25 Nisan 2024 Perşembe
Ana SayfaSağlıkKolajen nedir, ne işe yarar? Kolajen eksikliği belirtileri neler, nasıl giderilir?

Kolajen nedir, ne işe yarar? Kolajen eksikliği belirtileri neler, nasıl giderilir?

İçerikleri

Bu yazımızda sağlığımız için çok önemli bir rolü olmasına rağmen yeterince dikkat çekilmeyen bir konuya değineceğiz. Birçok insanın aklında kolajen nedir, ne işe yarar gibi sorular oluyor ve eğer siz de bu kişilerden biriyseniz, bugün şanslı gününüzdesiniz çünkü bu konuyu tüm ayrıntıları ile ele almış bir yazıyı okuyorsunuz.

İlk olarak kolajen nedir sorusu ile başlayalım. Kolajen karbon, oksijen ve hidrojenden oluşmuş çeşitli amino asitlerin birleşerek oluşturduğu özel bir protein türüdür. Kolajenin meydana gelmesinde glisin, prolin, arginin ve hidroksiprolin gibi belirti türdeki önemli amino asitler görev alır.

Vücudumuzdaki toplam proteinlerin yaklaşık %30’u kolajendir ve kemik, tendon, bağ gibi sistemimizin en önemli, sert ve güçlü yapılarında bulunur. Doğada kolajen sadece memelilerin et ve bağ dokularında bulunur. Cildin ne kadar sıkı, esnek ve kendisini ne kadar hızlı yenileyebileceğini belirleyen şey kolajenden başka bir şey değildir.

Peki, kolajen ne işe yarar? Temelde kolajen vücudun çeşitli yapılarını güçlendirmek için kullanılır ama ayrıca zararlı maddelerin, çevresel toksinlerin, mikro organizmaların ve kanserli hücrelerin emilimini ve yayılmasını sağlayarak cildimizi önemli ölçüde korur. Kolajeni her şeyi bir arada tutmaya yarayan bir çimento olarak düşünebilirsiniz. Tabi proteinlerin çimentosu.

Kolajen aynı zamanda düz kas dokularında, damarlarda, sindirim sisteminde, kalpte, safra kesesinde, böbreklerde ve mesanede bulunan hücreleri ve dokuları da bir arada tutmaya yardımcı olur. Tüm bunlara ek olarak tırnak ve saçlarımız içinde en önemli bileşendir.

Biz yaş almaya devam ettikçe kolajen üretimi de zamanla azalır ve hücre yapıları zayıflamaya başlar. Cildimiz incelir ve daha kırılgan olur, saçlarımız canlılığını kaybeder, sarkmalar ve kırışıklıklar meydana gelir, tendonlar ve bağlar elastikiyetini kaybeder ve eklemler sertleşmeye başlar.

Tabi kolajenin işlevi sadece bunlarla da sınırlı değil ama bunların en yaygın faydalarının kısa bir özeti olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hemen aşağıda kolajen içeren besinlerden, kolajen eksikliğine, kolajen için en iyi takviyelerden, kolajenin yan etkilerine kadar birçok farklı konu hakkında bilgi edinebilmeniz mümkün.

Kolajen Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Kolajen eksikliğinin en yaygın nedenleri beslenme yetersizliği ve yaşlanmadır. Ne yazık ki, yaş aldıkça kolajen üretimimiz azalır ve doğru beslenme ile bu kayıp telafi edilmeye başlanmazsa, kolajen eksikliği yaşamaya başlarız. Eğer kolajen eksikliği belirtileri nelerdir diye düşünüyorsanız, aşağıdaki belirtileri okumanızı öneriyoruz:

Yüzde Çöküntü

Bir çocuğun yüzüne baktığınızda cildinin pürüzsüz ve yüzünün dolgunluğunu kolayca fark ederiz. Ancak yaşlanma sonucu kolajen üretiminin azalması bu doğal ve parlak görünümün kaybolmasına neden olur. Sonuç olarak kolajen eksikliği göz altı torbalarına ve cildinizin incelmesine sebebiyet verir.

Eklem Ağrıları

Kıkırdak ve kemik uçlarını kaplayan kauçuk benzeri dokunun içinde bol miktarda kolajen bulunur. Bu bölgelerdeki kolajen eksikliği kemiklerin sert dokularının birbirine daha çok temas etmesine ve dolayısıyla eklem ağrıları yaşamanıza neden olur. Ağrının yanı sıra tendonların ve bağların hareketini kısıtlayabilir.

Hareket Kaybı,

Biraz önce bahsettiğimiz belirtiye benzer olarak kolajen vasküler hastalıklar, eklem hasarı veya sertleşmesinden dolayı kişinin hareketini kısıtlayabilirler. Bu hastalıkların temel nedeni ise eklemleri çevreleyen kolajenlerin iltihaplanmasıdır.

Kırışıklıklar

Kolajenin faydalarından birisi de cildimizdeki çizgileri ve kırışıklıkları önlemesidir. Cildin yapısını düzenleyen kolajen miktarı azalmaya başladığında cilt eskisi gibi esnek ve güçlü olmaz. Elastikiyetini ve sıkılığını kaybeden ciltte de kırışıklıklar meydana gelmeye başlar.

Kas Ağrıları,

Vücudumuzdaki kolajen depoları, bağları ve kasları iskelet sistemimize bağlayan bağ dokulardır. Kolajen miktarı azaldıkça bu bağlar da zayıflamaya başlar ve kas ağrılarına neden olur.

Selülit,

Cildin altındaki yağ bağ dokulara doğru biriktiği zaman çirkin ve topaklı bir görüntü oluşturur ve buna da selülit diyoruz. Kolajen eksikliği cildin elastikiyetini kaybetmesine neden olduğundan dolayı selülit gelişimine katkıda bulunur.

Kan Dolaşımı Sorunları,

Kolajen aynı zamanda damarlarımızın duvarlarını oluşturan en önemli maddelerden birisidir ve kolajen eksikliği, kan dolaşımını etkiler. Kan dolaşımında yaşanacak sorunlar dolayısıyla da göğüs ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk ve sık sık baş ağrıları yaşanır.

Kolajen Eksikliği Hangi Hastalıklara Yol Açar?

Peki, sağlığımız için çok önemli olan kolajen eksikliği hangi hastalıklara yol açar? Öncelikle kolajen ile ilgili hastalıkların genellikle genetik bozukluklardan veya beslenme yetersizliklerinden kaynaklandığını bilmek gerekiyor. Yani, bu hastalıklarda yaşlanma gibi diğer doğal süreçler pek etkili değildir.

Bugüne kadar keşfedilmiş 20 kolajen tipinin 12’sinde bine yakın mutasyon tespit edilmiştir. Bu mutasyonlar da özellikle doku düzeyinde birçok farklı hastalıklara neden olabilmektedir. İşte, en yaygın olarak görünen hastalıklar:

Cam Kemik Hastalığı,

Tip 1 kolajende meydana gelen bir mutasyon sonucu oluşan bu baskın otozomal bozukluk kemiklerin ve bağ dokuların çok kırılgan olmasına neden olur. Oldukça ölümcül vakalara da rastlanılan bu hastalıkta genellikle tip 1 kolajendeki yapısal bozuklukların farklılığına göre hastalığın şiddeti değişmektedir.

Kondrodisplazi,

Tip 2 kolajendeki bir mutasyon sonucu oluştuğu düşünülen bu rahatsızlığın nedenini doğrulamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Ancak çoğu bilim insanı bu hastalığın temel nedeninin kolajen sorunu olduğu konusunda hem fikir.

Ehlers Danlos Sendromu,

Bağ dokularında deformasyonlara neden olan bu hastalığın ona yakın çeşidi var. Bazı türleri damarların yırtılmasına neden olarak oldukça ölümcüldür. Her bir tür farklı mutasyonlar sonucu meydana gelmektedir ama tüm mutasyonlar tip 3 kolajenlerde görülmektedir.

Alport Sendromu

Genellikle genetik olarak aktarılan bu hastalığa sahip kişiler çocukluk ve ergenlik dönemlerinde böbreklerinde, görme ve duyma yetilerinde kayıplar yaşar.

Kemik Erimesi

Kemiklerdeki ve ciltteki kolajen kaybına bağlı olarak gelişen bu hastalık genetik değildir. Belki de yaşlanmaya bağlı olarak kolajen kaybı ile ilgili bilinen tek hastalıktır. Bu hastalığın tedavisi için büyüme hormonu takviyeleri gibi çeşitli teknikler kullanılmaktadır.

Knobloch Sendromu

13 genindeki kolajende meydana gelen bir mutasyon sonucu oluşan bu hastalık beyin dokusunda ve retinada bozulmalara neden oluyor. Kalıtsal bir hastalık olduğundan dolayı aile üyelerinde veya gelecek jenerasyonlarda görülme sıklığı bir hayli fazladır.

Kolajen Eksikliği Nasıl Giderilir, Kolajen Artırıcı Besinler Nelerdir?

Ancak yaşlansak bile azalan kolajen üretimimizi desteklemenin bir yolu var, o da doğru beslenmek. Eğer kolajen eksikliği nasıl giderilir veya kolajen arttırıcı besinler nelerdir diye merak ediyorsanız, bu bilgileri de sizler için derledik.

Kolajen açısından zengin veya kolajen üretimini arttıran yiyecekler tüketerek vücudunuzdaki gerekli amino asitlerin üretimini sağlayabilirsiniz. Özellikle yaşlanmaya bağlı kolajen kaybını minimuma indirgemek için çok önemli olan üç amino asit vardır: prolin, lisin ve glisin. İşte, kolajen üretimi açısından mucizeler yaratabilen besinler:

Kemik Suyu

Kemiği suda kaynatarak elde edeceğiniz kemik suyu bol miktarda kolajen özü içermektedir. Kemik suyunun içinde ayrıca bol miktarda kalsiyum, fosfor, magnezyum, glukozamin ve çok çeşitli amino asitler bulunur. Hemen hemen her yemekte kullanabileceğiniz kemik suyunu peşinen hazırlayıp, plastik bardaklarda buzluğunuzda sorunsuz bir şekilde muhafaza edebilirsiniz.

Tavuk,

Piyasadaki birçok kolajen takviyesi tavuklardan elde edilmektedir. Özellikle tavuk butunda bol miktarda kolajen bulunur. Yapılan bazı araştırmalar tavuk boynu ve kıkırdağı tüketmenin harika bir kolajen kaynağı olduğunu kanıtlamıştır.

Yumurta Akı

Her ne kadar yumurta diğer hayvansal ürünler kadar bağ doku içermese bile yumurta akı bol miktarda prolin içermektedir. Bu amino asit kolajen üretimi için en önemli maddelerden birisidir.

Turunçgiller,

C vitamini kolajen üretiminde önemli bir role sahiptir. Bu yüzden kolajen eksikliği için bol miktarda C vitamini tüketilmesi önerilir. Limon, portakal, greyfurt gibi meyveler hem günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılar hem de kolajen üretiminizi azami seviyeye çıkartır.

Sarımsak

Sarımsağın sayısız faydalarından birisi de kolajen üretimini arttırmasıdır. Kükürt açısından zengin olan sarımsak kolajenlerin parçalanmasını engeller Ancak yapılan araştırmalar tek seferlik tüketimin vücutta kolajen üretimi açısından bir etkiye sahip olmadığını da kanıtlamıştır. Sayısız faydasını düşündüğümüzde düzenli olarak sarımsak tüketmek her yaştan kişi için çok önemlidir.

Ceviz

Canınız bir şeyleratıştırmak istediğinde bir avuç kadar ceviz yemek için harika bir sebebiniz daha var. Çinko ve bakır açısından oldukça zengin olan bu besin, vücudun kolajen üretimini maksimize etmeye de yardımcı olmaktadır.

Kolajen Eksikliği Tedavisi Nasıl Yapılır?

Özellikle cilt sorunlarına neden olan bu protein için bazı tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yüzden bu kısımda kolajen eksikliği tedavisi nasıl yapılır sorusuna yanıt veriyor olacağız.

90’lı yıllarda NASA, bitkilerin belirli ışık dalga boylarında daha hızlı ve güçlü büyüdüklerini fark ediyor. Bunun üzerine yerçekimsiz ortamlarda yaraların iyileşme sürecini hızlandırmak üzere insanlar üzerinde denemeler yapmaya başlıyorlar. Araştırmaların sonucunda da kırmızı ve kızılötesi ışık terapisinin cilt hücrelerinin iyileşme sürecini %200 oranında arttırdığını tespit ediyorlar. İşte, günümüzde kırışıklıklar ve sarkmalar için kullanılan LED terapisinin icadı da bu şekilde gerçekleşiyor.

LED cilt terapisi aynı zamanda fototerapi olarak biliniyor ve bu terapi, biyolojik reaksiyona neden olma amacıyla cildin farklı derinliklerine farklı renklerdeki ışıkların uygulanmasını sağlıyor. Cildin derinliklerinde bulunan ve kolajen ve elastinden sorumlu olan hücreler olan fibroblastlara uygulanan kırmızı ışık cildi gençleştiren proteinlerin üretimini arttırırken, iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı oluyor. Bu ışık cildin yaklaşık 10 milimetre altına verilmektedir. Daha az derinlere nüfuz eden sarı ışık ise kolajen ve elastin üretimine katkıda bulunmaktadır. En sık kullanılan ışık türü ise kızıl ötesi ışınlardır ve iltihaplanmaları azaltmaya, iyileşme sürecini hızlandırmaya ve cilt bakım ürünlerinin emilimini arttırmaya yardımcı olmaktadır.

Bu tedaviye ek olarak günümüzde kolajen enjeksiyonları da alternatif tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bu tedavi yönteminde cildin altına kolajen yerine geçecek olan bir madde enjekte edilmektedir. Bu sayede kaybolan kolajen yerine cildi ve yapısını destekleyecek bir madde sağlanmış olur ve cildiniz sanki bol miktarda kolajene sahipmiş gibi daha dolgun ve canlı görünür.

80’li yıllarda temelleri atılan bu teknik için günümüzde birçok farklı ürün kullanılmaktadır. Özellikle hayvan kaynaklı ürünler kullanmayı istemeyenler için birçok dermal dolgu malzemeleri kolaylıkla temin edilebilinmektedir. Genellikle hyaluronik asit içeren bu dolgular kendi ağırlığının 1000 katına kadar yük taşıyarak, cilt için harika bir destek oluştururlar. Ayrıca son zamanlarda yapılan araştırmalar hyaluronik asidin, kolajen üretimine katkıda bulunduğunu da göstermektedir.

En İyi Kolajen Takviyeleri Nelerdir?

Ampuller, tozlar, içecekler, haplar ve kremler… Soru en iyi kolajen takviyeleri nelerdir olduğunda karar vermek gerçekten de çok zorlu olabilir. Kolajen takviyeleri özellikle son yıllarda oldukça popüler bir konu ve Türkiye’de yaşayan kadınların yaklaşık %38’i kırışıklıkları önlemek amacıyla vitamin, mineral veya diğer takviyeler kullanılıyor.

Hatta birçok ünlü isim bile başta kolajen takviyeleri olmak üzere bu gibi ürünlerden faydalanıyor. Tırnakların daha güçlü ve sağlıklı olmasını, kırışıkların azalmasını, cildin daha parlak ve canlı görünmesini sağlayan bu ürünler gerçekten de iddia ettikleri şeyleri yapabiliyorlar mı? Bu sorunun yanıtı kısmen evet. Peki neden kısmen?

İlk olarak henüz tek kullanımda mucizeler yaratacak bir takviyenin olmadığını söyleyerek başlayabiliriz. Konu kolajen üretimi olduğunda, yaşa bağlı olarak vücuttaki kolajen eksikliğinin boyutu çok önemlidir. Ayrıca takviye olarak alınan bu ürünlerin, vücutta gözle görülür sonuçlar vermesi için belirli bir süre boyunca düzenli olarak tüketilmeleri gerekiyor. Yani bir gün yüzünüze bir krem sürüp, sabah uyandığınızda kaz ayaklarından kurtulmayı beklemek imkansız ve mantık dışı.

Kolajen eksikliğine ne kadar erken müdahalede bulunursanız, o kadar çabuk sonuç alabileceğinizi de unutmayın. Elbette bu, ilk kırışıklığınızı gördükten hemen sonra sayısız krem kullanmanız gerektiği anlamına gelmiyor. İlk başlarda kolajen açısından zengin besinler tüketerek, doğal yöntemlerle kolajen takviyesi almanız çok önemli. Sentetik veya kozmetik ürünlerin kullanımı başvuracağınız son yöntem olmalıdır. Bunun en büyük nedenlerinden birisi organik ürünlerin her zaman daha faydalı olduğu ve daha başarılı sonuçlar verdiği gerçeğidir. Peki, bu ürünler başarılı sonuçlar almanızı garantilemiyor mu? Aslında garantiliyor ama hem süre hem de maliyet açısından büyük külfetler.

Hemen aşağıda sizlerle kolajen üretiminizi arttırmaya yardımcı olacak bazı takviyeleri derledik. İşte, Türkiye’de satışa sunulmuş olan bazı etkili takviyeler. :

  • Ovio Saf Toz Kolajen
  • Doppelherz System Kollagen Beauty
  • L’OCCITANE Overnight Reset Serum
  • Voonka Glucogen Dual 92Tb
  • Jeunesse Naara Collagen
  • Bioaqua Hyaluronik Asit ve Kolajen
  • Jellian Collagen Serum
  • Day 2 Day The Collagen Beauty
  • Reneva Collagen Beauty
  • Voonka Ovi Eggshell Membrane 32Tb

Kolajen Yan Etkileri Nelerdir?

Yazımızı sonlandırmadan önce yanıtlamamız gereken son bir sorunun daha olduğunu düşünüyoruz: kolajenin yan etkileri nelerdir? Yapılan araştırmalar sonucunda şimdilik kolajen takviyelerinin bilinen herhangi büyük bir riski bulunmamaktadır. Ancak bazı takviyelerin içinde balık, kabuklu deniz ürünleri ve yumurta gibi alerjen maddeler bulunur. Eğer kullanan kişinin bu gibi ürünlere karşı alerjisi varsa, ürün alerjenik reaksiyona neden olabilir. Bu yüzden satın alacağınız ürünün içeriğini dikkatlice incelemeniz çok önemlidir.

Buna ek olarak kolajen takviyelerinin bazıları ağızda kötü bir tat kalmasına neden olabilmektedir. Bunu önlemek için kişiler ağız yoluyla tükettikleri takviyeleri hiç bekletmeden direkt olarak yutmalıdır. Yine eğer isterlerse portakal suyu veya tercih edilebilecek tatlı başka şeyler ile tüketilebilinirler.

Kolajenin içinde bol miktarda kalsiyum olduğunu unutmamak gerekiyor. Özellikle içinde balık ve balık ürünleri bulunan takviyelerin kalsiyum oranları diğer ürünlere daha fazladır ve bu yüzden aşırı dozda tüketilmemesi önerilmektedir.

Genellikle kolajen takviyesi konusunda bir uzmana danışmanıza gerek yoktur ve kolayca temin edilip, kullanılabilinirler. Ancak tedbiri elden bırakmamak adına bu gibi kullanımlardan önce doktorunuza danışmakta her zaman fayda vardır.

Tüm bunlar dışında çok ender de olsa kolajen takviyesi kullananlar bazı rahatsızlıklar yaşayabilmektedir. Bu rahatsızlıklar genellikle kısa süreli olup, kişinin sağlığını olumsuz yönde etkilemezler. Yine de bir günden uzun süre boyunca aşağıdaki belirtileri yaşayanların mutlaka doktora görünmesini öneriyoruz.

  • Mide yanması
  • İshal
  • Şişkinlik
  • Hazımsızlık

Çocuklar için önerilmeyen ve gerekli olmayan kolajen takviyeleri her yaştan yetişkin için sorunsuz olarak kullanılabilecek takviyelerdendir.

Kolajen Nedir, Ne İşe Yarar Hakkında Son Söz

Kolajen nedir, ne işe yarar, yan etkileri nelerdir, tedavisi nasıl yapılır gibi sorulara yanıt verdiğimiz yazımızın sonuna geldik. Her hastalıkta olduğu gibi kolajen eksikliğinin erken tespiti ve tedavisi başarılı sonuçlar alabilmek için çok önemlidir. Eğer yazımızı faydalı bulduysanız paylaşmayı unutmayın.

Kolajen nedir, ne işe yarar? Kolajen eksikliği belirtileri neler, nasıl giderilir?