Ventilli maskeler hakkında da vatandaşlara önemli uyarılar yapan Prof. Dr. Yavuz, “Hava çıkışı olan bu maskelere bencil maskelerde denilmektedir. Çünkü bu maske sadece takanı korurken, karşıda bulunan kişi için herhangi bir koruma sağlamaz. Bir insanın, koronavirüsten hem kendisini, hem de çevresini koruması için en ideal olan maske türü düz ve cerrahi maskelerdir. Grip ve zatürre aşısı konusunda da kaynak sınırsız değil. Bu nedenle öncelik risk gruplarında olmak zorunda.” ifadelerine yer verdi.
Kuzey Yarımküre Grip Vakalarında Şanslı Olmayabilir
Bu sene Güney yarım kürede görülen grip vakalarının çok düşük olduğunu ancak Kuzey yarım kürenin kalabalık nüfusundan dolayı Güney yarım küre kadar şanslı olamayabileceğine değinen Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Ülkemizde ilk koronavirüs vakası Mart ayında ortaya çıktıktan sonra salgın haline dönüşünce sürveyans olarak adlandırılan gribe dair veri analizlerine zamanında başlanamadı. İnsanlar, maske ve sosyal mesafe kurallarına gereği gibi uyarlarsa Kuzey yarım kürede de bu sene grip vakaları Güney yarım kürede olduğu gibi düşük seyredebilir. Çünkü grip ve Covid-19 virüsünün bulaşma yolları aynı.
Covid-19 virüsü gribe göre çok daha bulaşıcı olsa da bulaşma yollarında büyük benzerlik görülüyor. Yani koronavirüsle mücadele için alınan her tedbirin grip vakalarında da düşüşe neden olması olağan. Ancak bunun görülmesi için grip sürveyans sisteminin sürdürülmesine gereksinim var. Ülkemizde her sene düzenli olarak yapılan grip sürveyans sisteminde bu sene Mart ayında görülen koronavirüs salgınından dolayı aksama yaşandı. Sağlık Bakanlığı ile gerçekleştirilen son toplantıda sürveyans çalışmalarının kış zamanlamasına uygun olarak ülkemiz genelindeki laboratuvarlarda başlaması yönünde karar alındı.” diye konuştu.
Halk Sağlığı Kurumu’nun İkisi Bir Arada Testi Yolda
Grip sürveyansı sayesinde vaka sayısında gerçek rakamlara ulaşılabildiğini ifade eden Prof. Dr. Yavuz, “Gripte vaka sayısı ne kadar, grip salgını hangi tarih itibariyle başladı, salgında gelinen aşama, gribe benzer belirtiler gösteren ve ağır solunum yetmezliği olan hastaların gerçekte kaçının grip olduğu grip sürveyansı ile rahatlıkla tespit edilebiliyor. Sürveyans testide koronavirüs testi gibi yapılıyor. Her iki salgında da belirtiler çok benzerlik gösteriyor. Her ne kadar koronavirüste nefes darlığı aşırı olsa ve gripte de burun akıntısı fazla olsa da ateş, öksürük, kas ve eklem ağrısı gibi belirtiler benzerlik gösteriyor.
Her iki hastalığı birbirinden ayıran burun akıntısı, nefes darlığı, ishal gibi belirtiler olsa da benzer belirtilerde içerdiği için kesin tanı koymak imkansız hale geliyor. Tek semptom ile grip ya da nezle tanısı da konulamaz. Kesin tanı konması için en az 2-3 semptoma gereksinim var. Ayrıca insanların hafif boğaz ağrısı çektiği zaman grip mi yoksa koronavirüs mü oldum diye endişelenmesine lüzum yok. Her iki hastalıkta da görülen benzer belirtileri birbirinden ayırt edecek test geliştirildiği takdirde tanı rahatlıkla konulabilir. En ideali ise tek bir numune ile her iki hastalığa da bakabilmektir. Böyle bir test üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü Halk Sağlığı Kurumu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Bu testin grip sezonuna yetiştirilmesi için Halk Sağlığı Kurumu Laboratuvarları tarafından çalışmalara hız verildi.” şeklinde konuştu.
Aşılarda Risk Grubu Öncelikli Olacak
Grip ve zatürre aşılarına yoğun talep olması halinde öncelikli grubun risk grubu olacağını da söyleyen Prof. Dr. Yavuz, “Halk, bu aşılara çok yoğun talep gösteriyor. Salgın sürecinde insanların birbirine nezaket göstermesi gerekiyor. Toplumsal çıkarın korunması için birbirimizi düşünmemiz gerekiyor. Her yıl olduğu gibi bu yılda grip aşısında öncelik risk grubuna verilecek. Koronavirüs salgınından dolayı bu yıl grip aşısına dünya genelinde çok yoğun bir talep var. İnsanlar, grip aşısına adeta saldırıyor. Bundan dolayı da dünyanın her yerinde aşıyı temin etmek çok büyük bir problem.
Kaynak Sınırlı
Grip aşısı sınırlı sayıda olduğundan kaynak limitsiz değil. Bu nedenle de en riskli gruplara öncelik tanınmak zorunda. 65 yaş üstü insanlar, kronik rahatsızlığı olanlar vb. en riskli grup arasında yer alıyor. Bu riskli grup varken, sağlıklı insanlar bir kenarda durmayı bilmeli. Grip ve koronavirüs açısından bu çok büyük bir önem taşıyor. Koronavirüs salgınında da karşıdakinin korunması tüm toplumun korunması anlamına geliyor. Kaynak sınırlı olduğundan akıllı kullanmak gerekiyor. Aşının bol olduğu zamanda aşıya yoğun talep olmaması, sınırlı olduğu bu zamanda ise aşıya yoğun talep olması toplumda yaklaşım değişikliğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.” dedi.
Ventilli Maskeden Uzak Durun
Vatandaşların ventilli maske konusunda yapılan uyarıları dikkate almayarak cerrahi maske yerine halen bu maskeleri kullanmaya devam ettiğine değinen Prof. Dr. Yavuz, “En büyük problemlerimizden birisi de maskedir. Maskede asıl amaç kaynak kontrolünün sağlanmasıdır. Mesela bir insan virüs taşıyabilir ya da virüs taşıdığının farkında olmayabilir. Bir virüs kaynağı olan bu insan, doğal olarak etrafına virüsü yayar. Bu kaynak, maske ile kontrol altına alınmak zorundadır. Bu bilincin geliştirilmesi salgın sürecinde çok önemli.
Bir insan maske takmadığı zaman sadece kendisini değil, karşıdakini de risk altına sokuyor. Ventilli maske olarak adlandırılan maskelerde hava akışı özelliği var. Bu tür maskeler, karşıda bulunan kişi için kesinlikle bir koruma sağlamaz. Yani ventilli maske sadece takan kişiyi korur. Bu da karşıdaki insana karşı yapılmış çok büyük bir saygısızlıktır. Sadece takanı koruyan ve hiçbir şekilde güvenli olmayan ventilli maske için bencil maske de denilebilir. En sağlıklı olanı üç katlı düz cerrahi maskelerin kullanılmasıdır.” ifadelerine yer verdi.