Ana SayfaHaberlerKoronavirüs kalıcı koku kaybına neden olabilir!

Koronavirüs kalıcı koku kaybına neden olabilir!

Covid-19 virüsünün en önemli belirtileri arasında koku kaybı da yer alıyor. Tıp literatüründe ‘anozmi’ adının verildiği koku kaybıyla ilgili bugüne kadar birçok araştırma yapıldı. Prof. Dr. Aytuğ Altundağ ve ekibi tarafından gerçekleştirilen araştırmada ise Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra tedavi olarak iyileşen hastalarda koku kaybının kalıcı olup olmadığına yönelik araştırma yapıldı.

Prof. Altundağ ve ekibi tarafından yapılan araştırmada 29 kişisi sağlıklı olan, 24’ü Covid-19 virüsü enfekte olduğu için koku kaybı yaşayan ve 38’ide diğer virüsler enfekte olduğu için koku kaybı yaşayan kişilerin burun anatomileri ile ilgili inceleme yapıldı. Bu incelemeler neticesinde burun anatomisindeki farklılıktan dolayı koku alma alanı daha geniş ve koku alma hacmi daha büyük olan kişilerde, Covid-19 virüsü enfekte olduktan ve iyileştikten sonraki süreçte koku alma bozukluğunun kalıcı olma riskinin yüksek olduğu sonucuna ulaşıldı.

Türk bilim adamları tarafından gerçekleştirilen ‘Covid-19 hastalarında koku alanı ölçümleri’ başlıklı bu araştırmadan elde edilen bulguları Amerikan Kulak Burun Boğaz Cemiyeti’nin resmi yayın organı ‘Otolaryngology-Head and Neck Surgery’ adındaki hakemli dergide yayımladı.

Ani Koku Alma Kaybı Viral Enfeksiyon Belirtisi

Konuya dair önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, “Covid-19 virüsünün koku alma bozukluğuna neden olduğuna ilişkin ilk bulgulara Covid-19 virüsü salgını olduğuna dair ilk açıklamanın yapıldığı Aralık 2019 tarihinde ulaşıldı. Şubat 2020 tarihinden itibaren de dünyaya yoğun bir şekilde rapor edildi. Ülkemizde ise Mart 2020 sonu itibariyle gerekli kurumlar ve toplum, ani koku alma bozukluğunun viral enfeksiyon belirtisi olduğu ve bu viral enfeksiyonunda yüksek ihtimalle Covid-19 virüsü olduğu yönünde uyarıldı. Süreç ilerledikçe de Covid-19 virüsü enfeksiyonunda koku alma bozukluğunun çok temel bir bulgu olduğu ve Covid-19 virüsü enfekte olan vakaların önemli bir kısmının geçici olarak koku alma bozukluğu yaşadığı görüldü.” dedi.

Covid-19’dan Sonrada Koku Alma Bozukluğu Sürdü

Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra koku alma bozukluğu görülen bir grup hastada ‘uzamış koku alma bozukluğuna’ rastlandığına değinen Prof. Dr. Altundağ, “Mart ayında Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra tedavi olarak iyileşen bazı vakalarda koku alma bozukluğu halen sürdü. Bu hastalar içinde genç olanlar da vardı, yaşlı olanlar da vardı. Uzamış koku alma bozukluğu görülen vakalara dair bilimsel hipotezlerimizi ekip arkadaşlarımla birlikte bir çalışmaya dönüştürdük.

Olaya, ‘Covid-19 bulguları görüldükten sonra koku alma bozukluğu devam eden vakalarda nasıl bir ortak bulgu ve sorun olabilir?’ şeklinde baktık. Aslında daha evvel elde edilen verilerde ACE2 reseptörünün koku alma alanında çok yoğun bulunduğunu gösteriyor. Tarafımızdan yürütülen çalışmada ise bu kişilerin burun anatomilerinde farklılıklar olduğu tespit edildi.

Burun anatomisine göre koku alma alanı daha geniş ve koku alma hacmi daha büyük olan vakalarda kalıcı koku alma bozukluğu riskinin çok fazla olduğu görüldü. Bu vakalarla gerçekleştirilen görüşmelerde Covid-19 virüsü enfekte olmadan önce çok iyi ve rahat bir şekilde koku aldıklarını ifade ettiler. Bu avantaja sahip olmalarındaki en önemli etken ise burun anatomilerindeki farklılıktan dolayı burunlarının daha fazla koku reseptör hücresi içermesiydi. Bunu gözlemledik. İnsanın savunma mekanizmasının virüsle mücadele etmek için virüsü burunda mı karşıladığını, akciğere ne hızla ilerlediğini, beyne doğru ilerlerken koku alma alanını mı kullanıyor, mantığıyla başladığımız araştırmada burun anatomisini inceleme altına aldık. Vakalardaki farklılıkları yaptığımız araştırmayla tespit ettik.” ifadelerine yer verdi.

Gençlerde de Koku Alma Bozukluğu Kalıcı Hale Gelebilir

Araştırmada inceledikleri hastaların Covid-19 virüsünü geçirmiş, virüs tedavi sürecindeki şikayetlerinin hepsi geçmiş, ancak koku alma bozuklukları halen süren vakalar olduğuna, bu vakaların bir kısmında koku alma duyularının kısmi de olsa geri kazanıldığını, bir kısmında ise hiçbir kazanım olmadığını ifade eden Prof. Dr. Altundağ, “Uzamış Covid-19 ya da Covid-19 virüsü nedeniyle gelişen beyin sisi belirtileri olan kafanın sersem sepet gibi olması ve kronik yorgunluk hali gibi problemler çok sık tartışılmaktadır. Son günlerde de koku alma bozukluğunun bazı vakalarda kalıcı hale gelip gelmeyeceği tartışılıyor.

Kış mevsiminin yaklaştığı bugünlerde görülebilecek bütün viral enfeksiyonlarda bazı hastalarda kalıcı koku alma bozukluklarına rastlanabilir. İnsanları sürekli ikaz etme gereksinimi doğuyor. Genç ya da yaşlı olsun Covid-19 virüsüne bağlı iyileşmeyen kalıcı koku alma bozuklukları görülebilir. Oran düşük olsa da bu riski göz önünde bulundurmak gerekiyor. Normal bir Covid-19 virüsü enfeksiyonu geçirildikten sonra koku alma duyusu çok hızlı bir şekilde geri gelse de burundaki anatomik farklılığa bağlı olarak olfaktör kleft olarak adlandırılan koku yarığındaki genişlemeden dolayı kokuyla ilgili hasarların daha uzun sürebileceğinin bilinmesi lazım.” diye konuştu.

Koku Alma Alanı Genişledikçe ACE 2 Reseptörü Çoğalıyor

İnsanların burun yapısındaki anatomik farklılık ve koku yarığındaki genişlemeye dair önemli bilgiler paylaşan Prof. Dr. Altundağ, “Burnun giriş bölgesinde koku hücreleri bulunmaz. Koku hücreleri sadece burunun çatı olarak adlandırılan bölümünde vardır. Kalıcı koku alma bozukluğu hasarının oluştuğu vakalarda burun çatısında bulunan ve koku yarığı olarak adlandırılan bu kısmın daha geniş olduğunu gözlemledik. Bu alan daha geniş olunca da daha fazla ACE 2 reseptörü bu bölgeye tutunabiliyor. Zaten koronavirüs hücre içerisine yerleşirken ACE 2 reseptörünü kullanmaktadır. Bu durumda akciğere doğru ilerlemeyen koronavirüs burun dikine doğru ilerleyerek koku alma alanına yerleşecektir. Burun bölgesinde yoğunluk olduğundan dolayı savunma mekanizması burun bölgesine doğru ilerliyor böylelikle virüsle savaş bu bölgede başlamış oluyor. Koku alma bozukluğu yaşayan vakalarda koronavirüsün klinik şiddetinin daha hafif olduğunu gösteren araştırmalarda mevcut. Virüs burun çatısında olduğu için akciğere doğru ilerlemiyor.” şeklinde konuştu.

Pandemi Sürecinde Sigara İçmeyin

Covid-19 virüsü salgın sürecinde sigara içilmemesinin sağlık açısından önemine de değinen Prof. Dr. Altundağ, “Sigara burun içerisindeki bariyerleri ve burnun savunma mekanizmasını olumsuz etkilemektedir. Burun bölgesi koronavirüs için bir ön cephe niteliğindedir. Koronavirüs burunda izole edildiği takdirde klinik şiddeti ayakta geçirilebilecek kadar çok daha hafif olabilir. Asemptomatik ya da taşıyıcı olarak adlandırılan birçok vakada bunu gözlemledik. Öksürük ya da nefes darlığı gibi bulgulara rastlanmıyor. Sadece koku almada bozukluk bulgusu görülüyor. Bu nedenle burun anatomisi virüslerin algılanmasında çok önemlidir.” dedi.

Evde Koklama Egzersizleri Yapılmalı

Salgının başından beri oluşturduğumuz küresel kimyasal algılar çalışma grubuyla birlikte çok uluslu ve çok merkezli çalışmalar yürüttüklerini ve gerçekleştirdikleri son araştırmalarda bu çalışmalarda elde edilen bilgilerden çok istifade ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Altundağ, “Tarafımızdan gerçekleştirilen bu çalışma sayesinde virüslere bağlı olarak gelişen kimyasal ve koku alma duyularındaki hasarların algılanması daha kolay olacak. Covid-19 virüsünü atlatsa dahi koku alma duyusunu geri kazanamayan vakalar ise evlerinde koklama egzersizleri yapmalıdır. Bu egzersizler, koku alma duyusunun geri kazanılmasında çok büyük bir öneme sahiptir. Bu egzersizler mevcuttaki kokularla, uçucu yağlarla ya da normal kokularla yapılabilir. Eğer koku alma duyusu hızla geri kazanılıyorsa endişeye gerek yoktur.

Koku hücreleri kendilerini yenileyebilen sinir hücrelerinden oluştuğu için koku egzersizlerinde koklanan kokularla hücreler yenilenebilir. Bu çok önemli avantajdan istifade etmek gerekiyor. Bu nedenle vakaların hiç beklemeden koku egzersizlerine başlaması gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

Koku Egzersizleri İyi Bir Tedavi Yöntemi

Kendilerine koku kaybından dolayı müracaat eden vakalara koku egzersizi yaptırdıklarını ve bu egzersizler sayesinde vakaları tedavi ettiklerine de değinen Prof. Dr. Altundağ, “İnfluenza ve rinovirüs vakalarından elde ettiğimiz tecrübeleri Covid-19 virüsü vakalarında da kullandık. Tedaviye yanıt vermeyen çok az vaka oldu. Onlarında takibi yapılıyor. Önemli bir kısmında koku alma duyusu geri kazanılıyor. Bu da bizim açımızdan sevindirici bir gelişme.

Ayrıca gerçekleştirdiğimiz çalışmayı daha da genişleterek ikinci bir araştırma daha yaptık. Bu araştırmadan elde edilen bulgularda bir radyoloji dergisinde yayımlandı. İkinci araştırmada Covid-19 virüsü enfekte olan ve iyileşen vakalarda koku alma bozukluğu olan ve olmayan kişileri inceledik. Bu araştırma neticesinde de koku alma alanı daha geniş olan vakalarda kalıcı koku alma bozukluğu oluştuğunu belirledik.” diye konuştu.

Covid-19 semptomları ile grip/soğuk algınlığı semptomları karşılaştırılması

‘Uzun Covid’ geçirenler bu 4 sendroma dikkat!

Exit mobile version