biliyorsanız ve zamanınız da varsa güzel bir deney daha var. Bunda da pirincin az bir kısmını alıp hava geçirmez bir kabın içerisine koyuyorsunuz. Birkaç gün sonra kapağını açtığınızda küflenmemişse, düpedüz sahtedir bildiğiniz plastiktir, market torbasıdır.! Pirincin küflendiğini unutmayın.

Kaynak:

naturalnews.com/
satvyk.com/chinese-companies-are-making-toxic-rice-out-of-plastic/

Saç dökülmesine karşı ısırgan otu ile doğal tedavi!

Yararlı özelliklere tanıklık etmek için kanıtlar sunan bilimsel araştırmalar var. Isırgan otunun saç dökülmenizle mücadele etmek için aradığınız çözüm olabileceğini bilmeniz gereken her şey yazımızda.

Isırgan Otu Saç Dökülmesini Nasıl Engeller?

Isırgan otu kökü nedir? Saç dökülmesiyle mücadelede nasıl çalışır?

Isırgan otunun alternatif adı olan Urtica dioica’yı duymuşsunuzdur. Doğada çok yıllık otsu çiçekli bir bitkidir. Nemli ve güneşli topraklarda oldukça hızlı gelişir.

Bitkinin adı Latince kökenli olup, Uro “yanıyorum” anlamına gelmektedir. Bu genellikle doğrudur, çünkü ısırgan otunu dikkatsizce ellerseniz, potansiyel olarak size yanan bir kızarıklık verebilir. Bu bitkide bulunan iğne benzeri tüyler antijenik proteinler içerir. Bitkinin saplarından ve yapraklarından aşağı akan bu proteinler, yakıcı bir sıcaklık hissine neden olur.

Isırganın Saç Dökülmesini Engelleyen Özellikleri Neler?

Isırgan otunun saç dökülmesine yardımcı olan hangi özellikleri (vitaminler ve mineraller) içerir?

Sağlıklı saçlar üretmek için saç kökleriniz minerallere, vitaminlere ve diğer biyoaktif bileşiklere bağlıdır. Isırgan otu, saç dökülmesi için faydalı bir tedavi haline getirebilecek bitkisel besinler, mineraller ve vitaminler içerdiğinden saç büyümesi için güçlü bir çözümdür.

Ayrıca ısırgan otu, yapraklarında en yüksek konsantrasyona sahip bol miktarda temel vitamin ve mineraller içerir. Bu vitamin ve mineraller şunlardır:

Isırgan Otu İçeriğindeki Vitaminler:

A Vitamini:

A Vitamini, kafa derisindeki bezlerin sebum oluşturmasına yardımcı olmaktan sorumludur. Bu yağ saç tellerinizi nemlendirmeye ve sağlıklı tutmaya yardımcı olur.

B Vitamini:

Biotin, B vitamini grubundan gelir. Bu vitamin, saçınıza yapısını veren saç köklerinde keratin (protein) oluşturmaya yardımcı olur.

C Vitamini:

C Vitamini, saçınızdaki cildi ve proteinleri güçlendirmekten sorumlu olan kolajen oluşturmaya yardımcı olur.

D Vitamini:

D Vitamini, kafa derisinde yeni saç köklerinin oluşmasına ve desteklenmesine yardımcı olabilir.

E Vitamini:

E Vitamini, özellikleri sağlıklı saç büyümesinin korunmasına yardımcı olan doğal antioksidanlar içerir.

Isırgan Otu İçeriğindeki Mineraller:

Folat:

Folat ayrıca folik asit olarak da bilinir. Bu öncelikle hücrelerinizi, özellikle de kırmızı kan hücrelerini sağlıklı tutmasıyla bilinir. Bunlar özellikle kafa deriniz de dahil olmak üzere vücudun tüm bölgelerine oksijen ve besin taşımaktan sorumludur.

Riboflavin:

Riboflavin’in vücuttaki kırmızı kan hücresi üretim miktarını artırmaya yardımcı olduğu bilinmektedir. Ayrıca vücutta uygun miktarda kolajen seviyesinin korunmasında da yardımcı olurlar.

Magnezyum:

Magnezyum, dolaşımı teşvik ederek ve protein sentezini artırarak kafa derisinde kalsiyum birikmesini önlemeye yardımcı olur.

Potasyum:

Potasyum, proteinlerin oluşturulmasına yardımcı olmaktan ve cilt hücrelerini nemli ve nemli tutmaktan sorumludur. Buna kafa derisindeki cilt hücreleri de dahildir.

Silikon:

Silikon, kolajen sentezi için önemlidir. Araştırmalar silikonun saç tellerindeki kırılmaları azaltmaya yardımcı olduğunu ve saç yapısını desteklediğini gösteriyor.

Kalsiyum:

Sağlıklı saçlar için kalsiyuma ihtiyacınız vardır. Saçınız, hücrelerinize ve vücudunuza kıyasla 200 kat daha fazla kalsiyum içerir, bu nedenle saçınızın sağlıklı kalması için uygun miktarda kalsiyuma sahip olması hayati önem taşır.

Demir:

Demir vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin vücudun uygun bölgelerindeki hücrelere oksijen ve besin taşımasına yardımcı olan ana minerallerden biridir.

Manganez:

Manganez, protein metabolizması, enzim fonksiyonlarını aktive etme ve tiroid hormon sentezi için çok önemlidir. Bildiğiniz gibi, dengesiz bir tiroid saç dökülmesini sabit veya aşırı oranda artırabilir.

Isırgan otu kökü, saç dökülmesi sorunlarıyla mücadeleye yardımcı olabilecek tüm temel maddeleri içerir. Araştırmacılar tarafından bize verilen kanıtlarla, saç dökülmesi için ısırgan otunun saçınızı sağlıklı tutmanıza yardımcı olabilecek önemli bir çare olduğu sonucuna güvenle varabiliriz.

Isırgan Otunun Saç Dökülmesine Faydaları

Saç dökülmesi için ısırgan otunun bazı faydalarına bakalım.

Saçın yeniden çıkmasına yardımcı olur;

Yukarıda bahsedildiği gibi, ısırgan otu kökü saç dökülmesi problemlerinizle mücadele etmenize yardımcı olabilir. Ancak daha da iyisi, saçınızın yeniden büyümesine yardımcı olma yeteneğidir. Isırgan otu yapraklarında kükürt ve silika zengin oranlarda bulunur. Bu saçlarınızı daha sağlıklı ve parlak hale getirmek için çalışır.

Isırgan otu suyu ile saçlarınızı yıkayarak ısırganın tüm faydalarından yararlanabilirsiniz. Bu uygulama saçlarınızın yeniden büyümesine yardımcı olabilir ve ayrıca doğal saç renginizi kavuşmanızı sağlayabilir.

Saç dökülmesini önler;

Bunu daha yeni keşfetmiş olabilirsiniz, ancak ısırgan otu saç dökülmesi problemlerini tedavi etmek için eski bir çare olmuştur. Yapraklar, kafa derisindeki iltihabı azaltmaya ve sağlıklı bir saç başını desteklemeye yardımcı olmak için anti-inflamatuar özelliklere sahiptir.

Isırgan Otu Kökü ayrıca aşırı üretilmesi durumunda saç köklerine zarar verebilecek bir hormon olan DHT’yi (Dihidrotestosteron) bloke etme yeteneğine de sahiptir. Çalışmalar (bunun gibi), ısırgan otu ekstraktının 5-alfa-redüktaz enziminin üretimini azaltarak DHT üretimini engelleyebileceğini ortaya koymaktadır.

Isırgan otu kapsüllerini kullanabilir veya hatta ısırgan otu çayı içerek saç dökülmenizi tedavi edebilirsiniz.

Kepeği azaltır;

Isırgan otu yapraklarındaki aktif maddeler, yine saç dökülmesinin bir başka nedeni olan kepeği azaltmaya yardımcı olur. Taze ısırgan otu yapraklarını ezerek ve kepek tedavisi için saç derinize masaj yaparak çıkarmalısınız.

Alternatif olarak, ısırgan otu yapraklarını hardal veya hindistancevizi yağı ile karıştırabilir ve karışımı saç derinize masaj yaparak uygulayabilirsiniz.

Isırgan Otu Saç Dökülmesi İçin Nasıl Kullanılır?

Isırgan otunun en çekici özelliklerinden biri kullanımdaki çok yönlülüğüdür. Sıvı ve toz halini kullanabilirsiniz. Isırgan otu haplarda ve topikal kremlerde de bulunur. Bu faydasından dolayı ısırgan otunu saç dökülmesi için size uygun olan herhangi bir şekilde kullanabilirsiniz.

Isırgan otunu çay olarak tüketebilir, hap olarak alabilir veya hatta durulama ve topikal krem ​​olarak doğrudan saç derinize uygulayabilirsiniz. Aşağıda ısırgan otu kullanmanın en popüler yollarını bulacaksınız.

Kuru ısırgan

Kuru ısırgan otlarını salatalarınızın ve diğer yemeklerinizin üzerine serpmek için kullanabilirsiniz. Bu bileşen sadece yemeğinize doku katmakla kalmaz, aynı zamanda saçınızı daha sağlıklı ve parlak hale getirebilir.

Isırgan otu çayı

Isırgan otunu çay şeklinde de tüketebilirsiniz. Isırgan otu çayının saç büyümesi için birçok faydası vardır. Bir tencereye kaynar suya kuru ısırgan otu ekleyin. Antiseptik lavanta, adaçayı ve biberiye gibi arındırıcı bitkilerle birlikte kuru ısırgan otu ekleyebilirsiniz. Üç ila beş dakika kaynamaya bırakın ve hemen tüketin.

Çayınızda neredeyse çimenli ve toprak bir lezzet bulacaksınız.

Isırgan suyu ile durulama

Saçınıza ısırgan otu durulaması yapmak için öncelikle ısırgan otu çayını yukarıda anlatıldığı gibi hazırlamanız gerekir. Ardından, korumak için seçtiğiniz uçucu yağdan birkaç damla ekleyin. Nane de iyi bir seçenek olabilir, ancak istediğiniz başka bir uçucu yağı da kullanabilirsiniz.

Klorofil, koyu renkli solüsyonu yaklaşık altı ay buzdolabınızda saklayabilirsiniz. Saçınızı şampuanlamadan önce, bu ısırgan otu ekstraktını saç dökülmesi için ıslak saçınıza uygulayın. Saç derinize bir dakika kadar masaj yapın veya saçlarınızı tarayın. Bu durulama ile kullanılacak en iyi şampuan DHT bloke edici bir şampuandır. Bu çift saçınıza gelişmesi için ihtiyaç duyduğu nihai desteği verecektir.

Sağlıklı saç derisi ve güçlü ve parlak yumuşak saçlar için bu durulamayı haftada bir kez uygulayın.

Isırgan otu kapsülü

Saç dökülmesi faydaları için ısırgan otu takviyesini kapsül şeklinde almak en uygun seçenektir. Tıp uzmanlarından somut öneriler bulmak zor olsa da, çoğu uzman en iyi sonucu almak için günde 1-2 kez 400-500 mg ısırgan otu kapsülü almanızı önerir.

Isırgan Yaprağının Saça Olası Yan Etkileri Neler?

Isırgan otunu aşırıya kaçmadan kullanırsanız, nispeten zararsız bir bitkidir. Ancak, dikkat etmeniz gereken bazı yan etkiler olabilir:

  • Döküntüler veya kurdeşen,
  • İdrar yolu enfeksiyonları,
  • Mide sorunları,
  • İshal,
  • Terleme.

İlaçlarla Etkileşime Girebilir

Isırgan otu tüketirseniz, diğer ilaçlarla etkileşime girme ihtimali vardır. Bunlar şunları içerir:

  • Diyabet ilaçları
  • Kan incelticiler
  • Kardiyovasküler hastalıklar için ilaçlar
  • Yüksek tansiyon tedavisi ilaçları

Özet: Isırgan Kökünün Saç İçin Faydaları

Isırgan otu saç dökülmesi için etkili bir çare olabilir. Besinler açısından zengin ve saç dökülmesine karşı savaşmanıza yardımcı olabilecek umut verici nitelikler içeren bir bitkidir. Isırgan otu, diğer tıbbi faydalarının yanı sıra size daha güçlü, daha sağlıklı ve daha parlak saçlar verebilir.

Saç Dökülmesine Karşı Isırgan Otu Kürü Videosu

Prof. Dr. İbrahim Uslu, “Kanser iyileştirilmesi en basit hastalık!”

Normal hücrelerin oksijen ile solunum yaparlarken enerjilerini, elde ettiklerini kanser hücrelerinin ise tam tersi olarak fermentasyon ile oksijensiz ortamda enerji ürettiklerini ifade eden Gazi Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu, sağlıklı yaşamın gereklerini yerine getirerek kanser ve diğer ölümcül hastalıkların önüne geçilebileceğini belirtti.

Sağlıklı hücrelerle kanser hücrelerini hangi etkenlerin beslediğini açıklayan Prof. Dr. İbrahim Uslu, uygulanacak yöntemlerin kanseri tedavi edebileceğini söyleyerek, “Sigara içtiğinizde soluduğunuz havadaki oksijenin bir kısmıyla tütünü yakarken, yanma sonrası açığa çıkan karbondioksit gazını ciğerlerinize oradan da kan vasıtasıyla hücrelere gönderirsiniz. Tam da kanserli hücrelerin aradığı bir ortamdır bu. Oksijen yerine karbondioksit. Böylece kanserli hücreler karbondioksit ile fermentasyon reaksiyonunu hızlandırırlar. Asla unutmayın. Sigaranın kanser yapıcı etkisi tütündeki ziftten katrandan falan değildir. Kandaki oksijenin yerini karbondioksitin almasındandır” dedi.

Kanser Tedavisinde Sıcaklık Yükseltimi
Kanser Tedavisinde Sıcaklık Yükseltimi

Kanser Tedavisinde Sıcaklık Yükseltimi

İkinci olarak kanser hücrelerinin asitli ortamı, normal hücrelerin ise bazik ortamları sevdiğini ifade eden Uslu, şu açıklamaları yaptı: “İşte size bir başka silah. Kanser hücreleri bazlı ortamdan nefret ederler, o halde vücudu bazik ortamda tutarsanız tek bir kanser hücresi kalmaz hepsi ölür, nasıl bir silah ama!

Üçüncü silah ise sıcaklık. Kanser hücreleri soğuk ortamı severler, 36.2 C’de yaşamak çok hoşlarına gider ama normal hücreler 36.7 C’de yaşarlar. O halde termoterapi dediğimiz şekilde kanser hastasının vücut sıcaklığını sıcaklık verici ilaçlarla belli bir seviyede tutarsak tüm kanser hücreleri hakkın rahmetine kavuşur. Kansere karşı elimde o kadar fazla silah bulunmasına rağmen patent başvurularını yeni yaptığımdan bu bilgileri şu an paylaşamıyorum.”

Kanserin Tedavisi Mümkün!

Kanserin yansıtıldığının aksine tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu savunan Uslu, kanser tedavisinin hiç de düşünüldüğü gibi zor olmadığını söyleyerek, “Einstein ‘Bir şeyi altı yaşındaki çocuğa açıklayamıyorsan, sen de anlamamışsındır’ der. Yukarıda anlattıklarımı altı yaşında bir çocuk rahatlıkla anlar. Bir de ‘Her şeyi olabildiğince sade yapın, ama basit değil’ demiştir Einstein. Kanser ilacı yapacaksanız çok sade olmalıdır. Kanser hücrelerini yenmek kompleks bir şey değildir. Hatırlarsanız “Tanrı her zaman en kolay yolu seçer” sözü de Einstein’a aittir. Bir kanser hücresini öldürmek ve kanserli hastaları iyileştirmek gerçekten çok ama çok basittir” ifadelerini kullandı.

Oksijen Atomuna Dikkat!
Oksijen Atomuna Dikkat!

Oksijen Atomuna Dikkat!

Oksijeni yakarak enerjilerini elde eden canlıların yaşamları için mutlaka moleküler oksijene gereksinim duyduklarını açıklayan Uslu, anaerobik canlıların ise büyüme ve çoğalmaları için moleküler oksijene bağımlı olmadıklarını açıkladı.

Uslu, “Her nefes alışımızda bir taraftan moleküler oksijeni solurken onunla birlikte bir de sağlığımız için çok zararlı olan oksijen atomunu ya da elektron dengesini yitirmiş reaktif oksijen moleküllerini maalesef ciğerlerimize ve oradan da kanımıza alırız. İşte bu çok zararlı reaktif oksijenlerin kanser yapıcı etkileri olduğundan kansere yakalanmamak ve yakalansak da kanserin ilerleyişini durdurmak için böğürtlen, elma, yaban mersini, karadut, ceviz gibi antioksijen gıdalar tüketmeliyiz.

Elmayı ısırdığımızda hemen kararır. Onu karartan havadaki oksijen molekülleri değildir, reaktif oksijenlerdir. O halde bir gıdanın ne kadar antioksijen özelliğini görmek için havadaki reaktif oksijenlerin onu hangi hızda etkilediğini görmemiz gerekir. Dikkat ettim, örneğin Amasya elması gerçekten diğer elmalara göre daha hızla kararmakta yani havadaki reaktif oksijenlerle daha hızlı ve fazla etkileşme geçmektedir. Bu yüzden de daha antioksijen özelliklere sahiptir” ifadelerini kullandı.

371 firma ve 559 hileli ürün! Mideniz bulanacak

Taklit ve tağşiş yapan firmalar ve ürünleri tek tek açıklandı. 371 firmanın 559 ürün listesi ise Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sitesinde kamuoyu paylaşıldı. Listede yer alan ürünlerde sucuklarda domuz eti, sakatat, kanatlı eti, et ürünlerinde at veya eşek eti, tereyağlarında bitkisel yağ karışımı, arıcılık ürünlerinde fruktoz ve glukoz şurubu, baharatlarda ve çaylarda gıda boyası, sızma zeytinyağlarında bitkisel yağ katkısı tespit edildiği de belirtildi.

Peynirde Nişasta, Sucukta Domuz Eti

Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit veya tağşiş yapılan, aralarında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar ile çikolataların yer aldığı, 371 firmaya ait 559 parti ürünü açıkladı.  Bazı alkolsüz içeceklerde, çikolatalarda ilaç etken maddesi Sildenafil’e rastlandı, zeytinyağında uygunsuzluk, baharat ürünlerinde gıda boyası, peynirde nişasta, bazı sucuklarda sakatat, kanatlı eti, bazı firmaların et ürünlerinde ise at eşek veya domuz eti tespit edildi…

Tağşiş Tespitinde İhbar Başvuruları Önemli

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, gıda güvenilirliğinin sağlanması, gıdalarda taklit ve tağşişin önlenmesi, kişilerin sağlığının ve tüketici menfaatlerinin korunması amacıyla düzenli olarak gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerin üretimlerinin titizlikle yapıldığı belirtildi.

Uygulamanın, tüketici sağlığının ve menfaatinin korunmasına büyük katkı sağladığı ifade edilerek “Uygunsuzlukların tespitinde Bakanlığımızca yürütülen denetimlerin yanında, tüketiciler tarafından yapılan CİMER, Alo 174 Gıda Hattı ve Whatsapp (0 501 174 01 74) gıda ihbar hattı başvuruları neticesinde gerçekleştirilen denetimlerin de büyük payı bulunmaktadır. Bu bakımdan tüketicilerin bu başvurularını sürdürmeleri tüketici sağlığının en üst düzeyde korunması yönündeki çalışmalarımız için büyük önem taşımaktadır” denildi.

50 Bin TL’den 2 Milyon TL’ye Kadar Para Cezası

Cezaların caydırıcı hale getirildiği aktarılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Taklit ve tağşiş yapan gıda işletmecilerine gayri safi gelirlerine bağlı olarak 50 bin TL’den 2 milyon TL’ye kadar idari para cezası, hapis cezası, adli para cezası ve gıda sektörü faaliyetinden men cezası getirilmiştir. Önümüzdeki süreçte yeni risklerin belirlenmesinde yeni teknolojiler, yeni sistemler kullanılarak özellikle kasıtlı olarak gıdada taklit veya tağşiş yapan firmalar en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Yeni düzenleme gıda üreticilerine önemli sorumluluk yüklemektedir.

Bu kapsamda üreticilerin hammadde tedariğini dikkatli yapmaları, gerekirse üretim prosesini ayırmaları önem arz etmektedir. Daha önce 26 kez yapılan kamuoyu duyuruları ile gıdalarda taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 1609 firmanın 3 bin 605 ürünü kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bugün yapılan 27’nci kamuoyu duyurusu ile 371 firmaya ait 559 parti ürün Bakanlığımız internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

İşte Tağşiş Yapan O Firmalar ve Ürünleri

İşte, taklit ve tağşiş yapan firmalar ve 371 firmanın 559 ürün listesi…

Et ve Et Ürünleri Listesi

Sayfa 1

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 2

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 3

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 4

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 5

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 6 

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 7

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 8

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 9

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 10

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 11

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 12

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 13

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Sayfa 14

Et ve Et Ürünleri
Et ve Et Ürünleri

Süt ve Süt Ürünleri Listesi

Sayfa 1

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 2

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 3

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 4

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 5

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 6

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 7

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 8

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 9

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 10

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Sayfa 11

Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve Süt Ürünleri

Bitkisel Yağlar Listesi

Sayfa 1

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 2

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 3

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 4

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 5

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 6

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 7

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Sayfa 8

Bitkisel Yağ
Bitkisel Yağ

Arıcılık Ürünleri Listesi

Sayfa 1

Arıcılık Ürünleri
Arıcılık Ürünleri

Sayfa 2

Arıcılık Ürünleri
Arıcılık Ürünleri

Sayfa 3

Arıcılık Ürünleri
Arıcılık Ürünleri

Sayfa 4

Arıcılık Ürünleri
Arıcılık Ürünleri

Baharat Ürünleri Listesi

Baharat
Baharat

Bitki Çay ve Kahve Ürünleri

Sayfa 1

Bitki Çay ve Kahve Ürünleri
Bitki Çay ve Kahve Ürünleri

Sayfa 2

Bitki Çay ve Kahve Ürünleri
Bitki Çay ve Kahve Ürünleri

Çikolata ve Kakao Ürünleri Listesi

Sayfa 1

Çikolata ve Kakao Ürünleri Listesi
Çikolata ve Kakao Ürünleri Listesi

Sayfa 2

Çikolata ve Kakao Ürünleri Listesi
Çikolata ve Kakao Ürünleri Listesi

Pastacılık Ürünleri ve Tatlılar Listesi

Pastacılık Ürünleri ve Tatlılar Listesi
Pastacılık Ürünleri ve Tatlılar

Şekerli Mamuller Listesi

Şekerli Mamuller
Şekerli Mamuller

Takviye Edici Gıdalar Listesi

Sayfa 1

Takviye Edici Gıdalar
Takviye Edici Gıdalar

Sayfa 2

Takviye Edici Gıdalar
Takviye Edici Gıdalar

Sayfa 3

Takviye Edici Gıdalar
Takviye Edici Gıdalar

Sayfa 4

Takviye Edici Gıdalar
Takviye Edici Gıdalar

Alkolsüz İçecekler Listesi

Sayfa 1

Alkolsüz İçecekler Listesi
Alkolsüz İçecekler Listesi

Sayfa 2

Alkolsüz İçecekler Listesi
Alkolsüz İçecekler Listesi

Enerji İçecekleri Listesi

Enerji İçecekleri
Enerji İçecekleri

Alkollü İçkiler Listesi

Sayfa 1

Alkollü İçkiler
Alkollü İçkiler

Sayfa 2

Alkollü İçkiler
Alkollü İçkiler

Sayfa 3

Alkollü İçkiler
Alkollü İçkiler

Kasık ağrısı ve kahverengi akıntı neden olur, nasıl geçer?

Kasıklarda ortaya çıkan kasık ağrısı ağrı tek başına bir hastalık değildir. Bu durum birçok hastalığın habercisi olabilmektedir. Kadınlarda meydana gelen kasık ağrısı genelde üreme organlarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde ise testisler, kas gerilmesi ve böbrek hastalıkları gibi nedenlere bağlı olarak görülebilir. Bu yazımızda sizlere kasık ağrısı ile alakalı tüm bilgileri detaylı olarak aktaracağız.

Kasık Ağrısı Neden Olur?

Son zamanlarda hem erkekler hem de kadınlar tarafından kasık ağrısı neden olur sorusunun yanıtı araştırılmaktadır. Genelde günlük yaşamı çok fazla etkilemeyen kasık ağrıları önemsemez ve doktora gidilmez. Ancak kasık ağrılarının uzun süre devam etmesi durumunda mutlaka bir doktora gidilerek ağrının nedeni araştırılmalıdır. Tıp dilinde pelvik ağrı denilen kasık ağrısı, karın ve pelvik bölgesinin alt kısmında hissedilmektedir.

Kadınlarda ve erkeklerde değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan kasık ağrısının nedenleri mutlaka araştırılmalıdır. Ağrı sabit ve sürekli olabilirken aralıklı şekilde de kendini gösterebilmektedir. Ağrı bazen hafif sızlama şeklinde hissedilmektedir. Bazen de bıçak saplaması hissi uyandıran kasık ağrısının nedenleri farklı olabilir. Kasık bölgesinde görülen ağrının temel nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Pelvik hastalıkları
  • Yumurtalık kistinin patlaması
  • Endometrial polip
  • Rahmin dış duvarında 5 cm den büyük kistler
  • Spiral kullanımı
  • Yakın zamanlarda doğum ve sezaryen
  • Mesanenin aşırı aktif olması
  • İdrar yolu enfeksiyonu
  • Apandisit
  • Kasık fıtığı
  • Mesanede veya idrar yollarında taş ve kum oluşması
  • Düşük
  • Dış gebelik
  • Kabızlık
  • Depresyon
  • Stres
  • Bel fıtığı
Kasık Ağrısı Hangi Hastalığın Belirtisidir?
Kasık Ağrısı Hangi Hastalığın Belirtisidir?

Kasık Ağrısı Hangi Hastalığın Belirtisidir?

Göbek deliğinin alt kısmı ve bacakların üst bölümü arasında oluşan kasık ağrısı hangi hastalığın belirtisidir önemli bir konudur. Kasık ağrısı birçok farklı nedene bağlı olarak oluşabilir. Kasık ağrısı durumunda akıllara gelebilecek hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Apandisit
  • Sindirim sistemi bozuklukları
  • Spastik kolon
  • Dış gebelik
  • Cinsel yolla bulaşabilen hastalıklar
  • Karın iltihabı

Erkeklerde Kasık Ağrısı Neden Olur?

Kasık ağrısı hem erkeklerde hem de kadınlarda farklı nedenlere bağlı olarak görülebilmektedir. Peki, erkeklerde kasık ağrısı neden olur? Erkeklerde oluşan kasık ağrıları, pelvik bölgesinin zorlanması gibi basit nedenlere bağlı olabilir. Bunun dışında erkeklerde kasık ağrısı görülmesinin nedenleri şunlardır:

  • Lenf bezlerinde şişme
  • Enfeksiyon
  • Böbrek taşı
  • Kasık fıtığı
  • Testislerin şişmesi

Bayanlarda Kasık Ağrısı Neden Olur?

Kadınlarda hem sol hem de sağ kasıkta ağrı görülebilir. Kadınlar erkeklere göre daha fazla kasık ağrısı sorunu yaşayabilir. Bu ağrılar adet dönemi ya da yumurtlama gibi basit nedenlere bağlı olabilir. Bunun dışında gerginleşen veya yırtılan kas, bağırsak iltihabı, dış gebelik, böbrek taşı, bel fıtığı, idrar yollarında taş, mesane iltihaplanması gibi nedenler kadınlarda kasık ağrısına neden olmaktadır.

Kadınlarda Kasık Ağrısı ve Kahverengi Akıntı Neden Olur?

Kadınlarda kasık ağrısı ile beraber kahverengi akıntı da görülebilmektedir. Bu durumda kadınlarda kasık ağrısı ve kahverengi akıntı neden olur bilinerek buna göre hareket edilmelidir. Kasık ağrısı ile beraber kahverengi akıntı genelde adet dönemi başında görülmektedir. Bu dönemde kahverengi akıntı çok normaldir.

Gebelik döneminde olan kadınlarda kasık ağrısı ile beraber kahverengi akıntı dikkate alınmalıdır. Bu durumda mutlaka kadın doğum doktoruna gidilerek muayene olunmalıdır. Kahverengi akıntı ve kasık ağrısı hamilelik belirtileri arasında da yer almaktadır. Gebelik şüphesi olan kadınların evde gebelik testi yapması veya hastaneye giderek kan tahlili yaptırması önerilmektedir.

Kasık Ağrısı ve Mide Bulantısı Neden Olur?

Kasık ağrısına eşlik eden diğer etkenler farklı hastalıkların habercisi olabilmektedir. Sağ kasıkta keskin bir ağrının yanında mide bulantısı, ateş ve kusma görülüyor ise apandisit hastalığından şüphe edilmelidir. Bu durumda mutlaka acil servise gidilmelidir. Apandisit ameliyat edilebileceği için geç kalınması riskli bir durum doğurabilir.

Sol kasık bölgesinde ağrıya mide bulantısı eşlik ediyor ise lenf bezi hastalıkları, hamilelik, böbrek taşları, miyom gibi hastalıklardan şüphe edilmelidir. Kasık ağrısı hafife alınmamalıdır. Olumsuz bir durum yaşamamak için mutlaka bir hastaneye gideren muayene olunmalıdır.

Kasık Ağrısı ve Kanama Neden Olur?

Kadınlar tarafından kasık ağrısı ve kanama neden olur merak edilmektedir. Kasık ağrısı ve kanama genelde adet döneminde görülür. Ancak adet dönemi dışında bu iki bulgu meydana gelirse zaman kaybetmeden bir doktora gidilmesi önerilmektedir. Normalin üstünde kanama olduğu zaman hormonal sorunlar, kanama bozuklukları, karaciğer yetmezliği, rahim ağzı enfeksiyonları gibi durumlardan şüphe duyulur.

Kasık Ağrısı Hamilelik Belirtisi Mi?
Kasık Ağrısı Hamilelik Belirtisi Mi?

Kasık Ağrısı Hamilelik Belirtisi Mi?

Kasık ağrısı yaşandığı zaman akıllara ilk olarak hamilelik gelmektedir. Kasık ağrısı hamilelik belirtisi mi sorusuna kısmen evet yanıtı verilebilir. Çünkü her kasık ağrısı hamilelik nedeni ile meydana gelmez. Kasık ağrısının temel nedeninin belirlenmesi için mutlaka bir doktora gidilmelidir.

Hamileliğin 4. ve 5.haftalarında kasık ağrısı meydana gelmektedir. Embriyo artık rahminizin iç duvarına yerleştiği için kasık bölgesinde sancı hissedilebilir. Bu sancılar çok sık ve şiddetli olmadığı sürece korkmanızı gerektiren bir durum yoktur. Ancak ağrı artar ve şiddetlenir ise mutlaka bir hastaneye giderek muayene olmanız gerekmektedir.

Kasık Ağrısı Apandisit Belirtisi Mi?

Apandisit belirtileri kişiden kişiye göre değişmektedir. Kasık ağrısı apandisit belirtisi mi diye araştıran çok kişi vardır. Her kasık ağrısı apandisit belirtisi olmamakla beraber, Apandisit iltihabında ilk olarak kişiyi iki büklüm hale getiren kasık ve karın ağrısı meydana gelmektedir. Apandisit sorunu yaşayan kişiler, sağ kasıklarına bıçak saplanır gibi bir ağrı geldiğini belirtmektedirler.

Kasık Ağrısı Adet Belirtisi Mi?

Bütün kadınlar her ay belirli dönemlerde adet döngüsü yaşarlar. Bu süreç bazı kadınlarda 28 günde bir olurken bazı kadınlarda daha fazla ya da az günde görülebilir. Adet döneminde en sık görülen belirtilerin başında kasık ağrısı gelmektedir. Bazı kişiler şiddetli kasık ağrısı nedeniyle hastaneye başvurmaktadır. Burada bir ağrı kesici yapılarak ağrının hafiflemesi hedeflenmektedir.

Kasık Ağrısı Doğum Belirtisi Mi?

Doğum yaklaştığı zaman kendini belli eden bazı belirtiler ortaya çıkarmaktadır. Doğum yaklaştığı zaman kramp şeklinde ağrılar yaşanmaktadır. Doğuma saatler kala bu ağrılar sıklaşarak sancı haline gelmek. 5 dakikada bir gelen kasık ağrısı doğum belirtisi olabilir.

Kasık Ağrısı Kasık Fıtığı Belirtisi Mi?

Kasık ağrısı ile ilgili kasık ağrısı kasık fıtığı belirtisi mi sorusu çok sık araştırılmaktadır. Doktor muayenede fark edene kadar kişi kasık fıtığı olduğunu bilmeyebilir. Kasık fıtığında en çok görülen belirtilerin başında testislerin şişmesi ve kasık bölgesinde ağrı yer almaktadır. Kasık ağrısının temel nedenini öğrenmek için zaman kaybetmeden bir doktora gidilmelidir.

Kasık Ağrısı Düşüğe Neden Olur Mu?

Hamilelik döneminde bazı nedenlere bağlı olarak düşük meydana gelmektedir. Bu dönemde hemen müdahale edilmediği zaman annenin hayatı tehlikesi olabilir. Düşük döneminde ilk olarak vajinadan yoğun kanama gelmesi ile beraber şiddetli kasık ağrısı görülmektedir. Bununla beraber kasılmalar ve makata vuran ağrılar meydana gelir.

Kasık Ağrısı Nasıl Geçer?
Kasık Ağrısı Nasıl Geçer?

Kasık Ağrısı Nasıl Geçer?

Birçok kişide sık sık görülen kasık ağrısı nasıl geçer öğrenerek ağrılarınızı bir nebze hafifletebilirsiniz. Ancak yine de doktora gitmeyi ihmal etmemeniz tavsiye edilmektedir. Kasık ağrısı için hastaneye gidildiğinde ağrıyı hafifletmeye yönelik ilaç tedavisi yapılmaktadır. Aspirin, Asetaminofen ve İbuprofen gibi ağrı kesiciler doktor tarafından verilmektedir. Ağrıya neden olan kasık bölgesindeki kasların yumuşaması için kas gevşetici tedavisi uygulanabilir.

Kasık Ağrısına Ne İyi Gelir Evde?

Çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşan kasık ağrısına ne iyi gelir evde ne gibi yöntemlerle bu ağrılar hafifletilir konusu önemlidir. Bu yöntemleri uygulayarak en azından doktora gidene kadar kasık ağrılarınızı hafifletebilirsiniz. Kasık ağrısı çeken kişilere ilk olarak dinlenmeleri önerilmektedir. Vücut dinlendirildiği zaman kasık ağrısının hafiflemesi sağlanmaktadır.

Lavanta çayı, rezene çayı ve papatya çayı gibi bitkisel çaylar kasık ağrısına iyi gelmektedir. Kasık ağrısına hızlı çözüm için buz uygulaması önerilmektedir.

Kasık Ağrısı Doğal Çözüm Nedir?

Kasık ağrısı doğal çözüm nedir öğrenerek ağrılarınızı giderebilirsiniz. Kasık ağrılarına iyi gelecek bazı doğal yöntemler şu şekildedir:

Lavanta çayı: Kadınlarda regl dönemi ağrılarına iyi gelen lavanta çayı, kasık ağrılarına da iyi gelmektedir. Lavanta çayını demleme yöntemi ile hazırlayarak içebilirsiniz.

Papatya çayı: Vücutta oluşan iltihaplara karşı etkili olan papatya çayı kasık iltihaplarında da ağrıları hafifletmektedir. Papatya çayını içebileceğiniz gibi ağrı olan bölgeye bu çayla kompres yapabilirsiniz.

Aloe Vera: Aloe Vera bitkisi iltihapları ve ağrıları azaltmaktadır. Kasık bölgesine Aloe Vera jelini sürerek masaj yapabilirsiniz.

Kasık Ağrısı İçin Hangi Doktora / Bölüme Gidilir?

Kasık ağrısı için hastanelerin Genel Cerrahi bölümlerine başvurularak Genel Cerrah doktorlarına muayene olunmalıdır. Bazen kadınsal hastalıklara bağlı olarak görülen kasık ağrıları için kadın doğum doktorlarına gidilmektedir.

Skinoren krem sivilce izi ve kaşıntı için kullanılır mı?

Akne oluşumuna propionibacterium acnes isimli bir bakteri neden olmaktadır. Skinoren krem bu bakteriye karşı savaş açmaktadır. Ayrıca ciltte gözenekleri tıkayan ve bu nedenle siyah noktaya neden olan dış cilt hücrelerinin büyümesini önler. Skinoren kremin dikkatli kullanılması gerekmektedir. Kremin bileşenlerine karşı alerjisi olan kişilerin mutlaka doktoruna danışması önerilmektedir.

Skinoren Krem Nedir?

Birçok farklı cilt rahatsızlığı için kullanılan Skinoren krem nedir sorusuna net bir cevap vermek istiyoruz. Genel anlamda yüzde 20 oranında azelaik asit içeren Skinoren kremin 12 yaş altındaki çocuklarda kullanılmaması önerilmektedir. Tıkanan gözenekleri açmaya yarayan bu krem gözenekleri temizleyerek küçüktür. Bu sayede sivilceleri ve siyah noktaları azaltır.

Ciltte oluşan pürüzleri ve kirleri gideren Skinoren kremin düzenli kullanılması çok önemlidir. Düzenli kullanım ile beraber aydınlık ve pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz. Skinoren kremi doktora danışmadan kullanmamalısınız. Çünkü kremin etken maddesine ve diğer bileşenlerine karşı bir alerjiniz var ise ciddi yan etkilerle karşılaşabilirsiniz.

Skinoren Krem Ne İşe Yarar?
Skinoren Krem Ne İşe Yarar?

Skinoren Krem Ne İşe Yarar?

Temel faydalarını öğrenen kişiler Skinoren krem ne işe yarar merak etmektedir. Azelaik asit içeren Skinoren krem, akneye neden olan bakterinin yok olmasına yardımcı olmaktadır. Bu bakteri yav bezelerini tahriş ederek iltihaplı lekelere neden olmaktadır. Skinoren krem sayesinde bakterilerin sebum yani besin kaynakları azalarak büyümeleri engellenmektedir. Bu sayede cildin hızlı bir şekilde iyileşmesi sağlanmaktadır.

Skinoren kremin pek bilinmeyen faydalarından biri de, saç dökülmesine iyi gelmesidir. Ancak doktora danışmadan saç dökülmesi tedavisi için kullanılmamalıdır. Cildi yenilmeye yarayan Skinoren krem, temiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olmanıza yardımcı olur. Kremi doktor tavsiyesine uygun olarak kullanarak etkilerini artırabilirsiniz.

Skinoren Krem Neye İyi Gelir?

Birçok kişi Skinoren krem neye iyi gelir temelde bilmektedir. Akne oluşumunu durdurarak cildi yenileyen Skinoren krem, malezma rahatsızlığına iyi gelir. İçeriğinde kortizon bulunmayan bu krem beyaz renkli ve homojen görünümlüdür. Cilt üzerine uygulanan Skinoren kremin başka bir kullanma şekli yoktur.

Normal reçete ile satışa sunulan Skinoren kremi reçeteli veya reçetesiz olarak satın alabilirsiniz. Reçete ile alınması halinde ücreti devlet tarafından karşılanmaktadır. Skinoren krem doktora danışılmadan kullanıldığı zaman ciddi yan etkilerle karşılaşılabilir. Bu nedenle mutlaka doktor onayı alarak kullanmanız önerilmektedir.

Skinoren Krem Ne İçin Kullanılır?

Skinoren krem ne için kullanılır sorusuna temelde cilt sorunları için cevabı verilebilir. Akne ve sivilce tedavisinde kullanılan Skinoren kremin saç dökülmesi tedavisinde de kullanıldığı belirtilmektedir.

Skinoren Krem Faydaları Neler?
Skinoren Krem Faydaları Neler?

Skinoren Krem Faydaları Neler?

Cilt tedavisi konusunda gösterdiği etkisi ile dikkatleri üzerine çeken Skinoren krem faydaları neler öğrenilmesi önemlidir. Çünkü Skinoren krem her cilt sorunu için kullanılmamalıdır. Skinoren kremin hangi durumlarda kullanılacağına doktor karar vermelidir. Skinoren kremin genel olarak sağladığı bazı faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Cilt yüzeyinde oluşan bakterileri yok eder.
  • Cildi yeniler.
  • Cilde parlaklık kazandırır.
  • İltihaplı sivilcelere iyi gelir.
  • Gül hastalığına iyi gelir.
  • Ciltte oluşan kabarcıklara iyi gelir.
  • Akne ile sivilce lekelerine iyi gelir.

Skinoren Krem Nasıl Kullanılır?

Her şeyden önce Skinoren krem nasıl kullanılır öğrenilmesi gerekmektedir. Yanlış kullanımlar nedeni ile istenmeyen durumlarla karşılaşılabilir. Skinoren krem doktorun ya da eczacının önerisine göre kullanılmalıdır. Kişinin rahatsızlığına göre değişmekle beraber, Skinoren krem günde iki defa ( sabah – akşam ) kullanılabilir. Kremi kullanmadan önce cildin güzel bir şekilde temizlenmesi önerilir.

Skinoren Krem Hamilelikte Kullanılır ?

Anne olma heyecanı yaşayan anne adayları, cilt sorunları için Skinoren krem hamilelikte kullanılır merak etmektedir. Skinoren kremin hamilelik döneminde kullanılmasının nasıl bir etki yaratacağı araştırılmamıştır. Krem çok az miktarda deri altından emilmektedir. Bu nedenle hamilelik döneminde doktora danışarak bir yol izlenmelidir.

Skinoren Krem Saç Dökülmesi İçin Kullanılır ?

Skinoren krem bir cilt kremi olarak bilinmektedir. Ancak bu kremin saç dökülmesine de iyi geldiği söylenmektedir. Bu nedenle Skinoren krem saç dökülmesi için kullanılır sorusunun yanıtını merak eden çoktur. Skinoren kremin saç dökülmesini azalttığı belirtilmektedir. Ancak doktora danışmadan kesinlikle saç dökülmesi için kullanılmamalıdır.

Skinoren Krem Sivilce İzi İçin Kullanılır ?

Birçok nedenle ciltte oluşan sivilceler iz bırakmaktadır. Bu izlerden kurtulmak için Skinoren krem kullanabilirsiniz. Skinoren kremin temel faydalarının başında, sivilce izlerini iyileştirmesi gelmektedir. Doktorunuzun tavsiye ettiği şekilde düzenli olarak kullandığınız zaman kremin etkilerini en kısa sürede göreceksiniz.

Skinoren Krem Kaşıntı İçin Kullanılır ?

Birçok cilt hastalığına iyi gelen Skinoren krem, kaşıntı için kullanılmaz. Hatta ilk kullanıldığı zaman ciltte kaşıntıya neden olabilir. Ancak oluşan kaşıntı kısa sürede geçmektedir.

Skinoren Krem Muadili Kremler Neler?

Her ilacın olduğu gibi Skinoren kremin de muadili vardır. Skinoren kreme ulaşamadığınız zaman Fınacea Jel ve Azelderm kremi kullanabilirsiniz.

Skinoren Krem Yan Etkileri Neler?
Skinoren Krem Yan Etkileri Neler?

Skinoren Krem Yan Etkileri Neler?

Skinoren krem yan etkileri neler özellikle alerjik yapıya sahip olan kişilerin bilmesi gerekmektedir. Skinoren kremin olası yan etkileri şunlardır:

  • Kullanılan bölgede yanma
  • Kızarıklık
  • Kaşıntı
  • Tahriş
  • Renk değişikliği
  • Soyulma
  • Tüylenme

Skinoren Krem Tüylenme Yapar ?

Skinoren krem yan etkileri arasında tüylenme yer almaktadır. Ancak sorun yaratacak kadar tüylenme yaşanmaz. Aksi bir durum yaşadığınız zaman doktorunuza danışmanız önerilmektedir.

Skinoren Krem Devlet Karşılıyor Mu?

Skinoren krem reçeteli veya reçetesiz olarak satın alınabilir. Ancak doktora reçete ettirdiğiniz zaman devlet tarafından karşılanmaktadır.

Skinoren Krem Reçetesiz Alınır ?

Skinoren krem hem reçeteli hem de reçetesiz olarak alınabilmektedir.

Skinoren Krem Fiyatı Ne Kadar?

Skinoren krem fiyatı 132 TL’dir.

Skinoren Leke Kremi Kullananların Yorumları Neler?

Skinoren leke kremi kullananların yorumları neler merak edilmektedir. Yorumların genel olarak iyi olduğu görülmektedir. Skinoren kremin kaşıntı, kızarıklık ya da yanma gibi etkilerinin olduğu söylenmektedir. Ancak bu etkilerin kısa zamanda geçtiği de belirtilmektedir. Skinoren kremin etkisini kısa sürede gösterdiği yorumlardan anlaşılmaktadır.

Sivilce Lekeleri En Hızlı Nasıl Geçer?

CC krem nedir, ne işe yarar? CC krem önerileri neler?

İnce bir yapıya sahip olan CC krem, ciltteki renk eşitsizliğini çok güzel bir şekilde kapatır. Zengin içerikli CC kremler cilt kusurlarını kapatırken cildin nefes almasını da sağlar. Hemen her kadının makyaj dolabında yer alan CC krem doğru bir şekilde sürüldüğü zaman elde edilen etki artmaktadır.

CC Krem Nedir?

BB kremin kullanımının yaygınlaşmasından sonra CC Krem nedir soruları da sorulmaya başlanmıştır. Güzellik ürünlerinin çeşitlerinin ve fiyatlarının arttığı günümüzde hemen her özelliği aynı anda sunan tek bir ürün almak daha mantıklı hale gelmiştir. Besleyici olması, güneş koruma faktörü içermesi ve kapatıcılık özelliği ile CC krem son dönemlerin en popüler cilt bakım ürünlerinden biridir.

Bir makyaj bazı olarak düşünebileceğiniz CC krem, cilt renginin daha aydınlık bir görünüme kavuşmasını sağlamaktadır. CC krem, yağlı ve sivilceye yatkın ciltler için daha faydalıdır. CC kremlerde ışık yansıtan partiküller bulunmaktadır. Bu sayede cilde anında bir ışıltı kazandırmaktadır.

CC Krem Ne İşe Yarar?
CC Krem Ne İşe Yarar?

CC Krem Ne İşe Yarar?

Kozmetik sektörüne her gün yeni bir ürün kazandırılmaktadır. Bu ürünlerden biri olan CC krem ne işe yarar merak konusudur. Ciltteki kızarıklıklardan ve cilt lekelerinden şikayetçi olanlara özel olarak üretilen CC krem, renk tonunu dengelerken cilde fondöten kadar zarar vermez. İnce yapılı olduğu için genelde yaz aylarında daha çok tercih edilen CC krem, cildi zararlı güneş ışınlarına karşı korurken bir yandan da cilde bakım yapmaktadır.

Hafif formülü sayesinde dikkat çeken CC krem, cilt kusurlarını kapatırken cildi ağırlaştırmaz. Antioksidan ve GFK özelliklerine sahip olduğu için çok talep görmektedir. Cildin eşit tonda görünmesine yardımcı olan CC krem yağlı ciltlere iyi gelmektedir.

CC Krem Nasıl Sürülür, Uygulanır?

CC krem nasıl sürülür, uygulanır iyi bilinmelidir. Uygulama şeklinin yanlış olması, kremin etkilerini göstermemesine neden olabilir. İşaret parmağına iki üç damla kadar CC krem alınır. Alınan krem burna, yanaklara ve alın kısmına sürülür. Daha sonra sürülen krem dairesel hareketler ile cildin tamamına yedirilir.

CC Krem Hangi Cilt Tipleri İçin Uygundur?

Her bireyin cilt yapısı farklıdır. Bu nedenle her ürün her cilde iyi gelmez. Günümüzde bazı ürünler her cilt tipine uygun olarak üretilmektedir. Kullanacağınız üründen en iyi performansı sağlamak istiyorsanız, ilk olarak cilt tipinizi öğrenmeniz gerekmektedir. Cildiniz sabah temizliğinden sonra hemen yağlanıyorsa ya da saçlarınız bir gün yıkanmadığı zaman kirli görünüyorsa yağlı cilt tipine sahip olduğunuzu bilmeniz gerekir.

CC kremler hemen her cilt yapısına uygun olarak üretilmektedir. Ancak genelde yağlı cilt tipine sahip kişilerin CC krem kullanmaları önerilmektedir. İnce bir yapıya sahip olan CC kremin kapatıcılık özelliği daha yüksektir.

CC Krem Kuru Ciltler İçin Mi?

CC krem içerisinde BB kreme göre daha çok aktif bileşenler bulunmaktadır. Su bazlı bir ürün olan CC krem günlük hayatta çok rahat bir şekilde kullanılabilir. Kuru cilt yapısına sahip olan kişiler CC kremi makyaj bazı olarak kullanabilirler.

CC Krem Üzerine Fondöten Sürülür Mü?
CC Krem Üzerine Fondöten Sürülür Mü?

CC Krem Üzerine Fondöten Sürülür ?

CC krem üzerine fondöten sürülür sorusu birçok platformda cevabı aranan ilk sorulardan biridir. Uzmanların görüşüne göre, CC krem üzerine fondöten sürülebilir. Böylece CC krem kapatıcı ya da nemlendirici görevi üstlenmektedir.

CC Krem Altına Nemlendirici Sürülür ?

Birçok platformda aranan sorulardan biri de, CC krem altına nemlendirici sürülür sorusudur. CC krem, yapısı gereği nemlendirici özelliği taşımaktadır. Bu nedenle nemlendirici sürmeye gerek yoktur. Ancak nemlendirici sürmek isteyenler için de herhangi bir sakınca olmadığını belirtelim.

CC Krem Göz Altına Sürülür ?

CC krem yüz bölgesinde gözler hariç her yere sürülebilir. Bu sayede göz altı morluklarını gidererek daha genç ve fresh bir görünüme kavuşturur.

CC Krem Güneşten Korur Mu?

CC krem kullanan kişiler, CC krem güneşten korur mu öğrenmek isterler. Cilde orta oranda nemlendirme sağlayan CC krem, cildin güneş ışınlarına karşı korunmasına yardımcı olur.

CC Krem Sivilce Kapatır ?

Sivilce sorunu yaşamayan kadın yoktur. Bu sorunu fondöten ya da kapatıcılar ile ortadan kaldırmak isteyen kişiler, CC krem sivilce kapatır merak etmektedir. CC krem daha çok cilt tonunu eşitlemeyi sağlamaktadır. Bu nedenle iltihaplı sivilceleri tamamen kapatmaz ancak akne lekelerini ve sivilce kızarıklıklarını kapatarak beklenen etkiyi sağlar.

CC Krem Cilde Zarar Verir Mi?

Güzelleşmek isterken kötü bir sonuçla karşılaşmak istemeyen kişiler CC krem cilde zarar verir mi merak etmektedir. İçeriği temiz olan CC kremler cilde herhangi bir zarar vermez. Bazı firmalar CC kremlerin içerisine silikon eklemektedir. Bu durumda cildiniz zarar görebilir. İçeriğinin temiz olduğundan emin olduğunuz CC kremleri kullandığınız zaman herhangi bir yan etki ile karşılaşmazsınız.

CC Krem Yüze Zarar Verir Mi?

Bir önceki başlıkta da belirttiğimiz üzere, içeriği temiz olan CC kremlerin bir zararı yoktur. Ancak kullanım miktarlarına dikkat edilmelidir. CC kremleri nohut kadar sürdüğünüz de bile yeterli olmaktadır.

CC Krem Gözenekleri Tıkar ?

Nemlendirici özelliği taşıyan CC kremler cilde etkileyici bir yumuşaklık sağlasa da bazen gözenekleri tıkayabiliyor. Bu nedenle CC krem tercih ederken kaliteli ve temiz içerikli olmasına dikkat etmeniz tavsiye edilmektedir.

CC Krem Önerileri Neler, Hangisi Daha İyi?
CC Krem Önerileri Neler, Hangisi Daha İyi?

CC Krem Önerileri Neler, Hangisi Daha İyi?

CC krem almadan önce CC krem önerileri neler, hangisi daha iyi sorusuna verdiğimiz yanıtı okursanız tercihinizde zorlanmazsınız. Yaptığımız araştırmalar sonucunda sektörün en iyi markalarının en iyi CC kremlerini sizler için aşağıda sıraladık:

La Roche Posay CC Krem

Hassas ciltlere bile uyum sağlayan La Roche Posay CC krem, listenin ilk sırasında olmayı hak eden kaliteli bir kremdir. Bu ürünü tek başına kullanabileceğiniz gibi fondöten ile makyaj bazı olarak da kullanabilirsiniz.

L’oreal Paris C’ést Magic CC Krem

Bir dünya markası olan L’oreal Paris, CC kremi ile de ön plandadır. İçeriğinde incir özü bulunan krem cildi 24 saat nemli tutmaya yardımcı oluyor.

Farmasi CC Krem

En iyi ve en kaliteli cilt bakım ürünlerini üreten Farmasi bir Türk firmasıdır. Üretmiş olduğu CC kremi ile dikkat çeken Farmasi, yağsız içeriğe sahip bu ürünü ile mükemmel bir görünüm kazandırıyor.

CC Krem Lekesi Nasıl Çıkar?

CC krem lekesi nasıl çıkar öğrenerek bu sorundan kurtulabilirsiniz. CC krem lekesini çıkarmak için lekenin üzerine tıraş köpüğü sıkarak çamaşır makinesinde ürünü yıkayın. Bir diğer yöntem ise bulaşık deterjanıdır. Bulaşık deterjanını sica su içerisine ekleyin ve lekeli ürünü bu suda 5 dakika kadar bekletin. Daha sonra çıkardığınız üründen lekeyi silebilirsiniz.

CC Krem Fiyatı Ne Kadar?

CC Krem fiyatı ne kadar diye aradığınız zaman farklı fiyatlarla karşılaşabilirsiniz. Her markanın kalitesine göre CC Krem fiyatı değişmektedir. Markaya göre 35 TL’den 250 TL’ye kadar CC krem bulunmaktadır.

CC Krem Yan Etkileri ve Zararları Neler?

Birçok faydası olmasına rağmen CC krem yan etkileri ve zararları neler merak konusudur. CC kremin cilde direkt olarak bir zararı yoktur. Ancak içeriğine silikon ya da yabancı maddeler eklenen CC kremler cilde zarar vermektedir. Onun dışında temiz içerikli CC kremlerin bir yan etkisi olmaz. Çok fazla kullanıldığı zaman gözenekleri tıkayabilen CC kremleri önerildiği miktarda kullanmalısınız.

CC Krem Pure Beauty Kullananların Yorumları Neler?

Her cilt tipine uygun olan Pure Beauty CC krem kullananlar ciltlerinin hafifliğinden bahsetmektedirler. Gözenekleri tıkamayan bu ürün eşsiz bir kapatıcılık özelliği taşımaktadır.

CC Krem BB Krem Farkı Nedir?

Kafada sivilce neden çıkar, ne iyi gelir, nasıl geçer?

Cilt sağlığı problemleri arasında en sık rastlanan problemler arasında yer alan sivilcenin vücutta görüldüğü bölgeler arasında en fazla sırt, yüz ve omuz bölgeler bilinse de kafa derisinde de sivilcelere rastlanmaktadır. Kafa derisinde çıkan sivilcelerin en önemli belirtileri arasında kaşıntı, ağrı ve kızarıklık yer almaktadır. Peki, ‘Kafada sivilce neden çıkar? ‘Saç diplerinde çıkan sivilce ve şişlikler evde nasıl tedavi edilir?’ Bu haberimizde bu soruların yanıtları detaylı bir şekilde ele alındı. Bazen ciddi sağlık problemlerine yol açabilen kafa derisindeki sivilcelerle ilgili merak edilen her şeyi haberimizin içeriğinde bulabilirsiniz.

Kafada Sivilce Neden Çıkar?

Kafa derisinde çıkan sivilcelerle vücutta çıkan sivilcelerin nedeni her ne kadar aynı olsa da kafa derisinde çıkan sivilcelerin bazılarının yağ bezesine dönüşme riski bulunmaktadır. Vücutta sebumun denilen yağ bezleri tarafından üretilen salgı, saç kanalları yoluyla saç köklerine bağlanmaktadır. Kafa derisinin aşırı yağlanmasının yanı sıra sebumun ürettiği salgı da kafa derisindeki gözeneklerin tıkanmasına neden olmaktadır. Bu nedenle nefes alamayan kafa derisindeki iltihap oluşumu bu bölgede sivilce çıkmasını tetiklemektedir.

Sivilce oluşumunu tetikleyen diğer faktörler arasında depresyon, aşırı stres ve diğer psikolojik problemlerde yer almaktadır.

Yine saç kremleri, saç bakım ürünleri ve jöle gibi kafa derisindeki gözeneklerin tıkanmasına neden olan kozmetik malzemelerde kafa derisinde sivilce oluşumuna neden olabilmektedir.

Sivilce oluşumunu tetikleyen çevresel faktörler arasında ise sıcak hava, hava kirliliği, havanın nemli olması ve aşırı terleme sayılabilir. Bu tür çevresel faktörler ciltteki gözenekleri tıkayarak bakteri oluşmasına yol açar. Ayrıca terleme saçların yağlanmasına neden olduğundan kafa derisinde sivilce oluşması kaçınılmaz hale gelmektedir.

Kafa Derisindeki Sivilcelere Ne İyi Gelir?

Kafa derisindeki sivilceler fark edilse de akneler kesinlikle sıkılmamalıdır. Kafa derisinde çıkan sivilcelerden dolayı cildiye veya dermatoloji uzmanına başvurarak muayene olunmalıdır. Uzman hekim tarafından saç derisine yapılan birtakım analizler sonucunda uygun görülen tedavi yöntemi aksatılmadan uygulanmalıdır.

Saç derisindeki sivilcelerin nedeni aşırı yağlanmada olabilir. Bu nedenle saçların sık aralıklarla yıkanmasına ve iyice temizlenmesine dikkat edilmelidir. Ayrıca saç bakım ürünlerinin mümkün olduğunca az kimyasal içermesi kafa derisinde sivilce çıkma riskini azaltmaktadır. Alkol, derideki nemi çekerek cildi kuruttuğu için saç bakım ürünlerinde alkollü ürünlerdense, antibakteriyel ya da bitkisel içerikli şampuanlar tercih edilmelidir.

Sivilcelerde iltihap oluşumunu engellemek için içeriğinde salisilik asit barındıran kremlerin aknelerin üstüne sürülmesi yeterlidir. Antibakteriyel, antibiyotik ve salisilik içeren kremler dahi sivilcelerin iyileşmesine yardımcı olmuyorsa, cildiye uzmanına başvurularak ağızdan alınabilen antibiyotik ilaç talep edilebilir. Saç derisini onarıcı etkisi olan sülfür içerikli kremler ve şampuanlarda kafa derisindeki sivilcelerle mücadelede tercih edilebilir.

Evde uygulanan tüm yöntemlere, antibiyotik içerikli ilaçlara ve kremlere rağmen kafa derisindeki sivilcelerde herhangi bir iyileşme olmadıysa, hekim tarafından cerrahi müdahaleye gerek duyulabilir. Plastik cerrah tarafından gerçekleştirilecek cerrahi operasyonla iltihaplı sivilcelerin alınması mümkündür. Ayrıca cerrahi operasyon yapılan bölgelere uygulanan özel solüsyonlar sayesinde sivilcelerin yeniden çıkması engellenmektedir.

Kafa Derisinde Sivilce Oluşumuna İyi Gelen İki Doğal Kür

Domates Suyu Kürü

Bu kürü hazırlamak için 1 yemek kaşığı domates suyuna, birkaç damla limon suyuna ve yarım kaşık bala gereksinim vardır.

Domates suyu kürünü hazırlamak için bütün malzemelerin bir kabın içerisinde karıştırılması yeterlidir. Daha sonra elde edilen bu karışım, saç derisine masaj yapılarak uygulanmalıdır. Yaklaşık 5 dakika bekleme süresinden sonra saçlar ılık suyla yıkanarak temizlenmelidir. Bu kür, saç derisine günlük değil, birkaç günde bir uygulanmalıdır.

Elma Sirkesi Kürü

Elma sirkesi kürünü hazırlamak için elma sirkesine ve ılık suya gereksinim vardır.

Ilık suyla elma sirkesi eşit miktarda karıştırıldıktan sonra saçlar bu karışımla yıkanmalı ve 5-10 dakika beklendikten sonra temiz suyla yıkanarak temizlenmelidir. Saçlar, şampuanla her yıkandıktan sonra bu kür uygulanmalıdır.  

Mide balonu patlarsa ne olur?

Mide balonu tedavisini yaptırmayı düşünen kişiler açısından merak edilen birçok konu vardır. Bunlardan biri de mide balonu patlarsa ne olur sorusudur. Bu konuda detaylı bilgi almak için en doğru adres Op. Dr. Ceyhun Aydoğan’dır. Bu alanda deneyim sahibi olan Doktor Ceyhun Aydoğan ayrıca mide balonu uygulamasını da gerçekleştirmektedir.

Mide Balonu Nedir ve Nasıl Çalışır?

Mide balonu aslında tıbbi olarak intragastrik balon şeklinde ifade edilmektedir. Mide balonu birçok farklı çeşitte ve yapıda karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle çalışma şekli veya hedefi aynı sonuca varmak olsa da uygulaması farklı olabilmektedir. Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi tarafından da onay almış bir tedavi süreci olarak uygulanmaktadır. Mide balonu işleminde herhangi bir cerrahi uygulama yapılmamaktadır. Hastanın midesine yerleştirilen mide balonu, kısa sürede tokluk hissine ulaşmayı sağlamaktadır.

Mide balonu sayesinde kilo verme konusunda yaşanan problem çözülmektedir. Mide balonu midede kapladığı yerden dolayı kişilerde uzun vadede tokluk hissi sağlamaktadır. Ancak mide balonu patlarsa ne olur sorusu bu süreçte merak edilenler arasında yer almaktadır. Mide balonunun patlama durumu konusunda uzman olan Op. Dr. Ceyhun Aydoğan ile irtibat kurarak detaylı bilgilendirme alabilirsiniz.

Mide Balonunu Kimler Kullanabilir?
Mide Balonunu Kimler Kullanabilir?

Mide Balonunu Kimler Kullanabilir?

Genel anlamda kilo problemi yaşayan hastalar için mide balonu tedavisi uygulanmaktadır. Yine de mide balonunu kullanımına uygun görülmeyen hastalar da söz konusudur. Aşağıda sizlere belirtmiş olduğumuz durumlardan çoğuna sahipseniz, mide balonu operasyonu sizler için uygun olmayabilmektedir. Bu nedenle öncelikle ilgili hekiminize danışmanız önemlidir.

  • Hamilelik veya emzirme döneminde olma veyahut hamile kalmayı planlama
  • Obezite ameliyatı deneyimi
  • Kilo vermek için uzun vadeli kararlılık göstermeme
  • Büyük bir mide fıtığı sahibi
  • Ameliyat öncesi aşırı asit reflüsü oluşma
  • Alkol veya uyuşturucu bağımlılığına sahip olma
  • Kronik steroid veya bağışıklık sistemini baskılayıcı bir tedavi sürecinde olma

Belirtmiş olduklarımız dışında mide balonu patlarsa ne olur veya yan etkileri nedir tarzında merak edilen konular da önemlidir. Tüm bu detaylara dikkat ederek mide balonu taktırma işlemi konusunda doktorunuz ile bir karara varabilirsiniz. Bu alanda uzman olan Op. Dr. Ceyhun Aydoğan, mide balonu operasyonuna uygun olup olmadığınızı sizlere tetkik edebilmektedir.

Mide Balonu Hangi Amaçla Yapılır?

Genellikle mide balonu uygulaması kilo verme sorunu yaşayan hastalar için uygulanmaktadır. Birçok farklı mide balonu çeşidi bulunmaktadır. Bu alternatiflerden hangisi hastalar için uygunsa tespit edilip işlemler kısa sürede gerçekleştirilmektedir. Belirtmeliyiz ki mide balonunun maksadı hastanın kilo verme sorununu çözmek içindir. Mide balonu patlarsa ne olur veya yeniden takılır mı soruları da bu kapsamda ilgi görmektedir. Mide balonu hastanın tokluk hissini alması, uzun vadede yeme ihtiyacını azaltması için tercih edilmektedir. Böylelikle istenilen vücut kitle endeksine ulaşma konusunda büyük bir etki sağlanmaktadır. Bu tedavi süreci hakkında daha fazla bilgi alabilmek için Op. Dr. Ceyhun Aydoğan ile irtibata geçebilirsiniz. Böylece mide balonu operasyonu konusunda da tüm detayları öğrenebilirsiniz.

Mide Balonu Takma İşlemi Nasıl Gerçekleştirilir?
Mide Balonu Takma İşlemi Nasıl Gerçekleştirilir?

Mide Balonu Takma İşlemi Nasıl Gerçekleştirilir?

Şimdiye kadar FDA ve CA tarafından onay almış birçok farklı mide balonu bulunmaktadır. Mide balonlarının çeşitlerine bağlı olarak mideye yerleştirilme süreci de çeşitlilik göstermektedir. Mide balonlarında endoskopi yöntemi yoğun olarak kullanılmaktadır. Bir diğer yöntem ise mide balonunun endesyon veya oral yollarla mideye yerleştirilmesidir. Gelişen teknolojiyle birlikte mide balonları ayrıca kapsül şeklinde olup direkt ağızdan yutularak da mideye takılmaktadır. Daha sonrasında ise dışkı yolu ile mide balonu doğal şekilde atılmaktadır.

Mide balonu takma işlemlerinin yanı sıra bu süreçte mide balonu patlarsa ne olur sorusu da merak edilmektedir. Tüm mide balonu takma işlemi ve süreci konusunda detaylı bilgiye ilgili doktorunuz tarafından ulaşabilirsiniz. Op. Dr. Ceyhun Aydoğan da mide balonu operasyonlarında adından fazlasıyla söz ettiren isimlerden biri olmaktadır.

Mide Balonu Takıldıktan Sonra İyileşme Süreci

Mide balonu tedavi süreci gerçekleştirildikten sonra hastanın girdiği bir iyileşme süreci vardır. İyileşme sürecinde belli başlı tepkiler ve etkiler ortaya çıkabilmektedir. Mide balonu insan vücudunun alışkın olmadığı yabancı bir cisim olarak nitelendirildiği için ilk birkaç gün vücut tepki gösterebilmektedir. Mide bulantısı, mideye kramp girme veya kusma gibi durumlarla karşılaşmanız mümkündür. Aynı zamanda mide yanması ve rahatsızlık hisleri de ortaya çıkabilmektedir. Genellikle bu süreç mide balonu takıldıktan sonraki ilk 3 – 5 gün içerisinde oluşmaktadır. İlerleyen zamanlarda da devam eden bir durum söz konusuysa, doktorunuzla iletişime geçmeniz gerekmektedir.

Mide balonu takıldıktan sonra midede mide balonu patlarsa ne olur? Mide balonu patlaması sonucunda neler oluşabileceğini öğrenmek için mutlaka doktorunuza başvurmalısınız. Özellikle de tedavi süreci öncesinde bu konuda detaylı bilgilere sahip olmanız önemlidir. Op. Dr. Ceyhun Aydoğan obezite cerrahisi olarak merak ettiğiniz tüm işlem detaylarını sizlere aktarmaktadır.

Mide Balonu Takılıyken Neler Yiyebilirsiniz?
Mide Balonu Takılıyken Neler Yiyebilirsiniz?

Mide Balonu Takılıyken Neler Yiyebilirsiniz?

Mide balonu hasta midesine takıldıktan ve iyileşme sürecine geçildikten sonra ilk üç gün sadece sıvı gıda tüketilmelidir. Daha sonrasında ise mideyi yormadan yavaş yavaş yarı katı gıda ürünlerine geçiş yapmaya başlayabilirsiniz. Mide balonu takılmasının ardından iki hafta geçtikten sonra birçok hasta katı gıda da tüketmeye başlamıştır. Bu durum hastanın mide balonunun oluşturduğu etkisine bağlı olarak da değişiklik gösterebilmektedir.

Tüketilen herhangi bir katı gıda sonucunda mide balonu patlarsa ne olur? Doktorunuzun belirttiği talimatlar çerçevesinde bir diyete girmeniz mide balonunun patlamaması açısından önemlidir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgiler almak için alanında uzman olan Op. Dr. Ceyhun Aydoğan ile sorularınızı paylaşabilirsiniz.

Mide Balonu Yan Etkileri Nelerdir?

Mide balonu operasyonunun ardından iyileşme sürecinde görülen yan etkiler oldukça normaldir. Mide yanması, rahatsızlık hissi veya kusma gibi durumlar ilk 3 – 5 gün içerisinde olağan bir şekilde görülmektedir. Ancak farklı yan etkileri de mide balonu operasyonunda ortaya çıkabilmektedir. Bu yan etkilerin neler olduğu veya mide balonu patlarsa ne olur soruları hastalar tarafından merak konusudur. Belirtmeliyiz ki mide balonu takma sürecinin ardından görülebilecek yan etkilerin birçoğu direkt olarak mideyle ilgili olmaktadır. Sizlere aşağıda maddeler halinde mide balonunun genel olarak görülen yan etkilerini sıraladık. Belirtmiş olduğumuz yan etkilerin hastayı rahatsız etme durumuna bağlı olarak doktora başvurabilirsiniz.

  • Asit reflü
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Yemek yedikten sonra kusma
  • Karın krampları

Eğer hastada asit reflü görülüyorsa, genellikle doktorlar tarafından reflüyü bloke edecek ilaçlar verilmektedir. Böylelikle ameliyat sonrasında oluşan asit reflü durumu çözülmektedir. Bunun dışında görülen yan etkilerden olan mide bulantısı veya kusma için de doktorunuzla iletişime geçebilirsiniz. Böylece alternatif bir çözüm yöntemini kullanmaya başlayabilirsiniz. Op. Dr. Ceyhun Aydoğan ile irtibat kurarak mide balonu hakkında bilmeniz gereken tüm detayları öğrenebilmeniz mümkündür.

Kan tahlilinde HGB, WBC, LYM, HCT, NEU, MCH nedir?

Koldaki damardan, parmak ucundan ya da el üzerindeki bir damardan alınan kan üzerine yapılan tahlile kan tahlili denilmektedir. Tam kan tahlilinde birçok farklı değere bakılmaktadır. Bu değerlerin sonucuna göre kişinin ne gibi hastalıklarının olduğu ya da hangi vitaminlerde eksikliklerinin olduğu belirlenmektedir. Bu nedenle kan tahlili çok önemlidir.

Kan Tahlilinde Ne Kadar Kan Alınır?

Kan tahlilinde ne kadar kan alınır birçok kişinin merak ettiği bir sorudur. Kan tahlilinde kullanılan tüplerin içerisi 2 ml – 10 ml arasında değişmektedir. Genelde bu tüpler tam olarak doldurulmadığı için alınan 10 ml kan ile 3-4 tüp kan alınabilmektedir. Her tetkik için farklı tüplerde kan alınmaktadır.

Tam kan sayımında kanın bir miktarında bulunan hücre tipleri hesaplanmaktadır. Mor renkli tüplere alınan kanda Edta ismi verilen bir madde bulunmaktadır. Biyokimya testlerinde kan şekeri, karaciğer ve böbrek testleri gibi çeşitli moleküller ölçülmektedir.

Tam Kan Tahlilinde Nelere Bakılır?
Tam Kan Tahlilinde Nelere Bakılır?

Tam Kan Tahlilinde Nelere Bakılır?

Doktora rutin kontroller için gidildiğinde genelde tam kan sayımı tahlili istenmektedir. Bu durumda telaşlanan bireyler tam kan tahlilinde nelere bakılır araştırmaktadır. Genel sağlık durumunun değerlendirilebilmesi için yapılan tam kan tahlilinde lökosit yani beyaz küre, eritrosit yani kırmızı küre, hematokrit, hemoglobin ve trombosit sayımı yapılmaktadır.

Kan Tahlilinde Neler Çıkar?

Beş dakikalık kısa bir zaman ayırarak yaptırabileceğiniz kan tahlilinde neler çıkar merak ediyor olabilirsiniz. Kan tahlilinde gelecekte karşılaşabileceğiniz hastalıklar belirlenebilir. Anlık olarak yaşadığınız sorunların nedeni anlaşılır. Şeker, böbrek yetmezliği, gut hastalığı, enfeksiyon ve gizli sarılık gibi pek çok hastalık kan tahlilinde çıkmaktadır.

Kan Tahlilinde En Önemli Değer Nedir?

Herkese yılda bir kez mutlaka yapılması önerilen kan tahlilinde en önemli değer nedir merak edilmektedir. Kan tahlili yapıldığında en önemli olarak değerlendirilen değerlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • İnsülin ve kan şekeri
  • Alt / Ast
  • Tsh
  • Hemoglobin
  • Total kolesterol

Kan Tahlilinde PCT Nedir?

Laboratuvar testleri arasında yer alan PCT, kanda yer alan Prokalsitonin miktarının ölçülmesi anlamına gelmektedir. Genelde bakteriyel enfeksiyon şüphesi yaşandığı zaman ya da hayati bir tehlike oluşturan sepsis olaylarında kanda PCT değerine bakılmaktadır.

Kan Tahlilinde Mono Ne Demek?

En büyük beyaz kan hücresi olan monositler, beyaz kan hücrelerinin yaklaşık % 2 ila 10’unu oluşturmaktadır. Bağışıklık hücrelerinden olan monositler, dokulara girmeden önce birkaç gün kadar kanda dolaşırlar.

Kan Tahlilinde WBC Nedir?

Hemen her kan tahlilinde karşılaşılan WBC, kanda bulunan beyaz kan hücrelerini temsil etmektedir. Birçok kişi kan tahlilinde WBC nedir diye araştırmaktadır. White Blood Cell anlamına gelen WBC, tıp dilinde lökosit olarak da adlandırılmaktadır.

Kan Tahlilinde MVC Nedir?

Tam kan sayımının parametrelerinden biri olan MVC, Eritrosit olarak da bilinen kırmızı kan hücreleri hakkında bilgi vermektedir. MVC parametresinin normal değerleri yenidoğan bebeklerde 96-108 fl iken yetişkin ve çocuklarda 80-95 fl’dir.

Kan Tahlilinde LYM Nedir?

LYM lenfositler olarak bilinmektedir. Ancak tıp terimleri çok anlaşılmadığı için kan tahlilinde LYM nedir araştırılmaktadır. Kanda bulunan beyaz kan hücresinin türlerinden biri olan LYM; bakteri, virüs, parazit ve mantar gibi vücuda yabancı olan etkenleri ortadan kaldırmak için antikor üretmektedir.

Kan Tahlilinde HGB Nedir?
Kan Tahlilinde HGB Nedir?

Kan Tahlilinde HGB Nedir?

Hemoglobin olarak bilinen HGB, kan testi ile ölçülerek gram cinsinden ifade edilmektedir. Kanda HGB seviyesi düşük olduğu zaman oksijen seviyesinin düşük olduğu anlaşılmaktadır. Kişide kansızlık ve demir eksikliği şüphelerinde de HGB değerlerine bakılmaktadır.

Kan Tahlilinde MCH Nedir?

İngilizce açılımı Mean Corpuscular Hemoglobin olan MCH, eritrosit başına düşmekte olan hemoglobin miktarının ortalamasını ifade etmektedir.

Kan Tahlilinde HCT Nedir?

HCT Hematokrit olarak bilinmektedir. Kan tahlilinde HCT nedir sorusuna kırmızı kan hücrelerinin dolaşımda bulunan kan miktarının hacminin oranına denir cevabı verilebilir. Normal HCT değerleri ise % 35 / 45 arasında değişmektedir.

Kan Tahlilinde NEU Nedir?

NEU yani Nötrofil, bağışıklık sistemine saldırıda bulunan bakterilere karşı savaş açan beyaz kan hücreleridir. NEU, beyaz kan hücrelerinin yaklaşık % 55 / 70’ini oluşturmaktadır.

Kan Tahlilinde PCT Nedir?

Kan tahlilinde PCT Nedir sorusu ile son zamanlarda çok sık karşılaşmaya başladık. Kan testlerinden biri olan PCT, kanda yer alan prokalsitonin miktarını ifade etmektedir. Bakteriyel enfeksiyon şüphesi durumlarında kanda PCT değerine bakılmaktadır.

Kan Tahlilinde CRP Nedir?

CRP değeri hemen herkesin aşina olduğu bir terimdir. C-Reaktif Protein açılımına sahip olan CRP, açlık ya da tokluk fark etmeksizin, kişinin vücudundaki iltihabı ve bu iltihabın derecesini ölçmektedir. Yapıldığı zamana göre değerde herhangi bir değişiklik olmayacağı için günün her saatinde yapılabilir.

Kan Tahlilinde L Ne Demek?

Kan tahlilinde ölçülen değerlerin karşısında ” L ” veya ” H ” harflerinden biri yer almaktadır. Bu harfler, kan değerlerinin normalin dışına çıktığını göstermektedir. L harfi İngilizce Low kelimesinin ilk harfi olup düşük anlamına gelmektedir. L harfi tahlil değerinin normalden düşük olduğunu göstermektedir.

Kan Tahlilinde ALT Nedir?

Karaciğer enziminin kısa adı olarak bilinen ALT, karaciğerde hastalık olması ya da kullanılan ağır ilaçların karaciğere etki edip etmediğini göstermektedir.

Kan Tahlilinde ASO Nedir?

ASO, Antistreptolizin O teriminin kısaltmasıdır. Bu değer ile vücutta toksin varlığı tespit edilmektedir.

Kan Tahlilinde AST Nedir?
Kan Tahlilinde AST Nedir?

Kan Tahlilinde AST Nedir?

AST, serum glutamik oksaloasetik transaminaz olarak bilinmektedir. Kan tahlilinde AST nedir önemli bir konudur. Bu değer ile karaciğer hastalıkları ve karaciğerdeki hasar saptanmaktadır.

Kan Tahlilinde APTT Nedir?

Kişinin kanındaki pıhtılaşmanın süresi ile ilgili bilgi veren değere APTT denilmektedir. Kanda pıhtılaşma sorunlarında kan sulandırıcı kullanılırken APTT değeri takip edilmektedir.

Kan Tahlilinde Amilaz Nedir?

Kan Tahlilinde Amilaz enzimi, pankreas hastalıkları ile ilgili bilgi vermektedir. Bunun dışında birçok farklı hastalığın da habercisi olan Amilaz enzimi en çok araştırılan parametrelerin başında gelmektedir.

Kan Tahlilinde Albümin Nedir?

Albümin, kanda bulunan protein miktarının % 60’lık kısmını oluşturmaktadır. Kan dolaşımı dışında vücut dokularında ki sıvılarda da bulunan albümin değeri çok önemlidir.

Kan Tahlilinde Anti HBS Nedir?

Kan tahlilinde anti HBS nedir çok önemlidir. Anti HBS, vücudun Hepatit B virüsüne karşı gösterdiği savaşın başarısını ifade etmektedir. Kan testi sonucunda Anti HBS değeri pozitif ya da negatif olarak açıklanmaktadır.

Kan Tahlilinde BAS Nedir?

Bazofil hücrelerinin kısaltması olan BAS, kanda bulunan beyaz kan hücrelerini belirlemektedir. Beyaz kan hücreleri, insan vücudunda bulunan virüs, mantar, bakteri ve enfeksiyonları öldürmektedir.

Kan Tahlilinde BASO Nedir?

Vücudun tümünde bulunan akyuvar oranının % 4 ile % 1’lik kısmı bazofil hücreleri ifade etmektedir. Yapılan kan tahlili ile vücuttaki BASO miktarı ortaya çıkmaktadır.

Kan Tahlilinde BUN Nedir?

Kan Tahlilinde BUN nedir merak edilen bir değerdir. BUN, Blood Urea Nitrogen olarak açılmaktadır. Bu değer, kanda sabit bir şekilde bulunan üre azotunu ifade etmektedir.

Kan Tahlilinde Bilirubin Nedir?

Bazı kırmızı kan hücreleri ayrıştığında ortaya çıkan turuncu – sarı pigmente Bilirubin denir. Bu test ile kanda bulunan Bilirubin değeri ölçülmektedir.

Kan Tahlilinde Beta HCG Nedir?

Kan Tahlilinde Beta HCG nedir sorusu belki de en çok araştırılan soruların başında gelmektedir. Beta HCG hormonu, kadınlarda gebeliğin var olup olmadığını gösteren bir parametredir. Kan tahlilinde ölçülen Beta HCG hormonu hamile olmayan kadınlarda 1-10 mlU/ml değerleri arasındadır.

Kan Tahlilinde CK Nedir?

Kreatin Kinaz denilen CK; beyin, kalp ve iskelet kası başta olmakla beraber kas dokularında bulunan bir enzimdir. CK değeri kas hastalıkları ve kalp hasarı ile ilgili bilgi vermektedir.

Kan Tahlilinde Dansite Nedir?

Bir maddenin öz kütlesine ya da yoğunluğuna Dansite denir. Vücutta bulunan kemik ve idrar gibi yapıların dansitesi ölçülür ve bu yapıların sağlığı ile ilgili bilgiler edinilir.

Kan Tahlilinde EOS Nedir?

Kan tahlili ile belirlenen EOS, kanda bulunan Eozinofilin değerinin ölçülmesine yardımcı olmaktadır. Bu değer bir akyuvar türü olup vücutta çok önemli görevler üstlenmektedir.

Kan Tahlilinde EGFR Nedir?

Böbreklerin çalışma performansını ortaya koyan EGFR, böbreklerde var olan hastalığın ne boyutta olduğunu belirlemektedir.

Kan Tahlilinde Eritrosit Nedir?

Kırmızı kan hücrelerinin sayısını Eritrosit yorumlar. RBC olarak da adlandırılan Eritrosit kan hücresi anlamına gelir. Bir insan kanında en çok eritrosit bulunmaktadır.

Kan Tahlilinde Folat Nedir?

Folat B9 vitamini olarak da adlandırılmaktadır. Kan tahlilinde folat nedir sorusunun yanıtı özellikle gebelik düşünen anne adayları için önemlidir. Dolar, kırmızı kan hücrelerinin oluşmasında çok önemlidir. Erken doğum gibi durumlarda bebekte oluşacak omurga ve beyin sorunlarını folat azaltmaktadır.

Kan Tahlilinde Ferritin Nedir?

Demirin çözünmesi, depolanması ve sonrasında salınması gibi işlemlerden Ferritin sorumludur. Ferritin halk arasında demir deposu olarak da bilinmektedir.

Kan Tahlilinde Folik Asit Nedir?

Vücudun ihtiyacı olan folik asit alınmadığı zaman kan tahlilinde Folik asit eksikliği ortaya çıkar. Sağlıklı bir bireyde kandaki folik asit değeri 2.7-17 NG/ml arasındadır.

Kan Tahlilinde GGT Nedir?

Gama Glutamil Transferaz açılımı ile dikkat çeken GGT, kişilerin karaciğer sağlığı ile ilgili bilgiler vermektedir. Bu nedenle GGT değeri çok önemlidir.

Kan Tahlili Sonuçlarının Yorumlanması, Hangi Kısaltmalar Neyi İfade Ediyor?

Doktorların tedavi edemediği egzamanın çaresini raflarda buldu

Anne Paige Sweeney, kızı Evie Rae’yi iki sene boyunca birçok dermatoloğa kızının egzamasını tedavi ettirmek umuduyla götürdü. Fakat kullandığı ilaçların hiçbiri kızın egzamasını tedavi etmedi. Kızının acı çekmesine dayanamayan anne zor zamanlar yaşadı. Daily Mail’e verdiği röportajda 23 yaşındaki anne kızının uyurken dahi kaşındığını ve çoğu zaman bu kaşımaların egzamaları bölgelerin kanamasına neden olduğu söyledi.

doktorlarin tedavi edemedigi egzamanin caresini market rafinda buldu sha Doktorların tedavi edemediği egzamanın çaresini raflarda buldu

İngiltere’nin Nottingam kentinde yaşayan anne ve kızı tedavisi olmayan bir egzama problemi ile karşı karşıyaydı. Kızını birçok doktora götürmesine rağmen egzamadan kurtulamadılar.

Kızının hastalığına çare bulunamadığı için küçük kızın vücudu yara içerisinde kaldı. Egzamaların sebep olduğu ağrı ve kaşınmalar küçük kızı hem uykusuz bırakıyor hem de sinirlendiriyordu.

doktorlarin tedavi edemedigi egzamanin caresini market rafinda buldu sha 1 Doktorların tedavi edemediği egzamanın çaresini raflarda buldu

Anne Paige, bir gün gittiği bir eczanede gözüne ilişen kremi aldı ve evine gitti. Eve gider gitmez kızının yaralarına kremi sürdü ve 1 hafta içerisinde kızının egzamalarının ve yaralarının iyileştiğini gördü.

doktorlarin tedavi edemedigi egzamanin caresini raflarda buldu sha 1 Doktorların tedavi edemediği egzamanın çaresini raflarda buldu

Anne Paige, bu durumu hemen Daily Mail’e yazdı ve olayı anlattı.

Kremin adının ‘Childs Farm Moisturizer’ olduğunu ve sadece 5 dolara satıldığını da belirtti. İngiltere’de bulunan birçok eczanede kremin bulunduğunu da ekledi. Krem Amazon gibi sitelerden de temin edilebiliyor ve dermatologlar tarafından onaylanmış.

doktorlarin tedavi edemedigi egzamanin caresini market rafinda buldu sha 2 Doktorların tedavi edemediği egzamanın çaresini raflarda buldu

Anne Paige, kremden o kadar memnun kalmış ki etkisini görür görmez Facebook adresinden paylaşmış ve gönderisi 30 bin kişi tarafından beğenilmiş.

sha 5 Doktorların tedavi edemediği egzamanın çaresini raflarda buldu

Kızı için kremi kullandıktan sonra herhangi bir yan etkisi olmadığını ve cildinde başka problemlere sebebiyet vermediğini de söylüyor. İlginç bir şekilde kızı iyileşen Anne Paige ve kızı artık çok mutlu.

Eğer etrafınızda egzama hastası olan insanlar varsa bu kremi onlarla paylaşmayı ihmal etmeyin.

Göbek fıtığı nedenleri ve belirtiler

Göbek fıtığı; bazı durumlarda herhangi bir tedaviye gerek olmadan kendiliğinden iyileşen bir hastalıktır. Ancak, kendi kendine iyileşmeyen vakalarda ivedilikle tedavi sürecine başlanmalıdır.

Göbek Fıtığı Nedir?

Göbek fıtığı nedir; birçok kişinin aklında bulunan bir sorudur. Bağırsak veya yağ dokularının göbek deliği çevresindeki bir bölgeden geçmesi ve dışarıya doğru fıtık adı verilen çıkıntıya sebep olması şeklinde özetlenebilir. Bağırsak veya yağ dokularının bebeğin anne karnında olduğu dönemde anne ve bebeği birbirine bağlayan göbek kordonunun karın boşluğu içerisindeki küçük açıklık kısmından geçtiği yere doğru uzanması olarak da farklı bir tanımı yapabilir.

Birçok bebek; göbek fıtığı sorunu ile yüzleşir. Ancak, bebeklerde görülen göbek fıtığı vakaları genellikle zararsızdır. En geç iki yıl içerisinde herhangi bir tedaviye veya cerrahi müdahaleye gerek olmadan kendiliğinden kapanması söz konusudur. Buna ek olarak, göbek fıtığının kendi kendine kapanması; sıklıkla görülmeyen vakalarda en çok beş yaşına kadar devam eder. Fakat, göbek fıtığı; çocuk beş yaşına gelmesine rağmen halen devam ediyorsa ivedilikle tedavi sürecine başlanmalıdır.

Göbek fıtığı; bebeklerde olduğu gibi yetişkinlerde de görülür. Ancak, bu tür vakalar kendi kendine düzelmez. Bu yüzden, vakit kaybetmeden cerrahi müdahaleye başvurulmalıdır.

Göbek Fıtığı Nedenleri

Bebeklerde görülen göbek fıtığı vakalarının birtakım sebepleri vardır.

  • Prematüre doğum
  • Doğumun ardından karın duvarındaki dokuların birbirleriyle tam olarak kaynaşmaması

Bebeklerde göbek fıtığı sebepleri arasında gösterilebilir. Bunun yanı sıra, karın kaslarının olduğu bölgeye haddinden fazla baskı yapılması da yetişkinlerde göbek fıtığı nedenleri arasında ilk sırada yer alır. Ancak, bu durumu ortaya çıkaran farklı etmenler vardır.

  • Karın cerrahisi operasyonu geçirmek
  • Fazla kilolu olmak
  • Çoğul gebelik
  • Sık aralıklarla hamile kalmak
  • Karın boşluğunda aşırı sıvı birikmesi
  • Kalıcı ve şiddetli öksürük

Karın kaslarına yapılan baskıyı artıran etkenler arasındadır. Buna ek olarak;

  • Ağır kaldırmak
  • Vücut geliştirme ile ilgilenmek
  • Ani bir şekilde eğilip kalkmak
  • Hızlı kilo alıp vermek
  • Kronik kabızlık

Karın içi basıncı doğrudan artıran faktörlerdir. Bu gibi hallerde de göbek fıtığı oluşumu meydana gelir.

Göbek fıtığı; hem erkeklerde hem de kadınlarda görülür. Ancak, kadınların hamile kalmalarından mütevellit erkeklere kıyasla bu sorundan daha çok muzdarip olduklarını söylemek mümkündür.

Göbek Fıtığı Belirtileri

Göbek fıtığı belirtilerinden bahsederken bebeklerdeki ve yetişkinlerdeki vakaların farklı belirtilerle ortaya çıktığını söylemek gerekir.

  • Bebeğin ağlaması ile beraber göbek deliğinin dışa doğru çıkması

Bebeklerdeki göbek fıtığı belirtileri arasında ilk sırada yer alır. Takdir edersiniz ki, bebeklerdeki vakaların belirtileri sınırlıdır. Bu yüzden, anne ve babaların bebeklerinin ağladıkları hallerde vücutlarında meydana gelen değişimleri takip etmesi ve ardından doktora başvurması gerekir.

  • Ağrıdan kaynaklı olarak yürümekte ve günlük aktiviteleri yerine getirmekte zorlanma
  • Göbek deliği bölgesinde dışarıdan bakıldığında net bir şekilde fark edilebilecek bir şişliğin oluşması
  • Fıtığın çok küçük olduğu hallerde bağırsakların bu alana girmesi ve hastada ciddi ağrılar oluşturması
  • Yukarıdaki maddeyle ilişkili olarak fıtık boğulması adı verilen ve ciddi sonuçları bulunan bir rahatsızlığın meydana gelmesi

Yetişkinlerdeki göbek fıtığı vakalarının belirtileri arasında bulunur. Tüm bunlara ek olarak, göbek fıtıklarının büyüklüğü ile fıtık boğulması riski arasında doğru orantı olduğunu söylemek gerekir. Bu yüzden, yetişkinlerde görülen göbek fıtığı küçük boyutlarda olsa dahi en kısa sürede tedavi edilmelidir.

Göbek Fıtığı Tedavisi

Göbek fıtığı; özellikle yetişkinlerde ciddiye alınması gereken bir hastalıktır. Bu yüzden, bu sorundan muzdarip olanların en kısa sürede doktora görünmesi gerekir. Göbek fıtığı tedavisi söz konusu olduğunda en çok yama tekniğinden faydalanılır. Bu yöntemin kullanıldığı tedavilerde fıtığın tekrarlama oranı yüzde bir olarak ifade edilmiştir. Buna ek olarak, göbek fıtığı sorununu ortadan kaldırmak adına tedaviye bir önce başlamanın şart olduğunu söylemek gerekir. Geç kalındığı durumlarda tedaviden gerekli verim alınamaz. Açık veya kapalı ameliyat ile göbek fıtığı tedavi edilebilir. Fıtığın konumu, boyutu ve hastanın sağlık durumu dikkate alınarak ameliyat türüne karar verilir.

Siz de göbek fıtığı sorunundan şikayet ediyorsanız vakit kaybetmeden Op. Dr. Çetin Altunal’a tedavi olmalısınız. 2021 yılının genel cerrahi uzmanı ödülünü kazanan Op. Dr. Çetin Altunal sayesinde göbek fıtığı gibi bir sorununuz kalmayacak!

Göbek Fıtığı Ameliyatı

Bilhassa yetişkinlerin muzdarip olduğu göbek fıtığı vakalarında göbek fıtığı ameliyatı ilk seçenek haline gelir. Ameliyat sırasında ilk olarak göbek deliğinin yakınından küçük bir kesi yapılır. Bir sonraki aşamada, fıtıklaşmış dokuya müdahale edilir. Doku; karın boşluğuna itilir. Karın duvarındaki açıklıkların kapatılması; ameliyatın bir sonraki aşaması olarak dikkat çeker. Ayrıca, fıtık genişliğine bağlı yamalar ile takviye yapılarak süreç sonlandırılır.

Göbek fıtığı ameliyatı; genel anestezi altında yapılan ve hastaya hiçbir şekilde rahatsızlık vermeyen bir operasyondur. Kısa süreli bir operasyon oluşuyla avantaj sağlar. Hasta; açık ameliyatın ardından 5-10 gün içerisinde iyileşir. Ancak, kapalı ameliyat daha avantajlıdır. Çünkü, hastanın iyileşme süresi en çok üç gündür. Son olarak, göbek fıtığı ameliyatı sırasında ve sonrasında herhangi bir enfeksiyon riskinin meydana gelme ihtimalinin olmadığını ifade etmek gerekir.

Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales’in mucizevi hikayesi

Bu yazımızda, tarihsel olarak dünyanın en obez kadınlarından biri olan, 1980 doğumlu Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Mayra Rosales‘in hikayesini anlatacağız. Mayra, 3 yaşındaki yeğenini kazara öldürdüğü (ezdiği) suçlamasıyla ülkesinde ve dünya basınında gündeme gelmişti.

Mayra Rosales'in Hikayesi
Mayra Rosales’in Hikayesi

Mayra Rosales’in Hikayesi

Aşırı kiloları nedeniyle hayatı boyunca çok acı çeken tanınmış bir kadın olan Mayra Rosales, herhangi bir kişi için son derece yüksek bir kilo olan 500 kilo ağırlığındaydı.

Bu kadın, obezitesi nedeniyle psikolojik rahatsızlıklar, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, tiroid sorunları ve lenf ödeminden muzdaripti . Ayrıca Mayra yataktan kalkamadığı ve ayakta duramadığı için ayrımcılığa uğradı ve toplumdan izole edildi.

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 9 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

Dört yıl boyunca kilo vermek için çaba sarfeden genç kadın şimdilerde 90 kilo civarında. Rosales daha önce yeğenini ezerek öldrüdüğüne dair haberlerle dünya basınında yer almıştı.

O dönemde Rosales polislere yeğenini öldürdüğünü itiraf ettiğinde ağırlığı yüzünden bunun akla yakın bir şey olabileceğini sanıyordu. Ancak çocuğun gerçek ölüm nedeni tespit edildiğinde genç kadının bu suçu işlemek için fazla şişman olduğu anlaşılmış ve gerçek böylelikle ortaya çıkmıştı.

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 7 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

Mayra, 2008 yılının Mart ayında yaşanan olayda, iki yaşındaki yeğeni Eliseo’ya bakıcılık yaparken yanlışlıkla bebeğin üzerine yuvarlandığını ve Eliseo’nun ölümüne neden olduğunu gelen polislere itiraf etmişti.

Ancak adli tıpta yapılan incelemeler Eliseo’nun kafasına bir darbe alarak öldüğüne işaret etti ve Mayra’nın ağırlığındaki bir insanın kolunu kaldırıp böyle bir şey yapabilme ihtimali yoktu.

Bu gerçeğin ortaya çıkması üzerine Mayra da olan biteni itiraf etmek zorunda kalmıştı. Mayra bu hikayeyi, bebek ölmeden birkaç saat önce, yemeğini yemek istemeyen ve mızmızlık eden Eliseo’ya bir saç fırçasıyla defalarca vuran kardeşi Jamie’yi korumak için uydurmuştu.

Çünkü Mayra ve kocası Bernie, bu olaydan birkaç ay önce tamamen Jamie’nin yanına taşınmışlardı ve şişmanlığı nedeniyle kendine bakamayan Mayra’yla Jamie ilgilenmeye başlamıştı. Bunun karşılığında Jamie de evde olmadığı zamanlarda dört çocuğunu Mayra’ya emanet ediyordu.

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 8 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

Çocuğun öldüğü gün de aynı şey oldu. Jamie evden çıkıp çocukları Mayra’yla bıraktı. Annesinin kafasına saç fırçasıyla vurduğu minik bebek bir süre sonra nefes alamamaya başladı.

Mayra ambulans çağırdı. Bebek hemen hastaneye götürüldü. Bir süre sonra Jamie hastaneden arayarak Mayra’ya, “Eliseo’ya zarar verenin kim olduğunu söyleyene kadar bebeğimi görmeme izin vermiyorlar” dedi ve kardeşinden kendisi için yalan söylemesini istedi.

Mayra kardeşine yardım etmek ve sosyal hizmetlerin diğer çocukları alıp götürmesini önlemek için yalan söylemeyi kabul etti ve bebeği yanlışlıkla ezdiğini söyledi. Kısa bir süre sonra gözaltına alınan Mayra cinayetle suçlandı. Medyada genç kadınla ilgili bir karalama kampanyası başlatıldı.

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 10 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

Öte yandan Mayra’nın ifade verebilmesi için yeterince büyük bir mahkeme salonu bulunması, genç kadının kaldığı evin duvarları yıkılarak dışarı çıkarılması gerekti. Mayra nihayet ifade verdikten ve gerçeği açıkladıktan sonra Jamie’nin kaçmasıyla genç kadın idam cezası ihtimaliyle karşı karşıya kaldı.

Ancak birkaç ay sonra Jamie Teksas’a dönerek yargı karşısına çıktı ve suçunu itiraf etti. Mayra temize çıksa da yaşadığı stres, sağlığının bozulmasına neden oldu. O günden sonra hastanede sürekli doktor tedavisi altında olan Mayra yavaş yavaş kilo verdi.

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 1 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

Sabredin ve Başaracaksınız

Büyük bir hapis cezasına çarptırılan bu kadın , bulunduğu bu yerden kurtulmayı ve böyle bir rahatsızlığın üstesinden gelmeyi başardı, mide baypası ile diyetler, egzersizler, sağlıklı ve aktif bir yaşam ile zamanla 400 kilo civarında vermeyi başardı.

Mayra Rosales, obezitesi ve ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele ederek yaşamı için savaşarak radikal bir yaşam değişikliği yaptı. Zorluklara rağmen çabalayıp sebat ettiğinizde, bir şeyler başarabileceğinizi ve böylece görevinizde başarılı olabileceğinizin canlı kanıtıdır.

Değiştirmek İstersen, Sen de Yapabilirsin
Değiştirmek İstersen, Sen de Yapabilirsin

Değişmek İstersen, Sen de Yapabilirsin

Hayat bize farklı fırsatlar sunar ve geldiklerinde onları kabul etmek ya da bırakmak bize kalmıştır . Bu nedenle Mayra, bu radikal yaşam değişikliğini yapmaya ve diğer ameliyatlar arasında gastrik bypass geçirmeye karar verdiğinde değişimin yolunu açmıştı.

Mayra Rosales harika bir örnek çünkü 400 kilodan fazla verebildi ve daha normal bir hayata sahip oldu. Bu hikaye bizi denemeye, kişisel ve bireysel mücadelelerimize devam etmeye ve bu şekilde olmak istediğimiz kişi olmaya motive ediyor.

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 5 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

yarim tonluk dunyanin en obez kadini mayra rosalesin mucizevi hikayesi sha 6 Yarım tonluk dünyanın en obez kadını Mayra Rosales'in mucizevi hikayesi

Mayra Rosalesin Hikayesi- Video

Lanolin krem basura, egzamaya, pişiğe iyi gelir mi?

Keçi ya da koyun yününden elde edilen lanolin, doğal maddelerden biridir. İlk olarak yıkanarak madeni tuzlardan arındırılan yün bazı işlemlerden geçirilerek lanolin elde edilir. Ciltte kullanılmak üzere hazırlanan lanolin krem cilt kuruluğuna, kaşıntıya ve pişiğe iyi gelmektedir. Özellikle doğum sonrası emzirme döneminde annelerde görülen göğüs ucu yaralarının tedavisinde oldukça etkilidir.

Lanolin Krem Nedir?

% 100 doğal bir içeriğe sahip olmasına rağmen Lanolin krem nedir sorusu birçok kişinin aklını kurcalamaktadır. Genelde meme ucu yaraları için annelerin kullandığı Lanolin kremin bebeğe bir etkisinin olup olmayacağı konusunda tereddüt yaşanmaktadır. İngiliz Alerji Kurulu’nun onayını alan Lanolin kremin herhangi bir yan etkisi yoktur. Hipoalerjenik olan Lanolin krem doğal bir formüle sahip olduğu için göğüs ucuna sürüldüğü zaman emzirmeden önce silmeyi gerektirmez.

Lanolin krem renksiz, kokusuz ve tatsız bir yapıya sahiptir. Bu sayede hem beslenme sırasında hem de sonrasında bebeği rahatsız etmez. Emziren annelerin göğüs ucunda yara ve hassasiyet oluşması muhtemeldir. Bu durumda acı çekmek yerine Lanolin kremi kullanarak hem acıyı azaltabilirsiniz hem de yaranın hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlayabilirsiniz.

Lanolin Krem Ne İşe Yarar?
Lanolin Krem Ne İşe Yarar?

Lanolin Krem Ne İşe Yarar?

Cilt bakımında yaygın olarak kullanılan lanolin, çeşitli evrelerden geçirilerek krem haline getirilmiştir. Emzirme döneminde hemen her annenin başına gelen göğüs ucu yarası için kullanılan Lanolin krem oldukça etkilidir. İçeriğinde zararlı bir madde olmadığı için bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Anneler gönül rahatlığı ile Lanolin kremi kullanabilirler.

Lanolin Krem Ne İçin Kullanılır?

Son günlerde birçok kişi tarafından araştırılan Lanolin krem ne için kullanılır sorusu özellikle anne adaylarının merak ettiği bir sorudur. Emzirme döneminde meydana gelen göğüs ucu yaraları için kullanılan Lanolin krem, göğüs ucu hassasiyetini azaltır ve yaranın iyileşmesine yardımcı olur.

Lanolin Krem İyi Mi, Faydaları Neler?

İyileştirici bir etkiye sahip olan Lanolin krem iyi mi, faydaları neler öğrenerek içinizi rahatlatabilirsiniz. Lanolin krem iyi bir kremdir. Doğal içerikli olduğu için kullananlara ve bebeklere herhangi bir zararı yoktur. Göğüs ucunda oluşan yarayı iyileştiren Lanolin krem, göğüs ucu hassasiyetini ve acısını da azaltır. Kremin üzerinde nasıl kullanılması gerektiği yazmaktadır. Her emzirme sonrasında kremi kullanabilirsiniz.

Lanolin Krem Nasıl Kullanılır?

Lanolin kremin faydalarından daha çok yararlanmak için Lanolin krem nasıl kullanılır öğrenmeniz tavsiye edilmektedir. Emzirme sona erdiği zaman meme uçlarına Lanolin kremi sürebilirsiniz. Bebeği tekrar emzirmeden önce göğüs uçlarınızı temizlemenize gerek yoktur.

Lanolin Krem İçeriğinde Ne Var?

Lanolin kremin içeriği % 100 doğaldır. Bu nedenle tereddüt etmeden kullanılabilir. Lanolin kremin içeriğinde HPA Lanolin maddesi bulunmaktadır. Bu maddenin herhangi bir zararı yoktur.

Lanolin Krem Ne Zaman Kullanılmalı?

Lanolin krem her emzirme sonrasında kullanılmalıdır. Göğüs ucu yarası iyileşene kadar kullanılabilir.

Lanolin Krem Günde Kaç Kez Kullanılır?

Lanolin kremin günlük kullanımı için bir sınırlama yoktur. Doğal bir içeriğe sahip olduğu için her emzirmeden sonra kullanılabilir.

Lanolin Krem Açıldıktan Sonra Ne Kadar Kullanılır?

Lanolin krem açıldıktan sonra güvenle kullanılabilir. Açılmadan önce Lanolin kremin raf ömrü 5 yıldır. Krem açıldıktan sonra 1 yıl içerisinde bitirilmelidir. 1 yıldan sonra kullanılmaması önerilmektedir.

Lanolin Krem Yıkanır Mı, Silinir mi?

Annelerin en çok merak ettiği Lanolin krem yıkanır mı, silinir mi sorusu, annelerin bebekleri için endişelendiğini göstermektedir. Lanolin kremin yıkanmasına veya silinmesine gerek yoktur. Çünkü kremin içeriği doğaldır.

Lanolin Krem Hamilelikte (Gebelik) Kullanılır Mı?

Lanolin krem, emzirme dönemindeki annelerin kurtarıcısı olan kremlerden biridir. Göğüs ucu yaralarından şikayetçi olan annelerin sorununu gideren Lanolin krem hamilelikte de kullanılabilir. Doğum gerçekleşmeden kullanılan Lanolin krem, emzirme döneminin rahat geçmesine yardımcı olmaktadır.

Lanolin Krem Emzirirken Kullanılır Mı?

Lanolin krem emzirme döneminde görülen göğüs ucu yaralarında kullanılır.

Lanolin Krem Bebeklerde Kullanılır Mı, Bebeğe Zarar Verir Mi?

Lanolin krem hem anne hem de bebek için doğal ve güvenilir bir içeriğe sahiptir. Katkı maddesi, koruyucu ve antioksidan içermemektedir. Bu nedenle bebeğe herhangi bir zararı yoktur.

Lanolin Krem Pişikte Kullanılır Mı?
Lanolin Krem Pişikte Kullanılır Mı?

Lanolin Krem Pişikte Kullanılır Mı?

Etkisini kısa sürede gösteren Lanolin krem pişikte kullanılır mı merak konusudur. Yaraları iyileştirici özelliğe sahip olan Lanolin krem pişik için de kullanılabilir.

Lanolin Krem Yüze Sürülür Mü?

Lanolin krem yüz bölgesinde kullanılan bir krem değildir. Ne kadar içeriği temiz olsa da yüz bölgesinde kullanılmamalıdır.

Lanolin Krem Basura İyi Gelir Mi?

Lanolin içerikli kremler, basur oluşumuna bağlı olarak meydana gelen yanma, kaşıntı ve kanama sorunlarına iyi gelmektedir. Ancak yine de doktorunuza danışmadan Lanolin kremi basur için kullanmayınız.

Lanolin Krem Makat Çatlağına İyi Gelir Mi?

Kişiye büyük ağrı yaşatan makat çatlağı için Lanolin kremi doktor kontrolünde kullanabilirsiniz. Doktorunuz ile görüşmeden kremi kullanmayınız.

Lanolin Krem Egzamaya İyi Gelir Mi?

Lanolin krem egzamaya bağlı sorunlara iyi gelmektedir. Ancak kremin orijinal olduğundan emin olmalısınız. Bazı markalar Lanolin içerikli krem ürettiklerini söylese de, kremin içeriğinde alerjik etkiye sahip olacak maddeler yer almaktadır.

Lanolin Krem Sivilceye İyi Gelir Mi?

Lanolin krem sivilce için kullanılmamaktadır.

Lanolin Krem Muadili Kremler Hangileridir?

Lanolin kremi bulamadığınız zaman Lansinoh göğüs ucu kremini kullanabilirsiniz. Bu kremin de içeriği doğal ve temizdir.

Lanolin Krem Fiyatı Kaç Lira?

Lanolin krem fiyatı 40 gr 85 TL’dir. Kremi internet üzerinden ya da eczanelerden satın alabilirsiniz.

Lanolin Krem Yan Etkileri Nelerdir?

Lanolin kremin içeriği temiz olduğu için herhangi bir yan etkisi yoktur.

Lanolin Krem Kullananların Yorumları Neler?

Lanolin kremi kullanmaktan çekiniyorsanız, Lanolin krem kullananların yorumları neler inceleyebilirsiniz. Yorumlar incelendiğinde, Lanolin kremin göğüs ucu yarlarını hızlı bir şekilde iyileştirdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca göğüs ucu hassasiyetine ve yanma hissine iyi geldiği belirtilmektedir.

Lanolin Krem Göğüs Ucu Yaralarına İyi Gelir Mi?

Sevgililer günü hediyesi için parfüm markası önerileri

Bir insana dair hatırlanan en eski şeylerin başında kokusu geliyor. Sevgililer günü gibi özel günlerde, bu nedenle en çok tercih edilen ürünlerin başında parfüm geliyor. İçerdiği eşsiz notalarla, size her an farklı bir his yaşatan kaliteli parfümler unutulmaz bir hediye olarak evlerin baş köşesinde yer alıyor ve her kullanıldığında, karşınızdaki kişiye sizi hatırlatır. Peki 14 Şubat sevgililer günü hediyesinde parfüm satın almayı düşünüyorsanız ancak marka konusunda karar veremediyseniz, neyi tercih etmelisiniz? Parfümde marka seçimi oldukça önemli. Bunun nedeni parfümün en ince detaylarına varana kadar özel bir konsept olması. Alt, orta ve üst notalarındaki detaylar, şişe tasarımı, içeriğin kalitesi ve uzun süren koku, her markada tabii ki aynı deneyimi sunmuyor. Sevgililer günü hediyesi olarak kaliteli bir markanın parfümünü hediye etmek istiyorsanız, Versace ve Chanel en çok öne çıkanların başında geliyor.

Yenilikçi ve İkonik: Chanel
Yenilikçi ve İkonik: Chanel

Yenilikçi ve İkonik: Chanel

Dünya modasına yön veren markalar içinde yer alan Chanel, parfüm ürünlerinde en çok tercih edilen markalardan biri. Kozmetik dünyasının lider markalarından Chanel’in parfümlerinin en önemli yönü, markanın zamansız ve ikonik formunu yansıtması. Bu da hem parfümün içeriğinde, hem şişenin tasarımında hem de diğer detaylarda öne çıkıyor. Cilt bakım ve kozmetik ürünlerinde çok tercih edilen bir marka olan Chanel’in parfümlerine baktığımızda, No 1 serisi en çok öne çıkanlardan. Vücut misti ve cilt bakımı konseptine sahip bir ürün olan Chanel No 1, markanın inovatif ve yenilikçi formunu yansıtırken aynı zamanda doğanın eşsiz gücünü de cildinize aksettiriyor. Anti aging, yaşlanma karşıtı formu ile öne çıkan No 1, canlandırıcı gücü ile sevgililer günü hediyesi olarak tercih edilebilecek parfümlerden.

İtalya’nın Lüks Konsepti: Versace

İtalya’nın Lüks Konsepti: Versace

Modada İtalyan imzası her zaman bir adım önde ve bu parfümlerde de geçerli. Modanın başkenti olarak nitelendirilen Milano’da başlayan bir butiğin hikayesi bugün dünyada tercih ediliyor. Kadın parfüm modellerinde Versace her zaman öne çıkmayı başarmış bir marka. Özel tasarıma sahip şişelerinde dünyanın en eşsiz doğal hazinelerini sunan marka, lüksün ve iddianın buluştuğu ürünler sunuyor. Sevgililer günü hediyesi olarak kaliteli bir parfüm arıyorsanız Versace ürünlerini tercih edebilirsiniz. EROS serisi başta olmak üzere Bright Crystal, Dylan Blue ve Crystal Noir gibi birbirinden özel seriler sizi Versace imzası ile bekliyor.

Sevgililer günü hediyesinde unutulmaz bir hediye vermeyi düşünüyorsanız yapmanız gereken Chanel ve Versace gibi dünyaca ünlü markaların yer aldığı Sephora dünyasında aradığınız ürünü bulmak. Üstelik sevgililer günü indirimi kapsamında tüm ürünlerinde harika fiyatlar da sizi bekliyor.

Bu ürünlere ve çok daha fazlasına Sephora magazalarından, sephora.com.tr’den ve Sephora mobil uygulamasından sahip olabilirsiniz.

Erkek saç bakımı ürünleri nasıl seçilmeli? Bakım ürünü önerileri

Erkeklerde saç bakımı, iddialı bir dış görünüm için en önemli etkenlerden. Bununla birlikte, iyi bir saç bakımı için doğru ürünleri kullanmak ve saç bakım adımlarını doğru uygulamak gerekiyor. Erkek saç bakımda, doğal saç maskesinin yanı sıra iyi bir saç kremi kullanmak, saçlar için en ideal şampuanı tercih etmek oldukça önemli. Erkekler için saç bakım ürünlerinde, içerdiği doğal içerikler ve esansiyel yağlarla saçlar için en iyisini sunan dünyaca ünlü bakım ürünleri markası L’Occitane, bitkisel içeriklerden elde edilmiş esansiyel yağlar ile en etkili bakımı sunuyor. Peki erkek saç bakımı nasıl yapılmalı ve saç bakımı esnasında nelere dikkat edilmeli?

Saç Bakımında İhtiyacınıza Hitap Eden Ürünü Seçin

Erkek saç bakımında dikkat edilecek birçok nokta yer alıyor. Bunların başında, saçların kendi özel durumu ve ihtiyaçları ilk sırada geliyor. Saç dökülmesi ya da kepek gibi spesifik bir sorun söz konusuysa, buna yönelik saç bakım ürünleri kullanılabilir. Erkek saç bakım ürünlerinde diğer bir konu da, tüm bakım ürünlerinde olduğu gibi saç tipine uygunluk. Buna ek olarak bakım ürünü, içerik anlamında doğal içeriklerden elde edilmeli ve kaliteli olmalıdır. L’Occitane erkek saç bakım ürünlerini incelediğimizde, saçları güçlendiren, saç derisini destekleyen ürünler olduğunu görüyoruz. Doğal içeriklerden elde edilmiş esansiyel yağlar, saç bakımında ihtiyaç duyulan özleri sunuyor. Bu da saç bakımında doğal bir bakım etkisi yaratıyor.

Zararlı Bileşen Barındırmayan Ürünler Seçin

Saçların ışıltılı ve göz alıcı formunu yeniden yakalamak için tercih edebileceğiniz saç bakım ürünleri içinde doğal saç maskesi ve saç kremi gibi ürün seçenekleri yer alıyor. Kullandığınız ürün saç kremi olabilir ya da doğal saç maskesi tercih edebilirsiniz. Ancak ne olursa olsun ürünlerin silikon, paraben gibi zararlı bileşenler içermemesine dikkat etmelisiniz. L’Occitane saç bakım ürünleri, içerdiği badem, lavanta, ylang ylang, papatya esansiyel yağı gibi tamamen doğal içeriklerle, saçlarınız için asla zararlı bir etki sunmayan bakım ürünlerine sahip.

L’Occitane Erkek Saç Bakım Ürünleri
L’Occitane Erkek Saç Bakım Ürünleri

L’Occitane Erkek Saç Bakım Ürünleri

Erkek saç bakım ürünlerinde, temiz içerikli kozmetik denince akla gelen markalardan biri olan L’Occitane, içerdiği doğal içerikler ve esansiyel yağların gücüyle en iyi bakım etkisini sunan birbirinden kaliteli ürünler sunuyor. L’Occitane erkek saç bakım ürünlerinde öne çıkanlar şu şekilde:

Aromakoloji Onarıcı Seri

Kuru ve hasar görmüş saçlar için tercih edilen bir seri olan Aromakoloji Onarıcı seri, kırık saç uçları üzerinde onarıcı bir etkiye sahip. Saçları güçlendiren bu seride tatlı portakal, ylang ylang, lavanta, sardunya ve  shea yağı gibi saçı besleyen içerikler bulunuyor. Seride saç bakım kremi, maske ve onarıcı saç bakım yağı ile de saçlarınıza ekstra bakım sağlayabilir, parlak ve bakımlı bir görünüm elde edebilirsiniz.

Aromakoloji Hacim ve Dolgunluk Veren Seri

Silikon içermeyen ve ince & hacimsiz görünen saçlar için özel olarak geliştirilmiş olan bu seri, içerdiği bitkisel keratin ile saçların güçlenmesine ve hacminin artmasına yardımcı oluyor. Limon esansiyel yağı ise arındırıcı etkisiyle, saçları dipten uca temizliyor. Hacim ve dolgunluk veren seri ile daha yoğun bir etki için seride bulunan saç serumunu kullanarak, daha dayanıklı ve daha güçlü saçlara sahip olabilir,  saç dökülmelerine karşı savaşabilirsiniz.

Aromakoloji Canlandırıcı & Ferahlatıcı Seri
Aromakoloji Canlandırıcı & Ferahlatıcı Seri

Aromakoloji Canlandırıcı & Ferahlatıcı Seri

Yağlı ve normal saçlar için özel olarak geliştirilmiş Aromakoloji Canlandırıcı & Ferahlatıcı saç bakım serisi, saç derisindeki fazla sebum oranını azaltır, saçın daha geç yağlanmasına yardımcı olur. Nane’nin ferahlatıcı ve sıkılaştırıcı gücü, kekik, greyfur esansiyel yağlarının arındırıcı özellikleri ile saçlarda uzun süreli ferahlık ve canlılık.

Cade Saç Şekillendirici Paste
Cade Saç Şekillendirici Paste

Cade Saç Şekillendirici Paste

Saçlarını iyi bir şekilde şekillendirmek isteyenlere hitap eden ürün, mat görünüm sunar ve saçların doğal bir şekilde şekillenmesini destekler. Doğal formülü, hacimli bir saç görünüm yaratıyor.

L’Occitane Günlük Cilt Bakım Önerileri

Son Haberler