Ana SayfaSağlıkHastalıkDiyabet böbrekleri ve karaciğeri nasıl etkiliyor?

Diyabet böbrekleri ve karaciğeri nasıl etkiliyor?

İçerikleri

Çağımızın yaygın hastalıklarından biri olan şeker hastalığı Tip 1 diyabet ve Tip 2 diyabet olarak iki kısımda inceleniyor; Tip 1 diyabet dışarıdan insülin almayı gerektiren ve yaş skalası daha geniş olan bir şeker hastalığıdır. Tip 2 diyabet ise zamanla gelişen, düzensiz beslenme hareketsiz yaşam tarzı, çeşitli genetik faktörler ve yaş ile gelişen bir şeker hastalığıdır.

Şeker Hastalığı ve İnsülin Hormonu

Vücut yeteri kadar glikozu parçalayan insülini üretemezse şeker hastalığı ortaya çıkar, karbonhidratlardan alınan glikoz molekülleri kan içerisinde yoğunlaşır, böylece kanın akışkanlık yeteneği azalır, kalbe yük binmesi gerçekleşir, kılcal damarlar zarar görür. Beyinde ve böbreklerde kılcal damarların zarar görmesi ile bu organlar fonksiyonlarını kaybeder. Kan şekerinin oranının yüksek olması vücudun birçok organına zarar vermektedir. Normal kan değeri aç iken 80 mg/dL tok iken 100-110 mg/dL arasında ise bu değerler normal kabul edilir.

Pankreas ve İnsülin Üretimi

Tip 2 diyabet hastalığının görülme sıklığı 40 yaşın üzeridir. Önce gizli şeker ortaya çıkar daha sonra yaşam tarzı değişikliğine gidilmezse tip 2 diyabete geçiş olur. Pankreas organımızın yeteri kadar insülin üretmediği durumlarda bu hastalık ortaya çıkmaktadır. Çünkü pankreas organımızın ürettiği İnsülin hormonu kanda bulunan glikoz moleküllerini kandan çekerek hücrelere taşır. Fakat insülin yeteri kadar üretilmezse ya da yeteri kadar üretildiği halde işlev görmezse bu durumda şeker hastalığı ciddi sorunlara yol açacaktır.

Diyabet ve Böbrek İlişkisi

Şeker hastalığı, tüm organlara zarar verir, en çok da böbrekler, karaciğer ve beyin hücrelerine zarar vermektedir. En büyük zararı, kılcal kan damarlarını deforme etmesidir. Böbreklerimiz, kanı temizleme görevini yürütürler. Kan içinde aşırı glikoz (şeker) varsa bu organlar görevini yapamazlar. Vücut su toplamaya başlar, tuzu tutar ve kan tahlil sonuçlarında, idrarda protein kaçağı denilen belirti ortaya çıkar. Kan içinde de bir çok atılması gereken madde birikir. Şeker hastalığı sinirleri de etkilediğinden, mesanenin çalışmasını engeller. Kan basıncı artar ve bu basınç böbreklere zarar verir. Kanda şeker oranı ne kadar fazla ise biriken bakterilerin çoğalma riski de o kadar artar.

Tip 2 diyabet hastalarının yüzde kırkı böbrek yetmezliği ile baş başa kalabilir. Ancak şeker, sürekli olarak izlenirse ve düzgün bir diyet- egzersiz programı ömür boyu izlenirse, ilaçlar ve doktor kontrolleri de aksatılmazsa, zarar en aza indirilebilir.

Böbreklerin Şeker Hastalığından Zarar Gördüğünü Nasıl Anlarız?

Böbreklerin işlevini yerine getirememesinin hem kan hem idrar tahlilleri ile görülebilmesi mümkündür. Ayrıca kilo alımı ve ayaklarda şişlik de bunun belirtileri arasındadır. İdrarda normal değerden fazla protein atılımı varsa ve kanda da gereğinden fazla üre birikmişse sorunlar başlamış demektir. Kanda kreatin değerinin de normalden yüksek olması bir belirtidir. Kansızlık, iştahsızlık, bulantı, kusma, kramp, kaşıntı gibi belirtiler de olabilir. Özetlemek gerekirse;

  • Sabah kalktığınızda vücudunuz kaşınıyorsa,
  • Ayak bilekleri ve bacaklar şişiyorsa,
  • Bacak krampları varsa,
  • Gece birkaç kez tuvalete çıkıyorsanız,
  • Kanda kreatinin ve BUN seviyesi yüksek ise,
  • İdrarda protein atılımı normalin üstünde ise;

Şeker hastalığınız böbreklere zarar vermeye başlamış demektir.

Şeker hastalığının Karaciğere Zarar Vermesi

Şeker hastalığı en sinsi ve en tehlikeli kronik hastalıklarından sadece biridir. Ömür boyu dikkat ve tedavi gerektirir. Bazı hastalar, şeker seviyelerini evde elektronik ölçüm cihazları ile ölçer ve kan şekerinin makul seviyelerde seyrettiğini görünce, ilaç almayı keser. Bu en büyük yanılgılardan biridir. Şeker hastalığı asla kendi kendine veya ilaçla kesin tedavi edilemez. Sadece kontrol altında tutulur ve bu tedavi ömür boyu sürer. Ayrıca ömür boyu özel bir beslenme programı ve egzersiz ister. Şeker hastalığının karaciğere zarar verdiğini anlamak için, tam kan tahlili yaptırmak yeterlidir. Kan tahlilinde;

  • ALT değeri 0-50 U/L arasında ise normaldir, yüksek ise karaciğer enzimlerinde sorun var demektir.
  • AST değeri 0-50 U/L arasında ise normaldir, yüksek ise karaciğer enzimlerinde sorun var demektir.
  • GGT değeri 0-55 U/L arasında ise normaldir, yüksek ise karaciğer enzimlerinde sorun var demektir
  • ALP değeri 30-120 U/L arasında ise normaldir, yüksek ise karaciğer enzimlerinde sorun var demektir

HBA1C Değeri ve Şeker Hastalığı

Şeker hastalarında hba1c değeri yüzde 4-6.2 aralığının üzerindedir. Spot idrarda protein normal değeri 0-15 mg/dL aralığındadır. Spot idrarda kreatinin normal değeri ise 39-259 mg/dL değerde olmalıdır.

Kolesterol ve Trigliserit Kontrolü

Hastalar, HDL kolesterol seviyelerini, 35-65 mg/dL seviyesinde tutmalılar. LDL kolesterol seviyelerini de 50-130 mg/dL seviyesinde tutmalıdırlar. Trigliserit adı verilen kan yağı oranı 40-150 mg/dL arasında olmalıdır. Şeker ve tansiyon hastalarında bu değerler 150 mg/dL üzerindedir. Trigliserit oranını düşürmek, kan şekerini düşürmek için günde en az 30 dakika yürüyüş yapmak, yeteri kadar su içmek, sigara- alkol almamak ya da azaltmak, rafine şekerleri tüketmemek durumundadır. Bu önlemler alınmazsa şeker hastalığı böbreklere zarar vereceği gibi, karaciğere beyne kan damarlarına ve kalbe de zarar verecek, organ yetmezliğine kadar süreci ilerletecektir.