27 Haziran 2025 Cuma
Ana Sayfa Blog Sayfa 36

Ev yapımı 11 detoks içeceği

Güne taze meyve ve sebzelerle hazırlanmış bir detoks içeceği ile başlamanın pek çok faydası vardır. Bazı detoks içecekleri cilde parlaklık verir, bazıları daha derin bir uyku uyumanızı, bazıları da daha az stresli bir gün geçirmenizi sağlar. Bu içecekler gün içinde ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi artırabilir ve sindirim sorunlarınızı ortadan kaldırabilir. Bu yüzden detox içeceklerinin içine sindirim sistemini kolaylaştıracak yeşil renkli içerikler ekleyebilirsiniz.

Sindirimi kolay yiyecek ve içecekler tüketirseniz, vücudunuz da bu gıdaları sindirebilmek için daha az enerji kullanacaktır. Ve toksinleri çok daha kolay şekilde vücuttan atacaktır. Hem iç organlarınız hem de cilt güzelliğiniz için bu detoks içeceklerini kullanabilirsiniz.

Nane ve limon detoksu

Sürahinin içine suyu doldurup içine nane yaprakları atın ve limonları da dilimler halinde sürahinin içine ekleyin. Buzdolabında birkaç saat beklettikten sonra içebilirsiniz.

Karpuz detoksu

Su dolu sürahinin içine karpuz dilimleyin ve içerisine hem nane yaprakları hem de buz ekleyin. İşte içeceğiniz hazır!

Salatalık detoksu

Salatalık suyu güne başlamak için iyi bir tercih olabilir. Suyla doldurduğunuz sürahinin içine limon ve salatalık dilimleyin. Nane yaprakları ve buz koymayı unutmayın.

Çilek detoksu

Endişelenmeyin kalorisi oldukça düşük! Çilekleri dilimleyip, su ve buz ekleyin. İsterseniz nane yaprakları da ekleyebilirsiniz.

Zencefil detoksu

Yarım zencefilin üzerine limon sıkın ve su ekleyin. İşte bu kadar basit!

Greyfurt detoksu

Vitamin C açısından oldukça zengindir. Greyfurtları elma dilimleri halinde kesin, nane yaprakları ve buz ekleyin.

Yeşil limon detoksu

Limonun suyunu sıkın ve salatalıkları rendeleyin. Özellikle yazın sizi çok rahatlatacak.

Tarçın ve elma detoksu

Elmaları dilimleyin ve içine çubuk tarçın atın. Yemeklerden önce tüketirseniz daha faydalı olur.

Böğürtlen detoksu

Böğürtlenleri buz dolu suyun içine koyup gün içinde kolayca tüketebilirsiniz.

Portakal detoksu

Sabahları portakal sıkmaya üşeniyorsanız, bu tarif tam size göre! Öyleyse, portakalları dilimleyin ve suyun içerisine atın.

Kokteyl detoks

Bu tarifte istediğiniz tüm meyveleri kullanabilirsiniz, muz hariç.

Kavun’un daha önce hiç duymadığınız yararları!

Kavunun naif kokusu ve hoş tadı yanında sağlık açısından da bir çok faydası vardır. İçerdiği yüksek derecede vitamin ve besinler yardımıyla sağlıklı bir yaşam için katkı sağar.  Kavun A, B ve C vitaminleri açısından çok zengindir. Bunun dışında bol miktarda B vitamini kompleksi içerir B1 ( tiamin), B3 (niasin) B5 (pantetokin asit) ve B6 (pridoksin) içermektedir. Bunlara ek olarak E ve K vitaminlerini de içermektedir.

Bol miktarda Su barındırmasının yanında A ve C vitaminlerince de zengin bir besindir. Ayrıca iyot ve krom gibi mineralleri de içinde barındırır.

Kavun Çekirdeğinin Faydaları:

Genelde kavunun içini temizleyip, çekirdeklerinden ayıkladıktan sonra tüketmeyi tercih ederiz. Fakat kavun çekirdeklerinin de sağlık açısından bir çok faydası var. Kavun çekirdekleri özellikle cilt bakım kremlerinde ve ürünlerinde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Kavun çekirdekleri çok yoğun vitamin ve sağlık açısından faydalı olan bileşen ve mineraller içermektedir. Kavun çekirdeklerinin sağlık açısından faydaları şu şekilde sıralamak mümkün;

Yaz meyvesi olmasına rağmen kavun çekirdekleri kurutularak uzun süre saklanabilir ve kış aylarında üşütmeden kaynaklanan öksürük sorunları için kullanılabilir. Kavun çekirdeği öksürük ve yüksek ateş gibi sorunları giderebilir. Kavun çekirdeği cilt sağlığı için çok faydalıdır, bu yüzden kozmetik ürünlerinde çok yaygın olarak kullanılmaktaıdır. Cilde parlaklık kazandırı ve yumuşamasını sağlayabilir. Kavun çekirdekleri anemi hastalığına iyi gelir ve aynı zamanda anemi hastalığına yakalanma riskini azaltır. Gut hastalığı için kavun çekirdeklerinin çok gaydalı olduğu düşünülmektedir. Gut astaları düzenli olarak tüketebilirler. Kavun çekirdeği aynı zamanda farklı kanser hastalıklarına yakalanma riskini azaltabilmektedir. Sindirim sistemi için faydalıdır. Bağırsakların temizlenmesini sağlar. Kavun çekirdeğ aynı zamanda mide sağlığının korunmasına yardımcı olur. Mide de asit oranının dengelenmesini sağlar.

Yemeklerden önce kavunu yerseniz hazımsızlığı önler. İdrar yolu hastalarından şikayetçi olanlara ise idrar söktürücü özelliği olduğu için bol bol kavun yemeleri tavsiye edilir. Kavun yanıklara konulursa acıyı hafifletir ve iyileşmesini hızlandırır. Ezilip soğuk süte katıldıktan sonra yüze sürülürse cildi nemlendirir ve cildin taze görünmesini sağlar. Cildinizi güzelleştirir. Kavun; meniyi arttırır, kumları döker, böbrekleri besler, yağlandırır Et pişirirken kabuklarından bir parça ilave edilirse çabuk pişer. Kavun çekirdeğinin kaynatılıp suyunun içilmesi karaciğer hastalıklarına çok faydalıdır. Çekirdekleri yenirse iç yaralarına iyi gelir ve idrarı söktürür. Çekirdekleri dövülüp suda kaynatıldıktan sonra elde edilen su içilirse göğüs ağrısı ve öksürüğe iyi gelir. Basur ve romatizma ağrılarını hafifletir.

Kavun nasıl tüketilmeli?

Kavun taze olarak yenir. Ayrıca kabukları ve çekirdekleri kullanılır. Çekirdekleri dövülüp suda kaynatıldıktan sonra elde edilen su içilirse göğüs Ağrısı ve öksürüğe iyi gelir.

Tavsiyeler;

Kavunun faydalarından maksimum derecede faydalanmamız için taze tüketilmesinde fayda var bu yüzden yaz aylarında bol bol tüketilmesi gerekir. Kavun çekirdekleri çok yoğun vitamin ve mineraller içermektedir bu yüzden tüketimine maksimum derecede dikkat edilmesi gerekir.

Melissa otuyla ilgili hiç bilmediğiniz bilgiler.. 

Melisa Otu (Melissa officinalis): Beyaz çiçekli, yaprakları ince ve yumuşak tüylerle kaplı olan, limon kokulu, çok dallı, otsu bir bitkidir. Oğul otu olarak da bilinir. Uçucu yağ, tanen, acı madde, reçine ve müsilaj içerir. Neredeyse insan vücudunun her karesinde reaksiyon gösterip tedavi edici bir bitkidir.

En belirgin tedavi noktaları ise sinir sistemi bozukluğu ve buna bağlı olarak; mide rahatsızlığı, karın ağrıları, baş ağrıları, kalp rahatsızlıkları kas ağrıları yani tamamen beyin rahatsızlıklarına bağlı bütün hastalıklarda yardımcı bir şifacıdır. Terlemeyi önler, spazm çözücü, kasılmalara bağlı olarak kabızlığa yani sindirim kolaylığına, rahim hastalıklarına, Sinir krizleri ve depresyon hastalıklarında büyük önem taşır. Yaraların iyileşmesini hızlandırır.

Hafıza zayıflığında, baygınlık, aşırı yorgunluğun getirdiği kasılmalarda, enfeksiyonlarda, Uykusuzluğu giderme, kansızlık, baş dönmesi, kulak çınlaması ve bağırsakta bulunan parazitleri düşürme özelliğine sahiptir. Haşere ısırıklarında ezilip lapa haline getirilerek kullanılabilir. Aynı şekilde iyileşmeyen yaraların üzerine de sürülebilir.

Halk arasında “Gece Yanığı” olarak bilinen zona hastalığına iyi gelir. Şu şekilde kullanılabilir. 1 çay kaşığı zeytin yağı üzerine 5 damla oğul otu yani melisa yağı ilave edilerek hastalıklı bölgeye sürülerek ağrılar dindirilebilir. Rahatlatıcı özelliği vardır.

Bazı tıbbi araştırmalar melisa çayının Alzheimerlı kişilerde bilişsel işlevi geliştirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.
116 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada melisa merhemi şişme ve kızarıkla ilgili belirtilerde azalma sağlamasına rağmen ağrı ve kabuklanma gibi belirtilere karşı etki göstermemiştir.

20 gram bitkinin üzerine 400-500 ml kaynar su dökülür ve üzeri kapalı olacak şekilde 10 dakika kadar demlenip süzülür ve tam banyo suyuna eklenir. Yatmadan 1 saat önce 20 dakika kadar banyo yapılır.

Saç ve Cilt Bakımlarında da Melisa;

Ayrıca; Yağlı, yıpranmış, cansız, ve güçsüz saçlar için hazırlanan losyonlarda, ağız hijyen ürünlerinde, yağlı ciltler için temizleme maskelerinde, yaşlanmış ve yıpranmış ciltler için yenileyici kremlerde, hassas cilt losyonlarında kullanılır.

Cildiniz İçin;

Cilt kırışıklıkları bayanların korkulu rüyasıdır. İyi bir cilt bakımı ve evinize hazırladığınız doğal karışımlarla bu kabustan kurtulabilirsiniz. Melisa cildin parlak kırışıksız ve duru bir görünümde olmasını sağlayabilecek mükemmel bitkidir.Halk arasında Oğulotu olarak da bilinir.
Melisa çiçeğinin hem yaprakları hem de tomurcukları madensel tuzlar ve yağlar içerdiğinden cilt tazelenmesini ve kırışıklıkların giderilmesini sağlar. Evinizde uygulayabileceğiniz bu harika bitki ile yapılan buhar banyosu ve tonik sayesinde kırışıkların büyük ölçüde azaldığını göreceksiniz.

Melisalı Buhar Banyosu

Bir kaba yaklaşık bir litre su koyun. İçine bir avuç dolusu melisa çiçeği atarak kaynatın. Suyun buharına yüzünüzü tutarak buhar banyosu yapın. Bu işlemi 10 dakika boyunca yapın. Daha sonra aşağıdaki şekilde hazırlayacağınız yüz toniği ile cildinizi silin.

Melissa otu çayı nasıl hazırlanır?

Melissa otu sıcak su içerisinde demleme olarak kullanılır. 3, 4 dakika kaynamış suyu, 1 su bardağına boşaltılır. Bardağın içerisine 1 tatlı kaşığı kadar Melissa otu koyularak 3, 4 dakika bekletilir. Demlendikten sonra şeker hastalığı yoksa tatlandırılabilir veya sade olarak da içilebilir. Bu çayı, antidepresan ilaç kullanan kişilerin 1 dakika kadar kaynatarak içmesi daha faydalı olacaktır

Melisa Otunun Faydaları : Uykusuzluğa ve gerginliğe iyi gelir. Mide ve bağırsak ağrılarını keser. Kalbi kuvvetlendirir. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende faydalıdır. Melankoli, sara, başdönmesi için yararlıdır. kulak çınlaması ve sinir krizlerinde şikayetleri ortadan kaldırır. Bayılmalarda kullanılır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Aybaşı ağrılarını keser ve aybaşı kanamalarını düzenler. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığında faydalıdır.

Melisa otunun zararları:

Melisa otunun bilinen bir yan etkisi yoktur. Ancak her zaman hatırlattığımız gibi hiçbir bitkiyi alışkanlık haline getirmeyiniz. Sürekli kullanmak istiyorsanız bile 15 gün içip 1 hafta mutlaka ara veriniz.

Kimler Kullanmamalı ?

Melisa bitkisi genellikle güvenli olarak kabul edilir. Sakinleştirici ve tiroid ilacı kullananlar ya da herhangi bir sağlık sorunu için düzenli ilaç tedavisi gören kişilerin kullanmadan önce doktorlarına danışmaları uygun olur. Hamile ve emzirme döneminde dr. onayi ile kullanılmalıdır. Karaciğer iltihabı, mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri olanlar kullanmamalı. ( E komsiyonu bu tür durumlarda uçucu yağ içeren bitkisel drogların kullanımını önermemektedir)

Filizlenen sarımsağı sakın atmayın! Öyle bir etkisi var ki!

Sarımsağın o kadar çok faydası var ki, saymakla bitmez, her gün yeni bir faydasıyla karşılaşılan sarımsak, doğanın eşsiz bir mucizesi olara karşımıza çıkıyor. Filizlenen sarımsaklardaki antioksidan miktarı filizlenmemişe göre daha fazladır. Filizlenen sarımsaklar insanlar için oldukça faydalı kimyasallar üretir. Sarımsak ne kadar olgunlaşırsa içerisindeki antioksidan miktarı da o kadar artar.

Sarımsak, damar tıkanıklığından kulak enfeksiyonlarına kadar pek çok rahatsızlığa iyi gelir. Yaşlanma sürecini kısalttığı bilinmektedir. Filizlenen sarımsağın virüsleri önleyerek kanseri engellediği belirtilmektedir. Filizlenmiş sarımsak damarlarda tıkanıklığı önler ve kalp rahatsızlıkları riskini azaltır.

Evde sarımsak nasıl filizlendirilir?

Bir kabın içerisine az miktarda su koyun. Sarımsağı suya hafifçe değecek şekilde kabın içerisine koyun ve cam önüne yerleştirin. 1 hafta kadar bir sürede filizlendiğini göreceksiniz.

Sarımsağın faydaları

1. Bağışıklığınızı arttırır: Deney tüplerinde yapılan testlerde sarımsağın kanser hücrelerini öldürdüğü görülmüştür. Ayrıca bu teste dahil olan bazı insanlarda da aynı sonucu vermiştir. Yapılan araştırmada düzenli olarak sarımsak, sebze ve meyve yiyen bir grup kadında kolon kanseri riskinin % 35 azaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca yapılan başka bir araştırmada ameliyat edilemeyecek durumda olan kolon, ciğer ya da pankreas kanseri vakalarında hastalar 6 ay boyunca sarımsak ekstresi aldıklarında bağışıklık sistemlerinin geliştiği gözlenmiştir.

2. İltihap sökücü olarak çalışır: Bu araştırmalarda gözlenmiştir. Eğer iltihaplı bir ekleminiz ya da kasınız varsa, sarımsak yağı ile ovun.

3. Kardiyovasküler sağlığı geliştirir: Hala sarımsağın kolesterol seviyesini arttırdığı yönünde bir kanı olsa da araştırmalar arterlerde ve tansiyonda olumlu etkisi olduğunu ortaya koydu.
Uzmanlar kırmızı kan hücrelerinin sarımsak sayesinde sülfürden hidrojen sülfid gazına dönerek damarlarımızı genişlettiğine ve bu yollar kanın rahat akmasına yardımı olduğuna inanıyor.

4. Size daha iyi saç ve deri verir: Sarımsağın antioksidan ve anti bakteriyel etkisi akne kaynaklı bakterileri yok ederek cildinizi temizler. Bazı veriler sivilcenize sarımsak sürdüğünüzde yok olduklarını göstermiştir. Yalnız bu yanma hissi yaratabilir.
Ayrıca yine araştırmalar sarımsak jellerinin saç dökülmelerine iyi geldiğini gösterdi.

5. Yiyeceklerinizi korur: taze sarımsaktaki bu aynı anti bakteriyel oluşumlar besin zehirlenmesine yol açan salmonella ve E coli gibi bakterileri öldürür. Ama yine de sarımsağı yiyeceklerinizi temizleme için kullanmayın.

6. Mantar tedavisinde kullanılır: Sarımsak aynı zamanda fungus ile de savaşır. Eğer ayağınızda mantar varsa, ayağınızı sarımsak suyuna batırın ya da ayağınıza kaşıntı yaratan mantar ile savaşması için çiğ sarımsak sürün.

Sarımsaktan en çok faydayı nasıl alırız?

Sarımsağı çayını yapmak için küçük parçalara ayırarak sıcak suya bırakabilir ve tadını bal ile kapatırken sarımsaktan faydalanmak biraz karışıktır. Onu ısıtmak ya da başka şeyler ile birleştirmek pH dengesini değiştirebilir. Allicin’ den gelen enzimlerin çalışmak için birkaç dakikaya ihtiyacı vardır o nedenle sarımsağı kestikten sonra biraz bekleyin.

En büyük faydayı çiğ sarımsaktan alırsınız. Ama eğer pişirmek isterseniz 60 dereceden fazla ısıtmayın. Yüksek ısı allicini öldürür o nedenle sarımsağı yemeklerinize pişmeye yakın atın.

Dikkat etmeniz gerekenler Sarımsağın sağlığa faydası saymakla bitmez, ama beslenmenize birden çok fazla eklemeyin. Aşırısı, mide rahatsızlıkları, gaz, ishal, ağız kokusu ve kötü vücut kokusu yaratabilir. Eğer çok miktarda taze ve kuru sarımsak ile temas ederseniz, derinizde karıncalanma hissedebilirsiniz. Sarımsaktan kaynaklı doku bozukluklarından kaçınmak için mutfak eldiveni kullanın. Ender görülen bazı vakalarda, sarımsak baş ağrısı, yorgunluk, iştahsızlık, kas ağrıları, baş dönmesi ya da astım atakları ve deri döküntüleri gibi alerjik reaksiyonlar görülebilir. Kan seyreltici kullanıyorsanız, sarımsak tüketmek ilacın etkisini arttırarak pıhtılaşmasını zorlaştırabilir.

Cilde Sarımsak Faydası

Eski zamanlardan bu yana sarımsağın faydaları hakkında uzun araştırmalar yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda sarımsağın insan sağlığı üzerinde çok etkili olduğunu kanıtlamış. Özellikle kalp krizi riskini azaltmada ve çeşitli kanser hastalıklarına karşı koruyucu özelliği olduğu belirlenmiştir.

Cilt için kullanımı her bölgede ayrı şekilde olmaktadır. Genelde saçlar için sarımsak saf şeklinde veya yağı ile tedavi edilebilirken, cilt içinde çayı hazırlanabilir ya da sarımsak limon kürü hazırlanıp uygulanabilir. Sarımsak tek başına da cilt tedavisinde tercih ediliyor ama hassas cilt yapısına sahip kişiler için bu şekilde kullanılması pek önerilmiyor.

Saç Dökülmesi: Sarımsak ya da sarımsak yağı saçların ihtiyacı olan mineral ve vitamini karşılayacak niteliktedir. Sarımsak yağını saç diplerinden uç kısımlarını doğru masaj eşliğinde sürüp bir gece bu şekilde bekletmelisiniz. Sarımsak yağının, saf sarımsak kadar etkileyici ve keskin kokusu yoktur. Rahatlıkla saçlarınıza uygulayabilirsiniz. Sabah kalktığınızda saçlarınızı sarımsak özlü sabun veya şampuan ile yıkayıp iyi bir şekilde durulayın.

Akne ve Sivilce: Sivilce veya akneler için sarımsak faydası görülmüştür. Bunun için büyük bir diş veya iki tane küçük diş sarımsağın suyunu çıkartıp minik bir tabağın içerisine alın. Aynı ölçüde içerisine elma sirkesi ilave edip karıştırın. Küçük bir pamuk yardımıyla gözaltı hariç tüm cildinize bu kürü uygulayın. Sarımsağın antioksidan ve antibiyotik özelliği olduğu için cildin bakımını sağlayacaktır ve çıkan aknelerin, sivilcelerin giderilmesinde fayda sağlayacaktır.

Sarımsak yutmanın faydaları Sarımsağı yutarak tüketmek hazmı kolaylaştırır. Oluşan kanser hücrelerinin yayılmasını ve büyümesini engeller. Vücudun gerek duyduğu tüm vitamin ve mineralleri sağlayarak vücut direncini arttır. Soğuk algınlığına bağlı gelişen hastalıklara karşı yakalanma olasılığını azaltır. Vücuda enerji vererek kişinin dinç kalmasını sağlar. Halsizlik ve kronik yorgunluğa karşı iyi gelir. Cinsel potansiyeli arttırır. Saçlarda oluşan dökülmeyi engelleyerek saçların daha sağlıklı ve parlak bir görünüm kazanmasını sağlar. Zehirlenmelere karşı faydası vardır. Kireçlenmeye karşı faydalı olur. Vücutta oluşan tüm iltihaplı hastalıklara karşı faydalı olur. Kolesterol hastalığına karşı iyi gelir. İdrar söktürücü özellik yaratır. Kilo verme sürecine katkıda bulunmak mümkündür. Vücutta var olan kesik ve yaraların iyileşme sürecini kısaltır. Ciltte oluşan sivilce, akne, egzama gibi cilt hastalıklarını sarımsak tüketerek önlemek mümkündür.

Basur (hemoroid) için inanılmaz çözüm!

Hemoroid (Basur), toplumda çok sık görülmesine rağmen, gizli saklı yaşanan bir hastalıktır. Hareketsiz yaşam, mesleki nedenler ve kalıtsal yatkınlık hemoroide neden olan en önemli etkenlerdir. Hemoroid tedavisi için çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri mevcut. Ama bunlara alternatif olarak bazı bitkisel formüller de var. İnsan hayatını kabusa çeviren bu rahatsızlık için, Dr. Ender Saraç’ın tavsiyelerine kulak vermek ister misiniz?

Sağlıklı Yaşam Uzmanı Ender Saraç, evde kolaylıkla uygulayabileceğiniz bazı bitkisel tedavilerle sizlere yardımcı oluyor.

Dr. Ender Saraç’ın Hemoroid(Basur) için Önerileri :

Hemoroid (Basur) için Bitkisel Formüller : Gotu kola bitkisi, aloe vera, rutin biyoflavonoidi ve bazı ayurveda tabletleri genel varis eğilimini azaltarak yararlı olabilir.
Hemoroid (Basur) için Bitki Çayları : Kuşburnu ve kök zerdeçaldan karışım çay yapıp içmek ayrıca günde en az 2 litre ılık sıvı içmek bu konuda çok faydalıdır.
Hemoroide (Basur) İyi Gelen Baharatlar : Kara halle, yoğun burucu özelliğinden dolayı özellikle hemoroitte çok faydalıdır. Kara halleyi tüketebilmek için, çekirdekleri, teflon tavada çok az miktarda sıvıyağla sürekli karıştırıp yavaşça kavurmak gerekir. Son derece buruk bir tadı olan kara halle ağza alındığı andan itibaren büzüştürmeye başlar. Yemeklerden sonra günde 2-3 kez, 1 adet kavrulmuş kara halle çekirdeğini çiğneyip yutmak hemoroite karşı tedavide ve korunmada oldukça yararlıdır.

Baharatlardan toz zerdeçal da, hem hemoroit kanamalarını azaltır hem de hemoroitin oluşmasını veya ilerlemesini önler. Tüm acı baharatlar, hemoroitin oluşumunu ve kanama riskini artırır. Bu nedenle her türlü acı baharattan kaçınmak gerekir. Genelde hemoroite olumlu etkileri olabilecek baharatlar arasında nane, safran, dereotu; biberiye, kişniş, tarçın, kakule, gülsuyu sayılabilir.

Hemoroid (Basur) sorunu yaşayanalar ayrıca şunlara dikkat etmelidir:

Fazla miktarda kırmızı et, katı ve kuru yiyecekler, acılı, baharatlı besinler ile aşırı asitli içeceklerden kaçınmak gerekir. Beslenmede özellikle sulu, ılık, lifli, çeperli gıdalar, meyve kompostoları, yulaf ezmesi, müsli, sulu ayran, kuşburnu marmelâdı, sebze çorbası, zeytinyağlı sebze yemekleri gibi besinlerin tüketilmesi çok yararlıdır.

Hemoroid için Yararlı Dıştan Uygulama :

Normal kuşburnu meyvesi kaynatılır ve lapa yapılır. Ilıyınca, bir avuç dolusu kadar alınır, kalça hafifçe iki yana doğru açılarak makat bölgesine konur ve bir tülbent ya da petle kapatılıp, 15-20 dakika kadar hafifçe üzerine oturulur. Daha sonra tülbent ya da pet kaldırılır ve normal ılık suyla durulanılır. Ayrıca ılık suyun içerisine papatya, biberiye, ısırgan ve kuşburnundan birer parça kaynatılıp 20 dakika kadar ılık suya oturma banyosunun yapılması da hemoroid için çok faydalıdır.

Zeytinyağı, kantaron yağı ve ıspanak:

Bir çorba kaşığı zeytinyağı alınarak üç adet ıspanak yaprağı ile karıştırılır ve elde edilen karışım bir pamuğa sürülerek makat etrafına sürüldüğünde belirgin fayda sağlandığı bildirilmektedir. Aynı şekilde, pamuk zeytinyağı veya kantaron yağına batırılarak makat etrafına sürüldüğünde de yararlı olmaktadır.

Basur İçin Diğer Çözümler

Liften zengin diyet:

Mısır, mısır gevreği, esmer pirinç, kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir, kuru erik, fındık, ceviz, lahana, karnabahar, havuç, patates, ıspanak, kuşkonmaz, kabak, şalgam, brüksel lahanası, bakla, fasulye, nohut, soya, mercimek, bezelye, elma, kayısı, muz, yabanmersini, kavun, karpuz, kiraz, vişne, üzüm, şeftali, armut, ananas, erik, çilek, ahududu, kereviz, salatalık, kıvırcık salata, mantar, soğan, yeşil biber, domates, tahıllı ekmek, yulaflı ekmek, çavdarlı ekmek, kepekli ekmek, buğdaylı ekmek, keten tohumu ve şeker pekmezi tüketilmesi önerilir.

Lif takviyeleri:

Karnıyarık otu tohumundan (Psyllium) her gün iki çay kaşığı destek olarak alınması önerilmektedir. Alonso-Coello ve ark. bir grup hastaya lif vermiş ve diğer gruba ise vermemişler ve lif alan grupta makattan kanama oranının % 50 azaldığını, ancak makat ağrısı ve makat sarkmasında bir değişiklik olmadığını belirlemişlerdir.
Probiyotikler: normalde sindirim sisteminde yer alan, sindirim için yararlı mikroorganizmaların verilmesidir.

Doğal yöntemler

Patlıcan sapı:

Patlıcan saplarını su içinde kaynatılarak elde edilen doğal suyun soğutulmasını takiben içilmesi veya direkt olarak hemoroid memesi üzerine belirli bir süre temas ettirilmesinin yarar sağlar.

İncir yaprağı suyu:

İncir meyvesi, düşük oranda protein, yağ ve karbonhidrat içerir, % 50-75’i şekerden oluşur ve süt ile birlikte alınabilir. Kabızlık ile mücadelede çok yararlıdır ve küçük çekirdekleri bağırsak hareketlerini (peristaltizm) arttırarak, adeta bir dışkı yumuşatıcı (laksatif) gibi hareket ederler. Bir iki adet kuru incir alınarak sıcak su içinde bir gece bekletildikten sonra, bu su ile oturma banyosu yapıldığında, basur (hemoroid) tedavisinde hayli yararlı olduğu gözlemlenmektedir.

Zencefil – nane şekeri – bal karışımı:

Yarım çay kaşığı zencefil, bir çay kaşığı nane şekeri (mentol) ve bir çorba kaşığı bal karıştırılarak her gün içildiğinde ciddi düzelme sağladığı belirtilmektedir.

Sülük uygulaması:

Özellikle Uzak Doğu tıbbında sülüklerin basur memelerini emmesini sağlayarak geleneksel hemoroid tedavisi uygulanmaktadır. Ancak, işlem hastaların % 90’ı tarafından ağrılı olarak değerlendirilmektedir. İşlem sonrasında makat bölgesi su ile temizlenmekte ve sonrasında bal sürülmektedir.

Oturma banyosu:

10-15 Dakika süre ile günde 4-5 kez ılık su (24-27oC ısıda olacak ve dirseği yakmayacak) içine oturma ağrıların azalmasında ciddi oranda yarar sağlar.

Kremler:

Sıklıkla nitrogliserin, kortizon, çinko oksit içerikli kremler ile makata masaj yapılması yarar.

İbrahim Saraçoğlu’ndan vertigo (baş dönmesi) için bitkisel kür önerisi

Vertigo Nedir?

Vücutta denge problemi yaşanması neticesinde ortaya çıkan baş dönmesi ve mide bulantısı olan Vertigo, bir çok kişinin en ciddi problemleri arasında yerini alıyor. Vertigo hastalığına karşı bitkisel tedavi kürlerini paylaşan İbrahim Saraçoğlu; soğan kürü başta olmak üzere aslanpençesi, çobançantası ve meşe külü ile hazırlanan mucizevi vertigo kürlerini önemle tavsiye ediyor…

Vertigo Soğan Kürü (İbrahim Saraçoğlu Tarifi)

Malzemeler:

  • 1 buçuk su bardağı klorsuz su
  • Orta boy kuru soğan

Vertigo Soğan Kürü Nasıl Yapılır?

Vertigo Soğan Kürünün Hazırlanışı: Öncelikle 1 buçuk su bardağı klorsuz suyu kaynatalım. Suyumuz kaynarken bir orta boy soğanı soyalım ve dört parçaya bölelim. 4 parçaya ayırdığımız bu soğanı kaynamakta olan suyun içerisine atın. Bu şekilde 5 dakika kadar daha kısık ateşte birlikte kaynatın. 5 dakika dolduktan sonra ocağın altını kapatalım ve karışımı ılımaya bırakalım. Ilık hale geldikten sonra süzün ve kürünüz hazır. Bu kürü 15 gün boyunca aç karnına öğleden önce ve sonra olmak üzere günde 2 kere tüketin. Dilerseniz gündüz müsait değilseniz akşam yemekten önce ve yatmadan önce olmak üzere de uygulayabilirsiniz. Bu kürü her defasında taze olarak hazırlamanız gerekir. Soğan ise açık kahverengi olan bildiğimi yemeklik soğandır Başka soğan kullanılmamalıdır.

Testeredişli Aslanpençesi ile Vertigo Kürü (İbrahim Saraçoğlu Tarifi)

Malzemeler:

  • 200 ml (1 bardak klorsuz su)
  • 1 buçuk tutam aslanpençesi

Aslan pençesi ile Vertigo Kürü Nasıl Yapılır?

Vertigo Kürü Yapılışı: Önceden kaynatmış olduğunuz 1 bardak suyun içerisine 1 buçuk tutam aslanpençesini ilave edin. Bu şekilde kısık ateşte yaklaşık 6-7 dakika daha kaynatın. Ardından süzerek ılımasını bekleyin. Ilık hale geldikten sonra tüketebilirsiniz. Her defasında taze olarak hazırlamanız gerekmektedir. Aslanpençesi kürünü aşağıda vereceğimiz çobançantası kürü ile birlikte uygulayabilirsiniz. Aslanpençesi kürünü öğleden önce çobançantası kürünü ise öğleden sonra tüketmelisiniz. Tatlandırmak için herhangi bir katkı maddesi ilave etmeyin. Vertigo kürünü 1 ay boyunca uygulayın.

Çobançantası Kürü (İbrahim Saraçoğlu Tarifi)

Malzemeler:

  • 1 bardak klorsuz su
  • 1 tutam çobançantası (yaklaşık 5-6 gram)

Çobançantası Kürü Nasıl Hazırlanır?

Çoban Çantası Kürünün Hazırlanışı: Önceden kaynattığınız 1 bardak suyun içine 1 tutam çobançantası ilave edin. Bu şekilde 5-6 dakika boyunca kısık ateşte kaynatın. Kaynattıktan sonra süzerek ılımaya bırakınız. Öğleden sonra tüketiniz. Her defasında taze olarak hazırlayınız. Dilerseniz çobançantası ve aslanpençesi kürlerini birlikte karıştırarak hazırlayabilirsiniz. 3 saat ara ile günde 2 kere tüketebilirsiniz.

Mide bulantısına karşı en etkili bitkisel kür “Meşe Külü“

Bu tarif hiç bir yerde bulunmayan İbrahim Saraçoğlu’nun mucizevi tariflerinden biridir. Özellikle meşe ağacının külünden elde edilen kül ile mide bulantısını anında geçirebilir. Uzun süre mide bulantısına yakalanmanızı önler. Özellikle meşe ağacının iç kısmını kullanmanız gerekmektedir. Kabuk kısmı ağır metal içermektedir bu yüzden o kısımla yapmamalısınız. Meşe odunundan elde ettiğiniz 1 çay kaşığı külü yarım bardak su ile karıştırın ve için. Bir çok mineral içermektedir.

Mutfağımızdaki Mucizevi İksir Ve 16 Şaşırtıcı Kullanım Alanı!

Geçmişte genelde üzüm sirkesi tüketilirken günümüzde balzamik sirkeden nar ve hatta adaçayı sirkesine çok sayıda farklı ürünü hem aktarlarda hem de market raflarında bulmak mümkün. Ancak özellikle bir sirke var ki mucizeleri anlatmakla bitecek gibi değil. Yapısındaki sitrik asit, formik asit, malik asit, laktik asit ve asetik asidin yanı sıra polifenol adı verilen antioksidan madde sayesinde birçok hastalığın doğal ilacı olarak kullanılabiliyor.

Tansiyonu ve kan dolaşımını düzenliyor. Hazmı kolaylaştırıyor, kilo vermeye yardımcı oluyor. Saçınızı kepeklerden arındırıp saç derinize sağlık kazandırıyor. Düzenli tüketildiğinde daha enerjik bir insan olmanızı sağlıyor.

‘Nedir bu?’ dediğinizi duyar gibiyiz. Elma sirkesinden bahsediyoruz elbette…

İşte elma sirkesinin 16 mucizevi kullanım alanı:

1- Cildiniz için mükemmel bir temizleyici tonik olabilir. İçeriğindeki alfahidroksik asitlerle, peeling özelliği de vardır. Bir pamuğa birkaç damla döküp yüzünüzü silin, sonra nemlendiriciyle devam edin.

2- Antibakteriyel özellikleri sayesinde boğaz ağrısıyla mücadelede çok etkilidir. Biraz ılık suya elma sirkesi ekleyip, gargara yapmayı deneyin.

3- Yapısındaki asit, saç derinizin pH seviyesini ayarlamaya yardımcı olur ve saçınızı parlatır. 1 fincan sirkeyi, 3 fincan suyla karıştırıp sprey şişesiyle saçınıza uygulayıp 1 saat tutun. Sonra durulayın.

4- Siğillerden kurtulmak için bir pamuğa elma sirkesi damlatın ve bir gece boyunca siğilin üzerinde tutun. Birkaç gece üst üste aynı işlemi uygulayın. Siğiliniz kaybolacak.

5- Kendi kokusu çok hoş olmamakla birlikte, ter kokusuna neden olan bakterileri öldürdüğünden, deodorant olarak güvenle kullanılabilir.

6- Solunum yolları enfeksiyonu ya da hafif bir üşütme olabilir. Çeyrek fincan suya çeyrek fincan elma sirkesi, 1 çay kaşığı toz kırmızıbiber, 1 yemek kaşığı bal ve 1 dilim limonun suyunu karıştırın. Bir anda kendinize geleceksiniz.

7- 2 ölçek elma sirkesiyle 1 ölçek karbonatı karıştırın. Suyla seyreltip ağzınızı çalkalayın. Dişleriniz bembeyaz olacak.

8- Güneş yanıklarına karşı, pH düzenleyici etkisiyle elma sirkesi birebir. Bir havluyu sirkeli suyla ıslatıp yanıt bölgelere basın yeter.

9- Makyaj fırçalarınızı temizlemek için antibakteriyal özelliğiyle elma sirkesi çok uygun. 1 fincan suyla 1 çay kaşığı elma sirkesini karıştırın. Fırçalarınızı bu karışıma batırıp durulayın.

10- Elma sirkesinin antienflamatuar özelliği, derideki kaşıntıyı almaya yardımcı olur. Egzama ve sedef gibi hastalıklardan mustaripseniz banyo suyunuza elma sirkesi ekleyebilirsiniz.

11- Asidik pH’ı sayesinde kıl dönmeleri ve batık tüylere karşı etkili bir çözümdür. Bir pamuğa damlatıp bacağınıza sürmeyi deneyin.

12- Cildinize detoks etkili bir maske uygulamak isterseniz elma sirkesini, bentonit çamuruyla karıştırıp yüzünüze sürebilirsiniz.

13- Ayak kokusu, evlerden ırak, düşman başına! Elma sirkesi doğal bir mantar ilacı olduğu için ayak kokusuyla mücadelede de işe yarıyor. 1 fincan sirkeye 4 fincan su katıp ayaklarınızı bu suyun içinde tutun. Kokudan eser kalmayacak.

14- Elma sirkesi A, B ve E vitaminleri ile magnezyum, demir ve kalsiyum açısından çok zengin. Düzenli tüketildiğinde bağışıklık sisteminizi destekliyor ve enerjinizi artırıyor.

15- Yediklerinizin sindirimini kolaylaştırmak için 2 yemek kaşığı suya 1 çay kaşığı tuz, 1/4 çay kaşığı karabiber, 1/4 fincan elma sirkesi, 2 yemek kaşığı bal, 1/4 fincan zeytinyağı ve 1 dilim limonun suyunu katın. Hepsini karıştırıp salata sosu olarak kullanın. Elma sirkesindeki peptin mucizeler yaratacak.

16- Yaz öncesi birkaç kilo fazlanız olduğunu mu düşünüyorsunuz? Araştırmalar, sirke tüketenlerin tüketmeyenlere oranla daha az acıktıklarını gösteriyor. Aynı zamanda sirke karbonhidratlı yiyeceklerin glisemik indeksini de düşürüyor. Yani daha uzun süre tok kalmanızı ve glikozun kanınıza daha yavaş yayılmasını sağlıyor.

Kabak çekirdeği neye iyi geliyor?

Kabak çekirdeği hem içeriği, hem de kabukları ile son derece faydalı ve tüketilmesi gereken bir kuruyemiş. Kabak çekirdeğinin faydaları konusunda az çok kulak aşinalığımız var ama  birçok mucizevi etkisinden de bir bilgimiz yok. Kabak çekirdeği, kabak sebzelerinin içindeki çekirdeklerin alınıp, kurutularak elde edilen bir besin çeşididir. Kendine has bir tadı olan kabak çekirdeğinin faydaları oldukça fazladır.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR

Kabak çekirdeği, kabak sebzelerinin içindeki çekirdeklerin alınıp, kurutularak elde edilen bir besin çeşididir. Kendine has bir tadı olan kabak çekirdeğinin faydaları oldukça fazladır.

Kabak çekirdekleri çinko açısından çok zengin besin kaynağıdır. Çinko bağışıklık sisteminin güçlenmesi yanında hücrelerin çoğalması, uyku sorunlarının giderilmesi, göz ve cilt sağlığı için de önemli bir mineraldir. Bunun yanında özellikle erkekler için cinsel fonksiyonları arttırmada etkilidir. Düzenli olarak kabak çekirdeği tüketimi, bünyenin ihtiyacı olan çinko değerini sürekli sağlıklı bir seviyede tutar.

KİLO VERMEYE YARDIMCIDIR

Kabak çekirdeği genel olarak zayıflamaya yardımcı gıdalar arasında gösterilmemektedir ancak kontrollü olarak tüketildiğinde kilo vermenize yardımcı olabilir. Bu özelliği diğer bitkisel protein kaynaklarına göre daha yüksek oranda protein içermesinden ileri gelir. 1 avuç kabak çekirdeğinde yaklaşık 5 gram protein bulunur ve bu miktar günlük protein ihtiyacının %10’una denk gelmektedir.

PROSTAT HASTALIĞINDAN KORUR

Son yıllarda erkeklerde en sık karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de prostat hastalıklarıdır. Kabak çekirdekleri prostat hastalıkları karşısında çok etkili olan çinkoyu bol miktarda içermektedir. Bu konuyla alakalı olarak yapılan birçok bilimsel araştırma burada yazılanları destekleyici niteliktedir. Kabak çekirdeğini düzenli olarak tüketen erkekler, prostat hastalığına karşı önceden önlem almış olur.

DİYABET HASTALILARI İÇİN BİREBİRDİR

Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler insülin düzeyini dengelediğini ortaya koymuştur. Diyabetten kaynaklanan komplikasyonları önleyerek ayrıca diyabet hastalığından kaynaklanan diğer sağlık sorunlarıyla karşılaşmamıza engel olur. Bunların başında kalp ve göz sağlığı gelmektedir.

KALP SAĞLIĞINI KORUR

Bir su bardağı kabak çekirdeği, bünyenin ihtiyaç duyduğu fizyolojik fonksiyonlar için önemli miktarda magnezyum sağlamaktadır. Kabak çekirdeğinin içerdiği magnezyum, kalp sağlığı başta olmak üzere birçok organ için önemlidir. Kan damarlarının gevşemesini sağlar. Magnezyum diş sağlığı için çok önemlidir, kemik sağlığı ve bağırsak fonksiyonlarını destekler. Aynı zamanda kabak çekirdeğinin bol miktarda içerdiği magnezyum aynı zamanda kalp krizini önler.

UYKUNUZU DÜZENE SOKAR

Doğal bir amino asit olan “tryptophan” içeren kabak çekirdeği uyku kalitenizi yükseltebilir. Vücut tarafından “uyku hormonu” olarak bilinen serotonine dönüştürülen tryptophan uyku bozuklukları tedavisi için önerilen besinler arasında yer alır. Yatmadan 2-3 saat önce 1 avuç kabak çekirdeği yiyerek uyku kalitesini yükselten melatonin ve serotonin düzeylerini artırabilirsiniz.

OMEGA-3’ÜN GÜCÜ

Kabak çekirdekleri diğer bazı besin kaynaklarının içerdiği Omaga-3 açısından zengindir. Omega-3 yağları diyabet etkisini azaltır, kalp hastalıklarından korur, kötü kolesterole karşı etkilidir, kanın akışkanlık seviyesini arttırır. Böylece damar tıkanıklığını büyük derecede önler. Bütün bunların dışında bünyenin kanserle mücadelesine yardımcı olur. Kanserden başka birçok hastalığa yakalanma riskini ciddi anlamda azaltır. İltihap sorunlarına karşı etkilidir, yaşlanmayı yavaşlatır.

Eczane Gibi Meyve: Ayva

Meyvesinde pektin, tanen, şeker, organik asit, A ve C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda bulunduğunu, tohumlarında ise yüzde 14-18 oranında tutkal maddeler, yüzde 16-20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler ve yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin olduğunu belirten Prof. Dr. Karadeniz, ayvanın kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğunu dile getirdi.

Prof.Dr. Karadeniz, ayvanın yararlarını şöyle açıkladı: “Meyvelerinden hazırlanan şurup ve kompostolar çocuk ishallerine karşı çok etkilidir. Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir.

Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır. Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir.

Tereyağında pişirilen ayva; nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmektedir. Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir.”

Faydaları saymakla bitmiyor

Ayva hoşafının ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geldiğini, gece uyurken ağızdan salya gelmesini önlediğini de belirten Prof.Dr. Karadeniz, şu bilgileri verdi: “Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılıp, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır.

Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir. Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva böbrek zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır.

Pişirilmiş ayva mide zafiyetine iyi gelir. Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifalı gelir.”

Ayva çekirdeğinin faydaları nelerdir?

Ayva çekirdeği ile neler yapabilirsiniz? Kendisi kadar faydalı olan ayva birden fazla hastalığa şifa oluyor. Tam bir şifa deposu olarak adlandırılan ayva çekirdeği, görünüşte küçük ama fayda olarak çok büyük. İşte ayva çekirdeğinin faydaları…

Yağlı saçlar için birebir; 1 bardak suya 30 gram ayva çekirdeği ekleyip 1 saat suda bekletin. Bu karışımı kısık ateşte kaynatın ve ılık ılık saçlarınıza uygulayın. Saçları streç filmle sarıp yarım saat bekleyin ve durulayın. Haftada bi kere tekrarlayın.

Enfeksiyon riskini azaltır; Ayva çekirdeklerini ezip bal ile karıştırarak tüketin. Enfeksiyon riskini azaltarak vücudunuzu birçok hastalığa karşı koruyacaktır.

Yanıklara faydalıdır; Yarım bardak suya ayva çekirdeklerini ekleyip bekletin. Yanık bölgelere bu su ile pansuman yapın. Yanık izlerini geçirmeye de yardımcı olacaktır.

Çocuklarda ishali kesmeye yardımcı; 5-6 tane ayva çekirdeğini 1 çay bardağı suyla 10 dakika kaynatıp çocuğunuza içirdiğinizde ishalin kesilmesini sağlar.

Ciltteki lekeleri yok eder; 7-8 ayva çekirdeğini çıkartıp 1/2 çay bardağı ılık suda ağzı açık şekilde 1 gün boyunca bekletin. Jöle gibi bir kıvama gelince yüz ve boyun bölgesine sürün ve 20 dakika bekletin. Cildinizdeki lekeleri yok edip cildinizin sıkılaşmasını sağlayacaktır.

Doğum sonrası çatlakları giderir; 1 adet ayvanın çekirdeklerini çıkarın ve yarım bardak suyun içinde 1 gece bekletin. Sabah bu karışımı süzgeçten geçirip 3 kaşık hindistan cevizi suyu ekleyin. Hazırladığınız kürü her gün çatlak bölgelere masaj yaparak sürün.

Cilt hastalıklarına doğal çözüm;

İshal için yapılan çay aynı zamanda cilde uygulandığında dudak çatlamaları, egzama, meme ucu yaraları ve yanıkların tedavisinde kullanılabilir.

Öksürüğe iyi gelir;

1 bardak ılık suya 1 avuç ayva çekirdeği ekleyerek jel gibi bir kıvama gelene kadar suda bekletin. Bu suyu içtiğinizde öksürük ve bronşitinizin azaldığını göreceksiniz.

Hangi besin neye iyi geliyor?

Sebzelerin düzenli şekilde tüketilmesi, sağlıksal açıdan son derece önemlidir. Tüm bitkilerden iyi şekilde yararlanmak ve protein, vitamin ve mineral açısından zengin olan sebze ve meyvelerin tüketimine önem vermek son derece önemlidir. Özellikle vitamin açısından zengin olan sebzelerin zamanında tüketilmesi, birçok sağlık sorununa karşı koruma sağladığı gibi, vücudun daha dirençli olmasını ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Yalnızca fizyolojik açıdan değil, zihinsel açıdan büyük öneme sahip olan vitaminlerin düzenli ve yeterli miktarda alınması konusunda dikkatli davranmak son derece önemlidir.

DİŞ ÇÜRÜMELERİNE KARŞI ISPANAK

Özgönül, demir deposu olarak bilinen ıspanağın A, B, C, E vitaminleri, magnezyum, fosfor, iyot mineralleri ve protein açısından zengin bir sebze içerdiğini ve bu nedenle ıspanağın vücudun direncini arttırdığını söyledi. Özgönül, “Özellikle bahar aylarında nükseden hastalıklara karşı vücudu korur. Kemik ve dişleri de güçlendirir. Diş çürümelerine karşı koruyucudur” dedi.

KARACİĞER İÇİN ENGİNAR

Karaciğer dostu olarak da bilinen enginarın, içerdiği vitamin, mineral yoğunluğu ve anti toksin özelliği ile birçok hastalıkta gıda desteği olarak kullanıldığını anlatan Özgönül daha sonra şunları söyledi; Enginar aynı zamanda mide ve sindirim sistemi dezenfektanı olarak da bilinmektedir.

Bunun dışında kalp hastalıklarında, romatizma ve gut hastalığında, safra kesesi ve karaciğer rahatsızlıklarında faydalıdır. Enginar yemeği yaparken sadece taban bölümü değil, yapraklarının da pişirilip dip kısmının sıyrılarak yenmesi tavsiye edilir.

SİNDİRİME TAZE FASULYE

Taze fasulyenin ise özellikle mevsiminde haftada 2 defa, tüketilmesi gerektiğini hatırlatırım. Kalorisi düşük, yağ bakımından fakir bir sebze olsa da bol lifli yapısı sebebiyle diğer gıdaların sindirimine yardımcı olduğu ve sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağladığı için ayrıca kötü kolesterolün bağırsaktan emilimini engellediği için yararlı bir yiyecektir.

ÜLSERE BİBERİYE

Biberiyede bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, mide ülserinde, hazımsızlık ve sindirim sisteminin yavaş çalıştığı kabızlık gibi durumlarda, migren tipi baş ağrılarında faydalı olabilir. Hatta biberiye yağı kas ve eklem ağrılarını hafifletmekte kullanılabilir.

KOLESTEROLE SARIMSAK

Taze sarmısakta mevsimsel salgın hastalıklarda koruyucu olarak, tansiyon ve kolesterol düşürücü olarak, kan sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanılmaktadır.

BAŞ AĞRISINA HAVUÇ

Havuç salatalarda, her türlü et ve sebze yemeklerinde kullanılmalıdır. Unutkanlığa karşı kullanımı yaygındır. Son yıllarda erken bunama, Alzheimer, kalp krizi, kronik baş ağrılarında, deri ve akciğer kanserine karşı kullanılmaya başlanmıştır.”

Elma: Kolesterol düzeyini düşürüyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Muz: Uyumaya yardımcı oluyor.
Brokoli: Kansere karşı koruyor, kasları güçlendiriyor.
Esmer buğday: Beyni ve sinirleri besliyor, öğrenmeyi güçlendiriyor.
Mantar: Kasları güçlendiriyor, saç ve tırnakları besliyor.
Acı marul: Yağ metabolizmasını düzenliyor, felç riskine karşı koruyor.
Bezelye: Kolesterol düzeyini düşürüyor, bağırsak Kanser riskni azaltıyor.
Rezene: Öksürüğü önlüyor, vücuda Oksijen alımını artırıyor.
Greyfurt: Kan basıncını azaltır, kan yapımını artırır.
Kuşburnu: Soğuk algınlığı ve gribe karşı önleyici etkiye sahip.
Ahududu: Virüs ve bakterilere karşı koruyor, tümör oluşumuna engel oluyor.
Yoğurt: Bağırsak kanserine karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Peynir: Kemikleri güçlendiriyor, sinirleri koruyor.
Patates: Kansere karşı koruyucu, vücudu toksinlerden arındırır.
Kefir: Bağırsak enfeksiyonuna, kabızlığa ve gaza iyi geliyor.
Kivi: Zayıflatıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Mısır: Stresle savaşıyor, bağırsak kanserini önlüyor.
Kavun: Vücuttaki Su düzeyini ayarlıyor, idrar oluşumunu artırıyor.
Süt: Kemik oluşumunu teşvik ediyor, bağırsak kanserine karşı koruyor.
Ceviz, Fındık, Fıstık: Sakinleştiriyor, uyumayı sağlıyor, stresi azaltıyor.
Zeytinyağı: Kötü huylu kolesterol düzeyini düşürüyor, hücreleri koruyor.
Yeşil-Kırmızı Biber: Baş Ağrısı ve migrene karşı koruyucu etkiye sahip.
Kereviz: Kabızlık, mide ve bağırsak sorunlarına karşı etkili.

Karnabaharın Faydaları Saymakla Bitmiyor !

Kış sebzelerinden biri olan Karnabahar, pişirilirken etrafa yayılan kokusu nedeniyle bazı kişilerin uzak kaldığı bir besindir. Karnabahar pişirilirken kendine has olan bu kokunun sebebi içeriğinde bulunan kükürtlü bileşiklerdir. Ancak herkesin bilmesi gereken şu ki bu sebze sağlık deposudur.

Karnabahar, vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengin bir besindir. İçeriğinde C,B1,B2 ve A vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, fosfor, fosfat ve demir minerallerini barındırır.

Çinko kaynağı karnabahar

Ayrıca bakır, demir, manganez ve çinko kaynağıdır. Karnabahar tüketilirken çoğunlukla beyaz kısmı (karın bölgesi) kullanılsa da aslında yaprakları da oldukça faydalıdır. E vitamini de yapraklarında bolca bulunmaktadır. Karnabahar, yoğun C vitamini ve manganez içeriğiyle güçlü bir antioksidandır.

Karnabahar, içeriğindeki özel bileşikler sayesinde kanseri önlemek adına oldukça faydalı bir sebzedir. Bu bileşikler kanserojen maddelerini devre dışı bırakmada ve ortadan kaldırmada etkili olan enzimleri aktivite etmektedir. Yani kansere karşı koruyucudur. Kalp hastalıkları riskini azaltıcı etkisi vardır.

Besleyici olan bu sebze vücuda güç verir. İçeriğindeki vitamin ve mineraller sayesinde yorgunluğa karşı birebirdir.  Sinir sistemine iyi gelir ve sinirleri kuvvetlendirir.  Enfeksiyonlara karşı etkin ve antibakteriyel özellikteki bu besin idrar yolları enfeksiyonlarında etkilidir.  Karnabahar mide ülserine karşı koruyucudur ve içeriğinde bulunan glukoraphanin adlı madde , mide yüzeyini koruyucu etki göstermektedir.  Potasyumu sayesinde tansiyonu dengeler. Beynin çalışmasını destek verir.Kolestrolü düşürür.  Yüksek orandaki lifleri sayesinde bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasında etkilidir.  Kabızlığı giderir ve idrar söktürür. Hem düşük kalorili hem bol lifli bir besin olmasından dolayı zayıflamaya yardımcı bir sebzedir.  Karnabaharı az su ile çok fazla haşlamadan ve ya buharda pişirmek besin öğelerinin kaybını koruyacağından daha sağlıklı bir seçenektir.

Kronik idrar yolları enfeksiyonlarına karşı karnabahar kürü:

250-300 gram taze karnabahar ve birkaç tane yaprağı takriben 750 ml kaynamakta olan suya ( klorsuz )eklenir. Ağzı kapalı vaziyette beş-altı dakika kadar kısık ateşte bekletilir. Ilıtılıp süzülür. Haşlanmış bu karnabahar suyunun yarısı sabah, diğer yarısı ise akşam içilir. Aç veya tok karna içebilirsiniz. Ayrıca bu suyu her gün taze olarak hazırlamanız gerekir. 7 gün uygulayıp 3 gün ara vererek toplamda 21 günde kür yapılır. Haşlanmış karnabaharı ise salata olarak gün içinde tüketebilirsiniz

Dikkat :  Aşırı kullanımdan kaçınılmalıdır. Tiroit hastaları Karnabahar kürü önerilmemektedir.

Kaynak: Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu

Sigarayı bıraktıran besinler

Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, süt içtikten sonra içilen sigaranın tadının kötü olması dolayısıyla, sigarayı bırakmakta yardımcı olduğunu belirtti.

Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, bazı besinlerin kilo almadan sigarayı bırakmaya yardımcı olacağını ifade ederek, “Canınız sigara içmek ister ve nikotine ihtiyaç duyarsanız patlıcan tüketerek içeriğindeki nikotin ile kendinizi rahatlatabilirsiniz” dedi.

İlk 1 ay domates suyu içmek sigarayı bırakanları rahatlatıyor

Hem sigarayı bırakıp hem de sağlıklı ve fit olmanın yolları hakkında bilgi veren Diyetisyen Küçük, “Sigarayı bırakmaya yardımcı olacak besinler; Muz, hem sigarayı bırakmaya hem de sigaranın etkilerini yok etmeye yardımcıdır. Domates suyu ve sigara beyinde aynı bölgeyi uyardığı için sigarayı bıraktığınız ilk bir ay boyunca bir çay bardağı domates suyu içerek kendinizi rahatlatabilirsiniz.

Yulaf lapası nikotin bağımlılığını azaltıyor

Yapılan bir araştırmaya göre yirmi gün boyunca tüketilen iki yemek kaşığı yulaf lapası nikotin bağımlılığını azaltmaktadır. Bir bardak süt içerek kendinizi sigaradan soğutmak sizin elinizde çünkü süt içtikten sonra içilen sigaranın tadı kötü olup, istenilen tadı vermemektedir. Canınız sigara içmek ister ve nikotine ihtiyaç duyarsanız patlıcan tüketerek içeriğindeki nikotin ile kendinizi rahatlatabilirsiniz” diye konuştu.

Kilo almadan sigarayı nasıl bırakabilirsiniz?

Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, düşük kalorili atıştırmalıklarla ağzınızı meşgul etmenin kilo almadan sigarayı bırakmakta faydalı olduğunu kaydederek, “Sigarayı bırakan kişilerin belki de en çok zorlandığı taraf, vücutlarına aldıkları nikotinden çok el alışkanlığıdır. Bireyler sigaradan boşalan yeri, abur cuburlar ile doldurarak sigara ile aralarındaki fiziksel alışkanlığı doldurmaya çalışırlar. İşte kilo aldırıcı asıl faktör bu abur cubur tüketiminden kaynaklanmaktadır.

Yeme ihtiyacını azaltmak ve oluşan boşluğu doldurmak için şekerleme, çikolata, cips, çekirdek gibi yüksek kalorili abur cuburlar yerine sakız, salatalık, taze ve kuru meyve, düşük kalorili atıştırmalıkları tercih edin. Özellikle kivi ve havuç suyu tüketerek nikotini vücudunuzdan atabilirsiniz. Yüksek lifli gıdalara yönelin.

Sigara kullananlar genellikle sigara içtikten sonra bağırsaklarının aktif bir biçimde çalıştığını söylerler. Sigarayı bıraktıktan sonra kabızlık problemi yaşamaktan korkmayın! Tam tahıllı, çavdarlı, kepekli ürünleri ve sebze ve meyve tüketiminizi artırarak, gün içerisinde probiyotik yoğurt tercih ederek bağırsak problemlerine karşı önleminizi almış olursunuz” şeklinde konuştu.

Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, “Tabağınıza sağlıklı besinler seçin” önerisinde bulunarak şöyle konuştu:

“Nikotinin tat alma duyularınızı etkilediğini biliyor musunuz? Sigarayı bıraktığınızda tükettiğinizin yiyeceklerin ve içeceklerin tadını daha iyi almaya başlar, iştahınızı kontrol etmekte zorlanırsınız. Bu nedenle bu süreçte kalorisi düşük, besin değeri yüksek olan gıdaları tercih edin. Sebzeler, süt ve ürünleri, lifli gıdalardan zengin, yağ, basit karbonhidrat, gazlı içecekler ve hazır meyve sularından uzak bir porsiyon seçimi yapınız. Bol bol su için. Yemeklerden önce ve yemek esnasında su tüketimi hem su kaybınızı engeller hem de sizi yüksek kalorilerden korur.

Aynı zamanda iştahınızı kontrol altında tutmaya da yardımcıdır. Düzenli fiziksel aktivitede bulunun. Fiziksel aktivite kalorileri yakar ve hem nikotine hem de yemeğe odaklanmayı azaltır. Nikotinin vücudunuzdan uzaklaşması sebebiyle metabolik hızınız yavaşlayabilir. Bu duruma engel olmak için düzenli bir egzersiz programına başlayarak tedbir alabilirsiniz. Aynı zamanda düzenli fiziksel aktivite sigarayı bırakırken savaştığınız en büyük düşmanınız olan stresi azaltır.

Keçiboynuzunu kaynatıp içerseniz sigaranın etkilerini silmeye yardımcı olur

Akciğerlerinizi temizlemeye yardımcı olacak besinler; Sarımsak, alisin içeriği ile akciğerlerinizi temizlemeye yardımcı olur. Ebegümeci çayı, sigaranın etkilerini silip, aç karnına tüketildiğinde akciğerleri temizlemektedir. Yine zencefil ve tarçınla yapacağınız elma çayı ile akciğerlerinizi sigaranın etkilerinden temizleyebilirsiniz. Sabahları aç karnına üç-dört adet keçiboynuzu suda kaynatılarak, içilirse sigaranın etkilerini silmeye yardımcı olur.”

Bal ve elma sirkesi karışımı ile uykusuzluğa doğal çözüm

Uykusuzluk sorunu çeken insanlar genelde onun korkunç etkilerinden kurtulmak için çaresizce bir çözüm ararlar. Maalesef bu durumdan muzdarip olanların büyük bir kısmı, kolay bir çözüm gibi görüldüğü için uyku hapları alırlar. Bu haplar rahatsız edici çeşitli yan etkiye sahiptir. Ancak, farmasötik ürünlerin arzu edilmeyen yan etkilerini içermeyen ve uykusuzlukla mücadele etmede etkili olan bazı doğal çözümler vardır.

Uykusuzluk nedir?

Uykusuzluk sorunu çeken insanlar genelde gün içerisinde fiziksel ve zihinsel yorgunluk ve konsantrasyon ve enerji eksikliği gibi belirtiler deneyimlerler. Gece boyunca çeşitli zamanlarda uyanmanın da bir uykusuzluk sorunu kabul edildiğini not etmekte yarar var.

İki tür uykusuzluk vardır: akut ve kronik. Akut uykusuzluk ara ıra kendini gösterir. Bu uzun sürmez ve genelde stres veya anksiyete yaratan spesifik bir durumdan kaynaklanır. Kronik uykusuzluk ise çok daha uzun sürer ve genelde ilgilenilmesi gereken başka bir sorunun mevcut olduğunu gösterir. Yüzyıllardır kullanılan ev ilaçları zamanla mükemmelleştirilmiştir ve yan etkileri yoktur. En faydalı olanları aşağıda listelenmiştir:

Bal – iyi bir uyku çekmeye yardımcı olacak dostunuz

Bal, uykuyla ilişkili sorunları tedavi etmek için uzun zamandan beri kullanılmakta. Hatta Çinlilerin bunu yüzyıllardır kullandığı bilinir. Balda sizin doğal olarak uykuya dalmanızı sağlayan bazı bileşenler vardır. Araştırmalara göre, onun yüksek omega-3 yağ asidi içeriği yorgunluğu azaltmaya yardımcı olur.

Eminiz ki sizin de “O kadar yorgunum ki uyuyamıyorum” dediğiniz zamanlar olmuştur. İşte bu nedenle yatmadan önce rahatlamak oldukça önemlidir. Baldaki şekerler doğal olarak insülin seviyesini artırır ve ruh halimizi iyileştiren ve bizi dinlendiren hormon olan serotonin üretir. Kendimizi rahatlamış ve mutlu hissettiğimizde uykuya dalmak ve sabaha kadar uyumak çok daha kolay olur.

Uykusuzluk için elma sirkesi kullanın

Elma sirkesinin etkileyici bazı özelliklere sahip olduğunu ilk keşfedenler Yunanlılar olmuştur ve bunu doğal bir antibiyotik ve dezenfektan olarak kullanmışlardır.Elma sirkesi serotoninin içerisine metabolize edilen bir madde olan triptofanın salınmasını tetikleyip genel sağlığa katkıda bulunur ve böylece kendimizi aşırı yorgun hissetmemizden kaynaklanan uyku sorunlarını önler.

Rahatlatıcı bir banyo

Uykusuzluğa iyi gelen ve sizi inanılmaz rahatlamış hissettiren bir başka yöntemi öğrenmek ister misiniz?  Hiç küvette banyo yaparken sıcak bir içecek içmeyi denediniz mi? İçerisinde birkaç damla esans yağı olan sıcak bir köpüklü banyo yaparken papatya, çarkıfelek, kediotu, vs. gibi bitkisel bir çay yudumlayın.

Doğal bir sakinleştirici

Eğer yukarıda saydığımız üç maddeyi karıştırırsanız hem doğal olan, hem de mükemmel rahatlatma özelliklerine sahip olan bir içecek elde edersiniz. Bunu hazırlaması çok kolaydır: yukarıdaki maddelerden bir çay hazırlayın ve buna iki çorba kaşığı elma sirkesi ve iki çorba kaşığı bal katın. Bunu iyice karıştırın ve bu mükemmel, rahatlatıcı çayın tadını çıkarın.

Artık uyumaya tam olarak hazırsınız!

Kabızlık giderici doğal tarif! Mutlaka uygulayın

Sağlık uzmanlarına göre, kabızlığın nedenleri olarak beslenme düzeni, aşırı stres, ilerleyen yaş, bazı ilaç ve vitamin takviyeleri, lifli gıdaların tüketimindeki yetersizlik ve az su tüketimi yer almaktadır. Kabızlığa neden olan düzensiz bağırsak hareketi, her on kişiden birinin problemi durumundadır.

Aşağıda yer alan doğal tarif kabızlık tedavisi için denenmiş ve faydası görülmüş bir tariftir. Yan etkisi bulunmadığı ve tamamen doğal olduğu için doktorlar tarafından tavsiye edilen ve kabızlığı önleyen bir karışımdır. Diğer bir avantajı da içerdiği malzemelerin kolay bulunması ve hazırlanmasının oldukça basit olmasıdır. Bu tarifi uygulayarak kabızlık ve şişkinlik nedeniyle oluşan rahatsızlığınıza son verin.

Kabızlıktan Nasıl Kurtulabilirim?

Kabızlığı gideren doğal tarif

Malzemeler :

  • 1 su bardağı erik
  • 1 su bardağı hurma
  • 5 bardak kaynar su

Hazırlanışı:

Öncelikle kuru erik ve hurmaları güzelce doğrayın ve bir tencereye koyun. Üzerine kaynar suyu ilave edin ve kalın bir kıvam alıncaya kadar biraz daha kaynatın. Daha sonra soğumaya bırakın, soğuduktan sonra cam bir kavanoza koyup buzdolabında muhafaza edin. Her sabah aç karnına 1 yemek kaşığı yiyebileceğiniz gibi, kahvaltıda reçel olarak da tüketebilirsiniz. Bu karışımı yoğurt veya tahıl gevreklerinin içerisine katarak da tüketebilirsiniz.

Bu karışım çocuklar dahil her yaştan insanlar için oldukça faydalıdır. Bu  sihirli karışım içerisinde bulunan erik ve hurmadaki bol lif sebebi ile dışkıyı yumuşatır ve hemen kabızlığı giderir.

Kayısılı Tarif:

Başka etkili doğal bir  reçete de akşam yatarken 1 bardak suya kurutulmuş 1 erik ve 1 kayısıyı konulur. Sabah kalkınca aç karnına  bardakta bulunan kuru erik ve kayısı yenilerek suyu da üzerine içilir. Bu da dışkıyı yumuşatır ve bağırsaklarınızı rahat boşaltmanıza yardımcı olur.

Kabızlık Yaşamamak İçin

Kronik kabızlık sorunu için yaşam tarzınızda ve beslenme düzeninizde değişikliğe gitmeniz gerekiyor. Bunun için; Daha çok lif açısından zengin yiyecekleri (meyve ve sebze) tüketmelisiniz Günde en az 2,5 litre su içmelisiniz Alkolden kaçınmalısınız Hareketli bir yaşam tarzına geçmeli ve yürüyüşler yapmalısınız Uyku düzeninize dikkat etmelisiniz. Yukarıdaki maddeleri uygulamanız halinde uzun vadede kabızlık probleminiz yok olacaktır.

Önemli: Kabızlık nadiren, kolon veya mide kanseri gibi daha ciddi durumlara, bir uyarı işareti olabilir. Dışkınızda kan veya dinmeyen karının ağrısı gibi şikayetlerde acil tıbbi müdahale için doktorunuza başvurun.

Nane yağını ayağınıza püskürtün, 10 dakika içinde bebekler gibi uyuyun!

Siz de hastalık veya strese bağlı olarak uzun süredir uykusuzluk mu çekiyorsunuz? Ya da en son ne zaman deliksiz uyuduğunuzu hatırlamıyor musunuz ? Uykusu sürekli bölünen ve aralıksız bir uyku uyuyamayanlar bu yazımız tam size göre. Uyumak için ayran, süt veya ılık bir banyo yapmayı tercih edebilirsiniz fakat bu yöntemler uzun süre uyumanızı sağlayamaz.

Malzemeler;

  • Lavanta Yağı 10 damla kadar
  • Nane Yağı 10 damla kadar
  • Papatya yağı 10 damla kadar

Uygulanması;

Bu yağları eşit bir şekilde Karıştırıp bir sprey şişesine doldurun.Bu karışımı ayağınıza püskürtün ve yatağınıza uzanın.10 Dakikada rahatlayıp mışıl mışıl uyuyacaksınız.

Not: Bu yağlar bedeninizi rahatlatarak sakinleşmenizi sağlayıp uykuya dalmanıza yardımcı olacaktır.

Uykusuzluk sorunu hastalıkların habercisi olabilir!

İyi bir uyku için: Düzenli bir uyku programına bağlı kalın. Hafta sonu ve tatillerde bile, sabahları aynı saatte kalkın. Gün içinde kısa uykulardan kaçının. Yatmadan iki saat önce stresli aktivitelerden ve ağır idmanlardan kaçının. Günün erken saatlerinde düzenli egzersiz yapın. Yatak odanızın karanlık, sessiz ve serin olmasına dikkat edin. Gerekirse kulak tıkacı ve göz maskesi kullanın. Eğer uyuyamıyorsanız yatak odanızdan çıkın, başka bir odaya gidin. Kitap okuyun ya da sessiz ve rahatlatıcı bir şey yapın. Kahve, çay veya diyet hapı gibi kafein, tein içeren şeylerden uzak durun.

Muz Kabuğunun Bu Faydalarına İnanamayacaksınız!

Muz vücudumuz için faydalı bir meyve fakat muzun meyvesi kadar kabuğununda şifalı olduğunu biliyor musunuz?

Siğilleri Ortadan Kaldırın

Muz kavuğunu siğil olan yere koyarak üzerini streç film yada bant ile bantlarsanız siğillerinizin bir kaç saate geçtiğini göreceksiniz.

Dişlerinizi Beyazlatın

Günde 2 kez dakika boyunca muz kabuğunun iç kısmı ile dişlerinizi 4 dakika boyunca ovarsanız dişlerinizin beyazladığını ve sararmadığını göreceksiniz.

Akneleri Ortadan Kaldırır

Muz Kabuğunun iç kısmı ile sivilceli bölgeyi her gün 5 dakika ovalarsanız sivilcelerin zamanla küçülerek gittiğini. Ayrıca mikrobu da yok ettiği için tekrarlamadığını göreceksiniz.

Böcek Sokmalarında

Arı, Böcek sokmalarında üzerini Muz kabuğu ile ovarsanız ağrının geçtiğini ve şişliğin indiğini göreceksiniz.

Hemoroid Tedavisinde 

Herr gün 5 dakika problemli bölgeyi ovmanız yeterli olacaktır.

Kırışık Tedavisi

Yüzünüze sürersiniz kırışıklıkların oluşumunu engellersiniz.

Nemlendirici Gibi

Dirsek, diz ve ellerinize sürerseniz yumuşacık olacaksınız.

Ayakkabı Parlatmaya

Ayakkabılarınızı ovalarsanız tozlanmaz ve parlar.

Tavuklarınızı Haşlarken

Tavuklarınızı haşlarken ve kızartırken yanına atarsanız yumuşatacaktır.

Mobilya Cilası

Mobilyalarınızı muz kabuğu ile ovarsanız hem parlar hem de çok geç tozlanacaktır.

İbrahim Saraçoğlu’ndan vertigo (baş dönmesi) için bitkisel kür önerisi

Vertigo Nedir?

Vücutta denge problemi yaşanması neticesinde ortaya çıkan baş dönmesi ve mide bulantısı olan Vertigo, bir çok kişinin en ciddi problemleri arasında yerini alıyor. Vertigo hastalığına karşı bitkisel tedavi kürlerini paylaşan İbrahim Saraçoğlu; soğan kürü başta olmak üzere aslanpençesi, çobançantası ve meşe külü ile hazırlanan mucizevi vertigo kürlerini önemle tavsiye ediyor…

Vertigo Soğan Kürü (İbrahim Saraçoğlu Tarifi)

Malzemeler:

  • 1 buçuk su bardağı klorsuz su
  • Orta boy kuru soğan

Vertigo Soğan Kürü Nasıl Yapılır?

Vertigo Soğan Kürünün Hazırlanışı: Öncelikle 1 buçuk su bardağı klorsuz suyu kaynatalım. Suyumuz kaynarken bir orta boy soğanı soyalım ve dört parçaya bölelim. 4 parçaya ayırdığımız bu soğanı kaynamakta olan suyun içerisine atın. Bu şekilde 5 dakika kadar daha kısık ateşte birlikte kaynatın. 5 dakika dolduktan sonra ocağın altını kapatalım ve karışımı ılımaya bırakalım. Ilık hale geldikten sonra süzün ve kürünüz hazır. Bu kürü 15 gün boyunca aç karnına öğleden önce ve sonra olmak üzere günde 2 kere tüketin. Dilerseniz gündüz müsait değilseniz akşam yemekten önce ve yatmadan önce olmak üzere de uygulayabilirsiniz. Bu kürü her defasında taze olarak hazırlamanız gerekir. Soğan ise açık kahverengi olan bildiğimi yemeklik soğandır Başka soğan kullanılmamalıdır.

Testeredişli Aslanpençesi ile Vertigo Kürü (İbrahim Saraçoğlu Tarifi)

Malzemeler:

  • 200 ml (1 bardak klorsuz su)
  • 1 buçuk tutam aslanpençesi

Aslan pençesi ile Vertigo Kürü Nasıl Yapılır?

Vertigo Kürü Yapılışı: Önceden kaynatmış olduğunuz 1 bardak suyun içerisine 1 buçuk tutam aslanpençesini ilave edin. Bu şekilde kısık ateşte yaklaşık 6-7 dakika daha kaynatın. Ardından süzerek ılımasını bekleyin. Ilık hale geldikten sonra tüketebilirsiniz. Her defasında taze olarak hazırlamanız gerekmektedir. Aslanpençesi kürünü aşağıda vereceğimiz çobançantası kürü ile birlikte uygulayabilirsiniz. Aslanpençesi kürünü öğleden önce çobançantası kürünü ise öğleden sonra tüketmelisiniz. Tatlandırmak için herhangi bir katkı maddesi ilave etmeyin. Vertigo kürünü 1 ay boyunca uygulayın.

Çobançantası Kürü (İbrahim Saraçoğlu Tarifi)

Malzemeler:

  • 1 bardak klorsuz su
  • 1 tutam çobançantası (yaklaşık 5-6 gram)

Çobançantası Kürü Nasıl Hazırlanır?

Çoban Çantası Kürünün Hazırlanışı: Önceden kaynattığınız 1 bardak suyun içine 1 tutam çobançantası ilave edin. Bu şekilde 5-6 dakika boyunca kısık ateşte kaynatın. Kaynattıktan sonra süzerek ılımaya bırakınız. Öğleden sonra tüketiniz. Her defasında taze olarak hazırlayınız. Dilerseniz çobançantası ve aslanpençesi kürlerini birlikte karıştırarak hazırlayabilirsiniz. 3 saat ara ile günde 2 kere tüketebilirsiniz.

Mide bulantısına karşı en etkili bitkisel kür “Meşe Külü“

Bu tarif hiç bir yerde bulunmayan İbrahim Saraçoğlu’nun mucizevi tariflerinden biridir. Özellikle meşe ağacının külünden elde edilen kül ile mide bulantısını anında geçirebilir. Uzun süre mide bulantısına yakalanmanızı önler. Özellikle meşe ağacının iç kısmını kullanmanız gerekmektedir. Kabuk kısmı ağır metal içermektedir bu yüzden o kısımla yapmamalısınız. Meşe odunundan elde ettiğiniz 1 çay kaşığı külü yarım bardak su ile karıştırın ve için. Bir çok mineral içermektedir.

Ürik Asit ile Savaşan Yiyecekler

Ürik asit vücudun genelinde bulunan bir maddedir. Çünkü karaciğer, bazı balıklar ve fasulye gibi gıdalarda bol miktarda bulunan pürin adlı madddenin yıkımında ortaya çıkan bir yan üründür. Çoğunlukla, ürik asit kanda çözünerek böbreklere ulaşır ve burada üreye çevirilir. Bazı zamanlar, vücuttan üre olarak atılamazsa veya ürik asit üretimi yüksek miktarda olursa, vücuttaki miktarı artar. Bu olağan dışı durum hiperürisemi olarak bilinir.   Normal ürik asit seviyesi 3.0 ve 7.0 mg/dl arasındadır. Hiperürisemi durumunda bu seviye 7.0 mg/dl üzerine çıkar. Aşırı yüksek seviyeden normal seviyeye indirilmesi için tıbbi bakım ve diğer tedaviler gerekir.

Ürik asit seviyeniz yüksek mi? Eklemleriniz ağrıyor ve iltihaplanıyor mu?

Doktorunuzun önerilerini uygulamak ve düzenli aralıklarla kontrol yaptırmanın yanı sıra, beslenme düzeninizi de değiştirmenizi öneriyoruz. Hangi yiyeceklerin ürik asitle savaştığını öğrenmek ister misiniz? O zaman okumaya devam edin!

Ürik asidi azaltan sebzeler
Her zaman sağlıklı yemenin zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Bazen kendimizi sağlıksız yeme alışkanlıklarının içinde bulabiliyoruz. Peki ürik asit neden vücudumuzda birikir? Vücudumuzun işlenmiş yiyecekleri, ançüezi, eti, karaciğer etini ve soda gibi şekerli içecekleri ürik aside çevirebileceğini unutmamalısınız. Bu yiyecekler kristalize olup böbreklerinizden kanınıza salınabilecek forma geçerler; bu da kan damarlarınızda enflamasyona ve acıya yol açar.

Yüksek seviyedeki ürik asidin tipik özelliği ayak baş parmağında, ellerde ve dizlerde yangıya yol açmasıdır. Hafif bir acı ile yaşayabileceğinizi düşünseniz de, genellikle ürik asidin sebep olduğu acı zamanla artmaktadır. Her zaman doktorunuzun söylediklerini uygulayıp, önerilen ilaçları kullanmalısınız, fakat durumdan haberdar olmak ve beslenme alışkanlığınızı buna göre değiştirmek de semptomları azaltmanıza yardımcı olacaktır. Denemeye ne dersiniz? Aşağıdaki yiyecekleri günlük tüketiminize dahil edin ve sonuçları görün.


1. Enginar

Enginar ürik asidi önlemeye yarayan en iyi sebzelerden bir tanesidir. Sırrı sebzenin diüretik içeriğinde yatar, vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olarak sıvı birikimini engeller. Bunlara ek olarak, enginarın içinde çok fazla miktarda mineral, vitamin ve antioksidan vardır. Lif, protein ve yağ asidi bakımından çok zengindir. Enginarın faydalarından en iyi seviyede yararlanmak için, lezzetli bir çorba olarak kaynatmayı deneyin. Bir parça zeytinyağı ve elma sirkesi ile servis edin.

2. Soğan

Soğanı beslenme düzeninize dahil ettiğinizden emin olun. Soğan, atalarımızın en sevdiği tıbbi yiyeceklerden birisidir ve bir çok hastalığa iyi gelir ve hatta bazılarını tedavi ederler. Kandaki ürik asidi azaltmak için çok faydalıdır, ayrıca hiperglisemi ve trigliserit seviyesini de düşürür.
Faydalarından nasıl yararlanacağınız hakkında bir fikriniz yok mu? 2 adet orta boy soğanı alın, soyun, doğrayın ve kaynatın. Yarı saydam olunca soğanları alın. Suyunu süzün ve daha sonra bir miktar limon suyu ekleyerek gün boyu için.


3. Bal kabağı

Bal kabağı lezzetli olmasının yanı sıra sağlığınız için harika bir sebze. Güçlü diüretik özellikleri ürik asidin seviyesinin azalmasına yardımcı olarak ürinin üretimini azaltır. Bu da vücudunuzun zararlı toksinlerden kendi kendine kurtulması demektir. Soğanı hazırladığınız gibi hazırlayın bunu da, ve çekirdeklerini de unutmayın. Çekirdekleri kızartırsanız hem sağlıklı bir atıştırmalık elde edecek hem de ürik asitle savaşmak için güzel bir yöntem kullanmış olacaksınız.


4. Kereviz

Kerevizin güçlü sağlıksal özelliklerini muhtemelen biliyorsunuzdur. Bu lezzetli sebze bir mucizedir ve kanı temizleyerek ürik asitten doğal olarak kurtulmanıza yardımcı olur. Sadece kanınızı temizlemekle kalmaz; ayrıca kilo vermenize yarayan bir detoks görevi de görür. Eğer faydasını en iyi şekilde görmek istiyorsanız, suda kaynatmayı deneyin.

4. Havuç

Ürik asidin üretimini kontrol etmek isteyenler için havuç çok iyi bir dost olacaktır. Havuç herhangi bir tarifi lezzetli hale getirebilir ve vücudunuzda birikip ürik asidi oluşturan kristalleri atmaya yardımcı olur. Faydalarını görmek için doğal havuç suyu halinde tüketebilirsiniz. Meyve sıkacağında veya blenderde pancar ile karıştırmayı deneyin.

Aklınızda tutmanız gerekenler:

Geyik eti, işlenmiş yiyecekler, ançüez, sardalya ve diğer deniz ürünlerinin ürik asit üretimini arttıracağını aklınızdan çıkarmamalısınız. Günlük rutininize sporu ve egzersizi ekleyin ve farkı hissetmeye başlayın. Doktorunuzun önerilerini uygulamalı ve ayrıca beslenme düzeninize vişne, greyfurt gibi yiyecekleri de eklemelisiniz. C vitamini bakımından yüksek oldukları için ürik asit ile savaşmakta çok iyidirler.

Kemik Erimesini Önleyen Beslenme Düzeni

Doktorlar, kemikleri daha ince ve yoğunluğu daha az olduğu için kadınların kemik erimesine daha yatkın olduklarını düşünüyorlar. Ayrıca menopoz döneminde girdikleri hormonal değişim de kadınlarda kemik yoğunluğunun azalmasına neden oluyor.

Kemik erimesini önlemek için beslenme düzeninizde bulunması gerekenler:

Kalsiyum

Kemik erimesini tedavi etmek veya önlemek istiyorsanız, sizin için en önemli besin kalsiyum. Kemiklerin yapı taşının kalsiyum olduğunu biliyoruz ancak bu mineral kas hareketleri, sinir işlevleri ve bağışıklık sistemimizin devreye girmesi gibi durumlar için de çok önemlidir.
Eğer beslenme düzeniniz sağlıklı değilse veya dengesizse, bedeniniz kemiklerinizi bir enerji kaynağı olarak kullanabilir. Bu durum, bir iki günlüğüne olduğunda, kısa süre içinde sağlıklı alışkanlıklarınıza geri döneceğiniz zaman çok ciddi bir sorun değildir. Kemiklerinizden alınmış olanı yerine koymak için birazcık daha fazla kalsiyum tüketmeniz yeterli olacaktır. Ancak, beslenme düzeniniz çok sağlıksızsa, böyle bir denge kuramazsınız ve bedeniniz kemiklerinizden kalsiyum almaya devam eder. Bunun sonucu olarak osteoporoz ve etkileri ile karşı karşıya kalırsınız.

30 yaşına vardığınızda, kemikleriniz en güçlü ve yoğun hallerinde olacaklar. Bu yüzden çocukların ve yetişkinlerin gerekli miktarda kalsiyum tüketmesi önemlidir. Kadınlar menopoz dönemine girdiklerinde, hormonal değişiklikler yüzünden kemik yoğunlukları azalır. Bu kemik erimesine neden olabileceğinden, kalsiyum tüketimi çok önemli bir hale gelir.
Günde 1000 ila 1200 miligram kalsiyum tüketmek en iyisi olacaktır. Size günlük ihtiyaç duyduğunuz kalsiyumu tedarik edebilecek diyet takviyeleri olsa da, doğal besinleri tercih etmeniz sizin için daha faydalı olur. Eğer kalsiyum takviyesi alıyorsanız günlük 2500 miligramın üstüne çıkmadığınızdan emin olun, çünkü aşırı kalsiyum tüketimi minerallerin emilimini zorlaştırıp böbrek taşlarına neden olabilir.

Kalsiyum oranı yüksek olan bazı yiyecekler: konserve sardalya, yumurta, kuru incir, portakal, nohut, midye, havuç, çam fıstığı, soğan, kalsiyum takviyeli tofu, az yağlı süt…

D vitamini

Kalsiyum önemli olsa da D vitamini olmadan kemik erimesiyle savaşmakta hiçbir işe yaramaz. D vitamini kalsiyumun, kemikler de dahil olmak üzere vücutta ihtiyaç duyulan yerlere dağıtılmasını sağlar. Yetişkinlerde D vitamini eksikliği, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu kalsiyumu kemiklerden almasına ve daha sonra kemiklerden alınan kalsiyumu yerine koyamamasına neden olur. Bu da kemik erimesine zemin hazırlayan durumlardan birisidir.
Günlük tüketmeniz gereken D vitamini miktarı 800 IU yani 0.02 miligramdır. Bu vitamini alabileceğiniz besinlerin bazıları: somon, sardalya, güçlendirilmiş süt, soya sütü, güçlendirilmiş yoğurt, yumurta sarısı, mantar…

Magnezyum

Magnezyum bedenimizde pek çok işe yarar. Bunlardan bir tanesi kalsiyum emilimini kolaylaştırmaktır. Yapılan bazı bilimsel çalışmalar, düzenli magnezyum tüketiminin kemik yoğunluğunu arttırdığını, kemik erimesi ve çatlak riskini azalttığını göstermektedir. D vitamini ve kalsiyum içeren diyet takviyelerinin çoğu magnezyum da içerir. Bu tüketimini kolaylaştırsa da mide sorunlarına yol açabilir.
Aslında diyet takviyesi ürünleri kullanmanıza gerek yok. Bu besinlerden bazılarını beslenme düzeninize eklemeniz yeterli olacaktır: balkabağı çekirdeği, ıspanak, horozibiği çiçeği, ayçiçeği çekirdeği, badem, beyaz patates, fasülyeler, yerfıstığı, yerfıstığı ezmesi, tam buğday ekmeği ve susam.

Potasyum

Potasyum kemik oluşumuna yardım eder, kalsiyum dengesini arttırır, kemiklerdeki mineral yoğunluğunu arttırır ve metabolik asitler tarafından oluşan kemik eksilmesini azaltır. Menopoz öncesi ve menopoz sonrası toplam 3000 kadınla yapılan bir çalışma, hala adet gören ve potasyum tüketimini arttıran kadınların, kemik mineral yoğunluğunun da %8 arttığını göstermektedir.

Bilim adamları bu etkinin meyve ve sebzelerin doğal özellikleri ile değiştiğini söylüyorlar, ama potasyumun kemik erimesine karşı yandaşımız olduğu kesin.
Potasyum açısından zengin besinler: beyaz patates, yoğurt, soya, balık, tatlı patates, avokado, muz, marul, ıspanak, kavun, balkabağı, süt, havuç, mercimek, şeftali, papaya, antep fıstığı, soya sütü, karpuz, domates, mantar, kuru üzüm, yerfıstığı, badem, portakal, brokoli, ayçiçeği çekirdeği vb…

K vitamini

K vitamini sadece kemiklerde bulunan bir protein olan osteokalsin oluşumu için çok önemlidir. Yüksek oranda K vitamini alan kişilerin kemik erimesi veya çatlak riskinin çok daha az olduğu kanıtlanmıştır. Yeteri miktarda K vitamini almak çok önemlidir. Herhangi bir destek ürünü kullanmaya başlamadan mutlaka doktorunuza danışın.
K vitamini almanızı sağlayan besinler: ıspanak, kale, lahana, pazı, endivyen, hardal, marul, brokoli, maydanoz, Brüksel lahanası, roka, kuşkonmaz vb…

Protein

Pek çok kişi proteinin kemik erimesi riskini yükselttiğini zannediyor çünkü protein tüketiminiz ne kadar arttıysa, idrarla o kadar çok kalsiyum atılıyor. Bilim adamları, bu durumda proteinin kendisinin değil, aşırı protein tüketiminin sorun olduğunu buldular.
Protein kemik sağlığımız için çok önemli bir maddedir. Güçlü kemiklerimiz olması için yememiz gereken protein içeren besinler: kırmızı et, balık, yumurta, fasülyeler, mercimek, soya, ceviz vb…

Süt, peynir ve yoğurt gibi besinleri, yüksek yağ oranlı oldukları sürece dikkatli tüketmelisiniz.

Kemik erimesini önlemek için uygulayacağınız bir beslenme düzeni, normal alışkanlıklarınızdan aslında çok da farklı veya kısıtlayıcı değil. Gördüğünüz üzere, sağlığınızı korumak için uygulayacağınız dengeli bir beslenme düzeni, kemik sağlığınız için gereken mineral ve besinleri de size sağlayacaktır.

Karaciğeri Temizleyen Ev Yapımı Tarifler

Peki karaciğeri nasıl temizleriz? Bu yazıda, karaciğeri temizleyen demleme bitki tarifleri vereceğiz.

Tıpta, bir hastalığı iyileştirmenin ilk aşaması onu toksinlerden arındırmak olarak kabul edilir.  Böylece vücut, daha sağlıklı bir dengeye kavuşur. Karaciğer rahatsızlığı çekmemek için, ayda bir ya da iki kez karaciğerinizi, doğanın bize bahşettiği ve iyileştirici gücü mükemmel olan kimi besinlerlerle temizlemeniz gerekmektedir.

Karaciğerimi Temizlemem Gerektiğini Nasıl Anlarım?

Karaciğeriniz toksinlerle dolduğunda, iltihaplandığında veya tıkandığında bazı sorunlar yaşarsınız. Bu sorunların belirtileri, aşağıdaki gibi olabilir.

Karın bölgesinde ağırlık İştahsızlık Yemek yedikten sonra rahatsızlık veya mide bulantısı hissetmek İshal Ateş. (Vücudun ateşlenmesi, vücutta iltihaplanmanın olduğununun göstergesidir) Bağırsak gazı Baş ağrısı Karaciğer etrafında ağrı. (Karaciğeriniz diyaframın hemen altında, sağ üst köşede bulunmaktadır) Sivilcelenme Ağız kokusu

Karaciğeri Temizlemek için Tarifler

Enginar Çayı

Bu karışım, karaciğeri ve olası rahatsızlıkları temizlemeye yardımcı olur. Bu karışım, folik asit, A1, B1, ve C vitaminleri, magnezyum, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, çinko ve lif içerir. Her 15 günde, 5 gün boyunca sabahları bu karışımı içebilirsiniz. Böylece karaciğeriniz düzenli olarak temizlenecektir.

Yapılışı;

2 kuru enginar yaprağını bir bardak suda kaynatın. 15 dakika dinlendirin ve yavaş yavaş için. Karaciğerinizle ilgili bir rahatsızlık yaşıyorsanız, bu karışımı günde 3 kere içebilirsiniz.

Deve Dikenli Karışım

Deve dikeni bitksinin sırrı tohumlarındadır. Flavanoid ailesinden silymarin adı verilen bir madde içerir ve bu madde, antioksidan görevi görür. Karaciğerin yenilenmesini sağlarken, yağların sindirimini kolaylaştırır. Ayrıca toksinlerin karaciğere girmesini engeller. Detox için eşsiz bir bitkidir.

Yapılışı;

Deve dikeni tohumlarını, sağlıklı ürünler satan marketlerde bulabilirsiniz. Bu bitki, en çok satan bitkilerden biridir. Faydasını tam olarak görmek için demleyerek tüketmeniz gerekir. Çünkü içindeki maddeler böyle açığa çıkar. Bazı uzmanlar, deve dikeni kapsülleri almayı önerirler. Yine de deve dikeni çayı içmeyi tercih ederseniz, küçük bir çorba kaşığına deve dikeni tohumları koyun ve biraz ezdikten sonra bunları bir bardak suya atın. 20 dakika demlenmelerini sağladıktan sonra tüketmelisiniz. Adaçayı
Adaçayı, toksinlerden kurtulmak ve böylece karaciğer rahatsızlıklarını temizleyip gidermekte birebirdir. Adaçayını yemeklerden sonra tüketebilirsiniz.

Yapılışı;

Adaçayı, kolay bulunan bir bitkidir. Bir çok insan tarafından da yetiştirilir. Adaçayını marketlerde de kolayca bulabilirsiniz. 4 gram adaçayı yaprağı ve çiçeğine, 1 bardak kaynamış su ekleyip, 15 dakika demlenmeye bırakın.

Kara Hindiba

Kara hindiba, karaciğeri temizlemeye yardımcı olur ve işlevini kolaylaştırır. Çayını, akşam yemeklerinden sonra tüketmek, sindirime yardımcı olur.

Yapılışı;

Bir avuç kurumuş kara hindiba bitkisini, bir bardak suya atın ve demlenmesini bekleyin. Günde iki bardaktan fazla tüketmeyin.

Boldo

Peumus boldus adı da verilen bu bitki, hazmı kolaylaştıran özellikleri sayesinde, hem karına, hem bağırsaklara iyi gelir ve karaciğeri korumaya yardımcı olur.

Yapılışı;

Boldo bitikisi de, sağlık ürünleri satan dükkanlarda bulunabilir. Bir çay kaşığı kurumuş boldoyu, bir bardak kaynamış suya ekleyin. Dinlendirdikten sonra tüketin. Tok karnına almaya dikkat edin.

Akciğerlerinizi Güçlendirecek 3 Çay Tarifi

Doktorunuz tarafından öngörülen tedavinin yanı sıra, aşağıda paylaşacağımız bu üç şifalı çayı içmek de akciğerlerinizi güçlendirecektir. Bundan eminiz.

Bu çayların tadını taze demlenmiş şekilde en sevdiğiniz fincanınızda çıkarmayı unutmayın!

1. Kekik ve ısırganotu çayı

Bu çay akciğerlerinizi temizlemenin ve güçlendirmenin harika bir yoludur. Nedenlerini bilmek istiyor musunuz?
Kekik akciğer sağlığı için mutlaka gerekli şifalı bitkilerden biridir. Öksürüğü geçirmek ve solunum hastalıklarını tedavi etmek için sürekli kullanılır. Kekik doğal balgam sökücü ve antiseptiktir ve bu özelliği de hem çay hem de buhar olarak solumak için kekiği ideal kılar. Isırganotu ise yüzyıllar boyunca çok çeşitli amaçlarla kullanılmış bir bitkidir ve ana özelliklerinden biri de kan dolaşımı ve akciğerleri temizleyip arındırmasıdır. Isırganotunun içinde demir, kalsiyum, magnezyum ve silikon gibi bol miktarda vitamin ve mineral bulunur ve kansızlık ve zayıflıktan şikayet edenlere ve hatta yatalaklara dahi önerilir.

Malzemeler;

  • 1 yemek kaşığı kekik (30 g)
  • 1 yemek kaşığı kurutulmuş ısırganotu (30 gr)
  • 1 bardak su (200 ml)
  • 1 yemek kaşığı bal (30 g)

Hazırlanışı;

Bu çayı hazırlamak için ısırganotu ve kekiği herhangi bir aktardan kolaylıkla temin edebilirsiniz. Bu malzemeler genelde 300-500 gramlık poşetler içinde satılır ve fiyatları da oldukça uygundur. İlk yapmanız gereken suyu kaynatmaktır. Her zaman olduğu gibi seramik bir demlik ya da kettle kullanmanızı öneriyoruz; çünkü alüminyum ve diğer metaller çayın şifalı özelliklerini onlar kadar iyi korumazlar. Su kaynadığında, içine kekik ve ısırganotunu ekleyin ve 15-20 dakika boyunda demleyin. Ardından, çay soğurken bir 10 dakika kadar daha bekletin. Bir yemek kaşığı bal ekleyin ve yavaşça için, içerken çayın buharını da solumayı ihmal etmeyin. Bu çay oldukça sakinleştiricidir. Günde iki bardak içebilirsiniz.

2. Sinirotu, rezene ve melisotu çayı

Bu çay akciğerler için leziz ve şifalı bir çaydır. Önemli organlarda biriken toksini atmak için en iyi çaylardan biri olduğundan eskiden sigara içmiş olanlar için akciğerleri temizlemede ve varsa enfeksiyonları tedavi edip öksürük söktürmede ideal bir içecektir.

İşte sebepleri:

Sinirotu: Bu bitki hava yolunuzu tıkayan her türlü mukus veya balgamı atmada size yardımcı olacaktır. Ayrıca, sinirotu çay olarak içildiğinde veya buhar olarak solunduğunda harika bir iltihap sökücü işlevi de görür. Bu çayı göğsünüzün üzerine sıcak kompres yaparak bile kullanabilirsiniz..

Rezene ve melisotu:

Bu iki şifalı bitkiyi birleştirmek akciğerlerinizde birikmiş toksinleri atmanıza yardımcı olurken aynı zamanda sizi de rahatlatır. Akciğer sorunları yaşadığınız zaman genelde aşırı yorgunluk veya solunum sisteminiz boyunca rahatsız bir baskı da hissedilmektedir. Melisotu bu rahatsızlığın geçmesi konusunda da yardımcı olur.

Malzemeler;

  • 1 yemek kaşığı melisotu
  • 1 yemek kaşığı sinirotu
  • 1 yemek kaşığı rezene
  • 1 bardak su (200 ml)
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı;

Önce bir bardak suyu ısıtıyoruz. Kaynadığında üç otu da ekleyin: melisotu, rezene ve sinirotu. 20 dakika demlemeye bırakın ve ardından çaya biraz daha demlenmesi için 10 dakika daha verin. Bu çay sinirotu sebebiyle biraz güçlü bir tada sahiptir, o yüzden bu tarife iki yemek kaşığı bal eklemenizi öneririz. Sert tadına rağmen  bu çayı günde üç defa içmelisiniz, çünkü detoks yapmak ve iltihabı azaltmak için harika bir çaydır.

3. Ihlamur ve yeşil çay

Bu leziz çay ağırlıklı olarak akciğerleri güçlendirerek ve daha iyi çalışmalarını sağlayarak akciğer sorunları yaşamanızı önlemeyi amaçlar. Halihazırda akciğerlerinizle ilgili bir sorun varsa, yukarıda bahsettiğimiz iki çay daha iyi seçenekler olabilir.
Bu tarif yeşil çayı antioksidan içeriği için kullanır ve Maryland Tıp Merkezi Üniversitesi’nde birkaç yıl önce yapılan bir çalışmaya dayanmaktadır. Çalışma ekibi yeşil çayın akciğer kanseri başlangıcını önlediğini bulmuştur. Tabii ki 100% etkili olmayacaktır, ancak günde bir bardak büyük bir fark yaratabilir. Ihlamur spazmla savaşan bir bitkidir ve herhangi bir aktardan kolayca bulabilirsiniz. Rahatlamanıza izin verir, daha iyi nefes almanızı sağlar ve akciğerlerinizi güçlendirir. Ihlamur diğer çay çeşitleriyle de iyi giden hoş aromalı çok güzel bir çaydır.

Malzemeler

  • 1 yemek kaşığı yeşil çay
  • 1 yemek kaşığı ıhlamur
  • 1 bardak su (200 ml)
  • 1 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı;

Oldukça basittir: bir bardak suyu kaynatın ve içine yeşil çay ile ıhlamuru atın. Çay 10 dakika demlensin. Ardından en sevdiğiniz kupanıza dökün ve biraz da bal ekleyin. Oldukça leziz bir tadı vardır ve kahvaltıda içilebilecek en güzel çaylardan biridir.

Kemik Kütle Kaybını Engelleyen Kuru Erik

Kemik erimesi, osteoporoz dendiği zaman hemen herkesin ilk aklına gelen süttür. Oysa İsveç’ de yapılan araştırmada günde 3 bardaktan fazla süt içenlerde kemik kırıklarının daha çok görülmesi yanında ölüm riskini de artırdığı belirlenmişti.

British Journal of Medicine’ de yayınlanan başka bir araştırmaya göre sağlam kemiklere sahip olmak için sütten daha tesirli bir yiyecek var: Araştırma, erik kurusunun (Prunus domestica L) kemik kaybını önlemede ve gidermede çok etkili bir meyve olduğunu gösteriyor.

Kalsiyum ile İlgili Gerçek

Osteoporoz gibi kemik problemlerinden söz ettiğimiz zaman, kalsiyumun kemiklerimiz için ne kadar da faydalı olduğu yönündeki bilgilere boğuluruz adeta. Ve elbette, bu mineral sağlığımız için hayati öneme sahip olabilir, ancak unutmamalıyız ki kalsiyum ile eşdeğer öneme sahip başka minerallere de ihtiyaç duyarız; çünkü bu mineraller, vücudumuzun kalsiyumu emebilmesi için gereklidirler. Bu sebeple, yapmanız gereken kalsiyum içeren gıdalara saldırmak değil, dengeli bir beslenme diyeti izliyor olmak olmalıdır. Bu bağlamda, kalsiyumun yanı sıra diğer mineralleri içeren besinleri de tüketmelisiniz. Kuru erik bu besinlere bir örnektir.

Erik Neden Faydalı?

Erik kurusunun kemikler üzerine olan bu müspet etkisinin özellikle “polifenoller” (hidroksi sinnamik asitler), antosiyanin ve flavonoid antioksidanlardan kaynaklandığı düşünülüyor. Eriğin, kemik oluşumunda önemli olan eser minerallerden olan bor ve bakırdan zengin olduğu da unutulmamalıdır.
Erik basit şekerlerden zengin olmakla beraber fazla lif ihtiva ettiği için kan şekerini hemen yükseltmez (glisemik endeksi düşüktür).
Erikte A ve K vitaminleri de bulunur ve 100 gram erikte 240 kalori vardır. Bu arada eriğin kanın pH’ sını alkaliden aside doğru kaydırabileceği için fazla yenmesi doğru değildir. Kanın asitliğinin artması asit-alkali dengesinin bozulmasına yol açarak kemiklerden kalsiyum kaybını hızlandırabilir.

Gelelim neticeye

Sağlıklı yaşamak için tek bir yiyeceğe ve içeceğe bel bağlamak doğru değildir. Erik de erik kurusu da elbette çok faydalıdır ama sadece erik yiyerek sağlam kemiklere sahip olmak mümkün değildir.

Öyle mucizeler yaratan bir gıda olmamakla beraber kararında yendiğinde tüm besinler birer mucizedir. Kemikler için de genel olarak sağlıklı yaşamak için de sağlıklı beslenme ve hareketlilik çok önemlidir.

Bu arada, araştırmanın Kaliforniya Erik Kurusu Heyeti (California Dried Plum Board) tarafından desteklendiğini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen.

Kuru erik ayrıca, potasyum, magnezyum, bor, bakır ve demir açısından olduğu gibi, A ve K gibi vitaminler açısından da zengindir. Konu kemik kütle kaybından kaçınmaksa, kuru erik bu konuda harikadır. Enteresandır ki, içeriğinde hiç kalsiyum bulunmamasına rağmen, birçok araştırma günlük bazda kuru erik tüketmenin kemik hastalıklarına yakalanma riskini azaltabildiğini göstermektedir.

Kuru erik (ve hatta taze erik) oldukça besleyicidir ve kabızlığı engellemede oldukça etkilidir. Bu özelliğinden faydalanmak için her sabah birkaç tane tüketmeniz gerekir.

Kuru Eriği Nasıl Tüketmelisiniz?

Kuru eriği tüketmenin en sağlıklı yolu, gece boyunca suda bekletmek ve ertesi sabah aç karnına erikleri yemek ve ayrıca suyu da içmektir.
İdeal miktar, günlük üç ile beş adet arası erik tüketmektir.

Eğer kuru erik yeme fikri size iştah açıcı bir fikir gibi görünmüyorsa, başka kuru meyve veya sebzelerle karıştırarak tüketmeyi deneyebilirsiniz. Hatta dilerseniz, pişireceğiniz ekmek veya keklere de ekleyebilirsiniz. Tatlı aroması sayesinde, tariflerinizden bir miktar şekeri de azaltabilirsiniz böylelikle.

Beslenme Diyetinizi Tamamlayın

Kemik sağlığınız açısından oldukça faydalı ve yüksek oranda vitamin ile mineral içeriğine sahip olan diğer harika yiyecekleri de günlük beslenme diyetinizde bulundurmalısınız. Üstelik bu yiyeceklerin emilimi, süt ürünleri ve bazı kalsiyum ilave edilmiş yiyeceklere nazaran çok daha kolaydır:

Susam:

Bu besinde, sütten daha fazla kalsiyum bulunmaktadır ve emilimi de daha kolaydır. Çiğ susam yemeyi deneyebilirsiniz veya dilerseniz tuz ile kavrulmuş ve öğütülmüş susam olarak da tüketebilirsiniz veya susam yağı ya da tahin tüketmeyi deneyebilirsiniz. Tahini ayrıca su, limon, tarçın ve bal ile karıştırarak, lezzetli ve susamlı bir içecek elde edebilirsiniz.

Maca Kökü:

Bu bitki, yüksek miktarda demir ve kalsiyum içermektedir ve hormonlarınızı dengelemek açısından harikadır. Kontrolsüz hipertansiyon veya hassas bağışıklık sistemi problemleri yaşayan kişiler, bu bitkiyi tüketmeden önce, hakkında yeterince bilgi edinmelidirler

Pişmiş Havuç:

Havuç pişirildiğinde, çiğ haline nazaran daha fazla kalsiyum içermektedir.

At Kuyruğu Otu:

Selenyum açısından zengindir. Günde iki veya üç fincan tüketebilirsiniz.

Tuzlu Su:

Ek besin olarak ilgili dükkanlarda satılmaktadır ve oldukça fazla faydası mevcuttur. Her yemekten önce bir yemek kaşığı tüketmenizi tavsiye ederiz.

Kemiklerinize İyi Gelecek Bir Smoothie Tarifi

Kemiklerinizi kuvvetlendirmek için, bu tarifi bir deneyin deriz:

1. Bir yemek kaşığı susam ile bir bardak suyu karıştırıcıya ekleyin ve en az bir dakika boyunca karıştırın.

2. Hazırladığınız susam sütünü süzün ve liflerini bir kenara ayırın (başka bir tarif için kullanabilirsiniz).

3. Sonra sütü karıştırıcıya geri ilave edin ve içerisine, daha önceden ıslatmış olduğunuz üç adet kuru eriği ilave edin.

4. Az miktarda tarçın ekleyin. Smoothie hazır bile! Kahvaltı veya atıştırma öğünleri için ideal bir içecektir. Ayrıca, sizi ve ailenizi sağlıklı tutacaktır.

Tiroid Problemlerini Doğal Yollarla Tedavi Edin

Vücutta çok küçük bir bölüm olmasına rağmen tiroid metabolizmayı düzenler, bu en önemli fonksiyonlarından biridir. Örneğin kalp atışlarınız azalıyor, enerjiniz düşüyor ve egzersiz veya fiziksel aktivite sırasında daha az kalori yakıyorsanız az işleyen bir tiroidiniz olabilir. Gelin doğal yollarla tiroid problemlerini tedavi etmenin yollarına bakalım.

Tiroid problemleri hakkında bilmeniz gerekenler

Bu durum kadınlar arasında, özellikle de 60 yaş üstü kadınlarda oldukça yaygındır. Ama dikkat etmek gerekir ki – bugünlerde en yaygın tiroid hastalığı olan hipotiroidizm 30 yaşındaki kadınlarda daha sık görülmeye başladı. Bunun genetik bir problem olup olmadığını anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Ama dünya çapında bilinen, hipotiroidizmin bir iyodin yetersizliğinden kaynaklandığıdır.

Hipotiroidizmin belirtileri

Yorgunluk Açıklanamayan kilo alımı Şişkin ve soluk yüz Kas ağrısı Ses kısıklığı Kuru cilt Yüksek kolesterol Ağır regl dönemleri Eklem sorunları Hasta hiperitoridizm yaşadığında, tiroid normalde olduğundan daha aktif olur ve vücut aşırı T3 and T4 hormon seviyelerine ulaşır. Bu da vücudun normal süreçlerini hızlandırır.

Hipertiroidizmin belirtileri

İştahta değişiklikler Baş dönmesi Sinir bozukluğu Kalp sorunları Rahatsızlık Terleme İshal Saç dökülmesi Doğurganlık problemleri Uyumakta sıkıntı Tiroidin daha iyi işlemesi için yiyecekler ve besleyici ögeler

Selenyum

Tiroid hormonlarını aktive ederek bu organın daha iyi işlemesine yardımcı olmak gerekir. Buna yardımcı olabilecek bir seçenek selenyum alımını arttırmaktır. Bunu Brezilya fındığı yiyerek yapabilirsiniz. Günde bir avuç ve haftada beş gün. Bu ögeyi barındıran diğer yiyecekler sakatat, örneğin karaciğer ve deniz mahsulleridir. Ama dikkatli olmalısınız: aşırı selenyum alımı tiroid problemlerini arttırır.

İyodin

İyodin tiroid hormonları üzerinde büyük etkiye sahiptir. Günde 150 mikrogramdan fazla tüketmek faydalı değildir (1 miligram 1000 mikrogram ediyor). Eğer çok fazla tüketirseniz vücudunuzda dengesizlik oluşabilir. Alg ve iyotlu tuz iyodinin ana kaynaklarıdır.
Çinko

Bilim adamlarının Massachusetts Üniversitesi’nde yaptığı çalışma bazı kadınların çinko seviyelerindeki bozukluklar yüzünden tiroid problemleri yaşadığını ortaya koyuyor. Günlük alım 10 mg olmalıdır ve bu öge lenf reseptörlerine hücre düzeyinde etki ederek DNA’yı güçlendirir.

Kalsiyum ve D vitamini

Tiroid problemlerinin bir diğer etkisi ise kemik yoğunluğunda azalmadır. Bu yüzden daha fazla D vitamini ve kalsiyum tüketmeniz önemli. Kalsiyumu sadece süt ürünlerinde değil, aynı zamanda kıvırcık lahana, ıspanak gibi sebzelerde de bulabilirsiniz.

Soya fasülyesi

Tempeh ve miso tiroid hormonlarını bastırabilir. (Eğer mümkünse) organik soya fasulyesi tüketildiğinde hipotiroidizm tedavisinde oldukça etkili olacaktır. Özellikle soya fasulyesi fitik asit ve diğer bileşenler içerir ve bunlar vücuda alınan diğer besleyici ögelerin emilmesini sağlar, bu yüzden soya ürünleri tüketirken dikkatli olmalısınız.

Turpgiller

Bunlar eğer mümkünse çiğ yenmelidir. En iyi seçenekler Brüksel lahanası, karnıbahar ve brokolidir. Bu sebzeler iyodinin emilimini ve kullanımı bloke eder ve böylece aşırı işleyen tiroidi düzenler.

Tiroid problemlerini doğal yollarla tedavi edin

Öncelikle en iyi fikir doktorunuza başvurmak ve bir kan testi talep etmek. İlaç temelli bir tedaviyi seçmeyebilirsiniz, bunun yerine bir homepati veya naturopati uzmanına başvurabilirsiniz ve onlar size antik çağlardan gelen tedavi yöntemlerine dayalı bir tedavi sunacaktır. Ama kan testi her zaman vücudunuzdaki TSH, T3, ve T4 seviyelerini belirlemek için gereklidir.

Ayrıca tiroid problemleri sonucu hipotiroidizm yaşıyorsanız belli başlı yiyecekleri daha fazla tüketmelisiniz:

Deniz yosunlarını (arame, kombu, nori) deneyin. Yüksek oranda iyodin içerirler. Vitamin A alımını arttırmak için havuç ve elma. Daha fazla çinko için ton, ıspanak, fındık fıstık, dana eti ve tavuk.

Diğer yandan, hipotiroidizm yaşıyorsanız aşağıdaki yiyecekleri tüketmeyin:

  • Şeker
  • İşlenmiş yiyecekler
  • Trans yağlar
  • Rafine un
  • Kayısı
  • Armut
  • Brokoli
  • Kabak

Bu sorunu yaşıyorsanız ilk listedeki yararlı yiyecekleri daha fazla tüketmeye özen gösterin. Bazı bitki çayları tiroksin oranınızı arttırabilir. Ceviz ağacı yaprakları tiroidi uyaracak oranda iyodin içerir, ve alg ile yapılan çaylar vücut metabolizmasını düzenler, tiroid hormonu üretimini uyarır ve kan akışını hızlandırır.

Kan dolaşımını arttırmak için düzenli egzersiz yapmak da önemlidir. Vücutta özgürce dolaşıp toksinleri temizleyecek besleyici ögeler tüketmelisiniz. Koşmak, zıplamak, ipe tırmanmak veya bisiklete binmek harika seçenekler. En iyi çözüm aerobik ve kardiyo egzersizleridir. Bunlardan sevdiğiniz bir tanesini seçin.

Rahatlama terapileri uygulayın tai chi tiroid fonksiyonlarına ve özellikle travma, depresyon ve kötü haberlerle gelen sorunlardan etkilenen hastalıklara iyi gelir. Bu sadece tiroidinize değil, bütün gündelik hayatınıza iyi gelecek.

Horlamadan Kurtulmak için Doğal Tedaviler

Bu aynı zamanda daha ciddi bir hastalıkla da ilişkili olabilir. Bu nedenle aşağıdaki makalede horlamadan kurtulmanıza yardımcı olacak bazı doğal tedavilerden bahsedeceğiz.

Daha Fazla Yastıkla Uyumak

Horlamanın havanın geçmesine izin verilen kanaldaki sorunlar nedeniyle görülmesi nedeniyle, oldukça basit ve pratik bir öneri, başınızın ve boynunuzun altına birkaç tane fazladan yastık koymanızdır. Bu şekilde hava kanalını açarsınız ve horlamayı önlersiniz.

Yan Yatın

Horlamadan kurtulmak veya en azından horlamayı azaltmak için bir diğer oldukça faydalı öneri, yana doğru uzanarak uyumaktır. Sırtüstü uyumanın dilinizin soluk borusunu bloke etmesine  ve horlamaya neden olduğunu biliyoruz. Yan yatmak bunu önleyecektir.

Nane

Nane, horlamanın özellikle soğuk algınlıkları veya griplerden kaynaklandığı durumda horlamadan kurtulmak için oldukça etkili ve doğal bir üründür. Bu durumda bir bardak soğuk suya bir damla nane ekleyin ve gargara yapın. Boğazınız ferahlayacaktır ve havanın geçmesine izin verecektir.

Isırgan Otu Demleyin

Isırgan otu horlamadan kurtulmak için oldukça etkili ve doğal olan bir diğer üründür. Bir ısırgan otu çayı hazırlayıp bunu on dakika bekletin. Ardından süzün ve için.

Kilo Verin


Obezite veya aşırı kilolu olma horlamanın başlıca nedenlerinden biridir. Bu nedenle, oldukça önemli bir tavsiye kilo vermektir. Bunu pek çok farklı şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Bu elbette sabır göstermenizi ve çaba sarf etmenizi gerektirecektir. Buna rağmen, kilonuza dikkat etmek oldukça önemlidir, çünkü bunun sonucunda hem daha sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz, hem de horlamadan kurtulabilirsiniz.

Sigarayı Bırakın

Aynı obezite örneğinde olduğu gibi, sigara içmek de horlamanın başlıca nedenlerinden biridir. Hepimizin bildiği gibi, bu vücudunuz için oldukça zararlı bir alışkanlıktır ve pulmoner amfizem ve bazı kanser türleri gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Sigarayı bırakırsanız vücudunuz pek çok fayda görecektir. İyi bir sağlığa kavuşmanızın yanı sıra horlamanız da büyük ölçüde azalacaktır.

Yatmadan Hemen Önce Alkol İçmeyin

Alkol tüketimi de horlamaya neden olabilir. Alkol dilinizi ve vücudunuzun diğer organlarını gevşetir ve bu da hava geçişini engeller. Bu nedenle, özellikle yatmadan hemen önce alkollü içecekler içmemeniz önerilir.

Mide Asidini Yatıştırmak

Bunun horlamanın nedenlerinden biri olabilmesi nedeniyle bazı uzmanlara göre mide asidine de dikkat etmemiz gerekir. Bunu çözmek için farklı ilaçlar mevcuttur ve bunların çoğu doğal ilaçlardır. Ayrıca uyku apnesi gibi farklı bir hastalığın mevcut olup olmadığını belirlemek için farklı horlama türlerine de dikkat edilmesi önerilir.

Umarız horlamadan kurtulmak için doğal tedavileri içeren bu listeyi faydalı bulmuşsunuzdur.

Hipertansiyon Tedavisinde Sarımsaklı 4 Yöntem

Daha iyi yemek yemek, tuz, şeker ve doymuş yağ tüketiminizi sınırlamak ve her gün biraz egzersiz yapmak hiç şüphesiz hipertansiyonu tedavi etmenin mükemmel yolları olacaktır. Ancak, unutulmaması gereken bir ev tedavisi de mevcuttur: sarımsak.
Sarımsağın, birçok çalışmaya göre kalp sağlığımızı koruyan doğal kaynaklardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Sarımsak sayesinde, kötü kolesterol (LDL) seviyesini indirmiş ve kan basıncınızı düzenlemiş olursunuz.

Size bunu başarmanın 4 etkili yolunu göstereceğiz.

1. Yiyecekleriniz için sarımsak tuzu

Alisin sarımsakta bulunan şifalı bir enzimdir ve işte bu enzim kalp sağlığımız için oldukça faydalıdır. Ayrıca, sarımsağın hastalıkları iyileştirmek ve aynı zamanda kalbi güçlendirmek için eski Yunan ve Romalılar tarafından kullanılan bir tür ilaç olması da gayet ilginç bir bilgidir.
Sarımsağın var olan en iyi doğal antibiyotiklerden biri olduğunu ve aynı zamanda  dünyadaki en sağlıklı beslenme trendi olarak kabul edilen Akdeniz diyetinin temel gıdası olduğunu da unutmayın. Bu beslenmenin çok sağlıklı olmasının temeldeki sebebi tuz kullanımını sınırlandırması ve örneğin zeytinyağı gibi sağlıklı yağları kullanmasıdır.
Tuzun yerine “sarımsak tuzu” kullanarak yemeklerinizden tuzu tamamen kaldırmanızın mümkün olduğunu biliyor muydunuz?

Kendi sarımsak tuzunuzu yapmak için malzemeler

  • 6  sarımsak
  • 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

Hazırlanışı;

Tarif oldukça basit. İlk yapmanız gereken sarımsağı soymak ve bir tavada zeytinyağıyla sotelemek. Altın rengini aldığında, ocağın altını kapatın. Yanmamalarına dikkat edin! Ardından zeytinyağını süzün, böylece sarımsak nem tutmaz ama aynı zamanda kıtır kıtır kalır. Sarımsağı cam bir kavanoza alın. Yemeklerinizi ne zaman tatlandırmak isterseniz, işte bu sarımsağın birazını rendeleyip yemeğinize eklemeniz yeterli olacak. Yemeklere çok güzel bir dokunuş olacağını siz de fark edeceksiniz!

2. Aç karna sarımsak yiyin

Sayfamızda, aç karna sarımsak yemenin harika faydalarından sayısız defa bahsettik. Bu, tansiyon değerlerini düzenlemenin ve ayrıca birçok hastalıkla savaşmanın harika bir yöntemidir. Karaciğeriniz toksinlerden temizlenir, fiziksel yorgunlukla mücadele edilir ve enfeksiyonlar önlenmiş olur… Bu harika faydalardan siz de yararlanmak istemez misiniz?

Yüksek tansiyonla savaşmak ve hipertansiyonu tedavi etmek için sarımsağı nasıl kullanabilirim?

İdeal olanı sabahleyin aç karna bir bardak su ile iki diş sarımsak tüketmektir. Bu yöntem kulağa biraz aşırı gibi gelebilir, ancak sarımsağın tüm faydalarını analiz edecek olursak, bu küçük sabah ritüeli çabaya değerdir ve sonuçlar 20 gün kadar kısa bir zaman dilimi içinde fark edilecektir. Olası bir ağız kokusundan endişe duyuyorsanız, onun için de tek yapmanız gereken biraz limon suyu içmek veya bir nane yaprağı çiğnemektir. Koku neredeyse tamamen kaybolacaktır.

3. Zeytinyağında marine edilmiş sarımsak

Bunun lezzetli olacağının garantisini verebiliriz. Zeytinyağında marine edilmiş sarımsak tansiyonunuz kolaylıkla düşürmenize yardımcı olacak çok eski bir yöntemdir ve unutmayın, aynı zamanda bir o kadar lezzetli ve orijinal bir tat kaynağıdır.

Nelere ihtiyacınız var?

  • 20 baş soyulmuş sarımsak
  • 1 litre sızma zeytinyağı
  • Cam kavanoz

Hazırlanışı;

İlk yapmanız gereken sarımsakları soymak ve yarıya bölmektir. Şimdi seçtiğiniz cam kavanozun içine bir litre zeytinyağı ve 20 baş yıkanmış ve ortadan ikiye kesilmiş sarımsak ekleyin. Bu karışımı kullanmaya başlamadan önce en az üç hafta kadar dinlendirmelisiniz. Bu yöntemden tansiyonu düşürmek için faydalanmanın harika bir yolu da bu şifalı yağı iki dilim ekmeğin üzerine sürüp her gün yemek. Her gün iki diş sarımsak yemeniz de ayrıca önerilmektedir.

4. Sarımsak çayı

Leziz! Sarımsaktan yapılmış çay; içinde bulunan yüksek düzeyde vitamin, mineral ve antioksidanlar sayesinde kalp sağlığını korumak, kilo vermek, enfeksiyonlara karşı savaşmak ve erken yaşlanmayı yavaşlatmak için çok eskilerden beri uygulanan harika bir yöntemdir.

Bu çayı aç karna ve öğle yemeğinden yaklaşık 20 dakika sonra içmek çok faydalıdır. Aç karna iki diş sarımsak yemeyi tercih ederseniz, o zaman bu leziz çayı öğleden sonra da içebilirsiniz. İki yöntem de yüksek tansiyonla mücadelede oldukça etkilidir. Şimdi bu çayı nasıl hazırlayacağınızı not almaya başlayabilirsiniz.

Malzemeler;

Bir diş sarımsak 1 bardak su Rendelenmiş zencefil (7 gram kadar) 1 yemek kaşığı limon suyu 1 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı;

Önce bir bardak suyu ısıtın. Kaynamaya başladığında, daha önceden ezdiğiniz bir diş sarımsağı, rendelenmiş zencefili ve bir yemek kaşığı balı ekleyin. İyice karıştırın ve 20 dakika kadar pişirin. Ardından, süzüp çayı içebilirsiniz.
Bir sonraki adım mı? Şimdi limon suyu ekleyin. Çok lezzetli olacağını göreceksiniz!

Donmuş Limon Terapisi Neden Çok Sağlıklıdır?

Donmuş limon, bu sağlıklı meyvenin sağladığı tüm özelliklerden faydalanabileceğimiz oldukça popüler bir tekniktir. Donmuş limon terapisinin büyük sırrı limonun sağlığımız için son derece faydalı olan leziz kısmını kullanabilmesidir: kabuğu. Nasıl olduğunu öğrenmek ister misiniz? Aşağıda anlatacağız.

Neden donmuş limon terapisi çok faydalı?

Öncelikle, neden donmuş limon terapisi ismi verildiğini açıklayalım. Kanser hastası çoğu insan bu tedaviyi kemoterapi seanslarının “tamamlayıcısı” olarak kullanırlar. Nedeni ise limonun kötü huylu hücrelerle savaşan ve doğal savunmayı koruyan antioksidan özelliğidir. Kanser hastaları, bildiğiniz gibi, bağışıklık sistemlerine ciddi bir şekilde saldıran son derece agresif tedaviler görürler.
Bu terapi böyle durumlarda çok faydalı olmaktadır. Ancak, bunun %100 etkili bir kanser tedavisi olduğunu söylemeyiz; daha önce de belirttiğimiz gibi, yalnızca hem tümörleri önlemek hem de kemoterapinin kötü etkilerini tersine çevirmek amacıyla tamamlayıcı bir terapidir.
Ancak, donmuş limonun kanser önleyici gücü limonun tek faydası değildir. Birkaç tanesinden daha bahsedeceğiz. Öğrenmeye hazır mısınız?

1. Doğal vitamin hazinesi

Limon kabuğunun içinde suyunun en az 10 katı fazla vitamin bulunmaktadır. Bu şifalı meyvenin en büyük faydasının dış katmanında saklı olması ve kabuğunu genelde attığımız için bu özelliklerden fayda alamamamız da oldukça ilginçtir.
Donmuş limon terapisinin hangi vitaminleri elde etmenize yardımcı olacağını öğrenmek ister misiniz?
Pektin C vitamini Mandalina gibi meyvelerde de bulunan flavonoidler Hücre oksitlenmesini yavaşlatabilen 22’den fazla bileşen

2. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve korur

Bu harikadır. Donmuş limon terapisi klasik soğuk algınlığı, enfeksiyon, grip gibi birçok günlük hastalıkla savaşır. Limonu, örneğin limon kabuğu çayı gibi farklı şekillerde hazırlayan birçok insan vardır ancak limonu pişirdiğimizde özelliklerinini %40’ını kaybettiğini bilmek önem taşır. Diğer bir yandan, limon donmuşsa tüm faydalarını saklamış oluruz ve tüketmesi de gayet kolaydır. Son derece lezzetli olması da cabası!

3. Kilo vermek için donmuş limon

Bildiğiniz gibi, limon vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olan ve vücutta yağ olarak depolanan kötü kolesterole sebep olan kandaki lipidlerle savaşan çok kullanışlı bir meyvedir. Beslenme uzmanlarına göre, her gün 75 gram limon tüketerek sağlıklı bir şekilde kilo vermemiz mümkün. Denemeye ne dersiniz?

Donmuş limon nasıl hazırlanır?

Donmuş limon terapisini hazırlamak o kadar kolay ki bu terapi günlük rutininizin olmazsa olmazı haline gelecek. Yalnızca kolay hazırlanmasıyla değil tadı ve onunla hazırlayabileceğiniz orijinal yemekler sayesinde de dolabınızdan hiç eksik etmeyeceğinize eminiz. İhtiyacınız olanları aşağıda bulabilirsiniz:
Malzemeler;

  • 2 adet limon
  • Rende

Hazırlanışı;

Yapmanız gereken tek şey tüm bir gün boyunca 2 limonu dondurucuda bekletmek. Bu kadar kolay. Bunun başka bir sırrı yok. Bazıları önceden limonu iki veya üç parçaya bölerler, bu sayede sonradan rendelenmesi daha kolay olur. Ancak limonu bir bütün olarak dondurmanızı öneririz.

Donmuş limonlarımı nasıl tüketebilirim?

Daha önce belirttiğimiz üzere, günde 75 gram kadar donmuş limon tüketmek idealdir. Bunu yapmak için, limonlar tamamen donduktan sonra rendeleyin. Ardından hemen doğal kokusu burnunuza gelecek ve bu leziz tadı yemeklerinize orijinal dokunuşlar eklemek için mutfağınızdan eksik etmeyeceğinize eminiz.
Size donmuş limonları tüketmenin birkaç basit örneğini vermek istiyoruz:
Sade ve şekersiz yoğurdun içine donmuş rendelenmiş limondan 25 gram atın. 25 gram donmuş rendelenmiş limonu öğle yemeği salatanıza, ıspanak, fındık, beyaz peynir, birkaç parça somon, ve birkaç çeri domatesle beraber ekleyebilirsiniz. Öğleden sonrası için ideal olarak, donmuş rendelenmiş limonunuzu yeşil çay gibi doğal çayların içine ekleyebilirsiniz. Donmuş limon aynı zamanda yaptığınız her tür meyve salatasına da çok iyi gitmektedir. Örneğin, leziz bir seçenek doğranmış ananas, üç çilek, yarım kivi, ezilmiş fındık ve üstüne de 25 gram kadar donmuş rendelenmiş limon ekleyerek bir kase salata hazırlamak olabilir.

Donmuş limon tekniği, gördüğünüz gibi, limonun genellikle attığımız kabuğundan faydalanmamızı sağlar. Şu andan itibaren artık bir mazeretinizin kalmadığını unutmayın: Siz ve aileniz bu basit yöntem sayesinde “demir” gibi sağlam olabilirsiniz. Neden bugünden iki limonu dondurucuya atmıyorsunuz?

Tarçın Çayının Bilinmeyen Faydaları

Tatlılardaki yaygın kullanımının haricinde, tarçın insan sağlığına olan sayısız faydası nedeniyle eski çağlardan beri birçok kültür tarafından kullanılmaktadır. Vücudu arındırması, kan şekerini düşürmesi, kilo vermeyi hızlandırması, regl dönemlerini düzenlemesi ve hazımsızlıkla mücadele etmesi bu özelliklerden bazılarıdır.

Tarçının özellikleri

Tarçın kökeni Hint Okyanusu kıyılarına dayanan bir baharattır. Özellikle geldiği bölge ise Hindistan’ın güneyinde yer alan Sri Lanka adasıdır. Tarçının en bilinen yönü olan kokusu ferahlatıcı bir etkiye sahiptir ve ayrıca birçok temizlik, sağlık ve güzellik ürününde de kullanılır.

Bu egzotik baharat zengin bir magnezyum, demir, kalsiyum, lif, C ve B1 vitamini kaynağıdır. İshal, hazımsızlık ve şişkinlik için harika bir tedavi aracıdır, hatta bağışıklık sisteminizi bile güçlendirebilir. Balgam söktürücü olarak da kullanılır ve solunum yolu rahatsızlıkları rahatlatabilir.   Tarçın sahip olduğu termojenik etki sayesinde vücudun yağ yakma kabiliyetini arttırarak incelmenize yardımcı olabilir. İçerdiği antioksidanlarla hücrelerin doğal yaşlanma sürecini yavaşlatır ve serbest radikallerin etkisini azaltır. Bu antioksidanlar yağların damarlarda birikmesine engel olarak kalp rahatsızlıklarına karşı mücadele eder. Tarçın çayı içmek kandaki kötü kolesterol seviyesinin kontrol altında tutulmasına yardımcı olur ve kan şekerini düzenler.

Düzenli tarçın tüketimi sindirim sistemini güçlendirir ve gaz birikimini engeller. İştah açıcı özelliği sayesinde anoreksi tedavisine de yardımcı olabilir. Tarçın kan pıhtılaşmasını engelleyen güçlü bir maddedir ve bu nedenle kanın normalden daha fazla pıhtılaşmasını engeller.

Florida merkezli Chemoreception Bilimler Derneğinden Dr. P. Zolads tarafında yapılan bir çalışmada, tarçının özellikle yaşlı insanların beyin fonksiyonlarını harekete geçirdiği sonucuna ulaşıldı. Ayrıca beyindeki dikkat, görsel hafıza, tanıma, işlem hızı gibi süreçlerden sorumlu diğer fonksiyonları da güçlendirmektedir. Bunlara ek olarak tarçın iltihabı azaltarak ağrıları dindirmeye yardım eder ve bu nedenle artritin semptomlarına karşı etkili olabilir.
Tarçın harici kullanımlarda ise antiseptik ve cilt dezenfektanı olarak ya da mantar ve bakterileri yok etme amacıyla kullanılabilir. Ayak ve tırnak mantarlarının tedavisinde olduğu kadar ağız yaralarında ve vajinal enfeksiyonların tedavisinde de etkilidir.

Tarçın çayının sağlığa faydaları

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, tarçın günlük beslenme düzeninizde çeşitli şekillerde kullanabileceğiniz harika niteliklere sahip bir baharattır. Ancak, tarçını tüketmenin en iyi yollardan biri çayını hazırlamaktır. Böylece baharattaki tüm aktif bileşenleri diğer yiyeceklere karışmadan korumuş olursunuz. Üstelik tarçını çay şeklindeyken özümsemek sindirim sistemi için daha kolaydır, bu da faydalarını çok daha kısa sürede hissedeceğiniz anlamına gelir.

Şeker hastaları için

Tarçın çayının faydasını en çok görecek kişiler tip 2 diyabet (vücudun insülin seviyesindeki yükselmeye normal şekilde cevap veremeyerek kan şekerinin yükselmesi durumunda oluşur) hastalığı olanlardır. Bu çaydan içilen sadece bir fincan, kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olabilir.
B1 vitamini insülin reseptörlerini uyarır ve onları harekete geçirecek enzimleri etkisiz hale getirir. Bu da vücudun glukozu işleme kabiliyetini arttırır. Böyle bir durumda tarçın çayını diyette olduğunuz dönemlerde yemeklerden sonra içmek en iyi yöntemdir.

Kilo vermeye yardım eder

Tarçın çayını şeker hastaları için harika bir seçim haline getiren özellikler, onu aynı zamanda kilo vermek için de kullanışlı bir çay yapar. Vücudunuzun ihtiyacı olandan daha çok yemek yediğiniz zaman pankreas durumu telafi etmek için daha fazla insülin salgılar. Bu ekstra insülin, vücudunuza ihtiyacı olduğundan daha fazla enerjiye sahip olduğunu söyler. Fakat tüm enerji ihtiyacınız karşılandığında, insülün fazla olan glukozu ya da şekeri daha sonra kullanmak üzere vücudunuzda depolar.

Tarçın çayı kan şekeri seviyenizi düşürdüğü için tüm metabolizmanızdaki insülin seviyesini azaltır ve bu da vücudunuzun daha az yağ biriktirmesini sağlayarak kilo vermenize yardımcı olur. Bu çayı kilo vermek için kullanmanın avantajlarından biri de sonuçlarını çok hızlı bir şekilde fark edecek olmanızdır. Yapmanız gereken tek şey biri sabah diğeri de öğlen olmak üzere günde iki fincan tarçın çayı içmek.

Mide sağlığınıza iyi gelir

Tarçın çayı sindirim sisteminiz için de faydalıdır. Midedeki gazı azaltır, ülser oluşumunu engellemeye yardımcı olur, bulantı ve kusmayı durdurur. Genel bir ifadeyle, tarçının salya ve mide asitlerinin üretimini harekete geçiren etkisi sayesinde yediğiniz yiyecekler çok daha kolay bir şekilde sindirilecektir.
Benzer olarak, tarçın ishali doğal yollardan kontrol eder ve bağırsaklarınızı düzene sokar. Bu nedenle huzursuz bağırsak sendromu çeken kişilere tavsiye edilir. Ayrıca bağırsaklarda meydana gelebilecek iltihabı engeller ve iştahınızı açar.
Tarçın, safra tuzlarıyla birleşerek onların vücuttan atılmalarına yardım eden lif, demir ve kalsiyum içerir. Bu tuzlar uygun bir şekilde vücuttan atılmazsa kalın bağırsağın kolon bölümüne zarar verebilir.

Regl dönemlerini düzenlemeye yardımcı olur

karın ağrısı 4Kanın pıhtılaşmasını engelleyen etkisi sayesinde, tarçın çayı içmek regl dönemlerini düzene sokmak için evde uygulayabileceğiniz harika bir tedavidir. İki etkisi vardır: ilk olarak, eğer regl döneminiz biraz geç kaldıysa bu sürecin başlamasını tetikleyebilir. İkinci olarak ise, sahip olduğu ağrı kesici etkisi sayesinde bu süreçte çektiğiniz ağrıların azalmasını sağlayabilir.

Kolesterolü düşürür

Tarçın çayının kandaki kolesterol ve trigliserit seviyesini düşürdüğü ve böylece kan dolaşımını yavaşlatan aterom (atardamar duvarlarında oluşan akyuvar birikmesi) ve trombus (kan pıhtısı) oluşumunu engellediği ortaya çıkarıldı.

Soğuk algınlığı ve gribe karşı savaşır

Grip sezonu geldiği zaman tarçın çayı en iyi dostunuz olabilir. Çin tıbbı bu çayı yüzyıllardır hastalıkları tedavi etmek için kullanıyor. Tarçın bir antibiyotiktir, iltihapları azaltır, ateşi düşürür, öksürüğe iyi gelir ve tadı da harikadır! Üstelik migren ve baş ağrılarını da rahatlatır.
Tarçının birçok faydası olmasına rağmen aşırı şekilde içmemeniz gerektiğini de unutmayın. Bu nedenle, herhangi bir ilaç tedavisini veya kilo vermek için uyguladığınız rejimi tamamlayıcı bir ürün olarak kullanmaya başlamadan önce doktorunuza danışmanızı tavsiye ederiz.

Tarçın çayından uzak durulması gereken durumlar

Bazı durumlarda tarçın tüketiminden kaçınmanız gerekir, çünkü saydığımız bunca harika özellik sağlığınız üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir.

Çok fazla tüketmeyin

Kumarin tarçında bulunan zehirli bir bileşendir. Aşırı kullanımlarda böbrek ve karaciğerde hasara neden olabilir. Bu nedenle yemeklerinize eklerken çok fazla cömert davranmayın.

Hamilelik ve emzirme dönemlerinde tüketmeyin

Hamilelik süresince tarçından uzak durmak oldukça önemlidir. Kan dolaşımını hareketlendirerek rahmin kasılmasına neden olabilir. Bu durum fetüse zarar verebilir. Benzer şekilde lohusa annelerin de tarçın çayından uzak durması gerekir, çünkü bebekte alerji oluşumuna sebep olabilir.

Ülseriniz varsa tarçından uzak durmalısınız

Mide veya bağırsak ülseriniz varsa, tarçın tüketimi durumu sadece daha kötü hale getirir. Böyle bir durumda en iyisi tarçından tamamen uzak durmaktır.

Kalbinize dikkat edin

Tarçının kalp atışlarınızı hafifçe hızlandıran bir etkisi vardır. Bu nedenle, kalp rahatsızlığı olan kişilerin tarçın tüketmemesi gerekir. Aksi takdirde kalp atışlarını hızlandırarak sağlığınızı tehlikeye atabilir.

Antibiyotiklerle beraber kullanmayın

Tarçın doğal bir antibiyotiktir, bu sebeple yapay bir antibiyotikle karıştırmak iyi bir fikir olmayacaktır. Sahip olduğu özellikler diğer ilaçların etkileriyle birleşerek tahmin edemeyeceğiniz yan etkiler oluşturabilir. Bir antibiyotik tedavisi sürecinde tarçından uzak durmak en iyisidir.

Tarçın çayı için tarifler

İnceltici tarçın çayı; Bu inceltici tarçın çayını hazırlamak oldukça basittir. İşte ihtiyacınız olan malzemeler:
1 bardak sıcak su Yarım çay kaşığı öğütülmüş tarçın 1 çay kaşığı bal Tarçın ve balı sıcak suyun içinde karıştırın. İçmeden önce 10 dakika demlenmeye bırakın.

Regl dönemleri için tarçın çayı

Gerekli malzemeler:

  • 1 dal tarçın
  • 1 bardak kaynamış su

Tarçın dalını bir kupanın içine koyun ve üzerine kaynamış suyu ekleyin. Karışım soğuduktan sonra tarçın dalını içinden alın. Çayınız artık içmek için hazır. Eğer ihtiyaç duyarsanız biraz şeker veya balla tatlandırabilirsiniz.

Grip ve soğuk algınlığı için tarçın çayı

Gerekli malzemeler: 1 dal tarçın Kaynar su Yeşil çay gibi bir bitki çayı
Tarçın dalını kaynayan suyun içine atın ve iki dakika bekleyin. Su soğuduktan sonra tarçını alıp ayırın. Hazırladığınız tarçınlı suyu grip veya soğuk algınlığı semptomlarını azaltmaya yarayacak herhangi bir bitki çayını hazırlarken kullanabilirsiniz.

Sinüzit Doğal Yollarla Nasıl Tedavi Edilir?

Geniz yollarının iltihabına “sinüzit” adı verilir. Burnun üst kısmını etkiler ve güçlü baş ağrılarına ve burun tıkanıklığına yol açabilir. Sinüziti doğal yollarla nasıl tedavi edeceğinizi öğrenmek istiyorsanız, aşağıdaki yazımızı mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.

Sinüzit hakkında bilmeniz gerekenler

Yukarıda belirttiğimiz üzere, sinüzit geniz yollarının, yani elmacık kemikleri ve burnun etrafı ile arkasında bulunan çukurlukların iltihaplanmasıyla oluşur. Bu durum kronik veya akut olabilir. Bazıları bu sorunu tedavi etmez ya da yeterli özeni göstermezse, haftalarca, aylarca hatta yıllarca yaşayabilir.

Sinüzit belirtileri nelerdir?

Baş ağrıları Sinüslerde ağrı Ateş Sürekli burun akıntısı Yorgunluk Ağız kokusu Yüzün şiş hissetmesi Kanlanan ya da sulanan gözler Gözlerde ağrı Özellikle azı dişlerinde olmak üzere dişlerde ağrı Burun kanaması Genel bir rahatsızlık ve huzursuzluk hissi Soğuk algınlığı ve öksürük (kronik sinüzit yaşayanlar için) Koku alamama (hipozmia) Yutarken veya çiğnerken ağrı duyma Disfoni veya ses kısıklığı

İki çeşit sinüzit vardır ve bir veya daha fazla belirtinin görülmesi ve belirtilerin şiddetine ve görülme zamanlarına göre tamınlanırlar.

Akut sinüzit

Çoğu durumda, bu sinüzit tipine bakteriyel bir enfeksiyon sebep olur. Genel soğuk algınlığı, grip gibi bir solunum yolu viral enfeksiyonunun devamında gelen bir problem sebebiyle yaşanır. En yaygın görülen sinüzit tipi akut sinüzittir.

Kronik sinüzit

Kronik sinüzitin sebebi de bakteriyel bir enfeksiyon olabilirken genel sebebi bronş astımı gibi enflamatuar bir hastalık olmaktadır. Mevsimsel alerjiler de sinüsleri ve burunu iltihaplandırarak, bakterinin yok edilmesini engelleyebilir. Bu durum birkaç sefer görüldüğü için (her sene ya da örneğin mevsim dönüşlerinde), kronik sinüzit çok yaygındır ve tedavi edilmesi daha zordur.

Evde sinüzit tedavisi

Siz de akut veya kronik sinüzitin birinden şikayetçiyseniz, geniz yolları veya sinüs iltihabı tedavisi için aşağıda verdiğimiz ipuçları ve ev tedavilerinden faydalanabilirsiniz. Bunların hepsi sorunu önlemenize, tedavi etmenize ve ortadan kaldırmanıza yardımcı olacaktır. Bu tedavilerin ilaç tedavisine göre daha uzun sürede sonuç vereceği bir gerçektir, ancak bu doğal seçenekler sorunun köküne “saldırırlar” ve hastalığın tekrar gelişmesinin önlenmesine yardımcı olurlar.

Sağlıklı beslenme

Her zaman sağlıklı olmanın yollarından biri beslenme ile başlar. Birçok alerji, iltihap, enfeksiyon ve hastalığın sebebi yetersiz beslenmedir. Beslenmenize özen göstermediğiniz takdirde, rafine şeker (hamur işi, pasta, alkolsüz içecek), doymuş yağ (hamburger ve sosisli sandviç), tuz (ekmekler ve işlenmiş gıdalar), konserve gıda içeren çok fazla ürün tüketiyorsanız, sağlığınız olumsuz yönde etkilenecektir.

Vücut bu tür gıdalarla zehirlendiğinde, alerji geliştirir, hastalıklara yakalanır, bakteri ve mikropların girmesine “izin verir” ve bütün bunlar da sonuç olarak iltihap, enfeksiyon ve hastalıklara yol açar.
Bu sebeple, şu anda sinüzitten şikayet ediyor ya da sinüziti önlemek istiyorsanız veya geçmişte sinüzit sorunu yaşamışsanız, daha sağlıklı beslenmeye gayret etmelisiniz. İyi bir detoks diyeti ilk adımda size yardımcı olacaktır. Ardından işlenmiş gıdalar yerine tam tahıl ürünlerini tercih edebilir, meyve sebze tüketebilir, yemeklerinizi kızartmadan pişirmeyi (fırında veya buharda pişmiş) seçebilir ve fast food restoranlarından kaçınabilirsiniz.

C Vitamini

Neredeyse herkesin bildiği üzere, C vitamini hastalıklara ve geniz yolları iltihabına, yani sinüzite yol açabilen virüs ve bakterilerin oluşmasının önlenmesine yardımcı olmaktadır. Her sabah bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için portakal suyu içmeyi kendinize alışkanlık haline getirmelisiniz. Salatalarınızı süslemek için, limon (meyve sularınıza, smoothielere ve çaylara da tat verir) ve tatlı ihtiyacınız için mandalina, portakal veya greyfurt tercih edebilirsiniz. Bu şekilde, yalnızca vücudunuza iyi miktarda C vitamini eklemiş olmakla kalmayacak, aynı zamanda vücudun pH seviyesini de dengelemiş olacaksınız.

Bu meyvelerin yanı sıra, brokoli ve havuç gibi aynı (veya daha fazla) miktarda C vitamini içeren başka gıdalar da mevcuttur. Diğer yandan, bu besin maddesinin etkisini engellememek için süt ürünleri, işlenmiş et ve şeker tüketmekten kaçınmayı deneyin.

Çevre – Ortam

Tahriş edici bir ortam veya çevre sinüzitten şikayetçi ya da sinüzite meyilli olanlar için önerilmemektedir. Bu da aşağıda örneğini verdiğimiz ortamlardan mümkün olduğunca kaçınmanız gerektiği anlamına gelir.
Sigara içilen ortamlar Fabrikalar gibi toksik atıkların bulunduğu yerler Beyazlatıcı gibi çok güçlü kimyasal ürünlerle temizlik yapılan yerler Şehir merkezi gibi çevre kirliliğinin en yoğun olduğu ortamlar Duygular Sinüzitin diğer bir sebebi de duygusal dengesizliklerdir. Ruh durumunuz vücudunuzun verdiği tepkiler üzerinde önemli bir role sahiptir. Gerilim, stres, yorgunluk, sinir, anksiyete ve depresyon hali birçok şekilde sizin aleyhinize etki gösterecektir. Sinüzit örneğine baktığımızda, bu rahatsızlığa yakalanma veya sinüzitin kroniğe dönme ihtimalini arttırabilirler.

Rahatlamaya çalışın, endişelerinizi ve üzerinizde hissettiğiniz baskıları bir yana koyun, daha sık tatile çıkın (veya şehir dışında en az bir gün geçirin), uykunuzu alın, küvet banyosu yapın (aynı zamanda geniz yollarınızın “rahatlamasına” yardımcı olur) ve papatya, ıhlamur ve kediotu kökü gibi rahatlatan çaylar için.

Kabızlık için Doğal 10 Laksatif

Eğer kabızlıktan muzdaripseniz bu doğal laksatif seçeneklerini denemek isteyeceksiniz. Bağırsak fonksiyonlarınızın sağlıklı bir şekilde yürümesini istiyorsanız beslenme düzeninize lif bakımından zengin ve yoğurt gibi gıdaları dahil etmeniz gereklidir.

Doğal laksatifler bağırsaklarınızı doğal yoldan düzenleyen gıdalar veya bitkilerdir. Laksatif çeşitlerini ve bunların farkını bilmek önemlidir çünkü herhangi biri daha güçlü olabilir ve yan etkilere de yol açabilir.

Doğal Laksatif Çeşitleri

Laksatifleri vücutta nasıl çalıştıklarına göre aşağıdaki kategorilere ayırabiliriz:

Uyarıcı

Bunlar müshil olarak bilinirler; uyarıcı olarak dikkate alınırlar, çünkü bağırsak kaslarına etki ederler ve kalın bağırsağın dışkılama yetisine yardımcı olacak spesifik içeriklere sahiptirler. Ayrıca bağırsak duvarınızda da çalışarak mineral ve sıvıların üretimini arttırırlar, bağırsağın sodyum ve klorini absorbe etmesini de azaltırlar.

Negatif yan etkiler uyarıcının vücutta kalma süresine bağlıdır. Bir kez sindirildiğinde 8 saate kadar etki edebilirler. Uyarıcı laksatifleri genellikle uyumadan önce almanız tavsiye edilmektedir.

Mekaniksel
Bu laksatifler lif bakımından çok zengindir bu da dışkınıza hacim kazandırır, suyu tutar ve bağırsak duvarlarınızın su dengesini korumasına yardım eder. Ayrıca bağırsak kaslarınızın hareketlerine yardımcı olan en doğal yollardan birisidir. Bunlar eriyen ve erimeyen lifleri içerir. Mekaniksel laksatifler uyarıcı olanlardan daha yumuşaktır ve kabızlığın ilk aşamalarında tavsiye edilirler. Ayrıca bu tedaviyi doğal yoğurtlar gibi probiyotiklerle de desteklemenizi öneriyoruz.

Osmotik
Bu çeşitteki laksatifler bağırsağınızdaki su miktarını arttırarak dışkınızı yumuşatır. Çok fazla mineral içermeleri ve bağırsağı tamamen boşaltmaları açısından mekanik laksatiflere benzerler. Vişne osmotik laksatiflere bir örnektir. Etkileri güçlüdür ve vücudunuzun su dengesini korumak için bol miktarda su ve izotonik sıvılar tüketmenizi gerektirir.

Laksatifi nasıl seçeriz?

En yumuşak laksatifler mekanik olanlardır, bunlara da aşağıdakiler dahildir:

Elma suyu ve zeytinyağı

Yarım bardak elma suyunu yarım bardak zeytinyağı ile karıştırın. Bu karışımı uyumadan önce için. Bir kaseye 1 bardak kaynar su koyun. 6 adet vişne ekleyin. Ocaktan alın, üzerini kapatarak gece boyunca bekletin. Sabah olunca süzün ve 1 yemek kaşığı bal ekleyin. Vişneleri de gün boyunca yemek için ayrı bir yerde tutun.

Aloe vera

1 adet aloe vera yaprağı kesin. 1 kase suya koyun ve kaynatın. Soğuduğunda, bir kavanoza kapatın ve süzmeden buzdolabına koyun. Bunu sadece haftada 2 kez tüketmelisiniz. Bu laksatif hamile, emziren kadınlar ve antikoagülana sahip olanlar için önerilmemektedir.

Üzüm ve keten tohumu suyu

Üzümleri yumuşak bir su elde edinceye kadar ezin, 1 bardak üzüm suyu oluşturduğunuzda 1 yemek kaşığı toz formunda keten tohumu ekleyin. Sabahları tüketin ve haftada 1 kereden fazla içmeyin.

Hint yağı

Bu dışsal bir laksatiftir. Bir havluyu veya gazlı bezi Hint yağına batırın ve düşük ateşte ısıtın. Isınmış bu tabakayı sırtınıza veya bel kısmınıza yerleştirin. Üzerini kapatın, bu şekilde sıcak kalmasını sağlarsınız. Günde 1 kez uygulayın. Hint yağını yemenizi ve sindirmenizi tavsiye etmiyoruz.

Doğal laksatif gibi davranan gıdalar

Vişne ve aloe veraya ek olarak, laksatif gibi davranan başka güçlü gıdalar da vardır. Herhangi bir şeyi sindirmeden önce neyin sindiriminizi zorladığını anlamayı denemelisiniz. Kabızlık; haftada 3 seferden az tuvalete çıkma, veya dışkının katı ve kuru olması durumudur.

Sağlıksız bir beslenme şekliniz varsa sindirim sistemi sorunları yaşamanız normaldir. Spor eksikliği, durağan bir yaşam tarzı, fazla su içmeme, yağ ve işlenmiş un tüketimi de kabızlığa yol açar. Eğer sağlıklı bir sindirime sahip olmak istiyorsanız yaşam tarzınızı biraz değiştirmelisiniz. Önerilen gıdalar ise şu şekildedir:

Sinir otu

Bu bitki Hindistan kökenlidir ve tuvalete çıkmanıza yardımcı olan çok sayıda life sahiptir. Suyu absorbe edebilir ve dışkınıza hacim katarak bağırsak hareketlerinizi düzenler.

Elma

Kırmızı ve yeşil elmanın ikisi de pektin içerir, bu madde de bağırsak hareketlerini daha sağlıklı bir hale getirir, dışkıyı yumuşatır(lif içeriğinden ötürü) ve tuvalete çıkmanızı kolaylaştırır. Günde 1 kez elma yiyin veya akşam yemeğinden sonra bir miktar tüketin. Elmaları genellikle çiğ veya kurutulmuş olarak ve vişne ile servis etmenizi öneriyoruz.

Muz

Bu da lif içeriği (ve potasyumu) zengin olan bir başka meyvedir ve bu yüzden de çok güçlü bir doğal laksatif özelliği gösterir. Bir parça muz günlük tavsiye edilen lif miktarının %12’sini karşılar. Ayrıca, doğrudan kalın bağırsağa geçen oligasakkaritler içerir, sindirimi ve dışkılamayı düzenler.

Soğan

Soğanı her zaman beslenme düzeninizde bulundurmalısınız, çünkü bu sağlıklı sebzeler sadece lezzetli olmakla kalmazlar, aynı zamanda vücudunuzu da hastalıklardan, patojenlerden ve diğer kötü durumlardan korurlar. Ayrıca soğan çok harika bir doğal laksatif görevi görür. Bunu çiğ yediğiniz zaman midesel asitlerin üretimini arttırır bu da bağırsak floranıza yardımcı olur. İçindeki kinin de karaciğer metabolizmanıza, pankreasınıza, midenize ve bağırsaklarınıza destek olur.

Diğer seçenekleri, ilaçları, yapay yolları denemeden önce, bağırsak sağlığınızı ve kabızlığı düzenlemek için bu doğal tedavileri deneyin. Faydasını göreceksiniz!

Zencefilin Kadınlar için Faydaları

Doğuda asırlardır kullanılan zencefil (Zingiber officinale), çok değişik bir tada sahiptir. Bu bir nevi tatlı, ferahlatıcı ve acıdır. Özellikleri nedeniyle kullanılan kısmı köksapıdır.

Kadınlar için Faydaları

Zencefili düzenli bir şekilde tüketmek aşağıdaki faydaları sağlar:

Anti-inflamatuar ve doğal bir ağrı kesici: Zencefil, artrit, artroz, fibromiyalji veya kronik yorgunluk gibi iltihaplı veya ağrılı hastalıkları doğal bir şekilde tedavi etmek için önerilir.

Sindirim: Zayıf sindirim, şişkinlik, gastrit, mide ülseri, ishal gibi durumları tedavi etmeye yardımcı olur. Bu aynı zamanda alkol tüketirken veya ilaç kullanırken bir mide koruyucusu görevini de görür.

Boğaz enfeksiyonları: Boğaz enfeksiyonlarını tedavi etmenize yardımcı olur ve özellikle ses kısılmaları durumunda ve profesyonel şarkıcılar için önerilir.

Bulantı ve kusma: Özellikle annede veya fetüste bir yan etkiye neden olmaması nedeniyle hamileliğin ilk aylarında tüketilmesi önerilir. Bu aynı zamanda kanser tedavisi için kemoterapi süresince mükemmel bir takviyedir. Ayrıca deniz tutmasını önlemeye yardımcı olur.

Isı sağlar: Zencefil, tüketmeniz veya onu harici olarak uygulamanız durumunda yüksek ısıtma değerine sahiptir. Bu özellikle kendini soğuk hissedenlere ve genel olarak soğuk dönemlerde önerilir. Senenin sıcak dönemlerinde bunun terlemeyi arttıracağını göz önünde bulundurunuz.

Metabolizmayı hızlandırır:

Bu ısıtıcı özellik aynı zamanda metabolizmanızı arttırır ve kilo vermek açısından oldukça faydalıdır.

Libidoyu arttırır: Doğal bir afrodizyaktır. Zencefil ve toz tarçını balla karıştırmanızı ve bu karışımı günde bir çorba kaşığı tüketmenizi öneririz.

Kalp-damar hastalığını önler ve kan dolaşımını arttırır: Ancak, eğer ilaç kullanıyorsanız, zencefilin ilacın faydalarını engelleme durumu söz konusu olabilir. Bu nedenle doktorunuza danışmanız önerilir.

Zencefil Nasıl Tüketilmeli?

Bunu pek çok şekilde tüketebilirsiniz:

Çiğ kök: Bunu rendeleyebilir ve her türlü tarife katabilirsiniz.

Toz haline getirilmiş olarak: Bu tedaviyi gerçekleştirmek için, dozajını kontrol edebilmeniz için onu toz haline getirilmiş biçimde tüketmenizi öneririz. Günde 2 gramı aşmamanızı ve önce hekiminize danışmanızı öneririz.

Kristalize edilmiş olarak: Kristalize edilmiş zencefil artık günümüzde bitkisel ürünler satan dükkanlardan kolayca temin edilebilmekte. Bunun yüksek şeker içeriğine sahip olduğunu göz önünde bulundurunuz.

Çaylarda: Sıcak bir dem, özellikle soğuğa karşı duyarlı olanlar için idealdir. Sıkma su: Taze zencefil suyu, tüketiminde aşırıya kaçılmadığında elma, ananas, havuç, vs. sularına orjinal ve ek tıbbi bir özellik kazandırır.

Uçucu yağ: Zencefili bir uçucu yağ olarak temin edebilirseniz, masajlarda ve soğuk ayaklar için kullanabilirsiniz. Bunu günlük nemlendirici kreminizle karıştırıp ayaklarınıza iyice masaj yapabilirsiniz. Kısa bir sürede onun sağladığı yüksek miktarda ısının farkına varacaksınız.

Orjinal Tarifler

Zencefili yukarıda belirtilen herhangi bir şekilde, herhangi bir tarife katabilirsiniz. Bu örneğin pastalara, tatlılara, kurabiyelere veya keklere hoş ve ferahlatıcı bir tat katar. Zencefili ayrıca tarçın, anason ve zerdeçalla birlikte sütle veya bir sebze içeceğiyle birlikte kaynatabilirsiniz. Böylece vücudunuzu ısıtacak çok lezzetli bir karışım elde edebilirsiniz.

Japon mutfağında, zencefil turşusu suşi ile birlikte sunulur. Belki daha önce fark etmemişsinizdir, ama bu oldukça farklı bir tada sahip turuncumsu bir yaprağa benzer. Japonlar bunu çiğ balık yedikten sonra damaklarını temizlemek için kullanırlar.
Son olarak, kristalize edilmiş zencefil hem tatlı, hem de tuzlu tariflere renk katmak için kullanılabilir. Bunu ayrıca isterseniz sıcak çikolataya katabilirsiniz ve buzdolabında soğumasına izin vererek lezzetli tatlılar hazırlayabilirsiniz.

Kan Şekerinizi Doğal Yollarla Düzenleyin

Yüksek kan şekeri olan insanlar sürekli bunu kontrol altına almak için yollar bulmalıdır. Bu durum, dikkat edilmezse, ölümle bile sonuçlanabilir. Sağlıklı bir insanın kan şekeri desilitre başına 80 ila 100 miligram arasında olmalıdır. Vücuttaki glukoz seviyeleri insülin hormonu ile düzenlenir. Bu hormonun ana görevi kan şekerini düzenlemektir. Ama diyabeti olan insanlar bu hormonu yeterince üretemez veya ona karşı direnç geliştirirler, böylece de yüksek kan şekerini kontrol altına alamazlar.

Diyabet hastaları doğru bir yöntemle tedavi olmalıdırlar, ancak aşağıdaki önerileri ve doğal tarifleri uygulayarak da kan şekerinin düşmesini sağlayarak tedaviye destek olabilirler.

Düzenli egzersiz yapın

Kandaki şeker oranı vücut için benzin gibidir, ve ne kadar fiziksel egzersiz yaparsanız o kadar fazla benzininiz olur. Düzenli egzersiz yüksek kan şekeri ile savaşmak için çok faydalıdır ve ayrıca hastaların ihtiyaç duyduğu insülin miktarını da azaltmaya yardımcı olur. İyi bir seçenek güne 20-30 dakika düzenli egzersiz yaparak başlamaktır.

Karbonhidrat tüketimini azaltın

Her tür yiyecek vücuda karbonhidrat verir ve sonuçta kanda biriktirilen glikoz oranını arttırır. Yüksek kan şekeri ile savaşmak ve bundan korunmak için, karbonhidrat zengini gıdaları daha az tüketmenizi öneriyoruz.

Protein alımını arttırın

Balık, tavuk göğsü gibi beyaz etleri tüketmek karbonhidratın kanda glikoza dönüşmesini önler ve vücudun kan şekerini düzenlemesini kolaylaştırır.

Öğünlerinizi gün içine dağıtın

Yüksek kan şekeri olan kişiler her iki üç saatte bir sağlıklı gıdalar tüketmelidir. Bu çok önemlidir çünkü bu sağlık problemi sık sık kan şekerinin düşmesine neden olur, bu da kişinin sürekli şeker istemesine sebep olabilir.
Rahatlama teknikleri üzerine çalışın
Sürekli stres altındaysanız, karaciğeriniz kan dolaşım sisteminize glikojen bırakıyor olabilir. Glikojen vücudun ikinci glikoz deposudur ve kan şekerini hemen arttırır. Eğer mümkünse gün içinde stresle savaşmak için rahatlama ve meditasyon teknikleri uygulayın.

Tarçın

Bir çok çalışma tarçının diyabet ve yüksek kan şekeri oranlarına iyi geldiğini ortaya koydu. Bu baharatı aktarlarda, süpermarketlerde kolayca bulabilirsiniz. Vücudun insülin hassasiyetini arttırır. Bunun sayesinde, zamanla kan şekerini düzenlemesi için bu hormona daha az bağımlı olacaksınız.

Nopal kaktüsü

Konu ile ilgili çalışmalar nopal kaktüsünün kandaki yüksek glikoz oranlarını düşürdüğünü ortaya koydu. Bu kaktüs çok fazla lif ve diğer yararlı maddeler içerir ve vücudun şekeri metabolize etmesini kontrol eder, normal seviyelerde tutar. Bu yüzden diyabet hastaları için idealdir.

Sarımsak

Yüksek kan şekeri yaşayan kişilerin diyetine eklemesi gereken bir diğer gıda ise sarımsaktır. Düzenli sarımsak tüketimi Tip 1 ve Tip 2 diyabet hastalarında kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Peki nasıl? Nopal kaktüsü gibi vücudun glikozu metabolize etmesine yardımcı olur ve içinde insülinle benzer tepkiler yaratan maddeler içerir.

Soğan

Sudan Gezira Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar gün içinde çiğ yenen 100 gram soğanın Tip 1 ve Tip 2 diyabet hastalarında kan şekerini düşürdüğünü ortaya koydu. Bunun sebebi soğandaki flavanoid ve sülfür.

Pancar kan şekerini azaltır, tansiyonu düşürür!

Pancar, hem yemeklere verdiği güzel tat hem de sağlığa faydaları ile dünyada ünlü olan bir sebzedir. Bu kök sebze A ve C vitaminleri, demir, karotenoidler, lifler gibi mineraller açısından zengindir.

Olağanüstü besleyici öğeleri sayesinde, pancar hayat kalitesini arttırmak ve vücut sağlığını geliştirmek için birebirdir. Araştırmalar düzenli olarak pancar tüketen insanların erken yaşlanma yaşamadıklarını, kan dolaşımlarının geliştiğini, kardiyovasküler problemlerden ve hatta belli kanserlerden korunduklarını ortaya koyuor.

Pancar düşük tansiyona nasıl iyi gelir?

Science Daily dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, içeriğindeki nitrat sayesinde pancar yüksek tansiyonu azaltmak için etkilidir. Nitrik oksit kan damarlarını rahatlatır ve böylece kan dolaşımına iyi gelerek yüksek tansiyonu azaltır. Günde bir bardak pancar suyu içmek kan basıncını önemli ölçüde azaltır. Ancak uzmanlar pancar suyu içmenin uzun vadede kan dolaşımını nasıl etkilediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Kan basıncını azaltmak için pancar suyu

Bu tarif kan basıncını azaltmak, kan dolaşımını arttırmak, varisli damarlarla savaşmak ve kalp problemlerinden korunmak için önerilir.

Malzemeler;

  • 3 pancar
  • 1 parça zencefil kökü
  • 2 elma
  • 1 diş sarımsak
  • 2 kereviz sapı

Hazırlanışı;

Malzemeleri soyun ve iyice yıkayın, küçük küçük dilimleyin. Her şeyi bir miksere koyun ve karıştırmadan önce biraz su ekleyin. Bu karışımı her gün öğünlerden sonra için.

Pancar kanserle nasıl savaşır?

Pancar içerdiği flavanoidler sayesinde doğal anti-kanser ögeleri arasında kabul edilir. Bu betanin içeren güçlü antioksidanlar insanlardaki kanser ve tümör hücrelerinin gelişimini önler ve azaltır. Bu buluşa dayanarak, araştırmacılar pancarı kansere iyi gelen diğer gıdalarla beraber tüketmeyi öneriyor (sarımsak, soğan, domates ve dahası).

Antikanser pancar suyu

Bu güçlü içecek vitaminler, antioksidanlar ve lif açısından çok zengindir. Bunların hepsi vücudu kanserden korumaya yardımcı olur.

Malzemeler;

  • 1 bardak su
  • 1 orta boy pancar
  • 1 orta boy havuç
  • 1 orta boy elma
  • 4 buz küpü

Hazırlanışı;

Tüm malzemeleri soyun ve doğrayın. Miksere ekleyin. İstediğiniz kıvama gelene kadar karıştırın ve süzmeden için.

Pancar karaciğeri temizlemeye nasıl yardımcı olur?

Pancar karaciğeri temizleyen bir çok özellik taşır. Karaciğer toksinlerle ve zamanla biriken atık maddelerle dolduğunda pancar muhteşem bir yardımcıdır. Bu sebze öd üretimini azaltır ve karaciğerin performansını arttırır. Pancar vücuttan ağır metallerin atılımına yardımcı olur ve hatta karaciğer kanseri oluşumunu önler.

Karaciğeri temizlemek için pancar suyu

Bu basit pancar suyu karaciğerini temizlemek ve genel işlevini arttırmak isteyen kişiler için önerilir. Bu içecekteki malzemeler vücuttan toksinleri atmaya yardımcı olur ve ayrıca kolon sağlığını geliştirir.

Malzemeler; 1 doğranmış büyük bir pancar 1 büyük limon

Hazırlanışı;
Limonun suyunu sıkın ve doğranmış pancar ile mikserden geçirin. Yarım bardak su ekleyin ki daha iyi karışsın. Her şeyi iyice karıştırın, soğutun. Tercihen boş mideye için.

Karaciğer detoksu için pancar

Karaciğer alkol tüketimi, zayıf beslenme, kirlilik, tütün ürünleri kullanımı ve dahası yüzünden kötü etkilenir. Bu içecek pancarın yararlarını marul, lahana ve elma ile birleştirerek detoks gücünü arttırıyor.

Malzemeler;

  • 1 doğranmış pancar
  • 1 baş marul
  • 3 kıvırcık lahana yaprağı
  • 1 elma

Hazırlanışı;

Tüm malzemeleri mikserde karıştırın. Kıvama gelince soğuk kalacağı bir yere koyun. 7 gün boyunca için.

Ceviz kabuğunu suda haşlayıp suyunu içerseniz…

Cevizin faydalarını saymakla bitiremeyiz. İçerisinde protein, lif, Omega 3, Omega 6 yağ asitlerini barındırırken kalsiyum, demir, çinko, magnezyum, fosfor, bakır, selenyum, manganez minerallerini ve A, B1, B2, B6, C vitaminlerini bulundurmasından dolayı insan yaşamındaki önemi büyüktür.

Peki bu kadar çok faydası olan mevyenin kabuğunun hiç faydası olmaz mı? Ceviz ve kabuğu da çok eski zamanlardan bugünlere kadar çeşitli hastalıklarında tedavileri için ilaç yapımında kullanılmıştır. Ceviz kabuğu hem bazı hastalıkların tedavisinde ilaç gibi kullanılırken saç, tırnak ve cilt bakımı için tam bir kozmetik üründür.

Cevizin kuru dış kabuğunun çay demler gibi demlenip içilmesi soğuk algınlığına ve öksürüğe iyi gelir. Bağısaklarda oluşan kurt ve solucanların tedavisi için de aynı karışım (kuru veya taze ceviz kabuğu) günde iki fincan içilerek tedavi edilebilir.
Şeker hastalığı, vücutta D vitamini eksikliğinden oluşan raşitizm hastallığı için de 10-15 adet ceviz kabuğunun su ile kaynatıp içilmesi faydalıdır.

Taze (Yeşil) ceviz kabuğu suyu çıkarılarak sivilceli cilt üzerine sürülmesi sivilcelerin ve cilt lekelerinin geçmesine yardımcı olur.
Ceviz kabuklarını ( Kuru veya yaş ) kaynayan suyun içerisine atıp 10 dakika kaynattıktan sonra saçlarımızı yıkadığımızda saç dökülmelerimiz duracaktır.
Saçlarımız eski parlaklığına kavuşacak ve yıpranmış saçlarımız kuvvetlenecektir. Saçlarımız kepeklerden arınmış olacaktır.

Saçlarımızı bu şekilde hazırladığımız su ile her gün yıkamaya devam edersek varsa saçlardaki beyazlarımızda azalma görebiliriz.
Cevizin yeşil kabuğunun suyu ile yapacağımız kürde saçlar için oldukça faydalıdır. Saça koyu kahverengi bir renk verirken saçların parlaklığını artırır.
Ceviz kabuğu suyunu ayak ve el tırnak bakımlarımda da kullanabiliriz. İncelen, kırılan tırnaklara ceviz kabuğu suyu sürülmesi, tırnakların güçlenmesini ve sağlıklı uzamasına yardımcı olur.

Kolesterol Düşüren İçecekler

Bu yazımızda sizlere trigliserid ve kolesterolü düşürmek için hazırlayabileceğiniz bazı içeceklerden bahsedeceğiz.

Kolesterol düşürücü içecek tarifleri

Elma suyu

İster suyu sıkılmış olsun ister meyve halinde, elmaların kolesterol seviyelerini düşürmekte çok etkili olduğunu gösteren pek çok çalışma bulunmaktadır. Elma genel olarak sağlığınız için çok yararlıdır, özellikle de iyi kolesterolü (HDL) yükseltip kötü kolesterolü (LDL) düşürme konusunda çok etkilidirler. Hergün elma suyu içmek elma suyunun içerdiği, toksinlerin vücuttan atılmasına yardım eden, çözülebilir bir lif olan pektin sayesinde kanınızı arındırır.
Limon ve zencefil suyu

İkisi de kolesterol düşürmeye ve damarların tıkanmasını önlemeye yardımcı olan antioksidanlar içerir. Limon yüksek kan basıncının düşürülmesine, kalori ve yağ yakımına yardımcı olur. Zencefil ise hem dolaşım bozukluğuna neden olabilecek kan hücrelerinin oluşmasını önler hem de vücudun ısısını yükselterek yağ yakımını arttırır. Bu içeceği hazırlamak için bir limon, 100 gram zencefil kökü ve bir miktar suyu karıştırmalısınız.

Kivi, çilek ve portakal suyu

Bu içecek yüksek kolesterolü kontrol altına alıp önlemekte çok etkili olan C vitamini açısından çok zengindir. İçerdiği üç meyve de hem çok lezzetli hem de çok sağlıklıdır. Çilekler bu içeceğe hem tatlı bir aroma verir hem de plak etkisini arttırır.
Nar suyu

Bu kırmızı meyve, kalp sağlığınız için çok önemli olan antioksidanlar içerir. Ayrıca içerdiği tanenler, flavanoidler ve lifler sayesinde nar, kolesterol ve hiperkolesterolemi ile baş etmek için idealdir. Nar hem vücutta su ve ödem birikmesini önler hem de hipertansiyon ile savaşır.

Üzüm ve ananas suyu

Bu karışım vücudunuzdaki toksinleri atmak ve LDL kolesterolü düşürmek için harikadır. Ananas bu alanda en etkili meyvelerden birisidir; bu yüzden kolesterolünüzü düşürmek için bir diyet yapıyorsanız bu diyete mutlaka ananas eklemelisiniz. İçerisine üzüm eklediğinizde kardiyopati ile savaşmakta etkili, kan dolaşımını geliştiren, kolesterolünüzü düşüren ve her gün içebileceğiniz harika bir karışım elde edersiniz.
Kereviz, elma ve salatalık suyu

Bu karışımı hazırlamak için 3 elma, 2 kereviz sapı ve iri bir salatalığın 3/4’üne ihtiyacınız var. Elmaları yıkayıp soyun ve çekirdeklerini çıkartın. Salatalığı dilimleyin. Tüm malzemeleri blenderden geçirin. Bir hafta boyunca her sabah aç karınla bu karışımı için.
Ananas, maydanoz, kereviz ve salatalık suyu

1 dal maydanoz, 1 kereviz sapı, 1 salatalık ve 2 dilim ananası yıkayın ve kesin. Tüm malzemeleri blenderden geçirin ve sabahları için.

Kereviz, havuç, maydanoz ve ıspanak suyu

1 kereviz sapı, 1 havuç, bir avuç ıspanak ve bir dal maydanozu yıkayın, soyun ve doğrayın. Tüm malzemeleri blenderden geçirerek iyicene karıştırın. Her sabah kahvaltıdan önce bir bardak için.
Muz, papaya ve portakal suyu

Bu karışım için iki dilim papaya, 1 portakal ve 2 muza ihtiyacınız olacak. Muzları soyup dilimleyin. Portakalın suyunu sıkın ve papayaları doğrayın. Tüm malzemeleri blenderde karıştırıp sabahları için.
Lahana ve sarımsak suyu

Bu karışım için iki diş sarımsak ve orta boy bir lahananın yarısına ihtiyacınız olacak. Sarımsakları ezin ve lahanayı yıkayıp doğrayın. Bir bardak su ile tüm malzemeleri blenderden geçirin. Sabahları bir bardak için. Ancak bu karışımı bir haftadan uzun süre içmemeye dikkat etmelisiniz aksi taktirde tiroid bezlerini güçsüzleştirebilir.

Limon, salatalık, sarımsak, aloe vera ve greyfurt suyu

Bu karışım için yarım salatalık, 2 diş sarımsak, 1 limonun suyu, 1 yemek kaşığı aloe vera jeli ve bir bardak greyfurt suyuna ihtiyacınız olacak. Tüm malzemeleri yıkayın, sıkılabilenleri sıkın, sarımsakları ezin ve salatalıkları doğrayın. Tüm malzemeleri blenderden geçirin. Haftada 3 sefer içmeye çalışın.
Elma, süt, antepfıstığı ve şeker karışımı


2 elma, 1 bardak süt, 2 top Antep fıstıklı dondurma ve bir miktar şeker. Eğer isterseniz bu karışıma buz da ekleyebilirsiniz. Elmaların çekirdeklerini çıkartıp blenderden geçirin, diğer malzemeleri ekleyip iyicene karıştırın.

Portakal, elma, limon ve pancar suyu

Bu lezzetli içecek için bir elma, yarım limon, iki portakal ve bir pancar köküne ihtiyacınız var. Tüm malzemeleri yıkayıp soyun ve doğrayıp blendere atın. İyicene karıştırdıktan sonra içebilirsiniz. Bu karışımda esas etkili malzemeler limon ve elma olsa da diğer malzemeler de kolesterolünüzü düşürmeye yardımcı olacaktır.
Elma, brokoli, domates, havuç ve yabanmersini suyu

Bu tarif için çekirdekleri çıkartılmış ve dörde bölünmüş bir elma, ufak parçalara bölünmüş bir dal brokoli, soyulup dilimlenmiş bir havuç, yarım domates ve bir bardak yabanmersinine ihtiyacınız var. Tüm malzemeleri blendere koyup iyicene karıştırın. Her sabah bir bardak için. Bu karışımın içerdiği lifler gün içerisinde aldığınız en önemli besinlerden birisi olacaktır.

İnciri ikiye bölüp zeytinyağına batırın ve…

Sabah ikiye böldüğünüz 5 adet inciri zeytinyağına batırın ve kahvaltıdan yarım saat önce yiyin. Bu karışımın kabızlığa ilaç gibi geleceğini ifade eden uzmanlar, ağrı ve sancıyla hayatı zehir eden bu rahatsızlıktan en kolay bu yolla kurtulunabileceğini iddia ediyorlar. Peki incir başka hangi hastalıklara iyi geliyor? İşte yanıtı..

İşte İncirin Mucizevi Faydaları

İncir, içerdiği yüksek oranlardaki potasyum, protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir besindir. Diğer meyvelere üstünlüğü ise kalsiyum ve magnezyum içeriği açısından anne sütüne olan yakınlığıdır. Hem anne sütüne yakındır hem de yeni doğum yapmış annelerin sütünü artırır.
İncir dünyadaki en besleyici besin olmayabilir ancak potasyum ve lif içeriği açısından oldukça önemli bir meyvedir. İçerdiği yüksek oranlardaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir besindir ve bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği ile de dikkat çeker.

Biliyor Muydunuz ?

İncir özlerinin tahminen içerdiği benzaldehit sebebiyle Japon araştırmalarında tümörleri küçülttüğüne dair yaklaşık yüz kadar kayıt bulunmaktadır.

Maksimum lif kaynağı

Amerikan Diyabet Kurumu’na göre insanlar günde 25 ile 50 gr arasında lif (posa) tüketmeliler. Ulusal Bilim Akademisi’ne göre ise, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak bu miktar 21 ile 38 gr arasında belirlenmiştir. Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, diyetinde yüksek miktarda lif tüketen erkeklerin (yaklaşık günde 29 gr) az lif tüketenlere kıyasla kalp krizi riskinin yüzde kırk oranında düştüğünü göstermiştir. Yüksek lif içeren beslenme tarzlarının çok daha sağlıklı bir kan şekeri ve kilo kontrolü sağladığı da  ispatlanmıştır. 3-4 incirde yaklaşık 5 gr lif bulunur ki bu da inciri en yüksek lif içeren besinler arasına yerleştirir.

Süte yakın kalsiyum içerir

İncir ile ilgili olarak, işin içinde bir de kalsiyum var. Ortalama 3-4 incir yaklaşık 125 kalori karşılığında size 82 mg kalsiyum, artı 34 mg magnezyum sunar. Bu bir bardak portakal suyundakinin üç katından daha fazladır.

Kalp hastalıkları, inme ve yüksek tansiyona birebir

Sadece 3-4 adet incirle 473 mg potasyum da alırsınız ki bu miktar inciri potasyum miktarı yüksek besinler arasına da  sokar. Yapılan çok sayıda araştırmada sebze ve meyve gibi potasyum açısından zengin yiyeceklerle beslenen insanların kalp rahatsızlığı ve inme yaşama oranlarının düşük olduğu kanıtlanmıştır. Üstelik tansiyonu düşük tutmanın kilit maddesi potasyumdur. En son yapılan incelemelerde düzenli şekilde yüksek potasyum içeren besinler tüketen insanların kan basıncının tüketmeyenlere kıyasla daha düşük olduğu kanıtlanmıştır.

Felç riskini azaltıyor

Potasyumun tansiyon üzerindeki etkisinin incelendiği 33 araştırmayı yakın zamanda gözden geçiren araştırmacılar işe başlarken tansiyonu normal olan ve günde 2.340 mg potasyum alan (besinlerden takviye olarak) katılımcıların yüksek tansiyon yaşama riskinin yüzde 25 oranında azaldığını keşfetmişlerdir. Bu düşüş yüksek tansiyon sorunu yaşayan  insanlar için çok önemlidir. Potasyumun olası bir diğer faydası da inmeye karşı korumasıdır. Bir incelemede her gün bir öğün incir gibi potasyum yönünden zengin yiyecekler tüketen yüksek tansiyon hastalarının ölümcül inme riskinin yüzde kırk oranında azaldığı keşfedilmiştir.

Şeker yerine incir kullanın

İncir püresini birçok yemekte tatlandırıcı olarak kullanılabilirsiniz. 225 gr inciri bir bardağın yarısından daha az bir suyla mikserden geçirerek kendi incir pürenizi kendiniz hazırlayabilirsiniz. Bu püreyi sütünüzde, yoğurdunuzda ve tatlılarınızda rahatlıkla kullanabilirsiniz. İnciri lif, kalsiyum, potasyum içeriğiyle birlikte lezzeti için yiyin, mevsiminde olmak kaydıyla 3-4 adet taze incir yemek yeterli olacaktır. Unutmayın, kurutulmuş olanların kalori miktarı daha fazladır.

Kansersavar bir meyve

İncir çok iyi bir antioksidan (kanser karşıtı maddeler) kaynağıdır ve herhangi bir sağlık problemi olmayan bireyler günde 3-4 adet inciri rahatlıkla tüketilebilirler. İncir özlerinin, tahminen içerdiği benzaldehit sebebiyle, Japon araştırmalarında tümörleri küçülttüğüne dair yaklaşık 100 kadar kayıt bulunmaktadır.Ancak fruktoz (meyve şekeri) oranı yüksek olduğu için şeker hastalarının günde 2 inciri proteinli gıdalarla tüketmesi gerekir.

Enerji deposu

Yaş incir kurutulduğunda, bünyesindeki kalsiyum oranı yaklaşık 4 kat artar ve bu sayede müthiş bir kalsiyum ve enerji deposuna dönüşür. Kurutulmuş incirin balgam söktürücü özelliği de ortaya çıkarken, protein sentezinde kullanılan aminoasit çeşidi açısından da zenginleşti-ğinden hücre gelişimini destekler.

Kan şekerini düzenler

İncir sanılanın aksine günde bir-iki adet tüketildiğinde kan şekerini düzenler, hazmı kolaylaştırır, çocukların gelişiminde ise anne sütü kadar faydalıdır. Her gün bir adet tüketilen incirin ise kolesterolü düzenlediği kaydediliyor.

Enfeksiyonlara karşı aşı niteliğinde

İncirin bünyesinde bulunan fruktoz (meyve şekeri), albüminli maddeler, organik asitler, pektin, provitamin, A, B1, B2, C vitaminleri, magnezyum, kükürt ve fosfor bulunmaktadır ve bu vitamin ve mineraller enfeksiyonlara karşı vücudumuzu korumada başrol oynar.

Tahindeki gizli mucizeleri biliyor musunuz?

Tаhin ya da tahan susamın ezilmesiyle elde еdilеn sıvı bir besindir .Sağlık için sаyısız fаydаlаrı olan tahinin üretimi 2 türlü yapılır. Birincisi susam tаneleri kepeği ile ezilerek, diğeri ise susаmın kеpеğindеn аyrılаrаk ezilmesi ile yapılır. Tahinin fаydаlаrındаn tam olаrаk yararlanabilmek için kepekli tahin tükеtilmеsi gеrеkmеktеdir.

Tahinin faydaları sizi çok şaşırtacak!

Kilo vermeye yardım eder: Tahin, içerdiği kalsiyum sayesinde kilo vermeye yardım eder. Çünkü kalsiyum, vücutta yağ yakımını hızlandıran minerallerden biridir. Ayrıca, bu özelliğiyle kemik erimesini önler.
Kötü yağları yakıcıdır: Basen, göbek veya kollarda biriken kötü yağları yakmak için tahin, doğal bir destektir. Bitkisel protein içeriğiyle kasları besler, yağ yakmayı hızlandırır. Sağlıklı zayıflamak için tahin, güvenilir bir kaynaktır.
Uzun süre tokluk verir: Faydalı yağlar ve protein içeren tahin, daha çabuk doymayı sağlar. Ayrıca, uzun süre tokluk hissi verir ve daha az kalori alıp zayıflamaya yardım eder.

Demir eksikliğini giderir:  Demir eksikliğine bağlı kabızlık, kilo verememek, yorgunluk gibi sorunlar yaşayanlar için tahin mükemmel bir çözümdür

Göz sağlığını güçlendirir: A vitamini içeren tahin, göz sağlığını kuvvetlendirir. Özellikle görme bozukluğu veya göz hastalığı yaşayanlar için düzenli tahin tüketimi önerilmektedir.
Yorgunluğu giderir: Tahin, içerdiği B ve E vitaminleri sayesinde yorgunluğu giderir, zihin açıklığı verir. Yoğun iş veya sınav döneminde her sabah bir tatlı kaşığı tahin yemenizi öneriririz.
Anne sütünü artırır: Emziren annelerin zayıflamasına ve sütünü artırmaya yardımcı olur. Hazmı kolay olduğu için şişkinlik, gerginlik yapmaz.
Spor yapanlar için gereklidir: Yürüme, koşu, fitness, pilates gibi spor yapanların kas onarımı ve yağ yakımı için proteine ihtiyacı vardır. Tahin, bitkisel protein içeriği en yüksek besinlerden biridir. 1 yemek kaşığı tahinde, 250 gram biftekteki kadar protein vardır.

Mide rahatsızlıklarını giderir:  Faydalı yağlar ve mineraller içeren tahin, mide rahatsızlıklarını gidermek için etkilidir. Özellikle midede yanma veya şişkinlik gibi sorunlar yaşıyorsanız yemeklerden 10 dakika önce bir çay kaşığı tahin yiyip üzerine bir bardak su için, rahatlığını göreceksiniz.
Tahin kaç kaloridir?

1 tatlı kaşığı tahin 30 kaloridir. Kilo vermek için diyet yapan insanlar bile günde ortalama 1500-2000 kalori arasında alabilir. Bu değere göre, günde 2 kez 1 tatlı kaşığı tahin yediğinizde 60 kalori alırsınız. Hem vücudunuz mucizevi faydalardan yararlanır hem de diyetinize uygun beslenirsiniz.

Diyette tahin nasıl yenir?

Toplumda tahin pekmez karışımı yapılır ama diyetteyseniz, biz size bunu önermiyoruz. Bizim tavsiyemiz size ayda 4 kilo vermenize yardım edecek!
Malzemeler,
1 su bardağı sıcak süt 1 tatlı kaşığı tahin 1 çay kaşığı toz tarçın Hazırlanışı,
Sıcak süt, tarçın ve tahini iyice karıştırın. Akşam yemeğinden birkaç saat önce için. İstediğiniz kiloya inene kadar devam edin.

Kalp damarlarının yağlanmasını önleyici ve damar tıkanıklığına karşı

Kalp damarlarının yağlanmasını önleyici ve damar tıkanıklığına karşı harika sonuçlar ortaya çıkaran doğal kür ile sağlığınıza kavuşacaksınız. Maydanoz, sarımsak, limon ve su gibi evinizde kolaylıkla bulunan malzemelerle hazırlayacağınız bu karışım ile kalp ve damar sağlığınızı koruyabilirsiniz. Tarifini vereceğimiz maydanoz limon sarımsak kürü yılda 1-2 defa uygulamanız kalp ve damar sağlığınız için yeterli olacaktır. İşte maydanoz, limon ve sarımsaktan oluşan bu karışımın hazırlanışı ve faydaları..

Kalp Damar Tıkanıklığını Önleyen Kür Nasıl Hazırlanır?
Kalp Damar Tıkanıklığını Önleyen Kür Nasıl Hazırlanır?

Kalp Damar Tıkanıklığını Önleyen Kür Nasıl Hazırlanır?

Malzemeler:

  • 1 diş sarımsak
  • 10-12 tane taze maydanoz
  • 2 yemek kaşığı taze sıkılmış limonun suyu
  • Yarım su bardağı klorsuz su

Not: Sarımsakların kahverengileşmemiş olmasına dikkat etmelisiniz. Ayrıca maydanozlar yeşil, taze ve küçük yapraklı olmalıdır. Sararmış maydanozu kullanmayınız.

Nasıl hazırlanır?

Kalp ve damar tıkanıklığını karşı kullanacağınız bu karışımı hazırlarken bir mutfak robotu veya blender’a ihtiyacınız olacak. İlk olarak maydanozları saplarıyla birlikte bir kaç parçaya ayırarak robota atın. Üzerine limon suyunu ilave edin. Sarımsağı bıçakla doğrayarak karışımın içerisine ilave edin. Ardından yarım bardak suyu da ilave ettikten sonra robotunuzu çalıştırın. Yaklaşık olarak 1 -1 buçuk dakika robotunuzu çalıştırın. Hazırladığınız bu karışımı kahvaltıdan yaklaşık 20 dakika önce aç karnına için. Damar tıkanıklığına karşı müthiş bir tedavi edici özelliğe sahiptir.

Uygulanışı;

Bu kürün uygulama şekli günden güne farklılık göstermektedir. Küre başladığınız ilk 3 gün sarımsaklı olarak, ikinci 3 gün sarımsaksız ve son 3 gün ise yine sarımsaklı olarak uygulanır. 9 gün uyguladıktan sonra 3 gün ara verin. 3 gün ara verdikten sonra tekrar 9 gün aynı şekilde uygulayın ve kürü sonlandırın.

Maydanoz, Limon ve Sarımsak Kürünün Faydaları Neler?

  • Kalp damarlarının içten yağ bağlamasını önler.
  • Kalp damarlarında plak oluşumunu önler.
  • Kalbi besleyen damarların daralmasını ve tıkanmasını önleyicidir.
  • Kan dolaşımını güçlendirir. Kalp damarlarını açar.
  • Kalp damar tıkanıklığını tedavi edicidir.
  • Kalp damarlarını açıcı özelliği vardır. Birçok baypas hastası bu kürü kullandıktan sonra ameliyat olmaktan kurtuldu.

Maydanoz Limon Sarımsak Kürünün Zararı Var mıdır?

Eğer düşük tansiyona sahipseniz bu kür tansiyonu bir miktar düşürebilmektedir. Bu sebeple düşük tansiyonlu olanların damar tıkanıklığı kürünü uygularken dikkat etmesi gerekir

Muzun ilaçlardan daha iyi geldiği 5 durum

Muz enerji, vitamin ve mineral sağlana tropikal bir meyvedir. Kilo vermeye yönelik beslenme dahil her tür beslenmeye iyi bir katkı sağlar. Muz yalnızca dünyanın en çok tüketilen meyvelerinden biri değil aynı zaman da en sağlıklılarındandır.

İnsanlar çoğu zaman, özellikle kilo vermeye çalıştıklarında muzdan kaçınırlar. Muz, avokadodan sonra en yüksek kalorili ikinci meyve olarak  bilinir. Ancak muzun içinde bir porsiyon başına (yaklaşık yarım muz) yalnızca 90 kalori bulunur. Muzu doğru miktarda beslenmenize eklemek kilo vermenizi engellemez ve size birçok şekilde fayda sağlar. Muzun neden ilaçlardan daha iyi olduğunu öğrenmek için okumaya devam edin!

Muz Sağlık Açısından Ne Gibi Faydalar Sağlar ?

Muz önemli bir şeker ve potasyum, magnezyum, demir ve beta karoten gibi mineral kaynağıdır. Ayrıca içinde yüksek miktarlarda folik asit, B vitamini, C vitamini, E vitamini gibi vitaminler ve lif bulunur.
Muz karbonhidrat yönünden zengindir ve vücuda enerji veren en iyi kaynaklardan biridir. Bu özellikleri nedeniyle çocuklara muz yemeleri tavsiye edilir.
Potasyum deposu olan muz ayrıca vücudun fazla sudan da kurtulmasına yardımcı olarak dengesini korumasına ve hipertansiyon ile gut gibi hastalıkların tedavi edilmesine yardımcı olur.

1. Yüksek tansiyon

Bir kişi çok fazla sodyum tüketip yeterince potasyum almazsa, tansiyonunun çıkması muhtemeldir. Vücudumuza yeterince potasyum sağlamak çok önemlidir ve muz da bu çok gerekli mineralin harika bir kaynağıdır. Her sabah muz yemenizi öneriyoruz. Bu sağlıklı alışkanlıkla tansiyonunuz ideal düzeyde olacaktır.

2. Depresyon

Depresyondan şikayetçi birçok insan muz yedikten sonra kendini daha iyi hissettiğini ifade etmektedir. Araştırmacılar bunun muzun içinde bulunan temel bir amino asit olan triptofandan kaynaklandığını bulmuştur. Vücutlarımız bu maddeyi yeterli miktarlarda sentezleyemediğinden beslenmemizde bu amino asidi yeterli ölçüde almamız önemlidir.
Tritofan iyi hisler ve mutluluktan sorumlu bir nörotaşıyıcısı olan serotonine dönüştürülür. Tek bir muz bu faydayı size sağlamaya yetecektir. Dakikalar içinde kendinizi daha rahatlamış ve daha iyi bir ruh hali içinde hissedeceksiniz.

3. Stres

Stres metabolizmayı değiştirebilir ve potasyum seviyesini düşürebilir. Bu sebeple, muz yemek bu minerali tekrar elde etmenin iyi bir yoludur; çünkü sizin de bildiğiniz üzere muz bulabileceğiniz en iyi potasyum kaynaklarından biridir. Ancak muzun faydaları iyi bir potasyum kaynağı olmanın dışında, aynı zamanda bizi iyi hissettirme ve sakinleştirme konusunda da çok yardımcıdır.

4. Kabızlık

Muz içerisindeki pektin sayesinde hazma en iyi gelen gıdalardan biridir. Pektin sindirimi hızlandıran ve vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olan bir liftir. Bu özellikleri muzu kabızlıkla savaşmaya ya da yavaş hazma karşı ideal kılar.
Ek olarak, muzun probiyotik özellikleri sindirim sistemi için son derece faydalı olup; gaz, kramp ya da baskıyı alır.

5. PMS (adet öncesi sendromu)

B6 vitamini yönünden zengin olan muzun kan şekeri seviyesi üzerinde de olumlu bir etkisi vardır. Genelde, B grubu vitaminler kadınları etkileyen adet öncesi sendromunun bazı belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
Her gün bir muz yiyerek siz de kramplarınızı ve genelde PMS ile bağdaştırılan ödemi azaltabilirsiniz. İlave bir faydası da ruh durumunuza iyi gelmesi ve adet öncesi sendromu yaşanırken gerilen sinirleri yatıştırmasıdır.

Dere otunun pek bilinmeyen 9 faydası

Dereotunun bugüne dek belki de hiç bilmediğiniz etkilerini öğrenince siz de bize hak verecek, bırakın yemeyi belki mutfağınızın kapısından içeri bile sokmadığınız bu şifa dolu lezzeti her öğün her yemeğinizde kullanmak isteyeceksiniz, eminiz.

Meğer kimilerinin burun kıvırdığı, “Bu salatanın içinde bu otun ne işi var?” diye yakındığı dereotunun faydaları o kadar çokmuş ki…

Dere Otunun Pek Bilinmeyen 9 Faydası

Buyursunlar, yeteneklerini öğrenince hem şaşıracağınız hem de hayran kalacağınız dereotunun faydaları karşınızda…

Dereotu bağışıklığı güçlendiriyor, mikropların vücudumuza girmesini önlüyor

Dereotunun içinde A, C ve E vitaminleri, bunun yanı sıra da kalsiyum, potasyum, demir gibi vücudumuza oldukça iyi gelen çeşitli mineraller bulunuyor. Bu vitamin ve minerallerin el ele vermesi sonucunda da ortaya güçlü antioksidan özellikler çıkıyor. Bu özelliği sayesinde dereotu, serbest radikalleri, yani hastalık oluşturabilecek zararlı maddeleri vücudumuzdan uzaklaştırıyor, dolayısıyla dereotu bizi hastalıklardan korumada önemli roller üstleniyor.

Yüksek tansiyonun düşürülmesinde etkili oluyor

Dereotunun içinde bulunan maddeler kan basıncını dengelediğinden, kanın damarlara yaptığı yüksek basıncın da önüne geçmiş oluyor. Halk arasında yüksek tansiyon olarak andığımız bu sağlık probleminin çözümünde oldukça etkili doğal maddelerden biri olduğu için de tansiyon hastaları tarafından en çok başvurulan yöntemler arasında yer alıyor.

Kötü kolesterolün de düşmesine yardımcı oluyor

Dereotu sadece yüksek tansiyonun değil aynı zamanda kötü kolesterolün de düşmanlarından biri. Aniden yükselen ya da sık sık tekrar eden kolesterol probleminin çözümünde etkili olan dereotu, insülin seviyelerinin de dengelenmesinde yardımcı oluyor.

Dereotu sindirim sistemine iyi geliyor, hazımsızlığa, gaz problemine çare oluyor

Dereotunun içinde bulunan maddeler sadece tansiyon, kolesterol gibi sorunlara iyi gelmekle kalmıyor, sindirim sisteminde problem olanların da yardımına koşuyor. Antioksidan özelliği, içindeki bolca vitamin ve mineral bir araya geldiğinde sindirim sisteminin sağlıkla çalışmasına destek veren dereotu, özellikle hazımsızlık ve gaz sorunu yaşayanların bu sorunlarına en doğal ve etkili çözümü sunuyor. Düzenli olarak kullanıldığında mide ağrısı, gaz sancısı problemlerini de ortadan kaldırıyor.

Dereotu kemik sağlığını koruyor, kemiklerin sağlıkla gelişmesini sağlıyor

Dereotundan belki de hiç beklemeyeceğiniz bir özellik olsa da bu güzelim bitki kalsiyum bakımından oldukça zengin yiyeceklerden biri aynı zamanda. Bu özelliği sayesinde kemik sağlığımızı koruyan dereotu, içindeki bolca kalsiyum ile özellikle gelişme çağındaki çocuk ve gençlerin kemiklerinin sağlıkla gelişmesine yardımcı oluyor. İskelet yapısının ihtiyacı olan kalsiyumu sağlayarak güçlenmesine destek veren dereotu, bu özelliği iler ileri yaşlarda görülen kemik erimesi sorunun da önüne geçiyor.

Uykusuzluk problemine çözüm oluyor

Dereotunun içinde bulunan uçucu yağlar, sinirlerin yatışmasını sağlıyor ve sinir sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasına destek oluyor. Vücutta sakinleştirici bir etki oluşturan dereotu bu sayede sinir, stres, depresyon gibi olumsuz ruh hallerinden çıkmamıza yardımcı olurken, bu sorunlara bağlı olarak ortaya çıkan uykusuzluk problemine de çözüm oluyor.

Dereotu, iltihaplı bölgelerin iyileşme sürecini hızlandırıyor

Dereotunun antioksidan, antienflamatuar ve antibakteriyel özellikleri güçlerini birleştiriyor ve vücudun içinde ya da dışında meydana gelen tüm iltihapların, yaraların hızla iyileşmesini sağlıyor. Dereotu bu özelliklerini eklem iltihaplanmalarından tutun küçük bir kesik sonucu ortaya çıkan yaralara kadar birçok sorunda gösterebiliyor.

İdrar söktürücü bir etki oluşturuyor

Dereotunun güçlü antioksidan özellikler gösterdiğinden söz etmiştik. İşte bu etkiler sayesinde dereotu vücutta idrar söktürücü bir etki de oluşturuyor. Bu da ödem ve şişlik gibi problemlerin çözümünde de bize yardımcı olmasını sağlıyor, fazla suyu vücuttan uzaklaştırıyor.

Dereotu ağız kokusu sorununu da ortadan kaldırıyor

Dereotunun az bilinen ama en etkili faydalarından biri de ağız kokusu üzerine. Dereotuna o kendine has kokusunu kazandıran zengin içeriği ve içindeki yağlar, düzenli olarak kullanılması durumunda ağız içinde oluşan ve sebebi bir türlü bulunamayan o kötü kokuları da yok ediyor. Eğer dişlerinizi düzenli olarak fırçalıyor, ağız bakımınızı aksatmadan yapıyorsanız ama yine de ağzınızda hoş olmayan kokular oluşuyorsa düzenli ve ölçülü bir şekilde dereotu tüketmeye başlayabilir, kısa sürede etkilerini fark edebilirsiniz.

Önemli bir not:

Dereotunun faydalarını öğrendik öğrenmesine ama uyarılarımızı yapmadan geçmeyelim. Eğer hamilelik dönemindeyseniz dereotu tüketmeniz pek önerilmiyor, eğer ciddi/kronik bir rahatsızlığınız ya da benzer sebzelere, yeşilliklere karşı alerjiniz varsa doktorunuza danışmadan asla ama asla tüketmemeniz de büyük önem taşıyor. Ve tabii ki en önemlisi, dereotu yerken de aşırıya kaçmamanız düzenli olarak tüketecekseniz de ölçüyü elden bırakmamanız gerekiyor, aman diyelim, bizden uyarması.

İbrahim Saraçoğlu Fissür Tedavisi! Dere Otu Kürü

Anal Fissür Nedir?

Kabızlık nedeniyle makatta meydana gelen yırtık ve çatlaklara anal fissür denilmektedir. Bu çatlaklar uzun süre devam ediyorsa, meme (şişlik) yapmışsa kronik anal fissür olarak adlandırılır. Anal fissür tedavisinde diyet ve sıcak suya oturma tedavisi önerilir. Hastanın kabız olmaması için beslenmesine çok dikkat etmesi gerekmektedir.

İbrahim Saraçoğlu Fissür Tedavisi!

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bitkisel yöntemlerle basur tedavisine destek verileceğinin altını çiziyor. Saraçoğlu Saba Tümer’in programında dereotunun mucizevi yararlarından söz etti. Dereotunun özellikle tiroid hastalarının kullanması gereken otlardan birisi. Hipertiroidi, hipotiroidi ve haşimato hastalığına karşı dereotu tüketilmesini öneriyor. Yeşil mucize dereotu aynı zamanda anal fissür ve basur tedavisinde de yararlı etkiler yapıyor. İbrahim Saraçoğlu, Anal Fissür, basur ve hemoroit tedavisi için dereotu kürü tavsiye ediyor.

Fissür Tedavisi İçin Dere Otu Kürü Nasıl Yapılır?

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Anal Fissür Kürü

Bu kür için her gün taze yeşil dere otuna ihtiyacımız var. Her evde bulunması gereken dereotu günde 3 defa, sabah, öğle ve akşam yemeklerinden 15 dakika önce ağızda çiğnenerek yutulacak. Ancak tadını bu şekilde sevmeyenler üzerine limon sıkarak tüketebilir. İsterseniz yoğurdun içerisine karıştırarak da yiyebilirsiniz. Aç karnına, 1 yemek kaşığı dolusu taze yeşil dereotunu bir kaç kez çiğnedikten sonra 2-3 yudum su ile yutun. Bu aynı zamanda iştahı azaltarak zayıflamanıza da yardımcı olacaktır. Hemeroid şikâyetleriniz devam ediyorsa, öğünlerden öncesinde dereotu tüketmeye devam ediniz.

Bu kürü birer haftalık uygulayarak arada birkaç gün ara verebilirsiniz. Ancak dereotu kürü, hemoroid şikâyetlerinin azalması için bağırsakları çalıştırarak kabızlığa karşı iyi bir önleyici güç oluşturacaktır. İbrahim Saraçoğlu “Basur, anal fissür için dereotu yiyin yemeklerden 15 dk.önce bir tutam dereotunu alıp çiğneyip su ile yutun” diyor.

Pancar ve havuç karışımı bakın hangi hastalığa iyi geliyor

Kırmızı pancar, ıspanakgiller ailesinden olan, yumru kökü çok lezzetli ve sağlığa son derece faydalı toprak altında yetişen bir kök sebzedir. Kırmızı renkli besinlerin kansere ve kalp damar hastalıklarına karşı bilinen koruyucu etkileri çoğunlukla kırmızı lahanada olduğu gibi antosiyanin içeriğine bağlıdır. Kırmızı pancara bu rengi veren ise betalain grubu maddelerdir ve bu açısından eşşizdir.

Pancar Mucizesi

Özellikle kırmızı pancarın suyu en güçlü kan düzelticilerden biridir. Havuç suyu ile yarı yarıya karıştırılan kırmızı pancar suyu, içildiğinde alyuvarların sayısını kısa zamanda yükseltir. Soğuk algınlığı enfeksiyonlarının arttığı kış aylarında kırmızı pancarın tüketilmesi, vücudun direncini artırır.

Narın bir çok faydası yanında, en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması. Kırmızı pancar ise A, B, C ve P vitaminlerinden zengindir. Beta karoten ve folat bakımından zengin yapısıyla bağışıklık sistemini güçlendirip kan yapımına destek verir.

Bir bardağı bir hafta koruyan doğal içeceğin tarifi şöyle;

1 narın taneleri 1 kırmızı pancar Yarım limon suyu 1 çorba kaşığı kırmızı üzüm çekirdeği

Hazırlanışı;

Hepsini 1500 watt ve üzeri gücündeki bir blendera atın. Kabın 1/3 seviyesine kadar içme suyu ekleyin. Ve içme suyundan yapılmış 5-6 küp de buz.

1- İltihap engelleyici:

Birçok besinde bulunmayan, hücreleri, enzim ve proteinleri koruyan betalain grubu bir madde içerir. Bu maddenin iç organları koruyucu, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıkları engelleyici çok büyük faydası vardır. Yalnız bu fayda, betalainleri vücudunuzun kullanabilme yeteneğine bağlıdır yani genetik yapınızla ilgilidir.

2- Kansere karşı:

Hayvanların içme sularına katılarak yapılan deneylerde, kalın barsak, mide, sinir sistemi, akciğer, meme, prostat kanserlerini engellemede ve ilerlemesini yavaşlatmada etkili bulunmuştur.
İnsanlarda pankreas, meme ve prostat kanserinde kullanımı ile ilgili çalışmalar yürütülmektedir.

3- Detoks etkisi:

Kanın temizlenmesi ve karaciğerin zehirlerden arınmasına yardımcı olduğu bilinmektedir

4- Yüksek kan basıncını düşürücü etkisi:

Yapılan bazı çalışmalarda pancarda bulunan nitrat denilen maddenin vücutta nitrik oksite dönüşerek damarları genişlettiği, kan dolaşımını kolaylaştırdığı, tansiyonu düşürdüğü gösterilmiştir.

5- Dayanıklılık sağlayıcı:
Egzersiz öncesi içilen pancar suyunun egzersize dayanıklılığı arttırdığı, dinçlik verdiği bilinmektedir.

6- Daha fazlası:

Bağışıklık sistemini destekleyen C vitamini, – barsak çalıştırıcı, hazım kolaylaştırıcı yoğun lif, – sinir ve kas fonksiyonlarını güçlendirici potasyum, – kemik, karaciğer, böbrek ve pankreas sağlığını destekleyici manganaz, – kalp damar hastalığına, sakat doğumlara ve kansızlığa karşı koruyucu folik asit B vitamini – sarı nokta göz hastalığını engelleyen lutein ve zeaksanthin içermektedir.

Ne kadar tüketilmeli?

Çalışmalara göre çok yüksek besin değeri nedeniyle haftada 2 gün, yarım veya bir bütün pancar ya da aynı aileden pazı, ıspanak, kinoa tüketimi önerilmektedir. Bazı kişilerin pancar tüketimi sonrası 24-48 saat kadar süren idrar ve dışkıda koyu kırmızı renk değişimi görülebilmektedir. Bu durumdakilerin demir metabolizma bozukluğu veya sık böbrek taşı düşürme sorunu olabilir, hekimlerine danışmadan fazla pancar tüketmemeleri önerilir.

Nasıl seçilmeli ve saklanmalı?

Tüm yıl boyunca bulunabilmektedir fakat Haziran Ekim arası besin değeri daha yüksektir. Küçük veya orta boyu, kökleri ve yaprakları canlı ve sağlam olanı, yüzeyi düzgün ve çatlağı eziği, lekeleri olmayan, koyu canlı renkli olanları seçilmelidir. Yaprakları ve kökleri, suyunu kaybetmemesi için çok dipten kesilmemelidir, tepeden yaprakları 4 cm, alttan kökleri 2 cm bırakacak kadar kesilmesi uygundur.  Havası iyice alınmış plastik torbada, yıkanmadan buzdolabında 3 hafta kadar saklanabilir. Yaprakları da yıkanmadan aynı şeklide saklanırsa 4 gün kadar tazeliğini korur.

Nasıl hazırlanmalı ve tüketilmeli?

Soğuk suda, içindeki kırmızı suyu akıtmamak için zedelemeden yıkanmalıdır. Çok faydalı olan betalainler, ısıya fazla dayanıklı değildir. Besin değerini kaybetmemesi için en sağlıklısı çiğ yenmesidir. Çiğ sevmeyenler ince dilimler halinde seramik veya çelik tavada 1 dakika kaynatarak garnitür veya salataya ekleyebilir. Pişmiş olarak yenecekse bütün veya 4’e bölünüp, 15 dakikayı geçmeyecek şekilde buharda veya kaynatarak, veya 1 saati geçmeyecek şeklide hafif-orta ısıdaki fırında pişirilmesi uygundur. Pişirilirken limon veya sirke konursa rengi açılır, daha koyu bir renk istenirse kabrartma tozu sodyum bikarbonat eklenebilir. Ayrıca meze olarak taze limon suyu, sızma zeytinyağı ve baharatlarla marine edilerek de tüketilebilir.

Bin derde deva mucizevi sebze!

Özellikle Avrupa’da çok fazla bulunan ve tüketilen Alabaş ( kohlrabi ), aslında biraz turba ve şalgama benzeyen vitamin ve mineral bakımından oldukça zengin, kalorisi düşük ve son derece değerli bir sebze. Eğer hala bu meyveyle tanışmadıysanız, pek çok markette dört mevsim bulunan bu sebzeyi bir an önce temin etmenizi öneririz.

Alabaş nedir?
Eflatun ve açık yeşil olmak üzere iki rengi bulunan, şalgama ve turpa benzeyen, hem yaprakları hem yumrusu yenilebilen turpgillerden bir sebze. Oldukça lifli bir yapıya sahip ve vitamin-mineral bakımından zengin.

Yüksek miktarda A, B1, B2, B3, B6, C vitamini ile demir, kalsiyum, fosfor ve potasyum içeriyor. Turpgiller ailesinden bulunan diğer pek çok sebze gibi Alabaşında antioksidan özeeliği var. Bir çok kansere türüne karşı koruyucu kalkan olduğu biliniyor.

Bin derde deva mucizevi sebze!
Türkiye’de daha çok Marmara ve Karadeniz bölgelerinden yetiştirilen bu sebzenin, özellikle Amerika ile Orta ve Kuzey Avrupa’da yaygın olarak üretildiğini söyleyebiliriz.

Alabaşın faydaları neler?

Her derde deva olarak bilinen bu muhteşem sebzenin bilinen en önemli faydaları şunlardır: Güçlü bir antioksidan olduğu için kansere karşı koruyucu özelliği olan Alabaş, akciğer ve kalın bağırsak gibi bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltıyor. Tansiyonu dengeliyor, yüksek tansiyona iyi geliyor. Sinir sistemi hastalıklarını tedavi edici özelliği bulunuyor. Suyu öksürüğe ve bronşite birebir. Kalp ve dolaşım hastalıklarından koruyor. Böbrek taşı, katarakt ve felç oluşumunu azaltıyor. Aynı zamanda böbrek ve safra kesesinde oluşan taşların düşmesine yardımcı oluyor. Yüksek oranda demir içerdiği için kansızlığa iyi geliyor. Nefes darlığı ve astıma iyi geliyor. Bebek emziren kadınların sütünü artırıyor. Kalorisi son derece düşük olduğu için zayıflamaya yardımcı oluyor.

Alabaş nasıl yenir?

Yumru şeklinde bir gövdesi ve bu gövdenin üzerinden uzanan bolca yaprağı olan alabaşı sofralarınıza pek çok şekilde konuk etmeniz mümkün. Yumrusundan pek çok çeşit çorba, yemek, salata yapılan sebzenin yapraklarını ise lahana gibi sararak pişirebilirsiniz. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bütün turpgiller gibi alabaş da vücuttaki iyot emilimini azaltıyor. Bu nedenle eğer haftada 3-4 defadan daha fazla tüketecekseniz, iyot bakımından zengin beslenmeniz gerekiyor.

Doğal antibiyotik karışım

Kış aylarında havaların soğumasına bağlı olarak hastalıklarda artışlar gözlenmektedir. Bu dönemde hastaneler, doktorlar, reçeteler ve ilaçlar hastaların gündeminde birinci sıraya oturmaktadır. Hastalıkların iyileşmesinde kullanılan ilaçların, özellikle de antibiyotiklerin rolü büyüktür. Fakat bilindiği gibi sıklıkla kullanılan antibiyotikler, bağışıklığımıza bazı zararlar vermektedir. Bu zararlar olmadan hastalıklarımıza şifa bulmak için doğal yöntemler bulunmaktadır.

Doğal antibiyotik etkisi olan en önemli bitkiler; sarımsak ve soğandır. Özellikle kış aylarında bol miktarda sarımsak ve soğan tüketimi sayesinde bağışıklık sistemimiz güçlenecek ve hastalıkların oluşumu engellenecektir. Ayrıca kolayca hazırlayacağınız bir karışım sayesinde, doğal antibiyotik etkisi sağlamanız mümkün olacaktır. Nasıl mı?

Malzemeler;

  • Yarım litre kaynatılmış ve soğutulmuş su,
  • 1 Baş sarımsak
  • Yarım limon (kabuğu ile)
  • Kavanoz

Hazırlanışı; Yarım litre kaynamış ve soğutulmuş su cam bir kavanoza konulur. İçerisine, kabukları soyulmuş 1 baş sarımsak rendelenir. Yarım limon kabuklu bir şekilde ince dilimler halinde doğranarak eklenir. Kapağı sıkıca kapatılan kavanoz folyo ile sarılarak karanlık bir ortamda 4 gün bekletilir. Dört gün sonrasında süzülür. Her yemekten 15 dakika önce aç karnına 1 yemek kaşığı içilir.
Kışa girerken ve kış mevsimi süresince de rahatlıkla uygulamaya devam edeceğiniz bu formül sayesinde, gelen mikrop ve virüslere karşı direnç sağlamış olursunuz. Hiçbir yan etkisi yoktur.
Doğal antibiyotik karışım

Malzemeler;

  • 200 gr. zencefil
  • 1 limon

Hazırlanışı; Zencefilleri ve limonu iyice yıkadıktan sonra ince ince doğrayın.Malzemeleri yarım kiloluk kavanozlara yerleştirdikten sonra kavanozun üzerine aldığı kadar bal koyun. Bu karışımı 15 gün boyunca çalkalayın, 15 gün sonra 1 yemek kaşığı için. Bu karışım vucuttaki yorgunluğu alır, nezle ve gribe iyi gelir.

İltihap atmaya yarayan 4 hızlı ve doğal yol

İltihap Nedir?

İltihap, vücudunuzun bir patojen, tahriş edilme ya da çarpmaya verdiği tepkidir. Diğer bir deyişle, iltihap vücudunuzun savunma mekanizmasıdır. Bölgesel kızarıklık, şişlik, acı, yanma ve bunun gibi sorunlar iltihabın karakteristik belirtileridir. Bazı tıbbi kaynaklar, iltihaptan yukarıdaki bu sebepler yüzünden “yanma” hissi diye bahseder. Fakat kronik olduğunda, iltihaplı alan dokunduğunuzda soğuktur ve şiş görünmez.

İltihap Tedavileri Ne Zaman Uygulamalısınız?

Darbeden hemen sonra, yara açık değilse Kronik olarak ağrıyan herhangi bir yerinize, özellikle sırt ve eklemlerinize Boğaz enfeksiyonunuz olduğu zaman boynunuza Ağrıdığını ya da sıkıştığını hissediyorsanız karaciğerinizin üstüne (göğüs kafesinizin yanında, sağ tarafınızda). Bu gibi durumlarda buz tedavisini tavsiye etmiyoruz fakat birazdan açıklayacağımız diğer iki tedaviden birini uygulayabilirsiniz.

Buz tedavisi

Yukarda bahsettiğimiz gibi, sıcaklık çoğu iltihabın bir özelliğidir; bu yüzden en eski ve en basit tedavilerden birini kullanacağız: buz.

Buzu doğrudan çıplak teninize sakın uygulamayın, onun yerine aşağıdaki seçeneklerin birinden yararlanabilirsiniz:

  • Donmuş bezelye torbası ya da benzeri bir donuk gıda
  • Kumaşla kaplanmış bir avuç buz
  • Bu amaçla satılan torbalar

Buzu iltihaplı alana en az 20 dakika uygulayın.

Kronik iltihaplanma genelde dokunduğunuzda sıcak değildir ve hatta vücudunuzun geri kalanından daha soğuk bile olabilir. Bu gibi durumlarda,  en iyisi biraz sıcaklık uygulayarak (su şişesi, ısıtma pedi veya benzeri bir sıcaklık kaynağı) iltihaplı bölgeyi gevşetip acısını dindirmektir.

Kil ve zerdeçal

Kil, iltihap atmak için uygulanan diğer bir eski tedavidir, çünkü çamur yüzyıllardır tedaviler için hep var olmuştur (üstelik bedava).Bugün, herhangi bir aktarda ya da sağlıklı ürünler satan dükkanlarda bulabileceğiniz, temiz kil tozlarını kullanmak daha güvenli. Onu kolayca uygulayabileceğiniz kadar suyla karıştırın ama çok sulu olmasın ki teninizden akmasın.

Kili kullanırken plastik ya da metal bir aletle karıştırmaktan kaçının ki içindeki faydalı özellikler gitmesin. Onun yerine her zaman cam, tahta ya da seramik kullanın. Kili iltihaplı bölgeye uygulayın ve kurumasını bekleyin. Kilin iltihaba karşı etkisini arttırmak için karışıma biraz zerdeçal eklemenizi tavsiye ederiz çünkü zerdeçal, iltihabı yok etmenin yanında acıyı da azaltır.

Lahana kompresi

Şimdi lahanaya dayalı, biraz daha az pahalı, ev yapımı bir tedaviyle devam edelim. Lahana yemek, iltihabı atmanıza yardımcı olur. Fakat aynı zamanda bu sebzeyi cildinize sürerek aynı şekilde faydalarından yararlanabilirsiniz.

Bir baş yeşil lahananın dış yapraklarından bir ya da iki tanesine ihtiyacınız olacak.

Nasıl yapmalısınız?

Az bir miktar suyu kaynatın. Kaynayınca lahana yapraklarını iki ya da üç kez suya batırın ki bir miktar haşlansınlar, fakat pişmesinler. Yaprakları havanda dövün. Dövdüğünüz lahana yapraklarını iltihaplı bölgeye uygulayın ve bir kumaş ve streç filmle üstünü kapayın. Bu lahana kompresinin en az yarım saat bölgenin üzerinde durmasına izin verin.

Akgünlük bitkisi
Akgünlük bitkisi

Akgünlük bitkisi

Binlerce yıllık geçmişe sahip olan ve geleneksel tıpta da kullanılan günlük sakızı birçok rahatsızlığın bitkisel yolla tedavisinde kullanılmaktadır. Faydalarından dolayı bilimsel araştırmalara konu olmuş günlük sakızı, bir tür çam ağacı olan günlük ağacından elde edilir.

Ülkemizde özellikle Muğla ve Fethiye dolaylarında yaygın olarak yetişen bu ağaç salgıladığı çam sakızı ve çam yağı ile şifa olmaktadır.

Uzmanlar, Türkiye’de Akgünlük olarak bilinen Boswellia Serrata bitkisinin, doğadaki en etkili iltihap karşıtı bitkilerinden biri olduğunu belirtti. Akgünlük ağacının gövdesinden salınan, günlük sakızı olarak da bilinen sakızımsı reçinenin faydaları; Birçok bilimsel çalışmanın Akgünlük bitkisinin geleneksel kullanımını desteklediğini vurgulayan uzmanlar, şunları kaydetti:

Akgünlük Bitkisinin Faydaları

”Yapılan çalışmalarda akgünlük bitkisinin anti-enflamatuar yani iltihap önleyici etkisi olduğu artrit gibi iltihaplı hastalıklarda ödem ve ağrıda belirgin azalma sağladığı gözlenmiştir. İltihaplı eklem romatizması, kireçlenme, sırt ve eklem ağrıları, hareket kısıtlılıklarını azaltmada bu bitkiden yararlanılabilir.

Ayrıca bu harika bitkinin balgam söktürücü, nefes darlığını giderici özellikleriyle özellikle astım hastalarında nöbetleri azalttığı, nefes alma kapasitesini arttırdığı gözlenmiştir. Bunlara ek olarak yara iyileştirici, stres ve depresyonu gidermeye yardımcı, hafızayı güçlendirici etkileri de vardır.”

Akgünlük bitkisinin kanser hastalığında tümör büyümesini önlemede, kötü hücrelerin çoğalmasını ve yayılmasını engellemede de etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, sağlık açısından son derece önem taşıyan Akgünlük bitkisinin, Türkiye’de daha fazla tanıtılıp kullanımının yaygınlaşması gerektiğini sözlerine ekledi.

Günlük sakızı ateş düşürücü (antienflamatuar), mikrop öldürücü (antiseptik), sakinleştirici, sindirimi kolaylaştırıcı, idrar söktürücü, diüretik, tonik. zihin açıcı faydaları nedeniyle çok eski zamanlardan beri kullanılan bir bitkisel yağ ve reçine türüdür.

Günlük sakızı içerisinde bulunan uçucu yağ asitleri insanlara güven duygusu verir, kişilere disiplin ve sorumluluk hissi kazandırma gibi faydaları da vardır.

Kronik yorgunluk şikayeti olanların günlük ağacı sakızı kullanmaları tavsiye edilmektedir. Özellikle solunum yolu enfeksiyonları için yararlıdır.

Mideyi ve bağırsakları temizler ve ülsere basura bitkisel çözüm olur.

Bu sakız tonik olarak ta kullanılabilir. Cilt gençleştirici ve kırışıklıklara çözüm olması ile de kullanılır. Ciltte oluşan lekelere ve yaralara sürüldüğünde yaraları hızla iyileştirir, cilt lekelerini ise yok eder.

Ülser, kolit, ishal, romatizma hastalıkları, akneler, adet düzensizliği, sistrit, sakinleştirici, karaciğer hastalıkları, tümör, akciğer hastalıkları, yara bakımı, ruhsal problemler, kan sulandırıcı, tansiyon dengeleyici, kalp hastalıkları, ses kısıklıkları, antiseptik parazit giderici olarak yararlanılmaktadır.

Uyuz ve mantar gibi hastalıklarda merhem ya da yakı şeklinde uygulanması fayda verir.

Kahvenin Bilmediğiniz 10 Değişik Kullanımı

Bir çoğumuz, kahvemizi içtikten sonra telvesini çöpe atarız. Ancak kahve telvesini ve çekirdeklerini bir çok işlemde kullanabiliriz. Artık kahveyi nerelerde kullanabileceğimizi bilmekle, bu pahalı içeceğin her zerresini kullanıp, ekonomimize katıkıda bulunabiliriz. Bu yazımızda, kahveyi kullanmanın pratik ve kolay 10 yöntemini inceleceğiz.

1. Kötü Kokuları Giderme

Kavanoza biraz kahve telvesi koyup, buzdolabına yerleştirdiğinizde, dolabınızdaki kötü kokuları önlemek mümkündür. Ayrıca, balık gibi besinlerden dolayı ellerinizde bir türlü gideremediğiniz kötü bir koku varsa, kahve telvesini ellerinizde iyice ovaladıktan sonra yıkamak, kötü kokulardan kurtulmaya yardımcı olur.

2. Peeling (Ölü Deriden Arındırma)

Kahve, toprağımsı dokusu sayesinde peeling olarak da kullanılabilir. Ölü derilerden arınmak ve selülitten kurtulmak için kahve telvesi veya minik çekilmiş kahve çekirdekleri ile derinize masaj yapabilirsiniz. Selülit gidermek için kullanacağınız kahve telvesine bir miktar hindistan cevizi yağı ekleyebilirsiniz. Bu karışımı cildinize dairesel hareketlerle uygulamalısınız. Ölü derilerden arınmak için de benzer bir yöntem izleyebilirsiniz. Bunun için kahve telvesi ve çekirdeklerini, bir yemek kaşığı zeytinyağı ile karıştırıp, birkaç dakika hafif bir şekilde cilde yedirmek yeterlidir. Bu işlemin hemen ardından maskeyi uyguladığınız bölgeyi güzelce yıkamayı unutmamalısınız.

3. Gübre Yapımı

Kahve, bitkileri güçlendirmek için gübre olarak da kullanılabilir. Kahve ile yapılan gübre, özellikle asitli toprak isteyen bitkilerde kullanılabilir. Çünkü kahve, bakır, potasyum, magnezyum ve fosfor gibi elementleri içerir ve bunlar, asitli toprakta yetişen bitkilere gerekli maddelerdir. Çekilmiş kahve ayrıca havuç ve turp tohumlarına eklendiğinde, bu tohumların hızlı ve kolay büyümelerini sağlar.

4. Parlak Saçlar İçin

Kullanılmış kahve telvesini saçınızı parlatmakta da kullanabilirsiniz. Güzel ve parlak saçlar için, içmek için hazırladığımız kahveye benzer bir karışım hazırlamak gerekir. Bunun için, oda sıcaklığında su ve kahve telvelerini karıştırmak yeterlidir. Banyoda saçınızı yıkadıktan sonra bu karışımı saçlarınıza uygulayıp, 20 dakika bekletebilirsiniz. Saçınızı yıkadığınızda, parladığını fark edeceksiniz.

5. Böcek ve Hayvanları Uzak Tutma

Kahve, karıncaların ve özellikle kedi gibi bazı hayvanların uzak durmasını sağlayan keskin bir kokuya sahiptir. Karıncalardan kurtulmak için, bulundukları yere kuru kahve telvesi dökebilirsiniz. Kedileri uzak tutmak istiyorsanız, kahve çekirdeklerini limon veya portakal rendesi ile karıştırabilirsiniz. Ayrıca ev hayvanlarınızın derisine hafif bir şekilde ıslak kahve çekirdeği veya ıslak kahve telvesi sürdüğünüzde, pirelerin hayvanınızdan uzak durmalarına yardımcı olabilirsiniz.

6. Temizlikte

Kahvenin aşındırıcı ve asidik özellikleri de vardır. Bunlardan dolayı kahve, özellikle mutfakta, yüzey temizleyici olarak kullanılabilir. Bunun için, çekilmiş kahveyi biraz sabun ve su ile karıştırmak yeterlidir. Bu karışımı temizlemek istediğiniz inatçı yüzeylerde kullanabilirsiniz.

7. Odanızın Havasını Ferahlatmak İçin

Kahvenin kötü kokuları geçirdiğinden yukarda bahsetmiştik. Bununla birlikte kahve çekirdekleri ve telvesi, güçlü aroması sayesinde, odanıza hoş bir koku verip, havasını ferahlatmaya yardımcı olabilir. Bunun için, bir poşetin veya delikli bir bezin içine kahve telvesi veya çekirdeklerini koyup, bu karışımı havasını değiştirmek istediğiniz odaya bırakmanız yeterlidir. Ayrıca kahveye, aromatik yağlar veya meyve kabuğu rendeleri de ekleyip, güzel ve doğal kokular elde edebilirsiniz.

8. Toz Giderici

Kahvenin en ilginç kullanım alanlarından biri de toz giderici etkisinden yararlanmaktır. Bacalar gibi bol toz ve küf çeken yüzeylerde, ‘kuru’ kahve kullanılabilir. Kahveni kuru olması burada çok önemlidir, çünkü nemli kahve, daha fazla küflenmeye ve tozlanmaya neden olur. Bunun için tozlu ve küflü bölgelerin üzerine döktüğünüz kahve çekirdekleri, bu bölgelerin kolayca temizlenmesine yardımcı olacaktır.

9. Mobilyaları Korumak

Kahve sayesinde, özellikle ahşap mobilyaları daha uzun süre iyi koşullarda koruyabilirsiniz. Çekilmiş kahve çekirdekleri veya telvesiyle ahşap mobilyanızın yüzeyini bir bez yardımıyla iyice ovalayın. Mobilyanız yeni alınmış gibi ışıl ışıl olacaktır.

10. Yiyeceklerde

Artan kahveyi kek ve pastala yapımında kullanabilirsiniz. Ayrıca kahve, mantar yetiştirirken toprağın en altına da koyulabilir. Yukarda da bahsettiğimiz gibi, kahvenin içindeki mineraller bazı sebze ve meyvelerin gelişmesinde etkili rol oynamaktadır.

Kahvenin bu çok çeşitli kullanım alanlarını görmek sizi şaşırttı mı?

Kanser Hücrelerini Yok Eden Mucize İçecek!

Şifalı bitkiler yüzyıllardır çeşitli hastalıklarla savaşmak için kullanılıyorlar, hatta daha tıbben tedavisi olmayan hastalıklara karşı bile kullanılıyorlar ve bu günümüzde bu bazı kanser türleri için de geçerli.Hepimizin bildiği üzere, çeşitli hastalıklarla savaşmakta bize yardımcı olabilen çok etkili bitkiler var. Bu bitkilerin çoğunluğu bilim adamları tarafından araştırılıp test edilip etkileri kanıtlanmıştır. Kimse bu alternatif tedavilerin herhangi bir kanser türünü kalıcı olarak tedavi ettiğini garanti edemez ama bu bitki tabanlı tedavilerin, bu hastalıktan muzdarip hastaların semptomlarını yatıştırıp yaşam kalitelerini arttırdığı kanıtlanmıştır.

Bu alternatif tedaviler, klasik tedavilerle birlikte uygulanmalıdır, süregelmekte olan tıbbi tedavinizi bırakıp doğal, şifalı bitki tabanlı bir tedaviye geçmemelisiniz. Bunu yapmanızı hiçbir şekilde önermiyoruz. Böyle bir şey yaparak, sağlığınızı hatta hayatınızı tehlikeye atabilirsiniz. Unutmayın ki klasik tedaviler ve doğal tedaviler birlikte de uygulanabilir. Şifalı bitkilerden bir karışım yapmak istiyorsanız, öncelikle doktorunuza danışmalı ve onayını almalısınız.

En çok kullanılan bitkiler:

Spirulina yosunu; Spirulina yosunu B, E, K vitaminleri ve beta karoten bakımından zengindir. Bünyesinde bulundurduğu demir ve magnezyumla da birlikte özellikle meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği görülmüştür.   Spirulina düşük yağ ve kalorili, kolesterolsüz, bütün temel amino-asitleri içeren bir protein kaynağıdır. Şeker hastalığı ve anemi gibi hastalıklarla mücadelede ve hava kirliliğinin bünye üzerinde yarattığı zayıflatıcı etkilerin önüne geçilmesinde önemli katkılar sağlar.

Mantar;Anti-viral ve anti-kanser etkiye sahip 50’den fazla mantar türü olduğu tespit edilmiştir. 5000 yıldan uzun bir süredir medikal alanda kullanılan mantarın çeşitli kanser türleri üzerine etkisi kanıtlanmıştır.

Sarımsak; Sarımsağa aromasını ve tadını veren ‘alisin’ maddesi dünyanın en güçlü anti-oksidanıdır. Bunun yanı sıra içerdiği bir başka maddeyle de kanser hücrelerini yalnızca 24 saatte öldürdüğü gösterilmiştir.

Domates; İçerdiği lökopen sayesinde kanserle savaşır.

Turpgiller; Roka, brokoli, lahana, turp, kıvırcık gibi sebzeler, vücutta çözüldüğünde kanser hücreleriyle savaşan içeriklere sahiptirler. Aynı zamanda vitamin ve mineral bakımından da zengindirler.

Yeşil çay;Kateşin denilen bitki flavonoidlerini içeren yeşil çay, damar sistemi hücreleri üzerinde etkilidir. Kanser hücrelerinin üremesini engeller.

Zencefil; Zencefilin anti-inflamatuvar özelliği sayesinde tümör hücrelerini%56 oranında azalttığı gözlenmiştir. Bu nedenle özellikle kemoterapi gibi kanserin tedavisinde kullanılır.

Zerdeçal; Zerdeçal, doğada bulunan en güçlü anti-oksidanlardan biri olan kürkümini barındırır. Anti-inflamatuvar etkisi sayesinde kanser hücrelerini engellemesinin yanında olan hücrelerle de savaşır.

Üzüm; Üzümler, anti-oksidan bakımından zengindir. Özellikle bağırsak yolundaki kanser hücrelerinin büyümesini engelleme özelliğine sahiptir.

Klorella/Klorella; Kanseri önleyen kimyasallar içeren bir bitkidir. Aynı zamanda dokuların oksijenini de artırdığından, kanser hücreleri oksijenli dokularda üreyemezler. Toz halinde veya tablet olarak eczanelerde satılmaktadır.

Faydaları;   Yeşil yosun tableti olarak adlandırılan Klorella tek hücreli bir Tatlı su alg’idir. Klorella’nın sağlık üzerine etkileri Uzak Doğu ülkeleri tarafından yüzyıllardır bilinmesine karşın, bilim adamları tarafından keşfedilip bilimsel araştırmalara konu olması, ancak yüzyılımızın başlarında gerçekleşmiştir. Klorofil, içeriği en fazla olan bitkidir, bu nedenle Klorella ismi de klorofilden gelmektedir ve Latince “küçük, taze yeşil” anlamındadır. Klorella; vitaminier, aminoasitler, hamlif, mineral maddeler, nükreik asitler, enzimler gibi bazı besin öğeleri ve sağlık üzerine etkin maddeler açısından zengin olduğundan, insan sağlığı ve beslenmesinde önem taşır. Klorella üzerinde çok fazla bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalara göre bilimsel olarak; alerjileri ortadan kaldırıcı, kolesterolü düşürücü, bağışıklık sistemini güçlendirici, hipertansiyona, kan şekerine, kapanmayan yaralara ve karaciğere, romatizmaya, insan performansına ve yaşlanmaya karşı son derece olumlu etkileri olduğu ispatlanmıştır.

Haşhaş/Haşhaş yağı; Vücutta doğal olarak kanserle savaşan bir madde olan melatonin seviyesini yükseltir.

Kanser hücreleriniz yok eden mucize içecek!

Bay Seto akciğer kanseri. Çin’de ünlü bir Herbalistin tavsiyesi üzerine bu içeceği içmeye başlıyor. 3 ay boyunca düzenli şekilde bu içeceği kullanıyor ve şimdi sağlığına kavuşmuş durumda.

Bu içeceği hazırlamak için ihtiyacınız olan şeyler ; 1 adet pancar kökü 1 havuç 1 elma
Bu malzemeleri yıkayıp, kesip, meyve sıkacağında suyunu çıkardıktan sonra bekletmeden suyunu içebilir ve geri kalan posasını cildinize sürebilirsiniz.

Bu mucize sayılabilecek içeceğin etkili olduğu rahatsızlıklar:

Gelişmekte olan kanser hücrelerini önlemekte. Karaciğer, böbrek, pankreas hastalıklarını önlemekte ve ülser tedavisinde de kullanılabilmekte. Akciğeri güçlendirir, kalp krizi ve yüksek tansiyonu önler. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kızarmış, yorgun veya kuru gözlere iyi gelir. Kas ağrısını ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Bağırsak hareketlenmesine yardımcı olarak kabızı ortadan kaldırır. Detoks olarak da kullanılabildiğinden cildiniz daha sağlıklı ve parlak bir görünüme sahip olacaktır. Boğaz enfeksiyonuna iyi gelir. Regl ağrısını azaltmaya yardımcı olur. Saman nezlesine iyi gelir.

Kansere Karşı Acı Kayısı Çekirdeği

Prof. Dr. Karabulut yaptığı açıklamada, 2 yıldır sürdürdükleri “Acı Kayısı Çekirdeğinin ve Amigdalinin (Vitamin B17) Kanserli Hücrelerdeki Etkisi” adlı çalışmanın tamamlandığını söyledi.

Deney hayvanları üzerinde yapılan araştırmanın İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında desteklendiğini kaydeden Karabulut, deney hayvanlarını 7 gruba ayırdıklarını ifade ederek, “Her bir grubu kendi içerisinde kontrolleriyle kıyasladık. Deney hayvanlarına yüzde 5 ve yüzde 3 oranında acı kayısı çekirdeği verdik. Bu, günde 3 ya da en fazla 5 acı kayısı çekirdeğine tekabül edebilir. Acı kayısı çekirdeğinin içerisindeki zehirli maddeler nedeniyle dikkatli kullanılması gerektiği için oranı düşük tuttuk. Bir öldürücü doz var. Yapılan çalışmalar da gösteriyor ki bir kilograma yakın acı kayısı çekirdeği yediğiniz takdirde ancak o etkiyi gösterebilir, öldürücü doza gelebilir” diye konuştu.

Karabulut, deney hayvanlarında karaciğer kanseri oluşturduklarını belirterek, “Deney hayvanlarında acı kayısı çekirdeğini değişik oranlarda denedik. Bu değişik oranlardaki denememiz neticesinde acı kayısı çekirdeğinin özellikle kanser hücreleri üzerine olumlu etkileri olduğunu, kanser hücrelerini öldürdüğünü, diğer taraftan da sağlıklı hücrelerin yenilenmesini sağladığını gördük. Özellikle karaciğer enzimleri üzerine yüzde 5 oranında denediğimiz acı kayısı çekirdeğinin oldukça olumlu etkilerini izledik” dedi.

Kobayları, acı kayısı çekirdeğinde yüzde 6 oranında bulunan amigdalinle de beslediklerini dile getiren Karabulut, şunları kaydetti:

“Amigdalinin ağrı kesici etkisi var. Diyabet hastalarında kullanıldığını biliyoruz. ‘Bunu kanserde uygularsak nasıl etkisi olur’ diye düşündük. Bu anlamda elde ettiğimiz amigdalini de yine bu kanser modelini oluşturduğumuz farelere yedirdiğimizde olumlu etkileri olduğunu gördük. Hem acı kayısı çekirdeğinin hem de amigdalinin çok ciddi olumlu etkileri olduğunu, kanseri artıran enzimlerin azaldığını fakat kanseri baskılamaya çalışan vücudumuzun otokontrol mekanizmasının andioksidanlarını arttırdığını gördük.”
Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, araştırmada kullandıkları amigdalinin İnönü Üniversitesi’nde laboratuvarda elde edildiğini söyledi.

Araştırma, Dünya Laboratuvar Kongresi’nde İlgi Çekti

Araştırmanın, Uluslararası Klinik Kimya ve Tıbbi Laboratuvarlar Federasyonu adına Türk Biyokimya Derneği’nce geçen ay İstanbul’da düzenlenen Dünya Laboratuvar Kongresi’nde büyük ilgi çektiğini belirten Karabulut, “Özellikle sadece acı kayısı çekirdeği değil, aynı zamanda bunun içerisindeki amigdalin elde edilerek kanser üzerine etkisi araştırıldığı için çok daha dikkat çekti. Bu çalışma, dünya literatüründe daha önce hiç yapılmamış. Özellikle acı kayısı çekirdeği olması dikkat çekiyor çünkü içerisinde zehirli madde var ancak ağrı kesici özelliği de bulunuyor. Bunun, kanserin ağrılarının dindirilmesi ve kanserin oluşturduğu hasarların giderilmesinde etkili olduğunu ilk defa bu çalışmayla göstermiş olduk” diye konuştu.

“Kilogramı 1 Milyon Dolara Ulaşan Bir Malzeme”

Yrd. Doç. Dr. Yunus Önal da amigdalinin dünyada 2 bin farklı bitkide bulunduğunu belirterek, “Acı kayısı çekirdeğinde yüzde 6, bademde yüzde 2 oranında amigdalin var. Onun dışında darıda var. Acı kayısı çekirdeğinde yüzde 6 oranında olunca ‘biz bunu ekonomiye nasıl kazandırabiliriz’ diye düşündük. Bunun üzerine çalıştık. Bu acı kayısı çekirdeğinden elde ettiğimiz amigdalin de bu çalışmanın temelini teşkil ediyor” ifadesini kullandı.
Amigdalinin acı kayısı çekirdeğinden elde edilmesi sırasında saflığının kontrol edilmesi gerektiğini dile getiren Önal, “Bu ürettiğimizin saflığı yüzde 99,9. Yüksek saflıkta” dedi.

Önal, şunları söyledi:

“Bu çalışmayla amacımız, Malatyamız ve ülkemiz için önemli olan acı kayısı çekirdeğindeki amigdalini izole edip, hem acı kayısı çekirdeğinin kendisini hem de bundan izole ettiğimiz amigdalini endüstriyel bir ürün olarak kanser araştırmalarında nasıl kullanabiliriz, bunu görmekti. Gerek acı kayısı çekirdeği kullanıldığında gerekse de amigdalin kullanıldığında kanserli hücreler üzerinde olumlu etkisi olduğu ispatlanmış oldu. Acı kayısı çekirdeğini herkese gönderemezsiniz ama bundan izole ettiğiniz amigdalini birer 100 miligramlık, 200 miligramlık tabletlere dönüştürüp dünyada herkese pazarlayabilir, herkesin kullanımına sunabilirsiniz.”
Çin’in amigdalini tamamen acı kayısı çekirdeğinden, ABD ve Meksika’nın ise acı bademden üretmesine karşılık bu maddenin Türkiye’de üretilmediğini kaydeden Önal, “Perakendede kilogramı 1 milyon dolara ulaşan bir malzeme. Amacımız, bu tür ilaç ve gıda endüstrisinde kullanılacak bitki özlerinin ekonomik ölçüde üretimini sağlayıp endüstrinin hizmetine sunmak” diye konuştu.
Önal, İtalya ve Fransa’ya acı kayısı çekirdeği ihraç eden Türkiye’de amigdalinin de üretilmesi gerektiğini söyledi.

Kayısı Çekirdeğinin Faydaları

Güzel bir tadı vardır. Ancak acı kayısı çekirdeği en faydalısıdır ama tüketmekte biraz zorlanabilirsiniz. Cildinizi kayısı çekirdeği tüketerek içten, aktarlardan temin edebileceğiniz kayısı çekirdeğinin ezilip damıtılması ile elde edilen kayısı çekirdeği yağı ile de dıştan kayısı çekirdeğinin faydaları ve cilt mucizelerinden faydalanabilirsiniz. Kayısı bitkisinin tohumu olan kayısı çekirdeğinin faydaları saymakla bitmiyor. Özellikle kansere karşı iyi bir kalkandır. İçeriğindeki B17 vitamini kansere karşı korunmada çok etkili bir vitamindir ve tüm kayısı çekirdeklerinde yoğun olarak bulunmakla birlikte en fazla acı kayısı çekirdeğinde bulunuyor. *Bu vitamin başka hiçbir besinde bulunmaz. Kayısı bitkisi gerçekten özel bir bitkidir ve küçücük çekirdeğinde çok büyük faydalar saklar. A, D, E, K vitaminleri kayısı çekirdeğinde bulunan önemli vitaminlerdir.

Özellikle A vitamini sivilce ve akne problemlerini giderir. Yağlı ciltlerde müthiş bir düzenleyici olan kayısı çekirdeğinin faydaları arasında kuru ciltleri çeşitli yıpranmalardan korumak da vardır. Yağlı ciltlere göre çok daha çabuk yaşlanan kuru ciltler kayısı çekirdeği yağı ile korunabilir. Kırışıklıklarınız var ise özellikle 35 yaş sonrası ortaya çıkan ince kırışıklıklardan kayısı çekirdeği yağı ile kurtulabilirsiniz. Kayısı çekirdeğinin faydaları bu kişilerde gözle görülür ölçüde düzelme sağlamaktadır. Haftada iki kez kırışıklık şikayeti olan bölgelere uygulama yaparak kayısı çekirdeği yağından istifade edebilirsiniz.   Kayısı çekirdeği cilt ile ilgili oluşabilecek her türlü soruna tek başına bir ecza deposu gibi yaratılmıştır. Kayısı çekirdeğinin faydaları arasında selülitleri gidermek de bulunur. Aktarlardan temin edebileceğiniz kayısı çekirdeği yağı ile selülit sorunu olan bölgelere haftada bir uygulama yaparak şikayetinizi giderebilirsiniz. Uygulama yaparken gözeneklere iyice nüfuz etmesi için aşağıdan yukarıya doğru yağı tatbik etmeye özen gösterilmelidir.

Önemli Not:  
Günde 7 tane kayısı çekirdeği ortalama tüketim önerisidir. Kayısı çekirdeğinin içinin siyanür içerdiği ve doz aşımı kullanıldığında  özellikle çocuklarda 1-2 saat içinde ölüme yol açtığı uzmanlarca bildirilmektedir. Bu nedenle   kayısı çekirdeklerinin özellikle küçük çocuklara yedirilmemesi uyarısında bulunmaktadırlar..  Uzmanların pazarlarda bademle karıştırılarak satılan kayısı çekirdekleriyle ilgili de bir uyarısı var. Siyanür zehirlenmesi yaşamamak için hileli ürün satanlara karşı dikkatli olmak gerekmektedir. 2 küçük kayısı çekirdeği 10 kilo ağırlığındaki bir çocuğu kısa sürede ölüme götürebilmektedir . Mide asidini arttırdığından çekirdeği yiyen kişinin tok olması ve çekirdeğin tazeliği zehirlenmeyi hızlandırmaktadır. İlk bakıldığında önemsenmeyecek bir konu gibi görülse de, son derece dikkat edilmesi ve özellikle çocuklara yedirilmemesi gerekmektedir.

Hemoroit hastalığının çaresi patlıcan sapı

Basur (Hemoroid) sorunu çekenler nasıl bir illet olduğunu bilirler. Her an sanki tuvaletin gelmiş gibi bir his. Tuvaletin geldiğinde ise bir işkence odasına girer gibi “Can Batması” yada “Bıçak Kesiği” gibi yarım yada 1 saat resmen doğum sancısı çekme ve ardından bütün gün acı ve ağrı hissi.

İlaçla tedavisi olmayan, krem ve bitkilerin yetersiz kaldığı, cerrahi işlemin acılı ve tekrarlanan bir sorun olan Basur – Hemoroid ve makat çatlağı sorununun şifasını  yaradan patlıcan sapının içerisine gizlemiş. Bu sorunu çekenler mutlaka denemeli, üstelik tekrarını engelliyor. Hem kolay hem de çok ucuz ve %100 etkili bir yöntemdir.

Patlıcan Sapı Kürü İle Basur Problemlerine Son!

Malzemeler;

  • 10 adet patlıcan sapı,
  • 10 bardak soğuk su,

Yapılışı:

Öncelikle patlıcan saplarını güzelce yıkıyoruz ve 10 bardak su ile kaynatıyoruz. Kaynadığında altını kısıp yarım saat kapağını hiç açmadan yarım saat kaynatıp altını kapatıyoruz. Soğuduğunda Kapağı açıp patlıcan saplarını çöpe suyu ise buz dolabına kaldırıyoruz.

Uygulanışı:

Bu suyu sabah ve akşam aç halde bir su bardağı içiyoruz. İlk kullanımda etkisini görecek 5. gün tamamen kurtulacaksınız.

Ayrıca bu kürü kullandığınız 5 gün boyunca sirke, domates, acı biber, bulgur, çilek, turşu yememeli, çorapsız ve demir sandalyeye oturmamalısınız. Tedaviden sonra hepsi yenebilir. Soğuk yerlere oturmak ve basmak yasak.

Hamilelikten dolayı oluşan veya yakın bir zamanda meydana gelmiş Hemeroidlerde perhizi de aynı zamanda yapmanız şartı ile tedaviniz bu kadardır. Eskiden oluşmuş Hemeroidlerde fistülün içinde muhtemelen iltihap olmaktadır. Bu yüzden vücut o iltihabı geri çekemez. Bu durumda Doktorunuza danışarak uygun bir antibiyotik ile bu iltihabı yok etmelisiniz. Böylece patlıcan suyunu, perhizi, antibiyotiği aynı zamanda tatbik edebilirsiniz.

Patlıcan Sap Suyunun Faydaları Nelerdir, Neye İyi Gelir?

Bilinmeyen faydaları nedeniyle yıllardır çöpe atılan patlıcan sapının inanılmaz özellikleri var. Doğal tedavi yöntemleri arasında giderek daha fazla kullanılan patlıcan sapının faydaları özellikle kalp damar sağlığı üzerinde etkilidir. Patlıcan suyu kan dolaşımını hızlandırır ve damar sertliğini önler.

Patlıcan sapı suyunu hazırlarken doğranmış yenilebilir sapları kullanabilirsiniz. Ancak en güçlü flavonoid antioksidana sahip patlıcanın soyulmuş dış kabuğunu suda haşlamak için kullanmak gerekebilir.
Eklem iltihabı da dahil olmak üzere tuvalete gitmeyi kolaylaştıran patlıcan sapının hemoroide faydaları vardır. Sabah ve akşam bardak olarak içilen patlıcan sapının bağırsakları gevşetici etkileri olduğu bilinmektedir.

Kullanıcı Yorumu 

Doktora her gittiğinde bir sürü ilaç ve geçmeyeceğini bile bile umut bağlama. Aktardan alınan bitkiler ve yine kremler artık umudumu kestiğim bir dönemde cerrahi işleme başvurmayı düşündüm. Fakat bunun tekrarlayacağını bildiğim içinde içimde bir umutsuzluk vardı.

Kulaktan duyma denilen yada kocakarı ilacı olarak da geçen bir tedavi yöntemini duydum. Tabi ki o kadar şeyi denedikten sonra onu da deneyecektim. İlk kullandığım andan itibaren acı çok fazlasıyla azaldı ve 5. günde tamamen iyileşmiştim.

Patlıcan Sapının Faydaları Neler?

Çoğu kişi tarafından bilinmediği için hiç kullanılmadan kesilip atılan patlıcan sapının bilinmeyen çok önemli faydaları vardır. İçerdiği zengin vitamin ve mineraller sayesinde hastalıklara karşı bize yardımcı olur. A, B1, B2 ve C vitaminlerini içeren patlıcan sapı hemoroid, cilt ve saç sağlığı gibi sorunların giderilmesine yardımcı olur ve hatta bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

  • A ve B1 vitaminleri sayesinde göz sağlığına katkı sağlayan patlıcan sapı, lifli yapısı sayesinde sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına destek olur.
  • C vitamini ile cilde parlaklık verir ve solunum yolu hastalıklarına karşı korur.
  • İçerdiği doğal nikotin ile sigarayı bırakmak isteyenlere kolaylık sağlar.
  • Ispanaktan sonra en zengin demir içeren sebze olan patlıcan sapı, yorgunluğu giderir ve demir emilimini artırır.
  • İnsülin direncini dengeler.
  • Antioksidan yapı bakımından zengin olduğu için vücudumuzdaki toksinlerin atılmasını kolaylaştırır.

Eğer Günde 2 Kaşık Yerseniz!

İdeal uyku süremizi, sabah kendimizi dinlenmiş hissetmemizden ve gün içi performansımızdan anlayabiliriz. Eğer ne kadar uyursanız uyuyun ertesi gün kendinizi dinlenmiş hissetmiyorsanız uyku problemi yaşıyorsunuz demektir.

Uzmanlar beslenme şeklinin uykusuzluğu tetikleyebileceğini söylüyor. Peki rahat bir uyku çekmek için hangi besinleri tüketmeliyiz? İşte daha iyi uyumayı sağlayan besinler…

Bitki çayları

Papatya, çarkıfelek çiçeği veya kediotu çayı gibi bitki çayları gece yatmadan içtiğinizde rahatça uyumanızı sağlayacaktır. Çaylar sinirleri ve kasları rahatlatarak uykuyu kolaylaştırır.

Magnezyum

Kara buğday, bal kabağı, çekirdek, deniz ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru meyveler magnezyum kaynağıdır. Magnezyum kaslarımızı rahatlatan doğal bir sakinleştiricidir. Tritofanı serotonin ve melatonine çeviren magnezyumun eksikliğinde uykusuzluk sorunuyla karşılaşabilir.

Hindi

Hindide yüksek miktarda bulunan tritofan uykuyu kolaylaştırmasıyla bilinir. Bunun yanında iyi bir çinko ve b6 vitamini kaynağıdır. Ancak akşamları rahatsız ederek sizi uyutmayacağı için gündüz yemeniz daha iyi olacaktır.

Çinko

İstiridye ve diğer deniz ürünlerinde, tam tahıllı besinlerde, kuruyemişlerde bulunan çinko da uykuya yardımcıdır. Aynı zamanda çinko tritofanın serotonin ve melatonine dönüşmesi için gereklidir.

Kiraz

Kirazda az miktarda bulunan melatonin hormonu uykuyu düzenlemeye yardımcı olur, uyku süresini artırır.


Hindistan cevizi suyu

Akşam içeceğiniz bir bardak sade hindistan cevizi suyu rahat bir uyku çekmenize yardımcı olabilir. Potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve sodyum içeriğiyle kaslarınızı rahatlatır, uykunuzun bozulmasını engeller.

Kabak çekirdeği

Magnezyum bakımından zengin olan kabak çekirdeği vücudunuzdaki kas liflerini rahatlatarak güzel bir uyku çekmenizi sağlar. Doktorlar günde 2 kaşık kabak çekirdeği tüketilmesini öneriyor

Protein

Et, balık, fasulye, mercimek, kuruyemişler gibi protein bakımından zengin besinler iyi bir gece uykusu için tüketilmeli. Kilonuzdaki her kilogram için 1 gram protein tüketmelisiniz. Örneğin 50 kilo bir kadın 50 gram protein almalı. Ancak sindirimi zor olan yüksek proteinli besinleri yatmaya yakın yememelisiniz.


Yavaş salınımlı karbonhidratlar

Yulaf ve esmer pirinç gibi tam tahıllı besinler kan şekerini dengede tutarak enerjinin vücuda yavas salınmasını sağlıyor. Uyurken de vücudunuz ve beyniniz glikoza ihtiyaç duyuyor. Glikoz seviyesi düştüğünde adrenalin ve kortizol gibi hormonlar salınabilir, bu da sizi uyandırabilir.

Brokoli-yoğurt kanseri unut

SARIMSAK: Selenyum içeriği yüksek olan sarımsak mide, göğüs, bağırsak, cilt ve prostat kanserlerinde tümör oluşmasını ve ilerlemesini engeller. Zeytinyağında ezilerek veya çiğ şekilde tüketilmesi daha faydalıdır.

ZERDEÇAL: Karaciğer, akciğer, kolon, mide, meme, yumurtalık, beyin ve lösemi gibi pek çok kanserde tümör hücrelerinin büyümesini engeller. Kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azaltır. Safra arttırıcı etkisi nedeniyle safra taşı olan kullanmamalı.

HAVUÇ: Betakarotenden zengin olan havuç prostat, ağız, yemek borusu ve mide kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Havuç suyu şeklinde de tüketilebilir.

DOMATES: İçinde bol miktarda bulunan likopen, DNA hasarını engelleyerek kanser riskini azaltmaktadır. Özellikle akciğer, kolon ve meme kanserlerinde oldukça etkilidir. Yeşil çay: İçeriğindeki kateşinler antioksidan etkiye sahiptir. Özellikle kolon kanseri riskini azaltır. Günde 2 fincan şekersiz yeşil çay içilmesi küçük hücreli akciğer, pankreas, özefagus ve ağız kanserlerinin oluşumunu önlemeye yardımcıdır.

ÇÖREK OTU: Akciğer, başboyun, kolon, karaciğer, lösemi, lenfoma, pankreas, prostat ve yumuşak doku kanserlerine karşı koruyucudur. Vücutta mikrop ve tümörle mücadele eden hücrelerin sayısını arttırmaktadır.

KARA ÜZÜM: Çekirdeği ve kabuğuyla beraber yenildiğinde, içeriğindeki ‘resveratrol’ ile kanser yapıcı bileşikleri bloke eder. Kanser dokularının oluşumunu ve gelişimini engeller. Balık: A, D, K ve B grubu vitaminler açısından zengindir. İyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko kaynağıdır. Özellikle somon gibi Omega-3 içeriği yüksek olan balıklar kansere karşı koruyucudur. Mümkünse, haftada 2 kez tüketilmesi önerilmektedir.

ANANAS: Ananasın içindeki bromelain maddesi özellikle akciğer, bağırsak, yumurtalık ve cilt kanserlerinde tümörlü hücrenin gelişimini engellemektedir. Kuru baklagiller: Mercimek, nohut, kuru fasulye ve barbunya iyi lif kaynaklarıdır. Özellikle bağırsak kanseri için koruyucudur. Vücuda zarar veren maddelerle savaşırlar ve kan dolaşımına yardımcı olurlar. Haftada 2 kez tüketilebilir.

KIRMIZI BİBER: C vitaminini en çok içeren sebzelerdendir. Antioksidan bir vitamin olan C vitamini kanser hücrelerinin büyümesini engeller ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

FINDIK: E vitamini açısından zengindir. Tümör büyümesini engelleme ve kanserli hücrelerin kendilerini yok etmeleri; yani apoptosis sürecini başlatır. Kolon, prostat ve göğüs kanserleri üzerinde önemli rol oynamaktadır. Her gün 1 avuç yenilebilir. Soğan: Bol miktarda A, B ve C vitaminleri, fosfor, iyot ve kükürt içerir. Kolon kanserine yakalanma riskini azaltır. Doğal antibiyotik özelliğiyle bağırsak ve karaciğeri temizlemektedir.

BROKOLİ: Lif, A ve C vitaminleri, folik asit ve kalsiyum gibi son derece değerli maddeler içerir.Ayrıca brokoli, glukosinolat içermektedir ve vücutta meydana gelen zararlı maddelerin etkisiz hale dönüştürülerek böbreklerden atılmasını sağlamaktadır. İdrar yolları, kolon, akciğer, göğüs ve rahim kanserine karşı koruyucudur. Yemeklerde, salatalarda çiğ veya buharda pişirilerek tüketilebilir.

’10 YILDA ÇARE BULUNABİLİR’

Kanser tedavisinde erken teşhisin önem taşıdığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, “Tıpta yaşanan gelişmeler ve atılan adımlar umut vaat ediyor” dedi. Prof. Dr. Üskent, şöyle konuştu: “Kanserde immünoterapi, gen ve hedefe yönelik tedaviler uygulanıyor. Tümörün genetik yapısına bakarak kişiye uygun tedavileri ve ilaçları belirliyoruz. Özellikle de beyin ve pankreas tümörlerindeki hücre tedavilerinin sonuçları çok başarılı. Bilimsel araştırmalar bu hızla giderse 10 yılda kansere çare bulunacak gibi görünüyor.”

GÜNDE 10 SİGARA RİSKİ 5’E KATLIYOR

En öldürücü kanser türü olan akciğer kanserine yüzde 80- 90 oranla sigara yol açıyor. Emsey Hospital’dan Prof. Dr. Ali Metin Görgüner, “Kansere yakalanma oranı günde 10 sigarayı uzun süre içenlerde 5, günde 40 sigara içenlerde ise 24 kez artıyor” diyor. Sigara bırakıldığında akciğer kanserine yakalanma oranının azaldığını, 5 yılın sonunda riskin içmeyenlerin yarısı oranına düştüğünü belirten Prof. Dr. Görgüner, “Puro, pipo, nargile de kanser yapar. ‘Light’ sigaralar da zararlı. Sigara içilen ortamlarda bulunanların da akciğer kanseri riski yüksek” şeklinde konuştu.

Narın Kabuğu Suyundan Daha Şifalı!

Nar suyunun genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruduğunu ifade eden Uslu, damar tıkanıklıklarını geriletme ve tansiyon düşürücü etkilerinin de bulunduğunu vurguladı.

NARIN MUCİZEVİ FAYDALARI

Nar her derde deva…

Uslu, Türkiye’de nar kabuğunun hemen hemen hiç tüketilmediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Narın kabuğu, meyvesi yendikten ya da suyu sıkıldıktan sonra çöpe atılmaktadır. Çin’de son yıllarda yapılan araştırmalar, narın kabuğunun, suyuna göre daha fazla oranda değerli bileşikler içerdiğini göstermektedir. Suyu adeta ilaç gibi sağlığımıza faydalı olan narın kabuğu, suyundan daha değerli bileşikler içermektedir. Nar kabuğu içinde bulunan ellagik asit, başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini hem önleyici hem de iyileştirici faydalar sağlamaktadır.”

Nar kabuğu, çay olarak tüketilebilir

Araştırmaların, nar kabuğunun kötü huylu kolesterolü azalttığı, beta hücrelerini artırarak diyabetli hastalara, kalp ve damar hastalarına suyuna göre çok daha önemli faydalar sağladığını gösterdiğini aktaran Uslu, “Nar kabuğunda bulunan ellagik asit antioksidan, antimutajen ve antikanser özelliklere sahiptir. Çalışmalar meme, yemek borusu, cilt, bağırsak, prostat ve pankreas kanserlerinde antikanser özelliğini göstermiştir” dedi.

HANGİ BİTKİ HANGİ KANSERE İYİ GELİYOR?

Bazı bitki türlerinin, kanser…

Uslu, nar kabuğunun tüketilme yöntemine ilişkin ise şu bilgileri verdi: “Gölgede veya 40-50 dereceyi geçmeyecek ortamlarda kurutulan nar kabukları daha sonra ufalanmalıdır. 100 gram kaynamış suya, 2 gram nar kabuğu atarak, yaklaşık 10 dakika kaynatıp suyu her gün çay olarak tüketilebilir. Böylece başta kanser, kalp ve şeker hastalıkları olmak üzere pek çok hastalıktan kendimizi korumuş oluruz. Kurutulmuş ve parçalanmış nar kabuklarını, kahve çekme makinesinde toz haline getirip, bir çay ya da kahve kaşığı tozu salata, peynir gibi gıdalarla da tüketebiliriz.”

KIRMIZI MEYVELER KANSERDEN KORUYOR!
Kiraz, böğürtlen, çilek,…

Özellikle şeker hastalarına, beta hücrelerini artıracak nar kabuğu tozunu tüketmeye özel çaba göstermeleri tavsiyesinde bulunan Uslu, “Genelde tüm meyvelerde olduğu gibi narın da en değerli yeri kabuğudur. Bir ilaç gibi içtiğimiz nar suyundan arta kalan kabukları da asla atmayalım ve başta kanser, şeker ve kalp rahatsızlığı olmak üzere hemen hemen tüm hastalıklardan korunalım” diye konuştu.

Nar ve Cilt Bakımı Narın cilde faydalarından yararlanmak istiyorsanız nar suyu içebilir, nar yiyebilir, nar çekirdeği yağı kullanabilir veya nar içeren kozmetik ürünleri kullanabilirsiniz. İlk 3 yöntem narda bulunan tüm besin ögelerinden faydalanmak adına tercih edilebilir. Kozmetik ürünler ise narın bulunmadığı aylarda kullanılabilir.

Narın cilde faydalarını 3 ana başlıkta toplayabiliriz.

Sivilceler: Çoğunlukla cilt yüzeyinde bakteri birikimi, sindirim sorunları ve hormonal dengesizlikler yüzünden ortaya çıkan sivilceler nar ile azaltılabilir. Narın sivilce oluşumunu azaltma etkisi sindirimi düzenlemesi, antioksidan etkisiyle toksinlerin cilde verdiği hasarı azaltması ve kan dolaşımını arttırmasından ileri gelmektedir. Mevcut sivilceler içinse bir miktar nar suyunu pamukla sivilcelerin üzerine daha hızlı kurumalarını sağlayabilirsiniz. Nar suyunun bir diğer faydası sivilceler geçtikten sonra cilt yüzeyinden oluşan lekelerin görünümümü oldukça hafifletmesidir.
Anti Aging: Nar suyu yaşlanmanın cilt üzerindeki olumsuz etkilerini önemli oranda azaltır. Bunun nedeni, narın cilt sağlığı ve yeni cilt hücresi üretimi için gereken neredeyse tüm antioksidanları içermesidir. Nar suyu kolajen ve elastik üretimini arttırarak cildin sıkılaşmasına yardımcı olur ve kırışıklıkların görünümünü hafifletir.
Yaralar: Nar çekirdeği eski çaylardan günümüze yaraları iyileştirmek için kullanılan doğal bir üründür. Aynı zamanda cildi etkileyen enfeksiyonlara karşı koruma sağlar ve yaranın iyileştikten sonra ciltte kalan izini önemli oranda azaltır.

Nar Cilt İçin Neden Faydalı?

Nar çekirdeğinin ve suyunun cilt bakımında bu kadar popüler olmasının başlıca nedeni çok iyi bir antioksidan kaynağı olmasıdır. Ayrıca B5 ve C vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Bu sayede cildi tahrip eden serbest radikalleri nötralize ederek cildi korur. Nar çekirdeği yağı yeni cilt hücresi üretimini destekleyen ellagic asit, punicic asit ve omega 5 yağ asitleri içermektedir. Tüm bu bileşenler yaşlanmanın etkilerini önemli oranda yavaşlatır ve cildi güneşin zararlı ışınlarına karşı korur.

Nar İçeren Bakım Kremleri

Bulabilirseniz %100 doğal nar çekirdeği yağı kullanmanızı öneririm. Ancak nar çekirdeği yağı bulamazsanız en azından nar çekirdeği özü içeren bakım kremlerinden kullanabilirsiniz. Bu kremlerin üretiminde kullanılan nar çekirdeği özü çok fazla işlemden geçtiği için özelliğini büyük oranda yitirir ama hiç yoktan iyidir.
Taze narla cilt bakımı yapmak içinse 1 adet büyük narın kabuğunu temizleyin ve geri kalan çekirdekli bölümü miksere atarak yoğun bir sıvı kıvamına gelinceye kadar makineyi çalıştırın. Daha sonra sıvı narı boyun bölgesi de dahil olmak üzere tüm yüzünüze yayın. 20-25 dakika kadar kurumasını bekledikten sonra ılık suyla yüzünüzü temizleyebilirsiniz. Narın cildinize faydasını gösterebilmesi için en az 2-3 hafta bu uygulamayı 2-3 günde bir tekrar edin.

Öksürük nasıl geçer? Öksürük için bitkisel çözümler!

İster inanın ister inanmayın, öksürük aslında iyi bir şeydir. Uzmanlara göre öksürük, tahriş edici bir maddeye tepki olarak vücudunuzun hava yollarını temizleme yoludur. Ancak öksürük sizi bütün gece ayakta tutabilir ve genel olarak mutsuz hale getirebilir  ve bazen hiç bitmeyecekmiş gibi hissettirir.

Öksürükten nasıl kurtulacağınız konusunda mücadele ediyorsanız, işte size iyi haber: Çoğu öksürük tedavi olmaksızın kendiliğinden geçer. Alabama Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir doktor olan ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında uzman olan Dr. Stephen Russell, bu arada öksürük için faydaları kanıtlanmış birkaç doğal çare olduğunu söylüyor .

Russell’ın öksürük ataklarını nasıl durduracağına dair ipuçları ve çoğu muhtemelen mutfağınızda veya ecza dolabınızda bulunan öksürük için en sevdiği ev ilaçlarından bazıları.

Öksürük Nasıl Geçer Bitkisel?

Öncelikle turpu rendeleyin ve bal ile karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı temiz olan tülbentin içerisine koyup bu tülbenti yüksek bir yere asın. Balın akmaması için altına bir kase koyun. Sabaha kadar bu karışım tülbent içerisinde süzülecektir. Süzülen bu bal ve turp karışımını istediğiniz zamanlarda yiyin. Çocuklar içinde kullanılabilen bu karışım her yaştaki insanlar için tedavi edici sağlıklı bir öksürük gidericidir.

Şiddetli Öksürük Nasıl Geçer?

1 litre suyun içine, ince dilimlenmiş 1 adet elmayı kabuklarıyla birlikte atın. Haşladıktan sonra çay gibi sıcak olarak için. Öksürük için zencefil 2-3 parmak ucu miktarında zencefil, bir tutam ıhlamur, 1 çay kaşığı hibisküs ve bir çay kaşığı şahter bir su bardağı suda 3-5 dakika kaynatılır ve 2-3 dakika demlenmesi beklenerek kullanılır. Fazla şekerli olmasından kaçınmaya çalışın hatta şeker yerine nöbet şekeri koyulursa öksürüğü azaltır. Öksürük için zencefil kökü kaynatabilirsiniz. Bunun dışında zencefil tozunu bal ile karıştırarak da tüketebilirsiniz.

Kuru öksürüğü kesmek için bazı şifalı bitkilerden de faydalanabilirsiniz. Sizin için bulduğumuz birkaç kuru öksürük bitkisel tedavi yöntemi şu şekilde:

  • 1 çay kaşığı karabiber 1 tatlı kaşığı bal ile karıştırılıp yenir. Bu uygulamadan sonra süt içerseniz boğazlarınız rahatlayacaktır.
  • 2 tatlı kaşığı dut pekmezine göz kararı karabiber dökerek günde bir kaşık yerseniz bu da boğazlarınızı rahatlatacaktır.
  • Ihlamurla ayva yaprağı kaynatılır ve içilir.
  • Elma kabuklarıyla, zencefil, ıhlamur, ayva, tarçın ve limon kaynatılır. Suyu içilir.
  • Nişastayı su ile kaynatıp limon suyu ve pekmezle karıştırın.
  •  Bir miktar kekiği suyla kaynatıp içine bal koyup ılıtıp içelim.

Meyan Kökü: Kişinin öksürüğünü hafifletici veya kesici, bronşları rahatlatıcı ve balgam söktürücü bir takım özelliklere sahiptir. Meyan kökünün içerisinde bulunan glirizin ve flavorid maddeleri sayesinde iltihap giderici özelliği de bulunmaktadır. Meyan kökünden öksürük tedavisinde yararlanmak için; 50 gram meyan kökü bitkisini yaklaşık bir litre su içerisinde kaynatarak gün içerisinde üç veya dört kez birer bardak şeklinde tüketmek yeterlidir.

Zencefil: Zencefil bitkisinin dallarından faydalanılmaktadır. Genel anlamda öksürüğe iyi gelmesinin dışında balgam söktürücü özelliğe de sahiptir. Bilhassa zencefil ile bal karışımı birçok tecrübe ile sabit olup kronik öksrüklerde dahi şifa olmaktadır.

1 çay kaşığı karabiber , 1 tatlı kaşığı bal ile ile karıştırılarak verilir. Ardından da süt. Bu formül yetişkinler için de etkilidir.

Kabukları ile elma, tarçın, zencefil, ıhlamur, ayva ve kabuklu limonu kaynatıp suyunu içirin. Göğsü yumuşatacak ve öksürüğü geçirecektir.

Varise İncir Yaprağı Çözümü

Varisin oluşumu hakkında bilgi veren Dr. Coşkun, “Temiz kan (oksijenli kan) atardamarlar sayesinde vücudun çeşitli dokularına ve organlarına gönderilir. Burada oksijen atardamarlardan alınır ve toplardamarlar (genellikle kirli kan taşırlar) ile tekrar kalbe gönderilir. Kan, kalbe doğru yukarı çıkarken bu kanın geriye kaçmasını engelleyen mekanizmalar vardır.

Bunların en önemlisi damarlar içindeki kanın geriye akışını önleyen kapaklardır. Kanın ayaktan yukarı çıkmasını düşünün. Oldukça zor gibi görünür fakat vücudun hamallığını yapan bacaklar sayesinde bu işlem kolaylaşır. Baldır kasları kasılarak bir pompa görevi görür. Bu kaslar kasılınca toplardamarlar sıkışır ve kan kalbe ilerler. Kapaklar sayesinde de kan geriye kaçmaz. Eğer bu sistem bozulursa varis ortaya çıkar” dedi.

Varise Dikkat

Tıpta bu duruma kronik venöz yetmezlik dendiğini aktaran Dr. Coşkun, “Toplardamarlar genişler, belirginleşir ve kıvrımlı bir görünüm alır. Damar duvarının desteği kaybolmuştur. Sıklıkla üst ve alt bacaktaki yüzeysel venlerde (damarlarda) ortaya çıkmaktadır.  Varis oluşumunda kalıtsal faktörler çok önemlidir. Ailede varisin olması diğer bireylerde görülme ihtimalini oldukça arttırır. Ayrıca hormonal farklılıklardan dolayı, hamilelikte ve doğum kontrol hapı kullanımı sırasında varis daha sık görülür. Kadınlarda daha sık görülmesinin sebepleri bunlardır. Uzun süre hareketsiz ayakta duran ya da oturan kişilerde varis görülebilir. Bu durum varisin nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir ve mesleği gereği bu şekilde yaşayan kişilerin dikkat etmesi gerekir. Bunların dışında sıcak su, toplardamarların pıhtılaşıp tıkanması sonucu varis gelişimine neden olabilir. Sıcak banyo ve kaplıcalar varisli kişiler ve varis riski taşıyanlar için zararlıdır” diye konuştu.

Varisten İncir Yaprağı İle Kurtulun

Doğal ve bitkisel yollarla varisin önüne geçmenin mümkün olduğuna dikkat çeken Dr Ömer Coşkun, “İncir yaprağı varis için oldukça etkilidir. Bir litre suya 5 adet incir yaprağı konup 5 dakika kaynatılır. Bir su bardağı kadarı içilir. Geri kalanı ılıdıktan sonra varisli bölgeye sürülür. Bu uygulamaya en az 21 gün boyunca uygulandığı takdirde ortaya güzel sonuçlar çıkacaktır. 21 gün sonrası da ara ara uygulamak isteyenler devam edebilirler” şeklinde konuştu.

İbrahim Saraçoğlu’ndan grip ve soğuk algınlığına karşı doğal kür!

Soğuk havaların etkisini göstermesiyle birlikte kış sezonunun en etkili hastalıklarından grip de kendine göstermeye başladı. Peki ama halsizlik, öksürük, baş ağrısı ve vücut direncinde azalma gibi belirtileri görünen grip ve soğuk algınlığından nasıl korunulur? Gribe ve soğuk algınlığına iyi gelen doğal çözümler nelerdir? İşte Saglikhaberleri.com olarak sizler için derlediğimiz bilgiler…

Grip Nasıl Önlenir?

Uzmanlar en kısa iyileşme sürecinin 7 gün olduğu grip hastalığına karşı uyarıyor. Peki ama gribe yakalanmamak için hangi önlemler alınmalı?  İşte grip ve soğuk algınlığına yakalanmamak için alınması gereken önlemler;

Sigara içilmemeli, Kalabalık yerlerden mümkün mertebe uzak durulmalı, Mümkün olduğu sürece grip olan kişilerle temastan kaçınılmalı, Yeterli ve dengeli beslenilmeli, Günde en az 8-10 bardak su içilmeli, Vücut direncini artırmak için mutlaka spor yapılmalı.

Soğuk Algınlığına Karşı Doğal Kür Tarifi

Doktorlardan alınan ilaçların mutlaka kullanılması gerektiğini vurgulayan Saraçoğlu, bu uygulamanın bir destekçi olarak kullanılması gerektiğinin altını çizdi. Grip ve soğuk algınlığına karşı en önemli koruyucunun nar kabuğu ve karabaş bitkisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu,

”Üç tane bir lira büyüklüğünde nar kabuğunu kaynamakta olan 1,5 su bardağı klorsuz suya atınız ve kısık ateşte beş dakika kaynatınız, beşinci dakikadan sonra 3 başak karabaş bitkisi atınız ve üç dakika daha kaynatınız. Daha sonra ocaktan alıp süzerek ılımaya bırakınız. Ilıdıktan sonra günde bir defa aç karnına bir su bardağı tüketiniz. Bu uygulamaya bir hafta ara vermeden devam ediniz. Bir haftanın sonunda kürü sonlandırınız ve şikayetlerinizin seyrine göre uygulayabilirsiniz.” açıklamasında bulundu.

İşte Karaciğeri Temizleyen Yiyecekler

Karaciğerimiz, her gün çalışarak, bizi yediğimiz yiyeceklerin toksik etkilerinden korur. Bazen çok çalışır ve yorgun düşer, bu da vücudumuzdaki dengelerin bozulmasına neden olur. Biz de yediğimiz yiyeceklerle karaciğerimize destek olup, onun yükünü azaltıp, temizlenmesini sağlarız. Aşağıdaki 6 besin karaciğer sağlığımız açısından en önemli yiyeceklerden bazılarıdır.

Greyfurt

Her gün ufak bir bardak taze greyfurt suyu karaciğere iyi gelir. Ancak bazı ilaçlarla alınmaması gerektiğini unutmayın ve doktorunuza başvurmadan içmeyin.

Pancar

Pancar hem karaciğeri temizler hem de daha iyi çalışmasını sağlar. Salatalara eklemeyi unutmayın.

Enginar

Yüksek miktarda antioksidan içeren enginar, karaciğere çok faydalıdır. Özellikle mevsiminde öğle veya akşam yemeğinde tüketilmesi önerilmektedir.

Limon

Antioksidan içeren limon karaciğeri temizler ve karaciğerin enzim üretmesini destekler. Limonu bir sürahi suya ekleyerek elde ettiğiniz limonlu suyu her sabah içmeyi unutmayın.

Sarımsak

Günde 2-3 diş çiğ sarımsak yemek veya yemeklere eklemek karaciğeri temizler.

Ceviz

Ceviz, karaciğerin amonyağı vücuttan atmasını sağlar. Ayrıca kaliteli yağlar içerir ve karaciğeri temizlemeye yardımcıdır.

Ayaktan zehirli toksinleri atan ped nasıl yapılır?

Detoks ayak pedleri ilk olarak Japonya’da kullanılmıştır. Yatmadan önce ayak tabanına yapıştırılarak yapılır. Ertesi sabah bu pedleri kaldırdığımızda vücutta biriken zararlı toksinler sebebiyle kapkara olduğunu göreceksiniz.Vücudumuzda bulunan zehirli sıvılar lenf ve kan dolaşım sistemi tarafından gün içerisinde temizlenerek zararsız hale getirilir, fakat oturarak çalışan insanlar gibi hareketsiz yaşam tarzı olanların bacaklarında, alt bacak ve ayak bileklerinde sıvı birikir.

Ayak detoks pedleri ile olumsuz sonuçları yok edebilir, daha az yorgunluk, daha az eklem ağrısı, daha az baş ağrısı yaşamanız çok kolaydır. Bu detoks pedlerini satın alabilir  ya da evde kendiniz hazırlayabilirsiniz.

Evde Detoks Pedi Nasıl Hazırlanır?

Evde detoks pedi hazırlamak için malzemeler:

  • Soğan
  • Sarımsak
  • Yapışkanlı gazlı bez
  • Çorap

Evde Detoks Pedi Yapılışı

Orta boy soğanı ve 2-3 diş sarımsağı ince ince keserek iyice doğrayın. Homojen bir karışım elde edecek kadar ince doğramaya özen gösterin. 2 Bardak suyu kaynamaya bırakın, su ılıklaşınca içine soğan ve sarımsağı ekleyin 10 dakika boyunca kaynamaya bırakın. Suyun 20 dakika soğumasını bekleyin, vücudunuzu yakmayacak kadar ılıklaşınca kendinden yapışkanlı gazlı bezin ortasına bu karışımı sürün. (Fazla ıslattığınız zaman elinizle sıkın ve fazla sıvıyı dışarı atın)

Yapışkan kısmını ıslatmamaya özen gösterin çünkü bunu ayağımıza yapıştıracağız. Özellikle orta kısmını ayağımızın taban kısmına getirerek yapıştırın ve çorabınızı giyin. Ertesi sabah pedi çıkarttığınızda rengi görünce şok olacaksınız.

Renk değişimi kişiden kişiye göre az ya da çok olarak değişir. Rengin açık olması kan dolaşımınızın ve lenf sisteminizin güzel çalışması anlamına gelir. Lütfen bu haberi sosyal medyada paylaşarak daha fazla insana ulaşmasını sağlayın. Sağlıklı günler dileriz.

Menengiç Kahvesinin Hiç Bilmediğiniz Faydaları

Ülkemizde özellikle akdeniz ve ege bölgesinde dağlık kesimlerde doğal olarak yetişen menengiç ağacı (çitlenbik çalısı) ‘Pistacia Terebinthus’ olarak botanik biliminde adlandırılmaktadır. Menengiç ağacının meyvesi ise olan menengiç tohumu ise yeşil ve mavi renklere sahip küre şeklindedir.

Çalı türünden yabani bir ağaç olan menengiç, aslında antep fıstığı ağacı ile akraba olup bu ağacın aşılanmamış halidir. Menengiç tohumunun çerez olarak ve yemeklerde tat, çeşni verici olarak kullanımının yanında belki de en meşhur özelliği bu meyve ile yapılan ve faydaları çok fazla olan menengiç kahvesidir.

Menengiç kahvesi mucizesi

Dünyanın farklı yerlerinde yetişen menengiç, insan sağlığına çok yönlü faydaları ile bilinir. Kafein içermeyen yapısıyla ilgi çekici bir bitkisel kahve türü olan menengiç kahvesi, B ve E gurubu tüm vitaminleri içerirken aynı zamanda kalsiyum, potasyum, sodyum, fosfor, magnezyum, demir, bakır, çinko, kadminyum, selenyum, mangan gibi çok önemli mineral ve elementleri de içeriğinde bulundurur. Bunlara ek olarak yağ, doğmamış yağ asitleri, protein, besinsel lif açısından da oldukça zengindir.

 Menengiç kahvesinin hiç bilmediğiniz faydaları..

* Öksürüğü keser. * Balgam söktürür. * Nefes açıcıdır. * Nefes darlığına iyi gelir. * Antiseptik özelligi vardır. * Göğsü yumuşatır. * Solunum yollarına faydası vardır. * Ayak terlemelerini önler. * Yaraları tedavi eder. * Böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur. * Ses tellerine iyi gelir. * Mide ağrılarını dindirir. * Kalp yetmezliği riskini azaltır. * Afrodizyak (Cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır. * Kalp ve damar sertliğini önlemeye yardımcı olur.

Menengiç kahvesi nasıl yapılır?

Menengiç kahvesi için gereken malzemeler (1 kişilik)
1 kahve fincanı süt 1 çay kaşığının ucuyla kahve Arzuya ve ağız tadına göre şeker  Eğer büyük çay fincanı kullanırsanız 1 çay kaşığı kahve ekleyebilirsiniz.

Yapılışına gelince  aynı sütlü kahve yapar gibi sütü cezveye alıyoruz kahveyi ve şekeri ekliyoruz karıştırarak pişiriyoruz. Pişen kahveyi fincana koyarak servis yapıyoruz.

Not: Kahve kavanozunu açtığınızda üstte sıvı ve yağlı bir kısım göreceksiniz alt kısımda daha sert telve şeklinde tortulu bir kısım mevcut karıştırırsanız iyi olur.

Sarımsağı kaynatın, mucizesine şahit olun!

1 büyük çay bardağı sarımsak çayı yapmak için;

bardak dolusu su ile 1.-1.5 diş sarımsağı kaynatın. Su kaynar kaynamaz ateşten alın. Biraz ılıdıktan sonra 1 çay kaşığı organik bal ve çeyrek limon suyu ekleyip içebilirsiniz. Kaynar suya bal karıştırmayın. Her bardak için suya 1-1.5 diş sarımsak atmak yeterli olacaktır. Artan sarımsak çayını 1-2 gün buzdolabında, hava almayan bir şişede ya da kavanozda saklayabilirsiniz.

Sarımsağın Faydaları

Çiğ sarımsak, sarımsak özü, sarımsak çayı ve tabletleri farklı hastalıkların tedavisine yardımcı olması amacıyla kullanılmaktadır. Bazı faydaları hakkında bilimsel çalışma sonuçları bulunmasına karşın bazı yararları hakkında geleneksel kullanım dışında herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.  Sarımsak çayı ve çiğ sarımsak en çok, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı kullanılır. Yüksek oranda “allicin” içeren çiğ sarımsak antiviral ve anti bakteriyel özelliklere sahiptir. Özellikle kış aylarında düzenli olarak sarımsak tüketmek bulaşıcı hastalıklara karşı vücudun direncini arttırır.

Sarımsağın kolesterole etkisi alanında yapılan çalışmalar birbiriyle zıt sonuçlara sahiptir ancak halk arasında kolesterolü düşürmek için sık sık kullanılır. Bazı araştırmalar çiğ sarımsağın HDL (iyi kolesterolü) yükselttiği, damar sertliğini önlediğini ve kalp hastalıkları riskini azalttığının altını çizmektedir. Ancak bu alanda daha çok araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Damar sertliği veya herhangi bir kalp rahatsızlığı nedeniyle düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız düzenli olarak sarımsak takviyesi almadan önce doktorunuza danışın.

Vücudumuzda bulunan ve uygun ortamda (hava kirliliği, radyasyon, aşırı güneş ışığı, stres, sigara…) hücre yapısına zarar veren serbest radikalleri, sarımsağın antioksidan etkisiyle kontrol altında tutmak mümkündür. Bazı uzmanlar sarımsağın bu özelliğinin gırtlak, mide, meme ve prostat kanseri riskini azalttığını belirtmektedir. Yüksek vitamin ve mineral içeriğiyle genel sağlığımıza katkıda bulunur. 3 diş sarımsak; günlük C vitamini ihtiyacının %5’ini, kalsiyum ihtiyacının %2’sini, demir ihtiyacının %1’ini, B6 vitamini ihtiyacının %6’sını karşılar. Sarımsak ayrıca tiamin, riboflavin, magenzyum, fosfor, potasyum, çinko, bakır, omega-3, omega-6, manganez ve selenyum içerir.

Sarımsak Çayı Zayıflatır mı?

Angelina Jolie’nin “zayıflama sırrı” olarak önerilen ve satılan sarımsak çayı belki içinde bulunan “allicin” adlı bileşenle yağların daha çabuk çözünmesine yardımcı olabilir ancak zayıflama konusunda mucize bir içecek değildir. Angelina Jolie’nin formunu korumak için günde 2-3 saat yoga yaptığını, hiç et tüketmediğini, sadece çiğ sebze ve meyvelerle beslendiğini unutmamak lazım.

Sarımsağın Yan Etkileri

Kan pıhtılaşması sorunu olanlar ve düzenli olarak kan inceltici ilaç kullananların sarımsak tüketmesi önerilmemektedir. Sarımsağı sadece tablet olarak kullansanız bile mide bulantısına, kusmaya, ishale yol açabilir. Tansiyonu düşürücü etkisi ile baş dönmesine neden olabilir. Tansiyon ilacı kullananlar ilacın etkisini istenmeyen boyutlarda arttırabileceği için sarımsak tüketmeye başlamadan önce doktora danışmalıdır. Fazla sarımsak yemek aşırı ter ve ağız kokusuna neden olabilir.

Hazımsızlık İçin Çay Tarifi

Hazımsızlığa iyi gelen bitki çayları nelerdir?

Hazımsızlık, gaz ve şişkinlik günümüzde sıkça görülen sağlık sorunları olmuştur. Bu şikayetlerin birçok sebebi vardır. Düzensiz besin tüketimi, hareketsiz yaşam, yeterli miktarda lif ve posa alınmaması durumlarında  hazımsızlık, gaz ve şişkinliğe sebep olabilir.

Anason çayı hazımsızlık, gaz ve şişkinliğe iyi gelir. Anason bitkisini kaynayan suya atıp içerisine tarçın ve limon ilave edebilirsiniz. Gün içerisinde 1 – 2 fincan anason çayı içebilirsiniz.

Rezene çayı gaz ve şişkinlik şikayetlerinde önde gelen bir bitki çayıdır. Rezene bitkisi hazımsızlık ve mide sorunlarına iyi gelir.

Kimyon baharatı gaz şikayetlerine iyi gelen baharat olarak bilinir. Yemekler, çorba veya bitki çaylarının içerisine katılarak tüketilebilir. Zencefil, yasemin ve papatya çayı hazımsızlık, gaz ve şişkinlik rahatsızlıklarına iyi gelir.

Yeşil çayın bilinen birçok özelliğinin içerisinde gaz, şişkinli ve hazım sorunu engelleyici bir çaydır. Yeşil çayın antioksidan miktarının yüksek olması kansere karşı koruyucu etkisini gösterir. Yeşil çay metabolizmayı hızlandırmaktadır.

Bitki çaylarını fazla miktarda tüketmek sağlık açısından doğru değildir. Bitki çayları tüketimini olması gereken sıklıkta ve olması gereken miktarda tüketmelisiniz.

Hazımsızlığa iyi gelen çay tarifi

Yarım tatlı kaşığı rezene tohumu Yarım tatlı kaşığı taze kıyılmış zencefil kökü Yarım tatlı kaşığı kuru nane 250 ml su

Hazırlanışı:

Zencefil ve rezeneyi suda 5 dakika kadar kaynatın. Ateşten aldıktan sonra naneyi ilave edin. Kapağını kapatıp 10 dakika daha demlendirin ve süzün.
Süzdükten Sonra arzu ederseniz balla tatlandırarak sıcak için. Rezene tohumu, zencefil ve nane sindirim sürecine destek olur.

Saçı Dökülenler Mutlaka Uygulayın!

Toplumda saçlar için sarımsağın yararlı olduğu dile getirilse de, konunun uzmanları ceviz kabuklarının saç için sarımsaktan daha etkili ve faydalı olduğunu belirtiyor. Özellikle Ahmet Maranki ve İbrahim Saraçoğlu hocalarımız saçların dökülmemesi için ceviz kabuğu kürünü kullanmamızı öneriyor.

Ahmet Maranki ve İbrahim Saraçoğlu’ndan Saç İçin Ceviz Kabuğu Kürü Yapılışı ve Uygulanışı

Saç dökülmelerini engellemek için;

  • 20 adet cevizin kabuklarını ayırarak bu elde ettiğiniz kabukları uygun bir tencere içerisindeki 1 litre suda kaynatın.
  • Elde ettiğiniz bu su ile günde 2 defa saçlarınızı yıkayın. (Ilık veya soğuk kıvama geldikten sonra..)
  • Bunu düzenli şekilde uygularsanız saç dökülmeniz duracaktır.

Cevizin Diğer Faydalarına Göz Atabilirsiniz

  • Cevizde bulunan yüksek oranlardaki omega-3 yağ asitleri kalp rahatsızlıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu etkili şekilde azaltmaktadır. Ceviz yediğinizde kandaki kolesterol seviyeniz düşer ve kalp atışlarınızda düzensizlik varsa bunun önüne geçer.
  • Cevizde bulunan fitosteroller, prostat kanseri, kalın barsak ve göğüs kanseri çeşitlerinden korunmamızı sağlıyor, ayrıca bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor.
  • Damarlarımızda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan çeşidinin üretimine ve iyi kolesterol seviyesinin kötü kolesterol seviyesine oranla artmasına destek oluyor, kolesterolün damarları tıkaması durumunda önemli bir işlem olan şişme ve kızarıklığı azaltıyor.
  • Cevizdeki yağ asitlerinin kalp rahatsızlıklarını engelleme etkileri mevcuttur.
  • İnsan beynine benzeyen ceviz, kavramayı, öğrenmeyi ve anlamayı geliştirir. Asya kıtasında ceviz sürekli beyin gıdası niyetiyle kabul edilir ve tüketilir. Ayrıca bu tip ülkelerde öğrenciler, sınavların heme öncesinde ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerini düşünüyorlar.
  • Cevizin, antioksidan özellikte olması sebebiyle kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi çok güçlü hastalıkların oluşmasını engellediği ya da azalttığı iddia edilmektedir.

Ceviz yaprağı faydaları ve çayı

  • Akan kanı durdurur.
  • Tonik etkisi ile arındırma sağlar.
  • Bağırsakta yaşayan kurtları döker.
  • Kanı temizler.
  • Kan şekeri düşürür.
  • Kabızlıkta iyi bir alternatiftir.
  • Çocuklarda iştah açar.
  • Egzama, mantar, uçuk, uyuz, sivilce gibi deri hastalıklarında etkilidir.
  • Ağız içi hastalıklarına iyi gelir. Özellikle diş eti hastalıklarında güzel sonuçlar elde edilir.
  • Ayak kokusuna ve terlemesine iyi gelir.
  • Saç dökülmesini engeller.
  • Boğaz hastalıklarında gargara olarak kullanılabilir.

Ceviz Yaprağı Çayı Nasıl Yapılır?

Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir. (Referans1)

Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 2-3 dakika boyunca hafif ısıda kaynatılır. Süzülen çay kullanıma hazırdır. Günde 2-3 bardak içilir.

Ceviz yaprağının kaynatılması ile elde edilen su çay olarak içilirse mideyi kuvvetlendirir, boğaz ve bademcik iltihaplarını iyileştirmeye yardımcı olur. Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca (scrofula), Frengi (sifilis), egzama (mayasıl), herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir Banyo katkısı elde edilir.

Ceviz Tam Bir Şifa Kaynağı (Prof. Dr. Turan Karadeniz)

Cevizin soğuk algınlığından deri hastalıklarına, mide rahatsızlıklarından halsizliğe kadar birçok hastalığa çare olduğunu dile getiren Prof. Karadeniz şöyle konuştu: “Ceviz, bağırsak kurdunu döker. Taze ceviz bal ile yenirse basura iyi gelir, cinsel gücü artırır. Ceviz kökünün kabukları zeytinyağı içinde kaynatılarak merhem haline getirilip, basura sürülürse iyi gelir. Böbrek zafiyetini giderir. Ceviz yenirse çıbanı patlatır. Ceviz kurtları düşürür, kadınların beyaz akıntısı, vajen iltihabı, boğaz apsesi, bademcik iltihabı, deri çıbanları, deri döküntüleri, mide ve bağırsak nezlesi üzerine çok şifalı olmaktadır.

El ayak titremesini giderir. Kuvvetten düşene iyi gelir. Midenin çabuk acıkması ve hazmı kolaylaştırmak için yenir. Mide gazını giderir. Grip ve nezleye iyi gelir. Öksürüğü keser. Sedef hastalığına iyi gelir. Kısık sesi açar, sırt ağrılarına iyi gelir. Sindirim sistemi bozukluğunu giderir. Vücudu soğuktan korumak için yenir. Ceviz öğütülür ve vücuda sürülerek uyuzdan kurtulunur. Vebaya iyi gelir. Zayıf vücudu kuvvetlendirir. Yorgunluğu ve bitkinliği giderir. Zehirlenmelere ve zehre karşı yenir. Zindeleşmeyi sağlar. Yeşil kabuklarının suyu çıkartılır, gargara yapılırsa boğaz ağrılarını giderir, buruna çekilirse kanamayı keser, sivilcelere sürülürse derhal izale eder”

Tek başına doktor gibi 

Ceviz yaprağının özellikle erkeklerin korkulu rüyası haline gelen saç dökülmelerinde önemli bir önleyici görev görmesinin yanı sıra birçok rahatsızlığa ilaç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karadeniz, “Yeşil kabuğunun suyu koyulaşıncaya kadar kaynatılıp saçlara sürülürse saç dökülmesini önler, sivilcelere sürülürse iyileştirir. Cevizin yeşil kabuğu rendelenip sirkeyle beraber kaynatılarak saçkıranlı yerlere sürülürse şifa elde edilir.

Ceviz yaprağı haşlanır su ile yıkanırsa saç kepeklenmesini önler. Bir ceviz yaprağı bir fincan su hesabıyla kaynatılıp yemeklerden yarım saat önce içilirse romatizma hastalıklarına ve beze iltihaplarına iyi gelmektedir. Ceviz yaprağı kaynatılıp günde birkaç kez lavaj yapılırsa rahim kanamasını keser. Ceviz yaprağı kaynatılıp elde edilen sıvı içerisinde çatlak eller banyo yaptırılırsa şifa görülür.

Ağız kokusuna karşı ceviz yaprağı suyu ile sabahları gargara yapılmalıdır. Kuru kabukları yakılarak külleri bal ile macun yapılır, dişlere sürülürse parlatır. Sert kabuğu yakılır, elde edilen külleri pudra halinde yaraya konursa yarayı iyileştirir. Cevizin yapraklarından elde edilen Juglon maddesi eczacılıkta kan temizleyici ve kuvvet verici olarak kullanılmaktadır. Ceviz aşerme dönemindeki mide bulantısına iyi gelmektedir.

Ceviz meyvesinin içindeki kıkırdak doku kaynatılıp çay gibi içilirse, şeker hastalığına şifalı gelmektedir. Ceviz yaprakları kaynatılıp elde edilen sıvı ile bacaklardaki varis ara sıra badana yapılırsa fayda elde edilir. 20 gram kuru yaprak 1 litre suda kaynatılıp balla tatlandırılarak günde 3–4 bardak içilir. Saç boyamak için 60 gram kuru yaprak 1 litre suda kaynatılıp kullanılır” diye konuştu.

Kansızlığı da önlüyor 

Şeker hastalarının ve kansızlık problemi yaşayanların kesinlikle ceviz tüketmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karadeniz, “Şeker hastaları ceviz yaprağını kaynatıp içmeye devam etmelidir. Ceviz yaprağı ve kabukları kaynatılıp balla karıştırılarak içilmeye devam edildiğinde kansızlığa iyi gelmekte, bu çay kanı temizlemekte, kalbi güçlendirmekte, ishali ve dizanteriyi kesmekte, siniri güçlendirmekte, iç kanamaları ve beyaz akıntıyı kesmektedir.
Göz iltihabına ceviz yaprağı kaynatılıp bu suyla gözler pansuman yapılmalıdır. Ceviz meyvesi çocukların gelişmesini hızlandırmaktadır. Basur için taze ceviz yenilmelidir. Ceviz beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını ihtiva ettiğinden, bebekten yaşlıya kadar herkes için ideal bir meyvedir” şeklinde konuştu.

O Sorunu Yaşayanlar Bol Bol İçsin!

Havucun faydaları arasında ilk sırada güçlü bir antioksidan olan beta karoten bakımından zengin olması geliyor. İnce bağırsakta A vitaminine dönüştürülen ve vücudumuzda bulunan serbest radikal dengesinin korunmasına yardımcı olan beta karoten cilt, saç ve tırnakların korunmasından kalp hastalıkları riskinin azaltılmasına kadar pek çok noktada önemli bir bileşen.

Besin lifi bakımından zengin bir sebze olan havuç sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlayarak kabızlık gibi sindirime bağlı rahatsızlıkları önlüyor. Diyet yapıyorsanız az kalori içeren ve tokluk hissini uzatan havucu sağlıklı bir atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz.

İşte her derde deva havuç suyunun faydaları:

  • Kan kaybında veya kansızlıkta hızla kan yapar.
  • Mide ve bağırsak kanamalarında çok faydalıdır.
  • Havuç, A vitamini ve bol minerali ile karaciğerin kendi kendini tamir etmesini sağlayarak kuvvetlendirir.
  • Özellikle enginar ile birlikte yenirse, karaciğerden ileri gelen sarılığı giderir.
  • Safra miktarı ve akışını artırır.
  • Bağırsakları tedavi eder. Yara ve iltihaplarının iyileşmesine yardım eder.
  • Özellikle küçük çocuklarda sık sık görülen ishallerde faydalıdır.
  • Kemik gelişmesi yavaş, dişleri çok çürüyen cılız çocuklara ve ruhi yorgunluk içinde olanlara faydalıdır.
  • Kanı temizler.
  • Vücuttaki üre asidi, ürat tuzları maddelerini idrarla dışarı atarak romatizma, mafsallarda ürat birikmesi, kum ve taş sorunlarına karşı oldukça etkilidir.
  • Bol A vitamini ile gözlerin görme kapasitesini artırır.
  • Her türlü hücrelerin çalışmasını ve yenilenmesini sağlar.
  • Cilde temizlik ve pembelik verir.
  • Yaşlılığı geciktirir.

A’dan Z’ye Her Şeye Faydalı…Kanserin Baş Düşmanı!

Latince ismi Cardamomi fructus olan kakule zencefilgiller familyasındandır. Daha çok baharat ve koku verici olarak kullanılan kakulenin güçlü bir anti-kanserojen olduğunu biliyor muydunuz? İşte kakulenin pek bilinmeyen 13 önemli faydası.

Bazı doğu ülkelerinde kakule tohumu kahve tohumuyla beraber toz haline getirilerek kakuleli kahve yapılır. En büyük kakule üreticisi Hindistan’dır. Özellikle Güney Hindistan’ın bataklık ormanlarında yabânî şekilde yetişiyor. Olgunlaştığında toplanıp güneşte kurutulan yeşilimsi ya da sarımsı gri meyvalarının kapsül kılıfı ayıklanmış tohumları kullanılır.

Kakule safran ve vanilyadan sonra fiyat bakımından en değerli üçüncü baharattır.

Kakulenin Bilinmeyen 13 Faydası

1. Yeşil kakule her şeyden önce güçlü bir anti-kanserojendir. Ülkemizde yetişmeyen bu bitkinin, kanserin yayılmasını önlemeye ve kanserli hücreleri öldürmeye yardımcı olduğu bilinmektedir. Özellikle de kolon kanserine neden olan hücrelerin çoğalmasını önler ve vücutta güçlü bir antioksidan etki yaratır. Bu nedenle kakule bitkisinin kolon kanseri tedavisinde çok etkili olduğu bilinmektedir.

2. Sindirim sistemini uyarıcı etkisi vardır.

3. İştah açıcıdır.

4. Hafızayı güçlendirici özelliği kakule yararları arasındadır. Zihni uyarır ve zinde tutar. Kahve gibi yan etkileri yoktur. Sınavlardan önce alınması faydalıdır.

5. Ağız kokusunu gidermek için kullanılabilir. Bir çay kaşığı kakule tohumu çiğnenerek yutulur.

6. Almanya Sağlık Bakanlığı’nın bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu E Komisyonu kakulenin hazımsızlık için kullanılabileceğini belirtmiştir.

7. Kakule, safra salgısını arttırır, hazmı kolaylaştırır. Bu nedenle özellikle safra tembelliği ve şişkinliği olanlar için kilo vermede yardımcıdır. Sindirim sistemini güçlendirir ve midede ve bağırsakta oluşan gazları giderir. İyi bir gaz söktürücüdür.

8. Kakule çok güçlü bir antiseptiktir.

9. Nefes ve solunum sistemine, astım hastalığına iyi gelir.

10. Ses açıcı özelliği vardır, ses tellerini güçlendirir.

11. Baharat olarak yemeklerin tadını artırmak ve kolay sindirilmesi için kullanılır.

12. Güçlü bir idrar söktürücüdür.

13. Böbreklerin çalışmasını düzenleyicidir.

Yeşil Kakule ile Bal Karışımı Depresyona İyi Geliyor

Yeşil kakule bal ile birlikte tüketildiğinde sinir sistemi üzerinde son derece olumlu etkileri söz konusudur. Depresyon, stres ve sinir zayıflığını hafifleterek, güven düzeyini artırmaya yardımcı olur.

Boğaz Ağrısı İçin Yeşil Kakule ve Tarçın Karışımı

Yeşil kakule tarçın ile birlikte kullanıldığında boğaz ağrısı için mucizevi bir etki yaratır. En iyi sonucu almak için günde en az iki kez yeşil kakule ve tarçın karışımıyla gargara tavsiye edilir.

Kakule Çayı Nasıl Hazırlanır?

Bir kahve kaşığı kakule bir bardak kaynar suya konulur ve 10 dakika demlendikten sonra süzülerek içilir. Kakule kaynatılmamalıdır çiğnenerek de kullanılabilir.

Yeşil Kakuleyi Kabuklu Halde Satın Alın

Öğütülmüş şekilde satılan kakule aromasını yitirir. Bu yüzden kabuklu halde almak gerekir. Kakule meyvası kullanılacağı zaman ezilmelidir. Malabar Kakulesi diğer kakule türleri içerisinde en kaliteli olanıdır.

Kimler İçin Sakıncalıdır?

Akut gastrit, mide ve onikiparmak barsağı ülseri olanlar kullanmamalıdır.

Hamileler için sakıncalı olduğundan kullanmamalıdırlar.

Goji Berry Meyvesiyle Gelen Şifa Ezber Bozduruyor

Dünya’da Goji berry ya da wolf berry diye bilinen ancak ülkemizde pek bilinmeyen Kurt Üzümü “Süper Meyve”tanımını gerçekten hak ediyor. Goji Berry çok önemli bir meyve. Orijini Asya olan ve çoğunlukla Tibet ve Moğolistan’da dünyanın en yüksek dağları olan Himalayalar’da yetişiyor. Goji Berry, dünyadaki besin değeri en yüksek olan meyvelerden biri. Çok kuvvetli bir antioksidan olan bu meyve Çin’de tıp alanında 2000 yıldır kullanılıyor.

Goji küçük yumuşak meyveleri olan 1,700 yıl boyunca Tibet’te üretilen çalı formunda bir bitkidir. Tibetliler yüzlerce yıl gojiden yaptığı ilacı, böbrek ve karaciğer tedavisinde kullandılar. Goji, Tibet’te kolesterolü ve kan basıncını düşürmek için kullanılır ve kanı temizler.

Goji, inanılmaz şekilde sulu ve tatlıdır, tadı yabanmersini ve kirazın arasındadır. Goji bitkisinin sağlığımıza çok faydası olduğu için, hiç bir parçası atılmaz ve kullanılabilir. Parlak kırmızı meyveleri lezzetlidir. Yapraklarından, mükemmel çay yapılır. Ayrıca yapraklar ve saplarından yağ yapılır. Kurutulan Goji, bir kuru üzüm olarak ta aynı önemde bir besindir.

Goji Berry (Kurt Üzümü) İçeriği

Bir protein deposudur. 19 ayrı aminoasit, % 13 protein, yüksek değerde betakaroten, 21 iz minerali, çinko, demir, fosfor, B-complex, %8 E vitamini, Zeaxanthin, Germanyum, carotenoids, Beta Sitosterol, Cyperone, Solavetivone, Physalin, Betaine ve çok yüksek oranda C vitamini içerir.

Goji Berry’nin Faydaları

Dünya daki en yüksek antioksidan yiyeceklerinden biridir. Antioxidant carotenoidsin tam bir tayfını içerir. Ömür uzunluğunu artırmak için ve kuvvet verici olarak kullanılır. 19 farklı amino asit içerir (Arı poleninden altı kere daha yüksek). Methionine, Leucine, Isoleucine, Lysine, Phenylalanine, Threonine ,Tryptophan, Valine 21 iz minerallerini içerir. Çinko, kalsiyum, germanyum, selenyum, fosfor … İçeriğindeki Germanyum kansere karşı koruyucu bir iz mineralidir. Nadiren, yiyeceklerde bulunur. % 13 protein içerir, kepekli buğdaydan daha yüksektir. Portakaldan yüzlerce kat C vitamini içerir. B vitaminlerini içerir, yiyeceği enerjiye döndürmek için zorunlu.

%8 Vitamin E içerir. (Çok nadiren meyvelerde bulunur, sadece tahıl ve tohumlarda) Beta Sitosterol’a içerir, anti-alevlendirici bir ajandır. Kolesterolü düşürür. Cinsel iktidarsızlık ve büyüme hormonlarına iyi gelir. Hormonların ve beyin ve sinir sisteminin düzgün iş görmesi için vücudun üretimi için gerektirilen gerekli yağlı asitleri içerir. Kalp ve kan basıncına faydası olan maddeler içerir. Solavetivone içerir. Bu madde güçlü bir anti fungal ve anti-bakteriyeldir. Physalin içerir.

Löseminin bütün büyük tiplerine karşı aktif olan doğal bir bileşiktir. Tümörlere karşı deney farelerinde doğal katil hücre faaliyetini arttırdığı görülmüştür. Geniş tayfla anti-kanser ilacıdır. Karaciğer tarafından kolin’i üretmek için kullanılan Betain içerir, sakinleştirici, hafızayı arttıran, kas büyümesini terfi ettiren ve yağlı karaciğer hastalığına karşı koruyan bir bileşiktir. Betain ayrıca, vücudun enerji tepkilerinde kullandığı metil gruplarını sağlar ve homosistein düzeylerini azaltmaya yardım edebilir. DNA’yı korur. Havuçtan daha iyi bir beta karoten kaynağıdır. Zeaxanthin içerir. Göz retinasında bulunan iki karotenoidden biridir. Göz sağlığı için çok yararlıdır.

Kabuğu İçinden Faydalı!

Muz kabuğu, muz meyvesini sarıp sarmalayan ve doğal olarak organik yapıda bulunan bir kabuktur.

Muz tüketildikten sonra, neredeyse tüm insanlar, muz kabuğunu çöpe atmaktadır. Ancak, kendisi kadar kabuğu da çok şifalı olan bu meyveden, içindeki vitaminlerin dahili olarak alınmasının ardından, kabuğundan olmak üzere de çeşitli şekillerde faydalanılabilmektedir. Ayakkabı temizlemekten, yüz maskelerine kadar, farklı amaçlar ile muz kabuğu kullanılabilmektedir.

kabugu icinden faydali 1 Kabuğu İçinden Faydalı!

Muz Kabuğunun Genel Faydaları

– Muz kabuğu, bir masaj aleti gibi de kullanılabilmektedir. Muz kabuğu aracılığı ile diz ve bacaklar ovulabilmektedir. Özellikle kemik ağrıları çeken insanlar, bu yola başvurabilmektedirler.

– İlginç bir özellik olarak, muz kabuğu mükemmel bir ayakkabı temizleyicisidir. Ayakkabı üzerine sürülen muz kabuğu, ayakkabıyı temizlerken, aynı zamanda ayakkabıya canlılık ve parlaklık da kazandırmaktadır.

– Muz ve kabuğu, dişleri temizlemeye ve beyazlatmaya da yardımcıdır.

– Sinek ve benzeri canlıların ısırıkları nedeniyle, insan teni üzerinde oluşan kaşıntılar, muz kabuğu ile giderilebilmektedir. Uzmanların, kaşınma konusuna mesafeli durması, doğrudan ilaçların çok fazla fayda etmemesi, insanları alternatif ve doğal yöntemlere itmektedir. Sinek ısırığının bulunduğu, kaşınan bölgeye muz kabuğunun sürülmesi, kaşıntıyı giderecektir.

– Ayak altları ve özellikle de topuklarda ortaya çıkan nasırlar, birçok losyon ya da krem kullanılmasına karşın, tam anlamı ile geçmemektedir. Muz kabuğu, topuk bölgesine sürülmek sureti ile uygulandığında, topuk bölgesini rahatlatır ve uzun vadede nasırlar konusunda faydası dokunur.

kabugu icinden faydali 2 Kabuğu İçinden Faydalı!

Muz Kabuğunun Cilt Üzerindeki Faydaları

– Vücudun çeşitli yerlerinde bulunan kabarmış siğilleri, muz kabuğu sürerek güzelce temizlemek, muz kabuğunun bir başka faydasını ortaya çıkarmaktadır. Yine düzenli aralıklarla başvurulan bu yöntem ile uzun süre geçmeden düzelmeler görülebilmektedir.

– Sivilceli yüzler için muz kabuğu, faydalı ve zahmetsiz bir yardımcıdır. Gün sonunda güzelce temizlenen yüz bölgesine, yatmadan önce muz kabuğu sürülür. Bu şekilde kalan yüz yıkanmaz ve uykuya geçilir. Sabaha kadar yüze etki eden muz kabuğu ve sürülürken ortaya çıkan maddeler, sabah ılık su ile temizlenir. Düzenli olarak bu yöntem uygulandığında, çok geçmeden sivilceler konusunda iyileşmeler gözlemlenebilmektedir.

– Yaşın ilerlemesi ile görülen cilt kırışıklıkları, muz kabuğunun kırışık cilde düzenli uygulaması ile hem düzeltilir, hem de kırışıklık ilerlemesi yavaşlatılır.

– Tarih boyunca muz kabuğunun iç kısmının bazı yaralara sürülmesi, çeşitli kaynaklarca doğrulanmaktadır. Sedef hastalığında da bu yöntemin kullanıldığı, bir başka bilinen uygulamadır.Yaralı bölgeye 5 dk boyunca uygulanan muzun yara üzerindeki mucizevi etkisine çok şaşıracaksınız. Acı hissinin ve zedelenmenin büyük oranda azaldığını anında hissedeceksiniz.

kabugu icinden faydali 3 Kabuğu İçinden Faydalı!

Muzdan Nasıl Cilt Maskesi Yapılır?

Cildin daha güzel ve taze bir hal alması için uygulanan cilt maskesi, muzun şifasından yararlanılmak maksadı ile basit bir şekilde hazırlanır. Öncelikle, bir adet muz tamamen ezilir. Ezilen muzun bulunduğu kaba, bir adet yumurta kırılır ve güzelce karıştırılır. Elde edilen karışım yüze sürülür ve yaklaşık 15 – 20 dakika sonra yüz tamamen yıkanır. Düzenli aralıklarla bu yöntemin uygulanması, yüzdeki çeşitli lekeleri de azaltacaktır.

8 Hastalığa Faydası Var! Mucize Gibi!

Prof. Dr. M. Ramazan Yiğitoğlu, kışın soğuk algınlığı, grip ve enfeksiyonlara karşı ekinezya bitkisini önerdi. 2 tatlı kaşığı ekinezya bitkisinin 1 bardak kaynamış suya atılarak 10 dakika demlendikten sonra içilmesini tavsiye eden Yiğitoğlu, hamile ve bebek emziren bayanların ise ekinezya kullanmaması uyarısında bulundu.

Kış aylarının etkisini iyice artırması ile birlikte soğuk algınlığına bağlı hastalıklarda artış yaşanıyor. Prof. Dr. M. Ramazan Yiğitoğlu, soğuk algınlığı, grip, enfeksiyon, kanser gibi durumlarda bağışıklık sistemini güçlendirdiği ileri sürülen ekinezyanın Kuzey Amerika Kızılderililerince uzun yıllardır kullanıldığının bilindiğini hatırlattı. Yiğitoğlu, “Son 30 yıldır üzerinde çeşitli araştırmalar yapılan ekinezyanın akyuvar üretimini ve aktivitesini arttırdığı, enfeksiyonlara karşı vücudumuzu koruyan interferon isimli maddenin üretimini çoğalttığı anlaşılmıştır” dedi.

Soğuk Algınlığı Ve Gribe Karşı Etkili

“Ekinezya polisakkarit, poliasetilen, glikoprotein, karyofilen, sikkorit asit gibi bağışıklık sistemini uyaran maddeler içerir” diyen Prof. Dr. Yiğitoğlu, bitkinin ayrıca bakır, demir mineralleri ve A, C, E vitaminleri ihtiva ettiğini ifade etti. Yiğitoğlu, “Bu nedenlerle soğuk algınlığı ve grip gibi yaygın virüs hastalıklarına karşı koruyucu, yaraların iyileşmesini hızlandırıcı etkiye sahiptir. 125, 355, 425 mg ekinezya kapsülleri günde 2-3 defa bir kapsül alınabilir. Çay olarak 2 tatlı kaşığı (yaklaşık 4 gram) ekinezya bitkisi 1 bardak kaynamış suya atılır, 10 dakika demlendikten sonra içilir. Bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla kapsül şekli tercih edilmelidir” ifadelerini kullandı.

8 Hastalıkta Kullanımı Faydalı

Prof. Dr. Yiğitoğlu, bitkinin yanık tedavisi, karaciğer ve kolon kanseri, soğuk algınlığı, grip, idrar yolu enfeksiyonu, egzama, üst solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalıklarda faydalı olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Yiğitoğlu bitkiye ilişkin şu uyarıları da yaptı:

“Bazı kimselerde alerjik yan etki görülebilir. Bu gibi durumda doktora danışılmalıdır. Tüberküloz (verem), AIDS, hepatit, otoimmüntroidit gibi hastalığı olanların ekinezya kullanımı sakıncalıdır. Hamile ve bebek emziren bayanlar ekinezya kullanmamalıdır. Ekinezya kapsül veya çay şeklinde kullanılmaya başlanırsa en fazla 8 hafta kullanılmalı, sonra 2 hafta ara verilmelidir. Soğuk algınlığı gibi durumlarda 1-2 hafta kullanmak yeterlidir.”

Antibiyotik Etkisi Olan Mucize Tarifler!

Ev yapımı antibiyotik etkili tarifler sayesinde ecza dolaplarını, antibiyotikleri, ağrı kesici ve ateş düşürücüler artık unutacaksınız. Soğuk havalarda özellikle vücudumuzu hastalıklardan korumak için bu tarz içecekleri tüketmek gerekli. Vücut kırgınlığına soğuk algınlığına iyi gelen bu doğal antibiyotik etkili içecekler, mikropları yok ediyor.

Ballı su

Sabah uyandığınızda bir bardak ılık suyun içine bir tatlı kaşığı bal ekleyerek içmek vücut direncinizi artırmaya yetecektir. Çünkü bal doğal bir enerji kaynağıdır. Tüm bunların yanı sıra bakterilerle savaşarak bağışıklık sisteminizi de güçlendirir.

Zerdeçallı mercimek çorbası

Zerdeçal ile annelerimizin şifalı çorbası olan mercimek çorbasının gücünü düşünebiliyorsunuz değil mi? Bizde lezzetli bir tarifi bulunan mercimek çorbasını hazırlarken tuz ve karabiberi eklediğiniz sırada toz olarak tarife ek 1-2 çay kaşığı zerdeçal ekleyebilirsiniz.

Zencefil çayı

Taze veya kuru zencefil ile hazırlayabileceğiniz hoş kokulu bir çay olan zencefil çayı, göğüs tıkanıklığını açmak ve grip ile bağlantılı boğaz ağrılarını hafifletmek için etkilidir. Ayrıca zencefilin içinde bulunan bileşenler, vücudunuzun viral hücrelere karşı direncini artırarak grip ve soğuk algınlığından kurtulma sürecini hızlandıracaktır.

Zerdeçal

Mikroplarla savaşma özelliği bulunan zerdeçal, tüketildiği andan itibaren kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan şifalı ve hatta mucizevi diyebileceğimiz bir bitkidir. Bitki çaylarının geneli gibi sıcak su içerisinde 2-4 dakika demlemek yeterlidir. Ancak unutmamak gereken bir konu, zerdeçalın çay olarak günde 2-3 bardaktan fazla tüketilmemesi gerektiğidir.

Ülkemizde Yetişiyor Ama Yiyemiyoruz! Bunu Yiyen Yaşlanmıyor

Pitayanın beyaz ve kırmızı olmak üzere iki çeşidi bulunmakla birlikte bu ayrım, aslında meyve kesildiği zaman ortaya çıkan iç renginden kaynaklıdır. Meyve kesildiğinde içerisinde küçük susam tanesine benzeyen çekirdekleri bulunur. Bu çekirdekler, tıpkı kivi deki gibi meyveyle birlikte tüketilir.

İçerdiği besin ve mineraller itibariyle gözlerin görüş yetisini kuvvetlendirme ve yüksek tansiyonu önleme gibi bir takım özellikleri bulunmaktadır. Ayrıca içerdiği kalsiyum sayesinde güçlü iskelet sistemi ve kemikler için yararlıdır. Elektrolize yardımcı olur ve vücudun nem dengesini kontrol altında tutar.

Özellikle çocukların gelişimlerinde son derece faydalı olan bu meyve kadınlarında gençlik iksiridir. Vücudun nem dengesini koruyarak cidin kırışmasını ve yaşlanmasını önler.

Pitaya’nın faydaları..

İçerdiği besin ve mineraller itibariyle gözlerin görüş yetisini kuvvetlendirme ve yüksek tansiyonu önleme gibi bir takım özellikleri bulunmaktadır. Ayrıca içerdiği kalsiyum sayesinde güçlü iskelet sistemi ve kemikler için yararlıdır. Elektrolize yardımcı olur ve vücudun nem dengesini kontrol altında tutar.
Üretimini yapan sayısı az olduğundan bu meyveyi tezgahlarda görmemiz maalesef mümkün görünmüyor. Daha toplanmadan alıcısı belli olan meyve şimdilik sadece zenginlerin sofrasını süslüyor.

Pitaya meyvesinin diğer faydaları:

İçerdiği besin ve mineraller itibariyle gözlerin görüş yetisini kuvvetlendirir. Yüksek tansiyonu önleme özelliği vardır. İçerdiği kalsiyum sayesinde güçlü iskelet sistemi ve kemikler için yararlıdır. Elektrolize yardımcı olur ve vücudun nem dengesini kontrol altında tutar. Çok iyi bir C vitamini, lif, kalsiyum ve potasyum kaynağıdır. Tip 2 Diyabet hastaları için mükemmel bir meyvedir.

Mucizevi Sebze: Moringa

İçerdiği antioksidanlar ile ciltteki kırışıklıkları azaltan bu bitki, artrit, kanser, kalp ve böbrek hastalıkları gibi çeşitli kronik hastalıkları da önlüyor. 300 çeşit hastalıkla mücadele eden bu bitki helikobatkeri, gastrit, ülser ve mide kanseriyle de mücadele ediyor. Öyle ki, yoğurttan 9 kat fazla protein, havuçtan 10 kat fazla A vitamini, muzdan 15 kat fazla potasyum, sütün 17 katı kalsiyum, portakalın 12 kat fazlası C vitamini ve ıspanaktan 25 kat fazla demir içeren bu bitki tam bir mucize.

Moringa sadece bir yiyecek değildir, çünkü Moringa “mucize sebze” olarak adlandırıldığı için, aynı zamanda bir ilaçtır. Bu nedenle moringa “fonksiyonel gıda” olarak kullanılabilir.

Moringa, göz rahatsızlıkları ve iyi görme, sindirim sistemi ve bağırsak hareketini kolaylaştırma ve mide ağrısı için alternatif tedavi olarak kullanılır. Ayrıca yara ve ülserleri temizlemek için de kullanılır. “Astım, kulak ağrısı ve baş ağrılarını” hafifletmeye yardımcı olur. Yüksek kalsiyum içerdiği için, emziren annelerin daha fazla süt üretmek için Moringa yaprakları yemesi tavsiye edilir.

Moringa genellikle tavuk, et, balık ve diğer sebzeler ile pişirilir. En yaygın biçimde eşit oranda Mango ve Moringanın birlikte pişirildiği Mongo çorbasıdır. Hemen hemen tüm aktarlarda bulunan moringa, alternatif tedavi alanında kullanılan mucizevi bir şifalı bitkidir.

Moringanın Yağ Yakıcı Etkisi;

Moringa özellikle çok düşük yağ oranı ve yüksek besleyici madde içeriğiyle zayıflamada çok yararlı bir bitki. Düşük kalori içeren bitki aynı zamanda yağların depolanması yerine enerjiye dönüşmesini sağlayan Vitamin B1, B2 ve B3 bakımından da çok zengin.

John Hopkins üniversitesinde yapılan analizlerde moringa yapraklarının diyet yaparak kilo vermek isteyenler için çok değerli vitaminleri,mineral ve proteinleri barındırdığını ortaya koydu. Havuçtan daha fazla vitamin A, ıspanaktan daha fazla demir,sütten daha fazla kalsiyum,muzdan daha fazla potasyum ve portakaldan daha fazla vitamin C içerir. Ayrıca tam yağlı süt ve yumurta ile aynı oranda protein içeren moringa yapraklarının avantajı yağ ve kalori içermemesidir.

İşte diyet yaparken en büyük avantajı budur moringanın. Çok daha az yiyerek çok daha fazla vitamin,element ve protein alırsınız ve beraberinde yağ ile kalori almazsınız. Örneğin  vitamin C için 3 portakal yerseniz beraberinde kaloride alırsınız ama bunun yerine bir tutam moringa yaprağı kalorisiz işinizi görür. Moringa yaprağı vücudumuzun günlük protein ihtiyacının % 42’sini ve kalsiyum ihtiyacının % 125’ini sağlar. Bol B vitaminleri ise hem yağlarınızı enerjiye dönüştürür, hem de metabolizmanızı hızlandırır.

Moringa Nasıl Tüketilmeli?

Çiğ olarak, pişirilerek veya çay olarak tüketilebilir.

Romatizmaya Zerdeçal Kalkanı

Doğal besinlerin insan hayatında önemli bir yeri bulunuyor. Bazıları ise birden fazla faydasıyla tam anlamıyla hayat kurtarıyor. Uzmanlar, bu besinlerin başında zerdeçalın geldiğini belirtiyor. Sağlığa olan faydalarını ise şu şekilde sıralıyor:

Zerdeçal Kanseri Önler: 

Amasız bir hastalık olarak görülen kanserin doğal yollar ile tedavi edilmesi aşamasında ilk akla gelen zerdeçaldır. Kanserli hücreler ile mücadele ederek hücre yenilenmesini hızlı bir şekilde destekleyen zerdeçal prostat kanseri, kolon kanseri, meme kanseri gibi ülkemizde de sık sık görülmekte olan kanser türleri ile mücadele edilmesini sağlayan en etkili ve en doğal yöntemlerden birisidir.

Zerdeçal Romatizma Ağrılarını Giderir:

Zerdeçal, anti enflamatuar özellikleri yardımıyla osteoarterit ve romatoid arterit sorunlarını giderebilir. Buna ek olarak, zerdeçalın antioksidan özelliği hücrelere zarar veren serbest radikalleri yok eder. Bunun yanında hafif eklem ağrılarına, romatizma ağrılarına ve iltihaplara iyi gelir, ağrıları giderebilir.

Zerdeçal Diyabeti Dengeler: 

Zerdeçal orta düzey diyabet sorunların giderir, insülin görevi gördüğü için kan şekerini sağlıklı bir seviyede tutar.. Bir başka önemli yararı ise tip 2 diyabetin başlamasını önleyebilir..

Zerdeçal Kolesterol Seviyesini Eşitler: 

Araştırmalar gıda olarak zerdeçalın kolesterol seviyesini dengelediğini ortaya koymuştur.

Zerdeçal Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: 

Vücudun bağışıklık sistemini uyaran yardımcı lipopolisakarit olarak bilinen bir madde içerir. Bu madde bakterilere, iltihap ve serbest radikallere karşı etkilidir. Eğer bir soğuk, öksürük veya grip sorununuz var ise ılık bir bardak süte bir çay kaşığı zerdeçal tozu karıştırın ve için. Bu kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Doğal bir antiseptik ve antibak- teriyel madde olarak değerlendirilebilir ve etkili bir dezenfekte aracı olarak kullanılabilmektedir. Kesik ve yanık yaralarının üzerine zerdeçal tozu serperek mikrop kapmasını engelleyebilir ve daha hızlı iyileşmesini sağlayabilirsiniz.

Zerdeçal Kilo Verdirir:   

Zerdeçal tozu ideal vücut ağırlığının korunması için çok faydalı olabilir. Obezite ve diğer kilo ilgili hastalıkları tedavi amaçlı olarak zerdeçal çayı kullanılabilir. Yemek esnasından bir çay kaşığı zerdeçal tozu tüketmek yeterli olacaktır. 

Zerdeçal Sindirim Sistemi Sağlığını Korur: 

Safra kesesine inanılmaz faydaları vardır, şişkinlik ve gaz sorunlarını giderebilir. Çiğ bir şekilde zerdeçal tüketimi sindirim sistemi sorunlarının ortadan kalkmasına yardımcı olabilir.

Zerdeçal Karaciğer Hastalıklarına İyi Gelir

Vücutta bulunan toksinlerin temizlenmesine yardımcı olur. Zerdeçal aynı zamanda kan dolaşımını hızlandırarak vücut ısısının korur. Bünyenin daha hızlı temizlenmesini sağlar.

Zerdeçal Suyunun Faydaları:

Artrit hastalığına yakalanma riskini azaltır.  Alzheimer’a yakalanma riskini azaltır.  Kanseri önler.  Sindirim sistemi rahatsızlığını giderir. Hazmı kolaylaştırır.  Midenin ihtiyaç duyduğu asit ve asit oranını dengeler.  Vücuttaki toksinlerin dışarı atılmasını sağlar.  Karaciğer sağlığını korur.  Kolesterolü dengeler.  Kanda şeker seviyesini dengeleyerek diyabet hastalığına yakalanma riskini azaltır.

Zerdeçal Çayının Faydaları:

Zerdeçal çayı eski çağlarda hastalıkları tedavi amaçlı olarak kullanılmıştır. Bilimsel araştırmalarda sağlığa faydalarını olan faydaları şu şekilde sıralanmıştır:  Etkili bir antioksidan olduğundan bürün organları korur.  Zerdeçal çayı kan pıhtılaşmasını önler.  Bütün vücudu temizleyebilen zerdeçal çayı özellikle karaciğer çok yardımcı olur.  Mide ekşimesi, gastrit gibi sindirim sistemi sorunlarını giderir.  Çok iyi bir antidepresandır. Sindirimleri ve kasları güçlendirir.  Kilo vermeye yardımcı olur.

İncir Çekirdeği Yağının Öyle Bir Faydası Ortaya Çıktı Ki!

Soğuk sıkım yöntemi kullanılarak incir çekirdeğinden elde edilen ve son zamanlarda popüler olmaya başlayan incir çekirdeği yağı içerdiği yüksek orandaki omega 3 yağ asitleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. İçeriğinde çok ciddi oranlarda içerdiği omega 3 ile balığı bile gölgesinde bırakan incir çekirdeği yağı aynı zamanda D vitamini bakımından da zengindir. İncir çekirdeğiyle ilgili yapılan laboratuvar incelemelerinde % 40 omega 3, % 30 omega 6 ve % 17 omega 9 İçerdiği görülmüştür. Uzmanlar incir çekirdeğinin diğer tüm besinlerden daha zengin bir omega deposu olduğunu belirtiyor.

İncir Çekirdeği Yağının Faydaları

  • Kadınlar göğüs sıkılaştırıcı olarak incir çekirdek yağını kullanabilir. iyi bir toparlayıcı olduğu belirtiliyor
  • Saç dökülmesini önler, saçları besler ve canlılık katar. aynı zamanda sağlıklı uzamasına destek olur
  • Gebelik kaynaklı cilt çatlaklarına karşı faydalıdır
  • Topuk çatlakları , dudak ve el çatlamalarına karşı incir çekirdeği yağı kullanılabilir
  • Cildi canlandırır ve besler. aynı zamanda kırışıklar üzerinde de etkilidir
  • Sivilce izlerine karşı kullanılabilir . aynı zamanda yeni sivilce oluşumunun önüne geçer
  • Uçuk ve isilik için de faydalıdır
  • Diş eti kanamasına karşı bir çay bardağı ılık suya 3 damla yağ damlatıp gargara yapılabilir
  • Göz altlarında oluşan morluklara ve siyah noktalara karşı da kullanılmaktadır
  • Hücre yenileyici özelliği vardır. ılık suya 5 damla kadar damlatıp içilebilir fakat soğuk pres yöntemiyle elde edilmiş yağ olmalıdır
  • Kabızlığı giderir
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir
  • Cinsel gücü arttırır

İncir Çekirdeği Yağı Nasıl Kullanılır?

Göğüs sıkılaştırıcı olarak kullanılacaksa üzüm çekirdeği yağıyla karıştırılarak kullanılması öneriliyor. 1 Çorba kaşığı üzüm çekirdek yağı ve 1 çorba kaşığı incir çekirdeği yağı karıştırılarak. dairesel hareketlerle aşağıdan yukarıya doğru 10 dakika masaj yapılarak uygulanır. Fakat en az 3 ay iyi bir sonuç için kullanmak ve sabırlı olmak gerekiyor. incir çekirdeği yağı Saç bakımında kullanacaksanız haftada iki defa olmak üzere saç derinize iyice yedirip 1 saat bekletip ılık suyla yıkayabilirsiniz. Cilt bakımında kullanırken seyreltmeye gerek kalmadan direk uygulanabilir. fakat aldığınız yağın soğuk sıkım yöntemiyle elde edildiğinden emin olun.

Neden Soğuk Sıkım Yağ Kullanmalıyız?

Yüksek ısıya maruz kalan ve kimyasal katkılar içeren yağlar besin değerlerini kaybeder ve ağız yoluyla alınması yan etkilere sebep olabilir. Fakat soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen bitkisel yağlar besin değerlerini kaybetmez ve ağız yoluyla alınabilir. İşte bu sebeple bitkisel yağ satın alırken mutlaka soğuk sıkım yağları tercih edin. Soğuk sıkım yöntemi kullanılan tohumlardan daha az yağ elde edilir bu sebeple daha fazla tohum kullanılır ve bu durum maliyeti yükseltir. Diğer yağlara göre soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen yağların daha pahalı olmasının sebebi de budur.

Kabuğu Soyulmamış Elma Her Derde Deva

Sağlıklı beslenme deyince ilk akla gelen meyvelerden biri şüphesiz elma. Bu mucizevi meyvenin zayıflamadan, kolesterolü düşürmeye kadar pek çok yararı olduğunu söyleyen uzmanlar, elmanın faydalarını saymakla bitiremiyor. Astım hastalarına da elma yemelerini tavsiye eden uzmanlar, bu meyvenin sağlığa yararlarını şöyle sıralıyor…

Haftada 5 Tane Elma Yiyin

Haftada 5 adet elma yemek, içeriğindeki (özellikle kabuğunda bulunan) antioksidan sayesinde daha iyi akciğer fonksiyonu sağlar. Astım gelişme riskini azaltır.

Kötü kolesterolü, içerdiği pektin maddesi ile düşürür. Bir elmada 3.5 gr lif bulunur. Tüm gün ihtiyacımız olan lif miktarının yüzde 15’ini teşkil eder.

Kalorisi çok düşüktür (80 kalori). Bu nedenle zayıflama diyetlerinde rahatlıkla kullanılır. İçerdiği lif nedeni ile suyla birlikte alındığında midede lifler şişer ve tok tutmaya yarar.

Çözülebilir lifi sayesinde kan şekerini düzenleyerek serum şekerinde ani çıkış ve inişleri önler. Özellikle tarçınla alınan elma çaylarının bu özelliği daha fazladır.

Elma, içeriğindeki C ve E gibi vitaminlerle bağışıklılık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Sık sık grip salgınları yaşadığımız bugünlerde gribe karşı daha güçlü durmak için elmayı yanınızdan eksik etmeyin.

Elma aynı zamandan beyin sağlığı açısından da önemlidir. Hafızayı güçlendirir, Alzhemer gelişme riskini azaltır.

Yeşil elmanın potasyum içeriğinin diğerlerine göre yüksektir. Bu da kalp atışlarını düzenler.

Yeşil Elma Cildi Güzelleştirir

Yeşil elma, yaşlanmayı önleyen anti-aging özellikler içeriyor. İçinde bulunan antioksidanlar ve lifler cildinizi esnek ve uzun süre genç tutuyor. Yoğun vitamin içeriği ile cildi besliyor. Ayrıca vitamin eksikliklerinden kaynaklanan çeşitli cilt hastalıklarının önlenmesine yardımcı oluyor. Düzenli yeşil elma tüketimiyle sivilceleri önleyebilirsiniz. Bunlara ek olarak göz altı morluklarının azalmasında da rol oynuyor.

Elma Çayı Zayıflatır

2 elma, 1 portakal ve 1 limonu doğrayarak 2 litre su konulan tencerede 2 kalem tarçın ve 2-3 karanfille birlikte 10-15 dakika kaynatın. Hazırladığınız bu çayı ara öğünlerde günde 6-7 kez için. Bu sayede şeker dengesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca elma çayı içerek fazla kilolarınızdan kurtulmanız da mümkün.

Sigarayı Bıraktıran Yiyecekler!

Günümüzde sigara alışkanlığı tüm dünyada giderek azalıyor. Eski içiciler, ‘artık ben de bırakıyorum’ diyor. Kimisi bu zor yolculuğu başarıyla tamamlıyor, kimisi yarı yolda kalıyor. Sigarayı bırakma sürecinde, kişiden kişiye farklılık gösterebilen etkenlere göre psikolojik ya da tıbbi destek almanız gerekebilir. Tüm bunlarla birlikte uzmanlar, doğru beslenmenin de sigarayı bırakmaya yardımcı olduğunu belirtiyor.

Vücudu nikotinden ve toksinlerden arındıran, bronşları temizleyen, stresi azaltan ve yatıştırıcı etki gösteren bu besinler arasında, her mutfakta bulunan basit öneriler de yer alıyor.Size En Kötü Alışkanlığınız Sigarayı Tık Diye Bıraktıracak 18 Kararlı Yiyecek isimli başlıktaki öneriler şu şekilde:

Sigarayı bıraktıran yiyecekler

Portakal, mandalina ve greyfurt:

Antioksidan etki gösteriyor, C vitaminiyle vücudunuzun sigaraya olan ihtiyacını azaltıyor.

Bulgur, yulaf, mercimek gibi tam tahıllar:

E vitamini sayesinde akciğerlerinizi destekliyor, kandaki nikotin oranını azaltıyor.

Süt, süt ürünleri ve probiyotik yoğurtlar:

Stres azaltmada etkili oluyor.

Domates: İçerdiği likopen ile antioksidan etki yaratıyor.

Muz: Potasyum ve B vitaminiyle bağımlılığı azaltmaya destek oluyor.

Yulaf ezmesi ve yabani yulaf: Suda bekletilmiş yulaf, nikotin bağımlılığını azaltıyor.

Elma: Düzenli tüketildiğinde akciğer fonksiyonlarını artırarak, vücudun nikotinden daha hızlı temizlenmesini sağlıyor.

Lobelya: Nikotin etkisini azaltan bir aktif sentezleme maddesi olarak lobelin içeriyor

Meyan: Balgam söktürücü ve yatıştırıcı etki gösteriyor

Acı biber: Dumanda bulunan kimyasal maddelerin zararlarına karşı solunum sistemini duyarsızlaştırıyor.

Sarı kantaron: Çay halinde tüketildiğinde sağlam bir stresle baş etme aracı olarak görülüyor.

Ginseng: Vücudun strese tepki olarak ürettiği kortizol hormonu seviyesini yeniden düzenliyor

Kereviz, kabak, patlıcan, fasulye, salatalık, brokoli: Sigaranın tadını etkileyerek hoşunuza gitmemesini sağlıyor.

Nane: İçerdiği mentol ile nikotin ihtiyacını bastırıyor.

Tere: Bronşları temizleyerek, solunum ve dolaşım sistemlerini destekliyor.

Pancar: Stresi sigaradan çok daha büyük oranda azaltıyor.

Ananas: Vücudunuzdaki toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor.

Geçmeyen Öksürüğe Doğal Çözüm!

Müşteriler hasta olmamak için ve vücut dirençlerini düşmemeleri için bu yöntemleri kullandıklarını belirten baharatçı Bünyamin Güllüce, ” Biz bu enfeksiyon konusunda iki türlü çay hazırlıyoruz. Bu çaylar damak tadına hitap ediyor. İçerisinde tarçın, zencefil, ıhlamur ek olarak elma kurusu, kuşburnu katıyoruz aroma katması için bunları ilave ediyoruz. Birde hem toz şeklinde hem de baharat şeklinde sattığımız atom çayı var. Atom çayı dediğimiz çayın içerisinde diğer çaylara ek olarak zerdaçal, polen, karanfil, keçiboynuzu bulunmakta. Bu baharatların hepsini toz haline getirip satışa sunuyoruz. Bu çayların temel amacı bağışıklık sistemine güç kazandırmak. Diğer taraftan kuru incir ve pekmez de önerebiliriz. Bağışıklık sistemine en faydalı baharat çörek otudur. Müşterilerimize sabah kalktıklarında 1 çay kaşığı çörek otu almalarını öneriyoruz.

ÖKSÜRÜĞÜN TEDAVİSİ ‘ZENCEFİL’

Baharatçı Bünyamin Güllüce, “Zencefilin özelliği akciğere etki eder. İnsan aşırı derecede öksürüyorsa bir bardak kaynamış suyun içerisine angus pekmezi, biraz zencefil ve keten tohumu ilave ederek ılıdıktan sonra kişi de kilo problemi varsa aç karnına yoksa tok karnına alınmalıdır. Zencefil akciğer üzerinde ve öksürük üzerinde bayağı bir etkisi vardır. Zencefil sadece öksürüğe değil bir çok yönden de etkisi vardır. Bunlar; İştah açıcıdır, antiseptik özelliği kanın temiz kalmasını sağlar, mideyi düzenler, mide bulantılarını giderir, mide ağrılarında ve hazımsızlıkta iyi bir seçimdir, bağırsaklarda biriken ve atılamayan gazların kolaylıkla atılmasını sağlar, solunum yollarını açar, kanın yapısını daha akışkan hale getirir. Vücutta sıcaklık ve terleme meydana getirir, baş ağrılarını giderici özelliği vardır, uykuyu rahatlatır. Bu ve buna benzer daha birçok faydaları vardır zencefilin. şeklinde konuştu.

Öksürüğe iyi gelen 10 bitkisel formül

Öksürük, başladı mı kolay kolay geçmeyen, zaman zaman insanın krize bile girmesine neden olan önemli bir sağlık sorunu. Gece uykulardan uyandıran ya da önemli bir toplantı sırasında sizi zor durumda bırakabilen öksürük krizlerinden kurtulabilmek için özellikle bitkilerden yararlanmak gerekir.

1-IHLAMUR ÇAYI: Öksürük denilince ilk akla gelen çay ıhlamur. İçerisindeki bileşenlerden flavonoidler; iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, musilajların; tahrişi önlediği ve boğazı yumuşattığı yönünde birçok veri mevcut. Bu nedenle öksürüğe karşı günde 2-3 bardak çay içebilirsiniz. Tedaviye yönelik kullanılan ıhlamur çayına şeker ilave etmeyin. Şeker, çaydaki etkili bileşenlerle reaksiyona girebiliyor. Bal ilavesini ise 40 derecenin altındaki sıcaklıklarda yapmak gerekiyor.

2-TAZE VEYA KURU AYVA YAPRAĞI: Ayva meyvesi ve yaprakları yıllardan beri öksürük tedavisinde kullanılıyor. İçerisindeki bileşenlerin boğaz yolu enfeksiyonlarında etkili ve boğazı yumuşatıcı etkisi bulunuyor. Bitkilerin çiçek ve yaprak kısımları demleyerek içebilirsiniz. Tedavi amacıyla içiyorsanız şeker ilave etmeyin. Kuru ayva yapraklarını 10-15 dakika, taze ayva yapraklarıbı ise 3-5 dakika demleyerek günde 2-3 fincan kadar içebilirsiniz.

3-EKİNEZYA ÇAYI: Ekinezya bitkisinin ağırlıklı olarak soğuk algınlığı, nezle, grip gibi rahatsızlıklardan korunmada kullanımı öneriliyor. Yapılan çalışmalar ekinezyanın boğaz ve akciğerlerdeki iltihabın yol açacağı hasarı engellediğini gösteriyor. Demlenerek ve içerisine 1 tatlı kaşığı bal ilavesi ile günde 2 fincan kadar içebilirsiniz.

4-AYVA, BAL VE IHLAMUR: Bu karışımdan elde edilen çay, öksürüğe karşı oluşturulabilecek en muhteşem karışımlardan biri. Ayva, bal ve ıhlamurdan oluşan çay boğazları yumuşatıyor ve iyileşme sağlıyor. Günlük 2-3 fincan kadar tüketebilirsiniz.

5-ZENCEFİL, BAL VE KARANFİL: Karanfilin içerisindeki uçucu bileşenler, ağız ve boğaz yolu iltihaplarında, bakteri ve virüslerin yol açtığı enfeksiyonlarda antiseptik ve ağrı hissini azaltıcı etkiye sahip. Zencefilin içerisindeki bazı bileşenlerin de iltihap giderici etkisi düşünüldüğünde, 1 yemek kaşığı bal, 1 çay kaşığı kadar toz zencefil ve 1 çay kaşığı kadar karanfil ile karıştırılarak kür halinde içilebilirsiniz. Arzu ederseniz bu karışıma limon da ekleyebilir ve günde 1-2 tatlı kaşığı içebilirsiniz.

6-TOZ KARABİBER VE BAL: Yürütülen birçok çalışmada bağışıklık sistemini güçlendirici, kanser karşıtı, yangı ve spazmları iyileştirici etkileri ortaya konulan toz karabiberin, öksürüğe karşı meyvesini demleyerek gargara yapabilirsiniz. Ayrıca yine tane karabiberi ılık suda demleyip 1 tatlı kaşığı bal ilavesiyle içebilirsiniz. Fakat reflü, gastrit ve ülser gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarınız varsa bu çaydan sınırlı tüketmeniz gerekiyor. Herhangi bir sağlık sorunu olmayan bireyler günde 2-3 tatlı kaşığı kadar tüketebilir.

7-YEŞİL ÇAY VE KAKULE: Yeşil çayın yüksek antioksidan özelliği artık herkes tarafından bilinirken kakule ile birleşen yeşil çayın hem bağışıklık sistemi hem de boğaz yolu enfeksiyonlarında etkisi büyük. Yoğun derişimli çayı gargara olarak kullanabilirsiniz ve kakule ilaveli yeşil çayı günde 2-3 fincan kadar tüketebilirsiniz. Fakat hipertansiyon veya taşikardi probleminiz varsa günde 2 fincanı geçmeyin.

8-AYVA ÇAYI: Ayva çayının öksürükte yumuşatıcı ve yatıştırıcı etkisi bulunuyor. 1 çay kaşığı parçalanmamış ayva tohumunu 1 fincan su içerisinde 5-10 dakika kadar demledikten sonra içebilirsiniz. Genellikle bitki çayları hafif etkili olduğundan yemeklerden 30 dakika önce veya 1-2 saat sonra mide boşken içmeniz çayın olumlu etkisini artırıyor.

9-ZENCEFİL, KARABİBER, BAL, LİMON, TARÇIN: 1 yemek kaşığı bal, 1 çay kaşığı toz zencefil, 1 çay kaşığı toz karabiber, 1 çay kaşığı toz tarçın ve yarım limonu karıştırarak gün içerisinde öğün aralarında mide boşken günde 2-3 tatlı kaşığı tüketerek öksürüğün tahriş edici etkisini azaltabilirsiniz.

10-MEYAN KÖKÜ, ŞAHTERE, ZENCEFİL: 1 tatlı kaşığı öğütülmüş meyan kökü, 1 tatlı kaşığı şahtere ve 1 tatlı kaşığı toz zencefili 1 bardak kaynatılmış suyun içerisine ilave ederek 3-5 dakika demleyin. Bu çayı gün içerisinde 2-3 fincan kadar tüketilebilirsiniz.

Bitkisel Karışım Ve Bitki Çaylarının Püf Noktaları

Bitki çaylarının bir kısmı demlenerek içilebildiği gibi bir kısmı da kaynatılarak içilmeli. Bu iki yöntem birbirinden çok farklı. Bitkilerin odun, kabuk, kök gibi kısımları kaynatılarak hazırlanmalı ve ortalama süre 30 dakika olmalı. Bitkilerin yaprak, çiçek gibi kısımları ise demlenerek hazırlanmalı ve demleme süresi 5-20 dakika civarında olmalı. Her bitkinin çayı olmuyor. Bitki bileşenlerinin sıcak suya dayanıklı olması gerekiyor. Bitki çayları tedavi amaçlı kullanılıyorsa şeker ilave edilmemelidir. Bitki çaylarının etkisini gösterebilmeleri için açken tüketmelisiniz, yemekten 30 dakika önce veya 1-2 saat sonra içmeye özen gösterin. Çay hazırlanması aşamasında taze su kullanın. Aksi takdirde suyun içerisindeki mineraller değiştiği için çayın kalitesi olumsuz etkileniyor. Uçucu bileşenlere sahip çaylar için ağzı kapaklı fincanlar kullanın. Bitki kısımları çay yapılmak üzere ufalandığında oksijen ile temasa açık hale gelip değişime uğrayabiliyor. Kapalı kaplarda saklayın.

Himalayaların Yaşlanma Karşıtı 7 Sırrı

Himalaya dağlarının çevresinde yaşayan insanların olağanüstü özelliklerini yüksek ihtimalle duymuşsunuzdur. Birçoğu hem fiziksel hem de zihinsel açıdan sağlıklı olarak 100 yaşına kadar ulaşabiliyor. Bölgedeki Tibet, Butan, Nepal ve Hindistan gibi ülkelerde ortalama yaşam süresi oldukça yüksek. Bunun, günlük yaşamdaki alışkanlıklara bağlı olduğuna inanılıyor.
Himalayalarda yaşayan insanların yaşlanma karşıtı sırlarını öğrenmek mi istiyorsunuz? O zaman bugünkü makalemizi kaçırmayın!

Doğal “yaşlanma karşıtı” çözümler

Himalayaların kadınları ve erkekleri bir asırdan daha fazla yaşamayı nasıl başarabiliyorlar? Bu “gençlik kaynağını” nereden buluyorlar? Hastalıkları ve ağrıları nasıl önlüyorlar? Sorabileceğimiz birçok farklı soru var, ancak hepsi için tek bir cevap var: Doğadaki nimetlere güveniyorlar. Bina ve kirli havadan ziyada dağların ve çayırların olduğu bir bölgede yaşadıkları gerçeğini hesaba katarsak, sırlarını anlamak için bütün verileri elde etmiş oluyoruz.
Himalayalarda, orada yaşayanların sağlıklarını iyileştirmek ve ömürlerini uzatmak için kullanılabilecek birçok doğal ürün bulunur. Bölgenin insanları bu ürünleri günlük yaşantılarında kullanıp, gerçekten büyük bir fark saglıyorlar.

Ashwagandha ile derin bir uykuya dalın

Bu, Tibetliler tarafından yüzyıllardır kullanılan ve kış kirazı ya da Hint ginsengi isimleriyle de bilinen bir Asya bitkisi. Daha iyi bir uyku çekmek ve uykusuzluğu tedavi etmek için birebir. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak genç kalabilmenin temelini yeteri kadar dinlenebilmek oluşturuyor. Ashwagandha üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, yatmadan önce bu bitkiden sadece 100 mg tüketmek uykuya dalma problemi yaşayan hastalar için oldukça etkili bir yöntem. Ayrıca, kortizol hormonu salgılanmasını tetiklediğinden, stresi azaltmaya yardım etmede de kullanılıyor.

Nar yiyerek kalp sağlığınızı iyileştirin

Narın sağlığınız için birçok faydası vardır, fakat bunların çoğunluğu kalbinizle alakalıdır. Modern bilim, Himalayaların vahşi doğasında yetişen narın, özellikle kalp sağlığına iyi gelen birçok madde barındırdığını ortaya koydu. Örneğin, yeşil çaya kıyasla nar suyu sizin için üç kat daha faydalıdır. Kalp sağlığınızı iyileştirmek için günde sadece 60 gram nar yeterlidir.
Kurt üzümüyle ömrünüzü 20 yıl uzatın

Kurt üzümü, Himalayalardaki insanların dünyanın geri kalanından 20 yıl daha fazla yaşamasını sağlayan en önemli sırlarından biridir. Bu mucizevi üzüm, demir açısında zengindir ve bu mineralin emilimini artırmak için de yüksek miktarda C vitamini barındırır. Ayrıca, kurt üzümü ORAC değerlerine göre dünyadaki tüm yiyecekler arasında en yüksek antioksidan miktarına sahip gıdadır. Her gün biraz kurt üzümü suyu içerek ya da bir kaç tane yiyerek, bu meyveden elde edeceğiniz faydayı maksimuma ulaştırabilirsiniz.

Sandal ağacıyla sıkıntılarınızdan kurtulun ve huzura erin


Baharatlı ve keskin aroması sayesinde sandal ağacı yüzyıllardır stresi azaltmak, sıkıntıyı yok etmek ve depresyonu tedavi etmek için kullanılıyor. Bazı insanlar meditasyon sırasında sandal ağacı yağını “üçüncü gözlerine” (alnın ortasında bulunur) sürüyorlar. Sandal ağacı tozunun suyla karıştırılmasıyla elde edilen bu yağ veya macun, hem fiziksel hem de zihinsel olarak rahatlatıcı etkiye sahiptir. Hazırlanan esans sinirlerinizi yatıştırır, stresinizi azaltır ve ruh halinizi yükseltir.

Kakule bitkisi ile midenizi rahatlatın


Eğer sık sık mideniz bozuluyorsa, şişkinlik ve gaz sorununuz varsa ya da sadece sindirim sisteminizi rahatlatmak ve ortalama sindirim kalitenizi iyileştirmek istiyorsanız, güçlü bir şifalı bitki ve baharat olan kakuleyi deneyin. Asya mutfağında sıklıkla kullanılan bu bitkinin birçok faydası vardır: iştahı arttırır, mide duvarlarını korur, ishali durdurur, gazı alır, kramplara iyi gelir, ağız kokusunu önler, vücudu canlandırır ve hareketlendirir, kolon kanserini engeller ve mükemmel bir ağrı kesicidir. Bir çay kaşığı öğütülmüş kakuleyi çayınıza veya kahvenize ekleyip yemeklerden 10 dakika önce içebilirsiniz.

Çay dikeni (yabani iğde) ile parıldayın

Çay dikeni ya da yabani iğde, modern tıbbın yaşlanmayla, özellikle de yaşlanmanın cilt üzerindeki etkilerini yok etmeyle ilgili en yeni buluşlarından biridir. Asıl memleketi Nepal olan bu bitkinin, hücre yenilenmesine yardım eden, cildi zararlı ultraviyole ışınlardan koruyan parlak kırmızı veya turuncu meyveleri vardır.
Çay dikeni, cilt gençleştirici etkisiyle bilinen omega 7 ve hücre iyileştirici antioksidanlar içerir. Parlak bir cilde sahip olmak için çay dikeni barındıran bir nemlendirici kullanmayı deneyin. Ayrıca, çay dikeni yağı da vücuttaki çatlak izlerini azaltmak ve önlemek için kullanılabilir.

Cildinizi neem ağacı yaprağıyla iyileştirin Himalayalarda yaşayan insanlar, yara ve isiliklerini iyileştirmek için neem ağacı yapraklarını kullanır ve sıcak duş yaparlar. Neem ağacının yapraklarından elde edilen yağ, Asya’da 2000 yıldan fazla süredir kullanılıyor. Olumlu estetik etkilerinin olmasının yanında, neem ağacı yapraklarının kanamayı durdurucu ve yaraları iyileştirici özelliği de vardır. Diyabet ve gut hastalığının tedavisinde kullanılır; sıtma, zatürre, artrit ve osteoartritin etkilerini azaltır. Ayrıca, sinir sisteminizi rahatlatan güçlü bir kas gevşeticidir. Güncelleme Tarihi: 20 Ocak 2016, 21:09

Muhteşem Üçlü: Ekinezya, Kefir, Çörek Otu

İnsanın savunma sisteminin hastalıkla savaştığını aktaran Prof. Dr. Usta, “Biz günlük hayatımız içerisinde de birçok virüsle karşılaşıyoruz. Herkes bu tür virüslerle karşılaştığında aynı tepkiyi vermiyor. Birisi hastanelik oluyor, diğerinde komplikasyon gelişiyor. Bazıları da bir hafta ya da üç günde iyileşiyor. Dolayısıyla o enfeksiyona karşı vücudun verdiği reaksiyon sizin gücünüzle alakalı. Yapmamız gereken en önemli şey gücümüzü artırmak” diye konuştu.

En İyi İlaç Vücudun Savunma Sistemi

Hastalıktan korunmanın en iyi yolunun vücut direncinin artırılması olduğunu, bunun yolunun ise doğru beslenmekten geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Usta, “Bu açıdan baktığımızda da özellikle doğru beslenmek adına vücut direncimizi artıran, askerlerimizin savaşmasını sağlayabilecek mekanizmayı kurmak önemli. Bunun için de kefir çok önemli bir besin maddesi.

Özellikle kış aylarında çocuklar, risk grubundaki yaşlılar başta olmak üzere, mutlaka kefir tüketmeleri gerekiyor. Doğal sütten yapılan ve kefir mayasıyla mayalanan kefiri mutlaka içmeleri gerekiyor. Uzun vadede hasta olmadıklarını, hastalandıklarında da daha kolay iyileştiklerini görecekler” dedi.

En İyi İlaç Vücudun Savunma Sistemi

Virüsleri yok edebilecek çok iyi ilaçlar olmadığını kaydeden Prof. Dr. Usta, şöyle konuştu: “En iyi ilaç vücudun kendi savunma sistemidir. O yüzden bunu çok iyi beslememiz lazım. İkinci yapacağımız şey çörekotu. O da vücut direncimizi, savunmasını artıran bir mekanizma. Bunu da değişik şekillerde tüketebiliriz. Bunların dışında gribal enfeksiyonlarla karşılaştığımızda bitkisel çaylardan, özellikle ekinezya ön plana çıkıyor. Özellikle ABD’de çok iyi bilinen bir bitki, artık Türkiye’de de kullanılmaya başlandı. Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda, ekinezya ön plana çıkıyor. Ihlamur ya da buna benzer bitkileri biliyoruz, ancak çalışmalar ve bilimsellik açısından baktığımızda ekinezyanın gerçekten vücut direncini artırdığını görüyoruz.”

Çörek Otu Ve Ekinezya Vücut Direncini Artırır

Ekinezyanın faydaları konusunda 2015 yılında yapılmış klinik çalışmalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Usta, “İnsanlar üzerinde yapılmış çalışmalarda görüldü ki ekinezya bitkisini çay ya da ekstratları şeklinde tüketmek, vücut direncini ciddi şekilde artırır. Birincisi kefire ağırlık versinler, çörek otu ve ekinezya tüketerek vücut dirençlerini artırabilirler. Tabi ki dinlenmek, üst solunum yollarınızı nemli tutmak, bunlar da tedaviye yardımcı olacak etkenlerdir” diye konuştu.

Hijyene Önem Verelim Ancak Ruh Sağlığını Bozmadan

Tüm bunların yanı sıra hijyenin her konuda olduğu gibi burada da önemli olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Usta, “Hijyen, sadece gribal enfeksiyon açısından değil her türlü hastalık açısından önemli. Tabi bu konuyu da abartmamak lazım, ruh sağlığınızı bozacak şekilde hijyenik yaklaşmak da hiç doğru değil. Hijyene önem verelim, ancak ruh sağlığımızı bozmayacak şekilde sağlık kurallarına uyacağız” dedi.

Meğer Nelere İyi Gelmiyormuş Ki!

Limonun kabuğu da kendisi de çok faydalı. İçine limon suyu ilave ettiğiniz ılık su, sabahları güne taze bir başlangıç yapmanızı sağlayacak. Kendinizi daha zinde hissedeceksiniz.

Neden mi?

1- Sindirime Yardımcı; 

Limon suyu sindirim sistemini toksinlerden arındırır, midedeki yanma ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.

2- Zayıflamaya yardımcı; 

Ilık limonlu suyu düzenli içtiğimizde mide asitlilik oranı düzenlenir. Mide asidi yüksek olan kişiler sürekli bir şeyler yiyerek mideyi bastırma eğiliminde olurlar. Bu da kısa sürede acıkmaya ve kilo almaya neden olur. Limonun içerisinde bulunan pektin lifi acıkmayı geciktirir.

3- Bağışıklık sistemini güçlendirir; 

Stres, bağışıklık sistemini zayıflatır bu yüzden de bağışıklık sistemini destekleyen C vitaminli gıdaları tüketmek stresli olduğunuz anlarda öncelikli olmalıdır. Limon da mükemmel bir C vitamini kaynadağıdır.

4- Taze bir nefes için birebir;

Dişeti iltihaplarına ve diş ağrılarına iyi geldiği gibi nefesinizin kötü kokmasını da önler. Ancak diş minesine zarar vermek istemiyorsanız limonu direk dişinize temas ettirmeyin yani yemeyin. Limonlu su içtikten sonra da dişlerinizi fırçalarsanız daha faydalı olduğunu görürsünüz.

5- Ph değerini dengeler;

Limon en alkali gıdalardan biridir ve içinde bulunan sitrik asit sindirildiğinde asitlilik yaratmaz. Her gün limonlu su içerseniz vücudunuzun toplam asitlilik oranı zaman içerisinde düşer. Ayrıca iltihabın nedenlerinden biri olan eklemlerde biriken ürik asit limonla yok olur.

6- Daha enerjik hissetmek için birebir; 

Limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici etkisi olduğunu biliyor muydunuz? İşte sinir sistemindeki bu sakinlik, depresyona ve endişeye iyi gelirken size mutluluk vereceği için de kendinizi daha zinde hissetmenizi sağlar. Limon sindirim sistemine girdiğinde vücuda enerji verir.

7- Viral enfeksiyonla savaşır; 

Ilık limon boğaz ağrısı, nezle gibi semptomların azalmasında oldukça etkili bir destek kuvvettir.

8- Cilde de faydalı; 

Limon suyu antioksidan özelliği sayesinde cilt lekelerini azaltır. Hatta ciltteki kırışıklıkların da azalmasına yardımcı olur.Limon suyunu düzenli olarak zor geçen yara izlerine ve cildinize uygulayın, farkı göreceksiniz.

9- Aynı zamanda potasyum kaynağı; 

Eğer muz sevmiyorsanız, limon suyundan maksimum yararlanmaya bakın. Çünkü potasyum kalp, sinir ve beyin fonksiyonlarının düzenli olması için kesinlikle gereklidir.

10- Kafein ihtiyacınızı azaltır; 

Sabahları bir fincan kahve yerine ılık limonlu bir su içerseniz kesinlikle öğleden sonra çöken o rehavet hayatınızdan çıkacak, göreceksiniz. Bu da kafeine olan bağımlılığı azaltır.

Bronşlarınızı Doğal Yollarla Temizleyin

Bildiğiniz üzere bu tür rahatsızlıklar özel ilaç tedavileri ve ilgi gerektirirler. Yaşınız kaç olursa olsun, hem çocuklar hem de yetişkinler, bronşları ile ilgili rahatsızlıklar yaşayabilirler. Bu makalede, bu tarz problemleri daha başından engelleyebilmenize yardımcı olacak bazı ipuçlarını sizlerle paylaşacağız.

Bronşlarınızı Temizleyici Tedaviler

1. Okaliptüs Çayı

Okaliptüs, harika bir dekonjestandır ve bronşlarınızla ilgili problemleri iyileştirmede olduğu kadar, soğuk algınlığı ve grip tedavisinde de oldukça etkilidir. Eğer bu muhteşem bitkiden faydalanmak istiyorsanız, takip eden kullanım şekillerini uygulamalısınız:
Bir litre suyu ısıtın ve kaynamaya başladığında içerisine 5 gram okaliptüs yaprağı ekleyin. Yeniden kaynamaya başladığında altını kapatın ve beklemeye bırakın. Bu çaydan küçük porsiyonlar halinde, gün boyunca tüketebilirsiniz. İçerken, çayın oda sıcaklığında olduğundan emin olmalısınız, soğuk olarak tüketmemelisiniz. Eğer bronş sağlığınızı iyileştirmek istiyorsanız, okaliptüs buharını soluyarak da tedavi uygulayabilirsiniz.
Bunun için, iki litre suyu kaynatın ve içine 100 gram okaliptüs yaprağı ekleyin. Başınızın üzerine bir havlu örtün ve bu basit, demlenmiş sıvıdan gün boyunca iki defa solumak sureti ile faydalanın. Sağlığınızla ilgili harikalar yaratacağını göreceksiniz.

2. Ballı Havuç Suyu

Şaşırdınız değil mi? Havuç suyuna bal karıştırmak, şişmiş bronşlarınızı iyileştirme ve mukusu yok etme konularında, inanılmaz etkilidir. Bu tedavi, burun ve boğaz tıkanıklığından kurtulmanıza ve daha kolay nefes alabilmenize yardımcıdır. Havuç suyu, yüksek miktarda beta karoten ve A vitamini içermektedir.
Bal ile karıştırıldığında, vitamin açısından zengin ve doğal bir antibiyotik elde etmiş olursunuz ki bu da iltihabı yok edici ve şişmeyi azaltıcı etki eder. Peki; bu tedaviyi nasıl hazırlayabilirsiniz? Çok basittir. Öncelikle; birkaç havuç ve yarım bardak suyu karıştırıcıya ekleyin. Karıştırdıktan sonra içerisine iki yemek kaşığı bal ekleyin. Bu içeceği oda sıcaklığında tüketin. İdeal olanı, bir sabah ve bir de akşam yemeğinden önce olmak üzere, günde iki defa tüketmenizdir. Lezzetli olmasından dolayı, çocuklar için de harika bir içecektir.

3. Zencefilli Kızılcık Suyu

Kızılcık hakkında bilgi edinmenin vakti geldi! Kızılcık, tıbbi bir meyvedir ve bronş tıkanıklıklarını iyileştirme konusunda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu meyveyi her zaman elimizin altında bulundurabilmemiz biraz zor olabilir, biliyoruz, ancak bu meyveden daha iyi faydalanabilmek için en doğal hali ile tüketmeliyiz.

Ancak eğer süpermarkette gezinirken, karışınıza kızılcık çıkarsa, bilmelisiniz ki bu meyve bronşlarınızdaki tıkanıklığı gidermede, onları temizlemede ve sağlıklı olmalarında oldukça etkilidir. Eğer bu tedaviden sonuç almak istiyorsanız, takip eden adımları uygulamalısınız.
200 gram kızılcığı, on dakika kadar kaynatın. Sonrasında kızılcıkları, yarım bardak su ile birlikte karıştırıcıya ekleyin. Posasını ayırmak için, sıvıyı süzün. Sonrasında içerisine bir yemek kaşığı zencefil ekleyin. Bu içeceği gün boyunca tüketebilirsiniz. Bronşlarınız üzerinde pozitif etkileri olacağından emin olabilirsiniz.

4. Bronşlarınızın Sağlığı İçin Sandal Ağacı Buharı

Bugüne dek sandal ağacı yağının faydaları hakkında bir şeyler duydunuz mu? Bu yağı, doğal ürünler satan dükkanlardan kolaylıkla bulabilirsiniz. Bronş sağlığı için en etkili ürünlerden biri olarak bilinmektedir. Mukusu temizleyici, şişliği azaltıcı ve bronşları arındırıcıdır. İlaveten, bu yağ hiç de pahalı değildir. Dolayısı ile her daim elinizin altında bulundurmanız oldukça kolay ve faydalı olacaktır. Bu doğal ürün, bronşlarınız için harikalar yaratacaktır.
İki litre suyu kaynatın. İçerisine 6-10 damla kadar sandal ağacı yağı ekleyin ve suyun bir miktar daha kaynamasına izin verin. Sonrasında, oluşan buharı solumak için kendinizi hazırlayın. Rahatlayın ve kendinizi yakmadığınızdan emin olun. En az on dakika süre ile, oluşan buharı soluyun. Sandal ağacı buharı bronşlardaki şişliği azaltacak ve yaşadığınız diğer semptomların ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır. Bu tedaviyi günde üç defa uygulamayı unutmayın.

5. Misket Limonu Yaprağı ve Çam İğnesi Çayı

Eğer misket limonu yaprağı bulabilmeniz mümkünse, bunlardan harika ve ucuz bir tedavi elde etmeniz çok kolaydır. Hatta birçok aktarda, hazır çay halinde bulabilirsiniz, çünkü bu yapraklar bronşlarla ilgili pek çok rahatsızlığın iyileştirilmesinde oldukça etkilidirler.
Misket limonu yaprağı ve çam iğnesi çayı, bronşitin doğal yollarla tedavisinde kullanılır ve oldukça etkili bir yöntemdir. Her iki bitki de müthiş anti-enflamatuar etkileri olan bitkilerdir. Ateşi düşürücüdürler, mukustan kurtulmayı kolaylaştırıcıdırlar, öksürüğü azaltıcı ve göğüs kaslarını rahatlatıcıdırlar. Bu çayı günde iki defa tüketmelisiniz.

Hazırlamak için yapmanız gereken tek şey, bir fincan sıcak suya beş adet misket limonu yaprağı ve beş gram çam iğnesi eklemektir. Su kaynadıktan sonra altını kapatın ve on dakika kadar bekletin. Sonuç olarak, sıvıyı süzün ve bir miktar bal ekleyin. Bu karışım, hem semptomlardan kurtulmanızı sağlar hem de tadı nefistir. Bronşlarınızı doğal yollarla temizleme yöntemleri hakkında olan bu yazımızı umuyoruz ki beğenerek okudunuz!

Sarımsak, Elma Sirkesi ve Bal ile Bünyenizi Güçlendirin!

Eğer bir an önce dengeli beslenmeye ve sağlıklı alışkanlıklar edinmeye başlamazsanız, sınırsız sayıda rahatsızlık gelip sizi bulabilir. Dolayısı ile, vücudunuzun ne denli önemli olduğunun ayrımına varmalı ve ona, fonksiyonlarını düzgün bir şekilde yerine getirebilmesi ve hastalıklara karşı bir bariyer oluşturabilmesi için, ihtiyaç duyduğu besinleri temin etmelisiniz.

Vücudunuza ekstra direnç kazandırmanın bir yolu; sarımsak, elma sirkesi ve bal tüketmekten geçer. Evet. Doğru okudunuz. Muhtemelen şu anda mutfağınızda bulunan, günlük olarak tüketilmesi gerekli bu üç besin, sağlığınıza gerçek anlamda katkıda bulunabilir ve kanser gibi birçok hastalığı önleyebilir.

Sarımsak;

Sarımsak, dünya çapında, özellikle çiğ olarak tüketildiğinde, sağlık üzerindeki olumlu etkileri ile bilinmektedir. Sarımsak, tansiyonu dengeleyici, kolesterolü düşürücü ve dolaşımı teşvik edici özelliklere sahiptir.

Ayrıca; hücre hasarını önleyici ve durumu tersine çevirici, ayrıca serbest radikallerle savaşmakta etkili selenyum isimli elementi içermektedir. Araştırmacılar, bu içerikler ve kanserle savaş arasında güçlü bir bağlantı olduğunu bulmuşlardır.
Sarımsak ayrıca antiseptik özelliktedir. Bu sayede de, mantar, virüsler ve bakterilerle savaşır ve sizi enfeksiyonlar ve soğuk algınlığı ile grip gibi problemden korur.

Elma Sirkesi;

Elma sirkesi, oldukça uzun zamandır mutfaklarda kullanılagelmiştir. Ancak, yemeklerde kullanımının yanı sıra, tıbbi özelliklerinin olduğu da bilinmektedir. Alerji, akne, sinüs enfeksiyonları, grip, yüksek kolesterol, kronik yorgunluk, kontakt dermatit, boğaz ağrısı, gut, artrit ve asidik reflü gibi yüksek sayıda hastalığa karşı etkilidir.
Elma sirkesinden faydalanmak için, damıtılmış veya sentetik olanlar yerine, kesinlikle organik olanları tercih etmelisiniz.

Bal;

Dünya üzerindeki en iyi doğal antibiyotik olarak tanımlanan bal, bağışıklık sistemimizi güçlendirici güce sahiptir, özellikle enfeksiyon, grip ve soğuk algınlığı ile savaşta en önemli yardımcımız olan beyaz kan hücrelerini de güçlendiricidir. Bu yiyecek, aynı zamanda, yaraları iyileştirmek, öksürüğü yatıştırmak, ve iyileşme sürecini kısaltmak için de oldukça yardımcıdır.

Bu İçerikleri, Hastalıklara Karşı Bir Tedavi Olarak Kullanmak İçin Nasıl Karıştırabilirsiniz?

Unutmayın ki, bu üç içerik de, sağlığınız açısından çok çeşitli faydalar sağlamaktadırlar ve de hastalıklarla savaşta, her biri de çok güçlüdürler. Bu besinleri tüketmenin en iyi yolu, onları karıştırarak tüketmektir, ki bu sayede etkilerini de arttırmış olursunuz. Sarımsak, elma sirkesi ve balı karıştırdığınız zaman; tansiyonu düşürücü, soğuk algınlığı ve enfeksiyonları iyileştirici, kanser, astım, artrit, kısırlık ve iktidarsızlık gibi kronik problemleri giderici, olağanüstü bir tedavi elde etmiş olursunuz.

Çeşitli araştırmalar göstermektedir ki, bu üç süper besin, kanserli hücrelerle savaşabilmek açısından, inanılmaz güçlü bir tedavi ortaya çıkarmaktadırlar. Bu karışım ile tedavi gören hastalarda, oldukça olumlu gelişmeler gözlemlenmiştir.
Bu tarifi hazırlayabilmek için, özel bir yol izlemenize gerek yoktur. Malzemelerin ucuz ve ulaşılabilir olması avantajlarına ilaveten, tarifi hazırlamak da oldukça kolaydır.

Malzemeler;

  • Bir fincan elma sirkesi (250 ml),
  • Bir fincan organik pastörize edilmemiş bal (400 gr),
  • On diş sarımsak.

Nasıl Hazırlanır?


Cam bir kavanozda tüm malzemeleri karıştırın ve yaklaşık doksan saniye kadar çalkalayın. En ideali, bu karışımı beş gün içerisinde tüketmenizdir; çünkü zaman geçtikçe, faydalı içeriklerini kaybetmeye başlayacaktır. Buzdolabında muhafaza edebilirsiniz ancak her zaman kapağını kapalı tutmanız gerektiğini unutmayın.

Her sabah uyandığınızda iki yemek kaşığı tüketerek tedaviye başlayın. Eğer tadından rahatsızlık duyarsanız, bir bardak su veya taze sıkılmış meyve suyu ile karışımı seyrelterek de tüketebileceğinizi aklınızda bulundurun. Tedaviye başladıktan iki hafta kadar sonra, olumlu sonuçları gözlemlemeye başlayacaksınız.

Zencefil, Yeşil Çay ve Tarçınla Yenilenin

Bu yazımızda birçok hastalığın önlenmesi ve tedavisinde oldukça fayda sağlayan ve vitamin, mineral ve diğer besin maddeleri sunan doğal ve güçlü özelliklere sahip üç şifalı bitki seçtik. Yeşil çay, zencefil ve tarçından oluşan bu şifalı çayı içmenin harika faydalarından daha da detaylı olarak bahsedeceğiz. Bu şifalı (ve bir o kadar da lezzetli) birleşim vücudunuzu hem içeriden hem dışarıdan yenileyecek.

En çok hangi durumlara iyi gelir?

Bu bitki çayı aşağıdaki durumlarda önerilmektedir: Obez veya aşırı kilolu olanlar ve kilo vermekte zorlananlar Ödem, lavman, şiş dizler, şişmiş göz kapakları Kalp-damar hastalıkları, yüksek düzey kolesterol ve trigliseritler Frijite ve libido eksikliği Diş eti iltihabı, çürükler ve diğer diş problemleri Hazımsızlık ve aşırı mide asidi Tip II Diyabet Fibromiyalji, kronik yorgunluk Genellikle üşüyen insanlar Genetik olarak kansere meyilli insanlar

Aşağıda bu şifalı bitkilerinin her birinin sağlık yönünden faydalarını açıklayacağız:

Yeşil Çayın Faydaları;

Hücresel yaşlanmayı önleyen antioksidan etkisi yaratır. Doğal bir kanser önleyicisidir. Metabolizmanızı çalıştırır ve kilo vermenize yardımcı olur. Dikkati ve konsantrasyonu arttırır. Ödemle mücadele eder. Diş ve diş eti sağlığınızı korur. Akne ya da sedef hastalığı gibi cilt hastalıklarına iyi gelir. Alerjiyi azaltır. Stresi hafifletir.

Zencefilin faydaları;

Yumurtalık, prostat ve kolon kanserinin önlenmesine yardımcı olur. Hazımsızlığa iyi gelir. Metabolizmayı çalıştırır. Hamilelik sırasında yaşanılan dahil olmak üzere bulantı ve baş dönmesine iyi gelir. Vücudumuza sıcaklık verir. Boğaz ağrısı ve iltihabına iyi gelir. Dolaşımı iyileştirir. Ödemle savaşır. Enfeksiyonların önlenmesine ve vücudun doğal savunmasının arttırılmasına yardımcı olur. Migren ağrılarına iyi gelir. Adet sancılarını dindirmeye yardımcı olur. Kalp damar sağlığımızı korur.

Tarçının Faydaları

Uyarıcıdır. Asiditeyi ve mide gazını azaltarak sindirime yardımcı olur. Bulantı ve kusmayı azaltır. Kan glukoz seviyesini düzenler. Şeker otu ile beraber tip II diyabeti doğal yönden tedavi etmeye en uygun iki gıdadan biridir. Vücuda enerji ve sıcaklık verir. Zamanla eklem ve kemik hastalıklarını iyileştirebilir. İştahı ve yeme isteğini arttırır. Kolesterol seviyesi ile kalp damar hastalığına yakalanma riskini azaltır. Doğal ve güçlü bir pıhtı önleyicisidir.

Nasıl hazırlanır?

Ya toz formunda ya da ince doğranmış bir çay kaşığı zencefil ve bir çay kaşığı tarçınla beraber bir litre su kaynatın. Beş dakika boyunca kaynadıklarında altını kapatın ve iki çay kaşığı yeşil çay yaprağı ekleyip beş dakika boyunca dinlendirin. Ardından süzdükten sonra gün içinde istediğiniz zaman içmek üzere bir kavanozun içine dökün. Sıcak, ılık veya soğuk şekilde içebilirsiniz. Çayı tatlandırmak istenirseniz şekerin veya suni tatlandırıcıların aksine sağlığımız için hiçbir zararı bulunmayan doğal bir tatlandırıcı olan şeker otunu kullanabilirsiniz. Çayınıza yarım limonun suyunu eklerseniz gücünü daha da arttırmış olursunuz. Yararlarını fark etmek için en az bir ay boyunca bu çaydan her gün içmeye çalışın.

Bu çayı içmek için en ideal zaman hangisidir?

Herhangi bir çaydan maksimum fayda almak için en ideal zamanlar ise şöyledir:
Aç karnına, kahvaltından en az yarım saat önce, Öğün aralarında, herhangi bir öğünden en az yarım saat önce, Bu çayı idrar sökücü ve arındırma etkisi sebebiyle akşamüstü veya daha geç içmenizi önermiyoruz. Aksi takdirde gece boyunca tuvalete kalkmak zorunda kalabilirsiniz. Kaliteli bir çay Her bir bitkinin etkisini arttırmak amacıyla en kaliteli malzemeleri seçmeniz de ayrıca önemlidir:
Yeşil çay: Tercihen organik.

Tarçın: En iyi ve en aromatik tarçın Ceylon’dur. Her zaman tarçını hava almayan bir kabın içinde muhafaza etmelisiniz.

Zencefil: bir kap kaynar suyun içine rendeleyerek taze zencefil kullanmanızı öneririz. Ayrıca mükemmel kalite aroma ve tada sahip olduğu sürece zencefili toz halinde de tüketebilirsiniz.

Sabahları İçin İdeal Zeytinyağı ve Limon Tedavisi

Bugün en eski zamanlardan beri bilinen ve gözden kaçırmamanız gereken bu harika tedaviye bakacağız. Tek bir kaşık zeytinyağı ve limonun sağlığınız için yapabileceklerini biliyor musunuz? Gelin beraber keşfedelim.

Bir yemek kaşığı zeytinyağı ve limon alın ve sağlığınıza sağlık katın!

Bildiğiniz gibi zeytinyağı Akdeniz diyetinin en temel parçalarından biridir. Kötü kolesterolle başa çıkmamıza yardımcı olan esas yağ asitlerini sağlar; ayrıca vücudu toksinlerden temizlemek için harika bir yoldur. Yunan ve Romalılar onun değerini biliyorlardı ve zeytinyağına altın sıvı diyorlardı. Peki zeytinyağından günün hangi zamanında en iyi şekilde yararlanacağınızı biliyor musunuz? Sabahları. Nedenlerini açıklayalım.

1- Kabızlıkla savaşmak için

Bu doğal karışım kabızlık için idealdir. Eğer zeytinyağı ve limonu karıştırırsanız sindirim mukusunun gelişime yardımcı olur ve bu da karaciğerle safra kesesini aktive eder. Bu basit karışım bizi içeriden korur ve toksinlerden kurtulmamız için çok güçlü bir antioksidandır. Vücudu temizler ve ona bakım yapar. Tüm bunlar sindirimi canlandırır ve ihtiyacımız olmayan şeylerden kurtulmamıza yardımcı olur.

2- Kalbi korumak için

Daha önce bahsettiğimiz gibi zeytinyağı yağ asitleri açısından zengindir ve bunlar vücudumuzun kan dolaşımı ve aşırı kötü kolesterolden kurtulmak için gereklidir. Ayrıca muhteşem bir iltihap gidericidir ve limonla beraber kullanıldığında bize vitamin sağlar. Bu yüzden sadece sizin için önermiyoruz, çünkü küçükler de bir kaşık zeytinyağı ve bir kaç damla limondan faydalanabilir. Denemeye değer.

3- Damarsal ve römatik problemlere yardımcı olmak için

Bu maddelerin sırrı iltihap giderici olmalarında. Eğer düzenli kullanır ve her gün boş mideye alırsak, eklem ağrılarıyla savaşabiliriz. Gününüze bu altın sıvı ile başlamak sizin için çok iyi olacak.

4- Karaciğer ve safra kesesini dengelemek için

Bu en önemli gerçeklerden biri. Kendimizi şişkin, ağır, yorgun ve bitkin hissettiğimiz zamanlar olur. Bazen vücudumuz zayıf beslenme yüzünden zehirlenmiş olabilir ya da bu vücudun temizleme sistemindeki problemlerden kaynaklanabilir. Bu faktör temel olarak karaciğer ve safra kesesinde aşırı yüklenmeden dolayı yaşanır.

Ne yapabiliriz?

Bu yorgunluk ve rahatsızlıkla savaşmak için özellikle sabahları saf zeytinyağı ve limondan iyisi yoktur. Herkesin vücudu farklı olduğu için bunları alıp nasıl hissetmeye başladığınızı takip etmelisiniz, genelde neredeyse her zaman iyi sonuçlar alınır.

Eğer uyandığınızda ağzınızda asidik bir tat hissediyorsanız bu karışımı uygulamak harika fikir olacak. Bazen kötü uyuduğumuz günler olur, sindirimimiz yavaşlar ve bazen başımız bile ağrır. Bu durumda vücut toksin doludur ve detoks yapmalıyız demektir. Bir kaşık saf zeytinyağı ve bir kaç damla limon suyu. Hemen kalktıktan sonra ve hatta duş alıp hazırlanmadan önce almalısınız. Yarım saat sonra her zamanki gibi kahvaltınızı edebilirsiniz. Ne kadar iyi hissetmeye başladığınızı fark edeceksiniz.

Sarımsak Sütü: Siyatik İçin Harika Bir Çözüm

Siyatik sinirlerinin tahriş olması, bel fıtığı, spinal stenoz, piriformis sendromu, pelvis bir lezyon veya kırık ve hatta tümorlerden kaynaklı sıkıştırıldıklarında ve iltihaplandıklarında ortaya çıkan bir durumdur.

Siyatiğin Belirtileri Nelerdir?

Siyatik ağrısı, çeşitli yoğunluklarda olabilmektedir. Bu ağrıdan yakınan kişiler, sadece hafif bir karıncalanma veya acı hissedebilirler ama zaman zaman bu ağrı oldukça yoğun bir hal alabilir ve bu da kişiyi günlük işlerini yapabilmekten dahi alıkoyabilir.

Genellikle bu ağrı, bir tarafta daha yoğun hissedilebilir ancak bazı kişilerde ağrı tek bir kalça veya bacakta hissedilebilmekte veya vücudun geri kalanında hissizlik oluşabilmektedir.

Siyatik ağrısı saatler veya günler geçtikçe daha ağır hale gelebilir, özellikle kişi kendini zayıf hissediyorsa. Bu yoğun ağrı, özellikle ayakta durduktan ve oturduktan sonra, geceleri, öksürme, hapşırma veya gülme esnasında, fazla yüründüğü zaman veya etrafınızda döndüğünüzde veya benzeri durumlarda ortaya çıkabilir.

Siyatiği Rahatlatmak İçin Sarımsak Sütü

Sarımsak sütü birçok sağlık problemi için doğal bir tedavi yöntemidir, özellikle bağırsak kurdu ile savaşmakta ve siyatik ağrısı gibi ağrıların yatıştırılmasında oldukça yardımcıdır. Bu alternatif tedavi siyatik sinirlerdeki iltihaplanmayı azaltıcıdır ve ağrı kesici gibi hareket ederek sizi normal bir yaşam sürmekten alıkoyan bu rahatsız edici ağrıdan kurtulmanıza yardımcı olur.

Bildiğiniz üzere sarımsak, antibiyotik ve anti-enflamatuar özellikleri sayesinde vücudunuz için pek çok fayda içeren bir besindir, enfeksiyonlarla ve çeşitli hastalıklarla savaşmanıza yardımcıdır. Bu makalede, siyatik ağrınızı ciddi oranda azaltacak güçlü bir sarımsak tedavisi hazırlayacağız. Bunun yanı sıra, bu tedavi vücudunuza birçok fayda sağlayacak ve yaşam kalitenizi de arttıracaktır.


Malzemeler:

Dört diş sarımsak, 200 ml süt.


Hazırlanışı:

Öncelikle sarımsağı, sanki baharat olarak kullanacakmışsınız gibi ince ince kıyın. Sonra, sütü orta ateşte ısıtın ve kıyılmış sarımsakları ilave edin. Karışımı birkaç dakika kadar pişirin, kaynadığında bal ile tatlandırabilirsiniz.
Bu tedaviden olumlu sonuçlar alabilmek için, günde en az 200 ml sarımsak sütü içmenizi tavsiye ediyoruz.

Sarımsak Sütünün Diğer Faydaları

Sarımsak sütü sindirimi rahatlatmak için ve kabızlık problemlerinde oldukça güçlü bir tedavidir. Bağırsak parazitlerinden kurtulma konusunda oldukça etkilidir. Bunun için, sarımsak sütünü üç dört saat kadar bekletin ve bu şekilde on gün üst üste, boş mideye için. Bu ev yapımı tedavi, ayrıca kuru öksürüğe karşı da kullanılabilir. Bunun için bu sütü geceleri uyumadan önce içmenizi tavsiye ediyoruz, çünkü aynı zamanda uykuya dalmanızı da kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Astım, nefes darlığı ve diğer akciğer problemlerinden yakınan kişilerin, kendilerini daha iyi hissedebilmeleri için sarımsak sütü içmeye başlamalarını tavsiye ederiz. Bunun için, sarımsak sütü mümkün olduğunca sıcak ve tercihen gece yatmadan önce tüketilmelidir.

Kilo vermek için bir diyet ve egzersiz rutini uygulamayı planlıyorsanız, sarımsak sütü amacınıza ulaşmanız için oldukça destekleyici bir içecek olabilir. Sarımsak, metabolizmayı harekete geçirerek yağ yakmasını sağlayan bir besindir. Bunun için ideal olanı çiğ olarak tüketmektir, ancak aromasını sevmiyorsanız süt ile birlikte tüketebilirsiniz. Sarımsak sütü içmek size enerji verecektir ve antibiyotik özellikleri sayesinde bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirecektir. Ayrıca, virüs, mantar ve bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonlardan korunmanıza da yardımcı olacaktır.

Kalp Damarlarını Açan Karışım

Yüksek kolesterol sonucu kalp damarlarındaki tıkanıklığa karşı uzmanlar doğal bir karışım öneriyor…

Hazırlanışı ve Kullanılışı

1 su bardağı limon suyu, 1 fincan zencefil suyu, 1 su bardağı sarımsak suyu yarım saat boyunca kaynatılır. Soğuduktan sonra içerisine 2 bardak bal ilave edilir. Bir cam şişeye konulan karışım buzdolabında saklanır. Aç karnına her sabah bir çorba kaşığı alınır.

Kanınızı Temizleyen 5 Sağlıklı İçecek

Kanınız birçok sebepten kirlenmiş olabilir: böbrek, karaciğer veya bağırsak gibi arındırma organlarının yeterli çalışmamasından dolayı toksinlerin birikmesi, yağlı gıda ve toksik maddelerle dolu yetersiz beslenme, kirlilik… Organizmanız toksik madde ve atık biriktirmeye başladığında, bu ürünler vücudu deri yoluyla terk etme çabasıyla kan dolaşımından geçerler. İşte bu yüzden akneden muzdarip bazı insanlar kan zehirlenmesi için bu cilt rahatsızlığını suçlarlar.
kaninizi temizleyen 5 saglikli icecek 1 Kanınızı Temizleyen 5 Sağlıklı İçecek
Kanınız deri yoluyla toksinleri atarak kendini arındıramıyorsa, kirli kalacaktır ve bu da kronik problemlere ve obezite gibi hastalıklara yol açacaktır. İşte bu yüzden kanınız için arındırma sürecini teşvik etmek oldukça önemlidir. Meyve ve sebze suları ve çaylar kanınızı temizler ve vücuttan toksin atılmasına yardımcı olur. Sizlere bu yazımızda kanınızı doğal yollarla arındırmak için en iyi içeceklerden birkaçını anlatacağız, bu sayede birikmiş toksinlerin yol açtığı hastalıkları daha kolay önleyebileceksiniz.

kaninizi temizleyen 5 saglikli icecek 2 Kanınızı Temizleyen 5 Sağlıklı İçecek
Pancar suyu

Pancar suyu doğal yollarla basit bir şekilde kanınızı arındırmak söz konusu olduğunda en iyi seçeneklerden bir tanesidir. Bu suyun içinde bulunan pancar ve pancar yaprakları kan için güçlü bir arındırma maddesidir.

Malzemeler;
2 pancar Pancar yaprağı Su

Yapılışı;

 

Pancarı ve pancar yapraklarını topraktan tamamen arınana kadar iyice yıkayın. Ardından kurulayın ve blendere sığacak kadar küçük parçalara bölün. Bu parçaları daha kolay karışmalarına yardımcı olmak için biraz su da ekleyerek blenderden geçirin. Blenderi birkaç dakika çalıştırdıktan sonra tercihen bu içeceği aç karnına içmelisiniz.

Kanınızı temizleyen yeşil sıvı

Bu yeşil sıvı kan dolaşımınızdaki toksinlerden kurtulmanıza yardımcı olmak için son derece idealdir. Ayrıca, metabolizmanızı aktif hale getirmek ve kilo vermek için de oldukça iddialıdır.

Malzemeler;

1 avuç ıspanak 3 dal pazı 2 elma 1 avuç maydanoz 1 limon 1 salatalık

Yapılışı;
Tüm malzemeleri blenderden geçirin ve bu karışımdan tam fayda almak için soğuk olarak için.

Dulavratotu çayı (Arctium lappa)

Dulavratotu kanınızı ve lenf sistemini arındırmaya yardımcı olabilen çok güçlü bir arındırıcı çaydır. Bu çayı deri veya idrar yoluyla toksin atmak, tıkanıklık ve şişliği azaltmak ve vücudunuzda bulunan ürik asit fazlasını atmak için içebilirsiniz. Özellikleri o kadar etkilidir ki bu çayı aynı zamanda siyatik sinir problemleri, gut, döküntü, asitli kan, ödem, böbrek taşı, karaciğer sorunları ve eklem yangısı gibi sorunlardan şikayetçi olanların da içmesi önerilmektedir.
kaninizi temizleyen 5 saglikli icecek 4 Kanınızı Temizleyen 5 Sağlıklı İçecek
Hindiba çayı

Hindiba çayı en arındırıcı içeceklerden biridir ve son derece etkili olması sebebiyle çok tercih edilmektedir. Bu içecek ödemle savaşmak, toksinleri ve vücudunuzda birikmiş atığı atmak için mükemmeldir. Bu çay kandan toksinleri atmak için de tamamen güvenli ve etkilidir.

Isırgan otu çayı

Bu çay kanınızı doğal yollarla toksinlerden arındırmak ve sağlığınızı etkileyebilecek toksik maddeleri atmak için başka bir arındırıcı çaydır. İdrar sökücüdür ve karaciğer böbrek sorunlarının tedavisinde kullanılır. Güncelleme Tarihi: 15 Şubat 2018, 23:49

Zayıflamak ve zayıf kalmak isteyenler

Doktor Gönül Ateşsaçan, iştahı azaltmanın püf noktalarından biri olan ve sinirim sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlayan limonun daha çok tüketilmesi gerektiğini belirtti. Gönül Ateşsaçan, iştah azaltmanın püf noktalarını öğrenerek sağlıklı kilo verilebileceğini belirterek şunları kaydetti; “Kahvaltı: Gece boyunca ortalama 12 saatlik bir açlık yaşarız. Uyurken açlığımızı fark etmesek de vücut gece boyu çalışmaya ve enerji harcamaya devam eder. Gece uykusundan sonra vücudu ve beyni tekrar besin öğeleriyle ve enerji ile kahvaltıda doldurmazsak halsiz ve sinirli hissetmeye başlarız. Özellikle okul çağındaki çocukların okul başarısı için kahvaltı çok önemlidir.

Kafein-Tein: Yeşil çay ve kahve günde 2 kez tüketilmelidir.. Özellikle yeşil çayın antioksidan özelliği fazladır, kilo verdirir.

Sakız: Özellikle öğleden sonra 1 atıştırma yerine geçer, her gün 25 kalori daha az alınır, bu da haftada 175 kalori az almak demektir.

Tarçın: Kan şekerini hem düşürür hem de sabit tutar. Yağ: Yemek sonunda tüketilen yağ midenin yavaş boşalmasını sağlar, safra salgısını artırır ve bizi tok hissettirir. Zeytinyağı, hindistan cevizi yağı ve keten yağı yiyeceklerde mutlaka olmalı. Fındık, ceviz de tüketilmeli.

Lifli Gıdalar: Sağlıklı kalpler ve fit bir görünüm sağlayan diyet lifi sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına yardımcı olur, kandaki yüksek kolesterolü düşürmeye ve kan şekeri seviyesini sabit tutmaya yardımcı olabilir.

Limon: Sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlar. Mide asidi üretimini arttırarak sindirimi zor gıdaların (yağlı gıdalar, kırmızı et vb.) sindirimine yardımcı olur. Limon suyu aynı zamanda karaciğerin safra üretimini arttırarak yağların sindirilmesini kolaylaştırır.

Protein: Proteinler karbonhidratlardan ve yağlardan daha uzun süreli tok tutar. Birlikte karbonhidrat ile tüketirsek sindirim yavaşlar kilo vermeniz zorlaşır. İdeali ilk 7 gün hiç karbonhidrat almadan sadece protein tüketmektir.

Kulaktaki iştah noktasını uyarmak:

Çok acıktığınızda tragus noktasına (kulakla yanagin birlestigi yerdeki cikintili kikirdak) başparmak ve işaret parmağınızla baskı yaparsanız kısa süreli tokluk hissedersiniz.”

Çok acıktığınızda tragus noktasına (kulakla yanagin birlestigi yerdeki cikintili kikirdak) başparmak ve işaret parmağınızla baskı yaparsanız kısa süreli tokluk hissedersiniz.”

Kavunun Faydaları Saymakla Bitmiyor!

Kavun, büyük yapraklı, sarı çiçekli, sürüngen bir Bitki olan kavun sulu ve kokuludur.

Bol miktarda Su barındırmasının yanında A ve C vitaminlerince de zengin bir besindir. Ayrıca iyot ve krom gibi mineralleri de içinde barındırır.

İşte kavunun pek bilmediğiniz faydaları…

Yemeklerden önce kavun yenirse hazım cihazlarını yıkar ve hastalıkları giderir. Böbrek -mesane kumu dökülürken kavun yenilirse böbrekler rahatlar ve vücut zindeleşir. Kavunun idrar söktürücü özelliği de vardır. İdrar yolu hastalıklarından şikâyetçi olanlara bol bol kavun yemeleri tesviye edilir. Kabak, kavun, safran ve Arpa unundan yapılmış helva bol bol tüketilirse idrar zorluğunu giderir. Böbrek-sidik kesesi iltihaplanmasında kavun çekirdeği, karpuz çekirdeği ve hıyar çekirdeği yenilmelidir. Kavun çekirdekleri kaynatılıp birer bardak içilirse göğüs nezlesi olan hastalara şifa verir.

Karaciğer hastalıklarına kavun çekirdeği kaynatılıp suyunun içilesi çok faydası dokunur. Onar gram kabak çekirdeği içi, kavun çekirdeği içi, nişasta, Arap zamkı, badem içi, kitre, miyan balı, şeker, menekşe, Ayva çiçeği ve 1.5 gram afyon toz haline getirilip yeteri kadar Bal ile macun yapılıp birer kaşık yenirse Astım hastalarına iyi gelir.

50 gram kavun çekirdeği tozu sıcak su ile yutulursa öksürüğe fayda sağlar. Ebegümeci, gelincik çiçeği, hunnab, kavun çekirdeği, baldıran, nöbet şekeri; bu Maddelerden birer avuç alınır ve yeteri kadar su ile kaynatılıp elde edilen su bir bardak içilirse zatürree iyi gelir. Kavun; meniyi arttırır, kumları döker, böbrekleri besler, yağlandırır.

Et pişirirken kabuklarından bir parça ilave edilirse çabuk pişer. Çekirdekleri yenirse iç yaralarına iyi gelir ve idrarı söktürür. İdrar yolu hastalarından şikayetçi olanlara ise idrar söktürücü özelliği olduğu için bol bol kavun yemeleri tavsiye edilir. Kavun çekirdeğinin kaynatılıp suyunun içilmesi karaciğer hastalıklarına çok faydalıdır.
Kavun yanıklara konulursa arıyı hafifletir ve iyileşmesini hızlandırır.

Kavun nasıl tüketilmeli?

Kavun taze olarak yenir. Ayrıca kabukları ve çekirdekleri kullanılır. Çekirdekleri dövülüp suda kaynatıldıktan sonra elde edilen su içilirse göğüs ağrısı ve öksürüğe iyi gelir.

Yanıklara kavun konursa ağrıyı hafifletir ve iyileşmesini hızlandırır.

Kavun tam olarak olgunlaşmadan yenmemelidir. Ayrıca, ülseri ve sindirim sistemi iltihabı olanlara tavsiye edilmez.

Vücudu serinletir, idrar söktürücüdür ve kabızlığı giderir. Romatizma ve basur şikâyetlerini azaltır. Böbrekleri temizler. Böbrek taşlarını ve kumlarını dökmeye yardımcı olur. Yatıştırıcı etkisi ile rahatlık verir ve uykusuzluğa iyi gelir. Cildin taze görünmesini sağlar.

Ve bu formül çok önemli…

Kavun ezilip soğuk süte katıldıktan sonra yüze sürülürse cildi nemlendirir ve cildin taze görünmesini sağlar. Cildinizi güzelleştirir. Özellikle kuru ciltlere çok faydalıdır.

İki Muzun Faydasını Kimse Bilmiyor!

Muz, üç doğal şeker sakaroz, meyve şekeri(früktoz) ve glikozu içinde barındırıyor. Bir muz, anlık ve sürekli enerji veriyor. Araştırmalara göre 2 muz yenildiği takdirde 90 dakikalık yorucu bir antrenmana yetecek kadar enerji desteği sağlıyor. Çoğu atletin de favori meyvesinin muz olmasına şaşırmamak lazım. Ancak muzun tek yararı enerji vermesi değil, araştırmalar 13 farklı alanda yararı olduğunu gösteriyor:

İşte muzun faydaları;

1. Depresyon

MIND adlı insan ruh sağlığı üzerine çalışan sivil toplum örgütünün İngiltere’de yaptığı araştırmaya göre depresyonda olan hastaların muz yedikten sonra daha iyi hissettikleri ortaya çıkmış. Bunun sebebi ise muzun “triptofan” içeriyor olması. “Triptofan”, proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biri ve rahatlamayı sağlayan serotoninin üretilmesini sağlıyor.

2. Adet Belirtileri

Muzun içindeki B6 vitamini kandaki glikoz seviyesinin düzelmesini sağlıyor böylece özellikle duygusal belirtilerin azalmasına yardımcı oluyor.

3. Kansızlık

İçeriğindeki yüksek demir sayesinde kansızlığın giderilmesinde etkili olan hemoglobinin üretilmesine katkıda bulunuyor.

4. Kan Basıncı

Potasyum açısından zengin ve tuz açısından fakir olması sebebiyle kan basıncını düşürmeye yarıyor. Amerikan Yiyecek ve İlaç İdaresi muz endüstrisine, muzun kan basıncı ve felci engellediği yönünde iddialarda bulunmalarına izin vermiş.

5. Beyin

İngiltere’deki bir okulda 200 öğrencinin bir yıl içerisindeki sınav dönemleri boyunca öğünlerde muz yemeleri sağlanmış. Sınavlar sonrası yapılan incelemeler muzun göz bebeklerini uyarıp öğrencilerin daha iyi öğrenmelerini sağladığını göstermiş.

6. Kabızlık

Lif bakımından zengin olması sebebiyle laksatiflere gerek duymadan bağırsak hareketlerini normalleştiriyor.

7. Akşamdan kalmak

Akşamdan kalma durumunu en hızlı iyileştiren kürlerden biri de ballı ve muzlu süt. Vücudun tekrardan su kazanmasına yardımcı oluyor.

8. Mide ekşimesi

Muz, vücutta doğal bir antiasit etkisi yarattığı için mideyi de rahatlatıyor.

9. Sabah bulantısı

Yemek aralarında muz yemek kan şekeri düzeyini yükselmesin yardımcı olup sabah bulantılarını engelliyor.

10. Sinek ısırığı

Sinek ısırıklarının sebep olduğu sislik ve kaşıntıya karşı bir çok insan muz kabuğu sürmenin şaşırtıcı derecede etkili olduğunu söylüyor.

11. Sinir sistemi

Muz, B vitamini açısından zengin bir meyve ve bu vitamin de sinir sisteminin sakinleşmesini sağlıyor.

12. Ülser

Muzun yumuşak dokusu ve yapısı ülser gibi hastalıklarda tercih edilmesini sağlıyor. Ayni zamanda fazla asidi nötralize ederek ve mideyi sararak tahriş olmasını engelliyor.

13. Vücut sıcaklığı

Bir çok kültürde muz serinletici bir meyve olarak kabul edilmiş öyle ki Tayland’da bebek bekleyen annelerin muz yiyerek doğacak çocuklarının vücut sıcaklıklarını düşürdüğü söyleniyor.

Ve son olarak bir ekleme daha yapalım:

Muz, elma ile karşılaştırıldığında 2 kat daha fazla karbonhidrat, 3 kat daha fazla fosfor, 5 kat daha fazla A vitamini ile demir içeriyor.

Kuru Üzüm Nelere İyi Gelir?

Saglikhaberleri.com – Kuru üzümün sağlıklı kemik gelişimi ve kemik minerilizasyonunun oluşmasını sağlayan bor içerdiğini dile getiren Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Bor madeni kimyasal bir element olup kalsiyum, fosfor ve magnezyumun metabolizmasına katkı sağlar ve sağlıklı kemik gelişimi ve beyin fonksiyonları için önemli bir element görevi üstlenmektedir.

İçerdiği tartarik asit sayesinde minerallerin emilimine yardımcıdır. Yine kolon sağlığı ve emilim mekanizmasında bağırsaklar üzerinde bu asit yardımcıdır. İçerdiği flavanoller sayesinde kanserin tedavisinde anti inflamatuar etki göstererir. Özellikle göze bağlı gelişen nörolojik disfonksiyon bozukluklarında tedavi edici olduğu görülmüştür. İçerdiği flavanoidler antioksidan özellikleri nedeni ile oksidatif stresin oluşmasını önlerler. Fitoöstrojen içerikleri sayesinde osteoporoz olan hastalarda iyileştirici etkileri vardır. Menapoz şikayetlerini azaltıcı fayda göstermektedir. İçerdiği triterpenler diş eti hastalıklarında iyileştirici etki sağlarlar.

Tatlı besinlere alternatif olarak önerilebilecek bir kuru meyvedir. Yine tatlı yapımında şeker eklenmeden sadece kuru üzüm ile yapılan kurabiye ve kekler oldukça tatlı tadı hissettirebilmektedir. Bu sayede daha düşük kalori alınmış olur ve diyabetik tatlılarda kullanılabilir.” i demir minerali ile ülkemizde çok sık görülen anemi için tedavide ve oluşmasını engelleme de vazgeçilmez bir besindir. Enerji verirler. İçerdiği yüzde 70 fruktoz şekerinden dolayı karbonhidrat miktarı nedeni ile özellikle gebelik, emziklilik dönemde, çocukluk ve büyüme çağı dönemlerinde artan enerji ihtiyacını karşılamada sağlıklı bir besin alternatifidir. 100g 1 çay bardağı kuru üzüm yaklaşık 325 kalori enerji vermektedir” dedi.

Kuru üzümün faydaları :

1-Kuru üzüm tamir karaciğer dostudur vücudumuzda kan oranını artırır.
2-Kuru üzümün keklik eşiğinde yerseniz şişmanlatıcı özelliği vardır
3-Kuru üzüm vücutta bunların birçok sert tümörleri eriterek yok eder.
4-Unutkanlar primleri gelen kuru üzüm, hafızayı yüksek oranda güçlendirir
5-Kuru üzüm sarılık hastalığına faydalıdır
6-Öksürüğü keser. Anason ile kaynatılır, badem yağı ile içilir.
7-Çıbanları patlatır, iyileştirir. İç yağı ile merhem yapılıp uygulanır.
8-Üzüm çekirdekleri selülit tedavisinde kullanılır.
9-Üzüm ürünlerindeki demir, kalsiyum ve potasyum minerallerinin, kemik gelişimi yanında kansızlığı, halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği bulunmaktadır.
10-Kilo almak isteyen de rejim yapmak isteyen de üzüm yemelidir çünkü enerji verir.
11-Protein ve karbonhidrat kaynağıdırA,B1,B2,B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit minerallerini içerir.
12-Günlük kalsiyumun 1/5’ini ve demirin ise 1/3’ünü karşılar.

Limon Suyunun İnanılmaz Faydaları

Limon, sindirim sisteminden bağışıklık sistemine destek olmaya, viral enfeksiyonlardan iltihap azaltmaya varıncaya kadar sağlığınız için oldukça önemlidir.

Limon aynı zamanda C vitamini, B kompleks vitaminleri, kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum ve lifle dolu bir gıda.

Elmadan ya da üzümden daha fazla potasyum içeriyor. Limon, doğrudan dişlerinizin mine tabakasına zarar verebileceği için bunu bir miktar sıcak, ılık ya da soğuk suyla seyreltmeniz gerekiyor. Sabah bir bardak ılık limon suyu içtikten 15 ya da 30 dakika sonra kahvaltıya başlayın. Böylece limonun tüm faydalarını kazanılabilir.

İşte limonun 11 faydası 

Bağışıklık sisteminizi destekler: C vitamini bağışıklık sistemimizi destekler, limon da C vitaminiyle doludur. Sistemdeki C vitamini seviyesi stresli olduğunuz zamandaki tüketmeniz gereken ilk gıdalardan biridir.

Mükemmel bir potasyum kaynağıdır: Bahsedildiği gibi, potasyum açısından zengin olan limon kalp, beyin ve sinir fonksiyonlarının sağlığı için faydalıdır.

Sindirime yardım eder: Limon suyu sindirim sistemindeki toksinlerden temizleyip sağlıklı bir sindirim sağlamasının yanı sıra mide yanması, şişkinlik ve geğirme gibi hazımsızlık belirtilerini hafifletir.

Sistemi temizler: Enzim fonksiyonunu geliştirerek ve karaciğerinizi harekete geçirerek vücuttaki toksinleri atmaya yardım eder.

Nefesinizi tazeler: Diş ağrısını ve dişeti iltihabını hafifletmeye yardım eder. Fakat sitrik asit diş minesini aşındırabilir, bu nedenle limonu suyu içtikten sonra dişlerinizi fırçalayın

Cildinizi lekelerden uzak tutar: Limon suyundaki antioksidanlar, sadece lekeleri azaltmakla kalmaz, cildinizdeki kırışıklıkları da azaltır. Ayrıca limon suyunu yara izlerine ve yaşlanma lekelerinin üzerine uygulayıp görünümlerini azaltabilirsiniz.

Kilo vermenize yardım eder: Limonun içerisinde bulunan pektin lifi açlıkla savaşmanıza yardım eder.

ltihabı azaltır: Düzenli olarak limon suyu içerseniz vücudunuzdaki hastalık haline yol açan asitlik derecesi azalacaktır. Ayrıca iltihabın nedenlerinden biri olan eklemlerinizdeki ürik asit limonla yok olur.

Enerji desteği verir: Limon suyu sindirim sistemine girdiğinde size enerji verir, aynı zamanda endişeyi ve depresyonu azaltmaya yardım eder. Hatta limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici bir etkisi vardır.

Bunun Ne Olduğunu Biliyor Musunuz?

Fiziksel görünümü şalgamla benzerlik gösteren maca bitkisi, dünyada tek bir yerde; Peru’nun And Dağları’nda yetişiyor.

Besin değerleri oldukça yüksek olan, protein bakımından da zengin olan maca bitkisinin kısırlıktan rahat bir menopoz dönemine, devamlı zinde kalmaktan stresi azaltmaya kadar insan sağlığına birçok faydası bulunuyor. Tarihteki kullanımı İnka’lara kadar uzanan maca bitkisi, Peru halkı tarafından yüzyıllardan beri hem bir besin hem de şifalı bir bitki olarak kullanılıyor. Bu bitkinin faydaları 200 yılı aşkın süredir uzmanlar tarafından takip ediliyor.

Dünyada tek bir yerde, Peru’nun And Dağları’ndaki 4000-4500 metre yükseklikteki platolarda yetişen maca bitkisi köklerinde çok yüksek miktarda besin değeri taşıyor. Aynı zamanda insan sağlığına da birçok faydası bulunan bitkinin; erkeklerde üretkenliği artırdığı, kadınlarda ise menopoz dönemindeki sıkıntıları azalttığı biliniyor. İnsan vücudu dokuz ana aminoaside ihtiyaç duyuyor. Fakat bunları üretemediği için farklı besinlerden alması gerekiyor.

Maca bitkisi dokuz ana aminoasitlerden yedisini, üç esas yağ asidinden de ikisini bir arada bulunduruyor. Mercimekte bulunan demirin ve sütte bulunan kalsiyumun ise iki katına sahip bu bitki, stres ve yorgunluğu gideriyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Maca Bitkisi Erkeklerde Sperm Sayısını Artırıyor Peru bölge halkı, maca bitkisinin faydalarından yüzlerce yıl öncesinden beri haberdar.

Fiziksel görünümü şalgama benzeyen maca bitkisi, tıpkı şalgam gibi geleneksel ve öğütülerek granül bir madde halinde kullanılıyor. Bilhassa da libido artışı ve doğurganlık için maca bitkisi sıkça tüketiliyor. Maca bitkisinin doğal afrodizyak özelliği olduğunu belirten İsviçreli Dr. Georges-Antoine de Boccard; “Maca bitkisi erkeklerdeki sperm kalitesini, cinsel performansı artırmak üzere kullanılıyor.

Son yıllardaki araştırmalarda erkeklerin üretkenliklerinin düşüşe geçtiği, çiftlerin yüzde 50’sinin kısırlık sorununun erkeklerden kaynaklandığı görülüyor. Cayetano Heredia Üniversitesi’nde (Lima) Dr. G. Gonzales’in yapmış olduğu bir çalışma ile maca bitkisinin, hem seminal sıvının hacmini, hem de spermatozoitlerin sayısını ve hareketliliklerini 2 katına çıkarttığı gözlemlendi. 2001 yılında 4 ay boyunca düzenli bir şekilde maca verilen bir grup erkeğin bu süre sonunda, hiçbir hormonsal değişikliğe uğramadan, spermatozoitlerinin 140 milyondan 259 milyona çıktığı, hareketli spermatozoitlerinin ise 87 milyondan 183 milyona yükseldiği ortaya kondu.

” Genç Kalmanın Sırrını Maca Bitkisiyle Keşfedin” 

Köklerinin besin değeri çok yüksek olan maca bitkisi; karbonhidrat, protein, fiber ve esansiyel mineraller (özellikle selenyum, kalsiyum magnezyum ve demir) bakımından oldukça zengin. Bitki ayrıca linolenik asit, palmitik asit, oleik asit, steroller ve polisakkaritler içeriyor. Bu nedenle LatinAmerika’nın pek çok yerinde ise, içerik açısından aynı olmadığı halde, ‘Peru Ginseng’ diye de anılıyor. Tıpkı ginseng gibi enerji seviyesini yükseltiyor, dayanıklılığı artırıyor, yorgunluk ve halsizliği azaltıyor. Bunun yanında maca bitkisi, kadınların menopoz dönemlerinde vücudun denge bulmasını sağlarken menopoz dönemindeki sıkıntıları da azaltıyor.

 

Öyle Bir Faydası Var Ki! Kadınlar Duyunca..

 21. yüzyıl mucizesinin adı Badem. Çiğ, kavrulmamış, tuzlanmamış badem.

Uzun yıllardır yağlı tohumlar dediğimiz bir gurup yiyecek olan ceviz, badem, fındık, çekirdek, fıstık gibi yiyeceklerin içerdikleri kaliteli yağ asitleri sayesinde kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olduklarını biliyorduk. Ancak bu yiyecekler yağlı oldukları için kalori değerleri de yüksek olduğu için kilo aldırır endişesi ile hastalarımıza dikkatli tavsiye ediyorduk.

Hem zayıflatıyor hem de gençleştiriyor

Bademde çinko, demir, kalsiyum, potasyum, E vitamini gibi mineraller ve vitaminler vardır. Ayrıca içerdiği Amigdalin maddesinin kansere karşı koruyucu olabileceği savulunuyor. Bununla birlikte Ko enzim Q 10 ve Omega 3 seviyesi çok yüksektir. Bu enzim ve yağ asidi kalp damar hastalıklarından kişiyi koruyor ve yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatıyor. Bademi düzenli tüketmek kötü kolesterol olan LDL’yi %6 ila %15 oranında düşürüyor.

Bu kadar iyi kalpli olduğunu bildiğimiz bademin aynı zamanda çok da iyi zayıflattığı kanıtlandı. Çok yakınlarda, Amerika’da yapılan bir araştırma ile de, zayıflamak isteyenlere günde 17 tane badem verildiğinde daha iyi kilo kaybettikleri gösterildi. Bademin kaliteli protein içermesi ve sağlıklı yağlardan zengin olması kişiyi daha uzun süre tok tutuyor. Badem sert bir yiyecek olduğu için çiğnemesi zor oluyor ve bu durum kişinin çiğneme duygusunu tatmin ediyor. Lif oranı yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırıyor. Hazırlama zorluğu olmadığı için her yerde kolayca bulunabiliyor ve her yere kolayca taşınabiliyor.

Zayıflamak için bademi nasıl yiyeceğiz diyenler için;

  • Bademi satın alırken dikkat ; çiğ, kavrulmamış ve tuzsuz olarak satın alın.
  • Mümkünse kabuklu ve kabuğu kolay kırılabilir olandan tercih edin.
  • Bir defada 15’den fazla yemeyin. Küçük bir kaseye sayarak koyun. İş yerinizde çekmecenizde ve çantanızda 15’lik küçük paketler şeklinde de bulundurabilirsiniz.
  • Ara öğünlerde özellikle tercih etmeye çalışın. Az yağlı süt ve ayranla birlikte mükemmel bir birliktelik oluşturuyor.
  • Meyveleri tek başına yemektense bademle birlikte yediğinizde glisemik indeksi düşürmüş olursunuz bu da sizin daha tok kalmanızı sağlar.
  • Yiyecek bir şey bulamadığınızda da 50 tane bademi bir öğün olarak da tüketebilirsiniz.

Bal İle Karıştırarak…

 Saglikhaberleri.com Sinameki oldukça faydalı bir bitkidir. İşte sinamekinin vücudumuza faydaları ve zayıflatan sinameki karışımı…

– Soğuk yada sıcaktan dolayı çatlamış ciltlere iyi gelmekte.
– Kasları, adaleleri açar.
– Şaça olan faydası ise; saçların çıkmasını sağlar, gürleştirir.  Bit oluşumunu önler.
– Şahtere otu ve Sinameki vücutta bulunan yakıcı sıvıları yumuşatma özelliğine sahiptir.
– Safrayı ve balgamı söktürmekle beraber mafsalların en uç noktalarına kadar işler.
– Bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur.
– Damarları açar.
– Sinirleri gevşetici özelliği ile sakinleştirir ve ağrıları hafifletir.
– Bağırsaklardan su emilimini engelleyerek sulu ve yumuşak dışkılamayı sağlayan, çok etkili bir müshil olan sinameki idrar söktürür ve kabızlığı giderir.

Zayıflatan sinameki karışımı; 

Sinameki bal karışımı ile zayıflama kürleri tüm dünyada pek yaygındır. Bu sihirli karışım iştah kesici özelliği nedeniyle kilo verme diyetlerinde sıkça kullanılmaktadır.

Bir bardak su içerisine birer çay kaşığı sinameki ve bal koyarak karıştırınız. Bunu yarımşar bardak sabah ve akşam aç karnına içiniz. Sinameki ve bal karışımı hem antioksidanlarca zengin olduğu için bağışıklığı güçlendirir hem de metabolizma hızlandıran etki ve fayda sağlar. Sinameki bal karışımının kan şekerini yükseltmesi nedeniyle vücudun besinlerdeki yağı enerjiye dönüştürme işlemi hızlanmaktadır. Bu da kilo kontrolü ve zayıflama manası taşımaktadır.

Kerevizin Bilinmeyen Faydası

Saglikhaberleri.com K vitamin ile birlikte yüksek oranda A vitamini, fosfor ve potasyum, daha azmiktarlarda da B ve C vitamini, diğer mineralleri bünyesinde içerir.

Kerevizin kökü ve sapının da çok sağlıklı olduğunu söyleyen beslenme uzmanı İpek Ağaca, kerevizin insan sağlığındaki önemini anlattı. Kansere Karşı Kereviz Kereviz, içerdiği yüksek antioksidan etkiye sahip flavonoidler sayesinde, kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemeye yardımcı. Beyaz renkte bir sebze olması, liforanının yüksek olması, vitamin veminerallerden zengin olması bakımından kansere karşı koruyucu, detoks etkisine sahip bir sebze.

Kabızlığa ve Hipertansiyona Karşı Kereviz Sapı!

Suda çözünür posa bakımından zengin bir besin olan kereviz, bize sindirim sisteminin düzenli çalışmasında da kolaylık sağlar. Bunun için tek yapmamız gereken 1 adet kereviz sapını yoğurdumuza, salatalara vey ayemeklerimize ilave etmektir diyen beslenme uzmanı İpek Ağaca, kereviz sapının tansiyonu düşürmeye yardımcı bir sebze olduğu da belirtti. Kereviz Ye İdeal Kilonu Koru Kereviz, düşük kalori içeren bir sebze. 100 gr kereviz sadece 16 kalori enerji veriyor. Etli veya zeytinyağlı yemeğini de tercih edebileceğinizi diyen Ağaca, çiğ şekilde rendeleyip bol yoğurt ve bir kaşık zeytinyağı ile karıştırarak salata halini de afiyetle tüketebileceğinizi söyledi.

Böbrek Taşına Domates Suyu

Yılmaz, böbrekte taş oluşması sonucu meydana gelen rahatsızlık için medikal tedavilerin ya da ilaçların çok etkili olmadığını belirtti.

Tedavilerle taş oluşumunu tamamen engelleyemediklerini dile getiren Yılmaz, “Ancak kullanabildiğimiz yardımcı tedaviler, ilaçlar var. En basit taş tedavisi vücut dışından şok dalgalarıyla taşın kırılmasıdır. Endoskopik yöntemlerle taşın böbrekten ve üreterlerden alınması ve son yıllarda çok tercih etmediğimiz açık ameliyat seçeneği de elimizde bulunuyor” dedi.

Böbrekteki taşların ailevi yatkınlık sonucu oluşabildiğini ya da doğuşsal bazı sorunlarla ortaya çıkabildiğini belirten Yılmaz, “İdrarda koruyucu bazı maddeler vardır ki bunların en önemlisi sitrattır. Sitratın azlığı, taş oluşumuna yol açabilir. Bazı gıdalarda sitrat maddesinin daha yoğun olduğu ortaya konmuştur” diye konuştu.

Hastaya dışarıdan vererek, idrardaki sitrat miktarını artırabildiklerini kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti: “Bununla ilgili yapılmış çeşitli bilimsel çalışmalar var. Bunlardan birisi özellikle turunçgillerin taze sıkılmış suları. Bu konuyla ilgili en fazla yapılan çalışma limonla ilgili.   Hastalarımıza limonu bir litrelik suya tamamen sıkmalarını ve çok hafif tatlandırarak içmelerini öneriyoruz. Çünkü idrardaki sitrat miktarı limonata ile artabilir. Bununla ilgili bilimsel çalışmalar var. Limonun yanı sıra portakal suyuyla ilgili de laboratuvar çalışmaları bulunuyor. Hastaların taze sıkılmış portakal ve greyfurt suyu içmesi de benzer şekilde idrarda sitrat miktarını artırarak, koruyucu etki yapacaktır.

” Domates suyundaki sitrat”  

İdrardaki sitrat miktarını artıran ilaçları bazı hastaların kullanamadığına işaret eden Yılmaz, “Özellikle mide hastası olanlar bu ilaçları içemeyebilir. Oysa limon, portakal ve greyfurt suyunun kullanımı kolay ve ilaca eşdeğer sitrat miktarı sağlayabildiği için hastalarımıza önerilebilir.

Turunçgillerin dışında da bazı sebzelerin de içeriğinde sitratın fazla olduğu belirlendi. Kliniğimizde yapılan bir laboratuvar çalışmasında taze sıkılmış domates suyunun da idrardaki sitrat miktarını limon kadar artırabildiği ortaya kondu. Çeri olarak bildiğimiz tür ile bahçe domatesi ya da sera domatesi arasında sitrat açısından fark olmadığını tespit ettik” diye konuştu.

Türkiye’de özellikle böbreklerinde taş olan pek çok hastanın gilaburu meyvesini tükettiğini belirten Yılmaz, bu meyvenin de taş oluşumunda koruyucu özelliğiyle ilgili araştırmalar bulunduğunu aktardı.

Prof. Dr. Erdal Yılmaz, gilaburu suyunda da limon, portakal, greyfurt ve domatesteki kadar sitrat olduğunu sözlerine ekledi.

Bunu Daha Önce Hiç Duymadınız!

Mısır bitkisi tohumundan köküne kadar bir çok fayda sağlayan bitkilerimizden biridir. Çoğu zaman değersiz olarak gördüğümüz ve değerlendirmek yerine çöpe attığımız besin artıklarının aslında vücudumuza faydaları olduğu her geçen gün ortaya çıkıyor. Bu makalemizde de mısır püskülünün faydaları hakkında bilgiler alabilirsiniz.

Sağlıklı bir yaşam için yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmemiz gerekir. Yediklerimiz, içtiklerimiz bizlerin sağlığını doğrudan etkiler. Bu nedenle ödem, tansiyon, uyuyamama gibi sorunları doğru gıdaları tüketerek aşabiliriz. Tansiyon problemi olan kişilerin vücutlarının su tutması nedeniyle ödem sorunu yaşadıklarını görüyoruz. Bu sorunun nedeni, sağlıksız beslenme olduğu kadar hareketsiz bir yaşamdır. Ancak bazen ne yaparsanız yapın, ödem sorunundan kurtulmanız mümkün olmayabiliyor. Böyle durumlarda ise el ve ayaklarda şişme, şişkinlikten dolayı hareket zorluğu gibi problemler yaşam kalitesini de düşürmektedir.

Mısır püskülü bu anlamda oldukça faydalıdır. Ödem sorunlarında, metabolizmanın çalışmasındaki aksaklıklarda yani metabolizma yavaşlamasında özellikle de böbreklerin tembelliğinde etkili bir çözümdür.

Mısır püskülünün faydaları..

– Mısır püskülü sakinleştiricidir.
– Mısır püskülü Bedeni güçlendirici toniktir.
– Mısır püskülü Romatizma tedavisinde yardımcı olur.
– Mısır püskülü İdrar söktürücüdür
– Mısır püskülü Mesane taşlarını düşürür.
– Mısır püskülü Üretrit (idrar yolları enfeksiyonu), sistit (mesane enfeksiyonu) ve prostatit (Prostat bezi enfeksiyonu) hastalıklarının tedavilerinde etkilidir, özellikle ayrıkotu ve civanperçemi ile birlikte kullanıldığında daha da etkili olur.
– Mısır püskülü Çocuklarda böbrek rahatsızlıklarının giderilmesinde yardımcı olur.

bunu daha once hic duymadiniz 1 Bunu Daha Önce Hiç Duymadınız!Mısır püskülü nasıl kullanılır?

Ağustos ve Eylül aylarında çıkan mısır, çoğunlukla yaprakları ve püskülleri atılarak temizlenir ve yemek için uygun hale getirilir. Ödem sorunumuz varsa, mısır püsküllerini atmamalı, mısırları temizlerken ayrı bir kaba almalıyız. Ayırdığımız mısır püsküllerini güneşte kurutmamız gerekiyor. Mısır püsküllerini kuruturken ekstra bir şey yapmadan, sadece güneş alan bir yere sererek yapabiliriz. Kuruttuğumuz mısır püsküllerini ise bez bir torbada muhafaza etmeliyiz. Neden bez torba diye soracak olursanız, ben hava alır. Mısır püskülü kurularını naylon torbada saklarsak sağlıksız bir ürün elde etmiş oluruz. Naylon torbalar hem nefes almaz hem de yapısı nedeniyle sağlıksız, kanserojan bir niteliktedir. Bu nedenle naylon torba tavsiye etmiyoruz. Kese kağıdı da kullanabilirsiniz saklamak için ancak öncelikli tercihimiz bez torba.

bunu daha once hic duymadiniz 2 Bunu Daha Önce Hiç Duymadınız!

Mısır Püskülü Çayı

– 1 bardak kaynar suyun içine 2 tatlı kaşığı kuru ya da taze mısır püskülü konur. 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde üç kez yemeklerden önce bir bardak içilir.
– Mısır tanelerinden elde edilen mısırözü yağı, sıvı bitkisel bir yemeklik yağ olarak, damar sertliğini önlemekte, kullanan kişilere bu konuda büyük yarar sağlamaktadır.

Prostatın Dermanı Onda..

Kırmızı renkli besinlerin kansere ve kalp damar hastalıklarına karşı bilinen koruyucu etkileri çoğunlukla kırmızı lahanada olduğu gibi antosiyanin içeriğine bağlıdır.

Kırmızı pancara bu rengi veren ise betalain grubu maddelerdir ve bu açısından eşşizdir.

İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü, Uzm. Dr. Özgür Şamilgil pancarın mucizevi gücünü adım adım anlatırken, şeker oranı yüksek bir sebze olduğundan, pancar suyunun da aşırı tüketilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor.

İşte pancarın faydaları:

Pancarın bilinmeyen faydaları

İltihabı Önlemeye Yardımcı 

Birçok besinde bulunmayan, hücreleri, enzim ve proteinleri koruyan betalain grubu bir madde içerir.

Bu maddenin iç organları koruyucu, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıkları engelleyici çok büyük faydası vardır. Yalnız bu fayda, betalainleri vücudunuzun kullanabilme yeteneğine bağlıdır yani genetik yapınızla ilgilidir.

Kansere Karşı 

Hayvanların içme sularına katılarak yapılan deneylerde, kalın bağırsak, mide, sinir sistemi, akciğer, meme, prostat kanserlerini engellemede ve ilerlemesini yavaşlatmada etkili olabileceği bulunmuştur. İnsanlarda pankreas, meme ve prostat kanserinde kullanımı ile ilgili çalışmalar yürütülmektedir

Detoks Etkisi 

Kanın temizlenmesi ve karaciğerin zehirlerden arınmasına yardımcı olduğu bilinmektedir.

Pancarın bilinmeyen faydaları

Yüksek Kan Basıncını Düşürücü Etkisi

Yapılan bazı çalışmalarda pancarda bulunan nitrat denilen maddenin vücutta nitrik oksite dönüşerek damarları genişlettiği, kan dolaşımını kolaylaştırdığı, tansiyonu düşürdüğü gösterilmiştir.

Dayanıklılık Sağlayıcı

Egzersiz öncesi içilen pancar suyunun egzersize dayanıklılığı arttırdığı, dinçlik verdiği bilinmektedir.

Diğer Faydaları..

bağışıklık sistemini destekleyen C vitamini, barsak çalıştırıcı, hazım kolaylaştırıcı yoğun lif , sinir ve kas fonksiyonlarını güçlendirici potasyum, kemik, karaciğer, böbrek ve pankreas sağlığını destekleyici manganaz, kalp damar hastalığına, sakat doğumlara ve kansızlığa karşı koruyucu folik asit B vitamini sarı nokta göz hastalığını engelleyen lutein ve zeaksanthin içermektedir.

Pancarın bilinmeyen faydaları
Ne kadar tüketilmeli?

Çalışmalara göre çok yüksek besin değeri nedeniyle haftada 2 gün, yarım veya bir bütün pancar ya da aynı aileden pazı, ıspanak, kinoa tüketimi önerilmektedir. Bazı kişilerin pancar tüketimi sonrası 24-48 saat kadar süren idrar ve dışkıda koyu kırmızı renk değişimi görülebilmektedir. Bu durumdakilerin demir metabolizma bozukluğu veya sık böbrek taşı düşürme sorunu olabilir, hekimlerine danışmadan fazla pancar tüketmemeleri önerilir.

Nasıl seçilmeli ve saklanmalı?

Tüm yıl boyunca bulunabilmektedir fakat Haziran Ekim arası besin değeri daha yüksektir. Küçük veya orta boyu, kökleri ve yaprakları canlı ve sağlam olanı, yüzeyi düzgün ve çatlağı eziği, lekeleri olmayan, koyu canlı renkli olanları seçilmelidir. Yaprakları ve kökleri, suyunu kaybetmemesi için çok dipten kesilmemelidir, tepeden yaprakları 4 cm, alttan kökleri 2 cm bırakacak kadar kesilmesi uygundur.  Havası iyice alınmış plastik torbada, yıkanmadan buzdolabında 3 hafta kadar saklanabilir. Yaprakları da yıkanmadan aynı şeklide saklanırsa 4 gün kadar tazeliğini korur.

Pancarın bilinmeyen faydaları
Nasıl hazırlanmalı ve tüketilmeli?

Soğuk suda, içindeki kırmızı suyu akıtmamak için zedelemeden yıkanmalıdır. Çok faydalı olan betalainler, ısıya fazla dayanıklı değildir. Besin değerini kaybetmemesi için en sağlıklısı çiğ yenmesidir. Çiğ sevmeyenler ince dilimler halinde seramik veya çelik tavada 1 dakika kaynatarak garnitür veya salataya ekleyebilir. Pişmiş olarak yenecekse bütün veya 4’e bölünüp, 15 dakikayı geçmeyecek şekilde buharda veya kaynatarak, veya 1 saati geçmeyecek şeklide hafif-orta ısıdaki fırında pişirilmesi uygundur. Pişirilirken limon veya sirke konursa rengi açılır, daha koyu bir renk istenirse kabartma tozu sodyum bikarbonat eklenebilir. Ayrıca meze olarak taze limon suyu, sızma zeytinyağı ve baharatlarla marine edilerek de tüketilebilir.

Limon, Yeşil Çayın Faydasını 7 Kat Arttırıyor!

Yeşil çay, zayıflamada yağların vücuttan atımını kolaylaştırmak ve metabolizmayı hızlandırmak için, günde iki kez tüketilmeli, bir de limonla birleşince mucize bir içecek oluyor.

Limon eklendiğinde antioksidan seviyesi defalarca katlanıyor. Kanserli tümörler ve kalp-damar rahazsızlıklarının bir numaralı düşmanı olan antioksidan miktarı, çaya limon katıldığında 7 kat daha fazla olarak ölçülmüştür. Yeşil çayın siyah çaydan çok daha etkili ve faydalı olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. İçerisinde potasyum, florin, bakır, C, B1, B2 vitaminleri, organik asitler içeren yeşil çay sindirimi hızlandırır. Ayrıca tanin ve catechin etkili birer antioksidandır. Limon etklendiğinde yeşil çaydaki catchein miktarı 13 kat artmaktadır.

Modern tıpda şu özellikleri gözlemlenmiştir: (Yeşil çay içindeki kateşinler sayesinde)

Kanser riskini azaltır. (Reduces incidence of cancer) Yeşil çay yemek borusu kanserini erkeklerde %57, kadınlarda %60 oranında önlemektedir. Yeşil çay düzenli içilmesi halinde prostat kanseri riskini üçte iki azalmaktadır. Yeşil çay deri kanserine yol açan ultroviyole ışınların zararından korur. Tümörü küçültür. (Reduces tumors) Antioksidandır. (Reduces oxidation by active oxygen)  Yeşil çaydaki antioksidan E vitaminindekinden 20 kez daha kuvvetlidir.  Kolestrolü düşürür. (Lowers blood cholesterol)  Tansiyonu ayarlar. (Inhibits increase of blood pressure)  Kan şekerini ayarlar. (Inhibits increase of blood sugar) Bakterileri öldürürür. (Kills bacteria) Grip virüsünü öldürür. (Kills influenza virus)  Ağız kokusunu önler. (Prevents halitosis)  Yeşil çay içindeki kafein sayesinde :  Performansı etkiler,yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldırır. (Stimulates wakefulness – removes fatigue and sleepiness) İdrar söktürücüdür. (Acts as diuretick) , idrar söktürücü özelliğinden dolayı zayıflama rejimlerinde kullanılıyor.  

Yeşil çay içindeki C vitamini sayesinde : 

Stresi azaltır. (Reduces stress) Gribi önleyicidir. (Prevents flu) Yeşil çay içindeki flavonoidler sayesinde :  Kan damarlarını güçlendirir. (Strengthen blood vessel walls)  Yeşil çay içindeki polisakkaridler sayesinde :  Kan şekerini düşürür. (Lowers blood sugar) Yeşil çay içindeki fluorid sayesinde  Diş çürümesini engeller. (Prevents cavities)

Yeşil çay içindeki E vitamini sayesinde :

Antioksidan olarak rol oynar. (Acts as antioxidant) Yaşlanmayı geciktirir. (Regulates aging) Yeşil çay içindeki EGCG (Epigallokateşin Gallat) adı verilen kimyasal madde sayesinde :   Kanser hücrelerinin gelişmesini önlüyor.  Akciğer, mide, bağırsak karaciğer ve deri kanserlerini önleyici etki yapıyor. Sigara kullanımının toksik etkisini azaltıyor. Yeşil çay içen hamile kadınlar sorunsuz bir doğum gerçekleştirebilirken, sakat çocuk dünyaya getirme riski de azalacak.  limon yesil cayin faydasini 7 kat arttiriyor 2 Limon, Yeşil Çayın Faydasını 7 Kat Arttırıyor!

Yeşil Çay:

Anti enflamatuar, hücre yenileyicidir. Arterioskleroz riskini azaltır. Damar sertliğinden koruyor. Kılcal damarları büzerek ödem oluşmasını önlüyor. Deriyi besler Kalp ve dolaşım sistemini olumlu etkiler ve, hastalıklarını azaltır. Kemik erimesini engelliyor. Kilo verdirir. Mide ve barsak problemlerini hafifletir. Migreni geçiriyor. Sürekli kullanımı, romatizmal hastalıkların tedavisinde fayda sağlar. Vücuttaki yağların yakılma sürecini hızlandırarak diyetleri destekler. İstenmeyen yeğların %30’unu absorbe eder. Bilim adamları, yeşil çayı fazlaca tüketen insanlarda neden kanser vakalarının daha az meydana geldiğini şimdi daha iyi anlayabildiklerini belirtti. Yeşil çayın içinde bulunan EGCG ve EGC gibi maddelerin, sigara ile ilişkili kanser riskine karşı da etkili bulunduğu belirlendi. EGCG maddelerin, brokoli, lahana, üzüm ve kırmızı şarapta bulunan flavonoid maddelerin değişik türü olduğu biliniyor.  Önceki araştırmalarda, flavonoid maddelerin kansere karşı etkili olduğu gözlendi. Bilim adamları, yeşil çayın romatizmal arterit ve kolesterole karşı da etkili olduğunu, kanser üzerindeki etkisinin ise yeni araştırmada yeni bir sürprizi ortaya koyduğunu açıkladı. limon yesil cayin faydasini 7 kat arttiriyor 3 Limon, Yeşil Çayın Faydasını 7 Kat Arttırıyor!

Sağlık kaynağı yeşil çay

Moda, güzellik ve sağlık hakkında birbirinden ilginç konular yer alan Votre Beaute Dergisi’nin haziran sayısında yer alan habere göre günde dört bardak yeşil çay içmek kalp damar hastalıkları ve kanser riskini azaltıyor, diş çürümelerini ve kemik erimesini önlüyor, merkezi sinir sistemini uyarıyor, yaşlanmayı geciktiriyor.
Merakla beklenen gençlik ve sağlık kaynağı yeşil çay Türkiye’ye ithal edilerek eczanelerde satılmaya başladı. Almanya’da Dr. B. Scheffler firması tarafından üretilen Additive Green Tea, yeşil çay ekstresinden elde edilmiş. Doğal kafein ve C vitamini de eklenerek içecek tozu haline getirilmiş. Yeşil çayın sayısız yararları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Bilimsel raporlara göre günde dört bardak yeşil çay, yaşlanmayı geciktirdiği gibi kalp damar hastalıkları riskini azaltıyor. Kolesterol ve yağ değerlerini iyileştirerek tansiyonu ve kan şekerini ayarlıyor. Böylece damar sertliğinden koruyor. Kılcal damarları büzerek ödem oluşmasını önlüyor. Bakteriler ve grip virüsü ile savaşıyor.Ağız, yutak, mide ve bağırsak mukozasındaki ödemi azaltıyor.Yeşil çayın yararları saymakla bitmiyor. Migreni geçiriyor. İdrar söktürücü özelliğinden dolayı zayıflama rejimlerinde yardımcı oluyor. Diş çürümesi ve kemik erimesini önlüyor.

Stres için birebir

Ayrıca bütün bunların dışında stres, aşırı çalışma, huzursuzluk gibi farklı nedenlerden kaynaklanan yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldırıyor. Ülkemizde her yirmi kişiden birinde görülen ve tedavi edilmediğinde kişilerin yaşam kalitesini bozan depresyonu yeniyor. İçimiyle ferahlık veren, uyarıcı, canlandırıcı Additiva Green Tea’nin tadı limon tuzu ve C vitamini de eklenerek daha lezzetli duruma getirilmiş. Ürünün hazırlanması da son derece pratik. Fincana bir poşet boşalttıktan sonra üzerine sıcak su doldurulup karıştırılıyor. İçeriğinde şeker de bulunduğu için ayrıca tatlandırmaya gerek kalmıyor.

Kanseri de önlüyor

Romatizmal arterit ve kolesterole karşı da etkili olduğu bilinen yeşil çayın, kansere karşı bilinenden daha fazla etkili olduğu tesbit edildi. ABD’de Rochester Üniversitesi Çevre Sağlığı Bilim Merkezi’nde yapılan araştırmada, yeşil çay ve içindeki maddelerin kansere karşı bilinenden daha güçlü etki ortaya koyduğu saptandı. Bilim adamları, yeşil çayı fazlaca tüketen insanlarda neden kanser vakalarının daha az meydana geldiğini şimdi daha iyi anlayabildiklerini belirtti. Yeşil çayın içinde bulunan EGCG ve EGC gibi maddelerin, sigara ile ilişkili kanser riskine karşı da etkili bulunduğu belirlendi. EGCG maddelerin, brokoli, lahana, üzüm ve kırmızı şarapta bulunan flavonoid maddelerin değişik türü olduğu biliniyor.  Önceki araştırmalarda, flavonoid maddelerin kansere karşı etkili olduğu gözlendi. Bilim adamları, yeşil çayın romatizmal arterit ve kolesterole karşı da etkili olduğunu, kanser üzerindeki etkisinin ise yeni araştırmada yeni bir sürprizi ortaya koyduğunu açıkladı.


Limonun yağ yakıcı özelliğini biliyor musunuz?

Sabahları 1 bardak suya sıkılıp içildiğinde metabolizmayı hızlandırır ve zayıflamaya yardımcı olur. Dişlerin beyazlamasından astıma, kardiyovasküler rahatsızlıklardan kepeğe kadar pek çok konuda faydası bulunan limon zayıflarken de en büyük yardımcınızdır. Asidik içeriği sebebiyle zararlı bakterilerin ölümüne neden olurken, sindirim sistemini de olumlu yönde etkiler.

Kanser Hücrelerini Yok Eden 11 Yiyecek!

İnsanın bağışıklık sistemi, protein ve enzimlere sahip olduğu için kanser hücrelerini doğal yolla öldürecek güce sahiptir. Bu yiyecekler de bunu kolaylaştırıyor.


Üzüm

Üzümler, anti-oksidan bakımından zengindir. Özellikle bağırsak yolundaki kanser hücrelerinin büyümesini engelleme özelliğine sahiptir.   kanser hucrelerini yok eden 11 yiyecek 1 Kanser Hücrelerini Yok Eden 11 Yiyecek!Spirulina yosunu

Spirulina yosunu B, E, K vitaminleri ve beta karoten bakımından zengindir. Bünyesinde bulundurduğu demir ve magnezyumla da birlikte özellikle meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellediği görülmüştür.   Kanser hücrelerini yok eden 11 yiyecekHaşhaş

Haşhaş yağı, Vücutta doğal olarak kanserle savaşan bir madde olan melatonin seviyesini yükseltir.

kanser hucrelerini yok eden 11 yiyecek 3 Kanser Hücrelerini Yok Eden 11 Yiyecek!Domates

İçerdiği lökopen sayesinde kanserle savaşır.

kanser hucrelerini yok eden 11 yiyecek 4 Kanser Hücrelerini Yok Eden 11 Yiyecek!Mantar

Anti-viral ve anti-kanser etkiye sahip 50’den fazla mantar türü olduğu tespit edilmiştir. 5000 yıldan uzun bir süredir medikal alanda kullanılan mantarın çeşitli kanser türleri üzerine etkisi kanıtlanmıştır.   Kanser hücrelerini yok eden 11 yiyecekKlorella

Klorella, kanseri önleyen kimyasallar içeren bir bitkidir. Aynı zamanda dokuların oksijenini de artırdığından, kanser hücreleri oksijenli dokularda üreyemezler.   Kanser hücrelerini yok eden 11 yiyecekSarımsak

Sarımsağa aromasını ve tadını veren ‘alisin’ maddesi dünyanın en güçlü anti-oksidanıdır. Bunun yanı sıra içerdiği bir başka maddeyle de kanser hücrelerini yalnızca 24 saatte öldürdüğü gösterilmiştir.   kanser hucrelerini yok eden 11 yiyecek 7 Kanser Hücrelerini Yok Eden 11 Yiyecek!Turpgiller

Roka, brokoli, lahana, turp, kıvırcık gibi sebzeler, vücutta çözüldüğünde kanser hücreleriyle savaşan içeriklere sahiptirler. Aynı zamanda vitamin ve mineral bakımından da zengindirler.

kanser hucrelerini yok eden 11 yiyecek 8 Kanser Hücrelerini Yok Eden 11 Yiyecek!Yeşil çay

Kateşin denilen bitki flavonoidlerini içeren yeşil çay, damar sistemi hücreleri üzerinde etkilidir. Kanser hücrelerinin üremesini engeller.   Kanser hücrelerini yok eden 11 yiyecek Zencefil

Zencefilin anti-inflamatuvar özelliği sayesinde tümör hücrelerini %56 oranında azalttığı gözlenmiştir. Bu nedenle özellikle kemoterapi gibi kanserin tedavisinde kullanılır.   Kanser hücrelerini yok eden 11 yiyecekZerdeçal  

Zerdeçal, doğada bulunan en güçlü anti-oksidanlardan biri olan kürkümini barındırır. Anti-inflamatuvar etkisi sayesinde kanser hücrelerini engellemesinin yanında olan hücrelerle de savaşır.

Bu Etkisini Kimse Bilmiyordu!

Semizotu 0 kalorili bir sebzedir. Yağ asitleri konusunda başka hiçbir benzeri sebze yoktur. Omega3 yağ asitleri beynimizde bulunan nöronların güçlenmesi için çok gereklidir. Ayrıca damar hastalıkları, kalp ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

Omega3 kanda bulunan kolesterolü düşürür. Düzenli bir şekilde omega3 alındığında konsantrasyon ve hafıza problemleri engellenir. Özellikle gelişme çağında ki çocuklarda semizotu kesinlikle tavsiye edilir. Daha hızlı öğrenme ve hafıza gelişimi olumlu yönde etkilenir. Tümör gelişimi ve kanserin yayılmasını engeller.

Bu leziz bitkinin sağlık açısından birçok faydası vardır. İşte semizotu faydaları:

Potasyum içeriği nedeniyle dolaşım sisteminin düzenlenmesine katkı sağlar. Kan şekerini düzenlemeye yardım eder. Enerji verir. İyi bir antioksidan kaynağıdır. Demir içeriği nedeniyle vücuttaki beyaz ve kırmızı kan hücrelerinin yapısına katkı sağlar. Anemi yani kansızlığı önlemeye yardım eder. Kan basıncını düzenler. Kasları güçlendirir. Böbreklerdeki kumları ve taşları dökmeye yardım eder. Doğal bir kalsiyum ve magnezyum kaynağıdır. Kalp sağlığını destekler, kalp dostudur. İçerdiği kalsiyum sebebiyle dişlerin ve kemiklerin güçlenmesine yardım eder. Felç riskini azaltır. Gut hastalığına da iyi gelir. Yüksek oranda omega 3 yağı içerir. Balık yağında da bulunan omega 3 bu şifalı sebzede de bulunduğu için, çokça tercih edilir.  Balık yemeyi sevmiyorsanız, omega 3 ihtiyacınızı bu bitkiden karşılayabilirsiniz.
bu etkisini kimse bilmiyordu 1 Bu Etkisini Kimse Bilmiyordu!

Kansere karşı da koruma sağlar.

Özellikle ağız ve akciğer kanserine karşı da korur. Cilt güzelliği sağlar. İdrar söktürücü özelliği ile de bilinir. Hemoroid yani basura karşı da faydalıdır. Kalorisi düşük olması sebebiyle diyet yapan, kilo vermeye çalışan -kişiler tarafından da rahatlıkla tüketilebilir. Sindirim sistemini rahatlatır. Kabızlığı önlemeye yardım eder. Ülsere karşı da faydalıdır. Mide rahatsızlığı olan kişiler tarafından kullanılabilir. Egzama gibi cilt hastalıklarına karşı da şifa sağlar. Soğuk algınlığına karşı da koruma sağlar. Karaciğere de yarar sağlar. Kolesterolün düzenlenmesine yardım eder. Çocukların beyin gelişimini düzenler.

bu etkisini kimse bilmiyordu 2 Bu Etkisini Kimse Bilmiyordu!

İşte bu şifalı bitkinin sağlık açısından bu kadar çok faydası vardır. En basitinden salataların içine bu leziz bitkiyi ekleyerek şifa bulabilirsiniz. Yemeğini yaparak da bu sağlık dolu bitkiden yararlanabilirsiniz.

* Semizotunun içerdiği omega 3 doymamış yağlar, balıklarınkiyle kıyaslanabilecek düzeydedir: Geleneksel olarak gut hastalığına, baş ağrısı ve bedendeki diğer ağrılara iyi geldiğine inanılmaktadır. Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar, semizotunun sağlığa yararlı bu etkisinin varlığını doğrulamaktadır.

* Semizotunun, kanama hastalıklarında ve peklikte çok faydalı olduğunu kaydeden uzmanlar, kanı temizlediğini, bol idrar söktürdüğünü, kanı, üre ve benzeri pisliklerinden temizlediğini, sinir krizleri ve beyin yorgunluğunu geçirdiğini, böbrekteki kum ve taşı döktüğünü bildiriyor.

* Semizotunun, şeker hastalarının susuzluğunu azalttığını, şişmanlara kilo verdirdiğini belirten uzmanlar, semizotu, yeşil salata olarak yenirse faydasının fazla olduğunu ifade ediyor.

Semizotu ile zayıflamak:

Semizotunda ki asıl mucize; enerji değeri, çok düşük neredeyse sıfır kalori olmasına rağmen; omega-3 yağ asidi açısından son derece zengin olması. Bu kadar düşük enerji içermekle birlikte (sadece 16 kcal/100g) yağ asitleri açısından bu kadar zengin ve işlevsel olması şaşırtıcı bir durum.

Omega-3 yağ asidi, beslenmemizin işlevsel ve kaliteli olmasını sağlayarak, sağlığımızı korur ve geliştirir. Günlük beslenmemiz içinde yeterli miktarda omega- 3 yağ asidi, kardiovasküler hastalık riskinizi azaltır, otoimmün sistemimizi geliştirir. Ayrıca omega-3 yağ asidini yüksek düzeyde aldığınız zaman; kanda bulunan yağ olarak tanınan Tirigliserit miktarını düşürücü etki gösterir.

bu etkisini kimse bilmiyordu 3 Bu Etkisini Kimse Bilmiyordu!

Zayıflamak için semizotunu nasıl yemeli?

Semizotunun mevsimi olan bu günlerde her gün her öğünde semizotu tüketmeye özen göstermeliyiz. Salatasını yapıp, söğüş olarak tüketip, yoğurtla karıştırıp, çiğ olarak tüketebiliriz. Ayrıca zeytinyağlı veya kıymalı semizotu olarak da tüketebiliriz.

Bileğinize Bir Kaç Damla Damlatın Ve..

Ortaçağ kaşifleri, tarih içinde sürekli büyüyen bir şekilde, iskorbüt hastalığından korunmak için limondan faydalandı. Viktorya döneminde yaşayanlar ise bir statü sembolü olarak evlerinde yetiştirdi…

Bu sarı meyveler aynı zamanda eski insanlar tarafından çeşitli zehirlere karşı bir panzehir, bir ilaç olarak ve böceklere karşı da kullanılıyordu.

Boğaz ağrısı

Balla karıştırılan limon, şurup yerine, boğaz ağrınızı kısa dönem geçirebilecek doğal bir yöntem. Bir bardak sıcak suyun içine limon suyu ve bal karıştırın ve yudumlamadan önce biraz ılınmasını bekleyin. Mayo Clinic’e göre bal boğazı sarıp yumuşatıyor, limon ise mukusları gideriyor.

Sivilceler

Limonun içindeki sitrik asit akne problemlerini yenmeye yardımcı oluyor The Lemon Juice Diet’i yazan Theresa Cheung’a göre. Limon suyunu yine ballı su ile karıştırıp sorunlu bölgeye sürmeli ve durulamadan önce en az yarım saat beklemelisiniz, her gün günde 2 kez.

Yorgunluk

Öğleden sonraları enerji kaybı mı hissediyorsunuz? Experimental Biology and Medicine’da yayınlanan bir çalışmaya göre, limon yağı beyin aktivitesini yükseltiyor.Yani gün içinde bileklerinize birkaç damla damlatmak ve hafifçe ovmak çok iyi gelebilir.

Nezle ve Gripler

Çaya ya da sıcak suya limon sıkmak ve onu içmek, vitaminlerin sağlayacağı ekstra vitamin görevini görecektir.,Mayo Clinic’e göre hastalanacağınızı anladığınız an bu küre başlamalısınız.

Böcek Isırıkları

Arı iğnesi ya da sivrisinek ısırığından mı muzdaripsiniz? Bir çay kaşığı balla karıştırdığınız limon yağıyla ısırığın acısını dindirebilirsiniz.

Kokan Eller

Ellerden bahsetmişken, yemek için kullanılan soğan ve sarımsak kokuları ele siner, ellerinizi limonla ovmak bu sorunu da çözecektir.

Kötü Nefes

Nefesinizin koktuğunu mu hissediyorsunuz? Ağzınızı limon suyu ile çalkalamanız dişinizdeki ve dilinizdeki bakterileri öldürecektir. Ama daha sonra ağzınızı normal su ile çalkalamayı unutmayın çünkü limondaki asit dişleriniz için zararlıdır.

Ölüm Riskini % 23 Azaltıyor

Daha önceki araştırmalar, sert kabuklu yemiş tüketiminin kalp damar sağlığına iyi geldiğini ortaya koymuştu. BBC’nin haberine göre bu araştırma kapsamında ilk kez bu yiyeceklerin hastalıklara etkisine bakıldı. Maastricht Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre günde en az 10 gram fındık ya da fıstık yemek erken ölüm riskini yüzde 23 oranında azaltıyor. Tuz ve trans yağ içermesi nedeniyle fıstık ezmesinin bir yararı yok.

120 BİN KİŞİ İNCELENDİ

Araştırma kapsamında 1986 yılında 55-69 yaş grubundaki 120 bin kişiden beslenme ve yaşam tarzıyla ilgili bilgiler alındı. 10 yıl sonra bu kişilerin ölüm oranlarına bakıldı. Sert kabuklu yemiş tüketen kişilerin kanser, diyabet, solunum ve nörodejeneratif hastalıklar yüzünden erken ölüm oranının daha düşük olduğu görüldü. Tüm hastalıklarda 10 yıllık süre içinde erken ölüm riskinin yüzde 23 azaldığı görüldü. Bu oran nörodejeneratif hastalıklarda yüzde 45, solunum hastalıklarda yüzde 39, diyabette ise yüzde 30. Prof Piet van den Brandt başkanlığında yapılan araştırmanın sonuçları ‘International Journal of Epidemiology’de (Uluslararası Epidemiyoloji Dergisi) yayımlandı.

Prof van den Brandt, BBC’ye araştırmalarında fındık-fıstık yiyen kişilerin daha fazla sebze-meyve tüketmesi ve bu gruptaki kadınların vücutlarında daha az yağ olması gibi faktörlerin de dikkate alındığını ve bunların sonuca yansıtıldığını söyledi.

Sert kabuklu yemişler, doymuş ve doymamış yağ asitleri, farklı vitaminler, lif, antioksidan ve diğer biyoaktif bileşenler içeriyor.

Kuruyemişlerin Yararları

Çerez, fındık fıstık dediğimiz kuruyemişlerin bir birinden faydalı özelliklerini biliyormusunuz?

AY CEKIRDEGI FAYDALARI

Kolesterolu dusurur. Damar sertligini giderir. Fikir iscilerinin ve zayif kalmis cocuklarin gunde 50 gram yemesi tavsiye edilir. Cinsel arzuyu artirir. Kalp ve sinir hastaliklarini onler.. Idrar sokturur. Solunum sistemi rahatsizliklarinda iyilestirici etkilere sahiptir.

KABAK CEKIRDEGI FAYDALARI

Bobrekleri guclendirir. Bobrek, mesane iltihaplarini onler.. Idrar yollarinda olusan hastaliklari giderir. Bagirsak kurtlarini dusurur. Bircok prostat ilacinin bilesiminde kabak cekirdegi bulunmaktadir.

TUZLU FISTIK FAYDALARI

Cinsel arzuyu artirir. Zihinsel ve bedensel yorgunlugu alir. Bobrek ve safrakesesi agrilarini hafifletir. Gogsu yumusatir, oksuruk sokturur. Yalniz olarak yenmeli, portakal, elma, armut gibi meyve veya sebzelerle tuketilmemelidir.

ANTEP FISTIGI FAYDALARI

Gunde 10-12 adet yenilen ic antepfistigi,vucudun gunluk yag ihtiyacini karsilayabilmektedir. 100 g antepfistigi vucudun gunluk protein,vitamin B1 ve fosfor ihtiyacinin 5“ini karsilayabilmektedir. Kandaki kolesterol seviyesini dusurur. Kroner kalp hastaliginin riskini azaltir. Antepfistigi seker hastaliginda (Diabete Mellitus)kullanilabilir. Ince bagirsakta glikoz emilimini azaltir ve kan sekerinin yukselmesini onler. Antep fistigi nekahet donemlerinde de vucudun dostudur. Bir terkip icinde veya tek basina tuketilen fistik, nekahet donemin rahat ve kisa surmesini saglar, bunyeyi direncli hale getirir. Akciger icin iyi bir iltihap temizleyicidir. Gogsu yumusatir, agrilarini hafifletir, oksurugun gecmesine yardimci olur.

KAJU FISTIK FAYDALARI

Cinko icerdiginden gribe karsi koruyucu etkisi vardir, bagisiklik sistemini guclendirir, buyume ve gelismeyi olumlu etkiler. Icerdigi minerallerden magnezyum (276 mg/100 gr) kemik ve sinir dokusunu besler, kaslarin calismasini duzenler, kalp atislarini duzenler. Kansizligin onemli rahatsizliklara yol actigi hamile ve cocuklarda D vitamini icerigi ile eksikligi giderir, kemikleri ve bagisiklik sistemini guclendirir. Ozellikle gebelikte takviyesi gereken demir (6,43 mg/100 gr) mineralini icerir. Icerdigi selenyum ile vucudu cesitli hastaliklardan korur,seker hastaliginin gelisimini engeller,kansere karsi direnci arttirir. Icerisinde bulunan potasyum tansiyon dusurucu ozellige sahiptir. Kalp yetmezligi, bobrek hastaliklari, hepatit ve siroz tedavisinde olumlu etkiler gosterir.

FINDIK İÇİ FAYDALARI

Cildi guzellestirir. Varis tedavisinde faydalidir. Enerji verici ve besleyicidir. Cinsel gucu artirir. Guc ve dikkat gerektiren durumlarda yararlidir. Bobrekteki kum ve taslari doker, bobrek rahatsizliklarinin tedavisinde kullanilir. Vucutta artik madde birakmadan protein verir ve vucudun normal calismasina, zayif dusmemesine yardimci olur. Gelisme cagindaki cocuklarin gelismelerini daha iyi saglamak icin findik verilmelidir. Yuksek tansiyondan prostata, kalp sikâyetinden menopoz donemi sorunlarina kadar bircok rahatsizlikta findik vucudu guclendirici ve sagligimizi koruyucu bir gorev ustlenir. Yapilan pek cok arastirma, findigin kolesterolu dusurdugunu ve kalp krizi riskini azalttigini, icerdigi yuksek kalsiyum sayesinde kemikleri ve disleri guclendirdigini, cinsiyet hormonlarini gelistirdigini ve gunluk yasamda enerji verdigini ortaya koyuyor. Her gun sadece 25-30 gr findik yemek, gunluk E vitamini ihtiyacinin yuzde 100`unu karsiliyor. Son zamanlarda yapilan arastirmalar gosteriyor ki, findikta bol miktarda bulunan beta-sitosterol maddesi, kolesterolu dusurmede ve kanser (kolon, prostat, gogus) gibi pek cok hastaligi onlemede onemli bir rol oynayabiliyor. Bu husus, tumor buyumesini engelleme ve apoptosis uyarimi icinde gecerli.

PATLAMIŞ MISIR FAYDALARI

Misir lifli bir besindir. Bu yuzden kan sekerinin daha dengeli yukselmesini saglar ve kabizligi onler, alinan posa miktari artikca koroner kalp hastaligi riski de azalir. Icerdigi yuksek karbonhidrat miktari sayesinde enerjinize enerji katar. Misirda protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.

BADEM FAYDALARI

Sinirleri guclendirir. Gogus hastaliklarini onler. Beden ve zihin yorgunlugunu giderir. Hamilelerin sutunu artirir ve bebeklerin gelisimine yardimci olur. Bobrek ve idrar yollari iltihaplarini iyilestirir. Badem yagi ayrica musil olarak da kullanilir. Kolestrolu dusurur. Kalp krizi riskini azaltir. Her gun 42 gr badem veya findik tuketimi kalp hastaligi riskini azaltmaktadir. Kan sekeri duzeyini ayarlar; kansere yakalanma riskini azaltir. Cinsel gucsuzluge karsi etkilidir. Bedenin ve zihnin yorgunlugunu giderir. Bas agrisi, karaciger ve bobrek agrilarini hafifletir.

LEBLEBI FAYDALARI

Anne sutunu artirir. Asit fazlasini alir, mideyi rahatlatir. Neredeyse yok denecek kadar az yag icerir ve icinde bulunan yaglar vucuda yararlidir. Tokluk hissi verir. Bu sebeple diyet yapanlar icin kilo kaybina yardimcidir.

BEYAZ LEBLEBI FAYDALARI

Neredeyse yok denecek kadar az yag icerir ve icinde bulunan yaglar vucuda yararlidir. Tokluk hissi verir. Bu sebeple diyet yapanlar icin kilo kaybina yardimcidir. Asit fazlasini alir, mideyi rahatlatir. Anne sutunu artirir.

CEVIZ FAYDALARI

Kanda kolesterolun yukselmesini onler. Beynin calismasini guclendirir. Cocuklarin okul performanslari ve hatirlama yetileri arttirmak icin gereklidir. Icerdigi fosfor ve kalsiyum zihni yorgunlugu giderir, kemik ve disleri guclendirir. Bagisiklik sistemini guclendirir. Iyi bir antioksidan kaynagi olmasi sebebiyle kanserle savasta onemli rolu vardir. Ceviz yenmesi, kalp sagliginin korunmasina yardimci olur: Cevizin icerdigi doymamis yaglardaki linoleik asit, kolesterol duzeyini dusurur. Ayrica icerdigi alfalinoleik asit ile omega 3 yag asitleri, damar tikanmalarini onler.. Yapilan arastirmalar, duzenli ceviz yiyen kisilerde koroner damar hastaliklarina yakalanma riskinin onemli oranda azaldigini gostermektedir. Kansizligi onler. Seker hastaliklarinda kap hastaligi riskini dusurur. Alzheimer ve Parkinson gibi hastaliklara karsi koruyucudur. Mide gazini ve sindirim bozukluklarini giderir. Kirmizi kan hucrelerinin bicimlenmesine,akcigerlerden dokulara oksijen tasinmasina yardimci olan ve kansizligi onleyen Potasyum acisindan oldukca zengindir. Potasyum, sinirlerin uyarimi ve kas dokusunun calismasi icin gereklidir. Safra kesesi tasi olusumunu engelledigi saptanmistir.

İNCİR

Kansere karsi vucudun bagisiklik sistemini guclendirir. Hamilelerde ve cocuklarda kemik gelisimini saglar. Yaslilarda kemik erimesini onler. Icerdigi protein ile hucreleri tamir eder ve yeniler. Zengin demir minerali ile kani guclendirir. Kemik hastaliklarinda ve gelisim bozukluklarinda olumlu etkileri gozlemlenmistir. Pektik maddelerin kaynagi olmasindan dolayi, bagirsaklarda toksik maddelerin atilmasi, kandaki kolesterol duzeyinin dusurulmesi, seker hastaliklarinda kan sekerinin hizla yukselmesini onler.

KURU HURMA FAYDALARI

Hurma, zihni ve bedeni gelismeyi saglar. Kansere karsi koruyucudur, oksurugu keser, bogaz agrisini, bronsiti ve soguk alginligini giderir. Kemik hastaliklarinda faydasi ise yadsinamaz. Mineraller acisindan oldukca zengindir. Iceriginde kalsiyum. potasyum. demir, B vitamini bulunmaktadir.

KURU KAYISI FAYDALARI

Beynin duzenli calismasini saglar, stresi azaltir. Karacigerin tahrip olan kisminin tamirini yapar. Kemiklerin duzgun ve saglam olmasinda onemli rol oynar. Kan yapimini artirarak, kansizliga engel olur. Mide ve on iki parmak bagirsagi ulserinin meydana gelmesine engel olur, meydana gelmis ulserlerin iyilesmesinde rol oynar. Bobreklerde tas olusumu riskini azaltir. Ureme sistemi uzerinde onemli rolu bulunup, cinsel gucu artirmaktadir. Kansere karsi koruyucu bir etkiye sahiptir. Dislerin daha saglam ve kuvvetli olmasinda onemli rol oynar. Kalp kaslarini kuvvetlendirir ve daha duzenli calismasini saglar. Potasyum orani yuksek olmasi nedeniyle kalp yetmezligi,bobrek hastaliklari,hepatit ve siroz tedavisinde olumlu etkiler gosterir. Saf karbonhidrat icerdiginden hazir enerji kaynagidir. Ciltteki puruzleri gidererek daha duzgun ve canli gorunum saglar. Kayisi A,B,C vitaminleri, protein, bol miktarda seker ve madensel tuzlar iceren bir meyvedir. Istah acar, kan yapar, bedensel ve ruhsal yorgunluklari alir. Sinirleri guclendirir, uyku verir, kabizliga iyi gelir.

KURU UZUM FAYDALARI

Uzum urunlerindeki demir, kalsiyum ve potasyum minerallerinin, kemik gelisimi yaninda kansizligi, halsizligi, zayifligi ve ishali tedavi edici ozelligi bulunmaktadir. Kilo almak isteyen de rejim yapmak isteyen de uzum yemelidir cunku enerji verir. Protein ve karbonhidrat kaynagidir. A,B1,B2,B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit minerallerini icerir. Gunluk kalsiyumun 1/5ini ve demirin ise 1/3unu karsilar. Mineraller halsizligi, kansizligi, ishali ve zayifligi tedavi eder. Karaciger zafiyetine, oksuruge, bronsite iyi gelir. Unutkanligi azaltici etkileri oldugu golemlenmistir. Dis curumelerini engeller. Uzumde oraninda direk olarak kana karisan seker vardir. Bu ozelligi ile bedenen ve zihnen calisanlar icin iyi bir gidadir. Gida sekli anne sutune benzer. Uzumdeki bol demir kan yapar.

TURK KAHVESI FAYDALARI

Kahvenin icerdigi kafein maddesi, sinir sistemini uyarip znsel aktiviteyi guclendirir. Uyusuklugu giderip enerji verir ve uyanik kalmayi saglar. Yapilan arastirmalar gunde 6 fincan kahve icen 55 yasindaki bir kisinin dusunme potansiyelinin icmeyenlere oranla 6 kat daha fazla oldugunu gosteriyor. Ayrica kahve icenlerde icmeyenlere nazaran daha az dis curugunun olmasi, bir baska dikkat cekici arastirma sonucu. Kahve ictikten sonra organizmada ani degisiklikler oluyor. Tum vucut ani bir enerji akimi ile doluyor. Bu enerji cocuklarda 3, yetiskinlerde ise 5-7 saat sonra azalmaya basliyor. Tum bu olumlu yonlerine ragmen kahveyi cok fazla tuketmemekte fayda var. Arastirmalar gunde iki fincan kahvenin kolon kanseri riskini yuzde 25, safra kesesinde tas riskini yuze 45 azalttigini gosteriyor. Kanser riskini azaltiyor: Norvecte yapilan bir arastirma ,meyve ve sebzeden bile daha cok antioksidan icerdigini ortaya koymustur. Alzheimeri onluyor Portekizde 2002 yilinda yapilan arastirmaya gore kafein beyni zinde tutuyor.

Kansere Karşı Mucize Kalkan!

Selenyum, DNA ve protein sentezinde önemli rol oynar. Antioksidan özelliğe sahiptir hücreyi hasardan korur. Selenyum bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve antioksidan özelliği vardır. Tiroit bezinin sağlıklı çalışmasını sağlar.

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Haluk Sargın selenyumun günlük ihtiyacının erkeklerde 75 mikrogram, kadınlarda 60 mikrogram olduğuna dikkat çekiyor.

1-Kansere kalkan: Selenyum kanserden ve metal zehirlenmelerinden bizi korur.

2-Karaciğeri korur: Karaciğerin iyi çalışmasını sağlar

3-Guatr ile mücadele eder: Selenyum eksikliğinde guatr görülebilir. İyot yetmezliği ile birlikte selenyum eksikliği ile birlikte ise guatr daha fazla görülür.

4-Kalp dostudur: Selenyum eksikliğinde kalp kas fonksiyonunun bozulması tespit edilmiştir.

5-Stres için selenyum: Selenyum eksikliğinde psikolojik bozukluklar tespit edilmiştir.

İşte Selenyum Deposu Besinler:

1-Her gün mutlaka bir yumurta tüketin.

2-Cevizi sofranızdan ve atıştırmalıklarınızdan eksik etmeyin.

3-Sakatat tüketmeye çalışın.

4-Balık, sofralarınızın vazgeçilmezi olsun.

5-Kabuklu deniz ürünleri tüketin.

6-Süt ürünlerini sofralarınızdan asla eksik etmeyin.

7-Kepekli unları tercih edin.

8-Sebze ve meyvelerle dost olun.

9-Tam buğday ekmeğini tercih edin.

10-Kırmızı etin önemini unutmayın

Selenyum eksikliğinde vücutta E vitamini azalır tiroit bezi iltihabı daha sık görülür. Bu sebeple selenyum ve E vitamini birlikte kullanılabilir.

Son Haberler