6 Mayıs 2025 Salı
Ana Sayfa Blog Sayfa 38

Vajinal kanserin belirtileri, nedenleri ve tedavisi

Vajinal, servikal veya rahim kanserinin her kadının bilmesi gereken 3 tanısını Sağlık Haberleri Editörümüz bugün sizler için araştırdı.

Hiç vajinal kanser hakkında bir şeyler duydunuz mu? Servikal kanseri iyi bilinir ve araştırılırken vajina kanseri bu kadar yaygın bilinmez. Bayan organlarına aşina olan herkes rahim, rahim boynu ve vajina arasındaki farkı tarif edebilir. Ancak, birçok kadının bu konuda oldukça bilgisiz olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu kanser türünü diğer kadın kanserleriyle karşılaştırmak için istatistiklere bir göz atın. Ayrıca endometrial kanser olarak da bilinen Rahim Kanserinden, bu yıl 61.380 yeni vaka ve 10.920 ölüm olduğu görülmektedir. Servikal kanserden 12.820 yeni vaka ve 4,210 ölüm olduğu görülmektedir. Vajinal kanserden 1.240 ölümle birlikte 4.810 yeni vaka görülmektedir.

İstatistikler, vajinal kanserin rahim ve rahim boynu kanseri ile karşılaştırıldığında daha az vakaya sahip olduğunu göstermektedir, ancak bu daha az önemli veya daha tehlikesiz bir sorun olduğu anlamına gelmez.

Vajinal kanserin belirtileri nelerdir?

Semptomlara ilişkin ayrıntılara girmeden önce, rahim, servikal ve vajinal kanser arasındaki farklılıkları tespit etmek önemlidir, böylece ayrımı yapabilirsiniz.

Endometrial kanser, rahim kanseri olarak da adlandırılır. Başka bir deyişle, rahmin iç kısmında bulunan kanser hücreleri söz konusudur. Rahim ağzı kanseri rahim ağzını açar, vajina içindeki küçük bir yapı rahim ağzına açılır. Vajinal kanser vajinayı etkileyen kanserdir. Vajina, rahim ağzına giden rahim ağzına açılan açıklıktır.

İşte vajinal kanserin en yaygın belirtileri şunlardır:

Pelvik ağrı: İdrar yaparken veya cinsel ilişki sırasında ağrı içerir. Olağandışı bir kanama veya akıntı: Bu, menopoz sonrası veya aybaşı dönemleri arasında kanama anlamına gelebilir. İdrarda değişiklik: Bu, dışkıda veya idrarda kan olması, kabızlık veya sık idrara çıkma görülmesi anlamına gelir. Vajinal kanserin nedenleri nelerdir?

Vajinal kanserin nedeni hala belirsizdir, ancak sağlık uzmanları bazı risk faktörlerini bilirler. Bunlar arasında sigara, HIV, HPV ve yaş bulunmaktadır (artmış yaşla birlikte risk artışı anlamına gelmektedir). Vajinal kanserli kadınların çoğunun yüzlerce farklı soydan oluşan yaygın bir enfeksiyon olan bir tür HPV taşıdığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Kötü haber şu: 80 milyona kadar Amerikalı, yılda 14 milyon yeni vaka ile bir tür HPV’ye sahip.

Vajinal kanserin tedavisi nasıldır?

Vajinal kanser için güncel tedavi, dış radyasyon, iç radyasyon, kemoterapi veya vajinanın bir kısmını cerrahi müdahale ile almak ve daha sonra bir estetik ameliyatı yapmaktır. Erken teşhis, kanserinize yardımcı olabilir, ancak çoğu vaka geç dönemlerinde semptomlar gösterir. İyi haber şu ki, birinci evrede teşhisi konulan kadınların yüzde 84’üne kadar hayatta kalıyor. Evre II tanısı konulanların yüzde 75’i hayatta kalma oranına sahipken, evre III veya IV’e sahip olanlar yüzde 57’lik bir hayatta kalma oranına sahiptir.

Vajinal kanserin önlenmesi için nelere dikkat edilmelidir?

Bilinen risk faktörlerinden bazılarına maruz kalma oranınızı nasıl azaltacağınıza dair birkaç ipucu:

Sigara içmeyi bırakın. Bu, birçok kanser türüne yakalanma riskinizi arttırdığı bilinmektedir. HPV durumunuzu bilin. HPV kolayca bulaşır ve yayılması için mutlaka cinsel ilişkiye sahip olmanız gerekmez. İyi yiyin. Kanser riskinizi azaltmak için bol miktarda taze meyve ve sebze yiyin. Alkol tüketimini sınırlayın. Sigara içmek gibi, alkol de kanser için bir risk faktörüdür. Gerekirse vitamin takviyeleri alın: Zerdeçal, sarımsak ve C vitamini, antioksidanlar ve probiyotiklerbakımından zengin gıdalar kanseri önlemek için mükemmeldir.

Dipnotlar:

  • Servikal: Rahim boynu ile ilgili
  • Pelvik: Kalça kemikleriarası boşluğuna ilişkin

Makyaj ile uyumak zararlı mıdır?

Yüzünüzde bir sürü ürün ile yatağa düzenli olarak girerseniz, bu durum cildinizin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Sağlık Haberleri Editörümüz bugün makyajla uyumanın zararlarını ve dikkat edilmesi gereken hususları sizler için araştırdı.

Yatmadan önce makyajı çıkarmazsanız ortaya çıkabilecek bazı önemli komplikasyonlar şunlardır. Okumaya devam edin…

Makyaj ile uyumak neden zararlıdır?

Makyaj ile uyuyunca cildinizin gözenekleri tıkanır

Makyaj ile uyumak cildinizin gözeneklerini tıkar

Makyajınız ne kadar süper veya modern olursa olsun, cildinizin gözeneklerini hala tıkar. Gözenekleriniz tıkanmışsa, bezler tarafından gözeneklerden gelen kiri temizlemek için üretilen sebum sıkışır ve yüzünüzde sivilceler, kabarcıklar ve çıbanlar oluşmasına neden olur.

Makyaj ile uyumak erken cilt yaşlanmasına neden olur Makyaj ile uyumak erken cilt yaşlanmasına neden olur

Geceleri uyurken cildiniz gençleşmek için bir onarım çalışması yapar. Makyaj yüklü bir yüzle uyuyorsanız, cildinizin erken yaşlanmaya neden olabilecek birikmiş kir ve pislikleri temizlemek için daha fazla çalışması gerekir. Makyajınızı gece boyunca bırakmanız cildinizi önemli ölçüde kurutur ve yeniden canlanması için ihtiyaç duyduğu oksijeni emmesini engeller ve bu da cildin yaşlanmasına ve lekelere neden olur.

Makyaj ile uyumak bakteriler için üreme alanı oluşturur Makyaj ile uyumak bakteriler için üreme alanı oluşturur

Cildimiz, uzun süre herhangi bir güzellik ürünü uygulandığında genellikle enfeksiyonlara eğilimlidir. Gece boyunca makyajla uyursanız, vücudumuzun dahili savunma sistemi yüz cildini gençleştirmek için uygun şekilde çalışamaz. Bu bazı alerjik reaksiyonlara ve bakteriyel enfeksiyonlara neden olabilir.

Makyaj ile uyumak cildinizde yamalara ve renk değişimine neden olabilir Makyaj ile uyumak cildinizde yamalara ve renk değişimine neden olabilir

Makyaj ile uyursanız, cildinizde uzun vadede yamalar oluşur ve renginde değişiklikler meydana gelebilir. Renk değişikliği, dudaklarda ve gözlerin çevresinde en belirgin olarak oluşur, her ikisi de yüzünüze yıllar ekleyebilir ve gerçekte olduğundan daha yaşlı görünmenizi sağlar.

Makyaj ile uyumak gözleriniz için zararlı sonuçlar doğurur Makyaj ile uyumak gözleriniz için zararlı sonuçlar doğurur

Makyaj ile uyumak belki gözleriniz için en kötüsüdür. Göz çevresindeki deri, vücuttaki en hassas ve en ince bölgedir. Maskara, göz kalemi veya rimel ile uyuşan gözlerin etrafındaki cilt çok kolay kurur ve kırışıklıklara neden olur. Bu yüzden makyajınızı yıkamak,  temiz ve berrak bir şekilde uykuya dalmak en iyisidir.

Yani, sözün özü, yorgunluktan ölseniz bile, yatağa gitmeden önce mutlaka yüzünüzü yıkamanız gerekir. Cildiniz için yapabileceğiniz en doğru şey budur ve yıllar geçince farkı anlayacaksınız.

Dipnotlar:

Sebum: Derideki yağ bezlerinin salgısı, yağ.

Göz kalemi: Gözler etrafında daha büyük veya daha belirgin görünmelerini sağlamak için göz çevresinde bir çizgi olarak uygulanan bir kozmetik.

 

Çocuklarda bağırsak kurdu nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Çocuğunuzun vücudundaki bağırsak kurdu veya parazitleri gerçekten korkutucu gelebilir, ama düşündüğünüzden daha sık rastlanan bir durumdur. Çocuğunuzun bağırsağına kolayca girebilecek ve korkunç sağlık tehlikelerine neden olabilecek birçok mikroorganizma vardır. Çocuklarda bağırsak kurdu nasıl belirti vereceği konusunda ayrıntılı bilgi edinin ve ayrıca annelerin çocuklarındaki kurtları yok etmek için sorduğu bazı yaygın soruların cevaplarını da okuyun.

Çocuklara mikroplar nasıl bulaşır?

Çocuklara mikroplar nasıl bulaşır?

Çocuğunuzu bir balonun içinde tutamayacağınız gibi, onları bu mikroplardan uzak tutmak da imkânsızdır. Çünkü, bu mikroorganizmaların evde, okulda veya çevrede herhangi bir yerde saklanabilmesidir. Mutfak eşyaları üzerinde veya masa, zemin, tuvalet oturakları ve hatta kapı kolları üzerinde olabilirler. Ve evde evcil hayvanlarınız varsa, risk daha da fazladır. Bu yüzden, hijyen konusunda son derece dikkatli olmanıza rağmen, şu anda bağırsak kurtlarının çocuğunuzun vücuduna girebileceği birçok yer olduğunu biliyorsunuz.

Çocuklarda bağırsak kurdu nasıl anlaşılır?

Çocuklarda bağırsak kurdu nasıl anlaşılır?

Çocuğunuz çoğu durumda normal ve sağlıklı görünecektir, çünkü bu parazitler varlıklarının herhangi bir belirtisini göstermemektedir. Bununla birlikte, çocuğa hastalık bulaştığında fark edebileceğiniz bazı ortak belirtiler ve semptomlar vardır.

Çocuklarda bağırsak kurdu belirtileri şunlardır;

İştah kaybı Mide hassasiyeti ve karın ağrısı şikâyetleri Dışkılama alanında kaşıntı Kusma ve mide bulantısı Sürekli öksürük Sık idrara çıkma (özellikle kızlarda) Sinirlilik ve huysuzluk Kilo kaybı Diş gıcırdatma

Yukarıda belirtilen semptomların yanı sıra, bazı nadir belirtiler gevşek, sulu ve rahatsız edici kokulu dışkılar ve sık sık karın şişmesi olabilir.

Çocuklarda bağırsak kurdu temizlemek neden önemlidir?

Eğer tedavi edilmezse, çocuğunuzun bağırsağındaki solucanlar anemiye, yetersiz beslenmeye ve zihinsel ve bedensel gelişime zarar verebilir. Bu, çocuğun kötü sağlık, eğitim ve genel sağlık durumuna yol açabilir. Çalışmalar, bağırsak kurdu bulunan çocuğun eğitimine konsantre olamayacağını ve günlük aktivitelerini yönetmelerinin çok zor olduğunu kanıtladı. Bu sebeple, çocuğunuzun düzenli olarak bağırsak kurdu temizliğinin yapılması çok önemlidir.

Çocuklarda bağırsak kurdu nasıl temizlenir?

Neyse ki, solucan enfeksiyonları oral ilaçlar ile kolayca tedavi edilebilir. Bağırsak kurdu giderici ilaçlarla yılda iki kez yapılan tedavi çocuğunuzun korunmaya devam etmesine yardımcı olabilir. 1 ila 6 yaş arasındaki çocuklar için bir zorunluluktur. İlaçlar, çiğnenebilir tabletlerin yanı sıra şurup formunda da mevcuttur. Bununla birlikte, ilacın yetişkin solucanlarını öldürdüğünü, yumurtalara etkisi olmadığını unutmayın. Bu nedenle, 6 ay sonra aynı tedaviyi tekrarlamak tavsiye edilir. Reçetesiz satılan ilaçları satın almadan önce doktorunuzla konuşmanız tavsiye edilir. Doktor, bağırsak kurdu enfeksiyonunun türüne bağlı olarak ilaç veya kurtlardan kurtulmanızı sağlayan diğer tedavileri reçete edecektir. Çocuğunuzun bağırsak kurdu problemi yaşamaması için neler yapmalısınız? Çocuğunuzun bağırsak kurdu problemi yaşamaması için neler yapmalısınız?

Çocuğunuzu bağırsak kurdu enfeksiyonlarından korumak için yapabileceğiniz birkaç şey:

Özellikle bebek bezini değiştirdikten sonra, yemeklerden önce veya evcil hayvanlarla oynadıktan sonra ellerinizi düzenli olarak mutlaka yıkayın. Meyve ve sebzeleri çocuğunuza vermeden önce iyice yıkayın. Sadece temiz ve arıtılmış su verin. Et ürünlerinin yeterince pişirilmiş olmasına dikkat edin. Çocuğunuzun tırnaklarını düzenli olarak kesin ve tırnak aralarını iyice temizleyin, böylece tırnaklarının içine mikrop barınamaz. Tuvaletinizi temiz tutun ve bebeğinizin poposunu her seferinde iyice temizleyin. Evde olduklarında bile terlik giymelerini sağlayın. Çocuğunuzu altını kaşıtmamaya veya parmaklarını emmemeye teşvik edin. Bakıcılara temiz kalmasını ve çocuk beslemeden önce ve tuvaleti kullandıktan sonra daima ellerini yıkamasını isteyin. Evcil hayvanınız varsa, temizliklerinden emin olun. Evcil hayvanınızın kurtlardan temizlenme süreçlerini bilmek için bir veterinerle konuşun.

Çocuğunuzun bağırsak kurdu varsa, tedaviden sonra birkaç güne kadar düzenli olarak kıyafetlerini ve çarşaflarını her gün sıcak sabunlu su ile yıkayın. Ayrıca, aileden birinin solucanı varsa, bunları anti-parazitik tabletlerle tedavi edin. En önemlisi, uygun bir ilaç için doktorunuza danışın.

Her kadın, sağlığı hakkında bu 7 şeyi mutlaka bilmeli

Çeşitli sağlık sorunları her yıl milyonlarca kadını etkilemektedir. Her kadının bilmesi gereken bazı sağlık bilgilerine ve onlara daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilecek ipuçlarına bakalım. Okumaya devam edin…

Sağlığınız için mükemmel bir şekle ihtiyacınız yok

1- Sağlığınız için mükemmel bir şekle ihtiyacınız yok.

Bütün dünya, sizi en ince olanın en sağlıklı olduğuna inandırmak için çalışıyor. Vücudunuzdaki memnuniyetsizliğin sizi olmanız gerektiği kadar mutlu etmemesi durumunda, değişme zamanı geldi demektir. Fakat şeklinizi değil, sizin bakış açınızı değiştirmeniz gerekir. Bir kadın olarak, bedeniniz ergenlik, hamilelik ve menopoz döneminde büyük değişikliklere uğrar. Doğal bedensel değişimlere karşı savaşı durdurun. Belli bir şekle girmek için değil, sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak için diyete ve egzersiz yapmaya odaklanın.

Kemiklerinizi koruyun

2- Kemiklerinizi koruyun.

Kadınlarda, kemiklerin zayıf ve kırılmaya son derece eğilimli olduğu bir rahatsızlık olan kemik erimesinin gelişme riski yüksektir. Bu hastalık çoğunlukla menopozdan sonra ortaya çıksa da, bu rahatsızlıktan korunmaya gençlik çağınızda başlamanız gerekir. 19-50 yaş arası kadınlar 1000 miligram kalsiyum almalı ya da günde üç ila dört porsiyon mineral bakımından zengin yemek yemeliler. Ayrıca, her gün sadece 15 ila 20 dakika güneş ışığına maruz kalmak günlük D vitamini ihtiyacınızı karşılayabilir.

Zihinsel sağlığınıza dikkat edin

3- Zihinsel sağlığınıza dikkat edin.

Kadınların depresyon, anksiyete ve uykusuzluk gibi zihinsel sağlık sorunlarına daha yatkın oldukları bir gerçektir. Bir kadın olarak, ruh sağlığınız için yararlı şeyleri yapmak için zaman ayırmak, kendinize veya hobilerinize zaman ayırmak veya arkadaşlarınız ve ailenizle zaman geçirmenin “bencil” olmadığını fark etmeniz gerekir. Yoga ve meditasyon da zihinsel sağlığınızı geliştirir.

Kalp hastalığının erkeklerle sınırlı bir şey olmadığını bilin

4- Kalp hastalığının erkeklerle sınırlı bir şey olmadığını bilin.

Genel algı, kalp hastalığını erkeklerle özdeşleştirir. Ancak, bu doğru değildir. Kalp hastalığı, kadınlarda ölümlerin önde gelen nedenlerinden biridir. Kadınların kalp hastalığı riskini anlamaları ve onu azaltmaya yönelik çalışmaları gerekir. Kolesterol ve kan şekeri seviyenizi bilmeli ve normal sınırlarda tutmalısınız. Sağlıklı bir vücut ağırlığına, sağlıklı bel-kalça oranına sahip olun ve tabii ki sigarayı bırakmaya çalışın.

İyi bir uykuya ihtiyacınız var

5- İyi bir uykuya ihtiyacınız var

İş, ev ve çocuklar için hokkabazlık yapan kadınların çoğu için öncelik listesinde uykunun sonuncu sırada yer alması nadir değildir. Ancak bir süper kadın olmak için uyku için ayırdığınız saatlerinizi azaltmak, sonuçta sağlığınıza zarar verecektir. Bağışıklığınızı azaltmaktan, tip 2 diyabet riskini arttırmaya kadar uyku eksikliği, sayısız sağlık sorunlarıyla ilişkilidir. Yani sadece yapılacaklar listesinden birkaç şeyi iptal edin ve uyku için zaman ayırın. Bu kaliteli bir yaşam sürmeniz ve ruhsal sağlığınız için hayati öneme sahiptir.

Zekânızı kullanmak için aktiviteler yapmanız önemlidir

6- Zekânızı kullanmak için aktiviteler yapmanız önemlidir.

Okuma, bulmacaları çözme ve yeni beceriler edinme, beyninizi yaşlandıkça iyi durumda tutmak için önemlidir. Basitçe, beyninizi  “kullan veya kaybet” kuralını kuvvetle uygulayın. Rutinin monotonluğunu kırmak ve gri hücrelerini uyaran bir şey yapmak için zaman ayırın. Zihinsel tembellikten ve sıkıcı bir hayat sürmekten imtina edin ve beyninizi çalıştıracak işleri yaparak vakit geçirin.

Sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirin

7- Sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirin

Ailenizin mümkün olan en sağlıklı şekilde yediğinden emin olmaktan sorumlusunuz. Şimdiye kadar bir kilo verme aracı olarak sağlıklı beslenmeyi gördüyseniz, bakış açınızı değiştirmeniz gerekir. Sağlıklı beslenme bir kilo yönetim aracından çok daha fazlasını ifade eder. Aslında sağlıklı beslenme, tam esenlik ve mutluluğunuz için bir zorunluluktur.

Kişisel bakım ve güzellik için limon nasıl kullanılır?

Limon, lezzetli ve sağlığa olan birçok faydası ile sofraların baş tacıdır, ancak limonu kullanmanın başka yolları da vardır. Limon, saç ve cilt için hafifleştirici görevi gören büzücü özelliktedir. Limonda antioksidanlar, C vitamini ve yağ eliminasyonunu teşvik eden ve asitliği düzenleyen bileşiklerde yüksek oranda bulunur.

Kişisel bakım ve güzellik için limon kullanımı; Limon doğal deodorant görevi görür

Limon, kötü kokulara neden olan bakterileri öldüren sitrik asit içerir. Birçok uzman, limonun deodorant görevi gördüğü için koltuk altı cilt bakımı için mükemmel bir ürün olabileceğini iddia ediyor. Limon, koyu lekeleri temizleyebilir. Cildinizde bulunan koyu lekelerden kurtulmak için, yulaf ezmesini, limon suyunu ve biraz balı karıştırıp elde ettiğiniz karışımı etkilenen bölgeye uygulayın.

Limon siyah noktaları ortadan kaldırır

Limon, siyah noktaların giderilmesinde ve toksinlerin vücuttan atılmasında son derece etkilidir. Yüzünüzü limon ile ovun ve on dakika bekleyin. Cildinizi çok fazla güneşe maruz bırakmayın, çünkü cildinizin gerilmesine neden olabilir. Limon sayesinde on dakika sonra cildiniz pürüzsüz hale gelecektir.

Cilt bakımı için limon

Bir parça pamuğu sıktığınız limon suyuna batırın ve yüzünüze uygulayın ya da sprey olarak kullanın. Bu uygulamayı uyumadan önce yapın, böylelikle güneş ışığına maruz kalmanın olumsuz etkilerini ortadan kaldırabilirsiniz.

Saç bakımı için limon

Saç renginizi açmak istiyorsanız, saçınıza limon suyu sürün ve güneşe maruz bırakın. Böylelikle saçınızın renk tonu açılacaktır. Daha iyi sonuçlar elde edebilmek için haftada en az bir kez limon uygulamasını yapın.

Kişisel bakım ve güzellik için limon nasıl kullanılır? Limon dudakları nemlendirir

Çok sayıda kozmetik ürün dudakları kurutur, ancak limon dudaklarınızı nemlendirir. Yatmadan önce dudaklarınıza limon suyu sürün.

Limon tırnakları beyazlatır ve güçlendirir

Zeytinyağı ve limon suyu ve ile yaptığınız karışımı tırnaklarınızın üzerine uygulayın. Zeytinyağı ve limon ile yapılan bu karışım, daha güçlü ve daha güzel tırnaklara sahip olmanıza yardımcı olacaktır.

Limon sivilce izlerini iyileştirir ve azaltır

Çok sayıda insan güneşe maruz kalma, diyet, hastalık, sivilce veya sivilce kaynaklı cilt izleriyle uğraşır. Sivilce izi bulunan bölgeye limon suyu sürün ve on beş dakika bekletin. Sonrasında bölgeyi soğuk suyla yıkayın. Güneşe maruz kalmanın olumsuz etkilere neden olabileceği için bu tedaviyi geceleri uygulayın.

Yaşlanmayı durduran, cildinizi yenileyen gençlik iksiri!

Pahalı ve gereksiz cerrahi operasyonlara gerek kalmadan cildinizi yeniden canlandırılabileceğiniz çeşitli doğal yöntemler bulunmaktadır. Yüz ve cildin gençleşmesi sadece kozmetik ürünlerle ve pahalı cerrahi operasyonlarla sağlanmaz.

Daha güzel ve daha genç görünmenize yardımcı olacak bu doğal iksir gibi, gerçekten muhteşem sonuçlar veren çeşitli doğal yöntemler bulunmaktadır. Gençleşmek için bu tedavinin nasıl yapılacağını keşfedin.

Gençlik iksiri nedir?

Bugün sizlere, görme gücünüzü iyileştirme, cildinizi yumuşatma ve saçlarınızı harika bir forma sokma gibi, “gençlik iksiri” olarak da kabul edilebilecek doğal bir tedaviden bahsedeceğiz.

Gençlik iksiri için malzemeler nelerdir?

100 Ml. Keten tohumu yağı 2 Limon 1 Diş sarımsak 500 Gr. organik bal

Gençlik iksiri nasıl hazırlanır?

Bir diş sarımsağı ve soyulmuş iki limonu blenderdan geçirin. Balı ve keten tohumunu da ekleyerek iyice karıştırın.

Homojen bir karışım haline geldiğinde cam kavanoza koyarak ağzını iyice kapatın ve buzdolabında muhafaza edin. Düzenli olarak günde üç kez, yemeklerden yarım saat önce bir kaşık tüketin.

Bu gençlik iksiri neye iyi gelir?

Keten tohumlarından gelen yağ, sağlığımız için gerçekten çok faydalıdır. Linoleik asit veya omega-6, oleik asit veya omega-3 ve palmitik asit gibi yüksek oranda sağlıklı yağ asitleri içeren bir maddedir. Keten tohumu yağı omega-3 içeriğinin, balığın iki katı olduğunu unutmamak gerekir.

Keten tohumu da lignanlar olarak bilinen en zengin antioksidan kaynağıdır. Onları limonla birleştirirsek, karaciğerin ve safra kanallarının temizleyicileri olarak işlev görürler. Sağlıklı bir karaciğere sahip olmak, sağlığın anahtarı ve tekrar genç hissetmek için önemlidir.

Limon ayrıca büyük bir antioksidan güce sahiptir ve C vitamini içerir. Bağışıklık sistemini canlandırabilir ve kan damarlarımızı güçlendirebilir.

Sarımsak damarlarımızı ve arterlerimizi temizleyebilir ve bal vücudumuzun genelini geliştiren birçok mikro elemente sahiptir.

Bu gençlik iksirini hazırlayın ve tüketmeye başlayın. Bir müddet sonra inanılmaz etkilerini göreceksiniz,  kendinizi daha genç ve daha güzel hissetmeye başlayacaksınız.

Yüz lekeleri için 7 doğal maske tarifi

Yüz lekeleri genellikle kadınları etkileyen bir cilt rahatsızlığıdır. Cildimize renk veren bir hormon olan melaninin yüksek miktarda üretiminden kaynaklanır ve artması yüzdeki lekeleri meydana getirir. Bu güneşe maruz kalma, hamilelik, doğum kontrol hapları, stres, doğuştan gelen problemler ve tiroid bezi rahatsızlıkları gibi nedenlerden kaynaklanır.  Yüzünüzdeki lekeleri çıkarmak için aşağıdaki doğal tarifleri deneyebilirsiniz.

Yüz lekeleri nasıl geçer? Yüz için doğal maske tarifleri.

Yüz lekeleri için havuç ve yumurta maskesi

Havuçları küçük parçalara ayırıp kesmeniz gerekecek, daha sonra iki yumurta ile birkaç dakika boyunca sıvılaşmasını sağlayın, en azından her ikisi de bir araya gelene ve biraz kalın ve homojen bir krem haline gelene kadar karıştırın. Çözeltiyi hazırladıktan sonra yüzünüzü bolca ılık suyla yıkayın, böylece gözenekleri açın, bir havluyla kurutacak ve hafif masajlar yaparak maskeyi uygulamaya devam edeceksiniz. Kremi yüzünüzde etkisini gösterene kadar yarım saat bırakın ve ardından soğuk suyla çıkarın.

Yüz lekeleri için bal ve limonlu süt kremi

Limonun suyunu, 2 çorba kaşığı süt tozu ve 4 çorba kaşığı balla karıştırarak macun yapın. Uygun bir katılık durumuna geldiğinde, ev yapımı kremi yüzünüze çok dikkatli bir şekilde yayarsınız ve 20 dakika dinlenerek etkisini göstermesini bekleyin. Daha sonra yüzünüzü bol miktarda soğuk su ile yıkayın.

Yüz lekeleri için üzüm ile tedavi

10 üzümü yıkayın ve kesin ve tohumları atın, ardından üzümleri blender’ınıza yerleştirin, yarım bardak su ekleyin ve karıştırın. Her gece yüzünüze kremi yayacaksınız, 25 dakika bekleyiniz ve ardından doğal sabun ve temiz su ile temizleyeceksiniz.

Yüz lekeleri için hidrojen peroksit ile tedavi

Bu yöntem her gece uygulanmalı ve durulamaya gerek yoktur. Sadece bir parça pamuğa bir miktar hidrojen peroksit dökmeniz, yüzünüze sürüp yatağa gitmeniz gerekiyor.

Yüz lekeleri için patlıcan maskesi

Patlıcan almalı ve bir litre suda pişirmek için kabuğunu soymalısınız. Bitkiler yumuşak olduktan sonra, çok iyi ezin, böylece bir maskenin şeklini ve kıvamını alır, bunu yarım saat boyunca yüzünüzde dairesel hareketlerle uygularsınız. Her akşam 3 hafta boyunca bu adımları takip edin ve lekeler kaybolacaktır.

Yüz lekeleri için limon ve maydanoz püreli içeceği

Bir avuç maydanozu bir limon suyuyla karıştırın, bu karışımdan elde ettiğiniz kremi cildinize çok nazikçe sürün, durulamak için kurumasını bekleyin ve her gün yaklaşık 1 ay boyunca aralıksız tekrarlayın.

Yüz lekeleri için  muz kremi

İki seçeneğiniz var, muz kabuğunu yüzünüze sürün veya o meyve ile püre hazırlayın ve yüze maske olarak uygulayın. Yüzünü tekrar yıkamadan önce 20 dakika etkisini göstermesi için bekleyin.

El bakımıyla ilgili 8 öneri

Ellerinize bakın ve ne gördüğünüzü kendinize itiraf edin. Güzel ve bakımlı eller bir kadının sahip olması gereken bir özelliktir. Erkekler birlikte oldukları kadınların ellerine her zaman özen göstermesinden hoşlanır.

Elleriniz hakkınızda birçok şey söyler. Hayatınızı nasıl yaşadığınızı, vücudunuzu sevip sevmediğinizi ve hatta ne tür bir işte çalıştığınızı bile ellerinize bakarak anlamak mümkündür. Ellerimiz de bizimle beraber yaşlanır; ancak bakımlı eller her zaman etrafımızdakilerin dikkatini çekecektir.

Kıyafetlerinizi ve ayakkabılarını seçerken gösterdiğiniz özeni ellerinize de gösterin. Çünkü bakımsız eller ile ne giyerseniz giyin çok hoş bir görünüm yakalamayı başaramayacaksınız.

İnsan ilişkilerinde ve iletişimde ellerin ne kadar önemli olduğuna dikkat edin. Arkadaşlarla çıkılan bir akşam yemeğinde, eğlenilmeye gidilen bir partide veya bir iş toplantısında elleriniz hayatı nasıl yaşadığınızın aynasıdır.

El bakımınızı kendiniz de kolaylıkla yapabilirsiniz… Nasıl mı?

Elleriniz sizi konuşurken, bir şeyler anlatırken kullanabildiğiniz yegâne araçlardır. Ancak siz onların ne kadar önemli olduğunun farkında değilsiniz. El sıkışmak, yemek yapmak, saçlarınızla ilgilenmek, hissetmek, dokunmak, çalışmak ve yazı yazmak. Ellerimiz olmadan bu eylemlerin hiçbirini gerçekleştiremeyiz.

Bu nedenle ellerinizi hazineniz gibi korumanız gerekir.

İşte Aklınızdan Çıkmaması Gereken 8 İpucu!

• Ellerimizde bulunan deri çok hassastır; bu nedenle korumaya özen gösterin.
• Cildinize uygun bakım losyonu ile günde 3-4 kez ellerinizi nemlendirin.
• Yüzünüz için kullandığınız peeling ile haftada bir ellerinizdeki ölü derinin soyulmasını sağlayın.
• Yüzünüz için kullanılan gece kremini gece yatmadan önce ellerinize de uygulayın.
• Ev işleriyle ilgilenirken eldiven kullanmayı kesinlikle unutmayın. Çünkü kullanılan deterjan ve temizleyiciler ellerimiz için çok zararlıdır.
• Ellerinizin yıpranmasını önlemek için dikkatli davranın.
• Ellerinizi hem güneşten hem de kuru havalardan korumaya özen gösterin. Böylelikle ellerinizin çatlamasını büyük oranda azaltmış olacaksınız.
• Günlük nemlendirici ve koruyucuları asla ihmal etmeyin.

Bu kadar büyük bir öneme sahip olan ellerimizle ilgilenmenin en güzel yolu onlara iyi bakmaktır. Unutmayın ki elleriniz her zaman göz önünde olacaktır.

Bal tarçın maskesi ile sivilcelere son!

Her kadının istediği temiz ve parlak bir cilde sahip olmaktır. Ancak pek çok kişi sivilceler, kırışıklıklar ve ciltte bulunan izler ile mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu sorunları aşmak için çeşitli kimyasal maddeler bulunmaktadır ancak bizler her zaman olduğu gibi çözümü bu kimyasallarda değil doğal yollarda aramanızı öneririz. Bunun için uygulanacak en iyi yöntemde bal tarçın maskesidir. Doğal cilt maskesi olan bal tarçın maskesi ile bu sorunları aşabilirsiniz. Sadece bal ve tarçın ile hazırlanan bu karışımın yapımı ve uygulaması da oldukça basittir.

Bal tarçın maskesini yazmadan önce kullanılacak ürünlerin özelliklerinden biraz bahseder daha iyi olacak. Yazılan özelliklerden herhangi birine karşı alerjiniz mevcut ise maskeyi kullanmazsanız uygun olur.

Cilt İçin Balın Faydaları

Bal cildi zararlı toksinlerden arındırmaktadır. Cildimizi temizler. Siyah nokta, sivilce, kırmızı nokta ve kızarıklıkların yok edilmesinde faydalıdır. Bal cildinizi nemlendirerek kırışıklıkları giderici faydası bulunmaktadır. Bal cildi beyazlatır ve parlatır. Bal etkili bir antibiyotiktir. Ciltte oluşan bakterilerin ve mikropların yok edilmesini sağlamaktadır. Bal ölü cilt hücrelerimizi cildinizden atılmasını sağlar ve cilt hücrelerini yeniler. Hasar görmüş dokuları ise tekrar yeniler.

Cilt İçin Tarçının Faydaları

Tarçının cildi ferahlatıcı yararı mevcuttur. Tarçın ciltteki hücrelere güç vererek dirençlerinin artmasını sağlar Tarçın etkili bir antioksidan kaynağıdır. Tarçının cilt için faydalarının dışında hastalıklara karşı vücudu koruyucu faydası bulunmaktadır.

Tarçın ve Bal Maskesi Malzemeleri

  • 1 Yemek Kaşığı Bal
  • 1 Yemek Kaşığı Tarçın

Bal Tarçın Maskesinin Hazırlanışı;

Uygun büyüklükte bir kabın içerisine 1 yemek kaşığı tarçın ve 1 yemek kaşığı bal ekleyerek iyice karıştırın. Karıştırmak için kaşık kullanabilirsiniz. Koyu bir kıvamı tutturana kadar karıştırın. Sürülecek kıvama getirince maskeniz hazır artık uygulayabilirsiniz.

Bal Tarçın Maskesinin Uygulanışı

Maskeyi uygulamaya başlamadan önce yüzünüzü sabun veya temizlik jeli iyi iyice temizleyiniz. Daha sonra ılık su ile durulayarak kurulayınız.
Hazırlamış olduğunuz bal tarçın maskesini tüm cildinize uygulayınız. Yoğun olarak problemli bölgelere uygulayınız. Diğer bölgelere uygulamak cildinize bakım yapmanızı sağlar. Uygulama sırasında sivilceleri patlatmadan yapmaya dikkat ediniz. Maskeyi yüzünüzde 15 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile yüzünüzü temizleyiniz. Haftada bir kez maskeyi uygulamanız yeterlidir.

Bal Tarçın Cilt Maskesi Faydaları

Maskeyi tatbik ettiğiniz bölgelerdeki gözenekleri temizler Cildinizin çok daha pürüzsüz hale gelir ve dengeli bir neme sahip olur Cilt tonunuzun eşitlenir Bal tarçın maskesini düzenli kullanmak cildinizdeki kızarıklıkları ve sivilceleri tamamen yok edilmesini sağlayacaktır.

Cilt bakımında patates mucizesi

Her ne kadar diyetlerde fazla önerilmese de, patatesin sağlığa oldukça faydası var. Patates suyu kanser tedavisi için bile kullanılmaktadır. Patates, vücudunuzu dinç ve güçlü tutup size sağlık verdiği gibi cildinize de oldukça iyi gelecek bir besindir. Vitamin A, Vitamin B, Vitamin C, fosfor, potasyum, karbonhidrat, kalsiyum ve magnezyum açısından oldukça zengin olan patates, aynı zamanda antioksidan olma özelliği gösteren bir besindir.

Patates suyu içmek bağışıklık sisteminizi güçlendirerek vücudunuzdan zararlı toksinlerin atılmasını sağlayacak böylece cildiniz daha sağlıklı bir görünüm elde edecek. Bunların yanı sıra patates istenmeyen selülitlerle baş etmede de oldukça iyi bir araç! Selülitli bölgeye patates suyu ile kompres yapıp masaj uygulayın. Bu işlemi düzenli yaptıktan sonra işe yaradığını göreceksiniz.

Patatesin Cilde Güzellik Veren 8 Faydası

Kırışıklıklar: Patates suyunu her gün nazikçe bir pamuk ile cildinize sürün. Bu işlem lekelerin ve kırışıklıkların azalmasını sağlar, cildinize genç bir görünüm kazandırır.

Güneş Yanığı

Soğutulmuş patates suyunu güneş yanığı olan yere uygulayın. Patates suyu yanık bölgedeki acıyı azaltır, sızlamayı yatıştırır ve ferahlama hissi verir.

Cilt Lekeleri

Eğer problemli bir cildiniz ve cilt lekeleriniz varsa, her gün makul miktarda soğuk patates suyunu pamuk yardımıyla yüzünüze uygulayın. Cildinize parlaklık ve yumuşaklık kazandıran bu yöntemi günlük bakımınıza ekleyebilirsiniz.

Göz Çevresindeki Koyu Halkalar

Her gece yatmadan önce pamuğu patates suyuna batırın ve gözelerinizin üzerine koyun. 1 hafta içinde gözlerinizin etrafındaki koyu halkalara elveda diyebilirsiniz.

Şiş Gözler ve Yorgun Cilt: Pamuğu bir süre patates suyunda beklettikten sonra gözlerinizi ovalayın ve aynı şekilde yüzünüze sürün.

Kuru Ciltle Savaş

Kremler ve losyonlar cilt kuruluğuna karşı ne yazık ki tam anlamıyla yeterli olamıyor. Patates suyunu cildinize uygulamak çok faydalı tabi; ancak bunun yanında her gün 1 bardak patates suyu içmenizde de oldukça fayda var. Kuru bir cilde sahipseniz, patates suyu vücudunuzun su ihtiyacını karşılayarak size çok iyi gelecek ve toksinlerden arınmanızı sağlayacak.

Cilt Tonunu Açma

Daha düzgün ve eşit bir cilt görünümüne sahip olmak isteyenler için cilt tonunu açan yöntemler oldukça faydalıdır. Patates ise cilt tonunu bir kaç ton açmaya yarayan en faydalı besinlerden birisi. Patates suyu piyasadaki bazı kremlerde olduğu gibi kimyasal katkılar içermiyor. Bu anlamda tam anlamıyla doğal bir ton açıcı. Patates suyuna bir miktar limon suyu ekleyin ve cildinizdeki koyu bölgelere uygulayın. Bu yönteme alternatif olarak patates suyunu salatalık suyu ile de karıştırıp da uygulayabilirsiniz.

Yaşlanma Karşıtı

Sabah uyandığınızda 1 bardak patates suyunu aç karna içmek yaşlanmayı geciktiren ve hücreleri tedavi eden çok iyi bir yöntem. Patates suyu yaşlanma izlerini azaltmada birebirdir. Patates suyunu bir miktar zeytinyağı ile karıştırın ve karışımın içinde beklettiğiniz pamuğu göz çevrenize uygulayın. Bu uygulama göz çevrenizdeki kaz ayaklarından kurtulmanızı sağlayacak.

Cildinizi Gençleştirecek Patates Maskesi Tarifleri

Patatesi günlük bakımınıza eklemenizi kolaylaştıracak maske önerilerini sizler için derledik.

Kızarıklıklar ve lekeler için

Yüzünüzü soğuk patates suyuyla yıkayın ve yarım saat bekleyin. Yarım saat bekledikten sonra duru suyla yıkayın ve gül suyu döktüğünüz bir pamuk yardımıyla yüzünüzü silin.

Tazelemek ve yorgunluk için

Patatesleri halka şeklinde dilimleyin ve 10 dakika buzdolabında bekletin. Dilimler soğuduktan sonra yüzünüze 15 dakika kadar masaj yapın.

Maske : 1 orta boy patatesi bir tencerede haşlayın. Başka bir tencerede kabuklarını soyduğunuz 3 adet kestaneyi haşlayın. 2 sebze de haşlandıktan sonra iyice ezerek püre haline getirin. Bir kaba püre yaptığınız kestaneyi ve patatesi koyun ve iyice karıştırın. Karışımınıza 1 yemek kaşığı zeytinyağı ilave edin. 2 dakika dinlendirmeniz zeytinyağının özleşmesini sağlayacaktır. Karışımı cildinize sürün ve 15 dakika bekleyin. Ardından gül suyu ile temizleyin, su ile yıkayın ve nemlendiricinizi sürün. Bu maskeyi haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.

Ton açma ve cilt lekeleri

Patates ciltteki pigmantasyon dengesini sağlayan en faydalı sebzelerden biridir. 2 orta boy patatesin kabuklarını soyun ve rendeleyin. Soğuması için buzdolabında bekletin. Patatesler soğuduktan sonra yüzünüzde yarım saat bekletin ve ardından yıkayın. Bu maske ciltteki siyah noktaları temizleyecek, sivilceleri kurutup izlerini hafifletecek, gözenekleri sıkılaştıracaktır. Maskeyi uyguladıktan sonra nemlendirici sürmeyi ihmal etmeyin.

Maske : 1 orta boy patatesi ve 1 adet havucu 2 bardak sütün içinde kaynatın. Kaynattığınız patates ve havucu ezerek iyice karıştırın. Karışımı yüzünüze sürün ve 10 dakika bekleyin. Duru suyla temizleyin ve gül suyu sürün. Bu maskeyi haftada 1 kez kullanabilirsiniz.

Kuru ciltler için: 2 su bardağı sütün içinde 1 orta boy büyüklüğünde patatesi haşlayın. Ardından haşlanmış patatesi iyice ezin ve püre haline getirin. Püre haline getirdiğiniz patatesin içine 1 yemek kaşığı zeytinyağı ilave edin ve iyice karıştırın. Bu karışımı yüzünüze sürün ve 15 dakika bekleyin. Cildinizin nem dengesini kazanmasına yardımcı olacak bu maskeyi haftada 2 kez uygulayabilirsiniz.

Gözenekleri sıkılaştırmak için

1 tatlı kaşığı elma sirkesini, 1 tatlı kaşığı limon suyunu, 1 tatlı kaşığı toz şekeri ve 1 adet patates suyunu karıştırın. Karışımı cildinize pamuk yardımıyla sürün. Bu maske yağlı ciltlere çok iyi gelecektir. Gözenekleri temizleyen ve sıkılaştıran bu maskeyi 3 günde bir uygulayabilirsiniz.

Kırışıklıklar için

1 adet patatesin kabuklarını soyun ve rendeleyin. Rendelenmiş patatesleri bir kaba alın ve içine 2 çay kaşığı gliserin, 2 çay kaşığı gül suyu,  2 tatlı kaşığı elma sirkesi ilave ederek iyice karıştırın. Karışımı temiz cildinize masaj yaparak uygulayın. Maskeyi 1 saat yüzünüzde beklettikten sonra ılık suyla yıkayın. Ardından nemlendirici kreminizi sürün. Cildi derleyip toparlayan, yaşlılık sarkmalarını ve kırışıklıkları azaltan bu maskeyi haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.

Bu maskeler cildinizin güzel ve genç görünmesini sağlayacaktır.

Karbonatı yağla karıştırın! İnanılmaz etkisi var!

Karbonat daha çok mutfaklarda hamur işlerinde kullanılmaktadır ama çok az bilinen bir özelliği de kozmetik ürünlerde, saç ve cilt sağlığı için kullanılıyor olmasıdır. Bu özelliğinin dışında karbonatın bazı hastalıklara iyi geldiği uzmanlar tarafından söylenir. Fakat karbonatın en önemli özelliği, cilt, diş ve saç bakımında fazla kullanılıyor olmasıdır.

Karbonatın Güzelliğe Faydaları Neler?

Akneyle savaşır: Karbonat, akne problemlerinde etkin olarak kullanılabilir. Macun şekline getirdiğiniz karbonatı akne olan bölgeye sürebilirsiniz.

Dişleri beyazlatır: Peroksitle birleştiğinde dişleri beyazlatır. Fakat sürekli kullanmak da diş minesi zarar verebileceğinden haftada bir kez kullanılabilir.

Nefes tazeleyicidir: Bir bardak suya bir çay kaşığı karbonat ekleyin ve ağzınızı bununla çalkalayın. Sonra ağzınızı yıkayın ve nefesiniz tazelenmiş olacaktır.

Cilt yumuşatır: Suyla yaptığınız aynı karışımı vücudunuzda kuru olan yerlere (örneğin; eller) sürebilirsiniz. Daha sonra ellerinizi ılık suyla durulayın ve farkı hissedeceksiniz.

Saçları arındırır: Kullandığımız birçok şampuan istenmedik kimyasallar içerir. Tüm bunlardan kurtulmak içinse karbonatla saçınıza masaj yapabilirsiniz. Fakat sık kullanmaktan kaçının çünkü karbonatın pH seviyesi yüksektir. Ayda bir kez kullanmak gözle görülür etki yaratır.

Tırnakları temizler: Macun şeklindeki karbonatı el ve ayak tırnaklarıza sürüp masaj yapın. Sonra durulayın. Karbonat, hem buradaki derileri yumuşatır hem de tüm kokuları gidermeye yardımcı olur.

Ter önleyicidir: Tercih ettiğiniz bir yağı birkaç damla şeklinde 4 yemek kaşığı karbonatın içine dökün ve karıştırın. Bu karışımı koltuk altlarınıza sürün. Deodorant etkisi birkaç saat boyunca devam edecektir.

Peeling: Ünlü oyuncu Emma Stone gibi siz de karbonatı her gün yüz yıkama rutininize dahil edebilirsiniz. Yüz yıkama jelinizle karıştırıp yıkayın. Hafif soyucu özelliğiyle ölü derilerden arındıracaktır.

Vücudu yumuşatır: Bir dahaki banyonuza küçük bir bardak karbonat ekleyin. Bu karbonat, asitleri nötralize edip cildinizdeki yağ oranını dengeler.

Hasta Olmamak İçin Karbonat Nasıl Kullanılır?

Her gün 1 çay kaşığı karbonatlı su içebilirsiniz. Bunu yarım çay kaşığı sabah, yarım çay kaşığı akşam 1 bardak suya karıştırıp 3 dk. bekleyip iyice karışmasını bekleyin sonra tekrar karıştırıp için. Her beden ve her bedenin göstereceği tepki farklı olacaktır. Çünkü herkesin farklı beslenme biçimi var. Bundan dolayı herkesin kendi bedenini dinleyip buna bağlı olarak karbonat miktarını ayarlaması gerekir.

Eğer grip, nezle gibi rahatsızlıklar olursa günde 3 çay kaşığı karbonatlı su içebilirsiniz. Fazla gelirse o zaman günde 3 kere yarım çay kaşığı içerek buna devam edebilirsiniz.

3 yaşından büyük çocuklarda hastalık olursa yarım çay kaşığı karbonatı 1 bardak suya karıştırıp içirebilirsiniz.

Eğer Karbonatlı suyu içmekte zorlanıyorsanız, boş ilaç kapsülleri temin edip içlerine sodyum Bikarbonatla doldurup bol suyla hap olarak içebilirsiniz.

Eğer Tansiyonunuz yüksekse ya da hipertansiyonunuz varsa, hazırladığınız karbonatlı suyu tek seferde içmeyin, gün içinde yudum yudum az az içip öyle bitirin yani güne yayarak ve bol alkali su tüketin.

Eğer yüksek tansiyonunuz varsa ya da yaşlıysanız Karbonatlı suyu içtikten sonra Kanepe yada yatağa uzanıp 10 – 20 dk. uzanıp dinlenin. Bazı insanlarda tansiyonda yükselme yaratabilir ama kısa sürer bu. O yüzden tansiyonunuzun yükselmesinden endişe ediyorsanız uzanıp 10 – 20 dakika dinlenin. Sonra kalkıp günlük işlerinize devam ediniz!.

Karbonatlı Su Mucizesi

Karbonatın Kullanımı: Bir büyük bardağa iki tatlı kaşığı karbonat atıldıktan sonra üzerine az az kaynar su dökülerek köpürtülür ve karbonatın suda iyice çözülmesi sağlanır. Sonra üzerine normal su dökülür, karıştırılıp içilir. Eğer kanser, MS, diyabet hastasıysanız vücudu alkali hale getirmek için ilk hafta aç karnına yemeklerden bir saat önce bu uygulama iki kere tekrarlanır. Sonraki üç hafta sadece sabahları kahvaltıdan önce aç karnına içilerek devam edilir. Bir ay sonra gidip hastalığınızı kontrol ettirip iyi olup olmadığınızı görebilirsiniz.

Eğer idrarınızdaki pH 7,36 ve üstüyse vücudunuz “alkali” haldedir, dilerseniz her gün suya bir çay kaşığı karbonat atıp kullanmaya devam edebilir ya da sadece ihtiyaç duyduğunuzda bunu uygulayabilirsiniz.

İdrarınızdaki pH seviyesini öğrenmek için dijital pH ölçerler satılıyor, onlardan bir tane alıp her gün tartıya çıkmak gibi idrarınızdaki pH seviyenize bakıp bedeninizin sağlık durumunu anlayabilirsiniz. Dijital pH ölçer yerine pH kâğıtları da kullanabilirsiniz.

Hastaysanız alkali gıdaları araştırıp mümkün mertebede iyileşene kadar Alkali gıda tüketmeye özen gösterin.

Peki Karbonatlı Su Zayıflatır mı?

Metabolizmayı hızlandırmanın yolunun vücudun asit- baz dengesini alkali seviyeye çekmekten geçtiğini uzmanlar söylüyorlar. Bunu yapmanın en doğal yolu ise karbonatlı su içerek zayıflama oluyor. Karbonatlı suyun alkali yapısı ise bu konuda bizlere büyük bir fırsat sağlıyor.

Özellikle et ve karbonhidrat ağırlıklı beslenen kişilerde vücutta asit birikmesi oluşmakta ve bu durum da ister istemez kilo vermeyi neredeyse imkansız hale getirmektedir. Ortalama olarak sahip olduğumuz her 15 kg için 1 kg karbonatlı su tüketmek gerekmektedir. Bu sayede hızlı ve kalıcı zayıflama sağlayabiliriz. Bu konuda batı ülkelerinde yapılmış çok sayıda bilimsel araştırma olup gerek doğal maden suyu gerekse karbonat adını verdiğimiz beyaz mineral karışımı ile yapılacak içecek kürü ile doğal zayıflamanın yolu açılmaktadır.

Karbonatlı Su İle Zayıflama Kürü Nasıl Yapılır?

Vücudun asit düzeyini azaltan karbonatlı su ile kilo verme kürünün yapılışı son derece basittir. 1,5 litre suya 1 tatlı kaşığı karbonat (Sodium bicarbonate) ilave edildikten sonra karbonat eriyesiye kadar karıştırılacak ve günlük olarak ortalama 4 litre kadar tüketilecek. Ama dilerseniz bu miktarı 3 litreyle de sınırlı tutabilirsiniz. Yemeklerle su içmeyeceksiniz ve bunun yerine yemeklerden yarım saat öncesine kadar karbonatlı su içip yine yemeklerden bir saat sonrasında karbonatlı suyla zayıflama kürüne devam edilecek.

Sabahları aç karnına yarım litre karbonatlı su içerek güne başlayacağız ve 30 dk. sonrasında kahvaltı edeceğiz.

Vücuttan ödem söktürmek ve şişkinliği atmak için de karbonatlı suyla “zayıflama” kürü işe yarıyor. Karbonatlı suyla zayıflayanlar ortalama olarak bir ayda 5-7 kilo zayıflamayı başardıklarını dile getiriyorlar.

İdrar pH Değeri Kaç Olursa Sağlıklı Ya Da Alkali Oluruz?

İdrar pH derecemiz 7,3 ve üstü olursak alkali sayılırız, eğer 7,3 – 6.8 aralığında olursa nötr sayılırız. Ancak pH 0’la 14 aralığında bir değer. Bu değerin ortası 7 nötr saf suyun derecesi ne alkali ne de asidik. 7 nin altı asidik olmaya başlıyor, buda ortamdaki oksijen miktarının düşük olması demek.

Eğer bir insanın idrar pH değeri 5.5 altındaysa vücutta asidoz kanser başlamış demektir. Bütün kanser hastalarının idrar pH değerleri yaklaşık 4,5 çıkıyor. İdrar pH değeri 2 – 2,5 olanlar var . Artık asitleşmeden çürüyor.

Konuya dönersek eğer idrar pH değerinizi 7.3 ve üstü tutarsanız hiç bir zaman hastalığa yakalanmazsınız. Sağlıklı aralık 7.3 – 8 yada 9 olabilir. 10 üstü pek olmaz ama olursa da bişi olmaz. 11 e çıkarmak gereksiz ve sağlıksız. Ama 11 – 12 lere çıkarıp sağlıklı olduğunu söyleyenler de olabilir.

Yüksek pH , Yüksek Sağlık…

Limonla yapılan ve kesin sonuç veren hamilelik testi

Hanımlar her adet gecikmelerinde gebelik testi alıp yapmaya üşenir. Sık sık adet gecikmesi yaşıyanlar içinse her zaman gebelik testi almak ekstra bir harcamadır. Peki evdeki Limon ve karbonatla gebe olup olmadığınızı öğreneceğinizi biliyor musunuz?

Hamilelik testinin doğru sonuçlara ulaşması için regl gününden bir hafta zaman zarfı geçmesi gereklidir.Regl dönemi bir hafta geciktikten sonra eczanenize başvurup gebelik testi alabilir veya kendi evinizdeki imkanlarla limon ve karbonat kullanarak kendi gebelik testinizi kendiniz basitçe yapabilirsiniz.Bu uygulamayı yapanlardan edinilen bilgi ve verilere göre limon ve karbonat ile yapılan hamilelik testi oldukça başarılı.Tabii limon ve karbonat testinden sonra sonucunuz olumlu ise en kesin sonuç olan kan testine başvurmanızı önemle vurgulamak isteriz.

Peki limonla gebelik testi nasıl yapılır. Gebelik testinde olumlu sonuçlar alırsanız doktora başvurarak netleştirmeyi unutmayın.

Limonla gebelik testi nasıl yapılır?

Plastik ve şeffaf bir bardağa idrarınızı yapın. Minicik bir limonu ikiye bölün. Bir parçasını yaptığınız idrarın üzerine sıkın. Limonun tortuları veya minik granülleri idrarın dibine çökmeye başlarsa mutlu olabilirsiniz, çünkü hamilesiniz. Limon tortuları dibe çökmez ısrarla yüzeyde kalırsa hamile değilsiniz.

Karbonatla Gebelik Testi Yapımı

Bir diğer yöntem ise karbonatla yapılan gebelik testidir. Plastik ve şeffaf bir bardağa idrarınızı yapın. 1 çay kaşığı kadar karbonatı idrarın üzerine yavaşça dökün. Karbonat idrarın üzerinde köpürmeye başlarsa hamilesiniz demektir. Karbonat kabarmadan dibe çökmeye başlarsa hamile değilsiniz demektir. Evde yapılan bu gebelik testleri net sonuçlar verse de biz sizlere kesin sonuç için kan testi yaptırmanızı öneririz.

Vazelinin Hiç Bilmediğiniz Kullanım Alanları

Yıllardır nesilden nesile aktarılan bir güzellik sırrı: Vazelin! Hızlı nemlendirme özelliği, çok uygun fiyatlara her yerde bulunabiliyor olması onu cilt bakımı yarışında diğerlerinden ayırıyor. Elbette doğru kullanmayı bilmek gerekiyor. Nasıl mı?

Gerek güzellikte gerekse hayat kurtarıcı durumlarda vazelinin daha önce hiç bilmediğiniz farklı kullanımları..

Kirpiklerinizin büyümesine yardımcı olur. Gece kirpiklerinize sürün ve etkisini görün.  Kuru ve çatlamış dirseklerinizi yumuşatır.  Kuru cildinize sürdüğünüzde hemen etkisini gösterir ve hayat kurtarır.  Öpülesi ve güzel dudaklar için birebirdir.   Parfüm sıktığınız noktalara sürdüğünüz vazelin, kokunun daha kalıcı olmasını sağlar.  Vazelinin gözenekleri tıkadığı bilgisi yanlıştır tam aksine daha yumuşak bir cilt için yüzünüze, boynunuza ve kollarınıza sürebilirsiniz.  Dişinize bulaşan ruja vazelin sürdüğünüzde yok olacaktır.  Geceden kalan makyajı temizlemeyi büyük oranda kolaylaştırır.

Göz makyajının altına, yanaklarınıza ve dudaklarınıza sürdüğünüzde daha parlak ve taze bir görüntü verecektir.  Kaşlarınıza sürdüğünüzde, bölgeyi yumuşatır ve kaşlarınızı daha acısız bir şekilde alabilirsiniz.  Saçlarınızı boyarken saçınızla alnınızın birleştiği yere sürün, böylece boya yüzünüzde iz bırakmayacaktır.  Aksesuarlarınızda yepyeni bir etki yaratır. Bu yüzden ayakkabılarınıza ufak miktarda sürün ve farkı görün!  Saçlarınızın uçları sağlıksız görünüyorsa az miktarda saçlarınıza sürün.  Kıyafetlerinize bulaşmış makyaj izi varsa bunların üzerine vazelin sürerek daha kolay çıkmalarını sağlayabilirsiniz.  Güneşte yanmayan bölgelerinize özellikle dizlerinizin arkasına ve bileklerinizin içlerine sürerseniz aradaki renk farkını kapatacaktır.  Ojenin kapağını bir dahaki sefere daha kolay açmak için kapağın altına vazelin sürün.  Peeling olarak da kullanabilirsiniz. Deniz tuzuyla karıştırın ve duştan sonra vücudunuza sürün.  Takma kirpik yapıştırıcısını rahatça çıkarmanıza yardımcı olur.

Bu kadar yararın yanında vazelinin zararları var mı?

Yapılan araştırmalar neticesinde şimdiye kadar vazelinin zararlı olduğuna dair bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Ancak gözle temasından kaçınılması gerekir. Bir de yağlı bir cilt tipine sahipseniz vazelin sizin cildinize uygun olmayabilir. Çünkü sivilce sayısında bir anda artış gözlemleyebilirsiniz.

Makyaj temizliğinde de vazelin kullanımı çok tavsiye edilmez. Vazelin su da parçalanmaz. Bu nedenle göz üzerinde genellikle bir tabaka bırakır. Bu da göze sürülen kalem ve rimelin akmasına neden olur. Ortaya çıkan görüntü de bir çok kadının sinirini bozar. Yani siz siz olun makyaj temizlemek için vazelini tercih etmeyin.

Saçınıza sürüp 1 dakika bekleyin! Etkisine inanamazsınız

Saç bakımı, gündelik hayatımızda kötü uygulamalara maruz kalan, yıpranan saçlarımız için oldukça önemlidir. Özellikle kadınlar için bakımlı ve güzel görünen saçların önemi yadsınamaz bir gerçektir. Kadın ruh hali ile paralel yönde hareket eden saç bakımında ilk dikkate alınması gereken saç tipinize ve saç derinize uygun ürünleri tercih etmektir. Düzenli ve kontrollü bir biçimde doğru ürünler kullanarak yapılan saç bakım uygulamaları ile güzelliğinizi taçlandırmaya ne dersiniz?

Saçlarınızın canlı, parlak ve gür olması için ne yapmanız gerektiğini biliyor mısınız? İşte ülke ülke saç bakım
yöntemleri…

Brezilya:

Yumuşak saçlar için kakao yağı maskesini deneyin. Maskeyi saçınıza uygulayın ve 30 dakika beklettikten sonra hindistancevizi suyu ile yıkayın.
Kolombiya:

İpek yumuşaklığında saçlar için 2 yumurta beyazı ve mango posasını karıştırıp saçınıza sürün. 15 dakika sonra ılık suyla yıkayın.
Arjantin:

Saçları nemlendirmek için kullandığınız şampuana birkaç damla aloe vera suyu damlatın.

Guyana:

Saçların parlaması için Guyana halkı omega 3 deposu olan sardalya tüketir.

Jamaika:

Kaktüs suyu saçlardaki kırıklara iyi gelmektedir. Saçınıza uygulayın ve ılık suyla durulayın

İskoçya:

Saçların parlaması için şampuan yerine papatya çayı kullanın.

Fransa:

Saç diplerine shea yağı sürün ve yatmadan önce maske uygulayın.

Malzemeler: 1/2 Muz 1 avokado 1 yumurta Bal 2 yemek kaşığı doğal sızma zeytinyağı. Yapılışı: Avokadoyu soyup ikiye bölün, püre haline getirin. Yarım muzu iki yemek kaşığı zeytinyağı ile karıştır.

İtalya:

İtalyanlar saçlarının parlaklığını zeytinyağına borçludur. Zeytinyağını saç dibinize uygulayın ve tarakla tarayarak dağıtın. Beklettikten sonra şampuanınızla yıkayın.

Romanya:

Saç rengini açmak için saç bakım kreminize bir kaşık bal ekleyin.

Beyazlayan saç tekrar siyahlaşır mı, saçtaki beyazlar nasıl yok olur?

Son zamanlarda, gri saçlı olmak moda oldu, ancak yine de bazı insanlar platin renkli saç sahibi olmak istemiyor ve saçlarının asıl tonunu doğal yollarla nasıl koruyacaklarını bilemiyorlar. Bu yazımızda, sizlere boya ya da kimyasal değdirmeden, uzun süre saçınızın rengini nasıl koruyabileceğiniz hakkında bazı ipuçları vereceğiz.

Saçlar Neden Beyazlar?

Genetik faktörler, yetersiz beslenme, hormonel dalgalanmalar, sigara içme alışkanlığı ve stres gibi nedenlerden, saçlarda beyazlamalar başlar. (Beyaz saçı eski rengine döndürmek için doğal yöntemler) isimli bu makalemizde, evdeki malzemelerle yapabileceğiniz, beyaz saçlara çözüm olabilecek tariflere yer verdik.

Prof. Dr. Ahmet Maranki beyazlamış saçlara doğal çözüm tarifi

1. Yöntem:

4 su bardağı suyu kaynatılıp, 5 adet cevizin kurutulmuş yeşil kabuğu içine atılır ve su 5 dakika kaynatılır. Ocaktan alınıp suyun ısısının biraz düşmesi beklenir. Elde edilen bu ceviz kabuğu suyu ile saçlar her gün saç diplerine masaj yapılarak yıkanır. Yeşil ceviz kabuğu suyu saçta kalır, saç durulanmaz. 21 gün boyunca bu uygulamaya devam edilir.

2. Yöntem:

1 tatlı kaşığı alkali suya 3 tatlı kaşığı ceviz yağı, yarım tatlı kaşığı kadar kristal tuz konup tüm malzemeler eriyene kadar karıştırılır. Karışım saç diplerine masajla yedirilir. 1-3 saat saçta bekletilip saçlar yıkanır. Fakat yıkama sırasında şampuan değil sabun kullanmak gerekir. Son durulama suyu olarak ise elma sirkeli su kullanılır.

Hindistan cevizi yağı ve limon suyu:

Hindistan cevizi yağı, saçlar için çok faydalı, muhteşem bir yağdır. Saçı nemlendirir, saçların uzamasına yardımcı olur, saç derisindeki enfeksiyonlarla savaşır ve saça parlaklık katar. Uzun bir süre için kullanıldığında, antioksidan dolu yapısıyla saçtaki beyazları giderip, beyaz saçın eski rengine dönmesini sağlar.

Saçınızın uzunluğuna ve gürlüğüne göre, birkaç yemek kaşığı organik Hindistan cevizi yağı ile 3 tatlı kaşığı limon suyunu güzelce karıştırın. Bu karışımı saç diplerine ve saçlara masaj yaparak uygulayın. En az 1 saat saçınızda kalsın. Ardından saçlarınızı yıkayın, şampuanlayın ve durulayın. Haftada 1 kez bu saç maskesine devam edin.

Biberiye ve Adaçayı:

Biberiye ve adaçayı, beyaz saçların koyulaştırılmasında çok etkili bitkilerdir. Yarım su bardağı kurutulmuş biberiye ve yarım su bardağı kurutulmuş adaçayı bitkisini 2 su bardağı suya koyup kaynatın. Ocaktan alıp birkaç saat dinlenmeye bırakın. Suyu süzün. Banyodan çıkmadan en son bu su ile saçları yıkayın. 15-20 dk saçlarda bekletip su ile durulayın. Haftada bir kez bu yöntemi uygulamaya devam edin.

Bektaşi üzümü:

Bektaşi üzümlerini sizlere görülmeye değer sonuçlar verecek ince bir maske yapımında kullanıyoruz. Bu üzümü yumurtayı, bir yemek kaşığı okaliptus yağı ve limon suyuyla karıştırın. Kafa derinize sürdükten bir saat sonra yıkayın.

Soğan suyu:

Bu suyu direk olarak saç derinize uygulayın, bir saat bekletip, bir miktar suyla temizleyin. Ayrıca şampuanınıza biraz soğan parçası eklerseniz faydasınız göreceksiniz.
Şimdi sizler de saçınıza bu kolay ipuçlarıyla bakmaya başlayın, etkisini kısa sürede göreceksiniz!

Saçtaki kaşıntılı egzama nasıl geçer, ne iyi gelir?

Kontakt dermatit adı verilen ve yabancı maddelerle temas sonrası oluşan egzama ve kaygı gibi duygu durumları ile tetiklenebilir. Kaşıntıyı rahatlatmak için genellikle kortikosteroid kremler ve merhemler kullanılır. Bakteriyel deri enfeksiyonları için Bu tip ilaçlar ve egzamanın nedenleri ile doğru tedavi yöntemleri hakkında doktorunuza danışabilirsiniz. Ayrıca geçici ve doğal bir çözüm için bir miktar yulafı ılık suyla karıştırarak tahriş olan bölgeye sürebilirsiniz.

Saçtaki Egzamayı Geçiren Mucize Yöntem!

Gerçek ismi neem ağacı olan tesbih ağacı, tesbihlerin yapılışında kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra tesbih ağacının yağından üretilen esans yağda güzellik alanında kullanılmaya başlandı. Çeşitli kozmetik ürünlerin içerisine katılan bu yağın aynı zamanda saça olan mucizevi etkileri de bulunuyor. Saç derisini besleyen tesbih ağacı saçta meydana gelen egzama, bitlenme, pul pul dökülme gibi problemlerinde önlenmesini sağlıyor.

Tesbih ağacı Hindistan’da ve Avrupa’nın sıcak bölgelerinde yetişmektedir. Uzmanlar, tesbih ağacının insan sağlığı için çok yaralı olduğunu ortaya koydu. Birçok hastalığın çaresi olarak kullanılan tesbih ağacı dünya çapında halk ilaçları olarak geniş bir kullanım geçmişine sahiptir. Her ne kadar sert bir kokusu olsa da, yağ asitleri ve diğer besin maddelerinde yüksektir. Çeşitli güzellik ürünlerinde de kullanılan tesbih ağacı, cilt kremleri, vücut losyonları, saç ürünleri gibi kozmetik ürünlerinde de kullanılmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre tesbih ağacı aynı zamanda saç derisi besleyen yağ asidi içermektedir. Bu sayede saçlar nemlenerek, parlak ve canlı bir hale gelir.

Kuru, yetersiz beslenmiş veya kaba tüyleri pürüzsüz, ipeksi bir dokuya dönüştüren tesbih ağacı yağı, egzama veya dermatit, kaşıntılı, kuru, kırmızı, pul pul dökülme gibi saç derisinde oluşan sorunları gideriyor.

Tesbih ağacının faydaları arasında saçta oluşan bit ve böceklenmeleri önlemesi de yer almaktadır. İçerdiği insektisidal bileşeni sayesinde oluşan bitlerden hızlıca kurtulmanızı sağlar.

Tesbih Ağacı Yağı İle Saç Maskesi

Malzemeler:

  • 1 çay kaşığı Tesbih ağacı yağı
  • 3 çorba kaşığı avokado yağı
  • 4-5 damla lavanta yağı

Hazırlanışı ve Uygulanışı:

Tüm malzemeleri iyice karıştırın. Bunu saç derisine ve saçınıza uygulayın ve hafifçe masaj yapın. 1 saat sonrasında ılık su ile durulayabilirsiniz.

Egzama Kaşıntısı Nasıl Hafifletilir?

Egzama görülen bölgeyi kaşımak bakteri oluşumunu arttırabileceği gibi cildin tahriş olmasına neden olur. Bu yüzden ellerinizi kaşınan bölgeden uzak tutmalısınız. Doktorunuzun verdiği kremler, oral ve topikal histaminler kaşıntıyı kısa sürede alacaktır. Soğuk kompres uygulamak ve sıcak suyla duş almak kaşıntıyı hafifletebilir. Bu sürede egzamayı tetikleyen olası alerjenlerden uzak durulmalıdır.

Egzamalı Cilt Kuruluğu Nasıl Önlenir?

Cilt kurudukça egzamanın belirtileri artar ve daha fazla kaşıntıya neden olur. Özellikle kış aylarında iç mekanlarda kullanılan ısıtıcılar havayı ve cildi kurutur. Bunu engellemek için oturduğunuz bölgede nemlendirici buhar cihazı çalıştırabilirsiniz. Isı kaynağına yakın bölgeye veya kalorifer petekleri yakınına geniş ağızlı bir kasede bir miktar su koymak havayı nemlendirmenizi sağlayacaktır.

Egzamalı Bölgedeki Enfeksiyon Nasıl Önlenir?

Bazen egzama bulunan bölgeyi farkında olmadan kaşıyabilirsiniz. Bu kaşıma cildi tahriş ederek enfeksiyona karşı korumasız hale getirebilir. Bunu önlemek için tırnaklarınızı düzenli olarak kesin ve anti bakteriyel sabun kullanın. Kaşıntı geceleri uykunuzda oluyorsa yatmadan önce ince pamuklu eldiven giyebilirsiniz.
Sentetik kıyafetler yerine pamuklu ve doğal ürünlerden üretilmiş kıyafetler kullanın. Gün içinde terlediğinizde gömleğinizi, çorabınızı değiştirin. Egzama görülen bölgeyi havluyla veya duş süngeri ile ovmayın.

Kaşıntılı Egzama İçin En Etkili Kürler

Bir bardak suya bir çay kaşığı çam iğnesi koyun, günde 3 bardak alın, her defasında yarım bardak için. Etkilenen bölgeleri çay ile her gün, günde 3 defa yıkayın.

Isırgan kökü çayından her gün için. Isırgan kökü çayı kullandığımız en etkili şey olduğunu söyleyebiliriz. Isırgan kökünü bir çay bardağı suda demleyin her gün günde 2 defa 1 çay kaşığı için. Bu yöntem her çeşit deri hastalığı ve kurdeşen için en iyisidir.

Varis tedavisinde mucizevi doğal yöntem

Eğer akşam saatlerinde artan bacak ağrılarınız ve şişlikleriniz, gece ortaya çıkan kramplarınız varsa, varis tehlikesi ile karşı karşıya olabilirsiniz. Sosyal yaşantıyı büyük ölçüde etkileyen ve acı verici bir rahatsızlık olan varisli damarlar birçok insanın ortak problemi. Ayrıca estetik olarak da kötü bir görüntüye sahip olan bu belirgin damarlar için doğal tedavi yöntemleri bulunmaktadır.

Günümüzde varis sorunu için de çok fazla ilaç üretilmekle beraber yine de çoğu insan doğal tedavi yöntemlerinin daha etkili olduğunu düşünüp yeni çözüm yolları aramaktadır. Deneyeceğiniz bu inanılmaz tarifle siz de varis sorunlarınızı tedavi edebilir ve tekrar ortaya çıkmasına engel olabilirsiniz. Uygulayacağınız doğal tarifin yanında dengeli ve düzenli bir beslenme alışkanlığına kazanmak, taze ve besleyici yiyecekler tüketmek de önemlidir. Ayrıca düzenli egzersiz yapmak ve bu sayede kan dolaşımını hızlandırmak da varis tedavisi konusunda size yardımcı olacaktır.

Malzemeler:

  • 3 Yemek kaşığı Aloe Vera jeli
  • ½ Fincan elma sirkesi
  • 1 Adet rendelenmiş havuç

Hazırlanışı:

Varisli damarlara çözüm için hazırlayacağınız doğal küre başlarken, malzemeleri bir kap içerisinde tamamen eşit dağılana kadar karıştırın. Yaklaşık 20 saniye mikrodalga fırında tuttuktan sonra karışımı soğumaya bırakın.

Kullanılışı:

Vücudunuzdaki varisli damarların olduğu bölgelere yaptığınız bu karışımı sürün ve bir bandaj ile sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yatın ve bacaklarınızı 5 dakika boyunca havaya kaldırın. Yarım saat boyunca bacaklarınızı dinlenmeye bırakın. Varis tedavisi için bu işlemi bir ay boyunca hafta 3 kez tekrarladığınızda göreceğiniz sonuçlar karşısında şaşıracaksınız.

Günümüzde özellikle orta yaşlı, sürekli ayakta kalmak zorunda olan insanlarda ortaya çıkan varis sorunun temel sebebi, kan akışının düzensizliğidir. Kan akışındaki düzensizliği gidermek ve sağlıklı kan dolaşımına sahip olmak, varis sorununun çözümü olacaktır. Elma sirkesi, havuç ve aloe vera jeli de içeriğindeki besin maddeleri sayesinde kan akışınızı düzenlemekte ve size daha sağlıklı bir cilt sunmaktadır.

Çocuğunuzun Ateşini Düşürmek İsterken Yükseltmeyin

Çocuklarda ateş düşürmek için ailelerin kullandığı birçok metodun, çocuğun ateşini düşürmek isterken yükseltebileceği, ateş düşürmek için kolonya, alkol, sirke ve buz kullanılmaması gerektiği bildirildi. Pediatri Bölümü Uzmanı Dr. Melih Çetinkaya, çocuklarda ateş ve ateşi düşürme metotları hakkında ailelere uyarılarda bulundu.

Ateşin, enfeksiyon hastalıklarında çocuk için bir savunma mekanizması olduğunu ailelerin unutmaması gerektiğini vurgulayan Çetinkaya, ”38 derecenin üzerindeki ısıya yüksek ateş denirse de ısının yükselişi ciddi bir hastalık belirtisi olmayabilir” ifadelerini kullandı.

Çetinkaya, 37,5 derecenin üzerinde de ateşin yükselebileceğini düşünerek dikkatli olunması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ”Kulak, dil altı, cilt, popo ve koltuk altı ateş ölçme noktalarıdır. Koltuk altı ölçümleri diğer ölçümlere göre 0,5 derece daha düşüktür. Ateş kendi başına bir hastalık olmaktan ziyade, bir hastalık belirtisidir. Her çocuğun ateşi çıkar. Bu, vücudun savunma mekanizmasıdır. Önemli olan çıkan ateşi kontrol altında tutmaktır. Çocuk ateş nedeniyle titrer. Aile ’eli ayağı buz gibi başı yanıyor çocuğumun’ der. Bu tamamen ateşin doğası ile ilgili bir durumdur. Kan dolaşımının fazla olduğu baş ve vücut kısmı daha sıcak, kan dolaşımının az olduğu el ve ayaklar soğuk olacaktır.”

Yapılması ve yapılmaması gerekenler

Çocuğunun ateşi olduğundan şüphelenen ailelerin ilk olarak ölçüm yapması gerektiğine değinen Çetinkaya, 20 dakika sonra ateşin değişip değişmediğinin kontrol edilerek tekrar ölçüm yapılması gerektiğine dikkati çekti.

Ateşi yüksek olan çocuğun yatırılması ve oda serinse bile giysilerinin çoğunun çıkarılması gerektiğini anlatan Çetinkaya, ateşi olan bir çocuğun ancak ince bir çarşafla örtünmeye ihtiyacı olduğunu, 39-40 derece ateşi olan çocuğun bütün vücudunun ılık su ile ıslatılmış süngerle silinerek ateşinin düşürülebileceğini anımsattı.

Dr. Çetinkaya, çocuğun ateşinin 39 derecenin altına düşene kadar ölçülmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ”Hiçbir zaman bu iş için soğuk su kullanmayın. Soğuk, kan damarlarını büzüştüreceği için ısıyı düşürmek yerine yükseltecektir. Yapılan uygulamalar bir netice vermezse, doktor kontrolünde ateş düşürücü şurup verin.

Çocuğunuzun belirli aralıklarla az miktarlarda da olsa sıvı şeyler içmesini sağlayın. Ateş düşürmek için asla kolonya, alkol, sirke ve buz kullanmayın. Bunlar damarları ani olarak büzer ateş hemen düşer gibi olur. Sonrasında ise damarlar genişler ve ateş çok daha fazla yükselir. Özellikle küçük bebeklerde havale riskini artırır.”

Beyaz Saçları Yok Eden Anneanne Yöntemi Karışım Tarifi

Beyaz saç kadınlar için en korkutucu estetik problemlerden biridir, özellikle de erken meydana geldiğinde. Beyaz saçlar her ne kadar yaşlanmanın kaçınılmaz bir belirtisi olsa da, sürekli stres, belirli kimyasalların kullanımı ya da genetik etkenler yüzünden, 30 yaş kadar erken bile başlayabilir.

Erken beyazlayan saç, melanin adlı saça rengini veren pigmentin üretimindeki düşüşün sinyalidir. 45 yaşın üstündeki nüfusun %50’sinin erken beyazlayan saçtan muzdarip olduğu belirlenmişken, üç kadından sadece biri saçlarını o halde bırakıyor.

Bir sağlık problemi olmamasına rağmen, çoğu kişi beyaz saçların görünümünü gizlemeyi ve doğal rengini daha fazla muhafaza etmeyi tercih eder. Patates kabuğunda bulunan sıvı, saçı doğal yoldan nemlendirmek ve koyulaştırmak için en geleneksel yollardan biridir.

Bu sıvı, saçınızı güçlendirirken daha yoğun bir renk veren önemli vitaminleri ve mineralleri içerir.

Malzemeler:

  • 4 Patatesin kabuğu
  • 2 Litre su

Yapılışı:

Patates kabuklarını büyük bir tencereye iki litre su ile birlikte koyun. 25 dakika boyunca orta ateşte kaynatın, sonra dayanılacak sıcaklığa gelene kadar soğumasını bekleyin. Sıvıyı süzerek ayırın ve uygulama için bir cam saklama kabına alın.

Uygulanışı

Saçlarınızı her zamanki gibi durulayın ve patates suyunu nazik bir masaj ile uygulayın. Kolay olması için sprey şişesine koyup uygulayabilirsiniz, sonra 20 dakika kalmasına izin verin. Bol su ile durulayın ve bunu haftada üç kez kullanın.

Prof. Dr. Üstün Dökmen’den Anne Babalara

Çocuğunuz ;

– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…

Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:

– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…
– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…

Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.

Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:

– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…

Öyleyse çocuğunuzla:

– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.

Sevdikleriniz için mutlaka paylaşın..

Cildinizi canlandırmak için bu masaj tekniklerini uygulayın

Gün içinde mimik yapmaktan yorulan cilde evde 20 dakika ayırarak masaj yapmak cildin yenilenmesini ve canlanmasını sağlıyor. Julie Gabriel, ‘Bakımlı Bir Cilt’ kitabında basit masaj tekniğini okurlarla paylaşıyor. Bunun için elinize az bir miktar doğal özlerden yapılmış bir masaj yağı almalısınız.

Düzenli yapılan yüz masajının stresi azalttığı, kan dolaşımını hızlandırdığı, ten rengini iyileştirdiği ve yüzün daha taze görünmesini sağladığı kanıtlanmış. Eee hadi ne duruyorsunuz?

Derin nefesler alarak rahatlayın. Sakin bir müzik açıp gözlerinizi kapatın. Gözlerinizi bilekleriniz elmacık kemiklerine gelecek şekilde ellerinizle kapatın. Hafif şekilde bastırarak 15 saniye bu şekilde durun. Ellerinizi yavaşça kenarlara doğru kaydırın. Bunu 5 kez tekrarlayın. Başınızı sağ tarafa çevirin ve yumuşamış parmaklarınızı boynunuza yerleştirin. Parmaklarınızı çeneden köprücük kemiklere doğru kaydırın. Bunu boynunuzun her 2 tarafına uygulayın. Çene kemiğiniz hizasındaki derinizi işaret ve baş parmağınızla çimdikleyin, kulak arkasına kadar ilerleyin. Her 2 tarafa da 3 kez tekrarlayın. Ellerinizin arkasıyla parmak uçlarınız yanaklarınıza gelecek şekilde yanaklarınızı ovuşturun. Burun deliklerinizle elmacık kemikleri arasındaki akupunktur noktasını bulup 15 saniye boyunca nazikçe bastırın. Yüzük parmağınızla göz çevresinde hafif hafif daireler çizin. Her 2 göz için 6 kez tekrarlayın. Ellerinizi burnunuzun üzerinde birleştirerek alnınızdan saçınıza kadar gezdirin. Ellerinizi tırmık şeklinde açarak saçınızda gezdirin. Masaj seansını ellerinizi kapak gibi gözlerinizin üzerine koyarak sonlandırın. Ellerinizi birkaç saniye tutun, karanlığın tadını çıkarın.

Sürekli altını ıslatan çocuğa ne iyi gelir?

Çocukların yatağını ıslatma problemleri ebeveynlerin sıklıkla karşılaştığı bir durumdur. Bu durumla sizde karşı karşıyaysanız öncelikle sorunun sebebine yönelmeniz gerekiyor. Derin uykuya dalmak, psikolojik problemler, idrar yoluyla ilgili bazı sorunlar çocuklarınızın geceleri yatağı ıslatmasına sebep olabilir. Altına ıslatan çocuğa ne iyi gelir sorularının cevaplarını sizler için açıkladık…

Mesane egzersizleri yapmak

İdrar yolunuzu güçlendirecek mesane egzersizleri yapmak yatak ıslatma probleminiz için çözüm olabilir. Bu egzersizler idrar yolu kaslarınızı güçlendirecek ve idrarınızı tutmanızı kolaylaştıracaktır. Çocuklarınızı yönlendirerek bu egzersizleri yaptırmanız geceleri yatağını ıslatma problemine çözüm olabilir.

Elma sirkesi kullanın

Elma sirkesi vücudunuzdaki alkali ve asit dengenizi en iyi düzenleyecek sıvıdır. Vücudunuza alacağınız elma sirkesi birçok problemin yanında yatak ıslatma problemini de çözecektir. Eğer çocuğunuzun yatağını ıslatmasını istemiyorsanız her öğünün yanında yarım bardak suya karıştırılmış elma sirkesi içirmeniz yeterlidir. Bu yöntem yatak ıslatma probleminin yanında çocuğunuzun bağışıklık sistemini de güçlendirecektir.

Kereviz yedirin

Kereviz böbrekler için olduğu kadar idrar yolunuz için de çok sağlıklıdır. Yatmadan önce çocuğunuza yedireceğiniz bir sap kereviz ve yanında içireceğiniz bir bardak su idrar yolu iltihaplarını yok edecek, böbreklerini düzenleyecek ve uyurken istenmeyen toksinlerin idrar yoluyla atılmasını önleyecektir. Bu sayede çocuğunuzun uyurken tuvaleti gelme sorunu ortadan kalkacaktır.

Kuru üzüm ve ceviz yedirin

Kuru üzümlerde ceviz kadar sağlıklı ve yararlı bir besindir. Uyumadan bir süre önce çerez olarak çocuğunuza vereceğiniz bir miktar kuru üzüm ve ceviz yatak ıslatma problemini çözecektir. Fakat bu yöntemin etkilerini görmek için birkaç hafta boyunca düzenli olarak yapmanız gerekiyor.

Uyumadan önce kızılcık şerbeti içirmek

Çocuklarınıza her gece yatmadan önce kızılcık şerbeti içirmeniz yatağını ıslatma problemine çözüm olabilir. Kızılcık şerbetinde bulunan antioksidanlar çocuğunuzun böbreklerinizi iyileştirecektir.

Her gün aynı saatte uyutun

Yaşı daha küçük çocukları her gün aynı saatlerde uyutmak çocuğunuzun idrar ve uykusunu belli bir düzene sokacaktır. Eğer çocuğunuz sürekli farklı saatlerde uyuyup uyanıyorsa, böbreklerindeki düzende bozulacak ve bunun sonucunda yatağı ıslatma problemi artacaktır.

Altın çilek yedirin

Altın çilek birçok faydasıyla şu sıralar çok popüler olan bir besin. Çocuklarınızın yatak ıslatma problemi için de öyle. 2 altın çileğe biraz bal ve karabiber ekleyip püre haline getirip çocuğunuza her sabah yedirin. Altını ıslatma problemini çözecektir.

Karnının alt kısımlarına masaj yapın

Alt karına masaj yapmak yatağı ıslatma konusunda çözüm olabilir. Biraz zeytinyağıyla ellerinizi ısıtarak alt karına masaj yaptığınızda çocuğunuzun kasları güçlenecektir. Fakat bu yöntemin işe yaraması için birkaç gün boyunca düzenli olarak yapmanız gerekmektedir.

Makyajdan yorulan cildinize doğal maske

Mango maskesi

İçerisinde bolca vitamin çeşitliliği olan mango her tip cilt için uygun olması yönünden de oldukça kullanışlıdır. Mangoda bulunan A vitamini ve potasyum cildinizi nemlendirip parlaklık kazandırırken B vitamini, deri üzerinde oluşan hasarları onarır. Makyajdan yorulan ciltler için mango maskesi tarifi:

Malzemeler

•    1 adet olgun mango
•    7-8 tane öğütülmüş taze badem
•    2 tatlı kaşığı yulaf ezmesi
•    Bir miktar kil

Malzemeleri bir kapta homojen bir şekilde karıştırın. Karışıma bir miktar süt eklerseniz malzemeler birbirini daha rahat tutacağı için maskenin sürülmesi daha kolay olur. Maskeyi yüzünüzde 15 dakika kadar bekletip bol su ile durulayın. Artı olarak maskenin soğuk olması gözenekleri sıkılaştıracağı için faydalı olacaktır.

Maden suyu maskesi

Maden suyu doğal olması sebebiyle birçok farklı alan da kullanılmaktadır. Selülit tedavisi, sivilce tedavisi, makyaj temizleme, makyaj sabitleme bunlar arasında yer alır. Maden suyu yüksek oranda mineral içerir ve bu cildinizin makyajdan yorulmuş solgun hâline kurtarıcı olacak bir çözüm önerisidir. Temizlediğiniz cildinize bir pamuk yardımı ile maden suyunu uygulayın. Yüzünüzdeki rahatlamayı ve ferahlığını hemen fark edeceksiniz. Dikkat edilmesi gereken bir konu, maden suyu ve sodanın aynı olmadığı gerçeğidir. Maden suyunun içindeki karbondioksit gazı tamamen doğalken, soda işlenmiştir.

Muz maskesi

A ve C vitamini yönünden zengin bir besin olan muz, cilt yorgunluğu için birebirdir. Püre haline getirilen muzu temizlenmiş cildinize masaj yaparak uygulayın. 10-15 dakika arası yüzünüzde beklettiğiniz maskenizi soğuk su ile durulayın.

Nane maskesi

Nane cildi temizler ve rahatlatır. Ayrıca, zaman içerisinde oluşan deformasyonlar için de yenileyici özeliğe sahiptir. 2 yemek kaşığı kuru nane veya 8-10 yaprak taze nanenin üzerine 1 bardak sıcak su dökün ve üzerini kapatın. 20-25 dakika bekledikten sonra naneyi süzün. Bu toniği yüzünüze her gün uygulayabilirsiniz.

Pürüzsüz Bir Cilt İçin Kahve Maskesi Nasıl Yapılır?

Pürüzsüz bir cilt için kahve maskesi, kolay uygulanması ve etkili bir yöntem olması nedeniyle güzelliğine önem veren kadınların vazgeçemediği bir maskedir.

Kahve maskesi cilt üzerinde nasıl etki eder?

Kahve maskesi, en çok doğal peeling olarak bilinen bir yöntem. Cildi ölü derilerden arındırıp temizliyor. Cildin canlı ve parlak bir görünüm kazanmasını sağlıyor. Düzenli kullanımda bir süre sonra, gözeneklerin kapandığı siyah noktaların kaybolduğu görülüyor. Aynı zamanda cildi sıkılaştırıcı bir özelliği de bulunan kahve maskesi, bu özelliğiyle de cilt kırışıklıklarını önlüyor.

Cilt türlerine göre kahve maskesi tarifleri

Kuru ciltler için kahve maskesi

1 tatlı kaşığı kahve telvesi 1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi yağı ya da zeytinyağı

Malzemeler karıştırılıp göz altları hariç bütün yüze sürülür. 15-20 dakika bekledikten sonra ılık suyla yıkanır. Aynı tarif zeytinyağı yerine bal kullanılarak da uygulanabilir. Kuru ciltler için haftada 2 defa uygulamak yeterlidir. Bir hafta sonunda, cildin nemlendiği ve canlı bir görünüme kavuştuğu fark edilecektir.

Yağlı ciltler için kahve maskesi

1 tatlı kaşığı kahve telvesi 1 tatlı kaşığı limon suyu 1 yemek kaşığı yoğurt 1 yemek kaşığı süt

Bütün malzeme karıştırılır ve cilde sürülür. Maske tamamen kuruyana kadar beklenir. Soyularak çıkarılır ve ılık suyla yüz yıkanır. Cildin gözeneklerini sıkılaştırıp doğal bir parlaklık kazanmasına yardımcı olur.

Siyah noktalar için kahve maskesi

2 tatlı kaşığı kahve telvesi 2 tatlı kaşığı zeytinyağı 2 tatlı kaşığı maden suyu

Malzemeleri karıştırıp ovalayarak cildinize sürün. Bir süre bekletip yıkayarak cildinizi arındırın.

Doğal peeling için kahve maskesi

Cildi derinlemesine temizlemek ve zararlı maddelerden arındırmak için, kahve telvesini doğrudan cildinize uygulayabilirsiniz. Eğer kuru bir cilde sahipseniz birkaç damla zeytinyağı ilave etmeniz önerilir. Telveyi parmağınızla bütün yüzünüze sürün ve 5 dakika kadar bekletin. Özellikle soluk bir cilt renginiz varsa, cildinizin canlandığını fark edeceksiniz. Peeling uygulamasını haftada 2-3 defa yapabilirsiniz.

Adet söktürücü bitki çayları

Regl dönemini her ay düzenli yaşıyor olsanız bile bu dönemi çok kısa sürmesi veya adet kanının normalden az olması çeşitli sorunlar yaşamanıza neden olabilir. Regl döneminde ağrılı ve sancılı durumlarla karşı karşıya kalmanıza neden olabileceği gibi gerginlik ve stres kaynağı olarak yaşam kalitenizi de etkileyebilecek olan sorunlar bütünüyle her ay birkaç gününüze mal olabilmektedir.

Böyle durumlar karşısında hemen doktora gitmek yerine adet söktürücü şifalı bitkilerin mucizevi etkilerinden faydalanabilirsiniz. Ancak mutlaka bir uzman doktora da danışarak gereken durumlarda ilaç tedavisine yardımcı bir tedavi yöntemi olarak bitkilerden faydalanmanız tavsiye edilir. Olası bir sağlık probleminin belirtisi de olabilecek durumlara karşı doktor kontrolüne giderek aklınızdaki soru işaretlerini giderebilirsiniz.

Evlerinizde adet söktürücü bitki çayları bulundurarak doğal yolla hem regl döneminin daha rahat geçmesini sağlayabilir hem de vücuda rahatlatıcı etkisiyle regl döneminin yaşamınızı kabusa çeviren ağrı ve sancılarından kurtulabilirsiniz.

Adet söktürücü bitki çayları nelerdir?

Civan perçemi ve hatmi çiçeği

Eşit miktarda civan perçemi ve hatmi çiçeği bitkisini alarak iki su bardağı kadar kaynayan su içerisine bitkileri de dahil ederek birkaç dakika kaynatın. Demlemeye bırakacağınız karşımı ılıdığında içebilirsiniz. Bitkiler adet söktürücü özelliğinin yanında adet sancılarını hafifleterek ağrının dindirilmesine yardımcı olur.

 Civan perçemi ve kekik

Hatmi çiçeği bitkisiyle olduğu gibi eşit miktarda kekik ile civan perçemi bitkisini su içerisinde kaynatıp demleyebilirsiniz. Kekiğin özünden kaynaklanan acılığı ortadan kaldırmak için bal ile tatlandıracağınız bitki çayını rahatlıkla tüketebilirsiniz. Regl döneminde adet kanamalarını düzenleyen bir etkiye sahip bitki çayı adet söktürücü özelliğiyle regl döneminde içilmesi tavsiye ediliyor.

 Biberiye ve papatya

Sakinleştirici ve yatıştırıcı özelliği bulunan papatya ve papatyaya ekleyeceğiniz biberiyeyi eşit miktarlarda çay olarak demleyebilir ve adet söktürücü özelliğinden faydalanmak için tüketebilirsiniz.

 Alıç 

Regl dönemi yaklaştığında kaynayan su içerisine bir miktar alıç dahil ederek bir süre kaynatın. Regl dönemi yaklaştığında adet göreceğiniz güne kadar her gün bir veya iki bardak tüketeceğiniz bitki çayı regl döneminin gecikmesini engellediği gibi adet düzensizliklerinin de önüne geçmektedir.

 At kuyruğu otu ve bal 

Kaynamış su içerisine bir miktar at kuyruğu otu ekleyerek demlemeye bırakın ve ılıdığında süzün. Daha sonra içerisine ekleyeceğiniz bal ile karıştırarak bitki çayını tüketebilirsiniz. Adet söktürmede hem kolay hem de etkili bir yöntem olan bitki çayı adet sancılarından ve ağrılı adet dönemlerinden kurtulmanıza yardımcı oluyor.

Bacakları bronzlaştıran, parlatan ve nemlendiren krem ve sprey markaları

Bakım ve güzellik her kadının olmazsa olmazları arasındadır. Yaz mevsiminin yaklaşması ile kadınlarda bacaklar daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bacaklarınızın pürüzsüz ve daha güzel bir görünüme kavuşması için bronzlaştırıcı, parlatıcı ve nemlendirici kremler kullanabilirsiniz.

Bacak Bronzlaştıran Kremler ve Spreyler

Çeşitli fiyat aralıklarında her biri birbirinden kaliteli 3 farklı bronzlaştırıcı kremin tanıtımını yapmak istiyoruz.

Alessandro Pedix Feet Bacak Bronzlaştırıcı

52 lira fiyata sahip olan bu kremin hindistan cevizi özü sayesinde sürüldükten sonra anında bronzlaştırıcı etki göstermektedir. Krem püskürtmeli ağzı sayesinde kolay kullanıma sahip olup tüm bacak yüzeyine rahat şekilde dağılmaktadır. Doğal bronz bir görünüm kazandırmasıyla ön plana çıkmaktadır.

Sally Hansen Bacak Bronzlaştırıcı

72 lira fiyatı olan bu ürün 3-4 farklı tonda üretilmektedir. Sprey formunda kullanılan bu ürün kuru ve temiz bacaklara sıkıldıktan sonra masaj yapılarak tüm deriye yedirilmelidir. Yedirildikten sonra kuruması için biraz beklediğinizde içinde bulunan sim parçacıkları sayesinde bacaklarınızın oldukça sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz. Bacaklardaki kusurları kapatması sebebiyle sıklıkla tercih edilmektedir. Ayrıca kendine has çok güzel bir kokusu bulunmaktadır.

Lcn Bacak Bronzlaştırıcı Krem

Piyasa fiyatı 62 lira olan, cilde doğal bir görünüm kazandırarak bacakları bronzlaştıran bu krem aynı zamanda bacakları nemlendirmekte ve ışıltılı görünmesini sağlamaktadır. Çok az miktarda alıp bacaklarınıza masaj yaparak sürdüğünüz bu krem 2-3 saat içerisinde gerçek rengine kavuşarak bir hafta boyunca bronz görünümünü koruyabilmektedir.

Bronzlaştırıcı bacak kremleri terlemeyle beraber bazen akabilmektedir. Bu sebeple beyaz etek ve beyaz şort giydiğinizde dikkatli olmalı ve kreminizi abartmadan kullanmalısınız.

Bacak Parlatıcı Kremler, Yağ ve Spreyler

Kadınlar ışıltılı görünüme sahip makyaj ürünleri kadar vücutları için kullandıkları kremlerin de parlak bir görünüm vermesini istemektedirler. Tanıtımını yapacağımız bacak parlatıcı kremler (1 adet), spreyler (2 adet) ve yağ (1 adet) ile bacaklarınızın olduğundan daha göz alıcı görünmesini sağlayabilirsiniz.

Bulgari Omnia Bacak Parlatıcı Krem

Fiyatı 93 lira olan bu kremden sadece 1 fındık tanesi kadar alarak bacaklarınıza sürmeniz bacaklarınızın tamamının nemlenmesini ve sağlıklı şekilde parlak görünmesini sağlayacaktır.

Sally Hansen Bacak Parlatıcı Sprey

Fiyatı 54 lira olan bu sprey parlatıcı özelliğinin yanında bacaklardaki pürüzleri yok etmesiyle ön plana çıkmaktadır. Bacaklarınıza eşit miktarda sürüp elinizle yedirdikten sonra 3-5 dakika içerisinde krem etkisini gösterecektir.

Nuxe Huile Prodigieuse Or Bacak Parlatıcı Yağ

100ml olan boyu 65 lira olan bu ürün bacaklar başta olmak üzere tüm vücuda uygulanabilmektedir. Parlatıcı özelliğe sahip olan bu yağ cildi nemlendirdiği gibi parlak ve zarif bir görünüm kazanmasını da sağlamaktadır. Sıklıkla tavsiye edilen bu ürünün banyo sonrası kullanılması gerekmektedir.

Absolute Shimmer Parlatıcı Bacak Spreyi

11 lira fiyatı olan bu spreyin içeriğinde pembe ve makro rengi veren simler bulunmaktadır. Son derece doğal ve göz alıcı bir görünüm sağlayan spreyin aynı zamanda çok hoş bir kokusu bulunmaktadır.

Nemlendirici Bacak Kremleri

Güneş ışınları cildimizi kurutucu etki göstermektedir. Bu sebeple kullandığınız bacak kremlerinin nemlendirici özellikli olması size avantaj sağlayacaktır. Nemlendirici bacak kremleri güneşten koruyucu, batık engelleyici özelliklere sahip olmalıdır. Bu kremler kullanıldığı ilk andan itibaren bacaklarınızın pürüzsüz ve sağlıklı görünmesini sağlayacaktır.

Bela B Tummy Bacak Kremi

58 lira olan bu krem bacaklara uygulandığı ilk andan itibaren derinlemesine nemlendirerek rahatlama sağlamaktadır. Batık oluşumunu ve topuk çatlaklarını engellemesi sebebiyle ön plana çıkmaktadır. Bacakların yumuşamasını sağlamaktadır.

Oriflame Perfect Body Bacak Kremi

Fiyatı 30 lira olan bu ürün bacaklara sürüldüğü zaman kendinizi daha enerjik ve aktif hissetmenizi sağlamaktadır. Gece uyumadan önce uygulandığı zaman bacak damarlarındaki kan dolaşımını hızlandırmaktadır. Bu sayede daha pürüzsüz ve sağlıklı bacaklara kavuşmanıza yardımcı olmaktadır.

Dr. Organic Arı Sütü Bacak Kremi

120 lira fiyatı olan bu krem içeriğindeki bitkisel özler sayesinde bacakların derinlemesine beslenerek nemlenmesini sağlamaktadır. Bacaktaki kan dolaşımını hızlandırıp varis problemiyle karşılaşmanızı engellemektedir. Kokusuz olarak üretilen bu krem doğal yapısı sayesinde bacakların tüm bakım ihtiyacını sağlamaktadır.

Çocuklarda şişmanlık nedenleri, tedavisi ve yapılması gerekenler

Son dönemlerde şişman çocuk sayısı hızlı bir yükselişe geçmiştir. Bu sebeple genelde erişkinlerde görülen tip2 şeker hastalığı artık ergenlerde ve çocukluk çağında olanlarda da görülmeye başlamıştır. Fransa’da son 10 yıl içinde çocuklarda şişmanlık 4 kat Amerika’da ise 1976’dan bu yana 2 kat artmıştır. Türkiye’de de çocuklarda kilo problemi her geçen gün artmaktadır.

Çocuklarda Şişmanlık Nedenleri

Genetik faktörlerin dışında çevresel faktörlerde şişmanlığı arttıran etkenler arasındadır. Hareketsiz spordan uzak yaşam biçimi, sürekli televizyon veya bilgisayar başında zaman geçirme, fast food, şekerli atıştırmalıklar çocuklarda şişmanlığa sebep olan etkenler arasında bulunmaktadır.

Çocuklarda Şişmanlığı Önlemek İçin Yapılması Gerekenler

Bebekler ilk 6 ay mutlaka anne sütüyle beslenmelidir. 6 aydan sonra 1 yıla kadar anne sütü verilmeye devam edilebilir. Anne sütünü düzenli alan çocuklarda obezite görülme riski -25 daha düşüktür.

Sağlıklı beslenme alışkanlığı ilk olarak ailede başladığı için anne babanın sağlıklı beslenme kültürüne sahip olması gerekmektedir. Evde aşırı yağlı ve karbonhidratlı yemekler hazırlanmamalıdır. Şekerli tatlıların tüketimi azaltılmalıdır. Yemeğin yavaş yavaş yenmesi sağlanmalı ve abur cubur tüketimi azaltılmalıdır. Yemeklerden önce su tüketilmesi (midede doluluk oluşturuyor) sağlanmalı kahvaltılar beraber yapılmalıdır.

Okullarda da obeziteye karşı çalışmalar yapılmalıdır. Okullarda spor, jimnastik yapabilmek için uygun alanlar öğrencilere sürekli açık olmalıdır. Kantinlerden fast food, kek, şekerli gıdalar ve kola gibi içecekler kaldırılmalıdır.

Çocukluk Döneminde Kilolu Olanlar İleri ki Dönemlerdede Kilo Problemi Yaşar mı?

Yapılan araştırmalar sonucunda 3-10 yaş arasında şişman olan çocukların sadece %50’sinde ileride kilo problemi görülmüştür. Ergenlik çağında kilolu olan kişilerin ise %70’inde kilo problemi görülmüştü. Bu durum kilo probleminin erkenden çözülmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir.

Çocuklarda Şişmanlık Tedavisi

Çocuklarda şişmanlık tedavisi için ilk olarak genetik veya hormonal bir bozukluğun olup olmadığı araştırılmaktadır. Çocukta insülin direnci veya tiroit yetmezliği araştırmaktadır. İnsülin direnci olan çocuklar hem daha rahat kilo almakta hem de ileride şeker hastalığına yakalanma olasılıkları artmaktadır.

Tedavi için diyet uygulanmaktadır. Çocuğun günlük kalori ihtiyacı hesaplanarak kalori kısıtlamasına gidilir. Tüm yüksek kalorili ve sağlıksız gıdalar çocuğun yaşamından çıkarılır. Çocuğun düzenli spor yapması sağlanır. Yüzme sporu en yüksek düzeyde kalori yakan spor dalı olduğu için sıklıkla tercih edilmektedir.

Şişman çocuklarda bazı sağlık sorunları meydana geldiği için sağlık sorunlarına yönelikte tedavi uygulanmaktadır. Şişman çocuklarda en sık karşılaşılan problem ergenliğe erken girmekdir. Yürümeye geç başlama, kemik yaşının normal yaşından ileride olması, vücutta pişikler meydana gelmesi ve yağ dokusu fazlalığı sebebiyle karında çatlak oluşması sık görülen problemler arasında bulunmaktadır.

Şişmanlıktan Korunmak İçin Diyet İlkeleri

Çocuklar için temel diyet ilkelerini yaş aralıklarına uygun şekilde açıklamak istiyoruz;

0-1 Yaş Diyet İlkeleri

İlk 6 ay zorunlu sonrasında 1 yaşa kadar emzirme devam etmelidir. Ek besinlere erken başlamak, süte bal koymak gibi yüksek kalorili beslenmeden kaçınılmalıdır. Bebek mamalarına su katıldıktan sonra ekstradan bisküvi eklenmemelidir.

1-6 Yaş Diyet İlkeleri

Çocuğa ödül olarak şeker veya çikolata verilmemelidir. Sabah kahvaltısı düzenli yapılmalıdır. Çocuğun hareket alanı kısıtlanmamalıdır.

6-18 Yaş Diyet İlkeleri

Sebze ve meyveden zengin bir diyet uygulanmalıdır. Öğün atlanmamalı, yüksek karbonhidratlı besinlerden uzak durulmalıdır. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek tüketilmelidir. Spor yapmaya teşvik edilmelidir.

Dolgun dudaklar için bal ve zeytinyağı mucizesi

Kimi zaman ince dudaklar gülümsemeyi de etkileyebiliyor. Oysa dolgun dudaklar her zaman daha ön planda olduğunda dolayı daha çok tercih ediliyor. Dolgun dudaklara sahip olmak isteyen kadınlar estetik operasyonlara da başvurabiliyor.

Fakat estetik gibi riskli işlemlere girmeden dudaklarınızı doğal olarak daha dolgun gösterebilme imkanınız da vardır. Dolgun dudaklara sahip olmak için bal ve zeytinyağı ile yapılan maskeyi kullanabilirsiniz. Bal dudakların pürüzsüz ve dolgun görünmesi için oldukça önemlidir. Dolgun dudaklar için bal ve zeytinyağı maskesi yaparak istediğiniz dudaklara sahip olabilirsiniz.

Dudaklara maske yapmadan önce yapmanız gerekenlerden biri de temiz bir diş fırçası ile dudakları fırçalamak olmalıdır. Dudakları kuruyan ve kabuklanan kişiler için bu yöntem oldukça etkili olacaktır. Dudaklara ruj sürmeden önce bu yöntemi tercih edebilirsiniz.

Dolgun Dudaklar İçin Maske Nasıl Yapılır?

Dolgun dudaklara sahip olmak için zeytinyağı ve bal maskesini yapabilirsiniz. Bir tatlı kaşığı bal ve üç damla zeytinyağı bir kap içerisinde karıştırılır. Daha sonra temiz bir diş fırçası işe dudaklara bu karışım sürülür. Sürmüş olduğunuz maskeyi yarım saat beklettikten sonra ılık su ile yıkayabilirsiniz. Dilerseniz parlatıcı olarak da bu karışımı kullanabilirsiniz.

Salatalık İle Dudak Maskesi

Salatalık yüksek oranda su içerdiğinden dolayı maske tariflerinde çok sık kullanılmaktadır. Yarım adet salatalık bir kap içerisinde rendelenir. Daha sonra içerisinde bir tatlı kaşığı bal eklenir ve karıştırılır. Dilerseniz karışımın içerisinde bir tatlı kaşığı yoğurt ekleyebilirsiniz. Bu karışımı haftada üç defa uygulayarak çok daha dolgun ve sağlıklı dudaklara sahip olabilirsiniz. Dudak bakım maskeleri ile istediğiniz dolgun dudaklara sahip olabilirsiniz.

Genital Bölgenin Hijyeni Nasıl Sağlanır?

Genital enfeksiyonlar akıntılar, istenmeyen koku, kaşıntı ve yanma hissi gibi birçok soruna yol açabilir. Cinsel ilişki, çeşitli salgılar ve hormonal değişiklikler de bu bölgeyi enfeksiyonlara açık hale getirmektedir. Bu nedenle bu hassas bölgenin hijyeni hem sağlık hem de kişisel bakım açısından önemlidir. Doğru temizlik, doğru ürün kullanımı ve düzenli kişisel bakım alışkanlıklarıyla genital bölgenizin sağlığını koruyabilirsiniz.

İşte sizler için genital hijyen konusunda dikkat etmeniz gereken önemli noktalar:

Tuvalet sonrası temizlik mutlaka önden arkaya doğru yapılmalıdır. Arkadan öne doğru yapılması kalın bağırsak bakterilerinin anüs çevresinden vajinaya doğru geçişine neden olabilir.

Genital bölge temizliği için piyasada satılan yıkama sabunları ve jellerini kullanmamalısınız. Çünkü bu ürünler o bölgenin doğal florasını bozarak mantar oluşumuna neden olabilir. Temizlik için su yeterli olmaktadır. Ancak vajina içine su tutmaktan kaçınmalısınız.

Genital bölgenin enfeksiyon kapmaması için kuru kalmasına özen gösterilmelidir. Duş sonrası havluyla yumuşak bir şekilde kurulanması sağlanmalıdır. Ayrıca havuz ve denizden sonra ıslak mayoyla uzun süre kalmamaya özen göstermelisiniz.

İç çamaşırı tercihinizi pamuklu olanlardan yana kullanmalısınız. Sentetik iç çamaşırları bölgenin hava almasına engel olmaktadır.

İç çamaşırı mutlaka günlük olarak değiştirilmelidir. İhtiyaç duyulduğunda günlük pedler kullanılabilir ancak uzun süre kullanılması bölgenin hava almamasına neden olur.

  • Hijyenik pedlerin beyaz renkte ve kokusuz olanları tercih edilmelidir.
  • Hijyeninden emin olmadığınız salonlarda ağda ve epilasyon yaptırmayı tercih etmeyin.
  • Kıl temizliği için jilet kullanacaksanız aynı traş bıçağını uzun süre kullanmamaya özen gösterin.
  • Çok dar pantolon ve külotlu çoraplar giymekten kaçınılmalıdır.

Gözaltı Morlukları Ve Doğal Tedavisi

Gözaltı morlukları kadın ve erkeklerde görülen ve halk arasında sık rastlanılan rahatsızlıkların başında gelmektedir. Göz hatlarını genelde hoş göstermeyen bu rahatsızlık özellikle B vitamini, C vitamini, E vitamini ve K vitamini eksikliğinden kaynaklanır. Gözaltı morluğu insanlarda genetik olarak görülebilmekte ve anne babadan kalıtımsal olarak meydana gelmektedir.

Bu rahatsızlık çok az su içme ve sıvı kullanımıyla da ortaya çıkabilir. Alkol ve sigara kullanımı bu hastalığın en bariz unsurlarıdır. Geç yatan ve uyku düzeni bozuk insanlarda gözaltı morluklarına rastlamak mümkündür. Bazı kişilerde oluşan burun tıkanıklığı nedeniyle göz kapağı ile burun kanalları arasında bağlantı görevi yapan bazı damarların şişmesi sonucu gözaltı morlukları oluşur.

Bayanların adet dönemlerinde ve hamilelik zamanlarında, menopoz devrelerinde vücudun uğradığı hormonal bozukluk ve değişimlerde bu rahatsızlık görülmektedir. Bazı yiyecek ve besinlerin tüketilmesinde burundan alınan toz gibi maddeler sonucu oluşan alerjik durumlarda gözaltındaki mevcut damarların genişlemesiyle morluklara rastlanır.

Gözaltı morlukları neyle geçer?

Gözaltı morluklarının geçirilmesinde papatya çayı etkinlik sağlamaktadır. 2-3 su bardağı suda küçük bir tencerede bir tutam papatya çayı ile demleyerek papatya çayı yapıldıktan sonra 7-8 dakika çayın ılınması beklenir. Kuru bir pamuk parçasıyla papatya çayı kürü gözaltı morluklarına günde birkaç kez sürülmektedir. Salatalık kürü gözaltı morluklarını tedavi eden bitkisel yöntemlerden biridir. Dilimlenen salatalık gözkapakları üzerine konularak belirli sürelerde bekletilerek daha sonra yüz yıkanmak suretiyle gözaltı morlukları kaybolana kadar her gün birkaç kez tekrarlanır. Morlukların giderilmesinde pek çok kürler tatbik edilir. Bunlardan biri de limon ve domates suyundan oluşan maske en etkilisidir. Eşit ölçülerde hazırlanan limon ve domates suyu karıştırılarak 5-6 gün boyunca 3 kez gözaltlarına sürülmektedir.

Gözaltındaki morluklar nasıl hafifler?

Gözaltı morluklarını en düşük düzeye indirmek için en sağlıklı yollardan biri mümkün olduğunca uykuya vakit ayırmaktır. Burun tıkanıklığı baş gösteriyorsa çeşitli burun damlalarıyla burun sorununu çözmekten geçiyor. Bayanlarda doğru ve uygun makyaj seçimiyle en doğru, seçili ürünlerin kullanılması gözaltı morluklarını oluşturmaz. Bu rahatsızlığın her hangi bir belirtisi hissedildiğinde hemen doktora gidilmelidir.

Güvenli ve etkili bebek ağız bakımı nasıl yapılır?

Bebeğin ilk çıkan dişleri geçici olsa bile, çürümeye ve enfeksiyona karşı hala hassastırlar ve Amerikan Diş Hekimleri Birliği’ne (ADA) göre anneler, zararlı bakterileri bebeklerine aktarabilirler. Bebeğinizin gelişiminin her aşaması için ağız bakımında doğru yaklaşımı bilmek mümkün olan en iyi bakımı yapmanızı sağlayacaktır.

Bebeğiniz için iyi bir ağız bakımı kendi diş sağlığınızla başlar. Amerikan Pediatri Akademisi’ne göre, “streptococcus mutans” adı verilen hastalığa neden olan bakteriler, annelerden bebeklere kolayca geçebilir ve bebek diş çürümesine yol açabilir. Kötü beslenme alışkanlıkları, bakteri üretimini ve bebeğinize aktarma riskini artırabilir, bu nedenle diyetinize dikkat edin ve iyi bir ağız hijyenine sahip olun.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, erken çocukluk çağı çürüklerinin, bebekler için yaygın bir bulaşıcı hastalık olduğunu belirtmektedir.

En Etkili Bebek Ağız Bakımı

Etkili bir bebek ağız bakımı sağlamak için bu dört adımı izleyin:

Hamileliğinizin ikinci üç ayında kendi diş temizliğinizi ve muayenenizi planlayın. Temel temizlik ve bakım bebeğiniz için güvenlidir. Bakteri bulaşma ve enfeksiyon riskini azaltır. Çocuğunuz doğduktan sonra herhangi bir estetik muayeneden kaçının ve mümkünse diş çektirme gibi ihtiyaçlarınızı sınırlandırın ya da öteleyin.

ADA ve Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisi’ne göre, bebeğinizin ilk diş sağlığı ve ağız muayenesini bir yıldan daha geç olmamak kaydıyla veya ilk dişin patlamasıyla yapın.

İlk yıl, bebeğinizin diş etlerini, sabah ve akşam saatlerinde ve beslenmeden sonra, bakteri ve gıda birikimini önlemek için günde en az iki kez temizleyin. En iyi teknik, işaret parmağınızın etrafına temiz, nemli bir gazlı bez sarmak ve bebeğinizin diş etlerini nazikçe silmektir.

Bebeğiniz diş çıkarmaya başladığında, dişlerini florür içermeyen diş macunu gibi ürünlerle fırçalayın. Yumuşak kıllı ve kolay kavrama sağlayan fırçaları tercih edin.

Kaçınılması Gereken Durumlar

Bebek ağız bakımı ile ilgili olarak kaçınılması gereken bazı noktalar söz konusudur. Bebeğinizin florür kullanımı hakkında bilgi için diş hekiminize veya çocuk doktorunuza danışmalısınız. Bebeğinizin emzirme esnasında ya da ağzında bir şişe ile uykuya dalmasına izin vermeyin; bu, bakteri gelişimini en aza indirecektir. Eşyalarınızı paylaşmayın. Bakterilerinizin aktarılabilir olduğunu ve enfeksiyonlara neden olabileceğini unutmayın.

Hobi Sevenlerin Yeni Gözdesi Eva Kağıdı

Kağıt olarak geçse de normal kağıtlardan daha farklı yapısı vardır. Hobi çalışmalarında kullanılan eva kağıdı okul öncesi eğitici çalışmalarda ya da okullarda elişi çalışmalarında da sıklıkla kullanılıyor.

Pürüzsüz bir dokusu olan eva kağıdı düz olabileceği gibi desenli, simli ya da kendinden yapışkanlı çeşitleri de vardır. Kalınlıkları ve görüntüleri değişik olan bu türlerden seçim yaparken kullanılacak olan diğer malzemeler ve yapılacak olan çalışmaya göre seçim yapılmalıdır.

Eva kağıdı kullanımı öncesinde yapılacak olan çalışmaya göre kalınsa, ütülenebilir. Ütüleme için temiz bir ütü bezinden yardım alınması ve ütünün çok yüksek ısıya sahip olmamasına dikkat edilmesi gerekir. Ütüleme için sadece düz eva kağıtları kullanılabilir. Simli, desenli ya da kendinden yapışkanlı eva kağıtlarına ütüleme işlemi yapılmamalıdır.

Eva kağıdı kullanılarak çok farklı çalışmalar yapılabilir. Bu çalışmalardan en popüler olanları ile ilgili kısa bilgileri aşağıda sizler için paylaştık…

Eva kağıdından gül yapımı:

Ev dekorasyonu ve süslemesinde sıkça kullanılan gül motifleri, eva kağıdı ile çok kolay bir şekilde hazırlanabiliyor. Gül yapımında eva kağıdı kullanmadan önce ütü ile inceltme yaparsanız, daha kolay bir çalışma yapabilirsiniz.

Eva kağıdından kapı süsü:

Eva kağıdı ile minik figürler yapıp yuvarlak, kare ya da üçgen şeklinde kapı süsleri hazırlayabilirsiniz. Bu kapı süslerini bebek odaları için kullanabilirsiniz.

Eva kağıdından magnet yapımı:

Buzdolabı için mıknatıslı magnet, bebek magnetleri, nikah şekeri süslemeleri ya da doğumgünü magnetleri eva kağıtları ile yapılabilecek diğer çalışmalardır.

Eva kağıdı ile çalışma yapmak son derece kolay ve eğlencelidir. Bu hobi malzemesi ile siz de birbirinden hoş ve eğlenceli çalışmalar yapabilirsiniz. Bu çalışmaları satabilir, ek gelir de elde edebilirsiniz.

Aspirin ile ilgili bilmeniz gereken 10 şey

Sağlık Haberleri Editörümüz bugünkü yazımızda sizler için Aspirinin pek bilinmeyen faydalı kullanımlarını araştırdı. Aspirini genellikle sağlık için ilaç olarak kullanıyoruz. Oysa aspirin içindeki etken maddenin özelliği sebebiyle birçok alanda kullanabilirsiniz. Aspirini saç renginizden, nasırlarınıza, giysilerinize kadar birçok alanda kullanabilirsiniz.

Böcek ısırığını iyileştirir

Sivrisinek ısırıkları gibi böceklerden gelen ısırıkları sakinleştirebilir, ancak lokal olarak kullanmalısınız. İltihaplanmayı önleyebilir ve şişliği söndürebilir. Bir kaşık su içinde çözün ve ısırılan alanın üzerine sürterek uygulayın.

Koltukaltı cilt rengini açmak için kullanılır

Aspirin koltuk altlarını rengini ağartabilir. Iki tablet ezin ve ½ fincan ılık su içinde çözündürün. Koltukaltı derisine uygulayın ve bir saat boyunca etkisini göstermesi için bekleyin. Bundan sonra, cildi çok su ile durulayın.

Kepeği Giderir

İki tableti ezin ve kullandığınız normal şampuana ekleyin ve iyice çalkalayın. Sonra, saçlara uygulayın.

Sivilceleri Giderir

Aspirin sivilce gidermek için harikadır. Bir tableti birkaç damla su ile ezin ve bir macun hazırlayın. Sivilce üzerine uygulayın ve gece boyunca bırakın. Ertesi sabah yüzünüzü yıkayın, ama tahriş ya da ciltte kesik olması durumunda kullanmamalısınız.

Ter lekelerini giderir

Tişörtünüzdeki terden kaynaklanan sarı lekeler görünümünüzü bozuyor olabilir. Neyse ki, aspirin yardımcı olabilir. Yarım fincan ılık suda iki tablet aspirini ezin ve leke üzerine uygulayın ve gece boyunca bırakın. Ertesi sabah gömleğinizi yıkayın.

Ayaklarınızın yumuşamasını sağlar

Ayak tabanlarındaki nasırlar ve sert ciltler canınızı sıkıyor olabilir. Yedi aspirini ezin ve bunları 1-2 kaşık limon suyu ile karıştırın ve bir hamur yapın. Çok kalınsa, biraz su ekleyin. Sert ayak bölgelerine uygulayın ve üzerine sıcak bir bez ve plastik torba ile örtün. On dakika sonra çıkarın ve bitkisel sünger veya pomza taşı ile cildinizi pul pul dökün.

Yüz maskesi olarak kullanabilirsiniz

Aspirin yumuşak yüz cildi sağlayabilir ve kirlilik içermez. İki yemek kaşığı yoğurtta beş tablet aspirin çözündürün ve yüzünüze uygulayın. Yirmi dakika boyunca etkisini göstermesini bekleyin ve daha sonra bol su ile yıkayın. Daha sonra nemlendirici krem uygulayın. On beş gün bu uygulamayı devam ettirin ve sonra bir mola verin.

Sabun lekelerini giderir

Küvetinizdeki sabunu çıkarmak isterseniz, beş adet ezilmiş aspirini sıvı temizleyiciyle karıştırmalısınız. Bölgeye onu püskürtün ve otuz dakika bekletin. Daha sonra, bezle ovun ve sert sabun ve kirler yakında yok olacaktır.

Saç için parlaklık sağlar.

Saçınızın parlaklığını geri kazanmak için sekiz tableti ezmeniz ve bir bardak ılık suya eklemeniz gerekir. Karışımı saç köklerinden uçlara uygulayın ve on beş dakika bekletin. Saçı her zamanki gibi durulayın. Ezilmiş tabletleri şampuana ekleyebilir ve saçı yıkayabilirsiniz. Saçları parlak, güçlü ve ipeksi yapacaktır.

Çiçeğin ömrünü uzatır

Daha uzun yaşayan çiçeklere sahip olmak için, vazodaki suya bir tablet ekleyin ve kendi başına çözünmesine izin verin. Çiçeklerin daha uzun süre dayanmasını sağlar.

Dipnotlar:

Kardiyovasküler: Kalp ve damarlara ilişkin.

Öğrenciler için kolay saç modelleri ve yapılışları

Okulların erken başlaması nedeniyle öğrencilerin çabucak saçlarını yapıp çıkmaları gerekmektedir. Bir de her gün değişik modellerde gitme isteği olacaktır. Farklı fikirler bulunmaktadır.

Saç model önerileri:

Yarım topuz:

Saçlarınızın belirli bir bölümünü ayırınız. Ayrılan saçlarınızı küçük bir topuz yapınız. Alt kısımları salık kalacaktır. Alt kısımlarına isterseniz maşa yapabilir ya da düzleştirebilirsiniz.

Örgü (Yarım):

Saçların sadece bir bölümünü örüp arkaya doğru salmak demektir. Bütün saçı örmediğiniz için daha çabuk işinizi halleder çıkarsınız. Örgü sayenizde yüzünüzü de açmaktasınız.

Dalga:

Deniz spreyi ile ıslatıp kurutuyorsunuz.

Kolay maşa:

Saçlarınızı at kuyruğu yapınız. At kuyruğu kısmını maşalayınız. Daha sonra saçınızı açıp dalgaları düzenleyiniz.

Örgü (Hollanda örgüsü):

Dışa dönük örgüdür.

Dalgalı Saç Yapımı (Topuz ile):

Duştan sonra saçlarınızı küçük küçük topuzlar yapınız. Gevşek topuzlar yapmanız önemlidir.

Dalgalı Saç Yapımı (Düzleştirici sayesinde):

Düz olan saçlarınızın aralarına maşa sarar gibi düzleştiriciyi sarınız ve daha sonra da saçlarınızı sallayınız. Dalgalı duracaktır. Spreyle de sabitleyiniz.

Saç bandı / Taç:

Şekil almayan saçlarınızın için kurtarıcıdırlar. Hemen takın ve arka kısımlarını biraz düzeltin yeterli olacaktır.

Perçem:

Saçlarını komple tepeden toplayınız ve perçeminize isteğe göre fön çekiniz. Öndeki perçem farklı bir hava katmaktadır.

Tel toka:

Saçlarınızı hemen tel toka ile değişik yerlerden tutturarak saçlarınızın düzgün durmasını sağlayabilirsiniz. Dilerseniz saçlarınızın yarısını bir tarafa atıp arka kısımlarına tel toka takabilirsiniz.

Kısa saçlılar için fön:

Saçlarınızı içe ya da dışa değişik şekillerde fönleyebilirsiniz. Zaten kısa saç her zaman uzun saçtan daha modern durmaktadır.

Maşa:

Saçlarınızla ayrıntılı uğraşmaktansa büyük büyük parçalara ayırıp geniş dalgalar yapabilirsiniz. Saçların daha uzun sürmesi için saçlarınızı spreyleyiniz.

Sivilceler için pratik maske tarifleri ve bakım önerileri

Beslenme alışkanlıkları, stres, hormonal değişiklikler, kullanılan kozmetik ürünler gibi çok çeşitli faktörler sivilce oluşumuna yok açmaktadır. Yağlı ve karma cilt tipinde sivilce sorunu daha fazla görülmektedir. Sivilceler için çeşitli markalar geniş yelpazede bakım ürünleri sunsa da kolayca ulaşabileceğiniz ürünler ve dikkat edilmesi gereken cilt bakım alışkanlıklarıyla da bu sorundan kurtulmak mümkün. Her evde bulunabilen bu malzemelerle siz de kendi maskenizi hazırlayabilir ve sivilce sorununu kolayca aşabilirsiniz.

Talk pudrası maskesi:

2 yemek kaşığı talk pudrasını ve birkaç damla limon suyunu karıştırarak sürülebilir kıvama getirin. Yüzünüze uygulayarak 20 dakika bekletin.Cildin fazla yağını alan bu maske sivilceler için olduğu kadar sivilce izleri için de etkilidir.

Karbonat maskesi:

1 tatlı kaşığı karbonat, 1 tatlı kaşığı su ve 2-3 damla limon suyunu karıştırarak pamuk yardımıyla yüzünüze uygulayın. 15-20 dakika bekletin. Bu karışımın aynı zamanda siyah noktalar için de oldukça etkili olduğu bilinmektedir.

Asprin maskesi:

4-5 adet asprini ezerek bir yemek kaşığı su ile karıştırın. Kıvam alması ve nemlendirici özelliği olması için 1 çay kaşığı bal ilave edebilirsiniz. Karışımı sivilceli bölgeye uygulayarak yüzünüzde kuruyana kadar bekletin. Bu maskeyi haftada bir kez uygulayın.

Maya maskesi:

1 yemek kaşığı yaş mayayı 1 yemek kaşıyı süt ile karıştırın ve homojen hale gelene kadar karıştırma işlemine devam edin. Maskeyi yüzünüzde kuruyuncaya kadar bekletin. Bu maske cildinizin yağ dengesini düzenleyecektir.

Yumurta beyazı maskesi:  

Bir yumurta beyazını köpürene kadar çırpın ve 1 çay kaşığı limon suyu ekleyin. Karışımı dairesel hareketlerle masaj yaparak uygulayın ve 15 dakika bekletin. Yumurta beyazı ciltteki kızarıklıklar için de etkilidir.

Sivilceler İçin etkili günlük bakım önerileri

İyi cildin anahtarı mutlaka iyi beslenmedir. Yağlı ve şekerli gıdalardan mümkün olduğunca uzak durun. İşlenmiş gıdaları ve fast food yiyecekleri tercih etmeyin. Cilt sağlığınız için günde 1,5-2 litre arası su içmeyi ihmal etmeyin. Cildinize sık temas ettiği ve yağlanma problemini artırdığı için yastık kılıflarınızı sık değiştirin. Makyaj fırçalarınızı haftada bir temizleyin. Sabah ve gece yatmadan önce cildinizi yağlanma karşıtı bir yüz temizleme jeliyle temizlemeyi alışkanlık haline getirin. Daha sonra yağsız bir nemlendiriciyle cildinizi nemlendirin. Ciltteki yağı kontrol altına alması için kükürt sabununu da tercih edebilirsiniz. Aniden çıkan iltihaplı sivilcelerin üzerine az miktarda beyaz diş macunu uygulayarak şişliği kısa sürede azaltabilirsiniz. Duştan sonra pamuk yardımıyla az miktarda uygulayacağınız kayısı yağı hem sivilceler hem de siyah noktalar için etkilidir.

Her akşam yatmadan önce makyajınızı temizledikten sonra tonik olarak gülsuyunu kullanabilirsiniz. Makyaj ürünleri satın alırken yağ bazlı değil su bazlı ve kaliteli ürünleri tercih edin. Temizleyici ve nemlendiri ürünlerde çay ağacı yağı bulunduranları tercih edin. Çay ağacı yağı sivilceler üzerinde oldukça etkilidir. Cilt maskenizi duştan çıktıktan sonra gözenekleriniz açık olduğu zaman uygularsanız daha etkili sonuç alırsınız. Cildinize haftada bir peeling uygulaması yaparak cildin kendini yenilemesine katkıda bulunabilirsiniz. Bunun için doğal bir yöntem arıyorsanız kahve telvesini kullanın.

Topuk çatlağı neden oluşur? Topuk çatlağı nasıl tedavi edilir?

Topuk çatlamaları çoğunlukla rastlanan rahatsızlıklardan biridir. Tedavi edilmediği durumlarda derinliğe yol açabilir ve ayaklarda kötü görüntülere sebebiyet vererek topuklara baskı yapar, ağrılar oluşturur. Tedavisi geciktirildiğinde topuk çatlakları daha derinlik kazanır. Kanama ve enfeksiyonlara varan durumlar oluşturur. Ortaya çıkan bu rahatsızlıklar metabolizmaları ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler için tehlikeli durumlar yaratabilmektedir.

Topuk çatlağının başlıca nedenleri Uzun süre ayakta kalmak, Cilt kuruması, Çok uzun yürüyüşler

Topuk çatlaklıklarında en belirgin neden cilt kuruluğundan kaynaklanmaktadır. Bu çatlaklar topuk üzerine devamlı baskı yaptığında ortaya çıkar. Bunun yegane sebepleri ise uzun süre ayakta durmak ve fazla yürüyüşlerden kaynaklanmaktadır. Topuk çatlakları bu iki ana sebebin dışında aşırı kilolar nedeniyle ayak altına fazla basınç yapmak suretiyle topuk çatlağı oluşturur. Deri çok esnek olmadığından uygulanan basınç şiddeti topuk çatlağına yol açabilir.

Ayakların rahat olmasını sağlamak için giyilen arkası açık ayakkabılar topukların alt düzeyindeki yağlı tabakanın ikiye ayrılmasına sebebiyet verebilmekte ve bunun neticesinde çatlak oluşmaktadır. Kötü seyreden bazı sağlık koşulları sebebiyle vücuttaki derinin bazı kısımlarında kurumalar meydana gelmektedir. Diyabet hastalarında daha az terleme meydana geldiğinden faaliyetleri azalan tiroit metabolizmanın hızını düşürmekte ve daha az terlemeye yol açmaktadır. Bunun neticesinde deride kurumalarla birlikte çatlamalar ortaya çıkmaktadır. Topuk çatlağının diğer sebeplerinden biri de sedef ve egzamayla ilgilidir. Ter bezlerindeki düzensiz çalışma derinin kurumasını ve çatlakların oluşmasına neden olarak belirginleşmektedir.

Tıbbi tedavilerle iyileşmek mümkün

Topuk çatlakları tıbbi tedavilerle iyileştirilir. Bu rahatsızlıklarla ilgilenen ayak hastalıkları doktorları ve uzmanlar tarafından topuklarda oluşan kuruma ve çatlaklar alınır. Topuktan sert kısımlar alındıktan sonra çatlak bölgelerde oluşan ağrılarda, çatlaklar birleşinceye kadar kullanılması tavsiye edilmektedir. Bazı durumlarda çatlakların kapanmaması halinde doktor tarafından doku yapıştırıcısı kullanılabilmektedir. Topuk çatlaklarının yumuşamasında en uygun tedavi ediciler nemlendirici ürünlerdir. Aşırı derecede kuruyan ciltler için imal edilen nemlendiriciler faydalıdır. Bu nemlendiricilerden azami şekilde faydalanmak için ayakların 20 dakika kadar ılık suda bekletilerek kurutulması ve topuklardaki çatlayan kısımlara sürülmesi gerekir.

Sıcak su ve sabunlu su en doğal tedavi yöntemleri

Topuk çatlaklarına en uygun gelen tedavi şekli sıcak sudur. Sıcak su sertleşen deriye yumuşatır. Eczanelerde satılan sünger veya ponza taşı sert derinin alınmasını sağlar. Bu işlem topuk çatlaklarında bulunan ölü deri tabakasının atılmasını sağlar. Çatlakların kapanmasını hızlandırır.

Topuk çatlakları ve kırışıklıklarına iyi gelen yöntemlerden biri de sabunlu sudur. Ayakları her gece yatmadan önce 25-30 dakika kadar sabunlu suda bekletmek ve daha sonra kurulamak suretiyle yumuşaması sağlanır. Sabunlu suyun nemlendirici özelliği unutulmamalıdır.

Topuktaki çatlaklara nemlendirici görevi gören zeytinyağı sürmek bu rahatsızlık için olumlu neticeler vermektedir. Zeytinyağı nemlendirici özelliğiyle çatlak ve yaraların kapanmasını sağlar.

Balın sağlık açısından birçok faydası olduğunu hepimiz biliriz. Balı cilt bakımı için de kullanabilirsiniz. Topuk çatlaklarınızdan kurtulmak için ılık su ve yarım bardak bal içeren bir küvet hazırlayın, sonra ayaklarınızı küvete koyarak yarım saat dinlendirin. Karışıma limon veya yarım portakal da ekleyebilirsiniz.

Bütün bunlara ek önlem olarak; Topukları tamamıyla saran arkası kapalı ayakkabılar giyilmelidir. Ayakkabı astarı kullanmak ayak tabanındaki kalın deri oluşumunu engeller. Topuk ağrıları çok şiddetli oluyorsa ve kanama varsa muhtemel enfeksiyon riskine yakalanmamak için derhal bir doktora başvurulmalıdır.

Türk Kahvesi Deyip Geçmeyin!

Kahvenin sohbete faydaları olduğu gibi, sağlık için de çok faydalıdır. Örneğin kalp krizi riskini azalttığı söylenir. Bu nedenle her gün Türk kahve içilmesi gerektiği doktorlar tarafından da onaylanmıştır. E tabi fazlası her şeyde olduğu gibi kahvede de zarar. Telveler, böbreklerde taş oluşumuna neden olabiliyor. Ama Türk kahvesi telvesinin güzelliğe faydaları, kahveyi içmeden de sağlanabilir.

Türk kahvesi telvesinin güzelliğe faydaları saymakla bitmez. Örneğin, kahvenin telvesini peeling amaçlı kullanabilirsiniz. Hem kavenin tanecikli yapısı, hem de kahvenin içinde maddeler cildinize canlılık verecektir. Cildiniz yumuşayacak, cildinizin rengi açılacak, elleriniz canlanacaktır. Bunun için kahvenin kaynatıldıktan sonra kalan telvesini kullanmalısınız. Haftada bir kere bunu uygulayabilirsiniz. Aynı zamanda, kahve özündeki maddeler kadınların sıklıkla yaşadığı selülit problemlerine de iyi gelir. Kahve telvesi ile selülit bölgesine yaptığınız masaj ile zamanla selülitlerinizin azaldığını gözleyebilirsiniz. Kahve telvesini masajını aynı şekilde göbek bölgenizde de masaj yapmak için kullanabilirsiniz. Aynı zamanda kahve telvesi, içildiği zaman adrenalin hormonumuz arttığı için vücudunuzun da canlandığını hissedeceksiniz.

Türk kahvesi telvesinin güzelliğe faydaları evde rahatlıkla uygulanarak, denenebilir. Sonuçları, kısa zamanda gözle görülür şekilde farkedilir. Yalnız, Türk kahvesi telvesi yeme ihtiacınız varsa, canınız devamlı kahve telvesi çekiyorsa bu bir takım sağlık problemlerine delil olabilir. Bu durum, kandaki demir eksikliği ya da yapılan diyetler sonucu vücutta bir takım eksikliklerin ortaya çıktığının göstergesi olabilir. Bu nedenle hemen doktora başvurmanız.

Diş Macununun İnanılmaz Etkisi! Mutlaka Deneyin!

Duvarlarınızdaki ufak delikleri diş macunu ile kapatabilirsiniz.

Lekelenmiş metaller ve solmuş taşlarınıza ince bir tabaka halinde diş macunu sürün. İnce bir bez parçasıyla parlatın, bol su ile durulayın ve kurutun. Lekeler fazlaysa kalın bir tabaka halinde uygulayın ve 1 saat kadar bekletin. Takılarınız pırıl pırıl olacak. Ancak inci, turkuaz, bakalit ve yapay elmas gibi yumuşak yüzeyli maddeler üzerinde denemeyin. Aksi takdirde çizilmesine neden olabilir.

Halınızdaki lekelere diş macunu dökün ve fırçalayın. Ardından ıslak bir havlu ile silin. Halının renk vermeyeceğini garantilemek için önce ufak bir bölümünde deneyin.

Sürekli giydiğiniz sneaker tarzı lastik pabuçları diş macunu ile fırçalayabilirsiniz. Aynı işlemi beyaz deride de uygulayabilirsiniz. Öncelikle ufak bir bölümde denemeyi unutmayın!

Koruyucu kullanmadığınız mobilyalardaki su lekelerini biraz diş macunu ve nemli bir bez ile çıkarabilirsiniz. Fazla bastırmadan hafif hareketlerle sildiğinizde lekelerin yok olmasını sağlayabilirsiniz.

Yeniden kullanmak istediğini içi kirli şişeleri diş macunu kullanarak fırçalayabilirsiniz.

Dalış gözlüklerinin içini diş macunu ile kaplayın ve ardından durulayın. Bu sayede buğulanmasını önleyecektir.

Tırnaklarınızı diş macunu ile hafifçe fırçaladığınızda sarı lekelerin yok olduğunu göreceksiniz.

Evinizde daha fazla doğal yöntemlerle de sararan tırnaklarınızı beyazlatabilirsiniz. Nasıl mı?

Gerekli malzemeler;

Karbonat ve limon, Fırça ya da kulak temizleme çubuğu, Çay kaşığı ve çay tabağı, Ilık su dolu bir kap.

Öncelikle bir çay kaşığı karbonatın içine bir buçuk tatlı kaşığı limon ekleyip karıştırıyoruz. Bu karışımı tüm tırnaklarımıza uyguluyoruz ve 15-20 dk bu şekilde bekliyoruz. Ilık su ile durulayıp tırnaklarımızı beslemesi için vazelin vb. nemlendiricilerle nemlendiriyoruz.

Devamlı oje sürmek tırnaklarımızı sarartabilir. Sararan tırnaklar için ev koşullarında uygulanabilecek pratik bir yöntem bulunmakta..

İhtiyacımız olan şeyler;

karbonat ve ılık su, çay tabağı, fırça veya kulak temizleme çubuğu, ve bir çay kaşığı ve ılık su dolu bir kap. Bir çay kaşığı karbonatın içine karbonatla eşit oranda bir çay kaşığı suyu ilave ediyoruz. Pamuklu çubuk yardımıyla tüm tırnaklarımıza uyguluyoruz ve 15-20 dk bekletiyoruz. Ilık su ile durulayarak vazeli vb. nemlendiriciler ile tüm tırnaklarımızı nemlendiriyoruz.

Ayak Kokusundan Kurtulmanın Doğal ve Bitkisel Yolları

En temiz insanda bile zaman zaman ortaya çıkarak, kişiyi zor duruma düşüren ayak kokusu acaba neden oluyor? Kokunun en temel nedeni terdir. Ayakta bulunan 250 binden fazla bulunan ter bezi, ayakların çok fazla terleyerek, çok fazla bakteri üretmesine neden olur. Bu terle beraber ortaya çıkan bakteriler de kokunun ana kaynağı durumundadır.
Ayak kokusundan kurtulabilmenin de bir çok yolu vardır. Bende bu yazımda özellikle yazları çok daha fazla terleyen ayaklarımızın kokmasını engellemek için yapılabilecekleri ele aldık…

Ayak kokusunun başlıca nedenleri şunlardır :

  • Ayakların terlemesi
  • Ayakkabıların içini havalandırmadan kullanmak
  • Nemli ya da sıcak ayaklar
  • Sıkı ayakkabı
  • Kötü hijyen
  • Alkol
  • Stres
  • İlaçlar

Ayak Kokusundan Kurtulmanın Doğal ve Bitkisel Yolları

Ayak kokusunu önlemek veya gidermek için ev yapımı doğal ilaçlar kullanabilirsiniz. Bu ilaçlardan bir kaçını paylaşacağız.

1. Ayaklarınızı Yıkayın: Ayaklarınızı bir fırça yardımıyla 5 dakika ve ya daha fazla yıkayın. Ardından, güzelce kurulayıp bir el sterilazatörü sürün. Bu yöntem ayağınızda ki kokuyu yok edecektir.
2. Sirke ve Alkol: Yarım fincan sirke ve yarım fincan isopropil alkolü bir kapta karıştırın. Sonra ayaklarınızın üzerine bu karışımı uygulayın. Cildinize zarar vermeden bakterileri öldürür.
3.Bebek pudrası : Ayaklarınızın üzerinde  bebek pudrasını dökerek çorabınızı giyin. Bebek pudrası terlemeyi önler ve ayakta kokusunu önler.
4. Kabartma tozu : Bir avuç kabartma tozuyla ayaklarınızı ovun. Ayakta oluşan tere karışarak bakterilerin yok olmasını sağlar.
5. Nişasta : Ayaklarınızı bir miktar mısır nişastasıyla ovun. Mısır nişastası aşırı terlemeyi önleyecektir.
6. Çamaşır Suyu: Kova veya küveti ılık su ile doldurun içine bir kaç damla çamaşır suyu ekleyin. ayaklarınızı bu suda biraz bekletip çıkarın( çok az bekletilecek). Haftada birkaç kez bu yöntemi uygulayın. Cildinizde kurumak için ayağınıza bebek yağı veya bir nemlendirici sürün.
7. Yeşil Çay : Bir kovanın içine ılık su doldurun. İçine birkaç poşet yeşil çay atın ve 10 dakika bekletin. Ardından ayaklarınızı koyarak bir süre bekleyin. Yeşil çay kötü kokuya neden olan bakterileri yok eder.

8. Tuz : Bir kovanın içine ılık su koyun ve içine koşer tuz(diğer tuzlardan daha büyük, ele gelebilecek şekilde tane tanedir)atın. Bu suda ayaklarınızı bekletin. Ardından siz kurutmayın doğal olarak kurumasına izin verin.
9. Sirke : Sirkeli suda ayaklarınızı bekletin.
10. Çinko : Çinko içeren besinler tüketin. Çinko ayak kokusunun giderilmesine yardımcı olur.
11. Listerine Gargara:  Bir miktar ılık suya  birkaç damla Listerine gargara ekleyin. Ayaklarınızı bu su ile yıkayın. Listerine gargara tam bir bakteri katilidir.
12. Lavanta Yağı: Ilık suya bir kaç damla lavanta yağı ekleyin. Ayaklarınızı bu suda çok az bekletin. Bakterilerin yok olmasını sağlayacaktır. Ayrıca ayaklarınızı birkaç damla lavanta yağıyla ovabilirsiniz.
13. Zencefil merhem : Taze zencefili püre haline getirin. Püreyi bir bardak kaynar suya katın. 10 dakika beklettikten sonra karışımın suyunu süzün. Kalan zencefili merhem gibi kullanabilirsiniz. Bu merhemle yatmadan önce ayaklarınızın üzerini ovun. Bu yöntemi birkaç gün denedikten sonra sonuçlarına hayran kalacaksınız.
14. Karanfil : Ayakkabılarınızın içine taze karanfil koyun.
15. Şeker :  İsopropil alkol, şeker ve bir miktar suyu bir kapta karıştırın. Hazırladığınız karışımla ayaklarınızı ovun. Ardından ayaklarınızı 10 dakika boyunca ılık suda bekletin. Şeker ölü derileri yok edecek ve alkol bakterilerin yok olmasını sağlayacaktır.
16. Vicks : Ayaklarınızı vicks ile ovun. Daha sonra ayaklarınızı bir kova sıcak suyun içinde 10 dakika bekletin. Ardından ayaklarınıza bebek pudrası sürün. Haftada bir kez bu yöntemi uygulayın.
17. Neosporin : Ayaklarınızı bir nemlendirici sürer gibi Neosporin ile ovun.Üzerine bir çorap giyerek bir gece bekleyin. Sabahtan ayaklarınızın tazelendiğini ve kokuların yok olduğunu göreceksiniz.
18. Deodorant: Çoraplarınızın veya ayakkabınızın içine deodorant sıkın.
19. Ponza Taşı: Her duş alışınız da ayaklarınıza ponza taşı sürün. Ponza taşı bakteri üremesi ve ayak kokusu önleyen ve ölü deriyi pul pul eden bir yapıya sahiptir.

20. Çay Ağacı Yağı : Her gün sabah ve akşam bir kaç damla çay ağacı yağıyla ayaklarınızı ovun ve üzerine çorabınızı giyin.
21. Limon Çayı Poşetleri :Bir kova ılık suya 3 poşet limon çayı katın. Ayaklarınızı bu suda 15 dakika bekletin. Daha sonra üzerine nemlendirici sürün ve çoraplarınızı giyinin.
22. Yulaf ezmesi : Taze yulaf ezmesini bir suda ıslatın. Islanınca yumuşayan yulafla ayaklarınızı ovalayın. Daha sonra ılık su ile yıkayın ve nemlendirici sürün.
23. Epsom Tuz :  Bir kova ılık su içine 2 yemek kaşığı epsom tuzu (ingiliz tuzu ) katın. Ayaklarınızı 15 dakika bu suda bekletip, kurulayın.
24. Adaçayı : Ayakkabınızın içine birkaç taze adaçayı yaprakları atın. Ayakkabının içinde oluşan terin azalmasına yardımcı olacaktır.
25. Vazelin:
Ayaklarınızı ılık suda 10-15 dakika bekletin. Ardından ponza taşıyla temizleyin. Ayaklarınızı kurulayın ve vazelin sürün. Üzerine çorap giyinin ve gece de bekletin.Vazelin cildinizi yumuşatır ve bakterilerin büyümesini önleyecektir.
26. Şap :
Şap alüminyum sülfatından oluşan, sıcak suda eriyen, tadı buruk, antiseptik bir maddedir. Sıcak su içine bir çay kaşığı şap tozu ekleyin. Ayaklarınızı bu su ile yıkayın.

Suna Dumankaya Ayak Kokusu Tedavisi

Kür için gerekli malzemeler: Bir kase bebe pudrası, bir tatlı kaşığı şap tozu, bir çorba kaşığı mısır nişastası ve bir çorba kaşığı un gibi ezilmiş lavanta Öncelikle ayaklarınızı ılık suda 15 dakika bekletip kurulayın. Sonra malzemelerimizi karıştırın. Ayaklarınızı bu karışıma iyice bulayın. Ayrıca Suna Dumankaya bazı tavsiyelerde bulunuyor: Ayak kokusuna karşı mutlaka pamuklu çorap giyin. Baharatlı yiyeceklerden de uzak durmalısınız. Ayrıca bu şikayetinizin nedeninin bir sağlık sorunu olma ihtimaline karşı doktora görünmenizde fayda var.
Ayak kokusu için bilinen diğer çözümler ise şunlar: Kına ve sirkeyi suda kaynatın. Elde edilen su ile ayaklarınızı yıkayın. Ada çayı ve rendelenmiş şekildeki havuç, suyun içinde kaynatılır. Süzülerek elde edilen bu su ile bol bol ayaklar yıkanır. Akhuş ağacının kurutulmuşu yaprakları,  ufalanmadan bütün halinde suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvı ile yatmadan önce ayaklar yine bol bol yıkanır. Ayrıca içtiğiniz çaydan arta kalan kısmında10 dakika ılık şekilde ayaklarınızı bekletin. 10 gün içinde ayak kokunuz sona erecektir.

Ayak kokusunu önleyecek ipuçları?

Aşağıdaki ipuçlarını takip ederek ayaklarınızın kokmasını engelleyebilirsiniz. Temiz çorap giyin. Müsait olursanız ayaklarınızı güneşte bekletin. Güneş ışığı bakterileri yok eder. Günde en az iki defa ayaklarınızı yıkayın. Ayaklarınızın üzerine düzenli olarak nemlendirici sürün. Mümkün olduğunca ayaklarınızı kuru tutmaya çalışın. Ayaklarınızın nefes almasını sağlamak için sandalet tarzı açık ayakkabılar giyin. Polyester çorap yerine pamuklu çorap giyin. Çoraplarınızı çamaşır suyu ile yıkayın. Çok fazla stres yapmayın. Alkolden uzak durun. İyi bir ayak fırçası kullanın.

Bunu deneyin faydasını göreceksiniz!

Kadınlar adet dönemlerinde salgıladıkları hormonlardan dolayı duygularını çok yoğun yaşarlar. Daha duygusal ya da daha sinirli olabilir, tembellikten yataktan çıkmak istemeyebilirler. Çoğu kadın için de oldukça sancılı geçer bu dönem. Bitki Bilim ve Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya’nın adet sancısına karşı doğal bir formülü var.

İşte o formül:

1 çorba kaşığı dağ kekiğini 1 kahve fincanı suyun içinde kaynatın. İyice demlendikten sonra da için. Bu formül âdet sancısına karşı birebirdir.

Bu formül dışında adet sancısına iyi gelen şeyler:

Ayaklarınızı üşütmemeye özen göstermeli ve bir süre kafeinden uzak durmalısınız. İmkânınız varsa açık havada yürüyüş yapmak da rahatlayıp kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

İbrahim Saraçoğlu adet söktürücü bitkisel çözüm ve tedavi tavsiyeleri:

Aşırı adet kanamalarına bitkisel çözüm amacıyla 1 litre suya 20 gram un ufak edilmiş çoban çantası ve atkuyruğu bitkisi ilave edilerek karıştırılır ve 20 dakika bekletildikten sonra içirilir.

Kereviz sebzesi ile maydanoz otunu rendeleyip karıştırarak ılık suya atın. Bir gece bekletin. Sabah ve akşam aç karnına 3 gün üç gece için. Bu bitkisel çözümü adet kanamasından evvelki 5 günde yapın. Böylelikle aşırı adet kanaması sorunu çözülmüş olacaktır. Adet düzensizliklerinde zerdeçal çayı etkili olmaktadır. Civanperçemi kadınlarda görülen ağrılı adet sancıları ve krampları tedavisinde fayda sağlayan bir bitkisel formül ve çözümdür.

Suna Dumankaya adet söktürücü bitkisel çözüm ve tedavi tavsiyeleri:

Adet düzensizliği ve gecikmesi şikayeti bulunan hanımlar için Suna Dumankaya tarafından sunulan bitkisel kür bulunuyor. Bu bitkisel çay kürü ile adet söktürücü ve getirici bir bitkisel çay formülü oluşturmuş olacaksınız.

1 tutam kekik ve 1 tutam reyhan otu nu 80 derece suya atarak 4 dakika kaynatıyorsunuz ve demlendikten sonra bitkisel çay formülü şeklinde günde 3 kez yemeklerden önce 200 ml içiyorsunuz. Suna Dumankaya regl sancıları ve karın ağrıları için yabani kekik çayını tavsiye ediyor. Adet ve Regl düzensizliğine karşı da yabani kekik iyi geliyor

Suna Dumankaya Adet Söktürücü Kürler:

Adet olmakta zorluk çeken kadınların adet kanamalarının hem düzene girmesi hem de uzun bir süredir adet olmadıkları için çektikleri sıkıntının son bulması için Suna Dumankaya adet söktürücü bitkisel kür tarifi tavsiye etti. Şifalı bitkilerden hazırlanan Suna Dumankaya adet söktürücü kür nasıl hazırlanır buyurun öğrenelim. Maydanoz, civanperçemi, papatya, nane, nergis, kimyon, safran, rezene, anason, havuç tohumu, karabaş otu, misk ve adaçayı gibi bitkilerden hangisi istenirse o bitki, çay şeklinde demlenip içilir. Bu şifalı bitkilerden yapılan adet söktürücü çaylardan günde 3-4 bardak içilmelidir. Bunu ek olarak taze üvez meyveleri tüketmek de adet kanaması sökücü etkiler doğurarak faydalı olacaktır.

Kantaron: 1 bardak kaynar suya, 4-10 gr bitki konur, 10 dk bekletilir, günde 2 bardak yemeklerden evvel 3-4 defada içilir. Kantaron toz halinde günde 0.5- 2 gr içilir.

Havuç Tohumu: 1 bardak kaynar suya, 10 gr tohum konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir. Havuç tohumu toz haline getiri lir, günde 3 defa 1 -3 gr içilir.

Maydanoz Tohumu: 1 bar dak kaynar suya, 4 gr maydanoz tohumu konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir. 1 bardak kaynar suya, 4-10 gr kuru maydanoz konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir. (Maydanoz kökleri de aynı maksatla kullanılır).

Çörek Otu: 1 bardak kaynar suya, 4-10 gr tohum konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir.
Çörekotu tohumu toz halinde günde 3 çay kaşığı içilir (Balla da yenilebilir).

Üzerlik Tohumu: 1 bardak kaynar suya, 4-10 gr tohum veya ince kıyılmış kök konur, 10 dk bekletilir, günde 1-2 bardak içilir.

Biber: 1 bardak kaynar suya, 10 gr acı biber konur, 10 dk bekletilir, süzülür, günde 2-3 bardak içilir. Biber, toz halinde günde 3 defa 0,5-1 gr içilir, günde 1-2 gr balla yenir.

Portakal kabuğu mucizesi

Ev ortamında hazırlayıp, uygulayabileceğiniz doğal cilt aydınlatıcı maskeler, sizi istediğiniz mucizevi sonuçlara götürebilir. Cilt aydınlatıcı maske tariflerine pratik bir alternatif. Cildi beyazlatan ağartıcı maskelerle doğal, pürüzsüz ve aydınlık bir cilt elde edebilirsiniz. Cilt beyazlatıcı maskeler aynı zamanda cildinizdeki lekelerin görünümün azalmasına, cildin nemlenmesine ve doğal bir parlaklık kazanmasına yardımcı olacaktır.

Malzemeler:

  • Portakal kabuğu rendesi
  • Süt ya da kaymak

Hazırlanışı:

Portakal kabuklarını atmayıp harika bir maske hazırlayabilirsiniz. Portakal kabuğunu rendeleyerek kurutun. Kuruyan portakal kabuğu rendesini süt veya kaymakla karıştırın. Macun haline gelen karışımı yüzünüze sürün. 15-20 dakika bekledikten sonra bol ılık su ile yüzünüzü yıkayın.

Portakal Kabuğunun 9 Faydası

Portakal kabuğu yüzde 5 oranında minarel tuzlar, organik asitler, yüzde 5-8 oranında flavonoidler ve yüzde 1-2 esansiyel yağlar içerir. Portakalın kabuğunda bulunan citrus aurantium un kanser ve damar tıkanıklıkları gibi birçok hastalıkta kullanımıyla ilgili birçok farklı bilimsel yayın mevcuttur.

1- Portakal kabuğu yüzde 5 oranında minarel tuzlar, organik asitler, yüzde 5-8 oranında flavonoidler ve yüzde 1-2 esansiyel yağlar içerir. Portakalın kabuğunda bulunan citrus aurantium un kanser ve damar tıkanıklıkları gibi birçok hastalıkta kullanımıyla ilgili birçok farklı bilimsel yayın mevcuttur.

2- Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu E Komisyonu, portakal kabuğunun (Citri sinensis pericarpium) iştahsızlıkta kullanılabileceğini belirtmiştir.

3- İçeriğinde potasyum, protein, B ve E vitaminleri bulunan portakalın kabuğunda bulanan karoten, kanı temizlediği için cilde de çok yararlıdır.

4- Güzelliğin sırrı bu kabuktadır. Portakal kabuğu özü yine cilt için çok önemli bir şifalı bitki olan biberiye özü ile birleşince harikalar yaratıyor. Bu karışım ciltteki sorunları yok ediyor.

5- Portakal kabuğu ısıya dayanıksız olduğu için kaynatılmamalı, üzerine kaynar su dökülerek haşlanmalı ve tüketilmelidir.

6- Portakal kabuğu ağzı sıkı bir şekilde kapalı olarak, ışık, oksijen ve neme karşı korunaklı biçimde ve 20ºC’nin altında bir ısıda saklanmalıdır. Aksi durumda alerjiye neden olabilir.

7- Teksas Üniversitesi Tıp Merkezinin yaptığı bir araştırmaya göre portakal suyu böbrek taşlarının yeniden oluşumunu engellemeye yardımcı oluyor. Böbrek taşı problemi geçirenlere her gün bir bardak portakal suyu içmeleri önerilmiştir.

8- Biberiyenin yapraklarının özü, yaralar ve kesiklerin giderilmesinde kullanılıyor. Portakal kabuğu yağı ise derideki bazı sorunları gideriyor. Portakal ve limonun kabuklarındaki özler neticesinde, deride çok yönlü güzelleştirici etki yaratılıyor. Sorunları gideren, deriye aydınlık ve parlaklık veren portakal ve limon özleri, biberiye gibi doğal başka bir yağ ile buluşturulduğunda mükemmel bir cilt sağlıyor.

9-Portakal kabuğu yağının bir başka özeliği de selülit düşmanı olması. İçeriğindeki mineral tuzlar, organik asitler yağları eritmede önemli etken maddeler de ihtiva ediyor. Portakal yağındaki etken madde, deri altındaki kan ve lenfatik dolaşımı hızlandırıyor.

Bu hareketi günde iki kez yapın! İnanamayacaksınız

Yüz egzersizi uzmanı Carole Maggio, egzersiz ile kırışıklıklardan, boyun çizgilerinden, kaz ayaklarından kolayca korunabileceğinizi, var olanları azaltabileceğinizi belirtiyor. Maggio’ya göre günde iki kez 8 dakika bu egzersizleri yaptığınız da farkı siz de göreceksiniz.

İşte o egzersizler…

Göz açıcı: Göz kapaklarınızı bu şekilde yukarı ve aşağı doğru hareket ettirmeniz göz altı şişliklerini önler. Gözlerinizi daha büyük, genç ve dikkat çekici gösterir. İşaret parmaklarınızı kaşlarınızın ortasına yerleştirin. Baş parmaklarınızı fotoğraftaki gibi köşelere yerleştirin. Gözlerinizi sıkıca kapatın. Baş parmaklarınızı hafifçe bastırarak dışarı doğru hareket ettirmeye çalışın. Göz çevrenizdeki kasları üstteki parmaklarınızla yukarı ve aşağı doğru hareket ettirin. Baskılama ve hareketi 40 saniye kadar uygulayın.

Alın çizginiz için: Baş parmaklarınızı kulaklarınızın yanına kıvırarak yerleştirin ve diğer 4 parmağınızla şakaklarınızı tutun. Kaşlarınızı yukarı kaldırmaya çalışırken parmaklarınızla alnınızı aşağı doğru hareket ettirmeye çalışın. 30 saniye bu şekilde bekleyin. Alın çizgileriniz azsa bunu günde iki kere tekrar edin. Çizgiler derinse günde üç kez tekrarlayın.

Göz altı morlukları ve şişliklerini önleyen egzersiz: Bu egzersizi otururken veya yatarken yapabilirsiniz. İşaret parmağınızı göz altınızın dış tarafına doğru fotoğraftaki gibi yerleştirin. Gözlerinizile yukarı doğru bakın. Dış göz kaslarınızı hissetmeni gerekir. Yüzünü ileri ve omuzlarınızı geri doğru hareket ettir. Daha dirençli basınç için ayaklarınızla zemine baskı uygulayabilirsiniz. 40 saniye bu şekilde durun tutun. Normalde günde iki kez aşırı şişkinlik durumunda günde üç kez yapın.

Yüz kaslarını kaldırmak yanaklarınızı şekillendirir ve göz altlarındaki çukurları doldurur. İşaret parmağınızı fotoğraftaki gibi yanaklarınızın üzerine yerleştirin. Ağzınızı da fotoğraftaki gibi yapın. Üst dudağınızla dişlerinizi kapatarak gerginlik oluşturmaya çalışın. Şaşkınlık ifadenizi elleriniz sabit bir şekilde 20 kez tekrar edin.

Burnumuz yaşlandıkça değişmeye devam eder. Yüzle birlikte yaşlanır. Bu egzersiz burnunuzun da genç kalmasını sağlar. Sağ elinizin baş parmağı ve işaret parmağıyla burun kemiğinizin olduğu yeri köprü gibi tutun. Sıkıca tutarak aşağı doğru hareket ettirin. Bu sırada sol elinizin işaret parmağını üst dudağınızın üzerine yaslayarak burnunuzun ucuna koyun ve Bu egzersizi 40 kez yapın. yukarı doğru hareket ettirin. Her zaman parmağınızı burun ucunda hissetmeniz gerekir.

Yaşla beraber ağız kenarlarınız aşağı doğru düşer. Bu egzersiz bunu önler. Dudaklarınızı sıkıca kapatın ve işaret parmaklarınızı ağzınızın alt köşelerine yerleştirerek bu ifadeyi koruyun. Bunu yaparken parmaklarınızı bastırarak yukarı aşağı doğru hareket ettirin. Bu hareketi 40 saniye kadar tekrar edin. Bu hareket ağız kaslarınızı maksimum şekilde çalıştırdığı için bir ağrı duyabilirsiniz. Egzersizin sonunda dudaklarınızı bir süre açmadan kapalı tutun.

Ağız çevresinin daha dolgun, genç, kırışıksız kalmasını sağlar. İşaret parmaklarınızı sağ işaret parmağınız üstte, sol işaret parmağınız altta olaak şekilde üst dudağınızın üzerine fotoğraftaki gibi yerleştirin. Ağzınızı hafifçe açarak parmaklarınızı zıt yönde birbirine doğru iterek dudaklarınızı kıvırmaya, bastırmaya çalışın. Dudaklarınızda yanma hissettiğinizde 20 hızlı yuvarlak hareket yapın. Hareketi tamamladıktan sonra ağız köşelerinize hızlıca 20 kere yuvarlak şekilde hareket ettirin.

Bu egzersiz dudakları dolgunlaştırırken, burun kenarları, ağız kenarları çizgilerinin azalmasına yardımcı olur. Üst dudağınızı üst dişlerinizin üzerine doğru ağzınızı ‘O’ yaparak fotoğraftaki gibi gerdirin. İşaret parmaklarınızı ağız köşelerinize sabitleyin. parmaklarınızı çok yavaş şekilde aşağı doğru hareket ettirin. Daha sonra bu şekilde 30 saniye boyunca aşağı yukarı doğru hareket ettirin.

Bu egzersiz çene çizgilerini, sarkmalarını azaltmak veya önlemek için yapılıyor. Ağzınızı açın ve dudaklarınızı içeri doğru kıvırmaya çalışın. Üst ve alt bölgeniz gerginleşecektir.. Bu sırada sol elinizi çenenizin altına yerleştirin ve yukarı doğru iterek ağzınızı gergin bir şekilde kapatmaya çalışın. Ağız kapalı bir şekilde birkaç saniye bekleyin ve çenenizi bir kaç santim daha yukarı kaldırın.

Çene, boyun çizgilerinden korunmak ve azaltmak için ideal egzersiz. Bir elinizle fotoğraftaki gibi boynunuzu hafifçe tutun. Başınızı diğer tarafa çevirerek boynunuzun bir duvar gibi gergin olmasını sağlayın. Gözlerinizle yukarı doğru bakın. Diliniz burnunuza değdirmek ister gibi üstte doğru hareket ettirin. Bu ifadenizi 30 kez tekrarlayın. Aynı hareketi diğer elinizle diğer taraf içinde yapın. Omuzlarınızın üzerinden yukarı doğru bakın, yine 30 kez tekrarlayın.

Ev Yapımı Kırışıklık Maskesi

Malzemeler:

Yarım olgun muz,3 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı bal. Pişirdiğiniz muzu, soğutup iyice ezin. Yoğurdu ve balı karıştırıp homojen bir hal alana kadar karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı temiz cildinize uygulayın ve 15-20 dakika sonra önce ılık sonra soğuk su ile durulayın. Haftada iki kere cildinize uygulayabilirsiniz.

Hindistan cevizi yağı bel inceltiyor

Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber son günlerde sıkça konuşulan Hindistan cevizi yağı ile ilgili bilinmeyenleri ve beslenmeye etkilerinden bahsetti. Peki nasıl ve ne kadar tüketilmeli?

Hangi hastalıkları körükleme riski bulunurken hangi hastalıkların olumlu yönde gelişimine fayda sağlıyor? Hindistan cevizi yağı diğer yağlardan farklı olarak orta zincirli yağ asitleri içerir. Orta zincirli yağ asitlerinin vücutta işlenmesi diğer birçok yağda bulunan uzun zincirli yağ asitlerinden daha farklıdır. Sindirim sisteminden direk karaciğere gönderilerek, enerji üretimine dahil olurlar.

Metabolizma hızlandırıcı etkisi var

Hindistan cevizi yağının diğer yağlara göre vücutta yüzde 23 daha az depolandığı düşünülüyor. Ayrıca bu yağın termojenik yani metabolizma hızlandırıcı etkisi olduğu bilimsel çalışmalarda belirlenmiştir. Günde ortalama 2 tatlı kaşığı Hindistan cevizi yağını diğer yağların yerine tüketen kişilerde günlük enerji harcaması yüzde 5 artmıştır.
Kadınlar ve erkekler üzerinde yapılan araştırmalarda, Hindistan cevizi yağının özellikle kalp sağlığını tehdit eden karın bölgesi yağının azalmasında etkili olabileceği kanıtlanmıştır. Günde 2 tatlı kaşığı kadar bu yağı tüketen kadınlarda tüketmeyenlere göre bel çevresinde anlamlı bir incelme saptanmıştır.

Önerilen oranda tüketilmeli

Bu yararlı etkilerine rağmen Hindistan cevizi yağının; yağlı bir bonfileden veya tereyağından daha fazla doymuş yağ içerdiğini unutmamak da fayda var. Zayıflamaya yardımcı etkisi sebebi ile aşırı miktarda tüketilmesi kalp sağlığının olumsuz etkilenmesine ve kötü huylu kolesterolün yükselmesine neden olabilir. Önerilen oranlarda tüketildiğinde ise içerdiği laurik asit ile iyi huylu kolesterolü yükselten doymuş yağ içeriği yüksek tek yağ Hindistan cevizi yağı.

Beslenmede en önemli olanın denge ve çeşitlilik sağlamak olduğu unutulmamalı. Olumlu etkileri nedeniyle Hindistan cevizi yağını günde 2 tatlı kaşığına kadar beslenmenize eklemek makul olabilir ancak bütün beslenme sisteminizi yüksek yağlı oluşturmak veya bazı yerlerde geçen zeytinyağından daha sağlıklı haberlerine inanıp tek çeşit yağ kullanmak uzun dönemde sağlığınız için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Topuk Çatlaklarına Doğal Çözüm İçin 3 Yöntem

1. Yöntem

Olgun muzun bir kısmını çatalla ezip hamur haline getirin. Ayağınızda çatlak olan yerlere sürün. 10 dakika bekletin. Su ile durulayın. Her gün buna devam edin.

2. Yöntem

1 avuç neem yaprağını ezip hamur haline getirin. İçine 3 tatlı kaşığı zerdeçal tozu ekleyin. İyice karıştır. Çatlaklar üzerine macunu sürün 30 dakika boyunca bırakın. Su ile yıkayınız. Yumuşak bir bezle kurulayın Günde 2 kez tekrarlayın.

3. Yöntem

Limonu yarıya kesip, yahut dilimleyip, çatlak olan yerleri bunla 5 dk ovun. Su ile ayaklarınızı yıkayın. Limon suyu hafif asidik yapısı ile ölü cilt hücrelerinin temizlenmesine yardımcı olur.

Topuk Çatlakları İçin Öneriler

Topuk çatlaklarından kurtulmak için her banyoda ayaklarınızı ponza taşı ile ovalamalısınız. Ölü deriyi ayaklardan uzaklaştıran ponza taşı peeling görevi görür ve çatlakların giderilmesini sağlar. Topuk çatlakları için özel üretilmiş kremler yardımıyla çatlaklarınızı onarabilirsiniz. E vitamini içeren kremler, çatlakları gidermede başarılıdır. Deniz tuzu topuk çatlaklarına iyi gelmektedir. Çatlaklar nedeniyle topukta olan sertliği giderir. Eşit miktarda elma sirkesi ve su karışımı topuk çatlaklarının iyileşmesinde etkilidir. Ayak peelingi sonrasında bu karışımı uygulayabilirsiniz.

Topuk Çatlakları Ayaklarda kötü bir görüntü oluşturan topuk çatlakları, doğal yöntemler kullanılarak tedavi edilebilmektedir. Topuklarda meydana gelen çatlamalar özellikle bayanların ayak güzelliğine kusur düşürürken yaz aylarında bu kusur oldukça rahatsız edici boyutlara ulaşmakta. Aspirinli Topuk Çatlağı Tedavisi 10 adet aspirin Vazelin Aspirinleri ezin ve yeteri kadar vazelin ilave edip karıştırın. Hazır hale gelen karışımı topuklarınıza sürün ve üzerine çorap giyip 6 saat boyunca bu şekilde bırakın. Sürenin sonunda topuklarınızdaki çatlaklar yumuşayacaktır. Bitkisel Topuk Çatlağı Tedavisi Limon Gliserin Az miktarda gliserin ve limonu karıştırın. Hazır hale getirdiğiniz karışımı topuk bölgesine sürün. Bir sonraki gün ayaklarınızdaki çatlakların yumuşadığını göreceksiniz.

Topuk Çatlakları Nasıl Geçer?

Çorap giyilmemesi topuklarda çatlağa neden olabilmektedir. Çoraplarınızı düzenli olarak kullanmak çatlakların giderilmesini sağlar. Yaz aylarında çorap giymek zorlaşmaktadır bu nedenle akşam yatmadan önce topuklarınızı vazelin ile yumuşatmalısınız. Topuk çatlakları hafif seviyede ise; yapacağınız 2 bakımdan sonra yanıt almaya başlarsınız. Erken yaşlarda yapılan bakımlar daha hızlı cevap verir. Hücreler daha aktif olduğu için; derinin iyileşme süreci daha hızlıdır.

Uzun süre ayakta durmak ve devamlı açık ayakkabı giymek topuklarda çatlamaya neden olabilir. Akşam eve gelindiğinde, ayaklar deniz tuzu ve su karışımda dinlendirilmelidir. Hem yorgunluğunuzu alacak hem de topuk çatlaklarını önleyecektir. Çok fazla açık ayakkabı giyen kişiler; bir müddet kapalı ayakkabılara yönelerek; havanın etkisi ile birlikte oluşan topuk çatlaklarının önüne geçebilirler. Bilindiği gibi deri; güneş ışınlarından etkilenerek aşırı şekilde kurur.

Saç Dökülmesini Önleyen 7 Tarif

Saç dökülmesi kadın erkek herkesin ortak sorunudur fakat erkeklerde bu durum kelliğe kadar gidebildiği için erkekler saç dökülmesi konusunda daha hassas davranır. Eğer saçlarınız çok fazla dökülüyorsa ve siz bu saç dökülmesinin önüne geçemiyorsanız aşağıda yazdığımız doğal bitkisel tedavi yöntemlerini uygulayabilirsiniz.

1 – Soğan Suyu

Soğan, kolajen üretimini arttırarak saç büyümesini destekler. Zengin bir kükürt kaynağıdır. Saç dökülmesini önlemeye yardımcı olur.
Soğanın suyunu sıkın. Kafa derinize masajla uygulayın. 15 dakika bekletin. Ardından şampuanlayın. Doğal olarak kurumasını bekleyin. Haftada iki kez tekrarlayın.

2 – Sarımsak
Soğan gibi, sarımsak da zengin kükürt deposudur. Asırlardır saç sağlığını, yeni saç çıkarmayı desteklemek için kullanılır.
Sarımsağı birkaç karanfille birlikte ezin. Karışıma Hindistan cevizi yağı ekleyin ve birkaç dakika ısıtın. Soğuduktan sonra kafa derisine masaj yaparak uygulayın. 30 dakika açık olarak kafanızda bekletin. Saçlarınızı şampuanlayın. Haftada iki kez tekrarlayın
3 – Hindistan Cevizi
Hindistan cevizinin içinde, saç büyümesini destekleyen birçok madde vardır. Aynı zamanda saçlarda oluşan kırıkları engelleyen proteinler de mevcuttur. Hindistan cevizi potasyum ve demir açısından zengindir. Saç dökülmesinde Hindistan cevizi yağı veya sütü kullanmanın yararları çok fazladır.
Hindistan cevizi yağını ısıtın. Kafa derisinden başlayarak, uçlarına kadar uygulayın. Bir saat bekletin ve yıkayın. Ya da, Hindistan cevizi sütünü aynı şekilde uygulayın. Gece boyunca bekletin. Sabah yıkayın.

 4 – Kına

Kına, yüzyıllardır doğal saç boyası olarak kullanılır. Aynı zamanda saçları güçlendirme özelliği de bilinir. Kınayı başka malzemeler ekleyerek kullanmak, saç dökülmesinde önemli rol oynar.
250 ml. Hardal yağı ile 60 gr kına yaprağını karıştırın. Karışımı kaynatın. Soğuduktan sonra süzün. Düzenli olarak kafa derisine masaj yapmak üzere hava almayan bir şişede saklayın.
5 – Ebegümeci
Ebegümeci saçları besler. Saçların beyazlamasını engeller. Kepekleri yok eder ve saç dökülmelerini azaltır.
Ebegümeci çiçeklerini macun kıvamına gelene kadar, susam yağı veya Hindistan cevizi yağı ile ezin. Kafa derisi üzerine masaj yaparak uygulayın. Bir saat açık olarak bekletin. Ilık su ile şampuanlayın.

6 – Hint Bektaşi Üzümü

Hint Bektaşi Üzümü saç dökülmesi sorunu yaşayanlar için bir nimettir. İçeriğindeki C vitamini ve antioksidanlar saç dökülmesini durdurur.
Hint Bektaşi Üzümü tozu ile limon suyunu karıştırın. Kafa derinize uygulayın ve kurumasını bekleyin. Ilık su ile yıkayın. Haftada en az bir kez uygulayın. Kısa süre içinde saç dökülmesi azalacaktır.
7 – Yumurta
Yumurta saç dökülmesini engelleyen, saçları besleyen kükürt, fosfor, selenyum, iyot, çinko ve protein deposudur. Saçları beslerken, yeni saç oluşumunu arttırır. Yumurtanın beyazını zeytinyağı ile karıştırın. Macun kıvamına gelince kafa derinize masajla yedirin. 15-20 dakika kadar bekleyin. Yumuşak bir şampuan ile yıkayın.

İnanılmaz! Yumurta akını yüzünüze sürün ve…

İçerisinde 50’den fazla protein barındıran ve çok yararlı bir gıda olan yumurta vücudumuza yararlı olduğu gibi, dışardan uygulandığında da içerisindeki bu farklı proteinler, kolajen ve A vitamini, cilt tarafından tamamen emildiği için yumurta akı maskesi cildimiz için çok yararlı, doğal cilt maskesi haline dönüşüyor.

HAZIRLANIŞI

Bir yumurtanın beyazını sarısından ayırıp rahatlıkla çırpabileceğiniz bir kaba alın. Yumurta akı köpürene kadar çırpın. Bir fırça yardımıyla göz çevresi hariç tüm yüzünüze, sürüp maskenin kurumasını 15-30 dakika bekleyin.

Cildinizi temizleyip nemlendirin.   YUMURTA AKI MASKESIYLE EVDE SIYAH NOKTA BANDI
İlk yöntemdeki gibi maskeyi göz çevresi hariç cildinize uygulayın, ikiye ayırıp kestiğiniz peçeteleri yüzünüze koyup, üzerine bir kat daha yumurta akı sürün ve 15-30 dakika kurumasını bekleyin. Kuruyan peçete parçalarını nazikçe cildinizden çekin ve cildinizi temizleyip nemlendirin.

FAYDALARI:

Kırışıklıkları yumuşatır Gözeneklerin görünümünü azaltır Özellikle yağlı ciltlerde fazla sebumu kontrol alır İçerisindeki kolajen sayesinde cildin elastikiyetini artırır Cildi gerer Cilde aydınlık verir Sivilce oluşumunu engeller Yaşlanma etkilerine karşı savaşır Siyah noktaları temizler Ufak çaptaki cilt yanıklarını tedavi eder

UYARILAR VE ÖNLEMLER:

Yumurtaya karşı alerjiniz varsa bu maskeyi uygulamayın. Alerjiniz olup olmadığından emin olamıyorsanız, cildinizin bir bölümünde deneyip reaksiyon durumuna göre karar verin. Normal ve kuru ciltler yumurta akının fazla yağı temizleme özelliğinden dolayı gerginlik ve kuruluk ve hissedebilirler, böyle bir durumda ya maskeyi hemen temizleyin ya da yumurtanın sarısıyla ikinci bir nemlendirici maske uygulaması yapıp, cildiniz nemlendirin. Hamilelerin bu maskeyi uygulamaları durumda toksoplazmaya karşı, çiğ yumurtanın ağızlarına gelmemelerine dikkat etmeleri gerekir.
Bu uygulamayı 15 günde bir yapmanız gerekiyor.

Burun tıkanıklığına kesin çözüm

TUZLU SU: 
Tuzlu su hemen herkes tarafından bilinen ve her tıkanıklıkta başvurulan ilk tedavi yöntemlerinden biridir. Suyun miktarına göre suya tuzun eklenmesi ve günün her saatinde kullanılması ile kişilerin yaşadığı tıkanıklık sorununu ortadan kaldırmakta etkisi büyüktür.

PAPATYA: 
Bir miktar papatyayı su içerisinde kaynatın. Kaynattıktan sonra yanma tehlikesi arz etmeyecek bir kaba boşaltın. Kafanızın üzerine bir havlu ya da tülbent örtün ve papatya buharını içinize çekin. Kısa sürede burnunuz açılacaktır.

LAVANTA ÇİÇEĞİ: 
Tıpkı tuzlu su tedavisinin mantığında ortaya çıkmış olan lavanta çiçeği tedavisi, bir bardak suyun kaynatılması ve içerisine lavanta yapraklarının atılması ile meydana gelmektedir. Çiçeklerin bir süre bekletildikten sonra süzülerek atıldığı ve gün içerisinde buruna çekildiği bu yöntem, tıkanıklığı açmak da işe yarıyor.

KARABİBER:
Burun tıkanıklığını gideren diğer bir bitki ise karabiberdir. Bir miktar çörek otu yağına karıştırarak burnunuzun altına uygulayın.

SICAK SU:
Su genel anlamda burun açıcı olarak kullanılmaktadır. Ilık su ile burnunuzu temizlemeniz daha kolay olacaktır. Burnun tıkanmasına neden olan mukozaların yumuşatarak sökülmesini sağlar.

Yüzdeki izlerden kurtulmak artık çok kolay!

Sivilce izleri, cilt güzelliğinin en büyük düşmanı. Özellikle ergenlik döneminde sıkça görülen sivilce sorunu, atlatılsa bile geride kalan izleriyle psikolojik sorunlara bile neden olabiliyor.
İşte bu yöntemler:

1. PEELİNG ZAMANI

Cildi yenileyen bazı özel kimyasal maddelerin yüze sürülüp belirli bir süre bekletildikten sonra bol suyla arındırılması işlemidir. Yöntem, bu konuda eğitimli hekim kontrolünde uygulanmalıdır. İşlemde derinin üst tabakasında kontrollü olarak kısmi veya tam hasar oluşturulmaya çalışılır. Bu uygulamanın sonunda ciltte birkaç gün süren soyulma meydana gelebilmektedir. Ardından yenilenmiş alt ve üst deri oluşmaktadır.
Esmer tenli kişilerde iz bırakma riski nedeniyle önerilmeyen kimyasal peeling işleminin ardından bol nemlendirici ve güneş koruyucu kullanılması gerekmektedir. Etkin sonuç için 2 haftada bir 4-6 seans uygulanması gereken işlemin güneşin yoğun olduğu aylarda yapılması uygun değildir.

2. CİLDİ YENİLEYEN YÖNTEM

Mikro iğneleme sistemi olarak da bilinen “dermaroller” ya da “dermapen” işlemleri de sivilce izlerinden kurtulmak için etkin uygulamalar arasındadır. Üzerinde çok sayıda mikro iğnecik bulunan dermaroller işlemin yapılacağı alana anestezik kremin sürülmesinden 30 dakika sonra uygulanmaktadır. Ciltte gezdirilen cihazın üzerinde bulunan mikro iğneler sayesinde yüzeyde on binlerce mikro kanal açılmaktadır.
Bu mikro kanalların oluşturduğu uyarı ile cilt kendini tamir etmek için yeni bağ dokusu elemanları sentezlemektedir. Dermapen ise bu mikro iğnelerin kalem şeklinde bir cihazla deriye uzunlamasına olarak uygulanmasını sağlayan bir alettir. Akne izlerinin azalması için ayda bir 4 seans uygulama önerilmektedir.

3. HASARLI DERİYİ YOK EDİYOR

Derinin yüksek basınçla hareket eden alüminyum oksit kristalleriyle soyulması işlemidir. Bu sayede cilt yüzeyindeki hasarlı, uzaklaştırılacak hücrelerin ve cilt atıklarının daha hızlı yok edilmesi sağlanır. Yüzeysel akne tedavisinde etkindir. Genelde tekrarlayan uygulamalar ve diğer tedavi seçenekleri ile kombine uygulamalar fayda sağlamaktadır.

4. İÇTEN GELEN GÜZELLİK: PRP

Cilt gençleştirme ve saç dökülmesi durumlarında da uygulanabilen PRP işlemi (Platelet rich plasma) akne izleri tedavisinde de kullanılmaktadır. PRP işleminde uygulama yapılacak kişinin kanı alınır ve özel cihazlarda santrifüj edilerek ayrıştırılır. Bu ayrıştırma sonucunda kanın içindeki trombositten zengin plazma elde edilmiş olur. Elde edilen plazma yaklaşık 1 cm aralarla cilde enjekte edilmektedir.
Trombositlerden salınan büyüme faktörleri, kök hücreleri uyararak ciltte yeni hücre sentezi yapmaya yardımcı olmaktadır. Bu sayede sivilce nedeniyle hasarlanmış ve iz oluşmuş derinin yenilenerek düzelmesini amaçlanmaktadır. Uygulama radyofrekans ve dermaroller gibi diğer kozmetik işlemler ile kombine edildiğinde daha başarılı sonuçlar olabilmektedir. 15 gün arayla 3-4 seans PRP yapılması önerilmektedir.

5. CİLDE ALTIN DOKUNUŞLAR

Halk arasında altın iğne olarak bilinen fraksiyonel radyo frekans uygulaması son dönemde sıkça kullanılan bir yöntemdir. İletkenliği çok iyi olan ve çevre dokuya zarar vermeden kontrollü iletkenlik sağlayan altın iğneler vasıtasıyla cilt altına radyofrekans verilmektedir. Derinin alt tabakalarında meydana gelen ısı artışı sayesinde kontrollü bir hasar oluşturulmaktadır.
Deri bu hasarı onarma yoluna gider ve bağ dokusu sentezini uyararak sivilce izinin onarımını sağlamaktadır. 40-45 dakika süren işlemin ardından kişi 1-2 saat süren kızarıklıktan sonra sosyal yaşantısına devam edebilmektedir. Bu sebeple oldukça etkin ve konforlu bir yöntemdir. Bazen tek seansta bile istenilen sonuç alınabilmektedir.

6-HER MEVSİM UYGUN OLAN YÖNTEM

Sivilce izlerinin tedavisi ve gözenek sıkılaştırmada kullanılan karbon peeling uygulaması karbon partiküllerinin yüze uygulanması sonrası Q switched Nd-YAG lazerle yapılan bir işlemdir. Lazer uygulaması öncesi karbon solüsyonu ciltte 10 dakika bekletilir. Cilt tarafından emilen karbon maddesinin fazlası temizlendikten sonra lazer atışı ile tüm yüz taranır.

Sürülen karbon maddesi, cilt altında lazerin etkinliğini artırmaktadır. Lazer cilt altında bağ dokusu sentezini uyararak izlerin düzelmesine katkı sağlamaktadır. Her mevsim uygulanabilen karbon peeling yöntemi yüzeysel izlerde etkindir. Ağrısız bir uygulama olan karbon peeling uygulaması kızarıklık ya da morarmaya yol açmadığı için sosyal yaşamı etkilememektedir.

7. İZLERİ DOLDURMA

Derin sivilce izlerinde çökük olan kısımların altını dolgu maddeleri ile doldurmak da diğer bir seçenektir. Etkin ve geçici bir uygulamadır ve 8-12 ay sonra tekrarlanması önerilmektedir.

Banyo Temizlemenin Ekonomik Yolu

Bildiğiniz gibi banyo ve tuvaleti temiz tutmak çok önemlidir. Banyolar, sağlık ve hijyeniniz için kurtulmanız gereken bakteri ve kalıntılar barındırır. Ama bazen evin bu bölgesini temizlemek için çok fazla temizlik malzemesi almanız gerekir. Klozet ve küvet için dezenfektanlar, fayans temizleyiciler, sabun kalıntısı ve kir sökücüler… Muhtemelen bütün bu temizlik malzemelerinin koleksiyonunu yapıyorsunuz! Ve bunu da bildiğinizden eminiz ki, birçoğu hem sağlığınıza hem de çevreye zararı olan kimyasallar içeriyor.
O zaman neden banyonuzu temizlemek için alternatif yollar aramıyorsunuz? Bu tarif ekonominize dost, ucuz ve sağlıklıdır. Buna bayılacaksınız!

1. Klozet ve küvet temizliği

Klozet ve küvetinizi temiz tutmak oldukça önemlidir. Bir yandan zararlı bakterilerden kurtulmak istiyorsunuz, bir yandan da banyo tesisatının tıkanmaması gerektiğini düşünüyorsunuz. Mükemmel sonuçlar elde edeceğiniz kolayca hazırlanan ev yapımı temizleyiciye bir göz atalım:

Malzemeler

  • 2 bardak karbonat
  • 4 bardak kaynamış sıcak su
  • 1 bardak elma sirkesi

Klozet için

İlk yapacağınız iş karbonatı klozetin içine serpiştirip yarım saat beklemek. Bu sadece temizleyip dezenfekte etmekle kalmaz, ayrıca köşelerde görünen bütün lekelerden de kurtulmanıza yardımcı olur.
Yarım saat geçtikten sonra sıcak su ve elma sirkesi karışımını klozete dökün. Bakterilerin tamamından kurtulmak için klozetin içini bir fırça yardımıyla ovalayın. Ne kadar kolay değil mi? Şimdi ise yapmanız gereken tek şey durulamak.

Bu basit ipucunu haftada iki kere uygulayabilirsiniz. Ne kadar güzel sonuçlar elde edeceğinizi göreceksiniz. Eğer tuvaletin ferah kokmasını istiyorsanız, yarım litre suya 5 damla çay ağacı yağı ekleyerek bir karışım hazırlayabilirsiniz. Bunu klozetin içine döküp bir gece boyunca beklemeye bıraktığınızda, sabah uyanınca çok daha güzel kokulu bir tuvaletiniz olacak. Bulabileceğiniz en etkili doğal dezenfektanlardan biri budur.
Ayrıca sirke, limon suyu ve karbonat kimyasal ürünlere harika birer alternatif olan etkili üç temizlik ürünüdür.

Küvet ve duşluk için

Küvet ve duşluk için de yapacağınız şeyler aynıdır. Yine yüzeye karbonat serpiştirerek işe başlayın. Bu sefer kolayca çıkmayan sabun lekelerinden kurtulmak için bir bez parçası veya fırça kullanabilirsiniz. Ardından gider tıpasını kapatın, böylece eklediğiniz su hemen gitmez ve ovalarken daha rahat edersiniz. İşiniz bittikten sonra ise pis suyun gitmesi için tıpayı kaldırın.

2. Fayans temizliği

Seçenek 1: Banyo fayanslarını günlük olarak nasıl temizlersiniz 3 dal biberiye 5 damla çay ağacı yağı 1 litre su
Bu oldukça kolay bir yöntemdir. Banyo fayanslarını temizlemek için bir litre suyu içine biberiye katarak kaynatmalısınız. Bu bitki çay ağacı yağıyla birleştiğinde fayanslarınıza mükemmel parlaklık veren etkili bir dezenfektan haline gelir.
Biberiyeyle birlikte kaynattığınız su soğuduktan sonra içine 5 damla çay ağacı yağı ekleyin. Ardından bu karışımı spreyli bir şişeye döküp fayanslara sıkın ve her zaman yaptığınız gibi bir bez parçasıyla silin. Ne kadar güzel göründüklerini ve koktuklarını fark edeceksiniz.

Seçenek 2: Banyo fayanslarının derinlemesine temizliği

  • 1 bardak elma sirkesi
  • 1 bardak karbonat
  • 1 bardak amonyak
  • 4 litre su

Fayanslardaki inatçı lekeleri derinlemesine temizleyecek ve onların ilk günkü gibi parlamalarını sağlayacak en iyi seçenek budur. 4 litre suyu ısıtın ama kaynamadan önce ocaktan alın ve ardından geri kalan malzemeler olan sirke, karbonat ve amonyağı ekleyin. Küçük bir paspası bu karışıma batırın ve banyodaki bütün fayanslara sürün. Daha sonra temiz bir bezle kurulayın. Hemen parladıklarını fark edeceksiniz.

3. Banyo musluklarının temizliği

Banyo musluklarını doğaya zarar vermeden nasıl temizleyebilirsiniz? Bunun için aşağıdaki iki malzemeye ihtiyacınız olacak: 100 ml elma sirkesi 100 ml su Bu kolay olduğu kadar etkili de bir yöntemdir. Daha önce de söylediğimiz gibi, elma sirkesi banyonuzu ucuz yoldan ve doğaya duyarlı bir şekilde temizlemek için vazgeçilmez bir maddedir. Bu temizleyiciyi elde etmek için yapmanız gereken tek şey eşit miktarda su ve elma sirkesini karıştırıp spreyli bir şişeye koymaktır.

Eğer musluğunuzun çevresinde çok fazla oksit ve kireç kalıntısı varsa elma sirkesini suyla karıştırmadan saf şekilde kullanmanız gerekebilir. Doğrudan musluğa uygulayın ve 10 dakika bekleyin. Daha sonra bu bölgeyi eski bir diş fırçasıyla güzelce fırçalayın. Musluğu parlatmak için de kuru bir bez kullanın. Öyle etkilidir ki nasıl güzel parladığını anında fark edeceksiniz. Gördüğünüz gibi banyonuzu ekonomik yoldan temizlemek çok kolaydır ve elde ettiğiniz sonuçlar mükemmeldir. Bugün denememeniz için hiçbir neden yok.

Sağlıklı Saç, Tırnaklar ve Cilt için Yiyecekler

Görünüşümüz sağlığımız hakkında bir çok şey söyler; eğer saçlarımız, tırnaklarımız ve cildimiz güzel görünüyorsa bu aynı zamanda sağlıklı olduğumuz anlamına da gelmektedir. Bugünkü yazımızda, saça, tırnağa ve cilde en iyi gelen gıdalar hakkında daha fazla bilgi sahibi olacaksınız.

Bunun ilk adımı olarak, dengeli ve düzenli bir beslenme şekli sürdürüyor olmalısınız, hiç bir durumda fast food ve yağlı yiyecekler tüketmemelisiniz. “Ama hepsi çok lezzetli!” dediğinizi duyar gibiyiz, fakat ne yazık ki bunların hiçbiri sizin sağlığınıza faydalı değil. Son zamanlarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki dengeli ve düzenli bir beslenmeye sahip olmak vücudu hem içten hem de dıştan sağlıklı tutmaya yardımcı oluyor.

Vücudunuza aldığınız gıdaların hepsi çok önemlidir. Beslenmenizde A, B ve C vitaminlerinden hiçbirini eksik almamalısınız, ayrıca mineral, omega-3 yağ asitleri, çinko ve antioksidanların da vücudunuza yeterli seviyede girdiğinden emin olmalısınız. Eğer gerçekten güzel saçlara, tırnaklara ve cilde sahip olmak istiyorsanız aşağıdaki gıdaları beslenmenize dahil etmelisiniz:

Somon

En sağlıklı balıklardan birisidir somon. Mavi balık olarak bilinen gruptandır; faydalarını görebilmek ve omega-3 yağ asitlerinden yararlanmak için haftada 2 veya 3 kez tüketilmesi gerekmektedir. Saçı güçlendirir ve parlaklığını arttırır; ayrıca cildin su seviyesini dengeler. Eğer bu söylediğimiz faydaları size yetmediyse, tırnakları güçlendiren B12 vitamini bakımından da çok zengin olduğunu söyleyelim.

Yapraklarla kaplı yeşillikler

Ispanak ve lahana gibi sebzeler A, B, C vitaminleri ve çinko bakımından çok zengin bir içeriğe sahiptirler. Cildin, saçın ve tırnakların yenilenmesine ve sağlıklı görünmesine fayda sağlayan neredeyse bütün besin değerlerini içerirler. Ayrıca güzel haber ise, hepsinin tadı da lezizdir.

Tohumlu sebzeler

Demir, biyotin ve protein bakımından zenginlerdir. Mercimek ve barbunya bu grubun içindedir ve mutlaka beslenme düzeninize dahil etmeniz gereken sebzelerdir. Fasulyeler güçlü tırnaklar ve saçlar için vazgeçilmezdir; içlerindeki biyotin de bunların büyüme ve gelişme hızına katkıda bulunur.

Tam tahıllı ürünler

Yulaf ezmesi, buğday, tam tahıllı pirinç ve filizler. Hepsinin içinde büyük oranda, saça ve cilde zarar veren serbest radikalleri uzaklaştırmaya yarayan antioksidan vardır. Yulaf ezmesinin içindeki silika, saçın sağlıklı ve güçlü uzamasına yardımcı olan harika bir mineraldir.

Kabuklu yemişler

Brezilya kestanesi en iyi seçenektir. Fakat eğer bunu bulamıyorsanız endişelenmeyin, her türlü fıstık, fındık, kabuklu yemiş işe yarayacaktır. Bunlar selenyum bakımından zengindir, selenyum da saç derisinin sağlığını iyileştirmeye yarar (eğer kepek probleminiz varsa buraya dikkat edin). Buna ek olarak, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yarayan bir antioksidan görevi görürler ve cilt kanserini önlerler. Omega-3 yağ asitleri bakımından çok güçlü bir kaynak olmanın yanı sıra, daha sağlıklı ve parlak saçlara sahip olmamıza yardım ederler.

Maydanoz

Bu aromatik bitki bir çok tarife yakışmasıyla bilinir. Muhteşem bir kalsiyum, potasyum ve magnezyum kaynağıdır. Görevi de önemli olmaktan da ötedir: kan damarlarının (özellikle de kılcal damarların) ve dokuların sağlıklı olmasını sağlar. Maydanoz, cildinizin de harika görünmesini sağlar. Ayrıca bu faydalarından yararlanmak için gün içerisinde aç karnına maydanoz suyu (bir kaç dal maydanoz, 2 bardak su ve 1 limonun suyu) da içebilirsiniz.

Havuç

Havuç A vitamini ve antioksidanlar bakımından çok zengindir, bu da onun, saçın onarımı ve uzaması için ve ciltteki erken yaşlanmayı engellemesi için harika bir kaynak olmasını sağlıyor. Hem nemlendirir, hem de onarır. Her gün havuç suyu içerseniz bir kaç hafta içerisinde sonuçları almaya başladığınızı göreceksiniz.

Salatalık

Bu sebzenin suyu iki yönlü çalışır: saçın uzamasına yardımcı olur ve saçın dökülmesini önler. Bunun sebebi içinde yüksek miktarda sülfür ve silika barındırmasıdır. Eğer salatalığı havuç veya kereviz suyu ile karıştırırsanız, hücresel beslenmeye de yardım etmiş olacaksınız.

Alfalfa

Alfalfa potasyum, kalsiyum, fosfor, enzim ve klorofil bakımından zengindir. Havuçla karıştırıldığında birbirlerine çok yakışırlar (mesela salatanın içine rendelendiğinde). Saçı ve deriyi nemlendirir, hücresel yenilenmeye yardımcı olur ve üst deriyi etkileyebilecek toksinlerin ve yağın atılmasına yarar.

Doğal sızma zeytinyağı

E vitamini bakımından zengindir, alt deriyi korurken aynı zamanda cildi de nemlendirir. Çok harika bir antioksidan özelliğe sahiptir, erken yaşlanma etkileri ile hücresel seviyede savaşır. Fakat kaliteli ve en doğal zeytinyağını kullandığınızdan emin olun.

Biber

Kırmızı, yeşil veya sarı biber fark etmez; bütün çeşitleri florin ve silisyum içerir. Bu 2 element cilt ve tırnak sağlığı için adeta yaşamsal görevdedir. En iyi sonuçları almak için biraz da havuç suyu ekleyin.

Soğan

Bu sebze mutfağın olmazsa olmazıdır, her zaman ve her mutfakta bulunması gerekir (patates ve yumurtayla çok güzel gider). Demir, fosfor, silika, kalsiyum ve potasyum açısından mucizevi bir kaynaktır. Saçın güçlü ve canlı olmasını sağlar, karaciğer ve bağırsaklar için de arıtma ve temizleme etkisi vardır. Eğer daha genç ve güzel bir cilde sahip olmak istiyorsanız, mümkünse soğanı çiğ tüketin.

Saçları Güçlendirmek İçin Keten Tohumu Suyu

Saçlarımız her gün onları zayıflatan, kurutan ve görünür şekilde zarar veren birçok faktöre maruz kalmaktadır. Bu sebeple, saçlarımızı korumak ve sağlıklı bir şekilde parlamalarını sağlamak için, onlara ihtiyaç duydukları bakımı ve günlük beslemeyi sağlamalıyız.

Günümüzde hasarları onarmaya ve sağlıklı, güzel bir görünüm elde etmeye yönelik tasarlanmış birçok farklı saç bakım ve güzellik ürünü bulunmaktadır. Ancak, daha az maliyetli olup saçlarınızı güçlendirerek ve sağlıklı bir görünüm kazandırarak benzer sonuçlar almanıza yardımcı olan doğal alternatifler de mevcuttur. Doğal uygulamalardan bir tanesi de bu basit keten tohumu suyudur.

Çoğumuzun bildiği üzere, keten tohumu esans yağı kaynağıdır ve sağlığımız için oldukça faydalı birçok sağlıklı besin maddesi bulundurur. Saçımızı besler, nemlendirir ve yeniler; böylece saçımız güzel ve sağlıklı bir görünüm kazanır.

Saçı güçlendiren keten tohumu suyunun faydaları

Önemli bir Omega 3 yağ asidi kaynağı olmasının yanı sıra, keten tohumunun içinde aynı zamanda önemli miktarda E ve B kompleks vitaminleri bulunur. E vitamini dış ortamların sebep olduğu hasarı düzeltir ve yenilenmeyi teşvik eder. B vitamin kompleksi de sinir ve dolaşım sistemlerine iyi gelmekte ve keten tohumunu cilt sağlığı ve özellikle saçları güçlendirmesi, beslemesi ve parlatması sebebiyle saç bakımı için iyi bir alternatif haline getirmektedir.

Estetik kullanımının da ötesinde, keten tohumu suyu saçı nemlendirerek dökülmesini engeller ve yeni saçlar çıkmasını teşvik eder. Besin maddesi yönünden zengin olan bu sıvı aynı zamanda cildinizin erken yaşlanmasını da önler.

Keten tohumu suyu dış ortamların yol açtığı hasara karşı saçınızı korur ve saç bakımınızda en büyük dostunuz olabilir. Ayrıca, saçlarınıza şekil vermenize ve elektriklenmesinin engellenmesine de yardımcı olur. Bunun dışında, keten tohumu suyu antibakteriyel özellikleri ve dokuları yenileyebilmesiyle yara ve yanık tedavisinde de kullanılabilir.

Keten tohumu suyunun hazırlanışı

Keten tohumu suyunu hazırlamak oldukça basittir ve her şeyden önemlisi son derece ekonomiktir. Bu basit adımları uygulayın ve cildinize bakmak için tüm özelliklerinden faydalanın.

Malzemeler;

  • 1 yemek kaşığı keten tohumu
  • 1 litre su
  • 1 limonun suyu

Hazırlanışı;

Bir kabın içinde suyu kaynatın ve kaynatma noktasına geldiğinde keten tohumlarını atıp tekrar kaynatın. Altını iki dakika ya da suyun kalınlaşması için ne kadar gerekiyorsa bir süre daha açık bırakın. Hazır olduğunda altını kapatın ve soğumaya bırakın. Ardında suyun içinden tohumları süzün. Son olarak suyun içine üç yemek kaşığı limon suyunu ekleyin; bu sayede karışımınızı daha uzun süre muhafaza edebilirsiniz.

Saçı güçlendirmek için keten tohumu suyunu nasıl kullanabilirsiniz?

Keten tohumu suyunun tüm özelliklerinden faydalanmak için, aşağıdaki adımları uygulamanız önem taşır:
Saçınızı normal şampuan ve kreminizle yıkayın. Saçınızı tararken, krem veya jel kullanmak yerine elinize biraz keten tohumu suyu alın ve tüm kafatası ve saçınıza uygulayın. Köklerden uçlara kadar nüfuz etmesine dikkat edin. Bu uygulama saçınızı besleyecek ve dökülmesini önleyecektir. Kuruduğunda, saçınızın parlak olduğunu ve elektriklenmeyeceğini göreceksiniz. Saçlarınız kıvırcıksa, lüleleriniz ortaya çıkana kadar keten tohumunu lülelere uygulayın. Etkisini arttırmak için, keten suyu tohumunu her gece yatmadan önce kafa derisine de uygulayabilirsiniz. Bu ürünü saklamak için içine limon suyu eklemeli ve buzdolabında tutmalısınız. Doğal ve suni koruyucu içermeyen bir ürün olduğundan raf ömrü maksimum iki haftadır. O yüzden bu ürünü bol miktarda hazırlamanız önerilmez. Yalnızca bir haftada kullanacağınız kadarını hazırlayın ve temiz ve hava almayan bir kavanozun içinde saklayın.

Saçlarınız çabuk yağlanıyorsa işte yapmanız gereken 8 şey!

Saçınızı çok sık yıkamayın. Saçın sık yıkanması yağ dengesini bozup, saçta aşırı yağlanma sorununun başlamasına neden olan faktörlerdendir. Ayrıca saçın sık yıkanması, çok şampuan kullanmak demektir, özellikle silikon içeren şampuanlar saçta yağlanmaya yol açabilirler

1-Doğru şampuanı tercih edin.

Saç derinizde sık sık kaşıntı, egzema, mantar ve kuruma yaşıyırsanız, muhtemelen baş cildinizin alkali seviyesi çok yüksek. Bu da şu anlama geliyor ki ph drecesi 7’den yüksek olan şampuanlar ve saç bakım ürünleri kullanıyorsunuz, doğal asit dengeniz bozulmuş, bakterilerle savaşan sebum azalmış. Düşük Ph’lı saç ürünleri de saç cildine zarar verir. İdeal saç şampuanı, bakım ürünü Ph seviyesi 6-7 olanıdır. Yağlı saçlar için bitkisel şampuanlar sizin için doğru şampuanlardır. Bu ürünleri market raflarında bulamazsanız internetten araştırıp satın alabilirsiniz. Hangi şampuanı kullanırsanız kullanın saçınızı bir kaç dakika iyice durulayıp, saçta şampuan atığı bırakmamaya dikkat edin.

2- Saç kremi yerine saçın yağını dengelemek için doğal çarelere başvurun

Saç kremleri genelde kuru saçların yağını artırmak için üretildiğinden sizin için uygun ürün değillerdir. Fakat yağlı saçlar için saç kremi diye özel bir ürün bulursanız kullanabilirsiniz. Saçın yağını dengelemek için doğal çarelere başvurabilirsiniz. 2 yemek kaşığı beyaz sirke veya 1 limonun suyunu 1 bardak suya koyun. Saçınızı şampuanlayıp, durulayın, ardından, banyodan çıkmadan limonlu yahut sirkeli su ile saçınızı ıslatıp öyle çıkın.

3- Saç kurutma makileri ile saç kurutmaktan vazgeçin

Saç kurutma makineleri saç derisinde yağ üretimini uyardığından saçınızı havluyla veya güneşte kurutmakta fayda var. Şayet saçlarınızdaki yağlanma ciddi boyuttaysa saç düzleştiricilerinden ve saç şekillendiricilerinden uzak durmanızı tavsiye ederiz.

4- Yağ bazlı ürünlerden kaçının. 

Silikon veya yüksek yağ konsantrasyon içerebilen şekillendirme ürünleri saçlarınızın yağlı görünmesine yol açacağından bu ürünler yerine alternatif saç bakım malzemelerine yönelin.

5- Saçlarınızı çok sık taramayın

Saçınıza daha az dokunun. Saç derinize sık dokunmak kökleri uyarıp saçın yağlanmasına sebep olabilir. Aynı durum saçı sık tarayınca da gerçekleşir.

5- Daha fazla B2 ve B6 tüketin

Bu vitaminler vücudun sebum üretimi kontrolüne yardımcı olur.Ayçekirdeği B2 ve B6 vitaminlerince zengin bir yiyecektir. B6 açısından yüksek diğer gıdalar arasında balık, kümes hayvanları, kırmızı et ve fasulye çeşitleri sayılabilir. Gıdalardan yeterli B vitamini alamıyorsanız, B vitamini hapı kullanabilirsiniz.
B vitaminde olduğu gibi A ve D vitamini de sebum üretimini dengeleyen vitaminlerdendir. Herhangi bir vitamini tablet şeklinde kullanmadan önce doktorunuza danışmanızı tavsiye ederiz.

7- Düşük glisemik diyeti uygulayın.

Yüksek glisemik gıdalar kanda insülin salgısını artırıp, daha fazla yağ üretimine yol açabilirler. Rafine gıdaların, karbonhidrat açısından zengin olan yiyeceklerin ve şekerli besinlerin tüketimine sınır getirin, bunlar yerine nişastasız sebze, bakliyat ve meyve tüketmeye yönelin.

8- Daha fazla çinko tüketin.

Çinko sebum üretimini kontrol eden vitaminlerdendir ve kırmızı et, kümes hayvanları gibi yiyeceklerden karşılanabilir. Yulaf ezmesi hem çinko hem de B2 ve B6 vitaminlerinin her ikisini de içerir ve saçtaki yağı dengeleyen harika bir yiyecektir.

Çok sıcak su ile sık banyo yapanlar dikkat!

Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Berna Şanlı, doğru ve etkili cilt bakımı için önerilerde bulundu. Prof. Dr. Berna Şanlı, stresli ve yoğun geçen yaşam boyunca kişinin cilt bakımına özen göstermesi gerektiğini belirterek, genç görünmenin mümkün olduğunu söyledi.

“EMEK VERMEDEN GÜZEL CİLDE SAHİP OLUNMAZ”

İnsanların kozmetik ürünler satan mağazalardan aldıkları ürünleri düzenli ve bilinçli bir şekilde kullanmalarının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Şanlı şöyle konuştu:

“Büyük olasılıkla cilt bakımınıza yeterince, belki de hiç zaman ayıramıyorsunuz. Kozmetik markete gidip pek çok ürün alıyorsunuz, birkaç gün düzenli devam edip bıkıyor belki de kullanmayı bırakıyorsunuz. Ne yapsak da, ‘Az zaman ayırarak sağlıklı bir cilde sahip olsak?’ sorusu muhtemelen aklınıza geliyordur. Açıkçası biraz olsun emek vermeden olmuyor. Ama kendinize biraz daha özen göstererek ve sağlıklı yaşam tarzını benimseyerek doğal yaşlanma sürecinizi geciktirebilir, çeşitli cilt problemlerini önleyebilirsiniz” dedi.

SİGARANIN CİLDE ETKİSİ

Prof. Dr. Şanlı, ‘Altın’ niteliğinde önerileri sıraladı. Sigaranın cilde olan etkisinden söz eden Dr. Şanlı, “Sigara kırışıklıkları ve lekeleri arttıran ciddi bir faktördür. Sigarayla derideki kılcal damarlar daha da incelir, derinin kan dolaşımı azalır. Deri sağlığı için gerekli olan oksijen ve besinler deriye yeterince ulaşamaz. Diğer yandan sigara derideki kollagen ve elastin yapılarına da hasar verir. Derinin sıkılığı ve elastikliği zarar görür. Güneş deri yaşlanmasındaki en önemli etkenlerden biridir. Ultraviyole ışınları, derideki hücrelerin DNA’sında doğrudan hasara neden olur. Deri kollageninin yapısını bozar. Bronz deri daha hoş ve sağlıklı gibi görünse de, uzun vadede kırışıklılarınızı, lekelerinizi ve en önemlisi deri kanseri riskinizi önemli oranda arttıracaktır” ifadelerini kaydetti.

“ÇOK UZUN VE SICAK BANYO CİLDE ZARARLI”

Banyonun uzun süreli ve suyun çok sıcak olmasının cildin ihtiyacı olan yağı eksilttiğini belirten Prof. Dr. Şanlı, “Çok uzun, çok sıcak ve çok sık banyo yapmayın. Banyolarınız ılık suyla ve kısa olsun. Yoksa cildinizin ihtiyacı olan yağı alırsınız ve cildiniz daha kuru, dış etkenlere daha hassas hale gelir. Egzama gibi deri hastalıkları çok daha kolay ortaya çıkar. Sert sabunlar yerine yumuşak temizleyiciler tercih edin. Benzer şekilde temizlik amaçlı kolonya ve ıslak mendil kullanmayın. Çünkü tüm bunlar da cildin yağını-nemini azaltır ve egzamaya davetiye çıkarır” dedi.
Tıraş sonrasında erkekler için tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Şanlı, özellikle erkeklerin tıraş sonrası krem kullanması gerektiğini söyledi. Kılın çıkış yönünde tıraş olunmasına özen gösterilmesini vurgulayan Prof. Dr. Şanlı, “Bir havluyla sürtmeden, tahriş etmeden, hafifçe bastırarak kurulayın. Ardından cilt yapınıza ve deri tipinize uygun bir nemlendirici kullanın” açıklamasında bulundu.

Dengeli ve sağlıklı beslenilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Şanlı cildin de diğer organlar kadar düzenli ve sağlıklı beslenmeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Bol su içilmesi yönünde tavsiyede de bulunan Prof. Dr. Şanlı, “Öğünlerinizde yağsız, protein içeren besinleri ve tam tahılları tercih edin. Bol bol taze sebze ve meyve yiyin” dedi.

“BİTKİ DOĞALDIR, ZARARSIZDIR DİYE DÜŞÜNMEYİN”

Öneri üzerine her türlü kremi ve bitkisel ürünü cilde uygulamanın zararları olabileceğine de değinen Prof. Dr. Şanlı, “Öneri üzerine çeşitli bitki ya da kremi cildinize uygulamayın. Bitki doğaldır, o yüzden zararsızdır diye düşünmeyin. Hiç tahmin edemeyeceğiniz şekilde cildinizde leke, kızarıklık, alerji gibi durumlar meydana getirebilir. Bunun nedeni bazen çok bildiğiniz bitkiler bile olabilir. Unutmayın, cilt bakım ürünlerinizi dermatoloğunuzun önerisiyle almanız en doğrusudur” dedi.

Prof. Dr. Şanlı, stresin de cilde zararlı olabileceğini belirterek stresin cildin daha hassas olmasına neden olabileceğini ifade etti.

Cildinizi Yenilemenin 8 Kolay Yolu

1- Peeling yaptırarak cildinizi yenileyin
Halk arasında ‘cilt soyma işlemi’ olarak da bilinen peeling; ciltteki lekelerinin tedavisinde, sivilce ve izleri ile siyah noktaların giderilmesinde, cildin nemlendirilmesinde ve kırışıklıkların tedavisinde son derece etkili bir yöntem.
Peeling; cildin kendisini yenileme sürecini hızlandırıyor ve yaşlanma etkilerini geciktiriliyor. Haftalık veya 15 günde bir uygulanan seans aralıklarıyla, yaklaşık altı seansta işlem tamamlanıyor. Daha sonra ayda bir kez koruma tedavisi olarak önerilebiliyor.

2- A vitamini; karaciğer, kayısı, balkabağı, yeşil kabak, havuç, balık yağı, ıspanak, lahana, kırmızı biber ve tatlı patateste bol miktarda bulunuyor. Lekesiz ve bir cilt için günde; 8 kuru kayısı ya da yarım havuç yemeyi ihmal etmeyin. Yazın saçlarınızı güneşten korumak için de günde 1 dilim kavun, kayısı ya da havuç tüketin.

3-C vitamini bakımından zengin besinler yiyin

C vitamini; kollajen yapımını sağlıyor, bağ dokusu ile damar yapısını güçlendiriyor ve yaraların iyileşmesine katkıda bulunuyor. Cildi; yaşlanmaya yol açan serbest radikallere ve güneş hasarlarına karşı koruyor. C vitaminli kremler de; hem lekeleri açıyor hem de kırışıklıkları gideriyor.
Çilek, kuşkonmaz, domates, narenciye, avokado, soğan, ananas ve kuşburnu bol miktarda C vitamini içeriyor. Genç bir cilt için; günde 100 gram çilek yiyin.

4- 10 adet fındık veya bir kaşık sıvı yağ

E vitamini güçlü bir antioksidan olarak nitelendiriliyor; cildi güneş ışınlarından koruyor ve nemlendiriyor. Ciltteki lekelenmeleri de gideriyor.
B1 vitamini; yeşil yapraklı sebzelerde, baklagillerde, fındık, ceviz gibi kabuklu yemişlerde, sıvı yağda ve hububatlarda bolca yer alıyor. Cildinizin yaşlanmaması için; günde 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ya da 10 tane fındık yiyin.

5-Cildiniz yağlı ise su bazlı ürünleri tercih edin.

Cildinize uygun bir nemlendirici seçin. Cildiniz yağlıysa ve siyah noktalarınız varsa; yağ bazlı ürünler kullanmayın. Sizin için su bazlı ürünler uygun olacaktır. Güneş koruyucu ürünlerde de bu kurala dikkat edin! Ayrıca alerjik bir cilde sahipseniz; ürününüzü, bir uzmanın önerisi doğrultusunda seçin.

6- Haftada 3 gün yürüyüş yapın

Özellikle açık havada yapacağınız yürüyüşler ve egzersizler; kan dolaşımını hareketlendirip cildinizin daha ışıltılı olmasını ve genç görünmesini sağlıyor. Sağlıklı bir cilde sahip olmak istiyorsanız; haftada en az 3 gün, 45’er dakikalık yürüyüşler yapmayı asla ihmal etmeyin.

7- Nemli bir cilt için günde 1 bardak süt için

B vitamini su kaybını önleyerek; cildin nemlenmesini sağlıyor. Antioksidan etkisi sayesinde de; cildin genç ve parlak görünmesine yardım ediyor. Provitamin B5 (pantenol) ise; cildin nemlenmesini sağlamasının yanı sıra, saç bakım ürünlerinde de kullanılıyor. Hububatlarda, balık, et, süt, yumurta, yoğurt, yeşil yapraklı sebzeler, kuru yemişler ve buğdayda bol miktarda bulunuyor. Nemli bir cilt için; günde 1 bardak süt içmenizde fayda var.

8-Sarkmaları önlemek için 8-10 bardak su

Cildin fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebilmesi için; nemlenmeye, dolayısıyla suya ihtiyacı var. Vücut ağırlığımızın yüzde 60’ı sudan oluşuyor. Ancak yaşımız ilerledikçe; bu oran azalmaya başlıyor. Bunun sonucunda da; cildimiz kuruyor ve yüzümüzde kırışıklar ortaya çıkıyor.

Cildimizin elastikiyetini kaybetmesi sonucunda da sarkmalar meydana geliyor. Cildinizi susuz bırakmamak için yapmanız gereken şey; tabii ki bol bol su içmek.

Günde 2-3 fincan yeşil çay için

Yeşil çay, içeriğindeki polifenoller sayesinde; cildi serbest radikallerden, C ve E vitaminlerine nazaran daha fazla koruyor. Bu sayede cildin sağlıklı ve ışıltılı görünmesini sağlıyor. Günde 2-3 fincan yeşil çay için.

Benlerinizi düzenli olarak kontrol edin

Benlerinizi güneşten korumanız önemli! Ayrıca ailenizde benlerden ileri gelen bir hastalık ya da gövdenizde çok sayıda ben varsa; bunların, uzmanlar tarafından takip edilmesi gerekiyor.

Pirinç Sütünü Asla Atmayın

Son zamanlarda pirinç sütü çok popüler bir hale gelmiştir. Bunun sebebi ise hem saçınıza ve cildinize iyi gelmesi, hem de diğer sağlıklı faydalarıdır. Vitamin ve mineral bakımından zengin olan pirinç sütü, ishal veya kusma durumunda önerilmesinin yanı sıra anne sütünün üretimine de yardımcı olur.

Asya’da, içindeki vitamin ve besin değeri içeriğinden dolayı cilt ve saç için en iyi güzellik sırlarından biri pirinç sütüdür. Pirinç sütünü yapmayı öğrenip günlük hayatınıza eklemek için daha fazla sebebe ihtiyacınız var mı?

Sağlık için pirinç sütü

B vitamini kompleksi, folik asit, demir, potasyum, magnezyum ve çinko bakımından zengin olan pirinç sütü bu özelliklerini pirincin pişme anında kazanır. Bunun için beyaz pirinç idealdir, çünkü pişirme sürecinde tam-tahıllı pirinçten daha fazla içerik üretir.

En iyi faydaları şunlardır:

Doğal enerji verir. İshal, bulantı ve kusma gibi sindirim sistemi problemlerine iyi gelir. Mide ve bağırsak yangısını önler. Vücut sıcaklığını dengeler. Anne sütü üretimini arttırdığı için, hamile kadınlar için tavsiye edilir. Cilt tahrişini rahatlatır. Kabızlığı önler ve tedavi eder.

Güzellik için   Pirinç sütünün içindeki antioksidanlar, vitaminler ve mineraller cilt için bulunmaz bir nimettir. Güneşin zararlı ışınlarından cildinizi korumaya yardımcı olur, enflamasyonla ve iritasyon ile savaşır ve erken yaşlanmayı önler.   En etkili içeriklerinden birisi inositol denilen maddedir, bu madde hücrelerin büyümesine yardımcı olur ve kan akışını dengeler, bu da yaşlanmanın etkilerini ve gözeneklerin görüntüsünü azaltır. En çok bu aşağıdaki faydaları ile karşılaşacaksınız:   Yumuşak ve pürüzsüz bir cilde sahip olmanıza yardımcı olur. Harika bir doğal tonik gibi davranır. Kapanmış gözenekleri açar. Cilde koruyucu bir katman sağlar. Eğer saçınıza ve saç derinize uygularsanız, parlak ve yumuşak saçlara sahip olursunuz. Pirinç sütünü hazırlamanın yolları Çoğu insan pirinç sütünün pirinci pişirdikten sonra kalan su olduğunu düşünüyor ve bunda yanılıyor. Bu suyu da kullanabilirsiniz fakat pirinçten arta kalan su gerçek pirinç sütünün içerdiği besin değerlerini içermemektedir.

İçindekiler:   1/2 bardak beyaz pirinç 4 bardak su

Hazırlanışı:   Bir tencerede suyu kaynatın. Üzerine pirinci ekleyin ve 20 dakika daha kaynatın. Bittikten sonra, pirinci süzün ve suyu bir cam kavanozda saklayın. Eğer bunu cildinize uygulamak istiyorsanız, buzdolabında soğutun ve pamuk yardımıyla cildinize uygulayın. Hamile kadınlara her gün 8-10 bardak soğutulmuş pirinç sütü içmeleri tavsiye edilmektedir.

Hazırladığınız pirinç suyunu buzdolabında en fazla iki gün bekletmeniz öneriliyor. Çünkü pirinç suyu hızlı bakteri üretir. Bu sebeple hazırladığınız pirinç suyunu uzun süre beklettikten sonra kullanmanız cildinize zarar verir.

Meksika gibi ülkelerde, suyu şeker ve tarçın ile tatlandırmak gelenekseldir. Bu da süt ürünleriyle veya kurutulmuş meyvelerle servis edilebilir. Ancak, ishaliniz için hiçbir şey eklemeden tüketmeniz gerekmektedir.

Pirinç Suyunun Faydaları:

Pirinç suyu ten rengini beyazlaştırır ve ciltteki kahverengi lekelerin renginin açılmasına yardımcı olur. Gözenekleri küçültür. Cildin bakterilerden arınmasını sağlar. Pirinç suyu cilde parlaklık verirken pirinç maskesi ise ciltteki kırışıklıkların azalmasını sağlar. Sivilce ve siyah nokta oluşumunu engeller.

Yeditepe Üniversitesi’nden kelliğe çözüm kremi

Yeditepe Üniversitesi’nin Kayışdağı Kampüsünde kellik kreminin tanıtıldığı bir basın toplantısını düzenlendi. Üniversitenin kurucusu Bedrettin Dalan’ın da katıldığı toplantıda Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin, geliştirdikleri kremle ilgili bilgi verdi. Sünnet derilerinin kök hücresinin, bütün hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğine sahip olduğununu tespit ettiklerini söyleyen Şahin,” Gördük ki bu hücreler çok özel. Besi ortamlarında farklı moleküller üretiyorlar. Diğer hücrelerin üzerine etkileri konusunda araştırma yaptık. Gördük ki bu hücrelerin markerları ile saç hücrelerinin markerları arasında benzerlik var. Bu hücrelerin saç üretmesiyle ilgili çalışma başlattık”diye konuştu.

İLK DENEME HAYVANLARDA

3 yıllık çalışma sonucu elde ettikleri kremi ilk olarak hayvanlar üzerinde denediklerini ve iyi sonuçlar aldıklarını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin, “Tıraş edilen farelerin sırtına formülü sürdük.12’inci günde hayvanların sırtının kılla kaplandığını gördük. Üstelik siyah farelerin yeni kılların çok daha koyu olduğunu gördük” dedi.

KADINLARDA KESİN SONUÇ

Aynı ilacı insanlar üzerinde denediklerini ve başarılı sonuçlar aldıklarını belirten ve fotoğraflarla gösteren Şahin, kadınlardaki etkinin erkeklere göre daha belirgin olduğunu söyledi. İlacın ticarileşme sürecinin devam ettiğini söyleyen Şahin’e destek veren Yeditepe Üniversitesi Kurucu Başkanı Bedrettin Dalan, ilaca yarı Türkçe yarı latince “Kelopesia” adını vermeyi düşündüklerini söyledi.

ŞAFAK SEZER DE KULLANDI

“Yeğenim” olarak tanıttığı Şafak Sezer’i yanına çağıran ve kendisinin de ilacın gönüllü deneklerden biri olduğunu söyleyen Dalan, Sezer’in saçlarını göstererek “Burada hiç saç yoktu” diye konuştu.

1 AY İÇİNDE ECZANELERDE

Yeditepe üniversitesinin patenti en yüksek üniversite haline geldiğini söyleyen Dalan, ” Ülkelerin zenginliği insan sayısına göre değil, ürettikleri teknolojiye göredir. Bir ülke gerçekten zengin olmak istiyorsa, ikinci sınıf ülke değil, birinci sınıf ülke olmak istiyorsa, olmazsa olmaz şart, bilim ve teknoloji üreterek artı değer kazanmaktır”diye konuştu. Ürettikleri kellik kremin oda sıcaklığında kalmadığını söyleyen Dalan,” Oda sıcaklığında stabilize etme çalışmalarımız sürüyor. En geç 1 ay içinde eczanelerde bulunabilir hale gelecek “dedi.

Bıyıklarınızdan kurtulmak için mucizevi karışım

Kadınların dudak üstü ve çenelerinde çıkan istenmeyen tüyler çoğu zaman başa bela olur. Sosyal çevrelerde kendinizi rahat hissetmezken özgüven kaybı yaşanmasını da beraberinde getirir. Bu tüyler için ucuz fiyatlara satılan kremler çoğu zaman geçici çözüm sunarken tüy köklerini güçlendirip durumu daha karmaşık bir hale getiriyor. Peki tamamen doğal yöntemlerle bundan kurtulmak mümkün mü?

Evet mümkün. En güçlü köklere kadar etkili olan önereceğimiz yöntemle bıyık ve çenenizdeki tüylerden benzetmek gibi olmasın ama bıyıklarınızdan kurtulabilirsiniz.

İstenmeyen Tüyler İçin Zerdeçal ve Süt Kürü

1 çorba kaşığı süt ile 1 çorba kaşığı zerdeçalı karıştırın. Bu karışımı parmağınızın ucuyla yavaşça tüylü bölgenize uygulayın ve biraz ovalayın. En az 30 dakika kuruyana kadar bekleyin. Soğuk suyla yıkayın

Not: Bu işlemi 4 hafta boyunca her gün uygulayın. 4 hafta sonunda tüylerinizin çıkmadığını göreceksiniz.

İstenmeyen Tüyler İçin Saraçoğlu Nane Kürü

Doktor İbrahim Saraçoğlu’nun istenmeyen tüylere karşı oluşturduğu nane kürü; 

Nane yapısı itibarıyla hormon düzenleyici bir etkiye sahiptir. Bu özelliği ile nane istenmeyen tüylere karşı kullanılabilir. Hormonlarınızı düzene sokacak nane kürü kullanımı ise, 15 gün süresince her gün 1 yemek kaşığı kadar naneyi ince kıymak suretiyle ufaltın ve naneleri su ile birlikte yutun.

15 gün sonunda birkaç gün ara verin ve daha sonra uygulamayı devam ettirin. Nanenin vücuda karşı hiçbir zararı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu kürü her 15 günde 1 tekrarlamanızda yarar var. Tüylerinizden kurtulmaya başlayacaksınız. Nane kürü kadınlar için tavsiye edilmektedir.

İstenmeyen Tüyler İçin Maranki Kürü

Ahmet Maranki’nin istenmeyen tüylere karşı oluşturduğu kür; 

Bu kür vücuda sürülerek uygulanmaktadır. 1 adet kuru soğan közde pişirilir. Daha sonra sarımsak ve siyah merhem bir kapta karıştırılır ve istenmeyen tüylerin üzerine sürülür. Bu bölgeye közlenmiş kuru soğan koyulur ve bir süre bekletilir. Bu kürü bir hafta boyunca düzenli uygulamanız halinde kısa bir süre sonra tüylerinizde azalma olduğunu gözlemleyeceksiniz.

Ayrıca bebekken uygulanan karınca yumurtası, gelecekte oluşması muhtemel tüylere karşı mükemmel bir çözümdür. Karınca yumurtasını kullanmak suretiyle bebeğinizde gelecekte çıkması muhtemel istenmeyen tüylerin çıkmasını engelleyebilirsiniz. İstenmeyen tüylerde ışınsal yöntemler ve epilasyon uygulamaları da diğer kalıcı çözümler arasındadır.

Sivilce ve izleri yok eden maske tarifi

Siyah nokta, akne, sivilce ve sivilce izleri birçok kadının cilt bakımında asla baş edemediği sorunlarındandır. Her kadın cildinde bazı hatalar yapmıştır. Hangimiz sivilcemizi sıkmadık veya hangimiz çok yorgun olduğumuz bir akşam makyajımızla uyumadık. Hepimiz bu hataları yapıyoruz. Arkadaşlarımızdan duyduğumuz kremleri kullanıyoruz. Onun cildine iyi gelen bana da iyi gelecek diyerek hem de… Oysa böyle bir durum yoktur. Onun cildi yağlıyken benim ki kuru olabilir. Bana oldukça yağlı kremler çok iyi gelebilir ama bir başkasın da sivilce veya akne oluşumuna neden olabilir.

Peki cilt bakımın da dikkat etmemiz gereken kurallar nelerdir? Neleri yapmalı neleri yapmamalıyız?

Vücudunuzun herhangi bir yerinde, özellikle yüzünüzde çıkan sivilceleri sıkmayın. Mutlaka sıkmam lazım dayanamıyorum, diyorsanız; sivilce izleri oluşmaması için sivilceler için özel üretilen metal çubuklar yardımı ile sıkın. Kullandığınız her bir makyaj fırçası hafta da bir kere mutlaka temizlemelisiniz. Bu fırçaları yıkayıp çok pratik bir şekilde kurutabilirsiniz. Temizlenmeyen fırçalar akne, sivilce ve siyah nokta oluşturacaktır. Yüzünüze her gün maske veya peeling işlemleri uygulamak oldukça zararlıdır. Ölü deriler yanında canlı hücreleri de yok edecektir. Sigara içmek, sigara içilen ortamlar da uzu süre ve sık sık kalmak cildin baş düşmanıdır. Lekeler ve sararma oluşturacaktır ciltte. *Yaşlandığınızda cildinizde sarkmalar, kırışıklıklar görmek istemiyorsanız bu kurallara dikkat etmelisiniz. Cildinizi düzenli bir şekilde temizlemeyi unutmayın!

Sivilce izleri : Cildinizde çıkan sivilceler tam olarak oluşmadığında yada sürekli oynadığınızda cildinizde sivilce izleri oluşur. Bu izle cildinizde sivilceler geçtikten bile yer eder. Bu nedenle yüz temizliğini aksatmadan devam ettirmeliyiz. Bu sayede yenilenme süreci hızlanacaktır.

Sivilceleri ve izleri yok eden maske tarifi:
Sivilce Maskeleri

Sivilce istemeyen bir insanın yapması gerekenler oldukça basit. Cildi temiz tutmak, yenilen yiyeceklere dikkat etmek ve bolca su tüketmek. Ama hala bu sorunla başınız dertteyse sivilce maskelerini deneyebilirsiniz. Sivilce maskelerini uygulamanın bir diğer güzel yanı ise kendinize zaman ayırmanız olacaktır. Maskenizi uyguladıktan sonra cildinizdeki değişikliklere siz bile inanamayacaksınız.

Gül suyu ile sivilce maskesi:

Gül suyu cildi temizlemek ve arındırmak için sıkça kullanılan önemli bir bitkidir. Maske için gerekli olan malzemeler bir yemek kaşığı gül suyu ve bir yemek kaşığı bal. Bu malzemeleri karıştırarak maskenizi hazırlayın. Cildinize sürüp 20 dakika bu şekilde bekleyin. Ardından ılık suyla yıkayıp yüzünüzü temizleyin.
Diğer bir gül suyu ile yapılan sivilce maskesi için malzemeler ise 100 ml gül suyu, 2 yemek kaşığı bal, 2 yemek kaşığı şeker ve 2 yemek kaşığı E vitamini yağı. Malzemeleri karıştırın. Karışımı 3-4 dakika boyunca pamukla cildinize uygulayın. Bu işlemden sonra cildinizi ılık suyla yıkayın.

Limonlu sivilce maskesi:

Malzemeler bir çorba kaşığı limon suyu ve iki çorba kaşığı bal. Malzemeleri karıştırarak ocağa koyun. Bir süre kaynattıktan sonra ocaktan alın. Sürülebilecek ısıya geldiğinde cildinize sürün. 15 dakika bekletip cildinizi temizleyin. 10 gün boyunca bu maskeyi uygulayabilirsiniz. Günler sonunda sivilcelerinizin kuruduğunu görebilirsiniz.

Limon ve yumurta akı maskesi:

Malzemeler bir çay kaşığı limonun suyu ve bir yumurta akı. Yumurtayı kırıp akını bir kaba alın. Akın üzerine bir çay kaşığı limonun suyunu ekleyin. Cildinize sürdükten sonra 20 dakika bekletip durulayın. Haftada iki kez olmak üzere uygulayabilirsiniz.

Kil ve limonlu maske:

Bu akne maskesi için kullanılacak malzemeler ise bir çay kaşığı limon suyu, bir çay kaşığı kil ve bir çay kaşığı aspirin tozu. Malzemeleri bir kaba koyup karıştırın. Karışımı sivilcelerin yoğunlukta olduğu bölgeye sürün.Maske hızlı bir şekilde kurumaya başlayacaktır. 10 dakika yüzünüzde beklettikten sonra ılık suyla hafifçe yıkayabilirsiniz. Haftada 1 defa uygulanabilir.

Bal ve elma maskesi:

Maskede kullanılacak malzemeler bir adet elma ve 3 ya da 4 yemek kaşığı bal. Elmayı rendeleyip üzerine balı ilave ederek karıştırın. Karışımı yüzünüze sürüp 15 veya 20 dakika bekletin. Süre bittiğinde yüzünüzü ılık suyla nazikçe yıkayın. Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2016, 22:59

Vücudumuzda çıkan sivilceler bize neyi anlatıyor?

Eski Çin tıbbı ve modern tıptan bir takım araştırmalardan faydalanarak vücudun farklı bölgelerinde oluşan sivilce ve aknelerin farklı problemlere tekabul ettiğini gördük. İşte daha önce hiçbir Türkçe kaynakta yayınlanmamış Saglikhaberleri.com.tr takipçilri için özel belirlediğimiz ilişkiler;

1. Bölge – Boyun:

Aşırı şeker tüketimi, stres ve böbrek üstü besleri (hormonların) aşırı salgılanması sonucu boyun bölgenizde sivilce oluşumu gözlenir. Gömleğinizin yakası sıkıyorsa yada saçlarınızbu bölgeye temas ediyorsa yine boyunda sivilce oluşumuna neden olabilir.

2. ve 3. Bölge – Omuzlar:

Aşırı stres altında olduğunuzda, hassas ve kırılgan bir yapınız varsa omuzlarda sivilce ve akneler gözlenebilir. Ayrıca çantanızın askısının omzunuza temas etmediğinden emin olun.

4. Bölge :

Göğsünüzde oluşan sivilce ve akneler dengesiz ve yetersiz beslenmeden yada aşırı baharatlı yiyecekler, çok soğuk içecekler gibi sindirime etki edebilecek beslenme alışkanlıkları göğüs bölgenizde sivilce ve aknelere neden olur. Ayrıca hava almayan polyester ve naylon giysilerden kaçının.

5. ve 6. Bölge :

Kalın bir deriyle muhafaza edilen kolların iç bölgelerinde oluşan akneler dolaşım yetersizliğinden ve bölgedeki ölü hücrelerin çokluğundan kaynaklanabilir. Salisitik asit içeren nemlendirilerle aknelerin önüne geçebilirsiniz. Problem devam ederse vitamin yetersizliğiniz olabilir.

7. Bölge :

Karında bulunan az miktarda yağ bezesi, yüksek kan şekeri yada sıkı kıyafetlerden dolayı bu bölgede sivilcelere maruz kalıyor olabilirsiniz.

8. Bölge :

Tıraş yada ağda sırasında meydana gelebilecek kıl dönmelerinden kaynaklı sivilcelenmeler olabildiği gibi yüksek nemli olan yetersiz hijyen ve bazı ciddi siğillerden akne oluşumu gözlenebilir. Rutubet ve nem oranı yüksek olduğundan zor ve ağrılı sivilcelerdir.

9. ve 10. Bölge – Üst Bacaklar :

Uyluk ve üst bacaklarda akne genellikle kullanılan vücut losyonları, duş jelleri, yumuşatıcı ve şampuanlara bir tepki olarak ortaya çıkıyor. Ağda, tıraş sonucu oluşabilecek kıl dönmeleri de bu bölgede aknelere sebep olabiliyor. Salisilik asit (BHA) ve glikolik asit (AHA) içeren nemlendiriciler tedavi edicidir.

11. ve 12. Bölge :

Sırt bölgesi alerji, aşırı terleme, kullanılan şampuan ve jeller, dar giysiler gibi etkenlerin sonucu en yaygın akne oluşan bölgedir. Ayrıca yetersiz uyku ve yüksek kalorili besinler sonucu sırtta sivilce oluşumları gözlenmiştir.

13. ve 14. Bölge :

Kalça bölgesindeki sivilcelere çoğunlukla dar hava almayan kirli çamaşırlar, yetersiz ve dengeli beslenme, soğuk içecekler sebep olmaktadır. Nemlendirici, temiz ve pamuklu iç çamaşırları ve düzgün beslenme bu probleminizi çözmeye yardım edecektir.

Saç dökülmesine ve yeniden saç çıkmasına bitkisel çözüm!

Uzmanlar, günde 100 tel saçın dökülmesini, normal deseler de, dökülme devam ettiği sürece, saçların seyrelmesi kaçınılmazdır. Hatta erkeklerde, devamlı dökülen saç, kelliğe bile yol açar. Saglikhaberleri.com.tr olarak saç dökülmesini önleyecek bitkisel formülleri sizler için derledik.

İşte o kürler..

Saç Dökülmesine Bitkisel Çözüm / Karanfil Kürü

Saç dökülmesine çözüm sunan bitkilerden biri de karanfildir. Başka bir ifadeyle karanfilin faydalarından biri de saç dökülmesini kısa sürede durdurmasıdır. Karanfili alternatif çözümlerden öne çıkaran birkaç özelliği bulunur.

Diğer yöntemler gibi rahatsız edici bir kokusu yoktur. Bu özelliği sayesinde hem kış aylarında hem de yaz aylarında rahatlıkla kullanılabilir. Hazırlanması ve uygulanması son derece zahmetsizdir. Özellikle tercih etmediğiniz sürece uygulandıktan sonra durulama gerektirmez. Çok kısa sürede sonuç verir. Tonik görevi görür.

Peki karanfil kürü nasıl uygulanır?

10-15 adet karanfili bir bardak kaynar suya atıp 10 dakika demleyerek karanfil çayını kolayca hazırlayabilirsiniz. Sonra yapmanız gereken tek şey hazırladığınız bu çayı saç derisine masajla uygulamak. (bu ölçülerle hazırladığınız çayın miktarı fazla ise yarım bardak su ve 7-8 adet karanfille de hazırlayabilirsiniz)

(Erkek tipi ya da inatçı saç dökülmelerinde karanfilleri 10 dakika kaynatmanızı öneririz. Ardından kapalı bir kavanozda ılınana kadar demlenmeye bırakın ve süzerek saç diplerine masajla uygulayın.)

Bu uygulamayı birkaç gün (etkisini görene kadar) üst üste yaptıktan sonra bir süre haftada bir gün ve sonraları on beş günde bir uygulayarak dökülmeye karşı önlem alabilirsiniz.

Burada birkaç önerimiz olacak. Her zaman söylediğimiz gibi demleme sırasında kapaklı cam bir kavanoz kullanmanız bitkinin etken maddelerini korur. Dolayısıyla şifa etkisi güçlenmiş olur.

Bunun dışında, karanfil ne kadar kaliteli olursa etkisi de o kadar güçlü olur. Genellikle bakıldığında görüntüsü ele verir kalitesini ancak daha önce almadıysanız saplarının koyu renkli, tomurcuk kısmının açık renkli olmasına dikkat etmelisiniz. Ayrıca biraz iri olması da avantajdır.  Ayrıca sevimli bir test şeklinden de bahsedelim sizlere. Karanfilleri suya attığınızda direkt dibe çöküyorsa ya da  suda dikey biçimde asılı kalıyorsa kaliteli bir karanfil seçmişsiniz demektir. Ölü balık misali yatay biçimde suda yüzüyorsa yanlış seçim yapmışsınız demektir.

Karanfil kürünü aslan, koç, boğa, başak ve oğlak burcu günlerinde uygulamak sizi sonuca daha hızlı götürecektir.

Dökülen saçlar için maya maskesi 1 ölçü kuru maya 3 ölçü ılık süt/su ile hazırlayabilirsiniz. Saç diplerinize  bu karışımı uyguladıktan sonra çabuk kurumasını önlemek açısından streç film ile saçlarınızı sarmanız gerekmekte. İstediğiniz kadar bekletebilirsiniz. Daha sonra bol su ile mayayı saçtan iyice arındırmanız gerekiyor.

Peki maya maskesi ne işe yarar? 

İçerdiği maddelerle saçınızın ve cildinizin tüm ihtiyacını karşılar ve mükemmel bir biçimde besler. Bu da saçlarınızın daha sağlıklı olmasını, daha az dökülmesini ve daha hızlı uzamasını sağlar.  Özellikle stresten kaynaklanan saç dökülmesini önleyen maya aynı zamanda saçların sağlıklı uzamasını sağlıyor. İçeriğindeki B5 vitamini, saç sağlığı için çok önemli olan keratin oluşumunu uyarıyor. Kısaca, saçın her türlü ihtiyacını karşılıyor.

Ellerdeki lekeler nasıl yok edilir?

Ellerdeki lekeler genellikle yaş ilerledikçe ortaya çıkar. Bununla birlikte, güneşe maruz kalma gibi çeşitli faktörler de bu lekelerin oluşumunda etkili olabilir. Ellerde beliren lekeler, cildin güzelliğini gölgeleyebilir ve çoğu zaman rahatsızlık verici bir durum yaratabilir. Neyse ki, bu lekeleri yok etmek için ekonomik ve kolay uygulanabilir çözümler mevcuttur. İşte ellerdeki lekeleri gidermek için 4 etkili doğal yöntem:

Ellerdeki Lekeler Nasıl Yok Edilir?

1. Aloe Vera Jeli

Ellerdeki lekelerin temel sebeplerinden biri, güneşe maruz kalma ve cilt kuruluğudur. Aloe vera jeli, cildi onarıcı ve nemlendirici etkisiyle bilinir.

Nasıl Kullanılır?

Her gün biraz aloe vera jeli uygulayarak ellerinizdeki lekelerin zamanla azalmasını sağlayabilirsiniz. Bu jel, cildi yeniler, güneşten korur ve erken yaşlanma belirtilerini önler.

2. Limon Suyu

Limon suyu, antik çağlardan beri cilt beyazlatıcı özellikleriyle kullanılmaktadır. Ellerdeki lekeleri hafifletmek için etkili bir yöntemdir ancak dikkatli kullanılmalıdır.

Nasıl Kullanılır?

  • Yarım limonun suyunu sıkın ve iki dilim salatalık ile karıştırın.
  • Limon suyuna batırılmış salatalık dilimlerini ellerinizin üzerine koyun ve 20 dakika bekletin.
  • Ardından ellerinizi iyice yıkayın.

Not:

Bu yöntemi gece kullanın ve sonrasında ellerinizi güneşe maruz bırakmamaya dikkat edin.

3. Elma Sirkesi

Elma sirkesi, cilt sağlığına olan faydalarıyla tanınan etkili bir doğal ürünüdür. Ellerdeki lekeleri azaltmada da kullanılabilir.

Nasıl Kullanılır?

  • Bir yemek kaşığı elma sirkesini bir yemek kaşığı nemlendirici kremle karıştırın.
  • Karışımı ellerinize masaj yaparak uygulayın.
  • Gece boyunca ellerinizde bırakın.

Bu yöntem, cilt lekelerini azaltırken ellerinizin daha yumuşak ve nemli olmasını sağlar.

4. Oksijenli Su

Oksijenli su, cilt lekelerini azaltmada etkili olabilecek bir yöntemdir ancak hassas ciltlerde dikkatle kullanılmalıdır.

Nasıl Kullanılır?

  • Bir parça pamuğu oksijenli suya batırın ve ellerinizin üzerine koyun.
  • Oksijenli suyun cildiniz tarafından emilmesini bekleyin.
  • Ellerinizi yıkamadan gece boyunca böyle bırakın.

Not:

Oksijenli su kullanmadan önce cildinizin bu ürünü tolere edip edemediğini test edin.

Sonuç:

Ellerdeki lekelerden kurtulmak için yukarıda bahsedilen doğal yöntemleri deneyebilirsiniz. Bu yöntemlerin birçoğu gece uygulanır ve güneşe karşı koruma sağlar. Ancak aloe vera jeli, güneşe karşı koruma sağlayan bir seçenektir. Doğal ve ekonomik çözümlerle ellerinizin daha güzel ve sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz.

Koltuk altı kararmasına 6 doğal öneri

Koltuk altı kararması, derideki pigmentasyonun artması sonucu koltuk altı bölgesinin koyulaşması olarak bilinir. Bu durum, özellikle yaz mevsiminde kolsuz giysilerin veya kış mevsimindeki özel davetlerde dekolte giysilerin tercih edilmesini zorlaştırabilir. Kadınlarda sıkça görülen koltuk altı kararması, özgüven eksikliği ve mutsuzluğa yol açarak psikolojik sorunlara neden olabilir.

Koltuk Altı Kararmasının Nedenleri Neler?

Koltuk altı kararmasına neden olan başlıca faktörler şunlardır:

  • Terleme ve Nem: Koltuk altı bölgesindeki yoğun terleme, pigmentasyon artışına zemin hazırlar.
  • Tıraş ve Epilasyon: Kılların alınması sırasında cildin tahriş olması.
  • Kimyasal Maddeler: Deodorant ve roll-on gibi ürünlerin yoğun kullanımı.
  • Genetik Faktörler: Bazı kişilerde pigmentasyonun yoğun olması genetik yapıdan kaynaklanabilir.

Ayrıca, epilasyon veya ağda sonrası uygulanan kimyasal ürünler de koltuk altı kararmasını tetikleyebilir. Bu nedenle, epilasyon sonrası en az 24 saat boyunca herhangi bir kimyasal ürün kullanılmaması önerilir.

Koltuk Altı Kararmasına Doğal Çözümler

  1. Patates ile Koltuk Altı Beyazlatma

Patates, içerdiği katalaz enzimi sayesinde cilt tonunun düzenlenmesine yardımcı olur. Hassas ciltler için uygundur, çünkü limon gibi tahrişe neden olmaz.

Nasıl Uygulanır?

  • Bir dilim patatesle koltuk altınızı 5-10 dakika boyunca ovun ve ılık suyla durulayın.
  • Alternatif olarak, patatesi rendeleyip suyunu sıkarak pamuğa emdirin ve koltuk altına uygulayın. 10 dakika bekledikten sonra durulayın.
  • Daha etkili bir sonuç için günde iki kez uygulayın. 7 gün içinde farkı göreceksiniz.
  1. Karbonat ile Koltuk Altı Beyazlatma

Karbonat, hem cilt rengini açar hem de ter kokusunu giderir. Mikropları öldürerek cildin temizlenmesine yardımcı olur.

Nasıl Uygulanır?

  • Karbonatı suyla karıştırarak macun haline getirin. Bu macunu koltuk altınıza uygulayıp hafifçe fırçalayın.
  • Daha sonra ılık suyla durulayın ve bölgeyi havluyla nazikçe kurulayın.
  • Alternatif olarak karbonatı suyla karıştırıp macunu direk koltuk altına sürebilirsiniz.
  1. Limon ile Koltuk Altı Beyazlatma

Limon, cildin rengini açmada etkili bir doğal beyazlatıcıdır. Ancak limonun asitli yapısı, cildi kurutabileceği için uygulama sonrası mutlaka nemlendirici kullanılması gerekir.

Nasıl Uygulanır?

  • Bir dilim limonu koltuk altınıza sürün ve bir süre bekletin. Ardından bol suyla durulayın.
  1. Sirke ve Pirinç Unu Maskesi

Sirke, bakterileri yok ederken pirinç unu ölü derilerin atılmasına yardımcı olur. Bu maske hem cilt rengini açar hem de koku problemini giderir.

Nasıl Hazırlanır?

  • Sirke ve pirinç ununu karıştırıp macun haline getirin.
  • Duş sonrası temiz koltuk altınıza sürün. Kurumasını bekledikten sonra yıkayın.
  1. Portakal Kabuğu ve Gül Suyu Maskesi

Portakal kabuğu, cilt rengini açarken gül suyu ferahlık ve yumuşaklık hissi verir.

Nasıl Hazırlanır?

  • Güneşte kurutulmuş portakal kabuğlarını rendeleyin ve gül suyuyla karıştırın.
  • Bu macunu koltuk altınıza sürüp kurumasını bekleyin. Daha sonra soğuk suyla durulayın.
  1. Sandal Ağacı Tozu ve Gül Suyu

Sandal ağacı tozu, cilt rengini açmada etkili bir doğal çözüm sunar. Gül suyu ise cildi yatıştırır.

Nasıl Uygulanır?

  • Sandal ağacı tozunu gül suyuyla karıştırıp macun yapın.
  • Karışımı koltuk altınıza sürüp 15 dakika bekleyin, ardından durulayın.

Sonuç:

Koltuk altı kararması, doğru bakım ve doğal çözümlerle önlenebilir. Epilasyon sonrası kimyasal ürün kullanmaktan kaçınılması ve yukarıdaki doğal yöntemlerin düzenli olarak uygulanması, cildinizin eski parlaklığına kavuşmasına yardımcı olur.

Saç derisindeki sivilcelerden kurtulmanın yolları

Saç derisinde sivilce pek çok kişinin sorunudur. Sivilce belki tek başına bir sorun yaratmayabilir ancak eğer akne şeklinde görülürse saçları tararken ağrılara neden olabilir ve saçı şampuanlamak bile zorlaşabilir. Saç derisinde oluşan sivilcelerin nedenleri diğer bölgelerde oluşanlar ile farklı değildir. Genellikle aşırı yağ üretiminden ve doğru bakımın yapılmamasından meydana gelir. Bazı kişilerde de saç bakım ürünlerine karşı vücudun verdiği alerjik tepki olarak ortaya çıkabilir.

Kafanızda çıkan sivilcelerin 4 önemli nedeni vardır ve bunlar:

1.Saç biti, genelde kafada sivilce ve kaşıntıya neden olur.
2.Seboreik dermatit, genelde saçlarda oluşan kepeklerden sorumludur ve bazen sivilceler de oluşturur. Tedavisi uzun zaman alır.
3.Akneler, gençlik yaşlarında ve ergenlik dönemlerinde doğal olarak çıkar ve tedavisi için normal aknelerin tedavisi uygulanır.
4.Folikülit, diğer üçünde genelde saç köküne herhangi bir hasar gelmez ama folikülitte saç gözenekleri kapanır ve bakterilerin bu gözeneklerde üremesi, saç köküne hasar verir ve saç dökülmesine de neden olur.

Hormonal değişiklikler, sağlıksız diyetler, alerjik reaksiyonlar, havadaki kirliliği ve kirli saç derisi gibi sebeplerden saç derisinde sivilce oluşabilir.

İşte saç derisindeki sivilcelere doğal çözümler..

Elma sirkesi

Doğal antibakteriyel ve antiseptik elma sirkesi saç foliküllerindeki bakteri ve yağı temizlemeye yardımcı olur. Kafa derisindeki pH dengesini sağlar.

Elma sirkesini eşit miktarda ılık suyla karıştırıp temiz saçlarınızı bu karışımla saçlarınızı yıkayın. 5-7 dakika beklettikten sonra tekrar yıkayın.

Domates suyu

Salisilik asit kaynağı olan domates her türlü aknenin tedavisinde etkilidir. Salisilik asit aknenin kurumasına yardımcı olur. Akneye sebep olan sebum üretimini azaltır, pH dengesini korur.

Taze domates suyunu saç derinize iyice sürdükten sonra 10 dakika bekletin. Ilık suyla yıkayın. Birkaç gün boyunca günde bir kez tekrarlayın.

Bal

Antibakteriyel ve antioksidan içeriğiyle bakteri oluşumunu engeller. Kırmızılığı ve acıyı yok eder.

Sorunlu bölgeye bal sürüp 10 dakika beklettikten sonra ılık suyla yıkayın. Birkaç gün boyunca günde 2 kez uygulayın.

Sarımsak

Bir başka antibakteriyel ve antioksidan kaynağı sarımsak akneyi tedavi eder, kızarıklıkları ve acıyı azaltır, iyileşmeyi hızlandırır.

4-6 diş sarımsağı 3 bardak suda 5 dakika kaynatın. Üzerini kapatıp soğumasını bekleyin. Sarımsakları içinden alıp suyuyla saçlarınızı yıkayın. 10 dakika bekledikten sonra durulayın. Günde bir kez uygulayın.

Çay ağacı yağı

Antiseptik etkisiyle bakterileri öldürüyor, akneyi kurutup kırmızılığı ve kaşıntıyı azaltıyor.

5 damla çay ağacı yağını 2-3 kaşık hindistan cevizi ya da zeytin yağıyla karıştırıp saç derinize masaj yaparak uygulayın. 1-2 saat sonra yıkayın. Günde 1 tekrarlayın.

Aloe vera

Akneye sebep olan bakterileri öldürür, enfeksiyonu önler, iyileşmeyi ve pH dengesini sağlar.

Aloe vera yaprağını kesip içindeki jeli akneye 1 hafta boyunca günde 2 kez uygulayın.Herhangi bir alerjik reaksiyona karşı bu yöntemleri uygulamadan doktorunuza danışın!

Dünyanın en basit ve ucuz karışımı ama cildinizde mucizeler yaratıyor…

Ama ne yazık ki hepimiz o özendiğimiz mermer gibi pürüzsüz ciltlere sahip değiliz. Kir, lekeler, bakımsızlık ve bazı genetik faktörler yüzümüzün sağlıksız ve donuk görünmesine yol açabiliyor. Bu durumda da özgüven eksikliği doğabiliyor.

Sağlıklı bir cilt için düzenli bakım ve doğru beslenme her zaman için en etkili yöntem. Bir de sadece süt ve havuçtan oluşan çok basit bir maskeyle… Tek başlarınayken de cilt için çok faydalı olan bu iki yiyecek, bir araya geldikleri zaman bir mucizeye dönüşüyor.

Cildimize bu süt ve havuç maskesini uyguladığınızda bakın neler oluyor…

PARLAK BİR YÜZ

Havuç ve süt karışımı C vitamini ve antioksidan bakımından oldukça zengindir. Derinizdeki hücreleri besleyerek cildinize parlak ve sağlıklı bir görünüm kazandırır.

LEKESİZ BİR CİLT

Havuç ve süt karışımı, sivilce lekelerini ve siyah noktalarını azaltmada yardımcı olarak cildinizin tertemiz olmasını sağlar.

DAHA GENÇ BİR GÖRÜNÜM

Hem havuç hem de süt cildinizdeki hücreleri gençleştirerek kolajen üretimini artırır. Böylelikle daha esnek bir yapıya sahip olan cildiniz daha genç görünür.

DAHA YUMUŞAK BİR CİLT

Havucun yapısındaki C vitamini ve sütün ile yapısındaki su, cildinizi nemlendirerek kurumasını engeller.

DOĞAL GÜNEŞ KORUYUCU

Havuç ve süt karışımı doğal bir güneş koruyucu vazifesi görür, cildinizi güneşin zararlı ışınlarından korur.

CİLT TAHRİŞİNİN ÖNÜNE GEÇER

Süt ve havuç karışımı, küçük yaraları, kaşıntı ve tahrişleri iyileştiren bir yapıya sahip olduğundan cildinizi büyük ölçüde rahatlatır.

DAHA SAĞLIKLI BİR CİLT

Havuç , A vitamini, süt ise protein bakımından zengindir. Bu iki madde sivilce, egzama ve cilt kızarıklığı gibi rahatsızlıkların oluşumunu azaltır.

İSTENMEYEN TÜYLERDEN KURTULMAYA YARDIMCI OLUR

Süt ve havuç karışımına bir miktar zerdeçal eklediğinizde ve bunu bir yüz maskesi gibi uygulandığınızda cildinizde istenmeyen tüylerin büyümesine engel olursunuz.

PEKİ NASIL YAPACAKSINIZ?

Pahalı cilt bakım ürünlerine daha fazla para harcamak istemiyorsanız, biraz havuç ve bir miktar sütü blender’dan geçirin. Daha sonra karışımı cildinize sürün. Bir süre bekledikten sonra suyla durulayın. Bu işlemi düzenli aralıklarla tekrarlamayı da unutmayın!

Koltuk altı terlemesine doğal çözümler

Koltuk altı terlemesi, çoğu insanın yaşadığı yaygın bir sorundur. Özellikle yaz aylarında ya da stresli durumlarda daha belirgin hale gelir. Hem rahatsızlık hissi yaratabilir hem de kıyafetlerde istenmeyen lekeler bırakabilir. Neyse ki, bu sorunu azaltmaya yardımcı olabilecek doğal çözümler mevcuttur. İşte koltuk altı terlemesine iyi gelebilecek etkili ve doğal çözümler:

1. Elma Sirkesi

Elma sirkesi, cilt üzerindeki bakterileri yok etmeye ve terlemeyi kontrol altına almaya yardımcı olabilir. Aynı zamanda koltuk altının pH dengesini sağlar.

Nasıl Kullanılır?

  • Bir pamuk yardımıyla elma sirkesini koltuk altı bölgenize uygulayın.
  • Gece boyunca bekletin ve sabah yıkayın.
    Düzenli kullanım, terlemeyi zamanla azaltabilir.

2. Limon Suyu

Limon suyu, koltuk altı terlemesini azaltmada etkili bir doğal çözüm olabilir. Antibakteriyel özellikleri sayesinde kötü kokuları da önler.

Nasıl Kullanılır?

  • Yarım limonı kesin ve direkt olarak koltuk altınıza sürün.
  • 10-15 dakika bekledikten sonra bölgeyi durulayın.
    Not: Hassas ciltler için limon suyu sulandırılarak kullanılabilir.

3. Karbonat

Karbonat, koltuk altındaki nemi emer ve cildi ferahlatır. Aynı zamanda, kötü kokuların giderilmesine yardımcı olur.

Nasıl Kullanılır?

  • Bir yemek kaşığı karbonatı az miktarda su ile karıştırın ve macun haline getirin.
  • Bu karışımı koltuk altınıza uygulayın ve 15 dakika bekletin.
  • Ardından suyla durulayın.
    Düzenli kullanımla etkisini hissedeceksiniz.

4. Adaçayı

Adaçayı, terlemeyi azaltan ve cildi yatıştıran doğal bir bitkidir. Aynı zamanda cilt üzerindeki bakterileri yok eder.

Nasıl Kullanılır?

  • Bir bardak kaynar suya 1-2 çay kaşığı adaçayı ekleyin ve 10 dakika demleyin.
  • Soğuduktan sonra bu karışımı pamuk yardımıyla koltuk altınıza uygulayın.
  • Günlük olarak tekrarlayabilirsiniz.

5. Hindistancevizi Yağı

Hindistancevizi yağı, antibakteriyel özellikleri sayesinde ter kokusunu önler ve cildi nemlendirir.

Nasıl Kullanılır?

  • Koltuk altınıza ince bir tabaka hindistancevizi yağı uygulayın.
  • Gün boyunca cildinizi ferah tutar.

6. Siyah Çay

Siyah çay, cildi sıkan tanen maddesi içerir ve ter bezlerinin çalışmasını yavaşlatır.

Nasıl Kullanılır?

  • Bir bardak sıcak suya 2 siyah çay poşeti ekleyin ve soğumasını bekleyin.
  • Soğuyan çay poşetlerini koltuk altınıza yerleştirin ve 10 dakika bekleyin.
  • Haftada 2-3 kez tekrarlayabilirsiniz.

Sonuç

Koltuk altı terlemesi rahatsız edici bir durum olabilir, ancak doğal çözümlerle bu sorunu kontrol altına almak mümkün. Elma sirkesi, limon suyu, karbonat gibi doğal yöntemlerle hem terlemeyi azaltabilir hem de kötü kokuları engelleyebilirsiniz. Cildinizin hassasiyetine uygun olan yöntemi seçerek düzenli uygulama ile farkı hissedebilirsiniz.

Saç rengi nasıl açılır? Doğal saç rengi açma tüyoları

Hazır boyaların zamanla saçı yıprattığı gerçeği, doğal uygulamaları daha çok gündeme getirdi. Saçınızı boyadıktan bir süre sonra renginin matlaşması ise ayrı sorun. Farklı yollarla, doğaya başvurarak saç rengini daha etkili ve parlak hale getirmek mümkün. Ayrıca bazı bitkileri ve sebze kabuklarını kullanarak saçınızın rengini değiştirebilirsiniz.

Kimyasal boya olmadan renk değişimi istiyorsanız bazı doğal uygulamalardan söz etmek istiyorum. Saç tonunu ayarlama ve genel görünüşünü güzelleştirmenin yollarında doğa en iyi şekilde size yardımcı olacaktır.

Sarı saçlar için papatya ve nergis:

2 su bardağı sıcak suya kurutulmuş nergis papatya çiçeklerini koyun ve 30 dakika demlenmeye bırakın. Saçınızı yıkadıktan sonra bu losyon ile ıslatın. Ve havlu sararak bekleyin. Buzdolabında bu suyu saklayın ve her yıkamadan sonra uygulayın.. Saçlarınız daha sarı daha parlak olacaktır.

Koyu saça biberiye ile mükemmel sonuç: 

Biberiye ve adaçayından yarım fincan alarak bir tencereye koyun, üzerine sıcak su dökün. 2 gün boyunca demlenmesini bekleyin. Yıkayıp iyice kuruttuğunuz saçlarınıza sürün.. 20 dakika bekledikten sonra durulayın. Düzenli olarak yapmaya devam ederseniz saçlarınız iyice koyulaşır ve ışıltılı görünüm kazanır. Eğer bazı teller hafifçe beyazlamaya başlamışsa biberiye onları kapamada mükemmel bir doğal boya işlevi görür. Ayrıca uzamasını hızlandırır, telleri güçlendirir.

Siyah saç tutkunlarına: 

Siyah çay size en iyi doğal boyadır! 1 avuç çayı 30 dakika boyunca demleyin daha sonra durulayın. Hergün sürdüğünüzde saçınız gittikçe siyah bir görüntüye kavuşacaktır.

Cevizle gizemli siyahlık: 

Ceviz, saçı koyulaştırmak için çok etkili. Ama saça sürerken eldiven kullanın. 2 kaşığı ceviz kabuğunu bir tülbente bağlayarak kaynar suya koyun ve 2 saat bekletin. Şampuanladıktan sonra bu suyla durulayın. 1 saat geçince tekrar durulayın. Haftada 2 kez yapılan uygulamayla saçınızda gizemli bir siyahlık meydana gelir.

Tarçın ve bal:

Tarçının da saç rengini açan özelliği olduğunu biliyor muydunuz? 2 kaşık bal ve zeytinyağını karıştırın. İçine 1 çorba kaşığı tarçın ekleyin. Saçınıza sürün yarım saat kadar bekletin. Haftada 2 kez yapılırsa saçınız iki tona kadar açılır.

Kızıl renkte soğan kabuğu: 

Soğan kabuklarını suda kaynatın ve saçınızı bu suyla durulayıp yarım saat kadar bekletin. Düzenli kullanımda gerçekten güzel sonuçlar veriyor. Kızıla boyalı saçı olanlar her şampuandan sonra bunu yapmalı. Çok özel bir kızıla dönüşür.

Doğal oksidan: 

Bal, doğal oksidan özelliklere sahiptir. İçine bir miktar kabartma tozu ekledikten sonra saçınıza sürün. 1 saat sonra şampuanlayın. Saçınızın gittikçe açıldığını göreceksiniz.

Isırganla gelen siyahlık: 

2 avuç ısırganın üzerine sıcak su dökün ve 2 gün bekletin. Bu suyu saçınıza sürün ve 2 saat sonra durulayın. Koyu, çok parlak saçlarına sahip olursunuz. Günümüzde doğal yöntemlerden faydalanan herkes, çevresinde fark yaratan güzelliğe sahip olur. Cildinize, bedeninize nasıl uyguluyorsanız saçınızı da bu hazinelerden mahrum etmeyin. Yeşil örtüden gelen onlarca nimetin yarattığı etki saçınıza yansısın.

Tüylenmeyi azaltan maske tarifi ve faydaları

Tüylenme, pek çok kişinin cilt bakımında çözüm aradığı yaygın bir sorun. Doğal yöntemlerle bu sorunu azaltmanın mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Evde kolayca hazırlayabileceğiniz bu maske, hem tüyleri azaltır hem de cildinizi besler ve aydınlatır. İşte detaylar:

Tüylenmeyi Azaltan Maske Nasıl Yapılır?

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı nohut unu
  • 1 yemek kaşığı krema
  • 2 yemek kaşığı sandalağacı tozu
  • 1 yemek kaşığı hardal yağı
  • 1 yemek kaşığı gül suyu
  • Bir tutam zerdeçal tozu

Yapılışı:

  1. Bir kâseye 2 yemek kaşığı nohut ununu koyun.
  2. Üzerine 1 yemek kaşığı krema ekleyin.
  3. 2 yemek kaşığı sandalağacı tozunu ve 1 yemek kaşığı hardal yağını ilave edin.
  4. 1 yemek kaşığı gül suyunu ve bir tutam zerdeçalı karışıma ekleyin.
  5. Tüm malzemeleri macun kıvamına gelene kadar karıştırın.

Uygulama Talimatları:

  1. Maskeyi, tüylenmeyi azaltmak istediğiniz bölgeye ince bir tabaka halinde sürün.
  2. 20 dakika boyunca maskenin cildinizde kurumasını bekleyin.
  3. Maskeyi, tüylerin çıkış yönünün aksine peeling yapar gibi nazik hareketlerle ovun.
  4. Ardından soğuk suyla durulayın.
  5. Haftada 2-3 kez düzenli olarak uygulayabilirsiniz.

Maskenin Faydaları Neler?

Bu doğal maske, birçok fayda sağlayarak tüy problemini azaltmaya yardımcı olur:

1. Tüylenmeyi Azaltır:

  • Maskede bulunan nohut unu ve zerdeçal, cilt üzerindeki tüylerin daha ince ve seyrek çıkmasına yardımcı olur.
  • Düzenli kullanımla yeni tüylerin büyük oranda azalması sağlanabilir.

2. Cildi Besler ve Aydınlatır:

  • Sandalağacı tozu ve gül suyu, cildinize ihtiyacı duyduğu nemi ve bakımı sunar.
  • Günlük hayatın neden olduğu kararmaları azaltarak cildinizin daha parlak görünmesine yardımcı olur.

3. Lekeleri Giderir:

  • Zerdeçalın antiseptik ve leke giderici etkisi sayesinde cilt tonu düzenlenir.
  • G- G\u00fneş yanıkları ve koyu lekelerin azalmasında etkilidir.

4. Cildi Derinlemesine Temizler:

  • Nohut unu, cildi derinlemesine temizleyerek yağ fazlasını alır.
  • Sivilce oluşumunu engellerken cildinizin sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlar.

Maskede Kullanılan Malzemelerin Cilde Faydaları

  • Nohut unu: Doğal peeling etkisiyle ölü deri ve tüylerin azalmasına yardımcı olur.
  • Zerdeçal: Antibakteriyel özellikleri sayesinde ciltteki tahrişi azaltır ve renk tonu eşitler.
  • Hardal yağı: Cildi nemlendirir ve tüylerin zayıflamasını destekler.
  • Gül suyu: Cildi yatıştırarak ferahlık verir ve tonik etkisi sağlar.
  • Sandalağacı tozu: Cilt rengini açar, akne ve lekeleri giderir.
  • Krema: Cildi nemlendirerek daha yumuşak ve pürüzsüz olmasına yardımcı olur.

Sonuç:

Tüylenme problemini azaltmak ve cildinizi beslemek için bu doğal maskeyi düzenli olarak uygulayabilirsiniz. Sabırlı olun; tam etkiyi görebilmek için birkaç ay boyunca devam etmek önemlidir. Doğal malzemelerin Şifasıyla cildinizdeki değişimi fark edeceksiniz. Daha parlak, temiz ve tüylerden arınmış bir cilt için bu tarifi haftalık rutininize dahil edin!

Saçlarınız için aspirin karbonat maskesi

Aspirinle Saçlarınızı Yenileyin
Sağlıklı bir saçta bakım oldukça önemlidir. Saçlarınıza haftada bir, eğer bunu yapamazsanız ayda bir kesinlikle bakım yaptırınız. Saçlarınıza bakım yaptırmak için kuaföre gitmenize lüzum yok. Evde doğal malzemelerle hazırlayacağınız maskelerle saçlarınızın parlamasını ve bununla birlikte canlılık ve parlaklık kazanmasını sağlayabilirsiniz. Evde rahatlıkla hazırlayabileceğiniz aspirin karbonat maskesi ile saç derinizde bulunan gözeneklerin açılmasını ve saçlarınızın oksijen almasını sağlayabilirsiniz.

Asprin Karbonat Maskesi Tarifi:

Bir bardak sıcak su içerisine 30 tane aspirin atarak eritiniz. Daha sonra karışıma 1 çorba kaşığı karbonat ekleyerek ılık olana kadar bekletiniz. Saçlarınızı temizledikten sonra ıslak saç diplerinize masaj yaparak karışımı iyice uygulayın ve 15 dakika kadar karışımı saçlarınızda bekletin. Ardından ılık su ile saçlarınızı temizleyiniz. Aspirin karbonat maskesini düzenli olarak kullanırsanız saç derinizde bulunan şampuan kalıntılarından ve saç diplerinizde bulunan kepeklerden saçlarınızı arındırmış olursunuz.Bu maskeyi düzenli olarak uyguladığınızda saç derinizdeki kepeklerden ve şampuan kalıntılardan kurtulmuş olacaksınız. Görüşlerinizi yorum olarak bizimle paylaşmayı unutmayınız.

Sağlık Turizmi Hedef ve Gelecek Toplantısı İzmir’den

İGEME Murat Işık Sağlık Turizminde Devlet Teşvikleri, Prof Dr Ali Ayyıldız Medikal İn Türkiye nin İngiltere sisteminde Türk Sağlık Merkezlerini, Dr Arda Gürel Alman Sigorta Sistemini, Daniel Reigberg- Philipp Butzbach MEDZAPP Ceo su ile Melek Yatırımcı Musa Çavuş MECBEY Teknolojinin Sağlık Turizminde Kullanımını konulu sunumlarını yaptılar.

IGEME Murat Işık ekibiyle 7 ilde yapılacak toplantılardan; ilki 12 Temmuzda Antalya Rixos otelde olup 2.nci İzmirde, 3. Ankara, İstanbul, Trabzon, Denizli, Edirne’dir. IGEME den Murat Işık Sağlık Turizminde Devlet Desteklerinin fazla olduğunu, Akreditasyon, Destekler, 3. Parti işbirlikleriyle, Uluslararası Platformlarda, yurtdışı planlama ve ortak çalışma alanları yaratılmasıyla yol alınacağını belirtti. Devlet ve kurum anlaşmalarının önemini, akreditasyonu yapan kurumların önünün açılarak işlevselliğinin arttırılmasını sağlayacağını söyledi. 7 adet Sağlık Turizmi paydaşı anlaşarak bir proje hazırlarsa; HİSER projelendirmesi ile devletten % 60-75 destek alınabileceğini anlattı.

Türkiye den sonra İngilterede Sağlık Turizmi Medikal In Türkiye Türk Sağlık Merkezlerinde yaptıkları ve gelişmeleri anlatan Prof Dr Ali Ayyıldız konuşmasında; “İngilterede büro kurduklarını ve yurt dışından hasta transferi sağlayacak  büroların arttırılıp bayilik verilmesi için yaptıkları çalışmaları anlattı. İngiltereden Türkiyeyi tedavi için tercih eden kişilerin ülke sigorta kapsamında tedavi için doktorla tedavi süreç yönetimini ülke sistemindeki işlevsellikle sağlayabileceklerini belirtti.

Alman Sigorta Şirketinden Medzapp Ceo su Daniel Reıberg ve  organizatör Philip Butzbach  Almanya da MEDZPP in 2 yıldır projelendirmeyle kurulup lokasyon bazlı doktor erişim uygulaması olduğunu ilettiler. 1 yılı aşan proje sürecinde 1 milyon kullanıcı kaydına erişildiği belirtildi.  Melek Yatırımcı Musa Çavuş  un katkısıyla Dijitalden doktorların kaydını yapan ve Sağlık Turizminde hasta transfer olaylarını gerçekleştirildiği siteme şu ana kadar Türkiyeden 400 doktorun üyeliğe başvurduğu iletildi. Almanya Sağlık Bakanlığının sistemdeki gelişme  üzerine Türkiye sahasında çalışma kararıyla 2018-2019 yıllarında ilk yıl  10.000, ikinci yıl 30.000 Türk doktorun sisteme kaydını yaparak teknik destek ve adaptasyonunun yapılmasının hedeflendiği belirtildi. Medzapp’in Türkiye tanıtımlarından sonra sırada Hindistan, Tayland ve Malezya da tanıtım çalışmalarının yapılacağı belirtildi.

İzmir Can Hastanesi Dr Muzaffer Keskiner sağlık turizmi için yaptıkları çalışmaları anlatıp,  kurumsal bakış açılarıyla İzmir doğasında gelişim sergileyeceğini belirtti.
Fides Health İnternational İbrahim Dolapçıoğlu ise Türkiyenin Sağlık Turizminde 2023 ve ileri tarihli hedefleriyle, elde ettiği hedeflenen sonuca yaklaştığını rakamlarla belirtti. İstanbuldan sonra Sağlık Turizminde İzmir’in öncü olacağını iletti. Yaptıkları yurtdışı çalışmalarda başarı elde ettiklerini, işlemler i sırasında sektörde yaşanan aksaklıkları anlattı.

Toplantı sonucundaki feedback;

Kamudan ve özel sektör katılımcıların İzmir de Sağlık Turizminin gelişmesi ve sahanın İleri Yaş Turizminde öncü olacağı, doğası ve kültürel gelişmesiyle de İstanbul dan sonra başı çekebileceği sonucu ortaya çıktı. İGEME, Ajenteler ve sigorta şirketleriyle birlikte sağlık sektör temsilcileri, STK lar, Üniversiteler ve tüm paydaşların işbirliğiyle projelendirme yapılması gerekliliğini gözlemledim. Sağlık Turizmi uygulama yetki belgesi alan kuruluşların toplantıya iştirak ettikleri, İzmir in ilk Sağlık Turizmi Ajentesi onayını alan Mest Asistant Firması Sağlık sektöründeki geçmiş tecrübesiyle zorlukları çabuk çözerek ve bu sahada rol model olarak yol alacaktır. Sağlıkta Doktor kaydı yapan MEDZAPP   ile online sistemle hasta transferi yapılabilmesi için, kurumsal dijital web te tanınırlığın sağlanması bilincinin gelişmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Betül Serpil Aykam

Uyku apnesi nedir? Uyku apnesinin nedenleri nelerdir?

Apne kelimesi, “nefessiz kalmak” anlamına gelen Yunanca “apnoea” kelimesinden gelir. En az 10 saniye süren uyku apnesi, bir gecede yüzlerce kez meydana gelebilmektedir.

Uyku apnesinin üç türü vardır:

Santral uyku apne sendromu Obstrüktif (tıkayıcı) uyku apne sendromu Karma uyku apne sendromu

Uyku apnesi, ertesi gün uyuşukluk, sersemlik ve yorgunluğa neden olur. Uyku apnesi, aynı zamanda baş ağrılarına, kalp hastalıklarına, hafıza ve öğrenme bozukluklarına, günlük hayatta olayların yanlış algılanmasına ve depresyon gibi duygudurumu bozukluklarına yol açabilir.

Uyku apnesine yol açan faktörler

Uyku apnesine yol açan bazı faktörler vardır. Bunlardan en önemlileri obezite ve yüksek kan basıncıdır. Vücudumuzda her şey birbiriyle bağlantılıdır. Stres yaşadığınızda kalbiniz de bundan etkilenir ve kan basıncınız yükselir. Stres problemini iyileştiremediğiniz zaman yüksek kan basıncı kronik hale gelir ve yüksek tansiyon hastası olursunuz. Bu sorun, uyku esnasında nefes almanızı zorlaştırarak uyku apnesine yol açabilir.

Yüksek kan basıncı ve obezitenin ardında yatan nedenler

Korku Güvenlik ihtiyacı Duyguları görmezden gelmek veya bastırmak Kendini olduğu gibi kabul etmemek Uzun zamandır yaşanan duygusal problemler

Uyku apnesinin ruhsal açıdan tedavisi

Geçmişi ve geçmişte kalan her insanı ve durumu affetmek. İhtiyaçları ertelememek ve açıkça dile getirebilmek Güvenli bir yaşam alanı oluşturmak Diğer insanlarla sevgi bağı oluşturmak. Duygusal, entelektüel ve ruhsal gelişim sağlayacak konulara yönelmek

Uyku apnesi hakkında yapılan araştırmalarda, kişi ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak güçlendiğinde uyku apnesinin de kendiliğinden iyileştiği görülmüştür.

Bedenimiz kendini düzenli olarak yenileyen ve hastalıkları iyileştirebilen güçte yaratılmış bir organizmadır. Örneğin akciğerlerimiz her altı haftada bir kendini yenileyerek güçlendirmektedir. Her yedi yılda bir ise tüm bedenimiz tamamen yenilenmekte ve iyileşmektedir.

Sadece uyku apnesi hastalığı için değil, her hastalık durumunda iki temel noktayı hatırlayın:

1. Hücreleriniz yenilenmek için bazı maddelere ihtiyaç duyar. Hücrelerinizin yenilenebilmesi için yeterli derecede vitamin ve mineral içeren yiyeceklerle hücrelerinizi beslemelisiniz.

2. Sürekli geçmişte yaşamanız, hücrelerinize stres yaşatır. Geçmişe değil “şimdi”ye odaklanın.

Nişasta Bazlı Şeker (NŞB) Nedir?

Günlük hayatımızın hemen her safhasında karşımıza çıkan, tüketim olarak doğrudan veya dolaylı yollarla tükettiğimiz bir ürün. Şeker pancarından elde edilen şekerler için fazla tüketilmesi sağlığımıza zararlı derken, daha da zararlı olduğu söylenen bir ürünle karşı karşıya kaldık.

Pekâlâ, nedir nişasta bazlı şeker ve neden bu kadar zararlıdır ya da gerçekten zararı var mıdır? Bu soruların cevaplarını verebilmemiz için günlük hayatta kullandığımız şekerlere bir göz atalım. Şeker üretimine baktığımızda karşımıza iki tür şeker üretimi olduğunu görürüz, bunlar: şekerpancarı veya şeker kamışından üretilen sakaroz bazlı şekerler ve mısır başta olmak üzere, patates, pirinç ve cassava’dan elde edilen nişasta bazlı şekerlerdir. Şekerpancarı ve şeker kamışından elde edilen şekerler katı olarak kullanılırken nişasta bazlı şekerler genel olarak sıvı (şurup) olarak üretilmektedirler.

Temelde glikoz şurubu ve yüksek fruktoz şurubu olan iki gruba sahiptir. Bu hali ile diğer şeker grubundan daha ucuz ve nakliyesi daha kolay olduğundan düşük maliyet ve yüksek kar getiren bir ürün özelliğini taşıyor.

Nişasta bazlı şeker üretiminde en yaygın hammadde mısırdır. Mısırda zaten başlı başına problem olan GDO’lu bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Mısırdan elde edilen şurubun içerisinde %90 civarında meyve şekeri yani fruktoz bulunmaktadır. Şeker pancarında ise yarı yarıya fruktoz ve glikoz içermektedir.

Tatlılık oranına baktığımızda ise sakkaroz 100 birim, glikoz 73 birim ve fruktoz ise 173 birim tatlılığa sahiptirler. Fruktoz insanda tokluk hissi uyandırmayarak kilo almaya ve insülin direncini tetikleyerek şeker hastalığına yol açabiliyor. Bunun yanında kalp hastalığı ve karaciğer yetmezliğine de yol açtığı tartışılan konular arasında. Tıp dünyasında şişmanlatıcı etkisi kesin olarak kabul görmüş.

Vücudumuzdaki tüm hücreler glikoz kullanırken fruktoz sadece karaciğerimiz için gereklidir ve bu miktar 15 gramdır. Fruktoz tat vermenin yanında ürünlerde nem alma ve raf ömrünü uzatmak amacı ile de kullanılıyor. Ürünlerde tat vermenin yanında fermente edilebilirlik için bisküvi, çikolata, reçel, helva unlu mamuller vb. ürünler içerisinde kullanılmaktadır. Bu sebeple hazır gıdalardan mümkün mertebe uzak durmakta fayda var.

Nişasta bazlı şekerin etkileri üzerine bağımsız bilim adamları fruktozun şişmanlığa (obeziteye) ve metabolik sendroma yol açtığını ileri sürüyorlar. Bu konu üzerine araştırmalar halen devam etmektedir, araştırmalarla beraber tartışmalarında devam edeceği muhakkak. Çünkü kullanım alanı bir hayli geniş ve üreticiler açısından kullanımı cazip ve ucuz bir ürün.

Kıl Dönmesi Belirtileri Ve Tedavisi Nasıldır?

Kıl Dönmesi Neden Görülür?

Muayene olan pek çok insanın büyük bir kısmında ileri derece Pilonidal Sinüs teşhisi konuluyor. Bunun sebebi ise insanların yaşamış oldukları problemin çok geç farkına varmasıdır. Bu sorunun ortaya çıkma nedenleri kıl dönmesi belirtileri ilk bölümde neredeyse yok denecek şekilde az bulunması ile alakalıdır. Genel olarak cildin alt bölümü üzerinde biriken kılların sayısında yüksek bir durumda artış olması ile beraber ortaya çıkabilecek akıntı sorunu, iç çamaşırda ıslaklık problemleri, pis koku sorunu, makat üzerinde şişlik sorunu, iltihap gibi pek çok şikâyet durumu ile hastalar doktora girmektedir. Genel olarak bu tür problemler hastalığın ilerlediği anlamına gelmektedir. Bazı konularda ise hastalar bazı sorunlarla karşı karşıya kalmaktan utandığı için muayene ile tedavi işlemini devamlı olarak ertelenebilmektedir. Bekleme durumunun hiç bir yararı olmadığı gibi bu tür problemlerin tedavisini daha da zor hale gelmektedir. Bu yüzden kişinin kuyruk sokumu bölümü üzerinde ağrı, kaşıntı, akıntı, şişlik gibi sorunlar olduğunda her zaman bir genel cerrahi uzmanına muayene olmanız gerekiyor.

Kıl Dönmesi Nasıl Anlaşılır?

Kıl dönmesi problemleri belirtileri arasında ise kuyruk sokumu kısmında delik ön plana çıkmaktadır. Bununla beraber giriş deliği olarak adlandırılan bu sorun bir ya da birden fazla bölgede yer alabilmektedir. Kıl folükülleri kuyruk sokumuna girmesi esnasında oluşturduğu bu delik çıplak gözle bakıldığında kolayca anlaşılmaktadır. Doktor muayenesi esnasında genel cerrahi uzmanı ilk olarak bu deliklere bakılıyor. Pilonidal Sinüs şüphesini kendinizde taşımanız durumunda eşiniz veya ailenizden birinden yardım alarak kuyruk sokumu bölgesinde delik yer alıp almadığına bakmak erken teşhis için oldukça önemlidir.

Pis Koku Oluşumu

İlk dönemlerde ciddi bir belirti ve şikâyeti problemleri ortaya çıkmamasına rağmen ilerleyen dönemlerde ilk olarak akıntı ve kökü koku kişiyi bezdirecek şekilde olabilmektedir. Makatta bulunan akıntı daha çok iç çamaşırlarını ıslatacak düzeyde yer alıp bazı koşullarda akıntı kötü kokuya neden olmaktadır. Bu sorunu sebeplerine baktığımız zaman cilt altında biriken kılların sayısında artış olması ile birlikte vücudumuz koruma mekanizmasını devreye sokmaktadır. Cilt altında biriken kılları imha etmek için bir sıvı salgılamaktadır. Bu sıvı akıntı bölümünün kıllara herhangi bir zarar verme imkânı bulunmamaktadır. Daha sonra ise bu sıvı türü cilt dışarısına çıkması gerekir. Çıkış için genel olarak kılların giriş kısmını kullanmaktadır. Devamlı olarak 2–3 damla şeklinde dışarı çıkmakta ve iç çamaşırınızı ıslak hale getirebilmektedir. Akıntı mikroplu yer alması durumunda kötü kokuya sebep olabilmektedir. Yani insanı bezdirecek düzeyde görülebilmektedir.

Kuyruk Bölümünde Ağrı Ve Şişlik Sorunu

Bu problemin diğer önemli belirtilerinden bir tanesi makat bölümünde ağrı ve şişlik olarak görülüp, bu duruma sebep olabilecek ise yine yukarıda bahsi geçebilen sıvı türüdür. Makat kısmında akıntıya sebep olacak sıvı her zaman rahat bir şekilde dışarı çıkamamaktadır. Kılların giriş kısımlarının tıkanması halinde sıvı olarak dışarı çıkmayarak apseye sebep olabilmektedir. Bu apse sorunu ise kuyruk sokumu bölgesinde şişlik ve ağrıya neden olabilmektedir. Çoğu zaman ateşlenme problemleri gibi şikayetler bulunabilir.

Kıl Dönmesi

Problem daha çok anüs bölgesinde birçok problem görülmektedir. Bu problemlerden bir tanesi makat kanseri gibi ölüme sebep olan hastalık olabilmektedir. Bu nedenle en ufak şikâyeti bile ciddiye almalı ve mutlaka bir doktora muayene olmanız gerekmektedir. Makat kısmında görülen ağrı, şişlik, akıntı problemleri, kama, kötü koku sorunu dâhil tüm problemler büyük oranda hastalık belirtisi olabilmektedir.

Kıl Dönmesi Tedavileri

Pilonidal Sinüs sorunu dâhil tüm anüs kısmında hastalıkları için her zaman genel cerrahi kısmına randevu almalısınız. Bu konuda çok daha başarılı bir doktor seçimi yapabilmek için Proktoloji uzmanı seçmelisiniz. Bunun sebebi ise genel cerrahi alanı oldukça geniş yer almakla beraber, makat hastalıkları teşhis ve tedavi işlemleri sırasında daha çok Proktoloji uzmanları bulunmaktadır.

Tedavi Yöntemleri

Kıl dönmesi problemi konusunda tek seçenek tedavi olarak yer alıp, her zaman cerrahi müdahale gerekmektedir. İlaç, krem gibi tedavisi tam olarak mümkün olmayan, kıl dönmesi ameliyatı ya da son zamanlar bir hayli gelişme sağlayan ameliyatsız tedaviler bulunmaktadır. Uygulanışı hızla yaygınlaşmış hale gelen Mikro Sinüsektomi yöntemi ise şuan günümüzde en gelişmiş uygulamalardan bir tanesidir. Tedavi sırasında 5 dakika gibi kısa bir zaman içerisinde yapılmakta ve ameliyathane ortamı gerekmiyor.

Mikro Sinüsektomi İşlemi

İlk olarak narkoz gerektirmeyen uygulama da kliniklerde yapılmaktadır. Sadece 1–2 cm alanda yapılacak olan kesi ile tüm kıl yapısı ve kapsülleri kısa sürede çıkartılır. Tedavi uygulaması narkoz gerektirmemesinden dolayı hasta 10 dakika dinlendikten hemen sonra yaşamına kaldığı yerden devam etmektedir.

Guatr Nedir? Guatrın Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tiroid bezi boyunda, halk arasında Adem elması olarak bilinen kısmın hemen altında ceviz büyüklüğünde bir bezdir. Bu tiroid bezinin düzensiz olarak büyümesiyle birlikte oluşan guatr hastalığı, ilk başlarda bir ağrı veya acı hissi şeklinde ortaya çıkmamaktadır. Ancak tiroid bezlerinin aşırı şekilde büyümesi sonucunda kişide yutkunma ve nefes problemleri ortaya çıkabilmektedir. Buna bağlı olarak boyun bölgesinde anormal şişlikler, guatr hastalığının göze çarpan en önemli özellikleri arasındadır.

Guatr hastalıkları doktorlar tarafından 2 farklı tanı olarak ele alınmaktadır.

Diffüz Guatr ve Nodüler Guatr

1. Diffüz Guatr bulunan hastalarda, tiroid bezinin tamamı şişmesine rağmen, dokunulduğu zaman pürüzsüz bir yapıya sahip olmaktadır.

2. Nodüler Guatr ‘ da ise, tiroid bezinin bazı kısımlarında şişlikler oluşur ancak dokunulduğu zaman şişlikler ve asimetrik çıkıntılar hissedilebilir.

 

Guatr Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Yukarıdaki tanımların her ikisinde de hemen hemen aynı belirtiler meydana gelmektedir. Konuşmada zorluk çekme, ses kısılması, boğulması Gün içinde normalin üstünde öksürme Boğaz bölgesinde sert bir cisim takılmış hissi veya zaman zaman oluşan ağrılar Yutkunmada ve yemek yemede zorlanma, yutak problemleri Nefes alırken zorlanma, boğazın sıkılma hissi

Guatr Hastalığı Tedavi Yöntemleri

Hastalıkta, tiroid bezinin büyümesine bağlı olarak oluşan guatrın hangi seviyede olduğu belirlenerek, hastaya bu duruma uygun ve en etkili olabilecek tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Belli başlı tedavi yöntemleri şu şekilde sıralanmaktadır.

Tiroid Yetmezliği

Bu durumda iseniz, doktorunuz size tiroid bezinizi düzenleyecek ve dengeleyecek ilaçlar vermektedir. İlaç ve hap tedavilerinin yanı sıra, beslenmenize belirli başlı iyotları da düzenli olarak eklemenizi isteyecektir. Kullanılan hapların bazı durumlarda yan etkileri gözlemlenmektedir. Bunlar; kalp çarpıntıları, ishal, baş ağrıları, iştahsızlık gibi olarak sıralanabilir. Ancak her bünye ve kişide aynı etkileri göstermemektedir.

Aşırı Aktif Tiroid Bezi

Eğer böyle bir tanıya sahip iseniz, doktorunuz bu sefer tiroid beziniz tarafından üretilen hormonların azalmasını sağlayacak bir yöntem izleyecektir. Farklı ilaç ve yemek alışkanlıklarıya desteklenen tedavi programı, hastalığın iyileşmesinde doğru uygulandığı takdirde büyük etken sağlayacaktır. Bazı hastalarda, ateş, baş ağrısı, eklem ağrıları gibi yan etkiler gösterebilmektedir.

Ameliyat

Hastalık çok ilerlemiş durumda ise uygulanacak en kesin ve uygun çözüm ameliyat olmaktır. Kişinin buna bağlı olarak nefes alma problemleri, yutkunmada güçlük ve boyun bölgesinde şişme gibi gözle görülür deformasyonlara maruz kalması bilinmektedir.

Guatrdan Kaçınmak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de ki insanların %30’ unda guatr hastalığı bulgularına rastlanılmaktadır. Kadınların, erkeklere oranla 5-6 kat daha fazla, guatr hastalığına yakalandıkları, yapılan araştırmalar tarafından belirlenmiştir. Doktorlar ve uzmanlar guatr hastalığına yakalanmamak için, sağlıklı bir beslenme ve uyku düzeninin olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bunun yanında sigara ve alkol gibi yüksek nikotin ve asit içeren içeceklerin de hastalığı tetiklediğini söyleyen uzmanlar, kişilerin yaşam tarzlarına dikkat çekmektedirler.

Bu gibi dış etkenlerden oluşabilecek olan rahatsızlık, hayatı boyunca hiç sigara veya alkol kullanmamış kişilerde de görülebilmektedir. Bunun sebebi ise ailenizde bu hastalığı yaşamış birinin olması, hastalığa sizin de kronolojik olarak yakalanmanıza sebep verebilmektedir. Çevresel ve genetik faktörlerin de büyük rol oynadığı guatr hastalığı, erken tanı ve tedavi konulduğu takdirde basit bir şekilde tedavi edilebilen bir hastalık olmaktadır.

Bu tarz hastalıklara yakalanmamak için, düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırmalı ve vücudunuzu iyi tanımalısınız. Daha sağlıklı bir yaşam ve sevdiklerinizle kaliteli bir hayat geçirmek için, yaşam tarzınıza dikkat etmelisiniz. Unutmayın, sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir!

Felç Nasıl Fark Edilir Ve Kötü Etkileri Nasıl Önlenir?

Felç belirtilerini gözlemleyerek bir hayatın kaybedilmesini nasıl önleyebileceğinizi öğrenmek için bu yazımızı mutlaka okuyun.

Doktorlar iki tip felç tanımlar: hemorajik inme ve damar tıkanıklığının neden olduğu iskemik inme.Bir iskemik inmenin farklı semptomları olmayabilir ve kolayca farkedilemez.

İstatistiklere göre, felcin % 80’i iskemik tiptedir. Bu inmeli hastaların% 37’si ölmekte, inme geçirenlerin% 31’i sürekli bakım gerektirmektedir ve% 20’si daha sonra kendi başlarına yürüyememektedir.

Felç Sırasında Ne Olur?

Bir iskemik inmenin en yaygın nedeni, beynin belirli bir kısmında kan akışını engelleyen bir pıhtı veya bir spazmdır. Pıhtılaşmış damar etrafındaki doku şişer ve kafatasındaki boşluk sınırlıdır. Kafa içi basınç artar ve bir baş ağrısı görünür.

Tüm beyin yüksek basınçtan mustarip. İnme sırasında, bir kişinin kolları ve bacakları hareket etmeyi bırakabilir, bir kişi koordinasyonunu kaybedebilir veya duyma veya konuşma yeteneğini kaybedebilir. Bazı durumlarda, hatta halüsinasyonlar mümkündür.

Bir süre sonra, kan, komşu arterlere ve damarlara akar ve şişme, baş ağrısıyla birlikte kaybolur. Ancak, sinir sistemi iyileşmek için çok zaman alır. Bazı işlevleri tamamen ortadan kalkabilir.

Çok hafif inme vakalarında, dünün anıları veya 10 yıl önce gerçekleşen olaylar kaybolur. Daha ciddi durumlarda, kişi sakat kalabilir.

Ancak inme zamanında tanınırsa, kalıcı zararların önlenmesi için ciddi bir şansınız olabilir.

İskemik İnme Belirtileri

  • Bacak veya kolda, özellikle de vücudun bir tarafında,veya yüzdeki uyuşukluk veya halsizlik
  • Karışıklık, konuşma ya da anlamadaki yetersizlik
  • Bir veya iki gözle ilgili problemler
  • Zorluk yürüyüşü, baş dönmesi, koordinasyon kaybı
  • Sebepsiz aniden ortaya çıkan şiddetli baş ağrısı

İki tip felç arasındaki semptomlarda hiçbir fark olmayabilir, ancak her iki şekilde de, tedavide yanlış yaklaşım hastayı öldürebilir. Bu nedenle, doğru bir şekilde teşhis edilmek üzere hemen doktor çağırmak çok önemlidir.

Bir Doktora Gitmenizi Gerektiren Diğer Belirtiler

  • Kusmaya ya da yön duyusunun kaybolmasına neden olan bir baş ağrısı
  • Kafanın arkasındaki kasların sıkılığı
  • Kusma
  • Gözlerin koyulaşması
  • Gereksiz yere uzun süre bir noktaya bakmak

Bu işaretler felç veya başka sağlık problemlerine işaret edebilir.

Birisinin iskemik inme geçirdiğinden şüpheleniyorsanız ne yapmalısınız?

  • Kişiden gülümsemesini isteyin. Yüzün bir tarafının tuhaf görünüp görünmediğini kontrol edin.
  • Kişiden her iki kolu da kaldırmasını isteyin. Kollardan birinin diğeriyle aynı seviyede olup olmadığını kontrol edin.
  • Kişiden basit bir cümleyi veya şiiri tekrar etmesini isteyin. Kişinin kelimeleri açıkça ve doğru olarak telaffuz edip etmediğini kontrol edin.

Bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, kişiyi derhal bir hastaneye götürmelisiniz. İnmenin olumsuz sonuçlarını azaltmanın tek yolu, kişinin ilk saat içinde yardım almasına yardımcı olmaktır.

Hatta doktorlar bazen inme nedenini hemen tespit edemezler. Akrabalarınızda veya hatta bir yabancıda bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, ambulans çağırın ve gelmeden önce memurun dediği gibi yapın.

Felç Geçiren Hasta Ne Kadar Yaşar?

Son dönemlerde artan felç geçiren kişiler ne kadar yaşar sorusunun net bir cevabı yoktur. Hastalık ölümle sonuçlanmayabileceği gibi kişilerin yaşam süresi de değişiklik göstermektedir. Kalp rahatsızlığı ve kanserden sonra en ölümcül hastalık olarak değerlendirilen felç kalıcı hasarlara neden olabilmektedir. Vücudunda felç nedeni ile bazı işlevlerini kaybetmiş olan kişiler ortalama olarak 15 – 20 yıl yaşayabilir. Ancak beyinde ciddi hasarlar meydana geldiğinde felç ölümle sonuçlanabilmektedir.

Felce İyi Gelen Şifalı Bitkiler Nelerdir?

Genelde ilaç tedavisi ile iyileştirilmeye çalışılan felç için bitkisel destek sağlanabilir. Bitkilerin doğal ve faydalı etkilerinden yararlanarak rahatsızlığın etkileri azaltılmaya çalışılmaktadır. Felç geçiren kişilere kullanması önerilen şifalı bitkiler şunlardır:

  • Papatya
  • Çörek otu
  • Zeytinyağı
  • Zencefil
  • Ardıç yağı
  • Ökseotu
  • Mersin yaprağı
  • Baltıran otu
  • Biberiye

Feridun Kunak Felç Tedavisi

Felç geçiren hastalara yapılacak masajlar ile sinirler tedavi edilerek eski haline döndürülebilmektedir. Bunun için güzel bir kür öneren Feridun Kunak, bitkilerin doğal içeriğinden yararlanarak sorunları gidermeye çalışmaktadır. Evinizde rahatlıkla uygulayabileceğiniz kür için malzemeler şunlardır:

  • 1 fincan ozon yağı
  • 1 tatlı kaşığı biberiye yağı
  • 1 tatlı kaşığı kakao yağı

Tüm malzemeleri karıştırarak eklemlerinize ve felç geçirilen bölgeye sürerek masaj yapmanız gerekmektedir. Bu kürü günlük olarak uygulamanızda herhangi bir zarar yoktur. Masaj yaparken hastaların yan dönmüş olmasına dikkat edilmelidir.

Kritik bir durumda hızlı bir şekilde hareket edebileceğinizi düşünüyor musunuz? Aşağıdaki yorum bölümünde düşündüğünüzü bize anlatın!

Böbrek Yetmezliği

Bel omurlarının sağ ve sol tarafında olmak üzere 2 adettir. Fasulye biçiminde olan bu organların ağırlığı erkeklerde 125-170 gram, kadınlarda ise 115-155 gram arasındadır. En temel işlevi kandaki biriken zehirli atıkları idrar yolu ile dışarı atmaktadır. Ayrıca vücudun sıvı-iyon, asit-baz dengesini sağlar, tansiyonu düzenler, kemik iliğini uyararak yeni alyuvar yapımına yardımcı olur. Sağlıklı tek bir böbrek gerekli olan tüm işlevleri yerine getirebilir. Her iki böbreğin de görevlerini yerine getirememe durumunda böbrek yetmezliği meydana gelir.

Böbrek yetmezliği belirtileri nelerdir, nasıl oluşur?

Çeşitli nedenlere bağlı olarak böbreklerimiz zarar görebilir ve böbrek işlevlerinde azalmaya yol açan bir klinik tablo ile karşılaşılabilir. Bu durum temel olarak 2 farklı şekilde meydana gelebilir: (1) Akut ve (2) Kronik

Akut böbrek yetmezliğinde böbrek işlevleri saatler ve günler içinde hızla azalır. Bunun nedenleri arasında kan kayıpları, ishal ve kusma gibi nedenlere bağlı aşırı sıvı kayıpları, böbrekler üzerine zararlı etki gösterebilecek ilaç veya maddelerin alınması, akut glomerulonefrit adı verilen böbreklerde iltihap oluşturabilecek çeşitli hastalıklar, bazı sistemik hastalıklar ve değişik enfeksiyonlar yer alır.

Kronik böbrek yetmezliği ise böbreklerin işlevlerini kalıcı bir şekilde yitirmesidir. Böbrekler işlevlerini yavaş yavaş kaybeder ve bu uzun bir süreçtir. Başlangıçta belirtiler göze çarpmayabilir. Bu sebeple erken teşhis biraz zordur. Bu konudaki uyarı işaretleri ise; idrarda azalma, iştah kaybı, kusma, şişkinlik, nefes darlığı, yüksek tansiyon, üşüme ve yorgunluk hissidir. Böbrekler vücuda kolay uyum sağlayabilen organlardır, bu sebeple böbrek yetmezliği belirtileri geri dönülemez hasarlara yol açıncaya kadar kendini göstermeyebilir. Ne kadar erken tanı konursa, riskleri de o kadar azalır. Dolayısıyla erken teşhis ve doğru tedavi için doktorunuzla işbirliği büyük önem taşır.

Böbrek yetmezliği tanısı ve tedavi yöntemleri nelerdir?

Böbrek yetmezliği tanısında en önemli adım doktorun sorduğu sorularla hastanın öyküsü, mevcut ve geçmiş hastalıklarıyla ilgili aldığı bilgidir. Akabinde ise kan ve idrar tahlili ve tetkikler ile tanı kesinleştirilir. Böbrek yetmezliği tedavisi, nedenlerine bağlı olarak değişebilir. Sıvı birikimi olması durumunda hastaya idrar sökücü ilaçlar, kandaki mineralleri normal düzeye çekebilmek için diğer ilaç destekleri uygulanabilir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastaların tedavisinde genellikle 3 seçenek bulunur: Hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli. Diyaliz 2 böbreğin de işlevini yerine getirmediği durumlar, toksinlerin ve suyun kandan atılması işlemidir. Hemodiyaliz modern makinalar ile haftada 3 kez ortalama 4 saat süresince makinaya bağlı kalarak böbreklerin yapması gereken işlevi makinanın yapmasıdır. Periton diyaliz ise genelde küçük çocuklar, kalp veya damar hastalıkları olanlar için daha iyi bir seçenek olabilmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinde hastalar, böbrek nakli veya diyaliz tedavisi ile normal yaşamlarına dönebilmektedirler. Akut böbrek yetmezliğinde ise zamanında konan tanı ile uygun bir tedavi yöntemi izlendiğinde böbrekler sonraki aşamada tamamen normal işlevlerine kavuşmaktadır.

Florance Nightingale Hastaneleri

Nefroloji bölümünde, alanında uzmanlaşmış bir ekiple diyaliz tedavisi gören veya böbrek nakil sürecinde olan hastalara uluslararası standartlarda tedavi hizmeti sunulmaktadır. Diyaliz tedavisi gören hastalar, üstün teknolojilere sahip en modern cihazlar ile gerektiğinde yatılı olarak hizmet almaktadırlar. Böbrek nakil sürecindeki hastalar için ise ayrı olarak Böbrek Nakli Merkezi olan Florance Nightingale Hastaneleri, bir hafta içerisinde hem alıcının hem vericinin tetkiklerini tamamlayarak, en gelişmiş teknik olan “retroperitonoskopi tekniği” ile böbrek nakli gerçekleştirmektedir. Böylece böbrek bağışlayan kişi birkaç gün sonra sağlıklı bir şekilde hastaneden çıkabilmektedir. Hem tedavi sürecinde, hem de tedavi sonrası süreçte yanınızda olan Florance Nightingale Hastaneleri’nde geleceğinizi emin ellere teslim edebilirsiniz.

Bu Oksijen Bombası Bitkiler İle Evinizin Havasını Temizleyin!

Bitkiler karbondioksit alır ve oksijen verirler; hepimiz bunu ilkokuldan beri biliyoruz. Ancak bazı bitkiler aslında evinizdeki havayı arındırmak gibi daha fazlasını yapabilirler. Toz ve ev kimyasalları gibi toksinler genellikle havada kalabilir. Yani bu bitkiler sadece evinizi dekor alarak daha iyi göstermekle kalmayıp aynı zamanda daha iyi nefes almasını, toksinleri ve küfleri havadan temizlemekten ötürü inanılmaz derecede faydalar da sağlar.

Bu tehlikeli toksinleri havadan soluyarak, tüm sağlığınızı büyük bir riske sokarsınız.

Uzay mekiklerinin içindeki havayı daha kaliteli hale getirmek ve astronotların uzun uzay yolculuklarındaki yaşam kalitesini arttırmak için kullanılan bu yöntemi evinizin havasını güzelleştirmek için de kullanabilirsiniz. Sonraki yıllarda Journal of American Society of Horticultural Science’ta yayınlanan ve aynı noktaya parmak basan bu araştırmaya göre soluduğunuz havayı temizleyen bitkilerden bazıları şöyle:

Aloe Vera

Aloe Vera deyince aklımıza hemen cilt bakımı ve nemlendirme özelliği gelir. Ancak kolay büyüyen bir tip skulent olan aloe vera aynı zamanda havayı temizleyen bitkiler sınıfına da giriyor. Çoğunlukla iyileştirici faydaları ile bilinen aloe vera bitkisinin birçok çeşidi bulunmaktadır. Evlerdeki oksijen seviyelerini artırmaya yardımcı olduğundan dolayı ‘oksijen bombası’ olarak da anılır.

Özellikle havaya karışan deterjan vs gibi maddelerdeki kimyasalları absorbe etme özelliği ile öne çıkan aloe vera, mutfak pencerelerinizin önüne yerleştirmek için ideal bir seçim olabilir.

Diğer bitkilerden daha fazla karbondioksit, karbon monoksit ve formaldehit emebilir. Tropikal bir bitki olarak, hafif ve iyi drene edilmiş toprağa ihtiyaç duyar. Etli olarak bilinir, bu yüzden sık sık sulamaya ihtiyaç duymaz. Eğer meraklı bir köpeğiniz veya kediniz varsa, bu bitkiden uzak tutun, çünkü bu bitkinin yapraklarını yutmaları halinde kusmalarına neden olabilir.

Siz siz olun, Antik Mısır’da “ölümsüzlük bitkisi” olarak bilinen aloe verayı hayatınızdan eksik etmeyin!

Barış zambağı

Sadece süs amaçlı bakmak için değil, bu bitki de formaldehit, benzen, ksilen, trikloretilen ve amonyak havasını atmak için harika bir bitkidir. Haftada bir sulama ile gölge yetiştirilebilen bir bitkidir, bu yüzden bakımı kolaydır. Hayvanlardan uzak tutmanızda yarar vardır.

Örümcek bitkisi (Chlorophytum comosum)

Eğer ev bitkilerinin bakımı konusunda biraz tembelseniz, bu bitki tam sizin evinize göre olabilir. Kuruması ve tamamen ölmesi oldukça zor olan örümcek bitkisi, aynı zamanda ev hayvanları için de son derece güvenli. Karbonmonoksit, formaldehit, solvent gibi zehirli kimyasalları bile filtreleyebilen bu mucize bitki, özellikle evde sigara içenlerin kesinlikle edinmesi gereken bir bitki. Eğer bir saksı örümcek bitkiniz varsa ve bu bitkiyi çoğaltmak istiyorsanız, kestiğiniz dalları biraz suda beklettikten sonra oluşan filizleri toprağa ekmeniz yeterli olacaktır.

Estragon bitkisi

Az ışığa gereksinim duyar,  kolay büyüme yeteneği nedeniyle bakımı basit bir bitki arayanlar için iyi bir seçimdir.

İngiliz sarmaşığı (Hedera helix)

Zehirli sarmaşık ile karıştırılmamalıdır. İngiliz sarmaşığı 6 saat içinde toksinlerin % 60’ı ve dışkı parçacıklarının % 58’ini ortadan kaldırabilir. Günde 4 veya daha fazla saat doğrudan güneş ışığı gerektirir, bu nedenle pencerenin yakınında tutmak genellikle en iyisidir. (Bu evcil hayvan sahipleri için önerilmez çünkü kediler ve köpekler tarafından yeniliyorsa zehirli olabilir.)

Krizantem (Chrysantheium morifolium)

Capcanlı renkleriyle insana yaşam sevinci aşılayan krizantemleri kim sevmez ki! Ancak bu güzel bitkilerin tek faydası görsel güzellikleri değil. Havayı temizleyen bitkilerden olan krizantemler, özellikle güneş alan bir ofisiniz varsa tam size göre demektir. Ofislerde sıkça kullanılan tutkal, yapıştırıcı ve yazıcı mürekkebi gibi malzemelerin havaya bıraktığı kimyasalları filtreleyen bu güzel bitki, ofis masanıza neşe ve sağlık katacak.

Altın pothos bitkisi

Uzun süre rahatlıkla bakabileceğiniz nadide bir bitkidir. En iyi hava temizleyicilerinden biridir, çünkü benzen ve trikloroetilen seviyelerini büyük ölçüde azaltır. Direk güneş görmeyen aydınlık bir ortamları sever.  Kolay nefes almanıza yardımcı olur. (Evcil hayvanlarınız bulunduğu ortamlardan uzak tutun; eğer yutulursa, ağızlarının şişmesine neden olabilir).

NASA, her evin, 500 metrekarelik bir alandaki bu bitkilerin 15 ila 18’i arasında olması ve yatak odasında en az bir tane bulundurması gerektiğini söylüyor. Sadece dekorunuzu aydınlatacaklar, aynı zamanda iç mekan yaşam kalitenizi de geliştirecekler.

Bununla birlikte, iç mekan hava kirliliğinin istediğinizden daha kötü olduğu bazı durumlar vardır. Bunun gibi durumlarda, bazen etkili bir hava temizleyici elde etmek, solunumunuz ve genel sağlığınız üzerinde büyük bir pozitif etkiye sahip olabilir.

Ek İpuçları

Taze hava sağlamak için evinizin havalandırmayı artırın. Evinize ve ofisinize bir HEPA (yüksek verimli partikül hava) filtre takın. Gaz sobası kullanıyorsanız, yemek yaparken mutfak penceresini açık tutun veya azot dioksit oluşumunu azaltmak için fan başlığını açın. Klor, amonyak ve uçucu organik bileşikler (VOC) içeren temizlik ürünlerinden kaçının. Ortamı nemli tutmak ve alerjenleri azaltmak için klima kullanın. Mümkünse, haftada bir kez yataklarınızı sıcak su ile yıkayın ve direkt güneş ışığı altında kurutun. Nemli bir bez veya toz paspas ile sık sık toz alın. HEPA filtreli bir vakum kullanın. Sıkı bir kural koyun ve evinizde sigaraya ‘hayır’ diyin. Zehirli kimyasallar içeren kimyasal spreyleri kullanmaktan kaçının. Bunun yerine, kabartma tozu ve uçucu yağlar ile evde kolayca kendi doğal hava spreyinizi yapabilirsiniz.

Diş Teli İle Dişler Nasıl Fırçalanır?

Diş fırçasının seçilmesi

Diş teli fırçalamanın ilk adımı, diş etleri için yumuşsak, diş teli için yeterinde güçlü bir diş fırçası seçmektir.

Mikropları ve gıda partiküllerini, erişilmesi zor olan alanlardan süpürmek için tasarlanmış açıya sahip kılları olan dış fırçaları kullanmak gerekir. İmkân verildiğinde, mikroplar yapışkan yiyecek parçacıklarını sindirirler ve mineyi yok eden asitleri üretirler. Bu diş fırçaları diş macununun dişleri ve diş teli destek bölgelerini daha uzun süre tutan uzun süreli parlatma özelliğine sahiptirler.

Diş macunu seçimi

Doğru diş fırçasını seçtiğinize göre, bir sonraki adım dişlerinizi ve diş tellerinizi temizlemek ve korumak için diş macunu seçmektir. Diş macunlarının çoğu, diş telleri ile kullanım için iyidir, ancak diş beyazlatma macunu ve ürünleri kullanmaktan kaçınmak gerekir, çünkü bunlar yalnızca dişlerinizin diş telleri ile kaplı olmayan kısımlarında etkili olacaktır. İyi bir diş macunu, diş tellerinin arkasından kolayca katılaşan yiyecekleri keser, mikropları öldürür, dişlerin ve diş tellerinin etrafında plak oluşmasını engellemek için çalışır.

Diş teli varken diş fırçalama

Uygun diş fırçası ve diş macunu seçimi ile, diş telleri varken nasıl dişlerin fırçalanacağının öğrenilmesi çok kolaydır. Diş macununu fırçanın üzerine uyguladıktan sonra, ağzın bir köşesinden başlayıp fırçanın kıllarını arka dişlere karşı 45 derecelik bir açıyla yerleştirin, böylece diş etleri boyunca kılları hissedebilir ve ileri geri fırçalayabilirsiniz.

Daha sonra, küçük dairesel hareketler kullanarak, her seferinde yalnızca bir veya iki dişi temizlemek için dişlerinizi yavaşça fırçalayın. Üst ve alt dişlerin ısırma yüzeyleri ileri geri olacak şekilde fırçalanmalıdır. Fırçalamayı bitirmeden önce, üst ve alt ön dişlerin ön tarafı, dudak altı ve tüm plak ve yiyeceklerin çıkarıldığından emin olmak için tellerin bulunduğu yerler gibi erişilmesi zor alanları kontrol edin. Bu işlem dişleri ve diş tellerini iyice temizlemek için iki ila dört dakika sürmelidir.

Diş fırçalama, diş tellerini temiz tutan tek şey değildir, ancak uygun fırçalama, mikropların ve gıda artıklarının çoğunu giderecektir. Diş ipi, küçük özel interproksimal fırçaların kullanımı ve çeşitli ağız durulama sıvıları da sağlıklı tutmak için tavsiye edilir.

Sinüzite Ne İyi Gelir? Doğal Olarak Nasıl Tedavi Edilir?

Yapılan araştırmalara göre sinüzite iyi gelen pek çok besin bulunmaktadır. Bunların yanı sıra çeşitli öneriler de sinüzit ağrılarının geçmesine fayda sağlar. Sinüzite nelerin iyi geldiği şu şekilde sayılmaktadır:

Sinüzit için bulunulan ortam havalandırılmalıdır

Sinüzit sinüslerdeki tıkanıklıklardan dolayı meydana geldiği için daha fazla tıkanıklık oluşmaması amacı ile içinde bulunulan ortamın belli aralıklar ile havalandırılması gerekir. Özellikle kış mevsiminde uzun süre kapalı ve havasız ortamda kalmak enfeksiyon riskini artırarak hastalıkların oluşumunu tetikler. Bu nedenle sinüzit oluşumunu en aza indirmek amacı ile yaşanılan ortama temiz hava girişinin sağlanması etkili olmaktadır.

Sinüzite karşı bol su içilmeli

Su içmek pek çok hastalık için olduğu gibi sinüzit için de fayda sağlar. İnsanlar su içmenin faydalarını bildikleri halde gün içerisinde yeteri kadar su tüketmezler. Ancak sinüzit problemi yaşayan kişilerin bol miktarda su içmeleri tavsiye edilir. Su, sinüslerde biriken mukusların kolay bir şekilde boşalmasına yardımcı olur. Bu sayede tıkanıklık nedeniyle ortaya çıkan baş ağrıları da sona erer. Gün içerisinde yaklaşık on iki bardak su içmek vücudun su ihtiyacını yeterince karşılar.

Sinüzit için burna buhar banyosu

Sinüzit ile oluşan baş ağrılarını önlemek için burnu nemli tutmak yararlı olur. Böylelikle sıcak su buharı sayesinde burun rahatlamakta, sinüslerdeki tıkanıklık kısa süre içerisinde açılmaktadır. Bunun sonucunda da baş ağrısında azalma meydana gelir. Bu işlem için tencerede bir miktar suyu kaynatıp sonra başın üzerine bir havlu kapatılarak buharın burun içlerine doğru girmesi sağlanır. Bu işlem gün içerisinde üç dört kez tekrarlandığında etkili sonuçlar elde edilir.

Tarçın sinüzit için faydalıdır

Tarçın antibakteriyel ve antiseptik olmak özellikleri ile bilinir. Bunun yanı sıra antiviral özelliği de bulunan tarçın burun tıkanıklıklarını açmak konusunda son derece fayda sağlar. Bu sayede burun kanalında bulunan şişkinlik gider, tıkanıklık açılır ve kişinin nefes alışverişi normal seyrine döner. Bu faydalardan yararlanabilmek için tarçın ile hazırlanan çeşitli karışımlar bulunmakta ve bunlar düzenli biçimde uygulanmaktadır.

Sinüzite karşı domates çayı için

Domates çayı tabiri ilk duyulduğunda kulağa garip gelse de domates ile hazırlanan karışım sinüzite karşı fayda sağlamaktadır. Yapılan açıklamalara göre domates, baş ağrılarını azaltma özelliğine sahiptir. Bu kapsamda iki bardak domates suyu, iki çorba kaşığı limon suyu ve iki üç diş sarımsak karıştırılarak ısıtılır. Bu işlemin ardından elde edilen karışımın sinüzite karşı gün içerisinde iki ya da üç bardak tüketilmesi yararlı olur. İçerken aynı esnada çayın buharını içinize çekmek de sinüziti azaltır.

Tuzlu su ile sinüziti geçirin

Burun tıkanıklığı denilince ilk akla gelen çözümlerden biri tuzlu su olmaktadır. Dolayısıyla sinüzite karşı tuzlu su kullanmak son derece fayda sağlar. Bunun için bir miktar kaynamış su içerisine bir tatlı kaşığı tuz karıştırılır. Daha sonra hazırlanan bu tuzlu su burna çekilir ve ardından dışarı atılır. Tuzlu suyun mukusu inceltme özelliği bulunduğundan dolayı bir süre sonra sinüslerdeki tıkanıklık açılarak sinüsün boşalması sağlanır.

Elma sirkesi sinüzite iyi gelir

Sinüzite iyi gelen yiyecekler incelendiğinde bunlar içerisinde elma sirkesinin de yer aldığı görülür. Elma sirkesi iltihap giderme özelliğine sahiptir. Bundan dolayı sinüsleri açarak sinüziti gidermek için elma sirkesi kullanılması işe yarar. Bunun için bir bardak suya bir tatlı kaşığı elma sirkesi eklenir. Buna ilave olarak karışıma bir çay kaşığı da bal eklenerek elde edilen karışım gün içinde tüketilir. Bunun yanı sıra buhar kabının içerisine de bir çay bardağı elma sirkesi koymak sinüzitte rahatlama sağlanır.

Sinüzit için sinüslere masaj yapın

Sinüzit sinüslerdeki tıkanıklık sonucunda baş ağrısı olarak kendini gösteren bir hastalık şeklinde bilinir. Bundan dolayı sinüslere yapılacak olan masaj insanların rahatlamalarına ve ağrılarının geçmesine fayda sağlar. Yapılacak olan masaj esnasında zeytinyağı kullanılması tavsiye edilir. Bir miktar saf zeytinyağı ile burun, elmacık kemikleri ve alın bölgesine masaj yapmak sinüslerin rahatlamasına yardımcı olur. Bu işlem esnasında limon suyundan da yardım alınabilir.

Zencefil ve zerdeçal ile sinüzit tedavisi

Sinüzit için zencefil genel olarak çay şeklinde tüketilir. Zencefil çayı sayesinde sinüslerde bulunan basınç azalmakta ve rahatlama sağlanmaktadır. Zencefil kökü ile hazırlanan çay tıkanıklığa neden olan mukusun eriyip, tıkanıklığın açılmasına yardımcı olmaktadır. Sinüzit tedavisi için zerdeçal da yaygın biçimde kullanılan bitkiler içerisinde sayılır. Genel olarak zerdeçal bir tür baharat olarak bilinmesine karşın çay şeklinde de tüketimi yapılır. Zencefilin ağrı kesme özelliği sayesinde sinüzit nedeniyle ortaya çıkan baş ağrıları giderilir. Bunun yanı sıra zencefilin iltihaba iyi gelme özelliği de bulunur.

Sinüzit pek çok kişinin ortak sıkıntısı olmasının yanı sıra sinüzite ne iyi gelir sorusuna cevap olarak birçok yanıt vardır. Verilen bu bilgiler doğrultusunda sinüzit ağrılarını hafifletmek daha kolay hale gelir. Bunun haricinde tıkalı olan sinüsleri açmak için de çeşitli önerileri dikkate almak faydalı olur. Burada önemli olan sinüzitin ortaya çıkardığı olumsuz etkilerden kurtulmaktır.

Vücudunuzda parazit olduğunu gösteren 10 belirti

Çoğu zaman hasta olmamıza neden olan, vücudumuzdaki sağlıklı organizmaları yok eden parazitler aslında vücutta olduğuna dair çeşitli sinyaller vermektedir. Aynı zamanda ciddi hastalıklara sebep olan bu parazitler yetersiz uyku ve stresle beraber vücutta çoğalmaya meyillidir. Peki vücudumuzda parazit olduğunu gösteren işaretler nelerdir? İşte vücudumuza zarar veren sağlığımızla oynayan parazitlerin vücudumuzda olduğunu gösteren işaretler…

Bağırsaklarınızda Parazit Olduğunu Gösteren Belirtiler

Çok sayıda parazit türü vardır ve bunların çoğu oldukça yaygındır, bu nedenle, uğraştığınız bazı sorunların parazitlerden kaynaklanabileceğinin farkında bile olmayabilirsiniz. İşte vücudunuzdaki parazit belirtileri:

  • Uyurken dişleri gıcırdatmak,
  • Açıklanamayan nedenlerle cilt tahrişleri, kızarıklık, kurdeşen, egzama veya rosacea sorunu yaşamak,
  • Açıklanamayan kabızlık, ishal, gaz,
  • Uluslararası seyahat ederken ishalinizin olması,
  • Gıda zehirlenmesi geçmişiniz var ve hala sindirim sorunları yaşıyorsanız,
  • Uykuya dalmakta zorluk çekiyorsunuz ve gece boyunca sık sık uyanıyorsanız,
  • Kaslarda ve eklemlerde ağrı,
  • Yorgunluk, depresyon veya bitkinlik sorununuz varsa
  • Yemeklerden sonra asla kendinizi tok hissetmiyorsanız
  • Demir eksikliği anemisi yaşıyorsanız bağırsaklarınızda parazit vardır.

Parazitleri Doğal Olarak Öldürebilen 7 Bitki ve Gıda

Parazitleri önlemek için doğal bir yol arıyorsanız, aşağıdaki şifalı bitkileri tüketmek çok faydalı olacaktır. Bunları günlük diyetinize ekleyebilir veya yılda iki ile üç kez eksiksiz bir parazit temizliği yapabilirsiniz.

Sarımsak

Sarımsağın, virüsler, bakteriler, parazitler, mantarlar ve kanserler ile savaşmada son derece etkili olduğu gösterilmiştir. Ayrıca pire, keneler ve sivrisinekler gibi kan emen parazitlere karşı da çalışır. Onu hemen hemen her yemeğe ekleyerek yeşil meyve suyunuza / smoothie’ye koymak için birçok farklı şekilde kullanabilirsiniz.

Siyah ceviz içi ve kabuğu

Siyah cevizlerin kuruyemişleri ve yeşil kabukları, kan ve bağırsakları temizlemenin yanı sıra mantar enfeksiyonlarına yardımcı olabilir. Gövdedeki meyve suyu parazitleri öldürmek için kullanılır.

Pelin

Pelinlerin yaprakları ve çiçekleri mide problemleri ve bağırsak kurtları için güçlüdür. Ayrıca, parazit olanlardan başka diğer enfeksiyonları tedavi etmede etkili olan güçlü antimikrobiyal özellikler içerirler.

İster pelin içeren iç temizlik ürünleri satın alabilir, isterse pelin otu çayı yapabilirsiniz.

Karanfil

Karanfil, parazitleri tamamen yok eden tek bitkidir, yani solucanların geride bıraktığı yumurtaları bile çözer. Bu üçlü parazitin yaşam döngüsünü kırdığı için siyah ceviz ve pelin ile birleştiğinde son derece etkilidir. Karanfil antifungal, antimikrobiyal, antiviral ve antibakteriyel bir maddedir!

Yemeklerinizden unlu mamüllere, tatlılardan turşuya kadar karanfili lezzetlendirici olarak kullanabilirsiniz.

Çin Goldthread

Goldthread, maya, parazitik, bakteriyel ve protozoan dahil olmak üzere çeşitli enfeksiyon türlerini tedavi etmek için uzun süredir kullanılmaktadır. Berberin içeriği, antimikrobiyal özelliklerinin çoğundan sorumludur.

Oregano yağı

Oregano yağı son derece güçlüdür ve parazitler dâhil olmak üzere enfeksiyonlara karşı en etkili bitki olarak kullanıldığı bilinmektedir. Antiviral, antifungal, antibakteriyel ve antiparaziter özelliklerinin yanı sıra çok miktarda antioksidan ile doludur.

Oregano yağını esansiyel bir yağ, çay veya tentür olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca çeşitli temizlik ürünlerinde bir malzemedir.

Kekik

Kekik, bağışıklık sisteminin ana bezi olan timüsün uyarılması için mükemmeldir. Kekik yağı, çeşitli parazitlerin büyümesini inhibe etmede ve bağırsak sisteminde onları öldürmede etkilidir.

Kekik, oregano, biberiye ve mercanköşk gibi baharatlarla birlikte herhangi bir yemeğe eklenebilir. Taze veya kuru kullanabilirsiniz.

Limon İle Ağız Sorunlarını Nasıl Tedavi Edersiniz?

Limon suyu çok sayıda sağlık yararı sağlar. Bunlardan biri, bakterilerin çıkarılması ve enfeksiyonların önlenmesi gibi birçok ağız problemini tedavi edebilmesidir. Ağız kokusunu giderir, dişeti kanamalarını iyileştirir ve diş ağrısını azaltır. Fakat çok sık kullanırsanız, dişlere zarar verebilir. Aşağıda, dişeti ve diş problemlerini limonla nasıl tedavi edebileceğinizi göstereceğiz.

Dişleri beyazlatır

Sigara, şarap, çay ve kahve sarı dişlerin başlıca nedenleridir. Fakat dişleri beyazlatmak çok maliyetli olabilir, ancak aşağıdaki macunu kullanarak lekeleri çıkarabilir ve beyaz dişlere sahip olabilirsiniz. 2 – 3 yemek kaşığı limon suyu ve bir yemek kaşığı tuza ihtiyacınız olacaktır. Onları karıştırın ve dişleri onunla fırçalayın. Birkaç dakika bekletin ve sonra saf su ile durulayın. Daha iyi sonuçlar için haftada iki kez yapın. Haftada iki kereden fazla bu tedaviyi yapmaktan kaçınınız çünkü limondan gelen sitrik asit diş minelerine zarar verebilir ve dişleri sarı hale getirebilir.

Ağız kokusunu giderir

Tükürük üretimi azaldığında, ağız kuruduğunda, soğan ya da sarımsak yediğinizde ağız kokabilir. Ancak limon, ağızdaki bakterileri yok eder ve ağız kuruluğunu önler. Gargara yapmak için 3 yemek kaşığı limon suyuna ihtiyacınız olacak. Gargara yaptıktan sonra tükürün. Bundan sonra, limonun yüksek asitliğinin diş minelerine zarar vermesini önlemek için ağzı yıkayın.

Diş etlerini güçlendirir

Limon dişeti ve dişleri güçlendirebilir ve C vitamini içeriği ve anti-inflamatuar özellikleri diş etleri kanamalarınıiyileştirebilir. Bir bardak su ve iki yemek kaşığı limon suyu ile yemeklerden sonra ağzınızı durulamalısınız. Ayrıca,  suyu doğrudan diş etlerine uygulayarak da diş eti kanamalarını tedavi edebilirsiniz.

Diş ağrılarını azaltır

Diş ağrısının en yaygın nedenlerinden biri diş çürümesidir. Limondaki C vitamini içeriği enfeksiyonları tedavi edebilir ve diş ağrısını azaltabilir. Bir pamuk topunu limon suyuna batırıp etkilenen bölgeye sürmek için bir yemek kaşığı limon suyuna ihtiyacınız olacaktır. Bundan sonra, ağzınızı su ile yıkayın. Asit içeriğinin dişlere zarar verebileceğinden, limon suyunu beş dakikadan fazla ağız içinde bırakmamaya dikkat ediniz.

Bu Sağlık Tavsiyeleri İle Kemik Erimesini Önleyin!

Kemik Erimesi Nedir?

Kemik erimesi (osteoporoz) kemiklerde bulunan mineral maddesinin zamanla yoğunluğunu kaybetmesidir. Bunun sonucunda kemik yapısı, gözenekli bir görünüm kazanır ve kolayca kırılır bir hal alır. Kemik erimesinin ortaya çıkma sıklığı kadınlarda daha fazladır. Özellikle menopoz dönemine giren kadınlar kemik erimesi riskine karşı düzenli olarak kemik ölçümü yaptırmalıdır.

Son yıllarda görülme sıklığı oldukça artan ve yaşam kalitesini azaltan bir hastalıktır. Zamanında alınacak bazı önlemlerle kemik erimesi riskini azaltmak mümkündür.

Kemik Erimesini Önleyecek Sağlık Tavsiyeleri:

1-Gazlı içeceklerden uzak durmak:

Şekerli ve gazlı içecekler, kemiklerde bulunan kalsiyumu çeker. Yine bu ürünlerin içeriğinde bulunan fosforik asit, kemiklerde bulunan minerallerin yoğunluğunu azaltır. Günümüzde, özellikle gençlerin alışkanlığı haline gelen gazlı içeceklerin tüketimi, ilerleyen yaşlarda, kemikler üzerinde olumsuz etkiler gösterecektir.

Bu amaçla Harvard Üniversitesinde yapılan bir araştırmada, yaşları 16 ila 20 arasında değişen ve gazlı içecek tüketen bir grup kadında, bir süre sonra kemik erimesi başlangıç belirtileri oluştuğu gözlenmiştir.

Bu nedenle, ileride ortaya çıkabilecek kemik erimesini önlemek için, bu tür zararlı içeceklerden uzak durmak gereklidir. Vücudun sıvı ihtiyacını karşılamanı en sağlıklı yolu bol su içmektir. Su içerisinde az miktarda kalsiyum bulunur. Süt ve ayran ise, kalsiyum bakımından zengin içeceklerdir. Kemiklerin güçlenmesi için, bu sağlıklı içeceklerden başka siyah çay ve bitki çaylarını da tercih edebilirsiniz.

2-Mide asidini baskılamamak:

Reflü ve mide ekşimesi gibi sorunları olan kişiler, genellikle asit giderici ilaçlar kullanırlar. Ancak, az bilinen bir gerçek vardır; mide asidi, kalsiyum, magnezyum ve çinko gibi minerallerin emilimi için gereklidir. Mide asitlerinin engellenmesi, bu maddelerin emilimini azaltacak dolayısıyla da kemiklerin yapısı zayıflayacaktır. Bu durumun önüne geçmek için, mide sorunlarında asit giderici ilaçlar yerine, gaz yapmayan, sindirimi kolay besinler tüketilmelidir. Yemeklerden önce, bir bardak suya bir çay kaşığı elma sirkesi karıştırıp içmek, reflü ve mide ekşimesini önlemeye yardımcı olacaktır.

3-Kafeini azaltmak:

Kafeinin idrar söktürücü bir etkisi vardır. İdrarla birlikte vücudun ihtiyaç duyduğu mineraller de vücuttan atılır. İçtiğiniz her bir fincan kahveyle, ortalama 10 mg kalsiyum kaybedersiniz. Günlük 2-3 fincandan fazla içilen kahve, bu yönüyle vücuda zararlıdır. Eğer aşırı miktarda kahve ve diğer kafein içeren içecekler tüketiyorsanız, kalsiyum içeren diğer gıdalarla bu zararı telafi etmeye özen göstermelisiniz.

4-Güneşlenmek:

Kemik erimesini önlemenin yolları arasında en önemlisi, bol miktarda D vitamini almaktır. D vitamini, vücudun kalsiyum alımını hızlandırarak kemiklerin güçlenmesini sağlar. D vitamini almanın en doğal yolu güneştir. İlkbahar ve yaz aylarında, günde 15-20 dakika güneşlenmek, vücudun D vitamini ihtiyacını karşılamak için yeterlidir.

5-Doğal kalsiyum takviyesi:

Bütün bu önlemlerin yanında, doğal yöntemlerle hazırlanan kalsiyum kürü ile kemiklerinizi güçlendirebilir, kemik erimesinin önüne geçebilirsiniz. Dr. Ümit Aktaş’ın önerdiği kalsiyum kürü tarifi şöyledir.

5 adet organik yumurtanın içlerini boşaltın ve kabuklarını yıkayın. Döverek incelttiğiniz kabukları cam bir kavanoza alın. Üzerine 6 limon suyu ve 2 limon kabuğu rendesi ekleyin. Kavanozun ağzını ince bir tülbentle kapatıp serin ve güneş almayan bir yerde bir hafta bekletin. Bu sürenin sonunda yumurta kabukları erimiş olacaktır. Karışımın içine bir miktar bal ilave ederek koyu renkli bir cam şişede muhafaza edin. Her yemekten sonra bir çayı kaşığı için. Kemiklerinizin güçlenmesine ve dolayısıyla kemik erimesi riskini azaltmaya yardımcı olacaktır.

Kabızlık Neden Olur? Kabızlık Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kabızlık bir sindirim sorunu olarak bilinir. Bağırsakların yeterince çalışmamasından dolayı dışkılamada güçlükler meydana gelir. Dolayısıyla kabızlık nasıl geçer sorusuna verilen cevaplar merak konusu olur.

Kabızlık için lifli gıdalar tüketin

Kabızlığı çözmekte lifli gıdalar işe yarar. Bunun için kabızlık sorunu yaşayan kişilerin lif yönünden zengin besinleri tüketmeleri gerekir. Ancak bu besinler tüketilirken bol su içilmelidir. Aksi takdirde ters ve beklenmeyen bir durum söz konusu olabilir. Lif yönünden zengin besinler ise buğday ve yulaf kepeği, baklagiller, kuru erik gibi besinlerdir.

Düzenli beslenme ile kabızlıktan kurtulun

Kabızlık için düzenli beslenme oldukça önemlidir. Bu durum pek çok hastalık için de geçerlidir. Düzenli beslenen vücut daha sağlıklı bir yapıya sahip olur. Kabızlık problemi yaşayan kişiler yeteri miktarda meyve ve sebze tüketmelidir. Bu sayede bağırsaklarda posa meydana gelmez ve kabızlık görülme olasılığı azalır. Kabızlık oluşmaması için bağırsak hareketlerini düzenleyen yiyecekler tüketilmelidir. Örneğin kuru kayısı yenildikten sonra üzerine bir bardak su içmek bağırsakları harekete geçirir ve böylece kabızlık oluşumu önlenir.

Posalı yiyecekler kabızlığı geçirir

Posalı yiyeceklere en güzel örnek meyvelerdir. Doğal meyveleri direkt tüketmek ya da meyve suyu olarak hazırlayıp içmek kabızlığı geçirir. Ancak bu meyve suyunun hazır değil de elde sıkılmış olması gerekir. Dışarıda hazır satılan meyve sularında şeker miktarının fazla olması meyve suyunun faydasını azaltır. Şekerin kabızlığı artırıcı etkisi bulunmaktadır.

Zeytinyağı kabızlığa iyi gelir

Kabızlığa iyi gelen besinler arasında zeytinyağı da yer alır. Her evde rahatlıkla bulunabilecek bir besin olduğundan dolayı kabızlık yaşayan kişilerin bir kaşık zeytinyağı içmeleri önerilir. Zeytinyağı sayesinde bağırsaklar harekete geçmekte ve kabızlık sorunu çözülmektedir. Zeytinyağı ile hazırlanan yiyecekler de kabızlığı geçirir. Ancak bu yiyeceklerdeki yağ miktarında aşırıya kaçılmamasına dikkat edilmelidir.

Kabızlığa karşı su için

İnsan vücudu günlük ortalama iki litre suya ihtiyaç duyar. Ancak bu miktar bazı insanlara fazla gelmekte ve yeterince su içilmemektedir. Bu durumda da kabızlık sorunu yaygın biçimde görülür. Kabızlığı önlemek için bol miktarda su içilmelidir.

Stresten uzak durun

Günümüzde pek çok hastalığın nedeni olan stres, kabızlığın oluşumunu da tetikler. Stres bağırsakların çalışmasını yavaşlatarak kabızlık oluşumuna yol açar yani bağırsak tembelliği ortaya çıkar. Kalın bağırsakta yer alan kaslar dışkılamayı sağladığı için stres sonucunda kas hareketleri yavaşlar ve kabızlık görülür. Kabızlık ve buna benzer hastalıkları önlemek için stresli durumlardan uzak durmak, stres ile başa çıkmayı öğrenmek gerekir.

Probiyotik yoğurt kabızlığı geçirir

Probiyotik yoğurt içerisinde bulunan bağırsağı düzenleyici bakteriler sayesinde kabızlık önlenir. Genellikle uzmanlar tarafından da tavsiye edilen probiyotik yoğurt sindirim sistemini düzenleyerek bağırsakların çalışmasını sağlar. Gün içerisinde iki kez yenilmesi yeterli olur. Bu sayede kabızlık sorunu ortadan kalkar.

Kabızlığa karşı bitkisel çözüm

Kabızlığa karşı öncelikle yeteri miktarda sebze ve meyve tüketmek gerekir. Bunun haricinde ıspanak, brokoli, pırasa, kabak gibi sebzeler ile de kabızlık geçmektedir. Meyve olarak da armut tüketilmesi önerilir. Armut yedikten sonra üzerine su içmek bağırsakları çalıştırarak kabızlığı önler. Evde bitkiler ile hazırlanacak karışımlar da işe yarar. Buna göre ortalama on tane taze portakal yaprağı bir bardak su ile kaynatılır. İyice kaynadıktan sonra süzülerek hazırlanan çay sabah kahvaltıdan önce içilir. Ne kadar sıklıkta içileceği kabızlığın derecesine bağlı olarak değişmektedir. Genellikle bu kür bir hafta boyunca uygulanır.

Bağırsakları çalıştırarak kabızlığı önlemek mümkün

Bağırsakları çalıştırmanın en bilinen yolu buna imkan sağlayan besinler tüketmektir. Bunun yanı sıra kabızlığı önlemek için hareket etmek de bağırsakları çalıştırmakta ve sorunu çözmektedir. Hareketli bir yaşamı olan kişilerde kabızlık problemi daha az görülür. Sürekli oturan, masa başı çalışan, yürümek yerine sürekli araba kullanan kişiler daha sık kabız olur. Düzenli yürüyüş ve egzersizler yapmak kabızlığı önler. Ancak spor yapmadan önce mutlaka hekim kontrolüne başvurulmalı, vücuda uygun hareketler tercih edilmelidir.

Tuvalet alışkanlığı düzenli olmalıdır

Düzenli tuvalet alışkanlığı olan kişilerde kabızlık daha nadir görülür. Her gün aynı saatlerde tuvalete giden kişilerde bağırsaklar düzenli çalışmaya alışır. Bu sayede herhangi bir sıkıntı olmadan tuvalet ihtiyacı rahatlıkla giderilir. Ayrıca tuvalete gitme isteği geldiğinde bunu ertelememek de kabızlık için önem taşır. Erteleme durumu tuvalet alışkanlığını bozarak kabızlığa neden olur.

Kahvaltıdan önce ılık su için

Güne başlarken kahvaltıdan önce bir bardak ılık su içmek bağırsakları harekete geçirir. Bu sayede daha rahat ve düzenli biçimde tuvalete çıkılarak kabızlık önlenir. Suyun ılık olması sindirim sistemine fayda sağlayacağı için fazla soğuk ya da sıcak su içmekten kaçınılmalıdır.

Evde kabızlık tedavisi için çeşitli karışımlar, kürler hazırlanır. Ancak bunları uygulamadan önce uzman onayından geçirmek gerekir. Her insanın vücut yapısı farklı olduğundan dolayı kabızlık için verilen karışım kişide beklenmeyen sorunlara yol açabilir. Dolayısıyla verilen her bitkisel tedaviyi direkt olarak uygulamak pek doğru değildir. İleri derecede kabızlığa çözüm için alanında uzman hekimlerden yardım alınmalıdır. Hekimlerin verdiği talimatlara birebir uyulmalı, verilen ilaçlar düzenli bir şekilde kullanılmalıdır. Bu sayede kabızlık sorunu çözülür ve kişi eski sağlıklı hayatına geri döner. Hekime ne kadar erken gidilip muayene olunursa kabızlık o kadar çabuk geçer.

Bahar Ayı İle Birlikte Gelen Alerjiye Dikkat

Son zamanlarda şehirlerde oluşan hava kirliliği, şehirlerdeki nüfusun çoğalması alerjiyi tetikleyen nedenlerin başında geliyor. Alerji belirtileri önemli derecede baş ağrıları, gözlerde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve sık hapşırmayla ortaya çıkıyor. Hastalığa önlem alınmadığı takdirde ilerleyen zaman içerisinde öksürük, ses kısılmaları ve şiddetli boğaz ağrısı vb. şikâyetlerle kendini gösteriyor.

Isınan havayla ortaya çıkıyor

Isınan havayla polenler etkisini göstermeye başlayarak artış gösteriyor. Bunların arasında ot polenleri, çim ve ağaç polenleri en önemli alerjenler olarak biliniyor. Yaşanan mekânlarda ise ev tozu akarları, mekânların çok yakınında konumlanan kümes hayvanlarının tüylerinde oluşan alerjenlerdir. Alerjik rahatsızlıklar en çok koku ve renk içeren çiçeklerden bulaşıyor. Alerji kendi başına değil diğer hastalıklarla da bulaşabilen bir rahatsızlık olarak bilinmektedir. Bu rahatsızlıkların başında sinüzit, astım, boğaz hastalıkları olarak sıralanmaktadır.

Bahar mevsiminde alerjiden korunmak ve önlem almak için çalışma yerleri, ev, ofis vb. mekânlarda mevcut klima sistemlerindeki filtrelerin bakımı yaptırılmalı, gerekiyorsa değiştirme cihetine gidilmelidir. Rüzgârda havada uçuşan polenlerin içeri girmemesi için kapı ve pencereler mümkün olduğunca kapalı tutulmalıdır. Evin içinde bakımı yapılan çiçek ve bitkilerin bir müddet dış ortama çıkarılması, sigara içilmemesi ve kullanılan yorgan, yastık ve yatakların içinde kuş tüyünde olanlar bulunuyorsa sentetik olan ürünlerle değiştirilmelidir.

Gereken tedbirler alınmalı

Son yıllarda sıklıkla oluşan alerjik astım erişkin ve çocuklarda görülen kronik rahatsızlıkların başında gelmektedir. Tedavisinde hastanın nelere karşı alerji olduğunu saptamak için bazı testler yapılmaktadır. Polen mevsiminde özellikle sabah saatlerinde havadaki polen miktarı oldukça yoğundur. Bu sebepten ötürü dışarıya çıkılması zorunlu olan durumlarda maske kullanılmalı, piknik yapılmamalı, gözlerin yan kısımlarını örten güneş gözlükleri kullanılmalı, deniz kenarında vakit geçirilmesi tercih edilmelidir. Bütün bunların yanı sıra aşı tedavisi hastalarda bilinen en etkin tedavi yöntemlerinden biridir.

Günümüzde bu konuda uygulanmakta olan 3 çeşit yöntem uygulanmaktadır.

Oluşan alerjilerde artan dozla beraber cilt, deri altına enjekte edilen ve maksimum doza varan aşıdır.  Dilaltına damlatılmak suretiyle uygulanan sıvı aşılardır. Alerjik astım rahatsızlığı ve alerjik nezlesi olan hastalarda uygulanır.  Tablet aşı uygulamasıyla polen tedavisi için kullanılan aşılardan oluşmaktadır.

Alerjik bu rahatsızlıkların aslında her mevsimde görülebilme olasılığı yüksektir. Bunun en önemli sebebi iç mekânlarda bulunan kilim, halı benzeri eşyalarda üremekte olan akarlardan kaynaklanır. Ev tozuna karışmak suretiyle havaya katıldığında nefes yoluyla bronşlara en kısa zamanda ulaşıyor ve yapışıyor. Yapışma neticesinde alerjiye yol açan iltihap gelişerek alerjik hastalık bulgularına neden olmaktadır.

Türkiye’nin En Güvenilir Doktorlarından Dizdar Kanserin Şifrelerini Anlattı

Süt, yoğurt, yumurta, sebze ve meyve… Sağlıklı bir hayat için vazgeçilmez olan bu gıdalar, sofralarımızda geniş yer tutuyor. Ancak dayanıklılığının artırılması için yüzlerce işlemden geçen bu besinlerin ne kadar sağlıklı olduğu kafalarda soru işareti bırakıyor. Raflardaki uzun ömürlü ürünler, 15 dakikada pişen tavuklar, çocuklarımıza yedirdiğimiz yumurtalarla ilgili tüm gerçekleri, gerçeği İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar yanıtlıyor. Besinler üzerinde oynanan oyunların, kansere nasıl davetiye çıkarttığını anlatıyor..

turkiyenin en guvenilir doktorlarindan dizdar kanserin sifrelerini anlatti 1 Türkiye'nin En Güvenilir Doktorlarından Dizdar Kanserin Şifrelerini Anlattı

Türk halkının güvendiği doktorlardan birisiniz. Nasıl besleniyorsunuz?

Herkese örnek olacak bir beslenme tarzım yok. Makarna da yerim, börek de yerim. Günde 2 öğün yemek yerim genelde. Ancak tavuk yemem. Yumurta yemem. Hele hele hazır yoğurtları asla tüketmem. Bir de meyve yemem. Sevmediğim için değil. Getirseler 2 kilo portakalı yerim. Ancak meyvenin kendisi gerçek meyve değil. Tarım ilaçları bu gıdaları mahvediyor. Benim 1 dilim portakal yiyip zehirlenen arkadaşlarım var. Yani yeseniz de meyvenin vücuda bir faydası yok.

Gündem tavuk… organik denilen tavuklar nasıl anlaşılır?

Tavuk diye satın aldıklarımız aslında piliç. Bir yılda erişebileceğe boyuta 45 gün içinde erişiyorlar. Daha vahimi 20 dakikada pişiyorlar. Eskiden tavuk iki saatten önce pişmezdi. Oysa tavuğun besleyici olması olgunluğuna geçtiğinde, en az dört ayda oluyor. Esas sorun hızlı pişmenin açıklanmasında, nasıl oluyor da 15 dakikada pişiyorlar? Çünkü antibiyotik kullanılıyor. Hayvanı 20 dakikada haşlıyorsunuz, çektiğinizde budu elinizde kalıyor. Tükettiğiniz besinin sağlığı sizden yüksek değilse, siz sağlığınızı sürdüremezsiniz. Organik tavuklarda tüketici kokusuna, tadına, pişme süresine (1.5 saatin altında olmamalıdır) ve jöle oluşturup oluşturmadığına bakmalıdır. Eğer tavuğun suyu jöle oluşturmuyorsa ve 30 dakikada pişebiliyorsa organik denemez.

Bu hile yumurtada da oluyor mu?

Yumurtlayan hayvanın açıkta gezmesi lazım. Işık gören şeyleri yemesi lazım. Yumurtanın sarısının oluşması için domates kıvırcık gibi renkli besinleri yemesi lazım. Ayağının toprağa değmesi lazım. Oysa şimdi tavuklar endüstriyel bir ürün haline geldi. Yumurtalar da öyle. Yumurtaya da yapay bir sarı renk veriliyor. Bu yüzden 30 adet yumurta 10 liraya satılıyor!

Ekmeğin ne zararı var?

Aslına bakarsanız tam buğday unundan yapılmış ve gerektiği gibi mayalanmış ekmeğin bir zararı olmadığı gibi besleyicidir. Sorun ekmekten değil, unun beyaz olmasından ve mayalanmadan yapılmasından kaynaklanıyor. Gerçek ekmek sert ama lezzetlidir, bununla zaten doyarsınız. Oysa beyaz pamuk gibi ekmek tüketilmesi doyurmadığı gibi kan şekerinin de kontrolsüz yükselmesine neden oluyor. Ülkemizde de ilk önce un ve ekmek bozuldu

Kuruyemişler sağlığa ne kadar yararlı?

Kuruyemiş tüketimi sağlıklı görünmektedir. Kuruyemişler aslında tuz ve kavurma dışında pek işlemden geçirilmeyi gerektirmez. Aşırı basınç ve sıcaklık gibi yüksek doz radyoaktif ışınlama da gıdanın raf ömrünü artırır. Işınlamanın böceklenmemesi amacıyla bakliyata da uygulanyor. Bu nedenle bakliyat da güvenle alınabilecek ürün grubundan artık çıkmaktadır. Pazar daha güvenli görünmektedir.

Günde ne kadar su içmek gerekir?

Su çok önemlidir, hem ihtiyaçtır hem de vücudun zararlı maddeleri uzaklaştırmasını kolaylaştırır. Genel kural susama hissine mahal bırakmayacak kadar çok sıklıkta ve miktarda içilmesidir. Vücut susuz kalmamalı, ama su içeceğim diye de çatlamamalıdır.

turkiyenin en guvenilir doktorlarindan dizdar kanserin sifrelerini anlatti 2 Türkiye'nin En Güvenilir Doktorlarından Dizdar Kanserin Şifrelerini Anlattı

Tarım ilaçları korkusuyla sebze meyveleri kabuğunu soyarak yiyoruz. Bu bir önlem midir?

Tarım ilaçları çok ciddi bir sorundur ve amaç dışı uygulamalar da vardır. Raf ömrünü uzatmak için muza gövdeden doğum kontrol hapı enjekte ediliyor. Türkiye’ye gelen ithal muzlar için de aynı şey söz konusu. Dünyanın bir ucundan gemiye yüklenen muzların olgun olduğunu düşünebiliyor musunuz? Hayır. Olgun olarak değil ham şekilde toplanıyorlar. Ortak yol etilen gazını verirseniz kendi rengine döner. Etilen de zararlı bir şey değil, bitkinin kendi hormonudur. Bunu da yanına bir çürük elmayı koyarak yapabilirsiniz, ama meyve aslında ham.

“Sağlık Turizmi” Türk Ekonomisinin Parlayan Yıldızı

Konusunda uzman sağlık ekipleri, son teknolojiyle donatılan hastaneler, ekonomik tedavi imkanları ve sağlıkla turizmi bir araya getiren paket turlar, Türkiye’nin bu alandaki yerini her geçen gün ön sıralara taşıyor. Ancak Türkiye yeterli tanıtım yapamadığı için bu alanda sahip olduğu potansiyeli iyi kullanamıyor.

Türkiye sağlık turizminde göz hastalıkları tedavisinde ve saç ekiminde dünya çapında öne çıkıyor. Saç ekimi operasyonunun maliyeti Türkiye’de 2 ile 4 bin TL arasında değişirken, Avrupa ülkelerinde bu rakam 5 katına kadar çıkıyor. ABD’de 15-20 bin doları bulan bu operasyon için özellikle Avrupalı ve Arap turistler Türkiye’yi seçiyor. Son dönemde sayıları hızla artan ve 300’e ulaşan Türkiye’deki saç ekim merkezlerine en çok Almanya, Suudi Arabistan, Dubai, Katar, Kuveyt, Libya ve Irak’tan hasta geliyor. Arap ülkelerinden ayda ortalama 3 bin kişi Türkiye’ye gelirken, yaz aylarında rakam 5 bini buluyor Sektörün son yıllardaki pazar payı 1 milyar doları aşarken, saç ekimi dışında bıyık, sakal, kaş ve kirpik ekimi için gelen hastalar da bu rakama dahil bulunuyor.

Özel hastaneler ve tıp merkezleri de, Türkiye’nin bu alandaki uzmanlığını gösterebilmek için özel paket turlar düzenliyor. Arap ülkelerinden hastalar 15-20 kişilik kafileler halinde Türkiye’ye geliyor. Uçakla Türkiye’ye getirilen hastalar havalimanından VIP araçlarla 5 yıldızlı otellere götürülüyor. Hastaların operasyon geçirdikten sonra kontrol için gerekli süreyi en iyi şekilde geçirmesi için uygun programlar hazırlanıyor. Rehber eşliğinde şehrin turistik yerleri gezdiriliyor. Böylece hastalar 6 ile 12 bin liraya hem tedavi oluyor hem de tatil yapıyor. Bu kapsamda en çok tercih edilen iller arasında Antalya ilk sırada yer alıyor. Hasta başına gelir ise 2 bin dolardan başlıyor, medikal turizmde ise bu rakam ortalama 12 bin dolara kadar çıkıyor. Medikal turizm kapsamında gelen hastaların kliniklere göre dağılımına bakıldığında ise göz hastalıkları ilk sırada yer alıyor. 7 hastadan biri göz hastalığı tedavisi için Türkiye’ye geliyor.

2014 yılında Türkiye’ye sağlık turizmi için gelenlerin sayısı 500 bini aştı. Sağlık turizminden elde edilen gelir ise 2.5 milyar doları aştı. Hedef 2023 yılında sağlık turizmi gelirini 20 milyar dolara yükseltmek. Türkiye, sağlık turizminde fiyat açısından da rakiplerine göre avantajlı ülke konumunda. Örneğin, kalp by-passı Türkiye’de 8 bin 500 ile 21 bin dolara yapılırken, en yakın rakibi İspanya’da bu rakam 39 bin ile 43 bin dolara çıkıyor. Almanya’da omurga füzyon ameliyatı 29 bin dolara yapılırken, Türkiye’de 7 bin dolara bu ameliyatı olmak mümkün. Yine saç ekiminin maliyeti Türkiye’de ortalama 5 bin TL iken bu rakam Avrupa ülkelerinde 10 bin Euro, ABD’de ise 30 bin doları bulabiliyor. Ülkemizin kaliteli sağlık hizmeti ve fiyat avantajını tüm dünyaya duyurmalıyız. Bunu yaparken günümüz dijital pazarlama tekniklerini ve geleneksel medya çalışmaları harmanlanmalı. Toplum da sağlık okuryazarlık oranı arttırılmalı, öğrenciler de kariyer planlarında sağlık turizminde hizmet verebilecek nitelik için kendilerini yetiştirmeliler.

Serap ÖCAL

Ağız Kokusunun Nedenleri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir?

Ağız kokusu sosyal yaşamı altüst ettiği gibi çiftler arasında probleme neden olan bir sağlık sorunudur.  Peki ağız kokusunun nedenleri nelerdir? Ağız kokusunun tedavisi nasıl yapılmalıdır? Doğal formüllerle ağız kokusu önlenir mi? Ağız kokusuna dair aradığınız her sorunun cevabını bu makalemizde bulacaksınız.

agiz kokusunun nedenleri nelerdir nasil tedavi edilir 1 Ağız Kokusunun Nedenleri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir?

Ağız Kokusunun Nedenleri

Ağız kokusunun nedenleri başta bakımsızlık ve diş fırçalamamaktan dolayıdır. Yediğimiz yemeklerinde etkisi vardır. Yediğimiz yemeğin ağzımızda bırakacağı koku 24 saate kadar uzanabilir. Özellikle balık, peynir ya da yumurta, sarımsak ve soğan gibi yiyeceklerin ağzınızda bıraktığı rahatsız edici kokunun kaynağından 24 saat boyunca kendinizi ve karşınızdaki insanları rahatsız edebilirsiniz. Ağız kokusunun diğer nedeni hastalık ya da belirtilerden kaynaklanan kokular olabilir.

Genellikle karaciğer ve mide rahatsızlıkları başta gelir diş problemleri ve bademcik sorunları da ağız kokusuna yol açabilir. Şeker hastalığı ağızda sarımsağı andıran bir koku bırakabilir. Böbrek sorunlarınız varsa balık yemiş gibi bir hissiyat yaşayabilirsiniz. Karaciğer sorunları ağızda kokuya neden olabilir. Sigara içen insanların ağızları içmedikleri zaman bile sigara kokar. Bunun sebebi kokuların ağızdan 24 saat boyunca çıkmamasıdır. Sigara da olduğu gibi alkol için aynı şey geçerlidir. Aldığımız ilaçlar aynı etkiyi yaratabilir.

Ağız Kokusu Nasıl Önlenir?

Günümüzde çiftlerin arasını bozacak duruma gelen ağız kokusu problemi çok ciddi bir sorun haline gelmiştir. Günde düzenli olarak diş fırçalamak ağız kokusunu geçici olarak da olsa önüne geçmektedir. Diş fırçalamakla beraber dilimizi fırçalayarak ağız kokusunun önüne geçebiliriz. Ağız gargarası ağız kokusunu önlemekte önemli rol oynar. Diş kontrolleri her yıl en az bir kez, optimum olarak 6 ayda bir diş hekimine görünürsek ağız kokusunun önüne geçebiliriz.

Sakız çiğneyerek ağız kokusunun önüne geçebiliriz fakat sakız naneli ya da tarçınlıysa ağız kokusunu önleyebiliriz, şekerliyse ağız kokusu artacaktır. Beslenme ve sıvı tüketimi önemlidir, şekerli meyve suları ve kolalar dişlerde çürümeye yol açar. Dişlerin çürümesi ağız kokusunun başlıca nedenlerindendir. Düzenli olarak ağız bakımları yapıp, diş hekimlerinde yıllık kontroller yaptırılarak ağız kokusu önlenecektir.

Bunyon Ağrısı Nasıl Geçer?

Halluks valgus tıp adıyla adlandırılan bu hastalık, ayaktaki başparmağın eklem bölgesindeki kemiğin eğrilmesi durumudur. Dışa doğru çıkıntı yapan bir şişlik ile ayak parmağının diğer parmaklara doğru eğilmesine de neden olur. Rahatsız edici ve acı verici olan bunyon sorununa yönelik bazı alternatif müdahaleler mümkündür.

Epsom Tuzu (İngiliz Tuzu) ile Ayak Banyosu Yapmalısınız

Bunyon ağrısı nasıl geçer? Epsom tuzu bu konuda yardıma yetişmektedir. Vücudun pH düzeyini dengelemek için magnezyum içeren epsom tuzunu kullanmak için bir leğene ılık su koyun. Üzerine bir avuç epsom tuzunu dökün. Ayağınızı da yarım saat boyunca bu suda bekletin. Daha sonra ise ayaklarınızı kurutun. Ardından zeytinyağı ya da hindistancevizi yağı ile ayağınıza hafifçe masaj uygulayın. Ayağınızdaki ağrıyı azaltmak için haftada 3 defa bu tedaviyi tekrarlayın.

Buz Tedavisini Denemelisiniz

Bunyon ağrısı rahatsızlıklarında buz masajı oldukça rahatlatıcıdır ve acıyı anında hafifletmektedir. Bir buz kompresini ya da buz koyduğunuz bir havluyu parmağınızın üzerine koyun. Bu şekilde hem sinirlerinizi uyuştururken hem de ağrınızı azaltabilirsiniz.

Hint Yağı İle Masaj Yapmalısınız

Biraz hint yağını yavaş yavaş ısıtın ve pamuklu bir beze batırın. Bu bezi de bunyonun üzerine koyarak başka bir bezle de üzerini iyice örtün. Hint yağı analjezik ve anti enflamatuar özellikleri ile ağrı kesici ve iltihaplanmayı önleyicidir.

Sağlık Sektörü Çalışanlarının Olmazsa Olmazı Terlikler

Sağlık sektöründe çalışanlar bilir, çalışma saatleri içerisinde, hijyen ve temizlik açısından riskli pek çok durum söz konusudur ve sebeple, kişisel giyim ürünlerinin muhafaza edilmesi, ister hastane, ister özel klinik ister bir bakım merkezi olsun, oldukça zor olmaktadır. Genellikle bu noktada, üniformalar yardıma koşar. Hem hizmet alan hastaların, personeli tanımasına yardımcı olan bu sistem, bir yandan da lekelenme, kirlenme ve yıpranma riski olan özel giysileri koruma açısından oldukça yararlıdır. Ancak bu noktada, yalnızca kıyafetleri muhafaza etmek yeterli değildir.

Tamamlayıcı bir unsur olan ayak giyimi de, sağlık sektöründe oldukça hayati öneme sahiptir. Dahası bu önem, yalnızca çalışanları değil, hizmet sunulan ortamın hijyeninin korunması ve sağlık kurumu dışından ayak yolu ile girmesi muhtemel riskleri de azaltma gerekliliğinden doğmaktadır. Bunun yanında, özellikle son yıllarda, sağlık kurumlarının da kalite kontrol sistemine girmesi, artık tüm personellerin üniformaları ile uyumlu ve temiz olmasını bir şart haline getirmiştir. Bu sebeple, sağlık sektöründe çalışan doktor, hemşire, bakıcı, temizlikçi ve benzeri pek çok personel, özellikle iş yerleri içerisinde giyecekleri uygun terliği bulmak için uğraşmaktadır.

Genellikle hemşire terliği olarak bilinen bu ürünlere ulaşma konusunda ise, pek çok kişi sorun yaşamakta, dahası işlerinin yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda, kalitesiz ve ayak sağlığına olumsuz etki edecek ürünleri tercih etmek durumunda kalabilmektedir. Bunun bir sebebi, söz konusu ürünün isminin bilinmemesi ve bir diğer nedeni de, alınabilecek doğru adresin bulunamamasıdır. Ancak, Sabomar ile sağlık çalışanları, işyerlerinde üniformalarına uyumlu olacak şekilde pek çok ürüne ulaşma imkanına sahiptir. Sabomar içerisinde sağlık çalışanlarının bulabileceği ve rahatlıkla iş yerlerinde kullanabilecekleri ürünler ise şu şekildedir:

Sabo Terlikler

Sabo terlik olarak adlandırılan bu ürün, oldukça rahat, kaymaz, sert ve çeşitli renklerde bulunan anti bakteriyel bir üründür. Sabomar web sitesi içerisinde klasik modellere ulaşılabileceği gibi, üniformalarla uyumlu renklerde çeşitli topuk düzeylerinde bulmak mümkündür. Klasik modeller genellikle tek veya iki renkten oluşurken, renkli ve desenli olanları da mevcuttur.

Özellikle doktorların tercih ettiği ve gergin hastane ortamlarını biraz olsun üniformaları ile renklendirmek isteyen kişiler için oldukça uygun bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse, anesteziyolojist olarak çalışan birisi, mesleğinin konseptine uygun eğlenceli bir terliği ya da acil serviste çalışan başka bir personel üzerinde emergency yazan şık bir terlik modelini tercih edebilirler. Bunun yanında, çeşitli ayak numaralarına uygun, kadın ve erkekler için özel tasarlanmış olanları da yine www.sabomar.com adresinden temin edilebilmektedir.

Crocs Terlikler

Son yıllarda yalnız sağlık kurumları içerisinde değil, gündelik yaşamda da oldukça popüler olan crocs terlik modelleri, sabo terlikler ile sık sık karıştırılabilmektedir. Ancak bu terliklerin, kendine has bir takım ayırıcı özellikleri vardır. Öncelikli olarak, bu kategorideki ürünler, yalnız terlik değil, oynatılabilir kemeri sayesinde ayakkabı olarak da kullanıma imkan tanımaktadır.

Özellikle oldukça yoğun ortamda çalışan ve koşuşturması eksik olmayan çalışanların, daha rahat şekilde kullanabileceği bu ürünler, oldukça rahat tabanlı, ayak sağlığı için koruyucu niteliktedir ve delikli yapısı ile bir anlamda ayakların hava almasına da yardımcı olmaktadır. Elbette yine, hem kadın hem erkekler için çeşitli boylarda ve renklerde bu ürünlere ulaşmak mümkündür. Özellikle Avrupa’da çok eski yüzyıllardan bu yana kullanılan bu terlik konseptleri, sağlık ve hijyen alanındaki yararlarının yanında, rahatsız ve kapalı ayakkabıları giymekten meydana gelebilecek ter kokusunu ve mantar gibi viral hastalıkları da önleyici niteliktedir.

Diğer Seçenekler

Sektörel kullanım için gerekli olan terliklere bir tıkla ulaşmaya imkan sağlayan sabomar.com, müşterilerinin memnuniyeti için, pek çok seçenek sunmaktadır. Bu sebeple, ürünleri isimlerine göre kategorileştirmenin yanında, ziyaretçilerine diledikleri modelde terliğe ulaşmak için alt kategoriler de sunmaktadır. Örneğin, bayan müşteriler, alacakları terliklerin tamamen düz olmasını istemiyor ise, dolgu topuklu, ya da tahta topuk tercih ediyorsa yine bu kategorideki ürünleri inceleyebilir ve sahip olabilirler. Üstelik sağlık alanında çalışan kişilerin hassasiyetle dikkat edecekleri kaliteli ürün yelpazesi, pek çok önemli ve iyi markadan ürünün satışı ile de gözler önüne serilmektedir.

Sabomar, mesleki giyim söz konusu olduğunda, ürünün tesliminin ne kadar önemli olduğunun farkında olarak, müşterilerin, satın aldıkları ürüne en kısa sürede ulaşması için, siparişi en hızlı şekilde kargoya teslim etmektedir. Bu açıdan, her gün saat 16.00’a kadar yapılan siparişler, o gün içerisinde kargoya verilmiş ve en kısa sürede size ulaşması için yola çıkmış demektir. Siparişler ise, web sitesi üzerinden verilebilmenin yanında, telefon ile ulaşım imkanı da sağlamaktadır. Bu sebeple, sağlık alanında çalışmaya başlayacak ya da çalışan ve uygun terlik edinme ihtiyacı olan kişilerin, istek ve ihtiyaçlarına uygun, dahası, ayak sağlığının korunması açısından ortopedik nitelikli pek çok ürün, kolaylıkla buradan temin edilebilecektir.

Tüm bunlara ek olarak, yalnız sağlık sektörü değil, yemekhanelerin bulunduğu her kurumda bu departmanda çalışan kişilerin de ihtiyaçlarına uygun ürünlere ulaşmak da mümkündür.

Sol Tarafınıza Doğru Uyuduğunuzda Sağlığınız Önemli Ölçüde Etkilenir!

Hepimiz uyku pozisyonunun genel sağlığınızı etkilediğini biliyoruz. Farklı sağlık sorunları uykudaki duruştan kaynaklanabilir: Erken kırışıklıklar Mide sorunları Baş ağrısı ve mide ekşimesi Kas krampı Dolaşım bozukluğu Yorgunluk Uyku Apnesi Sırt ve boyun ağrısı

İnsanların çoğu genellikle farklı pozisyonlarda uyumaktadır. Mide, sırt ve yan pozisyon uzmanlar tarafından tanınan üç ana uyku pozisyonudur. Sol tarafınıza doğru uyuyarak kaliteli bir uyku geçirebilir, uykunuzun bölünmesi riskini azaltabilirsiniz

Bugün size sol tarafta uyumanın inanılmaz faydalarını sunacağız, bu yüzden aşağıdaki yazıyı okuduktan sonra kesinlikle bu pozisyonda uyumaya çalışacaksınız.

Sol Tarafınıza Doğru Uyumanın İnanılmaz Sağlık Faydaları

Atık Ürünlerden Kurtulun ve Gücünüzü Artırın

İnce Bağırsak kapağı vücudunuzun sol tarafında, ince ve kalın bağırsağınızı bağlayan bir yerdedir. Atık ürünlerden kurtulmak için mutlaka sol tarafınızda uyumak zorundasınız. Bu pozisyon, atık ürünlerin, kimyasalların ve toksinlerin, yer çekiminin işimizi kolaylaştırmasıyla küçük bağırsaklardan kalın bağırsaklara aktarılmasına yardımcı olur – normal bağırsak hareketini önemli ölçüde artırır.

Geceleri Mide Yanmasını Önleyin

Asit reflüsü veya GERD (gastroözofagealreflü hastalığı) çekiyorsanız, sol tarafta da uyuyabilirsiniz. Vücudun sol tarafında uyumak, midenin mide ve yemek borusunu birbirine bağlayan kalp sfinkterinin altına yerleştirilmesini sağlar. Bu pozisyon, midenizdeki içeriğin yemek borusuna geri akmasını ve böylece asit reflü ve GERD’nin önlenmesini önler.

Dalağınızın Fonksiyonunu İyileştirir

Bu abdominal organ lenfatik sisteme aittir ve vücudun sol tarafında bulunur. Gece boyunca bu tarafta uyursanız dalağınız daha iyi çalışır. Bu taraf işlevini artırır; Yerçekimi, kan akışını dalağa doğru artırır ve aynı zamanda pisliklerin filtrelenmesini hızlandırır.

Karaciğerinizin Tıkanmamasına Yardım Eder

Vücudun sağ tarafında daha uzun uyursanız, karaciğer aşırı yük altında kalabilir. Atıkları çıkarmadan önce atıkları ve toksinleri nötralize etmek için, kesinlikle vücudunuzun sol tarafında uyumanız gerekir.

Lenfatik Sisteminizin Drenajını Artırın

Lenf sistemi, vücuttaki toksinleri ve kirleri temizler. Bu pozisyon, vücuttaki toksinlerin çıkarılmasını önemli ölçüde kolaylaştırır ve hızlandırır. Lenfatik sistem, hücrelerden kaçan proteinleri de katlayarak sol tarafta uyuduğunuz yerde olması gereken yere getirmek için yardımcı olur.

Hamile Kadınlar için Faydalıdır

Çoğu hamilelik sırasında sağ tarafta uyumak için daha rahat buldular – ki bu aslında yanlış değil. Ancak, özellikle son üç aylık dönemde vücudun sol tarafında uyuyarak aşağıdaki faydaları yaşayacaklarını da bilmelidirler:

Karaciğeri istenmeyen ağırlıktan korur ve böylece fonksiyonlarını iyileştirir. Kan dolaşımınızı artırır Normal Kalp Fonksiyonu

Birçok uzman ayrıca vücudun sol tarafında uyumalarını tavsiye eder, çünkü kalbin sol tarafı vücuda doğru kan pompalar. Kalbinizin işlevini yerine getirmesine yardımcı olur ve dolaşım sistemi de yerçekimini fayda olarak kullanır. Şaşırtıcı sağlık yararlarından haberdar olduğunuzda mutlaka sol tarafta uyumaya çalışacaksınız.

Sağlık Okuryazarlığı Bilinci Oluşturulmalı!

Son zamanlarda hastanelerin acil polikliniklerinde inanılmaz bir yoğunluk olduğunu görüyoruz. Günümüzde birinci basamak hizmetiyle giderilebilecek bir sağlık sorunu için dahi aciller tercih edilmekte. Acil olmayan sağlık sorunlarında öncelikle olarak Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’nin tercih edilmesi hem acillerdeki gereksiz yoğunluğun önüne geçecek hem de vatandaşların ASM’lerde yaşına uygun yapılabilecek koruyucu sağlık hizmetlerinin de yapılmasını sağlayacaktır. Aile hekimliklerinde gereken hizmetin tam anlamıyla yapılabilmesi hastanelerde yığılmayı engelleyecek ve gerçekten ikinci basamakta tedavi edilmesi gereken hastalara yeterince zaman ayrılmasını sağlayacaktır.

saglik okuryazarligi bilinci olusturulmali 1 Sağlık Okuryazarlığı Bilinci Oluşturulmalı!

Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Aile Hekimi Dr. Mehmet Fatih Gürz, şunları söyledi: ” ASM’ler en çok başvurulan ve ulaşılması nispeten daha kolay olan sağlık tesislerindendir. Aile hekimi, aile bireylerinin ikametlerine yakın olup hizmet verdiği toplumu her yönüyle tanır. Aile Hekimleri koruyucu sağlık uygulamalarının bireylere nasıl uygulanacağını bilir ve sorumluluğu altındaki bireyleri bir hastalık çerçevesinde değil, bütüncül bir yaklaşımla sağlık koşulları; psikososyal çevre ve mevcut sağlık sorunları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirir. Dolayısıyla toplumun, sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesinde aile hekimlerinin rolü büyüktür. Bu anlamda halkımızda sağlık okuryazarlığı bilinci oluşturulmalıdır.”

Çok İlaç Değil Doğru İlaç İyileştirir!

Dr. Mehmet Fatih Gürz, bilinçli ilaç kullanımı konusunun altını çizdi ve şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı‘mızın da üzerinde durduğu gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı konusunda Aile Hekimleri kişilere doğru bilgilendirmeyi yapmaktadır. Örneğin hastanın özellikle antibiyotik kullanmayı düşündüğü bir çok enfeksiyon için en çok başvurunun yapıldığı hekimlerden biri aile hekimleri olnakta. Ayrıca Aile Hekimlikleri’nde reçete edilen ilaçların doğru kullanımı, Uzman Hekimler tarafından düzenlenen İlaç Kullanım Raporu sonrasında raporda yer alan ilaçların reçete edilmesi ve bu ilaçların hastalar tarafından düzenli kullanmaya devam etmelerinin sağlanması konusunda bilgilendirmeler yapılmaktadır. Dolayısıyla Aile hekimleri bireylerin ilaçlardan bilinçli  bir şekilde faydalanmasını sağlamaktadır.

Koruyucu Sağlık Hizmetleri, Sağlığın Temelini Oluşturur!

Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin verildiği sağlık tesisleridir. Birinci basamak sağlık hizmeti verilen Aile Sağlığı Merkezleri, vatandaşlarımızın sağlık sorunu olması durumunda başvurmaları gereken ilk yerler arasındadır. Görüşlerini aldığımız Dr. Mehmet Fatih Gürz sözlerine şunları ekledi: “Aile Hekimleri olarak  vatandaşlarımızdan sadece hasta olunca değil hasta olmadan önce de  sağlıklı yaşamlarını devam ettirmeleri ve koruyucu sağlık hizmetinin sunulması,  geliştirilmesi ve sağlık kayıtlarının güncellenmesi adına ASM’leri yılda en az 1 defa  ziyaret etmelerini istiyoruz. Sağlık sadece hasta olmamak değil; bedenen , ruhen ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir. Koruyucu Sağlık Hizmetleri , sağlığın temelini oluşturur.

İşte Aile Sağlığı Merkezleri, sağlığın tanımında yer alan tam bir iyilik halinin sağlanması ve devam ettirilmesinde en önemli görevi üstlenmiştir. Hamile bir bayanın yapılan izlemlerinden tutun da o bayanın yenidoğan bebeğinin erişkin bir birey oluncaya kadar yapılan büyüme, gelişme takibinin ve aşılama hizmetlerinin yanında,15-49 yaş aralığındaki bayanların belli aralıklarla yapılan izlemleri, yine belli yaş aralığındaki kişileri kapsayan meme, rahim ağzı, kalın bağırsak kanseri taraması, kişilerin kilo-boy-beden kitle indeksi kontrolleri, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıkları olan hastaların takipleri, gerekli görüldüğü takdirde bir çok kan tetkiki yapılması ve bunlarla birlikte gerekli diğer muayenelerin yapılması ve reçetelerin düzenlenmesi, bazı sağlık raporlarının düzenlenmesi ya da ilgili kuruluşa sevk edilmesi, enjeksiyon pansuman hizmetleri Aile Sağlığı Merkezleri’nde hastalarımıza ücretsiz olarak sunulmaktadır. Yani anne karnından ölünceye kadar hayatın hemen  her anında Aile Sağlığı Merkezleri sağlıkla ilgili bir çok hususta vatandaşlarımıza hizmet vermektedir.

Fibromiyalji Nedir? Belirtileri Ve Tedavi Yolları Nelerdir?

Ağrılar günden güne değişebilir ve çok farklı şiddetlerde görülebilir. Hastanın mevcut yaşam kalitesini ciddi derecede bozan kronik bir hastalık olan Fibromiyalji günümüzde çok fazla görülmektedir.

Fibromiyalji Belirtileri

Sabah yataktan kalkarken başlayan ve tüm vücutta devam eden bir tutukluk haliyle Fibromiyalji görülmektedir. Kaslarda gerginlik ve tutukluğu olan hastalar zorlanarak hareket yapabilirken hastalar sabahları kendine gelememekten şikayetçidir. Soğuya karşı dayanıksızlık olan bu hastaların el ve ayaklarında normalden fazla üşüme hissi olmaktadır. Soğukla karşılaşınca ellerinde morarmalar ve ağrılar olurken Fibromiyalji hastalarında ellerini soğuk suyla veya soğuk bir şeyle temas ettiren bu hastalarda çok fazla ağrı ve renk değişikliği oluşmaktadır. Ayrıca kaslarda krampların kol, bacaklar ya da herhangi bir vücut kısmında görülmesi söz konusudur. Durup dururken ani şekilde kasılma sonucu acı içinde kıvranabilen hatta acıdan bağıran bazı hastalar da olabilir. Stresin yoğunlaştığı durumlarda, soğuk ve nemli havalarda bu sorunlar giderek artmaktadır.

Fibromiyalji Tedavisi

Fibromiyalji hastalığının tedavisinde hastaların rahatı öncelikle önemsenmelidir. Hastanın kısıtlanmış olan yaşamsal tüm fonksiyonları yeniden desteklenir ve uygun bir tedavi programı uygulanmaktadır. Tedavi yöntemleri arasında hasta eğitimi ve hasta okulları, egzersiz ve ilaç tedavisi, fizik tedavi, ozon terapisi, kaplıca tedavisi, meditasyon, akupunktur, masaj veya lokal enjeksiyonlar değerlendirilmektedir.

Bu 5 Egzersiz İle Kalorilerinizi Yakarak Vücudunuzu Hızlı Şekillendirin!

Çok fazla irade gücü ve disiplin gerektirdiği için kilo vermek gerçekten çok zordur. Bir kilo kaybı rutininde, özellikle aşağıdakilerden biriyle, zaman kaybı yaşamadan gerçek sonuçları derhal farkedeceksiniz! Egzersizler basit olduğu için aşağıdaki egzersiz rutinleri herkes tarafından yapılabilir.

Temel rutin egzersizleri

Bu egzersizler kasları güçlendirebilir. Dört set 25’er kezçömelmiş egzersiz ve iki set onar şınav ile başlamak gerekir. Ayakları kaldırarak yere yaslanan dizler ile yapılabilir. Bu şekilde üst vücut sürekli uygulama ile dayanıklılık kazanacaktır. Pazılar, üç köşeli kaslar ve göğüs kaslarınızı geliştirmenize yardımcı olacaktır. Sonuçları hemen fark edeceksiniz.

Kettlebell salıncak egzersizleri

Bu egzersiz, bir dakika içinde yirmi kalori kaybetmenize yardımcı olabilir. Bacakları omuz hizasında tutun ve dizleri bükün. Ağırlığı kollarıyla öne doğru tutun ve önden arkaya doğru sallayın. Bunu üç set, onar kez yapın ve duruma göre miktarı arttırabilirsiniz.

Bisiklet egzersizleri

Bir dakika boyunca mümkün olduğu kadar hızlı pedal çevirmeniz, sonraki iki dakika boyunca yavaşlatmanız ve otuz dakikaya kadar böyle hızlanıp yavaşlayarak devam etmeniz gerekir.

Bacakları Kaldırma

Bacakları kaldırma birkaç kas grubunu güçlendirebilir ve bunlardan biri gelişmesi en zor olan alt karın kas grubudur.

Burpees Egzersizi

Bu egzersizin sadece bir dakikası on dört kaloriyi yakabilir. Metabolizmayı hızlandıracak ve aşırı yağ yakacaktır. Burpee’nin bu çeşidinde etkilenen temel kaslar omuz ve üst bacak olsa da, arka bacak, kalça ve baldır da çalıştırılır. Harekete ayakta, ayaklar hafif açık bir şekilde başlanır. Yere eğilinir ve eller yere dayanarak bacaklar geriye fırlatılır. Bu esnada vücut yine dümdüz olur, tıpkı şınavdaki gibi. Sonra ayaklar toplanır ve ellerin arasına geri çekilir. Ayağa kalkılır ve aynı başlangıç pozisyonuna dönülür. Tıpkı bir yayın gerilmesi ve salınması gibidir. Üç sette beşer kere yapın. Fiziksel görünümü geliştirecek, kilo vermenize yardımcı olacak ve tüm vücudu güçlendirecektir.

Dilinizdeki Beyaz Lekelerden Kurtulmak İçin Mükemmel Kılavuz!

Papilla bu tür kaplamaların adıdır. Dilin dış kısmı tahriş olur ve aralarında yiyecek artıkları, bakteriler ve ölü hücreler barındırır. Bu ağızda acı tadı ve kötü nefese neden olur. Bir süre sonra veya gün boyu fırçalamadan sonra geçtiği ve dil temizliğinin süreci hızlandırabileceği için ciddi bir durum değildir.

Kabarcıkların nedenleri bakteriyel enfeksiyon, ateş, yaratılıştan olan kalp hastalığı, antibiyotik ve steroidlere reaksiyon, kötü ağız hijyeni, baharatlı veya yumuşak yiyecek tüketimi, Candida maya enfeksiyonu, düzenli alkol ve sigara tüketimi, sıvı kaybı ve ağız kuruluğudur.

Kabarcıkları önlemek için çok fazla şeker ve süt ürünü tüketmemelisiniz. Dilde beyaz lekeleriniz varsa, bunları bir diş fırçası veya dil temizleyicisi ile temizlemeli ve durulamalısınız. Lekeleri temizleyebildikleri için sebze ve meyveleri tüketmelisiniz. Ayrıca, dişleri günde iki kez fırçalamalısınız ve çok su içmelisiniz. Ağız İltihabını durdurmak için yemekten sonra antiseptik özellikleri olan gargara kullanın.

Neyse ki, beyaz lekeleri kendi evinizde aşağıdaki basit çözümlerle de tedavi edebilirsiniz:

Yağ çekme ( OilPulling )

Bu yöntem mayayı ağızdan çıkaracaktır. Ayrıca tartar, plak ve diş eti hastalıkları konusunda yardımcı olacaktır. Sadece bir yemek kaşığı sızma hindistan cevizi yağı veya susam yağınaihtiyacınız olacak. Ağzı on beş dakika süreyle yağ ile durulayın ve yutmayın. Tükürün ve ağzınızı ılık suyla yıkayın. Bundan sonra, dişleri fırçalayın.

Bitkisel gliserin

Beyaz lekeler veya ağız kuruluğunuz varsa, bu çözüm anahtarıdır. Ağıza nem getirir ve dili rahatlatır. Dilindeki bitkisel gliserinden bir çay kaşığı koyun ve otuzdan altmış dakikaya kadar bir diş fırçası ile dilinizi fırçalayın. Sonra, tükürün ve durulayın. Daha iyi sonuçlar elde etmek için bu yöntemi günde iki kez bir hafta kullanabilirsiniz.

Tuz

Tuz, bakteri ve toksinleri ağızdan uzaklaştırmanıza yardımcı olur ve antiseptik özelliklere sahip olduğundan, ağız sağlığıyla ilgili sorunları kontrol edebilir. Bir bardak ılık su ve bir çay kaşığı tuzu karıştırın. Ağzı çalkalayın ve

Hidrojen peroksit

Bu yöntem, enfeksiyonları ve bakterileri ve dil üzerindeki beyaz lekeleri ortadan kaldırabilir. Dişleri de beyazlatır. Diş fırçası, bir fincan su ve% 3 hidrojen peroksit gerekir. Suyu ve hidrojen peroksiti karıştırın ve fırça ve bu sıvıyla dili yumuşak bir şekilde fırçalayın. Bir hafta boyunca günde bir kez kullanın. Diş fırçasını kullanmadan önce ve sonra yıkayın.

Probiyotikler

Ağız İltihabı gibi ağızda patojenler varsa, yararlı bakteriler kullanmak çok yararlı olabilir. Probiyotikler, mantarlardan daha fazla sayıda iyi bakteri içerir. Dişleri fırçaladıktan sonra gece bir kapsül kullanın. Bunu bir çay kaşığı su ilebirleştirin. Yutmadan bir dakika önce ağzınızı çalkalayın. Sonuçları ertesi sabaha kadar göreceksiniz. Bu takviyeyi sadece bir ay boyunca günde iki kez alabilirsiniz. Bağırsak ve vücut direncini artıracaktır.

İşte size bazı ekstra ipuçları:

Ağız İltihabını önlemek için diyete probiyotik yoğurt ekleyebilirsiniz; Günde İki-Üç fincan yeşil çay tüketmek, genel sağlığı iyileştirmek için faydalıdır. Sarımsak takviyeleri alın, ancak önce bir doktora danışın. Sarımsak antifungal özelliklere sahiptir ve mantar enfeksiyonlarını düzenleyebilir.

Kinoanın Faydaları Nelerdir?

Küçük boylu ağacın kendi yemişlerinden elde edilen kinoa çok eski yıllardan bu yana Alp dağları eteklerinde, Bolivya ve daha pek çok yerde besin değeri yüksek olan bir tahıl türü olarak yetiştirilmekteydi.

Aşırı sıcak ve aşırı soğuk havalara karşı dayanıksız bir tahıl türü olan kinoanın bu nedenle yetiştirilme alanı kısıtlıdır. Pirinç ve arpa gibi de pişirilip tüketilebilen kinoanın sağlığınıza sayısız faydaları dikkat çekmektedir.

Kinoanın Faydaları Neler?

Kansere karşı koruyor

Kinoa içeriğindeki lignin hormonunun sebep olduğu kanser türlerine karşı da koruyor. Kalın bağırsaktaki kanserojen maddeleri temizleyerek kanser riskini azaltıyor. Meme kanserini önleyici özelliğe sahip; kalbi de kuvvetlendiriyor. Kuersetin adlı madde de kinoayı vazgeçilmez kılıyor. Alerji karşıtı: Kuersetin anti oksidan olmasının yanı sıra, bahar alerjilerine karşı da iyi bir destek.

Kilo vermeye yardımcı olur

Kilo vermeninzve fit bir görünüm sağlamanın pek çok alternatif diyet programı ve yöntemi bulunsa da farklı yolları deneyerek vücudu tek besin türüne alıştırmak istemeyenler için kinoa kilo verme yolunda doğru ve emin adımlarla ilerlemenizi sağlayacak.

Kinoanın kalorisi yüksek olsa da yüksek oranda protein ve lif içeriği daha az yemeyi sağlarken tok tutucu özelliğiyle de açlık hissini uzun süre bastırabilmektedir. Kinoa ile vücudunuza alacağınız yüksek oranda lif sayesinde hem kan şekerinin düşmesini engelleyecek hem de sürekli yemek yeme ve acıkma ihtiyacının önüne geçmiş olacaksınız.

Vücudu hastalıklara karşı korur

İçeriğindeki lif oranının yüksek olması tok tutucu özelliğiyle zayıflamayı desteklemesi bağırsak problemlerinde kabızlık sorunlarını da ortadan kaldırmaktadır.

Yüksek tansiyon, şeker ve kalp hastalığına yakalanma riskini de azaltan kinoa hemoroid ve basur gibi sorunlar için de vücudun savunma mekanizmasını güçlendirmektedir. Ayrıca kolesterol ve glukoz düzeyini dengede tutarak vücut direncine katkı sağlayan kinoa vücudunuzu hastalıklara karşı koruyabilmektedir.

Glüten intoleransı olan kişiler için idealdir

Çölyak hastalığı bulunan kişilerin glütensiz besinler tüketmesi gerektiğinde glütensiz besinler oldukça sınırlıdır. Glüten içermemesi nedeniyle çölyak hastalığı olan kişilerin rahatlıkla tüketebileceği kinoa glütensiz diyen uygulayan kişiler için de ideal bir besin kaynağı olarak tüketilebilir.

Kinoa Neye İyi Gelir?

Bitkisel tahıl ürünleri arasında dokuz temel amino asitleri içinde barındıran yüksek proteinli glütensiz bir besindir. Kolesterolü dengeleyerek kötü kolesterolün düşmesini sağlar. Özellikle vejeteryanların et tüketmedikleri için vücutlarına alamadıkları proteini kinoa tam olarak karşılayabilmektedir.

B ve E vitamini, kalsiyum, demir, fosfor, magnezyum, potasyum ve çok çeşitli antioksidan maddeler içermektedir. Bu ise tüm vücut sistemlerinde vücudun hastalıklara karşı direncini arttırır.

Yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, kolesterol, bağırsak sistemleri gibi sağlık sorunlarına karşı önleyici bir özelliği bulunmaktadır.

İçeriğindeki yüksek oranda demir vitamini ile sağlıklı kırmızı kan hücrelerini desteklemektedir. Sindirimi düzenlemeye yardımcı olduğu gibi vücudun ihtiyaç duyduğu pek çok vitamin ve minerali karşılayabilecek içeriğe sahiptir. Ayrıca zayıflamak için ideal besinler arasında yerini alır.

Kinoa içeriğindeki lignin hormonunun sebep olduğu kanser türlerine karşı da koruyor. Kalın bağırsaktaki kanserojen maddeleri temizleyerek kanser riskini azaltıyor. Meme kanserini önleyici özelliğe sahip; kalbi de kuvvetlendiriyor. Kuersetin adlı madde de kinoayı vazgeçilmez kılıyor. Alerji karşıtı: Kuersetin anti oksidan olmasının yanı sıra, bahar alerjilerine karşı da iyi bir destek.

Diz Ve Eklem Ağrısı Nasıl Geçer? Hangi Bitki İyi Gelir?

Aşağıda, siz Sağlık Haberleri takipçilerine diz ve eklem iltihabı konusunda yardımcı olacak birkaç çözüm sunacağız. Acı duyduğunuzda hap alırsanız, kendinize yardım etmiyorsunuz demektir. Sadece acıyı geciktiriyorsunuz, ancak altta yatan sorunları iyileştirmiyorsunuz. Sağlık sorunlarınızla ilgili olarak pahalı ilaçlar satın almak yerine, aşağıdaki doğal tedavi yöntemlerinden bazılarını denemelisiniz. Yan etkileri yoktur, ayrıca etkili ve ucuzdurlar.

Biberiye

Genellikle yemek pişirmek için kullanılır fakat aynı zamanda aromaterapi masajlarında da kullanılır. Eklem iltihabına karşı savaşan ve acıyı azaltan ursolik aside sahiptir. Kaynatmak için iki bardak su katın ve 200 gram biberiye ekleyin. Yirmi dakika pişirin ve biraz soğumaya bırakın. Günde iki bardak bu sıvıdan tüketin.

Atkuyruğu

Bu bitki, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir ve birkaç gün içinde ağrıyı azaltacak mineraller ve vitaminler açısından zengindir. Atkuyruğu çayı yapın ve günde iki kez tüketin.

Zerdeçal

İltihap ve ağrıya karşı harikadır. Safran ile birleştirildiğinde daha iyi sonuçlar verir. Üç bardak su kaynatın ve safran ve zerdeçal ekleyin ve on dakika pişirin. Süzün ve Biraz soğumaya bırakın ve biraz bal ekleyin. Gün boyunca içebilirsiniz.

Zencefil

Zencefil, ağrı ve iltihapları hafifleten başka bir baharattır. Size anında sonuç verecektir. Zencefil çayı yapın, biraz soğutun ve biraz bal ekleyin. Günde iki ila üç kez tüketin.

Keten tohumu

Ağrı ve iltihaplanmayı azaltan omega3 yağ asitleri içerdiklerinden ötürü, acı ve iltihaplara karşı çok iyidirler. Günde iki yemek kaşığı keten tohumu tüketin. Kahvaltıda ideal oldukları için bunları meyve püresi, süt veya yoğurtla birleştirin.

Kiraz

İltihapla mücadele eden antienflamatuvar özelliklere sahiptirler ve çok sayıda sporcu antrenmandan önce bunları kullanır. Kasları yorgunluktan kurtarmak için bir karıştırıcıda kiraz ve su eklemeli ve karıştırılmalıdır. Daha sonra karışımı bir tencereye koyun ve şekeri ekleyin. Karışım birleştirilene kadar orta ateşte pişirin. Yirmi dakika soğumaya bırakın ve bir cam şişeye dökün ve buzdolabına koyun. Bir bardak suya bir kaşık ekleyin ve kas kramplarını önlemek için eğitimden önce ve sonra tüketin.

Uykusuzluk Çekenlere Ballı Doğal Çözüm!

Uyumak, uykuda kalmak ve bir daha yorgun uyanmamak için bu tarifimizi mutlaka deneyin. Sağlık Haberleri editörümüz bugün sizler için uyku problemi olanlar ve yorgun uyananlar için bu araştırmayı yaptı. Balın uzun zamandır uykuyu uyardığını biliyor muydunuz? Örneğin, Avrupalı halk şifacıları, yatmadan önce ballı ılık bir süt içmeyi önermiş ve eski bir Çin Sözü her gece bal yemeniz gerekir demiştir.

Bal uykuyu nasıl destekler?

Bir İskoç eczacı, araştırmacı ve yazar olan Mike McInnis’e göre, bal ilaçları uykuyu üç mekanizma ile iyileştirir. O şunları öne sürmüştür:

Kan şekeri seviyesini dengeler 8 saatlik uyku için uygun canlı glikojen depolamayı destekler. Dinlenme sırasında vücut dokularının yeniden inşası için gerekli olan bir hormon olan melatonin salınımını destekler.

Mekanizmalar, HYMN döngüsü olarak da bilinen bal-insülin-melatonin döngüsü ile tarif edilebilir.

Yatmadan önce bir veya iki çorba kaşığı bal yedikten sonra vücutta aşağıdaki değişiklikler olur;

Balın glikoz içeriği karaciğerden bağırsağa geçmekte ve hafif bir glikoz artışı üretmektedir. Şeker seviyelerindeki hafif yükselme, pankreastan kontrollü bir insülin salınımını teşvik eder. Dolaşım sistemindeki insülin, beyine triptofan tetikler. Triptofan gevşemeyi destekleyen bir hormon olan serotonine dönüşür.

Serotonin daha sonra melatonine dönüşür. Melatonin vücut ısısını azaltır, bu da uykuyı harekete geçirir. Aynı zamanda daha fazla insülinin salınmasını durdurur ve kan şeker seviyelerinde bir düşüşü engeller. Melatonin, tüm iyileşme fizyolojisini yöneten bir hormon olan büyüme hormonunun salınmasını teşvik eder. Bir dizi iyileşme hormonu, kas, kemik ve diğer vücut dokularının onarımını ve yeniden inşasını başlatır.

Melatonin REM uykusu sırasında moleküllerin oluşumunda rol aldığı için hafıza konsolidasyonunu etkiler. Bu moleküller hem kısa süreli hem de uzun süreli belleğin işlemesi için gereklidir. Balın fruktoz kısmı da önemli bir rol oynar: Karaciğer glukoza, daha sonra karaciğer glikojene dönüştürür ve böylece beyne gece için glikoz kaynağı sağlar. Fruktoz, hepatosit çekirdeklerinden glukokkinaz salınmasını uyararak glukoz alımını düzenler. Uygun karaciğer glikojen kaynağı, stres hormonlarının salınmaması gerektiğini ifade eder.

Bal uykusuzluğa iyi geliyor

Bir fincan nane çayına bir çay kaşığı bal ekleyin. İsterseniz biraz karanfil de ekleyebilirsiniz. Beş damla lavanta yağı ile 55 gram balı karıştırın. Bir veya iki yemek kaşığı karışımı bir su küvetine ekleyin ve 15 dakikalık bir süre küvette kalın. Bir fincan ılık sütün içine iki çay kaşığı bal ekleyin ve yatmadan önce için. Biraz portakal suyunu ılık suyla seyreltin ve sonra iki çay kaşığı bal ekleyin. Yatmadan önce için. Bir fincan sıcak papatya, limon melisa, ıhlamur çiçeği ve portakal çiçeği çayı için bir çay kaşığı bal ekleyin. Yine yatmadan önce için.

İlk Yardım Eğitimi İlkokuldan İtibaren Verilmeli

İlk Yardım Eğitmeni Mehmet Uğur, ilk yardım uygulamalarının önemine değindi ve şunları söyledi: “İlk yardım herhangi bir kaza veya yaralanma anında sağlık ekiplerinin olay yerine gelinceye kadar hasta ve/veya yaralının hayata tutunması amacıyla olay yerinde mevcut koşullarda yapılan ilaçsız uygulamadır.

Olay anında saniyelerin önemli olduğu durumlar vardır bu durumlarda sağlıklı bir ilkyardım uygulamasının yapılması hastanın hayatını kurtaracaktır. Fakat ülkemize baktığımızda ne yazık ki bu bilgilerin bilinmediğini görmekteyiz herhangi bir kaza olması veya acil bir durum söz konusu olması durumunda hep kulaktan doğma bilgilerle hareket edilerek olay yerinde hastaya faydadan çok zarar vermekteyiz. Gelişmiş ülkelere baktığımızda bu durum çok nadir gözlemlenmektedir; çünkü yurt dışında insanlar ilkyardım eğitimini ilkokuldan itibaren almakta ve bu konuyu hassasiyetle takip etmektedir.”

Taşınabilir kalp şok cihazı kullanımı artmalı

Yapılan istatistik çalışmaları sonucu sertifikalı ilkyardımcı sayısının gelişmiş ülkelerde %9 iken maalesef ülkemizde %1 oranında kaldığını görüyoruz. Mehmet Uğur sözlerine şunları ekledi: “Gelişmiş ülkelerde ani kalp durmalarında ölümler çok nadir görülmektedir nedeni ise otomatik external defibrilatör kullanımı; bu cihaz ani kalp durması esnasında kuralına uygun kullanıldığında hastayı %70 oranında hayatta tutmaktadır.

Bu cihaz hastanede kullanılan şok cihazlarından farklı olarak otomatik olarak bizi yönlendirmekte ve kalpin ritmini analiz ederek duruma göre kalbe şok vermektedir. Bazı ülkelerde acil yardım numarası arandığında drone monte edilmiş bu cihaz gelmekte ve aynı zamanda üzerinde bulunan kamera sayesinde de olay yerinde bulunan kişiyi komutla yönlendirmektedir.

Ülkemizde yeni başlayan çalışmalarla büyük AVM, tren istasyonları, hava alanı gibi noktalara koyulması planlanıyor. Fakat yeterince bu cihaz konusunda bilgi sahibi olmadığımızdan bu cihazın yetkisiz ellere geçmesi ve uygulanması zarar verebilir.” İlkyardım bilmek olay yerinde ambulans gelene kadar hastaya fayda sağlayacaktır ani kalp durmalarında kişinin 5 dk yaşama süresi vardır 6.cı beyin ölümü başlar ve 12 dakikadan itibaren hasta ölü kabul edilir olay yerinde yapacağımız kalp masajı sayesinde kişinin hayata tutunmasını sağlamak mümkün olacaktır. Trafik kazalarında olay yeri genellikle kalabalıktır ve panik halde karga tulumba hasta dışarı çıkarılıp hastaneye götürülmekte ve bu durum omurilikte sıkıntı olduğundan hastanın felç kalmasına hatta ölümüne yol açabilir.

İlkyardım hayat kurtarır

Mehmet Uğur, ilkyardım konusunda bizlere faydası olabilecek bazı bilgileri şöyle özetledi: “Olay yerinde sessiz yatan birini gördünüz sakin olun öncelikle yapmanız gereken hastaya seslenerek bilinç kontrolü yapmak yaptığınız kontrolde size yanıt vermiyorsa etraftaki kişilerden sesli yardım isteyerek 112 yi aramasını isteyin hastanın önce ağız içine bakarak yabancı cisim arayın. Sonrasında başı alından destekleyerek yukarı doğru kaldırın bilinç kayıplarında dil pelteleşerek solunum yolunu tıkayacaktır hava yolunu mutlaka açmanız gerekmektedir.

Sonrasında kulağınızı ağzına getirip gözlerinizde göğüs kafesine bakarak 10 sn solunum kontrolü yapın. Nefes almıyorsa temel yaşam desteğine başlayın. Eğer ki nefes alıyorsa başından başlayıp ayak parmağına kadar kırık, yaralanma, kanama yönünden değerlendirip engel teşkil eden bir durum yok ise hastayı yan çevirip başı yukarıda tutarak ambulansın gelmesini bekleyin.

Kanama durumlarında müdale edilmesi önemlidir özellikle ciddi kanamalarda fazla kan kaybı yaşanırsa hasta hayatını kaybedebilir.Temiz bir bezle baskı uygulayın durmuyor ise 2.ci bezle baskı uygulayın şayet gene durmuyorsa bandaj yapıp kalp seviyesinin üzerinde tutun bu kanamayı biraz azaltacaktır.kanama hala devam ediyorsa bir üst atar damar bölgesine baskı yapmak faydalı olacaktır.(şah damarı, köprücük kemiği üzeri,  koltuk altı, kolun üst bölümü, kasık, uyluk) bizim baskı yapacağımız yerler arasındadır.

Artık kanamayı da durduramıyorsak en son çare olarak turnike yapmak bizim için kaçılmazdır. Yaralanma durumunda enfeksiyona karşı yaralı bölge kapatılmalı ve yabancı cisim varsa dokunulmamalıdır.

Kırık olması durumunda kırık bölge gereksiz hareketlerden ve zorlanmalardan kaçındırmalıdır. Hareket ettirilmesi kas yaralanaması ve sinir harabiyeti yaratacağından durum daha kötü olabilir böyle durumda sert malzemeler yardımıyla nasıl bulunduysa öyle sabitlenerek sağlık kuruluşuna gönderilmelidir. Yanık olması durumunda bölge 15-20 dk boyunca akan suyun altında tutulup yabancı bir madde sürülmeden nemli bir bezle kapatılıp sağlık kuruluşuna gönderilmelidir.

Zehirlenmelerde kesinlikle neden zehirlendiğini bilmiyorsak kusturmamalı ve sağlık kuruluşuna sevki sağlanmaldır. Yoğurt, ayran yenmesi sindirimi kolaylaştırdığından kesinlikle önerilmez. Hava durumunda vücut ısısı yükseldiğinden ılık duş aldırılması faydalı olacaktı şayet vücut ısısı düşmüyorsa sağlık kuruluşundan yardım alınması gerekecektir.

Bayılma durumunda hastaya ağızdan yiyecek ve yabancı madde koklatmadan ayaklarını 30 cm yukarı kaldırmanız kısa zaman içerisinde hastayı kendine getirecektir. Kalp krizi olması durumunda ise hastayı güvenli bir alana alıp yarı oturtup doktor tarafından kullanılan bir ilacı varsa onu vererek durumunu gözlemleyip hastaneye sevkini sağlamanız faydalı olacaktır.

Epilepsi nöbeti durumunda kafa yaralanmasını önlemek son derece önemlidir kriz esnasında başın altına yumuşak malzeme koymanız hayatını kurtaracağı gibi etrafında zarar verecek malzemeleri taşımanız hasta açısından faydalı olacaktır ağzından köpük geldiği gördüğünüz zaman başını yana çevirip durumunu gözlemleyerek hastaneye sevkini sağlamanız gerekmektedir.

Bu gibi pratik uygulamaların yapılması hasta açısından faydalı olacağından kulaktan doğma bilgilerle kesinlike müdahale edilmesi sakıncalıdır. 2 günlük temel ilkyardım eğitimi almanız sizi ve sevdiklerinizi güvende tutacaktır.”

Sağlıklı kalmanız dileğiyle.

Çağımızın ölümcül hastalığı akciğer kanserinin 12 belirtisi

Hava kirliliği ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiyi hiç düşündünüz mü? Değilse, bu makaleyi okuduğunuzda konuyla ilgili çok değerli bilgilere sahip olacaksınız.

Akciğer kanseri, her iki cinsiyette de önde gelen ölüm nedenlerinden biridir ve sayıları, prostat, meme ve kolon kanseri gibi diğer kanserlerden kaynaklanan ölüm oranlarını geçmiştir.

Akciğer Kanserinin Erken Belirtileri Nelerdir?

Ne yazık ki, akciğer kanserinin ilerlemiş bir aşamaya gelmesine kadar çoğu belirti görülmemektedir. Dahası, akciğer kanseri semptomları ortaya çıktığında, çoğu zaman sigara içmenin yol açtığı diğer sağlık sorunları ile karıştırılmaktadır.

  • Nefes darlığı veya hırıltı
  • Kilo kaybı ve iştahsızlık
  • Yorgunluk veya zayıflık
  • Kronik hale gelen bronşit veya zatürre gibi enfeksiyonlar
  • Derin soluma, öksürme ve göğüs ağrısı
  • Kan tükürme, kan veya pas renginde balgam
  • Uzun süre geçmeyen öksürük
  • Ses kısıklığı

Akciğer kanseri diğer organlara yayıldığında, aşağıdaki belirtilerle kendini gösterir:

  • Kemik ağrısı (tipik olarak arkada veya kalçada)
  • Beyin veya omuriliğe yayıldığında, baş ağrısı, halsizlik, uyuşukluk, baş dönmesi, denge sorunları ve nöbetler gibi belirtiler oluşabilir.
  • Kanser karaciğere yayıldığında sarılık ve ciltte sararma meydana gelir.
  • Kanser deriye veya lenf noduna yayıldığında vücudun yüzeyine yakın topaklar oluşur.

Akciğer Kanseri Nasıl Erken Teşhis Edilir?

Hastalığın ileri evreye ulaşana kadar bu hastalığın belirtilerinin nadiren ortaya çıktığı göz önüne alındığında, sıklıkla erken teşhis edilmez. Çoğu vaka, diğer tıbbi durumlar için yapılan bir dizi test sayesinde bir kaza ile erkenden bulunur. Örneğin, zaturre veya kalp hastalığı için yapılan testlerde bulunabilir.

Akciğer Kanserinin Tedavisi Nasıldır?

Akciğer kanserinde tedavi, iyileşme şansının hastanın cinsiyeti, yaşı ve kanserin evresine bağlı olduğu diğer kanserlerinkilere benzer özelik göstermektedir.

Radyasyon, kemoterapi ve immünoterapi gibi cerrahi ve adjuvan tedavi akciğer kanseri hastaları için oldukça yaygındır.

Cerrahi seçenekler arasında lobektomi (tüm akciğer lobunun çıkarılması), kama rezeksiyonu (tümörün çıkarılması), segmentektomi (kanser geliştiğinde akciğerin parçalarının çıkarılması) ve pnömonektomi (tüm akciğerin çıkarılması) yer alır.

Akciğer Kanserine Karşı Alınabilecek Önlemler Nelerdir?

Akciğer kanseri, diyet ve düzenli egzersizin yanı sıra, hava kalitesini iyileştirerek ve aşağıdaki zararlı toksinlerin solunmasını engelleyerek önlenebilir.

Sigara dumanı:

Sigara dumanı, hem sigara içenler hem de pasif içiciler için, tütün dumanının içerdiği 7000’den fazla kimyasal madde nedeniyle akciğer kanserinin önde gelen risk faktörüdür. Bu kimyasalların en az 70’inin hayvanlarda ve insanlarda kansere neden olduğu kanıtlanmıştır.

Radon gazı:

Radon toprak, kir ve kayaların doğal parçalanmasından elde edilen tatsız ve kokusuz bir gazdır. Her yıl 20.000’den fazla akciğer kanseri vakası ile ilişkilidir. Bu da sigara dumanı sonrası bu hastalığın önde gelen nedenidir.

Asbest:

Asbest su ve toprakta bulunan doğal bir mineraldir. İşlenebilirlik ve lifli yapısı nedeniyle inşaat malzemelerinde uzun süredir kullanılmaktadır. Karıştırılmaması durumunda güvenli olmasına rağmen, güvenli bir asbest maruz kalma seviyesi yoktur. Yutulduğunda veya solunduğunda, havaya uçar ve 10 yıl sonra hastalığın gelişme riskini artırır.

Sağlık sorunlarına neden olan kan pıhtılaşması belirtileri

Kan pıhtısı, sıvı halden jel benzeri veya yarı katı hale geçen bir kan kümesidir. Pıhtılaşma, yaralandığınız veya kesildiğiniz zaman gibi belirli durumlarda çok fazla kan kaybetmenizi engelleyebilecek gerekli bir işlemdir. Damarlarınızdan birinin içinde bir pıhtı oluştuğunda, her zaman kendi kendine çözülmez. Bu çok tehlikeli ve hatta yaşamı tehdit eden bir durum olabilir.

Hareketsiz bir kan pıhtısı genellikle size zarar vermez, ancak hareket edip tehlikeli hale gelme olasılığı vardır. Bir kan pıhtısı bulunduğu yerden koparsa ve damarlarınızdan kalbinize ve ciğerlerinize ulaşırsa, orada sıkışarak kan akışını engelleyebilir. Bu tıbbi bir acil durumdur.

Kan Pıhtılaşması Belirtileri Nelerdir?
Kan Pıhtılaşması Belirtileri Nelerdir?

Kan Pıhtılaşması Belirtileri Nelerdir?

Vücudumuz kanamayı durdurur, bu da kanın pıhtılaştığı anlamına gelir. Kan pıhtılaşması, çürük veya kabuk şeklinde olabilir.  Kan pıhtılaşması ne yazık ki, inme, kalp krizi, vb. gibi bazı ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Aşağıdaki belirtilerden bazılarına sahipseniz ciddi bir kan pıhtılaşması sorunu yaşıyorsunuz:

Açıklanamayan öksürük:

Uzmanlar, hiçbir sebep yokken öksürüyorsanız kesinlikle nefes, göğüs ve kalp atış hızınıza dikkat etmelisiniz. Açıklanamayan öksürükten şikâyet ediyorsanız doktorunuzu ziyaret etmelisiniz!

Nefes darlığı:

Nefes almakta güçlük çekiyorsanız, akciğerinizdeki kan pıhtılaşmasından muztarip olabilirsiniz! Ayrıca göğsünüzde hızlı kalp atışı ya da çarpıntı da olabilir veya baş dönmesi yaşayabilirsiniz. Bu belirtilerden bazılarını fark ederseniz derhal doktorunuzu arayın.

Göğüs ağrısıyla derinden soluma:

Bu belirtilerle karşılaşırsanız, akciğerlerinizde de kan pıhtılaşması yaşayabilirsiniz. Bu kan pıhtılaşması çok kısa sürede ölümcül olabilir, bu nedenle bu belirtilerden herhangi birine sahipseniz hemen yardım alın.

Ciltte kırmızı çizgiler oluşması:

Çürüklerin kan pıhtılaşması şekli olduğunu unutmayın. Kırmızı çizgilerin damarların uzunluğu boyunca oluştuğunu fark ederseniz, kesinlikle normal değildir, bu yüzden hemen doktorunuzu arayın.

Bacağınızda incinme ve ağrı hissi:

Ulusal Kan Pıhtılaşması Birliğine göre,  bacağınızdaki incinme veya ağrı genellikle kan pıhtılaşması belirtisine işaret eder. Bu konu adale kasılması veya kramp olarak da açıklanabilir.

Tek uzuvda şişlik oluşması:

Bu belirti kesinlikle en tehlikeli olanlardan biridir. Bu kan pıhtılaşması dolaşım sisteminizdeki kan akışını önler ve aynı zamanda DVT olarak da bilinir. DVT (Derin VenTrombozu) Toplardamar içinde kan pıhtısı oluşmasıdır. Genellikle bacağın aşağı tarafında, kalçanın uyluk bölümündedir. Kan pıhtılaşması bir kısmı kopar ve kan içerisinde dolaşmaya başlar. Akciğerde kan akışını tıkayarak ölüme neden olabilir. Bu çok tehlikelidir, çünkü oksijenin hayati organlarınıza ulaşmasını önler.

Siz veya ailenizden biri böyle bir sorunu yaşarsa hemen acil yardım isteyin. Kan pıhtılaşması ölümcül olabilir, bu nedenle hastaneye gidin ya da 112’yi arayın. Riske girmeyin!

Kan Pıhtılaşmasına Yol Açan Risk Faktörleri Neler?
Kan Pıhtılaşmasına Yol Açan Risk Faktörleri Neler?

Kan Pıhtılaşmasına Yol Açan Risk Faktörleri Neler?

Bazı risk faktörleri, kan pıhtılaşması olasılığınızı artırır. Yakın zamanda uzun süren veya büyük bir ameliyatla ilgili hastanede yatış kan pıhtısı riskinizi artırır.

Sizi kan pıhtısı için orta derecede risk altına sokabilecek yaygın faktörler şunlardır:

  • Yaş, özellikle 65 yaşın üzerindeyseniz,
  • Bir seferde dört saatten fazla oturmanıza neden olan yolculuklar gibi uzun seyahatler,
  • Yatak istirahati veya uzun süre hareketsiz kalmak,
    Obezite,
  • Gebelik,
  • Ailede kan pıhtılaşması öyküsü,
  • Sigara içmek,
  • Kanser,
  • Belirli doğum kontrol hapları.

Son Haberler