Ülkemizde Covid-19 virüsünün görüldüğü Mart ayından beri çok yoğun tempoda çalıştıklarını ve virüsle mücadelede alınan tedbirlerden sonra Mayıs ayının son haftasından başlayarak Haziran ve Temmuz aylarında yoğun temponun biraz düştüğünü ifade eden Kırıkkkale Üniversitesi (KKÜ) Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr. Serdar Gül, “Tatil ve bayram süreçlerinde insanlar Covid-19 virüsü enfeksiyonundan daha az korkmaya başladı. Bu nedenle de Ağustos ve Eylül aylarında vaka sayıları ciddi seviyelerde artış gösterdi. Bu zorlu süreç içerisinde tüm sağlık personelinde olduğu gibi bizlerde de yorgunluk ve yıpranma görülmeye başladı.” dedi.
Hiç Tatil Yapmadan Çalıştık
Ülkemizde virüsün görüldüğü Mart ayından bu yana gece ve gündüz demeden, neredeyse hiç tatil yapmadan çalıştıklarına değinen Doç. Dr. Gül, “Mesaimiz 24 saat sürüyor. Ara verme ve tatil yapma imkanımız yoktur. Sadece bedenselolarak değil, psikolojik olarak da çok yorgun düşüyoruz. Çünkü genç yaşta, hamile ya da yeni doğum yapmış hastalarımız arasından yeni tip koronavirüse yeni düşenler oluyor. Bunlara tanıklık ettikçe de moral olarak büyük bir çöküntü yaşıyoruz. Mümkün olduğunca da dayanmaya gayret ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Ailece Covid-19 Virüsüne Yakalandık
Kendisine de geçen ay Covid-19 virüsü enfekte olduğunu ve çok fazla vakayla muhatap oldukları için eninde sonunda virüsün kendilerine de enfekte olacağının farkında olduklarını söyleyen Doç. Dr. Serdar Gül, “Yaşları ilerlemiş olan anne,baba ve akrabalarımızla koronavirüs salgınından dolayı görüşemiyorduk. Çünkü Covid-19 virüsünün ister istemez bir gün bize de enfekte olacağının farkındaydık. Nitekim öyle de oldu. Ailecek yeni tip koronavirüse yakalandık. Bunun içinde Mart ayından bu yana fiziksel ve psikolojik olarak çok yıprandık. Ben, Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra orta düzeyde akciğer tutulumu yaşadım. Ama hastanede tedavi görmeyi gerektirecek kadar ağır bir akciğer tutulumu geçirmedim. Bu kadar hafif geçirmiş olmama rağmen daha evvel geçirdiklerime hiç benzemedi. Öyle ki kıyaslanamaz bile. 3-4 gün boyunca çok şiddetli ağrılar çekiyorsunuz. Kendinizi öyle bir halsiz hissediyorsunuz ki yerinizden kalkacak dermanınız olmuyor. Hiçbir şeyden keyif alamaz hale geliyorsunuz. Enfeksiyonun ilk 15 günü neredeyse 10 kilo verdim. Bu nedenle halkımızın çok dikkatli davranması gerekiyor. ‘Ne olacak ki canım, geçirir kurtarırız.’ gibisinden bir düşünce içerisine kimse girmesin. İster genç olsun, ister yaşlı kimde nasıl seyredeceği hiç belli olmuyor. Herkes, tedbirlere uymaya gayret ederek çok dikkatli olsun.” ifadelerine yer verdi.
Genç Bir Vaka Dahi Çok Hızlı Kötüleşebilir
Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra iyi seyreden 25-30 yaşlarında bir vakanın hızla kötüleşerek yoğun bakım tedavisine gereksinim duyabileceğini ve hatta hayatını kaybedebileceğini kaydeden Doç. Dr. Serdar Gül, “Bu nedenle de Covid-19 virüsü enfeksiyonunun hangi hastada iyi, hangi hastada kötü seyredeceğini tahmin edemiyoruz. Bağışıklık sisteminde bozukluk veya altta yatan ciddi bir hastalık durumunda ağır seyretme riski artıyor. Enfeksiyonun en kötü tarafı bulaşıcı olması nedeniyle bazı vakaların yanında refakatçi kalmak istemiyor. Vakaların, diğer hastalıklarda olduğu gibi odadan dışarıya çıkarak gezme şansı yok. Bu şartlarda normal bir hasta bile çok güçlük çekerken, üstüne nefes alamdığınızı düşünün. Her şey üst üste gelince de vakalarımız çok güç durumlar yaşıyorlar. Vakaların bir çoğunda kendi ya da bir yakınının başına gelmeden virüse inanmadığını gözlemliyoruz. ‘Nasıl olsa hafif atlatırız, geçer gider.’ gibisinden bir düşünceye kapılıyorlar. Ama geç de olsa Covid-19 virüsü kendilerine enfekte olunca durumun hiç de öyle olmadığını anlıyorlar.” diye konuştu.
Her Düğünden Sonra Onlarca, Yüzlerce Vaka Görülüyor
Yaz aylarındaki her düğünün ardından onlarca, yüzlerce vakaya rastladıklarına ve bu duruma çok üzüldüklerine de değinen Doç. Dr. Gül, “Kimse gençliğine, sağlığına ve sporculuğuna güvenerek tedbiri elden bırakmasın. Enfeksiyonun kimde nasıl seyredeceği hiç belli olmuyor. Ayrıca vebalini de düşünmek lazım. Genç ve sağlıklı olduğun için süreci hafif geçirsen de bulaştırdığın başka bir insan hayatını kaybedebilir. Bunun vicdan azabı boyutunu göz ardı etmemek gerekiyor. Bunun için herkesin tedbirli olmasına gereksinim var. Sürü bağışıklığı kazanılması gibi bir alternatif zaten bulunmuyor. Sürü bağışıklığı çok tehlikeli ve riskli bir durum olur. Maske, sosyal mesfae ve hijyen kurallarını ihmal etmezsek bu işin üstesinden en kısa sürede geliriz.” dedi.