Ağzın herhangi bir yerinde meydana gelebilen ağız kanseri en tehlikeli kanser türlerinden birisidir. En yaygın görüldüğü bölgeler ağız, dudak ve dil olan bu kanser türünün oluşumundaki temel etken skuamöz hücrelerinin mutasyon nedeniyle deformasyona uğramasıdır. Ağız kanseri çoğunlukla ilk başlarda belirti göstermese de bir süre sonra boyunda bulunan lenf düğümlerine sıçrayarak kendisini belli etmeye başlar. Bunu tetikleyen başlıca faktörler dengesiz beslenme, ağız bakımının düzgün bir şekilde yapılmaması, aşırı sigara ve alkol kullanımıdır.
Bu hastalıkta görülen en yaygın belirtiler ağız içinde ve dudaklarda kronik hale gelen yaralar ve ağızda sürekli ağrı hissidir. Dünya genelinde en sık rastlanan kanser türleri içerisinde ilk 10’da yer alan ağız kanserinde risk grubu özellikle 50 yaş üstü erkek bireyler, sigara ve alkol kullananlardır. Hastalıktan tamamen kurtulabilmenin en etkili yolu erken teşhis yapılarak tedavi sürecine vakit kaybetmeden başlamaktır.
Ağız Kanseri Nedir?
Boyun kanseri olarak tanımlanan ciddi bir kanser türünün bir alt grubu olan ağız kanseri, ağız içindeki herhangi bir noktada ya da dudakta kanserli hücrelerin gelişmesi ve yayılmasına bağlı meydana gelen bir sağlık problemidir. Ağızdaki dokuların korunmasını sağlamak amacıyla ağız içi skuamöz hücreleri tarafından oluşturulan mukozalı bir katmanla kaplıdır. Kanser oluşumları genellikle ince, düz ve yassı bir yapıya sahip olan bu skuamöz hücrelerinde gelişmektedir. Bu hücrelerde meydana gelen deformasyonlar ve yapısal mutasyon bazen kanserli hücrelere neden olabileceği gibi bazen de fibrom olarak adlandırılan iyi huylu tümörleri oluşturabilmektedir. Ancak fibromlar da tedavi edilmediğinde zararlı kanser hücrelerine dönüşeceği için kesinlikle tedavi sürecine geç kalınmaması gerekir.
Ağız Kanseri Türleri Nelerdir?
Büyük bir çoğunluğu ağız içi epitelini kaplayan skuamöz hücrelerinde gelişen ağız kanserinin ağızda geliştiği bölgeye göre farklı türleri bulunmaktadır. Bunlar;
- Dişeti Kanseri
- Dudak Kanseri
- Dil Kanseri
- Yanak Mukozası Kanseri
- Ağız Tabanı Kanseri
- Damak Kanseri
Çok yaygın olmayan ağız kanseri türleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir.
Sarkom
Sarkom türü kanser oluşumları kıkırdak, kemik, kas ya da ağız içindeki diğer yumuşak dokularda oluşan yapısal bozukluklar nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Adenokarsinom
Bu kanser türü tükürük bezlerine yerleşerek burada çok ciddi rahatsızlıklara neden olmaktadır.
Lenfoma
Genellikle lenf bezlerinde gelişerek diğer dokulara da yayılan bu kanser türü nadiren ağız içi epitelinde de meydana gelebilmektedir.
Oral Malign Melanom
Deri üzerinde pigmen üretiminden sorumlu olan melanositlerde oluşan bu kanser türü kanama ve şişliklere neden olan tehlikeli bir hastalıktır.
Ağız Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Uzmanlar ağız kanserinin altında yatan temel nedeni tam olarak belirleyebilmiş değildir. Ancak kişinin geçmişte yaşadığı rahim ağzı, penis, yemek borusu, anüs, deri ya da testis kanseri gibi rahatsızlıkların bu kanseri tetikleyici etkisinin olduğunu belirtmektedir. Bunun yanında ağız kanseri riskini arttıran faktörler genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir.
- Dudakların uzun süre güneş ışınlarına maruz kalması
- Tütün çiğneme alışkanlığı ve enfiye kullanımı
- Bağışıklık sisteminin zayıf olması
- HPV hastalığına yakalanma
- Genetik yatkınlık
- Aşırı miktarda alkol, puro, pipo ve sigara kullanımı
- Ağız bakımına gereken özeni göstermemek
- Kronikleşen ağız içi ve dudak yaraları
Ağız Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Ağız kanseri başlangıç evresinde hafif dereceli de olsa bazı belirtiler gösterir. Ancak kişiler bu tür semptomları genellikle göz ardı ettikleri için hastalık ilerleyerek daha ciddi boyutlara ulaşır. Bu tür olumsuz durumları önlemek adına aşağıda sırlamış olduğumuz ağız kanseri belirtilerinden bir ya da birkaç tanesi varsa kesinlikle bir doktora muayene olmak gerekir.
- Ağızda sürekli ağrı hissi
- Kalıcı hale gelen ağız içi ülserleri
- Ağız içinde ve dudakta kırmızı veya beyaz renkli oluşumlar
- Yutkunurken zorlanma ve ağrı hissetme
- Sesin çatallaşması, kısılması ve diğer konuşma bozuklukları
- Beslenme düzeyi normal olduğu halde kilo kaybı
- Boyun, dudak ve ağız bölgesinde deri kalınlaşması ya da yumru şeklinde şişlikler
- Ağız kokusunun sürekli hale gelmesi
- Ağız içinde uyuşukluk ve kanama
- Çene şişmesi, çene hareketlerinde zorlanma ve dişlerin gevşemesi
- Ağız içindeki deformasyonlar bağlı olarak diş protezlerinin yerine oturmaması
- Tükürük bezlerinde ağrı ve şişlik
Ağız Kanseri Teşhisi Nasıl Yapılır?
Ağız kanseri kontrol altına alınmadığında diğer dokulara da yayılma ihtimali olan oldukça ciddi bir sağlık problemidir. Bu nedenle hastalıkta tedavi sürecine geç kalınmaması adına erken teşhis oldukça önemlidir. Ağız kanseri teşhisi için hastaya aşağıdaki yöntemler uygulanabilmektedir.
Fiziksel Muayene
Doktorlar fiziksel muayene sırasında hastanın alışkanlıkları, geçmişte yaşamış olduğu sağlık problemleri ve ailesinde ağız kanseri vakasının olup olmadığı gibi bazı soruları yönelterek genel bir değerlendirme yapar. Ayrıca boyunda bulunan lenf düğümleri, yanağın iç kısmı, boğaz arkası, dil, damak ve ağız tabanı detaylı bir şekilde kontrol edilir.
Eksfolyatif Sitoloji
Kanserli hücrelerin belirlenmesinde etkili bir yöntem olan eksfolyatif sitoloji testi herhangi bir ağrı ya da acıya neden olmadığı için en yaygın kullanılan uygulamalardan birisidir. Ağız boşluğunda bulunan yara ya da tümörden küçük bir numune alındıktan sonra çeşitli işlemlere tabi tutularak mikroskop altında analiz edilmektedir. Eğer bu test sonucunda alınan doku örneğinde yapısal bozukluklara rastlanırsa biyopsi de yapılabilmektedir.
Biyopsi
Ağız kanserinin teşhis aşamasında yapılan biyopsi uygulamasının 3 farklı çeşidi bulunmaktadır.
İnsizyonel Biyopsi
Bu uygulamada hastaya öncelikle lokal anestezi yapılır ve neşter yardımıyla kanserli bölgeden küçük bir parça alınır. İşlemin ardından gerek duyulursa doku örneği alınan bölge dikişlerle kapatılır.
Delme Biyopsisi
Lokal anestezi uygulanarak yapılan delme biyopsisi, kesici uca sahip özel bir aletle ağzın iç yüzeyinden küçük bir parça alınması şeklinde yapılan bir işlemdir. Anestezinin etkisiyle kesilen bölgede uyuşukluk olacağı için hasta herhangi bir ağrı hissetmemektedir.
İnce İğne Aspirasyon Sitolojisi
Bu yöntemde ince bir iğne yardımıyla boyunda bulunan lenf bezlerinden ya da oluşan şişliklerden sıvı örneği alınarak incelenmektedir. Kanserin diğer dokulara bulaşma ihtimali hakkında da bilgiler edinmeyi sağlayan bu uygulama aynı zamanda ağrısız bir işlemdir.
İleri Test Uygulamaları
Eğer yapılan muayene ve biyopsi sonucunda kişiye ağız kanseri tanısı konulursa ağız kanserinin evresini belirlemek ve tedavi sürecinde nasıl bir yol izleneceğine karar verebilmek adına aşağıdaki gibi bazı testler yapılmaktadır.
BT Taraması
Akciğer, boğaz, boyun ve ağız başta olmak üzere vücudun herhangi bir bölümünde zararlı oluşumların varlığını tespit etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Röntgen Çekimi
Kanserin göğüs, çene, akciğer ya da soluk borusuna bulaşıp bulaşmadığı hakkında bilgi vermektedir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme
Doktorlar bazı durumlarda MRG çekimi yaparak baş ve boyunun detaylı görüntüsünü alarak bu bölgelerde tümör oluşumunun varlığını araştırabilir.
Pozitron Emisyon Tomografisi
Kanser hücrelerinin lenf bezlerine ya da diğer sağlıklı organ ve dokulara yayılıp yayılmadığını anlamak için PET uygulaması yapılabilmektedir.
Endoskopi
Sinüsler, boğaz içi, burun pasajları, soluk borusu ve genizde herhangi bir anormal doku olup olmadığını anlamak amacıyla kullanılmaktadır.
Ağız Kanseri Evreleri Nelerdir?
Ağız kanserinde tümörlerin boyutu ve hastalığın yayılma durumuna göre 4 ayrı evre bulunmaktadır.
Evre 1
Bu evrede kanser hücreleri lenf bezlerine bulaşmamıştır ve tümörlerin boyutu en fazla 2 cm’dir.
Evre 2
2. evrede de kanser hücreleri lenf bezlerine ulaşmamıştır ancak tümörlerin boyutu 2 ile 4 cm arasında değişmektedir.
Evre 3
Bu evrede kanserin lenf bezlerine yayılma ihtimali vardır ve tümörler 4 cm’den daha büyük boyuta ulaşmıştır.
Evre 4
Ağız kanserinin son evresinde artık tümörlerin boyutu belirginleşecek derecede büyümüştür ve kanser hücreleri lenf bezleriyle diğer doku ve organlara bulaşmıştır.
Ağız Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?
Ağız kanserinde tedavi sürecine geçmeden önce doktor hastanın kilo dengesinin sağlanması ve vücut direncinin arttırılması amacıyla özel bir diyet programı yapabilir. Ayrıca tedaviye başlamadan en az bir hafta öncesinde sigara veya alkol gibi zararlı alışkanlıkların bırakılması sürecin daha hızlı ve etkin bir şekilde ilerlemesine katkı sağlayacaktır.
Hastanın genel sağlık durumu kontrol edildikten sonra kanserin türü ve evresine göre aşağıdaki tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Ameliyat
Cerrahi operasyonda tümörlü doku alınırken kanser hücrelerinin tekrar yayılmasını önlemek amacıyla bir miktar da sağlıklı dokunun yüzeyi kesilebilmektedir. Büyük tümörlerde ameliyat yapılırken hastalığın erken evresinde görülen çok küçük boyutlu oluşumlarda lazerle ameliyat yöntemi de yapılabilmektedir. Ayrıca çene kemiğini ya da dilin bir kısmını kaplayan kanser oluşumlarında daha kapsamlı bir operasyon yapılmaktadır. Cerrahi operasyonlardan sonra hastada kanama ve enfeksiyon gibi bazı sağlık problemleri görülebileceği için ameliyat uygulanan bölgenin temiz tutulması ve doktorun söylediklerinin uygulanması önemlidir. Bunun dışında boyun diseksiyonu verekonstrüktif cerrahi uygulamaları da yapılabilmektedir.
Boyun Diseksiyonu Yöntemi
Eğer kanser hücreleri lenf bezlerine sıçramışsa boyundaki kanserli lenf bezini ve deformasyona uğrayan diğer kısımları almak için boyun diseksiyonu yöntemi uygulanır. İşlem sonunda boyunda az miktarda ameliyat izi kalsa da lenf bezlerindeki tüm kanserli hücreleri temizleyen bir yöntem olduğu için yaygın bir şekilde tercih edilmektedir.
Rekonstrüktif Cerrahi
Uygun operasyonlarla kanserli dokular temizlendikten sonra hastanın yemek yeme ve konuşma gibi eylemleri sorunsuz bir şekilde yapabilmesi için rekonstrüktif cerrahi yapılması gerekebilir. Bu yöntemde vücudun diğer bölümlerinden deri, kas ya da kemik tozları alınarak ilgili bölgeye eklenebilir. Ayrıca eksilen dişlerin yerini doldurmak amacıyla da implant uygulaması yapılabilmektedir.
Radyasyon Tedavisi
Kanserin yenilenmesini engellemek amacıyla cerrahi operasyondan sonra yapılan radyasyon tedavisinde, hasarlı dokuya X-ışınları ve protonlar gibi yüksek enerji düzeylerine sahip ışınlar gönderilerek kanserli hücreler yok edilmektedir. Çok ileri seviyelere ulaşmamış dil kanserinde genel anestezi yapılarak brakiterapi uygulaması da yapılabilmektedir. Radyasyon tedavisinde vücuda radyoaktif ışınlar gönderildiği için kişi bir süre hamile bayan ve çocuklarla temas etmekten kaçınmalıdır. Ayrıca radyoaktif implantlar işlem sonrası çıkarıldığında bir süre ağrıya veya şişliğe neden olabilir. eğer çok ileri yan etkiler meydana gelirse mutlaka doktora muayene olmak daha ciddi sağlık problemleri yaşamamak adına önemli bir konudur.
Kemoterapi
Bu yöntem kanserli hücreleri yok etmek ve daha çok alana yayılmasını önlemek amacıyla tercih edilen tedavi yöntemlerinin başında gelmektedir. Kemoterapi sürecinde hastaya verilen ilaçlar tek başına kullanılabileceği gibi diğer ilaçlarla birlikte de alınabilir. Kanserin çok fazla alana bulaştığı durumlarda ya da tekrarlama ihtimali bulunduğunda radyasyon tedavisiyle birlikte yapılabilmektedir. Kemoterapide genel olarak kusma, saç dökülmesi, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklar meydana gelebileceği gibi kullanılan ilacın türüne göre yan etkiler de farklılık gösterebilmektedir.
Hedefli İlaç Tedavisi
Hedefli ilaç tedavisi kanser nedeniyle yapısal değişikliğe uğrayan bölgelere etki ederek buradaki kanserli hücreleri yok etmektedir. Ağız kanserinin erken ve ileri evresinde yapılan tedavilerde genellikle setuksimab adlı ilaç kullanılarak büyük ölçüde iyileşme sağlanmaktadır. Setuksimab radyasyon ya da kemoterapi uygulamasına ek olarak kullanılan bir ilaçtır. Doktorlar hastalığın ne derecede ilerlediği ya da kişinin genel durumuna göre bazen sadece radyasyon tedavisiyle birlikte bu ilacı kullandırmaktadır. Ayrıca böbrek hastaları ve bayanların gebelik dönemlerinde kemoterapi uygulaması sakıncalı olduğu için bu tür hastalara da verilebilmektedir. Tedavi uygulandıktan sonra iyileşme görülse bile hastalığın tekrarlama ihtimaline karşı 5 yıl boyunca doktora gidilerek genel muayene olunması önemlidir.
Ağız Kanserini Önlemede Etkili Bitkisel Tedavi Uygulamaları
Ağız kanseri hastalığında tedavi sürecine erken başlandığında büyük oranda iyileşme sağlandığı için kişiler kendisinde bu hastalığa ait belirtileri fark ettiğinde hiç vakit kaybetmeden doktora muayene olmalıdır. Genel uygulamaların yanında hastalar keçiboynuzu, kızılcık, kestane, kara halile, fındık, incir, çam fıstığı, elma, badem, ardıç, ceviz, armut, acve hurması, kuşkonmaz, yer elması, ahlat, çörek otu, ceviz, bal, limon, üzüm ve muz gibi besinleri bol miktarda tüketmeye özen göstermelidir.
Ayrıca hem tedavi sürecine katkı sağlamak hem de kanser hücrelerinin oluşumunu engellemek amacıyla aşağıda belirtilen ağız kanserini önleyici bitkisel tedavi uygulamaları yapılabilir.
Karanfil Yağı
Ağız kanserinde iyileşme hızını arttıran en etkili bitkisel ürünlerin başında karanfil yağı gelmektedir. Güçlü bir ağrı kesici özelliğe sahip olan karanfil yağı aynı zamanda toksin maddelerin vücuttan uzaklaşmasını sağlayarak doku tahribatlarını önler. Bu uygulama için 3 damla karanfil yağını bir miktar suyla karıştırın. Daha sonra bir parça pamuğu bu karışıma batırarak yaraların üzerine sürün. Yaraları karanfil yağıyla sildikten sonra yaklaşık 3 dakika boyunca bekleyin ve ağzınızı bol suyla çalkalayın. Bu uygulamayı 10 gün boyunca günde 2 kez yaptığınızda etkili sonuçlar elde edebilirsiniz.
Zerdeçal
Ağız kanserine oluşan yaraların daha geniş alana yayılmasını önleyen zerdeçal bu özelliğinin yanında kanser oluşumunda önemli bir rol oynayan serbest radikallerin atılmasını sağlar. 1 tatlı kaşığı zerdeçalı bir miktar suyla macun kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Bu karışımı yaraların üzerine sürüp 5 dakika beklettikten sonra ağzınızı suyla çalkayın. Bu uygulamayı 1 hafta boyunca düzenli olarak günde bir kez uygulayabilirsiniz.
Yeşil Çay
Bu uygulama için 1 çay kaşığı kurutulmuş yeşil çayı 1 bardak kaynar suyun içerisine atın ve yaklaşık 5 dakika demlendikten sonra ılık şekilde tüketin. Bu çaydan günde 2 su bardağı içilmesi hastalık etkeni zararlı maddelerin uzaklaştırılmasına yardımcı olmaktadır.
Oksijenli Su
Oksijenli su ağızda kanser hücrelerinin oluşmasına neden olan bakteri ve virüs gibi zararlı mikroorganizmaların yok olmasını sağlar. Ayrıca yaraların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahiptir. Bir bardak suya bir miktar oksijenli su ilave ederek hazırladığınız karışımla gargara yapabilirsiniz. Ancak bu aşamada dikkat etmeniz gereken en önemli konu gargara sırasında bu suyun kesinlikle yutmamalısıdır. Bu uygulamayı 3 ay boyunca günde 2 ya da 3 kez yapığınızda ağız içindeki enfeksiyon, yara ve kanser oluşumlarında iyileşme görülecektir.
Kırk Kilit Otu
1 Avuç kurutulmuş kırk kilit oyunu 1 bardak suyun içerisine koyun ve üzerini kapattıktan sonra kısık ateşte 5 dakika boyunca kaynatın. Hazırladığınız çayı sabah, öğle ve akşam olmak üzere günde 3 kez içebilirsiniz. Ancak bu bitkinin tüketimi bazı hassas bünyelerde alerjik reaksiyonlara neden olabileceği için kullanmadan önce doktorunuza danışmanız ileride herhangi bir sağlık problemi yaşamamak adına önemlidir.
Kekik
Antiseptik özelliğe sahip olan kekik kanser hücrelerinin yapısını bozarak diğer dokulara yayılmasını engellemektedir. 1 çay kaşığı kekiği 1 bardak kaynar suyun içerisine atıp karıştırdıktan sonra yaklaşık 3 dakika demlenmeye bırakın. Her gün düzenli olarak bu çaydan 1 bardak içtiğinizde ağız içindeki yaraların ve ağrının azaldığını fark edeceksiniz.
Sarımsak
Her derde deva olan sarımsak içerdiği güçlü antioksidanlar ve faydalı maddelerle ağız kanseri hastaları için en ideal besinlerden birisidir. Öncelikle 4-5 diş sarımsağın kabuklarını temizleyin ve küçük parçalar halinde kesin. Daha sonra bunu ezdikten sonra ister yemeklerinizin içinde isterseniz de bu haliyle tüketin. Her gün düzenli olarak sarımsak tüketmek kanser hücrelerinin çoğalmasını büyük ölçüde engelleyecektir.