Ülkemizde ilk Covid-19 vakasına dünyada ilk Covid-19 vakasının görülmesinden 3 ay sonra 11 Mart 2020 tarihinde rastlandı. Bir yıl içerisinde Covid-19 virüsü 2.8 milyon kişiye enfekte olurken, virüsün enfekte olduğu 30 bin kişi ise hayatını kaybetti. Ülkemizdeki Covid-19 pandemi sürecinin ilk yılı hakkında değerlendirmelerde bulunan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Başkanı (TÜSAD) vatandaşların yeni dalga riskinden korunması için tedbir alması gerektiğine değindi.
Ülkemiz 9’uncu Sırada Yer Alıyor
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Berna Kömürcüoğlu, “Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü tarihten sonra geçen 1 yıllık süreçte dünyada ve ülkemizde vaka sayısı çok hızlı arttı ve bu artış halen sürüyor. Dünya genelinde Covid-19 virüsü enfekte olan kişi sayısı 117 milyon 717 bin 343 kişiyi buldu. Virüsün enfekte olduğu toplamda 2,6 milyon kişi ise yaşamını yitirdi. Ülkemiz 2 milyon 807 bin 387 vaka sayısıyla dünyada vaka sayısının en fazla rastlandığı 9’uncu ülke oldu. Virüsten dolayı yaşanan ölümlerde de ülkemiz 18’inci sırada yer alıyor.
Salgın Bir Süre Daha Devam Edecek
Dünya genelindeki tablonun salgının sonlanmasının ya da kontrol altına alınmasının şimdilik zor olduğunun göstergesi olduğuna ve Covid-19 virüsüyle yaşamayı sürdüreceğimize değinen Doç. Dr. Kömürcüoğlu, “İyi mutasyon doğal olarak oluşana dek ki böyle bir durum henüz söz konusu değil, aşılama sayesinde toplumsal bağışıklık artırılacak ve mutant virüslerle mücadele içinde aşı geliştirme çalışmaları sürecek. Virüsün bölgesel olarak yayıldığı bölgelerde ise kısıtlamaların artırılması en sağlıklı çözümler arasında başı çekiyor. Ülkemizde gerek mutant virüs vakalarının artması, gerekse de kısıtlamaların gevşetilmesiyle birlikte kalabalık sosyalleşmelerin artması vaka sayılarını yeniden ciddi şekilde artırarak yeni bir dalganın yaşanmasına neden olabilir. Bundan dolayı maske, mesafe ve hijyen kuralları kesinlikle ihmal edilmemeli, yeni normal yaşamda daha fazla uyulmalıdır. Unutulmamalı ki Covid-19 virüsünün neden olduğu salgın, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de dalgalı bir seyir izlemektedir.” dedi.
Salgındaki İkinci Pik Ocak Ayında Kontrol Altına Alındı
Nisan ve Mayıs aylarında yaşanan ilk dalganın önüne alınan ciddi kısıtlamalar ve tedbirlerle geçilince vaka sayılarında çok ciddi düşüş yaşandı. Ancak 1 Haziran tarihiyle birlikte kısıtlamalar gevşetilince bu düşüşte yavaşlama oldu. Ekim, Kasım ve Aralık aylarında ise özellikle nüfusun yoğun olduğu bölgelerde vaka sayısındaki artış, hastaneye yatış ve yoğun bakım gereksinimi ciddi şekilde hissedildi. Hatta vaka sayılarındaki artış ilk dalgayı geçti. Yeniden alınan ciddi kısıtlamalar ve tedbirler sayesinde salgındaki ikinci pik Ocak ayı içerisinde kontrol altına alındı.
Aşı Vaka Sayısındaki Artışı Durdurmadı
Covid-19 aşısı çalışmalarına ülkemizde Ocak ayı ile birlikte başlandı. Bugüne kadar 10 milyonu aşkın kişi aşılandı. Salgının ilk senesinde geliştirilen aşılar piyasaya sürülünce ülkeler yoğun bir aşılama telaşına girdi. Aşı, salgının son bulacağına dair umutları artırdı. Dünyadaki aşılama oranına bakıldığı zaman toplumsal bağışıklığı sağlayacak oranların çok altında olduğu görülüyor. Kısıtlamaların azaltıldığı bölgelerde salgının hızlandığı ve vaka sayısının arttığı görülüyor.
Mutant Virüsün Bulaşma Riski Daha Yüksek
Son aylar içerisinde varyant olarak adlandırılan mutant virüsler tanımlanmaktadır. Kış mevsimine girilirken İngiltere’de vaka sayılarının ciddi şekilde artmasından sorumlu tutulan B.1.1.7 mutant virüsü, Afrika mutant virüsü, Brezilya mutant virüsü çok ciddi tehlike yaratan mutant virüsler oldu. Covid-19 virüslerinden daha bulaşıcı olan mutant virüsün bazı aşıların etkisini azaltma riskinin çok yüksek olduğu ifade ediliyor.
Salgının Sona Ermesi Toplumsal Bağışıklıkla Olur
Covid-19 enfeksiyonuyla ilgili gerçekleştirilen bütün çalışmalara rağmen etkin bir tedavi yöntemi henüz bulunamadı. Dünya tarihindeki salgınların seyri incelendiği zaman vaka sayısıyla birlikte viral mutasyonlarında arttığı ve hastalık yapma kapasitesi düşen iyi mutasyonlarla hastalığın etkisini yitirerek veya izole bölgesinde kalan salgınlarda hastalığa direnç gösterenlerin yaşamda kalması ve toplumsal bağışıklık sayesinde salgının sona erdiği gözlenmektedir. Ancak globalleşen 21. yüzyıl dünyasında kısıtlamalar uygulansa da salgının bir coğrafi alanda sınırlanması imkansız. Son süreçte mutant virüslerin yayılımıyla birlikte dünya buna bir defa tanıklık ediyor.