Ece Alton: Yeşilçam’ın Minik Yıldızı
Fatoş Karakteri ve Garip Filmi
1986 yapımı Garip filmi, Kemal Sunal’ın en sevilen eserlerinden biri olarak öne çıkıyor. Memduh Ün’ün yönetmenliğinde çekilen filmde, Fatoş karakterini canlandıran küçük Ece Alton, oyunculuğuyla büyük bir etki uyandırdı.
Ece Alton’un Geçirdiği Değişim
Bugün 44 yaşında olan Ece Alton, yıllar içinde görünüm ve hayat tarzı açısından büyük bir değişim geçirdi. Sosyal medyada sık sık “O tatlı kız sen misin?” yorumlarıyla karşılaşan Alton, oyunculuk kariyerini geride bırakarak sade bir yaşam sürüyor.
Oyunculuğu Bırakıp Farklı Bir Yola Yöneldi
Ece Alton, oyunculuğu bırakıp Assos’ta bir otel işletmeye başladı. Şimdi zamanını doğayla iç içe geçirerek çapa yapmak, temizlik işleriyle ilgilenmek ve misafirlerini ağırlamak gibi günlük işlere ayırıyor.
Garip Filminin Kökeni
Garip filmi, Hollywood’un klasiklerinden biri olan Charlie Chaplin’in The Kid filminden uyarlanmıştır. Ece Alton, bu filmdeki performansıyla unutulmazlar arasına girmeyi başardı.
Ece Alton’un Set Hatıraları ve Oyunculuğa Veda
Ece Alton, ailesinin desteğiyle çocuk oyuncu olarak başladığı kariyerinde birçok unutulmaz projede yer aldı. Ancak, 12 yaşında oyunculuk kariyerine ara vermeye karar verdi. Senaryoların yetersiz bütçelerle çekilememesi ve şiddet içeren sahneler, oyunculuğu bırakmasındaki nedenler arasında yer aldı.
Kemal Sunal ile Garip filmi setindeki deneyimlerini anlatırken, Sunal’ı profesyonel ve işine odaklanmış bir aktör olarak hatırlıyor. Ayrıca, set ortamındaki düzen ve huzuru övgüyle anıyor.
Ece Alton’un hafızalarda kalan rolleri arasında Beslen Makarna, Schweppes, Çokoprens, Mis Süt ve Paşabahçe Borcam reklamları bulunuyor. Yeşilçam’ın minik yıldızı, sette keyifle vakit geçirdiğini ve rolünün gerektirdiği zorlukları cesaretle üstlendiğini anlatıyor.
Yeni Bir Hayat: Doğayla İç İçe
Ece Alton, pandemi öncesinde veteriner teknisyenlik eğitimi almaya başlamış ve turizme alternatif bir yaklaşım geliştirmeyi hedeflemişti. Bugün Assos’ta doğanın içinde, farklı bir yaşam tarzını benimseyerek huzurlu bir hayat sürdürüyor.
Oyunculuğu Bırakma Nedenleri
Ece Alton, 12 yaşındayken oyunculuğu bırakma kararı aldı. Senaryolar gelmeye devam ediyordu, ancak içlerinden birini çevirecek bütçe bulunamamıştı. Ayrıca bazı senaryolarda şiddet içeren sahneler vardı ve Alton’un gönlünden geçenlere uygun değildi. Oynamaya devam eder mi bilmiyor, ama bir senaryonun izleyiciye bir şeyler anlatması gerektiğini düşünüyor.
Kemal Sunal ile Set Deneyimi
Ece Alton, Kemal Sunal ile bir filmde başrolü paylaştı. Sunal, sette işine odaklanmış ve sahneler genellikle tekrarlanmıyordu. Alton, Sunal’ı ciddi ve profesyonel biri olarak hatırlıyor. Sette huzursuzluk ya da aşırılık yaşanmadı.
Emel Sayın ve Kediler
Ece Alton, Emel Sayın’ın “Yumacık” şarkısının klibinde de rol aldı. Sayın’ı güler yüzlü ve sıcak bir insan olarak hatırlıyor. Sette en çok heyecanlandığı an, kucağına verilen kediyle ilgiliydi. Kamera dendiğinde kedi, pantere dönüşüyordu.
Çocuk Oyunculuğunun Avantajları ve Dezavantajları
Alton, çocuk oyuncu olmanın avantajlarını ve dezavantajlarını değerlendiriyor. Oyunculuğa çocukken başlamak tehlikeli olabilir. Ebeveynlerin beklentileri, çocuklar için üzücü olabilir. Alton, kendi oyunculuk deneyimini ailesinin beklentisiz ortamında yaşadı. Film senaryolarını ezberlemek doğal bir yetenekti, ancak çarpım tablosu için desteğe ihtiyacı vardı.
“Garip” Filmi ve İlk Buluşma Anısı
Ece Alton, “Garip” filminde oynadığını bilmeyen birinin tepkisini gülümsetici buluyor. Üniversitede bu film hakkında konuşulmaya başlandığında, hoşlandığı çocuk “O hatun nasıl güzel bir şey olmuştur” demiş. Alton, güzellik kavramının yanında birlikte gülebilmenin önemini vurguluyor.
ZUHAL OLCAY’LA GEÇMİŞE YOLCULUK YAPIYORDUK
Ece Alton, 8 yaşına geldiğindeyse TRT’nin 1987 yılındaki önemli işi “Gecenin Öteki Yüzü” dizisinde oynar. Bu sefer Haluk Bilginer, Zuhal Olcay ve Müşfik Kenter’le yan yanadır. Alton, o sete dair anılarını şöyle anlatıyor: “Füruzan senaryosunu yazmıştı, Okan Uysaler’in yönetmenliğini üstleniyordu, Gülsüm Karamustafa da sanat yönetmenliğini…
Bambaşka bir çocukluk dönemi benim için. Sette, Füruzan ve Gülsüm Karamustafa, ‘Uzun Çoraplı Kız Pippi’nin serüvenlerini anlatırdı. Makyöz Nevin Hanım’ın sihirli kutuları ve sonsuz sabrını hatırlıyorum. Beyoğlu’ndaki o zaman terk edilmiş, eski haliyle, ünlü Vardar Apartmanı’nda çekimler yapılırdı. Zuhal Olcay ile her gün geçmişte yolculuğa çıkardık. Bütün bu insanlar sayesinde benim hiç yaşamadığım bir dönemi deneyimledim.
Hatıraları belleğime atabilmek açısından yaşım da biraz daha elverişliydi. Bu sette çok anım var. Büyümeye başlamışım, tepkilerime, tepkileri tartıyorum, ölçüyorum, öğrenmeye devam ediyorum… Yine şanslıymışım ki muhteşem insanların içindeyim. Aile dostumuz olan yüce Müşfik Kenter’in yanında berisinde bir sette olmak… Tüm ekibiyle, her anıyla film içinde bir filmdi. Öğrenme, eğlenme ve uygulama yeriydi set benim için.”
AYRICALIKLI BİR TAVIR GÖRMEDİM
“Okulda, sınıfta arkadaşlarımdan benim durumumla ilgili hiçbir ayrıcalıklı tavır görmedim. Devlet okulundaki 60 kişilik sınıfımda; kayırmak, yüceltmek, küçük görmek yoktu. Gazetelerde röportajlarınızın çıkmasıyla, çocuk olarak başka kulvarlarda diğerlerinden bir adım ileri ya da geri konulmadığınız, ailenizin ve çevrenizin; size, sizmişsiniz gibi davrandığı bir Türkiye’ydi.”